Temassız görüntüleme teknolojisi ile depo ve dağıtım merkezlerindeki kayıpların önüne geçiliyor

Sensormatic yeni nesil temassız görüntüleme teknolojisiyle, vücut ısısı dışındaki farklı cisimleri belirli bir mesafeden hızla tespit ederek ekranda görüntülenmesini sağlıyor. Böylelikle depo ve dağıtım merkezlerindeki istenmeyen kayıpların önüne geçiliyor.

Pandemi ile beraber online satışların artması pekçok iş kolunda depo ve lojistik operasyonlarındaki faaliyetlerin çok hızlı bir şekilde büyümesine neden oldu. Depo ve lojistik faaliyetleri büyürken firmaların en büyük problemlerinden biri olan personel kaynaklı kayıplar arttı. Dünyanın en büyük perakende organizasyonu olan The National Retail Federation’ın verilerine göre perakende sektöründe istenmeyen kayıpların maliyeti yıllık 61,7 milyar doları buluyor. The National Retail Federation, bu kayıpların müşteri ve çalışan kaynaklı olduğunu belirtirken yıldan yıla çalışan kaynaklı bu tür kayıplarda artış olduğuna da dikkat çekiyor.

Sensormatic’in Global Kayıp İndeksi’ne (Global Shrink Index) göre istenmeyen kayıplar içinde dışarıdan yapılan hırsızlık yüzde 34,34 ile en büyük paya sahipken, içeriden yani çalışan kaynaklı istenmeyen kayıpların oranı yüzde 22,95’i buluyor. Finans uzmanları da dünya genelinde tüm sektör ve şirketlerde her yıl çalışan kaynaklı istenmeyen kayıplar nedeniyle gelirlerinin yüzde 5’inin kaybedildiğini tahmin ediyor. Küresel düzeyde yıllık mali zararın yıllık 4,5 trilyon dolar civarında olduğunu hesaplıyorlar. Bu nedenle tüm işletmelerde hırsızlık ve benzeri nedenlerden oluşan kayıpları önlemede teknolojinin önemi giderek artıyor.

Sensormatic tarafından sunulan yeni nesil temassız görüntüleme teknolojisi, video kamera aracılığıyla vücut ısısını algılıyor. Sistem, ekranın önüne gelen kişileri 12 saniye içinde 4 farklı duruşta tarıyor. Video kamera, vücutta bulunan ve vücut ısısından farklı ısıya sahip tüm cisimleri tespit ediyor ve ekranda görüntülenmesini sağlıyor. Yeni nesil Temassız Görüntüleme Teknolojisi ile giysilerin altına gizlenmiş her tür materyal vücut detaylarını açığa çıkarmadan görüntülenebiliyor. Patentli pasif terahertz teknolojisiyle çalışan temassız görüntüleme teknolojisi, benzersiz bir şekilde giysilerin altına gizlenmiş metal veya metalik olmayan öğeleri 3 ila 4 metre gibi güvenli bir mesafeden algılayabiliyor. 5 cm.’ye kadar metal, plastik, silikon gibi her tür materyali tespit edebiliyor.

Personel kaynaklı ürün kayıplarını önlemek adına depo ve dağıtım merkezi gibi yerlerde dedektör ve temas sebebiyle çalışanları rahatsız edebilen elle arama yöntemlerinden çok daha etkili bir sonuç veriyor.

Kayıpları azaltıp kârlılığı artırıyor

Temassız görüntüleme teknolojisi, tesislerde özellikle kurumsal depo ve dağıtım merkezinde kullanıldığında kayıpları en aza indirgeyip kârlılığı artırırken iş süreçlerinin hızlanmasını

sağlıyor. Temassız görüntüleme teknolojisiyle yapılan kişi başı güvenlik taraması sadece 10 saniyede tamamlandığı için çalışanlar tesisten daha hızlı bir şekilde çıkabiliyor.

Eksiksiz portföy

Yeni nesil temassız görüntüleme teknolojisiyle kayıp önleme teknolojilerindeki çözüm portföyünü geliştirdiklerini belirten Sensormatic Teknoloji Direktörü Dr. Serdar İnce, “Sensormatic’in uzun yıllara dayanan deneyimini ve kalite yaklaşımını yansıtan temassız görüntüleme teknolojisi, portföyümüzü güçlendirirken, işletmelerin depo ve dağıtım noktası alanlarında, çalışan kaynaklı kayıpları önleyerek güvenliği sağlıyor. Böylelikle maliyetleri düşürüyor, kârlılıkta artışa neden oluyor” diyor.

“Toplu geçişlerin olduğu her yerde kullanılabiliyor”

Bu çözüm perakende sektöründeki ya da endüstriyel üretim tesislerdeki depo ve dağıtım noktalarında çalışan kaynaklı kayıpları önlemek için kullanılabiliyor. Bununla birlikte, Dr. Serdar İnce, temassız görüntüleme teknolojisinin havalimanları, toplu taşıma istasyonları, stadyumlar, konser alanları gibi kalabalık yerlerin güvenliğini hızlı ve en üst düzeyde sağlama konusunda güçlü ve güvenilir bir çözüm olduğunu söylüyor. İnce, yenilikçi teknolojinin bu alanlarda güvenliği nasıl sağladığını şu sözlerle anlatıyor:

“Temassız görüntüleme teknolojisi toplu geçişlerin olduğu her yerde kullanılabiliyor. Havalimanları, kalabalık olabilecek alanlar, gümrük noktaları, giriş noktaları bu teknolojinin etkili bir şekilde güvenliği sağlayacağı alanların başında geliyor. Temassız görüntüleme teknolojisi, bu alanların giriş çıkışlarına konulan algılama üniteleri ve 3 metrelik mesafeye yerleştirilen ekran ve kamera ile güvenli mesafeyi sağlayarak, temas olmadan kişileri tarayarak üzerlerindeki vücut ısısı dışındaki cisimleri belirliyor. Senaryo olarak giriş çıkış yapan her 5 kişiden 1’i rastgele olarak tarama ünitesine alınıyor. Diğerlerinin taramaya girmeden ayrılması sağlanıyor, böylece giriş çıkışlarda kuyrukların da önüne geçmek mümkün oluyor.”

Sağlık açısından güvenli

20 farklı ülkede en üst güvenlik enstitüleri tarafından onaylanan teknoloji, 1,2 milimetrelik dalga boyu ile oldukça güvenilir olarak tanımlanıyor. Teknolojinin güvenli olarak kabul edilmesinin farklı nedenleri de var. Örneğin geleneksel görüntüleme yöntemleri plastikleri algılayamazken temassız görüntüleme teknolojisi, metal olmayan cisimleri de algılıyor. Öte yandan XRay ve RF ışınlı görüntüleme cihazları yüksek maliyetinin yanında operasyonel olarak yavaş çalışırken, sağlık açısından risk taşıyor. Temassız görüntüleme teknolojisi, sadece vücut ısısını ölçerek görüntüleme yaptığı için hamile kadınlar ve kalp pili kullananlar da dahil olmak üzere hiç kimsenin sağlığı için risk oluşturmuyor. Ayrıca pandemi döneminde güvenli mesafe ve temassız tarama sağladığı için özellikle güvenlik otoriteleri tarafından güvenli bulunuyor.

Pandemiyle Birlikte Psikolojik Destek ve Çalışan Sağlığına Yatırım Şirketlerin Önceliği Oldu

Shot of a young businessman experiencing stress during a late night at work

Global piyasaların lider insan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer ile sigorta brokerliği ve risk yönetimi alanında küresel bir lider olan Marsh’ın sağlık ve yan haklarda bütünsel çözümler üreten markası Mercer Marsh Benefits (MMB), ‘MMB Türkiye Sağlık ve Wellbeing Araştırma Raporu’nun sonuçlarını açıkladı. Raporun sonuçlarına göre; araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 83’ü bütünsel sağlığın temelini oluşturan fiziksel ve zihinsel sağlık,  finansal destek ve iş/yaşam dengesi kriterlerinde çalışanlarına kaynak, danışmanlık veya araç sağlıyor.

Pandemi nedeniyle tazminat/prim oranlarında yaşanan düşüş, grup sağlık sigortası poliçelerinin geçtiğimiz yıllara nazaran daha düşük prim artış oranları ile yenilenmesine destek olurken, şirketlerin yarıdan fazlası sağlık sigortası teminat limitlerinde artışa gitti.

İstanbul, 12 Mart 2021 – Mercer ve Marsh’ın sağlık ve yan haklarda bütünsel çözümler üreten markası Mercer Marsh Benefits (MMB), 140 şirketin katılımıyla gerçekleştirdiği ‘MMB Türkiye Sağlık ve Wellbeing Araştırma Raporu’nun sonuçlarını açıkladı. Raporun sonuçlarına göre; wellbeing (bütünsel sağlık) şirketler için vazgeçilmez bir gündem ve pandeminin de etkisiyle artan beklentiler doğrultusunda şirketler iş-yaşam dengesi, fiziksel ve zihinsel sağlık programlarına daha fazla odaklanmayı planlıyor.

Rapora göre, şirketlerin yüzde 65’i esnek çalışma ve daha iyi bir iş hayatı entegrasyonunu teşvik ederek dengeli bir yaşam tarzına katkıda bulunan ‘iş-yaşam dengesi’ konusunda uygulamaları çalışanlarına sunuyor. Yüzde 62’isi çalışanların bedenen sağlıklı olma durumlarını destekleyen ‘fiziksel sağlık’ plan, program ve uygulamaları hayata geçiriyor. Yüzde 61’i duygusal ve sosyal bağlantıları güçlendirerek kişilerin mental olarak sağlıklı olmalarına destek sağlayan ‘psikolojik destek’ konusunda katkıda bulunuyor. Yüzde 34’ü ise çalışanların bugün ve gelecekte finansal kaynaklarını etkin yönetmesine odaklanan programları destekliyor.

Şirketlerin gündeminde stres yönetimi ve sağlıklı beslenme var

Pandemi süreci ve orta vadede (1-3 yıl) şirketlerin alacağı wellbeing aksiyonları incelendiğinde; yüzde 41 ile stres yönetimi uygulamaları ve yine aynı oranla sağlıklı beslenme / diyetisyen uygulamaları ön plana çıkıyor. Bu uygulamaları yüzde 40 ile zihinsel sağlık programları, yüzde 39 ile çalışan destek programı, yüzde 35 ile spor programlarına erişim izliyor.

Şirketler zihinsel sağlık programlarının çalışan memnuniyetini artıracağını söylüyor

Şirketlerin yüzde 75’i sigorta danışmanlarının online veya yüz yüze zihinsel sağlık programı sunmasının memnuniyet seviyesini artıracağını söylüyor. Yine şirketlerin yüzde 64’ü çalışan destek programı, yüzde 61’i diyetisyen ve sağlıklı beslenme programı, yüzde 55’i stres yönetim programı, yüzde 43’ü online veya yüz yüze spor olanaklarına erişim, yüzde 35’i ise finansal sağlık araç ve eğitimleri konusunda alacakları destekten dolayı çalışan memnuniyetinin artacağını belirtiyor.

Şirketlerin yüzde 53’ü çalışanların sağlık sigortalarında teminat limitlerini artırdı

MMB Türkiye Sağlık ve Wellbeing Araştırma Raporu’na göre; araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 94’ü çalışanlarına bir sağlık sigortası sunuyor. Yüzde 6’sı ise bu konuda bir aksiyon almıyor. Şirketlerin yüzde 53’ü çalışanların sağlık sigortalarında teminat limitlerini artırırken, yüzde 35’i ise bu konuda bir değişiklik yapmadıklarını belirtiyor. Yüzde 5’i diş, gözlük veya doğum gibi yeni teminat eklediklerini belirtirken, bir diğer yüzde 5’i de tamamlayıcı sağlık sigortası ile özel sağlık sigortasının birlikte kullanılabileceği karma bir modele geçtiklerini söylüyor.

Çalışanların yüzde 66’sı şirketlerin sunduğu sağlık sigortasından memnun

Rapora göre; çalışanların yüzde 66’sı şirketlerin sunduğu sağlık sigortası planlarından memnun olduğunu belirtirken, yüzde 5’i bu konuda bir memnuniyetsizlik olduğunu söylüyor. Şirketlerin yüzde 29’u ise bu konuda bir ölçümleme yapmadıklarını belirtiyor. Şirketlerin yüzde 65’i zihinsel sağlık uygulamaları, yüzde 65’i sağlıklı beslenme ve diyetisyen hizmetleri, 55’i diş bakım paketi, yüzde 51’i psikolojik rahatsızlıklarla ilgili tedavi ve ilaç giderlerinin sigorta planlarında yer almasının çalışan memnuniyetini artıracağını belirtiyor. Bu kriterleri yüzde 45 ile online doktor, yüzde 31 ile mobil uygulama üzerinden hizmetlere erişim ve yüzde 18 ile giyilebilir teknoloji ile entegre uygulamalar izliyor.

Şirketler çalışan sağlığına yönelik uygulamaları maliyet olarak görmemeli

Bütünsel sağlığın gün geçtikçe önemi daha da anlaşılan bir kavram olduğunu, pandemi öncesinde de şirketlerin bu konuda çeşitli uygulamaları hayat geçirmeye başladıklarını belirten Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri Fuat Ünal, “Zinde bir işletmenin en temel unsurlarından biri de zinde çalışanlardır. Özellikle pandemiyle beraber, wellbeing şirketlerin en önemli gündemlerinden biri haline geldi. Pandemi öncesinde hem sağlık sigortalarında hem de diğer uygulamalarda psikolojik destek açıkçası göz ardı ediliyor ve buna yönelik aksiyonlar çok alınmıyordu. Ancak pandemiyle birlikte şirketlerin kısa ve orta vadedeki planlarına baktığımızda psikolojik destek, çalışanların stres yönetimi ile ilgili konularda aksiyon alacaklarını görüyoruz. Şirketler wellbeing ve çalışanların sağlığına yaptıkları yatırımları maliyet olarak görmemeli; çalışanların motivasyonunu, onların işe ve şirkete bağlılığını artıracak bir yatırım olarak görmeli” dedi.

Türkiye’de sağlık sigortacılığı bakış açısının değişmesi gerekiyor

Türkiye’de sağlık sigortacılığında yeni bir vizyona ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Ünal, “Ülkemizdeki bakış açısının, hastalık sigortasından sağlık sigortasına evrilmesi gerekiyor. Bu araştırma da sigorta şirketleri için de önemli bir yol gösterici niteliğinde. Önümüzdeki dönemde sigorta şirketlerinin bu araştırmanın sonuçlarından da yararlanarak müşteri beklentilerini analiz edeceğini düşünüyoruz. Aralık 2020’de yayınladığımız Medikal Trendler araştırmamızda, sağlık sigortalarında tazminat prim oranlarının düştüğünü görmüştük. Yine bu araştırmamızda da geçtiğimiz senelere oranla tazminat/prim oranlarında düşüş yaşandığını gözlemleyebiliyoruz. Medikal enflasyonun yüzde 18-19 gibi bir oranda beklendiği bir ortamda ortalama yüzde 6,6 prim artışı ile poliçelerin yenilenmesi firmalar adına bir avantaj. Bu anlamda aslında tam tersi beklenirken pandeminin etkisiyle şirketlerin sağlık sigortalarını finansal olarak yönetmekte zorlanmadıklarını görmek sevindirici” dedi.

2021’e Damga Vuracak 5 E-ticaret Trendi

E-ticaretin tüm dünyada hızla büyümesi, sektöre ilişkin farklı dinamiklerin ortaya çıkmasına neden oldu. TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, 2021 yılında sıkça konu başlıklarına taşınacak e-ticaret trendlerini aktardı. Çiğdemli’ye göre 2021 yılında özellikle oyun içi pazarlama, bulut mutfak, depo ve lojistikte yapay zeka uygulamaları, canlı yayın satışları ve 2. el pazaryerleri e-ticaretin gündeminde en çok yer alacak olan kavramlar. İşte 2021’e damga vuracak 5 e-ticaret trendi!

OYUN İÇİ PAZARLAMA:

2020’de dijital oyun harcamaları online harcamalar içinde en çok artış gösteren kategorilerden biri oldu. Türkiye girişim ekosisteminde en çok yeni girişim kurulan sektör de oyun sektörü oldu. Küresel oyun pazara 160 milyar dolara, oyuncu sayısı ise yaklaşık 3 milyara ulaştı. Bu hızlı yükseliş markaların gözünü oyunlara çevirmiş durumda. 2021’in başı çeken trendlerinden birinin oyun içi pazarlama olacağını düşünüyorum. Markalar bu dünyayı potansiyel müşterilerine temas etmek için daha fazla kullanacaklar. Ünlü markaların giysileri ile avatar giydirme gibi farklı ve yeni pazarlama modelleri yükselişe geçecek.

BULUT MUTFAK:

Covid-19 pandemisiyle beraber sadece paket teslim için çalışan restoran konseptine alıştık. Fakat bu konsept pandemiden sonra da kalıcı olacak gibi görünüyor. Tüm dünyada bulut mutfak konsepti rağbet gören bir trend olarak öne çıkmaya başladı. Oturma yerlerinin olmadığı, küçük metrekarelerle kiralanan mutfaklar, ünlü restoranların lezzetlerini her semte taşımayı mümkün kılıyor. Bu konseptin 2021’de giderek yaygınlaşacağını tahmin ediyorum.

DEPO VE LOJİSTİKTE YAPAY ZEKA:

Türkiye’de her yıl yüzde 30-35 arası bir büyüme gösteren e-ticaret sektörü 2020’de pandeminin etkisiyle yüzde 60 büyüme gösterdi. 2020’de 40 binden fazla yeni e-ticaret sitesi açıldı. Bu hızlı büyüme depo ve lojistik alanında ciddi bir hareketlenmeye neden oldu. Yapay zeka kullanan, yeni nesil depo ve lojistik yazılımları kullanılmaya başlandı. Hatta ülkemizde robot teslimat denemeleri yapan girişimler bile ortaya çıktı. 2021’de hem depolamada hem de teslimat aşamasında yenilikçi yapay zeka uygulamalarının başı çeken trendlerden biri olacağını düşünüyorum. Satışlar arttıkça depo-lojistik uygulamaları daha da ön plana çıkacaktır.

CANLI YAYIN SATIŞLARI:

Bağlantı kalitesinin artması ile canlı yayınların artık e-ticarette de kullanımı yaygınlaşacaktır. Yavaş yavaş yaygınlaşmaya da başladı aslında. Satıcılar kendi e-ticaret sitesinde canlı yayın yaparak ürünlerini satabiliyor. Özellikle hızlı tüketim malzemeleri kategorisinde çok etkili bir yöntem olacaktır. Hızlı tüketim ürünleri 2020’de globalde en çok büyüyen kategorilerden biri oldu. Hızlı tüketim ürünlerinin online satışının normal perakende içindeki payı mesela ABD’de yüzde 9’dan yüzde 15’e, Çin’de yüzde 25’ten yüzde 30’a, İngiltere’de yüzde 7’den yüzde 13’e yükselti. Türkiye’de de yüzde 2’den yüzde 4’e çıktı. Bir önceki yıla kıyasla bu kategorideki büyüme yüzde 170’leri buldu. Canlı yayın satışları her kategoride kullanılabilir ancak hızlı tüketim ürünleri kategorisinde, ürün deneme yapan influencer deneyimi ile birleştirilerek e-ticarete farklı bir boyut getirebilir.

2. EL TİCARET:

2. el ürün pazarı ve bu alanda hizmet veren online pazaryerleri son birkaç yılda zaten yükselişteydi. Pandemiyle beraber globalde sürdürülebilirlik ve tasarruf konularında bir farkındalık oluştu. Global ekonomik kriz de bunu tetikledi açıkçası. Küresel raporlarda 2. el pazarın toplam değerinin 2 yıl içinde 65 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Özellikle Z kuşağı, iklim krizi ve fazla tüketimin dünya üzerinde yarattığı ağırlığın farkında ve bu konuda çok hassas. Tüm bu nedenler 2021’de 2. el satış yapan pazaryerlerinin daha da büyüyeceğini göstermekte.

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü geleceğine yatırım yapıyor 

Medikal ürünlerde hibe kaldırılırsa ihracata 5 milyar dolar katkı sağlar 

Türkiye geneli medikal tekstil ihracatı 2020’de yüzde 2.204 artarak 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşti, Ege’den yapılan medikal teknik tekstil ihracatı ise 92 milyon dolara ulaştı.

Medikal teknik tekstil ihracatının artışında cerrahi elbiseler ve maskeler asıl payı oluşturdu.

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü, maske ve tulum ihracatında hibe uygulamasının sonlandırılmasıyla yıllık ihracata yaklaşık 5 milyar dolar katkı sağlayacağı görüşünde.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, düzenlediği basın toplantısında “Sektör olarak koruyucu maske ve tulum ihracatında hibe şartlarının kaldırılmasını talep ediyoruz.” çağrısında bulundu, medikal ürün grubunda rekabeti zayıflatan mevcut hibe şartlarını şöyle sıraladı:

“5 adet cerrahi maske ihracatı için 1 adet cerrahi maske hibe, 10 adet koruyucu tulum ihracatı için 1 adet koruyucu tulum yada 3 adet koruyucu tulum ihracatı için 20 adet cerrahi maske hibe şartı bulunuyor. Medikal ürünlerde hibe şartını kaldırdığımız takdirde küresel talebin yoğun olduğu bu ürün grubunda yıllık ihracatımıza yaklaşık 5 milyar dolar katkı sağlayacağını tahmin ediyorum. Kısa Çalışma Ödeneği, bez/kumaş maske ihracatının önünün açılması, Eximbank tarafından ihracatçılarımızın kullandıkları kredilerin vadelerinin 3 ila 6 aya kadar uzatılması gibi devletimizin aldığı tedbirler, firmalarımızın bu süreci en az hasarla atlatmasına katkı sağladı. Pandeminin etkilerini iş hayatında maalesef hissetmeye devam ediyoruz, üretimin ve istihdamın devamı için kısa çalışma ödeneğinin süresiyle ilgili devletimizden bir güncelleme bekliyoruz.”

Toplam 166 öğrenci burs almaya hak kazandı

Tekstil Mühendisliğini tercih edecek ve ilk 80 binde yer alacak başarılı öğrencilere eğitim hayatları boyunca burs imkanı sağladıkları projenin ikinci yılı olduğundan bahseden Sertbaş, toplam 166 öğrencinin burs almaya hak kazandığını açıkladı.

“Projemizle sektörün önemli bir ihtiyacı olan nitelikli iş gücü ihtiyacının karşılanmasına önemli katkı sağlıyoruz. 1’inci yıl toplam 92 öğrenci burs almaya hak kazandı. Üniversitelere göre dağılımları: İTÜ 59, Marmara 18, Ege Ünv. 4 , Dokuz Eylül Ünv. 1. Ayrıca Adıyaman, Bursa Uludağ, Gaziantep, Kahramanmaraş, Uşak, Pamukkale üniversitelerinde burs almaya hak kazanmış öğrencilerimiz var. 2’inci yıl ise toplam 74 öğrencimiz burs kazandı. İTÜ 56, Marmara 15, 3 öğrencimiz ise Pamukkale, Bursa Uludağ ve Adıyaman üniversitelerinde okuyor. Gençlerimizi sektörümüzde görmek istiyoruz, onlara ihtiyacımız var. Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü geçmişte kapasite satıyordu, bugün tasarım satıyor. Gelecekte başka yenilikçi bir yönü ortaya çıkacak. Bu sektörde gelecek var.”

2021 yılı ihracat hedefi 1,5 milyar dolar

2020 yılında Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nden bin 305 üye firmanın ihracat yaptığını açıklayan Burak Sertbaş, 167 ülkeye ihracat gerçekleştirerek, geçen yılki seviye olan 1,3 milyar doları yakaladıklarını anlattı.

“Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün 2021 yılı performansının pandemi koşullarındaki gelişmelere bağlı olacağını kabul etmekle birlikte, 2020 yılının getirdiği zorluklar içinde sektör olarak böyle bir performans göstermemiz bizi gelecek için cesaretlendiriyor, daha çok motive ediyor.  2021 yılı ilk 2 ay ihracat rakamlarımızı paylaşmak isterim. Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre %1 artarak 3 milyar dolar olarak gerçekleşti. EHKİB olarak ise aynı dönemde hazır giyim ihracatımız yine %1 artışla 236 milyon dolar oldu. 2021 yılında EHKİB olarak ihracat hedefimiz geçen yıl mart-haziran dönemindeki kapanmaların tekrar olmayacağı beklentisiyle 1,5 milyar dolar olarak belirledik.”

Hedefimiz bölgemizin yeşil üretimde lider olmasını sağlamak

Sertbaş, sürdürülebilirliğin sektörün önümüzdeki dönemde en çok karşılaşacağı konu olacağını, artık hiçbir firmanın dünyaya karşı sorumluluk hissetmeden üretim yapmasının mümkün olmadığına da değindi.

“Türkiye bu konuda dünyada en çok potansiyel vadeden ülkelerden biri. Yıllardır zaten sosyal alanda sürdürülebilirlik için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu yıl da birliğimiz faaliyetleri arasına Sürdürülebilirlik Ur-Ge’mizi de ekleyerek firmalarımızın kurumsal ve çevresel alanda bir dönüşüm sağlayabilmesi için destek vermeye çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde de firmalarımızın çevre konusunda aksiyon almaları için destek vermeye devam edeceğiz. Hedefimiz bölgemizin yeşil üretimde lider olmasını sağlamaktır.”

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü dijitalleşmeyle yükseliyor

Üyelerin dijital altyapılarını geliştirmek için yaptıkları çalışmalara değinen Burak Sertbaş, “15 Temmuz- 14 Ağustos tarihleri arasında Uluslararası Hazır giyim Federasyonu ve Sourcing Journal İşbirliğinde, Foursource E-Ticaret Platformunun altyapı desteğiyle gerçekleşen Global Apparel Sourcing Expo dijital fuarına 30 üye firmamızın katılımına destek olduk. Firmalarımızın dijital fuarlara katılımlarına yönelik desteğimizi Premier Vision ile devam ettirdik. 2020 yılının Eylül ayında ve bu yıl 15-19 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilen Premiere Vision dijital fuarlara 19 firmamız ile katıldık ve firmalarımızın uluslararası platformlarda tanıtımlarını gerçekleştirebilmek amacıyla Premiere Vision’un çevrimiçi Pazar yerinde Haziran sonuna kadar yer almaları için anlaşma yaptık.” dedi.

Firmalarımızın AHA aracılığıyla uluslararası tanıtımlarını yapıyoruz

Sertbaş, 25 firmanın katılımıyla Hollanda Sanal Ticaret Heyeti gerçekleştirdiklerini önümüzdeki dönemde de Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliğiyle birlikte düzenlemeyi planladıklarını İspanya Sanal Ticaret Heyeti çalışmalarına devam ettiklerinden bahsetti.

“Dijital platformlarda yer alma çalışmalarımız kapsamında AHA (Aegean Has Apparel) projesiyle Ege Bölgesinde yer alan Hazır giyim üreticilerimizin farklarını tüm dünyanın bilmesini amaçladık. Oluşturduğumuz web sitesinde üye firmalarımızın bilgilerinin yer almasını sağladık, firma kayıtları hızla devam ediyor. Ayrıca AHA aracılığı ile tanıtımlarını gerçekleştiriyoruz. Bu yılın başında 15’incisini düzenlemeyi düşündüğümüz IF Wedding fuarını pandemi sebebiyle kasım ayına ertelemek durumunda kaldık. Gelinlik, abiye ve damatlık sektörü pandemiden en fazla etkilenen sektörlerimiz arasında. İzmir’in bu sektörde merkez konumda olması, bölgemizde önemli üreticilerimizin yer alması sebebiyle mümkün olan en kısa sürede normalleşmeyi arzuluyoruz. Gelinlik ve damatlık sektörünün pandemi öncesi potansiyelini daha da ileri taşıyacağından eminim.”

Kripto para borsaları regülasyonlara hazır

Dijital dönüşümün hızlanması ile birlikte dijital paraların geleceği ve beraberinde getireceği yasal düzenlemeler merak ediliyor. Her geçen gün borsa platformlarına kayıtlı kullanıcının katlanarak artması ve kurumsal yatırımcıların Bitcoin’e ve altında yatan teknolojiye yatırım yapma kararı alması, hükümetlerin kripto paralara yönelik düzenleme çalışmalarını hızlandırmasına yol açtı. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak ülkemizde de Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 1 Mart’ta yapılan açıklamada Merkez Bankası, BDDK, SPK ve diğer kurumlarla iş birliği halinde düzenleme çalışmalarının yürütüldüğü duyuruldu. Regülasyon açıklamaları sonrası kripto para haber platformu Coinkolik.com ve BTCHaber.com’un Türkiye’de faaliyet gösteren kripto para borsa platformlarından aldığı görüşlere göre borsalar regülasyonlara hazır görünüyor. Güvenlik ve kullanıcı kolaylığı sağlayan alt yapı ve hizmet çalışmalarını geliştirdiklerini belirten borsa platformları, sürecin olumlu olacağını ve regülasyonların sektörün işleyişine katkı sağlayacağını öngörüyor.

Gündemdeki regülasyon açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuda hali hazırda çalışmalarınız var mı?

Vebitcoin CEO’su İlker Baş: “Kurum olarak regülasyon bilincine, kurulduğumuz günden bu yana hazır bulunuyoruz İç güvenlik departmanımız ile KYC (Know Your Customer – Müşterini tanı) ve AML (Anti-Money Laundering – Kara para aklamanın önlenmesi) politikalarını etkin bir şekilde kullanıma sunduk. İşlem yapmak isteyen kullanıcılarımızın kişisel bilgilerini iç güvenlik departmanımıza sunarak, incelemeler doğrultusunda para yatırma seçeneğini kullanıcılarına sunan sektördeki ilk firmayız.”

Paribu CEO’su Yasin Oral: “SPK, BDDK, MASAK, TCMB gibi kurum ve kuruluşlarla daima işbirliği içinde olduk. STASIS’in hazırladığı, 15 ülkedeki regülasyonları kapsayan “Dijital Varlık Regülasyonu” adlı çalışmayı da Türkiye’deki regülasyon çalışmalarına rehberlik etmesi için Türkçe’ye kazandırdık ve ücretsiz şekilde paylaştık.“

Thodex CEO’su Faruk Fatih Özer: “Bakanlığın yaptığı açıklamaya ilk andan beri olumlu yaklaşıyoruz. Biz THODEX’te en başından beri regülasyon varmış gibi iş yaptık ve KYC ile AML politikaları üstüne geniş çalışmalar gerçekleştirdik. Bunları destekler nitelikte ABD’den FinCen MSB lisansımızı da aldık. Regülasyonlara hazırız.“

Düzenleyici kurumların ve bakanlıkların regülasyon çalışmalarını olumlu bulduklarını belirten Bitpanda Türkiye ve MENA Genel Müdürü Elbruz Yılmaz: “Bitpanda, PACTE yasası uyarınca Fransa Finans Piyasası Kurumu (AMF) ve Avusturya Finans Piyasası Kurumu’na (FMA) kayıtlı ve ödeme hizmet sağlayıcısı olarak PSD2 lisansıyla Avrupa Birliği yönetmeliklerine tabiiyiz. Avrupa’da edindiğimiz bu lisanslar kapsamında aktif olduğumuz tüm pazarlarda bu regülasyonlara uygun çalışmaya devam etmekteyiz.

Vergilendirme konusunda kripto paralarda tanımlamaların belirlenmesinin altını çizen ICRYPEX Genel Müdürü Ezgi İçer: “Eski SPK Daire Başkanı Tuncay Yıldıran’ın yönetim kurulu üyesi olarak aramıza katılmasından sonra eskiden başlayan ilişkimizin daha da güçlenmesi neticesiyle olası regülasyonlara hazırız. Regülasyonların yatırımcıyı koruma amaçlı politikalar olması sebebiyle ICRYPEX; yatırımcı odaklı bir kripto para borsası olarak getirilecek olan prosedürlere hızla adapte olmaya ve hizmet kalitemizden ödün vermeden yatırımcılarımızın güvenli alanda işlem yapmalarına imkân sağlamaya devam edeceğiz. Vergilendirme açısından, bir varlığın vergilendirilebilmesi için öncelikle ilgili varlığın tanımlanması gerekiyor. Örneğin döviz için farklı vergilendirme rejimleri söz konusu iken menkul kıymetler farklı bir vergilendirme prosedürüne tabi olmakta. İlgili kripto varlıkların vergilendirme açısından gerekli tanımlamalarının belirlenmesi ile birlikte vergilendirme sürecini hızlı bir şekilde borsa uygulamalarına entegre eden kripto para platformlarının, bu süreçten başarılı bir şekilde çıkacağını düşünüyoruz.”

Narkasa CEO’su Erdal Kaya: “Hali hazırda teknik alt yapımızı finans sektörü ile ilgili regülasyonlar ve bağlantılı yönetmeliklere, kullanıcı tanıma ve takibi konularını BDDK ve MASAK uyarı ve bilgilendirmeleri de dahil olmak üzere tüm yönetmeliklere uygun hazırladık. Kullanıcı sözleşmemizi, KVK politikamızı ve AML/CTF politikalarımızı globalde ve Türkiye‘deki gereksinimleri gözeterek ve bu hususlarda uzmanlardan danışmanlık hizmeti ile hazırladık.”

Regülasyonlardan beklentiniz ne sorusunu cevaplayan borsa şirketlerinin cevapları regülasyonların, borsalarda çok radikal bir değişim yaratmayacağı yönünde oldu. Hali hazırda çalışmalarına devam ederek regülasyonlara hazır olduklarını belirten borsa şirketleri olası yeniliklere kısa zamanda adapte olabileceklerini düşünüyor. Daha iyi ve güvenli bir ortam için mevcut çalışmaların olumlu olduğunun altını çizen borsa platformları süreçten umutlu.

Kripto para yatırımcılarının güvenini kazanmak ve artırmak için neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Bitpanda Türkiye ve MENA Genel Müdürü Elbruz Yılmaz: “Geçtiğimiz sene Eylül ayında aldığımız 52 milyon dolarlık yatırımın önemli bir kısmını uyum, regülasyon ve teknoloji alanlarına ayırdık. Kullanıcılarımıza kesintisiz, şeffaf ve güvenli bir platform sunmaya devam ediyoruz ve daha da iyi hizmet edebilmek için mevcut ürünlerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz.”

Vebitcoin CEO’su İlker Baş: “Kurumsal düzeyde üst güvenlik uygulamalarımızı geliştirerek devam ettirmekteyiz. Aynı zamanda Phishing (Oltalama) gibi kullanıcıya zarar veren durumları önlemek adına karşıt uygulamaları kullanıyoruz. “

Thodex CEO’su Faruk Fatih Özer: “ABD’den aldığımız FinCen MSB lisansı ve son olarak Estonya’dan aldığımız lisansla birlikte hem Türkiye’deki hem de yurt dışındaki tüm kullanıcılarımızın güvenli bir şekilde kripto para alıp satmalarına yardımcı olduk. Bundan sonra da aynı şekilde çalışmaya devam edeceğiz.“

Paribu CEO’su Yasin Oral: “Kullanıcılarımızın veri ve varlıklarını kesintisiz uyguladığımız prosedür ve protokollerle güvende tutuyoruz. Kullanıcı varlıklarını internet erişimi olmayan soğuk cüzdanlarda muhafaza ediyoruz. Ayrıca daima doğru bilginin kaynağı olma misyonuyla hareket ediyoruz, asla manipülatif veriler paylaşmıyoruz.”

Güvenlik konusunda beyaz şapkalı hacker’larla birlikte Bug Bounty (Sistem açıklarını bulanların ödüllendirilmesi yöntemi ile sistemlerin çok yönlü tetkiki) çalışmaları yürüterek sistemlerini bağımsız testlere tuttuklarını kaydeden Narkasa CEO’su Erdal Kaya: ”Bu çalışmalara devam ederken Türkiye‘den ve farklı ülkelerden hizmet alımı ile testlerimizi seri olacak şekilde yaptırdık. Son testlerde ise Narkasa, bu alanda uluslararası söz sahibi olan Hacken grubu tarafından Türkiye‘de en güvenli kripto para alım satım platformu seçildi. Sözleşmelerimizde belirttiğimiz gibi komisyon ücretlerinden doğacak vergilerin ve referans sistemi üzeriden hem referans kodu sahibinin hem de referans kodu ile üye olan kullanıcıların elde edeceği kazancın ve geri ödemenin vergilendirmesini tarafımızca yapıyoruz. Kullanıcı tarafından madencilik yöntemiyle elde edilecek kazanç için vergilendirme yapılmayacağını ancak kripto para yatırımlarından elde edilen kazancın vergilendirileceğini düşünüyoruz.”

Kullanıcılarına sundukları güvenlik hizmetlerini her geçen gün arttırdıklarını belirten ICRYPEX Genel Müdürü Ezgi İçer: “Her bir yatırımcımızın, borsamızda güvenli bir şekilde işlemlerini gerçekleştirmesi için gereken tüm teknik altyapıyı üst düzeyde tutarak sistem dışı güvenli işlem otomasyonu bulundurmaktayız. Düzenli olarak sistem kontrolleri yapılan birkaç katmanlı soğuk depolama servisimiz bulunuyor.”

Bulut/Veri Merkezlerindeki Sunucu Yükseltmelerinde RAM ve SSD Seçimi Nasıl Olmalı?

Bir yılı aşkın süredir hayatımızda olan pandemi koşulları pek çok insanın uzaktan çalışmasını zorunlu kıldı ve kılmaya devam ediyor. Haliyle; personellerini uzaktan çalışmaya adapte eden şirketlerin ise bulut ve veri merkezleri yatırımları ve iyileştirmeleri her geçen gün artıyor. Bu gereksinim ve talepler de son zamanlarda hem tesis içi hem de bulut/veri merkezlerinde sunucu yükseltmelerinde önemli bir artışa neden oluyor. Bellek ürünleri ve teknoloji çözümlerinde dünya lideri olan Kingston Technology Company, Inc. Kurumların sunucu yükseltmelerinde dikkat etmesi gereken konuları ele alıyor. Kurumlar genelde tek taraflı bir yükseltme tercih etseler de tipik bir sunucu yükseltmesinin hem RAM hem de SSD yükseltmesini kapsaması kurumlara önemli faydalar sunuyor.

Sunucularda RAM yükseltmeleri yapmak, daha büyük iş yüklerini destekleyebiliyor 

RAM yükseltmesi, sunucu performansını artırmanın ve optimize etmenin en kolay yolu olarak kabul ediliyor. Genellikle sanal iş yüklerini artırırken, daha fazla kullanıcı eklerken, yeni bir veri tabanı programı kullanıma alırken ya da bir internet sitesine ticaret işlevi eklerken gerekli oluyor. Sunucularda RAM yükseltmeleri yapmak, daha büyük iş yüklerini destekleyebiliyor, bulutu kullananlar için daha yüksek tepki hızı sağlayabiliyor ve bellekte çalışan uygulamaların hızını artırabiliyor.

Ayrıca; sunucudaki RAM miktarını artırmak, daha fazla sanal makineye olanak tanıyor ve mevcut donanımdan en iyi şekilde yararlanmayı sağlıyor. Sanallaştırma toplam sahip olma maliyetini düşürüyor ve Sanal Masaüstü Altyapısı (VDI – Virtual Desktop Infrastructure) için daha fazla bellek kullanılması, tüm uygulamalar bellekte yer aldığında daha yüksek performans sağlıyor. VDI, masaüstü ortamlarının merkezi bir sunucuda barındırıldığı ve ağ üzerinde son istemcilere verildiği bir masaüstü sanallaştırması anlamını taşıyor.

Yükseltme işlemlerinde veri saklama sistemleri yani SSD’ler önemli bir bileşen olarak öne çıkıyor

Veri saklama, sunucu sanallaştırmasında kapasite açısından, ama daha da belirgin biçimde hız açısından önemli kabul ediliyor. Rastgele giriş/çıkış ve yüksek erişim talepleri, sanallaştırılmış bir ana sunucuda geleneksel mekanik sabit disklerle çok ciddi biçimde sınırlanabiliyor. Hizmet uygulamaları, kullanıcılar ve veri alımı, genel sistem performansında sınırlayıcı etkenler haline gelebiliyor. Doğru sunucu RAM’inin yanı sıra mekanik olmayan Katı Hal Sürücüleri (SSD’ler) takmak, sanallaştırma için performansını ve kapasiteyi iyileştirmenin en iyi yolu olarak öne çıkıyor.

Sunucu veri saklama sistemleri, veri merkezlerinde giderek daha fazla tesis dışına kayarken ve daha çok bulut tabanlı hale gelirken, veri saklama sürücülerine ve bellek altyapısına daha fazla yük biniyor. SSD’ler hızlı veri alım özelliklerine sahip oldukları için bulut hizmetlerinin işlenen her veri türü için en üst verimde çalışmasını sağlıyor. İyi tasarlanmış bir veri saklama çözümünde, performansı artırırken ekonomik kalmaya devam etmek için kuruluşun doğru verilerin doğru aşamada kalmasını sağlayacak şekilde bir aşamalı sürücü modeli (farklı veri saklama ve erişim amaçları için farklı hızlarda ve fiyatlarda sürücüler) kullanılması tavsiye ediliyor.

Yükseltme yapılırken RAM seçimi nasıl olmalı?

Yükseltme sırasında RAM’lerin özellikleri birçok kurum tarafında dikkate alınmıyor. Genelde uygun fiyat tercih ediliyor ve genelde sunucu DIMM bellek modüllerinde, ya tamponsuz uDIMM’ler, kayıtlı RDIMM’ler ya da yükü azaltılmış LRDIMM’ler tercih ediliyor. Bunlar her ne kadar fiziksel olarak uyumlu olsalar da bir arada kullanılamıyorlar. Bu nedenle kuruluşların doğru DIMM yatırımı yapması gerekiyor.

Doğru belleği her sunucuda bulunan doğru işlemci ile eşleştirmek de çok büyük bir önem arz ediyor. Bellek kanalı ve bellek modülü sayısı, performans üzerinde önemli bir etkiye sahip olabiliyor. Kademeli yükseltme yapılırken kurumların bu konular göz önüne almaları gerekiyor. Her sunucudaki konfigürasyon için planlama yapılması ve uzman desteği kritik önem taşıyor.

JEDECE Standartlarının bilinmesi gerekiyor 

RAM standartları ve teknik özellikleri, dünya çapında mikroelektronik endüstrisi için açık standartların geliştirilmesinden sorumlu bir kuruluş olan JEDECE tarafından belirleniyor. Bunların standartlarına ve teknik özelliklerine dikkat etmek, bilgiye dayalı kararlar verilmesine yardımcı oluyor. Kurumların şu anda anakart değerlendirmesi yaparken, bellek yoğunluğunu ve hızını önemli ölçüde artıracak yeni DDR5 standardı mutlaka dikkat almaları gerekiyor.  DDR5 DIMM’ler, DDR4 DIMM’lerle aynı pim sayısına (288) sahip olsalar da pim düzenleri farklı olacak ve yalnız özel DDR5 yuvasında kullanılabilecek. Bu nedenle RAM yatırımın etraflıca değerlendirilmesi ve doğru RAM modeline karar verilmesi…

Kingston veri merkezi SSD’leri ve RAM’leriyle kurumların yanında!

100 kişiden 75’i sepetini online’da dolduruyor

Türkiye, e-ticarette 15 basamak yükseldi

We Are Social Digital 2021 verilerine göre, Türkiye’de e-ticaret yapan internet kullanıcıları oranı yüzde 63’ten yüzde 75’e yükseldi. Kişi başına 158 dolar olan online alışveriş hacmi, 304 dolara ulaştı. Globalde para en çok moda ve güzelliğe harcandı. 

We Are Social Digital 2021 verilerine göre, Türkiye’de e-ticaret yapan internet kullanıcıları oranı yüzde 63’ten yüzde 75’e yükseldi. Bu artışla Türkiye, dünya sıralamasında 15 basamak yükseldi. 2020 yılında Türkiye’de her 100 kişiden 75’inin online alışveriş yaptığı belirtilen rapora göre, Türkiye e-ticarette yüzde 76,8 olan dünya ortalamasına yaklaştı.

Online’da kişi başına düşen harcama yüzde 92 arttı

Rapora göre, Türkiye’de 2019 yılında kişi başına 158 dolar olan online alışveriş hacmi, 2020’de 304 dolara ulaştı. Türkiye, son bir yıldaki yüzde 92’lik artışla ülkeler sıralamasında 29’uncu sırada yer aldı. Mobil ödeme oranında ise yüzde 14,8’lik artış mevcut.

Dijitaldeki reklam pazarı 435 milyar dolar olacak

E-ticarette başarılı sonuç almanın dijital pazarlama stratejisine dayandığını belirten EG Bilişim Teknolojileri CEO’su Gökhan Bülbül, “Statista verilerine göre, dünya çapındaki dijital reklam harcamaları yıl sonunda yaklaşık yüzde 13 artarak 435 milyar dolara yükselecek. Türkiye, e-ticarette en iddialı pazarlardan biri. Üretim sektöründeki şirketlerin bu alanda yaratıcı ve performansa yönelik işler yapması gerekiyor. Dijital dünya, üreten fakat ürettiklerini potansiyel müşterilerine yeteri kadar ulaştıramayan, dijital iletişim çağını yakalamakta zorlanan şirketlere önemli fırsatlar sunuyor. Bizler de şirketleri çıktıları gözle görülen dijital pazarlama fırsatlarıyla bir araya getiriyoruz.” açıklamasında bulundu.

Globalde en çok moda ve güzelliğe para harcandı

We Are Social Digital 2021 raporuna göre, kişi başı online alışveriş harcaması dünya genelinde 703 dolar. E-ticaret yolculuğunda en çok satın alınan kategorilerin başında moda ve güzellik yer alıyor. Raporda yer verilen Statista verisine göre, moda ve güzellik kategorisi 2020’de 665,6 milyar dolar ile küresel e-ticaret gelirlerinin en büyük payını oluşturarak ilk sırada yer aldı. Tahtı moda ve güzelliğe bırakan seyahat kategorisi ise 593,6 milyar dolar ile ikinci sıraya yerleşti.

Normalleşme adımları ile inşaat sektörünün güveni devam ediyor

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan “Hazır Beton Endeksi” 2021 Şubat Ayı Raporu’nu açıkladı. Rapor, işlerdeki mevsime bağlı yavaşlamaya rağmen sektörün güveninin ve beklentisinin yüksek kalmasında, Türkiye’de geçen hafta atılan normalleşme adımlarının etkisinin olduğunu gösterdi.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektöründeki ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir.

THBB, her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi’nin 2021 Şubat Ayı Raporu’nu açıkladı. Geçen yılın normalleşme adımları ile yükselişe geçen inşaat ve hazır beton sektörü, yılın ilk ayında bir miktar gerilemiş olsa da şubat ayında hareketlenerek eşik değere yaklaşmıştır. Sektör 2021 yılına hem beklentisi hem de güveni yüksek başlamış, şubatta da bu durum devam etmiş görünmektedir. Bu ay, faaliyet ile beklenti arasındaki marj kapanmış, beklenti düşse de eşik değerin üzerinde kalmıştır.

Hazır Beton Endeksi Şubat Ayı Raporu verilerine göre şubat ayında beklenti ve güvende geçen yıla kıyasla bir yükseliş görülmektedir. Beklentideki gerilemeye rağmen geçen yıla kıyasla beklenti düzeyi hâlen yüksektir. Faaliyet Endeksi ise diğerlerinin aksine azalış göstermiştir. İşlerdeki mevsime bağlı yavaşlamaya rağmen sektörün güveninin ve beklentisinin yüksek kalmasında, Türkiye’de geçen hafta atılan normalleşme adımlarının etkisinin olduğu tahmin edilmektedir.

İnşaat sektörünün yoluna devam etmesi enflasyonda istenilen noktaya gelmesine bağlı görünmektedir

Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Türkiye’de geçen hafta atılan normalleşme adımları, mevsime bağlı işlerdeki yavaşlamaya rağmen sektörün güveninin ve beklentisinin yüksek kalmasında etkisi olmuştur.” dedi.

Ekonomi yönetiminin yeni politikasını değerlendiren Yavuz Işık, “Ekonomi yönetiminin yeni politikası, uluslararası yatırım derecelendirme kuruluşlarınca dikkat çekici bulunmuş, bu politikanın geçen yıl düşen uluslararası rezervlerden, yüksek cari açık ve kötüleşen yatırımcı güveninden kaynaklanan kısa vadeli dış finansman risklerini hafifletmeye yardımcı olduğu ifade edilmiştir. Beklenti, son dönemdeki enflasyon odaklı bir politika setini uygulamaya koyan Türkiye’nin, yani faizi aşağı çekmede aceleci davranmayacağının sinyalini veren ekonomi yönetiminin bu şekilde yoluna devam etmesidir. Bu koşullar altında Türkiye ekonomisinin ağır faiz yükünün etkisinde kalmaması için bir an önce enflasyonun istenilen noktaya gelmesi gerekmektedir. İnşaat gibi diğer sektörlere kıyasla faize çok daha hassas olan bir sektörün yoluna devam etmesi buna bağlı görünmektedir.” diye konuştu.

Hazır Beton Endeksi hakkında

Söz konusu endekslerin oluşturulmasına esas teşkil eden anket ile firmalara 9 soru soruluyor. Her bir endeksin değeri 100’ün altında ya da üstünde olmasına bağlı olarak yorumlanıyor. 100’ün üzerinde olması durumunda önceki aya ait faaliyetin ya da gelecek döneme ilişkin beklentinin olumlu yönde geliştiği yorumu yapılıyor. Türkiye genelinde her ay hazır beton üreticileri ile gerçekleştirilen çalışmada 3 farklı endeks türetiliyor. Hazır Beton Faaliyet Endeksi ile hazır beton firmalarının geçmiş bir aylık faaliyetlerinin sonuçları, Hazır Beton Güven Endeksi ile hazır beton sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin, ekonomi ve sektöre yönelik duydukları güven seviyesi, Hazır Beton Beklenti Endeksi ile hazır beton firmalarının önümüzdeki üç aylık dönemde faaliyetlerinin hangi seviyede olacağına ilişkin beklentiler hakkında bilgi ediniliyor. Hazır Beton Endeksi ile endekslerin tümünü içeren bileşik endeks elde ediliyor.

Türkiye Hazır Beton Birliği hakkında

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 1988 yılından beri güvenli ve dayanıklı yapıların inşası amacıyla standartlara uygun beton üretilmesi, tekniğine uygun beton uygulamalarının yaygınlaşması ve ülkemizde kaliteli, dayanıklı, yüksek dayanım sınıflarında beton kullanılması için uğraş veren mesleki bir kuruluştur. THBB, Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve Beton Sürdürülebilirlik Konseyi (The Concrete Sustainability Council) üyesi; Beton Sürdürülebilirlik Konseyi “Bölgesel Sistem Operatörü”dür. THBB’ye üye olacak şirketlerin bütün hazır beton tesislerinde standartlara uygun üretim yapması, THBB Kalite Güvence Sisteminin (KGS) sürekli habersiz denetimlerine tabi olarak KGS Uygunluk Belgesi alması, uygun laboratuvar bulundurması, teknik, çevre, iş sağlığı ve güvenliği, yasal ve etik kriterleri eksiksiz yerine getirmesi zorunludur.

Salgında Fiziki Parayı Unuttuk, Ödemeleri Online ve Temassız Yaptık

POS cihazları, veri merkezi, network ve sanallaşma alanında lider hizmet şirketi Teknoser’in Genel Müdürü Ozan İnan, Covid-19 salgını döneminde ödeme sistemlerinin yaşamın devam etmesi için en kritik öneme sahip sektör olduğunu söyledi. Evde kal zamanlarında e-ticaretin ve yemek siparişlerinin online, temassız ve QR ile ödeme sayesinde sorunsuz yaşandığını anlatan İnan, “Salgın döneminde fiziki parayı kullanmayı unuttuk. Ödemeleri online ve temassız yaptık” dedi. Ödeme sistemlerinin 2020’de büyük yatırımlar aldığını ve altyapısını da geliştirdiğini anlatan İnan, sektördeki büyümenin aralıksız süreceğini kaydetti.

Türkiye’de 11 Mart 2020’de ilk Covid-19 pozitif vakasının görülmesinin üzerinden bir yıl geçmek üzere. Bu süreçte ülkemizde evde kal dönemleri yaşandı. Salgının dünyayı sardığı dönemde, Türkiye’de de fiziki para kullanımında yüzde 50’ye varan düşüş yaşanırken, alışverişin önemli bölümü online ticaret sayesinde yapıldı. Türkiye’nin ödeme sistemlerinin alt yapısı konusundaki çözümleriyle sektörünün öncü firması Teknoser, Covid-19 salgınında sahadaki çalışmalarına hız verdi. 81 ildeki ekipleriyle başta ödeme sistemleri olmak üzere, teknolojik altyapının sağlıklı çalışmasını sağladı. Salgın döneminde hayat kurtaran bir faaliyete dönüşen ödeme sistemlerinin geldiği son noktayı ve yaşadığı gelişmeleri Teknoser Genel Müdürü Ozan İnan, anlattı.

Temassız ve Kartlı İşlem Arttı

Ozan İnan, Türkiye’de dijital cüzdan ile ödeme yapılan 19 milyon hesap bulunduğunu belirterek, aynı zamanda 100 bin işletmenin de online ödeme kabul ettiğini belirtti. Sektörün büyüklüğünün 200 milyar TL olarak düşünüldüğünü anlatan İnan, Bankalar Arası Kart Merkezi’nin (BKM) verilerine göre; salgın öncesinde 2019 yılı aralık ayında internetten kartlı ödeme sayısının 56.1 milyon olduğunu söyledi. İnan, “Bu rakam 2020 yılı Aralık ayında, yani salgının yaşandığı dönemde 87.7 milyon olarak kayıtlara geçmiş. Yine BKM verilerine göre, 2020 genelinde kartlı ödemeler yüzde 17 büyüyerek 1.15 trilyon TL’ye ulaştı. En fazla kartlı ödeme artışı elektronik eşya ve market-gıda sektörlerinde görüldü. 2020 yılında internetten kartlı ödeme tutarı yüzde 37’lik büyümeye ulaşırken, temassız ödemeler de bir önceki seneye göre 2.5 kat arttı. İşte bu artışın arkasında bir altyapı var. Teknoser olarak 81 ile POS konusunda hizmet veren 76 hizmet noktamız ve 850 çalışanımızla altyapının sorunsuz hizmeti için uğraştık. Altyapının daha sağlıklı işlemesi için biz de firmamıza işinin ehli yeni uzmanları katarak, istihdam atağımızda da hız kesmedik” dedi.

Evde Çalışma Ödemeyi Etkiledi

Türkiye’de salgın döneminde e-ticaretin yüzde 400’e varan artışlar kaydettiğini anlatan İnan, eve yemek siparişinin de katlandığını hatırlattı. İnan, tüm bu gelişmelerin ödeme sistemlerinin altyapısı sayesinde sorunsuz işlediğini belirterek, şu bilgileri verdi: “Market alışverişleri de bu dönemde online şekilde yapıldı. Ödemeler de ya online ya da kapıda temassız kartla gerçekleşti. Türkiye’de hane halkının kartla ödeme alışkanlığı yüzde 41’i aşmış durumda. Pandemi döneminde ödeme sistemleri üzerinden banka ve kredi kartı ile gerçekleşen 260 milyar TL ödeme ve temassız gerçekleşen 1.7 milyar işlemde, ödeme sistemlerinin güçlü altyapısının imzası var. Öte yandan sadece banka kartı ve kredi kartı ile işlemlerde artış kaydedilmedi. Evde çalışma nedeniyle şirketlerin birçoğu yemek kartı uygulamasına geçti. Bu da bir ödeme sistemi çeşidi: Eve yemek siparişi, restoran ve kafelere müşteri alınmaması zorunluluğuyla beraber büyük aşama kaydetti. Eve sipariş ve ödeme oranlarında da yüzde 50 artışlar yaşandı. Bu noktada ödeme sistemlerinin sağlıklı çalışması için e-ticaret, market ve yemek siparişi sistemleri yatırımlarını artırdı. Altyapıya getirilen yeni olanaklarla beraber QR ile ödemenin de yükseldiğini görüyoruz. Sadece temassız market, akaryakıt ya da yiyecek ödemelerinde değil, artık dolmuşta bile QR ile ödeme de mümkün hale geldi.”

Yatırım ve Satın Alma Sürüyor

Türkiye’de ve dünyada ödeme sistemlerine olan yatırımların giderek arttığını anlatan Teknoser Genel Müdürü Ozan İnan, “Bu alandaki şirketler büyümelerini aralıksız sürdürüyor. Klarna Almanya’daki kullanıcıları için banka hizmetini başlattı ve 650 milyon dolarlık yatırım aldı. GooglePay, banka kartı sunacağını duyurdu. PayTR, 2020’de yüzde 150 büyüme sağlayarak 3 milyar TL ciro açıkladı. Papara, 6 milyon kullanıcıyı aştı ve bu yıl 200 milyon TL yatırım yapmayı planladığını duyurdu. Papara’nın yılsonu kullanıcı hedefi de 10 milyon kişi. Migros, Moneypara ile ödeme sistemi işine gireceğini ilan etti. Türkiye’de şirket kuran Alipay, yerli girişimleri satın almak için işlemlere başladı. Ödeme sistemi Bakiyem, 7 milyon TL yatırım aldı. Yine Türkiye İş Bankası ödeme sistemi Moka’yı 3.8 milyon dolara satın aldı. Görüldüğü üzere ödeme sistemi yatırım alanında da hızlı bir gelişme söz konusu. Hem yatırım, hem satın almalar birbiri ardına devam ediyor. Covid-19’un önümüzdeki birkaç yıl daha etkinliğini koruması, evde kal dönemlerinin uzaması bekleniyor. Bu salgın hayatımızdan çıksa bile, e-ticaret, temassız ödeme sistemlerinin kalıcı olması da bekleniyor. Dolayısıyla bu alan büyüme ve gelişmesini sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

Somut Bir Gerekçe Olmadan İhale İptal Edilebilir mi?

Kamu İhale Kurulu Emsal Kararları – 7

Anahtar Kelimeler; İhalenin iptali, iptal gerekçesi, iptal gerekçesinin bildirilmemesi

İtirazen Şikayet Konusu; İlgili idare tarafından ihalede değerlendirme dışı bırakılan firma tarafından; şikâyete konu ihalenin 6’ncı kısmına teklif verdikleri, söz konusu kısma teklif vermiş olan …Ltd. Şti.nin demoya ilişkin sorumluluklarına yerine getirmediği halde kesinleşen ihale kararı ile ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi olarak belirlendiği, idareye yapılan şikâyet başvurusu sonucunda ihalenin iptaline karar verildiği, ancak kendilerine gönderilen iptal kararında herhangi bir gerekçe belirtilmeden yalnızca ilgili mevzuat maddelerine yer verildiği, idarenin iptal kararının bu nedenle mevzuata uygun olmadığı, söz konusu iptal kararının iptal edilerek ihalenin uhdelerinde bırakılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 23.01.2020 tarih ve 2020/UM.I-134 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararı’na göre; Başvuru üzerine uzman üyeler tarafından yeniden yapılan inceleme sonucunda, …Ltd. Şti. tarafından sunulan yedek cihazın Teknik Şartname’nin 16’ncı maddesine uygun olmadığı belirtilmiş olup söz konusu isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına ve ihalenin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Başvuru sahibine gönderilen iptal kararı incelendiğinde, herhangi bir somut gerekçe sunulmadan kararın sonuç kısmında “İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmelik’in 11. Maddesi a (ihale sürecinin devam etmesine engel oluşturacak ve düzeltici işlemle giderilmeyecek hukuka aykırılığın tespit edilmesi halinde ihalenin iptaline,) bendi gereği ilgili firmanın talebinin kabul edilmesine karar verilmiştir.” ifadesine yer verilmiştir.

İdare tarafından iptal edilen ihalelerde, başvuru sahiplerinin iptale yönelik başvurularının iptal gerekçeleriyle sınırlı olarak incelenmesi gerektiği belirtilmesine rağmen mevcut durumda idarenin başvuru sahibi ve diğer isteklilere herhangi somut bir gerekçeden yoksun göndermiş olduğu iptal kararı neticesinde, isteklilerin idarenin iptal gerekçesine yönelik olarak somut bir başvuru yapma hakkı elinden alınmıştır.

Kurum tarafından yapılan incelemenin, idarenin ihale sürecinde yapmış olduğu işlemlerin mevzuata uygun olup olmadığı denetimi ile sınırlı olduğu ve Kurum’un idarenin yerine geçerek yapılmamış bir işlemi gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, idarenin mevzuatın zorunlu tutmuş olduğu somut gerekçeli bir karar almadan ihaleyi iptal etmesi ve isteklilere iptal kararını gerekçesiz olarak göndermesi nedeniyle ihalenin iptal kararının iptal edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.