Belirsizlik ve Risk Ortamında Pazarlık

Belirsizlik ve Risk Ortamında Pazarlık, Tehditler ve Etik
– PAZARLIK TAKTİKLERİ YAZI DİZİSİ-
Prof. Dr. Murat ERDAL İstanbul Üniversitesi
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr

Ekonomik alanda yaşanan belirsizlik ve krizler geleceği tahminlemeyi zorlaştırmaktadır. Özellikle döviz kur yükselmeleri ve beraberinde gelen akaryakıt fiyat artışları zincirleme olarak şirketlerin alım ve satım ürünlerine yansımaktadır. Alıcı ve satıcı kimlikleri ile tüm şirketler, kendilerini (iç ve dış çevre ile) hararetli bir müzakere koşulları içerisinde bulmaktadır.

İlk olarak belirsizlik ve risk kavramlarına kısaca değinelim.

İş hayatında belirsizlik, yarının ne getireceğini tahmin edememektir. Geleceği ön görememek, ekonomik koşulların değişeceği endişesini taşımaktır. Çoğunlukla da negatif anlamda kullanılır. İşlerin olumsuz yönde evrileceği fakat etkisi, şiddeti ve süresi konusunda muğlaklık vardır. Risk düşüncesi ağırlık kazandığında korku egemen olur. Zihinlerde belirgin bir biçimde şu sorular ağırlık kazanır:

Kazandığımı kaybeder miyim?

Malı yerine koyamazsam kiramı, personel maaşlarını ve vergilerimi zamanında ödeyemem.

Ne yapmalıyım? Nasıl hareket etmeliyim?

Kazanmazsam batarım. Tüm emeklerim boşa gider.

Gün Aşırı Pazarlık ve İş Hayatına Etkileri

Yöneticiler Için Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Eğitimi
Yöneticiler için Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi. İleri Seviye Eğitim Teklif Almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Yılın son iki ayında (2020-21) kurumsal pazar dinamikleri derinden etkilenmeye devam ediyor. İşletmeler sürekli fiyat güncellemesi yapıyor. Bütçe ve tahminlerde sapma olağan hale geldi. Geleceği kestirmek hayli zorlaşıyor. Satınalma ve satış departmanları tedarikçi ve müşterileri ile gün aşırı pazarlığa başladı.

Yurtiçi ve uluslararası karayolu taşıma pazarında fiyat istikrarını sağlamak neredeyse imkânsız hale geldi. Hemen her hafta akaryakıta gelen zamlar kamyoncu esnafını müşterileri ile sert müzakere ortamına soktu. Akaryakıt fiyatlarının pazarlıklara etkisi net oldu. Uzun mesafe doğu ve güney vilayetlerine taşıma yapan nakliyeciler gidiş ve dönüş açısından zorluklarını müşterilerine açıklamakta güçlük çekti. Gidiş de elde edilen kar dönüş yükü olmadığında zararla sonuçlanabilir.

Sadece kurumsal pazarda değil nihai tüketici pazarında da işler çıkmaza girdi. Mağazadan ve e-ticaret üzerinden satışların aynı zamanda bir pazarlık süreci olduğunu unutmamak gerekir. Mağaza tüm tüketicilere fiyatlarını açık bir şekilde ilan eder. Tüketici fiyatı kabul ettiğinde pazarlık sonuçlanır ve ticari işleme dönüşür. Pazarlık taktiklerinde yer verilen “ister kabul et ister etme” durumu basitçe söz konusudur. Döviz kurunda yaşanan yükselme sonucunda perakende sektörü de yeni pozisyon alma gereği hissetti. Birçok perakendeci (Apple gibi) geçici olarak satışlarını durdurdu ve e-ticaret işlem iptallerine gitti. İşlemleri askıya alan firmalar kısaca, “Ben bu fiyatları kabul etmiyorum. Fiyat güncellemesi yapıyorum” dedi.

Pazarlıkta Güvenin Azalması

Belirsizlik ve risk dolu dönemlerde alıcı-satıcı arasında güvene dayalı iş ilişkisi yara alır. Bazı durumlarda “güven erozyonu” meydana gelir. Pandemi sürecinde birçok sektörde üreticiler ve ana tedarikçiler arasında yaşanan fiyat artışları ve termin sapmaları bu konuya en iyi örnektir.

Pazarlıkta “seninle bu iş için şu koşullarda anlaşalım gelecekte güncelleme yapacağım”demek yeterli olmaz. Karşı taraf bunu “günü geldiğinde tekrar düşünürüz diyorlar. Meçhul bir durum. Yeni ihtiyaç olduğunda bizimle temas edip etmeyecekleri de soru işareti” şeklinde algılayabilir.

Yeni koşullara sadece kişi olarak değil tüm firma olarak uyum sağlamak zaman alır. Herkes süreci anlamaya çalışırken yoğun pazarlık içerisinde olan insanlar içeride ve dışarıda yıpranır. Sürtüşmelerden yara almadan sıyrılmak kolay değildir.

Risk Dönemlerinde Pazarlık İletişimi Sanattır

Firmalar ve yöneticiler arasında gerçekleşen pazarlık sıklığı azami dikkat gerektirir. Yüz yüze, telefon ve e-posta iletişiminde hata yapma olasılığı artar.
En ufak bir söz veya satır göze batar. Bu durum duyguları tetikler ve iş büyür.
Sık pazarlık doğal olarak müzakere sürecine gerilim yükler, geçmişten gelen güveni tehdit eder ve bunun sonucunda taraflar arasındaki iletişimi olumsuz etkiler. Alıcı için olduğu kadar satıcı için de zordur. Tüm taraflar ne kadar açıklama getirse de fiyat artışı, termin sapması, peşin ya da vadeli işlem, TL ya da döviz üzerinden güncelleme gibi konularda karşı tarafı ikna etmesi zordur. Koşullar hızla değişmektedir.

Belirsizlik ve risklerin yoğun hissedildiği dönemlerinde doğru iletişim tecrübe gerektirir. İnsanlar bu tür dönemlerde sadece iş ortamında değil aile ve sosyal hayatlarında da zorluk çeker. İş içerisinde ayrı evde ayrı iletişim zorlukları arka arkaya yaşanabilir. Özellikle bir üst safhada yani kriz dönemlerinde iş ve sosyal hayatta ilişkilere zarar vermeden sakin kalma, sağduyulu hareket etme, doğru algılama, doğru sözcükleri kullanma ve doğru hareket etme maharet ister.

Pazarlık Sürecinde Politik Tartışmalardan Uzak Durun

Fiyat artışların sık yaşandığı ve ticari risklerin yüksek algılandığı dönemlerde konu hızla siyasete kayabilir. “Fiyat artışlarımızın sebebi bizim firmamız değil. Döviz kurundaki artışlar ve tedarikçi zamlarıdır. Bunun böyle olmasının suçlusu ben değilim.” Açıklamalarında artış gözlemlenir.

Fırıncıların son zamanlarda yaptıkları gibi hammadde fiyatlarını zaman içerisinde dükkancamına yapıştırmaları önemlidir. İlki tüketiciyi zihnen hazırlamaktır. Şeffaflık sağlama ve kanıta dayalı iletişimle olası sürtüşmeleri ortadan kaldırmak amaçlanır. İtiraz edilemeyecek kanıta dayalı müzakere örneğidir.

Pazarlık sürecinde politik tartışmalara girmek konunun başka noktalara kaymasına izin vermeniz anlamını taşır. O nedenle olabildiğince ticaret konuşurken siyasetten uzak durun. Politik gelişmeleri yorumlamayın işinize odaklanın. Diğer taraftan kiminle pazarlık ettiğinizin farkında olun. Masadaki firmanın / aile şirketinin hassasiyetlerini, kurum kültürünü tanımaya gayret edin. Pazarlık ederken gereksiz siyaset konuşursanız ticareti kalıcı husumete dönüştürme tehlikesi ile karşı karşıya kalırsınız. Neticede her iki taraf da kendi payına düşeni alır. Yıllarca sürüp devam eden iş kayıpları gerçekleşebilir. Anahtar cümle “işimize bakalım” olmalıdır.

Saldırgan Pazarlıklar ve Tehdit

Hızlı sonuç almaya dönük hamleler çoğunlukla saldırgan hamleler olarak değerlendirilir. Koşullar hızlı değişiyor o nedenle “vakit nakittir” düşüncesi pazarlık ortamına sirayet eder. Hızlı hareket edelim toplantılarla çok da vakit kaybetmeyelim sonuca odaklı davranalım derken de çok hata yapılır.

Günlük kullanımda tehdit sözcüğü sevilmese de iş hayatında daima vardır. Tehdit, agresif bir pazarlık taktiğidir. Saldırgan tutum ve davranışlar duyguları harekete geçirir. Kötü bir izlenim yaratır. Unutulmaları zor olur. İletişimi daha da sıkıntılı hale getirir. Hafızalara kazınır. Bu kişinin sağı solu belli değil, dilinin kemiği yok, ölçüsüz ve hatta dengesiz biri olarak markalanmak olasıdır.

Pazarlık Tehditleri İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

Her pazarlık sürecinde az ya da çok belli oranlarda ticaretin kendi lehine sonuçlanmasına yönelik olarak tehdit içerikli cümleler sarf edilir. Açık ya da kapalı tehdit sözcükleri işin bir parçasıolarak değerlendirilir.

İş hayatı elbette güllük gülistanlık değildir. Farklı eğitim seviyelerinde, farklı karakter ve kültüre sahip insanlarla iletişim kurulur. Saldırgan tutum ve davranışlar hep vardır. Önemli olan karşı karşıya kaldığınız durumu sabırla yürütebilmektir.

Pazarlık tehditleri ile ilgili bilinmesi gereken ana çerçeve şudur:

Tehditin içeriği, kapsamı ve süresi nedir?

Kişisel ve/veya kurumsal bir tehditle karşı karşıyayız?

Tehdit hangi amaca hizmet ediyor?

Tehditin kaynağı nedir? Doğrudan ve dolaylı tehdit arasındaki fark nedir?

Tehditi kim yapıyor? Kişi, kurum özellikleri nedir?

Tehditi yapan kişinin yetkisi var mı? Karar verici bir konumda mı?

Tehdit eden kişin finansal gücü, alınan kararlara etki düzeyi ve tehditin gerçekleşme olasılığı nedir?  

Tehdit sonrası hamleler ne olabilir? İçi boş sözler ve içi dolu aksiyonlar nelerdir?

Olası hasar senaryoları nedir? (işi kaybederiz, bir daha bu şirketle asla çalışamayız gibi)

Tehdit eden konumda olmak

Pazarlık sürecinde tehditin altyapısı olmalıdır. Bilgi içermeyen, altı doldurulmadan yapılan tehdit istenile hedefe isabet etmeyecektir. Tehdit anlık, gelişi güzel yapılmamalıdır. Dur şu da aklıma geldi bunu da söylemeliyim dediğinizde kontrolünüzü kaybedersiniz. Ego ve duygular baskın çıkar. İşin acemisi olduğunuz düşünülür. Çaylak görüntü verirsiniz.

Kendinizi işin içinde çıkılmaz bir pozisyonda bulmamak için hazırlıklı olmalısınız. Pazarlık masası öncesinde hamlelerinizi planlamazsanız ani gelişen olay ve cümlelere hızlı ve doğru reaksiyon gösteremezsiniz. Tehdit, azami dikkat gerektirir. Bir dönem lastik reklamlarında popüler olduğu gibi “kontrolsüz güç, güç değildir” sözünü aklınızdan çıkarmayın. O nedenle kontrolü elden bırakmayın.

En bilinen tehdit cümleleri;

Bu işi bizin dediğimiz gibi yapmazsanız işi alamazsınız.

Zamanında işi bitiremezseniz ödemenizi çıkartamam.

Tehdit karşı tehditi tetikler mi? Ateş ateşi büyütür mü? gibi sorular akla gelebilir. Elbette her tehdidin olası sonuçları olacaktır. Burada tehdit eden kişilerin üzerinde düşünmesi gereken esas soru şudur: Tehdit işe yaramadığında ne olacak?

Unutmayın, iş hayatında tehdit etmek kolay, olası kötü sonuçlarına katlanmak zordur. “Kafa karışıklığı yarattık. Güveni yerle bir ettik. Emek verilen ilişki çöpe gitti. Müjde, yeni bir düşman kazandık.” şeklinde yeni deneyimlere kucak açarsınız.

Tehdit edilen konumda olmak

Diğer taraftan tehdit edilen konumda yer almak ve yine de işi sürdürmek te benzer şekilde sabır ve sağduyu gerektirir. Başka bir seviyede kullanılan, etik problem ve hatta dava konusu olabilecek tehdit cümlelerine örnekler verecek olursak;

Burada neler döndüğünün farkındayım.

Sen bu şirkette yenisin galiba…

Siz böyle yaparsanız biz de böyle yaparız.

Bu işi bize vermezseniz seni işten attırırım.

Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

Kariyerini bitireceğim. Müdürünle, patronunla görüşeceğim.

Bu yaptığın yanına kar kalmaz.

Burada tehdit cümlelerine abartı katmış olabilirim.

Bu tür cümleler karşısında sakin kalabilmek zordur. Temel tavsiyeler ise şu şekildedir:

Ticari pazarlık içerisinde diğer tarafın saldırgan tutum ve davranışlarına maruz kalıyorsanız karşınızdakinin ruh haline eşlik etmeyin. “Elinizden geleni ardına koymayın, göreceğiz bakalım, yapın da görelim” kapsamında sergilenen tüm tavırlar iş ilişkisini yozlaştırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Kısaca, asla yangına körükle gitmeyin.

Araya girmeyin, tansiyonun düşmesini bekleyin. Ya da ümit edin J

Önünüzde bir kağıt varsa kısa kısa not alın.

Empati kurmak için çok çabalamayın. Sizi anlıyorum gibi denemeler olumlu sonuçlar üretmeyebilir.

Konunun değişmesini bekleyin ya da konuyu siz değiştirin. (Başka bir konu yoksa toplantıyı noktalayalım deyin) .

Son çare masadan kalkın ve odayı terk edin.

Saldırgan pazarlık hamleleri ve tehditler çerçevesinde her bir kurumun çalışanlarını koruyucu bir anlayışa sahip olması gerekir. Firma olarak ticaret yapış biçiminiz, değer yargılarınız, kırmızı çizgileriniz, olmazsa olmazlarınız sizi siz yapan tüm unsurlar belgelenmeli ve özümsenmelidir.

Etik Kodlar

Profesyonellik ve kurumsal çizginiz firma içinde ve dış dünyada gözler önündedir. İletişim çağında her zamandan daha fazla mercek altındasınız. Bu nedenle kuruluşun ana değerleri, bu çerçevede benimsediği etik kodları bilinmelidir. Saygı duyulan tüm esaslar kayıt altında, şeffaf bir biçimde görünür olmalıdır. Kendi ekosisteminde çalışanlar, iştirakler, tedarikçi ve müşteri kanadı ile paydaşlara yayılmalıdır. Bu çerçevede ticarette adil olunduğu, tüm taraflara eşit mesafede hareket edildiği, kişi / firma, ırk, cinsiyet vb. ayrımcılığı yapılmadığı, doğaya karşı yükümlülükler, mevcut tüm yasalara uygun hareket edildiği vurgulanmalıdır.

Ticari pazarlıklar ve müzakere süreçlerinde etik kodlara ve vaka çalışmaları ile somut örneklere ilerleyen yazılarımızda yer vereceğim.

Her gün mesleki gelişiminize 15 dakika zaman ayırın.

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

PAZARLIK TAKTİKLERİ

TESTLER

 ANKET

Kitap Önerileri :

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com 

Yönetimde Holistik Bakış Açısı

Rseimn btününüe bmakak ömelnidir. Pkei kçaımızrseimn tmaaımnı gröebilyior ya da oallyarı btünüselbkaış aıçyısla dğelerğenridioyr? Cambridge Üinrevsietsi’nin ypağıtı bir aşarmırtyaa gröekleiemleirn içnikedi hfraliren yreini dğeiştisreniz blieilk ve son hrafreli anyı kadlığı scüere keilyemi droğuokuaybilyiorumşuz. Bnuun needni kleimereli hrafhraf dğeil de bir btüün oralak oyokur omlazımmış.”

Yukarıdaki paragrafı ifade eden araştırmada olduğu gibi; herhangi bir yapı bir bütün oluşturduysa onu parçalasak bile parçalar arasındaki ilişki ve etkileşim sürmekte; tıpkı harflerden oluşan kelimelerin bütünlüğü koruduğu gibi kendini korumaktadır. Eski Yunanca’datam ve bütün anlamına gelen Holos kelimesinden türeyen holizm; bütünün parçaların toplamından büyük olduğunu ifade etmektedir. Holizm canlıyla cansız, doğal ile doğal olmayan arasında gerçek, temel ve indirgenemez bir farklılık bulunduğunu; canlı doğal bütünleri oluşturan parçaların bütün içinde, bütünün dışında olduğundan daha farklı bir biçimde işlevgösterdiklerini ifade etmektedir. Aslında bu durum bir kavramı anlamak için bütünlük içinde her parçanın yalın toplamlarından daha fazla anlam, anlayış ve yaklaşım gerektiğini anlatmaktadır. Sözgelimi, bir işletmeyi anlamak için onun bütününü anlamak onun tek tek parçalarını ya da işlevlerini anlamaktan daha fazla bir gerçekliği ifade etmektedir. Holistik kelimesi ise bütünsel, bütüncül ve eksiksiz bütünlük olarak değerlendirilmektedir.

Bir kişinin ne çeşit hastalığı olduğunu bilmektense,ne çeşit bir kişinin hasta olduğunu bilmek daha önemlidir. (Hipokrat)

Hipokrat’ın da vurguladığı gibi; hastalığın teşhis ve tedavi süreçlerinde tıp uygulamalarının yanısıra; ruhsal etkiler de dikkate alınmalı ve/veya eksiksiz bütünlük/holistik bakış açısı olmalıdır. İşletmelerde bir çalışanın işe alınması sürecinde sadece özgeçmişinde neler yazdığına odaklanmak yeterli olmamakta; belki çalışanın gelecekteki amaçlarını vurgulayacak bir özgelecek belki de sadece entelektüel zekasına değil de ruhsal, duygusal ve kültürel zekalarına da odaklanmak gerekecektir. Burada da insan kaynakları uygulamalarında holistik bakış açısını görmekteyiz. Bu bakış açısı insan kaynakları yöneticisinin adayı çok yönlü değerlendirmesini sağlayacaktır.

İşletme yöneticisi açısından değerlendirdiğimizde toplam kalite yönetimi yaklaşımındaki “toplam” kelimesi holistik bakış açısını yansıtmaktadır. İşletmenin başarısında kalite uygulamaları “toplam”/holistik açıyla daha değerli kılınmaktadır. Yönetimdeki sistem yaklaşımında da bütünü anlayabilmek için tek tek parçaların ve süreçlerin yeterli olmayacağından parçalar ve süreçler arasındaki etkileşimi de incelemek gerektiği vurgulanmaktadır. Yine durumsallık yaklaşımında da “en iyi örgüt/işletme” olmayacağını savunurken işletmenin tüm çevresel koşullarını dikkate alarak holistik bakış açısı sergilemektedir.

Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eserl(er) konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.

Tecim, V. (2004). Sistem Yaklaşımı ve SoftDüşüncesi. D.E.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi. 19(2): 75-100

Küresel Eğitim

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

Bilmek, egemen olmaktır.” Francis Bacon

Eğitim, bir gelecek tasarımıdır. Gelecek; geçmişte bir olgu olarak, siyasal, ekonomik ve kültürel gelişmelere göre planlanan ve süreçte de bunlardan etkilenen zamandır. Üçüncümilenyumun başlangıcı; dünya toplumlarının gelişimini ve dünyadaki ulusların büyümesini küresel olarak yönettiği bir zaman dilimi olarak hatırlanacaktır. Bu küresel zaman, dünya vatandaşlarını küresel farkındalığa ve yetkinliğe hazırlayabilecek küresel eğitimden sorumludur.

Çağdaş toplumların gelişmişlik düzeyleri, genellikle, ürettikleri bilim ve teknoloji ile ölçülmektedir. Bu da ancak eğitim yoluyla sağlanabilmektedir. Bu anlamda, son yıllarda yaşanan iletişim bilimi ve teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve yaygınlık, gelişmiş eğitim sistemlerinin yetiştirdiği, yaratıcı üretici ve tüketicilerin varlığı ile bağlantılıdır.

Eğitim bir toplumun varoluşundan bugüne kadar gelişerek oluşan kültürünün, değerlerinin ve birikimlerinin yeni kuşaklara aktarılmasının bir aracı olarak görülmektedir. Aynı zamanda eğitim, toplumların sürdürülebilir bir ekonomik ve toplumsal kalkınma sağlamalarının önkoşuludur. Eğitim sistemlerini geliştirme çabaları sistemin fiziksel ve örgütsel yapısı, eğitim öğretimin içerik, yöntem, teknik ve materyalleri ile öğretmen niteliğinin geliştirilmesine odaklanmaktadır.  Genel olarak kabul gören görüş, eğitim sürecinde fiziksel alt yapı, yönetim, öğretim programları, yöntem, teknik ve ders materyalleri gibi öğelerin önemli olmakla birlikte, en kritik öğenin öğretmen ve öğretmenin niteliği olduğu yönündedir.

Toplum ile eğitim arasında, birbirini beslemeye dayalı bir ilişki bulunmaktadır. Bu gerçek, her toplumsal aşamanın, kendinden öncekinden ayrıştığı bir eğitim anlayışı ve eğitim sistemi kurduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Üstün nitelikli insan gücü, yeni bilgi yoğun teknolojilerin vazgeçilmez unsurunu ve işletmeler için küresel rekabetteki görünmez varlıkları olarak stratejik değer kazanmaktadır.

Küresel eğitim kavramı, anavatanı olan ABD’de, Amerikan Öğretmen Eğitimi Okulları Birliği (AACTE, 1983) tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır: Küresel eğitim; ulusların ve kültürlerin gitgide artan karşılıklı bağlılığını, küresel bir bakışla açıklama becerisini, öğrencilere kazandırma sürecidir. Bu bağlamda yaklaşımın temel argümanı, bireylerin yakın ve uzak çevrelerinde yaşanan gelişmeleri değerlendirirken küresel bir bakış açısına sahip olmaları gerektiğidir. Bu eğitim yaklaşımı ulusal sınırları aşan ve ekolojik, kültürel, siyasi, ekonomik, teknolojik olarak birbirine bağlı bir sistemi öğrenmeyi ve bu sistemin problemleri ve konuları hakkında bilgi edinmeyi içerir. “Küresel eğitim aynı zamanda dünyayı diğerlerinin gözünden görmeyi, insanların, toplulukların farklı görüşler taşımakla birlikte ortak istek ve ihtiyaçları olabileceğini fark etmeyi gerektirir.

Yönetilmesi gereken insanlardır; insanların hırsları, istekleri, politika, ekonomi ve toplumdur. Yenilenemeyen” gezegenin koşullarına uyum sağlamak için; hayatımızı tekrar şekillendirmek, dünyayı yeniden şekillendirmekten çok daha anlamlı bir yaklaşımdır.

Doğrudan Temin Yöntemi Kullanılan Birden Fazla Alım İçin Tek Bir İş Deneyim Belgesi Düzenlenebilir mi?

Anahtar Kelimeler; doğrudan temin, sözleşme iş deneyim

İtirazen Şikayet Konusu; İhalenin iki kısmı üzerinde bırakılan isteklinin iş deneyim belgesinin Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’ne aykırı olarak sunulduğu, sunulan iş deneyim belgesinin …………… Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğünce düzenlenmiş bir belge olduğu, söz konusu belgede ihale kayıt numarasının bulunmadığı, belgenin sözleşme tarihinin 2016 yılı olduğu ancak EKAP üzerinden sorgulandığında anılan idarece ilgili yılda yapılmış böyle bir ihalenin bulunmadığı, bahse konu iş deneyim belgesinin özel sektör iş deneyimi olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple de Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 47’nci maddesinde belirtilen noter onaylı sözleşme, noter yevmiye numarası, fatura, SGK iş yeri tescili, iş artış/eksiliş belgesi, ödeme dekontları gibi belgelerin beyan edilmesi gerektiği, ancak böyle bir beyanın bulunmadığı,

Sunulan belgenin gerçekleştirilmemiş bir ihale adına düzenlenmiş bir iş deneyim belgesi olduğu, yanıltıcı belge sunulmasından dolayı anılan isteklinin ihale dışı bırakılması gerektiği, ayrıca sahte belge düzenlenmesinden dolayı da ihalelerden yasaklanması ve geçici teminat mektubunun gelir kaydedilmesi, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulması gerektiği,

Söz konusu iş deneyim belgesinde ihale tarihi ile sözleşme tarihinin aynı tarih olduğu, bu durumun 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’na göre aykırı olduğu, itiraz süresi ve bu süre sonundaki 10 günlük sözleşme süresi beklenmeden sözleşme yapılmasının ihale mevzuatına aykırı olduğu, yapılan bu uygulama sebebiyle ilgili şahısın birçok ihaleye katıldığı, anılan idarece yapılmayan bir ihaleye iş deneyim belgesi verilmesindeki sorumlularının cezalandırılması gerektiği, … iddia edilmektedir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 11.11.2021 tarihli ve 2021/UH.II-2077 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre; İhalenin iki kısmı üzerinde bırakılan istekli tarafından yeterlik bilgileri tablosundaki “Mesleki ve Teknik Yeterliğe İlişkin Bilgiler” sütununun “EKAP’ta Kayıtlı Olan İş Deneyim Belgesi” satırında belgeye EKAP tarafından verilen sayının “36417-H-KD-1-1” olarak beyan edildiği görülmüştür.

İdare tarafından Kurum’a gönderilen ihale işlem dosyası kapsamında ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi istekliye gönderilen ve yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgileri tevsik edici belgelerin sunulmasına dair tebliğ yazısının bulunmadığı, ancak bahse konu ihale işlem dosyasının içerisinde söz konusu istekliye ait belgelerin bulunduğu, ilgili belgeler içerisinde yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen yüklenici iş bitirme belgesinin yer aldığı, bununla birlikte söz konusu iş deneyim belgesinin EKAP üzerinden teyidi yapılabilen belgelerden olduğu,  anılan istekli adına düzenlenen söz konusu iş deneyim belgesi EKAP üzerinden sorgulandığında, belgeye konu işin …………….. Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’ne gerçekleştirildiği, işin adının “yemek alımı” olduğu, işin tanımının “………………..Belediyesince yıl içerisinde yapılan yemek organizasyonları” olarak yapıldığı, sözleşme ve ihale tarihinin 26.12.2016, belge tutarının ise 449.460,00 TL olduğu anlaşılmıştır.

Kurum tarafından ihaleyi yapan idareden 36417-H-KD-1-1 sayı ile düzenlenen yüklenici iş bitirme belgesinin düzenlenmesine dayanak teşkil eden tüm bilgi ve belgeler talep edilmiş olup, ilgili belgeler Kuruma gönderilmiştir.  Söz konu belgeler içerisinde “………..… Belediyesi Yemek Hizmeti Alımı Sözleşme” başlıklı sözleşmenin, ödeme emri belgelerinin ve anılan istekli tarafından düzenlenmiş faturaların bulunduğu tespit edilmiştir.

İlgili belgeler içerisindeki sözleşme incelendiğinde işin konusunun “………..… Belediyesi tarafından 2017-2018 yılları içinde yapılacak her türlü etkinlikte halkımıza verilecek olan yemek hizmetinin, satın alınması, servisi ve servis sonrası temizlik hizmetlerini kapsamaktadır.” şeklinde, hizmetin tanımının “- 2017 yılı 31 Ağustos ilçenin düşman işgalinden kurtuluş kutlamalarında halka yemek ikramı,

– 2017 yılı 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma etkinliklerinde halka yemek ikramı,

– 2017 yılı Yörük şenliği misafirlere ve protokole yemek ikramı,

– 2017 yılı içerisinde idare tarafından düzenlenecek toplu iftar yemekleri, şehit mevlitleri ve tesis açılışları vb. etkinliklerde yemek ikramı,

– 2018 yılı 31 Ağustos ilçenin düşman işgalinden kurtuluş kutlamalarında halka yemek ikramı,

– 2018 yılı 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma etkinliklerinde halka yemek ikramı,

– 2018 yılı Yörük şenliği misafirlere ve protokole yemek ikramı,

– 2018 yılı içerisinde idare tarafından düzenlenecek toplu iftar yemekleri, şehit mevlitleri ve tesis açılışları vb. etkinliklerde yemek ikramı” şeklinde ifade edildiği, “Diğer hususlar” başlıklı maddede “Hizmet tanıtımında belirlenen etkinliklerde verilecek olan yemek hizmeti için 2017 ve 2018 takvim yılı süresince KDV Hariç 22,00 TL (Yirmi İki) olarak kişi başı birim fiyatı belirlenmiştir. Ödeme şekli idarenin bütçesinin yeterli olması durumunda yılsonunda faturalandırılarak idare tarafından ödenecektir.” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür. Söz konusu sözleşmenin idare ………..… Belediyesi ile anılan firma tarafından 26.12.2016 tarihinde imzalandığı anlaşılmıştır.

İlgili belgeler içerisinde 8 adet ödeme emri belgesi, 9 adet fatura bulunduğu görülmüştür.

…………… Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nden söz konusu belgelerin incelenmesi aşamasında gerek duyulan hususlarla alakalı ek bilgi talebinde bulunulmuş olup, ek bilgi, belge ve açıklamalar Kurum’a gönderilmiştir. Anılan idare tarafından gönderilen belgelerin üst yazısında “…1­ 18.06.2019 tarihli ve 36417­H­K­D­1­1 sayılı iş deneyim belgesine konu yemek alımı işi 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22.maddesi d bendi kapsamında gerçekleştirilmiştir.

2­ Bahse konu iş için, birden fazla alım tek sözleşmede birleştirilerek gerçekleştirilmiştir…” ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. İlgili yazının eki belgelerde ise 8 farklı etkinlik için ayrı ayrı düzenlenen onay belgesi, piyasa fiyat araştırma tutanağı, teklif mektubu, ………… belediye encümen kararı, muayene kabul komisyon keşif tutanağı, harcama talimatı, fatura ve hakediş raporlarının bulunduğu görülmüştür.

 

İlgili belgeler incelendiğinde, ……….… Belediyesi Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından 22.07.2016 tarihli ve yaklaşık maliyeti 82.833,00 TL, 23.06.2017 tarihli ve yaklaşık maliyeti 154.000,00 TL, 24.10.2017 tarihli ve yaklaşık maliyeti 19.000,00 TL, 22.03.2018 tarihli ve yaklaşık maliyeti 20.000,00 TL, 29.05.2018 tarihli ve yaklaşık maliyeti 21.000,00 TL, 31.05.2018 tarihli ve yaklaşık maliyeti 25.000,00 TL, 29.06.2018 tarihli ve yaklaşık maliyeti 65.000,00 TL, 02.08.2018 tarihli ve yaklaşık maliyeti 90.000,00 TL olarak düzenlenen 8 ayrı onay belgesi ile söz konusu firmadan 4734 sayılı Kanun’un 22’nci maddesinin (d) bendine göre toplamda (KDV Hariç) 476.833 TL’lik aynı nitelikte yemek hizmeti alındığı tespit edilmiştir.

İş deneyim belgesine konu söz konusu iş kapsamında doğrudan temin yöntemiyle birden fazla alımın gerçekleştirildiği, söz konusu alımlar için ayrı ayrı sözleşme düzenlenmediği anlaşılmıştır.

İdare tarafından 26.12.2016 tarihinde 2017 ve 2018 yılları içerisinde yapılacak organizasyonlardaki yemek alımlarına ilişkin sözleşme yapıldığı, söz konusu alımların her birinin doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirildiği, bahse konu alımlar idare tarafından iş başlangıç süresinden önce yapılan bir sözleşme ile birleştirilse de, doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirilen her bir alımın ayrı bir alım olduğu ve ayrı sözleşmelere konu edilebileceği, bu nitelikteki alımların tek sözleşmede birleştirilmesinin iş deneyim belgelerinin toplanamayacağı kuralının ihlali niteliğinde olduğu, bu açıdan söz konusu alımlar tek sözleşmede birleştirilerek iş deneyim belgesi düzenlenemeyeceği anlaşılmaktadır.

Ayrıca bir onay belgesi ve eki belgelerin işin sözleşmesinde belirtilen süreden önceki bir tarihe, 2016 yılına ait olduğu anlaşılmıştır.

Yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22’nci maddesinin (d) bendinde yer alan limitlerin üzerinde olan her türlü alımın temel ihale usulleri olan açık ihale veya belli istekliler arasında ihale usulünden biri ya da şartları varsa pazarlık usulüne göre ihale edilmesi gerekirken, toplam 476.833 TL’lik yemek hizmetinin 8 parçaya bölünerek doğrudan temin yöntemi ile gerçekleştirdiği ve söz konusu 8 farklı etkinliğe ait yemek bedeli üzerinden 18.06.2019 tarihli ve 36417-H-KD-1-1 sayılı iş deneyim belgesinin düzenlendiği anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen hususlara ek olarak, doğrudan temin yoluyla gerçekleştirilen alımlarda “DT” kapsam kodu ile iş deneyim belgesi düzenlenmesi mümkün iken söz konusu ihaleye ait iş deneyim belgesinin “KD” kapsam kodu ile (kapsam dışı) düzenlendiği anlaşılmıştır.

…………..… Belediyesi tarafından iş bitirme belgesine konu hizmet işi kapsamında doğrudan temin yöntemiyle birden fazla alımın gerçekleştirildiği, bahse konu alımlar ilgili idare tarafından iş başlangıç süresinden önce yapılan bir sözleşme ile tek sözleşmede birleştirilse de, doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirilen her bir alımın ayrı bir alım olduğu ve ayrı sözleşme konusu olması gerektiği, bu nitelikteki alımların tek sözleşmede birleştirilmesinin iş deneyim belgelerinin toplanamayacağı kuralının ihlali niteliğinde olduğu, bu açıdan söz konusu iş kapsamında düzenlenen iş deneyim belgesinin tek sözleşme kapsamında taahhüt edilen bir işe ait olmadığı, söz konusu alım neticesinde düzenlenen iş deneyim belgesinin geçerli bir iş deneyim belgesi niteliği taşımadığı ve anılan isteklinin iş deneyimini tevsik eden belge olarak kullanılamayacağı anlaşılmıştır.

 

Ayrıca söz konusu iş bitirme belgesinin “DT” kapsam kodu ile düzenlenmesi mümkün iken “KD” kapsam kodu ile (kapsam dışı) düzenlendiği hususu bir arada değerlendirildiğinde, bahse konu iş bitirme belgesinin ihale mevzuatına uygun olmadığı anlaşılmış olup, 18.06.2019 tarihli ve 36417-H-KD-1-1 sayılı iş deneyim belgesinin iptali ve EKAP kaydının silinmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle başvuru sahibinin iddiası yerinde görülmüştür.

Bahse konu iş deneyim belgesinin iş deneyim belgesi düzenlemeye yetkili bir kurum/kuruluş olan ………………Belediyesi tarafından düzenlendiği, bu açıdan söz konusu iş deneyim belgesinin özel sektör iş deneyimi olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

            Mehmet ATASEVER                                                                 Sinan ÖZESEN

  Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen                                         Kamu İhale Uzmanı

Otomotiv Tedarik Zincirinde Verimlilik Yeniden Kullanılabilir Plastik Kasalarla Artıyor

Otomotiv endüstrisi pandemi ve çip krizi nedeniyle son dönemde üretim ve tedarik süreçlerinde maruz kaldığı zor günleri atlatmaya çalışıyor. Tedarik zincirine yönelik akıllı ve verimli çözümler ise her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Otomotiv üreticilerinin ve tedarik zincirlerinin ambalaj ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunan CHEP, yeniden kullanılabilir plastik kasaları (KLT) ile işletme maliyetlerinin düşmesine yardımcı oluyor. CHEP, yeniden kullanıma ve paylaşıma dayalı iş modeliyle tedarik süreçlerini baştan sona optimize ederek, karton kasalara göre depolama, güvenlik ve ürün korumada verimlilik sağlıyor.

Globalde 60 ülkede faaliyet gösteren CHEP, karton kutuların aksine defalarca kullanılabilen ve darbelere karşı son derece dayanıklı olan plastik kasaları ile gizli maliyetleri ortadan kaldırıyor. CHEP, teknolojisi ve inovatif yaklaşımıyla tedarik zincirine yönelik akıllı ve verimli çözümler sunarak otomotiv endüstrisinde üreticilerin ve tedarik zincirlerinin beklentilerini karşılarken, onları beklenmedik durumlara karşı sahip olduğu global ağ ve bilgi birikimi ile hazır hale getiriyor.

Operasyonel süreçler iyileşiyor

Otomasyon sistemlerine uygun yapısıyla üretim hattı operasyonlarını da hızlandıran plastik kasalar, kulanım boyunca ve sonrası kolayca istiflenerek depolama giderlerini düşürüyor. Ergonomik tutma kısımları ve çıkıntılarla güçlendirilen dış yüzeyiyle güvenli bir istifleme sunan KLT’ler, ürünlerin hasar görmesini engelliyor. Birbirine geçen yapısıyla dengeli bir taşıma sunan plastik kasalar, paket yoğunluğunu artırarak nakliye birim maliyetlerini de azaltıyor.

Deneyimlerini Sektörle Paylaşıyor

Globalde 11 binden fazla çalışana ve 345 milyondan fazla ekipmanlık dolaşım ağına sahip olduklarına dikkat çeken CHEP Türkiye Otomotiv Avrupa Bölgesi Kilit Müşteriler Lideri Engin Gökgöz, “Küresel riskler göz önüne alındığında, otomotiv sektörü tedarik zincirinin doğru yönetilmesi ve verimliliğinin sağlanması her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. CHEP olarak, sahip olduğumuz global ağ ve bilgi birikimi doğrultusunda tedarik zincirinin her aşamasında hem ana sanayi otomotiv üreticilerine hem de tedarikçilerine özel endüstriyel çözümler geliştiriyoruz. Kullanım öncesi bakımı ve onarımı yapılan plastik kasalar, karton kutulara göre çok daha sağlam malzemelerden üretiliyor. CHEP ağının bir parçası olmak aynı anda herkes için daha az israf anlamına geliyor. Nakliyesi yapılan ürünleri en iyi şekilde korumak için geliştirilmiş çok çeşitli çözümlerimiz, koruyucu iç profillerimiz, aksesuarlarımız ve ekipmanlarımız var. Daha az atık, elleçleme, kirlilik, çevresel etki ve nakliye ile daha fazla ürünün doğru zamanda olması gerektiği yere ulaşmasını sağlıyoruz” dedi.

Ekstra Maliyetleri Ortadan Kaldırıyor

Kullanım sonrası çevresel atık, boş kasa nakliyesi gibi katma değeri olmayan ve ekstra maliyet oluşturan süreçleri de ortadan kaldıran CHEP KLT’ler, fren silindirlerinden debriyaj hortumlarına, ısı koruyuculara kadar farklı boyuttaki parçaların 20 kilogramlık maksimum taşıma kapasiteyle güvenli ve ekonomik bir şekilde taşınmasını sağlıyor.

Türk Tır Şoförleri Avrupa’nın Radarında !

İngiltere ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde son dönemlerin en büyük krizlerinden biri haline dönüşen tır şoförü ihtiyacına yönelik yeni bir açıklama geldi. TÜRK TIR Genel Müdürü Tamer Oğuz, Biz ağır nakliye alanında deneyimli şoför kadromuz ve yeni yetişen genç şoförlerimizle başta İtalya olmak üzere hali hazırda Avrupa’da yaşanan ve ülkemizde olası bir krize karşı hazırlıklıyız’ dedi.

İngiltere başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında büyük bir kriz haline dönüşen gıda ve yakıt gibi sektörleri etkileyerek adeta hayatı durma noktasına getiren şoför eksikliği için, Türkiye’den de binlerce kişi yurt dışında şoför olabilmek için ilgili kurumlara başvuruda bulunmaya başladı. Türkiye’de nitelikli ve uluslararası standartlara uygun şoför eğitimi konusunda uzman kurum ve kuruluşlar bu süreçte gerekli adımları atarak tedarikte yaşanabilecek problemlerin önüne geçebilir.

TÜRK TIR Şoförleri İleri Düzey Sürüş Eğitimleri Alıyor

Oğuz, ‘Sadece İngiltere’de hali hazırda yaklaşık 100 bin tır şoförü ihtiyacı olduğunu göz önünde bulunduracak olursak bu ihtiyacın karşılanmasının nitelikli ve Avrupa deneyimi olan bir şoför kadrosuyla mümkün olduğunu söyledi. Türkiye-İtalya arası aktarmasız direk taşımacılık ve proje taşımacılığı hizmetleri ile ağır nakliye ve lojistik alanında yetişmiş bir kadroya sahip olduklarının altını çizen Oğuz, bu alanda çalışan şoförlerinin güvenilir ve işinin ehli olduğu için Avrupa’da tercih edildiğini ve filolarında bulunan tüm şoförlere yönelik ileri düzey sürüş eğitimlerini uluslararası standartlara uygun olarak verdiklerini ifade etti.

2030da Almanyada 150 Bin Şoför İhtiyacı Oluşacak

Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya’da her yıl emekliye ayrılan şoför sayısı yaklaşık 30 bin ve buna karşılık her yıl direksiyona geçen ortalama şoför sayısı ise 15 bin civarında.

Hesaplamalara göre; işe başlayan ve emekli olan şoför sayıları arasındaki bu orantısızlık telafi edilmez ise 2030 yılında Almanya 150 bin kamyon ve tır şoförüne ihtiyaç duyacak. Yaşanan bu tip küresel çaplı krizler sektörde bulunan tüm firmaları doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir.

Tır Şoförlüğüne Hevesli ve Becerikli Türk Gençlerine Öncülük Edilmeli

TÜRK TIR Genel Müdürü Tamer Oğuz, pandemi döneminde nakliye sektörünün hayati bir önem taşıdığının bir kez daha ortaya çıktığını İngiltere’de ordunun duruma müdahale etmesini sağlayacak kadar büyük bir sorun oluşturduğuna dikkat çekerek özellikle önümüzdeki yıllarda en önemli mesleklerden biri haline gelecek olan TIR şoförlüğüne hevesi olan Türk gençlerinin yetişmesine öncülük edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

DIŞ TİCARETTE FİNANSMAN YÖNTEMİ OLARAK FORFAITING

DIŞ TİCARETTE FİNANSMAN YÖNTEMİ OLARAK FORFAITING

M. Vefa TOROSLU
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Bağımsız Denetçi

  1. TANIMI

Dış ticarette ihracatçıları, ithalatçıları finanse etme yükünden kurtarmak ve yaptıkları ihracat nedeniyle yüklenmek zorunda kaldıkları çeşitli riskleri ortadan kaldırmak amacıyla meydana çıkmış olan finansman yöntemlerinden biride forfaiting’dir.

Forfaiting, bir ihracatçının yapmış olduğu vadeli satıştan doğan ve kambiyo senedi, garanti mektubu veya alacağın devrine izin veren başka bir enstrüman ile belgelenmiş alacakların, ihracatçının kendisine veya belgelerin lehtarına rücu etme hakkı olmaksızın bir banka veya bu konuda uzman bir finans kuruluşu tarafından satın alınması işlemidir.

Dış ticaretin finansmanında kullanılan geleneksel yöntemler daha çok kısa vadeli hammadde ve tüketim mallarının ihracatının finansmanında kullanılmaktadır. Geleneksel yöntemler uzun vadeli yatırım mallarının ihracatının finansmanına olanak sağlamamaktadır. Son yıllarda ihracatın finansmanında geleneksel yöntemlerin yanında alternatif finansman teknikleri de önem kazanmaya başlamıştır. Ağırlıklı olarak yatırım mallarının finansmanında kullanılan yöntemlerden bir tanesi de forfaiting’dir. Forfaiting gelişmekte olan ülkelerin artan yatırım malları talebi doğrultusunda önem kazanmaktadır. Forfaiting 6 aydan 10 yıla kadar vadelerde yatırım malları ihracatının finansmanına olanak sağlayan bir finansman tekniğidir.

Forfaiting, vadeli mal ve hizmet ihracatından doğan ve bedeli belli bir ödeme planına bağlı olarak tahsil edilebilecek olan alacakların bir banka veya bu alanda uzmanlaşmış bir finansman kurumu tarafından rücusuz olarak satın alınmasıdır. Bir başka deyişle forfaiting işleminde satıcı, poliçeye bağlı veya alacağın devrine izin veren başka bir araç ile belgeli alacağını forfaiting şirketine satarak tüm tahsilat riskinden kurtulmakta ve belli bir maliyet karşılığında poliçesini iskonto ettirmiş olmaktadır.

  1. FORFAITING’İN TARAFLARI

Forfaiting işleminde alacak hakkını devreden forfaitist, alacak hakkını satın alan forfaiter, ithalatçı ve aval veya garanti veren garantör olmak üzere dört taraf bulunmaktadır. Ancak ihracatçının kredibilitesinin çok yüksek olduğu durumlarda forfaiter kimi zaman garanti istememektedir. Bu durumda garantör sistemin dışına çıkmakta ve işlemin tarafları üçe düşmektedir.

2.1. Forfaitist (Alacak Hakkını Satan – İhracatçı)

Forfaiting işleminde alacak hakkını satan malı ihraç eden ihracatçıdır. İhracatçı alacağını temsil eden kıymetli evrakları forfaiter’a satarak bedellerin ödenmeme riskinden tamamen kurtulmuş olur.

2.2. Forfaiter (Alacak Hakkını Satın Alan)

Alacak hakkını satın alan forfaiting işlemi konusunda uzmanlaşmış bir kuruluş ya da bir bankadır. Forfaiter, ihracatçının alacağını temsil eden poliçe veya senet gibi kıymetli evrakları rücusuz, yani ticari veya politik riskler nedeniyle ödenmeme durumunda ihracatçıyı sorumlu tutmama koşuluyla satın alır. Böylece kıymetli evrak bedellerinin herhangi bir nedenle ödenmemesi durumunda doğacak bütün riskleri forfaiter üstlenmiş olur.

Forfaiting işleminde forfaiter’ın ithalatçının kredi değerliliğini saptama, finansman sağlama ve tahsil edilmeme riskini üstlenme gibi işlevleri vardır. Forfaiter, forfaiting işlemine konu olan senetli ve senetsiz alacakları satın alarak orta vadeli bir yatırım yapmış olur. Forfaiter satın aldığı kıymetleri riskli görmeye başladığı anda ikincil piyasada satabilir.

2.3. İthalatçı

Forfaiting işleminde alacak hakkını temsil eden poliçede muhatap olan veya emre muharrer senedi keşide eden kişi ya da kurum ithalatçıdır. İthalatçının forfaiting anlaşmasının yapılmasında rolü olmamakla beraber, ihracatçı kıymetli evrakları forfaiter’a sattığı zaman forfaiting işlemine otomatik olarak taraf olur.

İthalatçının forfaiting işlemine taraf olabilmesi için kredili olarak yaptığı mal veya hizmet alımlarında uluslararası hukuk kurallarına göre genel kabul görmüş ve aynı hukuk kurallarına göre yaptırıma uğratılabilecek bono, poliçe veya alacak senedi düzenlemiş olması gerekmektedir. Vadeli akreditif tarafı olan ithalatçı, doğal olarak bir forfaiting işlemine taraf olabilir.

2.4. Garantör

İthalatçının ödemelerini garanti altına alan banka ya da finans kuruluşudur. Vade günü, ithalatçının ihracatçı lehine ödemeyi taahhüt ettiği bono, poliçe ya da alacak senetlerinin ödenmesini garanti eden ve “aval bankası” olarak ta adlandırılan banka veya finans kurumudur. Garantör ödenmeme riskini ortadan kaldırmayı taahhüt ettiği için forfaiter’ın elinde bulunan kıymetli evrak karşılığı tutarı ödemekle yükümlüdür. Ödemenin tamamlanmasından sonra garantör, garanti verdiği ithalatçı-ya yönelerek kendisi adına yapmış olduğu kıymetli evrak ödeme tutarını geri talep eder.

  1. FORFAITING’İN GENEL ÖZELLİKLERİ

Finansman yöntemi olarak forfaiting’in genel özellikleri aşağıda belirtilmiştir.

  • Forfaiting, özellikle mal ve hizmet ihracatından doğan ve belirli bir ödeme planına göre tahsil edilebilecek olan alacakların bir banka ya da bu alanda uzmanlaşmış bir finansman kurumu tarafından satın alınmasıdır.
  • Forfaiting işleminde ithal edilecek malın bedeli, bu malın ekonomik ömrüne yayılarak taksitlerle ödenmektedir.
  • Forfaiting taksitleri genellikle altışar aylık dönemler itibariyle ödenen orta vadeli finansman tekniği olmakla birlikte, son dönemlerde kısa vadeli forfaiting’de rağbet görmekte, uygulaması yaygınlaşmaktadır.
  • Forfaiting sisteminde sabit faizli finansman esas olmasına rağmen ikincil piyasada değişken oranlı finansman uygulamaları gerçekleşmektedir.
  • Forfaiting işleminde genelde ithalatçının borcu karşılığında ihracatçıya verdiği emre yazılı senet ve poliçeler kullanılmakta, işlem gerçekleştikten sonra ihracatçının hiçbir yükümlülüğü kalmamaktadır.
  • Forfaiting’e konu olan mal satışları genellikle yatırım malları olmakla beraber son yıllarda, özellikle 1980 başlarından itibaren her türlü mal ve hizmet ihracının forfaiting yoluyla finanse edilme eğilimleri ortaya çıkmıştır.
  • Her çeşit alacak forfaiting işlemine konu edilebilirse de, uygulamada emre yazılı senet ve poliçe şeklindeki ticari alacaklar daha güvenli olduklarından tercih edilmektedirler. Forfaiting veren kuruluş, belli bir iskonto oranı üzerinden devraldığı senet veya poliçe şeklindeki alacakların karşılığında, teminat olarak banka garantisi talep etmektedir.
  • Poliçeler ihracatçı firma tarafından hazırlanmakta, ithalatçı firma tarafından kabul edilmekte ve garantör banka tarafından garanti edilmektedir. Garantör ile ithalatçı firma arasında tazminat anlaşması bulunmakta, bu durum forfaiter’ı ilgilendirmemektedir. Forfaiting piyasasında, poliçeler “rücusuz” olarak üç kez ciro edilebilmektedir.
  • Forfaiting’e konu olacak alacak, forfaiting anlaşması yapıldığı sırada mevcut olmalıdır. Yani mallar ithalatçıya sevk veya teslim edilmiş olmalı ve ithalatçının, ithalat için gerekli bütün izinleri almış olması şarttır. Diğer bir deyişle, üretim maliyetlerinin finansmanı amacıyla forfaiting yapılamaz.
  • Bankalar genellikle döviz kuru istikrarlı ülkelere yapılan ihracatları forfaiting ile finanse ederek kur riskini en aza indirmeye çalışmakta, ayrıca işlemi çeşitli ülkelere yaygınlaştırarak ülke riskini dağıtmaktadırlar.
  1. FORFAITING’İN FONKSİYONLARI

Forfaiting işleminde temel amaç, dış ticaret işleminin gerçekleştirilebilmesi için ihracatçının ihracat işleminden doğan uzun vadeli alacaklarına kısa vadede kavuşmasını sağlamaktır. İhracatçı uzun vadeli yurt dışı satışlardan doğan alacaklarla ilgili pek çok riskle karşı karşıya kaldığı için alacağına bir an önce kavuşmak ister. Böylece risklerden kurtularak faaliyetlerinin finansmanında kullanılacak fonlara ulaşmış olur. İhracatçının yurt dışı satışlarda karşılaştığı temel riskler diğer bir ifade ile forfaiting işlemiyle devrettiği riskler; ticari risk, kur riski, faiz oranı riski, ülke riskidir.

Forfaiter çeşitli fonksiyonları yerine getirerek söz konusu riskleri üstlenir. Forfaiting işleminin, finansman fonksiyonu, hizmet fonksiyonu ve teminat fonksiyonu olmak üzere üç çeşit fonksiyonu vardır.

4.1. Finansman (Kredi) Fonksiyonu

Forfaiting işleminin temel fonksiyonu finansman fonksiyonudur. Finansman fonksiyonunun anlamı, ihracatçıya faaliyetlerinin finansmanında kullanmak üzere fon sağlanması olarak ifade edilebilir. Forfaiting işleminin bu fonksiyonu, satıcı firmaya alacaklarının tamamını vadesinden evvel tahsil etme olanağı sunmaktadır. Alacakların vadesinden evvel tahsili ihracatçıya hammadde alımı, borçların ödenmesi, alıcılara daha uzun vade tanınarak rekabetin arttırılması ve üretimin kesintisiz olarak sürdürülmesi gibi birçok yararlar sağlamaktadır.

4.2. Hizmet (İş Görme) Fonksiyonu

İhracatçı firma her çeşit senetli ve senetsiz alacaklarını forfaiter’a vermek suretiyle alacaklarının tahsilini forfaiter’a devretmiş olmaktadır. Forfaiter, ihracatçının alacaklarını tahsil etmek, borçluların incelenmesi ve değerlendirilmesi gibi fonksiyonları üstlenmektedir. Forfaiting işlemlerinde, forfaiter alacakları iskonto ederek ödediği için ihracatçının alıcılarla bir bağlantısı kalmamakta, alıcılarla forfaiter ilişkisi başlamaktadır. Ancak alacaklar forfaiter işlemine konu edilmeseydi satıcı alacakları tahsil edecek, takip edecek, muhasebesini tutacak, vb işlemleri yapacaktı. Forfaiting işlemleri ile bu tür faaliyetlerden kurtulan satıcı zımni olarak bu tür hizmetleri de forfaiter’a devretmiş olmaktadır.

4.3. Teminat Fonksiyonu

Ödememe riskinin forfaiter tarafından üstlenilmesi forfaiting işleminin temel özelliğidir. Forfaiter tarafından ödenmeme riskinin üstlenilmesi, ithalatçı firma tarafından banka garantisinin sağlanamadığı durumlarda geçerlidir. Bu durumda forfaiter, satıcının alacaklarını satın almayı kabul ederse, uygulayacağı iskonto oranını yüksek tutacaktır. İskonto oranını yüksek tutmasının nedeni forfaiter’ın ödenmeme riskini yani ticari riski üstlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Forfaiting işlemlerinde, iskonto edilen tutarı ödeyen forfaiter vadede alacakları tahsil edemeyince satıcıya rücu edememektedir.

  1. FORFAITING’DE KULLANILAN KIYMETLİ EVRAKLAR

Teorik olarak mal ve hizmet ihracatından doğan her türlü senetli ve senetsiz alacak forfaiting işlemine konu olabilmektedir. Ancak uygulamada forfaiting işlemlerinde kıymetli evrak olarak en çok poliçe ve bono kullanılmaktadır.

5.1. Poliçe

Poliçe, alacaklı tarafından borçlu üzerine çekilen ve belli bir paranın belirlenmiş bir süre sonunda veya ibrazında, üçüncü bir kişiye veya emrine ödenmesini içeren kayıtsız ve şartsız bir ödeme emridir. Poliçe düzenlemeye keşide etmek denir. Bir poliçede üç taraf bulunmaktadır. Poliçeyi keşide eden keşideci, üzerine poliçe keşide edilen muhatap ve kendisine veya emrine ödeme yapılacak olan lehtardır.

Forfaiting işleminde kullanılan poliçenin keşidecisi ihracatçı firma, muhatabı ithalatçı firma, lehtarı ise forfaiter’dır. İhracatçı firmanın düzenlediği poliçe ithalatçı firma tarafından kabul edilir. Bunun sonucu ithalatçı firma senedin asıl borçlusu haline gelir. Poliçenin lehtarı olan forfaiter poliçenin vadesinde ithalatçı firmaya başvurarak poliçe bedelini tahsil eder.

5.2. Bono (Emre Yazılı Senet)

Bono, borçlunun alacaklısına hitaben düzenlediği ödeme vaadi içeren bir kambiyo senedidir. Bonoda iki taraf bulunmaktadır. Birinci taraf, senedi düzenleyen kimsedir. Bu aynı zamanda borcu ödeyeceğini vaat eden kimsedir. Yani hem keşideci hem de muhatap durumundadır. İkinci taraf ise lehine senet düzenlenen kimsedir. Bono daima emre yazılı olarak düzenlenir, nama veya hamiline düzenlenemez. Bono, “emre yazılı değildir” veya aynı anlama gelen ibareler kullanılarak nama yazılı hale getirilemez.

Forfaiting işleminde bono ithalatçı firma tarafından ihracatçı firma lehine düzenlenmekte ve bonoda yer alan tutarı ihracatçı firmaya ödemeyi taahhüt etmektedir. Daha sonra bono ihracatçı firma tarafından ciro ve teslim yolu ile forfaiter’a devredilmektedir.

  1. FORFAITING’İN İŞLEYİŞİ

Forfaiter ile ihracatçı arasında forfaiting sözleşmesi iki farklı aşamada yapılabilir. Bir tanesi ihracatçı tarafından ithalatçıya satış teklifi verilmeden önce, diğeri ise ihracat gerçekleştirildikten sonradır. Bu nedenle forfaiting sisteminin işleyişi ihracattan sonra ve ihracattan önce olmak üzere iki aşamada incelenebilir.

İhracatın gerçekleşmesinden önce veya ihracat gerçekleştikten sonra forfaiting yöntemine başvurulması, sadece bu işlemin başlangıç aşamasının farklı olmasına yol açmaktadır. Başlangıç aşamasından sonra, söz konusu işlemin yürütülmesi şekli her iki forfaiting durumu içinde aynıdır.

6.1. İhracattan Sonra Yapılan Forfaiting

İhracattan sonra gerçekleştirilen forfaiting işlemleri uygulamada daha yaygındır. Tipik bir forfaiting işleminde dört taraf bulunmaktadır. Bunlar ihracatçı, ithalatçı, forfaiter ve garanti veren bankadır. İhracattan sonra gerçekleştirilen forfaiting işleminin işleyiş süreci şematik olarak aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  1. Satış sözleşmesinin düzenlenmesi.
  2. Malın sevk edilmesi.
  3. Kıymeti evrak için garanti alınması.
  4. Kıymetli evrakın ihracatçıya teslimi.
  5. İhracatçının forfaiter’a başvurması.
  6. Forfaiter’ın inceleme süreci ve işleme onay vermesi.
  7. Forfaiting sözleşmesi imzalanması.
  8. Kıymetli evrakın forfaiter’a teslimi.
  9. İskonto ve ödemenin yapılması.
  10. Kıymetli evrakın tahsile gönderilmesi.
  11. Kıymetli evrakın tahsile gönderilmesi.
  12. Kıymetli evrakın tahsil edilmesi.
  13. Kredi borcunun ödenmesi.

6.2. İhracattan Önce Yapılan Forfaiting

İhracatçı firma, ithalatçı firmaya vadeli satış teklifini vermeden önce forfaiter’a başvurarak gerçekleştirmeyi planladığı ihracat işlemi hakkında bilgi verir. Forfaiter, ihracatın yapılacağı ülke, ithalatçı, garanti verecek banka ve ihracat işlemi ile ilgili diğer bilgileri alır. Forfaiter bu bilgiler çerçevesinde gerekli incelemeleri yaparak ihracatçıya işlemin maliyetini de içeren endikatif teklif verir. Eğer ihracatçı bu maliyetin sabit kalmasını istiyorsa teklif tarihinden forfaiting işleminin gerçekleşeceği (yani poliçe veya senetlerin kesin satışının yapılacağı) tarihe kadar bir taahhüt komisyonu ödeyerek forfaiter’dan kesin teklifini alır ve sözleşmeyi imzalar. Daha sonra ihracatçı forfaiting maliyetini de satış fiyatına ekleyerek ithalatçı firmaya vadeli satış teklifini gönderir. İthalatçının bu teklifi kabul etmesi üzerine ihracatçı malları ithalatçıya gönderir. İhracatçı, ihracat işlemini gerçekleştirdikten sonra ithalatçıdan aldığı banka avalli poliçe veya senetleri forfaiter’a iskonto ettirerek nakit tahsilat yapar. Böylece ihracatçı hem kredili satış yaparak ithalatçının isteğini yerine getirmiş olur hem de peşin satış yapmış gibi parasını alma imkanına sahip olur. İhracattan önce gerçekleştirilen forfaiting işleminin işleyiş süreci şematik olarak aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  1. İhracatçı, forfaiter’a gerçekleştireceği ihracat hakkında bilgi verir.
  2. Forfaiter, gerekli incelemeleri yaparak ihracatçıya bir endikatif fiyat teklifi verir.
  3. İhracatçı, forfaiting işleminin maliyetini de satış fiyatına ilave ederek it- halatçıya satış teklifini gönderir.
  4. İthalatçının teklifi kabul etmesi durumunda satış sözleşmesi imzalanır.
  5. Mallar ihracatçı tarafından ithalatçıya gönderilir.
  6. İthalatçı ödemede kullanılacak kıymetli evraklar (poliçe, bono) için garantör bankadan garanti alır (aval, garanti mektubu).
  7. Kıymetli evraklar ithalatçı tarafından ihracatçıya gönderilir.
  8. İhracatçı elindeki kıymetli evraklarla ilgili bilgileri forfaiter’a iletir.
  9. Forfaiter gerekli incelemeleri yaparak ihracatçıya kesin teklifini verir.
  10. İhracatçının kesin teklifi kabul etmesi durumunda forfaiting sözleşmesi imzalanır.
  11. Kıymetli evraklar ihracatçı tarafından forfaiter’a teslim edilir.
  12. Kıymetli evraklar forfaiter tarafından iskonto edilerek, peşin bedeli ihracatçıya ödenir.
  13. Kıymetli evraklar forfaiter tarafından vadeleri geldikçe tahsil edilmek üzere garantör bankaya gönderilir.
  14. Garantör banka vadesi gelen kıymetli evrakları tahsil etmek için ithalatçıya gönderir.
  15. Garantör banka kıymetli evrakların bedelini ithalatçıdan tahsil eder.
  16. Garantör banka kıymetli evrak bedellerini forfaiter’a gönderir. Böylece vadeli satış bedeli ödenerek kredi borcu kapanmış olur ve forfaiting süreci sona erer.
  17. FORFAITING’DE RİSKLER

7.1. Politik Risk

İthalatçı ülkede ortaya çıkabilecek olağandışı gelişmeler politik risk kapsamına girmektedir. Savaş, iç isyan, politik belirsizlik vb. olaylar bu ülkelerin olağanüstü şartlar altına girmesine neden olabilirler. Bu durumda politik riski ortaya çıkarmaktadır. Böyle bir riskin ortaya çıkması ihracatçıyı zarara uğratacaktır. Bu riskin gerçekleşmesi durumunda doğacak zararı forfaiter üstlenmiş olacaktır.

7.2. Transfer Riski

Transfer riski, moratoryum ilanı da dahil ithalatçının bulunduğu ülkede belirlenmiş döviz cinsi üzerinden borçların ödenmesinde güçlüklerle karşılaşılmasından veya borçların ödenmesinden kaçınılmasından kaynaklanmaktadır.

7.3. Kur Riski

Forfaiter kendi ulusal parası dışında bir para cinsi üzerinden düzenlenmiş kıymetli evrakları satın alabilir. Böyle durumlarda kur riski oluşabilir, bunun da nedeni döviz kurlarının serbestçe dalgalanmasıdır. Döviz fiyatı forfaiting anlaşmasının yapıldığı tarih ile ödemenin yapıldığı tarih arasında önemli ölçüde değişime uğrayabilir. Bunun sonucunda forfaiting şirketi önemli ölçüde zarara uğrayabilir. Forfaiting şirketi kur riskinden kurtulmak için swap ve forward işlemleri yaparak yabancı parayı kendi ulusal parası cinsinden satın alır. Ayrıca forfaiting şirketi bu işlemler ile ilgili maliyetleri de prime yansıtır.

7.4. Ticari Risk

Ticari risk, bütün kredi türlerinde söz konusu olan borçlunun veya kıymetli evraka aval veren finansman kurumunun ödeme güçlüğü içine düşerek borcunu ödeyememesi veya ödeme niyetinin olmaması durumunda oluşan risktir.

7.5. Faiz Riski

Forfaiting işleminde kıymetli evraklar sabit faiz oranı ile iskonto edilmektedir. Buna karşılık vade içerisinde faizlerin yükselme olasılığı bulunmaktadır. Bu da forfaiting şirketinin faiz riskini oluşturmaktadır. Forfaiting şirketinin bu riskten korunması için aynı sürede, aynı faiz oranı üzerinden kendisini fonlaması gerekir.

  1. FORFAITING İŞLEMİNİN İHRACATÇIYA MALİYETİ

Forfaiting finansmanında ihracatçı firmanın katlanacağı maliyetler; iskonto tutarı, taahhüt ücreti ve bekleme süresi komisyonudur.

8.1 İskonto Oranı

Forfaiting işleminde, ihracatçı elinde bulunan poliçe ve bono gibi alacak senetlerini anlaşamaya varılan bir oran üzerinden forfaiter’a iskonto ettirmektedir. İskonto oranı, sözleşmenin yapıldığı dönemde uluslararası piyasada oluşan faiz oranlarına yakın olmakta ve sözleşme sabit bir faiz oranı üzerinden yapılmaktadır. İskonto oranını etkileyen faktörler; sözleşme süresi, ithalatçı ve ithalatçının ülkesinin kredi notu, ilgili ülkedeki para ve döviz piyasasının durumu ve sözleşmeye konu olan döviz cinsidir.

8.2. Taahhüt Ücreti

Taahhüt ücreti, ihracatçının forfaiter’ın teklifini kabul etmesinden kıymetli evrakların fiilen iskonto edildikleri tarihe kadar geçen süre için teklifin açık tutulması için ihracatçı tarafından forfaiter’a ödenen ücrettir. Taahhüt ücreti, forfaiter’ın kaybını belirli bir oranda karşılamak için ödenmektedir. Taahhüt süresi 6 ay hatta bazen daha uzun süreli olabilmektedir. Bu ücret kıymetli evrakların nominal değerinin belli bir yüzdesi olarak hesaplanmaktadır. Bu oran uygulamada yıllık % 1-2 arasında peşin olarak alınmaktadır.

8.3. Bekleme Süresi Komisyonu

Bekleme süresi, vade ile ödeme arasında geçen süredir. İskonto işlemine esas olan süre, senetlerin iskonto edildikleri tarihten senet vadesi- ne kadar geçen süredir ve senedin vade tarihindeki valörü ile ödenmesi beklenmektedir. Ancak uygulamada durum daha farklıdır. Senet bedelinin aval bankası tarafından ödenmesi, ilgili ülkedeki bürokratik engeller, transfer emrindeki bilgi eksikliklerinden kaynaklanan gecikmeler vb. nedenlerle her zaman vadede gerçekleşmeyebilir. Geçen her gün forfaiter’ın faiz kaybı anlamına gelmektedir. Bu nedenle bu tür gecikmelere karşı forfaiter iskonto faizinin hesaplanmasında esas gün sayısına birkaç gün ilave etmektedir. Bu ek süre genellikle 2-3 gündür.

  1. FORFAITING’IN İHRACATÇI AÇISINDAN YARARLARI

Forfaiting işleminin ihracatçı açısından yararları aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

  • İhracattan kaynaklanan alacak vadesinden önce tahsil edildiğinden ihracatçının bilanço rasyoları iyileşmekte ve finansal tabloları düzelmektedir.
  • İhracatçının likiditesi artmakta ve kredibilitesi yükselmektedir.
  • İthalatçının mal bedelini ödememesi durumunda, forfaiter’ın ihracatçıdan mal bedelini isteme yani rücu riski bulunmamaktadır.
  • Transfer, kur ve faiz riskleri ortadan kalkmaktadır.
  • Forfaiting işlemi, ihracatçıya sabit faizli finansman imkanı sağlamakta ve ihracatçı faiz riskine karşı korunmaktadır.
  • İhracatçı firma vadeli olan alacağını hızlı bir şekilde nakde çevirmekte ve bu işlem sonrasında ortaya çıkacak olan likidite ile yeni yatırımlar gerçekleştirebilmektedir.

 

 

NAKİT SERMAYE ARTIRIMLARINDA FAİZ İNDİRİMİ TEŞVİĞİ

“NAKİT SERMAYE ARTIRIMLARINDA FAİZ İNDİRİMİ TEŞVİĞİ”

M.Nurullah BUDAK
Yeminli Mali Müşavir
TAXİA Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti.

Nakit sermaye artırımlarında faiz indirimi teşviği, kurumlar vergisi kanunu’nun “Diğer indirimler” başlıklı 10.maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi ile sağlanmıştır. Şirketler ekonomik faaliyetlerine devam edebilmek ve piyasadaki rakip firmalarla rekabet edebilmeleri, yatırım veya işletme sermayelerinin güçlendirilmeleri için, güçlü sermayelere ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle şirketler sermaye artırımına ihtiyaç duymaktadırlar.

Yapılan bu düzenleme ile, sermaye şirketlerinin sermaye yapılarının güçlendirilmesi, nakdi sermaye artışıyla işletmelerin yabancı kaynak ihtiyacını azaltılması ve vergi yükünü azaltılması amaçlanmıştır.

ı) (Ek: 27/3/2015-6637/8 md.) (8)Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si.

(7338 sayılı kanunun 59 uncu maddesiyle eklenen paragraf; Yürürlük: bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren madde kapsamında yapılacak nakdi sermaye artışlarına uygulanmak üzere 26.10.2021) Nakdi sermaye artışlarının, yurt dışından getirilen nakitle karşılanan kısmı için bu oran %75 olarak uygulanır.

Nakit sermaye artırımlarında faiz indirimi teşvikinden kimler yaralanabiliyor?

  • Kurumlar vergisi mükelleflerinden sermaye şirketleri olan, Limited şirketler, Anonim şirketler ve Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler, bu uygulamadan yararlanabileceklerdir.
  • Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği 1/7/2015 tarihinden itibaren ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya bu tarihten itibaren yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden hesaplanan faiz indirimi tutarı kadar yararlanırlar.
  • Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere, her bir dönem için ayrı ayrı yararlanılır.

Bu uygulamadan hangi sektörler ve kimler yararlanamıyor?

  • Statüsü Anonim şirket olsa dahi, finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ve kamu iktisadi teşebbüsleri bu indirimden yararlanamayacaklardır.

Nakdi sermaye artırımında faiz indirimi teşvikinde özellikli konular nelerdir?

  • Nakdi sermaye artırımında faiz sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması halinde, azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
  • Hesaplanacak tutarı, nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanır.
  • Matrahın yetersiz olması halinde, ilgili cari dönemde indirim konusu yapılamayan indirim tutarları, sonraki hesap dönemlerde indirim konusu yapılabilir.
  • Nakdi sermaye faiz indirimi, İndirim tutarının hesaplanmasında, ticari krediler faiz oranı dikkate alınacağından, sadece dördüncü dönem geçici vergilendirme döneminde bu indirimden yararlanılması mümkündür. (2022 döneminden itibaren 4 ncü dönem geçici vergi beyannamesi kaldırılmıştır. Dolayısıyla nakdi sermaye artırımı faiz indirimi, kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılabilecektir.)

Bu uygulamadan hangi sermaye artışları yararlanamıyor?

  • Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklanan sermaye artışları,
  • Sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından kaynaklanan sermaye artışları,
  • Bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesi suretiyle gerçekleşen sermaye artışları,
  • Ortaklarca veya kurumlar vergisi kanununun 12’nci maddesi kapsamında şirket ortaklarıyla ilişkili kişilerce veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artışları,
  • Şirkete nakdi sermaye dışında kıymetlerin (Hisse senedi, tahvil veya bono gibi) sermaye olarak konulması suretiyle gerçekleştirilen sermaye artışları,
  • Bilanço kalemlerinin birbirleriyle mahsubu şeklinde gerçekleştirilen sermaye artışları,

Nakit sermaye artımında hesaplanacak indirim tutarının dikkate alınmayacaktır.

Nakdi sermaye artırımında faiz indirim miktarı nasıl hesaplanır?

  • Nakdi sermaye artışının üzerinden, indirimden yararlanılacak yıl için TCMB tarafından açıklanan ticari krediler faiz oranı dikkate alınarak hesaplanır.
  • Bakanlar kurulu tarafından belirlenen orana göre hesaplanan indirim tutarı, ilgili dönem kazancından indirilir. (2020 yılı için belirlenen oran % 19,62’dir)

İlgili dönem kazancından indirilebilecek tutarın hesaplanması şu şekilde hesaplanmaktadır;

İndirim tutarı = Nakdi sermaye artışı*ticari krediler faiz oranı*indirim oranı*süre

(Hesaplanacak indirim tutarı, kıst dönem esasına göre hesaplanacaktır.)

Bu indirimden yararlanabilmek için, tescil zorunluluğu ve bankaya yatırılma zorunluluğu var mı?

  • Sermaye şirketleri bu uygulamadan, sermaye artışına ilişkin kararının ticaret siciline tescil edildiği hesap döneminden itibaren yararlanmaya başlayabilecekler. İndirimin hesaplanmasına konu edilebilecek sermaye artışı tutarı, artırılan sermaye tutarının şirketin banka hesaplarına nakit olarak fiilen yatırılan kısmı ile sınırlıdır.

Sermaye’ye eklenmek üzere, şirket hesaplarına avans olarak yatırılan tutarlar, bu indirimden yararlanabiliyor mu?

Kurumlar vergisi 10 sayılı genel tebliğinde sermaye avanslarına ilişkin olarak “ileri bir tarihte gerçekleştirilecek sermaye artırım taahhüdünde kullanılmak amacıyla sermaye artırım kararından önce, şirket ortakları tarafından şirketin banka hesabına sermaye avansı olarak yatırılan tutarların;

  1. Banka hesabına yatırıldığı tarih itibariyle, şirketin bilançosu’nda öz sermaye kalemleri arasında yer alan “Diğer sermaye yedekleri” adlı hesapta izlenmesi,
  2. Banka hesabına yatırıldığı tarihin bulunduğu hesap döneminin sonuna kadar, sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret sicilinde tescil edilmiş olması gerekir. Bu kararın tescil edildiği tarih itibariyle indirim uygulaması yapılabilecektir.

İşyeri aracını yüksek hızla kullanan ve kırmızı ışık ihlali yapan işçinin iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir mi?

İşyeri aracını yüksek hızla kullanan ve kırmızı ışık ihlali yapan işçinin iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir mi?

Lütfi İNCİROĞLU

Yargıtay’a göre, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. fıkrasında, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlarla benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Bu düzenlemenin (ı) bendinde, “işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücreti tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması” hallerinin işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir.

İşçinin kusuru ile işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işverene zarar vermesi davranışı işçinin özen borcuna aykırılığın iki şekli olarak karşımıza çıkar(İşK m.25/II-ı). Bunlardan ilki için işçinin iş güvenliği önlemlerine kusurlu olarak aykırı davranması ve bunun sonucu olarak iş güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi gerekir. İşçinin bu konuda uyarılması veya hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı gibi, belli bir zararın oluşması da gerekmez. İkinci hal ise, işçinin işverene veya başkasına ait olmakla birlikte işverenin eli altında olan makine, tesisat, eşya ve diğer maddelere zarar vermesidir. Bu davranışın haklı fesih sebebi oluşturması için, işverene verilen bir zararın bulunması ve bu zarar miktarının işçinin otuz günlük ücretini aşması gerekir. İşçinin otuz günlük ücretinin tutarıyla karşılanamayacak bir zarar vermesi, işin güvenliğini tehlikeye düşürmekten bağımsız bir fesih sebebidir.

İş güvenliği hükümleri, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallardır. Bu konuda işverenin alması gereken tedbirlerin yanında işçinin de yükümlülükleri vardır. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliği yönünden bir tehlike meydana gelmesi durumunda, işveren açısından derhal “haklı sebeple fesih hakkı” ortaya çıkar.

Güvenlik hizmeti veren bekçinin uyuması veya görev yerini terk etmesi, yanıcı ve patlayıcı maddelerin bulunduğu yerde yasaklanmış olmasına rağmen sigara içilmesi, basınçla veya yüksek ısıyla çalışabilir bir cihazın kontrolü ile görevlendirilen işçinin görevini savsaması gibi durumlar, işin güvenliğini tehlikeye düşüren davranışlara örnek olarak verilebilir.

Diğer taraftan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417/II, maddesi uyarınca “işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür”. Paralel hüküm 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği 19/1 maddesinde çalışanların yükümlülüklerine yer verilmiştir. Buna göre “Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.

Somut olayda, davalı akaryakıt taşımacılığı yapan işyerinde 15/03/2010- 30/09/2011 tarihleri arası akaryakıt tanker şoförü olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, akaryakıt sevkiyatı sırasında yüksek süratle araç kullandığı ve kırmızı ışık ihlali gerçekleştirdiği gerekçe gösterilerek haklı nedenle feshedildiği savunulmuş, Mahkemece davacının eyleminin haklı fesih ağırlığında olmadığı kabul edilerek davaya konu kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulüne karar verilmiş ise de dosya içeriğinden, işverence davacıya yeteri kadar güvenli sürüş ve iş güvenliği eğitimi verildiği, davacının feshe konu eyleme ilişkin alınan yazılı savunmasında kırmızı ışıktageçerek trafik kurallarını ihlal ettiğini kabul ettiği, iş sözleşmesinin 6.maddesinde, Trafik Yönetmeliği kurallarına aykırı davranma ve kuralları ihlal etmenin işten çıkarma sebebi olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda feshe konu eylemin niteliğinden anlaşılacağı üzere davacının kullandığı araçta taşınan akaryakıtın yanıcı ve patlayıcı özelliği düşünüldüğünde meydana gelecek en basit bir kazanın dahi çok ağır sonuçlara yol açacağı ve işyeri ve iş güvenliği bakımından tehlike oluşturacağı kabul edilmelidir.

Tüm bu sebeplerle, somut olay bakımından, davalı işverenin davacı işçinin iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinin (ı) alt bendinden yer alan “işçinin kendi isteği ve savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi…” sebebine dayanarak haklı sebeple feshettiğinin kabulü ile dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.(Y22HD.28.2.2019 T., E.2017/20082, K.2019/4651 Legalbank.)

Sonuç olarak, iş güvenliği hükümleri, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallardır. Bu konuda işverenin alması gereken tedbirlerin yanında işçinin de yükümlülükleri vardır. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda, işveren açısından iş sözleşmesini “haklı sebeple fesih hakkı” doğar.

 

Online Sağlık Platformu “Unicorn” Docplanner, Alman Pazarı Lideri Jameda’yı Satın Aldı

Dünyanın en büyük online sağlık platformu Docplanner, Almanya’nın en büyük online sağlık platformu Jameda’yı satın alarak bünyesine kattı.

Dünya çapında 30 farklı ülkede sağlık sektöründe doktor ve hastalara hizmet veren online sağlık platformu Docplanner, bugün Almanya’nın en büyük ve köklü online sağlık platformu olan Münih merkezli Jameda’yı, HubertBurda Media’dan satın aldığını duyurdu. 20 binden fazla doktorla işbirliği yapan ve ayda 8 milyon ziyaretçisi bulunan Jameda, Docplanner ve Türkiye iştiraki DoktorTakvimi’nin mevcut 110 bin doktor ve aylık yaklaşık 70 milyon hastadan oluşan küresel müşteri tabanına önemli bir katkı sağlayacak.

Docplanner ve şirketin Türkiye iştiraki DoktorTakvimi, Jameda’ya sermaye ve küresel uzmanlık yatırımı sağlamanın yanı sıra şirketin satış, müşteri hizmetleri ve pazarlama ekiplerini hızla büyütmeye de odaklanacak. Docplanner, Jameda’ya 200’den fazla yeni ekip üyesi eklemeyi ve önümüzdeki 2-3 yıl içinde Alman pazarına çeyrek milyar Euro’dan fazla yatırım yapmayı hedefliyor.

Docplanner iki şirketin de en iyi özelliklerini bir araya getirerek mevcuttakinden bile daha etkili çözümler sunmayı hedefliyor.

Bu satın alma ile Docplanner, Meksika ve Brezilya’da yerel operasyonlara açıldığı 2017’den bu yana ilk kez yeni bir coğrafyaya giriş yaptı.  Şirketin ayrıca Türkiye, İtalya, İspanya ve kendi iç pazarı Polonya’da lider pazar konumlarına sahip olması, ona küresel olarak dijital sağlık alanında en geniş coğrafi erişimi sağlıyor. Satın alma sonrasında Docplanner, Avrupa’da yapılan tüm sağlık harcamalarının %50’sinden fazlasının ve Latin Amerika’da yapılan sağlık harcamalarının %84’ünün gerçekleştiği pazarlarda aktif olacak.

Konuya ilişkin bir değerlendirmede bulunan DocPlanner Türkiye iştiraki olan DoktorTakvimi Ülke Müdürü Hakan Türkoğlu, şunları söyledi: “Docplanner, sağlık hizmeti deneyimini daha insan odaklı hale getirme misyonu üzerine kuruldu. Bu satın almayı, çok önemli olan Almanya pazarına girmek ve sağlık ekosisteminde olumlu bir etki yaratmak adına mükemmel bir fırsat olarak görüyoruz. Jameda ekibinin hem benzersiz deneyimi hem de pazarı kazanma tutkusu konusunda içimiz rahat. Önümüzdeki yıllarda Jameda ekibiyle çalışacak, Almanya’daki hastalar ve doktorlar için daha da mükemmel ürünler üretecek olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.”

Jameda’nın CEO’su olan Dr. Florian Weiss ise görüşlerini şöyle aktardı: “Aynı miras ve tarihi büyük oranda paylaşmamız sonucunda Docplanner, Jameda ile mükemmel şekilde uyumludur. Jameda, doktorlar ve hastalar arasındaki güvenilir ilişkilerin önemine inanıyor ve biz de bu ilişkileri geliştirmek için yenilikçi dijital çözümlerden yararlanmaya kararlıyız. Sağlık hizmetlerini daha insancıl hale getirmek her zaman yaptığımız işin merkezinde oldu. Docplanner ile olan ortaklık bu vizyonu daha hızlı ve daha güçlü bir şekilde gerçeğe dönüştürmeye yardımcı olacak.”

Jameda, 1 Ocak 2022’den itibaren Docplanner bünyesine katılacak. Docplanner, küresel büyüme stratejisinin bir parçası olan başarılı satın alma geçmişiyle güçlü bir organik performans sergiledi. Bugüne kadar İtalya’da TuoTempo (2019), İspanya’da Doctoralia (2016) ve Türkiye’de En iyi hekim (şimdi Doktortakvimi) (2014) dahil olmak üzere altı şirketi bünyesine kattı.

Docplanner Hakkında

“Sağlık deneyimini daha insan odaklı hale getirme” küresel misyonuyla Docplanner, doktorlar, klinikler, hastaneler ve hastalar için sağlık ekosisteminin hasta yolculuğu ile beraber daha sorunsuz çalışmasını sağlamak için dijital uygulamalar ve yazılım çözümleri oluşturuyor. Docplanner, online pazar yerleri aracılığıyla hastalar için ücretsiz doktor incelemeleri ve anında online randevu rezervasyonu ile yaklaşık 2 milyon sağlık uzmanından oluşan bir ağa sahip olmakla beraber, dünya çapında 100.000’den fazla danışana hizmet veriyor ve 12’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor. Doktorlar ve klinikler, ayda milyonlarca hasta için planlama, rezervasyon, iletişim ve ödemeleri kolaylaştırmak için Docplanner’a güveniyor. Docplanner’ın yenilikçi ve kullanıcı dostu yazılımı sayesinde, doktorlar ve klinikler hasta akışını optimize edebiliyor, maliyetli randevuları azaltabiliyor ve uygulamalarını tamamen dijitalleştirebiliyor, böylece tasarruf ettikleri zamanı hasta faaliyetleri ve deneyimlerini iyileştirmek için kullanabiliyorlar. TuoTempo markası aracılığıyla şirket, büyük sağlık kurumları için daha gelişmiş optimizasyon ürünleri paketi sunuyor. Docplanner, 2012 yılında Polonya’da kuruldu ve şu anda İstanbul, Varşova, Barselona, Roma, Meksiko, Curitiba ve Bologna’daki ofisleri genelinde 1.800’den fazla kişiden oluşan bir ekibe sahip. Point Nine Capital, Goldman Sachs Asset Managementve One Peak Partners dahil olmak üzere önde gelen girişim sermayesi fonları tarafından desteklenmektedir ve bugüne kadar toplamda yaklaşık 300 milyon Euro yatırım almıştır. Daha fazla bilgi için https://www.docplanner.com/about-us adresini ziyaret edebilirsiniz. 

Jameda Hakkında

Jameda, hastalar ve hekimleri dijital olarak kolay, hızlı ve hassas bir şekilde buluşturmak amacıyla kuruldu. Bu amaçla, Jameda’nın çözüm paketi, hastaların en iyi doktorları bulmalarını, kolayca randevu almalarını ve sağlık uzmanlarıyla yüz yüze veya görüntülü danışmanlık yoluyla iletişime geçmelerini sağlayacak araçlar içeriyor. Jameda, her ay bu hizmetlere güvenen ve kullanan 8 milyondan fazla hastasıyla Almanya’nın en geniş ve en büyük doktor-hasta platformu olarak tanınıyor. 275.000’den fazla doktor ve sağlık uzmanı, tıbbi uygulamalarını Jameda’nın platformunda listeleyerek, hizmet yelpazesi hakkında kapsamlı bilgi sağlıyor ve hasta deneyimlerine ilişkin kullanıcılar tarafından verilen puanlamalar platformda yer alıyor. Buna ek olarak, doktorlar randevu yönetimini Jameda takvimi ile optimize ederek zamandan ve paradan tasarruf edebiliyor, bu zamanı da evrak işleriyle uğraşmak yerine hastalara ayırabiliyorlar. Jameda, kliniklere, sağlık sigortası şirketlerine ve tıbbi bakım merkezlerine güvenilir beyaz etiket çözümü sağlayan Patientus ürünü aracılığıyla teletıp çözümlerinde de lider olarak konumlandırılıyor.