Kurumlarda Bireysel Hafızanın Önemi

Her toplumun en büyük gücü, kendi insan kaynağıdır. İlk olarak, annenin kültürel birikimi ile etkilenip ve şekillenmiş lider, yönetici ve bireylerin sahip oldukları güç; çok ayrı ve özel bir öneme sahiptir. İnsanı tanıtarak, dikkatlerin hafıza üzerine çekilmesini; lider, yönetici ve bireylerin geleceği, nasıl ve hangi güçleri kullanarak şekillendirmeyi başardıklarını, bu makale ile bir nebze olsa ortaya koymayı ve bunu değerli okuyucularımıza sunmayı amaçladım.

Genellikle psikoloji bilimi alanında ele alınan bu konular artık sosyal bilimlere de hızlı bir şekilde nüfuz etmiş durumdadır. Hatta ve hatta günlük sohbetlere bile konu olmakta ve hayatın her alanına girmiş durumda bulunmaktadır. Bu makaleyi yazmama neden olan hafıza konusu; canlı ve insan kavramıyla bir aradadır. Bu terimlerin tanımını ortaya koymak elbette ki gereklidir. Canlı; Termodinamiğin 2. Kanunu ile açıklanmaktadır. Buna göre canlı; dışarıdan aldığı enerjiyi kullanarak, dışarıya ısı veren oluşumlar olarak tanımlanmaktadır. İnsan ise; 5 duyu ile hissedilen, bilinen, görünen, tanıdık olan, kaybolmayan, sürekli ortada duran ve sosyal ilişki kurulabilen canlılar olarak tanımlanmaktadır. Hafızanın ise bir enerjik varlık olarak, aynı zamanda diğer enerjik varlıklar olan; akıl, düşünce ve dikkat ile beraber, maddesel bedenle birlikte, insana teçhiz edilmesi şeklinde ifade edilmektedir. Eğer hafızamızı tanıyabilirsek, aynı zamanda kendimizi ve etrafımızdaki başkalarını da tanımış olacağız.

Hayat, yaşanmış anların birikiminden ibarettir, hafızamız da bu anlardan oluşmaktadır. Anlar hızla akıp gittikçe, hayatın garip bir şey ve yaşamanın ise ne kadar güzel olduğunu söyleyebiliriz. Kişi, etrafında neyin olduğuna dikkat kesilerek, gözlem yapar ve bunun sonucu olarak bir deneyim kazanıp, kendi vücuduna kaydeder ve böylece bu konuda bireysel bir hafızaya sahip olur. Evet, vücuduna kaydeder dedim. Son bilimsel çalışmalar gösteriyor ki: Bilgilerimiz sadece beynimizde ve hafızamızda kaydedilmiyor, tüm vücut bu amaçla gerektiği kadar kullanılıyor. Kişi; inançları, neden haritaları, varsayımları ve açık inanışları ile hafızasında olan bir bilginin işlemesini kolaylaştırır. Bu ise sonuç olarak, bireyin ortaya bir davranış koymasına neden olur.

Her deneyim, kişinin kendisinde, bir hafıza oluşturur. Hafıza ise; öğrenmenin, becerinin ve yaratıcılığının ortaya çıkmasına neden olarak, geleceği planlar. Hafızamızda, geçmiş deneyimler vardır. Ne kadar ilginçtir ki biz de kendi hafızamızda, kendi vücudumuzda olan geçmişi, istesek de değiştiremiyoruz, o orada kalmaya devam ediyor. Yine o kadar ilginçtir ki geçmişlerle dolu hafızamız bize, gelecekteki gerçeğimizi tamamen değiştirme ve inşaa etme gücünü veriyor. İnsanın geçmişi değiştirme gücünün olmaması çok hüzün verici ama geleceği şekillendirme gücünün, eline verilmiş olması yani kendisine karşılıksız bir şekilde sunulmuş olması, çok daha büyük bir güç ve çok daha değerli değil midir? İnsan geçmişte yaşadığını, dönüp tekrar yaşamayı merak edebilir hatta bunu gerçekten isteyebilir. Geçmişi tekrar yaşamak, eski bir sakızı yeniden çiğnemek gibi şüphesiz pek tatsız olacaktır. Ancak şu bir gerçektir ki; bize cazip olan anılarımızı, daha güzel bir şekilde, yeni anılar olarak gelecekte yaşayabilmek elimizde olup, bu bize karşılıksız olarak verilmiş, pek de farkında olmadığımız büyük bir armağandır. Geçmiş anılarımızı, yenileriyle tazelemek ve değiştirmek, tamamen bizim elimizde ve bizim inisiyatifimizdedir. Bu açıdan düşünüldüğünde, bir hatayı aynen tekrarlamamak, kendi elimizde olan bir şeydir.

Yapılan araştırmalar; bir kişinin verdiği tüm kararlarının, %60 kadarını, bilinçaltında vermiş olduğunu ortaya koymaktadır. Yani verdiğimiz kararların çoğundan haberimiz yoktur. Diğer bir ifadeyle; düşünerek vermiş olduğumuz, yani bilinçli olarak vermiş olduğumuz kararların toplam oranı ise %40’tır. Öğrendikçe ve hafızaya bilgi koydukça, düşünerek verdiğimiz kararların oranı ve sayısı artmaktadır. Birey devamlı bir gelişme içindedir ve ortaya koyduğu davranışlar ile sürekli bir şekilde kendini ispat etmeye çalışmaktadır. Düşüncelerimiz, hayattaki çalışma ve başarılarımız için temel olan bir noktadır. Kendi zihninizi kontrol altında tutarak, gelecek gerçeğinizi tamamıyla hayalinizdeki gibi, değiştirme ve gerçekleştirme gücüne sahip olursunuz. Bu bir anlamda, sizin mutluluğa giden yolunuz demektir. Çünkü mutluluk; çocukluk anılarının tatmin edilmesidir.

Hatırlama, zihnin işlevlerinden biridir ve bu yeteneğe sahip olarak dünyaya geliriz. Zihninizi kullanma yeteneği, size büyük bir avantaj sağlar. Zihniniz, her durumda, size harikalar yaratabilme gücünü verebilir. Bir kurum, mutluluğun her şekline katkıda bulunacak, ürün ya da hizmet sunduğu ölçüde başarılıdır. Kurumlar, ellerindeki projeleri yapmak için gerekli bilgiye sahip olan personeli işe alır ve genellikle yeni personelin, ne öğrenebilir olduğuna dikkat etmezler, sadece ne bildiğine bakarlar. Çok ilginçtir ki; kurumlarda en bilgili olan kişiler, genellikle en az öğrenme fırsatının olduğu görev ya da pozisyonlarda bulunurlar. Bu kurumlar açısından, acı bir gerçektir. Temel yönetim süreçleri, karmaşık ve gizemlidir. Yönetim aşamalarının her birinde, çok belirsiz olan bilgilerle çalışılır ve bu aşamalarda hiç de açık olmayan zihinsel süreçler kullanılır.

Artık günümüzün yeni çalışan tipi; değişimin hızına yetişebilen, yaratıcılık gücüne sahip olan, ortaya atılan sorulara klasik cevaplar yerine, cezbedici ve hayranlık uyandıran, uygun ve sürpriz cevaplar bulabilen birey tipidir. Yeni şeyler söylemelisiniz. Yeni şeyler söyleyebilmek ise ancak bilim yapmakla mümkün olur. Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden ve sadece rahat yaşama yollarını aramakla, asla bilim sahibi olamazsınız. Kurumlarda bulunduğu yere yakışmayan kişiler, öyle pek mutlu olamazlar, kişisel doyuma da ulaşamazlar, hatta ve hatta durmadan etraflarına zarar verici olumsuz duygular ve davranışlar yayarlar. Bilim sahibi olmak, akılcı bir şüphecilik içinde; araştırma, inceleme, gözlemleme, deneyimleme, okuma ve dinleme sonucu öğrenim kazanmakla gerçekleşir. Bir şeyi söylemenin ya da bir şeyi yapmanın milyonlarca şekli olduğunu asla unutmayınız. Kurumların fikirleri olmaz, insanların fikirleri olur. Kurumlarda her zaman işleri, daha iyi ve daha hızlı yapabilmenin, mutlaka ve mutlaka bir yığın yolu vardır. Bu yola sizi, ancak bilim götürür.

Daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak için yazmış olduğum “Organizasyonlarda Bireysel Hafıza” kitabını aşağıdaki linkten indirebilir ve okuyabilirsiniz.

https://www.gozdemert.com/ebook/BH.pdf

Ücretsiz GLOBAL TİCARET İSTİHBARAT (Global Trade Intelligence) EĞİTİMİ 4 Şubat 2021 Perşembe Saat 14:00’te BuyerNetwork Webinar Kanalı’nda.

Yönetici Okulu serimizin bu haftaki bölümünde Intelcon Global Genel Müdürü Sn. Sinan TUTUMAN bizlerle olacak.

GLOBAL TİCARET İSTİHBARAT EĞİTİMİeğitimi ile mesleki gelişiminiz için zaman ayırın. Eğitim sonunda birçok hediye fırsatı elde edeceğiniz bu programı kaçırmayın.

GLOBAL TİCARET İSTİHBARAT (Global Trade Intelligence) EĞİTİMİ / Ücretsizdir.

• Yeni dünyada dış ticaret trendleri

• Pandemi sonrası dış ticaretin seyri

• Gelecekte avantajlar ve dezavantajlar

• Dış ticarette bilişimin kullanımı

• Dış ticarette veri yönetimi

• Pazar ve müşteri istihbaratı

• İlişki geliştirme ve pazara giriş

B2B TİCARET İÇİN TIKLAYINIZ.

Eğitime katılmak için ilk adım BuyerNetwork.net İş ve Ticaret Platformu’na ücretsiz giriş yapın. Platform içerisinde Webinar Portalına girin. Erişim kodunuz profil sekmeniz yer almaktadır. Ücret ödemeden eğitimi izleyebilirsiniz.

Eğitim öncesinde Buyer Network Forum kısmından yüzlerce eğitim klasörüne erişebilirsiniz. Dilerseniz kurumsal pazarda B2B ticaret portalından ticaret.buyernetwork.net   ürün ve hizmet ilanlarınızı (alım talebi veya satış ) 1 dakika içerisinde girebilirsiniz.

Her eğitim sonunda kazanacaksınız:
🎁 10 firmaya  Lojistik depo raf üreticisi RAFTURK ve ÜNSPED Gümrük Müşavirliği katkılarıyla 2021 yılı Basılı Satınalma Dergi Aboneliği,
🎁 2 kişiye Prof. Dr. Murat Erdal‘ın ‘Entegre Lojistik Yönetimi’ veya ‘Satınalma & Tedarik Zinciri Yönetimi’ kitapları hediye.

🔗 Eğitim Linki: webinar.buyernetwork.net
📆 Tarih: 4 Şubat 2021 Perşembe
⏰ Saat: 14.00

Gerçekleşen tüm eğitimleri Buyer Network Webinar Portalı Geçmiş Yayınlar sekmesinden izleyebilirsiniz.
https://webinar.buyernetwork.net/gecmis-yayinlar/

 

Kamu İhale Kurulu Emsal Kararları

Anahtar Kelimeler; Belgelerin sunuluş şekli, belgelerin teyidi

Konu: İhaleye katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin sunulan belgelerin veya bu belgelerde yer alan bilgilerin, EKAP üzerinden veya kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden temin edilebilmesi veya bu bilgilerin teyidinin yapılabilmesi durumunda, bu belgeler için belgelerin sunuluş şekline ilişkin şartlar aranır mı?

İtirazen Şikayet Gerekçeleri; İlgili idarenin İhale komisyonu tarafından ihale dışı bırakılan firma; tekliflerinin, sundukları iş bitirme belgesinin İdari Şartname’nin 7.7.1’inci maddesine uygun olarak “belgelerin aslının veya aslına uygunluğu noterce onaylanmış örneklerinin” sunulmadığı gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakıldığı, ancak İdari Şartname’nin ve Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Belgelerin sunuluş şekli”ne ilişkin maddeleri çerçevesinde, fotokopi olarak sundukları iş deneyim belgesinin EKAP’tan teyidi yapılabilen nitelikte bir belge olduğu ve anılan düzenlemeler gereği bu tip belgelerde, belgelerin sunuluş şekline ilişkin şartların aranmaması gerektiği ve tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasının ihale dokümanına ve mevzuata aykırı olduğu iddia edilmektedir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 19.02.2020 tarih ve 2020/UY.II-377 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararı’na göre; İhaleye katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin sunulan belgelerin veya bu belgelerde yer alan bilgilerin, EKAP üzerinden veya kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden temin edilebilmesi veya bu bilgilerin teyidinin yapılabilmesi durumunda, bu belgeler için belgelerin sunuluş şekline ilişkin şartlar aranmayacağı, … Şirketi tarafından iş deneyimini tevsiken sunulan belgenin EKAP sistemi üzerinden 27.12.2017 tarihli olarak düzenlendiğinin belge üzerinde yer verilen ibareden anlaşıldığı, EKAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada da anılan belgenin EKAP’a kayıtlı bir belge olduğunun ve sunulan belge ile EKAP’ta kayıtlı belge üzerinde yer verilen bilgilerin birbiri ile uyumlu olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla idarece başvuru sahibine ait teklifin sunulan iş deneyim belgesinin “belgelerin aslının veya aslına uygunluğu noterce onaylanmış örneklerinin” sunulmadığı gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakılması işleminin mevzuata uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

Kaspersky, 2021 yılı gizlilik tahminlerini paylaştı

2020, dijital hizmetlerin ve altyapının önemini ve değerini benzeri görülmemiş bir şekilde ortaya çıkardı. Uzaktan çalışmanın yükselişi ve tüketici alışkanlıklarındaki küresel değişimden, internet eğlence hizmetlerinin elde ettiği devasa kârlara kadar bağlantılı altyapının toplumun günlük işleyişinde ne kadar önemli hale geldiğine şahit oluyoruz.

Peki bütün bunlar mahremiyet için ne anlama geliyor? Kaspersky, 2020 yılında insanların dijital hizmetlere erişim ve kolaylık sağlamak karşılığında mahremiyetlerini takas etme noktasında istek ve davranışlarının değiştiğini tespit etti. Kaspersky, 2021 yılına dair gizlilik perspektifinden bazı öngörülerini paylaştı:

  1. Akıllı sağlık cihazları üreticileri giderek daha çeşitli veriler toplayacak ve bunları çeşitli şekillerde kullanacak.

Kalp atış hızı monitörleri ve adım sayaçları, en ucuz akıllı sağlık bandı modellerinde bile standart olarak sunuluyor. Bununla birlikte daha fazla giyilebilir cihaz, beraberine bir oksimetre ve hatta EKG ölçüm fonksiyonuyla gelerek olası kalp atış hızı sorunlarını sağlığınız üzerinde olumsuz etkiye neden olmadan önce tespit etmenize yardımcı oluyor. Kaspersky, sıradaki en olası adayların başında vücut ısısı olacağını düşünüyor. Vücut sıcaklığı günümüzde gerçek bir halk sağlığı sorunu haline geldiğinden, sağlık görevlileri bu veri havuzuna bir an önce ulaşmak isteyecektir. Ancak unutulmamalıdır ki kalp atış hızı ve aktivite verilerinin yanı sıra gen dizilimi de daha önce mahkemelerde delil olarak kullanıldı. Akıllı vücut tartıları, glikoz seviyesi izleyicileri, tansiyon monitörleri ve hatta diş fırçaları gibi daha akıllı sağlık cihazları nedeniyle pazarlamacılar ve sigortacılar açısından paha biçilmez değeri olan devasa miktarda veriye sahipsiniz.

  1. Tüketici mahremiyeti bir değer önerisine dönüşecek ve çoğu durumda bir maliyeti olacak.

Sınırsız veri toplamanın tehlikelerine ilişkin kamuoyu bilinci artıyor ve serbest piyasa da bunun farkına varıyor. Apple, Facebook ile kullanıcılarının gizliliğini koruması gerektiğini konusunda açık bir şekilde karşı karşıya geldi. Mesajlaşma uygulamaları uçtan uca şifreleme için düzenleyicilerle boğuşuyor. İnsanlar, en azından mahremiyet vaadine sahip hizmetleri seçmeye ve hatta bunlar için ödeme yapmaya giderek daha istekli hale geliyor. Güvenlik tedarikçileri gizlilik bilincini teşvik ediyor, bunu gizlilik odaklı ürünlerle destekliyor. Örneğin DuckDuckGo gibi temelinde gizlilik olan hizmetler, verilerinizin kontrolünü size bırakırken sürdürülebilir bir iş modeline sahip olabileceklerini gösteriyor. You.com gibi girişimler, Google benzeri izleme araçları olmaksızın Google benzeri bir deneyime sahip olabileceğinizi iddia ediyor.

  1. Hükümetler, büyük teknoloji şirketlerinin veri istiflemesini kontrol altına almak için daha fazla regülasyon uygulama yoluna gidecek.

Büyük teknoloji şirketlerinin sahip olduğu kişisel veriler, hükümetler için bir altın madenine dönüştü. Daha verimli ulaşım sağlamak için coğrafi verileri kullanmaktan çocuk istismarıyla mücadelede bulut üzerindeki fotoğrafları taramaya, hatta özel konuşmalara göz atmaya kadar bu veriler pek çok farklı şekillerde kullanılabilir. Ancak özel şirketler bunu paylaşmaya pek hevesli gözükmüyorlar ve bu konudaki gelişmeleri izleyeceğiz.

  1. Veri şirketleri, davranışsal analiz makinesini beslemek için her zamankinden daha yaratıcı ve hatta bazen daha müdahaleci veri kaynakları bulacaklar.

Bazı davranışsal analitik veri kaynakları günümüzde çok yaygın. Bunlar size yeni ürün tavsiye etmek için en son neler satın aldığınıza bakmaktan kredi temerrüt riskini hesaplamak için gelir ve harcama bilgilerinizi kontrol etmeye kadar geniş bir alana uzanır. Peki, iş toplantılarına katılımınızı izlemek ve buradaki performansınızdan hareketle yıllık ikramiyenize karar vermek için web kameranızdaki verileri kullanmak isterlerse ne olacak? Kahve üreticisi ne tür bir reklamın sizi satın almaya yönlendirdiğini ölçmek için sosyal medyada yaptığınız çevrimiçi testleri kullanırsa, müzik listenizdeki beğendiğiniz şarkılara göz atarsa? Telefonunuzu ne sıklıkla şarj ettiğinizin kredi derecelendirme skorunuzda bir karşılığı olabilir mi? Bu senaryoları halihazırda zaten görüyoruz, ancak pazarlamacıların ve bazı veri uzmanlarının önümüzdeki yıl yapay zekayla yeni bağlantılar keşfetmede daha yaratıcı olması bekleniyor. Bunun sonucu harekete geçmeden önce her hareketi tartmak zorunda kalmak olacak. Cyberpunk 2077 kahramanınızın cinsiyetini ve oyun tarzını (gizli veya açık saldırı) seçmenin, gerçek hayatınızdaki bazı bilinmeyen faktörleri bir şekilde etkileyeceğini hayal edin. Bu oyunu oynama şeklinizi değiştirir miydi?

  1. Çok taraflı hesaplamalar, farklılaşmış gizlilik ve birleşik öğrenme, sınır bilgi işlemin yanı sıra daha geniş çapta benimsenecek.

Bunların hepsi kötü haber değil. Şirketler gerçekte hangi verilere ihtiyaç duydukları konusunda daha bilinçli hale geldikçe ve tüketiciler kontrolsüz veri toplamaya karşı geri adım attıkça, daha gelişmiş gizlilik araçları ortaya çıkıyor ve daha geniş çapta benimseniyor. Donanım açısından bakıldığında, daha güçlü akıllı telefonlar ve Google Coral, Nvidia Jetson, Intel NCS gibi daha özel veri işleme donanımlarının piyasaya uygun fiyatlarla girdiğini göreceğiz. Bu, geliştiricilerin sizden şirkete aktarılan veri miktarını önemli ölçüde sınırlayarak bulut yerine cihazda sinir ağları çalıştırma gibi süslü veri işleme yapabilen araçlar oluşturmasına olanak tanıyacak. Yazılım açısından bakıldığında Apple, Google ve Microsoft gibi şirketler, verileri kullanmaya devam ederken insanlara katı (matematiksel anlamda) gizlilik garantileri vermek için farklı gizlilik tekniklerini benimsiyor. Federe öğrenme, kullanıcıların paylaşamayacağı ve şirketlerin depolayamayacağı kadar özel olduğu düşünülen verilerle uğraşmak için başvurulacak yöntem haline gelecek. OpenMined gibi daha eğitici ve ticari olmayan girişimlerle çevrelenen bu yöntemler, çığır açan işbirliklerine ve sağlık hizmetleri gibi mahremiyet açısından yoğun alanlarda yeni sonuçlara yol açabilir.

Kaspersky Gizlilik Uzmanı Vladislav Tushkanov, şunları ifade ediyor: “Son on yılda ve özellikle son birkaç yılda mahremiyetin hükümet, kurumsal ve kişisel çıkarların kesişme noktasında nasıl sıcak bir konu haline geldiğini, farklı yönlere sürüklendiğini ve hatta bazen çatışmaya yol açtığını gördük. Daha genel bir ifadeyle, önümüzdeki yılın toplum olarak, hükümetler ve şirketler tarafından veri kullanımının gizlilik garantilerine ve bireysel haklara saygıya dayalı olduğu bir dengeye yaklaşmamıza yardımcı olacağını umuyoruz.”

McKinsey’den Paydaş Kapitalizmi Raporu

McKinsey & Company, ‘Paydaş Kapitalizmi’ raporunu yayınladı. İş dünyasında yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği raporda; paydaş kapitalizminin hem gündeme geliş nedenleri hem de iş liderleri için sunduğu olumlu değişim fırsatları anlatılıyor. Paydaş kapitalizmini benimseyen şirketlerin kârlılığının ve şirket değerinin artığına dikkat çeken McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi; “Burada önemli olan, şirketlerin somut ve ulaşılabilir hedefler koyarak çalışmaya başlaması, elde edilen sonuçların düzenli olarak bağımsız kurumlarca ölçülmesi ve paydaşlara sunulmasıdır. Bugün tüketiciler ve genel olarak toplum, iş dünyasından daha fazlasını bekliyor. Bu beklentiye samimiyetle cevap veren şirketler de başarılı sonuçlara imza atıyor” dedi.

Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, bu yıl ellincisi düzenlenen Davos Zirvesi’nde gündeme gelen paydaş kapitalizmi konusunu ele alan bir rapor yayınladı. ‘Paydaş Kapitalizminin Durumu’ başlıklı raporda, Dünya Ekonomik Forumu Kurucu Başkanı Dr. Klaus Schwab tarafından yıllar sonra yeniden gündeme getirilen bu kavrama neden ihtiyaç duyulduğu ele alındı. İş dünyasında yaşanan gelişmelerin detaylı şekilde değerlendirildiği raporda; paydaş kapitalizminin iş liderleri için olumlu bir değişim fırsatı sunduğu vurgulanıyor. McKinsey, paydaş katılımını gerçekleştirmeyi hedefleyen şirketlere rehberlik edecek 5 ilkeyi paylaşıyor. Bunlar; yönetim kurulunu sürece dahil etmek, çevresel hedefler belirleyip takip etmek, tüm tedarikçilerin gelişimi için çalışmak, tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılarken uzun vadeli faydaya odaklanmak ve çalışanlara saygı duyup geleceklerine yatırım yapmak.

Serbest piyasa ekonomisi, insanlığın son nesillerde sahip olduğu refahın ve artan yaşam kalitesinin elde edilmesinde önemli bir rol oynadı. Bugün dünyada ortalama yaşam beklentisinin 72,6 yıla yükseldiği hesaplanıyor. Yalnızca Çin ve Hindistan’da, ekonomi politikalarını piyasa odaklı ilkelere kaydırmaya başlamasından bu yana, 1,2 milyardan fazla insanın aşırı yoksulluktan kurtulduğu açıklanıyor. Böylesine olumlu sonuçlara rağmen, birçok toplumda kapitalizm fikrine ve iş dünyasının rolüne karşı bir öfke ve güvensizlik olduğu da biliniyor. Bu durumu, dünya genelinde 34 bin kişinin katılımıyla hazırlanan 2020 Edelman Trust Barometresi de sayılarla ortaya koyuyor. Bu rapora göre, ankete katılanların yüzde 56’sı, kapitalizmin küresel olarak iyilikten çok zarar verdiğine inanıyor. Bununla birlikte aynı raporda, ankete katılanların yüzde 92’si, “Eğitim, otomasyon ve göç gibi konularda, şirketlerin konuşması gerekir” diyor. Bu sürece CEO’ların liderlik etmesini bekleyenlerin oranı ise yüzde 74’ü buluyor.

Paydaş kapitalizmi uzun vadede kazandırıyor

Liderlerin, yalnızca hissedarlara değil aynı zamanda müşterilerine, tedarikçilerine, çalışanlarına ve topluma hizmeti, misyon edinmeleri gerekiyor. McKinsey, çoğu CEO’nun teoride katıldığını belirttiği bu fikri, sahiplenerek uygulamalarının da iki nedenden dolayı şart olduğunun altını çiziyor. Bunlardan birincisi; şirketlerin bu konudaki taahhütleri, kamuoyu tarafından takip edilip ölçülebiliyor. Sözlerin yerine getirilmemesi, olumsuzluklara yol açabiliyor. İkincisi ise paydaş kapitalizmini uygulayan şirketlerin uzun vadede daha iyi performans gösterdiğine dair her geçen gün sayıları artan kanıtlar bulunuyor.

McKinsey Global Enstitüsü (MGI) tarafından 2001 ile 2015 yılları arasında gerçekleştirilen ve ABD’de halka açık 615 büyük ve orta ölçekli şirketin incelendiği bir çalışma da bu kanıtlar arasında yer alıyor. Zira bu şirketler içinde paydaş kapitalizmiyle ilgili uzun vadeli görüşe sahip olanların; kazanç, gelir, yatırım ve iş büyümesinde diğerlerinden daha iyi performans gösterdiği ortaya çıkıyor. Başka bir McKinsey araştırması da güçlü çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim normlarına sahip şirketlerin, beş faktör aracılığıyla daha yüksek performans ve kredi notları kaydettiği sonucuna varıyor. McKinsey bu faktörleri; üst düzey büyüme, daha düşük maliyetler, daha az yasal müdahale, daha yüksek verimlilik ve son olarak da optimize edilmiş yatırımı ve varlık kullanımı olarak tanımlıyor.

Paydaş katılımını sağlamak isteyen şirketlere 5 ilkesel tavsiye

McKinsey, bir yıldan fazla süredir çeşitli sektörlerdeki iş liderleri, aktivistler, akademisyenler, çalışanlarla yaptığı görüşmeler ve gerçekleştirdiği araştırmalar sonucunda elde ettiği verilerle, paydaş katılımını gerçeğe dönüştürmek isteyen şirketlere beş ilkesel tavsiyede bulunuyor.

McKinsey’e göre; ilk madde olarak, yönetim kurulunun sürece dahil edilmesi gerekiyor. Zira şirketlerin uzun vadeli çıkarlarının sorumluluğunu taşıyan yönetim kurulları, bu çerçevede stratejiyi belirleyip yönetiyor. Raporda; paydaş katılımının gerçekleşmesi için, bağlılığın bu özellikleri nedeniyle, yönetim kuruldan başlaması gerektiği vurgulanıyor. Bunu sağlamak için, iki farklı aynı zamanda birbirini tamamlayan yaklaşım öneriliyor. Bunlardan biri; yalnızca hissedarlar yerine daha geniş bir paydaş yelpazesinin endişelerini ve önceliklerini yansıtabilecek, çeşitli deneyim, beceri ve ilgi alanlarına sahip bağımsız üyelerin yönetim kuruluna alınması. Diğer yaklaşım ise; kurumsal yönetim ilkelerinin, hissedarlar yerine paydaşları dikkate alarak yeniden belirlenmesi. Uzun vadeli sonuçlarıyla, başarılı örnekleri olsa da bu yaklaşımları benimsemek şirketler için kolay olmuyor. McKinsey; bir geçiş süreci adımı olarak, yönetim kurullarının en azından çalışanlardan ve toplum liderlerinden haber almak için ‘dinleme oturumları’ başlatmalarını öneriyor.

Çevresel hedefler belirleyin ve takip edin

McKinsey, paydaş değerine sahip şirketlerin somut, ulaşılabilir ve ölçülebilir hedefler yayınlayarak ilkeleri uygulamaya koymayı taahhüt etmesini, ikinci ilke olarak açıklıyor. Bir maratona benzetilen çevresel performansı iyileştirmenin, eğitim ve bağlılık gerektiği vurgulanıyor. Çevresel sürdürülebilirliğe öncelik vermek; enerji, ambalaj gibi maliyetleri düşürerek şirketlerin kazanç sağlamasına da imkân sunuyor. BP ve Shell gibi şirketlerin, 2050 yılına kadar ‘sıfır emisyon’ hedeflerine örnekler arasında yer verilen raporda; Danimarka’nın en büyük enerji sağlayıcısı, Ørsted Enerji’nin başarısını anlatılıyor. 2008 yılında kullandığı enerji kaynaklarının yüzde 85’i kömür olan şirket, 10 yıllık bir plan hazırlıyor. 2019 yılına kadar enerji kaynaklarını yüzde 85’i yenilenebilir olacak şekilde dönüştüreceğini açıklıyor. Sonuç olarak şirket bu hedefine bir yıl öncesinde ulaşıyor. Bu dönüşümle, 2009-2019 yılları arasında; gelirlerini yüzde 43, kârını yüzde 140 ve işletme değerini de yüzde 472 artırıyor.

Paydaş kapitalizmini gerçekleştirebilmenin üçüncü maddesi; alt yüklenici ve tedarikçilerin uygulamalarını da iyileştirmeyi hedeflemekten geçiyor. Şirketlere bunu sağlamak için uzmanlıklarından ve ekonomik güçlerinden yararlanması öneriliyor. Bir şirketin sorumluluk duygusunun, yalnızca ekonomik ve çevresel açıdan değil, aynı zamanda tüketiciler, yükleniciler ve çalışanları üzerindeki etkisi açısından da operasyonlarının ötesine geçmesi gerektiği vurgulanıyor.

Tüketicilerin uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılayın

Paydaş kapitalizminde şirketler, sundukları ürün ve hizmetlerle tüketiciler üzerinde uzun vadede olumlu etkiler yaratmaya davet ediliyor. İsviçreli gıda şirketi Nestle’nin, kahvaltılık gevreklerde kullanılan şeker miktarını azaltarak tam tahıllar ve vitaminler eklemesi, raporda bu ilkeye örnek olarak yer alıyor. Diğer bir örnek de LEGO Grubu’nun kurduğu vakıfla, çocuk gelişiminde ve yaratıcılıkta oyunun rolüne yönelik araştırmalar olarak sunuluyor. LEGO Vakfı, şirket kârının yüzde 25’ini bu araştırmalar için kullanıyor.

Çalışanların değerli bir kaynak olduğuna inanmak ve onlara yatırım yapmak paydaş kapitalizminde beşinci ilke olarak yerini alıyor. Bu ilke sayesinde şirketler, uzun vadede, olası işe alımlar için daha çekici hale geliyor. Çalışan memnuniyeti, bağlılığı ve üretkenliği yükseliyor.

McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi: “Somut, ulaşılabilir hedeflerin yanı sıra bağımsız ölçümleme ve raporlama gerekiyor”

Raporla ilgili yaptığı açıklamada, paydaş kapitalizminin geniş bir uygulama alanı olduğunu belirten McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi; “Paydaş kapitalizmi fikrini benimseyen şirketler, başta tepkilerle karşılaşabilir. Kısa vadeli yatırımcılar, bu şirketlerin getirilerinin yeterince iyi olmadığına inanabilir. Fakat McKinsey olarak gerçekleştirdiğimiz uzun vadeli araştırmalar, paydaş kapitalizmini benimseyen şirketlerin kârlılığını da şirket değerini de katlayarak artırdığını ortaya koyuyor. Bugün tüketiciler ve genel olarak toplum, iş dünyasından daha fazlasını bekliyor. 2020 yılında hazırlanan Edelman Trust Barometresi’nde görüldüğü gibi; ankete katılanların yüzde 92’si, şirketlerin; eğitim, otomasyon ve göç gibi konularda konuşması ve yüzde 74’ü de CEO’ların bu sürece liderlik etmesi gerektiğini savunuyor. İş ekosistemi gelişiyor, COVID-19 salgınında yaşananlar ve ‘yeni normal’ bu gelişimi daha da hızlandırıyor. Buna direnmeye çalışanlar kendilerini rekabette dezavantajlı konumda buluyor. Bu beklentiye samimiyetle cevap veren şirketler ise başarılı sonuçlara imza atıyor” dedi.

Raporun tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. 

The Case For Stakeholder Capitalism 

Yeşil tedarik zinciri yönetimi nasıl sağlanır?

Sürdürülebilirlik dijitalleşme ile iç içe bir yolculuk

Yeşil tedarik zinciri yönetimi nasıl sağlanır?

“Sürdürülebilirlik yolculuğunda işletmeler ve tedarikçiler birlikte çalışmalı.”

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, “SUSTAINEIBILITY TALKS” webinar serisinin dördüncü bölümünde, Orta Anadolu Tekstil ve Üniteks Tekstil ile çevre dostu ürün etiket sistemleri, tedarik zinciri süreçleri, kimyasal ve atık yönetimi, fabrikaya maliyet ve karlılıkları, sürdürülebilir kalkınma amaçları masadaydı.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Sürdürülebilirlik her zaman vurguladığımız gibi en çok yol almamız gereken öncelikli konumuz. Girdilerin sürdürülebilirlik modellerine uygun tedarik edilmesi gerekmekle birlikte, ürünlerin döngüsel modellere uygun olarak tasarlanabilmesi de önem arz ediyor. Hazır giyim sektöründe de en çok atılımı önümüzdeki dönemlerde bu alanlarda bekliyoruz. Özellikle pandemi dönemi bize dijitalleşmenin önemini öğretti. Sürdürülebilirlik dijitalleşme ile iç içe bir yolculuk.” dedi.

Sürdürülebilirliğin lokomotifi tüketici ve markalar

Sertbaş, sürdürülebilir kalkınma amaçlarının; yoksulluğun sona erdirilmesi, tüm çocuklar için eğitim imkanı, ekonomik eşitsizlik, iklim değişikliği gibi birçok ortak soruna çözüm üretmeyi kapsadığını söylüyor.

“Geçen hafta içerisinde kalkınma araçları ile ilgili üyelerimize yönelik bir eğitim gerçekleştirdik. Aslında firmalarımızın sürdürülebilirlikle ilgili kendilerine hedef koyabilmesi için çok önemli araçlar olduğunu gördüm. Bu konuda da firmalarımızın Birleşmiş Milletler’in kalkınma hedeflerine odaklanmalarını tavsiye ediyorum. Ekonomist’in yaptığı bir araştırmada “2021 yılı stratejik amaçları arasında neler yer alır?” sorusunu yüzde 60 oranında CEO, sürdürülebilirlik uygulamaları gerçekleştirmek şeklinde yanıtlamış. Aynı araştırma ayrıca sürdürülebilirliğin lokomotifinin ilk olarak tüketici ardından da markaların olacağını göstermiş.”

AB, Yeşil Mutabakat ile ilgili Haziran’da harekete geçecek

Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlık gibi önemli avantajlarının bulunduğuna değinen Sertbaş, bu avantajların ancak sürdürülebilir çevre dostu üretimlerle değerlendirilebileceği görüşünde.

“Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat ile ilgili önümüzdeki Haziran ayından itibaren harekete geçecek. Bu yeni konjonktürü he zaman bir avantaja çevirme şansımız var diye birçok platformda dile getiriyoruz. Kurumların sorumlulukları artık sadece kendi faaliyetleri değil, aynı zamanda, içinde bulundukları tedarik zincirlerinin faaliyetlerini de kapsamaktadır. Bu aşamada, işletmeler ve tedarikçiler ile çevre dostu hammadde kullanma, atıkların azaltılması, çalışma koşulları gibi sürdürülebilirliğin ekonomik, çevresel ve sosyal boyutları konusunda birlikte çalışmalıdır. Yapılan iş birliklerinin bu süreçte önemi büyük.”

Müşteriler, QR kodlarla elyafın kaynak ülkesine kadar görebiliyor

“Dünyaya verdiğimiz zarar ayak iziyse dünyaya geri verdiklerimizi, değişimi el izi olarak tanımladık.” diyen Orta Anadolu Tekstil Sürdürülebilirlik Uzmanı Sebla Önder su, hammadde, enerji, insan ve süreç olmak üzere 5 tema belirlediklerinden bahsediyor.

“Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) raporuna göre 450 milyondan fazla insan tekstil tedarik zinciriyle ilgili işlerde çalışıyor. Tekstil sektörü olarak yaptığımız herhangi bir iyileştirmenin dünya üzerinde çok büyük bir etkisi var. Artık QR kod etiket sistemiyle yüzde 100 izlenebilirlik ve şeffaflık sağlanıyor. Etiketin üzerindeki QR kodlarla müşteri, elyafın kaynak ülkesine kadar görebiliyor.”

Tedarik zincirinin her aşaması adım adım takip edilmeli

Sürdürülebilirliğin tedarik zinciri yönetimi olduğunu ve her aşamasının adım adım takip edilmesi gerektiğini anlatan Üniteks Tekstil Sürdürülebilirlik Grup Müdürü Serkan Bakadur ise üretimde dijitalleşme, izlenebilirlik, sürdürülebilir materyal kullanımı ve sertifikasyonun önemine değindi.

“Sürdürülebilirlik bir şirket kültürüdür ve izlenebilir, şeffaf yönetim sistemini hedefler. Bu yüzden dijitalleşmeye ciddi yatırımlar yapıyoruz. Tüm departmanların, paydaşların, tedarikçilerin bir bütün içinde çalışması gerekir. Açık fiyatlandırmadan tedarik zincirinin her adımına kadar tüm imalatçı detaylarını müşterilerle paylaşıyoruz. Geçen sene yüzde 13,6’lık enerji tasarrufu sağlayarak karbon emisyonunu yüzde 9,5 azalttık. Bu sene enerji tasarrufuyla karbon ayak izini minimum yüzde 5 düşürmeyi hedefliyoruz.”

Müzakere Planlaması. Pazarlık Sürecinde Anahtar Evre.

Muzakere Teknikleri Egitimi3

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

Müzakere Planlaması: Pazarlık Sürecinde Anahtar Evre

Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr

Şirket iş çevresi stratejik ve taktik düzeyde çok sayıda müzakerenin gerçekleştiği bir alan. Dergimizde çalışanların müzakere konusunda bilgi ve deneyimlerini geliştirmek amacıyla daha fazla örnek olay (ödüllü vaka çalışmaları),  yönetici deneyimleri ve literatür taramasına yer ayırıyoruz. Takibi kolay, kısa ve anlaşılır olmasına dikkat ediyoruz.
Müzakere planlaması ile başlıyoruz.

Bir müzakere planlamasında ele almanız gereken ana boyutlar şunlardır:

  1. Pazarlık konuları, yani neyin müzakere edileceğini anlamak.
  2. Pazarlık konularının bir araya getirilmesi ve pazarlık karmasının tanımlanması:
  • Hangi konular stratejik ve hangi konular daha az önemlidir?
  • Hangi konular diğer konularla bağlantılıdır ve hangileri ayrı veya bağlantısızdır?
  1. Pazarlık sürecinde ilgi alanlarının tanımlanması:
  • Öncelikli ilgi alanlarınız nelerdir?
  • Diğer tarafın öncelikli ilgi alanları nelerdir?
  1. Sınırların belirlenmesi:
  • Pazarlıkta yer alan her konuda ileriye dönük oyun planımız nedir?
  • Her pazarlık konusu için asgari olarak kabul edilebilir çözüm veya paket olarak sorunlar nedir?
  • Bu müzakere başarısız olursa, en iyi alternatifimiz nedir? (BATNA)
  1. Hedeflerin, önerilerin ve taraflar arasında görüş ayrılıklarının belirlenmesi:
  • Pazarlık konularında tercih ettiğimiz çözüm (-ler) ne olacak?
  • Her konu için açılış talebimiz ne olacak?
  • Pazarlık masasında ele aldığımız maddeleri taraflar arasında nerede / nasıl değiş tokuş etmeye hazırız? Ödünler neler?
  1. Destek Gruplar:
    Pazarlık masasında taraflar müzakere ile ilgili gelişmelerden kime karşı sorumludur? Taraflar kime rapor verir? Taraflar müzakere sonucunu açıklamak veya savunmak zorunda mı? Destek grupların müzakere sürecine ve hedef belirlemeye dahil olması gerekiyor mu?
  2. Karşı müzakereciler:
    Müzakerede diğer taraf (veya taraflar) kimdir?
  • Onlar hakkında hangi bilgilere sahibiz?
  • Müzakere gündemlerinde ne var?
  • Müzakere ile ilgili hangi önceliklere sahipler?
  • İlgi alanları nelerdir?
  • Onlarla geçmiş ilişkim ne idi? Ne tür bir gelecek ilişkim var ?
  • Pazarlık stilleri ve itibarları ve nedir? Bunu nasıl dikkate almalıyım?
E-Kitap: Her ay güncellenmiş içeriği ve yeni kapak tasarımı ile B2B Ticaret Portalı www.BuyerNetwork.net ten indirebilirsiniz.
  1. Bir strateji seçme:
  • Hangi genel müzakere ve stratejiyi seçmek istiyorum?
  • Müzakere sonucu ne kadar önemli ve diğer tarafla ilişkisi nasıl?
  • Müzakerede diğer tarafın hangi stratejiyi seçeceğini bekliyorum?
  1. Pazarlık süreci; sunum ve savunma planlanması:
  • Pazarlık konuları hakkında tartışabilmek için ne tür araştırmalar yapmalıyım?
  • İkna edici bilgi ve belgelere sahip miyim?
  • Tercihlerimi açıkça ifade edecek grafikler, çizelgeler ve şekillerim var mı ? (veya hazırlayabilir miyim ?)
  • Bilgileri hangi sıra ve sırayla sunmalıyım?
  • Karşı tarafın hangi argümanlarını öngörebilirim ve bunu nasıl yapacağım ?
  • Onların tekliflerine nasıl karşı koymalıyım?
  • Tekliflerimi sunmak veya diğer tarafın argümanlarına karşı savunmak için hangi taktikleri kullanacağım?
  • Bizi anlaşmaya götürmek için hangi taktikleri kullanacağım?
  • Müzakerede farklı kişiler hangi rolleri oynayacak?
  1. Protokol:
  • Nerede müzakere edeceğiz? Yer seçimini etkilemek istiyor muyuz?
  • Ne zaman müzakere edeceğiz? Toplantı zamanını ve süresini etkilemek istiyor muyuz?
  • Gerçek müzakere toplantısında kimler olacak? Diğer tarafları belirli bir amaca hizmet etmeleri için bir araya getirmek istiyor muyuz (örneğin, bir uzman veya bir gözlemci)?
  • Bir ajandamız var mı? Gündemi oluşturmaya veya onun geliştirilmesine katılmaya nasıl yardımcı olabiliriz?
  • Müzakere başarısız olursa ne yapacağız?
  • Anlaşmayı kim yazacak ve onaylayacak? Sözleşmenin bir profesyonel (örneğin, avukat, muhasebeci, temsilci) tarafından gözden geçirilmesi gerekiyor mu?

Muzakere Teknikleri Egitimi3

Her gün mesleki gelişiminize 15 dakika zaman ayırın.

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

PAZARLIK TAKTİKLERİ

TESTLER

 ANKET

Kitap Önerileri :

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com 

Kocasından önce boşanan ve sonra eski kocası ile tekrar evlenen kadın işçi, iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı isteyebilir mi?

Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14’üncü maddesine göre, kadın işçinin hizmet akdini evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kendi arzusu ile sona erdirmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanır. Ancak kadın işçinin bu hakkını objektif iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde kullanmış olması gerekir. Kanuna karşı hile yolu ile kötü niyetli bir biçimde bu haktan yararlanması söz konusu olamaz. Olayda davacının kocasından boşandıktan ve boşanma kararının kesinleşmesinden çok kısa bir süre sonra aynı şahısla tekrar evlendiği görülmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu konudaki kararına göre, “Davacının geçimsizlik sebebiyle açtığı boşanma davası 20.4.1988 tarihinde sonuçlanmış, boşanmaya dair karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, 27.5.1988 tarihinde de boşandığı kocası ile tekrar evlenmiş, hizmet akdini sona erdirerek işverenden kıdem tazminatını istemiş, işverence de kıdem tazminatı ödenmiştir. Bunu takiben işveren hataen ödeme yaptığını iddia ile davalı aleyhine bu istirdat davasını açmıştır. İşyerinde bir kısım kadın işçilerin de aynı şekilde hareket ettikleri, kocalarından boşanarak çok kısa bir süre sonra boşandıkları kocaları ile evlendikleri onlara da kıdem tazminatı ödendiği ve ödenen miktarların kendilerinden geri istendiği aynı gün temyizen incelemesi yapılan 16 adet dosyadan tespit edilebilmektedir. Davacı idare vekili dava dilekçesinde bu mahiyette 64 kadar olayın mevcut olduğunu bildirmektedir. Bu durum, kanunda öngörülen bir hakkın kötüye kullanıldığını gösterir. Kanuna karşı hile durumunu da oluşturur. Bir hakkın suiistimalini ise, kanun korumaz. İşveren hatean ödediği miktarı geri isteyebilir. Olayda BK.’nun 62. maddesine göre geri isteme hakkı gerçekleşmiştir.

O halde ödenen kıdem tazminatının davalıdan geri alınmasına karar vermek gerekirken olaya uymayan düşünce ve sebeplerle yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır”. (YHGK,14.02.1990 T., 9-52/84 Legalbank).

Sonuç olarak, kadın işçinin kocasından önce boşanıp daha sonra eski kocası ile tekrar evlenerek iş sözleşmesini feshedip kıdem tazminatı talebinde bulunması, Türk Medeni Kanunu m.2’deki objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı gibi bu durum hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eder.

Hazır Giyim Sektöründe “Müşteriye Özel Hizmet Dönemi”

Karantina uygulamaları sebebiyle pandemi döneminde en çok zarar gören sektörlerden olan hazır giyim, yeni normal standartlara uyum sağlayan firmalarla toparlanma sinyalleri vermeye başladı. Pandemiye rağmen büyümesini sürdürerek online kanalda derinleşen ve VIP bölümler içeren butik mağazacılık konseptini hayata geçiren Giovane Gentile, açılışların “out” kapanışların “in” olduğu bu dönemde bile ‘5 Yılda 65 mağaza’ hedefini koruyarak koşullara meydan okudu.

Yıllık 17 milyar doları aşan dış ticaret fazlasıyla milli ekonomiye en fazla katma değer sağlayan tekstil ve hazır giyim sektörü, pandemi sürecinde daralma yaşayan sektörlerin başında geliyor. Üreticilerin elinde kalan stoklar, küresel tedarik zincirindeki kopuşlar ve ticaret bloklarındaki değişim daralmanın başlıca nedenleri arasındayken küresel krize rağmen dinamizmini kaybetmeyen hazır giyim sektörü, sürdürülebilir iş modelleriyle hasarın bloke edilmesini sağlıyor.

Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika’da birçok konsept mağaza dışında yüzlerce corner mağaza ile sektörde boy gösteren Giovane Gentile’nin Genel Müdürü Zaur Samedov, markalaşmaya yapılan direkt ve endirekt yatırımların süreci kalıcı bir biçimde atlatmanın en iyi yolu olduğunun altını çizerek markalaşmanın her şeyden önce fark yaratmak anlamına geldiğini ve ayırt edici niteliklerin sürdürülebilir başarının anahtarı olduğunu söylüyor.

“Operasyonel devamlılığa odaklandık”

Covid-19 sonrası tedarik zinciri, insan kaynakları ve operasyonel süreçlerdeki problemleri çözmek ve salgın sonrasına sağlıklı bir şekilde hazırlanmak üzere online ve offline mağazacılık konseptlerinde revizyonlar yaptıklarını ifade eden Giovane Gentile Genel Müdürü Zaur Samedov, yeni normal dönemde değişen tüketici alışkanlıklarına yenilikçi iş modellerine geçiş yaparak hızla adapte olduklarını söyledi. Zaur Samedov, pandeminin ilk döneminde ve içinde bulunduğumuz ikinci döneminde ‘5 Yılda 65 mağaza’ hedefini koruyarak sağlık önceliği, dijitalleşme, temassız işlemler ile operasyonel devamlılığa odaklandıklarını dile getirdi.

“Markamızın özünde olan butik anlayışı ön plana çıkardık”

Perakende mağazacılık konusunda güncel mimari trendler ile koleksiyonlarını birleştirip, perakende tüketicisine de en iyi ortamda servis vermeyi hedeflediklerini belirten Zaur Samedov, “Firmamız özelinde de bu süreçte tüm müşterimizle birebir ilgilenmek, herkese “VIP Müşteri” kapsamında servis sağlamak, offline müşterilerimizi online kanalına davet etmek, uzaktan satış yöntemi kullanarak müşteri gelmiyor/gelemiyor ise kombinlerini hazırlayarak güvenli bir şekilde kendisine ulaştırılmasını sağlamak ön planda.  Yeni dönemin getirdiği şartlar doğrultusunda, mağazacılık stratejilerimizi geliştirdik.  Yeni mağazalarımızda, müşterilerimizin kendilerini özel hissettirecekleri güvenli bir şekilde servis alacakları bağımsız bölümler/VIP odaların bulunuyor. Yani bu dönemde markamızın “özünde” olan butik anlayışı daha kuvvetli bir hale getiriyoruz. Mayıs ayında açtığımız Bakü mağazamız bu konsept ile kurgulandı ve açıldı. Yine aynı şekilde Tacikistan/Duşanbe mağazamız bu konsept ile şu an dekore ediliyor. Irak’ta 2. konsept mağazamızı Erbil’in en prestijli AVM’lerinden biri olan Family Mall’da geçtiğimiz günlerde açmış bulunuyoruz. Yurtiçinde de yine bu çalışmalar ön planda. Ekim sonu açtığımız Diyarbakır Cadde 75’teki mağazamız da yine bu konsept ile açıldı.” açıklamasını yaptı.

“Online altyapımızı geliştirdik”

Pandemi sürecinde hızla online mağazacılık sistemine entegre olarak bu yöndeki yatırımlarını da artıran Giovane Gentile, dijital teknolojileri özel kampanyalarla birleştirerek müşterilerine ulaştı. VIP ayrıcalığını Loyalty programı dahilinde online mağazasına taşıyan şirket, bu programla datasında kayıtlı olan tüm VIP mağaza müşterileri için online mağazada yüzde 50’ye varan VIP indirim oranları uyguladı. Samedov, “Oldukça gelişmiş bir altyapıya sahip olan online kanadımız, hızlı ödeme, birden çok gönderim adresi depolama, güvenli takip gibi teknik konularda oldukça kuvvetli. Toplumsal koşullarla şekillenen müşteri taleplerine adapta edilmiş, gelişime yönelik iş fikirlerimiz bununla sınırla kalmayacak; ilerleyen günlerde de yeni dijital modellerimizi kamuoyuna duyurarak müşterilerimizle buluşmaya devam edeceğiz.” dedi.

Bitcoin’deki artış trendi ekran kartı satışlarına yansıdı

Kripto para birimlerinin en yüksek hacimlisi olan Bitcoin’de yaşanan yükseliş trendi, bitcoin ve dijital para madenciliğine olan ilgiyi de artırmayı sürdürüyor. Dijital para madenciliği işlemlerinde ekran kartı performansı büyük önem taşıyor. İncehesap.com verileri, Eylül – Aralık 2020 döneminde satılan ekran kartı sayısında, bir önceki yılın aynı dönemine oranla 3 kata yakın bir artış yaşandığını gösteriyor.

Herhangi bir merkez bankası ve resmi kuruluş ile ilişiği olmayan elektronik bir para birimi olan Bitcoin, yatırım aracı olarak kullanılmaya devam ediyor. İşlemleri güvence altına almak için şifreleme mantığıyla çalışan dijital bir varlık olan kripto paralar son dönemde daha da çok tercih edilmeye başlandı. Özellikle Bitcoin’de yaşanan artış eğilimi Bitcoin ve dijital para madenciliğine olan ilgiyi de artırdı.

Dijital dünya içerisinde belirli protokollere bağlı olarak hareket eden programları kullanıcıların bilgisayarlarında çalıştırmalarını ifade eden dijital para madenciliğinin olmazsa olmazlarının başında ekran kartları geliyor. Ekran kartı performansının büyük bir önem taşıdığı veri madenciliğinin öne çıktığı bu dönemde yüksek performansa sahip olan kartlar hızlı bir şekilde tükeniyor. İncehesap.com verileri, Eylül – Aralık 2020 döneminde satılan ekran kartı sayısında, bir önceki yılın aynı dönemine oranla 3 kata yakın bir artış yaşandığını gösteriyor. Veriler, ekran kartı satışlarının Eylül’de 2.9, Ekim’de, 2.6, Kasım’da 2.8 ve Aralık’ta 3 kat arttığını ortaya koyuyor.

Ekran kartı sayfalarını ziyaret edenlerde 3 kat artış

Gaming hazır sistemlerden profesyonel oyuncu ekipmanlarına kadar çok geniş bir yelpazede binlerce teknoloji ürününü müşterilerine sunan İncehesap.com tarafından açıklanan veriler, Eylül – Aralık 2020 dönemini, Eylül – Aralık 2019 ile kıyasladığımızda, ekran kartı sayfalarını ziyaret eden kullanıcıların sayısının 3.1 kat arttığını gösteriyor.   Aynı dönemde bu sayfaları ziyaret eden 18-24 yaş aralığında yer alan kullanıcıların sayısı 3 kat artarken, 35-44 yaş grubu aralığındaki kullanıcılarda yaşanan 2.7 kat artış da dikkat çekici diğer veriler arasında yer alıyor.

Bitcoin furyası ekran kartı taleplerini artırdı

İncehesap.com Kurucu Ortağı Nurettin Erzen, “Benzerine 2017 yılının son aylarında rastladığımız Bitcoin ve bitcoin madenciliği furyası geçtiğimiz yılın Ekim ayı ile birlikte tekrar gündeme geldi. Bu hareketlenmenin yaşanmasında tabi ki dijital para birimlerinin fiyatlarında yaşanan ciddi artışın önemli bir etkisi oldu. Bir süredir Bitcoin madenciliğinde büyük önem taşıyan yüksek performansa sahip ekran kartlarına olan ilgiyi yakından takip ediyoruz. Pandemi, Kasım ayı kampanyaları ve son olarak Bitcoin furyası, piyasadaki ekran kartı taleplerinin arzın çok daha üzerine çıkmasına neden oldu. Önümüzdeki dönemde de ekran kartlarına olan ilginin artmaya devam edeceğini öngörüyoruz” diyor.

Erzen, “Kullanıcılar, Bitcoin madenciliği yaparken maksimum verime ulaşabilmek için ekran kartlarının belirli konfigürasyonlarını değiştirmek durumunda kalıyor. Bu tür durumlarda ekran kartları da garanti dışı kalıyor. Bu konuda sitemizden alışveriş yapan tüm kullanıcılarımızı bilgilendiriyoruz. İade edilen ürünleri, testlerden geçirerek ürünlerin veri madenciliği amacıyla kullanılıp kullanılmadığı denetleniyoruz” şeklinde sözlerine devam etti.