Teknoloji Yıkmadan Önce Dönüşen Ayakta Kalıyor -Türk CEO Dönüşüme Sarıldı

KPMG Türkiye, 2019 CEO Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Bu yıl Türkiye’nin de aralarında olduğu 11 ülkeden yaklaşık bin 300 CEO ile yapılan araştırmaya göre teknoloji geleneksel iş modellerini sarsarken, CEO’lar dönüşerek ayakta kalacaklarını artık kabullendi. Bu yıl Türkiye’deki CEO’ların yüzde 92’si iş modellerini değiştirerek sektördeki dönüşüme öncülük ettiğini söyledi. Geçen yıl bu oran yüzde 44’tü

KPMG’nin beşinci kez düzenlediği CEO Araştırması’na, ekonomiye yön veren 11 ülkeden bin 300 CEO katıldı. Türkiye’den de 25 CEO görüş verdi. “Çevik Olmak ya da Geride Kalmak” başlığıyla yayımlanan araştırma sonucuna göre, on yıllardır süregelen geleneksel iş modelleri büyük bir hızla değişimden geçerken, teknoloji dönüşümü erteleyen şirketlerin her zamankinden daha fazla tehdit ediyor. CEO’lar, yönettikleri şirketin ayakta kalması ‘çeviklik’ yeteneğine sahip olması gerektiğini söylüyor. Geçen yıl Türk CEO’ların yüzde 44’ü ‘Teknoloji yıkmadan kendi sektörlerindeki kökten değişime öncülük ettiğini’ söylüyordu. Bu yıl dönüşerek örnek olduğunu söyleyen CEO’ların oranı yüzde 92 oldu.

Sonuçları değerlendiren KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan, “CEO’ların şirketlerinin büyümesi ve gelişmesine yönelik sağlamaları beklenen katkı artık değişiyor. Değişen müşteri ihtiyaçlarına, hızla gelişen teknolojik yeniliklere ve rakiplerin değişim hızına aynı hızla karşılık vermek gerekiyor” dedi.

Küresel şirketlerin artık yalnızca birer işletme değil siyasi etki sahibi aktör olarak da görüldüğünü belirten Alsan, şöyle devam etti: “CEO’lar ise bu etki sahibi kurumların gerçek yönlendirici gücü. Değişim, hazırlıksız yakaladığını yok etme tehdidiyle üzerimize gelirken CEO’ların yönettiği kurumların yapısı artık dünden daha karmaşık, politik ve ekonomik belirsizliklere her zamankinden daha açık. Şirketler çok uluslu yapılara dönüşüyor, teknolojinin büyüttüğü rekabet geleneksel yapıları sarsıyor.”

Alsan, teknolojinin Türkiye’deki CEO’ların gündeminde çok hızlı yükseldiğini belirterek, “Türkiye’deki iş liderleri, teknolojinin sektörleri yıkarak dönüştürdüğünün artık farkında. Teknoloji yıkmadan önce kendilerinin öncülük ederek sektörlerini dönüştürmeye başladıklarını gördük” diye konuştu.

KPMG 2019 CEO Araştırması’ndan öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

  • Türkiye’deki CEO’ların yüzde 56’sı iş dünyasında oyunun yeni kuralının ‘çeviklik’ olduğunu söylüyor. Küresel tarafta bu oran yüzde 67. Özellikle geleneksel yapılarla yönetilen büyük şirketlerin ‘esneklik’ engelini aşması hayatta kalmanın en önemli şartı. CEO’lar değişimin gerisinde kalmanın yok olmakla sonuçlanacağına emin.
  • 1935’te bir şirketin ortalama ömrü 90 yıl, 1955’te 75 yıl. Teknoloji ve dijital yıkıcı dönüşümün yıkıcı etkisiyle bu süre 2018’de 12 yıla geriledi.
  • Dünyada iklim Türkiye’de operasyon
  • CEO’ların ajandasındaki risk sıralamasında ilk beş değişmiyor ama hepsi sürekli yer değiştiriyor. Küresel araştırmada iklim değişikliği geçen yıl risk gündeminin dördüncü sırasındayken bu yıl ilk sıraya yükseldi. İkinci sırada yıkıcı teknolojiler, üçüncü sırada ekonomik milliyetçilik geliyor.
  • Türkiye’de ise geçen yıl beşinci sırada olan operasyonel riskler bu yıl liste başında. İkinciliği üç risk paylaşıyor; ‘yıkıcı teknoloji’, ‘siber güvenlik riski’ ve geçen yıl terminolojiye giren ‘ülkesellik’. Ülkeselliğin risk sıralamasında üstte kalmasının sebebi, artan korumacılığın yarattığı öngörülmezlik… Çevre ve iklim değişikliği ise Türk CEO’ların listesinde son sırada…

Ticaret savaşları ‘güveni’ vurdu

  • Küresel CEO’ların yüzde 94’ü, kendi şirketlerinin büyüme potansiyeline güveniyor ancak yalnızca yüzde 62’si küresel ekonomi için büyüme potansiyeli olduğunu düşünüyor. Benzer durum Türkiye’deki CEO’lar için de söz konusu. Türkiye’deki CEO’ların yüzde 96’sı kendi şirketlerinin büyüme potansiyeline güvense de sadece yüzde 68’i küresel ekonomide bir büyüme yaşanacağını düşünüyor. (Geçen yıl küresel ekonomiye güven duyan CEO’ların oranı yüzde 88’ken bu yıl oran yüzde 68’e geriledi.)
  • Küresel ekonomiye duyulan güvenin azalmasında son yıllarda yükselen korumacılık etkili oluyor. Çünkü ticaret savaşlarının da etkisiyle küresel ticaretin büyüme hızı ciddi şekilde düşüyor.
  • Türk CEO’lar değişimin öncüsü
  • Türkiye’de değişim rüzgârının kendilerini vurmasını beklemeden şirketlerinin sektördeki kökten değişime öncülük ettiğini belirten CEO’ların sayısında kayda değer bir artış var. 2018 yılında, CEO’ların yüzde 44’ü şirketlerinin kökten değişime öncülük ettiğini söylüyordu. 2019 yılında bu oran yüzde 92’ye yükseldi.
  • Büyüme inorganik olacak
  • Belirsizliklere rağmen ‘Büyüme nereden gelecek?’ diye sorulduğunda, CEO’lar inorganik yöntemleri işaret ediyor. Bunların başında da üçüncü taraflarla stratejik iş birlikleri geliyor. 2018’de küresel CEO’ların yüzde 33’ü, Türk CEO’ların yüzde 52’si ilk sıraya bu seçeneği koyarken, bu yıl küresel CEO’ların yüzde 34’ü, Türk CEO’ların ise yüzde 36’sı, bu yöntemin büyüme hedeflerini gerçekleştirmekte daha öncelikli olduğunu düşünüyor.
  • Ticarette istikamet Güney Amerika
  • Küresel CEO’ların yüzde 63’ü, gelecek üç yılda coğrafi genişleme için ilk önceliklerinin gelişmekte olan piyasalar olacağını belirtiyor. Buna karşılık, yalnızca yüzde 36’sı gelişmiş piyasalara öncelik veriyor.
  • 2019’da Türk CEO’ların coğrafi genişleme için ilk önceliği geçen yıl olduğu gibi yine gelişmekte olan piyasalar. Ancak geçen yılla karşılaştırıldığında gelecek üç yılda coğrafi genişleme hedeflerinde en üste gelişmekte olan piyasaları koyan CEO’ların oranının yüzde 68’den yüzde 52’ye gerilediği, gelişmiş piyasaları öncelik olarak gören CEO’ların oranının ise yüzde 32’den yüzde 48’e yükseldiği görülüyor.
  • Gelişmekte olan piyasalarda Türk CEO’lar yüzde 38 ile ilk önceliği geçen sene olduğu gibi Orta/Güney Amerika’ya veriyor. Hemen arkasından yüzde 31 oranıyla (geçen yıl sıralamada ilk üçte yer almayan) Asya Pasifik gelirken üçüncü sırada yüzde 23 oranıyla Doğu Avrupa geliyor.
  • Yapay zeka işe giriyor
  • Yapay zekâ tabanlı teknolojiler kurumsal performansı dönüştürmek için fırsatlar sunuyor. Bu teknolojiler, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verilerin toplandığı devasa veri havuzlarından öngörüler çıkarmak için kullanılıyor.
  • Türkiye’de ise CEO’ların yüzde 8’i süreçlerinin otomasyonunda yapay zekâ uygulamalarını hayata geçirdiklerini, yüzde 36’sı deneme aşamasında olduğunu, yüzde 56’sı ise bu uygulamaları sınırlı olarak hayata geçirdiğini söylüyor.
  • CEO’nun görev süresi kısalıyor
  • CEO’lar bulundukları görevde bir etki yaratmak için önceki CEO’lara göre daha az zamanları olduğunu düşünüyor. Küresel CEO’ların yüzde 74’ü ortalama görev sürelerinin beş yıl olduğunu söylüyor. Türkiye’deki CEO’ların yüzde 60’ı bu görüşte. Tamamı, kariyerlerine başladıklarında bu sürenin daha uzun olduğunu belirtiyor. Türkiye’deki CEO’ların yüzde 68’i bir CEO’nun görevde kaldığı ortalama süre azaldıkça, çeviklikle hareket etme mecburiyetinin arttığını ifade ediyor.

 

Elektrikte e-ticaret tüketiciye 4,3 milyar TL tasarruf barındırıyor

Lamp bulbs on clean background. 3D illustration

Elektrik piyasası Ekim ayı itibariyle hareketlenmeye başladı. Bununla birlikte yükselen fiyatlardan dolayı tüketiciler de daha hesaplı elektrik için çare aramaya devam ediyor. Bunun en kolay ve çabuk yolu ise tedarikçi değiştirerek daha hesaplı tarifelere geçmek. Elektrik tarifeleri karşılaştırma internet sitesi EnCazip’in verdiği bilgiye göre, Türkiye’de internetten elektrik tedarikçisi değiştirmek 36 milyonun üstündeki ev tüketicisi için ilave 4 milyar 367 milyon TL ek tasarruf anlamına geliyor.

Elektrik tedarikçisini değiştirerek daha uygun tarifelere geçmek ve tasarruf yapmak mümkün. Ülkemizde yeni yeni tüketicileri yakından ilgilendirecek bir alışkanlık haline gelen ve kısa vadede çok daha yaygınlaşacağı öngörülen elektrik tedarikçisi değişikliği Avrupa ülkelerinde de gündemde.Türkiye’nin yaklaşık yarısı kadar sayaç bulunan İngiltere’de geçtiğimiz yıl 5,8 milyon ev kullanıcısı elektrik tedarikçisini değiştirdi. Dünyadaki elektrik tedarikçisi değişikliklerine bakıldığı zaman ise en yüksek tedarikçi değiştirme oranının Portekiz’de olduğu görülüyor. Portekiz’i Norveç, İrlanda, İngiltere, Belçika ve Hollanda gibi ülkeler takip ediyor. Tedarikçi değişikliğinin en az yaygın olduğu ülkeler ise Bulgaristan ve Romanya.

Mesafeli sözleşmeler sayesinde 124 TL tasarruf

Türkiye’de aslında 18 yıldır elektrik tedarikçisi değiştirilebiliyor fakat önceleri bu hak yalnızca çok yüksek tüketimi olan tüketicilere verilmişti. Daha önce ıslak imzalarla yapılabilen tedarikçi değişimi için, 2018 yılının Kasım ayında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yapılan yönetmelik değişikliği ile bu sözleşmelerin ıslak imzalı olarak alınma zorunluluğu ortadan kalktı ve EPDK’nın izniyle tedarikçi değişikliği sektörü mesafeli sözleşmelere, dolayısı ile e-ticarete açılmış oldu. Böylece kullanıcılar, kurye/kargo ve evrak maliyetinden 124 TL tasarruf ederken zamandan da kazandılar. Mesafeli sözleşmelere geçmeden önce ortalama 11 günde tamamlanan sözleşme süreci artık dakikalar içinde sonuçlanabiliyor.

Tüketiciye 4,3 milyar TL ek tasarruf

Türkiye’de 20 milyonun üzerinde tüketici elektrik tedarikçisini değiştirebilir konumda. Geçtiğimiz yıllarda tedarikçisini değiştirmiş olan tüketicilerin sayısı 5 milyon civarına yaklaşmıştı. 2018 yılında yaşanan durumlar, bu sayıyı 100 binler seviyesine kadar düşürdü. Piyasadaki hareketlenme özellikle Ekim ayında hızlandı ve tedarikçi değişikliği başvurularındaki artış dikkat çekti. 18 yılda gelinen bu noktanın mesafeli sözleşmelerin önünün açılması ve çok daha az fatura ödeyen tüketicilere de tedarikçi değiştirme hakkının verilmesiyle önümüzdeki dönemlerde değişecek. 36 milyonun üstündeki ev tüketicisi için yalnızca kargo ve ıslak imzalı sözleşme nedeniyle ortaya çıkan maliyetlerin ortadan kalkması, 4 milyar 367 milyon TL ek tasarruf anlamına geliyor ve daha ucuz fiyatlı tarifelerle edilecek tasarruf tamamen bu rakamın dışında.

İnternetten tedarikçi değiştirme pazarının büyüklüğü 5,5 milyar TL

Elektrik tarifeleri karşılaştırma internet sitesi EnCazip’in kurucusu Çağada Kırım, mevcut elektrik tedarikçisi karşılaştırma/değiştirme pazarının yaklaşık yıllık potansiyel büyüklüğünün 5,5 milyar TL olduğunu söylüyor: “Bu yatırımcıyı iştahlandıran bir pazar büyüklüğü. Ancak bu pazarda en önemli nokta en çok para kazanan şirketin, tüketicinin yüzünü en çok güldüren şirket olacağı gerçeğidir. Karşılaştırma aracılarında iş modeli şöyle işliyor: Önce tüketici siteye giriyor ve piyasadaki tedarikçileri karşılaştırıyor. Bir tedarikçinin kendine fayda sağladığını düşünürse daha sonra o tedarikçiye geçmeye karar veriyor. Bunun sonunda da geçiş tamamlandıktan sonra aracı tedarikçilerden komisyon alınıyor. Yani önce tüketici, daha sonra karşılaştırma sitesi gülüyor. Dolayısı ile bizim önceliğimiz tüketicilerin elektrik tedarikçilerinden maksimum faydayı minimum fiyatla alması. Karşılaştırma alanında pazar ve potansiyel çok büyük ve bunu gören pek çok global şirket, farklı sektörlerde hizmet vermek üzere karşılaştırma alanında yatırım yapmaya başladı.”

Gıda Tedarik Zincirinde Nelere Dikkat Etmeliyiz ?

Gıda satınalmasında taşıma ve hammadde depolaması oldukça önemli yer tutmaktadır. Günlerle, hatta saatlerle yarışan ‘’tarladan-sofraya’’ süreci titizlikle takip edilmeli ve her aşaması kayıt altına alınarak gıda ve hijyen güvenliğinin en üst seviyesinde tutulması son derece hassas ve önemli bir konudur. Bu yüzden gıda depolaması yapan işletmelerde veya üreticilerinde soğuk hava depoları ve normal depo alanları oldukça gelişmiş bir teknolojiye ve hassas hijyen kurallarına sahip olmalıdır. Ayrıca hasat sonrası toplanan sebze ve meyveninde üretim hatlarına nakli son derece önemlidir.

Bu yüzden özellikle ekim alanından işlenmeye giden ürünler son derece dikkatli ve gıda taşıması kurallarına uygun taşınmalıdır. Zaman zaman bu taşımalarda ürünün yapısına göre soğuk hava taşımacılığına uygun (frigorifik araç) araçlarda kullanılmalıdır. Tarımsal hammadde satınalmasında ekim-hasat zamanları ve ürünün hasat sonrası imalata yetiştirilmesi son derece önemlidir.

Gıda depolamasında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise birbirleriyle uyumlu gıdaların aynı depoda tutulması. Aksi halde koku veya başka bir etken maddenin depolanan diğer ürünlere bulaşma riski oldukça fazla olur. Bunu sağlayacak gerekli ‘’Tedarik Zinciri’’ ağını kurmak bir gıda şirketi için temel hedeflerden biri olmalıdır.

Lojistik Sektöründe Dijitalleşme Yolculuğu

Son yılların en çok konuşulan ve geleceğe en çok etki edecek konu başlıklarından biri olan dijital dönüşüm, büyük veya küçük fark etmeksizin, her yapıda şirketin ciddiye alması gereken bir husus olmuştur.

Bu bağlamda, artan müşteri beklentilerini ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak yeni teknolojilerin satışa sunulma ve benimsenme hızı her geçen gün artmaktadır

Teknolojiyi benimseme hızımıza kısaca değinecek olursak; 50M kullanıcıya ulaşmak için, Hava yolu şirketleri 68 yıl, telefonlar 50 yıl, Cep telefonları 14 yıl, internet 7 yıl , Facebook 3 yıl beklerken Pokemon Go sadece 19 gün beklemiş.

Müşteriler, tedarik şirketlerin kaliteli hizmet anlayışını ,artan ihtiyaçlaryla birlikte hassasiyetle ve uzmanlıkla özellikle şu kalemlerde  ele almalarını bekler.

Finansal maliyet, Daha fazla seçenek, Daha hızlı teslimat, 7/24 Hizmet

Dijital Dönüşüm Lojistik Sektöründe gün geçtikçe önem arz etmekte. Peki, Lojistik sektörü dijitalleşmenin tam olarak neresinde?

Üstteki trendde görebileceğimiz üzere, örneğin, medya sektörü, gelişimini, internet sayesinde geliştirmiştir. Kağıt gazete okunma oranı, dvd , vcd film izleme oranları yok denecek kadar azalmıştır. Bankacılık sektörü, internet bankacılığı sayesinde bankada sıra bekleme sorununa çözüm üretmeye devam etmektedir.

En son ne zaman mağaza mağaza gezip, elimizde poşetlerle eve döndük? E-commerce mağazacılık sayesinde,artık mağaza ürünlerini online görüntüleyebiliyor, ürünün ne zaman adresimize teslim edileceğini takip edebiliyoruz. Otomotiv sektöründe de arvento gibi sistemler sayesinde büyük adımlar atılmış durumda. Bazı uygulamalar sayesinde yanımıza yolcu bulabilirken, root optimizasyon programları sayesinde maliyetleri düşürürken hızımızı artırabiliyoruz. Peki, tüm sektörlerin teslimat noktası olan Lojistik neden bu trendin gerisinde kalsın?

Lojistik noktasında dijitalleşme süreci bizlere neler kazandırır?

Depo ve nakliye süreçleri genelinde işgücü maliyetlerinde düşüş sağlayan verimlilik iyileştirmeleri

Müşteri memnuniyetini artırıcı uzun vadeli müşteri ilişkilerine yatırım ve yüksek kalitede hizmet sunma

Hız çağında bilgi hızı sayesinde rakiplerin önüne geçme

Uzun vadeli dijital dönüşüme aktif katkıda bulunarak yeni yeteneklerin ilgisini çekme

İş gücü eksikliği ile ilgili zorlukların üstesinden gelirken diğer yandan aidiyet, çalışan memnuniyetini artırıcı somut iyileştirmeler gibi pek çok verimlilik sağlamak mümkün.

Dijitalleşme süreci, artarak müşterilerimiz ve nihayi tüketiciler için yeni fırsatlar, ve çalışanlarımız için yeni çalışma şekilleri sunmaktadır.

Sizce sektörde bu noktaya gelmek adına ne gibi adımlar atılması gerekir?

Lojistikte Yeni Uygulamalar Yeni Trendler

Dijitalleşme ve iş yapış biçimlerindeki değişiklikler nedeniyle lojistik sektörü her geçen gün yeni kavramlarla karşılaşmaktadır. Bu kavramların hangileri sektöre damga vuracak hangileri ise entelektüel kavramsal çalışmalar olarak kalıp gerçek hayatta karşılık bulamayacaktır?

Lojistikte Yeni Uygulamalar Yeni Trendler

Teknolojik gelişmeler ve dijital yaklaşım, tüm endüstrilerin iş yapış biçim ve modellerini değiştirmektedir. Aynı süreç tüketicilerin satın alma davranışlarını da etkilemektedir. Tüketiciler yüksek kaliteli ve düşük maliyetli ürünlere, en kısa sürede sahip olmayı talep etmektedirler.

Lojistik sektörü, bulunduğu konum itibariyle üretim ve tüketim tarafındaki değişimlerin merkezinde yer alıyor ve bu doğrultuda her geçen gün yeni kavramlar gündeme geliyor.

Lojistik hizmet sağlayıcıların küresel ölçekte gelişen yeni lojistik trendleri uygulamaları zorunlu hale gelmiştir/gelecektir.   Bu doğrultuda lojistiğin yeni trendleri bugünden ele alınmalı ve adapte olabilmek için çalışılmalıdır. 

Aşağıdaki kavramların bir kısmının sektör üzerinde kısa vadede yüksek etki ye sahip olacağı öngörülürken bir kısmının ise daha düşük etkiye sahip olması beklenmektedir. Belki de bazı kavramlar entelektüel çalışmalar olarak kalıp hiçbir zaman gerçeğe dönüşmeyecek ve enerji harcamaya değmeyecektir.

  • Çoklu Kanal Lojistiği – (Omni-channel Logistics)
  • Paylaşım Ekonomisi Lojistiği – (Sharing Economy Logistics)
  • Talebe Bağlı Teslimat – (Ondemand Delivery)
  • Talebe Bağlı Depolama – (Ondemand Warehousing)
  • Adil & Sorumlu Lojistik – (Fair & Responsible Logistics)
  • Lojistik Pazar Yerleri – (Logistics Marketplaces)
  • Yeşil Enerji Lojistiği – (Green Energy Logistics)
  • Süper Şebeke-Ağ Lojistiği – (Supergrid Logistics)
  • Tüp Lojistiği – (Tube Logistics)

Bu doğrultuda, lojistik sektör liderleri hangi trendleri bugünden gündeme almalı ve hangi uygulamaları geliştirmek üzere konumlanmalıdırlar?

Vesaik Mukabili İhracat İşleminde Muhabir Banka Hataları

Bir dış ticaret işleminde tarafların uymaları gereken kurallar Uluslararası Ticaret Odaları (ICC – International Chamber and Commerce) tarafından ilgili broşürler yayımlanmak sureti ile belirlenmiştir. Vesaik Mukabili işlemeler için URC 522 – Uniforms Rules for  Collections / Tahsiller için Yeknesak Kaide ve Kurallar isimli bröşür günümüzde dış ticaretten yolu geçen tüm tarafların sorumlulukları ve uymaları gereken kuralları ortaya koymaktadır.

Şöyle bir olayı inceleyelim;

Vesaik mukabili bir ihracat işlemi ile ilgili olarak , ülkemizdeki ihracatçımız malların gönderimini sağladıktan sonra, ithalatçıya ödeme karşılığı tevdi edilmek üzere, ithalatçının bankasına gönderilmek üzere tam takım ihracat vesaikini ihracatçının bankasına sunarak işlemi başlatıyor. İhracatçının bankası kendisine sunulan vesaike dair URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri gereği gereken incelemeyi yaptıktan sonra, ihracatçının talimat mektubunda belirtilen her hususa bağlı kalmak kaydı ile bir üst yazı ile (banka talimat mektubu)  ihracat evraklarını ithalatçının bankasına gönderir. Vesaik mukabili işlemde İhracatçının bankasının talimatı net ve açık olmalı.

Şöyle ki; “Please deliver enclosed documents to the drawee against full payment of the invoice value at sight. In case of non-payment, do not deliver the documents. / Ekte sunulan evrakların fatura bedelinin tamamının ödenmesi karşılığında teslim ediniz. Ödeme yapılmaması halinde evrakları teslim etmeyiniz.”

İthalatçının bankasının URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 ‘a (Madde 6 Görüldüğünde Ödeme / Kabul “ Belgelerin görüldüğünde ödeme yapılması öngörülüyorsa ibraz bankası ödeme için ibrazı gecikmeden yapmalıdır. Belgelerin ödenmesi için görüldüğünde ödeme dışında başka bir şart öngörülüyorsa, kabul şartında ibraz bankası kabul için ibrazı gecikmeden ödeme şartında da ilgili vade tarihinden geç olmamak üzere yapmalıdır.”) göre hareket etmesi gerekmektedir. Ancak azımsanmayacak ölçüdeki yurt dışı muhabir bankaları URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6’nın hükümlerini bilmelerine karşın, kendilerine gönderilen vesaiki ithalatçıya bedelsiz olarak teslim ettirip, ithalatçının ordinosunu alarak malların gümrükten çekilmesini müteakip malları kullandığı gerçeğine çok kere rastlanmıştır. Kısacası muhabir banka / ithalatçının bankası, kendi müşterisi  olan ithalatçısını kollamaktadır. Aradan makul bir süre geçtikten sonra fatura bedelinin gelmemesi üzerine, ihracatçının bankası vesiakin ödenme durumunu öğrenmek için akibet mesajı çektiğinde ise ithalatçının bankası muhabir banka bu akıbet mesajına yanıt vermemektedir. Böyle bir durumda ihracatçı firma kendi çabaları ile ithalatçının ülkesindeki malların  hala gümrüklerde bekleyip beklemediği konusundaki akıbetini kişisel olarak kendi ülkesindeki malları taşıyan nakliyeci firma aracılığı ile öğrenebilmektedir. İthalatçının ülkesindeki malların çekilmiş olması halinde, ihracatçının ülkesindeki nakliyeci firmanın vereceği bilgi şöyle olacaktır “Orijinal konşimento ibraz edilerek ordino verilmiş ve mallar ithal gümrüğünden ordino ibraz edilerek çekilmiştir.”

Bu durumu tespit eden ihracatçı, edindiği bu bilgileri bir talimat mektubu ile kendi bankasına bildirip, ithalatçının bankasına tekrar akıbet mesajı çekilmesini, malların orijinal konşimento karşılığında ordino alınarak çekildiğini bahisle, konşimentonun ise ancak URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 uyarınca teslimi öngörüldüğünden yine aynı bröşürün 26. / C.i Maddesi gereğince ödemenin gecikmeksizin gönderilmesi konusunda ültümatom gibi bir mesajın çekilmesini sağlar.

URC Madde 26 c. i. ÖDEME BİLDİRİMİ “Tahsil bankası tahsil edilen tutar veya tutarları varsa kesintilerin dökümünü vermek ve fonların kullanıma sunulma yöntemini belirtmek suretiyle tahsil talimatının alındığı bankaya ödeme bildirimini gecikmeksizin göndermelidir

Burada sormak istediğim husus şudur;

İthalatçının bankasının Uluslar arası Ticaret Odaları’nın URC 522 Sayılı Bröşür’in ilgili maddelerine aykırı hareket etmesinden dolayı ihracatçı firmaya dolaylı bir şekilde zarar vermiştir. İhracatçı firma parasını zamanında tahsil edememekle birlikte likid olamamakta, ödeme planlaması aksayabilmekte, kredi kullanmışsa gereksiz yere bankasına faiz ödeme ve buna bağlı piyasada parasal taahhütlerini gecikmeli olarak yerine getirme riski ile karşı karşıya kalabilecek, ihracatçı firmanın piyasada itibar kaybına da yol açabileceği bir gerçektir. Kurallara uymadığı tespit edilen ithalatçının bankasının, ihracatçının tüm faiz giderleri ve ihracatçının bankasının gereksiz yere yaptığı yazışma, haberleşmeler için ihracatçı firmadan aldığı bankacılık hizmet masraf ve komisyonların ithalatçının bankasından talep edilmesi sizce uygun mudur?

Ayrıca ihracatçının gereksiz yere ödemek zorunda olduğu faiz, bankacılık hizmet masraf ve komisyonların tazmini için ithalatçının bankasından talep edilmesi konusunda, ihracatçının haklarını tereddütsüz savunan bir banka sizce ülkemizde mevcut mudur?

Dış Ticarete Yön Verenlere Selam Olsun

Ve sonunda hayallerimizi gerçekleştirmek üzere adımımızı attık, Türkiye’ye, dış ticaretin gelişmesine önemli bir katkı sağlayacağına inandığımız derneğimizi yaşama geçirdik. Derneğin adı, “Dış Ticarete Yön Verenler”.

Dış Ticaretin ülke için önemini o kadar çok anlattım ki tekrar tekrar dile getirmeye gerek yok. Ama bir noktadaki boşluğu bu dernek ile dolduracağımıza inanıyorum. Türkiye İhracatçılar Meclisi başta olmak üzere, tüm İhracatçı Birliklerimizin ve elbette bu yönde katkı sağlayan pek çok sivil toplum örgünün varlığına rağmen, profesyonellerin de dış ticaretin gerek sorunlarına, gerekse gelişimine katkı sağlayacak kişilerin seslerini duyurmak ve fikirlerinden yararlanmak gerekliliği bizim aklımıza bu derneğe olan ihtiyacı getirdi.

İthalat ve ihracat alanında şirketlerde görev yapan profesyoneller, lojistik faaliyet gösteren şirketlerde görev yapanlar, Gümrük müşavirleri, yardımcıları, bünyelerinde çalışan profesyoneller, dış ticaret üzerine muhtelif faaliyetlerde veya görevlerde bulunan çalışanlar veya yöneticiler. Bu kişilerin hepsi derneğin birer üyesi olabilecek.

Türkiye’nin önde gelen firmalarının dış ticaret yöneticileri bu oluşumun ilk kurucuları arasında yer aldılar. Eda Denizyaran, Ersoy Akdemir, Fatih Kemal Barış, Meltem Albayrak, Mert Şenocak, Nagihan Erbil, Şenol Altuntaş ve Tansu Baktıran; benimle birlikte derneğin kurucuları arasında yer alan dostlarım; her biri konusunun üstadı. Fikre hemen sahip çıkarak bu işe gönül koydukları için her birisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu dernek ileride çok aktif olacağı için kısaca neler yapacağına değinmek isterim. Evvela ana hedef Türkiye’nin dış ticaretinin gelişmesine yönelik ortak çalışmalar yürütmek olacak. Yani ana fikir bu, bizzat uygulamacılardan oluşacağı için, yukarıda saydığım kuruluşlardan daha farklı bir kimliğe sahip olması en önemli özelliği. Yani bu defa sadece işverenler veya hissedarlar değil, bizzat işi yapanlar ve uygulayanlar dış ticaretin işleyişine yön veriyor olacaklar. Örneğin E-Ticaret konusunda çok daha fazla fırsata sahip olduğumuz halde hangi teknik zorluk veya engeller hız kesiyor gibi konuları dernek araştıracak tavsiyeler sunacak. Yapılan çalışmalar ve oluşturulacak çalışma grupları ile oluşacak önerilerin Kamu’ya sunularak, geliştirici önerilerde bulunmak, yapılan çalışmalar çerçevesinde gerekirse; yurtdışı kuruluşları, ticari ateşelikler, TİM veya İhracatçı Birlikleri ile işbirliği projeleri geliştirmek, bahse konu çalışmaların sonucunda oluşacak eğitim önerileri ile gerek Üniversiteler, gerekse Meslek Liselerinin Dış Ticaret, Gümrük ve Lojistik bölümlerine tavsiyeler sunmak ve ortak programlar geliştirmek yine hedefler arasında.

Dış ticaretin geliştirilmesi için araştırmalar yapmak, yaşanan sorunları belirlemek, bunları üyeler ile paylaşıp sorunun çözümüne ilişkin çalışmalar yapmak, eğitim, seminer ve konferanslar düzenlemek, dış ticaret verilerini düzenli olarak takip etmek, rapor tutmak ve bunları dernek üyeleri ve ilgili merciiler ile paylaşarak dış ticaretimizi geliştirmeye yönelik çalışmalarda bulunmak, uluslararası faaliyetlerde bulunarak, amaçlarımız doğrultusunda yurtdışında bulunan dernek veya kuruluşlara üye olmak ve ortak çalışmalar yapmak, çalışmaları duyurmak için gazete, dergi veya doküman yayınlamak, Dış Ticaret alanında bilimsel ya da teknik konularda çatışma yaşanması durumunda mahkemeye ya da firmalara arabuluculuk yapmak ise gidiş yollarımızda kullanacağımız enstrümanlar.

Biz inanıyoruz ki Türkiye’nin ekonomik anlamda refahı dış ticaretin gelişmesinden geçiyor. Ve yine inanıyoruz ki, istişare ile, bilimsel çalışmalar ile en önemlisi de emek verenlerin görüşleri ve katkıları ile bu konuda çığır açabiliriz. İşte bu amaçla kurulan derneğimizin vatana millete hayırlı olmasını dilerken, herkesi derneğimize üye olmaya davet ediyoruz. Öyle ki bu alanda eğitim alan öğrencilerin dahi üye olabileceğini belirtmek isterim. Unutmamalıyız ki biz hep birlikte bir gücüz ve bu güce en çok bugün ihtiyacımız var. Eminim ki istişare bizim başarımızın anahtarını oluşturacaktır. (Üye olmak isteyenler doğrudan bana veya info@disticareteyonverenler.com’a mail atabilirler.)

Satınalma Dergisi Kasım Sayısında Öne Çıkanlar

Değerli yöneticiler,

Kasım sayımızla sizlerle birlikte olmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu ay bizim için her yıl ana konferans ve etkinliklerimizi düzenlediğimiz ay olması itibariyle yoğunluğu da beraberinde getiriyor. Buyer Network üyelerimize farklı alanlarda avantajlar sağlama hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Geçen ay yayına aldığımız uzaktan eğitimi ve öğrenme merkezi ile bilgi ve becerilerinize katkı sunmaya devam ediyoruz. Yönetici yerleştirme programımız ile orta ve üst düzey yöneticilerin kariyerlerinde yeni açılımlar sağlayabilecekleri koşulları yaratmaya çalışıyoruz. Bu programa dahil olabilmek için Buyer Network üzerinde özgeçmişinizi oluşturmanız gerekiyor.

Buyer Network 4 Yetenek Programı

Buyer Network 4 Yetenek programı ile her ay dört farklı alandaki vakalara katılarak kariyerinize katkı sağlayabilirsiniz. İş çevrenizin gelişimini tesadüflere bırakmamanız için bu yetenek programına katılmanızı öneriyoruz.

Her ay kazanan dört yetenek aşağıdaki ödüllere sahip olma fırsatı yakalayacak.

Çalışanlar, öğrenciler ve firmalar katılabilecek.

Bireysel Ödüller:

Kazanan her yetenek için:

• Başarı Sertifikası

• Buyer Network Öğrenme Merkezi Üyeliği (1 yıllık – 250 TL)

• Udemy Hediye Kuponu 250 TL

• Staj İmkanı

• Yöneticilerle Yuvarlak Masa Toplantılarına Katılım Hakkı

Kurumsal Ödüller:

4 Yetenek, firmaların katılımına da açık bir programdır. Bireylerin yanı sıra kurumlar için de ayrıca ödüllerimiz var.

• Buyer Network 1 Yıllık Firma Ticaret Paketi (750 TL)

• Türkkep 1 Yıllık 5 GB Saklama Alanı

• Türkkep 1 Yıllık KEP + E-imza Paketi

İlk vaka çalışması: STRATEJİ kategorisinde açıldı. Ayrıntılı Bilgi için www.BuyerNetwork.net/4yetenek sayfasını ziyaret ederek vaka çalışmasını indirebilirsiniz.

Satınalma ve Tedarik Zinciri Ödülleri Sahiplerini Buluyor – 20-21 Kasım 2019

Bu yıl 20 Kasım’da düzenleyeceğimiz Satınalma ve Tedarik Zinciri Konferansı ve Ödül Töreni’nde, Buyer Network üyeleri, STK temsilcileri ve alanında en iyi uygulamalara imza atarak ödül başvurusunda bulunan şirketler ve yöneticiler bir araya geliyor.

Buyer Network üyelerine özel olarak her yıl düzenlediğimiz ve bir şölen havasında geçen konferansımıza tüm sektör paydaşlarımızı davet ediyoruz.

• Konferansa Katılım için Ücretsiz Kayıt Olabilirsiniz

Konferansa katılım için Buyer Network Konferans Katılım Sayfasından katılım durumunuzu belirtebilirsiniz. Aşağıdaki adrese girerek hemen yerinizi ayırtın. Henüz Buyer Network üyesi değilseniz hızlıca ücretsiz üye olabilirsiniz.

Bu sayımızda yine birbirinden değerli makale ve röportajlarla karşınızdayız. Tüm yazarlarımıza katkıları için teşekkür ederim. Satinalmadergisi.com adresinden yazarlarımızın geçmiş dönem yazılarını da takip edebilir geniş bir okuma ile uzmanlığınızı artırabilirsiniz.

Son bir not; Buyer Network üyeleri 20 Kasım’daki konferanstan hemen sonra 11 Aralık’ta Beşiktaş Stadyumu’nda Lojistik ve Depo Yönetimi Eğitiminde buluşuyor. Bu etkinlik için de ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Prof. Dr. Murat ERDAL
Editör
www.muraterdal.com

 

Nasıl Okurum ?

Satınalma Dergisi Kasım 2019 sayısını Basılı Dergi Aboneliği ile edinebilir veya Dijital Üyelik ile hemen okumaya başlayabilirsiniz.

Satınalma Yöneticiliğinizi Güçlendirecek 7 İpucu

Değerli Satınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri,

Konu başlığı sizlere ipucu vermiştir. Geleneksel dar açıdan satınalmaya baktığımızda sadece ürünlerin ve hizmetlerin satın alınması olarak görürüz. Birçok yönetici için bütün mesele budur. Fakat bu doğru değil.

Satınalma yöneticisinin görevi globalleşmenin ortaya çıkması ile birlikte kökten değişti. Etkin satınalma birimleri, global dünyada en doğru hammadde, yatırım, taşeron, teknoloji vb. fiyatlarını belirleyen stratejik varlıklara dönüştü.

Dünya genelindeki büyük şirketlere satınalma danışmanlığı yapan GEP firmasının yönetim kurulu başkanı J.O.Smals, “Klasik kuralları uygulamak yerine, stratejik ticari hedefleri nasıl etkilediğini tam olarak anlayan ve bunu yapmak için ekiplerini örgütleyen Satınalma Yöneticileri, sürekli rekabet avantajı sağlayarak, başarılı olabilirler.” diyor.

GEP bugünün CPO’larının aşağıdaki 7 alışkanlığı benimsemeleri gerektiğini belirtiyor:

  1. STRATEJİK DÜŞÜNÜN

Her şirket hızlı bir şekilde pazar payını arttırmak istiyor. Fakat bu nasıl başarılacak? Günümüzde bunu başarmak CEO ve CFO’ların CPO’lar ile işbirliği halinde olmasından geçiyor. Bununla birlikte halen birçok yönetim kurulu harcama gücü ile birlikte satınalmayı taktiksel bir işlev olarak görüyor. Bu sebeple CPO’lara stratejik satınalmanın önemini ve gücünü göstermek gibi önemli görev düşüyor.

Bunu yapmak için ise vizyoner bir bakış gerekiyor. En başarılı CPO’ların radarlarında rakipler, şirket kültürü, risk yönetimi ve değer yaratma da yer alıyor.

2. HEDEFLERE ODAKLANIN

Başarılı olmak için işiniz ile ilgili hedefleri çözümlemeniz gerekiyor.

Tüm bölümlerin kendi öncelikleri için çalıştığını düşünürsek bu her zaman kolay olmayacaktır. Bazen uzun vadeli stratejiler ile günlük verilen kararlar arasında belirsizlikler de oluşur.

Bu durumlarda, süreci yöneten idari ekibin bir üyesi olarak CPO’lar, hedeflere ulaştıracak doğru kararları alabilmeli, ekiplerini bu karara ikna edebilmeli ve alınan kararların hayata geçirilmesini sağlamalıdır.

3. YENİLİKÇİ OLUN

İnovasyon sadece ezber bozan yeni ürünler bulmak değildir.

Yönetim gurusu Peter Drucker inovasyonu “yapılan işe farklı bir boyut kazandıran bir değişim” olarak tanımlıyor. İnovasyon her yerde olabilir. Yeni bir teknoloji ile bir işlemi basitleştirmek olabileceği gibi satınalma kategori yönetimine yeni bir bakış veya yeni tedarikçi yönetim ile pazar payını daha hızlı arttırmak ta olabilir.

Momentum anahtardır. Gerçek inovatif şirketler, başarıları ile yetinmezler ve onları daha da ileriye götürürler.

4. DEĞİŞİME CESARETLİ OLUN

Çoğu şirket değerlerinin nereden geldiğini bildiğini düşünür. Ancak öyle mi?

CPO olarak muhtemelen diğer yöneticilerden daha etkili görüşleriniz olacaktır. Bu nedenle, sorgulayıcı analizler yapmaktan ve statükoya meydan okumaktan korkmayın.

En kötü ihtimalle, yaratıcı düşünmekten korkmadığınızı ispatlamış olursunuz.

En iyi ihtimalle, sizin sunduğunuz cesur yenilikçi bir alternatif, geleneksel alışkanlıklara göre daha fazla ödüle layık görülür.

5. BAŞARI HİKAYELERİ YAZIN

Herkes gibi daha üst pozisyonları hedefliyor olmanız çok doğal.

Piyasalardaki dalgalanmaları önceden tahmin edip gerekli hamleler ile maliyet tasarruflarını arttırarak başarı hikayeleri yazmanın yollarından biri finans, satış , pazarlama, tedarik zinciri gibi farklı bölümler ile ortak stratejiler oluşturmak olabilir.

Diğer yandan bu başarı hikayelerinin görselleştirilmesi önemlidir. Dikkat süresinin kısaldığı bu

dönemde etkili sunumlar ile başarı hikayelerinizi bilinir hale getirin.

6. DEĞİŞİMİ YÖNETİN

İş yerinizdeki değişimin ve bilgi akışının merkezinde olmalısınız. Bunu yapabilmek için, gerekli raporların size iletilmesi için ekibinizi motive etmek, içeride ve dışarıdaki gelişmelerden haberdar olabileceğiniz bir network oluşturmanız gerekiyor.

Pazardaki gelişmelerden haberdar olmanın en iyi yollarından biri tedarikçiler ve diğer üçüncü kişilerle bilgi alışverişinde bulunmaktır. Siz bu konuda öncü olabilirsiniz.

Değişimin öncüsü CPO’lar olarak işinizin değerini arttırmak için değişiklikleri herkesten önce görüp, bunu üst yönetim ile paylaşabilirsiniz.

7. EKİBİNİZİ ÇEŞİTLENDİRİN

Yapabileceğiniz en büyük hata sadece sizin gibi düşünen bir ekip oluşturmaktadır. Satınalma’da işler daha karmaşık, daha farklı ve zaman açısından kritik hale geldiğinde, işlerin üstesinden gelebilmek için farklı deneyimlere ihtiyacınız olacak.

Ekip çeşitliliği sadece ırk ve cinsiyet ile değil; eğitim, tecrübe ve düşünce çeşitliliği ile oluşturulmalıdır. Farklı bir yetenek, tecrübe ve düşünce hiç beklenmedik bir anda çözüm olabilir. Ekip çeşitliliği aynı zamanda farklı görüşlerin paylaşımını cesaretlendirdiği için yenilikçi olmayı da destekleyecektir.

Şirketler yukarıdaki ipuçlarını uygulayabilecek şekilde satınalma birimlerini stratejik hale getirebilirler ise girdi maliyetlerini düşürüp, daha karlı ve rekabetçi hale gelebilirler.

Satınalma birimlerine eski zihniyet ile dar kapsamlı bakan şirketler ise günü kurtardıkları için sevinirken, gün geçtikçe rekabetçiliklerini kaybederek yok olacaklardır.

Daha rekabetçi şirketler için daha güçlü satınalma ve daha güçlü satınalma yöneticileri görmek dileğiyle…

Sağlık Sektöründe Veri Odaklı Yaklaşım Raporu (EY)

Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY’nin (Ernst & Young) Sağlık Sektöründe Veri Odaklı Yaklaşım raporuna göre; veri odaklı yaklaşımın benimsenmesi ile birlikte sağlık hizmetlerinde proaktif müdahale yapılarak tedavide daha iyi sonuçlar elde edilecek ve hastalıklardan korunma kolaylaşacak

Dünyanın lider danışmanlık ve denetim şirketlerinden EY (Ernst & Young), Sağlık Sektöründe Veri Odaklı Yaklaşım raporunun sonuçlarını açıkladı. Rapora göre; veri kullanımı ile ön plana çıkan 5 trend sağlık hizmetlerinde daha iyi sonuçlar alınmasını sağlayacak. Teknolojik gelişmelerle birlikte veri kullanımının sağlık hizmetlerinde işletme modellerini dönüştürdüğünün belirtildiği raporda, sağlık hizmetlerinde Endüstri 4.0’ın hayata geçirilmesinin kişiye özel çözümlerle daha iyi sonuçlar elde edilmesine ve hastalıklardan korunmaya destek olacağı ifade ediliyor.

Sağlık hizmetlerinde veri odaklı yaklaşımın merkezindeki 5 trend

Verinin sağlık ekosistemi genelinde paylaşım ve dolaşımı daha iyi klinik sonuçlar alınması sağlayacak

Veri analizi, sağlık kuruluşları için hastalıklarla mücadele ve hastalıklardan korunma yöntemlerinde yeni ufuklar açacak. Daha iyi klinik sonuçlar alınmasının yanı sıra sağlık hizmetlerinin maliyeti düşecek ve verimlilik artacak.

Nanoilaç, sensörler ve yapay zekâ sağlık hizmetlerinde inovasyona öncülük eden ana unsurlar haline gelecek

Nanoilaç, sensörler ve yapay zekâ gibi teknolojiler, veri toplamayı geleneksel sağlık hizmetlerinden ve büyük ölçekli ve gerçek zamanlı veri girişinden ciddi anlamda ayrıştırıyor. Bu anlamda, bu yeni teknolojiler sağlık hizmetlerinde veri iletimini ve tedaviyi fiziki mekândan bağımsız ve sürekli hale getiren en önemli unsurlar olarak ön plana çıkıyor.

Sağlık kuruluşlarında dijital altyapının oluşturulması evrensel dijital standartların oluşturulması destekleyecek

Günümüzde sağlık sektörünün evrensel dijital standartları henüz oluşmuş durumda değil ve mevcut tüm veriyi entegre eden tek bir altyapı bulunmuyor. Ancak sağlık kuruluşlarının tekil olarak başlattıkları dijital altyapı çalışmaları dönüşümün başlangıcı sayılabilir.

Dijital platformların kullanımı hasta-doktor ilişkisini değiştiriyor

Teknolojik gelişmeler, hastaların sağlık hizmetlerinden beklentilerini hem değiştiriyor hem de bu beklentileri artırıyor. Teknolojinin günlük hayatta yoğun şekilde kullanılmaya başlanmasının doğal bir neticesi olarak sağlık hizmetlerinde de dijital platformların kullanılmaya başlanması ile hastalar, sağlık hizmetlerine ve doktorlarına daha kolay ve hızlı erişim sağlamak istiyorlar. Sağlık kuruluşlarının bu beklentiyi karşılamaları ve daha iyi tedavi hizmeti sunmaları ise veri odaklı bir yaklaşım benimsemelerinden geçiyor. Dijital platformların etkin kullanımı hasta-doktor ilişkisinde proaktif müdahaleye de imkân sağlıyor.

Yeni ve odaklı işletme modelleri sağlık kuruluşlarının başarısında belirleyici olacak

Sağlık kuruluşlarının temel uzmanlık alanlarını belirleyerek operasyonlarını optimize etmeleri gelecek başarılarında önemli olacak unsurlar arasında yer alıyor. Uzmanlık alanına göre şekillenen işletme modeli sağlık kuruluşunun veri kullanımını da sonuç odaklı hale getirecek.