Z Kuşağının Moda ve Markalar Üzerinde Etkisi

Z Kuşağının Moda Ve Markalar üzerinde Etkisi
Z Kuşağının Moda ve Markalar Üzerinde Etkisi

Z Kuşağının Moda ve Markalar Üzerinde Etkisi

Selin ERDAL

Yüzyıllar boyunca her döneme damgasını vuran, değişen, dönüşen, bazen tüketilen ve kimi zaman tekrar eden trendler oldu. Günümüz modası ise belki de tarihin en hareketli dönemlerinden birini yaşıyor. Bunun başlıca sebepleri arasında fast fashion yer alsa da; teknoloji, sosyal medya, “trend-setter influencerlar” ve Z kuşağı etkisi inkâr edilemez.

Z Kuşağının Moda Ve Markalar üzerinde Etkisi
Z Kuşağının Moda ve
Markalar Üzerinde Etkisi

Ben de Z kuşağının bir parçası olarak söyleyebilirim ki jenerasyonum birçok alanda olduğu

gibi modada da son derece belirleyici hale geldi. 1997-2012 yılları arasında doğan bu kuşak, hem satın alma güçleri hem de sosyal medyadaki etkin rolleriyle moda dünyasını derinden etkiliyor. Peki, bu kuşak gerçekten değişimin öncüsü olabilir mi?

Sosyal Medya ile Değişen Moda Dinamikleri

TikTok, Instagram ve benzeri platformlar sayesinde trendlerin ömrü artık haftalarla sınırlı. Z kuşağı; trendleri başlatan, yayan ve bitiren bir güce sahip. Geleneksel ünlüler ya da modellerin yerini ise artık influencer’lar ve sıradan ama özgün sosyal medya kullanıcıları aldı. Bu değişim sayesinde moda dünyası daha ulaşılabilir, daha “gerçek” yüzlere kapılarını açtı.

Markalar bu değişimi fark etti ve pazarlama stratejilerini buna göre yeniden şekillendirmeye başladı. Artık büyük prodüksiyonlu reklamlar yerine dijital kampanyalar ve sosyal medya işbirlikleri ön planda. Burberry, Gucci ve Balenciaga gibi köklü lüks markalar bile dijital koleksiyonlar ya da sanal moda (metaverse) projeleri ile Z kuşağına ulaşmayı hedefliyor.

Tüm bu sosyal medya etkisi, yepyeni bir kültürün doğmasına da yol açtı. Artık sosyal medyada yazılı olmayan bir kural var: “Bir giysiyi iki kez giyemezsin.” Her anın internette ölümsüzleştirildiği bir dönemde, insanlar farklı kombinlerdense farklı parçalara yöneliyor. Moda tercihlerinin birçoğu artık “Güzel fotoğraf çıkar mı?” sorusuna göre şekilleniyor. Bu durum hızlı tüketimi körüklüyor olsa da, Z kuşağının bu döngüyü kırabileceğine dair bir umut da var.

Z Kuşağının Moda Anlayışı

Şu an fast fashion Z kuşağıyla şekilleniyor gibi görünse de, bu jenerasyonun hızlı tüketime karşı beklenenden çok daha bilinçli olduğu bir gerçek. Çevre dostu markaları, geri dönüştürülmüş malzemeleri ve etik üretim süreçlerini tercih ediyoruz. Bu tercihler markalara da sorumluluk bilinci kazandırıyor.

Z kuşağı olarak kendimizi ifade etmeye büyük önem veriyoruz. Bu nedenle de “herkese uyan” moda anlayışını reddediyor ve özgün parçalara yöneliyoruz. Kimimiz DIY (kendin yap) ve kişiselleştirilmiş ürünlere ilgi duyarken, kimimiz vintage ve ikinci el parçalara yöneliyor. Nostaljiyi seviyoruz: Y2K (2000’ler) ve 90’lar modası gibi retro trendler bizlerle yeniden yükselişte.

Ayrıca toplumsal cinsiyet normlarına daha eleştirel baktığımız için unisex koleksiyonlar da daha yaygın hale geliyor. Son dönemde popülerleşen “kapsül dolap” kavramı da bu bilinçli yaklaşımlardan biri. Az ama işlevsel parça, çok kombin.

Markalara Yön Veren Yeni Tüketici Profili

Z kuşağı yalnızca ürün değil, markanın hikâyesini, duruşunu ve değerlerini de satın alıyor. Bu nedenle toplumsal konulara duyarlı, şeffaf ve etik değerlere sahip markalar öne çıkıyor. Feminizm, LGBTQ+ hakları, ırkçılığa karşı duruş gibi meselelerde samimi tavır sergileyen markalar Z kuşağı için tercih sebebi oluyor.

Kuşağımız oldukça hızlı karar değiştiriyor ve yüksek oranda eleştirel. Bu yüzden markaların küçük hataları bile sosyal medya lincine neden olabiliyor. Dolce & Gabbana’nın Çin’e yönelik tartışmalı reklamı buna iyi bir örnek.

Şeffaflık ve sorumluluk artık sadece bir “artı” değil, bir “zorunluluk.” Sürdürülebilirlik baskısıyla birlikte Zara ve H&M gibi fast fashion devleri bile “Conscious” ve “Eco” serilerini piyasaya sürmek zorunda kaldı. Artık markaların sadece moda yaratmakla kalmayıp sosyal bilinç ve çevre duyarlılığı da inşa etmeleri gerekiyor.

Sonuç: Değişimi Tüketen Değil, Şekillendiren Bir Kuşak

Z kuşağı, yalnızca trendleri takip eden değil, onları yaratan ve dönüştüren bir kuşak. Moda artık sadece ne giydiğimizle değil, neye inandığımızla da ilgili. Sosyal medya baskısı, hızlı tüketim kültürü ve görselliğe dayalı seçimler her ne kadar çelişkili görünse de; sürdürülebilirlik, bireysellik ve etik duruşlar, bu kuşağın uzun vadede çok daha güçlü etkiler yaratabileceğini gösteriyor.

Z Kuşağının Moda Ve Markalar üzerinde Etkisi
Z Kuşağının Moda ve
Markalar Üzerinde Etkisi

Moda tarihinin bu yeni döneminde, belki de ilk kez tüketici kitlesi bu kadar çok şeyi aynı anda yönlendiriyor. Ve bu kitle Z kuşağı.

Selin ERDAL

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 2

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 2

İhracatta Yaptığımız Hatalar

Ihracatta Hatalar GörselHiç hata yapmıyoruz demek fazla hayalcilik olmaz mı sizce? Farkında olduğumuz veya olmadığımız pek çok hataları yapıyoruz.

Yaptığımız hatalara genel hatları itibariyle baktığımızda bizlere para ve mal kaybettiren hatalarda ödeme şekillerindeki zayıflığımız göze çarpacaktır. Ödeme şekillerinin özelliklerinin neler olduğunu ve getireceği risk ve avantajların ne kadar farkındayız?

  • Ödeme şekillerinden, ithalatçı seçimine,
  • Bilgi fukarası olmamızdan, bilgiye dayalı hata yapmamıza,
  • İhraç mallarının kalitesinden, kullanılan hammaddeye,
  • Finansal olanaklardan, bu olanakları sağlayan kuruluşların hangileri olduklarını
  • Global piyasalarda pazar araştırmasından, ürünlerimizin gerçek alıcısının bulunmasına
  • İhracatçının dışında yapılan hataların faturasının ihracatçı tarafından ödenmesi

Ödeme Şekillerinden Vesaik Mukabili İşlemlerde Gerek İhracatçının Gerekse Bankaların Yaptıkları Hatalar

Bir dış ticaret işleminde tarafların uymaları gereken kurallar Uluslar arası Ticaret Odaları (ICC – International Chamber and Commerce) tarafından ilgili broşürler yayımlanmak sureti ile belirlenmiştir. Vesaik Mukabili işlemeler için URC 522 – Uniforms Rules for  Collections / Tahsiller için Yeknesak Kaide ve Kurallar isimli bröşür günümüzde dış ticaretten yolu geçen tüm tarafların sorumlulukları ve uymaları gereken kuralları ortaya koymaktadır.

Şöyle bir olayı inceleyelim;

Ihracat Talimat GörselVesaik mukabili bir ihracat işlemi ile ilgili olarak, ülkemizdeki ihracatçımız malların gönderimini sağladıktan sonra, ithalatçıya ödeme karşılığı tevdi edilmek üzere, ithalatçının bankasına gönderilmek üzere tam takım ihracat vesaikini ihracatçının bankasına sunarak işlemi başlatıyor. İhracatçının bankası kendisine sunulan vesaike dair URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri gereği gereken incelemeyi yaptıktan sonra, ihracatçının talimat mektubunda belirtilen her hususa bağlı kalmak kaydı ile bir üst yazı ile (banka talimat mektubu)  ihracat evraklarını ithalatçının bankasına gönderir. Vesaik mukabili işlemde İhracatçının bankasının talimatı net ve açık olmalı.

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemŞöyle ki; “Please deliver enclosed documents to the drawee against full payment of the invoice value at sight. In case of non-payment, do not deliver the documents. / Ekte sunulan evrakların fatura bedelinin tamamının ödenmesi karşılığında teslim ediniz. Ödeme yapılmaması halinde evrakları teslim etmeyiniz.”

Bu talimat kurallara uygun mudur?

İthalatçının bankasının URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 ‘a

(Madde 6 Görüldüğünde Ödeme / Kabul “Belgelerin görüldüğünde ödeme yapılması öngörülüyorsa ibraz bankası ödeme için ibrazı gecikmeden yapmalıdır. Belgelerin ödenmesi için görüldüğünde ödeme dışında başka bir şart öngörülüyorsa, kabul şartında ibraz bankası kabul için ibrazı gecikmeden ödeme şartında da ilgili vade tarihinden geç olmamak üzere yapmalıdır.”) göre hareket etmesi gerekmektedir.

denilmektedir.

Kim Hata Yapıyor Ve Biz İhracatçılar Hatayı Sineye mi Çekiyoruz?

Ancak azımsanmayacak ölçüdeki yurt dışı muhabir bankaları URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6’nın hükümlerini bilmelerine karşın, kendilerine gönderilen vesaiki ithalatçıya bedelsiz olarak teslim ettirip, ithalatçının ordinosunu alarak malların gümrükten çekilmesini müteakip malları kullandığı gerçeğine çok kere rastlanmıştır.

Kısacası muhabir banka / ithalatçının bankası, kendi müşterisi olan ithalatçısını kollamaktadır.

Aradan makul bir süre geçtikten sonra fatura bedelinin gelmemesi üzerine, ihracatçının bankası vesaikin ödenme durumunu öğrenmek için akıbet mesajı çektiğinde ise ithalatçının bankası muhabir banka bu akıbet mesajına yanıt vermemektedir.

Böyle bir durumda ihracatçı firma kendi çabaları ile ithalatçının ülkesindeki malların  hala gümrüklerde bekleyip beklemediği konusundaki akıbetini kişisel olarak kendi ülkesindeki malları taşıyan nakliyeci firma aracılığı ile öğrenebilmektedir. İthalatçının ülkesindeki malların çekilmiş olması halinde, ihracatçının ülkesindeki nakliyeci firmanın vereceği bilgi şöyle olacaktır;

“Orijinal konşimento ibraz edilerek ordino verilmiş ve mallar ithal gümrüğünden ordino ibraz edilerek çekilmiştir.”

Bu durumu tespit eden ihracatçı, edindiği bu bilgileri bir talimat mektubu ile kendi bankasına bildirip, ithalatçının bankasına tekrar akıbet mesajı çekilmesini, malların orijinal konşimento karşılığında ordino alınarak çekildiğini bahisle, konşimentonun ise ancak URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 uyarınca teslimi öngörüldüğünden yine aynı bröşürün 26. / C.i Maddesi gereğince ödemenin gecikmeksizin gönderilmesi konusunda ültimatom gibi bir mesajın çekilmesini sağlar.

URC Madde 26 c. i. Ödeme Bildirimi

Tahsil bankası tahsil edilen tutar veya tutarları varsa kesintilerin dökümünü vermek ve fonların kullanıma sunulma yöntemini belirtmek suretiyle tahsil talimatının alındığı bankaya ödeme bildirimini gecikmeksizin göndermelidir

Burada sormak istediğim husus şudur;

İthalatçının bankasının Uluslararası Ticaret Odaları’nın URC 522 Sayılı Bröşür’in ilgili maddelerine aykırı hareket etmesinden dolayı ihracatçı firmaya dolaylı bir şekilde zarar vermiştir. İhracatçı firma parasını zamanında tahsil edememekle birlikte likid olamamakta, ödeme planlaması aksayabilmekte, kredi kullanmışsa gereksiz yere bankasına faiz ödeme ve buna bağlı piyasada parasal taahhütlerini gecikmeli olarak yerine getirme riski ile karşı karşıya kalabilecek, ihracatçı firmanın piyasada itibar kaybına da yol açabileceği bir gerçektir. Kurallara uymadığı tespit edilen ithalatçının bankasının, ihracatçının tüm faiz giderleri ve ihracatçının bankasının gereksiz yere yaptığı yazışma, haberleşmeler için ihracatçı firmadan aldığı bankacılık hizmet masraf ve komisyonların ithalatçının bankasından talep edilmesi sizce uygun mudur?

Bu bir muhabir banka hatası ise, neden ihracatçının bankası bu hatanın parasal kaybının telafisini talep etmiyor?

İhracatçının bankası bu hatanın kompanse edilmesi konusunda adım atmadıysa da, ihracatçı bile bile bu yapılan yanlışı neden sineye çekti?

Ayrıca ihracatçının gereksiz yere ödemek zorunda olduğu faiz, bankacılık hizmet masraf ve komisyonların tazmini için ithalatçının bankasından talep edilmesi konusunda, ihracatçının haklarını tereddütsüz savunan bir banka sizce ülkemizde mevcut mudur?

İhracatçılar veya bankaları, yurt dışında ithalatçının bankasının bu tür hatalı tutumlarını sineye çektiklerinde, ihracatçılarımız ilerleyen işlemlerindeki olası hatalara da çanak tutmuş olmayacaklar mı?

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Ege Serbest Bölgesindeki Firmalar Kaynak Kullanımında İş Birliği Yapacak

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber Ege Serbest Bölgesindeki Firmalar Kaynak Kullanımında İş Birliği Yapacak

Ege Serbest Bölgesindeki Firmalar Kaynak Kullanımında İş Birliği Yapacak

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber Ege Serbest Bölgesindeki Firmalar Kaynak Kullanımında İş Birliği YapacakEge Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren firmalar arasında atıl duran her türlü kaynağın karşılıklı fayda sağlamaya yönelik ortak kullanımını teşvik etmek ve bu konuda olası iş birliklerini belirlemek amacıyla Sinerji Çalıştayı düzenlendi.

İzmir Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen İzmir Endüstriyel Simbiyoz Projesi kapsamında, ESBAŞ Teknoloji Merkezinde “Sinerji Çalıştayı” düzenlendi. Ege Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren firmalardan temsilcilerin katıldığı çalıştayın açılışında konuşan, İzmir Kalkınma Ajansı Yeşil Büyüme Politikaları Birimi Başkanı Emine Bilgen Eymirli, kaynak verimliliğini sağlamanın en etkili yönteminin onların yeniden kullanımını sağlamaktan geçtiğini belirterek, “Düzenlediğimiz sinerji çalıştayları, firmaların bir araya gelerek her türlü atıl kaynaklarını paylaşmalarını sağlamak açısından çok faydalı olmaktadır. İzmir Kalkınma Ajansı olarak bugüne kadar 5 sinerji çalıştayı düzenledik. Bu çalıştaylarda şimdiye kadar 850 potansiyel sinerji konusu belirledik. Yapılan çalışmalarda aralarında iş birliği imkânı doğan 54 firmayı ziyaret ettik ve 11 firma arasında ise numune alışverişi gerçekleştirildi” diye konuştu.

Eymirli, İzmir Endüstriyel Simbiyoz Projesi kapsamında 6. sinerji çalıştayını Ege Serbest Bölgesindeki firmalarla yaptıklarını belirterek, şunları söyledi: “Bölgenizdeki birçok firma bizim geçmişte düzenlediğimiz bazı çalıştaylara katılmıştı. Ancak proje kapsamında ilk kez bir serbest bölge sınırları içinde sinerji çalıştayı gerçekleştiriyoruz. Bu açıdan çok önem verdiğimiz bir çalıştay oldu. Sonuçlarının çok verimli olacağından eminim. Bölgemizdeki firmalar, aralarında atıl duran ahşap, plastik, kırpıntı gibi malzemeleri, atık proses suyu, su ve enerji gibi kaynakları paylaşarak verimlilik sağlayabilirler. Sadece kaynak paylaşımı olarak düşünmemek gerekiyor; lojistik ve uzmanlık gibi konularda da iş birlikleri kurulabilir. Bizler bu çalıştayların verimliliğini arttırmak, katılan firmalar arasında iletişimi güçlendirmek ve iş birliklerini izlemek, onları desteklemek için saha ziyaretleri de yapıyoruz.”

ESBAŞ Topladığı Yağmur Suyunu Değerlendirmeye Başladı

ESBAŞ Genel Müdürü Yusuf Kılınç ise konuşmasında, şirketlerinin vizyon, amaç ve ana stratejilerini Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 17 başlığı ile ilişkilendirdiklerini belirtti. Ege Serbest Bölgesinde çevreyi korumak ve kaynakların verimliliğini sağlamak için bölgede faaliyet gösteren firmaların temsilcilerinin bulunduğu komiteler kurduklarını vurgulayan Kılınç, şöyle konuştu: “Bu kapsamda iki önemli toplantı yaptık. Bunlardan ilkinde suyun önemini konuştuk. Şimdi ise eskiden şirketlerin firmalarından uzaklaştırmak için çare aradıkları atıklarının katma değere dönüştürülmesi; firmanın kendisine olmasa da komşu firmaya ekonomik katkı sağlaması için çözümler aradığımız bu Sinerji Çalıştayını düzenliyoruz.”

Kılınç, bölgelerindeki firmalarda atıl duran her türlü kaynağın karşılıklı fayda sağlamaya yönelik ortak kullanımını sağlamak amacıyla düzenlenen bu çalıştaydan başarılı projelere dönüşecek fikirlerin çıkacağını inandığını belirterek, “Buradan çıkacak projeler sayesinde BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmak yönünde bir adım daha atmış olacağız. İzmir Kalkınma Ajansı’nın da bu çalışmalarda bizlere bilimsel destekler sağlaması son derece önemli. ESBAŞ olarak, suyu tasarruf etmek için işletmelerdeki atık suyun geri kazanımı, ya da aynı bölgedeki firmaların kullanımına sunulmasına yönelik projelere önem veriyoruz. ESBAŞ arıttığı suyu yeşil alanların sulamasında kullanmaya başladı. Çatılardan topladığımız yağmur sularını da güneş panellerinin temizliğinde kullanıyoruz. Artık ciddi miktarda yağmur suyu topladığımız için bu suyun bölgemizdeki firmalara daha ekonomik koşullarda nasıl kullandırabileceğimize yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bu projelerin su stresi yaşayan İzmir’de su verimliliğini sağlamak yönünde örnek olmasını diliyoruz” diye konuştu.


SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ VE YEŞİL SATINALMA MAKALELERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİM TESTLERİ

Sağlık Sektöründe Tedarik Zincirinin Şeffaflığı ve İzlenebilirliğinin Önemi

Sağlık Sektöründe Tedarik Zincirinin şeffaflığı Ve İzlenebilirliğinin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sağlık Sektöründe Tedarik Zincirinin Şeffaflığı ve İzlenebilirliğinin Önemi

Kadir HANÇER

Sağlık Sektöründe Tedarik Zincirinin şeffaflığı Ve İzlenebilirliğinin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemHastaların güvenliği, tedavi kalitesi ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından hem genel tedarik zinciri yönetimi hem de sağlık işletmeleri gibi hassas sektörlerde son derece önemlidir. Bu kavramlar, özellikle medikal ürünlerin ve ilaçların doğru, güvenli ve verimli bir şekilde temin edilmesi için kritik bir rol oynar.

Sağlık sektöründe tedarik zincirinin şeffaflığının ve izlenebilirliğinin neden bu kadar önemli olduğuna dair bazı temel nedenler:

  • Hasta Güvenliği

Şeffaflık ve izlenebilirlik, tıbbi malzemelerin ve ilaçların doğru ve güvenli bir şekilde temin edilmesini sağlar. Sağlık kuruluşlarında yanlış ilaçlar veya yanlış tıbbi malzemeler kullanıldığında, bu durum hasta sağlığını tehlikeye atabilir. Örneğin, tıbbi ürünlerin kaynağının izlenebilmesi, yanlış ürünlerin veya geri çağrılan malzemelerin hastaya verilmesini engeller ve olası sağlık problemlerinin önüne geçer. Ayrıca, şeffaflık, sağlık kurumlarının kullanılan ürünlerin kaynağını ve içeriğini doğru bir şekilde denetlemelerine olanak tanır.

  • Ürün Kalitesinin İzlenmesi

Sağlık sektöründe kullanılan ilaçlar ve tıbbi cihazlar yüksek kalitede olmalı ve sıkı denetimlerden geçmelidir. Tedarik zincirinin izlenebilirliği, sağlık kuruluşlarının kullanılan ürünlerin kalitesini takip etmelerine olanak tanır. Eğer bir ürünün üretimden teslimata kadar her adımı izlenebilirse, o ürünün hangi tedarikçiden alındığı, hangi koşullarda depolandığı ve hangi işlemlerden geçtiği net bir şekilde görülebilir. Bu da ürün kalitesinin korunmasını sağlar.

  • Sahte Ürünlerin Engellenmesi

Tedarik zincirinin şeffaflığı, sahte veya güvensiz ürünlerin sağlık kurumlarına girmesini engeller. Sağlık sektörü, özellikle ilaç ve tıbbi cihazlar gibi ürünlerde, sahte ürünlerin ciddi sağlık tehditleri oluşturabileceği bir sektördür. İyi bir izlenebilirlik sistemi, sahte ürünlerin tedarik zincirine dahil edilmesini zorlaştırır, çünkü her ürünün kaynağı ve geçmişi doğru bir şekilde izlenebilir.

  • Acil Durumlarda Hızlı Müdahale ve İzleme

Sağlık sektöründe acil durumlar, doğal afetler, salgın hastalıklar veya büyük kazalar gibi kriz anlarında tedarik zincirinin hızlı ve verimli bir şekilde çalışması hayati önem taşır. Şeffaflık sayesinde, hastaneler acil durumda hangi malzemelerin depolarında bulunduğunu hızlıca görebilir ve ihtiyaç duyulan ürünlere ulaşabilirler. İzlenebilirlik, stok yönetimini optimize eder ve sağlık kuruluşlarının hangi ürünlerin eksik olduğunu veya hangi malzemelere daha fazla ihtiyaç duyulduğunu daha doğru bir şekilde belirlemelerine yardımcı olur. Bu nedenle hastanelerde kritik malzeme listesinin güncel ve sürdürebilirliği kritik rol oynamaktadır.

  • Hukuki Uyumluluk ve Regülasyon Uyumluluğu

Sağlık sektöründe kullanılan ürünler, sıkı yasal düzenlemelere tabidir. MDR , FDA, WHO gibi uluslararası sağlık kuruluşları ve yerel sağlık otoriteleri, tıbbi ürünlerin kalite ve güvenliğini denetler. Şeffaf ve izlenebilir bir tedarik zinciri, sağlık kuruluşlarının regülasyonlara uyumunu kolaylaştırır. Eğer bir ürün geri çağrılmak zorunda kalırsa, izlenebilirlik sayesinde, hangi hastanelere veya kliniklere hangi ürünlerin dağıtıldığı hızlıca belirlenebilir ve geri çekme işlemi etkin bir şekilde yapılabilir.

  • Maliyetlerin Yönetilmesi ve Verimlilik

Tedarik zincirinin izlenebilirliği, sağlık kuruluşlarının maliyetleri kontrol etmelerine yardımcı olur. Şeffaf bir tedarik zinciri, sağlık kurumlarının gereksiz stoklama, fazla ürün alımı gibi hatalardan kaçınmalarını sağlar. Ayrıca, doğru envanter yönetimi sayesinde sağlık kurumları, depolama ve taşıma maliyetlerini azaltabilir. Bu da kaynakların daha verimli bir şekilde kullanılmasına olanak tanır.

  • Tedarikçi Güvenilirliği ve İyileştirme

Sağlık kuruluşları, tedarik zincirinin şeffaf olması sayesinde, hangi tedarikçilerin güvenilir olduğunu ve hangi tedarikçilerin ürünlerinde sorun yaşandığını izleyebilirler. Bu, sağlık kurumlarının sadece yüksek kaliteli ürünler tedarik etmelerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda tedarikçi ilişkilerinde güven oluşturur. Şeffaflık, sağlık işletmelerinin tedarikçilerle olan ilişkilerini iyileştirmelerine, teslimat sürelerini optimize etmelerine ve gerektiğinde tedarikçi değiştirmelerine olanak tanır.

  • Hasta Memnuniyeti

Sağlık hizmetlerinde hasta memnuniyeti doğrudan tedavi sürecinin kalitesine ve hızına bağlıdır. Tedarik zincirindeki şeffaflık, hastaların gerekli tıbbi malzemelere zamanında erişmelerini sağlar, bu da tedavi süreçlerini hızlandırır ve bekleme sürelerini kısaltır. Ayrıca, şeffaflık sayesinde, hastalar kullanılan ürünlerin güvenli ve etkili olduğunu bilerek daha fazla güven duyarlar, bu da genel hasta memnuniyetini artırır.

  • Sürdürülebilirlik ve Etik

Çevresel ve etik sorumluluklar, sağlık sektöründe giderek daha önemli hale geliyor. Tedarik zincirinin şeffaf olması, sağlık kuruluşlarının çevreye duyarlı, sosyal sorumluluğa sahip ve etik tedarik uygulamalarına uygun malzemeler kullanmalarını sağlar. Bu sayede sağlık kurumları, sadece hastalarına değil, aynı zamanda çevreye ve topluma karşı da sorumluluk taşır. Etik ve çevre dostu tedarik zinciri uygulamaları, sağlık sektörünün sürdürülebilirliğini artırır.

  • Kriz Durumlarında İzleme ve Takip

Sağlık sektöründe bazen kriz durumları yaşanabilir (örneğin, pandemi, salgın hastalıklar). Şeffaf bir tedarik zinciri, acil durumlarda ürünlerin doğru yerlere zamanında ulaştırılmasını sağlar. Ayrıca, bu tür durumlarda, hangi ürünlerin ne kadar talep gördüğü ve hangi stokların tükenmek üzere olduğu bilgisi hızlıca elde edilebilir. İzlenebilirlik, sağlık hizmetlerinin güncel ihtiyaçları hızlıca karşılamasına olanak tanır.

Sonuç olarak sağlık sektöründe tedarik zincirinin şeffaflığı ve izlenebilirliği, hastaların güvenliği, sağlık hizmetlerinin kalitesi, yasal uyumluluk ve maliyet kontrolü gibi kritik alanlarda büyük bir rol oynar. Şeffaflık, sağlık kuruluşlarının daha verimli çalışmasını sağlar, yanlış ürün kullanımını engeller, hasta güvenliğini artırır ve operasyonel verimliliği yükseltir. Bu unsurlar, hem sağlık işletmelerinin iç süreçlerini optimize etmelerine hem de dış paydaşlarla olan ilişkilerini güçlendirmelerine olanak tanır.

Sağlık Sektöründe Tedarik Zincirinin şeffaflığı Ve İzlenebilirliğinin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSağlık sektöründeki tedarik zinciri yönetimi, sadece operasyonel bir gereklilik değil, aynı zamanda hasta bakım kalitesinin ve güvenliğinin sağlanması açısından temel bir unsur olarak görülmelidir. Bu nedenle, tedarik zincirinde şeffaflık ve izlenebilirliğin sağlanması, sağlık kurumlarının sürdürülebilirliği ve başarısı için vazgeçilmez bir faktördür.

Kadir HANÇER

Üretilen Gıdanın 3’te 1’i Hiç Kullanılmadan Çöpe Gidiyor!

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber üretilen Gıdanın 3’te 1’i Hiç Kullanılmadan çöpe Gidiyor!

4. Uluslararası Gıda Kimyası Kongresi Antalya’da Başladı!

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber üretilen Gıdanın 3’te 1’i Hiç Kullanılmadan çöpe Gidiyor!Tarım ve Orman Bakanlığının desteği, Üsküdar Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Kimyagerler Derneği iş birliğiyle düzenlenen “4. Uluslararası Gıda Kimyası Kongresi”, bu yıl “Gıda Üretiminde Sürdürülebilirlik” temasıyla Antalya’da gerçekleştiriliyor.

Kongre Başkanı Prof. Dr. Muhammet Arıcı: “Bu konudaki en son gelişmeler hakkında uzmanları, araştırmacıları, kamu ve sanayi profesyonellerini bir araya getirerek bilgi paylaşımında bulunmak ve fikir alışverişinde bulunmak için heyecanlıyız.”

Kimyagerler Derneği Başkanı İkram Cengiz: “Fonksiyonel gıdalar, gıda katkı maddeleri, gıda güvenliği, biyogüvenlik, organik gıdalar, coğrafi işaretleme, gıda toksikolojisi, sürdürülebilirlik ve daha birçok başlık altında mevcut alanımızdaki durumu değerlendirecek ve geleceğe yönelik yenilikçi çözümler üreteceğiz.”

Dr. Ahmet Görgülü: “Dünyada her 8 kişiden biri obezken, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre her 3 kişiden biri obez. Dünya genelinde üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri hiç kullanılmadan çöpe gidiyor.”

TAGEM Genel Müdür Yardımcısı Dr. Şerafettin Çakal: “Bir tarafta israf var, bir tarafta obezlik var ve bir tarafta açlık var.”

Tarım ve Orman Bakanlığının desteği, Üsküdar Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Kimyagerler Derneği iş birliğiyle düzenlenen “4. Uluslararası Gıda Kimyası Kongresi”, 8-11 Mayıs 2025 tarihleri arasında Antalya/Kemer’deki Juju Premier Palace Hotel’de gerçekleştiriliyor. Bu yıl “Gıda Üretiminde Sürdürülebilirlik” temasıyla düzenlenen kongrede; akademisyenler, araştırmacılar, kamu temsilcileri ve sektör profesyonelleri bir araya gelerek gıda kimyasındaki son gelişmeleri ve sürdürülebilir yaklaşımları ele alıyor.

Kongre, Gıda Kimyası ve Teknolojisi Alanında Faaliyet Gösterenleri Bir Araya Getirdi

Kongrenin açılışında konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğr. Üyesi, Kongre Başkanı Prof. Dr. Muhammet Arıcı, etkinliğin gıda kimyası ve teknolojisi alanında faaliyet gösteren bakanlıklar, üniversiteler, özel sektör temsilcileri, kalite kontrol ve standardizasyon otoriteleri ile helal gıda alanında çalışan tüm paydaşları bir araya getirme amacını taşıdığını belirtti.

Kongrenin, katılımcılar arasında proje iş birlikleri platformları oluşturmayı, ortak proje yapma gücünü geliştirmeyi ve denetim otoritelerinin mevcut veya yeni düzenlemeler hakkında katılımcıları bilgilendirmeyi hedeflediğini vurgulayan Prof. Dr. Muhammet Arıcı, bu hedefe ulaşmak amacıyla Kimyagerler Derneği, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi’nin desteğiyle çok sayıda katılımcının kongre organizasyon ve bilim kurullarında görev aldığını ifade etti.

Bu yılki kongrenin ortak odak noktasının “gıda üretiminde sürdürülebilirlik” olduğunu belirten Prof. Dr. Arıcı, “Bu konudaki en son gelişmeler hakkında uzmanları, araştırmacıları, kamu ve sanayi profesyonellerini bir araya getirerek bilgi paylaşımında bulunmak ve fikir alışverişinde bulunmak için heyecanlıyız.” dedi.

Başarılı Bulunan Posterler Ödüllendirilecek

Kongrenin, gıda sürdürülebilirliği çerçevesinde en yeni araştırmaları ve teknolojik atılımları laboratuvar çalışmalarından in-siliko çalışmalara ve gıda sürdürülebilirliğini etkileyen küresel değişikliklere kadar tüm yönleriyle derinlemesine inceleme fırsatı sunacağını dile getiren Prof. Dr. Arıcı, kongrenin bilimsel programında davetli konuşmalar, kısa sözel sunumlar, poster sunumları ve workshopların yer alacağını, sanayi ve akademide çalışan bilim insanlarından oluşan hakem heyeti tarafından başarılı bulunan posterlerin ödüllendirileceğini duyurdu.

Konuşmasında “Marifet iltifata tabidir” sözüne atıfta bulunan Prof. Dr. Arıcı, kongrenin gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkürlerini sundu.

İkram Cengiz: “Geleceğe yönelik yenilikçi çözümler üreteceğiz”

Kimyagerler Derneği Başkanı İkram Cengiz, gıda kimyasının sadece bilimsel bir disiplin olmanın ötesinde, insan sağlığı, çevre, kültür ve ekonomiyle doğrudan bağlantılı hayati bir alan olduğunu vurguladı.

Cengiz, kongrede ele alınacak konuların yalnızca akademik bir tartışma platformu konusu olmadığını, aynı zamanda toplumun refahına ve geleceğine katkı sunacak bir sorumluluğun parçası olduğunu belirtti.

Bu yılki kongrenin, gıda kimyasının en güncel ve kritik konularını kapsayan geniş bir yelpazeye sahip olduğunu ifade eden İkram Cengiz, “Fonksiyonel gıdalar, gıda katkı maddeleri, gıda güvenliği, biyogüvenlik, organik gıdalar, coğrafi işaretleme, gıda toksikolojisi, sürdürülebilirlik ve daha birçok başlık altında mevcut alanımızdaki durumu değerlendirecek ve geleceğe yönelik yenilikçi çözümler üreteceğiz.” dedi.

Dünya Gıda Güvenliği ve Sağlık Sorunları Gibi Karmaşık Zorluklarla Karşı Karşıya

Ayrıca, gıda mevzuatı, patentlendirme, pazarlama trendleri ve sağlık gibi disiplinler arası konularla gıda sektörünün hem bilimsel hem de endüstriyel boyutlarının derinlemesine ele alınacağını vurgulayan Başkan Cengiz, dünyanın iklim değişikliği, nüfus artışı, gıda güvenliği ve sağlık sorunları gibi karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğunu hatırlattı.

Bu bağlamda, gıda sürdürülebilir üretiminden sağlıklı beslenmeye, yerel hammaddelerin değerlendirilmesinden küresel standartlara uygun kalite kontrolüne kadar geniş bir sorumluluk üstlenildiğini belirten Cengiz, “İşte bu kongre, bu sorumluluğu omuzlayarak bilimsel bilgi birikimimizi paylaşmak, yenilikçi fikirleri tartışmak ve sektörel iş birliklerini güçlendirmek için bir köprü vazifesi görecektir.” ifadelerini kullandı.

Dünya Nüfusu Artmaya Devam Ediyor

Eti Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Görgülü, küresel gıda sorunlarına dikkat çekerek, bu problemlere üniversite, sektör ve kamu kurumlarının iş birliğiyle geliştirilecek yaygın etkili projelerle çözüm bulunabileceğini vurguladı.

Dünya nüfusunun artmaya devam ettiğini ve 2050 yılında 9.7 milyar, Türkiye nüfusunun ise 91 milyon civarında olmasının beklendiğini ifade eden Dr. Görgülü, Avrupa Birliği’nin yeşil mutabakat hedeflerine değindi. 2035’te sera gazı emisyonlarının yüzde 55 azaltılması ve 2050’de net sıfır seviyesine ulaşılmasının hedeflendiğini, hatta karbon negatif olma idealinin bulunduğunu belirten Dr. Ahmet Görgülü, dünya sıcaklığını 1,5 derecede tutma hedefinin, okyanusların ısınmasından kıyı ekosistemlerine kadar birçok kritik dengeyi etkilediğini söyledi.

2050’li Yıllarda Yüzde 56’lık Bir Gıda İhtiyacı Artışı Öngörülüyor

Mevcut yöntemlerle devam edilmesi durumunda 2050’li yıllarda yüzde 56’lık bir gıda ihtiyacı artışının öngörüldüğünü ve bunun için Hindistan’ın iki katı büyüklüğünde ilave tarım alanına ihtiyaç duyulacağını belirten Dr. Ahmet Görgülü, “Amacımız ne? Bu yöntemlerin daha ilerisine geçip daha farklı tarım teknolojileri, gıda teknolojileriyle bu yokluğun üstesinden gelmek hatta pozitife dönmek.” dedi.

Gelişmiş ülkelerde nüfus artışının durduğunu ancak gelişmekte olan ülkelerde artışın devam edeceğini ve bu durumun küresel gıda dengesini etkileyeceğini ifade eden Dr. Ahmet Görgülü, dünyada yaklaşık 830 milyon aç insana karşılık 2,5 milyar aşırı kilolu ve obez bireyin bulunduğunu ve Türkiye’nin de bu konuda başı çeken ülkelerden biri olduğunu söyledi.

Tarım Alanlarının Sadece Yüzde 47’si İnsan Tüketiminde Kullanılıyor

Mevcut motivasyonla devam edildiğinde tarım alanlarının yetersiz kalacağına dikkat çeken Dr. Ahmet Görgülü, tarım alanlarının sadece yüzde 47’sinin insan tüketiminde kullanıldığını, yüzde 40’ının ise hayvan yemi ve biyoyakıtlara ayrıldığını belirtti. Bu durumun tercihler yapma zorunluluğu doğurabileceğini ancak çözüm potansiyelinin de bulunduğunu ifade eden Dr. Görgülü, “Aynı tarım alanlarından belki insanlar için birinci bitki, hayvanlar için ikinci bitki, belki üçüncü bitkiyi de biyodizel için alabiliriz.” dedi.

Üretilen Gıdanın 3’te 1’i Hiç Kullanılmadan Çöpe Gidiyor!

Dünya genelinde üretilen gıdanın yaklaşık üçte birinin hiç kullanılmadan çöpe gittiğini vurgulayan Dr. Ahmet Görgülü, bu 1.3 milyar tonluk israfın, dünyadaki 830 milyon aç insanı dört defa doyurabilecek potansiyele sahip olduğunu dile getirdi.

Türkiye’de Her 3 Kişiden Biri Obez!

Kişi başına kalori tüketiminde Türkiye’nin dünya sıralamasında üst sıralarda yer aldığını belirten Dr. Ahmet Görgülü, 2022 verilerine göre Türk insanının kişi başına 3 bin 785 kalori tüketerek Amerika’dan sonra ikinci sırada olduğunu söyledi. Bu aşırı kalori tüketiminin obezite sorununu beraberinde getirdiğini vurgulayan Dr. Görgülü, “Dünyada her 8 kişiden biri obezken, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre her 3 kişiden biri obez.” dedi.

En Yüksek Karbon Salınımına Sahip Olanların Başında İnstant Kahve Var

Gıdaların karbon emisyonlarına değinen Dr. Görgülü, özellikle hayvansal gıdaların yüksek karbon ayak izine sahip olduğunu söyledi. Kahve ve kakao ürünlerinin de karbon emisyonları açısından önemli bir yer tuttuğunu ve dünya genelinde yoğun olarak tüketildiğini belirten Dr. Görgülü, işlenmiş gıdalar arasında ise en yüksek karbon salınımına sahip olanların başında instant kahve, bitter çikolata ve kapsül kahvelerin geldiğini, çayın da hatırı sayılır bir karbon ayak izine sahip olduğunu dile getirdi.

Unlu mamuller ve meyvelerin ise bu konuda daha masum olduğunu ifade eden Dr. Görgülü, 1 kilogram çözülmüş kahve veya instant kahvenin karşılığında 28 kilogram karbon salınımı olduğunu vurguladı.

1 Kilogram Bisküvi Üretimi İçin Minimum 3 Kilogram Karbon Salınımı Oluyor

Konuşmasının sonunda, sanayide enerji tüketimi ve karbon salınımına dikkat çeken Dr. Görgülü, özellikle pişirme operasyonlarında fosil yakıtların yoğun kullanıldığını söyledi. Bu konuda Eti’nin yürüttüğü bir projeden bahseden Dr. Görgülü, doğalgazlı fırınların elektrikli fırınlara dönüştürülmesi ve bu dönüşümde klasik elektrifikasyon yerine infrared ısıtıcıların kullanılmasıyla enerji verimliliği ve karbon ayak izinde ciddi tasarruflar hedeflendiğini belirtti. Projenin olumlu sonuçlar verdiğini ve birkaç yıl içinde önemli kazanımlar elde edileceğini ifade eden Görgülü, 1 kilogram bisküvi üretimi için minimum 3 kilogram karbon salınımı olduğunu ancak bu teknoloji dönüşümüyle bu oranın sıfıra indirilebileceğini sözlerine ekledi.

Tarımın Geleceği Bilime ve ARGE’ye Bağlı

TAGEM Genel Müdür Yardımcısı Dr. Şerafettin Çakal, kongrenin önemine vurgu yaparak, “Çünkü insanlığın geleceği gıdaya, gıdanın geleceği tarıma, tarımın geleceği de bilime ve ARGE’ye bağlı.” dedi.

Gıdanın geçmişten günümüze seyrine bakıldığında, farklı kıtalardaki ve ülkelerdeki insanların neden farklı hızlarla geliştiği sorusunun her zaman önemli bir tartışma konusu olduğunu belirten Dr. Çakal,  “Bilime ve ARGE’ye değer veren toplumların geliştiğini, bilime ve ARGE’ye değer vermeyen toplumların geri kaldığını ve bunun bir tesadüf olmadığını görüyoruz. Aynı şey şirketler için de söylemek mümkündür.” diye konuştu.

“Beşerin en büyük icadı tarımdır”

Dr. Şerafettin Çakal, bir tarımcı olarak “Beşerin en büyük icadı tarımdır” sözünün altını çizerek, insanların on binlerce yıl avcı ve toplayıcı olarak yaşadığını, tarımın keşfiyle birlikte yani bitkilerin kültüre alınması ve hayvanların evcilleştirilmesiyle bu durumun değiştiğini belirtti.

Tarımın icadına kadar insanların gıda sorununun olmadığını, gün bulup gün yediklerini ve doğaya baskının fazla olmadığını ifade eden Dr. Şerafettin Çakal, tarımın icadından sonra ise köylerin, kasabaların, şehirlerin ve metropollerin oluştuğunu ve nüfusun giderek arttığını söyledi.

İkinci tarım döneminde tarım alet ve makinelerinin, sanayi devriminin devreye girdiğini belirten Dr. Çakal, üçüncü tarım dönemi olan entansif tarım döneminde ise kimyasal gübreler, ilaçlar, pestisitler, herbisitler, hormonlar ve antibiyotiklerin kullanıldığını ifade etti.

Nanoteknoloji ve Bilişim Teknolojileri Önemli Rol Oynuyor

Tarımda dördüncü dönem olan biyoteknolojik döneme gelindiğini ifade eden Dr. Çakal, bu dönemin aynı zamanda akıllı tarım ve biyoteknoloji devrimi olarak da adlandırıldığını söyledi. Nanoteknoloji ve bilişim teknolojilerinin bu dönemde önemli bir rol oynadığını belirten Dr. Çakal, dünyadaki bilim insanlarının bu konuda ikiye ayrıldığını ifade etti. Birinci grubun lokal, organik ve yavaş olan tohumu savunduğunu, ikinci grubun ise küresel, konvansiyonel ve hızlı olanı savunduğunu kaydetti.

Bu iki yaklaşım arasında bir denge bulunması gerektiğini vurgulayan Dr. Çakal, “Birinde aşırı doğaya baskı, diğerinde ise bu insanların doyurulması söz konusu. İşte burada da orta bir yol bulmamız, bir dengeyi sağlamamız gerekiyor diye düşünüyoruz.” dedi.

Bir Tarafta İsraf Bir Tarafta Obezite Var…

Dünyada üretilen gıda miktarına da değinen Dr. Çakal, son verilere göre dünyada 9.9 milyar ton gıda üretildiğini söyledi. Bu miktarın 5.5 milyar tonunun hayvanlar tarafından, 4.4 milyar tonunun ise insanlar tarafından tüketildiğini belirten Dr. Çakal, ancak bu 4.4 milyar tonluk insan tüketimine sunulan gıdanın üçte birinin hiç insan midesine gitmeden doğrudan çöpe gittiğini vurguladı.

Bu israfın yanı sıra küresel gıda dağılımındaki adaletsizliklere de dikkat çeken Dr. Çakal, bir tarafta 735 milyon insanın aç olduğunu, diğer tarafta ise 1 milyar insanın obez olduğunu belirtti. “Bir tarafta israf var, bir tarafta obezlik var ve bir tarafta açlık var.” diyen Dr. Çakal, mevcut küresel gıda arzının aslında 8.2 milyar insana yetecek düzeyde olduğunu ifade etti.

İnsanlara gıda üretebilmek için toprak, su ve tohum olmak üzere üç temel doğal kaynağa ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Dr. Çakal, “Tohum olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Tohumun kaynağı da doğal vejetasyon. Yani mera olarak görmüş olduğunuz bu doğal vejetasyondan bunların toplanması, korunması ve birimlerden kaliteli tohumlar üretmek üzere ıslah edilmesi, yerli ve milli çeşitlerinin geliştirilmesi ve üreticilerimizin, insanlarımızın hizmetine sunulması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Dr. Şerafettin Çakal, ülkedeki yerli hayvan genetik kaynaklarının da TAGEM tarafından koruma altına alındığını sözlerine ekledi.

4. Uluslararası Gıda Kimyası Kongresi’nin ilk günü, oturum başkanı Prof. Dr. Enes Dertli oturum başkanlığında, Doç. Dr. Mustafa Türker, Prof. Dr. Ayşe Aslı Barla, Dr. Zeynep Elmalı ve Semra Çavuş’un katıldığı panelle sona erdi.

Prof. Dr. Tarhan ve Prof. Dr. Kaynak Özel Oturumda Ana Konuşmacı

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber üretilen Gıdanın 3’te 1’i Hiç Kullanılmadan çöpe Gidiyor!Kongre kapsamında 9 Mayıs Cuma günü gerçekleşecek özel oturumda Üsküdar Üniversitesi’nin iki önemli ismi ana konuşmacı olarak yer alacak. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gıda Kimyasından Beyin Kimyasına: Beyin-Besin İlişkisi”, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak ise “Krizler Yüzyılında Gıda Arzında Riskler ve Fırsatlar” konulu konuşma yapacak.

 


SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ VE YEŞİL SATINALMA MAKALELERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİM TESTLERİ

Satış ve Satınalmada Racona Ters Hareketler

Satış Ve Satınalmada Racona Ters Hareketler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satış ve Satınalmada Racona Ters Hareketler

Cavit SOY

Satış Ve Satınalmada Racona Ters Hareketler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSATINALMACI olarak bizim de kendimize göre yıllar içinde oluşmuş, yazılı olmayan kurallarımız vardır. Bizim alemde de RACONA TERS hareketlerle karşılaştığımız olur ama aşmasını biliriz EVELALLAH…

Geçenlerde yeni tanıştığım ve ilk defa alışveriş yaptığım firmadan bazı ürünler aldım. İlk alışverişim olması münasebetiyle peşin ödeyip işyerine döndüm. Döndükten sonra faturanın yanlış firmaya kesildiğini fark ettim. Yanlışlığı firmaya bildirdikten sonra fatura düzeltildi ancak bu sefer de fiyat farkı olduğunu fark ettim. Yeni faturadaki tutar benim ödediğimden biraz fazlaydı ama önemsenecek bir miktar da değildi. Sebebini sorduğumda faturanın ilk kesildiği firmanın indirim oranının bizden daha fazla olmasını sebep gösterdiler. İşte o anda kafamda deli sorular. Bu iş bana kabadayı dünyasının sık sık kullandığı RACONA TERS sözcüğünü hatırlattı. Evet yapılan şey gerçekten racona tersti.

Eminim sizler de buna benzer durumlarla karşılaşıyorsunuzdur. Benim hikâyemde firma yaptığı hata için özür dileyip farkı bana yansıtmamalıydı. Zaten yeni müşteriydim ve ilk defa alışveriş yapıyordum. Firmalar personeline özgüven, inisiyatif alma, karar verme ve bu gibi durumlarda nasıl davranacağını bilme konusunda hiç eğitim vermiyorlar mı? Bu olay bana marketlerde sık sık karşılaştığımız durumu anımsattı. Hani bazen başımıza gelir; raftaki fiyat kasadakine uymaz, personel etiketi değiştirmeyi unutmuştur. Siz de sinirlenir ve etikete göre ödemek istersiniz.

Bu ve buna benzer birçok racona ters uygulamalar maalesef başımıza gelmektedir. Mesela; parayı peşin aldığı halde ürünü teslim etmekte söz verdiği tarihe uymayanlar, teklif verdikten ve siz de onayladıktan sonra ürünün fiili olarak aslında stokta olmadığını fark edenler, hangisi artarsa fiyatlarının yönünü o döviz cinsine göre ayarlayanlar, yıllardır sürekli aldığınız ürünü stoğunda tutmasını öğrenemeyenler, satınalma yetkilisi olarak siz değil de patronu muhatap alanlar, neyi referans ve kıstas alıp fiyat verdiğini bilmeyenler ve piyasanın çok altında veya çok üstünde fiyat verenler, size sormadan istediğiniz üründen kalmadı deyip muadilini göndermeye kalkanlar, ürünün az bulunmasını fırsat bilip on katı fiyat çekenler, ilk defa alacağınız ürünle ilgili teknik destek istediğiniz halde lütfedip ziyarete gelmeyenler… Bunların hepsi racona terstir.

Herkes gibi merkez bankasının değil de kendi çalıştığı bankanın döviz kurunu baz alanlar, garantili sattığı üründe sorun çıkınca malının arkasında durmayanlar, yedek malzeme satışlarında fiyatları şişirenler, kredi kartına komisyon isteyenler, teklif isteğine iki gün sonra dönenler, evden çalıştığı?! söylenen satışçılar, aşırı konuşkan ve ısrarcı tutum içinde olanlar…. Bunlar da racona ters hareketler içinde sayılabilir.

“Liste Fiyatı” Olayı

Yıllardır satınalma görevinde bulunurum da şu liste fiyatı olayını anlayabilmiş değilim.

Firmalar bir liste fiyatı tutturmuşlar… Neymiş efendim, liste fiyatı üzerinden %60 indirim almışım. Tamam da kardeşim sen hiç o liste fiyatı üzerinde indirim yapmadan birine o ürünü satabildin mi? Biraz indirim istesem bir de demez mi; “liste fiyatı üzerinden %60 indirim yaptım, daha ne yapayım?”

Satış Ve Satınalmada Racona Ters Hareketler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemYani öyle bir afaki ve hayali bir fiyat var ve tavan fiyat yapılmış. Aynı marketlerin ve mağazaların önce fiyatı şişirip sonra indirim uygulamış gibi göstermeleri gibi. Bir fiyatın liste fiyatı olabilmesi için bence önce o fiyata satış yapabilmen lazım bir kez bile olsa. Yani gerçekçi olması lazım. Sonuçta ben o ürünü aldığım gerçek fiyata bakarım ve diğer teklifleri de ona göre değerlendiririm. Hiçbir zaman liste fiyatı üzerinden yaptıkları indirime göre değerlendirme yapmam. Neden, çünkü; RACONA TERS..

Cavit SOY

Çinlilere Çağrı; “Türkiye’ye ihracatınızın yarısı kadar Türkiye’den ithalat yapın, yarısı kadar da Türkiye’ye yatırım yapın”

Kurumsal Satış Eğitimleri Oyun Tabanlıi̇nteraktif Haber çinlilere çağrı; Türkiye’ye Ihracatınızın Yarısı Kadar Türkiye’den Ithalat Yapın, Yarısı Kadar Da Türkiye’ye Yatırım Yapın

Çinlilere Çağrı; “Türkiye’ye ihracatınızın yarısı kadar Türkiye’den ithalat yapın, yarısı kadar da Türkiye’ye yatırım yapın”

Kurumsal Satış Eğitimleri Oyun Tabanlıi̇nteraktif Haber çinlilere çağrı; Türkiye’ye Ihracatınızın Yarısı Kadar Türkiye’den Ithalat Yapın, Yarısı Kadar Da Türkiye’ye Yatırım YapınTürkiye ile Çin arasındaki dış ticaretin dengeye kavuşması için son 6 yıldır yoğun çaba gösteren Ege İhracatçı Birlikleri, Çin’in Tianjin kentinden bir heyeti İzmir’de ağırladı.

Ege İhracatçı Birlikleri’ndeki toplantıda konuşan EİB Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, 2024 yılında Çin’in Türkiye’ye 43 milyar dolar ihracat yaparken, Türkiye’nin Çin’e 3,4 milyar dolar ihracatı olduğunu hedeflerinin bu dengesizliği gidermek olduğunu dile getirdi.

“Çin’in Türkiye’ye ihracatına itirazımız yok” diyen Ertan, “Çin’den otomotiv, makine, elektrik-elektronik, demir-çelik, kimyasallar başta olmak üzere 43 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz. Bunun karşılığında mermer, endüstriyel mineraller, pamuk, kuru meyveler, deniz ürünleri, zeytinyağı ve diğer gıda ürünlerinden 3,4 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Son yıllarda Çin’in Türkiye’ye ilgisi olduğunu görüyoruz. Türkiye’ye yatırım yapmak istiyorlar. Otomotiv ve güneş enerjisi sektörlerinde yatırımları var. Biz de Çin ile iş birliğimizi artırmak istiyoruz. Türkiye ihracatınızın yarısı kadar Türkiye’den ithalat yapın, diğer yarısı kadar da Türkiye’ye yatırım yapın” diye çağrıda bulundu.

Çin’in Türkiye’de yapacakları yatırımların başka ülkelere ihracat kapıları açacağına temas eden Ertan sözlerini şöyle sürdürdü: “İklim müsaitken Türkiye’den Çin’e ihracatı artırmamız lazım. Tavuk ayağı, kiraz gibi ürünlerde Çin’e ihracatın açılmasını sağlamamız lazım. Ege İhracatçı Birlikleri olarak Çinli yatırımcılara Türkiye’de rehberlik yapabiliriz. Çin’de 3 fuarın Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de Çin ile ilgili en derin networke sahibiz.”

Uçak: “Türkiye’den Çin’e kiraz ihracatının yolu açılsın”

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Çin’de kiraz meyvesinin çok sevildiğini, Türkiye’nin de kiraz üretiminde dünya lideri olduğunu, Türkiye’den Çin’e kiraz ihracatının başlaması için Çin ile Türkiye arasında bitki sağlığı sertifikası anlaşması yapılmasını talep ettiklerini kaydetti.

Türkiye’den Çin’e 31 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri ihraç ettiklerini paylaşan Uçak, “Dondurulmuş patates ve meyve suları ihraç ediyoruz. Hong Kong’a kiraz ve siyah taze incir ihracatımız var. Kiraz başta olmak üzere sert çekirdekli meyveleri ihraç etmek için Çin tarafından destek bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Çin’in en büyük 7.şehri olan ve dünyanın en büyük 10 limanı arasında yer alan Tianjin şehrinden gelen Çin Uluslararası Ticaretin Geliştirilmesi Konseyi (CCPIT) Heyeti Başkanı Zhou Qing, Türkiye ile iş birliği yapmak ve dost olmak istediklerini dile getirdi.

“Bu defa Türkiye’yle daha fazla ticaret yapmak için geldik” diyen Qing, “Tianjin, Çin’in kuzeyindeki en büyük liman ve Tianjin dış ticaret açığı veren, ithalatı fazla olan bir bölge. Bugün Kemeraltı’nı gezdik, Kemeraltı’nda çok fazla Çin ürünü satıldığını gördük. Ege İhracatçı Birlikleri’yle Tianjin CCPİT olarak iş birliği protokolü imzalamaya geldik” diyerek sözlerini noktaladı.

Ziyaretin sonunda; Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Yalçın Ertan ve Çin Uluslararası Ticaretin Geliştirilmesi Konseyi (CCPIT) Heyeti Başkanı Zhou Qing, iş birliği protokolü imzaladılar.

Kurumsal Satış Eğitimleri Oyun Tabanlıi̇nteraktif Haber çinlilere çağrı; Türkiye’ye Ihracatınızın Yarısı Kadar Türkiye’den Ithalat Yapın, Yarısı Kadar Da Türkiye’ye Yatırım YapınTianjin Uluslararası Ticaretin Geliştirilmesi Konseyi (CCPIT) Heyeti’nin ziyaretine; Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcıları Yalçın Ertan ve Hayrettin Uçak, Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz ve Çin ile ticaret yapmak isteyen Türk firmalarının yetkilileri katıldı.

 

 


KURUMSAL SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

“Müşteri ile temasta olan herkes satıştadır.”

KURUMSAL SATIŞ MAKALELERİ

Sağlık Bilgi Yönetim Sistemleri (SBYS) Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük İşlemleri?

Sağlık Bilgi Yönetim Sistemleri (sbys) Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük İşlemleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sağlık Bilgi Yönetim Sistemleri (SBYS) Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük İşlemleri?

Sağlık Bilgi Yönetim Sistemleri (sbys) Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük İşlemleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle;

  • Aşırı düşük teklif açıklamalarının Teknik Şartname’nin 3.3’ncü maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle uygun bulunmayarak açıklamalarının reddedildiği, Teknik Şartname’nin ilgili maddesinin ihaleye sadece üreticilerin katılabileceğine yönelik düzenlemeler içerdiği, anılan kriterin sağlanmasına ilişkin olarak T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş yetki belgesinin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilip ihaleye sunulduğu, dolayısıyla, ihaleye katılabilme kriterinin yerine getirildiği, Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79’ncu maddesinde isteklilerin açıklamalarını hangi yöntem/yöntemlere göre yapabileceğine yönelik açıklamaların yer aldığı, dolayısıyla isteklilerin Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79’ncu maddesinin izin verdiği şekilde tercih edeceği bir yönteme göre açıklamada bulunabilecekleri dikkate alındığında, üçüncü kişilerden alınan fiyat teklifi ile açıklama sunulmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı, aşırı düşük teklif açıklamalarının uygun kabul edilmesi gerektiği,
  • “…HBYS faturaları tablosunun sunulduğu dolayısı ile tespit edilen ağırlıklı ortalama birim satış tutarının HBYS hizmetine ilişkin olarak sunulduğu ve Kurulum ve Proje Planı Maliyetleri, Demonstrasyon Maliyetleri, Eğitim Maliyetleri, Entegrasyon Maliyetleri, Veri Tabanı Yönetim Sistemi Lisans Maliyetleri, Sağlık Bilgi Sistemlerine Kayıt Tescil Maliyetleri, HIMMS Maliyetlerine ilişkin ayrı ayrı bir açıklama olmadığı görülmüştür. Satış Tutarı Tespit Tutanağında bu kalemlere ilişkin Ağırlıklı Ortalama Birim Satış tutarının tespit edildiği görülememiştir…” gerekçesiyle aşırı düşük teklif açıklamalarının reddedildiği, açıklamaların önemli teklif bileşenleri dikkate alınarak gerçekleştirildiği, SBYS hizmeti ihalelerinin doğası gereği kurulum, eğitim, entegrasyon, demonstrasyon, HIMSS ve VTYS yazılımı gibi birçok hizmeti içinde barındırdığı, dolayısıyla satış tutarı tespit tutanağında yer alan HBYS hizmet faturalarının diğer hizmetleri de içerdiği, HBYS ifadesinin bir hizmetler bütününü temsil ettiği gerçeğinin idarece göz ardı edilerek haksız bir değerlendirme ile açıklamalarının reddedilmesinin mevzuata uygun olmadığı iddialarına yer verilmiştir.

Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Başvuru sahibinin iddialarının değerlendirilmesi sonucunda aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 38’inci maddesinde “İhale komisyonu verilen teklifleri değerlendirdikten sonra, diğer tekliflere veya idarenin tespit ettiği yaklaşık maliyete göre teklif fiyatı aşırı düşük olanları tespit eder. Bu teklifleri reddetmeden önce, belirlediği süre içinde teklif sahiplerinden teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister. İhale komisyonu; a) İmalat sürecinin, verilen hizmetin ve yapım yönteminin ekonomik olması, b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin mal ve hizmetlerin temini veya yapım işinin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar, c) Teklif edilen mal, hizmet veya yapım işinin özgünlüğü, gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak, aşırı düşük teklifleri değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifleri reddedilir. Kurum, ihale konusu işin türü, niteliği ve yaklaşık maliyeti ile ihale edilme usulüne göre aşırı düşük tekliflerin tespiti, değerlendirilmesi ve ekonomik açıdan en avantajlı teklifin belirlenmesi amacıyla sınır değerler ve sorgulama kriterleri belirlemeye, ihalenin bu maddede öngörülen açıklama istenilmeksizin sonuçlandırılabilmesine, ayrıca yaklaşık maliyeti 8 inci maddede öngörülen eşik değerlerin yarısına kadar olan hizmet alımları ile yapım işleri ihalelerinde sınır değerin altında olan tekliflerin bu maddede öngörülen açıklama istenilmeksizin reddedilmesine ilişkin düzenlemeler yapmaya yetkilidir. İhale komisyonu bu maddenin uygulanmasında Kurum tarafından yapılan düzenlemeleri esas alır.” hükmü,

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Hizmet alımı ihalelerinde sınır değer tespiti ve aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi” başlıklı 79’uncu maddesinde “…79.2.1. Aşırı düşük tekliflere yönelik açıklama istenmesine ilişkin yazıda, isteklilerin yapacakları açıklamalara esas olacak önemli teklif bileşenlerinin, bütün istekliler için aynı unsurları içerecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Aşırı düşük teklif açıklaması sunulması için isteklilere üç (3) iş gününden az olmamak üzere uygun bir süre verilir. 79.2.2. İstekliler aşırı düşük olarak tespit edilen tekliflerini aşağıdaki yöntemleri kullanarak açıklayabilirler. 79.2.2.1. Üçüncü Kişilerden Alınan Fiyat Teklifleri: Teklifi oluşturan maliyet bileşenlerine ilişkin üçüncü kişilerden fiyat teklifi alınması durumunda, öncelikli olarak fiyat teklifini veren kişiyle tam tasdik sözleşmesi yapan veya beyannamelerini imzalamaya yetkili olan meslek mensubu tarafından ilgisine göre teklife konu mal veya hizmet için maliyet tespit tutanağı veya satış tutarı tespit tutanağı düzenlenecektir. Tutanaklar fiyat teklifinin dayanağı olarak düzenlenecek olup, aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında sunulacaktır.

Maliyet tespit tutanağı dayanak alınarak fiyat teklifi sunulabilmesi için, fiyat teklifinin mamul/mala ilişkin olması halinde mamul/malın birim fiyatının, tutanakta tespit edilen ağırlıklı ortalama birim maliyetin altında olmaması; fiyat teklifinin hizmete ilişkin olması halinde ise bu hizmetin birim fiyatının, tutanakta tespit edilen toplam birim maliyetin altında olmaması, fiyat teklifi üzerine meslek mensubu tarafından “Bu fiyat teklifindeki birim fiyatın, mükellefin yasal defter ve belgelerine göre tarafımca düzenlenerek onaylanan (…/…/…) tarih ve (…) sayılı maliyet tespit tutanağındaki ortalama/toplam birim maliyet tutarının altında olmadığını beyan ederim.” ibaresinin yazılarak imzalanması ve iletişim bilgileri de belirtilmek suretiyle kaşelenmesi/mühürlenmesi gerekmektedir. Ü

Satış tutarı tespit tutanağı dayanak alınarak fiyat teklifi sunulabilmesi için teklif edilen birim fiyatın, ilgili tutanakta tespit edilen ağırlıklı ortalama birim satış tutarının % 80’inin altında olmaması, fiyat teklifi üzerine meslek mensubu tarafından “Bu fiyat teklifindeki birim fiyatın, mükellefin yasal defter ve belgelerine göre tarafımca düzenlenerek onaylanan (…/…/…) tarih ve (…) sayılı satış tutarı tespit tutanağındaki ağırlıklı ortalama birim satış tutarının % 80’inin altında olmadığını beyan ederim.” ibaresinin yazılarak imzalanması ve iletişim bilgileri de belirtilmek suretiyle kaşelenmesi/mühürlenmesi gerekmektedir. Üçüncü kişilerden alınan fiyat tekliflerinin teklife konu alanda faaliyet gösterenlerden alınması gerekmekte olup, bu belgelerin ihale tarihinden önce düzenlenmiş olması zorunlu değildir. Kaşeleme işlemi 8.4 üncü maddede belirtilen özel kaşe kullanılmak suretiyle yapılabileceği gibi, bu kaşe dışında meslek mensubuna ilişkin bilgileri içeren kaşe kullanılmak suretiyle de yapılabilir.

79.2.2.2. Merkezi Kamu Kurum ve Kuruluşları Tarafından Ülke Çapında Sunulan Mal ve Hizmetlere İlişkin Fiyatlar:

… 79.2.2.3. Kamu Kurum ve Kuruluşları Tarafından İlan Edilen Fiyatlar:

… 79.2.2.4. Ticaret Borsası Fiyatları: … 79.2.2.5. Toptancı Hal Fiyatları: … 79.2.2.6. Özel veya Münhasır Hak Sahibi Kuruluşların Uyguladığı Fiyatlar: … 79.2.2.7. İsteklinin Kendi Ürettiği, Aldığı veya Sattığı Mallara İlişkin Fiyatlar … 79.2.2.8. İsteklinin Ortağı Olduğu Tüzel Kişiye Ait İşletmeden Mal Çekmesiyle Oluşan Emsal Bedel: …” açıklaması,

İdari Şartname’nin “Tekliflerin değerlendirilmesi” başlıklı 31’inci maddesinde “31.1. İlk oturumun kapatılmasından sonra, ihale komisyonu belirleyeceği bir tarih ve saatte toplanır ve EKAP üzerinde tekliflerin değerlendirilmesine başlanır. Teklif değerlendirme işlemleri birden fazla oturumda yapılabilir. Her oturum kapatılmadan önce bilgiler EKAP’a kaydedilir ve düzenlenen tutanakların bir çıktısı alınarak ihale komisyonu üyeleri tarafından imzalanır. 31.2. Teklif değerlendirmesinde öncelikle ilk oturumda 30 uncu madde uyarınca e teklifinin açılamadığı veya teklif mektubu ile geçici teminatının uygun olmadığı tespit edilen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır. 31.3. İhale dokümanında belirtilen geçici teminat mektubu, katılım belgeleri ve yeterlik kriterleri ile fiyat dışı unsurlara ve istenilmişse teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin değerlendirme, istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgelerden; EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak temin veya teyit edilebilenler için, sorgulama sonucunda elde edilen bilgiler; belirtilen yöntemle temin veya teyit edilemeyenler için ise beyan edilen bilgiler esas alınarak yapılır. Yeterlik sertifikası üzerinden yeterlik tespiti yapılan ihalelerde ise, ihale dokümanında belirtilen katılım belgeleri ve yeterlik kriterleri ile fiyat dışı unsurlara ilişkin değerlendirme, yeterlik sertifikası kapsamındaki geçerlik süresi dolan belgeler dahil yeterlik sertifikası üzerindeki bilgiler; yeterlik sertifikası üzerinden değerlendirme yapılamayan her belge veya kriter için ise yeterlik bilgileri tablosunda istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgeler esas alınarak yapılır. 31.4. Bu madde boş bırakılmıştır. 31.5. Bu madde boş bırakılmıştır. 31.6. İhale komisyonu verilen teklifleri değerlendirdikten sonra Kurum tarafından belirlenen yönteme göre sınır değeri hesaplar ve aşırı düşük teklifleri 33 üncü maddeye göre değerlendirir. 31.7. Bu madde boş bırakılmıştır. 31.8. Yapılan değerlendirme sonucunda, ihalede öngörülen şartları sağlamadığı anlaşılan veya yeterlik sertifikasının geçerlik süresi ihale tarihinden önce dolan teklifler değerlendirme dışı bırakılarak EKAP üzerinden Uygun Olmayan e-Teklif Kontrol Tutanağı düzenlenir ve değerlendirme dışı bırakma işleminin gerekçeleri belirtilir.” düzenlemesi,

Aynı Şartname’nin “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 33’üncü maddesinde “33.1. Teklifi sınır değerin altında kalan isteklilerden Kanunun 38 inci maddesine göre açıklama istenecektir. Bu kapsamda; ihale komisyonu sınır değerin altında kalan teklifleri aşırı düşük teklif olarak tespit eder ve bu teklif sahiplerinden Kurum tarafından belirlenen kriterlere göre teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister. İhale komisyonu; a) Verilen hizmetin ekonomik olması, b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin işin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar, c) Teklif edilen hizmetin özgünlüğü, gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak aşırı düşük teklifleri değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifi reddedilir.” düzenlemesi, Teknik Şartname’nin 3.3’üncü maddesinde “İhaleye sadece asıl üreticiler teklif verecektir. Bayilik alan firmalar kesinlikle ihaleye giremez. Yüklenici bir sözleşme çerçevesinde başka bir gerçek ya da tüzel kişiden aldığı ve başka bir gerçek ya da tüzel Kişinin ürettiği yazılım ile ihaleye katılamaz. Ayrıca teklif edilen SBYS, PACS ve LBYS yazılımı aynı çekirdek yapıda geliştirilmiş olmalıdır.” düzenlemesi yer almaktadır.

İhale komisyonunca gerçekleştirilen değerlendirmeler neticesinde, ihalede sınır değerin 4.320.503,63 TL olarak hesaplandığı, teklifi sınır değerin altında olduğu tespit edilen ………..Bilgi Teknolojileri Anonim Şirketinden 13.12.2024 tarihli ve 262473476 sayılı yazı ile aşırı düşük teklif açıklamalarının idareye sunulmasının talep edildiği anlaşılmıştır.

13.12.2024 tarihli ve 262473476 sayılı yazı incelendiğinde, “İdaremizce teklifte önemli olarak belirlenen bileşenler; 1) Kurulum Ve Proje Planı Maliyetleri ( Teknik Şartnamenin 5. Maddesi) 2) Demonstrasyon Maliyetleri (Teknik Şartnamenin 4. Maddesi) 3) Eğitim Maliyetleri (Teknik Şartnamenin 11. Maddesi) 4) Entegrasyon Maliyetleri (Teknik Şartnamenin 8. Maddesi) 5)Veri Tabanı Yönetim Sistemi Lisans Maliyetleri (Teknik Şartnamenin 21. Maddesi) 6) Sbys Yazılım Ve Lisans Maliyetleri 7) Sağlık Bilgi Sistemlerine Kayıt Tescil Maliyetleri (Teknik Şartname 3.4. Maddesi) 8) Hımss Maliyetleri (Teknik Şartname 3.24 Maddesi) 9) Personel Maliyetleri (Teknik Şartname 7. Maddesi) 10) Sözleşme Giderleri Genel Giderler Ve Firma Karı” gider kalemlerinin önemli teklif bileşenleri olarak belirlendiği görülmüştür.

……. Bilgi Teknolojileri Anonim Şirketi tarafından sunulan açıklamaların ihale komisyonunca değerlendirildiği ve ihale işlem dosyasında yer alan “Aşırı Düşük Teklif Fiyat Sorgusu İhale Komisyonu Kararı” başlıklı belgede “…İsteklinin Kamu İhale Genel Tebliğinde belirtilmiş Açıklama yöntemlerinden bir tanesini kullanarak açıklama yapmış olmasına rağmen, özellikle HBYS bileşeninin açıklamasına teknik şartnamenin “3. 3 İhaleye sadece asıl üreticiler teklif verecektir. Bayilik alan firmalar kesinlikle ihaleye giremez. Yüklenici bir sözleşme çerçevesinde başka bir gerçek ya da tüzel kişiden aldığı ve başka bir gerçek ya da tüzel Kişinin ürettiği yazılını ile ihaleye katılamaz. Teklif edilen yazılım teklif verenin kendi ürünü olmak zorundadır. Ayrıca teklif edilen SBYS, PACS ve LBYS yazılımı aynı üretici üretici tarafından geliştirilmiş olmalıdır.” (Zeyilname düzenlenmiş hali)” maddesinde kendi ürettiğinin dışında başka bir yazılım ile ihaleye katılamayacağının belirtilmiş olması dikkate alındığında isteklinin ihale kapsamında 3. kişiden aldığı proforma fatura teklifi alarak HBYS kalemine teklif ettiği kendi yazılımının dışında bir yazılım ile açıklama yapması teknik şartnamenin 3.3. maddesine uygun olmadığı, şartnamenin bu hükmü doğrultusunda HBYS yazılım hizmetini başka bir üreticiden proforma fatura teklifi alarak açıklanamayacağı değerlendirilmiş ve açıklama uygun bulunmamıştır. Ayrıca İsteklinin ihale dosyasında teklif ettiği ……… HBYS yazılımına ilişkin yukarıda adı geçen belgeleri sunmasına karşın Aşırı Düşük Teklif Fiyat sorgusuna 3. Kişiden Proforma Fatura Teklifi almak suretiyle başka bir yazılım ile açıklama yapmış olması Aşırı Düşük Teklif Fiyat Cevabı ile İhale Teklif Belgeleri arasında uyumsuzluğa sebebiyet vermektedir. Şöyle ki ihale teklif belgeleri …….. BİLGİ TEKNOLOJİLERİ A.Ş. firmasının ……….. HBYS yazılımına aittir ve dolayısıyla ihale yeterlilik teklif belgeleri bu yazılıma uygun olarak verilmiştir. Aşırı düşük teklif fiyat açıklamasında ise ihale teklif dosyasında hiçbir bilgisi ve yeterlilik belgesi olmayan bir 3. bir tüzel kişiliğe aittir. Bu durum uygun görülmemiştir.” ifadelerine yer verilerek başvuru sahibinin açıklamalarının uygun görülmediği ve açıklamaların reddedildiği anlaşılmıştır.

…. Bilgi Teknolojileri Anonim Şirketi tarafından sunulan açıklamalar incelendiğinde, idarece önemli teklif bileşeni olarak belirlenen “Kurulum ve Proje Planı Maliyetleri Demonstrasyon Maliyetleri Eğitim Maliyetleri Entegrasyon Maliyetleri Veri Tabanı Yönetim Sistemi Lisans Maliyetleri SBYS Yazılım ve Lisans Maliyetleri Sağlık Bilgi Sistemlerine Kayıt Tescil Maliyetleri HIMSS Maliyetleri” giderlerinin tevsiki için Probel Yazılım ve Bilişim Sistemleri A.Ş. tarafından düzenlenen fiyat teklifi, fiyat teklifinin dayanağı satış tutarı tespit tutanağı ve eki belgelerin sunulduğu anlaşılmıştır.

İdari Şartname’nin 31’inci maddesinde, ilk oturumun kapatılmasından sonra, ihale komisyonunun belirleyeceği bir tarih ve saatte toplanıp ve EKAP üzerinde tekliflerin değerlendirilmesine başlayacağı, teklif değerlendirmesinde öncelikle ilk oturumda 30’uncu madde uyarınca e-teklifinin açılamadığı veya teklif mektubu ile geçici teminatının uygun olmadığı tespit edilen isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılacağı, sonrasında ihale dokümanında belirtilen geçici teminat mektubu, katılım belgeleri ve yeterlik kriterleri ile fiyat dışı unsurlara ve istenilmişse teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin değerlendirmenin, yeterlik bilgileri tablosunda istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgeler esas alınarak yapılacağı, son olarak ihale komisyonunun verilen teklifleri değerlendirdikten sonra, teklifi geçerli olduğu tespit edilen istekliler için Kurum tarafından belirlenen yönteme göre sınır değeri hesaplayıp ve aşırı düşük teklifleri 33’üncü maddeye göre değerlendireceği düzenlenmiştir.

Teknik Şartname’nin 3.3’üncü maddesinde, ihaleye sadece asıl üreticiler tarafından teklif verilebileceği, bayilik alan firmaların ihaleye giremeyeceği, yüklenicinin bir sözleşme çerçevesinde başka bir gerçek ya da tüzel kişiden aldığı veya başka bir gerçek ya da tüzel kişinin ürettiği yazılım ile ihaleye katılamayacağına yönelik düzenlemelere yer verilmiştir.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.2.2’nci maddesinde yer verilen açıklamalar dikkate alındığında, isteklilerin aşırı düşük teklif açıklamalarında kullanabileceği açıklama yöntemlerine yer verildiği, bu yöntemlerin sırasıyla “1)Üçüncü Kişilerden Alınan Fiyat Teklifleri, 2) Merkezi Kamu Kurum ve Kuruluşları Tarafından Ülke Çapında Sunulan Mal ve Hizmetlere İlişkin Fiyatlar, 3) Kamu Kurum ve Kuruluşları Tarafından İlan Edilen Fiyatlar, 4) Ticaret Borsası Fiyatları, 5) Toptancı Hal Fiyatları, 6) Özel veya Münhasır Hak Sahibi Kuruluşların Uyguladığı Fiyatlar, 7) İsteklinin Kendi Ürettiği, Aldığı veya Sattığı Mallara İlişkin Fiyatlar, 8) İsteklinin Ortağı Olduğu Tüzel Kişiye Ait İşletmeden Mal Çekmesiyle Oluşan Emsal Bedel” şeklinde Genel Tebliğ’de açıklandığı anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen İdari Şartname’nin 31’inci maddesi, Teknik Şartname’nin 3.3’üncü maddesi düzenlemeleri ile Kamu Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.2.2’nci maddesi açıklamaları dikkate alındığında, İhale komisyonlarınca ilk olarak ihaleye teklif sunan isteklilerin tekliflerinin ihaleye katılım kriterleri açısından yeterli olup olmadığına yönelik değerlendirmenin yapılacağı, ikinci olarak ise bu değerlendirme neticesinde teklifinin yeterli/geçerli teklif olduğu kabul edilen isteklilerin teklif bedellerinin sınır değerin altında olup olmadığına ilişkin denetimin gerçekleştirileceği anlaşılmıştır. Başka bir anlatımla, ihale komisyonlarınca gerçekleştirilen ilk denetimin isteklilerin teklif belgelerinin yeterli ve uygun olduğuna ilişkin denetim iken ikinci denetim ise teklif bedellerinin teklif ettikleri ürün/hizmete ilişkin maliyet bileşenleri açısından tevsik edilmesi denetimidir.

…… Bilgi Teknolojileri Anonim Şirketi tarafından açıklamaları kapsamında sunulan üçüncü kişiden alınan fiyat teklifinin Kamu Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.2.2’nci maddesi açıklamaları kapsamında yer alan açıklama yöntemlerinden birisi olduğu, isteklilerin sahibi oldukları yazılım sistemleri ile ihaleye teklif sunabilecekleri ve aşırı düşük teklif açıklaması aşamasında sahibi oldukları yazılım sistemine ilişkin maliyet bileşenlerinin ortaya konulması gerektiği hususları bir arada değerlendirildiğinde, idarenin isteklinin kendisine ait bir ürünü teklif etmiş olmasına karşın aşırı düşük teklif açıklamaları kapsamında üçüncü kişilerden alınan fiyat teklifi ile açıklama yapmasının uygun olmadığına ilişkin değerlendirme dışı bırakma gerekçesinin yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Başvuru sahibinin 2’nci iddiasına ilişkin olarak: Kamu İhale Genel Tebliği’nin ekinde yer alan “Satış Tutarı Tespit Tutanağı –EKO.6”nın “Ağırlıklı Ortalama Birim Satış Tutarı” başlıklı 4’üncü maddesinde “Fiyat teklifine konu mamul, mal veya hizmete ilişkin olarak, yukarıda belirtilen üç aylık süredeki 600 Yurtiçi Satışlar (varsa 601 Yurtdışı Satışlar) hesabında bulunan kayıtlara ilişkin bilgiler aşağıda olduğu gibidir; (Fiyat teklifi kapsamındaki her bir mamul, mal veya hizmete ilişkin ayrı tablo kullanılacaktır.) ” açıklaması yer almaktadır.

………. Bilgi Teknolojileri Anonim Şirketi tarafından sunulan açıklamaların ihale komisyonunca değerlendirildiği ve ihale işlem dosyasında yer alan “Aşırı Düşük Teklif Fiyat Sorgusu İhale Komisyonu Kararı” başlıklı belgede “…Satış Tespit Tutarı (Ek 0.6) “4- AĞIRLIKLI ORTALAMA BÎRİM SATIŞ TUTARI Fiyat teklifine konu mamul, mal veya hizmete ilişkin olarak, yukarıda belirtilen geçici vergi beyanname dönemindeki 600 Yurtiçi Satışlar (varsa 601 Yurtdışı Satışlar) hesabında bulunan kayıtlara ilişkin bilgiler aşağıda olduğu gibidir.(fiyat teklifi kapsamındaki her bir mamul, mal veya hizmete ilişkin ayrı tablo kullanılacaktır.)” maddesi gereğince Ek O.6 tutanağının 6. Maddesinde belirtilen tablo halinde sunulmuş 01/07/2024-30/09/2024 tarihleri arasını kapsayan 269 faturaya istinaden Ağırlıklı Ortalama Birim Satış Tutarının tespit edildiği ve açıklama olarak sunulduğu anlaşılmaktadır. Değerlendirme; Ağırlıklı Ortalama Birim Satış Tutarının tespitinde “Fiyat teklifi kapsamındaki her bir mamul, mal veya hizmete ilişkin ayrı tablo kullanılacaktır.” denmiş olmasına rağmen :Tutanağın 5. Maddesinde belirtilmiş faturaya konu olan Malın veya İşin nevi kısmında belirtilmiş HBYS faturaları tablosunun sunulduğu dolayısı ile tespit edilen Ağırlıklı ortalama birim satış tutarının HBYS hizmetine ilişkin olarak sunulduğu ve Kurulum Ve Proje Planı Maliyetleri, Demonstrasyon Maliyetleri, Eğitim Maliyetleri, Entegrasyon Maliyetleri, Veri Tabanı Yönetim Sistemi Lisans Maliyetleri, Sağlık Bilgi Sistemlerine Kayıt Tescil Maliyetleri, HİMMS Maliyetlerine ilişkin ayrı ayrı bir açıklama olmadığı görülmüştür. Satış Tutarı Tespit Tutanağında bu kalemlere ilişkin Ağırlıklı Ortalama Birim Satış Tutarının tespit edildiği görülememiştir;” ifadelerine yer verilerek başvuru sahibinin açıklamalarının uygun görülmediği ve açıklamaların reddedildiği anlaşılmıştır.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin ekinde yer alan “Satış Tutarı Tespit Tutanağı –EKO.6”nın “Ağırlıklı Ortalama Birim Satış Tutarı” başlıklı 4’üncü maddesi açıklamaları uyarınca fiyat teklifi kapsamında maliyet giderleri açıklanacak her bir mamul, mal veya hizmete ilişkin ayrı bir fatura bilgileri tablosu düzenlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. ………… Bilgi Teknolojileri Anonim Şirketi tarafından sunulan açıklamalar incelendiğinde, idarece önemli teklif bileşeni olarak belirlenen “Kurulum ve Proje Planı Maliyetleri Demonstrasyon Maliyetleri Eğitim Maliyetleri Entegrasyon Maliyetleri Veri Tabanı Yönetim Sistemi Lisans Maliyetleri SBYS Yazılım ve Lisans Maliyetleri Sağlık Bilgi Sistemlerine Kayıt Tescil Maliyetleri HIMSS Maliyetleri” giderlerinin tevsiki için Probel Yazılım ve Bilişim Sistemleri A.Ş. tarafından düzenlenen fiyat teklifi, fiyat teklifinin dayanağı satış tutarı tespit tutanağı ve eki belgelerin sunulduğu anlaşılmıştır. İstekli tarafından sunulan fiyat teklifi incelendiğinde; belgenin Probel Yazılım ve Bilişim Sistemleri A.Ş. tarafından 17.12.2024 tarihinde düzenlendiği, Kamu İhale Genel Tebliği uyarınca üzerinde bulunması gereken beyan, imza ve kaşelerin yer aldığı görülmüş olup teklif bilgileri ise aşağıda yer verildiği şekilde düzenlenmiştir.

İstekli tarafından sunulan fiyat teklifinin dayanağı olarak düzenlenen satış tutarı tespit tutanağı incelendiğinde, tutanağın fatura bilgileri tablosunda fiyat teklifine konu ürüne/hizmete ilişkin ağırlıklı ortalama birim satış tutarının tespitinde esas alınacak 269 adet fatura bilgilerine yer verildiği, “Faturaya konu Malın veya İşin Nevi” kısmında “HBYS” bilgisinin yer aldığı görülmüş olup SMMM tarafından hesaplanan ağırlıklı ortalama birim satış tutarının “HBYS” ürünü/hizmetinin tamamına ilişkin olduğu, önemli teklif bileşeni olarak belirlenen “Kurulum ve Proje Planı Maliyetleri, Demonstrasyon Maliyetleri, Eğitim Maliyetleri, Entegrasyon Maliyetleri, Veri Tabanı Yönetim Sistemi Lisans Maliyetleri, SBYS Yazılım ve Lisans Maliyetleri, Sağlık Bilgi Sistemlerine Kayıt Tescil Maliyetleri ve HIMSS Maliyetleri” ürün/hizmetlerinin ağırlıklı ortalama birim satış tutarlarına ilişkin düzenlenmediği anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, aşırı düşük teklif açıklamaları kapsamında sunulan istekliler tarafından sunulan satış tutarı tespit tutanaklarında, ağırlıklı ortalama birim satış tutarları açıklanacak her bir mamul, mal veya hizmete ilişkin ayrı bir fatura bilgileri tablosu düzenlenmesi gerekmekte iken istekli tarafından sunulan satış tutarı tespit tutanağında beyan edilen faturaların HBYS ürünü/hizmetinin tamamına ilişkin düzenlendiği, dolayısıyla idarece önemli teklif bileşeni olarak belirlenen giderlerin tevsiki için alınan fiyat teklifinin ve dayanağı tutanağın tek kalem olarak alındığı, birim satış tutarlarına ulaşılamadığı ve bu giderlerin ayrı ayrı açıklanmadığı anlaşıldığından başvuru sahibinin iddialarının yerinde olmadığı, aşırı düşük teklif açıklamasının bu gerekçeyle reddedilmesinin yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Sağlık Bilgi Yönetim Sistemleri (sbys) Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük İşlemleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Deniz Yolu Taşımacılığı ve Otomotiv Sektörünün Global Devleri Çırağan Sarayı’nda Buluştu

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Deniz Yolu Taşımacılığı Ve Otomotiv Sektörünün Global Devleri çırağan Sarayı’nda Buluştu

Türkiye ve BAE Ortaklığı ile Kurulan United Global Ro-Ro, Deniz Yolu Taşımacılığı ve Otomotiv Sektörünün Global Devlerini Çırağan Sarayı’nda Buluşturdu

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Deniz Yolu Taşımacılığı Ve Otomotiv Sektörünün Global Devleri çırağan Sarayı’nda BuluştuTürkiye merkezli lojistik şirketi Erkport ve Abu Dabi merkezli AD Ports Group iştiraki Noatum Maritime ortak girişimiyle kurulan United Global Ro-Ro (UGR), 7 Mayıs Çarşamba günü Çırağan Sarayı’nda düzenlenen özel bir davetle, sektör liderlerini Türkiye’de buluşturdu. Otomotiv ve deniz yolu taşımacılığı sektörünün öncü isimlerini bir araya getiren etkinlikte, markanın global vizyonu ve sektöre getireceği yenilikler paylaşılırken, Türkiye ve BAE’nin ticari dostluğu ve bu dostluğun deniz taşımacılığında yarattığı sinerji de gözler önüne serildi.

Deniz Taşımacılığında Yeni Bir Dönemin Başlangıcı

United Global Ro-Ro, deniz yolu taşımacılığında güçlü bir birleşim ve uluslararası lojistikte yeni bir dönemin başlangıcını simgeliyor. Özellikle bitmiş araç lojistiğinde yarattığı global deniz yolu taşımacılık ağı ile birlikte geleceğe yönelik güçlü bir vizyon sunan UGR, Çırağan Sarayı’nda bir araya getirdiği tüm paydaşlarına güvenli, sürdürülebilir ve entegre taşıma çözümlerini anlattı. “Ufukları Aşan Bir Birliktelik” başlığı altında düzenlenen davet aynı zamanda, UGR çatısı altında Türkiye ve BAE arasında pekişen ticari dostluğun da bir simgesi niteliğindeydi.

Türkiye’ye Chery ve BYD marka araçlarını da taşıyan ve bu yönü ile otomotiv sektöründe Türkiye ile Çin arasındaki dev ticari ilişkilerin denizyolu taşımacılığında önemli bir destekçisi konumunda olan, United Global Ro-Ro’nun lokomotif gemisi UGR AL SAMHA’nın davetin her yanına yansıyan görkemi eşliğinde sektörün global ve Türkiye devleri Çırağan Sarayı’nda bir araya geldi.

7 Mayıs Çarşamba günü gerçekleşen özel davetin açılış konuşmasını gerçekleştiren UGR CEO’su Tolga Emrah Gezgin, bu stratejik ortaklığın yerel tecrübeyle global gücü birleştirdiğini vurgularken, UGR’ın sadece bir marka değil; bir dönüşüm hareketi olduğunu belirtti. AD Ports Group Denizcilik ve Taşımacılık CEO’su Kaptan Ammar Al Shaiba, UGR’ın global lojistikte entegre çözümler sunarak Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Akdeniz ve Asya arasında yeni bir ticaret köprüsü kuracağını ifade etti. Konuşmasında dijitalleşme ve sürdürülebilirlik vurgusu ön plandaydı. UGR CCO’su Volkan Yaşayan ise markanın operasyonel yapısını detaylandırarak, bitmiş araç taşımacılığı ve ağır yük lojistiği alanındaki hat hizmetleri, filo yapısı ve müşteri odaklı çözüm modelleri hakkında bilgi verdi.

Networking ile Güçlenen İş Birlikleri

Konuşmaların ardından düzenlenen öğle yemeği ve networking oturumu, etkinliğin önemli bir tamamlayıcısı oldu. Erkport’un uzun yıllardır hizmet verdiği ve iş birliği içinde olduğu müşterilerinden oluşan davetli grubu, UGR’ın sunduğu vizyon doğrultusunda fikir alışverişinde bulunma ve potansiyel iş birliklerinin temellerini atma fırsatı yakaladı. UGR’ın bu özel daveti, yalnızca yeni bir markanın tanıtımı değil; deniz taşımacılığında yerelden globale uzanan güçlü bir yolculuğun ilk adımı olarak hafızalarda yer etti.

Erkport Hakkında:

Sektörel alandaki köklü tecrübeleri ve uzman operasyonel gücüyle kurulduğu ilk günden itibaren başarılara imza atan Erkport, 2013 yılında kuruldu. Liman operasyonları ve yönetimi, lojistik operasyonlar, serbest ve gümrüklü depo yönetimi, bitmiş araç lojistiği operasyonları ve Ro-Ro hizmetleri olmak üzere 5 temel alanda faaliyetlerini sürdüren Erkport, araç lojistiği operasyonlarında öncü firmalar arasındadır. Yüksek taşıma kapasitesi ve artan gemi sayısı -şimdilik 18 gemi- ile Avrupa, Kuzey Amerika, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu bölgesinde 8 düzenli hatta anlık 16 bin yüzer kapasitesi ile araç taşımacılığı yapmakta ve aylık ortalama 90 bin aracın pazara girişinde etkili bir role sahiptir. 500’ün üzerindeki çalışan sayısı, 500 bin ton depolama, 25 milyon ton yük elleçleme kapasitesi, sektördeki köklü tecrübesi ve uzman operasyonel gücüyle kurulduğu günden beri başarılara imza atmayı sürdüren Erkport, İstanbul Haydarpaşa Limanı ve diğer Türkiye limanlarına yapılan taşımalarda, araçların teslimat öncesi son kontrollerini ve alıcılar için günde 500 aracı teslime hazır hale getirdiği PDI (Pre-Delivery Inspection) hizmetini de kendi bünyesinde oluşturduğu deneyimli ekibi ile liman içinde sağlamaktadır. Yenilikçi ve esnek uygulamalarıyla hizmetlerini geliştirmeye devam eden Erkport; İzmir, İskenderun ve İstanbul başta olmak üzere birçok bölgede teknolojik altyapı ile güçlendirilmiş ofislerinde, özellikle liman bölgelerinde, istihdamı destekleyen Erkport, esnek yapısı, operasyonlarındaki şeffaflık ve güvenilirlikle müşterilerinin ihtiyaçlarını kesintisiz karşılayarak birçok başarıya gururla imza atmaya devam ediyor.

UGR Hakkında:

Roll-on/Roll-off (Ro-Ro) taşımacılığında yıllara dayanan deneyimi ve operasyonel gücü ile öne çıkan Türkiye merkezli Erkport, AD Ports Group’un bir kolu olan Noatum Maritime ile 2025 yılında yeni bir ortak marka (JV) kurarak otomotiv, hacimli yük ve Ro-Ro taşımacılığı alanında entegre bir hizmet modeli oluşturdu.

Otomotiv endüstrisinin kritik limanlarını birbirine bağlayarak hizmet veren “United Global Ro-Ro”, hem otomotiv sektörü için özel çözümler sunuyor hem de ağır ve hacimli yüklerin etkili bir şekilde taşınmasını sağlıyor. Bu yeni yapı, Avrupa, Akdeniz, Güney Afrika, Arap Körfezi ve Asya’da Ro-Ro hat hizmetlerinin etkinliğini ve erişimini genişleterek sektörde dönüşüme öncülük ediyor.

AD Ports Group Hakkında:

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Deniz Yolu Taşımacılığı Ve Otomotiv Sektörünün Global Devleri çırağan Sarayı’nda Buluştu2006 yılında kurulan AD Ports Group, günümüzde lojistik, sanayi ve ticaret alanlarında dünyanın önde gelen sağlayıcılarından biri olarak hizmet vermekte ve Abu Dabi’yi dünyaya bağlayan bir köprü görevi görmektedir. Abu Dabi Menkul Kıymetler Borsası’nda (ADX: ADPORTS) işlem gören AD Ports Group, dikey entegre iş modeli sayesinde son on yılda Emirlik’in ekonomik gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.

 

———————————————-

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti: Küresel Gemi Şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe ve İklim Değişikliğine Etkisi!

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti Küresel Gemi şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe Ve İklim Değişikliğine Etkisi! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti: Küresel Gemi Şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe ve İklim Değişikliğine Etkisi!

Olgar ATASEVEN

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti Küresel Gemi şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe Ve İklim Değişikliğine Etkisi! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGelin bu makalede biraz denizlere açılalım. Tahmin ediyorsunuzdur ama ben size teyid edeyim. Dünya ticaretinin %80’inden fazlası deniz yoluyla gerçekleştiriliyor. Üstüne üstlük bu devasa hacim, birkaç büyük global gemi şirketinin elinde şekilleniyor. MSC, Maersk, CMA CGM ve COSCO gibi devler, sadece lojistik sektörünü değil, aynı zamanda küresel karbon emisyonlarını da derinden etkiliyor. Bu makalede, bu şirketlerin dünya ticaretindeki rolünü, lojistik ağlarını ve çevresel ayak izlerini mercek altına alıyorum.

Deniz taşımacılığı, modern ticaretin bel kemiğini oluşturuyor. Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) verilerine göre, 2023 yılında deniz yoluyla taşınan yük miktarı 11 milyar tonu aştı. Bu rakam, karayolu ve havayolu taşımacılığının toplamından karşılaştırılamayacak kadar fazla. Tabi burada kat edilen mesafe ve orijinden orijine olarak bakıyorum konuya. Yoksa gemilerden inen mallar ve ürünleri illa ki kara yolu ile gideceği yere kadar taşıyoruz. Öncelikle bu pazarda öne çıkan şirketler ve pazar paylarına 2024 yılı verileri ile bakalım.

  • MSC (Mediterranean Shipping Company): 730+ gemilik filosu ve %18.3 pazar payıyla dünya lideri. Son 5 yılda 100’den fazla ikinci el gemi satın alarak büyümesini hızlandırdı.
  • Maersk (A.P. Moller-Maersk): %16.1 pazar payıyla Danimarka’nın küresel devi. 2023’te yeşil metanol gemilerine yatırım yaparak sürdürülebilirlikte öncü oldu.
  • CMA CGM: Fransız şirket, %12.7 pazar payıyla özellikle Akdeniz ve Afrika rotalarında güçlü. Havayolu kolu (CMA CGM Air Cargo) ile multimodal lojistikte de iddialı.
  • COSCO Shipping: Çin’in devlet destekli şirketi, %11.9 pazar payıyla Asya’nın en büyüğü. “Belt and Road” projesi kapsamında Pire Limanı gibi stratejik noktalara yatırım yapıyor.
  • Hapag-Lloyd: Almanya merkezli şirket, %7.4 pazar payıyla dünyanın en kârlı 5. taşıyıcısı. 2023’te Hint Okyanusu’nda dijital liman projelerini başlattı.
  • Evergreen Marine: Tayvanlı şirket, %6.8 pazar payıyla Trans-Pasifik ticaretinde öne çıkıyor. 2021’de Süveyş Kanalı’nda karaya oturan Ever Given gemisiyle gündeme gelmişti.
  • ONE (Ocean Network Express): Japonya’nın Mitsui, NYK ve K Line ortaklığındaki şirket, %6.1 pazar payıyla Asya içi ticarette uzmanlaştı.

Pazarın geri kalanını oluşturan diğer şirketler ise (Yang Ming, ZIM, HMM vb.) toplamda %21.7 paya sahip. Bu şirketler, özellikle Asya-Avrupa ve Trans-Pasifik ticaret yollarında kritik bir rol oynuyor. Örneğin, Maersk’in 2022’deki bir açıklamasına göre, Asya’dan Avrupa’ya taşınan her 10 konteynırdan 3’ü Maersk gemilerinde seyahat ediyor.

Lojistik Ağlar ve Teknoloji Yatırımları

Bu devasa şirketler birbirleri ile rekabet etmenin ve doğal olarak artan maliyetlerin karşılığınd farklı başlıklarda yatırım yapsalarda temelde hepsi teknoloji konusuna odaklanıyor. Lojistik verimliliğini artırmak için yapay zeka, IoT ve blockchain gibi teknolojilere yatırım yapıyor. Örneğin; Maersk’in IBM’ ile gerçekleştirdiği TradeLens Projesi, blockchain tabanlı bu sistem sayesinde, belge süreçlerinin %40 kısaltılarak maliyetlerin düşürülmesine olanak vermiş durumda. Aynı şekilde başka bir örnek vermem gerekirse; MSC’nin Akıllı Rota Optimizasyonu projesi ile yakıt tüketimini azaltmak için okyanus akıntıları ve hava durumu verilerini analiz edilmesi çok güzel bir vaka olarak ortaya konabilir. Biliyorsunuz rotalam konusunda beni özellikle arayabilirsiniz.

Gelelim işin diğer yönlerine. Bu şirketlerin lojistik ağları ve büyüklükleri ve yaptıkları atılımlar bazen tekelleşme endişelerini de beraberinde getiriyor. 2021’de CMA CGM’nin CEVA Logistics‘i satın alması, net bir şekilde kara lojistiğinde de hâkimiyet kurma stratejisinin bir parçası olarak yorumlandı.

Çevresel Etki: Karbon Emisyonları ve Sürdürülebilirlik Çabaları

Ben bir konuyu irdelerken çevre ve sürdürülebilirlik etkisi olmadan hareket etmiyorum. Bazılarınız biliyordur ama bilmeyenler için bu konuda “Bitersem Bitersin” diye bir kitabımın olduğunu hatırlatmak isterim. Gelelim işin dünya etkisine. Deniz taşımacılığı, küresel karbon emisyonlarının %3’ünden sorumlu. Bu, Hollanda veya Almanya gibi bir ülkenin toplam emisyonuna eşdeğer. 2023 verilerine göre şirketlerin emisyon karnelerine de bakalım.

Şirket Yıllık CO2 Emisyonu (Milyon Ton)
MSC 11.2
Maersk 9.8
CMA CGM 7.5
COSCO 6.9

Gördüğünü gibi hiç de azımsanacak bir etkileri yok değil!  Bu yazının konusu değil ama şirketler de artık devletler gibi. Bazen etkileri devletlerden daha büyük ve konular sadece kendi insiyatiflerinde. Ama tabloyu tamamen karanlık göstermeyeyim. Bu devlerin sürdürülebilirlik ile ilgili attıkları adımlar da burada kısaca vurgulamakta fayda var.

  • Maersk: 2024’te metanolle çalışan ilk karbon nötr gemisini hizmete soktu.
  • CMA CGM: 2050’ye kadar karbon nötr olma taahhüdü verdi.
  • MSC: Rotterdam Limanı’nda yeşil hidrojen kullanımını test ediyor.

Örnekler çok fazla değil ve çevre örgütleri bu adımların yetersiz olduğunu savunuyor. Örneğin, Ocean Conservancy’nin 2023 raporuna göre, gemi şirketlerinin %70’i hâlâ ağır fuel oil kullanıyor ki bu asıl olarak karbon emisyonlarının temel sebebi.

Gelecek Senaryoları: Deniz Taşımacılığı Nereye Gidiyor?

Küresel ticaretin bel kemiği olan deniz taşımacılığı, iklim değişikliği, teknolojik devrim ve jeopolitik gerilimlerin etkisiyle büyük bir dönüşümün eşiğinde. Bugün alınan kararlar, yarının lojistik ağlarını ve çevresel etkilerini şekillendirecek. Peki, bu dev gemi şirketlerini gelecekte neler bekliyor?

Öngörülerimi Üç Temel Eksen Üzerine Kuruyorum:

  1. Regülasyonlar ve Karbon Vergileri: Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), 2030’a kadar emisyonları %40 azaltma hedefi koydu. Bu, şirketleri alternatif yakıtlara zorlayacak. AB Komisyonunun, gemi şirketlerinin limanlardaki tekelci uygulamalarını araştırıyor olmasının etkisini de göreceğiz diye düşünüyorum.
  2. Teknolojik Atılımlar: Otonom gemiler ve AI destekli rota optimizasyonu, maliyetleri düşürürken verimliliği artıracak. Bu başlık altına yakıt konusuda amonyak ve hidrojenin önümüzdeki yılalrda daha fazla gündem olacağını da unutmamak gerekiyor.
  3. Jeopolitik Riskler: Süveyş Kanalı’ndaki tıkanıklıklar veya Çin-Tayvan gerilimi gibi faktörler, tedarik zincirlerini yeniden şekillendirebilir.

Bu senaryoları öne çıkarmamızın nedeni, sektörün “ya dönüşür ya da geride kalır” ikilemiyle karşı karşıya olması. Örneğin, Maersk’in metanol gemilerine yatırım yapması, sadece bir tercih değil, yakın gelecekteki zorunluluğun habercisi. Benzer şekilde, MSC’nin yeşil hidrojen projeleri, devlet teşvikleri olmadan uzun vadede sürdürülebilir olmayabilir.

Küresel gemi şirketleri, ticareti şekillendiren devler olarak hem ekonomiyi hem de çevreyi derinden etkiliyor, etkilemeye de devam edecek. Gemi şirketleri için gelecek, çevresel taahhütlerle rekabetçiliği dengelemekten geçiyor. Bu dengenin nasıl kurulacağı, hem küresel ticaretin hem de iklim krizinin kaderini belirleyecek. Teknoloji yatırımları ve sürdürülebilirlik çabaları umut vaat etse de, daha agresif politikalar ve uluslararası iş birlikleri olmadan iklim krizinin önüne geçmek mümkün görünmüyor. Sektörün içinde olanların bu dinamikleri dikkate almasında tüm dünya içinde fayda var. Diğer taraftan bilinçli tüketiciler, devlet regülasyonları ürünler, mallar üzerindeki karbon izlerini takip etmeye başladıkça bu konu hız kazanacaktır.

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti Küresel Gemi şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe Ve İklim Değişikliğine Etkisi! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr