Dış Satınalmada Peşin Ödeme Nedir? Riskleri Nasıl Yönetebiliriz?
Turan AKIN
Peşin Ödeme (Advance Payment, Downpayment, Prepayment)
Peşin ödeme, ithalatçının ihracat gerçekleşmeden önce mal bedelini ihracatçıya ödemesidir. İhracatçı mal bedelini tahsil ettikten sonra malları sevk eder. Bu ödeme şeklinde ithalatçı risk altındadır, ihracatçının ise hiçbir riski yoktur. Peşin ödeme ihracatçı açısından en ideal ödeme şeklidir.
Peşin ödeme genellikle birbirlerini çok iyi tanıyan alıcı ve satıcı arasında yapılmaktadır. Tam anlamıyla güvene dayanan bu ödeme şekli, ihracatçı açısından en elverişli ödeme yöntemi olmasına rağmen, uygulamada az rastlanılmaktadır. Burada bütün risk alıcı üzerindedir çünkü mallar gönderilmeden parasını ödemektedir ve nasıl bir ürün geleceği bilinmez, ne zaman yükleme yapılacağı bilinmez. Öte yandan kısmi peşinat ödemeleri ile riskler düşürülebilir.
Avantajlar
Satıcı mal sattığı ülkenin riskini üstlenmez.
Satıcı mal sattığı alıcının riskini almaz.
Satıcının malı hazırlayıp sevk etmesi için fonları yeterli olmadığı, paraya ihtiyacı olduğu, faizlerin yüksek olduğu durumlarda satıcıya avantaj sağlar.
Dezavantajlar
Alıcı için risk yüksektir.
Alıcının (ithalatçının) mal bedelini malın sevkiyatından önce satıcıya (ihracatçıya) ödediği ödeme şeklidir. Bu ödeme yönteminin her hangi bir garantisi yoktur, tümüyle itibar ve iyi niyete dayalıdır.
Peki küçük bir işlemde peşin ödeme güvenli hale getirilebilir mi?
İthalatçının yapacağı Peşin Ödemeler bazen İhracatçı tarafından verilecek “Peşin Ödeme Garantisi” (Teminat Mektubu/Advance Payment Guarantee) ile güvence altına alınabilir. Sözleşme bedeli üstünden verilecek % 2-3-5 vb. orandaki peşin ödeme garantisi ile riskler azaltılmış olur. Özellikle ilk işlerde ihracatçı ithalatçıya karşı güven ve itibar oluşturmak ve peşinatı alabilmek için önce mektubu gönderir ama geçerli olmaz, ne zaman peşin ödeme gelir mektup karşı ülkede geçerli hale gelir. Bu; tutara, iş yapma isteğine, tarafların anlaşmasına bağlıdır. Daha çok ihracat için yeni işlemlerde ikna yolu olarak kullanılabilir. Bu direk garanti model mektubunda ihracatçının bankası, ithalatçıya hitaben “düzenlenen sözleşme koşullarına uygun olarak malın zamanında teslimi ve niteliğinin sözleşme koşulları ile uyum göstermemesi durumunda, mektubun kendisine iletilmesine aracılık eden bankanın talebi üzerine mektup tutarının tazmin edileceğini” ifade eden içerikte olacaktır. Bankacılık maliyeti gerektirir ve Satıcı için kredi limitine ihtiyaç duyulur.
Ayrıca kontr-garanti model garantilerde; ithalatçı kendi bankasından bir garanti alır. Direkt garantilerde ithalatçının bankasının bir taahhüt ve sorumluluğu yoktur, itibarlı bir kurum olarak kendilerine ulaşan teminat mektubunu ithalatçıya teslim eder ancak kontr-garantilerde ithalatçının bankanın sorumluluğu bulunmaktadır.
Peşin Ödeme ile İlgili Örnek Olaylar ve Çözüm Önerileri
Niğde’li bir firma ithalatta Çin’den ürün alırken önce % 70 peşinat istendi, en son pazarlık sonrası % 50 peşinat gönderen Alıcı hem Ürünü alamadı hem 25 bin USD kaybetti. Oysaki çok az peşinat veya tümü için akreditif tercih edilebilirdi ancak her Satıcı ile dilediğiniz şartlarda anlaşmak zordur. Özellikle ilk işlemlerde peşinat isteyen Satıcılar için ticari istihbarat kaynaklarından, müşavirliklerimizden, referans istenerek çapraz sorgu ile veya tümü için akreditif açma konusunda ısrarcı olunabilir.
Yenilerde metal hurda ithalatı için bir danışanım için araştırma yapıyorum, çeşitli uluslararası platformlara ödeme yöntemi olarak akreditifi uygun bunlar tercihimdir diye yazarak satıcı sayısını sadeleştiriyorum, konuya hakim olanları süzüyorum. Her açıdan pozitif olan firmalara yüzde 10/15 peşinat göndeririz ama öncesinde stok kontrolü için uluslararası kabul gören gözetim firmasını göndeririz diyerek küçük, stoğu kendisine ait olmayan, bizim peşinat ile sağdan soldan hurda tedarik etmeye çalışıp başarısız olma ihtimali yüksek satıcıları elemeye devam ediyoruz. Sonuç nasıl olacak göreceğiz.
Satınalmada ön hazırlık, Know Your Seller (KYS) kritik önemdedir, uluslararası ödeme yöntemlerine hakimiyet sizi güçlü kılar.
Turan AKIN








Sağlık lojistiğinde hasta güvenliği son derece kritik bir konu olup, sağlık hizmetlerinin kalitesini, etkinliğini ve sürdürülebilirliğini doğrudan etkiler. Sağlık lojistiği, hasta tedavisini desteklemek için tıbbi malzemelerin, ilaçların, ekipmanların ve diğer kaynakların doğru zaman ve şekilde temin edilmesini sağlayan bir sistemdir. Bu sistemde yapılan hatalar, doğrudan hasta sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bu nedenle, sağlık lojistiğinde hasta güvenliği, hem hastaların sağlık durumunu korumak hem de sağlık hizmeti sağlayıcılarının güvenli ve etkili bir ortamda çalışmasını sağlamak açısından önemlidir.
Liderlik, karar almaktır. Ve asıl liderlik, zor kararları açıklayabilme cesaretidir. Görünmeyen bir sorumluluk vardır bu noktada: Karar almanın teknik kısmını yönetmekle, alınan kararın yarattığı duygusal etkileri yönetmek arasında derin bir uçurum vardır. Ve çoğu zaman bu uçurum, liderin iç sesinde yankılanır.
Danışmanlık kapsamında firmalarla çalışırken dikkatimi çeken çok önemli iki konu var. Birincisi; firmaların ihracata başlamakla ilgili temel motivasyonlarının nereden geldiğini tam olarak tanımlamakta çoğu zaman zorlandıklarını ya da bu basit tanımlamayı yapabilmek adına çok da zaman ayırmadıklarını görüyorum oysa ki bu konu bana kalırsa ihracat stratejisinin oluşturulması adına oldukça önemli bir konu. Bir diğeriyse; ihracat yapmaya başlamak açısından ne derece hazır olduklarını da tam olarak bilemedekilerini görüyorum. Bu haftaki yazımla firmaların bu ana noktalarda kendilerine sormaları gereken soruları sizlerle paylaşıp bir nevi “İhracat Ön Fizibilite Çalışması Nasıl Hazırlanır?” sorusuna yanıt vermeye çalışacağım.
Uluslararası Ekonomi Zirvesi’nin “AB ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem: Neden Türkiye?” başlıklı üçüncü panelinde konuşan Almanya Federal Cumhuriyeti 10. Cumhurbaşkanı ve Alman-Türk İş Konseyi Başkanı Christian Wulff, “Gümrük Birliği’nin üzerinden 30 yıl geçti, artık modernize edilmesi ve kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Ayrıca taraflar arasında bir uyumsuzluk olduğunda uzlaşma adımları atılmalı.” dedi.
İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Sözleşme Tasarısı’nda hakedişin 60 gün içinde tahakkuka bağlanacağı 30 gün içinde de ödeme yapılacağı şeklinde yer alan düzenlemenin Teknik Şartname’nin 4.3’üncü maddesinde “İdarece onaylanmış ve tahakkuka bağlanmış hak ediş ödemesi 60 gün içinde yapılacaktır.” şeklinde yer alan düzenleme ile çeliştiği bu yüzden İhalenin iptal edilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.
Trump yeniden başkan seçildiğinde “Amerika’yı Tekrar Büyütmek ve Eski Gücüne Kavuşturmak” için hemen hızlı bir şekilde tedbirler alacağını söylemişti. Bu büyütme hedefinin ilk aksiyonlarından biri ise gümrük vergilerini bir duvar gibi kullanmak oldu. Tabi kime karşı? Çin’e! Ve açıkçası Türkçede bir terim vardır “bizim elimiz armut mu topluyor?” diye. İşte Çin’de karşılık vermekte gecikmedi ve aynı yönde tedbirleri almaya başladı. Şimdi ben bu satırları yazarken, doğrusu arka planda küresel ekonominin sessiz ama hayati çarklarının gıcırdamaya başladığını duyuyorum. O çarklar, akıllı telefonlardan elektrikli araçlara, uydulardan savaş uçaklarına kadar hayatımızın her alanına nüfuz etmiş teknolojik üretimi taşıyor. Ve şimdi, bu sistemin merkezindeki en kritik parçalardan biri—Çin’in nadir toprak elementleri—dünya sahnesinden geri çekiliyor.
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da Beyaz Saray’daki etkinlikte, 185 ülkeye yönelik karşılıklı tarifeler getiren kararnameyi imzaladı. Bu kararnameyle, ABD’nin birçok ticaret ortağından ithal edilen mallara yüzde 10 ile 50 arasında değişen tarifeler getirildi. Bu haber global piyasalarda büyük bir düşüş etkisi yarattıktan sonra Beyaz Saray’dan tarifelere ilişkin bazı erteleme kararları alınması piyasalarda geçici bir rahatlamaya neden oldu.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre, “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”
