Şirketlerin ve Liderlerin Sessiz Düşmanı: Karar Yorgunluğu

şirketlerin Ve Liderlerin Sessiz Düşmanı Karar Yorgunluğu
Şirketlerin ve Liderlerin Sessiz Düşmanı: Karar Yorgunluğu

Şirketlerin ve Liderlerin Sessiz Düşmanı: Karar Yorgunluğu

M.Efsun Yüksel Tunç

Gün içinde kaç karar verdiğimizi hiç düşündünüz mü? Sabah hangi kıyafeti giyeceğimizden, kahvemizi nasıl içeceğimize, önemli bir iş stratejisini belirlemeye kadar sürekli bir karar döngüsü içindeyiz. Ancak bu karar verme süreci, düşündüğümüzden çok daha fazla enerji tüketiyor ve zamanla “karar yorgunluğu” dediğimiz bir duruma yol açıyor. Özellikle iş dünyasında yöneticiler, liderler ve ekipler için bu durum fark edilmeden iş süreçlerini baltalayabilir. Peki, karar yorgunluğu nedir ve nasıl önüne geçebiliriz?

şirketlerin Ve Liderlerin Sessiz Düşmanı Karar Yorgunluğu
Şirketlerin ve Liderlerin Sessiz Düşmanı: Karar Yorgunluğu

Karar yorgunluğu, gün boyunca verilen kararların zihinsel kaynaklarımızı tüketmesi sonucu ortaya çıkan bilişsel tükenmişlik durumudur. Beynimiz her karar aldığında bir miktar enerji harcar ve gün içinde yüzlerce karar vermek zorunda kaldığımızda, akşam saatlerine doğru yorgunluk başlar.

Bunu basit bir örnekle açıklayalım: Sabah enerjiniz yüksekken zor ve stratejik kararlar almak size kolay gelir. Ancak gün ilerledikçe, önemsiz görünen kararları bile vermekte zorlanırsınız. Bu yüzden bazı yöneticilerin akşam saatlerinde kritik kararlar almak yerine kararları ertelediğini veya en kolay seçeneği seçtiğini gözlemleyebiliriz.

Karar yorgunluğu, verimsizlikten hatalara ve hatta iş kayıplarına kadar birçok olumsuz sonuca yol açabilir. Büyük liderlerin, rutin işlerini sadeleştirerek veya aynı kıyafetleri giyerek bu yorgunluğu en aza indirdiğini duymuşsunuzdur. Mark Zuckerberg’in sürekli aynı gri tişörtü giymesi ya da Steve Jobs’ın ikonik siyah kazağı da tam olarak bu yüzden.

Karar yorgunluğu, liderler ve ekipler için risk oluşturur. Yorgunluk, muhakeme yetimizi azaltır. Günün sonlarına doğru verilen kararların daha hatalı olmasının temel sebebi budur. Birçok lider, akşam geç saatlerde yapılan toplantılarda verilen kararların ertesi gün gözden geçirilmesi gerektiğini fark etmiştir. Bazen en büyük risk, hiç karar almamaktır. Karar yorgunluğu yaşayan yöneticiler, risk almaktan kaçınarak işleri sürüncemede bırakabilir. Bu da fırsatların kaçmasına ve iş büyümesinin yavaşlamasına yol açar.

Zihinsel enerji azaldıkça, önemli stratejik kararlar almak yerine küçük, önemsiz detaylara takılabiliriz. Büyük resmi görmek zorlaşır ve enerjimiz tükenmişken gereksiz konulara fazla odaklanabiliriz. Bir liderin karar almakta zorlanması, ekibe de yansır. Belirsizlik arttıkça, ekiplerin motivasyonu düşer ve iş süreçlerinde duraksamalar yaşanır.

Peki, bu durumu nasıl yönetebiliriz? İşte karar yorgunluğunu azaltmak ve iş süreçlerini daha verimli hale getirmek için kullanabileceğimiz 5 etkili yöntem:

  1. Kararları Kategorize Etmek

Her karar aynı öneme sahip değildir. Stratejik ve kritik kararlarla günlük rutin kararları ayırarak önceliklendirme yapmak gerekir. Örneğin, hangi e-postaya yanıt vereceğinizi saatlerce düşünmek yerine, önemli kararlarınıza odaklanmalısınız.

  1. Sabah Saatlerinde Zor Kararları Vermek

Enerjinizin en yüksek olduğu zaman diliminde en kritik kararları almayı alışkanlık haline getirin. Önemli toplantıları ve kararları günün erken saatlerine planlamak, daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.

  1. Gereksiz Seçenekleri Ortadan Kaldırmak

Günlük rutinlerinizde gereksiz seçimleri azaltarak zihinsel enerjinizi koruyabilirsiniz. Örneğin, öğle yemeğinde ne yiyeceğinizi önceden belirlemek veya belli bir kıyafet düzeni oluşturmak, karar yorgunluğunu azaltacaktır.

  1. Yetki Devretmek ve Otomasyonu Kullanmak

Her kararı tek başınıza almak zorunda değilsiniz. Ekibinize güvenin ve bazı kararları devredin. Ayrıca, dijital araçlardan faydalanarak tekrar eden işleri otomatikleştirin.

  1. Mola Vermeyi Hatırlamak

Araştırmalar, kısa molaların karar verme yetimizi güçlendirdiğini gösteriyor. Beynimizi sürekli meşgul etmek yerine, küçük aralar vererek zihinsel yenilenmeyi sağlamak, daha sağlıklı kararlar almanıza yardımcı olacaktır.

İş dünyasında başarılı olmak, sadece doğru kararları almakla değil, karar süreçlerini akıllıca yönetmekle mümkündür. Karar yorgunluğu, fark edilmediğinde şirketlerin sessizce büyümesini engelleyen büyük bir risk haline gelir. Ancak doğru stratejilerle bu riski yönetmek ve daha verimli bir çalışma ortamı oluşturmak elimizde.

Biz de iş hayatımızda bu farkındalığı kazanarak, enerjimizi en değerli kararlarımıza yönlendirebiliriz. Aklımızda tutalım, her karar bir maliyet içerir. Önemli olan, enerjimizi en iyi kullanarak uzun vadeli başarıyı sağlamaktır. Peki siz, karar yorgunluğunu yönetmek için hangi stratejileri uyguluyorsunuz?

M.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

İklim Değişikliği Raporu: Yatırımcılar İkili İklim Riskleriyle Karşı Karşıya

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber İklim Değişikliği Raporu Yatırımcılar İkili İklim Riskleriyle Karşı Karşıya

İklim Değişikliği Raporu: Yatırımcılar İkili İklim Riskleriyle Karşı Karşıya

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber İklim Değişikliği Raporu Yatırımcılar İkili İklim Riskleriyle Karşı KarşıyaAllianz Trade tarafından hazırlanan İklim Değişikliği Raporu’na göre, şirketler her geçen gün artan bir iklim riski ile karşı karşıya. Rapora göre, iklim riskine ilişkin izleme listesine alınacak sektörlerin başında gayrimenkul, otomotiv, tarım, enerji ve ağır sanayi geliyor. 

Allianz Trade’in sürdürülebilir ekonomiye geçişin yarattığı risklerin ele alındığı İklim Değişikliği Raporu’na göre, hızlı politika değişiklikleri, teknolojik yenilikler, gelişen piyasa davranışları şirketler açısından önemli kırılganlıklara neden olabilir. Aşırı hava koşulları, yükselen deniz seviyeleri, uzun süreli kuraklık veya sıcağa maruz kalan işgücünde meydana gelen verimlilik kaybı gibi risklerle karşı karşıya olan iş dünyasında bazı varlıkların ömrü beklenen yaşam döngüsünden önce son bulacak. Rapora göre, iklim riskine ilişkin izleme listesine alınacak sektörlerin başında ise gayrimenkul, otomotiv, tarım, enerji ve ağır sanayi geliyor.

Şirketler İklim Risklerinin Potansiyel Etkisini Değerlendirmeli

Allianz Trade tarafından hazırlanan raporda; iklim riskine ilişkin izleme listesine alınacak sektörlerin başında gayrimenkul, otomotiv, tarım ve ağır sanayi geliyor. Bu sektörlerin daha katı enerji standartları, hızlı teknolojik gelişmeler ve daha sıkı düzenleyici tedbirler nedeniyle giderek daha kırılgan hale geldiği belirtiliyor. Bu nedenle, yatırımcıların, iklim risklerinin portföylerine potansiyel etkisini tam olarak değerlendirebilmeleri için portföylerini sektörler bazında yeniden gözden geçirmeleri gerektiğine raporda değiniliyor.

Enerji Sektörü Artan Kırılganlıklarla Karşı Karşıya

Allianz Trade İklim Değişikliği Raporunda; genel olarak, teknoloji ve sağlık sektörlerinin hem ABD hem de Avrupa’daki tüm iklim geçiş senaryoları altında dayanıklılık gösterdiği, enerji sektörünün ise artan işletme maliyetleri ve düzenleyici baskılar nedeniyle artan kırılganlıkla karşı karşıya olduğu bilgisi yer alıyor.

Rapora göre; ABD’de, sağlık hizmetleri ve tüketim harcamalarına yönelik şirket değerlemelerinde, her bir şirkette kabaca ortalama yüzde 16 oranında düşüş olurken, yenilenebilir enerji ve kritik malzemeler yoluyla kısmi adaptasyonlarını gerçekleştirmiş olan enerji sektörlerinde şirket değerlemelerinde yaklaşık yüzde 6 ile yüzde 7 oranında daha az düşüşler olması bekleniyor. Avrupa’da ise gayrimenkul sektöründe şirket değerlemeleri yüzde 40’lık ciddi bir darbe alırken, yüzde 26,3 ile telekomünikasyon ve yüzde 24,8 ile temel tüketim malları sektörlerinde şirket değerlemelerinde büyük düşüşler olacağı raporda belirtiliyor. Yine rapora göre diğer sektörlerle karşılaştırıldığında, temel kaynaklar ve teknoloji daha iyi durumda görünse de bu rakamların agresif iklim politikaları altında her sektörün karşı karşıya olduğu farklı kırılganlıkları vurguladığı hatırlatılıyor.

İyi düzenlenmiş bir geçişin, her iki bölgede pazar aksaklıklarının ölçeğini ve hızını azaltmaya yardımcı olabileceğine raporda dikkat çekilirken, ICR (International Carbon Registry-Uluslararası Karbon Sicili) yöntemi ile yapılan değerlemelerde düzenli bir geçiş argümanının daha da açık hâle geldiği belirtiliyor. Raporda, Net Zero 2050 senaryosunun, sağlık ve ihtiyari tüketim malları gibi sektörlerde değerlemelerde önce düşüşe neden olmasına rağmen, uzun vadede ekonomik dayanıklılık sağlayan tek senaryo olduğunun altı çiziliyor.

Proaktif Risk Yönetimi Önemli

Allianz Trade İklim Değişikliği Raporu’nda verilen bilgilere göre; hızlı iklim değişikliği çağında portföy değerini uzun vadede korumak için proaktif risk yönetimi zorunlu hale geliyor. Kapsamlı senaryo analizlerine hızlı uyarlanabilir stratejilerin erken benimsenmesinin, yatırımcıların şirket varlıklarının değer kaybetmesi riskini azaltmalarına yardımcı olabileceği raporda yer verilen bilgiler arasında.

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber İklim Değişikliği Raporu Yatırımcılar İkili İklim Riskleriyle Karşı Karşıya Rapora göre; yatırımcılar, portföylerini, ortaya çıkan iklim politikalarına ve piyasa dinamiklerine hızlıca uyum sağlayacak şekilde konumlandırdıklarında, sadece potansiyel kayıpları sınırlamakla kalmıyor, aynı zamanda büyüyen yeşil ekonominin sunduğu fırsatlardan da yararlanabiliyor.

 

 

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

Mutfakta Biri mi Var!!!

Mutfakta Biri Mi Var!!! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Mutfakta Biri mi Var!!!

Ali Rıza DÖLKELEŞ

Mutfakta Biri Mi Var!!! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSon yıllarda yükselen yıldız Turizm ve dolayısı ile Otelcilik. İş kolları arasında iş imkânlarına baktığımızda açılan tesislerin ve yapılan yatırımların büyüsü, otelciliğe talebin artmasını sağlamıştır. Bu talepler arasında departman olarak da başı çeken otelcilikte aşçılık sanatı olmuştur. Bu bizim açımızdan sevindirici tabi ki burada tesislerimizde mutfaklarımızın gelmiş olduğu son nokta çok önemli. Bunları sayacak olur isek klimalı ortam, akıllı fırınlar, son sistem ekipmanlar, soğutuculu büfeler vb. eski mutfaklarımız ile şu anki mutfaklarımız arasında gece ile gündüz gibi fark var. Eski mutfaklarda çalışma imkânlarımız çok daha ağır tamamen beden gücü ile işler çıkıyor idi teknik çok fazla yok idi. Bunun içinde o zamanlarda aşçılık sanatına ilgi çok yüksek değildi. Ama şuan ki geldiğimiz nokta ise çok daha farklı yeni trend otelcilik de en çok istenilen bölüm mutfak ve dolayısıyla aşçılık sanatı olmuştur.

Şu anda açılan ve açılacak tesisler ile beraber çok ciddi bir şekilde aşçı sıkıntısı oluşmakta. Bu sıkıntıdandır ki oteller arasında ciddi bir şekilde aşçı sirkülâsyonu yaşanmakta. Bu transferlere baktığımızda iki başlıkta oluşuyor; birincisi ise kademelerin çok hızlı verildiği daha iki yıllık komiye usta olarak başka tesiste işe başlıyor. Ya da iyi olan bir usta hemen başka bir meslektaşımız tarafından transfer ediliyor. Sistem ve düzen açısından bu değişimlere bakıldığında biraz sıkıntılı görüyorum. Emek verdiğiniz yetişmesinde büyük katkı sağladığınız ustayı başka bir tesisten meslektaşımız transfer ediyor. Bu transferler biraz daha iki şef arasında iletişim kurularak olmasında fayda görüyorum. Tabi ki bu transferlerin önüne geçilemeyeceği imkânsız günümüz ekonomi devri biraz daha fazla maddi manevi imkân olduğunda hemen geçiş oluyor.

Burada üzerinde durulması gereken konu bu geçişlerde bıraktığı yeri sıkıntıya düşürmeden olmasına dikkat etmek gerekir. Aksi taktirde bu işi yaptığımız sürece her zaman bu olumsuzluk karşımıza çıkacaktır. Hiç unutmamalıyız ki Turizm ne kadar büyük olsa da bir o kadarda küçük bu gün o tesiste çalıştığımız kişiler yarın başka bir tesiste karşımıza çıkacaktır. Onun için bu değişimlerde kapıları kapatmamak işim bitti nasıl olsa diye düşünmemek gerekir.

Ben aşçılık sanatını çok renkli buluyorum. Şöyle düşünün her gün sabah kalktığımızda bir Dünya kuruyoruz ve bu Dünyayı akşam bozuyor yarın tekrar bir Dünya daha kuruyoruz. Bu günün başarısı yarına kefil olmuyor. Zira bu başarı her gün olmalı ve de artmalı. Aksi taktir de başarılı olamazsınız. Yemeğin önemi insanoğlunda çok büyük yeri vardır. Yemek keyiftir, güzelliktir burada biz şeflere çok büyük iş düşüyor bu keyfi yaşatmak için bütün yeteneklerimizi bilgimizi kullanarak o canım tabaklarımızı oluşturmalıyız. Devamlı gündemi de takip ederek farklı lezzetler farklı sunumlar oluşturmalıyız. Bu sunumlar ile yemek masalarımız çok daha keyifli olacaktır.

Etrafımıza baktığımızda Aşçılık sanatının hiç ölmeyeceğini devamlı çıkışını sürdüreceğini açık beyan görebiliriz. İnsanoğlunun doğasında var beslenme. Ne yapar isek yapalım günde üç öğün yemek yiyoruz. Ama az ama çok, ama pahalı ama ucuz; ne olursa olsun beslenmek zorundayız. Hal böyle olunca Aşçılık sanatının önemini görmemek mümkün değil. Tarihimize ve de günümüze baktığımız zaman yemeğin öneminin büyüklüğünü görmekteyiz. Bütün kararlar ‘’ savaş, barış, evlilik, ayrılık, sevinçler v.b.’’ yemek masasında alınmıştır. Bunları göz önünde tutuğumuz zaman, yemeğin ne kadar önemli olduğunu görürüz.

‘’ Sevdiğim Sözler ‘’

Yaşlı kızıl dereli reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz biri siyahtı ve oniki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesinin önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin gözü önünde tuttuğu yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.

‘’Onlar’’ dedi. ‘’benim için iki simgedir evlat’’.

—”Neyin simgesi’’ diye sordu çocuk.

              “İyilik ile Kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.”

Çocuk, sözün burasında; ’’mücadele varsa, kazananı da olmalı’’ diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

—”Peki’’ dedi. ’’Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?’’

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa,

—Hangisi mi evlat?

Ben, hangisini daha iyi beslersem o kazanır!’’

 

Mutfakta Biri Mi Var!!! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAli Rıza DÖLKELEŞ

Limak Cyprus Deluxe Hotel

Mutfak Yöneticisi / Food Editor

chefard@hotmail.com

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Şubat Ayı Değerlendirmesi

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi şubat Ayı Değerlendirmesi

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Şubat Ayı Değerlendirmesi

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi şubat Ayı DeğerlendirmesiFinansal Kurumlar Birliği’nin İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Şubat ayı bülteni yayımlandı. FKB-EGE, Ocak ayında bir önceki aya göre 3,09 puan azalarak 97,90 puana geriledi. FKB Ekonomik Görünüm Anketi’ne göre Şubat ayı enflasyon beklentisi yüzde 3,14 oldu.

Türkiye ekonomisini bünyesindeki bankacılık dışı finans sektörü oyuncularıyla büyütmek için faaliyet gösteren Finansal Kurumlar Birliği (FKB), İstanbul Üniversitesi ile geliştirdiği ‘Finansal Kurumlar Birliği Ekonomik Görünüm Endeksi’nin (FKB-EGE) Şubat ayı bültenini yayımladı.

Finansal sistemin sağlıklı işleyebilmesi ve gelişebilmesi için çatısı altındaki 5 sektöre ait 124 şirketle finansmana erişimi kolaylaştırarak, ekonomik gelişmeye katkı sağlayan FKB’nin, Ocak ayı endeksi ve Şubat ayı beklenti anketi verilerinde, özellikle yıl sonu beklentilerindeki değişimler dikkate alındığında, orta ve orta uzun vadede uygulanan para politikası duruşunun, enflasyon beklentilerine yansımaya devam ettiği gözlemlendi.

FKB Ekonomik Görünüm Beklenti Anketi Şubat ayı sonuçlarına göre; Şubat ayı enflasyon beklentisi, bir önceki aya göre yüzde 0,37 artarak yüzde 3,14 değerini aldı. Öte yandan 2025 yıl sonu ve 2026 yıl sonu enflasyon beklentilerinde kısmi azalış görüldü.

FKB-Ekonomik Görünüm Endeksi’nin değişim trendine bakıldığında; 2024 yılının son 6 aylık döneminde Ağustos ayı dışında artış yönünde bir eğilim görülürken, bu artış eğilimi Ocak 2025’te yerini 3,09 puanlık bir azalışa bıraktı. Ocak 2025’te endeks 97,90 değerine geriledi.

Öte yandan endeksin alt bileşenlerinden Faktoring Endeksi Ocak 2025’te 6,42 puan azalarak 95,85 değerini aldı. Endeksin diğer alt bileşenleri olan Finansal Kiralama Endeksi 0,45 puan azalarak 102,30 ve Finansman Endeksi ise 2,40 puan azalarak 95,54 değerine geriledi.

FKB Ekonomik Görünüm Beklenti Anketi Şubat ayı sonuçlarına göre, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi, 2025 yıl sonu için yüzde 3,16 ve 2026 yıl sonu için yüzde 3,69 oldu. Aynı yıllar için OVP’nin sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 4,5 ile IMF’nin sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 3,2 olan öngörüleriyle karşılaştırıldığında, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi, hem 2025 yıl sonu ve hem de 2026 yıl sonu için OVP öngörüsünün altında ve IMF öngörüsünün üzerinde oldu.

Fkb LogoFKB Endeks akademik danışmanı ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, son altı aydır genel olarak pozitif bir ivme sergileyen FKB Ekonomik Görünüm Endeksi’nin Ocak ayında gerilemesinde, alt endekslerden Faktoring Endeksi’ndeki düşüşün belirleyici bir faktör olduğunu vurguladı. Şeker, ayrıca, enflasyonist sürecin devam edeceğine yönelik beklentinin sektörde yaygın olduğuna dikkat çekti.

FKB-EGE Şubat ayı bültenine aşağıdaki linkten veya ekten ulaşabilirsiniz.

https://www.fkb.org.tr/Sites/1/upload/files/FKB_Subat_2025_Bulteni-4010.pdf

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

Akreditifler ve Türkiye’nin Soğan Merkezinden Bangladeş’e Örnek İhracat İşlemi

Akreditifler Ve Türkiye’nin Soğan Merkezinden Bangladeş’e örnek İhracat İşlemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Akreditifler ve Türkiye’nin Soğan Merkezinden Bangladeş’e Örnek İhracat İşlemi

Turan AKIN

Akreditifler Ve Türkiye’nin Soğan Merkezinden Bangladeş’e örnek İhracat İşlemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBilindiği gibi akreditifler İhraç edilen malın bedelinin ödenmesi konusunda belirli koşulların yerine getirilmesinden sonra ödemenin yapılacağına ilişkin bir çeşit banka teminatıdır, şartlı bir ödeme taahhüdüdür. Diğer bir ifade ile bir bankanın dış görünümleri itibarıyla uygun bulunacak belgelerin süresi içinde ibraz edilmesi halinde lehdara (ihracatçı) ödeme yapacağını taahhüt etmesidir.

İthalatçı (amir); bankasından (issuing bank) ihracatçı (lehdar-beneficiary) lehine bir akreditif açmasını ve ihracatçının ülkesindeki bir muhabir banka aracılığıyla haberdar edilmesini ister. İhracatçı gerekli belgeleri doğru, eksiksiz hazırlayıp istenen tüm özel şartları da yerine getirerek tahsilatı bekler, ödemeye hak kazanır. UCP 600 (Uniform Customs & Practices for Documentary Credits) ile uluslararası kurallara göre konumlandırılmış bir ödeme yöntemi olmasına rağmen yüzde yüz bir garanti değildir.

Bu sistem, diğer ödeme yöntemlerine göre bankalarda kredi limit gerektirir, karmaşıktır, daha pahalı olmasına rağmen taraflar için en güvenilir olanıdır. Hem satıcıya hem de alıcıya çeşitli faydaları vardır. Mal bedelinin banka taahhüdünde olması, transfer riskinin büyük ölçüde ortadan kalkması, satıcı ve alıcının kredi imkânı elde etmesi, gerekli koşulların yerine getirilmesinin (belgelerin incelenmesi) bankaca sağlanması bu faydalar arasındadır.

Akreditifte bankalar belgeler üzerinden işlem yaparlar, akreditif işlemleri mallarla ilgili olmayıp yapılacak hizmet ve işlerle ilgilidir, süreç belgeler üstünden yürütülür.

Örnek işlemimizi Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı desteği, ÇORUM ALACA TİCARET VE SANAYİ ODASI Sahipliğinde yürütülen “ALACA İHRACAT İLE GÜÇLENİYOR ” Projesi’nin Türkiye’nin en büyük mor soğan üretim merkezlerinde Aydanur Demirkol Bayraktar tarafından yürütülen programa davet hatırlattı.

Mor Soğan2020 yılı başıydı, bir bankanın bölge dış ticaret yetkilisi Hatay’da bir ihracatçı olduğunu ancak Alaca’dan yükleyeceği kırmızı soğan akreditifleriyle ilgili çok zorlandığını söyledi. Bizim bir sorumluluğumuz olmadan katkınız olursa hem üretici, hem firma hem ülkemize fayda sağlar diye tanıştırdılar.

Bangladeş akreditifin dışında bir ödeme yöntemi ile ithalat yapmamaktadır.

Süreç benden önce başladığı için Bangladeş’te açılan soğan ihalesini alan Alıcılarla aralarındaki anlaşmaya göre CFR olan teslim şekline göre olan satışta (ülke mevzuatı bu şekilde mal alımına izin veriyor) peşinat istemişler ancak ülke mevzuatı 5.000 usd üstü peşin ödemeye de izin vermediği için Satıcı ısrarcı olup lojistik bedelini başka şekilde ve başka ülkeden tahsil etme konusunda da anlaşmışlar. Bu arada akreditif sayısı arttı, konteyner sayısı çoğaldı derken teyitsiz akreditif karşılığı yüklenen ilk Soğanlar Bangladeş’e vardı.

Bizim ürünler vardı ancak farklı ülkelerden de yükleme olmuş, bizden de farklı şirketlerce binlere ton soğan yığılması olunca pazar bozuldu, geçen sürede fiyatlar düştü derken sorun çıkmaya başladı. Zaten ülke istatistiklerine göre sistem yaklaşık yüzde 98 oranında teyitsiz akreditif ile çalışıyor, özellikle 4 sayfa gibi çok detaylı maddeler yazılıp otomatik rezerve (hata) düşme şeklinde planlanan sistemde pek tabii Alıcı bankalar hep ithalatçıdan yana.

Bizim işlemde pek tabii rezerv çıktığı için ödeme kararı Alıcıya kalmış oldu, akreditif şartını yerine getiremeyen ihracatçı için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Lojistik firması üstünden Ürünlerin çekildiğini öğrendik, bu elimizi güçlendirdi.

Bankamız Bangladeş’teki muhabir bankasına 9 defa akıbet mesajı çekip Soğanlar alınmış, paramızı ödeyin demesine rağmen diğer yüklemelerdeki harici hesaplardaki anlaşmazlık Alıcıda ve Satıcıda güven bunalımı da yarattığı için haklı olmamıza rağmen paramız gelmiyordu. Peşinden açılan akreditife de sorun çıkmaya başladı. İlk yüklemede elimizde koz olarak Malların çekilmesi için amir bankanın verdiğini düşündüğümüz teyit yazısının üstüne gidip 10.swiftte UCP 600 ilgili maddesine rücu edip ya evraklarımız iade edin (Vesaik) ya da ödememizi gönderin dedik. Ticaret Müşavirimiz ve bu alanda çok deneyimli değerli avukat arkadaşım Av.Habib Beyin özel görüşmeleri, banka ziyareti ile paramızı zor kurtardık.

Siz siz olun, mümkün olduğunca yan yollardan ticaret yapmaya çalışmayın.

Akreditifler Ve Türkiye’nin Soğan Merkezinden Bangladeş’e örnek İhracat İşlemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemRiskli ülkelerde teyitli akreditifleri tercih edin, bankanızdan yazı alın ve peşinden hatasız giden vesaik sizi korur. Yükleme öncesi taslak akreditif kontrolü, bankanız ve Alıcı ile mutabakat kritik önemdedir.

Turan AKIN

Küresel Birleşme: İnşaat Ürünleri Şirketi, Yapı Kimyasalları Şirketini Satın Aldı

Satın Alma Eğitimleri Haber Küresel Birleşme İnşaat ürünleri şirketi, Yapı Kimyasalları şirketini Satın Aldı

Saint-Gobain, Küresel Çapta Fosroc’un Satın Alımını Tamamladı

Satın Alma Eğitimleri Haber Küresel Birleşme İnşaat ürünleri şirketi, Yapı Kimyasalları şirketini Satın AldıSürdürebilir ve hafif inşaat çözümlerinde dünya lideri Saint-Gobain, Saint-Gobain, Asya ve Gelişen Pazarlardaki önde gelen yapı kimyasalları oyuncusu Fosroc’un satın alımını tamamlayarak sektördeki küresel varlığını daha da güçlendirdi.

Saint-Gobain, Asya ve Gelişen Pazarlardaki önde gelen yapı kimyasalları oyuncusu Fosroc’un satın alımını tamamlayarak sektördeki küresel varlığını daha da güçlendirdi

Hafif ve sürdürülebilir inşaat alanında dünyanın en büyük küresel firmalarından Saint-Gobain, Hindistan, Orta Doğu ve Asya-Pasifik’te güçlü bir organizasyon ağına sahip yapı kimyasalları şirketi Fosroc’un 27 Haziran 2024’te duyurulan satın alım sürecini tamamladı.

Chryso, GCP ve OVNIVER (Cemix markası) şirketlerinin ardından Fosroc’un da Saint-Gobain’in tarafından satın alınması yapı kimyasalları alanında dünya çapındaki varlığını güçlendirmede önemli bir adım teşkil ediyor. Saint – Gobain’in bu satın alımla birlikte yapı kimyasalları alanındaki satışları 76 ülkede toplamda 6,5 milyar euroya ulaşması bekleniyor.

Fosroc’un, 2021’den beri yıllık ortalama yüzde 11’lik bir büyüme oranıyla 2024 yılını 487 milyon dolar gelir ile tamamlayacağı öngörülüyor. 20 üretim tesisi ve yaklaşık 3.000 çalışanıyla FOSROC, inşaat endüstrisi için beton ve çimento katkıları, yapıştırıcılar ve derz dolguları, su yalıtım çözümleri, onarım ve güçlendirme çözümleri ve zemin kaplamaları da dahil olmak üzere çok çeşitli teknik çözümler sunuyor.

Satın Alma Eğitimleri Haber Küresel Birleşme İnşaat ürünleri şirketi, Yapı Kimyasalları şirketini Satın AldıGrubun hafif ve sürdürülebilir inşaat alanında dünya lideri olma stratejisiyle tamamen uyumlu satın alımın tamamlanması ile birlikte Saint-Gobain’in Hindistan ve Orta Doğu başta olmak üzere yüksek büyüme potansiyeline sahip gelişmekte olan piyasalardaki varlığını güçlendirecek. Fosroc, Grup içinde Yüksek Performanslı Çözümler segmentine entegre edilecek.

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

Sessiz İstifa: Çalışanların Görünmez Ayrılığı

Sessiz İstifa çalışanların Görünmez Ayrılığı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sessiz İstifa: Çalışanların Görünmez Ayrılığı

Karen KALUSTYAN

Sessiz İstifa çalışanların Görünmez Ayrılığı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSon yıllarda iş dünyasında dikkat çeken kavramlardan biri haline gelen “sessiz istifa” (quiet quitting), aslında çalışanların fiziksel olarak iş yerinde kalıp, duygusal olarak işlerinden kopmalarını ifade eden bir olgu. Geleneksel istifa süreçlerinden farklı olarak, bu durumda çalışanlar resmî olarak işten ayrılmıyor, ancak işlerine karşı olan bağlılıklarını minimum seviyeye indiriyorlar. İş tanımının dışına çıkmıyor, ekstra sorumluluk almıyor, iş yeriyle duygusal bir bağ kurmaktan kaçınıyorlar.

Peki, çalışanları “fazlasını yapmamaya” iten sebepler neler? Sessiz istifa, yalnızca bir bireysel tercih mi, yoksa iş dünyasında köklü bir dönüşümün sinyali mi?

Sessiz İstifanın Kökleri

Sessiz istifanın temelinde, çalışanların iş ve özel hayat dengesini yeniden tanımlama isteği yatıyor. Geleneksel iş modelleri, çalışanların daha uzun saatler çalışmasını, fazladan çaba göstermesini ve işlerine duygusal yatırım yapmasını bekliyordu. Ancak özellikle pandemi sonrası değişen iş dinamikleri, bu beklentilere karşı farklı bir bakış açısı geliştirilmesine neden oldu.

Gallup’un 2023 Çalışan Bağlılığı Raporu’na göre, çalışanların yalnızca %23’ü işlerine bağlı hissederken, %59’u sessiz istifa kapsamında değerlendirilebilecek şekilde çalışıyor. Bu rakamlar, iş dünyasında çalışan bağlılığının giderek azaldığını ve organizasyonların bu durumu göz ardı edemeyeceğini gösteriyor.

Sessiz istifa kavramı, özellikle Y ve Z kuşakları arasında daha yaygın bir anlayış olarak karşımıza çıkıyor. Genç çalışanlar, iş yerinde uzun saatler çalışmak yerine, iş-yaşam dengesini koruyarak verimli çalışmayı önceliklendiriyor. Çalışanlar için artık yüksek maaşlar kadar, iş ortamı, liderlik yaklaşımı ve kariyer gelişim fırsatları da kritik hale gelmiş durumda.

Sessiz İstifaya Yol Açan Faktörler

Çalışanların neden sessiz istifa yolunu seçtiklerini anlamak için, öncelikle iş dünyasında onları bu noktaya getiren temel faktörleri incelemek gerekiyor.

  1. İş ve Özel Hayat Dengesi İhtiyacı

Pandemi sürecinde yaygınlaşan uzaktan ve hibrit çalışma modelleri, çalışanların işlerine olan bakış açılarını değiştirdi. Çalışma saatlerinin esnek hale gelmesi, çalışanların özel hayatlarına daha fazla zaman ayırmalarını sağladı. Ancak bazı işverenler, bu esnekliği her zaman ulaşılabilir olma beklentisiyle dengeleyemedi.

Özellikle “gönüllü fazla mesai” anlayışı, sessiz istifanın en büyük tetikleyicilerinden biri haline geldi. Çalışanlar, fazladan çalışmanın bir zorunluluk haline gelmesini ve karşılığında hiçbir ödüllendirme almamayı iş tatmini açısından olumsuz değerlendiriyor.

  1. Çalışan Bağlılığının Azalması

Çalışanlar, yalnızca maddi kazanç için değil, kendilerini değerli ve anlamlı hissettikleri bir iş ortamı için çalışmak istiyor. Ancak birçok organizasyon, çalışanlarına gelişim fırsatları sunmuyor, karar mekanizmalarına dahil etmiyor ya da onların katkılarını yeterince takdir etmiyor.

Çalışan bağlılığı üzerine yapılan araştırmalar, takdir edilmeyen çalışanların iş yerlerine bağlılıklarının giderek azaldığını gösteriyor. Bu durum da, çalışanları “benden bekleneni yaparım ama fazlasını yapmam” noktasına getiriyor.

  1. Kariyer Gelişimi ve Terfi Süreçlerindeki Belirsizlikler

Sessiz istifanın en büyük nedenlerinden biri de, çalışanların işlerinde ilerleme görememesi. Şirket içindeki kariyer yollarının belirsiz olması, çalışanları sadece işlerini tamamlayıp daha fazla çaba göstermemeye yönlendiriyor.

Özellikle yetenekli çalışanlar, terfi alamayacaklarını ya da maaşlarında anlamlı bir artış olmayacağını düşündüklerinde, motivasyonlarını kaybederek gelişim göstermeyen bir çalışma modeline yöneliyorlar.

  1. Kurumsal Kültür ve Liderlik Eksikliği

İyi bir lider, yalnızca işleri yöneten kişi değil, aynı zamanda çalışanlarının gelişimine rehberlik eden kişidir. Ancak birçok organizasyonda yöneticiler, çalışanların sadece iş performanslarına odaklanıyor ve onları motivasyonlarını yükseltecek araçlardan yoksun bırakıyor.

Liderlik eksikliği, sessiz istifayı tetikleyen en büyük faktörlerden biri. Çalışanlar, yöneticileriyle açık ve şeffaf bir iletişim kuramadıklarında, şirketle olan duygusal bağlarını kaybediyor ve sadece “zorunlu olanı yaparak” süreci devam ettiriyorlar.

Sessiz İstifaya Karşı Alınabilecek Önlemler

Sessiz istifayı önlemek için, organizasyonların çalışan bağlılığını güçlendiren stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Bu süreci yalnızca bireysel bir çalışan sorunu olarak görmek yerine, şirket kültürü ve yönetim anlayışının bir yansıması olarak ele almak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Daha açık ve etkili iletişim mekanizmaları oluşturulmalı. Çalışanların düşüncelerini, beklentilerini ve şikayetlerini paylaşabileceği yapılar kurulmalı.

Esnek çalışma modelleri desteklenmeli. İş-yaşam dengesini koruyan şirketler, çalışanlarını daha uzun süre elde tutabiliyor.

Şeffaf terfi ve kariyer gelişim fırsatları sunulmalı. Çalışanlar, iş yerinde ilerleyebileceklerini ve değer gördüklerini hissetmeli.

Takdir ve ödüllendirme sistemleri güçlendirilmeli. Küçük bir teşekkür bile çalışanların motivasyonunu önemli ölçüde artırabilir.

İK’nın Rolü ve Gelecek Perspektifi

Bir İnsan Kaynakları uzmanı olarak, sessiz istifayı yalnızca bireysel bir çalışan tercihi olarak görmüyorum. Bu, şirketlerin çalışan bağlılığını ölçmesi ve yönetim stratejilerini gözden geçirmesi için bir fırsat.

İK departmanlarının rolü, sadece işe alım ve performans değerlendirme süreçlerini yürütmek değil, çalışanların iş yerinde gerçekten bağlı ve mutlu hissettiği bir ortam yaratmaktır. Sessiz istifa, iş dünyasının değişen dinamiklerine bir tepki ve bu dönüşümü yönetmek, İK’nın en büyük sorumluluklarından biri haline gelmiştir.

Sessiz İstifa çalışanların Görünmez Ayrılığı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir organizasyon, çalışanlarının sadece fiziksel olarak orada olup olmadığını değil, zihinsel olarak da gerçekten işlerine bağlı olup olmadığını sorgulamalıdır.

Karen KALUSTYAN

Taşıt Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgulama İşlemleri?

Taşıt Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgulama İşlemleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Taşıt Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgulama İşlemleri?

Taşıt Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgulama İşlemleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; ……. Motorlu Araçlar İnş. Petrol Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklamalarının Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79’uncu maddesine uygun olmadığı iddialarına yer verilmiştir.

Konu İle İlgili Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İhale işlem dosyası incelendiğinde, ihale konusu işin adının “2025 Yılı İçin Taşıt Kiralama Hizmet Alımı” olduğu, 2 kısımdan oluşan ihalenin “Aylık kira bedeli kasko değerinin % 2 sınırına tabi olmayan araçlar” başlıklı 2’nci kısmına itirazen şikayet başvurusunda bulunulduğu, 16.12.2024 tarihinde gerçekleştirilen ihalede 19 adet ihale dokümanının indirildiği, ihalenin 2’nci kısmına 7 istekli tarafından teklif sunulduğu, ihale komisyonunca gerçekleştirilen değerlendirmeler neticesinde, ………. Dan. İç. ve Dış Tic. Ltd. Şti., ………… Temz. Tur. İnş. Pet. Ür. ve Hiz. ……… Dış. Tic. Ltd. Şti. ile ………. Temizlik Bilgi. İnş. Taş. Yemek. Unlu Mamul. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan geçici teminatların uygun olmadığı gerekçesiyle tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, teklifi sınır değerin altında olduğu tespit edilen 4 istekliden aşırı düşük teklif açıklaması talep edildiği, ……….arafından aşırı düşük teklif açıklaması sunulmadığı gerekçesiyle, …….. Temizlik gıda tur. Taş. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan açıklamaların uygun bulunmadığı gerekçesiyle anılan isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, sunulan aşırı düşük teklif açıklamaları uygun bulunan ……. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi, …………. İth. İhr. Tur. Nak. Tem. Hizmet Taah. ve Tarım San. Tic. A.Ş.nin ise ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

17.12.2024 tarihinde EKAP üzerinden ……… Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti.ye gönderilen “Beyan edilen bilgileri tevsik eden belgelerin sunulması ve/veya numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerinin verilmesi/kurulumların yapılması/aşırı düşük teklif açıklamalarının sunulması” konulu aşırı düşük teklif açıklama talep yazısında “…Komisyonumuzca yapılan sınır değer tespiti sonucu, teklifinizin sınır değerin altında kaldığı tespit edilmiştir. Kanunun 38. maddesi ve Kamu İhale Genel Tebliğinin 79. maddesi hükümleri gereği İdarece belirlenen önemli teklif bileşenleri (kiralık araç veya amortisman maliyeti, bakım onarım giderleri, kışlık lastik giderleri, motorlu taşıtlar vergisi ve muayene ücretleri, sigorta giderleri, sözleşme ve diğer genel giderler) ile ilgili;

a) Verilen hizmetin ekonomik olması,

b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin işin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar,

c) Teklif edilen hizmetin özgünlüğü, gibi hususlarda yapacağınız yazılı açıklamaları belirlenen süre içerisinde İhale komisyonumuza ulaştırmanızı rica ederim.” bilgilerine yer verildiği, ihalenin 2’nci kısmında çalıştırılması öngörülen kiralık araçların, kiralık araç veya amortisman maliyeti, bakım onarım giderleri, kışlık lastik giderleri, motorlu taşıtlar vergisi ve muayene ücretleri, sigorta giderleri, sözleşme ve diğer genel giderlerin teklifte önemli maliyet bileşenleri olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

……. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından idareye sunulan aşırı düşük teklif açıklamaları incelendiğinde;

a) Araçların kendi malı olması durumunda amortisman maliyeti yönünden; başvuru sahibinin iddialarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

b) Araçların kiralama maliyeti yönünden; ……. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından ihale konusu iş kapsamında çalıştırılması öngörülen araçların kiralama giderlerinin tevsikine yönelik olarak üçüncü kişi ile imzalanan kira sözleşmesinin sunulduğu ancak Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.2.2’nci maddesinde açıklama yöntemleri arasında üçüncü kişi ile imzalanan sözleşmelerin bulunmadığı anlaşıldığından isteklinin bu yöndeki açıklamalarının mevzuata uygun olarak gerçekleştirildiğinin kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

c) Bakım onarım maliyeti yönünden; ……… Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından bakım ve onarım giderlerinin tevsiki için sunulan belgelerin fiyat teklifi olarak değerlendirilemeyeceği, belgelerin üzerinde anılan Tebliğ açıklamaları uyarınca bulunması gerekli unsurların, meslek mensubu beyanı ile onayının yer almadığı gibi fiyat tekliflerinin dayanağı tutanakların da sunulmadığı, istekli tarafından sunulan açıklamaların mevzuata uygun olarak gerçekleştirildiğinin kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

ç) Lastik maliyeti yönünden; ……….. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından lastik giderlerinin tevsiki için sunulan belgenin fiyat teklifi olarak değerlendirilemeyeceği, belgenin üzerinde anılan Tebliğ açıklamaları uyarınca bulunması gerekli unsurların, meslek mensubu beyanı ile onayının yer almadığı gibi fiyat teklifinin dayanağı tutanakların da sunulmadığı, istekli tarafından sunulan açıklamaların mevzuata uygun olarak gerçekleştirildiğinin kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

d) Motorlu taşıtlar vergisi maliyetleri yönünden; …. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından öngörülen MTV giderleri Gelir İdaresi Başkanlığı’nın web sayfasından sorgulandığında, istekli tarafından ihale konusu iş kapsamında çalıştırılması öngörülen damperli kamyon ve çift kabin 4×4 kamyonetin MTV giderlerinin tevsiki için gerçekleştirilen açıklamaların mevzuata uygun olduğu anlaşılmıştır

e) Fenni Muayene ve Egzoz Ölçüm maliyetleri yönünden; Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.3.6’ncı maddesi açıklamaları uyarınca ……… Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin önemli teklif bileşeni olarak belirlenen muayene ve egzoz ölçüm ücretleri giderleri için öngördüğü TÜVTÜRK tarafından ilan edilen 2024 yılı birim fiyatlarını güncelleyerek maliyet hesaplarına dahil etmesine gerek bulunmadığı anlaşıldığından başvuru sahibinin iddialarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

f) Sigorta maliyeti yönünden; …… Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından önemli teklif bileşeni olarak belirlenen sigorta giderlerinin tevsiki için sunulan belgelerin Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.3.6’ncı maddesi açıklamaları uyarınca brüt prim tutarlarının güncellenmediği, belgeler üzerine herhangi bir imza ya da kaşenin bulunmadığı ve çift kabin 4×4 kamyonet için sunulan sigorta teklifine ilişkin sigorta şirketinin genel müdürlüğü veya bölge müdürlüğüne ilişkin teyit yazısının da bulunmadığı anlaşıldığından istekli tarafından gerçekleştirilen açıklamaların mevzuata uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

g) Sözleşme giderleri yönünden; ………. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklamaları incelendiğinde, maliyet açıklamalarında teklif fiyatının % 1,567’sine tekabül edecek tutarda sözleşme giderlerinin de hesaplanarak dahil edildiği görülmüş olup, başvuru sahibinin iddiasının aksine anılan istekli tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında yapılan hesaplamalarda eksiklik olmadığı görüldüğünden başvuru sahibi isteklinin iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

h) Diğer Genel Giderler yönünden; 17.12.2024 tarihinde EKAP üzerinden ……. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti.ye gönderilen aşırı düşük teklif açıklama talep yazısında “…(kiralık araç veya amortisman maliyeti, bakım onarım giderleri, kışlık lastik giderleri, motorlu taşıtlar vergisi ve muayene ücretleri, sigorta giderleri, sözleşme ve diğer genel giderler)…” bilgilerinin yer aldığı, “sözleşme ve diğer genel giderler” ifadesinden anlaşılması gerekenin sözleşme damga vergisi, sözleşme karar pulu ücreti ve Kamu İhale Kurumu payı olmak üzere isteklilerin teklif fiyatının %1,567’sine tekabül eden tutarda sözleşme giderleri olduğu, anılan giderler için istekli tarafından hesap cetvelinde gider öngörüldüğü de dikkate alındığında başvuru sahibinin iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Yukarıda yer verilen tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, ……. Mot. Araç. İnş. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından aşırı düşük teklif açıklaması gerçekleştirilen kiralama gideri, bakım ve onarım giderleri, lastik giderleri ile sigorta giderlerinin mevzuata uygun olmadığı anlaşılmıştır.

Taşıt Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgulama İşlemleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Dünya Kadınlar Günü Raporu: Yaşlanan Dünyada Eşitsizliğe Yer Yok

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Dünya Kadınlar Günü Raporu Yaşlanan Dünyada Eşitsizliğe Yer Yok

TSKB’DEN Dünya Kadınlar Günü’nde Yeni Rapor: Yaşlanan Dünyada Eşitsizliğe Yer Yok

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Dünya Kadınlar Günü Raporu Yaşlanan Dünyada Eşitsizliğe Yer YokTSKB Ekonomik Araştırmalar, “Yaşlanan Dünyada Eşitsizliğe Yer Yok” isimli yeni raporunu yayımladı. Küresel demografik değişimi odağına alan raporda, nüfus yaşlanmasının ekonomik ve sosyal etkileri farklı yönleriyle ele alınıyor. Önümüzdeki yıllarda, dünyayla paralel bir şekilde Türkiye’de de 65 yaş ve üzeri nüfusun artış göstereceğinin belirtildiği raporda, yaşlanan nüfusun yaratacağı ekonomik etkilerin kadınların ekonomik hayata katılımı artırılarak sınırlanabileceğine değiniliyor.

TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası), bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel bir rapor yayımladı. TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından hazırlanan “Yaşlanan Dünyada Eşitsizliğe Yer Yok” isimli raporda nüfus yaşlanmasının ekonomik ve sosyal etkileri farklı yönleriyle ele alınıyor.

Raporda, Türkiye’de yaşlanan nüfus oranının giderek arttığı ve 65 yaş ve üzerindeki nüfusun 2030 yılında %13,5’e, 2050’de %23,1’e, 2075’te ise %31,7’ye ulaşmasının beklendiği belirtiliyor. Doğurganlık hızının düştüğü mevcut konjonktür çocuk bağımlı nüfusun düşmesi anlamına gelirken, bunun kadınların işgücüne katılımında artış getirmesi için yaşlılara yönelik erişilebilir bakım hizmetlerinin yaygınlık kazanması gerektiği paylaşılıyor. Raporda Türkiye’de çalışma çağında olan ve işgücüne katılmayan kadınların %58,8’inin evdeki ücretsiz bakım yükü nedeniyle işgücüne katılamadığını belirttiği de hatırlatılıyor.

Raporda nüfusun yaşlanması ve çalışma çağındaki nüfustaki artışın durağanlaşmasının ekonomik büyümeyi baskılayabildiği belirtilirken, uluslararası çalışmalarda ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi için işgücüne katılımda cinsiyetler arası eşitliğin önemli bir faktör olarak öne çıktığı ifade ediliyor.

Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranının OECD üyesi ülkelerin gerisinde olduğu vurgulanırken, cinsiyetler arası farkın 37,2 yüzde puan ile OECD ortalamasının 2,6 katı olduğu belirtiliyor. Türkiye’de ortalama yaşam süresi erkeklerden 5,3 yıl fazla olan kadınların, toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle ileri yaşlarında toplumun en kırılgan kesimlerinden biri haline geldiğine dikkat çekiliyor.

Raporda öne çıkan diğer satır başları şöyle sıralanıyor;

  • Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı 2023 yıl sonu itibarıyla %40,8 seviyesinde bulunurken bu oran OECD ortalamasının gerisinde kalıyor.
  • Türkiye’de kadınların %34,4’ü kayıt dışı çalışırken, erkek çalışanlarda bu oranın %10,6 olduğu görülüyor.
  • Kadınların işgücüne katılımı önündeki en büyük bariyer olan bakım yükünün hafifletilmesi öncelikli bir gelişim alanı olarak ortaya çıkıyor.
  • Otomasyon ve diğer dijital teknolojilere yapılacak yatırımların getirdiği verimlilik artışı, yaşlanan dünyada ekonomik büyümeyi ve refah artışını sağlayabilir.
  • Teknolojik ilerlemelerin hız kazandığı günümüzde başta kadınlar olmak üzere bugünün gençlerinin yaşam boyu eğitim yoluyla dijital becerilerini arttırması önem taşıyor.
  • Esnek çalışma saatleri veya yarı zamanlı çalışma uygulamalarının yaygınlaşması, yalnızca daha fazla sağlık sorunu yaşayan yaşlı bireylere değil, bakım işlerini yerine getirirken işgücünde kalmayı arzu eden diğer çalışanlara da fayda sağlayabiliyor.

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Dünya Kadınlar Günü Raporu Yaşlanan Dünyada Eşitsizliğe Yer Yok

 

Raporun tamamına linkten ulaşabilirsiniz: tskb-tce-2025-tr.pdf

 

 

 

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

İş Hayatında Kaizen Felsefesi: Sürekli İyileşmenin Gücü

İş Hayatında Kaizen Felsefesi Sürekli İyileşmenin Gücü! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İş Hayatında Kaizen Felsefesi: Sürekli İyileşmenin Gücü

Can DOYRANLI

İş Hayatında Kaizen Felsefesi Sürekli İyileşmenin Gücü! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGünümüz iş dünyasında rekabetin yoğun olduğu bir ortamda, şirketlerin sürdürülebilir başarısı için sürekli iyileştirme anlayışı büyük önem taşır. Bu noktada Kaizen felsefesi, iş süreçlerini küçük ama sürekli adımlarla geliştirmeyi hedefleyen bir yaklaşım olarak öne çıkar. Japonca kökenli bu kavram, kai (değişim) ve zen (daha iyi) kelimelerinin birleşiminden oluşur ve “daha iyiye doğru değişim” anlamına gelir.

Kaizen Felsefesinin Temel İlkeleri

Kaizen, büyük çaplı değişikliklerden ziyade günlük küçük iyileştirmeler yaparak verimliliği ve kaliteyi artırmayı amaçlar. İş hayatında başarılı bir Kaizen uygulaması için şu temel ilkeler benimsenmelidir:

  1. Sürekli Gelişim: İş süreçleri, ürünler ve hizmetler her zaman geliştirilebilir. Mükemmellik ulaşılan bir nokta değil, sürekli bir
  2. Çalışan Katılımı: Kaizen, sadece yönetim kadrosunun değil, tüm çalışanların iyileştirme sürecine aktif olarak katılmasını teşvik
  3. İsrafı Azaltma (Muda): Gereksiz süreçler, bekleme süreleri, fazla üretim ve kaynak israfı gibi unsurlar en aza
  4. Veriye Dayalı Kararlar: İyileştirme süreçleri, sezgilere değil ölçülebilir verilere dayanmalıdır.
  5. Standartlaştırma: Başarılı uygulamalar yeni bir standart haline getirilmeli ve sürekli geliştirilmelidir.

Kaizen felsefesi, Türkiye’ye 1980’lerin sonları ve 1990’ların başlarında gelmeye başladı. Özellikle 1990’lı yıllarda Japon yönetim teknikleri ve toplam kalite yönetimi (TKY) kavramlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, Türk sanayisi ve işletmeleri Kaizen uygulamalarına ilgi göstermeye başladı.

Bu süreçte, Toyota ve diğer Japon firmalarıyla işbirliği yapan otomotiv sektörü başta olmak üzere birçok büyük sanayi kuruluşu Kaizen’i benimsedi. 2000’li yıllarda ise lean manufacturing (yalın üretim), 6 Sigma ve sürekli iyileştirme metodolojileri ile birlikte Kaizen Türkiye’de daha geniş çapta uygulanmaya başlandı.

Kaizen’in İş Hayatına Etkileri

  1. Verimlilik Artışı: Küçük ama sürekli yapılan iyileştirmeler, zamanla iş süreçlerinde büyük verimlilik kazançları sağlar. Daha az hata ve daha az kaynak kullanımıyla daha fazla çıktı elde
  2. Çalışan Motivasyonu: Kaizen, çalışanların fikirlerinin değerlendirildiği ve sürekli iyileştirmeye katkıda bulunabildikleri bir kültür oluşturur. Bu da iş tatminini ve motivasyonu artırır.
  3. Kalitenin Artması: Kaizen uygulamaları, hataların erken aşamada tespit edilmesini sağlar. Böylece müşteri memnuniyeti artar ve markanın itibarı güçlenir.
  4. Maliyetlerin Azaltılması: İsrafın önlenmesi, gereksiz süreçlerin ortadan kaldırılması ve kaynakların etkin kullanımı sayesinde işletme maliyetleri düşer.

Kaizen Uygulamak İçin Adımlar

  1. Sorunu Belirle: İş süreçlerinde aksayan veya geliştirilmeye açık alanları tespit
  2. Küçük Çözümler Üret: Büyük dönüşümler yerine küçük ve uygulanabilir adımlarla iyileştirmeler
  3. Çalışanları Dahil Et: Kaizen’in başarısı, tüm çalışanların sürece katılımına bağlıdır. Ekip çalışmasını teşvik
  4. Sonuçları Ölç ve Değerlendir: Yapılan değişikliklerin etkisini analiz et ve başarılı olanları standart hale
  5. Süreci Tekrarla: Kaizen bir defalık bir süreç değil, sürekli devam eden bir iyileştirme döngüsüdür.

İş Hayatında Kaizen Felsefesi Sürekli İyileşmenin Gücü! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKaizen felsefesi, iş dünyasında sürdürülebilir başarıyı sağlamak için güçlü bir araçtır. Küçük ama sürekli yapılan iyileştirmelerle işletmeler, hem verimliliği artırabilir hem de çalışan motivasyonunu yükseltebilir. İş süreçlerinde büyük devrimler yerine, her gün biraz daha iyileşme felsefesiyle hareket eden şirketler, uzun vadede rakiplerine karşı önemli bir avantaj elde eder.

Faydalı olması dileğiyle…

Can DOYRANLI