Pandeminin Yeni Yükseleni: Scooter

Pandemiyle ödeme alışkanlıklarımız değişti ve yeni şartlarda hem vatandaşlara hem de ticari işletmelere kolaylık sağlayan ürünler fark edildi. Ticari kartlarla dijital alışveriş oranı ve ulaşım alanında ortak kullanıma sunulmuş elektrikli scooter tercihi, Mastercard tarafından yapılan analizin göze çarpan sonuçları arasında.

Ticari Kartların Dijital Kullanımında Artış

Tüketicilerin pandemi sürecindeki alışveriş alışkanlıklarını analiz eden Mastercard Türkiye, özellikle hijyen sebebiyle, bu dönemde temassız alışverişe olan talebin ciddi anlamda artış gösterdiğini belirtirken, bunun sadece bireysel temassız kartlarla kalmayıp ticari kartlara da yansıdığının altını çizdi. Görülüyor ki, ofislerin fiziksel alandan dijital ortama taşınması, işletmelerde ticari kart kullanımını artırdı.

Türkiye’de Masterpass üye iş yerleri arasında ticari alışverişlerde en çok yemek siparişi ve market alışverişi yapıldığı görülüyor. Bu iki alanı, ulaştırma ve telekomünikasyon hizmetleri takip ediyor. Masterpass’e tanımlanan kartların %65’i kredi kartı iken, %31’le banka kartları ikinci sıraya oturuyor.

Ulaşımda Dijital Adaptasyon Hız Kesmeden Devam Ediyor

Dijital ödemelerde en büyük artışı, ortak kullanıma sunulmuş elektrikli scooter sağlayıcıları gösterdi. Scooter’ların genç kitlenin tüketim alışkanlığı haline geldiği görülüyor.

Özel araç sahipleri de dijital dönüşümden faydalanıyor, Mastercard Türkiye ile İSPARK’ın iş birliği sayesinde İSPARK uygulaması üzerinden kayıtlı kartla tek tıkla ödeme yapılabiliyor. Araç sahiplerinin görevli beklemeden ve bozuk para arama derdi olmadan otopark ödemelerini gerçekleştirmesi artık mümkün. Otoparktan ayrılan sürücü, uygulama üzerinden Masterpass’e kayıtlı kartlarından birini seçerek ödemeyi tamamlayabiliyor.

Mastercard, toplu taşıma sistemlerine de ödeme çözümleri sunmayı ihmal etmiyor. Türkiye’de 40’ı aşkın şehirde, Masterpass altyapısıyla kent veya ulaşım kartlarına temassız bir şekilde bakiye yüklenebiliyor. 23 ildeyse tüketiciler sahip oldukları temassız kredi ya da banka kartları ile toplu taşıma ödemelerini doğrudan araç içi validatöre yapabiliyorlar.

Pandemiden önce kredi kartı satışlarının yalnızca %5 ila 10’u dijital yöntemlerle gerçekleştirilirken, 2020 yılında bu rakamın %38’e çıktığını görüyoruz. 2021 yılında küresel sağlık endişeleri sona erse ve işletmeler geleneksel faaliyetlerine devam etse dahi, dijitalleşme adına attıkları ödeme adımları, kolaylık sebebiyle varlığını sürdürecek.

Ekonomik soğuma dönemine girdik

KPMG Türkiye’nin üçer aylık dönemlerle hazırladığı Bakış’ın yeni sayısında pandemi sonrası Türkiye ekonomisine ilişkin makro veriler değerlendirildi. Bakış’a göre, bilinmeyenle mücadeleyle geçen 2020’nin ardından 2021 Türkiye’de ekonominin soğuma yılı olacak. Gelişmekte olan ülkelerden Türkiye ve Çin pozitif görünümleriyle diğer ülkelerden ayrışıyor

KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış, Türkiye ve dünya ekonomisinde yılın son çeyreğini inceledi. Pandemi etkisiyle geçen yılın sonunda öncü verilere göre en kötünün geride kaldığı vurgulanan Bakış’a göre bu yıl küresel toparlanma ve yaraların sarılmasıyla geçecek. Büyümeyle ilgili her coğrafya farklı sinyaller veriyor. Türkiye’den gelen işaretler umutlu.

Dünyada 2020’nin son çeyreği Bakış’tan şöyle yansıdı:

  • Yaz-boz tahtası gibi geçen 2020’de salgın eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik çalkantıya sebep oldu. Yılın sonunda aşı haberleri öncülüğünde göreceli iyileşen beklentilere rağmen, temel ekonomik ve siyasi görünümde etkisi uzun süre devam edecek değişimler yaşandı.
  • Bahar aylarında yaşanan karmaşa ve aşırı kötümserleşen beklentiler, yılın son çeyreğinde yerini umutlara bıraktı. Küresel büyüme beklentileri olumlu yönde revize edilmeye başlandı. Yılın ilk yarısında yüzde 6’lar seviyesinde beklenen küresel daralma, yüzde 4’ler seviyesinde kalacak. Hasarın tamiri ise iyi ihtimalle 2021 sonunda gerçekleşecek.
  • Uluslararası kurumların büyüme beklentileri yıl içinde önce kötüye doğru, sonra da iyiye doğru revize edildi. Son dönemde gelen revizyonlar olumlu olmakla birlikte, küresel bir daralma yaşanacak ve bu daralmanın merkezi en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği olacak.
  • Artan merkez bankası bilançolarının yanında sağlanan trilyonlarca dolarlık mali destekler, 2021 yılı için önemli ve olumlu bir altyapı oluşturuyor. Bu süreç, 2021 yılı boyunca da devam edecek.
  • Pandemi GSYH’leri tarihte çok az görüldüğü şekliyle daralttı. Bu nedenle 2021 büyümeleri, birçok ekonomi için iyileşmeye işaret edecek. Aşının yaygınlaşması ve birikmiş taleple başta Asya ve Batı Avrupa olmak üzere birçok bölgede toplam büyüme yüzde 5’i aşacak. Türkiye’nin en önemli ticari partnerlerini barındıran Batı Avrupa’daki büyüme yüzde 5.2 olarak tahmin ediliyor.
  • Bununla birlikte bölgesel daralma beklentileri içinde en büyük yarayı AB ülkelerinin alması bekleniyor. Uzak Asya ise salgını ilk yaşayan ve süreci ilk tamamlayan bölge olarak, 2021 yılını büyüme ile kapatabilecek kapasitede görünüyor.
  • Salgının Avrupa’da bıraktığı etki küresel ortalamaların üzerinde seyrediyor. Vaka sayılarının hızla arttığı ve yer yer kontrolden çıktığı kıtada mevcut yapısal sorunlar durgunluğun derinleşmesine sebep oluyor.
  • Yıl ortası tahminlerine göre yüzde 9 seviyesinde daralması beklenen AB için son tahminler yüzde 7,5 seviyesinde küçülmeye işaret ediyor. 2021 yılı için beklenti yüzde 3,5 büyüme seviyesinde.

İngiltere’de tablo ağır

  • Bu süreçte, artık birlik üyesi olmasa da İngiltere en ağır fatura ile karşılaşan ülke olacak. 2020’yi yüzde 10’un üzerinde daralmayla kapatması beklenen ülkede ekonominin yeniden eski temposuna kavuşması yıllar sürecek.
  • AB’nin bu durumu, Türkiye ihracatının yüzde 50’sinin bu bölgeye yapıldığı düşünüldüğünde olumsuz bir görünüm oluşturmaya devam ediyor.

Gelişen ekonomilerde durum

  • Gelişen ülke (EM) ekonomileri, salgından beklendiği gibi daha hızlı bir toparlanma süreci ile çıkacaklar. Başını Çin’in çektiği gruptaki ülkeler gerek yüksek üretim faktörleri potansiyelleri gerekse de adaptasyon kabiliyetleri ile avantaj sağlayacaklar.
  • Bol likidite ve düşük faiz ortamı, belirli miktarda riski kabullenen ve daha yüksek getiri arayışında olan portföylerin ülkelere girişinin tetiklenmesini sağlayacak. Risk algısının normalleşmeye başlaması, EM ekonomileri için büyük bir kazanım.
  • Gruptaki ülkelerden 2020 yılını büyümeyle kapatması beklenen ülkeler ise Çin ve Türkiye. Çin, salgın sürecini erken yaşadığı için pozitif büyüme yakaladı. Türkiye ise bunu, bugün içinden geçtiğimiz parasal sıkılaştırma sürecini tetikleyen kredi büyümesi stratejisi ile yakaladı.
  • Sonuç olarak, 2021’de çok güçlü bir büyüme yaşanması beklenen EM ülkelerinde görünüm pozitif. Türkiye’nin de içinde değerlendirildiği bu grup, 2021 yılında büyük kazanımlar sağlayabilir.

Türkiye için beklentiler

  • Türkiye için 2020 hem salgın hem jeopolitik açıdan sarsıntılı geçti. Salgın süreci, küresel görünüme paralel seyretti. Toparlanma da küresel toparlanma ile paralel gerçekleşecek.
  • Yerel ekonomi tarafında yılın ortası ile sonu arasındaki politika farklı. GSYH daralmasını kontrol altına alabilmek için uygulanan kredi büyümesi politikasından vazgeçilmesi ancak bu esnada doğan enflasyonist baskı görünümü değiştirdi. Türkiye 2020’yi pozitif büyüme ile kapatacak olsa da bozulan dengelerin yerini bulması zaman alacak. Türkiye 2021’in ilk yarısını yüksek faiz ortamı ve ekonomik soğuma süreci ile geçirecek. Bu süreçte atılacak reform adımları ise yılın geri kalanı ve daha uzun vade için önemli temel taşı olacak.
  • Öncü göstergeler Türkiye için de en kötünün geride kaldığını söylüyor ve kalıcı toparlanma adımlarının 2021 yılında atılması bekleniyor. Bu süreçte artan risk iştahı, gelişen ekonomiler için güçlenen sermaye girişleri, hemen tüm ülkelerde hızlı büyüme rakamları ve normalleşmeye başlayan genel makro göstergeler ile karşılaşacağız.
  • Kısa vadeli öngörüler önceki dönemlere kıyasla görece olumlu olmakla birlikte salgında yeni dalgaların yaşanması ya da aşı sürecinin beklendiği gibi devam etmemesi gibi riskler önemini koruyor.
  • Tüketici davranışlarındaki değişimler ise kalıcı hale geldi. Yeni düzene büyük bir hızla adapte olan iş dünyasının geliştirdiği yeni modeller; yakın geleceğin normalleri olarak hayatımızdaki yerlerini alacaklar. Bu süreçte tanışacağımız yenilikler geleceğe uzanan köprünün temel taşlarını oluşturacaklar.

Dijital Eğitimde Fark Yaratanlar Buluşuyor

Student learning at home with online lesson
High angle view of video conference with teacher on laptop at home. College student learning maths while watching online webinar, listening audio course. Top view of girl in video call with personal tutor on computer, distance and e-learning education concept.

Türkiye eğitim camiası Bahçeşehir Koleji ve Bahçeşehir Koleji Dijital Eğitim Merkezi, Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) iş birliğiyle 21-22 Mayıs 2021 tarihlerinde gerçekleştirilecek “Dijital Eğitimde Fark Yaratanlar Zirvesi”nde buluşacak. Türkiye genelinden öğretmenler, eğitimde dijital dönüşüm tanıklıklarını paylaşacakları zirve için başvurularını, 15 Nisan 2021 tarihine kadar www.sodimer.org üzerinden gerçekleştirebilecek.

“Dijital Eğitimde Fark Yaratanlar Zirvesi”; pandemi dönemiyle birlikte yaygınlaşan uzaktan eğitimle birlikte kapsamlı bir süreç haline gelen dijital eğitim deneyimlerinin, öğretmenlerin ortaya koyduğu dijital öğrenme materyallerinin, dijital öğrenme ortamları ve buna bağlı olarak sınıf ortamlarında yapılan grup ya da bireysel tüm çalışmaların değerlendirileceği büyük bir eğitim buluşması olarak planlanıyor.

Dijital Eğitimde Fark Yaratanlar Zirvesi kapsamında, pandemi döneminde öğretmenler tarafından hazırlanan dijital öğretim materyalleri, dijital öğrenme nesneleri ve dijital öğretim süreçleri hakkındaki değerlendirmelerde, deneyim paylaşımlarında bulunulacak ve etkin yöntemler belirlenecek.

Öğretmenler farklı kategorilerde başvuru yapabilecek

Türkiye’nin dört bir yanından her alandan öğretmenin bir araya geleceği zirveye katılmak isteyen öğretmenler, başvurularını farklı kategoriler üzerinden yapabilecekler. Temel eğitim, erken çocukluk eğitimi, sanat, spor, rehberlik, mesleki eğitim, fen ve matematik eğitimi vb. başlıklar altında gerçekleştirilecek zirveye katılmak isteyen öğretmenlerin www.sodimer.org adresinde bulunan başvuru formunu 15 Nisan tarihine kadar doldurarak başvurmaları bekleniyor.

Trans yağsız üretimde Türkiye öncülerden

31 Aralık 2020 itibarıyla Türkiye’de, trans yağ konusunda yeni bir dönem başladı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından getirilen düzenleme ile trans yağ oranı tüm dünyada güvenli kabul edilen yüzde 2 ile sınırlandırıldı. Bu uygulamayı Avrupa Birliği’nden 3 ay önce hayata geçiren Türkiye, AB ülkelerine öncülük ederek dünyanın en iyi örnekleri arasındaki yerini aldı.

AB’de yasal düzenlemenin 2021 Nisan ayında yürürlüğe gireceğini belirten MÜMSAD Genel Koordinatörü ve Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, “Bu uygulamaya Avrupa Birliği’nden 3 ay önce geçilmesi hem yasal düzenlemeyi yapan Bakanlığımızın hem de altyapıyı daha öncesinde hazırlamış olan endüstrinin ortak başarısıdır. Bu yasal düzenlemeyi en başından bu yana gönülden destekliyoruz” dedi.

Türkiye; ABD’den 11, Kanada’dan 13, AB’den 14 yıl ileride

Türkiye’de MÜMSAD öncülüğünde bundan 13 sene önce başlatılan gönüllü uygulamayla margarinlerde trans yağsız üretime geçildiğini ifade eden Ebru Akdağ, “Bu gönüllü girişimle Türkiye; ABD’den 11, Kanada’dan 13 ve AB’den 14 yıl ileride olup Dünya Sağlık Örgütü’nün koyduğu 2023 hedefini 16 yıl önce yakalamıştı. Şimdi de Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın hazırladığı yönetmelik ile trans yağ oranı tüm gıdalar için WHO’nun işaret ettiği güvenli seviyede olacak. Bu düzenlemenin AB’den 3 ay önce yürürlüğe girdiğinin de altını çizmeliyim” diye konuştu.

Dünyanın en iyi örnekleri arasında

Ebru AkdağDoğu Avrupa’daki birçok üründe hala yüksek oranda trans yağlara rastlamanın mümkün olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya Sağlık Örgütü’nün son raporuna göre, örgütün 2023 hedefine uyan 58 ülke endüstriyel trans yağ kullanımına kısıtlama getirirken, 100’den fazla ülkenin gıda ürünlerindeki trans yağı azaltmak için hala önlemler alması gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerini başarıyla uygulayan ülkelerden Türkiye, ‘en iyi örnekler’ arasında gösteriliyor” diye konuştu.

Trans yağ nedir?

Trans yağın üretilen veya ürüne katılan bir yağ çeşidi olmadığının altını çizen Ebru Akdağ, şu bilgileri verdi: “Temelde iki çeşit trans yağ vardır. Doğadan gelen trans yağ, geviş getiren hayvanların midelerindeki bağırsak bakterileri tarafından üretilir. Dolayısıyla bu hayvanlardan elde edilen ürünlerde (örneğin sığır, koyun, keçi vb’den elde edilen et, süt ve süt ürünleri gibi) doğal kaynaklı trans yağ bulunur. Örneğin, tereyağındaki trans yağ oranı yaklaşık % 3 – 5 düzeylerindedir. Endüstriyel trans yağlar ise yağların kısmen sertleştirilmesi için kullanılan, ülkemizde ise yıllar önce terk edilmiş olan ‘kısmi hidrojenasyon’ denilen bir işlem sırasında istenmeden ortaya çıkan bir yağ asididir. Trans yağların kardiyovasküler risk yaratabileceği ortaya çıkınca, tüm dünyada trans yağların elimine edilmesi için çalışmalar başlamıştır. Gerek endüstriyel olsun gerekse doğal, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her ikisinin de kardiyovasküler sağlığa etkisi benzerdir.” 

Mobilya Sektöründe Hareketli Dönem Çok Yakında Başlıyor

Tepe Home Genel Müdürü Levent Çapan, mobilya sektörüne dair yaptığı açıklamalarda önemli öngörülerde bulundu. Levent Çapan, özellikle ihracatta olumlu gelişmelerin beklendiğine vurgu yaparak bahar aylarında satışlarda yükseliş gözlemleneceğinin altını çizdi.

Pandemi döneminin mobilya da dahil olmak üzere pek çok sektörü etkilediğini söyleyen Tepe Home Genel Müdürü Levent Çapan “Pandemi sürecinde; günlük rutinimiz, alışkanlıklarımız ve hatta hayata bakış açımız dahi farklılaştı. Tüm dünya toplumlarında yaşam şeklinden alışveriş tarzına kadar pek çok değişim gözlemlendi. Bu durumun bir yansıması olarak online satışlarımızda önemli ölçüde artış oldu. Dijitalleşme sürecimize yaptığımız yatırımlar, online mağazamıza yönelik gelişim projelerimiz ile hızlı ve doğru adımlar attık. Yine ertelenen talebin farkında olarak offline mağazalarımızda da çok yakında başlayacak hareketliliğe hazırız. Üstelik müşterilerimizi yepyeni bir ürün gamımız ile buluşturmak üzereyiz. Bizi oldukça heyecanlandıran bu yeni gelişmeyi çok yakında paylaşıyor olacağız.

Bu kritik sürecin atlatılması ve yasakların hafifletilmesiyle birlikte, biriken talebi karşılamak için yoğun bir döneme gireceğiz. Özellikle evlilik sezonun gelmesi ile mobilya sektörünü daha hareketli günlerin beklediğini söyleyebiliriz” dedi.

İhracata yönelik destekler şart

Ayrıca ihracata yönelik desteğin de gereğinden bahseden Levent Çapan “Bu dönemin getirdiği sıkıntıları bertaraf ederek avantaja çevirmek için uygulamaya alınabilecek doğru stratejilerin başında da ihracata yönelmek geliyor. İhracat hacmini artıran Türk üreticiler, bu durumu avantaja çevirebileceklerdir. Hükümetimizin de bu kapsamda ihracata yönelik desteklerini çoğaltması ve potansiyel pazarlar yaratmak için farklı ülkeler ile ticari iş birlikleri yapması sürece çok olumlu katkı sağlayacaktır” açıklamasında bulundu.

Türk doğal taşı Ortadoğu’ya online pazarlanacak

Türkiye’den blok doğal taş ithal eden Çin pazarında yaşanan daralmadan yara almak istemeyen Egeli doğal taş ihracatçıları işlenmiş ürün talep eden Ortadoğu ülkelerine yoğunlaşma kararı aldı.

Türkiye’nin 2020 yılında gerçekleştirdiği 1 milyar 58 milyon dolarlık işlenmiş doğal taş ihracatına 426 milyon dolarla en büyük katkıyı sunan Ege Maden İhracatçıları Birliği, 15-18 Şubat 2020 tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Umman’dan 43 doğal taş ithalatçısı firmayla, 20 Türk doğal taş ihracatçısını “Ortadoğu Sanal Doğal Taş Ticaret Heyeti”nde buluşturdu.

Ortadoğu Sanal Doğal Taş Ticaret Heyeti’nin açılışında Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, TİM Başkanı İsmail Gülle, EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve EMİB Başkanı Mevlüt Kaya bir araya gelmişti.

Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle 2020 yılının Kasım ayında Vietnam’a yönelik “Sanal Doğal Taş Ticaret Heyeti” organize ettiklerini ifade eden Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, bu sefer beş ülkeyi kapsayan “Ortadoğu Ülkeleri Sanal Doğaltaş Ticaret Heyeti” düzenledikleri bilgisini verdi.

Kaya; “Hedefimiz 85 milyon dolarlık ihracatımızı 150 milyon dolara çıkarmak”

“Ortadoğu Sanal Doğal Taş Ticaret Heyeti, Türk doğal taş sektörünün 2021 yılında gerçekleştirdiği ilk sanal ticaret heyeti organizasyonu oldu” diyen Kaya, “Ticaret heyetimiz 211 ikili iş görüşmesine zemin hazırladı. 5 ülkenin yıllık 700 milyon dolar doğal taş ithalatı var. Türkiye bu ülkelere yıllık 85 milyon dolar doğal taş ihraç ediyor. Amacımız bu beş ülkeye ihracat hacmimizi 150 milyon dolara çıkarmak. Ortadoğu Sanal Doğal Taş Ticaret Heyeti”mizin meyvelerini ihracat bağlantıları şeklinde önümüzdeki zaman diliminde görmeyi umuyoruz” dedi.

EMİB, Ocak ayında işlenmiş ürün ihracatını yüzde 11 arttırdı

İşlenmiş doğal taş ihracatına yoğunlaşarak 2020 yılında Türkiye’nin doğal taş ihracatında lider konuma yükseldiklerine değinen EMİB Başkanı Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü; “Doğal taş ihracatındaki başarımız 2021 yılının Ocak ayında da devam etti. Türkiye’nin doğal taş ihracatı Ocak ayında yüzde 4’lük gerileme yaşarken, EMİB’in doğal taş ihracatı yüzde 9’luk artışla 45,5 milyon dolardan 50,2 milyon dolara çıktı. Blok ihracatımız yüzde 5’lik artışla 15 milyon dolardan, 16 milyon dolara çıkarken, işlenmiş ürün ihracatımız yüzde 11’lik artışla 30,8 milyon dolardan 34,2 milyon dolara yükseldi. İşlenmiş ürün ihracatı için yaptığımız yatırımların semerelerini görmekten mutlu oluyoruz” şeklinde konuştu.

Ortadoğu ülkelerinde mega projelerin ardı ardına hayata geçtiğinin altını çizen Kaya sözlerini şöyle tamamladı: “Global Data raporlarına göre içinde bulunduğumuz salgın dönemine rağmen BAE’nde devam eden inşaat projelerinin 2021 yılında yüzde 3.8 büyümesi bekleniyor. Katar, 2022’de dünya kupasına ev sahipliği yapacak. Önümüzdeki on yıl boyunca 150 milyar dolar büyüklüğünde konaklama tesisleri, stadyumlar ve ulaşım terminalleri inşa edecek. Kuveyt doğaltaş sektöründe net ithalatçı bir ülke olup son yıllarda doğaltaş talebi artış göstermekte. Bahreyn’de inşaat sektörü yüzde 5,6’lık büyümeyle en çok büyüyen sektör. Doğal taşların inşaat sektörünün önemli bir girdisi olduğu düşünüldüğünde gelecek dönemde mega konut projeleri sayesinde ülkedeki doğal taş ticaretinin hareketleneceğini bekliyoruz. Hedefimiz bu pastadan büyük dilimi almak.”

Doğal taş sektörü ilk 10 ülkenin 8’ine ihracatını arttırdı 

Türkiye 2021 yılı Ocak ayında 145 milyon 750 bin dolarlık doğal taş ihraç etmeyi başardı. Bu ihracatın 76,2 milyon dolarlık dilimi işlenmiş ürünler oluşturdu.

Çin, doğal taş talebindeki düşüşe rağmen 54 milyon 886 bin dolarlık tutarla zirvedeki yerini korudu. Amerika Birleşik Devletleri yüzde 26’lık artışla 28 milyon 97 bin dolarlık Türk doğal taşı talep etti. İsrail, 7 milyon 101 bin dolarlık Türk doğal taşı aldı. Hindistan 7 milyon 94 bin dolarlık Türk doğal taşı alırken, 2020 yılı Ocak ayına göre talebini yüzde 58 arttırdı. Türkiye’nin doğal taş ihraç ettiği ülke sayısı 115 olurken, ilk 10 ülkenin 8 tanesine yapılan doğal taş ihracatında artış kaydedildi.

ORTADOĞU SANAL DOĞAL TAŞ TİCARET HEYETİ ÜLKELERİ DOĞAL TAŞ İTHALAT RAKAMLARI

ÜLKE ADI DOĞAL TAŞ İTHALATI TÜRKİYE’DEN İTHALATI
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 328.738.000 USD 44.287.000 USD
KATAR 168.818.000 USD 18.850.000 USD
KUVEYT 126.214.000 USD 14.112.000 USD
BAHREYN 26.454.000 USD 4.893.000 USD
UMMAN 43.531.000 USD 3.050.000 USD
TOPLAM 693.755.000 USD 85.192.000 USD

 

Girişimciliğin Olmazsa Olmazı: Cesaret

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İsletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“Bütün insanlar girişimci doğar.”

Muhammed Yunus

Girişimciliğin olmazsa olmazı; cesaretli olmaktır. Fikrinizin meyvesini vermesi, ne kadar zaman alırsa alsın, bu işin anahtarı cesarettir. Bir işe özenip gerekeni yapamayacak olanlarla, kendini işine adamış olanları birbirinden ayıran manevi özellik; cesarettir. Girişimci, başkalarının baktığı ama göremediği fırsatları görüp, bunları birer iş fikrine dönüştürebilen kişidir. Girişimcilik, karşımıza çıkan fırsatlardan yararlanma ya da yeni fırsatlar yaratma amacıyla, üretimin girdilerini örgütleme yeteneğimiz ve risk alma özelliklerimizdir. Girişimcilik, külfetli ve riskli bir iştir. Kararlarınız; sizi ya batırır ya da çıkartır. Başarılı olmak için; rahatınızı bozmanız ve isabetli çalışmanız gereklidir.

Girişimcilik Becerileri Nelerdir?

Teknolojiden çok iyi anlamak ya da önemli bir alanda tecrübeye sahip olmak işinize yarayabilir. Girişimcilik için gereken nitelikler; yaratıcılık, zorluklar karşısında geri adım atmamak ve başarılı ekipler kurmak için gereken sosyal becerilere sahip olmaktır. Başarılı girişimcilerin ortak özellikleri ise şunlardır:

  • Kişisel Özellikler: İyimserlik, vizyon, inisiyatif, kontrol arzusu, azim ve kararlılık, risk alabilme ve metanetlilik.
  • İnsan İlişkileri Becerileri: Liderlik ve motivasyon, dinleme, kişisel ilişkiler, pazarlık ve etik ilkeler.
  • Yaratıcı ve Eleştirel Düşünme Becerileri: Yaratıcı düşünme, sorun çözme ve fırsatların farkına varmak.
  • Pratik Beceriler: Hedef belirlemek, planlama ve organizasyon, karar verme, genel iş bilgisi, girişimcilik bilgisi, fırsat bilgisi ve yaptığınız işe özgü bilgiler.

Okullarda Öğrenilemeyecek Girişimcilik Özellikleri: İsteklerinde inatçı olmak, hedefi büyük tutmak, her şeyi sorgulamak, insan yönetimini öğrenmek, muhasebeye hâkim olmak, kendinizin patronu olmak, asla pes etmemek, mutlu olmayı bilmek, zararın neresinden dönülürse kar olacağını bilmek ve geniş bir çevre edinmek.

Başarıya Ulaşmak İçin Girişimciler Neler Yaparlar?

  • Kendi fikirlerini hayata geçirmeye çalışırlar.
  • Hareketlidirler; yapmaları, görmeleri ve olmaları gereken yerlerde olurlar.
  • Rakip analizi yaparlar.
  • Zor durumda, diğer planlarını devreye koyarlar.
  • Fikirlerinin uygulanabilir en küçük hali olan iş modelleri vardır.
  • Para ve zamanını tüketirken çok dikkatlidirler, çok tasarrufludurlar.
  • Risk alırken, riski dağıtırlar, sadece bir yere bağlı kalmazlar.
  • Endüstri seçiminde, pazar seçiminde, hedef kitleyi belirlemede, müşteri değeri hesaplamada, Google Adwords kullanımında vb. konularda bilgi ve beceri sahibidirler, birçok alanda uzmanlık ve becerileri vardır.
  • Gerçek müşteriye ulaşmakta bilgili ve becerilidirler.
  • Odağında daima insan vardır, iletişimi güçlü, etik değerleri yüksektir.
  • Sektörde en iyilerle çalışırlar.
  • Çalışanlarının kendisiyle birlikte kazanmasını sağlar, paylaşmayı bilirler.
  • Etrafında olup-biteni dikkatle izler, fırsatları yakalar ve atak yaparlar.
  • Adildirler.

Günümüz dünyasında, insanlığın sahip olduğu bütün bilginin miktarı, her 10 saatte bir, ikiye katlanmaktadır. Böyle bir dünyada, bir kişinin ortaya koyacağı yenilik, ilkel kalabilir. Yeni çağda gerçekleşen yenilikler, daha komplike, daha karmaşık ve daha dinamik bir yapıdadır. Yeni bir girişim, bir kişinin fikri ile başlamakta, ancak sonrasında profesyonel büyük bir ekip, büyük bir finansman, büyük bir reklam kampanyası ve diğer çok çeşitli unsurlarla desteklenerek, refah seviyesi yüksek olan toplumlarda ortaya çıkmakta ve buradan tüm dünyaya yayılmaktadır. Tabi büyük bir yeniliğin, refah düzeyi düşük ülkelerin, ayrıcalıklı kesimlerinde de ortaya çıkması da söz konusu olabilir. Ancak bir yeniliğin, büyük bir pazara sahip olmakla geçerli olacağı ve hayatta kalacağı unutulmamalıdır.

Oyun pazarının hacmi 365 milyar dolara yükselecek

“İndirilen uygulamaların şampiyonu oyun kategorisi”

We Are Social 2021 verilerine göre, dünyada en çok indirilen uygulamalar içinde mobil oyunlar birinci sırada yer alıyor. 2020’de 175 milyar olan küresel oyun pazarının 365 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. 

We Are Social’ın Hootsuite ile birlikte hazırladığı küresel ölçekli 2021 Dünya Dijital Raporu’na göre, insanlar günde yaklaşık 7 saatini internet geçiriyor.  Günde ortalama 3,5 saat televizyon izleniyor, sosyal medyada 2,5 saat vakit geçiriliyor ve ortalama 1 saat de oyun oynanıyor. İnternet erişimin yüzde 92,6 oranında mobil telefonlar aracılığıyla sağlandığı dünyada, en çok indirilen uygulamalar içinde mobil oyunlar ilk sırada yer alıyor.

5 yılda yüzde 108 büyüyecek 

Mobil oyunlara gösterilen ilgi, oyun pazarının büyümesini ivmelendiriyor. Yatırım danışmanlığı hizmeti veren ARK tarafından hazırlanan rapora göre, 2020’de 175 milyar olan küresel oyun pazarı 2025’e kadar yaklaşık 365 milyar dolara yükselecek. 2020 itibarıyla 2,7 milyar olarak belirlenen mobil oyuncu sayısının ise 2023 yılında 3 milyarı geçmesi bekleniyor.

Orta Doğu ve Afrika pazarında lideriz

Küresel oyun pazarının 2020’de bir önceki yıla göre dört kat büyüdüğüne dikkat çeken IFASTURK Eğitim, Ar-Ge ve Destek Kurucusu Mesut Şenel, “Önümüzdeki 5 yılda küresel oyun pazarının 175 milyar dolardan 365 milyar dolara ulaşması beleniyor. Güvenli İnternet Merkezi’nin Dijital Oyunlar Raporu’na göre, sektörün ekonomik büyüklüğü bölgesel bazda değerlendirildiğinde Türkiye’nin Orta Doğu-Afrika pazarında lider konumda yer aldığını görüyoruz. Oyun sektörünün ülkemizdeki gelişimine katkı sağlamak için gerekli tüm desteği veriyoruz. Yenilikçi fikirleriyle oyun dünyasına katkı sunmak isteyen girişimcilerin devlet desteklerinden, teşviklerden faydalanmaları için uzman kadromuzla her aşamada yanlarındayız.” bilgisini verdi.

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü medikal tekstille ihracatını katlıyor

Hazır giyim ve tekstil sektörü öngörülebilir döviz kuru istiyor

Ege Giyim Sanayicileri Derneği’nin (EGSD) pandemide tedarik sektörünü ele aldığı panele Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) Başkanı Burak Sertbaş katıldı. Toplantının moderatörlüğünü ise EGSD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Okay Şimşek yaptı.

Toplantının açılışında bir konuşma yapan EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul, EGSD’nin 29 yıldır sektörün nabzını tutmaya devam ettiğini söyledi. Bu dönemde tedarik sektörümüz ile bir araya gelmek istediklerini söyleyen EGSD Başkanı Ertuğrul, korona virüs nedeniyle etkinliklerin sanal ortama taşındığı bu süreçte, sanal ticaret heyetleri, sanal ortamda gerçekleştirilecek ticari faaliyetler ve fuarların yeni fırsatlar doğurduğunu söyledi.

2020 yılının Pandeminin etkisi ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hazır giyim ve tedarik sektöründe beklenmedik etkiler yarattığını söyleyen Ertuğrul, “Haziran ayından sonra ihracatımız olumlu yönde ivme göstermiş olsa da ekosistem içerisindeki bir alanda yaşanan sorunlar sektörün geneline yansımaktadır. Pandemi sürecinde Pazarda yaşanan daralma, döviz hareketliliğinin sektörümüze yansımaları ve iplik fiyatlarındaki artışın tedarik zincirindeki etkisini konuşacağımız bugün de sektörümüzün önemli temsilcilerini ağırlamaktan ve bu konulardaki düşüncelerini öğrenmekten memnunuz” diye konuştu.

Teknik tekstil ihracatı 3 milyar dolara ulaştı

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye geneli teknik tekstil ihracatının 2020 yılı Ocak – Aralık döneminde yüzde 76 artarak 3 milyar dolara ulaştığını, Ege Bölgesi’nde ise teknik tekstil ihracatının yüzde 98 artarak 194 milyon dolara yükseldiğini açıkladı.

“Teknik tekstil ihracatımız ve bu konudaki alt yapı çalışmalarımız artarken 2014 yılında kurduğumuz ve öncelikli çalışma alanları koruyucu, medikal ve sportif teknik tekstiller olan Teknik Tekstiller Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin bu süreçte önemi daha da arttı. TEKSMER’in öncelikli alanlarının pandemi sürecinde öne çıkan ürün grupları ile kesişmesi Bölgemiz teknik tekstil üretim ve ihracatı için avantaj sağladı.”

EİB sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeyle yükseliyor

Tekstil ve konfeksiyon sektörlerinde pandeminin de etkisiyle teknik tekstil dışında yükselen diğer iki önemli trendin sürdürülebilirlik ve dijitalleşme olduğuna değinen Eskinazi, Ege İhracatçı Birlikleri’nin 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan ettiğini hatırlattı.

“Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik Komitemiz, korona virüse rağmen dijital ortamda yoğun bir mesai yaptı ve “Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik Manifestosu”nu oluşturdu. Manifestomuz bundan sonraki süreçte sürdürülebilirlik ilgili çalışmalarımız için bir yol haritası niteliğinde olacak. Sürdürülebilirlik ile ilgili ulusal ve uluslararası ağlara dahil olarak aktif görevler almayı planlıyoruz. Bu amaçla 2019 yılında Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilirlik ile ilgili en büyük inisiyatifi Global Compact’a Ege İhracatçı Birlikleri olarak üye olduk. Dijitalleşme alanındaki gelişmeler ise uzak pazarları yakın hale getirdi. 2020 yılında düzenlediğimiz sanal fuarlar ve sanal ticaret heyeti organizasyonlarıyla yeni ticari bağlantılar gerçekleştirdik. İhracatçılarımız, 2020 yılı başında akıllarından bile geçirmedikleri ülkelere dijitalleşme sayesinde ihracat yapar hale geldi.”

Türk pamuğu GDO’suzdur – GMO Free olarak markalaşmıştır

Hammadde fiyatlarına da değinen Jak Eskinazi, pamuk fiyatlarının artmaya devam ettiğini, iplik ve kumaş temininde ciddi sıkıntılar yaşandığını sözlerine ekleyerek “Örneğin, Amerikan pamuğuna uygulanan %3 verginin bu süreçte kaldırılması isabetli bir karar olacaktır.” şeklinde sözlerini noktaladı.

Öngörülebilir döviz kuru beklentileri olduğunu söyleyen Eskinazi, “Sürdürülebilirliği gündemimize aldığımızda bir adım öne çıkarız, Avrupa’da karbon ayak izi vergileri başlayacak. Tedbirimizi şimdiden almalıyız. Türk pamuğu tamamen GDO’suzdur – GMO Free olarak markalaşmıştır, bunu tüm dünyaya tanıtıyoruz, İzmir’den açılan roro seferleri mesafeleri kısaltıyor, navlun konusunda sektörümüz için büyük avantaj sağlayacaktır. Ürün tedariğinin zorlaştığı bu dönemde sanayicilerimizin işbirliği içerisinde çalışacağına ve süreçten güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

Tüketicilerin yüzde 60’ından fazlasının tercihi çevre dostu ürünler

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, pandemiyle birlikte küresel hazır giyim perakende devlerinin tedarik zincirlerini yeniden gözden geçirmeye başladığını söyledi.

“Bu yeniden değerlendirme neticesinde hâlihazırda Uzak Doğu ülkelerinin domine ettiği tekstil ve hazır giyim üretiminin Türkiye’ye kayması beklentisi de oluştu. Bu beklentide Türkiye’nin stratejik konumu ve üretimdeki yetkinliğinin payı büyük. Burada karşımıza çıkan kapasite sorunu olabilir. Bu sorunu aşmanın tek yolu ise yatırım. Öngöremediğimiz kurlar, bizleri yatırım konusunda karar verme konusunda da sıkıntıya düşürüyor. Pandemi sürecinde pazarda yaşanan daralmayla ilgili değinmek istediğim bir diğer konu değişen tüketim alışkanlıkları. En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa’da da durumun aynı şekilde olması, kapanmaların olması, insanların evden çalışması gibi sebeplerle, giyime olan talep azalmış durumda. COVID-19 sürecinde tüketicilerin tekstil ve hazırgiyim ürünlerinde sürdürülebilirlik konularına daha sıkı şekilde entegre olduğu gördük. McKinsey & Company tarafından yapılan araştırma tüketicilerin %60’ından fazlasının çevre dostu ürünleri tercih ettiklerini gösteriyor. Tüketiciler biz üreticileri sürdürülebilir, çevre dostu ürünler yapmamız yönünde zorluyor.”

Hammadde ve navlun fiyatları ihracatçıları zorluyor

Bütün hazır giyim ihracatçılarının ortak probleminin düşük kur ve bunun karşısında yükselmeye devam eden iplik ve kumaş fiyatları olduğunun altını çizen Sertbaş şöyle devam etti:

“Özellikle organik kumaş olmak üzere, her türlü pamuklu, polyester, bambu ve viskon içerikli örme kumaşların temininde ciddi zorluk yaşamaktayız. Hammadde fiyatlarındaki artış bazı firmalarda üretimi durma noktasına getirdi. Bazılarında ise müşterilerden sipariş iptalleri gelmeye başladı. Navlun fiyatlarında yaşanan artışlar firmaların maliyetini artırıyor. Diğer taraftan işçilik ve enerji giderleri gibi temel girdi maliyetlerimiz de arttı. Ama bu artışları fiyatlarımıza yansıtamıyoruz. Alıcılar bunu kabul etmiyor. Hammadde fiyatlarında görülen artışlar tedariki zorlaştırırken, doların düşüş trendinde olması ise fiyatta rekabetçiliği zorlar hale geldi. Hem ihracatta hem de iç piyasada fiyat istikrarı sağlanamamaktadır. Kurlar yüksekken hammadde alan üreticiler, şu anda ürettikleri ürünleri düşük kurla ihraç etmek zorunda. Ocak ayı ihracat rakamlarımız artış gösterdi, ancak kur oynaklığı ve hammadde fiyatlarındaki artış devam ederse, 2021 ihracat hedefimizi gerçekleştirme konusunda sıkıntı yaşayacağız.”

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü pandemiye rağmen ihracatta ilk üçte

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün pandemiye rağmen Türkiye genelinde 17,1 milyar dolar ihracat yaparak otomotiv ve kimya sektörlerinin ardından üçüncü büyük sektör olduğunu açıklayan Burak Sertbaş, “Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği olarak ise 1,3 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek geçen yılki ihracat seviyemizi koruduk. Bunda özellikle medikal ürünlerin payı büyük. En fazla artış pandeminin etkisiyle medikal teknik tekstil ürünlerinde gerçekleşti. Türkiye geneli medikal tekstil ihracatımız yüzde 2.204 artarak 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşti, bu süreçte Ege’den yaptığımız medikal teknik tekstil ihracatı ise 92 milyon dolar oldu. Medikal teknik tekstil ihracatının artışında cerrahi elbiseler ve maskeler asıl payı oluşturdu. Maske ve cerrahi elbise ihracatındaki hibe şartının kaldırılmasıyla medikal tekstil ihracatımızı daha yukarılara çekebiliriz.” diye konuştu.

Panelde İZTO Meclis Başkan Yardımcısı İrfan Erol, EBSO Meclis Üyesi Fatih Güven ve Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özpehlivan da görüşlerini dile getirdi.

Siber dolandırıcılar kısa mesajlar aracılığıyla dolandırıcılık peşinde

Kısa mesajla gelen tehdit

Pandemi ile birlikte hayatımıza giren eve kapanma süreci, e-ticareti hiç olmadığı kadar öne çıkardı. Siber suçlular kurguladıkları SMS‘ler (kısa mesajlar) yoluyla insanları kandırmayı amaçlıyorlar. Cep telefonlarına gönderdikleri sahte kargo bildirimlerini tıklatarak  kullanıcıların kimlik bilgilerine erişmeye, gerçek olmayan vaatlerle onları dolandırmaya  çalışıyorlar.

Siber güvenlik kuruluşu ESET, dolandırıcılık amacıyla atılan aldatıcı SMS’lere dikkat çekti. 

Bu günlerde çok fazla çevrimiçi alışveriş yapıyoruz ve teslimat bildirimleri birbiriyle karışabiliyor. Yapılan alışverişlerin ardından, önce gönderimler ile ilgili bilgilerin yer aldığı kısa mesajlar sonrasında da kargo teslimatları ile ilgili bildirimler geliyor. Bazen kargodan herhangi bir teslimat beklemesek bile dolandırıcılar o kadar inandırıcı bağlantılar ya da teklifler sunuyorlarki linke tıklayıp daha fazla bilgi edinme isteğine kapılıyoruz.

Kendilerine kargo şirketi süsü veriyorlar

ESET araştırmacıları son zamanlarda, sözde kargo şirketlerinden gelen SMS kimlik avı (smishing olarak da biliniyor) dolandırıcılığında bir artış olduğunu fark etti.

Siber dolandırıcılar gönderdikleri bu tür mesajlarla kurbanlarını bağlantıya tıklatmayı amaçlıyorlar. Manipülasyon konusunda çok iyi olan dolandırıcılar kendilerini sürekli olarak yeniliyorlar. İnsanlara ikinci kez düşünme fırsatı vermeden istediklerini yaptırmak üzere yeni teknikler geliştiriyorlar. E-posta kimlik avı yöntemine alışıldığı için birçok insan bu e-postalara karşı önlemler almaya başladı. Ancak SMS kimlik avı mesajları, bu kadar gündemde değil. Bu nedenle, suçlular bu mesajları kendi yararına kullanabiliyor.

Tıklamak için acele etmeyin

ESET araştırmacısı Jake Moore artan tehditleri inceleyerek şu uyarılarda bulundu: Bu mesajların sıklığı ve mesajlardaki yaratıcılık giderek artıyor. Sizi korkutma amacı taşıyan, büyük bir indirim sunduğunu iddia eden ve hemen harekete geçmenizi isteyen mesajlar geldiğinde bir kez daha düşünün. Duygularınızı etkileyen mesajlar, farkına varmadan sizi manipüle eder. Tıklamak için acele etmeyin. Gönderici bilgilerini kontrol edin, size sunulan bir teklifin bir kargo şirketinden gelip gelmeyeceğini düşünün. Olmayacak cazip tekliflere aldanmayın.  Size özel, bankacılık işlemlerinde kullanılabilecek bilgileri, şifre ve parolalarınızı, kredi kartı bilgilerinizi paylaşmayın.