Hammadde Fiyat Dalgalanmalarının Etkileri ve Risk Yönetimi

Hammadde piyasalarındaki dalgalanmalar bazı yatırımcılar için piyasada kar yapmak (kazanç) anlamına gelse de , bu ürünleri fiziksel olarak üretimlerinde kullanan üreticilerin mali yapılarını direkt etkilemesi anlamına gelmektedir. Hammaddelere ihtiyaç çeşitli faktörlere bağlı olarak son on yılda katlanarak büyümüştür. Nüfus artışı ve kişi başına düşen gelir artışıda bu talepleri ciddi şekilde tetiklemiştir. Dünya nüfusu 1950 yılından itibaren günümüze üç kat artmıştır. Dünya nüfusu arttıkça, hammadde talebide aynı hızda artış göstermiştir.Buna ilave olarak, kişi başına düşen gelir artışına paralel petrol gibi en önemli hammadde’nin artışının yanısıra gıda ürünleri için daha fazla talep oluşmuş ve gelişmekte olan piyasalarda çok ciddi artış göstermiştir.

Fiyat dalgalanma etkileri
Bir işletme için stratejik konuların başında maliyet gelmektedir.Maliyetleri disipline etmek nihai ürünün satış fiyatına kadar etki edecek bir sürece sahiptir.Bu yüzden işletmelerde özellikle ana maliyet kalemlerini oluşturan hammadde ve malzeme alımlarındaki riskleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmeye çabalamaktadırlar.Aksi halde kar marjlarının çok düştüğü günümüz pazar şartlarında rekabetçi olmaları ne yazık ki beklenmemektedir.
Bu yüzdendir ki işletmeler artık ‘’alırken kazanma ilkesini ‘’ benimsemeye başlamışlardır.Ticaret anlamında da artık tek bir pazar haline gelmeye başlayan dünyamızda fiyat riskleri aşağıdaki etkenlere bağlıdır;

Murat Aksoy
Murat Aksoy PepsiCo Kıdemli Satınalma Müdürü Tatlandırıcılar (AB & Türkiye)

a) Harcama : Yıllık harcama gereksinimleri artarsa, riskde aynı oranda büyümektedir
b) Risk : Büyük dalgalanma (volatilite)
c) Kar marjı : Düşük kar marjları ve bu düşük kar marjlarını fiyat risklerine rağmen korumaya çalışmak
d) Genel hükümet politikaları: Dünya çapında riskler bölgesel özellikler gösterebilir ve ülkelerin uygulamaları nedeniyle fiyatlar yüksek risk taşıyabilir (vergi,kota,fon,vd.)
Hammadde ve malzemelerin gelecekteki fiyatları iki şekilde disipline edilmektedir ;

‘’Tedarikçi sözleşmeleri ile sabit fiyat ve finansal aksiyonlar’’
a. Tedarikçi Sözleşmeleri ile sabit fiyat;
Endustriyel satınalmada talep ve tahminleme oldukça önemlidir.Doğru ve isabetli tahmin alım maliyetini etkileyeceği gibi işletmedeki stok maliyetinide dengede tutacak ve gereksiz veya atıl stok barınmasını engelleyecektir.Bunun için alınacak aksiyonların başında stratejik hammadde ve malzeme tedarikçileri ile uzun süreli ve belli bir fiyat artış modeline endeksli sözleşmeler yapmak gelmektedir.Bu sözleşmeler her iki tarafıda güvence altına almaktadır.Alıcı yıl içerisindeki maliyetlerini ‘’force major’’ (olağanüstü) durumlar oluşmadıkça bilecek ve tüm maliyet yapısını bu fiyatlandırma modeline göre yapacaktır.Tedarikçi ise alıcıdan ne kadar bir talep geleceğini bilecek ve kendisi için gerekli iç hammadde ve malzeme ihtiyacını önceden bağlantı yaparak temin etme yoluna gidecektir.

b. Finansal Aksiyonlar;
Finansal planlamayı kolaylaştırmak, finansal sıkıntıları bertaraf etmek ve başarısız faaliyetler nedeniyle gerçek sorumluların belirlenebilmesi v.b nedenlerle çoğu işletme çeşitli vadeli işlem sözleşmeleri,hedging,opsiyon, futures,forward ve swap metodları ile riskten korunmaya çalışmaktadırlar.

Murat Aksoy

PepsiCo Kidemli Satınalma Müdürü Tatlandırıcılar (AB & Türkiye)

 

 

 

Boeing Üçüncü Çeyrek Sonuçlarını Açıkladı

  • 737 MAX’ın güvenli biçimde yeniden hizmete girmesi için müşteriler ve uluslararası düzenleyici kuruluşlarla birlikte yürütülen çalışmalara devam edildi.
  • Gelirler, savunma ve satış sonrası hizmetlerdeki yüksek hacmin sonucunda 20,0 milyar dolar olarak gerçekleşti.
  • GKGMİ hisse başına kazanç 2,05 dolar, GKGMİ dışı hisse başı esas faaliyet karı ise 1,45 dolar olarak gerçekleşti.
  • Boeing, 2,4 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı sağladı ve 1,2 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi.
  • Yaklaşık 5.500 ticari uçakla birlikte rezerv değeri 470 milyar dolar olarak gerçekleşti.
  • 10,9 milyar dolarlık nakit ve satılabilir senetler güçlü bir likidite sağladı.
Tablo 1.

Özet Mali Sonuçlar

Üçüncü Çeyrek İlk 9 Ay
(Hisse başı veriler hariç, milyon dolar) 2019 2018 Değişim 2019 2018 Değişim
Gelirler $19.980 $25.146 (21) % $58.648 $72.786 (19) %
GKGMİ
Faaliyetlerden Elde Edilen Kazanç $1.259 $2.227 (43) % $229 $7.812 (97) %
Faaliyet Kazancı 6,3% 8,9% (2,6) Puan 0,4% 10,7% (10,3) Puan
Net Kazançlar $1.167 $2.363 (51) % $374 $7.036 (95) %
Hisse Başına Kazanç $2,05 $4,07 (50) % $0,66 $11,95 (94) %
Faaliyet Nakit Akışı ($2.424) $4.559 NM ($226) $12.375 NM
GKGMİ dışı
Esas Faaliyet Geliri/Kaybı $895 $1.890 (53) % ($864) $6.793 NM
Esas Faaliyet Karı 4,5% 7,5% (3,0) Puan (1,5) % 9,3% (10,8) Puan
Hisse Başı Esas Faaliyet Karı $1,45 $3,58 (59) % ($1,13) $10,55 NM

Boeing, yüksek savunma gelirleri ve satış sonrası hizmetlerin yansıması olarak üçüncü çeyrek gelirini 20,0 milyar dolar, GKGMİ hisse başı gelirini 2,05 dolar, GKGMİ dışı hisse başı esas faaliyet karını ise 1,45 dolar olarak açıkladı (Tablo 1). Boeing, 2,4 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı sağladı ve 1,2 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi.

Boeing, 737 MAX için yazılım ve eğitim güncellemeleri geliştirmenin yanı sıra hizmete dönüş hazırlığı ve sertifikasyon için FAA ve uluslararası düzenleyici kuruluşlarla birlikte çalışmayı sürdürmektedir. Bu düzenleyici kuruluşlar, kendi yetki alanları dahilinde hizmete dönüş zamanına ve koşullarına karar vereceklerdir. Boeing, üçüncü çeyrek sonuçlarına ilişkin olarak, düzenleyicilerin 737 MAX’ın hizmete dönüş onaylarının 2019 yılı dördüncü çeyreğinde başlayacağını ve aylık 737 üretimini 2020 sonlarına kadar aşamalı olarak 42’den 57’ye çıkaracağını tahmin etmektedir.

Boeing Başkan ve CEO’su Dennis Muilenburg, “En büyük önceliğimiz, 737 MAX’ın güvenli bir şekilde hizmete dönüşünü sağlamaktır ve bu konuda istikrarlı ilerleme kaydediyoruz” dedi. “Aynı zamanda, şirketimizin ürün ve hizmet güvenliğine daha güçlü odaklanmasını sağlamak için harekete geçtik. Müşterilerimize taahhütlerimizi yerine getirmeye ve güvenlik, kalite ve dürüstlük değerlerimizi daima ön planda tutarak yeni fırsatlar yakalamaya devam ediyoruz.”

Bu çeyrekte faaliyet nakit akışı, özellikle düşük 737 teslimatlarının ve peşin ödemelerin yanı sıra faturaların ve harcamaların zamanlamasının yansımasıyla 2,4 milyar dolar oldu. Boeing, bu çeyrekte, geçen yıl aynı döneme göre hisse başına yüzde 20 artışla 1,2 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi.

Geçen yıl çeyrek başında 9,6 milyar dolar olan nakit ve satılabilir senet yatırımları, üçüncü çeyrek sonunda 10,9 milyar dolara ulaştı. Çeyrek başında 19,2 milyar dolar olan borç ise, yeni borçlanmayla birlikte 24,7 milyar dolara yükseldi.

Çeyrek sonu toplam şirket rezerv değeri, 16 milyar dolarlık net siparişler de dahil olmak üzere 470 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Ticari Uçaklar

Ticari Uçaklar üçüncü çeyrek gelirleri, gerçekleşmeyen 737 teslimatları sebebiyle 8,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Üçüncü çeyrek faaliyet kârı, daha yüksek 787 programı karı ile kısmen dengelense de gerçekleşmeyen 737 teslimatlarıyla birlikte yüzde 0,5 azaldı. Bu çeyrekte muhasebe miktarına dahil olan tahmini 737 uçağı üretimi maliyeti, özelikle hizmete dönüş zamanlaması ve planlanan üretim artışı zamanlamasıyla ilgili güncel varsayımların yansımasıyla 0,9 milyar dolar arttı.

Ticari Uçaklar, bu çeyrekte 62 uçak teslimatı gerçekleştirdi. 787 üretim oranı, küresel ticaret ortamının güncel durumu dikkate alınarak, 2020 sonlarından başlayarak yaklaşık iki yıl boyunca ayda 12 uçağa düşürülecektir. Ön uçuş testi aşamasında olan 777X programı, 2020 yılı başında planlanan ilk uçuş için takvime uygun olarak ilerlemektedir. Boeing, 777X’in ilk teslimatını 2021 yılı başında yapmayı planlamaktadır.

Ticari Uçaklar, bu çeyrekte, Korean Air için 20 uçak, Air New Zealand için 8 uçak, China Airlines için 6 adet 777 kargo uçağı dahil olmak üzere, 5 milyar dolar değerinde net sipariş aldı. Ticari Uçaklar rezervi, yaklaşık 5.500 uçakla 387 milyar dolar oldu.

Savunma, Uzay ve Güvenlik

Savunma, Uzay ve Güvenlik üçüncü çeyrek geliri, düşük F-15 hacmi ile dengelenen uydu, silah ve T-7A Red Hawk (eski adıyla T-X Trainer) hacmi ile 7,0 milyar dolar arttı. Üçüncü çeyrek faaliyet karı, özellikle 2018 yılı üçüncü çeyreğindeki ödemelerinin bu dönemde olmaması ve artan performans sonucunda yüzde 10,7 artış gösterdi.

Savunma, Uzay ve Güvenlik, bu çeyrekte, Amerikan Hava Kuvvetleri’yle 15 adet KC-46A tanker uçağı ve Amerikan Ordusu’yla 9 adet AH-64E Apache helikopteri üretimi anlaşmaları imzaladı. Bu çeyrek boyunca, MQ-25 insansız yakıt ikmal hava aracının ilk test uçuşunun tamamlanması, Birleşik Krallık Kraliyet Hava Kuvvetleri için üretilen P-8A Poseidon uçağının ilk uçuşunun gerçekleşmesi ve Space Launch System’in nihai montajı gibi önemli gelişmeler yaşandı. Savunma, Uzay ve Güvenlik, aynı zamanda, T-7A Red Hawk’ın 100’üncü test uçuşunu da gerçekleştirdi.

Savunma, Uzay ve Güvenlik rezervi, yüzde 30’u ABD dışındaki müşterilerden olmak üzere 62 milyar dolar oldu.

Satış Sonrası Hizmetler

Satış Sonrası Hizmetler’in üçüncü çeyrek geliri, özellikle Boeing Distribution Services, Inc.’in (eski adıyla KLX) satın alınması ve yüksek resmi hizmet hacmi ile 4,7 milyar dolara yükseldi. Üçüncü çeyrek faaliyet karı, özellikle yükselen performansın yansıması olarak yüzde 14,4 artış gösterdi.

Satış Sonrası Hizmetler, bu çeyrek boyunca, Amerikan Hava Kuvvetleri ile Katar’a F-15 eğitimi verilmesi, A-10 Thunderbolt II kanat yenileme ve KC-46A Tanker Lot 5 hizmetleri sözleşmeleri imzaladı. Satış Sonrası Hizmetler, IndiGo ile de dijital çözümler konusunda bir anlaşma imzalamanın yanı sıra sertifikasyonun ardından ilk SpiceXpress 737-800 Boeing dönüştürülmüş kargo uçağını Hindistan’a teslim etti.

Ek Mali Bilgi

Boeing Capital’in net portföy dengesi, bu çeyreğin sonunda 2,2 milyar dolar oldu. Diğer tahsis edilmemiş kalemlerden ve kapatılmış hesaplardan elde edilen gelirlerdeki değişim, özellikle artan kurumsal araştırma ve geliştirme yatırımlarından kaynaklanmaktadır. Yüksek borç bakiyeleri nedeniyle faiz ve borç gideri artmıştır.

2013-2014 dönemi vergi uzlaşmasından elde edilen 412 milyon dolarlık avantajın 2018 üçüncü çeyrekte gerçekleşmesi nedeniyle artış gösteren üçüncü çeyrek geçerli vergi oranı, daha düşük vergi öncesi gelirlerden kaynaklanan 2019 yılı vergi indirimiyle kısmen dengelenmiştir.

Satınalmacı Olmak Ülkemizde Zordur

Satınalmacı Olmak ülkemizde Zordur

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalmacı Olmak Ülkemizde Zordur

Bir meslek düşünün giyotin sürekli tepenizde. İyi alım yaptığınız müddetçe hiçbir sorun yok. Herhangi bir takdir ve motive eden de yok. Çünkü bu sizin göreviniz: “şirkete tasarruf ettirmek”. Fakat talep edilen bir ürünü zamanında, doğru kalitede ve maliyetlerde almayın hemen sorgulanırsınız. Yollar ayrılır demiyorum. Az kaldı…

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Okulda konuyla ilgili tek ders almadınız. Biraz ondan biraz bundan. Şirkette bu departmanı tanıdınız. Anlamaya çalıştınız. Pozisyon açıldı kendinizi orada buldunuz.

Satınalmacı Olmak ülkemizde ZordurSatınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Bir meslek düşünün toplumun yerleşik algısı büyük ölçüde “olumsuz ve peşin hükümlü”.
Her yaptığınız işin arkasında bir bit yeniği aranır. Etik kodları oluşmamış.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Tepe yönetimi, bölüm yöneticileri ve talep sahipleriyle ilişkiler.
Dış dünya, tedarikçiler ve satıcılarla ilişkiler. Malzemeyi ve pazarı tanırsınız.
Zamanla insan sarrafı olursunuz. İletişim ve pazarlık yeteneğiniz gelişir.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Küresel rekabet önem kazanmış. Uzmanlaşma almış yürümüş. Kalite, maliyet, lojistik, ithalat, hukuk bilgisi üst düzeyde aranır hale gelmiş. Neredeyse yüzüne bakılmayan satınalma departmanı bir anda tepe yönetimin odağında olmuş.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Talep sahibi “acil acil” derken tepe yönetimi “maliyetleri aşağı çekin”.
Hammadde piyasası dalgalanır. Döviz yükselir. Hiçbir departmandan istenmeyen nokta atışı sizden istenir. Kendinizi bir anda stratejik rolde bulursunuz.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Ne kolay ki… diyebilirsiniz.
Haklısınız; bizim ülkemizde iş hayatında “kısa yollar” ve “kolay” diye bir şey yoktur.
Olmamalıdır da.
Çalışkan insanların dürüst ilkelerle ve güvenle basamakları çıkmaya çalıştığı zorlu bir meslektir satınalma.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.Eğitim Teklifleri Hazırlama Eğitim ProgramlarıŞirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitimi
Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Şirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

KİTAP:
SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Kitap temini için E- MAĞAZA yı ziyaret ediniz. 

PROF. DR. MURAT ERDAL

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı

Maxion İnci Jant Grubu’nun yeni stratejik iletişim ortağı, ÜNİTE Edelman oldu

Dünyanın lider iletişim grubu Edelman’ın Türkiye’deki münhasır temsilcisi ÜNİTE, dünyanın en büyük jant üreticisi Brezilyalı Maxion Wheels ve İnci Holding ortaklığı olan Maxion İnci Jant Grubu’nun, Türkiye’de yarattığı ekonomik değerin ve sunduğu hizmetlerin paydaşlarına yönelik iletişim yönetimini üstlenecek.

İstanbul, 24 Ekim 2019 – Yıllık 12 milyon jant üretim kapasitesine sahip olan Maxion İnci Jant Grubu, tek lokasyonda en geniş ürün yelpazesine sahip jant üreticisi konumunda bulunuyor. Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Maxion Jantaş ve Maxion İnci (Alüminyum ve Çelik) şirketleriyle dört fabrikada üretim gerçekleştiren Maxion İnci Jant Grubu, toplamda 1.700 çalışanıyla binek, hafif ticari ve ağır vasıta ticari araçlar için ürettiği alüminyum ve sac jantların yüzde 80’ini 5 kıtada 60’ın üzerinde ülkeye ihraç ediyor.

İşbirliği kapsamında ÜNİTE, Maxion İnci Jant Grubu’nun bilinirliğini yükseltmek, işveren marka iletişimini güçlendirmek ve kurumsal itibarını pekiştirmek üzere stratejik iletişimini yönetecek.

2016 yılında Edelman’ın Türkiye’deki münhasır temsilcisi olan ÜNİTE, 1998 yılından beri ulusal ve uluslararası şirketlerin yer aldığı itibarlı bir portföye stratejik danışmanlık kapsamında; planlama, içerik ve proje üretimi, paydaş ilişkileri, kriz yönetimi, gündem yönetimi, medya ilişkileri, etkinlik yönetimi, reklam ve tasarım, kurumsal yayıncılık, dijital iletişim ve sosyal medya yönetimi dahil entegre iletişim danışmanlığı hizmeti sunuyor.

Üretimin Gücünün (Gücünüzün) Farkında Olabilmek…!

İşletme, kâr sağlamak amacıyla kurularak müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere, mal ve hizmet üreterek ve pazarlayarak faaliyette bulunan kuruluşlara denir. İşletmenin iki temel görevi; üretim ve pazarlamadır. Sadece işletmeyle değil, insanla ilgili ekonomik ve yaşamsal her şey üretimle başlar. İnsan hayatının sürdürülebilmesi ancak üretim sayesinde mümkün olabilir. Örneğin; et, süt, ekmek gibi gıda maddeleri üretilmezse insanların beslenememesi sonucu açlıktan ölmeleri mümkündür. Benzer şekilde insan tarafından beslenen inek, koyun, keçi, tavuk gibi hayvanlar da yem bitkileri üretilmezse açlıktan öleceklerdir. Ayrıca tabiatta kar ve yağmur olmaması sonucu ot ve diğer bitkilerin olmaması (üretilmemesi) sonucu kuraklık nedeniyle tüm canlılar da yaşamayacaktır.

Peki nedir üretim? Üretim; belirli girdilerin dönüştürme sürecindeki işlemlerden geçerek çıktıya dönüşüm işlemidir. İnsan (müşteri) ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, belirli girdilerin (malzeme, hammadde, zeytin,…) çeşitli işlemlerden (pişirme, ezme) geçirilerek çıktı (mal ve hizmet, zeytinyağı,…) haline getirilmesine üretim denir. Örneğin; insanların beslenme ihtiyacını karşılamak üzere buğday girdisinin fabrikada un ve fırında ekmek haline getirilmesine ekmek üretimi denir. İnsanın çeşitli ihtiyaçlarını tatmin amacıyla mal ve hizmetlerin üretilmesi üretimin konusunu oluşturmaktadır. Üretim, fabrika veya işletme dışında da olabilir. Örneğin; tohum, gübre ve işgücü gibi girdilerin kullanılması ve tarlanın sulanması, çapalanması gibi diğer işlemler sonucu doğada tarımsal bitkilerin yetiştirilerek üretilmesi şeklinde de olabilir. Sözgelimi; buğday, arpa, mercimek, ayçiçeği, zeytin, pamuk üretimi gibi. Ancak bu şekilde üretilen tarımsal ürünlerin insan ihtiyacını karşılamak için bir kısmı kullanılabilir. Bu ürünlerin insanların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla kullanılabilmesi için mutlaka bir işletmede (fabrika) çeşitli işlemlerden geçirilmesi gerekir. Örneğin; ayçiçeğinden ayçiçeği yağı üretilmesi için, ayçiçeğinin bir işletmede çeşitli işlemlerden geçirilerek ürün (mal) haline dönüştürülmesi gerekir. Benzer şekilde pamuğun tekstil işletmesinde çeşitli süreçlerden geçirilerek; iplik ve ipliğin kumaş ve konfeksiyon işletmesinde kumaşın çeşitli işlemlerden geçirilerek elbise olarak üretilmesi gibi. İşletmenin tüm tedarik zincirini oluşturan; taşıma, depolama ve diğer süreçlerde üretim önemli birimleridir. Ayrıca hizmet üretimi de vardır. Örneğin; bankacılık, otelcilik, hastane işletmeciliği gibi.

Yazar: Prof. Dr. Mahmut TEKİN

S.Ü. Bölgesel Gelişme Araştırma Ve Uygulama Merkezi Müdürü

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Şubat 2015 sayısında bulabilirsiniz.!

İlaç Lojistiğinde Artırılmış Gerçeklik Dönemi

Tedarik zinciri çözümlerinde bir dünya lideri olan GEFCO, yeni bir artırılmış gerçeklik uygulaması geliştirmek için ArtiShock ile anlaştı. Bu uygulama özellikle kritik ilaçların paketlenme sürecinde kalite kontrolünü artırmak ve soğuk zincir paketleme sürecindeki verimliliği desteklemek için tasarlandı.

”GEFCO Enterprise AR (GEFCO Girişim Artırılmış Gerçeklik” olarak adlandırılan bu yeni çözüm, verimlilik ve kesinliğin önemli olduğu GEFCO’nun Freight Forwarding bölümünde kalite kontrolü artırmak ve soğuk zincir paketleme sürecindeki verimliliği desteklemek için kullanılacak.

GEFCO Enterprise AR Microsoft HoloLens kulaklık takımıyla birlikte kullanılıyor ve GEFCO depo çalışanlarının kullanıcı kılavuzları ve çalışma protokolleri gibi mekânsal dijital bilgilerle etkileşime geçmesini sağlıyor. Bu uygulama, özellikle kritik ilaçların paketlenme sürecindeki kalite kontrolü artırmak ve zaman tasarrufu sağlamak için özel olarak tasarlandı.

Uygulama 1 yıldan kısa sürede, GEFCO’nun uzun süreli ortağı olan Hollanda merkezli artırılmış gerçeklik şirketi ArtiShock ile birlikte geliştirildi. Proje GEFCO tarafında Lojistik Gelişim Direktörü Omar van Geest tarafından yürütüldü. Uygulama fikri ise GEFCO’nun büyümesini desteklemek için kendi bünyesinde kurduğu yenilikçi fikirler üreten İnovasyon Fabrikası’nda geliştirildi.

GEFCO Enterprise AR projesi, GEFCO’nun Schiphol deposunda başarılı bir pilot dönemi geçirdi. Bu pilot döneminde yüzde 50 verimlilik artışı ve çalışanların eğitim sürelerinin azalması gibi birçok katma değer sağlandı.

“Kavram Kanıtı” aşamasını takiben GEFCO, otomotiv müşterileri başta olmak üzere çeşitli endüstrilerde faaliyet gösteren müşterileri için kaliteyi artırmak amacıyla çözümü küresel ağına ve iş kollarına yaymayı amaçlıyor.

GEFCO Global Lider Yaşam Bilimleri ve Sağlık Merkezi’nden Karin van den Brekel, “Paketleme işlemi, özellikle dünyanın dört bir yanına hava yoluyla dağıttığımız kritik ilaçlar başta olmak üzere, GEFCO’nun Nakliye Hizmetleri departmanı için kesinlikle çok önemli. Bu tip ürünler taşınırken, ürün bütünlüğünün korunması için özel paketleme yapmak gerekiyor. Bu paketleme için de özel talimatlar yer alıyor. GEFCO Enterprise AR, taşıma süreçlerinde verimliliği artırmak, hataları en aza indirgemek ve taşıma yöntemiyle ilgili eğitimimizi geliştirmede etkili olacak. Ürünün kullanımına bağlı olarak gelecekte elde edeceğimiz öğrenimleri keşfetmeyi ve Artishock ile güçlü ilişkilerimizi sürdürmeyi hedefliyoruz” diyor.

ArtiShock CEO’su Cristian Vorstius Kruijff, “Artırılmış gerçeklik hem çevremizi hem de profesyonel yaşamımızı şekillendirme konusunda devrim yaratacak nitelikte. Artırılmış gerçekliğe bağlı uzamsal hesaplamanın hayatımızdaki önemi ve gelişimi akıllı telefonun yükselişi ile karşılaştırılabilir. Yavaşça popülaritesi yükselen artırılmış gerçeklik de herkesin hayatına girecek ve 5-10 yıl içinde bir emtia olacak. O zamana kadar, potansiyelini ortaya çıkarabilen kuruluşlar, oyunda öne geçecek. Ortağımız GEFCO ile yürüttüğümüz bu proje, artırılmış gerçekliğe yatırım yapmanın ne kadar gerçekçi olacağını ve aslında olumlu bir yatırım geliri elde etmeyi sağlayacağını gösteriyor. Verimliliğin ve kalitenin artırılması gibi konularda finansal faydalar doğrudan ve kolayca hesaplanabiliyor. Çalışan memnuniyetini artırmak ve yeni işe alım becerilerini hızlandırmak gibi dolaylı birtakım avantajlar sağlıyor” dedi.

“Agile” Satınalmaya Doğru

1980’lerde Management (Yönetim) furyası, 2000’lere doğru Leadership (Liderlik) moda derken, son birkaç yıldır hızlı değişen iş hayatında “Agile” kelimesini bolca duymaya başladık. İngilizce çevik manasına gelen bu kelime; kullanımı en hızlı proje yazılımını geliştirme anlamında kullanılıyor. Gününün önemli bir kısmını ERP ekranları, talepler ve internette eplatformlarda arayış içinde geçiren satınalmacıların bu agile süreçlerle ilişkisi nasıl olacak?

Kullanıcı deneyiminin iyileştirilmesi ve değer yaratılması, satın alma departmanlarındaki değişikliklerin merkezindedir. Bu iki kavramı rayına oturtmak ve gerçek verimlilik elde etmek için verilerin mümkün olduğunca yukarı akışını kontrol etmek önemli bir nokta.

Önümüzdeki yıllarda ; bugün konvansiyonel metotlarla pazarlık yapıp maliyet tasarrufu öngören her satınalmacının değer yaratmayı odağına koyması ve bu alanlarda yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Maliyet tasarrufundan değer yaratımına geçebilmek , çok çeşitli bilgileri hızlıca değerlendirmek, fırsatları doğru anda yakalamak , satınalmacının günlük teklif-sipariş sürecine eklenmesi gereken unsurlar. Tarihsel ve işlemsel veriler, ürün ve fiyat verilerinde olduğu gibi hayati bir rol oynar. Buna haberler, haber etkileri, emtia fiyat ve beklentilerinin yanı sıra, değişik senaryolarla yıkıcı olayları veya tam tersi arzu edilen halleriyle bir senaryo yaratım dahil etme işi de eklenmiştir. Öngörmek, olasılıkları hesaplamak ve en önemlisi bilgiyi, datayı yönetebilmek. Burada doğru dataya bile ulaşamamış satınalma organizasyonlarından doğru datanın anlık kontrol edilebileceği karar merkezlerinin oluşturulması kolay olmayacaktır. Bu sürece en hızlı en sağlam sistemiyle hazır olanın ise, pazarda rekabeti artıracağı açıktır.

Tedarikçiler, operasyonel veya hatta finansman gibi farklı aktörleri birbirine bağlamak, yarının verimliliğinin anahtarıdır. ERP’ler her zaman etkili küresel veriler sunmayı başaramadı, ancak gerçek şu ki bilgiyi analiz ederek bazı çözüm ve senaryo yaratabilselerdi harika olurdu. Ama bu durum Agile proje ve yazılımlarla mümkün olabilecek mi?

Günümüz koşullarında, tedarik süreçlerinde mümkün olan en iyi bilgiye sahip olmak esastır.

Bazı yenilikçi yazılım ve çözümler, satınalma talebi ortaya çıkar çıkmaz, beklentileri tam olarak karşılayan bir tedarikçi panelini belirlemeyi mümkün kılar. Daha da ileri gidip filtreyi biraz daha kısıp sadece belirlenmiş bir eşiğin üstündeki kaliteye sahip tedarikçilere veya belli bir seviyeden daha düşük risk derecesine sahip tedarikçilerle de çalışmak mümkündür. Bir diğer gösterge, ilgili şirketlerin geçmiş davranışlarının makine öğrenmesi yoluyla analiz edilmesidir. Fiyat seviyesi, inovasyon kapasitesi, gerekli kalite belgelerinin kontrolü gibi diğer birçok kriter de dikkate alınmaktadır.

Artık günümüzde doğru kalite – fiyat analizi alım yapmada sadece çevik olmaya yetmiyor. Çevik satınalma yapmak aslında değişen isteklere hızlı, doğru ve uygun maliyette alım politikaları oluşturmanın yanı sıra belki de bazen talep edenin tahmin etmediği/öngöremediği çözüm ve hizmetleri de sunarak  bir değer yaratabilmek.

Ürün Hayat Eğrisi ve Tedarik Zinciri Operasyonları

Tedarik Zinciri Operasyonları Satın Alma Eğitimi
Tedarik Zinciri Operasyonları - Ürün Hayat Eğrisi

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr

Ürün Hayat Eğrisi ve Tedarik Zinciri Operasyonları

Her ürüne uygun tek bir tedarik zinciri yapılanmasının olup olmadığı sorusu sıklıkla gündeme gelmektedir. Ne yazık ki tüketici olarak hayatımızı çevreleyen ürünler gibi örgütsel pazarlarda da yer alan ürünler basit ya da karmaşık olabilmektedir. Ürün hayat eğrisi analizi tedarik zinciri operasyonlarını yapılandırma ve yürütmede daha fazla kullanılmaktadır. İlk başta vurgulamamız gereken nihai tüketici pazarında yer alan tamamlanmış ve satışa sunulan ürün ile örgütsel pazarlarda hammadde, yarı mamul ve hazır parçayı birbirine karıştırmamaktır.. Örgütsel ve nihai tüketici pazar dinamikleri birbirlerinden oldukça farklıdır.

Tedarik Zinciri Operasyonları Satın Alma Eğitimi
Tedarik Zinciri Operasyonları – Ürün Hayat Eğrisi

Nihai tüketici pazarında ürün tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarının tatmin edilmesi üzerine kuruludur. Ürün çeşitliliği, müşteri segmentlerindeki artış, ürün hayat eğrisi etkileri ve stratejik uygunluk arayışları işletmeleri hayli zorlamaktadır. Bu nedenle rekabette tek başına çekirdek (öz) ürün yeterli olmamaktadır. “Öz (çekirdek) ürün” anlayışından “genişletilmiş ürün” anlayışına geçişte işletme süreçlerinin yeniden yapılandırılması kaçınılmazdır. Genişletilmiş ürün anlayışında üretim perspektifinden pazarlama perspektifine belirgin bir biçimde kaymayı gözlemleyebiliriz. Günümüzde sadece imalat noktasında ana ve alt tedarikçi ilişkileri yeterli olmamakta ürünün hedef pazar başarısında ürünle birlikte verilen tüm hizmetler büyük rol oynamaktadır. Satılan ürünle ilgili tüm perakende yapılanmasından (bayilik, garanti sisteminden tamir-bakım hizmetlerine varıncaya kadar) müşteri ilişkilerine uzanan geniş bir yapılanma gerektirmektedir.

Ürün Hayat Eğrisi ve Tedarik Zinciri Operasyonları

Ürün hayat eğrisi aşamaları gerek üretim gerekse pazarlama açısından belirsizlik ve risklerle doludur. Özellikle ürünün içerisinde yer alan alt bileşenler noktasında dışarıdan temin edilen malzemelerin niteliği ve miktarı önem taşımaktadır. Bu alt parça ve malzemelerin mevcut ve/veya yeni tedarikçilerden ne ölçüde karşılanıp karşılanamayacağı konusu sorgulanmaktadır.

 

business strategy concept infographic diagram illustration of product lifecycle stages
Ürün Hayat Eğrisi

Giriş Aşaması : Ürünler yeni ve başlangıç dönemindedir. Pazar biçimlenmektedir. Tedarik zincirleri şekillenmektedir. Baskın bir tedarik zinciri modeli henüz yoktur.

Büyüme Aşaması : Pazar genişlemiştir. Pazar lideri ve kazananlar belirginleşmeye başlamıştır. Tedarik zinciri yapıları yeni yeni oluşmaktadır.

Olgunluk Aşaması : Talebin hızlı büyümesi durmuştur. Tedarik zinciri ürünler üzerinde etkisi artmıştır. Ürün özellikleri rakipler arasında ortaktır. Belirli pazar segmentleri için odak (niche) pazar stratejileri ve buna uygun tedarik zinciri tasarımı başlamıştır.

Düşüş Aşaması : Talep sonlanmaktadır ve sektör konsolide olmaktadır. Bazı oyuncular ürün veya tedarik zincirini canlandırmaya yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Birçok oyuncu ise pazardan hızla çıkmaktadır.

Mevcut ve Yeni Tedarikçi İlişkileri Açısından Değerlendirmeler

Her sektörün kendine özgü dinamikleri bulunmaktadır. Uzay ve havacılık ve otomotiv gibi sektörlerde yeni bir tedarikçiyi devreye alma ve işbirliği oluşturma arayışları uzun dönemli çalışmalarla mümkün olabilmektedir. Tedarikçi adayları çok sıkı bir biçimde araştırılmakta, imalat yetenekleri başta kalite olmak üzere ve sürdürülebilirlik konusunda kapsamlı analizler yapılmaktadır. Seri üretim yapılan iş kollarında tedarikçiden kaynaklanan kötü sürprizlere tolerans gösterilmemektedir. Dolayısı ile bu gibi sektörlerde tedarikçiler temin edilen ürünün kritiklik derecesine bağlı olarak uzun dönemli çalışabilme perspektifinde değerlendirilmektedir.

Ürün hayat eğrisi ile ilgili olarak uzay ve havacılık gibi proje bazlı uzun dönemli kontratlarla belirlenen pazar yapılarının egemen olduğu spesifik sektörlerden bağımsız bir biçimde mevcut ve yeni tedarikçi ilişkileri temelinde şu şekilde olacaktır.

Temel anlayış ürün hayat eğrisindeki dalgalanmalara paralel bir biçimde tedarikçilerden temin edilen malzeme miktarlarının dalgalanma göstermesi ve buna uygun bir planlamanın ve sözleşmenin var olup olmadığıdır.

Başlangıç aşamasında talebin belirsizliği, satışların düşüklüğü doğal olarak tedarikçiden temin edilen malzeme miktarının da az olmasını gündeme getirecektir. Tedarikçi, gelecekteki siparişlerin sıklığını ve miktarsal dalgalanmayı göremediğinde ona uygun bir hazırlık ve planlama yapması söz konusu olamayacaktır. Bu evrede alıcı hiç bir zaman miktar garantisi veremez. Bu durum ilk defa yürütülen bir alıcı –tedarikçi ilişkisinde kuşkulara neden olacaktır. Özellikle yeni tedarikçiler verilen siparişi ve sürekliliğini riskli bir şekilde algılayabilir. Tedarikçi tesisinde verilen siparişin üretim kapasitesinin çok altında olması başka işlere öncelik verilmesini gündeme taşıyabilir. Diğer taraftan maliyet ve termine uyum konusunda hassasiyetler uyumda pürüzler yaşanabilir.

ÜRÜN MÜKEMMELİĞİ
Ürün Mükemmeliği

Hızlı büyüme döneminde ise tedarikçi alıcıdan gelen yüksek miktarda siparişe sevinmekle birlikte üretim kapasitesi açısından zorluk yaşayabilir. Yeni makine-teçhizat yatırımı, ek personel ve vardiya sayısının artırılması gibi seçenekler değerlendirilir. Eğer kapasite kısıtları var ise gelen sipariş tam zamanında ve doğru miktarda karşılanmayabilir. Kalite sapmaları ise en istenmeyen durumdur. Alıcının aynı iş için ilave bir tedarikçiyle çalışma zorunluluğu doğabilir. Bu durum satın alma departmanı başta olmak üzere ilgili birimlerin yeni bir tedarikçi araştırması, seçimi ve değerlendirme çalışması ile devam edecektir. T1 + T2 …ne şekilde devam edeceği tam olarak bilenemeyebilir. Diğer taraftan tedarikçiler siparişin tamamını neden kendilerinin alamadıkları konusunda şüpheye düşebilirler.

 

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Nisan 2015 sayısında bulabilirsiniz.!

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.Eğitim Teklifleri Hazırlama Eğitim ProgramlarıŞirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitimi
Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Şirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

KİTAP:
SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Kitap temini için E- MAĞAZA yı ziyaret ediniz. 

PROF. DR. MURAT ERDAL

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı

Uluslararası Karayolu Taşımacılığında Belgeler ve Riskler

Bir lojistik süreci içerisinde en az operasyon ve zamanında teslim kadar önemli olan bir diğer husus taşımacılığın yapıldığı araçların içinde bulunması gereken olmazsa olmaz evraklardır.  Bu evraklar uluslararası taşımacılık süreçlerinde güzergahın kara, deniz veya hava yolu ile olmasına göre değişiklik göstermekle birlikte, taşınan ürünlerin yanıcı veya patlayıcı madde olmasına göre de değişiklik göstermektedir.

Araç İçinde Bulunması Gereken Önemli Belgeler

Tabi ki burada ele alacağım kısım taşımacılık süreçlerinin büyük bir bölümünü kapsayan karayolu taşımacılığı içerisinde bulunması gereken evraklardır. Olmazsa olmaz evrakların başında ATR belgesi gelmektedir. ATR belgesi uluslararası taşımacılıkta geçerli olan bir ihracat ve belgesidir. Bu belge sayesinde serbest dolaşım izni ile birlikte gümrük indiriminden de yararlanılabilir. Bir diğer belge ise CMR belgesidir. Bu belge alıcı adına düzenlenen ve hukuki bir geçerliliği olan taşıma sözleşmesidir. Bu belgeler dışında araçta ayrıca invoice (fatura), araç içerisinde bulunan ürünlerin cinsi, adedi, kilosu gibi bilgileri barından pack list (çeki listesi) bulunmalıdır. Bu belgelerin bulunmadığı araçlar ihracat sürecini gerçekleştiremezler.

Ayrıca aracın içerisinde bulunan ürünlere göre eğer taşınan ürünler gıda, hayvan veya hayvansal ürün ise yukarıda bahsettiğim ürünlere ek olarak bitki sağlığı sertifikası bulunmalıdır. Bu sertifika sayesinde alıcı taşınan bu ürünlerin zararsız ve sağlığa olumsuz bir etki göstermediğini onaylamaktadır.

Son olarak araç içerisinde herhangi bir yanıcı madde var ise aracın sigortalanmasının yanında ADR belgesi bulunmalıdır. Bu belge ile alıcı ve gönderici, araç içerisinde bulunan maddenin insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyeceğini onaylamış olurlar. Tabi ki ADR belgesi her sürücü tarafından taşınamamakta, ADR belgesi yeterliliğini geçmiş sürücüler bu tür araçları kullanabilmektedir.

Belge Kaybolursa Ne Olur ? Riskler ?

Peki  karayolu taşımacılığı yapan bir araçta bu evrakların sürücü veya başka nedenlerden dolayı depolarda, aktarma yerlerinde veya herhangi bir sebepten kaybolması durumunda nasıl bir aksiyon alınabilir?

ADR ve diğer belgelerde  de gönderici tarafından ürün hakkında yanlış düzenlenmiş bir bilgi olduğu takdirde gümrük süreçlerine bu durum nasıl yansır?

Aksiyon Ne Olmalı ?

Göndericinin ve gümrükçünün yeni belge hazırlama süreci esnasında yaşanan gecikmelerden forwarder nasıl etkilenebilir?

Bu belgeler araç içerisinde nasıl korunmalıdır?

Türkiye’de Büyük Veri pazarı, 2023’te 520 milyon dolara ulaşacak

Şehirleşmenin hızlanması, üretim kapasiteleri ve tesislerin büyümesi, ağa bağlı cihaz sayısının hızla artması, Büyük Veri’nin anlamlı aksiyonlara dönüştürülmesini zorunlu kılıyor. IDC, ‘Büyük Verinin Devrimi’ olarak da adlandırılan ve şirketleri daha verimli ve yenilikçi hale getirme potansiyeli olan bu değişime kolay adapte olabilen şirketlerin, rakiplerine göre
büyük avantaj elde edeceğini öngörüyor.

IDC’nin yaptığı en son araştırmaya göre, Türkiye’de de her geçen gün daha fazla şirketin, hayatın her alanında ve hemen her sektörde fark yaratacak bir güç olan Büyük Veri’nin önemini kavramaya başladıklarını ortaya koyuyor.

Pazar araştırma şirketi International Data Corporation’ın (IDC) açıkladığı son tahminlere göre, Türkiye’de Büyük Veri ve Analitik yatırımları 2018 yılında 247 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2023 yılına kadar pazarın yıllık yüzde 16 oranında büyüyerek, 520 milyon dolara ulaşacağı öngörülüyor.

Dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin veriyi analiz ederek anlamlı sonuçlar çıkarmalarına yardımcı olan Hitachi Vantara’nın sponsorluğunda IDC tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye’deki kurumların yüzde 55’i şirket içi (on-prem) Büyük Veri işleme konusunda çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiye’deki her 10 kurumdan 8’i ‘makine öğrenmesi’ni, kurumu için anlamlı ve değerli görürken, her iki şirketten biri, yani katılımcıların yarısı, geçmiş verileri analiz etmek için çok sayıda veri kaynağını bir araya getirmekte zorlandığını belirtiyor.

Büyük Veri yatırımları ikiye katlanacak

Türkiye’deki kurumların tamamına yakını (%98), önümüzdeki iki yıl içinde, Büyük Veri işleme ve yönetme çözümlerine ayrılan bütçenin artmasını bekliyor. Araştırmaya katılan kurumların yüzde 15’i ise, yine bu bütçenin önümüzdeki iki yıl içerisinde yüzde 100’ün üzerinde artacağını tahmin ediyor.

Büyük Veri nerede kullanılıyor?

Büyük Veri ve analitik çözümleri kurumlara birçok farklı konuda çalışma imkanı sunarken, katılımcıların yüzde 70’i ‘Müşteri hizmetlerini ve deneyimini geliştirmek’ ve ‘İş süreçlerini ve operasyonlarını geliştirmek ve optimize etmek’ konularının öncelikli alanlar olduğunu vurguluyor.

Uygulama ve kullanım kolaylığı aranıyor

Büyük Veri işleme platformlarının kullanımında kurumların karşılaştığı en önemli zorluklar arasında yüzde 52 ile ‘Şirket içi bilgi ve deneyim eksikliği’ ilk sırada yer alırken, ‘Farklı sistemler ve farklı veri türleri’ yüzde 30 ile ikinci sırada bulunuyor. Türkiye’deki kurumlar Büyük Veri ve Analitik çözümlerini değerlendirirken, ‘uygulama kolaylığı’ ve ‘kullanım kolaylığı’nın en çok önem verilen kriterler olduğu belirtiliyor.

Entegre veri yönetimi ‘olmazsa olmaz’ konuma geldi

Türkiye’de giderek artan sayıda kurum ve şirketin, Büyük Veri’nin önemini kavramaya başladığını belirten IDC Türkiye’nin Baş Analisti Eren Eser, “Kurumlar, Büyük Veri ve Analitik Teknolojilerinin yetkinliğinin artması ve sunduğu imkanlarla birlikte, veriye dayalı karar verme yönünde bir istek ve yönelim içinde bulunuyor. Büyük Veri ve analitik yatırımlarının başlıca kısa vadeli hedefi, iş operasyonlarını ve müşteri deneyimini iyileştirmek olsa da, birçok kurum Büyük Veri ve Analitik çözümlerini daha uzun vadede yeni iş ve gelir akışları yaratmak için kullanmayı hedefliyor” şeklinde konuştu.

IDC Türkiye’nin Yazılım Çözümleri Araştırma Müdürü Yeşim Öztürk de, “Şirket içi ve bulut uygulamalarında üretilen verilerin harmanlanması, yükselen bir eğilim veya zorluk olmaya devam ediyor. Bu nedenle entegre veri yönetimi ve analizi sağlayacak çözümlere artık daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Entegre veri yönetimi, mükemmel müşteri ve çalışan deneyimi için olmazsa olmazdır” ifadelerini kullandı.

Hitachi’den veri yönetimine modern ve etkin bir yaklaşım

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Hitachi Vantara Türkiye Genel Müdürü Önder Sönmez de büyüyen şirketlerin ürettiği veri hacminin her geçen gün arttığına, bu veriyi farklı bulut ve şirket içi bilişim ortamlarında daha etkin yönetme ihtiyacının derinleştiğine dikkat çekti. Sönmez, “Sahip oldukları veriden daha fazla katma değer elde etmek isteyen kurumlara, Hitachi’nin ortak veri yönetim yaklaşımı DataOps ile hizmet veriyoruz. Bu yaklaşımın temel prensibi, doğru veriyi, doğru zamanda ve doğru yerde elde etmek. Bunun için şirketlerin veri yolculuğunda SEAM (Store, Enrich, Activate, Monetize) olarak adlandırdığımız dört adımlı bir yaklaşım öneriyoruz. Müşterilerimizin sahip oldukları veriyi ‘Depolama’ adımından ‘Gelire Dönüştürme’ adımına kadar doğru yönetmelerine destek oluyoruz. DataOps, Hitachi Vantara’nın yakın zamanda yeni sürümünü yayınladığı veri entegrasyon ve analitik platformu yazılımı Pentaho 8.3 ile çalışıyor. Bu yeni versiyon, veriye sadece en hızlı bir biçimde ulaşılmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu verinin ’sürükle-bırak’ yöntemlerle analize hazırlanmasını ve makine öğrenme gibi ileri seviye analitik işlemlerin yapılmasını kolaylaştırıyor. Bu sayede, verinin hazırlanması için harcanan büyük zaman kayıplarının önüne geçiliyor ve veri bilimcilerin analizler yapabilmesi için daha fazla zamanları olmasını sağlayarak, verinin sahip olduğu ekonomik değerin tam kapasitede kullanılmasına olanak veriyor” şeklinde konuştu.