İşçinin otomatik geçiş kartına el konulması ya da güvenlik görevlilerince işyerine alınmaması işveren feshi sayılır mı?

Fesih, iş sözleşmesini derhal ya da belirli bir sürenin geçmesi ile sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek yanlı irade açıklaması olarak tanımlanmaktadır. Fesih hakkı her iki tarafa da tanınmıştır ve diğer tarafın kabulüne gerek olmayan bir irade beyanıdır. Fesih açıklamasında yazılı bildirim şartı, daha önce sadece 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2 (Mülga 1475 sayılı İşK. m.17/II) bendine göre, “haklı sebeple” yapılan fesihlerde aranırken, artık yeni 4857 sayılı İş Kanunu ile getirilen değişiklikte “ihbar önelli” fesihlerde de yazılı bildirim şartı aranmaktadır (İşK. m.19/1). Esasen, 4857 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesi uyarınca bildirimlerin yazılı olarak ve imza karşılığında yapılması gerekir. Fakat, bu bildirimler değişiklikten önce “ispat şartı” olarak kabul ediliyordu (DEMİR, Fevzi, İş Hukuku ve Uygulaması, 2. Baskı, İzmir, 2002; ÇELİK, Nuri, İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2000) Bu defa getirilen değişiklikte fesih bildiriminin “yazılı” olarak yapılması ve fesih sebebinin “açık ve kesin” bir dille belirtilmesi hükme bağlandığından, “geçerlilik şartı” haline gelmiştir.

Fesih bildiriminin mutlaka taraflarca yapılacağı hususunda bir hüküm bulunmadığından temsil ile ilgili genel hükümler burada da uygulama alanı bulmaktadır. Buna göre, temsil yetkisi bir şekle tabi olarak verilmemektedir, zımni bir irade beyanıyla da verilebilir. Ne var ki genellikle mümessil ile temsile yetkili olduğunu ispat edebilmesi için bir “yetki belgesi” verilmektedir. Eğer kişinin Kanundan veya hukuki işlemden doğan bir temsil yetkisi yoksa ”yetkisiz temsil” söz konusu olacak, böyle bir durumda da bildirimin geçerli sayılabilmesi için temsil edilenin icazet vermesi gerekecektir (ODAMAN, Serkan, İşçinin haklı sebeple fesih hakkı, Aralık 2000 Ankara, YODÇEM, s.48).

Fesih bildirimine yetkili olanlar ise, iş sözleşmesinin taraflarıdır. Yani işçi, işveren ve bunların Yasal temsilcileridir. Türk Medeni Kanunu, çeşitli hükümleri ile sözleşme yapabilme özgürlüğüne bazı sınırlamalar getirmiştir. Bu sınırlamalardan en önemlileri, kişinin medeni haklardan yararlanma ve bunları kullanma yeterliliğine ilişkindir. Bu yeterlilik temyiz gücüne, yani makul surette hareket etme iktidarına sahip, reşit, 18 yaşını doldurmuş ve kısıtlı olmayan kişiler için söz konusudur (TMK. m.11). Temyiz yeteneğine sahip olmayan 18 yaşından küçük işçi, anne, baba ya da Yasal temsilcisinden izin veya onay almadan iş sözleşmesini feshetmeye yetkili değildir. Fakat, anne, baba veya vasi, küçüğün bir meslek ya da sanatla uğraşmasına izin vermişlerse, küçük ayrıca izin almaksızın iş sözleşmesi yapabilir. Aynı şekilde, 18 yaşından küçük işçi, anne ve babasının izin veya onayıyla aile dışında yaşıyorsa, iş sözleşmesini kendi iradesi ile yapabilir ya da feshedebilir. (İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4 Baskı, İstanbul 2019)

Sonuç olarak, Yargıtay’a göre, fesih bildirimi bir yenilik doğuran hak niteliğini taşıdığından ve karşı tarafın hukukî alanını etkilediğinden, açık ve belirgin biçimde yapılmalıdır. Yine aynı nedenle kural olarak şarta bağlı fesih bildirimi geçerli değildir. Fesih bildiriminde “fesih” sözcüğünün bulunması gerekmez. Fesih iradesini ortaya koyan ifadelerle eylemli olarak işe devam etmeme hali birleşirse bunun fesih anlamına geldiği kabul edilmelidir. Bazen fesih işverenin olumsuz bir eylemi şeklinde de ortaya çıkabilir. İşçinin işe alınmaması, otomatik geçiş kartına el konulması buna örnek olarak verilebilir. Dairemizce, işverenin tek taraflı olarak ücretsiz izin uygulamasına gitmesi halinde, bunu kabul etmeyen işçi yönünden “işverenin feshi” olarak değerlendirilmektedir. (Y22.HD.4.12.2017 T., E.2015/22637, K.2017/27735).

Uluslararası Çevre Kaynaklı Yönetim – Organizasyon Sorunları için Çözüm Önerileri

Uluslararası işletmelerde uluslararası çevre ile ilgili çözüm önerilerimi, uluslararası çevrelerin birbirlerini etkilemesi nedeniyle ayrım yapmadan sıralayacağım.

Çevre kaynaklı organizasyon sorunları için çözüm önerilerimi şöyle ifade edebilirim;

1-) Dil ile ilgili sorunlar, etkili yabancı dil kursları ve yurt dışı eğitimleri verilerek çözülmeye çalışılmalıdır.

2-) Yabancı ülkelerde görev alacak personel ve ailelerine gerektiğinde gidecekleri ülke ile ilgili, seminer niteliğinde eğitimler verilmelidir.

3-) Din ve inanç sistemleri ile kutsal değerlere saygı gösterilmeli ve herkesin kendi dininin gereklerini yerine getirmesi için kolaylık sağlanmalıdır.

4-) Faaliyet gösterilecek ülkenin örf, adet, gelenek, görenek ve inançlarına saygı gösterilmeli ve yapılabilecek etkinliklere kolaylık sağlanmalıdır.

5-) Görev alınacak ülkedeki bayram ve önemli günlerde personelin, muhatapların ve halkın bayramları ve önemli günleri kutlanıp hediyeler verilmelidir.

6-) Özellikle kültürüne yabancı olduğu bir ülkeye yeni atanan bir yöneticinin o ülkenin kültürüne ve koşullarına uyumu 2 yıl kadar sürdüğünden sık sık yönetici değiştirmemek gereklidir.

7-) Göze görünmeyen; çalışan bağlılığı, marka değeri, dürüstlük ve beceri gibi değerli kaynaklara önem verilmelidir.

😎 Yöneticiler tutarlı olmalıdır.

9-) İşletme liderlerinin çalışanların motivasyonunu, yeteneklerini ve becerilerini geliştiren tutum ve davranışları alt kültürlerin oluşmasına ve değişmesine yardımcı olur.

10-) Gerektiğinde kültürü, tüzel sorumluluğu, performans yönetimini, açık ve kesin yön duygusunu teşvik edecek şekilde yönlendirmeliyiz.

11-) Yöneticiler için en önemli eğitim ve beceriler; adil olmak, tasarımcı olmak, geliştirici olmak ve beklenmedik sorunlarla başa çıkabilmeyi bilmektir.

12-) Yetenek ve kültür stratejik açıdan bir iş süreçleri kümesidir ve merkezi olarak yönetilmesi gerekir.

13-) Yerel ülkedeki vergi kanunları, faiz oranları, ücretler ve gümrük uygulamaları vb. gibi konular yönetim-organizasyon yapısına yansımalıdır.

14-) Sürdürülebilir bir çevre oluşturma yolunda kamu politikalarının değiştirilmesine yardımcı olunmalıdır.

15-) Politik müdahaleler insanları ve yöneticileri sıksa da politik müdahalelere konu olan hususlar ciddiyetle ele alınmalı ve çözülmeye çalışılmasıdır.

16-) Faaliyet gösterilen ülkenin ekonomik bloklara üyelikleri ile diğer ülkelere yapmış olduğu fiili ekonomik anlaşmalar işletmenin yönetim-organizasyon anlayışına yansımalıdır.

17-) Dünya ekonomisi ile ilgili problemler ve konjonktürel sorunları dikkate alan bir yönetim-organizasyon anlayışı gereklidir.

18-) Özellikle gelişmekte olan ülkelerde devlet iş faaliyetlerine ve piyasaya daha çok müdahale ettiği için hükümet ve devlet organlarıyla iyi ilişkiler kurmak gereklidir.

19-) Yüksek becerikli kişileri istihdam etmeye çalışmalıyız.

20-) Kültürel etkiler nedeniyle uluslararası işletmelerin ürün markalarında isim değişikliğine gidilebilir veya yeni markalar oluşturulabilir.

21-) Uluslararası işletmelerdeki yöneticilerin, gittikleri ülkelerdeki kültürleri, sosyal ve siyasal yapıları öğrenmeleri önemli bir zorunluluktur.

Serbest Bölgelerde Şirket Faaliyeti

SERBEST BÖLGELER İÇİN FAALİYET RUHSATI ALMA

SERBEST BÖLGELERDE FİRMA KURMAK VE FAALİYETTE BULUNMAK

FAALİYET RUHSATININ GEÇERLİLİK SÜRESİ NE KADARDIR?

Serbest bölgelerde faaliyet gösterecek firma öncelikle Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nden faaliyet ruhsatı almak durumundadır. Faaliyet ruhsatları firmanın nasıl faaliyette bulunacağına göre;

  • Üretim firmaları,
  • Kiracı kullanıcılar,
  • Diğer faaliyet konularında faaliyet gösterecek firmalar

Şeklinde kategorize edilir

  • Yatırımcı kullanıcıların faaliyet ruhsatı süresi; üretim faaliyetleri için 45 yıl,
  • Kiracı kullanıcıların faaliyet ruhsatı süresi ise üretim faaliyetleri için 20 yıl
  • Diğer faaliyet konuları için 15 yıldır.

FAALİYET RUHSAT SÜRESİNİN BİTİMİNDE FAALİYETİNE DEVAM ETMEK İSTEYEN KULLANICILAR NE YAPMALIDIR?

Faaliyet ruhsatının izin verdiği sürece firmalar serbest bölgelerde faaliyetlerine devam edebilirler. Faaliyet ruhsat süresi dolduktan sonra serbest bölgelerde faaliyetlerine devam etmeleri mümkün değildir.

Faaliyet ruhsatı süresi bitmek üzere olan ve ara vermeksizin faaliyetine devam etmek isteyen kullanıcılar, faaliyet ruhsatı süresi dolmadan önce, Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği’nde belirtilen esaslar çerçevesinde müracaatta bulunurlar.

Müracaatın uygun bulunması halinde, faaliyet ruhsatının sona erdiği tarihten itibaren

başlamak üzere aynı numarayla yeni bir faaliyet ruhsatı düzenlenir.

SERBEST BÖLGELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYET RUHSATI MÜRACAATLARININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE DİKKATE ALINAN KRİTERLER NELERDİR?

Faaliyet ruhsatı müracaatlarının değerlendirilmesinde dikkate alınan ana hususlara aşağıda yer verilmiştir:

Faaliyetin üretim faaliyeti niteliğinde ve çoğunlukla yurtdışına satışa yönelik olması esastır. Alım-satım faaliyetlerinde de yurtdışına satışı esas olup, hammadde, ara malı ve yatırım malları öncelikli olmak üzere yurtiçine satışla da belli oranlarda izin verilebilir.

Müracaat konusu faaliyetin insan sağlığı ve çevre açısından zarar verici mahiyette olmaması; Genel Müdürlükçe belirlenecek hassas ürünleri kapsamaması ve yurtiçi piyasada yıkıcı ve haksız rekabete ortam sağlayıcı vasıfta olmaması nitelikleri aranır  Faaliyetin; belli kapasitede istihdam yaratacak nitelikte  olması, doğrudan yabancı yatırım niteliğinde olması, yeni ve/veya yüksek teknoloji içermesi, uluslararası  ticareti destekleyecek bir hizmet mahiyetinde olması  ve serbest bölgedeki sektörel ihtisaslaşma ve kümelenmeyle uyumlu olması hususları göz önünde bulundurulur.

Bölgenin fiziki ve altyapı imkânlarının, yapılması planlanan faaliyet için uygun olması şartı aranır. Başvuru sahibi firma ile ortaklarının veya yeni kurulacak firma ortaklarının geçmiş performanslarının, müracaat formunda yer alan taahhüt niteliğindeki yatırım, üretim, ticaret ve sermaye büyüklüklerini doğrulayacak  mahiyette olması gerekmektedir. Bunlar dışında Türkiye ve dünyadaki genel ekonomik durum, iç ve dış piyasalardaki arz ve talep dengesindeki değişmeler ile rekabet gücünün korunması hususları  göz önüne alınarak gerektiğinde ilave kriterler aranabilir.

SERBEST BÖLGEYE GİRİŞ – ÇIKIŞ İÇİN GEREKLİ BELGELER

Bölgeye giriş ve çıkışlar Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Giriş İzin Belgesi”, “Görev Kartı” ve Bölge Müdürlüğünün uygun görüşüne istinaden İşletici veya B.K.İ. (B.K.İ.: Bölge Kurucu ve İşleticisi: Serbest bölgenin özel sektör tarafından kurulması

ve işletilmesi halinde, bölgeyi kuran ve işleten kuruluşu), tarafından düzenlenen “Araç Giriş Kartı” ile yapılır. “Giriş İzin Belgesi”, “Görev Kartı” ve “Araç Giriş Kartı” verilenlerin listesi müteakiben, Serbest Bölge ilgili emniyet ve gümrük birimlerine yazılı olarak bildirilir. Süreklilik arz etmeyen günlük giriş ve çıkışlarda ise yine Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Özel İzin Belgesi” ve “Ziyaretçi Araç Giriş Kartı” kullanılır. Söz konusu kısa süreli belgeler, bölge giriş ve çıkış kapılarında İşletici veya B.K.İ. görevlileri tarafından verilir. Bu belgelere ilişkin usul ve esaslar Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nce çıkarılacak tebliğ / genelgelerle düzenlenir.

Webinar ve Sunum Kaydını İzleyin: Yeni Normalde Dijital Satınalma ve Kurumsal Dönüşüm

Yeni Normalde Dijital Satınalma ve Kurumsal Dönüşüm” konusu ile B2B Sektör Buluşmaları hız kesmeden devam ediyor.

Onnet-B2B CEO’su Sn. Enis KARSLIOĞLU ve ITG Yazılım İş Geliştirme Yöneticisi Sn. İsmail YILDIRIM, Buyer Network Kurucu Ortağı ve İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı Sn. Prof. Dr. Murat ERDAL moderatörlüğünde 27 Ekim Salı günü bir araya geldi. Birbirinden değerli sunumlar eşliğinde gerçekleştirilen etkinlikte, katılımcıların soru ve görüşleri ile çok sayıda konuya değinildi.

Yayını ve sunum kaydını izlemek için Buyer Network Webinar platformunu ziyaret edebilirsiniz.⠀
Geçmiş Yayınları İzleyin: http://webinar.buyernetwork.net

İşçinin kendi kusurlu hareketi sonucu ölmesi halinde, mirasçıları kıdem tazminatı talep edebilir mi?

1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14 üncü maddesinde, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için gerçekleşmesi gereken şartların başında, iş sözleşmesinin madde de açıkça belirlenen nedenlerle işveren ya da işçi tarafından feshedilmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması koşulu yer almaktadır. (İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4 Baskı, İstanbul 2019)

İşçinin ölümü halinde, diğer koşulları da varsa kıdem tazminatı işçinin kanuni mirasçılarına ödenir. Buradaki diğer koşullardan anlaşılması gereken kıdem tazminatına hak kazanılma koşullarıdır. Hemen ifade etmek gerekirse, İş Kanunu kapsamında sürekli bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan ve en az bir yıl hizmeti olan işçinin ölmesi halinde mirasçıları kıdem tazminatına hak kazanabileceklerdir. İş Kanuna göre, ölen işçinin mirasçılarına kıdem tazminatı hakkı doğabilmesi için ölüm olayının nedeninin ve nasıl meydana geldiğinin bir önemi bulunmamaktadır. Kanun, koşul olarak sadece sözleşmenin ölümle sona ermesini aramaktadır. Ölüm nedeninin iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, herhangi bir kaza olup olmaması; ölümün, işçinin veya üçüncü bir kişinin kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmaması, işyeri içinde veya dışında meydana gelmesi, intihar veya cinayet olması bu hükmün uygulanması bakımından etkili değildir (MOLLAMAHMUTOĞLU, Hamdi, ASTARLI, Muhittin, BAYSAL, Ulaş, İş Hukuku, 6. Baskı, Ankara 2014).

Ancak, işçinin devletin güvenlik güçleriyle girdiği çatışma sonucu ölmesi, işyerine bomba koyarken ölmesi ya da işverene, işveren vekiline veya işçisine saldırırken meşru müdafaa sınırları içinde kendisine engel olunmak istenirken ölmesi işçi bakımından; Türk Ceza Kanunu’na göre cürüm teşkil eden ve kendi eylemi ile gerçekleşen bir olay olduğu için mirasçılar kıdem tazminatına hak kazanamaz (MOLLAMAHMUTOĞLU/ASTARLI/BAYSAL İş Hukuku).

Nitekim Yargıtay bu konuda verdiği bir kararda, “ölümüne kusurlu davranışıyla yol açan işçinin davranışının 4857 sayılı Kanun m.25/II kapsamında haklı bir neden oluşturması halinde, işçinin kanuni mirasçılarına kıdem tazminatı ödenemeyeceğine” hükmetmiştir (Y.9HD.21.3.1978, E.16736/4008). Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun bir kararında da, “…ölüm başlı başına sözü edilen tazminatın ödenmesi için yeterli olmayıp…yasal koşulların gerçekleşmesi gerekir. Kanunun m.25/II’de sayılan nedenlerle işe son verilmesi halinde, işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz. Olayda davalının savunması Kanunun m.25/II bendine dayanmaktadır. Ancak işveren haklı nedene dayanan sözleşmeyi bozma hakkını aynı anda geçekleşen işçinin ölümü nedeniyle kullanamamıştır….”(YHGK.21.12.1979, E.1978/9-1041, K.1979/1634). Yargıtay bu kararında işçi sağ olsaydı, İş Kanunu m.25/II kapsamında haklı nedenle iş sözleşmesi feshedilecek ve kıdem tazminatına hak kazanamayacaktı varsayımıyla kanuni mirasçıların kıdem tazminatından yararlanamayacağı sonucuna varmıştır.

Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun bu kararı doktrinde eleştiriye uğramakla birlikte kararı destekleyenler de bulunmaktadır. Nitekim, ŞAHLANAN’a göre, “ölüme neden olan olay işçi ölmesiydi işverenin sözleşmeyi feshedeceğine muhakkak nazari ile bakılabilecek bir olay olarak nitelendirilebiliyorsa, bu taktirde işçinin kanuni mirasçılarının kıdem tazminatı talep hakkı bulunmamalıdır (Fevzi ŞAHLANAN, Yargıtay’ın 1985 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, Basisen, İstanbul 1987).

Sonuç olarak, bizim de katıldığımız görüşe göre, işçinin kendi ölümüne yol açan davranışı, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu anlamında bir suç niteliğinde ise, kıdem tazminatından söz edilmemelidir. Bununla birlikte, işçi öldüğünde hakkında suç işlediğine dair bir karar bulunmasa dahi ölümün meydana geldiği şartlara göre, davranışının suç niteliğinde olduğu sabit ise, örneğin işyerini kundaklarken patlayan bombadan öldüğü resmi raporlarla sabit ise, mirasçıların kıdem tazminatından yararlanmaması gerekir. Aynı yönde Yargıtay’ın verdiği karara göre de, işçinin kendi kusurlu hareketi sonuç ölmesi halinde, ölüme neden olan davranış işveren açısından iş sözleşmesini haklı nedenle fesih sebebi oluşturuyorsa, mirasçıları kıdem tazminatı talep edemeyeceklerdir.

Sanal Oyun Dünyası

Global sistemin en önemli sektörlerinden bir tanesi olan sanal oyun dünyası, girişimcilik ekosistemi başta olmak üzere, birçok sektöre damgasını vuruyor.

Sanal ekosistem 1900 yıllara dayanır. Bilim insanları birçok çalışmalar yapmış ve günümüzün son yıllarında kullanılabilirlik ivmesi yükseliş göstermiştir.

Sanal oyun, dünyanın en büyük ticari faaliyetlerindendir.

2019 yılı itibari ile dijital çağ son bulmuş, yapay zeka çağı başlamıştır. 2020 yılı itibari ile, ürün hizmet ve duygusal fırsatlar yapay zeka üzerine entegre olmuştur. 2020 yılı web 4.0 girişi, 2030 yılı itibari ile web 5.0 robotların duygusallık özelliği kazanma çağı olacaktır.

Sanal oyun dünyası yapay zeka çağının etkin olması ile birlikte kendisine yeni mecralar ve demografik alanlar bulmuştur.

Geleneksel mecralarda, tanıtımları hız kazanmış ve küçükten büyüğe bütün toplum bireyleri teşvik edilmektedir.

Değerlendirelim,

  • Sanal oyun ekonomisi dünyanın en büyük kazanç getiren sektörüdür.
  • Zeka oyunları, istatistik oyunları, görsel oyunlar ve strateji oyunları gibi birçok kategori sayabiliriz.
  • Oyunlarda çok fazla sanal para kullanılması, oyun oynayanları sanal para elde etmeye yönlendirmektedir.
  • Oyuncular (hak kazanma veya oyunda çeşitli materyalleri elde etmek) ellerindeki dövizleri oyuna yatırarak, oyunda devamlılıklarını sağlamaktadırlar.
  • Bu durum olumlu mudur, olumsuz mudur, taktir sizlerin.
  • Bazı zamanlarda, üretilen veya inovasyona uğrayan çeşitli hizmetler, toplum ve bireylerine nasıl yansıdığı titizlik ile araştırılmalıdır.
  • Oyunlar çok mu masum, araştırılması gerekiyor.

Geçmişte bildiğimiz birçok oyun, genç nesilde olumsuzluklar içermekte ve kullanılması bazı merciler tarafından denetlenmelidir.

Baby Boomers, X kuşağı ve Y kuşağı büyük şehirlerde bahçelerde ve oyun salonlarında sosyalleşerek, etkileşim kurarak büyümüşlerdir.

Z kuşağı ve Alfa kuşağı, teknoloji merkezli yetişerek, sosyalleşmekten uzaklaşarak sanal mecralarda (gerçek olmayan dünyada) yetişmektedir.

Sadece sanal mecralar ile yetinilmemekte, olumsuz alışkanlıklar kazanılmakta, subliminal mesajlara maruz kalınmakta ve elde etme güdüsü, duygusal tatmin arzusu ile elindeki dövizleri sanal oyunlara yatırım yaparak, oyundaki duygusal tatmini devam ettirip, sanal mecraları zengin etmekteyiz.

Sanal oyunlarda, kontrol hiçbir zaman sizde değil, kontrol oyunu yapan kişilerdedir. Kontrolün sizin elinizde olmaması demek, sizlerin duygusal tatmin düzeyini başka kişilerin kontrol etmesi anlamına gelir.

İsteğe bağlı reklamlar, sanal oyunlarda çok fazla kullanılır. Hak seviyeniz bittiğinde veya yeni bir hak istediğinizde sistemde bulunan reklamı izlemeniz durumunda sizlere yeni haklar tanımlanmaktadır.

Bizler toplum olarak, her an reklamlara ve mesajlara maruz kalmaktayız bu durum bizde rahatsızlık uyandırmaktadır. Bu durumlarda, isteğe bağlı reklamı izlerseniz hak kazanacağınız için, isteğe bağlı reklamları sizler isteyerek izlemek isteyeceksiniz.

Sanal oyunlar dünyanın her yerinde çok büyük bir sektördür. Gencinden yaşlısına bütün yaş gruplarına hitap etmektedir. Global firmalar ve yerel işletmeler bundan fayda çıkararak, birçok reklam türlerine başvurarak, satışlarını artırmak istiyorlar.

2019 yılının ilk çeyreğinde, dünya genelinde çıkan bazı sıkıntılar sonucu işletmeler ticaret akışında sıkıntılar yaşamış ve dünya ressesyon sürecine girmiştir. Dövizlerin piyasa ekosisteminde dönme hızı düşmüş, üretim ve hizmet sektörü düşüş yaşayarak dünya toplumları zor durumda kalmışlardır.

Bu süreç, sektörlere göre farklılık göstermesine karşın bazı sektörlere avantaj bazılarına dezavantaj olarak yansımaktadır.

Dünya toplumları, bu sıkıntılı süreci mecburiyetten eve kapalı olarak geçirmektedir. Yaşanılan gelişmeler evden çalışma modelini geliştirmiş ayrıca oyun sektörlerinin yükseliş ivmesine geçişlerini hızlandırmıştır.

Dünya toplumları evden her türlü ihtiyacını giderirken, sanal oyun tüm toplumlarda talebi arttırarak zirve yapmıştır.

B2B Sektör Buluşmaları “Yeni Normalde Dijital Satınalma ve Kurumsal Dönüşüm” Webinarı ile Devam Ediyor.

Tarih: 27 Ekim Salı
Saat: 14.00⠀
Yayın Linki: https://webinar.buyernetwork.net/schedule/yeni-normalde-dijital-satinalma-ve-kurumsal-donusum/

Yeni Normalde Dijital Satınalma ve Kurumsal Dönüşüm webinarımıza davetlisiniz.
Satınalmanın değişen doğasını ve dijital uygulamalar ile nasıl yönetildiğine ilişkin tüm detayları bu etkinlikte konuşuyor olacağız.

İşletmelerin satınalma ve tedarik süreçlerinde teknolojiden olabildiğince fazla yararlanması maksimum verimlilik ve harcama görünümünde kolaylıklar sağlıyor. Tedarikçiler arasında tam rekabet ortamının oluşturulmasında da yine etkin satınalma uygulamalarının önemli bir yeri bulunuyor.

27 Ekim’de Onnet-B2B CEO’su Sn. Enis KARSLIOĞLU ve ITG Yazılım İş Geliştirme Yöneticisi Sn. İsmail YILDIRIM, Buyer Network Kurucu Ortağı ve İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı Sn. Prof. Dr. Murat ERDAL moderatörlüğünde bir araya gelecek.

Ücretsiz olarak genel katılıma açık olan etkinlikte katılımcıların Buyer Network İş ve Ticaret Platformu üzerinden erişim kodu edinmeleri gerekiyor.

Erişim Kodunuzu; https://buyernetwork.net/erisim-kodum adresi üzerinden edinebilirsiniz.

Serbest Bölgelerin Misyonu

SERBEST BÖLGELERİN TANIMI VE MİSYONU

Serbest Bölgenin tanımı genel olarak; serbest bölgeler; ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir. Ülkemiz sınırları içerisinde yer alan ancak üstlendikleri misyon itibariyle gümrük hattı dışında kalan serbest ticaret alanlarıdır. Serbest bölgelere giriş ve çıkışlar düşünüldüğü gibi tamamen serbest olmayıp, serbest bölge gümrük kapısından giriş, serbest bölge gümrük kapısından çıkışlar belirli kontroller dahilinde yapılmaktadır.

Serbest bölgelere gerek girişler, gerekse çıkışlar kontroller dahilinde yapılmaktadır. Giriş ve çıkışlar serbest bölgelerin kontrole tabii gümrük kapılarından yapılmaktadır ve bölge kapılarında hem x-ray kontrolü, hem de gümrük yetkilileri görev yapmaktadır.

SERBEST BÖLGELERDE FİRMA KURMAK VE FAALİYETTE BULUNMAK

Kaynak: https://ticaret.gov.tr/data/5b9b666013b8761cc09f9bad/Faaliyet_RB.pdf

Serbest bölgelerde faaliyette bulunmak için Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğünden Faaliyet Ruhsatı alınması gerekmektedir.

Faaliyet ruhsatı almak üzere;

  • Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü, Serbest Bölge Müdürlüğü veya serbest bölgenin işletici/kurucu-işletici şirketinden temin edilecek Faaliyet Ruhsatı Müracaat Formu ve bir fotokopisi.
  • Müracaatçı ve serbest bölgede yapacağı faaliyet hakkında tanıtıcı bilgi,
  • İmza sahibinin yetki belgesi ve imza sirküleri ile (varsa) firma temsilcisinin yetki belgesi ve imza beyannamesi,
  • Müracaatçı firmanın kuruluş ilanı ile son sermaye ve ortaklık yapısının yayımlandığı Türkiye Ticaret Sicil Gazeteleri ve Ticaret ve/veya Sanayi Odası kaydı (Yabancı firmalar için kendi ülkelerinde geçerli olan kuruluş belgesinin Türkiye’nin o ülkedeki temsilciliğince onaylı örneği),
  • Firmanın son üç yıla ilişkin bilânçosu, kar ve zarar cetveli,
  • Müracaat ücretinin Merkez Bankası’na yatırıldığını gösterir banka dekontunun aslı ve bir fotokopisi,
  • (Varsa) Son üç yılda Türkiye’ye getirilen döviz tutarını gösterir belgeler,

bir dilekçe ile birlikte iadeli taahhütlü olarak doğrudan Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü 06510 Emek / ANKARA – TÜRKİYE adresine gönderilebileceği gibi ilgili Serbest Bölge Müdürlüğüne de teslim edilebilir. Genel Müdürlükçe yapılan inceleme sonucu Faaliyet Ruhsatı alması uygun görülen firmalar 30 gün içinde; açık alan kiralayacak iseler serbest bölge işletici/kurucu işletici firması ile, hazır işyerlerinden birini kiralayacak iseler bölgede kiralama ruhsatına sahip herhangi bir kuruluş ile kira sözleşmesi yaparlar.

Arazisi özel sektöre ait bazı serbest bölgelerde ise firmaların arazi veya işyeri satın alması da mümkün bulunmaktadır. Genel Müdürlükçe yapılan inceleme sonucu Faaliyet Ruhsatı alması uygun görülen firmalar 30 gün içinde; arazi veya işyeri satın alacak iseler, serbest bölge işletici/kurucu işletici firması ile satış sözleşmesi yaparlar.

İlgili Serbest Bölge Müdürlüğünce onaylanmış sözleşmenin bir sureti Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’ne iletilir. Genel Müdürlükçe verilen süre içerisinde kira/satış kontratı yapanlar adına Faaliyet Ruhsatı düzenlenir. Yatırımcı kullanıcılar, Faaliyet Ruhsatını aldıktan sonra, Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek, hazırlatmış oldukları inşaat projelerini uygulamak üzere “İnşaat Ruhsatı” alırlar. İnşaat çalışmalarını bitirdikten sonra “İskân Ruhsat”larını alarak ticari faaliyetlerine başlarlar.

Faaliyet Ruhsatı alması uygun görülmeyenlere ise, Faaliyet Ruhsatı için ödedikleri müracaat ücretleri iade edilir. Serbest bölgelerde faaliyette bulunacak bütün gerçek ve tüzel kişiliğe sahip Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların, serbest bölgedeki faaliyetlerini oluşturacakları şubeleri aracılığı ile yapmaları zorunludur. Bu durumda merkez firmanın son üç yıla ait bilânçolarının incelenmesi sırasında sermaye yapısı ve karlılık durumu gibi hususlar göz önünde bulundurulacaktır.

Serbest bölgede faaliyet gösterecek şubenin ticari faaliyete başlayabilmesi için mutlaka sermaye tahsis edilecek ve işletme gideri öngörülecektir. Serbest bölgelerde faaliyette bulunacak bütün gerçek ve tüzel kişiliğe sahip firmaların faaliyet alanlarının serbest bölgeler ile sınırlı olması halinde bile, ticaret sicili kayıtlarının bulunması zorunludur.

KAYNAKÇA: https://ticaret.gov.tr/serbest-bolgeler/genel-tanitim

SERBEST BÖLGELER

Ülkemizde temel olarak ihracata dayalı yatırım ve üretimi teşvik etmek amacıyla 1987 yılından bu yana;

  • Akdeniz kıyısında, Mersin, Antalya ve Adana-Yumurtalık Serbest Bölgeleri,
  • Ege Bölgesinde Ege (İzmir), Denizli ve İzmir Serbest Bölgeleri,
  • Marmara Bölgesinde, İstanbul Atatürk Havalimanı, İstanbul Endüstri ve Ticaret, İstanbul Trakya, Avrupa, Kocaeli, Tübitak-Mam Teknoloji ve Bursa Serbest Bölgeleri, Karadeniz kıyısında, Trabzon, Rize ve Samsun Serbest Bölgeleri,
  • Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gaziantep Serbest Bölgesi,
  • İç Anadolu Bölgesinde, Kayseri Serbest Bölgesi faaliyete geçmiştir.

ÜLKEMİZ SERBEST BÖLGELERİNİN KURULUŞ AMACI

  • İhracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek,
  • Doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak,
  • İşletmeleri ihracata yönlendirmek,
  • Uluslararası ticareti geliştirmek. Serbest Bölgelerin İşlevi Serbest bölgeler;
  • Ülkeye yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine imkân sağlayacak uygun zemin yaratılması,
  • Sanayicinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi,
  • Sağlanan teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli mal üretimi ve ihracı,
  • Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satımı,
  • Yeni istihdam olanaklarının yaratılması,
  • Türk ihraç ürünlerinin ihracatını kolaylaştırmak ve hızlandırmak bakımından bir basamak olması işlevlerini görmektedir.

ÜLKEMİZ SERBEST BÖLGELERİ KURULUŞ TARİHLERİ

  • 1 MERSİN SERBEST BÖLGESİ 1985
  • 2 ANTALYA SERBEST BÖLGESİ 1985
  • 3 EGE SERBEST BÖLGESİ 1987
  • 4 İST. AHL. SERBEST BÖLGESİ 1990
  • 5 TRABZON SERBEST BÖLGESİ 1990
  • 6 İST. TRAKYA SERBEST BÖLGESİ 1990
  • 7 ADANA YUMURTALIK SERBEST BÖLGESİ 1992
  • 8 İST ENDÜSTRİ VE TİCARET SERBEST BÖLGESİ 1992
  • 9 SAMSUN SERBEST BÖLGESİ 1995
  • 10 AVRUPA SERBEST BÖLGESİ 1996
  • 11 RİZE SERBEST BÖLGESİ 1997
  • 12 KAYSERİ SERBEST BÖLGESİ 1997
  • 13 İZMİR SERBEST BÖLGESİ 1997
  • 14 GAZİANTEP SERBEST BÖLGESİ 1998
  • 15 TÜBİTAK-MAM SERBEST BÖLGESİ 1999
  • 16 DENİZLİ SERBEST BÖLGESİ 2000
  • 17 BURSA SERBEST BÖLGESİ 2000
  • 18 KOCAELİ SERBEST BÖLGESİ 2000

Gelecek haftaki yazımızda serbest bölgelerdeki ithalat ve ihracat işlemlerinin gerçekleşmesi ve Türkiye gümrüklerinden yapılan ithalat ve ihracat işlemlerinin arasındaki farklılıklar konu edilecektir.

Dijital girişimler firmaları Endüstri 4.0 sürecinde nasıl etkiliyor?

Endüstriyel nesnelerin interneti (IIoT), dijital ikiz, enerji verimliliği, Endüstri 4.0’la ilgili Türkiye ve Almanya’da son yıllarda yaşanan gelişmeler ve yeni uygulamalar Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği organizasyonu Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi katkılarıyla gerçekleşen dijital forumda konuşuldu.

Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası, Bayern International ve Bavyera Ekonomi Bakanlığı iş birliğindeki webinara Türk ihracatçı firmalar ve kurum temsilcileriyle Alman firma ve kurum yetkilileri katıldı.

Aynı zamanda 14-15 Ekim tarihlerinde Concept Laser, AUDİ Ingolstadt Fabrikası ve Endüstri 4.0 fabrikası olarak da bilinen Siemens Amberg Fabrikasına sanal ziyaret gerçekleştirildi.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Endüstri 4.0’ın Ticaret Bakanlığı’nın 2023 ihracat hedefleri doğrultusunda, küresel piyasalarda daralma yaşanan bugünlerde firmalara rekabet avantajı sağlayacağı görüşünde.

“Endüstri 4.0 üzerine çalışmaya 2017’de Almanya’nın Bavyera Bölgesi’ne gerçekleştirdiğimiz teknik heyetle başladık. Dünya çapında lider otomasyon teknolojisi tedarikçisi Festo, dünya otomotiv devlerinden BMW fabrikası ve MAN Diesel&Motors firmalarını ziyaret ettik. Endüstri 4.0’ın ne olduğunu, işletmelerde nasıl uygulandığını anlamak ve iyi uygulama örneklerini yerinde ziyaret ederek inceleme fırsatı yakaladık. Bavyera Ekonomi Bakanlığı ile bir araya gelerek bölgelerinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldık, iş birliği fırsatlarını değerlendirdik. İlk etkinliğimizin devamı niteliğindeki bu etkinliğimizle iki yıl içerisinde Endüstri 4.0 konusunda yaşanan gelişmeleri takip edebilmeyi, Almanya’da ve Türkiye’de konusunda uzman firma ve kurum temsilcilerinin ağzından dinleyerek sektörümüze yeni bir bakış açısı katmayı hedefliyoruz.”

Bavyera dünyanın en önemli endüstri 4.0 bölgesi

Ertan’a göre 2018’den beri devam eden korunmacı uygulamalar ve pandeminin küresel tedarik zincirlerini etkilemesiyle zorlu zamanlar geçiren ihracatçı firmaların, rakiplerinin bir adım önüne geçmelerinde Endüstri 4.0 ve dijitalleşmenin önemi çok büyük.

“Bavyera Bölgesi Endüstri 4.0 konusunda dünyada lider konumunda bulunduğu için ayrıca öneme sahip. 2020 yılı Ocak-Eylül dönemi demir ve demirdışı metaller ihracatı Türkiye genelinde değer bazında 14,8 milyar dolar olurken Birliğimiz üzerinden gerçekleştirilen ihracat ise 976 milyon dolar oldu. Hem Türkiye genelinde hem de Ege Bölgesi ihracatında Almanya ilk sırayı aldı. Bizim en büyük ihracat partnerlerimizden olan Almanya ile hem ticari hem de teknolojik ilişkilerimizi geliştirmemiz ve sağlamlaştırmamız iki ülke için de fayda sağlayacak.”

“Türkiye bizim için önemli bir ortak”

Bavyera Ekonomi Bakanlığı Uluslararasılaştırma ve Sanayi Bölüm Müdürü Dr. Markus Wittmann, Endüstri 4.0’ın uluslararası rekabet açısından şirketler için çok önemli olduğunu söyledi.

“2017’de Bavyera’ya delegasyon geldi ve Almanya’da neler olduğuna dair fikir alışverişi yapıldı. Biz bunu devam ettirmek istiyoruz. Bavyera ile Türkiye arasında 5 milyar euro’luk ticaret hacminden bahsediyoruz. Gelecek yıl bu yıldan daha iyi olacağına eminiz. Bavyera endüstrinin dönüşüm geçirdiği bir yer. Tüm bunlar uluslararası alana yayılmalı ve Türkiye bizim için çok önemli bir ortak. Doğu’da ve Batı’da işbirliğimizi artırırsak rekabeti artırabiliriz. Almanya’da otomotiv ve makine sektörü güç zamanlardan geçiyor. Dönüşüm ve işbirliği yapma fırsatlarına bakmalıyız.”

“Projelerimizle dijital devrimi gerçekleştiriyoruz”

Ticaret Bakanlığı Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanı Muhammed Emin Torunoğlu, “Dijitalleşme iş yapma şekillerini değiştiriyor. Bakanlık olarak projelerimizle dijital devrimi gerçekleştiriyoruz. Teknolojileri günlük prosedürlere dahil etmeliyiz. Dış ticarette blockchain teknoloji çok önemli bir çözüm. Mevzuat kolaylaştırıcı olmalı ve teknolojinin etkilerini düşünmemiz gerek. Şirketleri teşvik etmek için gerekli mekanizmalarımız var. Bu sayede rekabetçi avantaj kazanabilirler. Dijital dönüşüm veri toplamada yardımcı olacak ve kamu-özel sektör arasındaki işbirliğini destekleyecektir. Kişisel güvenliğe özen gösterilmesi gerekiyor.” dedi.

Yüzde 1 ek büyüme, yüzde 15’e varan verimlilik artışı sağlanacak

Daha esnek üretim süreçleriyle daha uygun maliyetlerle ürün üretiminin mümkün olduğundan bahseden Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle şöyle devam etti:

“Ürünlerin tasarım ve üretim süreçlerinin tamamen dijital süreçlerde tamamlanabilmesi sayesinde üretimde optimizasyon ve kaynak verimliliğinde artışlar sağlanmıştır. Bulut bilişim gibi imkânları kullanarak teknolojiye ulaşmada ve rekabet etmede artık KOBİ’lerin büyük firmalarla aynı imkânlara daha kolay ulaşabildikleri gözlenmektedir. Endüstri 4.0 ile birlikte ürünlerin pazara çıkış süreleri yüzde 25 ile yüzde 50 arasında azalabilecek ve yüzde 70’e kadar enerji tasarrufu sağlanabilecektir. Türkiye’nin ise Endüstri 4.0 teknolojilerini üretim sürecine dahil etmek için önümüzdeki 10 yıllık süreçte, yılda yaklaşık 10-15 milyar TL yatırım yapması gerektiği tahmin edilmektedir. Bu yatırımların ülkemiz ekonomisinde yıllık yüzde 1’in üzerinde ek büyüme ve toplam üretim ile dönüşüm maliyetleri açısından yüzde 15’e varan verimlilik artışı sağlaması beklenmektedir.”

Dijitalleşme ne kadar fazlaysa ciro o kadar fazla

Fraunhofer IGCV’den Dr. Andrea Hohmann ise Endüstri 4.0 sürecinde önemli olan unsurları “Verilerin alışverişi ve paylaşılması, talep tahminini iyileştirme, makinaların insanlarla bağlantısı, sistemler ve akıllı sensör ağları, ürünlerin üretim sistemlerinin sanallaştırılması.” diyerek sıralıyor.

“Bu süreçler verimliliği artırıyor ve materyal akışını optimize ederek atıkları minimize ediyor. 2014’teki araştırmaya göre bu sayede Almanya’da satış büyümesi yüzde 2 artışa geçti. Dijitalleşme sayesinde üretimde dijital önlemler de uygulanıyor. Tedarikte fazla enerji kullanan, çok fazla enerji tüketimi olan şirketlere yönelik algoritmalar geliştirilerek büyük oranda tasarruf sağlanıyor. Üretimde uygulanan birçok süreçle aynı zamanda verimlilik de artıyor. Dijitalleşmenin verimliliğe ve imalat maliyetlerine çok etkisi var. Dört dijital olgunluk derecesi var. Üçüncü derece ve sonrasında şirketler yarı otonom olarak ilerliyor. Dijital ikizler var. Siparişten üretime kadar her şey birbirine bağlı ve kontrol altında üretim planlaması gerçekleşiyor. Şirketlerin yüzde 20’si üçüncü dijital olgunluk düzeyinde. Dijitalleşme ne kadar fazlaysa ciro o kadar fazla. Bavyera, Almanya’ya göre yüzde 2 kadar daha ilerde.”

Pandemi sürecinde geliştirdikleri yazılım sayesinde Çin’deki müşterilerine 24 saat uzaktan destek verdiklerini anlatan Grenzebach Digital GmbH Satış Müdürü Martin Zanker, “Operatöre mesaj atılıyor ve müşterimiz linke tıklıyor, doğrudan bizle iletişime geçiyor. Hızlı bir şekilde müşteriye ulaşıyoruz ve operatörlerden biri iletişimi başlatıyor. Anında destek alınabiliyor.” dedi.

Vestel Siber Güvenlik ve Çözüm Entegasyonu Grup Müdürü Gürhan Gür ise 2,5 milyar dolarla pazarda lider olduklarını, ürünlerini İngiltere’den sonra en çok ihraç ettikleri ikinci ülkenin Almanya olduğunu sözlerine ekledi.

“Dijital dönüşümde lokomotifiz ve bu dönüşümlerin merkezi olmak istiyoruz. IIoT ve yapay zekayı kullanarak ev aplikasyonları, mobil uygulamalar, akıllı izleme, akıllı ev çözümleri projelerini gerçekleştiriyoruz. Gizlilik ve güvenlikle ilgili ayrı bir IIoT güvenlik sistemi oluşturduk, tehdit ve risk analizi, uçtan uca güvenlik testleri yapıyoruz.”

Enerji verimliliğine yönelik projeler yaptıklarından bahseden HAWE Hydraulik SE’den Andreas Glinhammer ise, “Led teknolojisine ek olarak gün ışını akıllı yazılımlarla bir araya getirerek yüzde 30 enerji tasarrufu sağlıyoruz. Sanayi binalarının mimarisini yüzde 18’lik gün ışığını üretim salonlarının içine tavan pencereleriyle dahil ederek dizayn ediyoruz. Yüksek oranda tasarruf sağlandı.” diye konuştu.

“Firmaların yüzde 68’i Endüstri 4.0’ı öncelik olarak görüyor ancak yüzde 29’u uyguluyor.” diyen SAP Türkiye’nin Tedarik Zinciri Çözüm Yöneticisi Melih Çamlıoğlu’na göre 5 yıl içinde çok dikkatli olmak ve en kısa vadede önlemleri almak gerekiyor.

“Akıllı ürünler, fabrikalar, akıllı varlıklar, robotik gibi çözümler yüzde 40’lık maliyet tasarrufu sağlıyor. Endüstriyel nesnelerin interneti, blockchain ve dijital ikizlerin uygulanmasıyla veriler toplanıyor ve büyük bir veri platformu oluşturuluyor. Bir sürü veriden oluşturulan simülasyonla daha iyi tahminler çıkıyor, geçici analiz yapılabiliyor, ne tür sapmalar var buna bakıyorlar. Elektrik kullanımı ve sapmalara bakıp gerçek bir karşılaştırma yapabiliyoruz. Böylelikle verimlilik artıyor. Online olarak güvenli bir şekilde her şey izlenebiliyor.”

Siemens AG Nürnberg Global Satış Müdürü Dominik Zettler, dijital ikiz uygulaması sayesinde yüzde 10’luk üretim artışı sağlandığını şu sözlerle anlatıyor:

“Sanal dünyada yapay zeka ve otonom sistemlerle hangi ürünün hangi rafa koyulup nasıl optimize edileceği, çalışma akışının daha iyi planlanması mümkün. Üretim makinaları, aksamların, montajların, tüm tesislerin dijital ikizleri var. Fizikselden gelen verileri bilmek istediğimiz verilerle bir araya getirip gerçek üretimde bir ikiz yapıyoruz. Üretimde esneklik ile kaynak verimliliği yani insan, malzeme, zaman kaynağı çok önemli. Böylelikle yüzde 98’e kadar süreçler iyileştirilebilir.”

Farplas Otomotiv A.Ş. Proje ve Mühendislik Direktörü Murat Peker de yapay zeka teknolojisini kullanarak akıllı taşıma projeleri gerçekleştirdiklerini, verileri üretim yerinden toplayıp ürün ve hizmetlerini dijitalize ettiklerini anlattı.

Digit4Turkey Association Kurucu Başkanı Ali Rıza Ersoy ise pandeminin dijitalleşmede katalizör olduğunu ve şirketlerin uzaktan hizmetleri devreye sokarak süreci iyi yönettiklerini söyledi.