Sahte Deniz Konşimentosuna Ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2

Sahte Deniz Konşimentosuna ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sahte Deniz Konşimentosuna Ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2

Reşat BAĞCIOĞLU

Deniz Konşimentosu Önemi

Sahte Deniz Konşimentosuna ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDeniz konşimentosunu nasıl sorgularsan sorgula, hangi banka veya dış ticaret kuruluşuna sorarsanız sorun, deniz konşimentosu için söylenecek tek sözleri varsa o da şöyledir:

Deniz konşimentosu dış ticaret evrakları arasındaki en önemli belge olup adeta malların mülkiyetini temsil eden tapu senedi niteliğindedir.

 

 

Gerçi tapu senedi gibi bir belge diyoruz ama işin mantığına bakıldığında malların mülkiyetini gösteren bir senettir. Daha da ötesinde ne söylenir ki deniz konşimentosu için.

Değerli evraktır ve üzerindeki haklar ciro yoluyla bir başkasına devredilebilir ifadesini tekrar etmekte bir sakınca görmüyorum.

Deniz Konşimentosu Bilgi Görsel

Önemi Büyük Olan Deniz Konşimentosu ile Neler Yapılmaz Ki?

Ne desem bilmem ki, deniz konşimentosu için;

  • Değerli evrak
  • Taşınan malların tapusu
  • Çok önemli bir belge
  • Dış ticaret belgeleri arasındaki en önemli belge

Deniliyorsa, kimler neler düşünmez ki bu belge için. İlk etapta bayram tatilinden dönen ve züğürt kalan benim sevimli “tilki” kim bilir neler düşünecek. Hainlik düşüneceği ve kurnazca planlar yapıp bu deniz konşimentosunu elde etmenin yolunu arayacak.

Konu Akreditifli Ödeme İse Konşimento Tam Da Biçilmiş Kaftandır

İşte konumuz bu; konşimentonun öneminden bahsettik, malın tapusu dedik, akreditif tekniğini de benim tilkiciğim iyi bildiğine göre, sahte konşimento üretmede bir sıkıntı görmüyorum. Sevgili tilkiciğim sahte konşimento üretip, akreditifte talep edilen diğer belgeleri de hazırlayıp teyid bankasına verdiğinde ne olmaz ki?

Diyeceksiniz ki akreditifte istenen diğer evraklarında mı sahtesi üretilecek? Biraz pratik düşünceli olalım bence. Benim tilkiciğim konşimentonun sahtesini üretebildiğine göre diğer evrakların sahtesini üretemez mi? İsterseniz üretsin, siz de gözlerinizle görün. Sahte konşimentonun yanında sahte evrakların lafı mı olur?

Eee Daha Sonrası?

Her evrağın sahtesini yaptıktan sonra tilkiciğim bu evrakları teyid bankasına verecek ve akreditif bedelini alacak.

Yok canım sahte belge ile akreditif bedeli alınır mı dediğinizi duyar gibi oluyorum. Düşünmek serbesttir. Siz öyle düşünün.

Sahte belgelerle akreditif bedeli alınırken teyid bankası nereden anlayacak bir deniz konşimentosunun sahte olduğunu? Bankalar evrakların jandarması veya kriminal laboratuvarı mıdır? Tilki gibi kurnaz ihracatçılar veya benim tilkiciğim sahte konşimento ile bankadan parasını aldı.

Yani;

Sahte konşimento, olmayan bir yüklemeye ait sahte belge.

Güzel bir kazanç.

Sahte Konşimento ile Akreditif Bedelini Ödeyen Banka Suçludur

Başka fikri olan var mı?

Sahte konşimento ile ödeme yapan banka suçludur diyeceğimi sandınız ise yanıldınız. Bankanın suçu günahı nedir ki bu işte?

İşin realitesine baktığımızda Reşat Bağcıoğlu’nun tilkileri sahte konşimento üretti ve bankayı dolandırdı. Asıl suçlu tilki olması gerekirken siz kalkmışsınız sahte konşimento ile akreditif bedelini ödeyen bankayı suçluyorsunuz.

Peki bu işte Reşat Bağcıoğlu’nun hiç suçu yok mudur?

Bravo size, Reşat Bağcıoğlu’ndan başka adam bulamadınız mı suçlayacak? Reşat Bağcıoğlu açık sözlü olarak bu makaleyi yazdığından dolayı onu suçlu ilan ettiniz, tilkileri ise başı boş geziyor.

Bir Bilene Soralım İsterseniz: UCP 600

Sahte deniz konşimento karşılığında akreditif bedelini ödeyen banka personelinin muhtemelen uykuları kaçsa da, bu onun yeterli donanıma sahip olmadığının göstergesidir.

Uniform Customs and Practice for Documentary Credits 2007 revision Brochure no 600 kitabının 34 maddesi bakın ne diyor;

Madde 34


Belgelerin Geçerliliğine İlişkin Sorumluluk Üstlenilmemesi

Bir banka belgelerin şekli, yeterliliği, doğruluğu, gerçek/sahte olup olmadığı veya herhangi bir belgenin hukuki etkisi/sonucu veya bir belgede şarta bağlanan veya o belgeye sonradan eklenen genel veya özel şartlar dolayısıyla hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üstlenmediği gibi herhangi bir belgenin temsil ettiği malların, hizmetlerin veya yapılan diğer işlerin mevcut olup olmadığı veya tanımı, miktarı, ağırlığı, kalitesi, durumu, ambalajı, teslimatı ve değerine veya malları gönderenin, taşımacının, navlun komisyoncusunun, alıcının veya malları sigorta edenin veya diğer herhangi bir kişinin iyi niyetine veya eylemine veya ihmallerine, mali durumlarına, icraatına veya ticari itibarına ilişkin olarak hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üstlenmez.

Demem odur ki sahte belge ile ödeme yapan bankaların suçu ve günahı yoktur. Tabii bu demek değildir ki bankalar gereken özeni göstermeyecek ve iyi niyetten yoksun olacak diye. Bankalar gereken özeni ve dikkati elbette gösterecekler.

Bankaların arkasında UCP 600 var, ama benim tilkiciklerimin arkasında kimse yok, suçüstü yakalandıklarında sığınacakları hiçbir yer kalmaz.

Sahte Deniz Konşimentosuna ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Vega Portföy: Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, GSYH’de Aşağı Riske İşaret Etti

Vega Portföy Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, Gsyh’de Aşağı Riske İşaret Etti Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Vega Portföy: Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, GSYH’de Aşağı Riske İşaret Etti 

Dr. Fulya GÜRBÜZ

Vega Portföy Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, Gsyh’de Aşağı Riske İşaret Etti Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem7-11 Nisan 2025 haftasında;

Türkiye’de artan güven kaybıyla rezervler eridi, enflasyon beklentileri artıyor, GSYH büyüme beklentileri düşüyor… 19 Mart’ta gözaltına alınan İmamoğlu sürecinin ardından Nisanda piyasa katılımcıları anketinde enflasyon ve kur beklentileri arttı, GSYH büyüme tahminleri geriledi. 14 Mart – 4 Nisan döneminde swap hariç net rezervler $31 milyar azaldı, yurt içi DTH $11 milyar arttı, yabancılar hisse ve DİBS’te toplam $6,3 milyarlık net satış yaparak yılbaşından bu yana gelen yabancı portföy yatırımları çıkmış oldu. Aynı hafta KKM’de düşüş ve DTH’de artış sürdü, kredi kart harcamaları yavaşladı.

U.a Rezervler Görsel

Şubatta perakende satışlar aylık %1,1 artışa yavaşladı, sanayi üretimi Ocak ve Şubatta aylık bazda daraldı. Şubatta toplam ciro aylık %3,4 artışa hızlandı, sanayi sektöründe ciro artışı Yİ-ÜFE’nin altında kalmaya devam etti.

Sanayi üretimi Yurtiçi üfe Görsel

İnşaat maliyeti Şubatta aylık %1,2 artışa yavaşladı. Türkiye’de Mart ayında Hazine nakit bütçe dengesi 298,4 milyar TL açık vererek ilk çeyrekte toplam açık yıllık %58 artışla 901 milyar TL’ye yükseldi. Martta Euro yatırımcısına aylık %4,42 getiriyle en yüksek reel getiriyi sağladı; 3 aylık %10,9, 6 aylık %13,83 ve 1 yıllık %22,2 reel getiri ile en yüksek getiriyi külçe altın kaydetti.

DTÖ ilk tahminlerine göre, tarifelerin ABD ve Çin arasındaki mal ticaretini %80’e yakın azaltabileceği ve küresel reel GSYH’de uzun vadede yaklaşık %7’lik bir azalmaya sebep olabileceği belirtildi.

Euro Bölgesinde Şubat ayında kredi faiz oranlarındaki düşüşün desteğiyle perakende satışlar aylık %0,3 büyüdü, yıllık artış %2,3’e hızlandı.

ABD’de FED’in 19 Mart tarihli toplantı tutanakları enflasyonda kalıcılığa, büyüme görünümünde belirsizliğe ve istihdamda risklerin aşağı yönlü olduğuna işaret etti. 4 Nisan ile biten haftada 30 yıl vadeli mortgage faiz oranı %6,61’e geriledi, mortgage başvuruları bir önceki haftaya göre %20 sert arttı, EIA ham petrol stoku bir önceki haftaya göre 2,55 milyon varil artışa yavaşladı. ABD’de 5 Nisan ile biten haftada ilk işsizlik başvuruları 223 bin artış ile önceki haftaya göre yatay kaldı. ABD’de Nisanda ulusal Michigan Üniversitesi tüketici güveni endeksi (eşik 100) 50,8’e düşerek kötümserlik arttı, 12 ay sonrası TÜFE beklentisi %6,72’ye hızlandı. ABD’de 4 Nisan haftasında API ham petrol stoku haftalık 1,06 milyon varil düştü. Martta TÜFE aylık %0,1 düştü, yıllık %2,4 artışa yavaşladı, çekirdek TÜFE aylık %0,1 ve yıllık %2,8 artışa yavaşladı. Martta ÜFE beklentilerin aksine aylık %0,4 düştü, yıllık %2,7 artışa yavaşladı, çekirdek ÜFE aylık %0,1 düştü, yıllık %3,3 artışa yavaşladı. Enflasyondaki yavaşlama işaretlerini alsak da ticaret savaşının ekonomik aktivitede yavaşlamaya rağmen enflasyonist baskı oluşturacağı beklentisiyle FED yetkilileri temkinli kalmayı tercih ediyor. Piyasalar ise faiz indirimlerini fiyatlıyor.

Abd Politika Faizi Görsel

14-18 Nisan haftasında;

Türkiye’de TCMB politika faiz kararı (değişiklik beklenmiyor), 11 Nisan haftası para ve banka verileri; Mart ayı merkezi yönetim bütçe dengesi, konut satışları, konut fiyat endeksi, OSD otomotiv sektörü üretimi, Tarım-ÜFE açıklanacak. Şubat ayına ilişkin cari işlemler dengesi (cari açığın 4,4 milyar dolara yükselmesini bekliyoruz), dış ticaret birim değer endeksleri, hizmet üretim endeksi, inşaat üretim endeksi, ücretli çalışan sayısı, özel sektör yurtdışı kredi borcu ve Türkiye kısa vadeli dış borç stoku takip edilecek.

Euro Bölgesinde AMB politika faiz kararı, Nisan ayı Zew Ekonomik Güven Endeksi (eşik 0), Mart ayı TÜFE ve çekirdek TÜFE verileri ile Şubat ayı sanayi üretimi açıklanacak.

Vega Portföy Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, Gsyh’de Aşağı Riske İşaret Etti Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemABD’de haftalık mortgage, petrol stoku ve ilk işsizlik başvuruları ile Nisan ayı NAHB Konut Piyasası Endeksi (eşik 50); Mart ayı perakende satışlar, sanayi üretimi, ihracat ve ithalat fiyatları, inşaat izinleri, konut başlangıçları ile Şubat ayı işletme stokları takip edilecek.

Dr. Fulya GÜRBÜZ

www.vegaportfoy.com

Sağlık Sektöründe Just in Time (JIT) Stok Kontrol Yönetimi

Sağlık Sektöründe Just In Time (jit) Stok Kontrol Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sağlık Sektöründe Just in Time (JIT) Stok Kontrol Yönetimi

Kadir HANÇER

Sağlık Sektöründe Just In Time (jit) Stok Kontrol Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemJust in Time (JIT) stok kontrol yönetimi, stok seviyelerinin asgariye indirilmesini ve yalnızca ihtiyaç duyulduğunda malzeme veya ürün alımının yapılmasını sağlayan bir yöntemdir. Bu sistem, stokların minimumda tutulmasını amaçlar ve üretim sürecine zamanında malzeme sağlamak için tedarik zincirini optimize eder. JIT, özellikle maliyetleri düşürmek ve verimliliği artırmak isteyen işletmeler için önemli bir yöntemdir. Ancak, bu sistemin sağlık sektörü gibi kritik alanlarda uygulamaları, dikkatli bir planlama ve sağlam bir tedarik zinciri gerektirir. Temel hedef, stokta gereksiz maliyetlerin önlenmesi ve verimli tedarik süreçleri ile hızlı yanıt süreleri sağlamaktır.

JIT’in Temel Prensipleri

  • Stok Seviyelerinin Asgariye İndirilmesi

JIT, depolama maliyetlerini azaltmak ve fazla stok tutmaktan kaçınmak için stokları yalnızca ihtiyaç duyulduğu kadar tutar.

  • Zamanında Tedarik

Ürünler veya malzemeler, talep olduğunda tedarik edilir ve bu, sadece gerektiği kadar ve mümkün olan en kısa sürede yapılır.

  • Sürekli İyileştirme

JIT, sürekli iyileştirmeyi ve en verimli çalışma şekillerini arar, süreçlerin optimize edilmesine odaklanır.

  • En Az Envanter

Stoklar en düşük seviyeye indirilir, bu da işletmelerin gereksiz stok maliyetlerinden kurtulmasına olanak tanır.

  • İyi Planlama ve Koordinasyon

Tedarikçilerle güçlü bir iş birliği gerektirir. Tedarikçi ilişkileri, teslimatların doğru zamanda yapılmasını sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Just in Time (JIT)’in Avantajları

  • Düşük Stok Maliyetleri

Stok seviyelerinin minimumda tutulması, depolama ve stok bakım maliyetlerinin düşmesine yol açar.

  • Daha Yüksek Verimlilik

Malzemeler yalnızca gerektiğinde temin edilip kullanıldığından, iş gücü ve tesis kaynakları daha verimli kullanılır.

  • İyileştirilmiş Nakit Akışı

Daha az stok tutulduğunda, işletmelerin finansal kaynakları daha verimli bir şekilde kullanılabilir ve nakit akışı iyileşir.

  • İhtiyaç Bazlı Alım

Talep doğrultusunda alımlar yapıldığından, fazladan ürün alımı engellenir ve stokların modası geçme riski azalır.

  • Atıkların Azaltılması

Fazla stok tutmak, zamanla ürünlerin bozulmasına ve israf olmasına yol açabilir. JIT ile bu tür israf minimuma indirilir.

Just in Time (JIT)’in Dezavantajları

  • Tedarik Zinciri Aksaklıklarına Bağımlılık

JIT, tedarik zincirinin çok düzenli ve güvenilir olmasını gerektirir. Bir aksama veya gecikme durumunda, malzeme temini hemen sağlanamayabilir ve üretim süreci aksar.

  • Kriz Durumlarına Dayanıksızlık

Tedarik zincirindeki olası krizler veya beklenmedik durumlar (örneğin, doğal afetler, tedarikçi sorunları) JIT sistemini olumsuz etkileyebilir. Sağlık sektöründe, tıbbi malzemelere olan acil talep artışı, JIT sisteminin zayıf yönlerini ortaya çıkarabilir.

  • Sürekli Talep Tahmini Gereksinimi

JIT sistemi, doğru talep tahmini yapılmasını gerektirir. Yanlış tahminler, stokların tükenmesine veya tedarik yetersizliklerine yol açabilir.

  • Yüksek Tedarikçi Bağımlılığı

JIT uygulayan işletmeler, tedarikçilerinin zamanında ve doğru teslimat yapmalarına tamamen bağımlıdır. Bir tedarikçi sorunu, tüm üretim sürecini olumsuz etkileyebilir.

Just in Time (JIT)’in Sağlık Sektöründeki Uygulamaları

Sağlık sektöründe, özellikle hastaneler ve klinikler gibi yerlerde JIT sistemi, doğru planlama ve tedarik zinciri yönetimi ile uygulanabilir. Ancak sağlık hizmetlerinde kesintisiz malzeme temini ve hızlı tedavi süreçleri* gerektiği için dikkatli bir uygulama gerektirir.

Just in Time (JIT)’in Sağlık Sektöründeki Avantajları

  • Daha Verimli Malzeme Kullanımı

Hastaneler, yalnızca ihtiyaç duydukları ilaçları ve tıbbi malzemeleri temin ederek, fazla stok maliyetlerinden kaçınabilir.

  • Depolama Alanının Azalması

Sağlık kurumlarında, depolama alanları genellikle sınırlıdır. JIT, bu alanları verimli kullanmaya olanak sağlar.

  • İleriye Dönük Bütçe Planlaması

Tıbbi malzemeler ve ilaçlar gereksiz bir şekilde depolanmadığı için, sağlık kurumları maliyetleri daha iyi yönetebilir ve bütçelerini daha etkili bir şekilde planlayabilir.

  • Son Kullanma Tarihi Risklerini Azaltma

Sağlık ürünlerinin çoğu son kullanma tarihlerine sahiptir. JIT, bu ürünlerin zamanında kullanılmasıyla, ürünlerin son kullanma tarihi geçmeden tüketilmesini sağlar ve israfı azaltır.

Just in Time (JIT)’in Sağlık Sektöründeki Dezavantajları

  • Acil Durumlar İçin Risk

Acil durumlar (örneğin, salgın hastalıklar, afetler) sırasında ihtiyaç duyulan malzemeler hızla temin edilemeyebilir. Sağlık sektörü, JIT sistemine dayanarak malzeme tedarikini sağlarsa, bu tür kriz durumlarında malzeme eksiklikleri yaşanabilir.

  • Tedarik Zinciri Sorunları

Sağlık malzemeleri, genellikle çok yüksek kalite standartlarına sahip olmalıdır. Tedarik zincirindeki aksaklıklar, bu ürünlerin zamanında ve doğru şekilde temin edilmesini zorlaştırabilir.

  • Yüksek Tedarikçi Bağımlılığı

Sağlık sektöründe, özellikle kritik malzemeler ve ilaçlar için tedarikçi bağımlılığı çok yüksektir. Bir tedarikçi sorunuyla karşılaşıldığında, bu durum hastaların tedavi süreçlerini aksatabilir.

Just in Time (JIT) Stok Yönetimi Uygulamak İçin Gereken Adımlar

  • Güçlü Tedarikçi İlişkileri Kurmak

Sağlık sektörü için kritik ürünlerin tedarikçilerle sağlam ve güvenilir ilişkiler kurulmalıdır. Tedarikçilerin zamanında teslimat yapabilmesi sağlanmalıdır.

  • Talep Tahminini İyi Yapmak

JIT sistemi, doğru talep tahminine dayanır. Sağlık kurumları, kullanılan malzemelerin ve ilaçların talep seviyelerini doğru bir şekilde tahmin etmek zorundadır.

  • Esnek Planlama ve Hazırlıklı Olma

Olası kriz durumlarına karşı, bir esneklik planı oluşturulmalıdır. Tedarik zincirindeki aksaklıklar için alternatif çözümler ve acil tedarik planları hazırlamak önemlidir.

  • Teknolojik Altyapı ve Otomasyon Kullanımı

JIT uygulamaları için güçlü bir envanter yönetim yazılımı gereklidir. Otomatik sipariş sistemleri, gerçek zamanlı izleme ve takip, bu süreci daha verimli hale getirebilir.

Sağlık Sektöründe Just In Time (jit) Stok Kontrol Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak Just in Time (JIT) stok kontrol yönetimi, sağlık sektöründe maliyetleri düşürmek, verimliliği artırmak ve depolama alanlarını daha verimli kullanmak amacıyla uygulanabilir. Ancak, bu sistemin tedarik zinciri aksaklıkları, acil durumlar ve yüksek tedarikçi bağımlılığı gibi riskleri vardır. Bu nedenle, JIT uygulamasının başarılı olabilmesi için sağlam bir planlama, tedarikçi iş birliği ve esnekliğe dayalı bir yaklaşım gereklidir.

Kadir HANÇER

1832 Sanayide Yeşil Dönüşüm 2025-1 Çağrısı açıldı!

1832 Sanayide Yeşil Dönüşüm çağrısı

1832 Sanayide Yeşil Dönüşüm 2025-1 Çağrısı açıldı!

♻️ T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, Dünya Bankası Türkiye Yeşil Sanayi Projesi kapsamında açılan çağrı ile;

💼 Özel sektörün yeşil dönüşüme yönelik ürün veya süreç geliştirme faaliyetleri desteklenecektir. Çağrıya KOBİ ve büyük ölçekli kuruluşların başvuruları mümkün olup, ortaklı başvuru da yapılabilecektir.

Proje bütçesi üst limitleri:

🔸 Mikro/küçük ölçekli firmalar için 9,5 milyon TL

🔶 Orta ölçekli firmalar için 15 milyon TL

🟠 Büyük ölçekli firmalar için 28 milyon TL

Son başvuru tarihi:

🗓️ 16 Haziran 2025 Detaylar: 👇

https://tubitak.gov.tr/tr/destekler/sanayi/ulusal-destek-programlari/1832-sanayide-yesil-donusum-cagrisi

1832-2025-1 çağrısı için başvurular alınmaya başladı.

Koordinatörlüğünü Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü Dünya Bankası Türkiye Yeşil Sanayi Projesi kapsamında özel sektörün yeşil dönüşüme yönelik ürün veya süreç geliştirme faaliyetleri TÜBİTAK-TEYDEB tarafından desteklenmektedir. Bu amaçla hayata geçirilen 1801 kodlu Sanayi Ar-Ge Projeleri İçin Geri Ödemeli ve Hibe Destek Programı kapsamında 1832 kodlu Sanayide Yeşil Dönüşüm programının yeni çağrısı 07.04.2025 itibari ile açılmış olup, başvurular 16.06.2025 tarihinde kadar alınacaktır.

Bu çağrı kapsamında firmaların yeşil dönüşüm faaliyetlerine yönelik daha önce yapılan Ar-Ge çalışmaları ile elde edilmiş olan prototiplerin ticarileşme öncesi faaliyetleri desteklenecektir. Söz konusu çalışmalar daha önce TÜBİTAK-TEYDEB tarafından desteklenmiş Ar-Ge projelerinin devamı niteliğinde olabilecektir. KOSGEB ya da diğer ulusal ya da uluslararası fonlar ve firmaların öz kaynakları ile yürütmüş olduğu, henüz ticarileşmemiş Ar-Ge çalışmaları da çağrı kapsamındadır. Çağrıya KOBİ ve büyük ölçekli kuruluşların başvuruları mümkün olup, ortaklı başvuru da yapılabilecektir. THS 5-9 aralığını kapsayan prototip geliştirme ya da iyileştirme, validasyon ve sertifikasyon testleri, yerinde uygulama, ölçeklendirme, demonstrasyon ve saha denemeleri çalışmaları çağrı kapsamındadır.

Destek süresi en fazla 24 ay, proje bütçesi üst limiti mikro/küçük ölçekli firmalar için 9.500.000 TL, orta ölçekli firmalar için 15.000.000 TL, büyük ölçekli firmalar için 28.000.000 TL’dir. Çağrı kapsamında sermaye şirketlerine en fazla %50’si geri ödenmek üzere faizsiz geri ödemeli destek sağlanacaktır. Destek oranı sırasıyla büyük ölçekli şirketler için %70, KOBİ’ler için %80, deprem bölgesindeki KOBİ’ler için %90’dır.Geri ödenecek desteğin bir kısmı hibe desteğine dönüştürülebilecektir. Kullanılacak desteğin geri ödemesi proje bittikten 1 yıl sonra başlayacaktır.

1832-2025-1 Çağrı Dokümanı

Detaylı bilgi için tıklayınız. 

Çağrıya TEYDEB Proje Değerlendirme ve İzleme Sistemi – PRODİS (eteydeb.tubitak.gov.tr) üzerinden elektronik olarak başvuru yapılabilmektedir.

1744200597458

Damga Vergisinde Gümrük – Maliye Paslaşması ve Uygulanan Cezalar

Damga Vergisinde Gümrük Maliye Paslaşması Ve Uygulanan Cezalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Damga Vergisinde Gümrük – Maliye Paslaşması ve Uygulanan Cezalar

Kerim ÇOBAN

I- Konuya İlişkin Bazı Mevzuat Hükümleri 

  1. Damga Vergisi

Damga Vergisinde Gümrük Maliye Paslaşması Ve Uygulanan Cezalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1.maddesine göre: “Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtlar Damga vergisine tabidir.

Bu kanundaki kâğıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder. Yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kâğıtlar, Türkiye’de resmi dairelere ibraz edildiği, üzerine devir veya ciro işlemleri yürütüldüğü veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanıldığı takdirde vergiye tabi tutulacakları”,

 

Kanun’un 3.maddesine göre; Damga Vergisi mükellefinin, bu kâğıtları imza edenler olduğu, sözleşmeleri düzenleyip imzalayanların, bu sözleşmeleri düzenleyip imzalamaları nedeniyle Damga Vergisini ödemekle sorumlu olan iki taraftan birisi oldukları,

Kanun’un 4.maddesine göre; Bir kâğıdın tabi olacağı verginin tayini için o kâğıdın mahiyetine bakılacağı, kâğıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı, mahiyeti tayin edilmek istenen kâğıt üzerinde başka bir kâğıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kâğıdın hükümlerine nazaran  iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınacağı,

Kanun’un 5.maddesine göre ise; Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kâğıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshasının ayrı ayrı aynı miktarda, nispi vergiye tabi olanların ise (örneğin sözleşmelerin) sadece bir nüshasının damga vergisine tabi olduğu,

Damga Vergisi Kanunu’nun 10.maddesine göre; Damga Vergisine tabi kâğıtlarda; maktu vergide kâğıtların mahiyetlerinin, nispi vergide ise nevi ve mahiyetlerinin (İçerdiği veya anlaşılan/çıkarsanan para miktarının) esas olduğunun, belli para teriminin ise; kâğıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade ettiğinin,

 

Kanun’un 12.maddesine göre: Damga Vergisine tabi kâğıtlarda yazılı yabancı paraların, Hazine ve Maliye Bakanlığınca tayin ve ilan edilecek fiyat üzerinden [35 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen esaslar çerçevesinde, kâğıdın düzenlenmesinden önce ödemenin yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınarak belirlenen matrah üzerinden hesaplanması ve kişiler tarafından  makbuz karşılığı ödenmesi gerekmektedir.] Türk parasına çevrilerek Damga Vergisi’nin alınacağının,

Kanun’un 22.maddesine göre, makbuz karşılığı ödemelerde damga vergisinin;

a) Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kâğıtların vergisinin, ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilip yirmialtıncı günü akşamına kadar ödeneceğinin,

b) (a) bendi dışındaki hallerde ise, kâğıdın düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilip aynı süre içinde ödeneceğinin,

Kanun’un 24.maddesine göre; Birden fazla kişi tarafından imza edilen kâğıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olduklarının, yine aynı maddede Damga Vergisine tabi kâğıtların Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen  vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kâğıtları ibraz edenlerin sorumlu olduklarının,  …

Kanun’un 26.maddesine göre ise; Resmi dairelerin ilgili memurlarının kendilerine ibraz edilen kâğıtların Damga Vergisini aramaya ve vergisi hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları bir tutanakla tespit etmeye veya bunları tutanağı düzenlemek üzere, vergi dairesine göndermeye mecbur olduklarının [Bu meyanda tüm Gümrük personelinin, çeşitli gümrük işlemleri nedeniyle gümrük idaresine sunulan ve/veya sunulması zorunlu olan kâğıtlara (Sözleşmeler/mukavelenameler, temliknameler, taahhütnameler, kefalet senetleri, teminat ve rehin senetleri, fesihnameler, beyannameler, vb.) tekabül eden Damga Vergisi’ni aramaya ve vergisi hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları bir tutanakla tespit etmeye veya bunları  tutanağı düzenlemek üzere, vergi dairesine göndermeye mecbur olduklarının],

Kanun’un 28.maddesine göre; Vergi cezası alınması gereken kâğıtların hamilleri tarafından terk edilmesinin, bu cezanın alınmasına mani olmadığının belirtildiği,

Anlaşılmaktadır.

Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 09.01.2013 Tarih ve 534 Sayılı Yazısına Göre de; Sözleşme, taahhütname ve temliknameler, vb. için damga vergisi tahakkukuna istinaden gümrük idarelerince mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine damga vergisine konu olabilecek belge örnekleriyle birlikte bildirim yapılması ve Vergi dairesince yapılan tarhiyatların ilgili gümrük müdürlüğüne geri bildirimde bulunulması halinde, gümrük vergileri (KDV, ÖTV, vb) yönünden ek tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin  yapılması gerektiği belirtilmiştir.

1.1. Ticari Faturaların ve Sözleşmelerin Damga Vergisi Yönüyle İncelenmesi

Yapılan ithalatlar sırasında, ithal edilen eşyaya ilişkin olarak alıcı/ ithalatçı ile satıcı/ ihracatçı arasında tanzim edilen sözleşme (kontrat) ile sözleşme yerine geçecek, sözleşme şartlarını taşıyan, 488 sayılı Damga Vergili Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve ilgili mevzuat açısından Damga Vergisi ödenmesini  gerektiren ticari veya proforma faturalar bulunması [ Söz konusu belgelerin alıcı/ ithalatçı ile satıcı/ ihracatçı firma yetkililerince imzalanması, (çift imzalı) Damga Vergisi tahakkuk ve tahsili şartlarını taşıması ] halinde söz konusu Damga Vergisinin,

İlgili ithalatlar sırasında, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21/b maddesi gereği İthalatta KDV matrahına katılarak ithalatın yapıldığı Gümrük İdaresine beyan edilmesi,

Gerekmektedir.

Aksi takdirde, Gümrük idaresi tarafından yapılacak bir inceleme ve araştırma sonucunda tespit edilmesi durumunda; eksik alınan vergiler (KDV, varsa ÖTV) tahsil edilmekle birlikte, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234.maddesine göre üç kat para cezası ile 193/3.maddesine kapsamında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre tespit edilen gecikme zammı  oranında faiz uygulanır.

1.2.  Proforma Fatura Ve Damga Vergisi

Bilindiği gibi 6098 sayılı Borçlar Kanunun 1 inci maddesinde; “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.

İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.”

Aynı Kanun’un Sözleşmelerin şekli başlıklı 12 inci maddesinde; “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.

Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.”

Sözleşmede birden fazla taraf bulunması ve bunların karşılıklı rızalarının uyuşması ana unsurlardandır. Sözleşmeler icap (teklif) ve kabulden oluşur. Sözleşmeler genellikle hazırlar arasında yapılır ve karşılıklı olarak imza edilmek suretiyle tekemmül eder. Bununla birlikte icap ve kabul işlemlerinin mektup yoluyla ya da yazı göndermek suretiyle, e-maille yapılması halinde de Kanunun yukarıda belirtilen 2.maddesi uyarınca damga vergisine tabi sözleşme doğmuş olur.

Teklifname nitelinde bir mektup olan proforma faturalar ilk önce icap niteliğinde olduğundan karşı tarafça (alıcı) kabul edilirse, bir sözleşme niteliğine haiz olacağından binde 9,48 nispetinde damga vergisine tabidir.

Proforma faturanın sözleşme olduğuna ilişin çok sayıda yargı kararı bulunmaktadır. Yargı kararları değerlendirmelerinden de anlaşıldığı üzere, proforma faturalar sözleşme niteliğindedir. Üzerinde belli bir meblağ yazılı olduğunda ve taraflarca imzalandığında sözleşme tamamlanacağından, imzalandığı anda Damga Vergisi doğar.

Öte yandan, icap ya da kabulün internet ortamında E-Posta (Elektronik Posta) ile yapılması halinde ise, Damga Vergisi Kanunu’nun 1.maddesinde belirtildiği şekliyle elektronik imza kullanılmamışsa bize göre damga vergisi doğmaz. (Bilindiği gibi, elektronik imza için yasal şartların yerine getirilmesi gereklidir.)

İthalatlarda, satıcının gönderdiği proforma faturanın uygun bölümlerinin alıcı tarafından imzalanarak satıcıya gönderilmesi halinde sözleşme tamamlanmış olur (Damga Vergisi ödeme şartları oluşmuş olur).

Sözleşme niteliğindeki proforma faturaların ithal edilen eşya ile ilgili olması halinde, ödenecek damga vergisinin KDV Kanunu’nun 21/b. maddesine göre ithalatta ödenecek Katma Değer Vergisi matrahına katılması gerekir.

1.3. Damga Vergisinin Katma Değer Vergisi Matrahına Eklenmesi

Gerek nispi, gerekse maktu Damga Vergisi 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun ithalatta matrah başlıklı 21 maddesi (b) fıkrası hükmüne göre; İthalatta KDV matrahının bir unsurudur. KDV matrahına katılmadığı veya eksik katıldığında, 3065 sayılı KDV Kanununun 48 ve 51.maddelerinden hareketle Gümrük Kanununun 234.maddesi gereğince (üç kat) idari para cezası uygulanır.

1.4. Damga Vergisinin Muafiyet ve İstisnaları

  1. İhracat ve ihracata ilişkin olduğunun tevsiki kaydıyla aşağıda sayılan işlemler nedeniyle düzenlenen kâğıtlar (gümrük idarelerine verilen beyannameler dâhil) damga vergisinden müstesnadır;

a) İhracat karşılığı yapılacak ödemeler (ihracatın finansmanında kullanıldığının tevsiki kaydıyla prefinansman, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu çerçevesinde yapılan ödemelere ilişkin taahhütnameler ile temliknameler ve Sosyal Güvenlik Kurumu prim borçları ile genel bütçeli idarelere olan borçların mahsubu dâhil).

b) İhracattan doğan alacağın ihracatçı tarafından temliki/ bir başkasına devredilmesi.

c) İhracat bağlantıları için düzenlenecek anlaşmalar.

ç) Transit ticarete konu malın satın alınması ve satılması.

d) Tedarik edildikleri şekliyle ihraç edilmek üzere mal alımı.

e) 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 131.maddesine istinaden ithalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi ambalaj malzemesi ithali ile kati ihraç edilen mallara ait ambalaj malzemesinin geçici ihracı ve ithali.

f) Dahilde İşleme İzni kapsamında iznin geçerli olduğu süre içerisinde yapılan ithalat.

g) Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında belgenin geçerli olduğu süre içerisinde yapılan ithalat veya yurt içi alımlar.

h) Gerçekleştirilen mamul ürün ihracatı karşılığı olarak bu ürünlerin üretiminde kullanılan girdilerin Toprak Mahsulleri Ofisinden veya Türkiye Şeker Kurumunca tespit edilen şeker fabrikalarından alımı.

i) Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamında yapılan ithalatlar ile iç piyasadan mal ve hizmet alımları,

k) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak yatırım teşvik belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kâğıtlar, münhasıran yatırım döneminde belge kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kâğıtlar, belge kapsamında sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kâğıtlar ile söz konusu yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kâğıtlar ve yatırımlarda Devlet yardımları hakkında kararlar kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile 5/6/2003 tarihli ve 4875sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanununda tanımlanan yatırımcılar arasında imzalanan yatırım sözleşmeleri,

 2. Vergi, Resim, Harç İstisnası Belgesine bağlanan aşağıda sayılan diğer döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemler nedeniyle, belgenin geçerlilik süresi içerisinde belgede yer alan tutarla sınırlı olmak kaydıyla, düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır.  …    

ç) Tam mükellef imalatçı firmaların, Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında monte edilmemiş haldeki aksam ve parçaları ithal edebilecek firmalara, ithal edebilecekleri bu aksam ve parçaları üreterek yapacakları satış ve teslimleri.   …  

f) Uluslararası yük ve yolcu taşımacılığından döviz olarak kazanılan bedellerin yurda getirilmesi kaydıyla kara, deniz veya hava ulaştırma hizmet ve faaliyetleri.

g) Yurt dışına yönelik olarak gerçekleştirilecek müteahhitlik, müşavirlik, yazılım ve mühendislik hizmetleri.

j) Kamu kurum ve kuruluşlarınca uluslararası ihaleye çıkarılan maden havzalarından rödövans karşılığında maden çıkarımı ve işletmesiyle ilgili üretim faaliyetleri. (Rödovans: maden ruhsat sahalarının işletme hakkının özü kendisinde kalması koşuluyla hak sahibi tarafından sözleşme ile gerçek veya tüzel bir kişiye, bir süreliğine tahsis edilmesidir).

Bu maddede sayılan işlem veya faaliyetlerin kısmen veya tamamen gerçekleştirilmemesi hâlinde, gerçekleşmeyen kısma ait alınmayan damga vergisi, mükelleflerden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ceza ve gecikme faizi ile birlikte geri alınır. 

Yukarıda sayılan işlem veya faaliyetlerin gerçekleşmediğinin tespit edildiği tarihi takip eden otuz gün içinde, bu durumu ilgili vergi dairesine bildirmeyen kuruluşlar damga vergisi, ceza ve gecikme faizinin ödenmesinden ilgililerle birlikte müteselsilen sorumludurlar.

  1. VUK ve Damga Vergisi Hükümleri

Vergi Usul Kanunu’nun “VUK”un 114.maddesine (Zamanaşımı) Göre: Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.   …

Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde, mezkür evraka ait vergi alacağı yeniden doğar.

VUK’un 334.maddesine (Damga Resminde Sorumluluk) Göre: Damga Vergisi ve Damga Resmi uygulamalarında gerek nispi, gerek maktu vergi ve resimlerle ilgili cezadan sorumlu olanlar birden fazla olduğu takdirde, yekdiğerine müracaat hakları mahfuz kalmak üzere, müteselsilen sorumlu tutulurlar.

VUK’un 343.maddesine (En Az Ceza Haddi) Göre: Damga vergisi ve damga resmi dolayısıyla kesilecek vergi cezaları, vergi ve resme tabi her varaka, senet ve ilan için (4369 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle belirlenen miktarlar.) 500.000 liradan az olamaz.

VUK’un 355.maddesine Göre: Damga Vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kâğıtları, vergi ve cezası tahsil edilmeden tasdik eden veya örneklerini çıkarıp veren noterler adına her kâğıt için tahsil edilmeyen Damga Vergisi üzerinden maktu vergilerde % 50, nispî vergilerde % 10 oranında özel usulsüzlük cezası kesilir.

VUK’un Mükerrer 355.maddesine Göre: Bu Kanunun 86, 148, 149, 150, mükerrer 242, 256 ve 257 nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257 nci maddesi ve Gelir Vergisi Kanununun 98/A maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil);

  1. Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 20.000 Türk Lirası,
  2. İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 10.000 Türk Lirası,
  3. Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında 5.000 Türk Lirası,

Özel usulsüzlük cezası kesilir.

VUK’un 339.maddesine (Tekerrür) Göre: Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, vergi ziyaı cezasında cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren beşinci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar, usulsüzlükte cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren ikinci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Şu kadar ki, artırım tutarı kesinleşen cezadan (kesinleşen birden fazla ceza olması durumunda bunlardan tutar itibarıyla en yükseğinden) fazla olamaz.

– Birinci fıkrada yer alan beş ve iki yıllık sürelerin hesabında, artırıma esas alınan cezaların kesinleşme tarihi dikkate alınır.

VUK’un 341.maddesine (Vergi Ziyaı) Göre: Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.

Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir.

Yukarıdaki fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmez.

VUK’un 344.maddesine (Vergi Ziyaı Cezası) Göre: 341.maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir

Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle (Kaçakçılık) sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.

Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.

Vergi kanunlarına göre mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği halde bu zorunluluğa uyulmaksızın vergi dairesinin ıttılaı dışında ticari, zirai veya mesleki faaliyette bulunmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda, birinci, ikinci ve üçüncü fıkralara göre kesilecek vergi ziyaı cezası yüzde elli artırılarak uygulanır. Aynı vergi türü ve dönemine ilişkin daha sonra yapılacak tarhiyatlar nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarına da aynı artırım hükmü tatbik edilir.

  1. Katma Değer Vergisi (KDV)

KDV Kanununun 21.maddesine (İthalatta Matrah) Göre:  İthalatta verginin matrahı aşağıda gösterilen unsurların toplamıdır:

a) İthal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri,

b) İthalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar,

c) Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler.

KDV matrahının unsurudur.

3.1. Damga Vergisinin Katma Değer Vergisi Matrahına Eklenmesi

Gerek nispi, gerekse maktu olarak alınan Damga Vergisi, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun ithalatta matrah başlıklı 21 maddesi (b) fıkrası hükmüne göre; İthalatta KDV matrahının bir unsurudur. KDV matrahına katılmadığı veya eksik katıldığında; 3065 sayılı KDV Kanununun 48 ve 51.maddelerinden hareketle Gümrük Kanununun 234 üncü maddesi gereğince (üç kat) idari para cezası uygulanır.

II- Değerlendirme

Gümrük İdareleri, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 26.maddesinden hareketle: Gümrük Yönetmeliği’nin “İstisnai Kıymetle Beyan”a ilişkin 53.maddesi başta olmak üzere; Gümrük mevzuatına göre istisnai kıymetle beyanda bulunulması veya tamamlayıcı beyanda bulunulması, bazı kıymet unsurlarının ispat edilmesi, çeşitli mükellefiyetlerin yerine getirilmesi, vb. nedenlerle bir örneğinin Gümrük İdaresine sunulduğu veya sunulmasının gerekli/zorunlu olduğu durumlarda, sunulan sözleşmeler, mukavelenameler, taahhütnameler, temliknameler, fesihnameler, kefalet senetleri ve rehin senetlerine, vb. tekabül eden Damga Vergisinin ilgili mükellefince vergi dairesine ödenip ödenmediğini kontrol etmek, söz konusu Damga Vergisinin tam ve eksiksiz olarak ödenmesini sağlamak üzere olayı ve Damga Vergisi matrahını yazı veya tutanakla ilgili Vergi Dairesine bildirmek zorunda olup, Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlünün Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüklerine yönelik 05.11.2012/ 06304 tarih ve sayılı  Tasarruflu Yazısıyla da bu uygulama tüm gümrük idarelerine duyurulmuştur.

Son dönemlerde bizzat şahit olduğumuz olaylar ve duyumlarımıza göre; Gümrük idarelerince yapılan kontrol ve denetimler sonucu çeşitli gümrük işlemlerinden kaynaklanan ve hiç ödenmeyen veya eksik ödenen Damga Vergisi matrah tutarlarının ilgili Vergi dairesine bildirilmesi sonrasında, vergi dairesince Damga Vergisinin ödenmesi için mükellefine tebligat çıkarılmakta, ilgili mükellefin süresi içinde beyanda bulunup Damga Vergisini ödememesi veya ödemeyi geciktirmesi durumunda ise Usulsüzlük veya Özel Usulsüzlük Cezası ile Vergi Ziyaı Cezası uygulanmaktadır.

İlgili Gümrük İdaresince de; Bahse konu Damga Vergisine tekabül eden KDV ve varsa ÖTV (ve ÖTV’ye tekabül eden KDV) ile Gümrük Kanununun 193/3.maddesinden hareketle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre tespit edilen gecikme zammı oranında faiz tahsil edilmekte,

Ayrıca,  4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234.maddesine göre ceza (üç kat) uygulanmaktadır.

Not: Bu konu başta olmak üzere, YYS Yıllık Faaliyet Raporu Hazırlanması, YYS Yıllık Zorunlu Eğitimlerinin Verilmesi, YYS Revizyonları, Ön İzleme, Yeni YYS Belgesi Hazırlıkları ve YYS Belgesi Alım Süreci, İlgili Ön Zorunlu Eğitimlerin Alınması, YYS Başvuru Formlarının Doldurulması, YYS Danışmanlığı, vb. Tüm YYS Süreçler hakkında daha fazla ayrıntılı bilgiyi, Gümrük ve Dış Ticaret Mevzuatı konularında gerekli Hukuki ve Mevzuat Desteğini, İdari ve Adli İtiraz Süreçleri, Dava Açılması, Dava Aşamalarının Takibi, İlgili Mevzuat Ve Hukuki Açılardan Gerekli İtiraz Ve Savunmaların Yapılarak Dava Sonucunun Olumlu Sonuçlanmasına Katkıda Bulunulması, Sonradan Kontrol/ Firma İncelemesi Yaptırılması, Antrepo Açma, Antrepo Genişletme, AN6, AN7, AN8 Raporlarının düzenlenmesi, …  vb, işlemleri, Sürekli/ Düzenli, Aylık, Yıllık Gümrük ve Dış Ticaret Danışmanlığı, Gümrük ve Dış Ticaret Mevzuatı Eğitimleri, …  vb. konularında yardım, destek, danışmanlık ve benzeri hizmetleri -isterseniz- Firmalarımız “Çoban Gümrük Dış Ticaret Denetim, Danışmanlık ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği A. Ş.”den veya “Çözüm Denetim Gümrük Dış Ticaret ve Danışmanlık A. Ş.”den  alabilirsiniz.

III- Sonuç

1- Gümrük Yönetmeliği’nin “İstisnai Kıymetle Beyan”a ilişkin 53.maddesi başta olmak üzere, Gümrük mevzuatına göre istisnai kıymetle beyanda bulunulması veya tamamlayıcı beyanda bulunulması, bazı kıymet unsurlarının ispat edilmesi, çeşitli mükellefiyetlerin yerine getirilmesi, vb. nedenlerle bir örneğinin Gümrük İdaresine sunulduğu veya sunulmasının gerekli/ zorunlu olduğu durumlarda; Sunulan sözleşmeler, mukavelenameler, taahhütnameler, temliknameler, fesihnameler, kefalet senetleri ve rehin senetlerine tekabül eden Damga Vergisinin ilgili mükellefince vergi dairesine ödenmesi, gümrük işlemleri sırasında da söz konusu Damga Vergisinin ödenip ödenmediğinin ilgili gümrük personelince kontrol edilerek Damga  Vergisinin tam ve eksiksiz olarak ödenmesinin sağlanması,

2- İthal edilen eşya ile ilgili yapılan sözleşme/ kontrat, mukavelename, taahhütname, temlikname, fesihname, kefalet senedi, rehin senedi, proforma fatura, vb. belgelerin 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre Damga Vergisi ödenmesini gerektirir şartları taşımaları durumunda; İlgili belgelere tekabül eden Damga Vergisinin ilgili Vergi Dairesine beyan edilerek ödenmesi,

3- Ödenen veya ödenecek bahse konu Damga Vergisi tutarının, eşyanın ithali sırasında İlgili Gümrük İdaresine beyan edilmesi [ Damga Vergisi tutarının, ilgili Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesinin/ ithalat beyannamesinin 44.sütununda gösterilmesi/ yazılması, Ayrıca, Beyannamenin “B- Hesap Detayları” bölümünde, yani Yurt İçi Giderleri içinde ayrı bir kalem olarak “…..   TL sözleşmeden doğan Damga Vergisi” olarak beyan edilmesi], KDV kanununun 21/b maddesi gereği İthalatta KDV matrahına katılması,

4- Bu şekilde ithal edilen eşya ile ilgili olarak (yapılan sözleşme/ kontrat, mukavelename, taahhütname, temlikname, fesihname, kefalet senedi, rehin senedi, proforma fatura, vb.) kaynaklanan Damga Vergisi tutarının ilgili Gümrük İdaresine beyan edilerek, söz konusu Damga Vergisine tekabül eden KDV ile varsa  ÖTV’nin ve ÖTV’ye tekabül eden KDV’nin Gümrük İdaresine ödenmesi,

5-a) İlgili mükellefin süresi içinde beyanda bulunup Damga Vergisini ödememesi veya ödemeyi geciktirmesi nedeniyle Vergi Dairesince Usulsüzlük veya Özel Usulsüzlük Cezası ile Vergi Ziyaı Cezası uygulanması durumunda,

b) Gümrük idaresince, söz konusu Damga Vergisinden hareketle İthalatta KDV matrah eksikliği nedeniyle Gümrük Kanunu’nun 234.madde vb. ceza uygulanması durumunda ise,

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun uzlaşma hükümlerine istinaden ilgili Vergi Dairesi nezdinde, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 244.maddesi ve Uzlaşma Yönetmeliği hükümlerine göre de İlgili Gümrük İdaresi nezdinde uzlaşmaya gidilmesi,

Gerekir.

– Gümrük mevzuatı açısından uzlaşmaya gidilmesi ve uzlaşılması durumunda ise; İlgili Firmaların sahip oldukları Onaylanmış Kişi Statü Belgesi (OKSB) ile Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) söz konusu uygulanan cezalardan olumsuz etkilenmez/ zarar görmez.

Damga Vergisinde Gümrük Maliye Paslaşması Ve Uygulanan Cezalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKerim ÇOBAN

Emekli Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi

(Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri “YGM”)

Çoban Gümrük Dış Tic. Den. Dan. ve YGM A. Ş.

www.cobangumrukdenetim.com

www.cozumdenetim.net

E Mail: info@cobangumrukdenetim.com

kerim.coban@cobangumrukdenetim.com

k.coban0306@gmail.com

Kaynakça:

  • 4458 Sayılı Gümrük Kanunu.
  • Gümrük Yönetmeliği.
  • 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu.
  • Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği.
  • 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu.

Küresel Ticaret Savaşı Gölgesinde Türkiye Ekonomisi Pozitif Ayrışacak

Tedarik Zinciri Verimlilik Analizi Haber Küresel Ticaret Savaşı Gölgesinde Türkiye Ekonomisi Pozitif Ayrışacak

Küresel Ticaret Savaşı Gölgesinde Türkiye Ekonomisi Pozitif Ayrışacak

Tedarik Zinciri Verimlilik Analizi Haber Küresel Ticaret Savaşı Gölgesinde Türkiye Ekonomisi Pozitif AyrışacakGlobal Menkul Değerler, ‘2025 Türkiye Strateji Raporu’nu ticaret savaşlarının hızlanması nedeniyle güncelledi. Global Menkul Değerler Araştırma Departmanı’nın hazırladığı rapora göre; dezenflasyon sürecinin devamını önceliklendiren mevcut para politikasının çerçevesinde yıl sonunda enflasyonun yüzde 27.5 yerine ticaret savaşlarının etkisiyle yüzde 29.5’e gerileyeceği öngörüldü. Raporda, “Ticaret savaşlarının ilk aşamasında, ılımlı tarife oranı ve düşen emtia fiyatları sayesinde, yeni dünya düzeninde olumlu ayrışma izlenimi veren Türkiye ekonomisinin, ekonomi politikalarında kararlılığın devamı ve iç siyasi dalgalanmaların kontrol edilebilir boyutta kalması şartıyla, istikrarlı büyüme ve enflasyonu kalıcı olarak indirme imkanına, yeni dünya ortamında daha rahat ulaşabileceğini düşünüyoruz” denildi.

Yüksek hizmet standartlarıyla sermaye piyasalarının gelişimine katkıda bulunan Global Menkul Değerler (GMD), yatırımcılara yönelik hazırladığı ‘2025 Türkiye Strateji Raporu’nu güncelledi. Global Menkul Değerler Araştırma Departmanı’nın ticaret savaşlarının etkisi ile güncellediği ‘Ticaret Savaşlarının Hızlandırdığı Yeni Dünya Düzeni ve Yeni Denklemde İç Dengeler’ başlıklı rapora göre; küresel ekonomide öne çıkacak 4 bileşen, ‘ekonomide milliyetçilik, kolonileşme, dış ticarette denge ve İç ekonomide oligarşik yapı ile monopolistik sistemlerin yerleşmesi ve koruyucu sistemlerin uygulanması; yerel sanayiye sübvansiyonlar” olarak sıralandı. Küreselleşmenin geride bırakıldığı yeni ticaret sistemi ve yeni dünya düzeni oluşurken, eski dünyada etkin çalışan küresel tedarik zincirlerinin tekrar inşa edilecek olmasına bağlı olarak küresel ekonomide resesyon riski yaratabileceğine dikkat çekilen raporda, daha şimdiden, küresel büyümenin bu yıl 0,5-1 puan azalması yönünde tahminlerin ağırlık kazandığı belirtildi.

Merkez Bankaları Yeni Düzeni Destekleyecek

Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerin de yer aldığı raporda, “Dezenflasyon sürecinin devamını önceliklendiren bu para politikası çerçevesinde de, yıllık enflasyondaki düşüşün süreceği yönündeki öngörümüzü koruyoruz. Özellikle, 2018 yılı başlarında %15’in altında seyreden ancak sonrasında hızlı bir artış trendine girerek %25 civarına ulaşan kur geçişkenliğinin, TCMB’nin son açıklamalarına göre %30-40’a yükselmiş olması da, para politikasındaki sıkı yaklaşımın devamının fiyat istikrarının korunmasında önemini daha çarpıcı bir hale getirmektedir. Ayrıca, küresel ticaret savaşlarının emtialar üzerinde yarattığı aşağı yönlü baskıları ve içeride de talep koşullarının zayıf görünümünü önemli destekleyici unsurlar olarak görüyoruz. Bu doğrultuda, Şubat ayında öngörülerimize paralel şekilde %40’ın altına inen yıllık enflasyonun, yılın son çeyreğinde %30’un altına ineceğine dair beklentimizi korurken; yılı %29,5 seviyesinde tamamlayacağını tahmin ediyoruz (Strateji Raporumuzda yıl sonu tahminimiz %27,5% idi)” ifadeleri yer aldı.

Özetle; ticaret savaşlarının ilk aşamasında, ılımlı tarife oranı ve düşen emtia fiyatları sayesinde, yeni dünya düzeninde Türkiye’nin olumlu ayrışma izlenimi verdiği anlatılan raporda, Türkiye ekonomisinin, ekonomi politikalarında kararlılığın devamı ve iç siyasi dalgalanmaların kontrol edilebilir boyutta kalması şartıyla, istikrarlı büyüme ve enflasyonu kalıcı olarak indirme imkanına, yeni dünya ortamında daha rahat ulaşabileceğini öngörüsü paylaşıldı. Raporda bu öngörünün küresel merkez bankalarından beklenen destekleyici yaklaşımın da yeni dengelerin diğer bir destekleyici yanı olacağına yer verildi.

BİST’te Yüzde 42’lik Getiri Potansiyeli Var

Tedarik Zinciri Verimlilik Analizi Haber Küresel Ticaret Savaşı Gölgesinde Türkiye Ekonomisi Pozitif AyrışacakEkonomik görünümde elde edilen kazanım ve politika kararlılığının, hisse piyasasında henüz karşılık bulmadığına dikkat çekilen Raporda, “Ticaret savaşlarının öne çıkardığı yeni dünya düzeninin geçiş aşamasında, ‘dış dünya yerine yerel ekonomiye hizmet eden şirketlerin, sofistike olmayan iş modeline sahip şirketlerin ve agresif büyüme planları olmayan, kendi iç dengelerinden finanse edilen ve güçlü nakit yapısına sahip şirketlerin’ pozitif ayrışabileceğini düşünüyoruz. BİST100 endeksi için 12 aylık hedef fiyatımızı 13.450 seviyesinde tutarken; bu seviye %42’lik getiri potansiyeline işaret etmektedir. 2025yılı için Uzun Vadeli Model Portföyümüzde GARAN, VAKBN, ASELS, ASTOR, CIMSA, EKGYO ve FROTO’yu tutarken; EREGL’yi çıkararak yerine BIMAS’ı koyuyoruz. Model Portföyümüzün yıl başından beri getirisi ise; nominal %11,3, BİST’e relatif de %13,4 düzeyinde” denildi.

Global Menkul Değerler’in güncellenen 2025 Strateji Raporunu görüntülemek için tıklayınız…


 

SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ MAKALELERİ

TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME UYGULAMALARI

SATINALMA EĞİTİM TESTLERİ

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Cevaplarının Uygun Olmaması?

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Cevaplarının Uygun Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Cevaplarının Uygun Olmaması?

Mehmet ATASEVER

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Cevaplarının Uygun Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İhale üzerinde bırakılan istekli ile ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklamaları; araçlar ile bakım, yazlık ve kışlık lastik, trafik ve kasko sigorta giderlerine ilişkin fiyat teklifi alınan üçüncü kişilerin ilgili alanlarda faaliyet göstermediği, fiyat tekliflerinde belirtilen araçların modeli, yılı, sayısı ve teknik özelliklerinin ihale dokümanı düzenlemelerine uygun olmadığı, fiyat teklifleri ile dayanağı tutanaklardaki araçlara ilişkin bilgilerin uyumsuz olduğu, fatura bilgileri tablosunda araçlara ait model yılı, motor gücü ve silindir hacmi bilgilerinin yer almadığı, fiyat teklifleri ile tutanaklarda yer alan tarih ve sayı bilgilerinin tutarsız olduğu, tutanakların ekinde mükellefin yetki belgeleri ile meslek mensubuna ait faaliyet belgesinin yer almadığı ve mükelleflerin fiyat teklifi verme yetkilerinin bulunmadığı, tutanakların ilan tarihinden önceki üç ay veya ondan önceki üç aylık süreler dışındaki faturalar esas alınarak düzenlendiği, bakım ve lastik giderlerine ilişkin fiyat tekliflerinin araçların toplam çalışma mesafesi, bakım ve lastik sayıları eksik gösterilerek kendileri lehine avantaj sağlandığı, sigorta giderlerine ilişkin fiyat tekliflerine gerekli teyitlerin eklenmediği gerekçeleriyle mevzuata uygun olmadığından tekliflerinin reddedilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 38’inci maddesinde, ihale komisyonunun; verilen teklifleri değerlendirdikten sonra, diğer tekliflere veya idarenin tespit ettiği yaklaşık maliyetine göre teklif fiyatı aşırı düşük olan isteklileri tespit edeceği, tekliflerini reddetmeden önce belirlediği süre içinde teklif sahiplerinden teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak isteyeceği, aşırı düşük tekliflerin tespiti ve değerlendirilmesine ilişkin Kamu İhale Kurumu tarafından yapılan düzenlemeler esas alarak aşırı düşük teklif açıklamalarının değerlendireceği, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin tekliflerini reddedeceği hüküm altına alınmıştır.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Hizmet alımı ihalelerinde sınır değer tespiti ve aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi” başlıklı 79’uncu maddesinde “79.2. İhale ilanında ve dokümanında teklifi sınır değerin altında kalan isteklilerden açıklama isteneceği belirtilen hizmet alımı ihalelerinde, aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında aşağıdaki düzenlemelere göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

79.2.1. Aşırı düşük tekliflere yönelik açıklama istenmesine ilişkin yazıda, isteklilerin yapacakları açıklamalara esas olacak önemli teklif bileşenlerinin, bütün istekliler için aynı unsurları içerecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Aşırı düşük teklif açıklaması sunulması için isteklilere üç (3) iş gününden az olmamak üzere uygun bir süre verilir.

79.2.2. İstekliler aşırı düşük olarak tespit edilen tekliflerini aşağıdaki yöntemleri kullanarak açıklayabilirler

79.2.2.1. Üçüncü Kişilerden Alınan Fiyat Teklifleri: Teklifi oluşturan maliyet bileşenlerine ilişkin üçüncü kişilerden fiyat teklifi alınması durumunda, öncelikli olarak fiyat teklifini veren kişiyle tam tasdik sözleşmesi yapan veya beyannamelerini imzalamaya yetkili olan meslek mensubu tarafından ilgisine göre teklife konu mal veya hizmet için maliyet tespit tutanağı veya satış tutarı tespit tutanağı düzenlenecektir. Tutanaklar fiyat teklifinin dayanağı olarak düzenlenecek olup, aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında sunulacaktır.

Satış tutarı tespit tutanağı dayanak alınarak fiyat teklifi sunulabilmesi için teklif edilen birim fiyatın, ilgili tutanakta tespit edilen ağırlıklı ortalama birim satış tutarının % 80’inin altında olmaması, fiyat teklifi üzerine meslek mensubu tarafından “Bu fiyat teklifindeki birim fiyatın, mükellefin yasal defter ve belgelerine göre tarafımca düzenlenerek onaylanan (…/…/…) tarih ve (…) sayılı satış tutarı tespit tutanağındaki ağırlıklı ortalama birim satış tutarının % 80’inin altında olmadığını beyan ederim.” ibaresinin yazılarak imzalanması ve iletişim bilgileri de belirtilmek suretiyle kaşelenmesi/mühürlenmesi gerekmektedir.

Üçüncü kişilerden alınan fiyat tekliflerinin teklife konu alanda faaliyet gösterenlerden alınması gerekmekte olup, bu belgelerin ihale tarihinden önce düzenlenmiş olması zorunlu değildir. Kaşeleme işlemi 8.4 üncü maddede belirtilen özel kaşe kullanılmak suretiyle yapılabileceği gibi, bu kaşe dışında meslek mensubuna ilişkin bilgileri içeren kaşe kullanılmak suretiyle de yapılabilir.

79.2.3. Meslek mensubu; üçüncü kişilerden alınan fiyat teklifi üzerindeki beyanın ve emsal bedel beyanı ile tutanaklardaki bilgilerin doğruluğundan sorumludur. Meslek mensubu ibaresinden Yeminli Mali Müşavirler veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler anlaşılır.

79.2.4. Tutanakların ilan/davet tarihinin içinde bulunduğu aydan önceki üç ay veya bundan önceki üç ay içindeki bilgiler esas alınarak düzenlenmesi zorunludur. Örneğin; ilan tarihi 10.03.2024 olan ve açık ihale usulü ile yapılan bir ihalede ilan tarihinin içinde bulunduğu aydan önceki üç ay olan ‘01.12.2023-29.02.2024’ veya bundan önceki üç ay olan ‘01.09.2023-30.11.2023’ aralığına ilişkin tutanaklar sunulur.

79.3. İdarelerin aşırı düşük teklif tespit ve değerlendirilmesine ilişkin aşağıdaki düzenlemeleri de dikkate almaları gerekmektedir. 79.3.1. Teklifi aşırı düşük olarak tespit edildikten sonra yukarıdaki yöntemlere göre usulüne uygun açıklama yapan isteklilerin teklifleri geçerli kabul edilir. Hayatın olağan akışına veya ticari gereklere aykırılık gibi nedenlerle teklifler reddedilemez.

79.3.4. Hizmet alım ihalelerinde herhangi bir sigorta giderinin aşırı düşük teklif sorgulamasında önemli bir bileşen olarak kabul edilmesi durumunda, isteklilerce sigorta acentelerinden alınan poliçe, fiyat teklifi veya sözleşmelerin ekine ihale dokümanında yer alan teminat tutarları üzerinden teklif ettikleri sigorta prim tutarlarıyla sigorta hizmetini gerçekleştirebileceklerine ilişkin, ilgili sigorta şirketinin genel müdürlüğünden veya bölge müdürlüğünden alınan teyit yazısının eklenmesi ve bu yazının yetkili kişilerin imzasını taşıması gereklidir. Ancak sigorta şirketlerinin genel müdürlük veya bölge müdürlükleri tarafından imzalanmış poliçe veya fiyat teklifleri için teyit alınması zorunlu değildir. Sigorta giderinin tevsiki için sunulan belgenin işin süresinin tamamını kapsaması gerekmektedir. Ancak birden fazla yılı kapsayan ya da ihale tarihi ile işin başlangıç tarihinin farklı yıllara ait olduğu işlerde ilk yıl için alınan sigorta teklifinin ihale tarihi itibarıyla en son açıklanmış olan Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi ‘On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı (%)’ tablosundaki oran esas alınmak suretiyle güncellenerek diğer yıllar için kullanılması mümkündür. …” açıklaması yer almaktadır.

Başvuruya konu ihalenin vektörle mücadelede kullanılmak üzere muhtelif özelliklere sahip 31 adet 4×2 Çift Kabinli Pick-Up ve 15 adet 4×2 Çift Kabinli Uzun Şase Pick-Up kiralama hizmeti alımı olduğu, araçların yakıt hariç her türlü bakım, lastik, trafik ve kasko sigortaları gibi giderlerinin yüklenici tarafından karşılanacağı anlaşılmıştır.

İhale komisyonu tarafından teklifler yeterlik kriterleri açısından değerlendirildikten sonra teklifi sınır değerin altında kalan 2 istekliye gönderilen yazıda önemli teklif bileşeni olarak belirtilen “1-Teklif edilen araçların marka, model ve yılları 2-Araçların amortisman giderleri 3-Araçların trafik-kasko giderleri 4-Araçların yazlık-kışlık lastik giderleri 5-Araçların MTV giderleri 6-Araçların fenni muayene giderleri 7-Araçların periyodik bakım onarım giderleri”ne ilişkin açıklama istenildiği görülmüştür.

İdareye sunulan aşırı düşük teklif açıklamaları uygun görülerek ihalenin ……… Ara. Gıda Tem. Sağ. İlaç. Taş. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi olarak ise ……. İnş. Nak. ve Kay. Su Tic. San. Ltd. Şti.nin belirlendiği anlaşılmıştır.

İhale üzerinde bırakılan isteklinin aşırı düşük teklif açıklamaları incelendiğinde;

  1. a) İhale konusu işte kiralanacak olan 31 adet 4×2 Çift Kabin Pick-Up ile 15 adet 4×2 Çift Kabinli Uzun Şase Pick-Up aylık gideri için ………. Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.den alınan fiyat teklifinin kullanıldığı, söz konusu fiyat teklifinde araçların “2020 Model Ford Ranger XLT 4×2 2.0 Ecoblue 170 10A/T Çift Kabin” ve “2020 Model Ford Transit 350L Çift Kabin Kamyonet 170 E6.2 AWD Trend” olarak ifade edildiği, fiyat teklifinin üzerinde “Bu fiyat teklifindeki birim fiyatın, mükellefin yasal defter ve belgelerine göre tarafımca düzenlenerek onaylanan 31.12.2024 tarih ve 003 sayılı satış tutarı tespit tutanağındaki ağırlıklı ortalama birim satış tutarının %80’inin altında olmadığını beyan ederim.” ibaresinin bulunduğu ve ekinde satış tutarı tespit tutanağı ile meslek mensubuna ait faaliyet belgesi sunulduğu,
  2. b) Araçların periyodik bakım ve onarım giderleri için ……… İş Makinaları İnşaat Petrol Ürünleri Araştırma Danışmanlık San. Tic. Ltd. Şti.den her bir araç için yılda 5 adet olacak şekilde alınan fiyat teklifine yer verildiği, fiyat teklifinin üzerinde “Bu fiyat teklifindeki birim fiyatın, mükellefin yasal defter ve belgelerine tarafımca düzenlenerek onaylanan 31.12.2024 tarih ve 001 sayılı satış tutarı tespit tutanağındaki ağırlıklı ortalama birim satış tutarının %80’inin altında olmadığını beyan ederim.” ibaresinin yer aldığı, satış tutarı tespit tutanağı ile meslek mensubuna ilişkin faaliyet belgesinin fiyat teklifin ekinde sunulduğu,
  3. c) Araçlara ait kışlık ve yazlık lastik giderleri için ……… Lastik İnşaat San. Tic. Şti.den yaz ve kış için 1’er takım olmak üzere fiyat teklifi alındığı, söz konusu fiyat teklifinde “Bu fiyat teklifindeki birim fiyatın, mükellefin yasal defter ve belgelerine tarafımca düzenlenerek onaylanan 30.12.2024 tarih ve 001 sayılı satış tutarı tespit tutanağındaki ağırlıklı ortalama birim satış tutarının %80’inin altında olmadığını beyan ederim.” ibaresinin yer aldığı, ekinde satış tutarı tespit tutanağı ile meslek mensubuna ait faaliyet belgesinin bulunduğu,
  4. d) Araçların trafik ve kasko sigortası giderleri için ………. Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.den kiralanacak araçlara ilişkin 14.01.2025-14.01.2026 tarihleri arasında geçerli 1 yıllık sigorta poliçelerinin kullanıldığı, ekinde ……Sigorta A.Ş.nin teyit yazısı ile yetkililerine ait imza sirkülerlerinin sunulduğu görülmüştür. İhale üzerinde bırakılan istekli tarafından araç, bakım ve onarım, lastik ve sigorta giderleri için üçüncü kişilerden alınan fiyat tekliflerinin teklife konu alanda faaliyet gösterdiği, ihale dokümanında istenilen özelliklerle uygun araçlara ilişkin fiyat teklifi alındığı, fiyat tekliflerinde ifade edilen araçlar ile dayanağı tutanaklarda yer alan araç bilgilerinin uyumlu olduğu, fiyat tekliflerinin ekinde meslek mensubuna ait faaliyet belgelerinin sunulduğu, fiyat tekliflerinin üçüncü kişilerin yetkililerince verildiği, ihale sürecinde araçlara ilişkin yapılacak bakım ve lastik giderlerine ilişkin açıklamalarda ihale dokümanın dikkate alındığı, trafik ve kasko sigortasına ilişkin poliçelerin ekinde genel müdürlüğe ait teyit yazısının bulunduğu anlaşılmıştır.

Ancak, ihaleye ait ilan tarihi 06.12.2024 olduğundan üçüncü kişilerden alınan fiyat tekliflerinin dayağı tutanaklarda yer alan ağırlıklı ortalama satış tutarının tespitinde 01.09.2024-30.11.2024 veya 01.06.2024-31.08.2024 tarihleri esas alınması gerekirken anılan istekli tarafından “2020 Model Ford Transit 350L Çift Kabin Kamyonet 170 E6.2 AWD Trend” araç ve araçların bakım ve onarım ile lastik giderleri için fiyat tekliflerindeki ağırlıklı ortalama birim satış tutarlarının Aralık 2024 ayındaki faturalar da esas alınarak tespit edildiği, ilan ile ihale tarihi arasındaki faturalar esas alınarak tespit edilen birim fiyatlarının fiyat tekliflerine dayanak oluşturamayacağı dikkate alındığında anılan isteklinin aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuata uygun olmadığı anlaşılmıştır.

Ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi tarafından ihale konusu işte kiralanacak 2 farklı türdeki toplam 46 araç için ……… Hizmetler Araç Kiralama İnşaat Turizm İthalat İhracat San. Tic. Ltd. Şti. ile yapılan 2 adet kira sözleşmesinin sunulduğu, ancak kamu ihale mevzuatı uyarınca aşırı düşük teklif açıklamalarında kira sözleşmesinin tevsik edici belge olarak kabul edilemeyeceği, sözleşmelerin sadece ……… ve ……… plakalı araçlar için olduğu, geriye kalan 44 araç için herhangi bir açıklamanın ortaya konulmadığı, sözleşmelerde araçların bakım, yazlık ve kışlık lastik, trafik ve kasko sigorta giderlerinin kiralanacak üçüncü kişi tarafından karşılanacağı ve sözleşme bedeline dâhil olduğu belirtilmekle birlikte idarece önemli teklif bileşeni olarak belirlenen söz konusu giderler için herhangi bir belgelendirme yapılmadığı dikkate alındığında anılan isteklinin aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuata uygun olmadığı anlaşılmıştır.

Dolayısıyla, ihale üzerinde bırakılan istekli ile ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin aşırı düşük teklif açıklamalarına ilişkin başvuru sahibinin birinci iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Cevaplarının Uygun Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Liderlikte Yeni Sabit: İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim

Liderlikte Yeni Sabit İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Liderlikte Yeni Sabit: İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim

M.Efsun YÜKSEL TUNÇ

Liderlikte Yeni Sabit İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemUzun yıllar boyunca iş dünyasında başarıyı tanımlarken hep somut verilere odaklandık. Büyüme rakamları, operasyonel verimlilik, finansal kârlılık… Oysa zamanla fark ettik ki bu göstergelerin ardında yatan gerçek itici güç, insan. Bugün artık daha açık bir şekilde şunu konuşuyoruz: Sürdürülebilir başarı, insan performansını merkezine almayan hiçbir sistemle mümkün değil.

Deloitte’un 2025 Global Human Capital Trends raporu da bu bakışı destekliyor. Rapor bize güçlü bir şekilde hatırlatıyor ki: “Human performance isn’t a zero-sum equation between human and business outcomes.”​ Yani insan performansı ile iş sonuçları birbirine karşıt değil; aslında birbirini besleyen iki unsur. Birini seçmek zorunda değiliz. Tam aksine, birlikte tasarlamamız gerekiyor.

İçinde bulunduğumuz liderlik çağında çoğumuz kendimizi karar anlarında zor bir ikilemde buluyoruz: Bir yanda iş hedefleri, kâr-zarar tabloları, diğer yanda çalışan memnuniyeti, gelişim fırsatları ve iyilik hali. Bu yazıyı birlikte okurken kendimize şu soruyu sorabiliriz:

Gerçekten bir seçim yapmak zorunda mıyız?

Deloitte bize çok net bir yanıt veriyor: Hayır, bu bir seçim değil. Bu bir denge meselesi. Liderliğin yeni sabiti de işte tam burada yatıyor. Performans denilince aklımıza hâlâ çoğunlukla yıllık değerlendirme görüşmeleri geliyor. Raporun da altını çizdiği gibi sadece süreci iyileştirerek insan performansını artırmak mümkün değil. Asıl yapılması gereken şey, bütünsel bir sistem tasarlamak. Bu sistem, liderlik yaklaşımından, kültüre; günlük iş akışlarından, geribildirim mekanizmalarına kadar birçok öğeyi birlikte içeriyor.

Peki biz liderler olarak bu sistemin neresindeyiz? Her gün verdiğimiz küçük kararlarla, seçtiğimiz kelimelerle, zaman ayırdığımız insanlarla aslında performansı biz şekillendiriyoruz. Bu yüzden artık yalnızca sonuçlara değil, sonuçlara giden yollara da dikkat etmeliyiz.

Evet, liderlik karar vermekle başlar. Fakat hangi veriye bakarak karar veriyoruz? Sadece hızlı ulaşılabilen ölçütlerle mi ilerliyoruz? Yoksa uzun vadeli etkileri, insan üzerindeki yankısını da hesaba katıyor muyuz? Kararlarımızda duygusal zekâyı, empatiyi, niyeti ve anlamı gözettiğimizde sadece işleri değil, insanları da büyütüyoruz. Aslında liderliğin dönüşümü burada gizli: veriyle yön bulmak ve değerle yön vermek.

Arabanın hızı, sadece motoruna değil; onu tasarlayan, geliştiren ve kullanan insanların enerjisine bağlı. Aynı şey kurumlar için de geçerli. Yüksek performanslı sistemler ancak yüksek insan potansiyeli ile sürdürülebilir. Bu, bize kurumlarımızda belki de en çok yatırım yapmamız gereken yeri gösteriyor: İnsanı merkeze alan liderlik.

Bu yazıyı okurken, bireysel liderlik yolculuğumuza da dönebiliriz. Çalışanlarımızla yaptığımız bir görüşme, bir e-postaya verdiğimiz yanıt, bir karar sürecinde gösterdiğimiz sabır veya acele… Hepsi insan performansını doğrudan etkileyen davranışlar. Biz liderler olarak bir kişinin gelişimini önemseyip desteklediğimizde, sadece o kişiyi değil; ekibi, kültürü, hatta organizasyonun geleceğini dönüştürüyoruz. Belki farkında olmadan bir yeteneği sistemde tutuyor, bir potansiyeli ortaya çıkarıyor ya da bir ilham zinciri başlatıyoruz. Ve bu zincirin ilk halkası, sadece şunu sormakla başlıyor: “Benim bu kararımdan kim nasıl etkileniyor?”

Özetlersek, liderlik artık sadece yön belirlemek değil, insan potansiyelini harekete geçirecek sistemleri kurmak ve yaşatmak. Bu sistemin parçaları neler olabilir?

– Sürekli ve iki yönlü geribildirim

– Gelişime açık kültür

– Niyet odaklı karar alma

– Sağlıklı boşluklar (Slack) bırakabilmek

– Ruhsal ve fiziksel iyilik hali için alan açmak

– Anlamla bağlantılı iş tasarımı

Sadece sonuçları hedeflemek değil; süreci de onurlandırmak gerekiyor. Sadece iş hedefleriyle değil; insan hikâyeleriyle ilerlemek gerekiyor. Çünkü en yüksek performans, insanı gerçekten gören ve değer veren liderlikle başlar.

Liderlikte Yeni Sabit İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM.Efsun YÜKSEL TUNÇ

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun

#liderlik #insanperformansı #sürdürülebilirbaşarı #anlamliderliği #insanodaklıyönetişim #kurumkültürü #performanstasarlamak #kararalmak #denge #işsonuçları #çalışanbağlılığı #geleceğinlideri #liderlikvedönüşüm #liderlikteyeniyol  #birliktebüyümek

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel: Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor?

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel: Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor?

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKüreselleşen dünya ekonomisi, artan e-ticaret hacmi, mal ve hizmetlerin sınır ötesi hareketliliğini her zamankinden daha kritik hale getiriyor. Bu devasa akışın sorunsuz ve verimli bir şekilde yönetilmesi, rekabet avantajı yaratmanın, ekonomik büyümeyi desteklemenin ve nihayetinde tüketicilere değer sunmanın temelini oluşturuyor. İşte tam bu noktada, “lojistik üs ülke” kavramı hayati bir önem kazanıyor. Peki, bir ülkeyi küresel lojistik ağının vazgeçilmez bir düğüm noktası haline getiren faktörler nelerdir? Lojistik üsler, sadece coğrafi bir konumu ifade etmekle kalmaz, aynı zamanda gelişmiş altyapıları, etkin hizmet sağlayıcıları, destekleyici politikaları ve stratejik vizyonları ile küresel tedarik zincirlerinin omurgasını oluşturan dinamik merkezlerdir.

Satın Alma Dergisi’nde de işlenen Türkiye’nin lojistik üs olma potansiyelini ben de bu bakış açıları ile ele almak istedim. Bu makalede, lojistik üs ülke kavramını olabildiğince derinlemesine inceleyecek, dünyadaki önde gelen lojistik merkezleri mercek altına alacak ve Türkiye’nin bu rekabetçi arenadaki konumunu tüm objektifliğiyle değerlendireceği. Amacım, Türkiye’nin potansiyelini, karşı karşıya olduğu zorlukları ve küresel lojistik haritasındaki geleceğini net bir şekilde ortaya koymaktır.

Lojistik Üs Ülke Kavramı: Küresel Tedarik Zincirlerinin Merkezi Sinir Sistemi

Bir ülkenin “lojistik üs” olarak nitelendirilebilmesi için bir dizi kritik özelliği bünyesinde barındırması gerekiyor. Bu kavram, salt bir transit güzergahı olmanın ötesine geçerek, değer yaratan lojistik faaliyetlerin yoğunlaştığı, karmaşık tedarik zincirlerinin yönetildiği ve farklı ulaşım modlarının entegre edildiği sofistike bir ekosistemi ifade ediyor. Temelinde, coğrafi avantajların akıllıca kullanılması, modern altyapı yatırımlarıyla desteklenmesi, etkin lojistik hizmet sağlayıcılarının varlığı, elverişli ekonomik ve politik ortam ile nitelikli insan kaynağının birleşimi yatıyor.

Lojistik üsler, genellikle stratejik konumlarda yer alırlar; ana deniz, hava ve kara ticaret yollarının kesişim noktalarında bulunarak, farklı bölgeler arasındaki mal akışını kolaylaştırırlar. Gelişmiş limanlar, havaalanları, otoyol ve demiryolu ağları bu ülkelerin temel altyapısal dayanaklarını oluşturur. Ancak, sadece fiziksel altyapı yeterli değildir. Etkin gümrük süreçleri, rekabetçi lojistik maliyetleri, şeffaf düzenlemeler, teknolojiye yapılan yatırımlar ve güçlü bir lojistik hizmet sektörü de bir ülkenin lojistik üs olma potansiyelini ve performansını doğrudan etkiler.

Dünyadaki Lojistik Üsleri: Küresel Ticaretin Kalp Atışları

Küresel lojistik arenasında öne çıkan ve “lojistik üs” olarak kabul edilen birçok ülke bulunmaktadır. Bu ülkeler, yukarıda bahsedilen faktörleri başarılı bir şekilde bir araya getirerek küresel tedarik zincirlerinde kilit roller üstlenmektedirler. Gelin bu ülkelere bakalım.

  • Singapur: Malakka Boğazı’ndaki stratejik konumu, dünyanın en yoğun konteyner limanlarından birine sahip olması, serbest ticaret politikaları ve teknolojiye yaptığı yatırımlarla tartışmasız bir küresel lojistik merkezidir.
  • Hollanda: Rotterdam Limanı ve Schiphol Havaalanı sayesinde Avrupa’nın ana giriş kapısıdır. Gelişmiş intermodal altyapısı, etkin gümrük işlemleri ve lojistik sektörüne verdiği önemle öne çıkar.
  • Çin: Dünyanın en büyük üreticisi olarak devasa limanları, hızla gelişen altyapısı ve e-ticaretin büyümesiyle küresel lojistikte merkezi bir rol oynamaktadır.
  • Almanya: Avrupa’nın kalbindeki konumu, güçlü sanayisi, gelişmiş ulaşım ağı ve etkin lojistik şirketleriyle kıta içi ve kıtalararası lojistikte önemli bir oyuncudur.
  • Birleşik Arap Emirlikleri (BAE): Özellikle Dubai, stratejik konumu, modern limanları ve havaalanları, serbest ticaret bölgeleri ve gelişmiş lojistik altyapısıyla Orta Doğu ve ötesi için kritik bir lojistik merkezdir.
  • Amerika Birleşik Devletleri (ABD): Geniş iç pazarı, gelişmiş ulaşım ağı, büyük limanları ve havaalanları ile kıtasal ve küresel ticarette önemli bir lojistik rol üstlenir.
  • Hong Kong: Stratejik konumu, serbest ticaret politikaları, gelişmiş altyapısı ve Çin ile olan yakın ilişkileri sayesinde Asya Pasifik bölgesinde önemli bir lojistik merkezdir.

Bu ülkeler, lojistik performans endekslerinde (LPI) genellikle üst sıralarda yer almakta ve küresel ticaretin yönlendirilmesinde belirleyici bir rol oynamaktadırlar.

Gelin bir de ülkelerin elleçlediği yük miktarlarına örnek şehirler üzerinden bakalım. Veriler genel veriler olmak ile birlikte bir fikir verecektir.

  • Singapur: Dünya sıralamasında genellikle ilk sıralarda yer alıyor. 2022 yılı için yaklaşık 37 milyon TEU civarında elleçleme hacmine sahip olduğu tahmin edilmekte.
  • Hollanda (Rotterdam Limanı): Avrupa’nın en büyük limanı. 2022 yılında yaklaşık 5 milyon TEU elleçleme gerçekleştirdi. 2023 verilerinde hafif bir düşüş görülebilir.
  • Çin (Örn: Şanghay Limanı): Dünyanın en yoğun konteyner limanlarına ev sahipliği yapar. Şanghay Limanı tek başına 2022 yılında 47 milyon TEU‘nun üzerinde elleçleme gerçekleştirmiş. Ama unutmamak lazım ki Çin’in genel konteyner elleçleme hacmi çok daha yüksek.
  • Almanya (Hamburg Limanı): Avrupa’nın önemli limanlarından biri. 2022 yılında yaklaşık 3 milyon TEU elleçleme hacmine ulaşmış.
  • Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai – Jebel Ali): Bölgenin önemli lojistik merkezlerinden biridir. 2022 yılında yaklaşık 14 milyon TEU civarında elleçleme yapmış.
  • Türkiye (Genel): Türkiye’nin tüm limanlarındaki toplam konteyner elleçleme hacmi yıllar içinde artış göstermekte. 2022 yılı için toplam konteyner elleçleme hacmi yaklaşık 6 milyon TEU olarak gerçekleşmiş. Bu rakam, tek başına büyük limanlara sahip ülkelerin gerisinde olsa da, bölgesel bir lider olarak öne çıkmaya aday olduğumuzu gösteriyor gibi.

Türkiye ve Küresel Lojistik Arenası: Kıtaların Kesişim Noktasındaki Potansiyel

Türkiye, eşsiz coğrafi konumu sayesinde Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında yer alarak doğal bir lojistik avantaj sunabilecek çok ciddi bir potansiyele sahip. Özellikle “Orta Koridor” olarak adlandırılan ve İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasını hedefleyen inisiyatif, Türkiye’nin stratejik önemini daha da artırmaktadır. Son yıllarda yapılan önemli altyapı yatırımları, özellikle limanlar, havaalanları ve otoyol ağındaki gelişmeler, Türkiye’nin lojistik potansiyelini somutlaştırma yönünde atılmış önemli adımlar olarak sıralanabilir. İstanbul Havalimanı gibi mega projeler, hava kargo taşımacılığında bölgesel bir merkez olma vizyonunu destekliyor. Ayrıca, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı gibi projeler, intermodal taşımacılığı güçlendirme ve Avrupa ile Asya arasındaki demiryolu bağlantısını geliştirme açısından kritik öneme sahip.

Ancak, Türkiye’nin küresel lojistik arenasında gerçek bir “üs” konumuna ulaşması için aşması gereken bazı zorluklar bulunduğunu söylemeden geçersem yanlış yapmış olurum. Özellikle altyapı yatırımlarının devamlılığı ve farklı ulaşım modları arasındaki entegrasyonun güçlendirilmesi gerektiği ilk madde olarak öne çıkıyor. Demiryolu taşımacılığının potansiyeli, karayolu taşımacılığına kıyasla henüz tam olarak kullanılmadığını da belirtmemden fayda. Amerika’da yer alan tren katarının uzunluğundan önemli ölçüde etkilenmiş biri olarak bunu söylüyorum. Gümrük süreçlerinin daha da basitleştirilmesi ve dijitalleştirilmesi, lojistik maliyetlerinin düşürülmesi ve operasyonel verimliliğin artırılması açısından hayati önem taşımakta. Ayrıca, lojistik sektöründeki teknoloji adaptasyonu ve dijital dönüşümün hızlandırılması, uluslararası rekabette öne çıkmak için kaçınılmaz olarak duruyor ama dijitalleşme konusunda daha gitmemiz gereken noktalar var. Bunu bir önceki yazımda belirtmiştim.

Doğal olarak ekonomik ve politik istikrar, lojistik yatırımlarını ve ticaret akışlarını doğrudan etkileyen önemli faktöring başında geliyor. Türkiye’nin bu alanda daha öngörülebilir ve güvenilir bir ortam sunması, uluslararası lojistik şirketlerinin ve yatırımcıların ilgisini çekmek için kritik öneme sahip. Nitelikli işgücü yetiştirilmesi ve lojistik eğitiminin kalitesinin artırılması da sektörün sürdürülebilir büyümesi için gerekli ve olmaz ise olmaz şartların başında. Sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik uygulamalarının yaygınlaştırılması, hem çevresel sorumluluk hem de uluslararası standartlara uyum açısından önem taşıyor.

Türkiye’nin Avantajları: Stratejik Konum ve Gelişen Altyapı

Türkiye’nin lojistik üs olma yolunda sahip olduğu en büyük avantaj kuşkusuz stratejik coğrafi konumu. Üç kıtanın kesişim noktasında yer alması, özellikle Orta Koridor inisiyatifiyle birleştiğinde, Türkiye’yi Doğu ile Batı arasındaki ticarette kilit bir oyuncu haline getirme potansiyelini ortaya koyuyor. Son yıllarda yapılan önemli altyapı yatırımları, özellikle modern limanlar, büyük havaalanları ve genişleyen otoyol ağı, bu potansiyeli desteklemekte. Güçlü bir sanayi tabanına sahip olması ve büyük bir iç pazar sunması da lojistik faaliyetler için önemli bir talep yaratmaktadır. Devletin lojistik sektörüne verdiği / vereceği destek ve teşvikler de sektörün gelişimine katkıda bulunmaya devam edecektir.

Türkiye’nin Dezavantajları: İyileştirilmesi Gereken Alanlar

Hep avantajlardan bahsedecek değiliz. Türkiye’nin lojistik üs olma yolunda dezavantajları da var. Bunlar benim gördüğüm kadarı ile genellikle operasyonel süreçler, altyapı entegrasyonu ve ekonomik istikrarla ilgili. Gümrük işlemlerindeki bürokrasi ve yavaşlık, lojistik maliyetlerini artırabilmekte ve zaman hassasiyetli gönderilerde gecikmelere neden olabilmekte. Farklı ulaşım modları arasındaki entegrasyonun henüz istenilen seviyede olmaması, intermodal taşımacılığın potansiyelini sınırlamakta. Ekonomik ve politik belirsizlikler, uzun vadeli lojistik yatırımlarını olumsuz etkileyebilmekte ve hatta bu alandaki yabancı yatırımcıların ülkeye olan yönelimini azaltmakta. Türkiye’nin teknoloji adaptasyonu ve dijitalleşme konusunda bazı rakiplerinin gerisinde olması, verimlilik ve rekabetçilik açısından bir dezavantaj oluşturmakta. Ayrıca, nitelikli lojistik uzmanı açığı ve sürdürülebilirlik odaklı uygulamaların yaygınlaşmaması da iyileştirilmesi gereken alanlar olarak benim listeme aldıklarım.

Türkiye Kıtaların Kavşağında Parlayan Bir Lojistik Yıldızı mı?

Kabul etmemiz gerekir ki Türkiye, eşsiz coğrafi konumu ve son yıllarda yapılan önemli yatırımlarla küresel lojistik arenasında önemli bir potansiyele sahip. Orta Koridor inisiyatifi ve gelişen altyapısı, Türkiye’yi gelecekte önemli bir lojistik merkez haline getirebilir. Ancak, bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi için operasyonel verimliliğin artırılması, altyapı entegrasyonunun güçlendirilmesi, teknolojiye yatırım yapılması, ekonomik istikrarın sağlanması ve nitelikli işgücü yetiştirilmesi gibi alanlarda kararlı adımlar atılması gerekmekte. Türkiye, lojistik sektöründeki tüm paydaşların iş birliği ve stratejik bir vizyonla hareket ederek, kıtaların kavşağında parlayan bir lojistik yıldızı olma yolunda önemli mesafeler kat edebilir. Küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bu dönemde, Türkiye’nin lojistik performansını sürekli iyileştirerek bölgesel ve küresel ticarette daha etkin bir rol üstlenmesi mümkün. Dilerim öyle olsun.

Yorumlarınızı bekliyorum!

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Faiz Riski Yönetiminde FRA

Faiz Riski Yönetiminde Fra Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Faiz Riski Yönetiminde FRA

Müge TÜRKKAN

Faiz Riski Yönetiminde Fra Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMart ayında yıllık enflasyon beklentilerin altında bir seyirle %39.1’den %38,1’e indi. Mart ayı içerisinde yaşanan kur gelişmelerinin Nisan ayından itibaren enflasyona yansıması bekleniyor. Bunun yanı sıra geçtiğimiz haftalarda birçok yerli ve yabancı finansal kurum yıl sonu enflasyon beklentisini yukarı yönlü revize etti.

Mart ayında İS0 İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) aylık bir puan gerileyerek 47,3’e düştü. İmalat Sanayi PMI rakamlarının 2024 yılı Ekim ayından bu yana aldığı en düşük seviyeye gerilemesi imalat sektöründe bir daralmaya işaret ediyor.  Her ne kadar Sanayi Üretim verisi yıllık bazda artış göstermiş olsa da, aylık bazda onda da bir düşüş göze çarpıyor. Buna ilaveten büyüme ve talep açısından öncül gösterge olan PMI rakamlarında 2023 yılı Mayıs ayından bu yana süregelen düşüş eğilimi devam ediyor. Son birkaç ayda üst üste 50’nin altında değerler gelmesini ekonomik durgunluk olarak yorumlayabiliriz.

Yükselen enflasyon ve ekonomik durgunluğun aynı anda yaşanması stagflasyona işaret ediyor. Bu durumun devam etmemesi için Merkez Bankasının kur üzerindeki baskılaması orta ve uzun vadede yeterli olmayacak gibi görünüyor. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch Ratings’den gelen açıklamada Türkiye’nin kredi notunun değerlendirilmesinde döviz rezervlerinin sürdürülebilirliği ve Para Politikası’nın netliğinin takip edileceği belirtildi. Kurun rezerv satışı ile baskılanmasının devam etmesi ve Para Politikası Kurulu’nun önleyici yaklaşımlar geliştirmemesi durumunda Türkiye’nin kredi derecelendirme notunda olumsuz değişimler olabilir. Böylesi bir değişim hem 19 Mart’tan bu yana 5 yıllık CDS risk primimizde yaklaşık 200 baz puanlık artışın, hem de Hazine’nin yine aynı tarihten bu yana 2 yıllık gösterge tahvil faizindeki %10’luk artışın daha da yükselmesine neden olacaktır. Başka bir deyişle reel sektörün borçlanma faiz maliyetini arttıracaktır.

Bir önceki yazımda bu konuya ilişkin olarak Faiz Takası (IRS) ürünü ile yapılabileceklerden biraz bahsetmiştim. Değişken-Sabit faiz takasında Değişken faizli kredinin faizinin Sabit faize çevirilmesinin mümkün olduğunu görmüştük. Faiz Takası değişken faizli kredilerin faiz riskinden korunmak amacıyla kullanılabilecek bir türev ürün.

Bu yazımda gelecek dönemde yaşanabilecek faiz artışlarına karşı korunmak amacıyla kullanılan İleri Oran Anlaşması, bir başka deyişle Forward Rate Agreement (FRA) türev ürününden bahsedeceğim. Faiz Takası gibi bu ürün de değişken ve sabit faiz farkına göre nakit uzlaşı ile işliyor. Bu ürünün Faiz Takasından temel farklılıkları şunlar:

  1. Faiz Takası ürünü ile birden fazla dönem için uzlaşı belirleyebiliyoruz. Ancak FRA tek bir dönem için uzlaşı belirliyor.
  2. Faiz Takasında nakit uzlaşı kredi borçlanması için yapılıyorsa eğer nakit uzlaşı kredi vade sonunda gerçekleşiyor. FRA’de ise nakit uzlaşı borçlanmanın yapıldığı dönem başında gerçekleşiyor. Para transferi sadece Nakit Uzlaşı gününde var.

Fra Faiz Takası Görsel

3. Faiz Takası farklı döviz cinslerinin takasında uygulanabilirken FRA’de tek bir döviz cinsi temel alınıyor.

Tüm bu farkları değerlendirdiğimizde FRA ürünü gelecekteki bir tarihte şirketinizin kesin olarak gerçekleştirileceği değişken faizli bir borçlanmanın faiz oranının sabitlenmesi için kullanılabilir bir ürün diyebiliriz.

Bir örnek verecek olursak : Şirketinizin 6 ay sonra TLREF üzerinden gerçekleştireceği 10 milyon TL anaparalı bir yıllık bir borçlanma için FRA yapmak istiyorsunuz diyelim. Bunu neden istiyorsunuz? Çünkü TLREF’de bir yükselme bekliyorsunuz. Bu durumda siz bir FRA alıcısısınız ve FRA satan finansal kurumdan bir fiyat almak istiyorsunuz.

Anlaşma günü 09/04/2025: 6 X 18 TRY 10 M TL özet gösterimi ile ilgili finansal kurumdan fiyatlama alabilirsiniz. Bu gösterimde:

Uzlaşı günü: Bugünden 6 ay sonra borçlanmayı planladığınız tarih.

Vade: 6 ay sonra yapacağınız 1 yıllık borçlanmanın vadesi. Başka bir deyişle bugünden 18 ay sonrası.

Diyelim FRA satıcısı 6 ay sonrası için %48 fiyat verdi. Bu durumda bu FRA anlaşmasını kısaca şöyle gösterebiliriz. 6X18TRY10M@%48. Anlaşma günü iki tarafın da yaptığı herhangi bir para transferi yok.

Uzlaşı günü 06/10/2025: Bu tarih aynı zamanda şirketin TLEREF ile fiyatlanan 1 yıl vadeli kredi borçlanmasını gerçekleştireceği tarih. Elbette bu fiyatlama TLREF + bir makas (spread) şeklinde de gerçekleşebilir. Bu durum da aynı şekilde yapılan bu korunma (hedging) işleminin niteliğini değiştirmeyecektir.

Bu tarihte TLREF %51 olarak gerçekleşti diyelim. Bu durumda şirket kredi limiti olan bankadan (FRA satıcısı ile aynı kurum olmak zorunda değil hatta çoğunlukla farklı bir kurum diyebiliriz) %51’den borçlanmasını gerçekleştirdi. Peki aslında gerçekten %51’den mi borçlandı? Hayır. Çünkü FRA satan taraf ona 10 milyon TL için aradaki %3’lük farkı ödeyecek.

Bunun hesaplaması da şu şekilde:

Fra Hesaplama

Referans Oranı: Dönemsel TLREF Değeri. Bu örnekte kredi vadesi 1 yıl olduğu için 1 yıl.

Uzlaşı Oranı: Dönemsel TLREF için sabitlenen oran Bu örnekte %48

Nosyonel Değer: Uzlaşıya konu olan anapara tutarı. Bu örnekte 10 milyon TL.

Hesaplamayı yapacak olursak:

Fra Hesaplama 2

Bu tutar FRA alan şirketin bu işlemden elde ettiği tutar. Bununla %51 faiz nedeniyle vereceği ilave faiz ödemesinin bugünden koruma altına almış oldu.

Fakat tabi durum farklı da gelişebilirdi.

Mesela eğer uzlaşı gününde TLREF %45 olsaydı bu sefer aradaki farkı yukarıda yaptığımız hesaplama ile ama bu sefer %51-%48 yerine %48-%45 koyacak şekilde FRA alan taraf satıcıya ödeyecekti. Kısaca 198.675 TL’lik ödemeyi şirket karşı tarafa yapacaktı. Bu da şirketin %45’lik borçlanma maliyetini yine önceden anlaşılan %48’e getirmiş olacaktı.

Bu noktada FRA ürününü alırken yapılan önemli bir varsayımın da altını çizmek gerekiyor. Bu varsayım şirketin 6 ay sonra belirlenen günde TLREF’ten 1 yıllık kredi alabilecek olması.  Yukarıda vermiş olduğumuz örnek üzerinden yola çıkarsak şunu söyleyebiliriz ki: Şirket 6 ay sonra 1 yıl vadeli TLREF ile fiyatlanan bir kredi limitine sahip olacağını ve bunu kullanabilecek durumda olacağını şimdiden biliyor. Eğer değilse bu bir korunma ürünü olmaktan çıkar ve şirketin risk aldığı spekülatif bir yatırım haline gelir.

Faiz riskine karşı kullanılabilecek Faiz Takası ya da FRA gibi ürünleri değerlendirmeye almadan önce mevcut faiz riskinin ne kadarlık bir tutar olduğunu ölçümlemekte de fayda var. FRA ürünü daha çok gelecekte yapılacak borçlanmalara ilişkin kullanılabilecek bir ürünken Faiz Takası geçmişte yapılmış değişken faizli borçlanmaların devam eden riskini sabitlemekte kullanılabilir. Devam eden faiz riski aynı döviz cinsindeki değişken faizli borçlanmalar ile sabit faizli borçlanmaların karşılaştırılması ve faiz oranlarındaki %1’lik bir değişimin her ikisinde de katlanılan maliyeti (sabit faizli borçlanmada fırsat maliyeti) ölçümleyerek yapılabilir. Bu noktada anapara geri ödeme vadesi uzun olan ama ara dönem faiz ödemesi olan kredilerin durasyonlarının hesaplamasını yapmak ve çıkan sonuçlara göre faiz riskine konu borçlanmaların gerçek vadelerini hesaplamak gerekir.

Faiz Riski Yönetiminde Fra Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem17 Nisan’da TCMB Para Politikası Kurulu tarafından alınacak faiz kararında faiz oranlarında bir değişiklik yapılmaması finansal kurumların ağırlıklı beklentisi. Gelecek dönemde Para Politikasında ister sıkılaşma olsun ister aksiyon alınmasın, yeni Finansal dalgalanmaları önüne sadece Ekonomi Politikası ile engellemek mümkün olmayacaktır. Toplumun ve sermayenin kamu kurumlarına olan güveni, yayınlanan makroekonomik verilerle değil ancak sağlıklı ve doğru işleyen bir sistem ile tekrar kazanılabilir. Bu süreç içerisinde döviz ve faiz riskini gözetmek ve farklı senaryolara göre beklentilerimizi oluşturmak riskimizi kontrol altında tutmamızı sağlayacaktır.

Müge TÜRKKAN