Lojistikte Hareket Başladı

Covid-19 nedeniyle hem yük hem de yolcu talebinde ciddi daralma yaşayan lojistik sektöründen toparlanma sinyalleri geliyor. KPMG Türkiye ve İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi iş birliğinde hesaplanan Lojistik Güven Endeksi’nde üçüncü çeyrek beklentisi olumlu yönde artarken, salgının etkisinin en ağır hissedildiği ikinci çeyreğe göre iş durumu koşulları ile ilgili beklenti yüzde 67’lik artışla 130,43 olarak gerçekleşti

KPMG Türkiye ve İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi iş birliğinde hesaplanan Lojistik Güven Endeksi, pandemiden en çok etkilenen lojistik sektöründeki beklentiyi puanladı. 2020’nin üçüncü çeyreğinde lojistik sektöründe iş durumu koşullarına ilişkin beklentileri baz alarak oluşturulan endeks, ikinci çeyrek sonuçlarına kıyasla yüzde 67’lik artışla 130,43 olarak gerçekleşti. İş hacmine yönelik beklentinin incelendiği endeks ise yüzde 48’lik artışla 135,84 puanına yükseldi. Böylece salgının hayatı durdurduğu bir önceki dönemde negatif görünüme dönen endeks, yeniden pozitife geçti. 2020’nin üçüncü çeyreği için gelecek dönem beklenti endeksi de yüzde 20’yi aşan bir artışla 108,33 oldu.

İnsan kaynağı ihtiyacı artacak

Sektörde üçüncü çeyrekteki iş hacmine ilişkin beklentiler de güçlü… Sektör temsilcileri, hava, kara ve deniz taşımacılığındaki canlanmayla birlikte insan kaynağı ihtiyacının da artacağını öngörüyor. Sektörün insan kaynağı ihtiyacını baz alan endeks bir önceki döneme göre yüzde 25,74’lük yükselişle 107,61 puan ile hesaplanan tüm dönemler içinde en yüksek seviyeye ulaştı.

Normalleşme süreci ile sektörde toparlanma başladı

Covid-19 öncesi seviyeye dönüş zamanıyla ilgili tahminler ise farklılık gösteriyor. Araştırmaya katılan uzmanların yüzde 42’si lojistik sektöründeki gelirlerin 2021 yılında normal seviyeleri yakalayacağını düşünürken; yüzde 37’si bunun 2020’nin ikinci yarısında gerçekleşeceğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 52’sine göre, sektördeki operasyon hacmi normal seviyeleri 2021 yılı veya daha sonrasında yakalayacak.

KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, Covid-19’un etkilerinin en yoğun olarak ikinci çeyrekte hissedildiğini söyledi. Kısıtlamaların kalkmasıyla hava ve karayolu taşımacılığında hareket başladığını belirten Öner, denizcilik sektörü için önemli bir gösterge olan Baltık Kuru Yük Endeksi’nin de haziran ayının başından bu yana yükselişte olduğuna dikkat çekti. Çin’de artan sanayi üretimi ve küresel ölçekte canlanan emtia talebinden destek alan endeks, 1 Temmuz itibarıyla bin 800 eşiğini aştı. Öner, şunları söyledi:

Turizmdeki canlanma da etkileyecek

“Küresel ticaret normalleşme sürecinde… Dış ticaret verilerimiz de bunu teyit ediyor. Türkiye’nin ihracatı mayısa kıyasla yüzde 35’lik bir artış kaydetti ve ihracatın ithalatı karşılama oranı mayıs ayında yüzde 74,5’ten haziran ayında yaklaşık yüzde 83’e yükseldi. Bu artışta, fabrikaların üretime dönmesinin yanı sıra ithalatın sınırlanmasına yönelik tedbirlerin de katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Sektörün güçlenen ihracata paralel olarak faaliyetlerine hızlı bir şekilde devam etmesi bekleniyor. Aynı zamanda yapılan yolcu düzenlemeleriyle canlanan turizmin de sektöre destek sağlaması mümkün.”

Taze Meyve Sebze İhracatçılarından Pandemi Döneminde İhracat Rekoru Geldi

Pandemi döneminde taze meyve sebze ve mamulleri üretimi ve ihracatı fren yapmadı

Taze meyve sebze ihracatçılarından pandemi döneminde ihracat rekoru geldi

Pandemi döneminde taze meyve sebze üretimine destek olan bürokratlara teşekkür

Pandemi, Egeli taze meyve sebze ve mamulleri ihracatçılarının 1 milyar dolar ihracat hedefine engel olamadı

Pandemi döneminde, tüm dünya ekonomileri küçülüp, birçok sektörde üretim ve ihracat rakamları gerilerken, taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri üretimi ve ihracatında yeni rekorlar kırıldı.

Türkiye, 2020 yılının ilk 6 aylık döneminde, taze meyve sebze ihracatında yüzde 38’lik artışla 1,1 milyar dolara ulaşırken, Meyve sebze mamulleri ihracatı yüzde 8’lik gelişimle 778 milyon dolara çıktı.

Yaş meyve sebze sektörü, pandemi döneminde üretiminin devam etmesinde ve ihracat rekorları kırmasında en büyük desteklerden birini kamu bürokratlarından gördü.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, pandemi döneminde sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı dönemde yaş meyve sebze ve meyve sebze mamullerinin üretimi ve fabrikaların çalışmasına destek veren yaş meyve sebze üretiminin önemli merkezlerinden Kemalpaşa ve Selçuk’taki kamu bürokratlarına teşekkür ziyaretinde bulundu. Başkan Uçak, Kemalpaşa Kaymakamı Kemal Kızılkaya, Selçuk Kaymakamı Ekrem İnci ve Selçuk Tarım ve Orman İlçe Müdürü Mustafa Acargil’e teşekkür plaketi takdim etti.

Uçak: “1 milyar dolar ihracat hedefine emin adımlarla ilerliyoruz”

Pandeminin tüm yoğunluğuyla yaşandığı 2020 yılının ilk yarısında Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin taze meyve sebze ihracatının yüzde 45’lik artışla 137 milyon dolara çıktığı bilgisini veren Başkan Uçak, meyve sebze mamulleri ihracatının ise; 296 milyon dolara ulaştığını, 2020 yılının ilk yarısında Türkiye’ye 433 milyon dolar döviz kazandırdıklarını, 2020 yılı sonu için belirledikleri 1 milyar dolar ihracat hedefine emin adımlarla ilerlediklerini, bu başarıda üretici ve ihracatçılar kadar katkı sahibi bir diğer kesimin kamu bürokratları olduğunu dile getirdi.

Ege Bölgesi’nde yaş meyve sebze üretiminde Kemalpaşa’nın kiraz başta olmak üzere pek çok yaş meyve sebze üretimiyle, Selçuk’un ise öne çıkan şeftali ve nektarin yanında diğer yaş meyve sebze ürünleriyle çok önemli bölgeler olduğunun altını çizen Uçak, “Pandemi döneminde sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu dönemde ürünlerimizin tarlada kalmaması, işletmelerimizin çalışması için yetki kullanan Kemalpaşa Kaymakamımız Kemal Kızılkaya, Selçuk Kaymakamımız Ekrem İnci ve Selçuk Tarım ve Orman İlçe Müdürümüz Mustafa Acargil’den büyük destek gördük. Bu destek sayesinde Kiraz ihracatında Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık ve şu ana kadar 212 milyon dolarlık döviz gelirini elde ettik. Sezon sonunda 250 milyon dolara ulaşmayı hedefliyoruz. Şeftali ve nektarin ihracatında ise 75 milyon dolara ulaştık. Değerli bürokratlarımıza bu başarılara destek oldukları için üreticilerimiz ve yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatçılarımız adına teşekkür ettik, işbirliğimizin devamını istediğimizi ifade ettik” şeklinde konuştu.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, kamu bürokratları yanında Ege Bölgesi’nin önemli meyve sebze mamulleri ihracatçıları Fersan Fermantasyon Ürünleri San. ve Tic. A.Ş., Euro Gıda San. ve Tic. A.Ş., Çiçek Salamura San. Tic. A.Ş. ve Dimes Gıda San. ve Tic. A.Ş. firmalarını da ziyaret etti. Ziyaretlerde Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri Sadık Demircan, Mehmet Kırıcı, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Üyesi Aydın Elçiboğa, Ege İhracatçı Birlikleri Şefi Gökay Çelikli ve Ziraat Mühendisi Şükrü Ercan Başkan Uçak’a eşlik etti.

İç Ticarette Yeni Bir Dijital Dönüşüm Hamlesi

İç Ticarette Yeni Bir Dijital Dönüşüm Hamlesi

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yaptığı yazılı açıklamada, Bakanlığın Türkiye’de hızlı, kolay ve güvenli bir ticari ortam tesis etme hedefi doğrultusunda teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanarak, hizmetleri dijital ortama taşımayı ve iş insanlarına daha iyi hizmet sunmayı amaçlayan çalışmalarının ara vermeden sürdüğünü belirtti.

Bakanlık bünyesindeki Merkezi Sicil Kayıt Sisteminin (MERSİS), kamusal hizmetlerde dijital dönüşümün öncülüğünü yapan temel bilgi sistemleri arasında yer aldığına işaret eden Pekcan,MERSİS’in halihazırda 45 farklı kurumla anlık olarak veri paylaştığını ve entegre olarak çalıştığını ifade etti.

MERSİS üzerinden ticaret siciline ilişkin ihtiyaç duyulan bilgilere tek noktadan erişildiğine, kurum ve kuruluşlar ile tacirler ve vatandaşlar tarafından sistemin önemli bir doğrulama kaynağı olarak kullanıldığına dikkati çeken Pekcan, “İç ticaret işlemlerinin dijitalleştirilmesi kapsamında sürdürülen çalışmalar neticesinde MERSİS üzerinden elektronik ortamda yürütülen işlemlerin kapsamı genişletilmiş ve paydaş kurumlarla işbirliği yapılarak vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıran pek çok yeniliğe imza atılmıştır.” dedi.

Bu kapsamda, yakın zamanda devreye alınan elektronik belge uygulaması ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince verilen tüm belgelerin, ödeme aşamaları da dahil olmak üzere, tamamen elektronik ortamda MERSİS üzerinden temin edilebilmesinin sağlandığını hatırlatan Pekcan; İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa Ticaret Sicili Müdürlükleri başta olmak üzere toplam 40 ticaret sicili müdürlüğünde belgelerin tamamen elektronik ortamda talep edilebildiğini ve alınabildiğini kaydetti.

-Tescile ilişkin ilanlar da artık elektronik ortamda verilecek

Bakanlığın dijital dönüşüm çalışmaları kapsamında vatandaşlara sunduğu hizmetlere bir yenisini daha eklediğini belirten Pekcan, şu bilgileri paylaştı:

“Ticaret sicili işlemlerinde, tescile ilişkin ilanlar fiziki olarak (posta veya kargo ile) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine gönderilmekte bu durum maliyet ve zaman kaybına neden olmaktaydı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile yürütülen ortak çalışma sonucunda MERSİS ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Bilgi Sistemi entegrasyonu sağlanmıştır. Buna göre, Ticaret Sicili Müdürlükleri tarafından yapılan tescillere ilişkin ilanlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ne artık elektronik ortamda gönderilebilecek ve en geç iki saat içerisinde yayımlanabilecek. Söz konusu ilanlara Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin internet sayfası üzerinden ulaşılabilecek. Böylece ticari faaliyetler hız kazanacak.

Zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan ve 124 Ticaret Sicili Müdürlüğünde devreye alınan söz konusu uygulama kısa sürede tüm Ticaret Sicili Müdürlüklerinde hayata geçirilecek.”

Pekcan, iç ticaretin dijitalleşmesine, ticari işlemlerin daha hızlı bir şekilde yürütülmesine, vatandaşlara daha nitelikli ve hızlı hizmet sunulmasına ve giderlerden tasarruf sağlanmasına katkı sağlayacak çalışmalara devam edeceklerini sözlerine ekledi.

226,6 Milyar Dolarlık İhracat Hedefine Lojistik Merkezleriyle Ulaşılacak / Dünya Ticaretine Açılan Kapı: Lojistik Merkezleri

Aerial view of warehouse storages or industrial factory or logistics center from above. Aerial view of industrial buildings and equipment machines at sunset

Türkiye lojistik merkezleriyle e-ticaret üssü olma yolunda Lojistik merkezleri dünya ticaretine açılan kapı olacak 226,6 milyar dolarlık ihracat hedefine lojistik merkezleriyle ulaşılacak Yurtdışında lojistik/tedarik üsleri kuruluyor Lojistik merkezleri ihracatta dönüm noktası olacak Dünya ticaretine açılan kapı: Lojistik merkezleri

Pandemi sonrası hedef ülkelerde kurulacak lojistik merkezleri 2023 yılı 226,6 milyar dolar ihracat hedefine giden yolda büyük bir rol oynayacak.

Egeli ihracatçılar lojistikte devreye alınacak yeni nesil çözümlerin hem ekonomiye ivme kazandıracağı hem de tedarik zincirini güçlendireceği görüşünde.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’ye göre korumacılık önlemlerinin pandemiyle birlikte daha da artış gösterdiği bu dönemde lojistik sektöründe her yaşanan gelişme ihracatçıların ve hedef ülkelerle ikili ticaretin lehine olacak.

“Pandemi süresince tedarik zincirinin kırılmasıyla gördük ki global lojistik sistemleri hayati önem arz ediyor. Türkiye’nin dünya geneline hizmet sunan bir e-ticaret merkezi haline gelmesi yolundaki süreci hızlandıracak lojistik merkezlerine ve e-ticarette iş birliklerine ihtiyacımız var. Buna odaklanarak yeni nesil ticaret köprüleri oluşturmalıyız. Ticaret Bakanlığımızın İhracatçı Birlikleri ve lojistik sektörüyle bir araya gelerek hedef pazarlara erişimi kolaylaştıracak, var olan pazarların büyümesini sağlayacak lojistik merkezlerinin bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. Tedarik üsleri, e-ihracatta hızlı teslimat ve iade maliyetlerinin azaltılmasında da büyük rol oynayacak. Dünyada ilk üçte yer alan Çinli e-ticaret platformuyla da gıda özelinde çok yakın bir zamanda yeni iş birliklerine imza atacağız. Türkiye’nin ilk sanal fuarını başlatan birlik olarak önümüzdeki dönemde de bir çok sanal heyet ve fuar projemiz var. Yurtdışında kurulacak tedarik üslerinin özellikle e-ihracat yapmayı hedefleyen B2B şirketlerimiz için ayrı bir önemi var.”

Hem ulaşım maliyetlerinde hem tedarikte avantaj

Özellikle lojistik anlamda stratejik noktaların seçilmesi gerektiğini vurgulayan Eskinazi, Chicago’yu örnek göstererek Orta Amerika’nın imalat sanayii, lojistik, kara taşımacılığı, depoculuk, demiryolları açısından gelişmiş bir merkezi olduğunu anlattı.

“Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerin seçilmesi de bir başka stratejik hamle olabilir. Hangi sektörlerden ağırlıklı olarak talep geleceği, bu merkezlerde çalışmak isteyen firmaların sayısı, talep edilen hizmet türleri ve alanın büyüklüğü gibi konuları netleştirmek için üreticilerle temas kurulmalı, firmaların bakış açısı ve ön talepleri için görüş alışverişleri hızlandırılmalı. Lojistik merkezleri hem ulaşım maliyetlerinde hem de tedarikte sağladığı avantajlarla ihracatçılar için dönüm noktası olacak. Öte yandan Türk Ticaret Merkezleri’miz (TTM) ürünlerimizin tanıtılması, depolanması, lojistik ve finansal olarak hizmet vermek ve pazara girişlerini kolaylaştırmak için 7 ülkede faaliyet gösteriyor. TTM’ler ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Rusya, Kenya, BAE’de konumlanmış durumda. En son Dubai’de Ticaret Bakanlığı desteğiyle mobilya sektörüne yönelik bir TTM kuruldu.”

Türkiye lojistik merkezleriyle e-ticaret üssü olma yolunda

Depo, ofis, showroom, lojistik hizmetlerinin yanında satış ve servis desteği de vererek Türkiye’yi çekim merkezi haline getiren TTM’lerin ihracatçılar için bir fırsat olduğunu söyleyen Jak Eskinazi yurtdışı lojistik merkezlerinin daha büyük bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.

“Tedarik zincirinin kapsamının genişletilmesi adına bir sonraki açılımımızın lojistik merkezleri olması lazım. İlerleyen dönemde devlet kapsamına girdiğinde bizim için yurt dışındaki alıcılara daha kolay ulaşılıp, e-ticaretin etkinliğinin daha çok artırılacağı bir sıçrama tahtası olacak. Dünyanın en iyi ürününü de yapsanız eğer profesyonel bir servis ağınız yoksa ürününüzü satamazsınız. Türkiye’nin sürdürülebilir bir ihracat büyümesini yakalaması, 2023 yılındaki 226,6 milyar dolar hedefine ulaşabilmesi, ihraç ürünlerinin rekabet gücünün artırılması için lojistik sektörü ve altyapısının gelişmesi büyük önem taşıyor. Türkiye, taşımacılık sektöründeki yaklaşık 18 milyar dolar cirosuyla dünyada ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Bu sistemleri e-ticarete entegre ederek dış ticaretteki lojistik etkinliğimizi artırabilir, maliyet yükünü azaltabilir, ürünlerin pazara ulaşım süresini kısaltabilir, hem e-ticaretten alınan payı hem de dünya pazarındaki konumumuzu güçlendirebiliriz.”

Kastamonu Entegre’den 450 Milyon TL’lik Yeni Yatırım

Sektörüne yönelik stratejik yatırımlarla 50 yıldır girişimci ruhunu koruyan, Türkiye’nin ve dünyanın üretici gücü Kastamonu Entegre, Samsun’a yapacağı 450 milyon TL’lik yeni yatırım ile büyümeye devam ediyor. Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız, yatırımın tamamlanmasıyla birlikte Samsun Yonga Levha Tesisi’nin yıllık üretim kapasitesinin yaklaşık 2,5 kat artacağını ve şirketin toplam üretim kapasitesinin 6 milyon metreküpe ulaşacağını belirtti.

Ağaç bazlı panel sektörünün yarım asırlık lider markası Kastamonu Entegre, sektörüne yönelik stratejik yatırımlara devam ediyor. Uluslararası alandaki girişimleriyle sektörün global oyuncusu haline gelen Kastamonu Entegre, yurt içinde yaptığı yatırımlarla da yereldeki gücünü pekiştiriyor. Şirket son olarak, bölge ekonomisine ve lojistik faaliyetlere büyük katkı sağlayan Samsun Yonga Levha Tesisi’ne yönelik 450 milyon TL’lik yeni bir yatırım kararı verdi. Bu yatırımla birlikte mevcut katlı yonga levha tesisinin tamamı kontinü tesise dönüşecek. Bu sene başlayan yatırım çalışmalarının 2021 yılının ilk çeyreğinde tamamlanması hedefleniyor. Yeni yatırımla Samsun Yonga Levha Tesisi’nin yıllık üretim kapasitesinin 2,5 kat artacağını ve şirketin toplam üretim kapasitesinin 6 milyon metreküpe ulaşacağını belirten Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız“Sektöre yönelik gerçekleştirdiğimiz stratejik yatırımlarla dün olduğu gibi bugün de girişimci ruhumuzu korumaya, Türkiye’nin ve dünyanın üretici gücü olmaya devam ediyoruz. Global marka gücünü devamlı artıran şirketimiz bugün; ana ürün grupları olan MDF, yonga levha, laminat parke ve kapı paneli ürünlerinin her birinde dünyanın en büyük 4 üreticisi arasında yer alıyor. Türkiye’de sektörün ihracat lideri olarak, 6 ülkedeki üretim tesislerimizle dünyanın 100 farklı ülkesine ihracat yapıyoruz.” dedi. Türkiye ağaç bazlı panel ve mobilya sektörlerinin cari fazla veren nadir sektörlerden olduğuna işaret eden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “2018 yılının ikinci yarısında yaşanan sektörel daralmaya rağmen, panel ve mobilya ihracatı miktar olarak %25, dolar bazında ise %14 oranında arttı. 2019 yılında iki sektörde toplam 3,6 milyar dolarlık ihracat yapılırken, 2,6 milyar dolar dış ticaret fazlası verildi. Covid-19 sürecinin pazarda yarattığı etkileri göz önüne aldığımızda, her iki sektördeki ihracat artış trendinin 2020 yılında da devam etmesinin, Türkiye ekonomisinin cari fazla vermeyi sürdürmesi için gerekli olduğunu düşünüyoruz.” dedi.

Katma değerli ürün ihracatına yönelik üretim kapasitesi artacak

Ülke ekonomisi için katma değerli ürün ve ihracat odaklı büyümeye ihtiyaç olduğuna inanan Kastamonu Entegre, yeni yatırım kararlarını bu bakış açısıyla şekillendiriyor. Ülkenin büyüme ve ihracatı artırma hedefine destek verecek teknolojik gelişmelerin ışığında, kapasite artırımına yönelik yapılan yeni yatırımla, Samsun’daki mevcut tesisin tümü yenilenerek kontinü tesise dönüştürülecek. İlave 100 kişiye daha iş imkânı sağlanarak, tesis genelinde toplam 300 kişi istihdam edilmiş olacak. Yıllık 200 bin metreküp üretim yapan Samsun Yonga Levha Tesisi, yatırımın tamamlanmasının ardından kapasitesini 500 bin metreküp seviyesine çıkartacak. Böylelikle Kastamonu Entegre’nin yıllık toplam üretim kapasitesi de 6 milyon metreküpe ulaşmış olacak.

Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulundan Fahiş Fiyat Artışı Yapan 60 Firmaya 3,1 Milyon Lira Ceza

Bilindiği üzere yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde vatandaşlarımızı fahiş fiyat artışlarından korumaya yönelik yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur.Bu kapsamda, 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda değişiklik yapılmış ve fahiş fiyat artışı ile stokçuluk uygulamalarına yönelik denetim ve incelemeler yapmak ve gerektiğinde idari para cezası uygulamak üzere “Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu”oluşturulmuştur.

Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun oluşturulduğu 17 Nisan tarihinden itibarenTicaret İl Müdürlükleri, Reklam Kurulu, CİMER, AKİM, E-Devlet ve Bakanlığın internet sitesi üzerinden toplam 1251 adet başvuru Kurula intikal ettirilmiştir.

Ayrıca, Ticaret İl Müdürlükleri ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 33 farklı ilde toplamda yaklaşık 1300 firma denetlenmiş ve söz konusu denetimlere ilişkin raporlar da Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Sekretaryasını yürüten İç Ticaret Genel Müdürlüğüne iletilmiştir.

Fahiş fiyat artışına ilişkin olarak Kurula intikal eden veya Kurul re’sen gündemine alınan şikayetlerin başında; temel gıda ürünleri, sebze ve meyveler, cerrahi maske, el dezenfektanı vb. koruyucu sağlık ürünleri, çeşitli temizlik ve hijyen ürünlerine yönelik başvurular gelmektedir.Yine, salgın döneminde talebi artan saç tıraş makinası, ekmek yapma makinası vb. elektronik ürünlere yönelik başvurular da Kurul tarafından incelemeye alınmıştır.

Diğer taraftan sebze ve meyvelerde yaşanan fiyat artışlarının tespiti amacıyla Bakanlığımızca hallerde re’sen başlatılan denetimler kapsamında Hal Kayıt Sistemine (HKS) bildirimlerinde alış ve satış fiyatları arasında fahiş farklar bulunduğu tespit edilen firmalardan da savunmaları istenilmiştir.

İlk toplantısını 22 Mayıs 2020 tarihinde yapan Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu,bugüne kadar toplam 4 toplantı gerçekleştirmiştir.

Bu kapsamda Kurula intikal eden 1251 başvurudan, karara bağlanan başvuru sayısı732 olurken, incelemeye alınan ve savunması tamamlanan 91 firmadan 60 firmaya idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.

Kurul tarafından fahiş fiyat artışı yaptığı tespit edilen 60 firmaya toplam 3.115.000 TL idari para cezası uygulanması kararlaştırılmıştır.

Öte yandan 519 başvurunun incelemesi ve savunma süreci devam etmektedir.

İdari yaptırıma konu uygulamaların, 25’nin toptan sebze ve meyve19’nun temel gıda ürünü, 5’inin maske kumaşı, 4’ünün cerrahi maske, 4’ünün ekmek yapma makinası, 2’sinin saç tıraş makinası, 1’inin dezenfektan ile ilgili olduğu görülmektedir.

Kurul tarafından inceleme yapılan firmalardan savunmaları istenmekte, haksız fiyat artışı yaptığı tespit edilen firmalara 10 bin Türk lirasından 100 bin Türk lirasına, stokçuluk faaliyetinde bulunanlara ise 50 bin Türk lirasından 500 bin Türk lirasına varan idari para cezası uygulanmaktadır.

Ticaret Bakanlığı olarak, tüketicilerimizin temel ihtiyaç maddelerinde yapılan aşırı ve adil olmayan fiyat artışları ile tüketicilerin ürünlere ulaşmasını zorlaştıran stokçuluk faaliyetlerine yönelik uygulamalar yakından takip edilmektedir.

Kadın Liderlerin Önceliği Yetenek Dönüşümü

KPMG, Küresel Kadın Liderler Araştırması’nın ikincisini tamamladı. Araştırmaya göre, kadın yöneticiler teknolojik dönüşümü tehditten çok fırsat olarak görüyor ancak önce “İnsana yatırım” diyor. Kadın yöneticilerin geleceğe hazır şirketler oluşturmak için izleyeceği stratejilerin başında iş gücünü modernize etmek geliyor.

KPMG’nin 2019 Küresel Kadın Liderler Araştırması, kadın liderlerin kurumsal liderliğe nasıl baktıkları, dikkatlerini nereye verdikleri ve neyi değiştirmek istedikleri hakkında derin öngörüler sağlıyor. 52 ülkeden, bin 100’ün üzerinde kıdemli kadın yöneticiyle yapılan araştırmada Türkiye’den 41 kadın yönetici yer aldı.

Araştırmayı değerlendiren KPMG Türkiye Denetim Bölüm Başkanı, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Çeşitlilik Lideri Nesrin Tuncer, “Kadın yöneticilerin yarısından fazla iş hayatında hâlâ cinsiyetçi kalıplarla mücadele ediyor. Kadın yöneticiler arasında şirket organizasyonlarının cinsiyet eşitliği yolunda sonraki adımları atmaya devam etmelerini sağlamak amacıyla büyük sorumluluk üstlenmesi gerektiğine inananların oranı yüksek. Kadın yöneticilerin yüzde 38’i, cinsiyet ayrımının olmadığı eğitim ve öğretim programlarını cinsiyet eşitliği mücadelesinde önemli faktörler olarak görüyor. Yüzde 20’si, kadınlar için resmi destek programlarının kadınları yönetici pozisyonlarına getirmeye yardımcı olacağına inanıyor. Eşit ücret konusunda da hâlâ engeller var. Kadın yöneticilerin yüzde 40’ı şirketlerindeki maaş yapılarını biliyor. Ancak yüzde 37’si bu bilginin şeffaf olmadığını düşünüyor” dedi.

Araştırmadan önce çıkan satır başları şöyle:

  • Kadın yöneticilerin yüzde 80’i müşteri değerlerinin, şirketlerinin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) politikalarına yansıtılmasını sağlamak konusunda kendilerini sorumlu hissediyor. Türkiye’de bu oran yüzde 88.
  • Katılımcıların yüzde 56’sı, kişisel liderlik tarzlarını stratejik ve ekip odaklı görüyor. Türkiye’de bu oran yüzde 41.
  • Kariyerinin bir sonraki adımını planlayanların oranı küreselde yüzde 72, Türkiye’de yüzde 85. Bir sonraki kariyer adımını mevcut şirketlerinde atacağına inananların oranı küreselde yüzde 34 iken Türkiye’de yüzde 44.
  • Yüzde 34’ü uzun vadeli başarı için kişisel olarak motive olduğunu söylüyor.
  • Başarının vazgeçilmezi çeviklik
  • Kadın yöneticilerin yüzde 82’si çevikliğin başarılı bir işletmenin yeni vazgeçilmezi olacağına inanıyor.
  • Rekabette kalabilmek için iş modellerini düzenli olarak gözden geçiren ve yenileyenlerin oranı yüzde 69. Kadın yöneticilerin yüzde 81’i karşılaştığı güçlüklerin üstesinden gelebilen bir şirket olmak için ana yapıyı korumaktansa değişikliklere hızlıca adapte olmanın daha önemli olduğuna inanıyor.
  • Yüzde 96’sı inovasyon sürecinin ve uygulamanın geliştirilmesi gerektiğine inanıyor.
  • Yüzde 36’sı büyümeyi sürdürmek için fintech, insurtech, healthtech gibi yenilikçi start-up’larla iş birliği yapılması gerektiğine inanıyor.
  • Kadın yöneticilerin yüzde 64’ü yeni teknolojilere yatırım yapmaktan önce iş gücüne yatırım yapacaklarını belirtiyor. Katılımcıların yüzde 47’si akıllı otomasyon vb. uygulamaları barındıran iş gücünün modernizasyonunu strateji olarak belirliyor.
  • Yüzde 63’ü karar verme aşamasında veri modellerine/sistemlerine güveniyor ve gelecek üç yıl içinde yapay zeka ve robotik süreçlerin yatırım getirisine pozitif etkisi olacağına inanıyor.
  • Güvenin kilidi veri analitiği
  • Katılımcıların yüzde 82’si kapsamlı veri analizi araçlarının müşterilerini anlamada önemli rol oynadığına inanıyor. Yüzde 69’u bilgi güvenliğinin başarıdaki en kritik faktör olduğunu düşünüyor. Yüzde 78, müşteri verilerini korumanın en önemli sorumluluklardan biri olduğunu ve bunun müşteri portföyünün genişlemesini sağlayacağını düşünüyor.
  • Katılımcıların yarısı çalışan motivasyonunda en etkili olan faktörün ‘pozitif çalışma ortamı, ekip ortamı’ olduğunu düşünüyor.
  • Yüzde 40’ı ise bir amaca yönelik ve anlamlı çalışma ortamlarının çalışanları motive ettiğini düşünüyor.
  • Yüzde 36’sı çalışanlara sunulan eğitim, kariyer desteği gibi konuların ve çalışanlarının kariyerlerinde bir sonraki adımı atmalarına yardımcı ortamların çalışanları motive ettiğini düşünüyor.
  • Yüzde 34’ü ise iş-özel hayat dengesini kurabilmenin çalışan motivasyonunda önemli olduğuna inanıyor.

Dış Ticarette Zorunlu Rota Değişikliği Gereksinimi

Pandemi sürecinde uluslararası ilişkilerde en göze çarpan durum ülkeler arası azalan güven oldu. Çin ve Rusya gibi tek blok olan ülkeler merkezi hareket ettiklerinden dolayı içten parçalanma yaşamazken, Batı dünyası NATO’dan, AB’ye kadar her konuda bir dağılma sürecine girdi. NATO konusunda Fransa birliğin işlevinin bittiğini söylemesiyle bir fitili ateşlerken, AB konusunda ise ekonomik kurtarma paketlerinde kuzey ülkeleri ile güney ülkeleri birbirine karşı tavır aldılar. Sonunda anlaşmaya varılsa da birlik içindeki çatırdamalar net bir şekilde gün yüzüne çıkmış oldu. Salgının ilk dönemlerinde birbirlerinin mallarına el koymaları ise bugünlerin yaşanacağının ilk sinyallerinin verildiği andı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Koronavirüs salgını krizinin Avrupa ekonomisini öngörülenden daha ağır etkilediğini belirtti. Daha önce açıkladığı 2020 yıl sonuna dair tahminlerini revize eden Komisyon, AB ülkelerinde sene sonu itibari ile yüzde 8,3’lük bir küçülme yaşanmasının beklendiğini duyurdu. AB Komisyonu geçen Mayıs ayında açıkladığı tahmininde, “AB ülkelerinin benzeri görülmemiş bir ekonomik durgunluğa sürüklendiğini” ifade ederek küçülme beklentisini yüzde 7,7 olarak kamuoyu ile paylaşmıştı.

Geçen seneye göre değişen rakamlar ile AB’de azalan ihracatlarımızı paylaşmak gerekirse; İtalya -%26.33, Fransa -%25.13, İsveç -%16.94, Bulgaristan -%16.89, İngiltere -%15.63, Almanya -%13.10 ihracatlarında oranında düşüş yaşandı.

Önceki yazılarımda çokça değindiğim konulardan biri dış ticarette Avrupa bağımlı ihracatın sürdürülebilir olmayacağıydı. İhracatımızın Yaklaşık yüzde 50’si Avrupa üzerinden sürdürülürken, Arap pazarında ve Ortadoğu’da kan kaybı ciddi oranlarda. Libya krizinde Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri pazarını kaybettik. Suriye ile yarı savaş hali ve Irak’ın sınır ihlali gerekçesiyle Türkiye’ye iki nota vermesi de göz önünde bulundurulursa orta vadede ciddi bir ekonomik bunalımı tetiklemesi çok olası gözüküyor.

Libya konusunda BAE ve Arabistan Türkiye ticaretini en aza indirgese de asıl tehlike burada değil, Libya üzerinde uzun süre hakim olan İtalya ve Kaddafi’nin devrilmesinde önemli rol oynayan, Fransa’dır. Türkiye İngiltere ve ABD tarafından destekleniyor gibi görünse de bu ülkeler artık AB’de hakim ve güvenilir müttefikler de değildir. Anlık çıkar değişimlerinde ise çabuk konum değiştirebilmekteler. Bu nokta da Kıbrıs üzerinde yapılan manevralar ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın da lobileri AB’de etkin bir müteffik olan Fransa ile hareket edecektir.

Ekonomimizin yüzde 50’sini bağladığımız AB’den kopuş bu politikalar devam ederse kaçınılmaz gibi gözükmekte. Ayasofya hamlesi tüm bu hareketleri çok keskinleştirecektir. Uzun vadede değil, orta vade gibi bir sürede ani değişikliklere hazır olmak gerekmekte.

Kısacası önümüzdeki günlerde Güney Asya pazarı başta olmak üzere yeni pazarlara açılacak ya da ekonomik olarak 100 senelik tarihinin en büyük çöküşünü yaşayacaktır. Şirketlere her yazımda ve danışmanlığım da yaptığım uyarıyı tekrar yapıyorum; alışılmış ve ezberlenmiş hareketlerden uzaklaşıp, yenilikçi bir çözüm üretmezseniz ciddi çöküşler yaşayabilirsiniz. Ciddi krizler ezberdışı yöntemlerle aşılır.

DMSM

Global şirketlerin yeni referans yol haritası DMSM olacaktır.

Uluslararası firmalar, sürdürülebilir yönetim haritasını baştan sona revize ederek B2B başta olmak üzere B segmenti sektöründe yönetim hamlelerine yeni bir aksiyon kazandıracaklardır.

Ticari faaliyet sistemine dayalı her işletme DMSM stratejilerini; Üretim, Hizmet ve Duygusal yönetim metodolojilerine ekleyeceklerdir.

Sizlerin de bildiği gibi,

  • X kuşağı,
  • Y kuşağı,
  • Z kuşağı

ve

  • Alpha, Alfa kuşağı

ticari sektörünü tetikleyen ve temel hedef noktası olan kuşaklardır.

Bir de, X kuşağı öncesi Baby Boomer kuşağı yer almaktadır.

Belirli bir yaşın üstünde olan bu grup, ticari faaliyetlerini Algı Yönetimi sistemi uygulayıp hedef kitlesine satınalma güdüsünü harekete geçirirdi.

2010 yılından itibaren teknolojik değişim ve yenilikler Neuro Marketing olarak Algı Yönetimi yönetim sürecini modern anlama kavuşması ile şekillenmiştir.

2020 yılı itibari ile Yapay Zeka çağının başlaması, Dijital mecraların artış göstermesi sonucu; DMSM, Digital Marketing and Sales Management yani Dijital Pazarlama ve Satış Yönetimi günlük hayatımızın içine girmiştir.

Dijital mecraların gelişmesi, hedef kitleye olan önemi azaltmış yerine Potansiyel Hedef Kitle yönetimini içeriğe aktarmıştır.

Dijital Pazarlama ve Satış Yönetimi,

Potansiyel Hedef Kitle bazında,

  • Zaman tasarrufu,
  • Emek tasarrufu,
  • Ticari Kazanç,
  • Pazar Analizi,
  • Ürün, Hizmet ve Duygusal İhtiyaçların Ticari Mevduata dönüşmesi,
  • Sanal Ticaretin İvme kazanması,
  • Döviz Transferinin saniyeler içinde gerçekleşmesi,
  • Dijital ve Sanal Paraların ticarette kullanılabilirliği,

gibi bir çok yenilik ve kolaylıklar sağlamaktadır.

Toplumlar arası etkileşim 2020 yılında geçici bir süre askıya alınmış olsa dahi, Pazarlama ve Satış Yönetim Stratejilerimde bilimsel ve örgütsel çalışmalar literatüre ve reel iş hayatına eklentiler olsa da, WOMM, Ağızdan Ağıza Pazarlama Klasik anlamda hiçbir zaman modern metodolojide yerini kaybetmeyecektir.

Toplum bireyleri; istek, ihtiyaç ve duygusal dürtüleri ile satınalma yaparken, birbirleri ile olan etkileşimlerini hiçbir zaman kaybetmeyecektir.

Dijital arenada var olmak demek; Sanal Kurumsal Alanda yerini alabilmek, görünür olmak dünya toplumları global ticari sektörde yer edinebilmek demektir.

Süreç yerel ilişkilerinizi global mecralara taşımanız ile, ihtiyaçlardaki sürdürülebilir tedariki sağlamanızı da mümkün kılmaktadır.

Dijital Pazarlama ve Satış Yönetimi Stratejileriniz,

  • Güncel tutmanız,
  • İçeriklerinizin potansiyel hedef kitlenize hitap etmesi,
  • İçeriklerinizi yeni inovatif fikirler ile desteklemeniz,
  • Sektörde liderlik yapmanızı,
  • Ticari alışkanlıklarda önder olmanızı sağlayacaktır.

Bilmeniz gereken en önemli konu, dünyada olduğu gibi dijital mecralarda birçok rakibiniz yer almaktadır.

Rakipleriniz arasında fark yaratmak için, sanal kurumsal mecranızı fikirleriniz ile takviye edebilir, ticari rekabette fark yaratan oyuncu olabilirsiniz.

Dijital Kurumsal Sayfanızı dinamikleştirerek, teknolojik değişimlere açık tutun.

Teknolojiyi kurumsal mecranızda ne kadar kontrol edilebilir tutarsanız, sürdürülebilir stratejilere imza atabilirsiniz.

Dijital Pazarlama ve Satış Yönetimi, sizlerin ticari faaliyet alanınızı genişleterek her sektörden firmalar ile etkileşime girmenizi sağlayacak ve sektörel çalışma alanınızı genişletecektir.

Ege Bölgesi, Covid-19’un Panzeri Narenciyede 434 Bin 116 Ton Rekolte Bekliyor

Mandalina rekoltesi artacak, portakalda düşüş olacak

Kış aylarının vazgeçilmezi, doğal vitamin deposu, Covid-19’un panzehiri narenciye ürünlerinin Ege Bölgesi’ndeki rekoltesi 2020/21 sezonunda 434 bin 116 ton olarak tahmin edildi. Ege Bölgesi’nin 2019/20 sezonundaki Narenciye Rekolte Tahmini ise; 442 bin 349 ton idi.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ile Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü işbirliğinde yapılan Ege Bölgesi Narenciye Rekoltesi’ne göre; Portakal 206 bin 534 ton ile Ege Bölgesi’nde lider ürün olurken, geçen sezona göre portakal rekoltesi yüzde 22 geriledi. Mandalina rekoltesi 2019 rekoltesine göre yüzde 25’lik artışla 154 bin 245 ton öngörülürken, limon rekoltesi yüzde 5’lik gelişimle 67 bin 666 ton bekleniyor. Greyfurt rekoltesi ise 5 bin 205 ton tahmin edildi. Greyfurt rekoltesinde yüzde 19 düşüş sözkonusu.

Pandemi narenciye ürünlerinin yıldızını parlatacak

Pandemi sürecinde; Narenciye ürünlerinin içerdiği besin maddeleri, vitamin ve mineral maddeler sebebiyle sağlık açısından önemini giderek artırdığı gerçeğini hatırlatan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, bu durum karşısında ülkemizde dengeli bir üretim planlaması ile sahip olduğu ekolojik üstünlüğünü de kullanarak kaliteyi ön plana çıkarmak suretiyle uluslararası pazardaki yerini koruyup geliştirilebileceğinin altını çizdi.

Türkiye’nin üretim potansiyelimizi korumak ve geliştirmek için üretimin daha fazla desteklenmesi gerektiğine işaret eden Uçak, “Narenciye üretiminde kalitenin arttırılması için Akdeniz meyve sineği ve diğer zararlılarla mücadelede üreticiye verilen destekler bütçe olanakları çerçevesinde arttırılabilir. Pandemi sürecinde narenciye ürünlerine olan talep daha da artacak. 2019 yılında 755 milyon dolar olan narenciye ürünleri ihracatında 1 milyar dolara kolaylıkla ulaşabiliriz. Bunun için ürün kalitesinin artması kilit öneme sahip” diye konuştu.

Türkiye’nin portakal üretiminde dünya dokuzuncusu, mandalina üretiminde dünya üçüncüsü, limonda ise dünya altıncısı olduğunu anlatan Uçak, Greyfurt üretiminde de yedinci sırada yer aldığımızı ihracatta sürekliliğin sağlanabilmesi için üretimin devamlılığının sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Ege’de Narenciye’de aslan payı Muğla’nın

Ege Bölgesi’nde İzmir, Muğla, Aydın ve Balıkesir illerinde yapılan Narenciye Rekolte çalışmasına göre; 2020 yılı Ege Bölgesi Narenciye rekoltesinde aslan payını 260 bin 372 tonla Muğla aldı. Muğla’yı 108 bin 786 tonluk narenciye üretimiyle İzmir takip ederken, Aydın’ın 2020 yılı narenciye rekoltesi 57 bin 807 ton olarak öngörüldü. Balıkesir’in narenciye rekoltesi ise; 7 bin 201 ton olarak tahmin edildi.

Muğla, 170 bin 987 ton portakal, 66 bin 412 ton limon, 18 bin 68 ton mandalina ve 4 bin 770 ton greyfurt rekoltesi bekliyor.

İzmir’in narenciye rekoltesinde 108 bin 234 ton ile mandalina dominant ürün olurken, Aydın, 34 bin 932 ton portakal ve 21 bin 61 ton mandalina hasat edecek. Balıkesir’de de mandalina 6 bin 882 tonluk rekolteyle öne çıkan ürün oldu.

İhracatın yıldızı mandalina, lider Rusya

Türkiye, 2019 yılında narenciye ihracatından 755 milyon dolar döviz kazanırken, mandalina 347 milyon dolarlık döviz getirisinde öne çıktı. Limon ihracatından 245 milyon doları hanesine yazdıran Türkiye’nin portakal ihracatı 92 milyon dolar, greyfurt ihracatı ise; 72 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Narenciye ihracatında Rusya Federasyonu 313 milyon dolarlık tutarla açık ara birinci sırada yer alırken, Ukrayna 90 milyon dolarlık Türk narenciye ürünleri tercih etti. Türk ihracatçılarının güçlü pazarlarından Irak’a yaptığı narenciye ihracatı 2019 yılında 76 milyon dolar gerçekleşti. Türkiye’nin narenciye ürünleri ihraç ettiği ülke sayısı ise 77 oldu.

Ege Bölgesi 2020 Yılı Turunçgil Tahmini Verimleri (ton)

İL Portakal Mandalina Limon Altıntop Turunç TOPLAM
Aydın 34.932 21.061 998 435 381 57.807
Balıkesir 270 6.882 49 0 0 7.201
İzmir 345 108.234 207 0 0 108.786
Muğla 170.987 18.068 66.412 4.770 135 260.372
Ege Bölgesi 206.534 154.245 67.666 5.205 516 434.166