Müzakere Yönetimi ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – I

Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ EĞİTİMİ TEST-I

MÜZAKERELERDE USTALAŞMAK ELİNİZDE.

Ekibinizin gelişimi şirketin gelişimidir.
– Tedarikçilerle güvene dayalı ilişkilerin geliştirilmesi
– Doğru ticari pazarlıkların yürütülmesi ve
– Maliyet hedeflerinin tutturulması için ekibinize yatırım yapın.

SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN ZENGİN EĞİTİM PRATİKLERİ

Satınalma dergisi olarak eğitimlere daima önem verdik. Bu kapsamda sektörün gelişimine yönelik konferanslar, webinarler ve eğitimler düzenliyoruz. Raporlar, e-kitaplar hazırlıyoruz.
E-mağaza ve talep havuzu uygulamalarımız ile alıcıları ve satıcıları bir platform üzerinde buluşturuyoruz.

EĞİTİM PROGRAMLARI

Tüm şirketlerimizin eğitim ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirdik.
Kapsamlı eğitim programları oluşturduk. Satınalma ve tedarik zinciri ekiplerinizin gelişimi için mutlaka bu programları inceleyiniz ve teklif alınız. 

YÖNETİCİ GELİŞTİRME EĞİTİM PROGRAMI
Yeni dönem iş hayatında örnek olay çalışmaları yönetici geliştirme eğitimlerinin ayrılmaz parçası haline geldi. Profesyoneller gün içerisinde karşılaştığı sorunlara benzer problemleri eğitimlerde görmek, çok yönlü tartışmakve olası senaryoları değerlendirmek istiyor.
Pratik çalışma daha fazla talep ediliyor. Buyer Network Öğrenme Merkezi içerisinde şirket çalışanlarının mesleki gelişimlerine katkı sağlayacağını düşündüğümüz çok sayıda test ve örnek olay (vaka çalışması) aşama aşama dikkatinize sunuyoruz.

Test cevapları bir hafta sonra yine bu köşede yayınlanmaktadır. Başarılar dilerim.

MÜZAKERE YÖNETİMİ VE PAZARLIK BECERİLERİ EĞİTİMLERİ
Prof. Dr. Murat ERDAL – merdal@istanbul.edu.tr
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı

www.muraterdal.com

Yöneticiler Için Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Eğitimi
Yöneticiler için Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi. İleri Seviye Eğitim Teklif Almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Müzakere ve Pazarlık Yönetimi Testi – I

Yönetici Geliştirme Programı

  1. ………………: Kazan-kaybet veya dağıtıcı pazarlık olarak da isimlendirilen bu yaklaşım, katılımcılar tarafından ortaya konan “pozisyonlara” yoğunlaşır ve varsayım bir tarafın kazandığı her durumda diğer tarafın kaybettiği yani sonuç olarak karşı tarafın bir hasım olarak görüldüğüdür.

a) İşbirliğine dayalı pazarlık

b) Rekabet odaklı pazarlık

c) Müşteri pazarlığı

d) Üretim pazarlığı

e) Hizmet pazarlığı

2. ………………..:Kazan-kazan veya bütünleştirici pazarlık olarak da isimlendirilen bu yaklaşımda, problem çözümüne odaklanılarak bir ya da her iki taraf birlikte (diğer taraf kaybetmeden) kazanabilir.

a) İşbirliğine dayalı pazarlık

b) Rekabet odaklı pazarlık

c) Müşteri pazarlığı

d) Üretim pazarlığı

e) Hizmet pazarlığı

3. Aşağıdakilerden hangisi pazarlık sürecinde yaşanan olası problemlerden biri değildir ?

a) Hatalı alıcı ve satıcı yönetim taahhütleri

b) Pazarlık taraflarındaki temsilcilerinin (satınalma ve satış yöneticileri) konu hakkında sınırlı bilgiye sahip olması

c) Tekliflerle satınalma ihtiyaçları arasında denge kurulamaması

d) Tedarikçinin hedef ve amaçlarının iyi anlaşılamaması

e) Satıcı ve alıcı taraflardaki rollerin doğru tanımlanması

Tam erişim için profesyonel üyelik gereklidir. Üyelik satın alarak hesabınızı oluşturabilirsiniz. Üye iseniz giriş yapınız.
Hesap Oluştur

Müzakere Yönetimi ve Pazarlık Becerileri Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.
Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf tıklayınız.

Testler için Kitap Önerileri :

  • Prof. Dr. Murat ERDAL, SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.
  • E-Kitap (Dergi Mağazamızda) Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri.

 

E Kitap Müzakere Teknikleri

MEYDAN OKUMAYI SEVENLER İÇİN 
ÖĞRENME MERKEZİ TEST ARŞİVİ

MÜZAKERE EĞİTİMİ  

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – I 

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – II

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – III

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test IV

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – V 

SATINALMA EĞİTİMİ

Satınalma Eğitimi Test – 1

Satınalma Eğitimi Test – 2

Satınalma Eğitimi Test – 3

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİMİ 

Sürdürülebilirlik Eğitimi – Test 1

Sürdürülebilirlik Eğitimi – Test 2 

Başarılar dilerim.

EĞİTİM KOORDİNATÖRÜ
Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi
egitim@satinalmadergisi.com 

 

Her gün mesleki gelişiminize 15 dakika zaman ayırın.

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

PAZARLIK TAKTİKLERİ

TESTLER

 ANKET

Kitap Önerileri :

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com 

AÇIK KAYNAK:  Buyer Network B2B İş ve Ticaret Platformu 

Ücretsiz.  Forum https://buyernetwork.net/forum kısmında yüzlerce klasöre 1 dakikada erişebilirsiniz. Şirket iş arkadaşlarınızla paylaşın.

Satınalma, Tedarik Zinciri, Lojistik, Depolama, Taşımacılık, Dış Ticaret, Gümrük Operasyonları ve Hukuk forumlarını ziyaret edin.

ÖĞRENME MERKEZİ:

Öğrenme Merkezi içerisine yer alan Satınalma Dergisi tüm arşivini (144 sayı) inceleyin. Literatür taraması. Makalelerden yararlanın. Bitirme ödevi, yüksek lisans proje ve tez çalışmaları, doktora tezleri için kullanılabilirsiniz. Satınalma Dergisi Aboneliği Şirket/Birey Dijital Üyelik Gerektirmektedir.

https://learning.buyernetwork.net

TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ MOBİL UYGULAMA:

Tedarik Zinciri Yönetimi Mobil Uygulama ile mesleki ve akademik gelişmeleri, duyuru ve etkinlikleri takip edin. Ücretsiz. 

https://itunes.apple.com/app/id1207666067?mt=8  Telefonunuza indirin. Hemen kullanmaya başlayın.

Bilgi Toplumunda Yönetim

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

Bilgi toplumu, bireylerin bilgiye ulaşmasının kolay olduğu ve bilgi kullanımının daha yaygın olduğu bir toplumdur. Bilgi toplumunun esası, bilginin üretilmesindedir. Bilgi toplumu; bilgi ve enformasyon teknolojisini öne çıkaran özelliği ile entelektüel sermayenin fiziksel sermayeden, öğrenmenin tecrübeden daha önemli olduğu, teorik araştırmaların uygulamalı araştırmalardan, değişimin ise çok hızlı bir şekilde yaşandığı ekonomik toplumlardır. Bilgi toplumu; yeni yöntemler ile düşünme, yönetme ve çalışmayı gerektirmekte ve ömür boyu sürekli eğitimin yaygınlaşması, bireylerin öğrenmesinden organizasyonların öğrenmesine doğru ilerleyen bir toplum olmayı sağlar.

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş, teknolojinin gelişip, çeşitlenmesi ve teknolojinin ana kaynağı olan bilginin daha yaygın kullanılması neden olmuştur. Sanayi toplumunda kişiler, kültürel ve zorunlu gereksinmelerini maddi ürünlerle karşılamaktadır. Bilgi toplumundaki bireyler ise bilginin üretimi, erişimi ve yaygınlaşması sayesinde ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Bu bağlamda, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde en üst düzeyde bulunan, bireyin kendini gerçekleştirmesi, yeteneklerini geliştirmesi ve kendini kanıtlama gereksinimlerinin, en uygun biçimde karşılanabileceği bir ortam, bilgi çağı toplumunda oluşmaktadır.

Tarım toplumu, sanayi devriminin oluşturduğu ikinci dalga ile yerini sembolik bir değer olan paraya bırakmıştır. Üçüncü dalganın neden olduğu bilgi toplumunda ise anlık bir şekilde transfer olan bilgi, ekonominin soyut parasını oluşturmaktadır.

Bilginin esas fonksiyonu ve ana amacı, bilginin üretilmesidir. Bilginin itici gücü ise bilgisayar teknolojilerinin getirdiği dijital dönüşümdür. Buna göre dijital dönüşüm; bilgisayar teknolojisi ile enformatik değerlerin üretildiği, bilgi kaynaklı beşerî unsurların kullanıldığı, geleneksel üretim yöntemlerinin terk edilerek yerini elektronik işlemlere bıraktığı, her bireyin bilgi üretiminde rol oynadığı, dijital üretim, dağıtım ve tüketim kanallarının farklılık gösterdiği, yeni yatırım ve üretim alanlarının ortaya çıktığı ve bireyleri her alanda etkilediği bir süreç olmaktadır.

Bilgi toplumunda, yönetim biçimleri demokratik yönetim iken, üretim araçları ise otomasyona dayalıdır. Cari olan sektör ise, hizmet sektörüdür. Dijital dönüşüm iletişim türünü de etkilemiş olup, iletişimi de dijitalleştirmiştir. Bilgi toplumunda tüm süreçler dijitalleşmiş ve daha kullanışlı ve kolay ulaşılabilir bir duruma gelmiştir.

Bilgi çağında, geleneksel yönetim anlayışı yetersiz kalmaktadır. Bu yetersizliğin ana unsuru değişimdir. Bilgi toplumu yöneticileri, değişimin hızlI olduğu bu ortamda bilgi, beceri ve yeteneklerini artırmalı, yeni yönetim teknik ve araçları öğrenmeli ve bunları geliştirmelidir. Dijital dönüşüm ile birlikte organizasyon yapılarında, tüketici tercih ve beklentilerinde, teknoloji ve yenilik süreçlerinde organizasyon yönetimlerinin karşılaştığı bilgi erozyonu ve yıpranması olarak bilinen çözümlenmesi zor sorunlara neden olmuştur. Teknolojinin hızlı geliştiği ve dijital dönüşüm süreçlerinin artması, organizasyonların yönetim sistemlerinde güçlüklerle karşılaşılmasına sebep olmuştur.

Klasik yönetim yaklaşımında, iş veriminin yükseltilmesi için faaliyetlerin farklılaştırılması ve bölümlendirilmesi önemliyken, teknolojinin hızlı gelişmesi ve dijital dönüşümle birlikte bu bölümlenmiş işlevlerin koordinasyonu ve bütünleştirilerek düzenlenmesi gerekli olmaktadır.

Sanayi çağı organizasyonları daha az bilgili organizasyonlardan oluşmaktadır ve bu organizasyonlar sanayi toplumuna özgü olarak gelişmiştir. Az bilgili organizasyonlarda, tepe yönetiminde zihinsel etkinlik daha yoğun olmakta ve diğer yönetici ile iş görenler emek-yoğun olarak çalışmaktadır. Bilgi çağında, bilgi toplumu ekonomisi geçerlidir. Üçüncü dalga dönemi yani bilgi çağındaki tüm organizasyonlar, yönetim süreçlerinde ve işleyişlerinde bilginin rolünü düşünmeli ve elde ettikleri verileri değerlendirmelidir. Bilgi çağı organizasyonları sürekli öğrenmeli, yenilik ve değişime hazır olmalıdır. Bu nedenle, çağımızın organizasyon yönetimlerinde esas faaliyet bilgiyi; yöntem, süreç ve yaklaşımlara adapte etmelidir.

Organizasyonların sahip oldukları yetenek, beceri ve deneyimleri ile birlikte elde ettikleri bilgileri tanımlama ve işleme, bilgi yönetimi olarak ifade edilmektedir. Bu nedenle bilgi yönetiminin ana amacı, organizasyonların hayatta kalma süresini ve başarısını sağlamak amacıyla entelektüel sermaye birikimini artırmaktır. Bu amaçlara ulaşabilmek için organizasyonlar entelektüel sermayelerimi etkin olacak şekilde kurar, bunları depolar ve kullanımını sağlar. Bilgi yönetimi; kendisini oluşturan parçaların toplamından daha değerli, daha güçlü bir rekabet avantajı sağlamak için bir organizasyon oluşturmak, iş gören bireylerin uzmanlık ve bilgilerini ölçebilen, depolayan, bu bilgileri kullanan ve bu bilgileri ticarileştirebilen bir “öğrenen organizasyon” yaratma olarak ifade edilmektedir.

Bilgi yönetimi ve dijital dönüşüm ile organizasyonlar sorunlarını daha etkin ve hızlı bir şekilde çözmesini sağlamaktadır. Organizasyonlar dijital dönüşüm süreçlerinde bilgi yönetimini etkili bir şekilde yaparak birtakım faydalar elde ederler:

  • Verimlilikte etkinlik sağlanır.
  • Pazarda rekabet gücü artar.
  • Organizasyonun sürdürülebilirliğini güçlendirir.
  • Organizasyonun karlılığının artmasını sağlar.
  • Ürün geliştirme süreçlerini iyileştirir.
  • Organizasyonun bilgi, yetenek ve becerilerini geliştirir.
  • Örgütsel öğrenmenin daha etkin olmasını sağlar.
  • Organizasyonun karar alma süreçlerini etkinleştirir.
  • İş görenler arasındaki iletişimi güçlendirir.
  • İş görenlerin örgüte bağlılıklarının artmasını sağlar.
  • Organizasyonun stratejik sorunlarına odaklanmasını sağlar.

 

Detaylı bilgiler için aşağıdaki kitabı okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2019). Organizasyonlarda Dijital Dönüşüm ve Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Ed. Koçoğlu, E. ve Akman, Ö. Medya Okuryazarlığı ve Eğitimi, Pegem Akademi, Ankara

Teknik Görüş Alınması Noktasında Fiili İmkânsızlık Olması Durumunda İhale İptal Edilir Mi?

Teknik Görüş Alınması Noktasında Fiili İmkânsızlık Olması Durumunda İhale İptal Edilir mi?
Hazırlayanlar:
Mehmet ATASEVER – Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen                                                                       Sinan ÖZESEN – Kamu İhale Uzmanı

Anahtar Kelimeler; numune değerlendirilmesi, teknik görüş, ihalenin iptali

İtirazen Şikayet Konusu; İhalenin teklif verdikleri kısmında teklif ettikleri malın Teknik Şartname’nin 8 ve 9’uncu maddelerine uygun olmaması nedeniyle tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, ancak teklif ettikleri malın Teknik Şartanme’nin 8’nci maddesindeki özellikte olduğu, Teknik Şartanme’nin 9’uncu maddesinde yer alan “hesaplama aralığı özelliği”ne karşılık teklif ettikleri malda bulunan özelliğin, ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından teklif edilen malda bulunan özellikle aynı olduğu, bu nedenle kendi tekliflerinin uygun görülmemesi durumunda bu isteklinin teklifinin de değerlendirme dışı bırakılması gerektiği, dolayısıyla idare tarafından tesis edilen işlemlerin kamu ihale mevzuatına aykırı olduğu iddiasına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 10.03.2021 tarih ve 2021/UM.II-590 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararı’na göre; başvuru sahibi tarafından aynı iddiayla Kurum’a yapılan başvuru neticesinde alınan 24.06.2020 tarihli ve 2020/UM.II-1120 sayılı Kamu İhale Kurulu kararı ile “itirazen şikâyet başvurusunun reddine” karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle açılan davada Ankara 12. İdare Mahkemesinin 18.09.2020 tarihli ve E:2020/1477, K:2020/1191 sayılı kararı ile dava konusu işlemin (24.06.2020 tarihli ve 2020/UM.II-1120 sayılı Kamu İhale Kurulu kararı) iptaline karar verildiği, anılan mahkeme kararı üzerine alınan 27.01.2021 tarihli ve 2021/MK-39 sayılı Kamu İhale Kurul kararı ile söz konusu mahkeme kararının icabını yerine getirmek üzere ““24.06.2020 tarihli ve 2020/UM.II-1120 sayılı kararının iptaline ve Rs Sağlık Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ihalenin 5’inci kısmı olan “Otomatik Resitütör Tek Kullanımlık” için teklif verdiği cihaza ilişkin olarak teknik görüş alınarak başvuru sahibinin iddiasının esasının yeniden incelenmesine” karar verildiği,

Bu çerçevede Kamu İhale Kurumu tarafından ihalenin ilgili kısmında başvuru sahibi tarafından teklif edilen mala ilişkin sunulan numunelerin ihaleyi yapan idareden istenildiği, idarece başvuru sahibi tarafından ihale aşamasında sunulan 1 adet numunenin, numune değerlendirme aşamasında, ihale komisyonu kararına yönelik idareye yapılan şikayet başvurusu kapsamında sunulan 1 adet numunenin şikayet başvurusu kapsamında yapılan inceleme kapsamında kullanıldığı, Covid-19 salgını nedeniyle hastalarda kullanılan numunelerin saklanmadığı tıbbi atık olarak imha edildiği, idarede başvuru sahibine ait söz konusu mala ait numunenin bulunmadığı yönünde cevap verildiği,

Bu durumda başvuru sahibince teklif edilen malın Teknik Şartname’nin 8 ve 9’uncu maddelerini karşılayıp karşılamadığına ilişkin ilgili kişi veya kurumdan teknik görüş alınmasının fiili imkânsızlık nedeniyle mümkün olmadığı gerekçesiyle ihalenin söz konusu kısmının iptal edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

 

İş sözleşmesi ile genel tatil ücretleri aylık ücrete dahil edilebilir mi?

Uygulamada taraflarca imzalanan iş sözleşmelerine yılda 90 gün ve 270 saate kadar yapılan fazla çalışmaların aylık brüt ücrete dahil edileceği şeklinde hükümler konulduğu ve bu durumun Yargıtay’ca da kabul edildiği bilinmektedir[1]. İşverenler her ne kadar iş sözleşmelerine fazla çalışmaların aylık ücretin içinde olduğuna dair hükümler koysalar bile işçilere ödenen ücret şayet asgari ücret seviyesinde ise, bu durum geçersiz sayılmaktadır.

Çünkü işçinin aylık ücretinin hem asgari ücret düzeyinde belirlenmesi hem de fazla çalışma ücretinin aylık ücretin içinde sayılması bordro tekniği açısından da hukuki açıdan da uygun değildir. Örneğin aylık brüt 3.577 TL asgari ücret alan işçinin haftalık 45 saati aşan bir ayda toplam 21 saat fazla çalışması olduğu düşünülürse, 4.078 TL nin üzerinde (fazla çalışma dahil) aylık brüt ücrete hak kazanacaktır.

Nitekim Yargıtay’ın bu konudaki kararına göre de “iş sözleşmesinde yıllık 270 saate kadar olan fazla çalışma ücretlerinin aylık ücrete dahil olduğuna ilişkin hüküm bulunsa da aylık ücretin asgari ücret olarak belirlenmesi nedeniyle hüküm geçersizdir”[2].

Öyleyse, yıllık azami 270 saat olan fazla çalışma süresini yılın 52 haftasına böldüğümüzde 5.2 saatlik haftalık fazla çalışma süresinin 5.2×4=21 saat aylık karşılığının aylık ücrete dahil edilmesi suretiyle belirlenecek ücretten daha az bir ücretin işçiye ödenmemesi gerekmektedir.

Bununla birlikte bazı işverenler, “…ulusal bayram ve genel tatil günleri olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Dini Bayramlar (Ramazan ve Kurban), 1 Mayıs İşçi Bayramı, 1 Ocak Yılbaşı, 15 Temmuz Demokrasi Günü gibi genel tatil günlerinde”[3] işçileri çalıştırdıkları ve onların iş sözleşmelerine genel tatil ücretlerinin aylık brüt ücret içerisinde olduğuna dair hükümler koymaktadırlar. Ancak Yargıtay, ulusal bayram ve genel tatil günü ücretlerinin aylık ücret içine giydirilemeyeceğini kabul etmekte ve iş sözleşmelerine konulan bu tür hükümleri geçersiz saymaktadır[4].

Sonuç olarak, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmeleri ile yılda 90 gün ve 270 saate kadar yapılan fazla çalışmalar aylık brüt ücrete dahil edilebilir ancak, ulusal bayram ve genel tatil günü ücretleri aylık brüt ücret içine giydirilemez. Genel tatil günü ücretlerinin günlük ücretin bir kat fazlası olarak ayrıca hesaplanıp, ödenmesi gerekir.

[1] Y9HD.02/7/2019 T.,E.2016/31082, K.2019/14703
[2] Y9HD.06/6/2011 T.,E.2009/14955, K.2011/18340
[3] 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun
[4] Y9HD.07/10/2020 T.,E.2016/25513, K.2020/10829

Döviz Fiyatlamasının (Kotasyon) Dili

DÖVİZ FİYATLAMASI

Dövizin sadece bir fiyatı olmayıp, alı ve satış fiyatı söz konusudur. Ayşe Teyze emekli parasını aldığında, bir bankaya veya döviz büfesine gidip Türk Lirası verip, kendisine döviz satın almak istemesi halinde bankalar veya döviz büfeler, Ayşe Teyzeye döviz satış fiyatı ve yasal vergilerini uygulayacaklardır.

Döviz satış kuru; TRL verip döviz satın almak istediğimizde uygulanan kur.

Gün geldi Ayşe Teyze’nin emekli parası yetmedi, ancak kendisine Türk Parası gerek oldu. Bu durumda Ayşe Teyze daha önce satın almış olduğu dövizlerden kendisine yetecek kadar kısmını bir bankaya veya döviz büfesine götürüp verecek ve karşılığında Türk Lirası alacak. Bu durumda bankalar veya döviz büfeleri Ayşe Teyze’ye bozduracağı dövizler için döviz alış kuru uygulayacaklardır.

Döviz alış kuru; Döviz verip, TRL almak istediğimizde uygulanan kur.

İster döviz, ister altın veya diğer emtealar olsun, hepsinin alış ve satış fiyatları vardır. Bu fiyatları bankalar veya döviz büfeleri

  • kendi döviz pozisyonları
  • piyasa dinamikleri
  • piyasa gelişmeleri

dikkate alınarak şekillendirirler.

KURUMLARIN DÖVİZ FİYATLAMASI HANGİ KISTASLARA GÖRE YAPILIR?

Kurumlar döviz alış ve satış fiyatlama yaparken kuşkusuz kş piyasa dinamikleriyle birlikte şu hususlara göre günlük fiyatlarını belirler.

  • Kendi pozisyon ihtiyaçlarına
  • Piyasa ortalama fiyatları
  • TCMB tarafından alınan kararlar (faiz, sıkı para politikası, ZK-Zorunlu döviz karşılıkları oranları)
  • Piyasa likiditesi, bankanın kendi likiditesi
  • Günlük para giriş ve çıkışları
  • Siyasi ve sosyal gelişmeler (ayaklanma, savaş, sıkıyönetim, iç karışıklık vs)
  • Kurumlar arası fiyat yeknesaklığı
  • Parite oynaklığı
  • Fiyatlamanın gün içi veya gün sonu oluşu

Döviz fiyatlamaları;

  • Döviz alış
  • Döviz satış
  • Efektif alış
  • Efektif satış

şeklinde oluşur.

Alış ve satış fiyatları arasında, yukarıda saydığım hususlar dahilinde belli oranda makas oluşur. Ancak fiyatlamalar sürekli dengelidir. Bir kurumun döviz alış fiyatı, diğer kurumun döviz satış fiyatını geçemez. Eğer bu hususa dikkat edilmezse piyasada tilkilikler baş gösterir ve bir kurumdan düşük olan satış fiyatı döviz alınıp, alış fiyatını yüksek tutan kuruma dövizlerin satılması da söz konusu olabilir.

DÖVİZ FİYATLAMASININ (KOTASYON) DİLİ

Kurumlar döviz fiyatlamasını yaparken yukarıdaki hususlara ilaveten fiyatlamanın mesai saatleri içinde veya mesai saatleri dışında olup olmadığı hususları da önemli rol oynar

14 MART 2021 PAZAR

Kaynak : https://piyasa.paratic.com/doviz/dolar/

14 MART 2021 gün içinde kullanılan bankaların anlık kur listesine bakıldığında Dolar fiyatının alış ve satış fiyatlarının birbirinden farklı olduğunu göreceksiniz. BU farklılık yine yukarıda saydığım nedenlerre bağlı olarak bankaların ihiyaç ve piyasa analizi ve ellerindeki likidite oranına göre döviz fiyatını belirlerler.Yukarıdaki kurumun verdiği fiyatlamalara bakarsanız, şöyle diyor; Ben piyasa oyuncusuyum, hem dövizinizi yüksek fiyata alır, hem de düşük kâr marji ile dövizinizi satarım. Hacim yaparım. Elimde hem TRL, hem de döviz var. İsteyene satar, isteyenden ise alırım.  Kurum alış ve satış yapmaya o kadar istekli ki, alış satış arasındaki makas (alış satış kur farkı) piyasadaki en düşük düzeydedir.Yukarıdaki fiyatlamaya bakıldığında ise piyasadaki en düşük Dolar döviz alış kuru ile piyasanın en yüksek Dolar döviz satış kurlarndan birini veren bu kurum şöyle diyor; piyasa oyuncusu olmak niyetinde değilim, döviz almak istemiyorum, satmak da istemiyorum. Pozisyonumu bu şekilde korumak arzusundayım.

15 MART 2021 – PAZARTESİ GÜN İÇİ                        15 MART 2021 PAZARTESİ MESAİ                             SONRASI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurumların gün içi verdikleri fiyatlamalar ile mesai sonunda verdikleri fiyatlamalarda alış / satış arasındaki makas daha da açıktır. Kurumlar alış – satış makasını açmak sureti ile mesai sonrasında (gece) piyasalarda oyuncu olmak arzusunda olmadıklarını göstermektedir.

20 MART 2021 CUMARTESİ

Yukarıdaki tabloyu incelediğinizde, hafta sonu döviz kurlarını ilan eden kurumlar alış – satış kur makasını gün içinde kullandıkları alış – satış makasından daha fazla açmaktadırlar. Öyle olmak zorundalar. Ancak yukarıdaki  tabloda adeta gözüme bakan bir fiyatlama var ki ola ki o kurum sehven (yanlışlıkla) bu fiyatı yazmamışsa, piyasada tilkiler yaratacaktır.

Şöyle ki;Qnbfinansbank hafta sonu olmasına rağmen piyasadaki en yüksek kotasyonları vermiştir. Kurumlar ilan ettikleri döviz alış ve satış fiyatları ile işlem yapmak zorundadırlar. Benim döviz fiyatlamam budur ama ben döviz almıyorum veya satmıyorum deme şansı yoktur. Qnbfinansbank’ın Dolar döviz alış kuru olan USD TRL C/7.5340, diğer bankaların döviz satış kurlarının oldukça üzerindedir. Bir tilki çıkıp herhangi bir bankadan Doları C/7.2405’den satın alıp (vergilerini de ödeyerek), satın aldığı dövizleri ise getirip Qnbfinansbank’a USD TRL C/7.5340’dan  satsa ne olur? Çok güzel olur bence. Tablodaki fiyatlama güncel ise bilinçsizce fiyatlama verilmiştir.

Fiyatlamaların kurumların pozisyonlarının ne olduğu konusunda açık fikir vermektedir. Önemli olan fiyatlamayı doğru okumaktır.

Satınalma Eğitimi Test – 3

Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Satınalma Eğitimi Test – 3

Yeni dönem iş hayatında örnek olay çalışmaları yönetici geliştirme eğitimlerinin ayrılmaz parçası haline geldi. Profesyoneller gün içerisinde karşılaştığı sorunlara benzer problemleri eğitimlerde görmek, çok yönlü tartışmakve olası senaryoları değerlendirmek istiyor.

Pratik çalışma daha fazla talep ediliyor. SATINALMA DERGİSİ içerisinde şirket çalışanlarının mesleki gelişimlerine katkı sağlayacağını düşündüğümüz çok sayıda test ve örnek olay (vaka çalışması) aşama aşama dikkatinize sunuyoruz. Test cevapları bir hafta sonra yine bu köşede yayınlanmaktadır. Başarılar dilerim.

Satınalma Yönetimi Test – 3

Prof. Dr. Murat ERDAL – merdal@istanbul.edu.tr
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı
www.muraterdal.com

Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Satınalma Yönetimi Test – 3

11. Pazarda yaşanmakta olan fiyat dalgalanmalarına karşı önlem olarak belirli bir süre öncesinde sabit bir fiyat ve/veya miktar üzerinden gerçekleştirilen ön anlaşmalara ……… denir.

    1. Mevcut gereksinimler için satınalma
    2. Spot satınalma
    3. İleri (forward) satınalma
    4. Konsinye anlaşmaları
    5. Ortak satınalma

12. Satınalma operasyonlarında yüksek tedarik riski ve yüksek kâr etkisi özelliğine sahip ürünler …..dir.

    1. Darboğaz ürünler
    2. Rutin ürünler
    3. Kaldıraç etkisi yapan ürünler
    4. Stratejik ürünler
    5. Promosyon ürünler

13.  ……….. ürün grupları ve tedarikçilere ilişkin değerlendirmelerde güçlü ve zayıf tarafların ortaya çıkarılması, risklerin ve bunların finansal sonuçlar üzerindeki etki derecesinin belirlenmesine yönelik bir çalışma alanıdır.

    1. Pazarlık yönetimi
    2. Satınalma portföy analizi
    3. Dağıtım yönetimi
    4. Müşteri ilişkileri yönetimi
    5. Operasyon yönetimi

14. Aşağıdakilerden hangisi satın alma portföy analizi çalışmalarında yararlanılan ürün portföylerinde bir kategori başlığı olarak yer almaz ?

    1. Rutin ürünler
    2. Darboğaz ürünler
    3. Kaldıraç etkisi yaratan ürünler
    4. Stratejik ürünler
    5. Kimyasal ürünler

15. Çok sayıda alternatif tedarikçi ve ürün olması sebebiyle genelde maliyetleri ve dolayısı ile tedarik riski ve karlılığa etkisi de düşük ürünler ……… dir.

    1. Rutin ürünler
    2. Darboğaz ürünler
    3. Kaldıraç etkisi yaratan ürünler
    4. Stratejik ürünler
    5. Kimyasal ürünler

22.3.2021 Tarihinde Yayınlanan Satınalma Test 1
CEVAPLAR:
6. C
7. C
8. C
9. E
10. D

Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz. Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf tıklayınız.

MEYDAN OKUMAYI SEVENLER İÇİN 
ÖĞRENME MERKEZİ TEST ARŞİVİ

MÜZAKERE EĞİTİMİ  

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – I 

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – II

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – III

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test IV

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – V 

SATINALMA EĞİTİMİ

Satınalma Eğitimi Test – 1

Satınalma Eğitimi Test – 2

Satınalma Eğitimi Test – 3

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİMİ 

Sürdürülebilirlik Eğitimi – Test 1

Sürdürülebilirlik Eğitimi – Test 2 

Başarılar dilerim.

EĞİTİM KOORDİNATÖRÜ
Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi
egitim@satinalmadergisi.com 

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ MAKALELERİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

İş Dünyasında Kültürel Farklılıkların Yönetilmesi

Küreselleşme sonucu ülkeler arasında siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal alanda ilişkiler daha yaygın duruma gelmektedir. Özellikle uluslararası işletmelerde farklı kültürden insanlar bulunmakta ve işletmelerin, uluslararası pazardaki faaliyetlerinde farklı kültürel geçmişe sahip olan bireylerle iş birliği yapmak durumunda kalınmaktadır. İletişim, teknoloji ve sosyal alanda yaşanan değişimler işletmelerin çok kültürlü bir yapı haline gelmelerine neden olmuştur. Artan kültürel etkileşim, kültürel farklılıkların yönetimini öne çıkarmıştır. İşletmelerin uluslararası alandaki faaliyetleri ve çok kültürlü bir yapıya sahip olmaları, işletmeler açısından yönetimsel uygulama ve süreçlerinde birçok sorun ortaya çıkarmaktadır. Kültürel çeşitliliği fazla olan işletmeler, çalışanların yönetilmesi konusunda birtakım sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunları çözebilmek için kültürel farklılıkların uluslararası işletmeler üzerindeki yönetiminin nasıl yapılacağını anlamaktan ve etkili yönetim tarzlarını benimsemekten geçmektedir. Ancak kültürel farklılık birtakımı sorunları ortaya çıkarsa da etkili yönetildiğinde, rekabette avantajlar elde ederek, bu işletmelere fırsatlar da sunmaktadır.

Kültürel Farklılıkların İşletmeler Üzerindeki Etkisi

Uluslararası bir işletmede birçok farklı kültürden insanların olması, işletmenin amaçlarına ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için o işletmede ortak duygu ve fikirlerin geliştirilmesi önem taşımaktadır. Aksi takdirde yaşanılacak başarısızlıklar, yerel çapta bir işletmenin yaşadığı sıkıntıların çok daha ötesinde sorunlara neden olabilecektir. Meydana gelecek bu sorunların telafisi de aynı oranda zor olacaktır. Nitekim uluslararası işletmelerin yöneticisi; mali ve siyasi riskler ile uluslararası ortamda yapılan insan kaynakları faaliyetlerinin değiştirilmesi gerektiği gibi birçok riske karşı hazırlıklı olmalıdır.

Kültürel Farklılıkların Olumlu Etkileri

Ülkeler arasındaki sınırların gittikçe ortadan kalkması, küresel ortamda daha etkili rekabet etmek ve rekabet gücünü artırmak amaçlarının öne çıkması işletmelerde kültürel farklılıklara duyulan ihtiyacın artmasına neden olmuştur. Kültürel farklılıkların fazla olması işletmelerin çevresel fırsatları daha hızlı fark etmelerine ve tehditlere karşı daha kolay önlem alabilmektedir.

Kültürel olarak zengin örgütlerde farklılıkların sağladığı yararlar ise şunlardır:

(1) Müşterilerin ihtiyaçlarını anlayabilme konusunda avantaja sahip olurlar. Bünyesindeki kadınlar, azınlıklar, engelliler gibi çalışanlar sayesinde bu grupların düşünce tarzlarını daha iyi anlama ve onlara daha iyi hizmet verebilme yeteneğine sahiptirler.

(2) İşletmeler farklı çalışanları aynı kurum altında toplayarak, sosyal ve etik olarak sorumluluklarını da yaparlar.

(3) Ekonomi, imalattan hizmete geçiş eğiliminde olduğundan dolayı işletmeler, bu sayede insanlarla etkili ilişkiler kurabilmektedir.

(4) Küresel alanda, farklılıklar yeni uluslararası piyasalara açılmak için avantaj sağlamaktadır.

(5) Farklılıkların olması işletmelerde yenilikçi düşünceyi, yaratıcılığı ve rekabet avantajını artırmaktadır.

(6) Farklılıkların neden olduğu çatışmalar, yöneticilerin ilgisini bu alanlara çekerek, olumsuzlukları ortadan kaldırıp, örgütün bütünleşmesi ve iletişim kanallarının açılmasını da sağlayabilmektedir.

(7) Farklı grupların bulunması esnekliği, değişime çabuk tepki vermeyi ve uyum yeteneğini güçlendirmektedir.

Kültürel Farklılıkların Ortaya Çıkardığı Sorunlar

Farklılıkların etkin yönetiminin faydaları olduğu kadar riskleri de bulunmaktadır. Eğer farklılıklar etkin yönetilmezse kurum içinde bireysel çatışmalar ve anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Çok kültürlü işletmelerde bu özelliklerden kaynaklanan anlaşmazlıklar iş stresi ile birleşince çatışmaların doğmasına sebep olmaktadır. Özellikle bu çatışmaların yönetilememesi bireylerin kurumla olan bağını zayıflatarak kendisini o grubun bir parçası olarak görmeme durumu yaratarak, düşük örgütsel bağlılığa yol açacaktır.

Kültürel farklılıkları etkili yönetilmemesi sonunda yaşanacak sorunlar şu şekildedir:

(1) Ekip içinde iletişim eksikliği, kuruma güvenin azalması, örgütsel stresin artması

(2) Çalışma ortamının kalitesinde, performans ve motivasyonda düşüşlerin olması

(3) Yetenekli iş görenlerin işten ayrılması ve nitelikli işgücünün ise şirkete yönelik olumsuz tavırlar göstermesi

(4) Mobbing ve şikayetlerin artması, kurumun yasal yollarla bu tarz davalarla anılması

(5) Örgütün müşteri ve paydaşları üzerinde itibar kaybı

(6) Üretim ve hizmet kalitesindeki düşüş

Kültürel Farklılıkların Yönetimi

Uluslararası işletme yöneticileri farklı kültürlere sahip çalışanlar için benimseyip, uyum sağlayacakları ortak değerleri oluşturması gerekmektedir. Uluslararası işletmede böyle bir örgüt kültürünün oluşması, çalışanların kendilerini bir bütünün parçası sayarak, rahat ve huzurlu bir ortam içinde çalışmalarını kolaylaştıracaktır. İşletmelerin etkinliğinin temel unsurlarından biri, farklı kültürel özellikler taşıyan işgücünü, ortak değerler etrafında birleştirerek, çok kültürlülüğü bir avantaj haline getirmektir.

Yöneticiler, farklılıkları bir fırsat olarak görebilmelidir. Farklılıkların tespiti, onlara yönelik politikalar farklı düşünce ve davranışların bir arada olmasını sağlamak ve bunu örgütün bir zenginliği olarak kurum kültürüne yerleştirmek önemlidir. Farklı düşüncelerin kurum için önemli bir kazanç olduğu düşüncesinin yerleştirilmesi de yöneticiler için oldukça değerlidir. Yöneticilerin, çalışanların iş performansını artırabilmesi için yeni yönetim tarzları ve farklılık yönetimine yönelik politika ve stratejilerin geliştirilmesi için gayret göstermeleri gereklidir. Nitekim farklı kültürleri başarılı bir şekilde yönetmek için aşağıdaki hususlara gereksinim duyulmaktadır:

(1) Bilinçli stratejiler oluşturma

(2) Yeni durumlara uyum sağlayabilme

(3) Farklı kültürlere karşı olan duyarlılık

(4) Çok kültürlü takımlarla çalışabilme

(5) Dil yeteneği

(6) Uluslararası pazarlamayı anlayabilme

(7) Uluslararası farklılıkları anlayabilme

Farklılığa değer veren bir yönetici, farklı görüşlerin ifade edilmesine izin veren bir yönetim anlayışı benimsemelidir. Farklı görüşler, örgütsel sorunların çözümü için önemli bir fırsat olarak görülmelidir.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki kitabı okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2019). Uluslararası İşletmelerde Kültürel Farklılıkların Yönetimi, Ed. Gökhan Ak, Tarih-Toplum-Hukuk Bağlamında Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yazıları, Akademi Titiz Yayınları, İstanbul.

Teklif Mektubunda Yerli İstekli Yazmayan Firma Değerlendirme Dışı Bırakılır Mı?

Anahtar Kelimeler; teklif mektubu, yerli istekli

İtirazen Şikayet Konusu; İlgili idarece değerlendirme dışı bırakılan firma tarafından; Birim fiyat teklif mektubunda yerli istekli olduklarını belirtmedikleri gerekçesiyle tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, ihale mevzuatına göre bir isteklinin yerli istekli olup olmadığının kontrolünün tüzel kişi olunması halinde sunulan belgeler üzerinden yapılacağı kurala bağlanmışken sundukları belgeler üzerinden bir değerlendirme yapılmadan yalnızca birim fiyat teklif mektubunda yerli ifadesine yer vermedikleri gerekçesiyle tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasının mevzuata aykırı olduğu… iddialarına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 05.09.2019 tarih ve 2019/UH.I-1071 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararı’na göre; İlgili ihale idarece değerlendirme dışı bırakılan firmanın birim fiyat teklif mektubunun başvuru sahibinin iddiası kapsamında incelemesi neticesinde, birim fiyat teklif mektubu standart formunun 3’üncü satırındaki ibarede yer alan “[yerli/yabancı]” ifadesindeki “yerli” ya da “yabancı” ifadelerinden herhangi birinin anılan isteklinin sunduğu birim fiyat teklif mektubunda belirtilmediği, ancak anılan tüzel kişiliğin Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş bir şirket olduğu hususu teklifi kapsamında sunulan Ticaret Sicili Gazetesi’nden anlaşılabilmektedir.

Yukarıda yer alan mevzuat ve İdari Şartname’nin 8.1’inci maddesi uyarınca tüzel kişilerin yerli istekli olduklarının teklifleri kapsamında sunduğu belgeler üzerinden değerlendirileceği, idarece yapılan değerlendirmede; ilgili firmanın yerli istekli olmadığına dair herhangi bir belirlemede bulunulmadığı, anılan Tebliğ’in yukarıda yer alan açıklaması doğrultusunda, tüzel kişiliğin yerli istekli olup olmadığına ilişkin tereddüt bulunması halinde anılan isteklinin teklifi kapsamında sunulan belgeler üzerinden değerlendirilebileceği, İdari Şartname’nin 8’inci maddesinde yapılan düzenleme ile bahse konu ihaleye sadece yerli isteklilerin katılabileceği ve tüzel kişilerin yerli istekli olup olmadıklarına ilişkin değerlendirmenin ise başvuru veya teklif kapsamında sunulan belgeler üzerinden yapılacağı, idarece anılan isteklinin sunduğu birim fiyat teklif mektubunda salt “[yerli]” ibaresinin bulunmadığı gerekçesiyle teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasının yerinde olmadığı, Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş bir şirket olduğu hususu teklifi kapsamında sunulan Ticaret Sicili Gazetesi’nden anlaşılabildiğinden başvuru sahibi isteklinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Şirketler yapay zekada adım adım ilerliyor

KPMG, pandemi sonrası yeni gerçekliğin en önemli oyuncularından olan yapay zekanın iş dünyasındaki uygulamalarını inceledi. KPMG’nin ‘Yapay Zeka Dünyasında Yaşamak’ adlı yapay zeka (YZ) gelişim raporu, ABD’deki beş sektörde örnek uygulamalara bakarak şirketlerin bu konudaki zorluklarını analiz ediyor. Rapora göre yapay zeka uygulandığı sektörlerde fark yaratıyor. Şirketler yapay zeka etiği ve veri okur yazarlığı konularında çözümlere yoğun mesai harcıyor.

KPMG ‘Yapay Zeka Dünyasında Yaşamak’ başlıklı araştırmada ABD’deki sağlık hizmetleri, finansal hizmetler, ulaşım, teknoloji ve perakende sektörlerindeki yapay zeka uygulamalarını inceledi. Farklı şirketlerden 751 katılımcıyla yapılan araştırmada bu sektörlerin YZ süreçleriyle ilgili sorulara yanıt arandı. Araştırma, uygulamada yapay zeka ile ilgili ortaya çıkan sorunlara, algılanan risklere ve zorluklara ışık tutuyor. Yapay zekanın iş süreçlerine entegre edilmesinde zorluklar olsa da cesaret verici bir etkileşim derinliği göze çarpıyor. Rapor, yapay zekanın uygulandığı sektörlerde gerçek bir etki yaratmaya başladığını gösteriyor. Farklı endüstrilerden katılımcılar yapay zekanın iş yapma şeklini sağlık alanında tıbbi bakıma erişimi iyileştirmekten, perakende satışta müşteri hizmetleri sorunlarını azaltmaya kadar değiştirdiğini söylüyor. Zorluklar konusunda ise hayli ortak nokta var. Katılımcıların yüzde 46’sına göre zorluklar listesinin başında teknoloji yeteneklerini anlama eksikliği geliyor. Bunu yüzde 36 ile eğitim eksikliği ve yüzde 32 ile yatırım finansmanı yetersizliği izliyor.

Araştırmayı değerlendiren KPMG Türkiye Teknoloji Sektör Lideri Gökhan Mataracı, yapay zeka süreçlerinde ilerleyen şirketlerin odaklandığı iki konuya dikkat çekti. Araştırmaya katılan her 10 kişiden 9’unun iş süreçlerinde karar verecek yapay zekaya yardımcı olmak için her şirketin bir yapay zeka yönetim politikası uygulaması gerektiği görüşünde olduğuna değinen Mataracı, “Yapay zekanın sağlam bir temele dayanması gerekiyor. Araştırmada yer alan şirketlerin yüzde 44’ü zaten etik bir kod uyguladığını, geri kalanların üçte biri de konu üzerinde çalıştığını söylüyor. İşletmelerin organizasyonu ve iş gücü değişimini yönetmeye paralel olarak yapay zekayı sorumlu bir şekilde oluşturmak ve yönetmek gibi bir görevi daha var. Şirketler algoritmaların tasarımının kurumsal değerler, kalite ve güvenlik standartlarıyla uyumlu olması için çalışıyor. Neticede algoritmalar, işle ilgili karar vermede giderek daha önemli bir rol oynuyor, bu nedenle insanların bu kararlara güvenmesi çok önemli. Bunu yapmak için, uygun kontroller ve yönetişim yoluyla YZ modellerinin bütünlüğünü, adaletini, açıklanabilirliğini ve dayanıklılığını sağlamak gerekiyor” dedi.

Araştırmanın veri okur yazarlığını geliştirme gerekliliğini güçlü biçimde işaret ettiğini vurgulayan Gökhan Mataracı, şöyle konuştu:

“Veri okuryazarlığı önce bir veri kültürü oluşturmakla ilgili. Çalışanların iş sorunlarını çözmek için veri analizine yöneldiği bir zihniyetten söz ediyoruz. Şirketler çalışanların bunu yapmalarına yardımcı olmak için giderek daha fazla veri bilimcisi işe alıyor. Bu veri bilimcilerin çalışan popülasyonuna ne kadar iyi entegre oldukları, veri okuryazarı bir işgücüne ulaşmada fark yaratabilir. Yapay zekanın şirketlere sağlam bir şekilde yerleşmesi için en önemlisi ekiplerin YZ okuryazarlığını geliştirmek. Burada amaç tüm kaynakları veri bilimcilere yönlendirmek değil daha çok ekiplerin yapay zekanın organizasyon içinde oynadığı rolü anlamalarına ve işler üzerindeki etkisine uyum sağlamalarına yardımcı olmaktır. Görevleri, rollerinin bir parçası haline gelen yapay zeka odaklı anlayışlara ve süreçlere hem meydan okumak hem de güvenmek için onları doğru araçlar ve bilgilerle hazırlamaktır. Bu aynı zamanda temelde bir değişim yönetimi uygulamasıdır.”

Araştırmadan dikkat çeken bazı başlıklar şöyle;

Beş sektörden katılımcılar, yapay zeka uygulamaları içerisinde en çok makine öğrenimi (yüzde 48) ve robotik süreç otomasyonunun (yüzde 41) etkilerinin öne çıktığını düşünüyor. Yapay zekanın faaliyetlerini ve müşteri iletişimlerini nasıl etkilediği sorulduğunda, sağlık sektöründeki katılımcıların yüzde 89’u verimliliğin artığını belirtti. Aynı zamanda sağlık sektörü katılımcılarının yüzde 91’i hastaların sağlık hizmetlerine erişiminin arttığını düşünüyor. Perakende sektöründen katılanların yüzde 80’i müşteri hizmetlerine ilişkin sorunların yapay zeka sayesinde hafiflediğini bildirdi.

Finansal hizmetler sektöründeki katılımcıların yüzde 85’i yapay zekanın suistimal vakalarını tespit edebileceğinden emin. Sağlık sektörü katılımcılarının yüzde 68’i yapay zekanın hastalıklara tanı koyabileceğini düşünüyor. Taşımacılık sektöründe, katılımcıların yüzde 82’si önümüzdeki on yıl içerisinde otonom araçların hayata geçmesini bekliyor. Yüzde 35’lik bir kesime göre ise, otonom araçlar önümüzdeki beş yıl içerisinde hayatımıza girebilir.

Yapay zeka uygulamalarında son durum 

Teknoloji sektöründen araştırmaya katılanların yüzde 63’ü şirketlerinde yapay zeka uygulamalarının kullanım aşamasında olduğunu belirtti. Sağlık sektöründe ise bu oran yüzde 37 olarak kaydedildi. Spektrumun orta kısmında ise yüzde 55 ile taşımacılık, yüzde 52 ile perakende ve yüzde 47 ile finansal hizmetler yer aldı. Katılımcıların çoğu şirketlerinin yapay zeka uygulamalara geçiş hızından memnun olsa da, uygulamaların faaliyetlerinde daha geniş yer bulmasını bekliyor.

Sektörlere göre engeller 

Sektörlerin yapay zeka uygulamalarının devreye alınmasında neden daha hızlı hareket etmediği sorulduğunda, kişisel verilere yönelik düzenlemeler karşımıza çıkıyor. Bu özellikle sağlık sektöründe daha net bir şekilde gözleniyor. Sağlık sektöründe hastaların hassas nitelikteki kişisel verilerinin korunması için gerek fiziksel gerekse de ağ ile ilgili bir takım güvenlik önemleri söz konusu. Finansal hizmetler sektöründe de Bunu göz önünde bulunduran şirketler verileri, yapay zeka uygulamalarının gereksinimi olan bulut uygulamalarına yüklemekten kaçınıyordu. Yasal düzenlemelere uygun olarak geliştirilen güvenilir bulut uygulamalarıyla birlikte bu önyargı kırılmaya başladı.

Perakende sektöründe ise daha farklı bir durum söz konusu. Perakendeciler, diğer sektörlerdeki şirketlere göre yapay zeka uygulamalarına daha hızlı bir giriş yaptı. İlk kullanımlar daha çok müşteri segmentasyonu gibi pazarlamayla ilgili fonksiyonlarda gözlendi. Bu uygulamaları orta ve arka ofislerde hayata geçiren şirketler şimdilerde özellikle maliyet tasarrufu konusunda daha yeni yeni fayda sağlamaya başladı.

Bu aşamada şirketlerin, çalışanlarına veri okur yazarlığı kazandırması önem taşıyor. Veri okuryazarlığını çift taraflı olarak düşünebiliriz. Veri bilimcileri teknoloji konusunda uzmanlık sahibi, ancak çalışanlar uygulamaları işletme ihtiyaçlarını baz alarak gözden geçirebiliyor.

Çalışanların yapay zeka konusundaki endişelerine bakıldığında, her 5 çalışandan 2’si iş kaybından endişe duyuyor. Yüzde 70’lik bir kesim de yapay zekanın veri güvenliği karşısında bir tehdit oluşturabileceğini düşünüyor. Çalışanların yüzde 90’ına göre, şirketlerin yapay zeka konusunda belirli etik ilkeleri uygulamaya koyması gerekiyor.

Şirketler dijitalleşme alanında artan beklentileri karşılamak için yapay zeka teknolojilerine yönelik Ar-Ge yatırımlarını artırmayı düşünebilir. Aynı zamanda çalışanlarına veri okuryazarlığı kazandırarak, veri odaklı bir kurum kültürü oluşturması destek sağlayabilir. Algoritmalar, şirketlerin karar verme süreçlerinde etkin bir rol almaya başladı Buna göre, gizlilik ve güvenlik sorunlarının değerlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması önem taşıyor.

Chatbotlar Müşteri Deneyimini Yeniden Şekillendiriyor

Pandemi, dijitalleşmenin hızını hiç olmadığı kadar artırırken, her sektörde olduğu gibi sigorta sektöründe de dijital bir devrim yaşanıyor. Müşterilerin ihtiyaç ve beklentileri artık tamamen dijital konfora dayalı. 

Pandemi, son bir senedir tüm yaşam formlarını, iş yapış biçimlerini dönüştürerek adeta dijital bir devrimin yaşanmasına neden oldu. Müşterilerin ihtiyaç ve beklentileri tamamen dijitalleşme ile yeniden şekilleniyor.

Chatbotların artık müşterilerin kişisel asistanı olarak konumlandığını dile getiren Aksigorta Genel Müdür Yardımcısı Metin Demirel, “Chatbotlar artık müşteri profiline ve taleplerine bağlı olarak optimum poliçeyi önerebilir ve karşılaştırabilir bir noktaya geldi. Ayrıca chatbotlar müşterilerimizi yaklaşan ödemeler için yönlendirebilmenin yanı sıra müşterinin tercih ettiği kanalda ödeme sürecini basitleştirebiliyorlar. Günümüzde dijitalleşmeden uzak kalmak, oyunun dışında kalmak demek. Araştırmalar, bir müşteri sorgusuna 5 dakika içinde yanıt verilmezse, onları bir müşteriye dönüştürme olasılığının %80’in üzerinde azaldığını gösteriyor’’ dedi.

Müşteri memnuniyetine önemli katkı

Bir sigorta chatbotunun varlığının, sadece potansiyel müşteri dönüştürme şansını artırmanın yanında kullanıcıyı hızlı cevapla memnun da ettiğini ifade eden Metin Demirel, “Araştırmalar müşterilerin %73’ünün e-postaya göre canlı sohbet üzerinden yanıt verme olasılığının daha yüksek olduğunu ve kullanıcıların %56’sının işletmeyle arama yerine mesaj yoluyla iletişim kurma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Dijital ortamda gerçekleşen her türlü etkileşim mükemmel müşteri deneyimi sağlıyor. Hasar dosya durumları hakkında da müşterilere anlık bilgi verebilen chatbotlar, tüm kanallardan yapılan hasar sorgulamalarının %48’ini oluşturuyor. Gelen dönüşlerde de istenilen başarı yakalanmış durumda. Bu anketlerin sonucunda hedef puan 5 üzerinden alınan puanlar 4,3 seviyelerine ulaştı’’ diye konuştu.

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.