Satınalma ve Tedarik Zinciri Yöneticileri İçin Uluslararası Sertifikasyon Kuruluşları

Günümüzde dünya ekonomisi global bir yapı içerisinde birbirine tamamen entegre olmuş biçimdedir. Bu ekonomik entegrasyon işletmeler arası ilişkileri de en yüksek seviyeye getirmiştir. İşletmelerde görev yapan yöneticiler ise sadece lokal bazda değil artık global bazda karar veren ve strateji geliştiren yöneticiler konumuna gelmişlerdir. Bu yöneticilerin uluslararası standartlarda bilgi ve mesleki birikimlerinin bulunması gerekmektedir. Profesyonel yöneticilerin kendi alanlarındaki bilgi ve mesleki becerilerini ölçmek ve değerlemek önem kazanmıştır. Bu konudaki ölçme ve değerleme kriterlirinin en önemlilerinden biri uluslararası sertifikasyonlardır.

Avrupa birliği süreci, artan yabancı yatırımlar ve çok uluslu şirketler rekabet avantajı sağlamak için bünyelerinde uzman çalışanları ve uluslararası  geçerliliği olan sertifikalara sahip kişilerle çalışmayı tercih etmektedirler. Son yıllarda Türkiye de  finans , denetim ve bilişim alanlarında uluslararası standartlara sahip sertifikasyonlar büyük önem kazanmıştır. Bunlardan bazılarına örnek verecek olursak; yönetim muhasebesi standardı CMA ve finans yöneticileri için CFM sertifikaları, iç denetimde uluslar arası iç denetçi sertifikası CIA ve bilişim alanında ise Microsoft, Oracle, Cisco sertifikasyonları ön plana çıkmıştır.

Son yıllarda gelişen ve her geçen gün önemi artan tedarik zinciri yöneticilerinin de uluslararası standartlara sahip sertifikasyona ihtiyaçları artmaktadır. Özellikle çok uluslu şirketlerde çalışmak isteyen yönetici adayları için, sahip oldukları diplomalar kadar önemli hale gelmiştir. Bununla birlikte ülkemizde çok sayıda eğitimli kişi, iş bulma sıkıntısı ile karşı karşıya kaldığından; kariyerlerinde farklılaşma yaratmak için bazı kuruluşlarda eğitime devam ederek eğitim veya katılım sertifikaları almaktadır. Burada karıştırılmaması ve dikkat edilmesi gereken en önemli husus, aşağıda açıklanan sertifikasyon sisteminin sınavda başarılı olma koşulu ile uluslararası geçerliliği olan bir sertifika verilmesini içermesidir.

Tedarik Zinciri Yönetimi ve bununla ilgili konularda uluslararası sertifikasyonlar çok fazla olmakla birlikte, bunlar içerisinde en ön planda olanlar ve bu sertifikasyonu veren kurumlar aşağıdakilerdir:

 

1) APICS- Association for Operations Management

APICS, 1957 yılından bu yana operasyon yönetimi ve tedarik zinciri konusunda profesyonel yöneticileri barındıran kuruluştur. Sektörün önde gelen bilgi üretici ve paylaştırıcı kurumlarından biridir. Chicago, Amerika Birleşik Devletleri merkezlidir.

 

Verdiği önemli sertifikasyonlar :

  • CSCP-  Apics Certified Supply Chain Professional
  • CPIM- Apics Certified in Production and Inventory Management

 

APICS, bu sertifikasyonlarla ilgili online eğitim de vermektedir. Sınavlara ilgili dokümanlar ve hazırlanma materyalleri APICS’den temin edilebilmektedir.

APICS web sitesi : www.apics.org

 

2) PMAC- Purchasing Management Association of Canada

1919 yılında kurulan PMAC, dünyanın tedarik zinciri alanındaki en eski meslek örgütlerinden biridir. Tedarik zinciri alanında uluslar arası araştırmalar yapmakta, eğitimler ve sertifikasyonlar vermektedir. Toronto, Kanada merkezlidir.

Verdiği sertifikasyon :

  • SCMP – Supply Chain Management Professional

Sınavlara ilgili dokümanlar ve hazırlanma materyalleri PMAC’dan  temin edilebilmektedir.

PMAC web sitesi : www.pmac.ca

 

3) IPSCMI – International Purchasing and Supply Chain Institute

IPSCMI, tedarik zinciri yönetimi konusunda her seviyede eğitimler veren, kongreler düzenleyen ve sertifikasyon veren bir kurumdur. Delaware, Amerika Birleşik Devletleri merkezlidir.

Verdiği sertifikasyonlar :

  • CISCP – Certified International Supply Chain Professional
  • CISCM- Certified International Supply Chain Manager

IPSCMI, bu sertifikasyonlarla ilgili online eğitim de vermektedir. Sınavlara ilgili dokümanlar ve hazırlanma materyalleri IPSCMI’den temin edilebilmektedir.

web sitesi : www.ipscmi.org

4) International Supply Chain Management

ISM, tedarik zinciri konusunda, dünyadaki en büyük profesyonel kuruluştur. 1915 yılında kurulmuştur. Arizona, Amerika Birleşik Devletleri merkezlidir.

Verdiği sertifikasyonlar :

  • CPSM – Certified Professional in Supply Management
  • CSM – Certified in Supply Management
  • CPSD- Certified Professional in Supplier Diversity
  • CPM- Certified Purchasing Manager

Sınavlara ilgili dokümanlar ve hazırlanma materyalleri ISM’den  temin edilebilmektedir.

ISM web sitesi : www.ism.ws

 

Hazırlayan: Pınar Kaya

 

 

Yurtdışı Yatırımlarda Başarının 5 Sırrı

Uzmanlar, yurtdışı yatırımlara eğilimin arttığı bu dönemlerde doğru bir stratejiyle hareket etmek gerektiğine vurgu yapıyor.

Ekonomik belirsizliğin yaşandığı dönemlerde yurt dışında iş yapma eğiliminin giderek arttığı görülüyor. Son dönemde özellikle müteahhit şirketlerin yurt dışında iş alma eğiliminde bir artış yaşanıyor. Orta Doğu, Türki Cumhuriyetler ve Afrika ülkeleri gibi daha bakir piyasalar, sağladığı fırsatlar ile yatırımcıların ilgisini çekiyor. Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran, yurtdışında yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için aşağıdaki tavsiyelerde bulundu. Girişimcilerin yurtdışına yatırım açılımının, yurtdışına yatırım mallarının ve buna bağlı hizmetlerin ihracı ile doğrudan yatırımlar olarak iki kısımda incelenebileceğini belirten Fatih Kuran sözlerine şöyle devam etti:

Tercih Edilen Ülke İyi Analiz Edilmeli

Öncelikle yurtdışında aktif olabilmek için ilgili ülkenin potansiyelini, dinamiklerini, kanun ve mevzuatları, iş yapma şekillerini iyi tespit etmek ve piyasaya girmeye çalışırken buna uygun bir yaklaşım içinde olmak gerekiyor. Unutmamak gerekiyor ki her ülke apayrı bir dünya ve en kısa zamanda kendimizi adapte etmek durumundayız. İlgili coğrafyada işe yarar bir bağlantı ağı inşa etmek ve doğru kullanmak da kritik önemde. Hemen her ülkeyi yakından tanıyan uzmanlar olduğu için mutlaka fikir ve danışmanlık almakta büyük fayda var. Yanı sıra ülkede daha önce yatırım yapmış şirketlerin deneyimlerinden de faydalanmak önemli. Aksi takdirde öğrenme sürecinde uzun süre havanda su döven şirketlerin sayısı hiç de az değil.

Finansal İmkanlar Yaratılmalı

İster doğrudan yatırımcı ister yatırım malımızı satmaya çalışan müteahhit şirket olalım hedeflediğimiz ülkedeki yatırımlara kaynak sağlamak için finansal imkanlar yaratmak durumundayız. Satacağımız mal ve hizmetlerin müşterilerimiz tarafından alınabilir olması için uygun finansal koşulları yaratmak özellikle son dönemlerde giderek artan rekabetin bir ön koşulu olmuş durumda. Doğrudan yatırımlarda ise finansman olanaklarını bu defa da kendimiz için yatırım projemizin nakit akış yapısına uygun ve performansı maksimize edecek şekilde oluşturmak mecburiyetindeyiz. Finansman kaynağı arayışına başlarken dikkate almamız gereken beş temel unsur sayabiliriz. Bunlar 1. Hangi ülke 2. Hangi sektör 3. Ağırlıklı hangi ülkelerden mal tedariği yapacağız4. yatırımın büyüklüğü ve 5. Madde olarak ise PPP (Kamu Özel Ortaklığı) veya yabancı ortaklıklar gibi projenin yapılış veya tedarik şekli olarak ifade edebiliriz. Yatırımın hangi ülkede olduğu, ilgili coğrafyada politik riskin ne olduğu, aktif olan yerel ve yabancı bankaları belirlemek ve fon arayışımızı şekillendirmek için önemli.

Uluslararası Finans Kuruluşlarının Kapısı Çalınmalı

IFC, EBRD, Asya Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası gibi bankalar yatırım finansmanında önemli oyuncular olduğu için ilgili oldukları coğrafyalar ile sektörleri bilmek ve arayışımızı doğru hedeflere yönlendirmemiz gerekmekte. Yatırım mallarını ağırlıklı hangi ülke veya ülkelerden temin edeceğimiz ise Hermes, SACE, Coface, US Exim gibi hangi ECA’ler vasıtası ile finansman sağlayabileceğimizi belirleyecek olması bakımında önemli. ECA (Export Credit Agency) ‘ler kendi ülkelerinin rakabet gücünü ve dolayısı ile de ihracatını geliştirmeyi hedefledikleri için yatırım mallarının ağırlıklı olarak kendi ülkelerinden temin edilmesi halinde tüm yatırım için uygun kredi imkanları sağlayabilmekteler. Sağladıkları kredinin vadesi ve kullanım koşulları ihracatın yapılacağı ülkenin politik riskine, sektöre ve yatırımın büyüklüğüne bağlı olarak da değişiklik arz etmekte. Örneğin yenilebilir enerji alanındaki projelerde genel kabül olarak daha uygun kredi kullanım koşulları ve daha uzun vadeler mümkün olabilmekte. Bazı projelerde yüklenici şirketler özellikle daha cazip finansman imkanlarından faydalanabilmek amacı mal tedariğini daha rekabetçi ve esnek olan ECA’lerin aktif olduğu ülkelere yönlendirebilmekteler. Kalkınma ve Yatırım Bankaları ile ECA’ler haricinde ilgili coğrafyaya ilgisi olan ticari bankalar ile yatırım kredisi sağlayan veya bazen ortak da olabilen yerel bankaların fon kullandırım koşulları da finansman paketini oluştururken dikkate alınması gereken diğer hususlar.

Profesyonel Destek Alınmalı

Projelerin yapılabilirliğini sağlayacak doğru finansman kaynaklarını bir araya getirebilmek uzmanlık gerektiren bir iş. Farklı ülkelerdeki değişken koşullara bağlı finansman kaynaklarını ister kendi yatırımlarınız isterse de müşterilerinizin yatırımları için doğru şekilde bir araya getirip projenin performansını ve finanse edilebilirliğini geliştirmek gerekiyor. İlgili ülkedeki ve proje özelindeki riskleri analiz etmek ve en doğru şekilde yönetmek de işin çok önemli bir parçası. Bu sayede projelerin performansını geliştirmek ve bankalarla olan müzakere sürecini en doğru şekilde yönetmek mümkün.

Finansal Mühendislik Yöntemi

Finansal Mühendislik çalışmalarının amacı ele alınan iş ile ilgili en uygun finansal koşulları bir araya getirmektir. Yapılacak çalışmaların amacı çoğu zaman karlılığı ve yaratılacak değeri arttırmak, uygun finansal koşullar ile fon imkanlarını sağlamak, sermayenin geri dönüş hızını geliştirmek ile rakabet gücünü arttırmak şeklindedir. Finansal mühendislik uygulamaları ile yatırım yapılacak ülke ve sektöre bağlı olarak yatırımcılar ve duruma bağlı olarak yüklenicler lehine tüm bu parçaları uygun bir şekilde bir araya getirmemiz gerekiyor. Yeni dönemde rekabetçi olabilmek için önemi giderek artan Kamu Özel Ortaklığı (PPP) kapsamındaki proje yapılarına da hakim olmak önemli. Ülke yönetimleri kendi finansman kaynaklarını tüketmediği ve proje performansını arttırdığı için PPP’nin uygulama yöntemleri arasında yer alan Yap-İşlet- Devret ve Yap-Kirala-Devret gibi tedarik yöntemlerini giderek artan şekilde kullanmaktalar. PPP projelerinde müteahhit şirketler genelde yüklencii vasvıfının yanına işletmeci kimliğini de eklemek durumunda kalıyorlar. Bu nedenle artık yurt dışında iş yapmak isteyen şirketlerimizin pek de alışkın olmadıkları özellikle işletme performansı ile ilgili gerekliliklere ve risklere hakim olmaları da gerekiyor.

VakıfBank Uluslararası Piyasalardan 417 Milyon Dolarlık Yeni Kaynak Sağladı

Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarındaki öncü ve yenilikçi bankası VakıfBank, Türkiye’ye yurt dışından kaynak getirmeye devam ediyor. VakıfBank, Hazine işlemlerine dayalı, 3 yıl ödemesiz olmak üzere toplam 7 yıl vadeli, 417 milyon dolar değerinde seküritizasyon işlemi gerçekleştirdi. VakıfBank’ın sadece seküritizasyon programı kapsamında uzun vadeli ve uygun maliyetli ihraç tutarı 1,8 milyar dolar seviyesine ulaştı.

VakıfBank, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in, Türk bankalarının Diversifed Payment Rights (DPR) Seküritizasyon programı derecelendirme notlarını ‘yatırım yapılabilir’ seviyesinin altına indirmesinin ardından, ilk seküritizasyon işlemini tamamlayan banka oldu.

Seküritizasyon programı kapsamında gerçekleştirilen 417 milyon dolar tutarındaki işleme ilişkin açıklamada bulunan VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, işlemin bu yıl gerçekleştirdikleri ilk seküritizasyon işlemi olduğuna da dikkat çekti. Üstünsalih, “Her zaman olduğu gibi sektördeki öncü duruşumuzu koruyarak bu alanda Türkiye’deki ilk işlemi tamamladık. Bu yıl temmuz ayındaki not indirimi nedeniyle, bu işlem özelinde program kapsamındaki tüm bankalardan tek tek onay alarak zorlu bir süreci başarıyla tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu vesileyle, VakıfBank’a duydukları güven ve desteklerinden ötürü yatırımcılara ve destek veren bankalara teşekkürlerimi sunuyorum’’ dedi.

“Uluslararası kaynak teminine devam edeceğiz”

Söz konusu işlemin VakıfBank’a ve Türk bankacılık sektörüne duyulan güveni bir kez daha gösterdiğini belirten Abdi Serdar Üstünsalih, sözlerini şöyle tamamladı:

‘’Yılbaşından bu yana, çeşitli yapılar altında eurobond ihracı, İTMK (covered bond) ihraçları, DPR Seküritizasyon işlemi, katkı ve ana sermaye benzeri tahvil ihraçları, sendikasyon kredileri, bilateral krediler dâhil olmak üzere TL ve döviz cinsinden farklı fonlama kaynaklarını bilançomuza katmayı başardık. Böylece, uygun maliyetli ve uzun vadeli fonlama alternatifleriyle ülkemize kaynak teminine katkı sağlamaya devam ettik.VakıfBank olarak uluslararası sermaye piyasalarındaki lider duruşumuzla, milli ekonomimize ve reel sektöre destek olmaya devam edeceğiz.”

İK’cıların KVKK İmtihanında Dikkat Etmesi Gereken 9 Maddelik Uyarı Listesi

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun hayatımıza girmesiyle birlikte, kurumlar son kullanıcılardan izin alma yarışına girdi. Ancak bu yarışta sanıldığının aksine sadece müşteri verileri bulunmuyor. Şirketlerin İK departmanlarının elinde bulunan çalışan verileri hatta başvuru esnasında alınan CV’ler de KVKK kapsamında. PEAKUP, KVKK’nın kurum içi süreçlere sorunsuz bir şekilde adapte edilebilmesi için çalışanlar ve işverenler için 9 maddelik bir uyarı listesi hazırladı. KVKK işe başvurduğunuz anda başlıyor, çalışırken ve hatta ayrılırken devam ediyor.

 

KVKK, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumayı hedeflerken, hayatı kolaylaştıran ve farklı hizmetler sunan kurumlara da avantajlar sağlıyor. KVKK’nın kurumlarda yol açtığı dönüşüm sadece CRM departmalarına değil İK departmanlarına da bir takım değişiklikler getiriyor. KVKK ile ilgili İK süreçlerinde atılması gerek doğru adımlar ve bu alanda verimliliğin yakalanması için kurumlara danışmanlık hizmeti veren PEAKUP, 9 maddelik önlem ve öncelik listesi hazırladı. Bu listeye göre bir ilana başvurmak, CV hazırlamak, referans vermek ve hatta çalıştığınız yerdeki kameranın açısı dahi KVKK’ya uygun olmalı. İşte İK yöneticileri için 9 maddelik uyarı listesi…

 

1-      İş başvurusu yapan adayı mutlaka önceden bilgilendirin!

Adayın kişisel bilgilerinin yer aldığı CV’ler KVKK dahilinde dikkat edilmesi gereken veriler arasında yer alıyor. Bunların ne kadar süreyle şirket veri tabanında tutulacağı ve kimlerin  paylaşımda olacağı, ne zaman imha edileceği veya anonimleştirileceği ayrıntılı olarak aday ile paylaşılmalı.

 

2-      CV’leri en güvenli koşullarda saklayın!

CV’lerin saklanma koşullarının (dijital veya fiziksel) herhangi bir ofis kazası veya siber saldırıya karşı korunaklı olması gerekiyor. Fiziksel ortamdaysa kilitli dolaplarda ilgili görevlinin dışında kimsenin erişemediği, dijital ortamdaysa siber saldırılara karşı gerekli bilgi işlem çözümlerinin kurgulandığı şekillerde saklanmalı.

 

3-      CV’lerde verilen referansların onaylı olduğundan emin olun!

Referans bilgisi bulunan CV’lerde adayın da referans aldığı kişiden rıza alması gerekiyor. Bunu yapabilmek için CV sahibi, dijital ortamlar üzerinden onay süreci oluşturabilir ya da mülakat sırasında bu beyanı yazılı bir form aracılığı ile başvuru yaptığı kuruma sunabilir.

4-      Özlük dosyası içeriği değişti, önlem alın!

KVKK’ya göre özel nitelikli kişisel verilere giren sağlık bilgileri veya sabıka kaydının adaydan istenmesi durumunda muhafaza koşullarının KVKK süreçlerine uygun olması gerekiyor.

 

5-      Çalışan sözleşmelerine mutlaka KVKK maddesi ekleyin!

Çalışanlarınıza KVKK’ya yönelik haklarını basılı veya dijital ortamda aktarıyor olmalısınız. Çalışanınızın ilettiğiniz KVKK prosedürünü edindiğine ve kabul ettiğine dair bir maddeyi çalışma sözleşmelerinize mutlaka ekleyebilirsiniz.

 

6-      Çalışanlarınızın fotoğraflarını paylaşmadan onay almayı unutmayın!

Çalışan fotoğraflarının izinsiz bir şekilde dijital veya basılı mecralarda paylaşılması KVKK’ya göre ihlal nedenidir. Mutlaka önceden çalışandan onay alınmalıdır.

7-      Güvenlik kameralarını konumlandırırken dikkatli olun!

Güvenlik kameraların açılarını çalışanın özel hayatına müdahale etmeyecek şekilde konumlandırılmasına özen gösterin. Kameranın çalışanların ekranlarını doğrudan görüntüleyecek şekilde yerleştirilmemesine özen gösterirken, şirketinize gelecek olan misafirlerinizi de şirket içerisinde güvenlik kamerası olduğunu bilmelerini sağlayacak yönlendirmeler koyabilirsiniz.

 

8-      Güvenlik çözümlerinde parmak izi veya retina taramasını tercih etmemeye özen gösterin!

Şirket giriş çıkışlarında kullandığınız güvenlik çözümlerinde biyometrik parmak izi ve retinaya alternatif çözümler üretebilirsiniz. Örneğin çalışanın ID’sini yükleyebilecek ve temassız olarak geçiş işlemini yapacak sistemler bu sorun için bir çözüm olabilir.

 

9-      Bilgi işlem departmanınıza risk analizi yaptırın!

Dijital ortamda saklanan verilerin saklanma koşullarını en iyi hale getirmek zorundasınız. BU nedenle bilgi işlem departmanlarının iç ve dış siber saldırılara uğramamak için risk analizine sokulması gerekiyor.

Konut Satışında Aylık Bazda Tarihi Rekor Kırıldı

Z. Altan Elmas

Konutder Yönetim Kurulu Başkanı

Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

“Konut satışında aylık bazda tarihi rekor kırıldı.”

Türkiye genelinde Eylül ayında 146 bin 903 adet konut satılarak tüm zamanların aylık satış rekoru kırıldı. Bir önceki Ağustos ayına göre konut satışlarında yüzde 33, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 15 oranında artış yaşandı. 1 Ağustos itibariyle kamu bankalarının konut kredisi faiz oranlarını 15 yıl vadeye kadar yüzde 0.99’a indirmesinin getirdiği ivmeyle satışlar hız kesmeden artmaya devam ediyor. Bir süredir ertelenen konut talebi konut kredisi faiz indirimi sonrası canlandı ve vatandaşlarımız yeniden konuta alımına yöneldi. Hem ülke ekonomisi hem de gayrimenkul sektörü için moral verici bu gelişme neticesinde, yılın ilk yarısında yaşadığımız düşüşü ikinci yarıda telafi edeceğimizi umut ediyoruz.

“Birinci el konut alımı teşvik edilmeli.”

Türkiye genelinde birinci el konut satışları bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 26 artarak 40.634 adet olarak gerçekleşti. 2019 yılında yeni ruhsat alımlarında çok ciddi bir düşüş gözlemledik, ilk altı ayda yaklaşık olarak 120 bin ruhsat başvurusu yapıldı. Bu düşüşü de göz önünde bulundurursak mevcut konutların değeri artıyor. Maliyet artışlarının ev fiyatlarına yansıtılmadığı bu süreçte ev sahibi olmak isteyen vatandaşlarımız bu fiyat ve oranlardan yararlanarak ciddi bir kazanç elde edeceklerdir.

Yükselen konut talebinde konut alıcılarını 1. el konut alımına yönlendirecek teşvik mekanizmalarının hızla devreye alınması gerekmektedir. Toplam satış içinde 1. el konut satışının artması inşaat sektörümüzü, sanayimizi, hizmet sektörümüzü ve dolayısıyla ülke ekonomimizi hızlandıracak ve hem büyümeye hem de istihdama katkı verecektir. İnsanlarımız 1. el konutlarda yaşamaya başladıkça enerji verimliliği ve deprem tehdidine yönelik de çok ciddi bir fayda temin edilmiş olacaktır.

İstanbul’da 250 bin taşınmaya hazır konut stoku, insanlarımızın sağlam konutlara taşınması için önemli bir imkândır. Bu imkânı hızlıca değerlendirmeliyiz. Bu konutların yenisi %40 daha maliyetli inşa edilebilecektir.

“Özel bankalar da konut kredisi faiz oranlarını kamu bankaları seviyesine çekmeli.”

Türkiye genelinde ipotekli satışlar bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 69, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 400’ün üzerinde artarak 57.811 adet olarak gerçekleşirken, İstanbul’da da bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 99, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 368 civarında artış göstererek 8.719 adete ulaştı. Merkez Bankası’nın önce 25 Temmuz 2019 tarihinde, sonra da 12 Eylül 2019 tarihinde faizleri indirmesiyle konut kredisi oranlarında düşüşler başlamıştı, bu indirimler de konut satışlarına olumlu yansıdı. Özel bankaların da konut kredisi faiz oranlarını kamu bankalarının sunduğu seviyeye getirmesi durumunda, piyasa daha da canlanacak ve lokomotif sektör olan konut sektöründeki hareketlilik birçok sektörü olumlu etkileyecektir.

“Yabancıya konut satışını daha da artırmalıyız.”

2019 yılı Eylül ayında yabancıya konut satışı 4 bin 177 adet olarak gerçekleşti. Türkiye genelinde ilk 9 ay toplamlarına bakıldığında, geçen yıla göre yüzde 30’un üzerinde artış gözlemliyoruz. 19 Eylül 2018 tarihinde yabancıya konut satışında vatandaşlık imkânının 250 bin dolara çekilmesiyle 2018 yılında yabancıya yaklaşık 40 bin konut satılmıştı. Yılsonuna

kadar yabancıya konut satışında 2018 rakamını rahatlıkla geçeceğimizi düşünüyoruz. 2018 yılında Türkiye genelinde yabancıya konut satışının toplam konut satışı içindeki payı yaklaşık

yüzde 3 iken bu oran 2019’un ilk 9 ayında yüzde 3,8’e yükseldi. Bu oranı arttırmak ve ülke ekonomisine döviz kazandırmak için sektör olarak canla başla mücadele ediyoruz.

Ar-Ge 250 Açıklandı: Zirvede Yine ASELSAN Var

Turkishtime tarafından hazırlanan “Ar-Ge 250, Türkiye’nin En Çok Ar-Ge harcaması yapan şirketleri” araştırmasına göre 2018 yılında en fazla Ar-Ge harcaması yapan şirket, 2.162.839.458 lira ile ASELSAN oldu.Ar-Ge 250 araştırmasının ilk 10’unda savunma ve havacılıktan 4, otomotivden 3, beyaz eşyadan 1, telekomdan 1, elektronikten 1 şirket bulunuyor. İlk 10’daki savunma ağırlığına karşı ilk 50’de otomotiv sektörünün liderliği dikkat çekiyor. İlk 50’de yer alan otomotiv ve otomotiv yan sanayii şirketlerinin sayısı 11’e ulaşıyor.

Ekonomi ve iş dünyası portalı Turkishtime tarafından hazırlanan ve 2013 yılından bu yana Türkiye’de inovasyon ve Ar-Ge’nin nabzını tutan Ar-Ge 250 araştırmasının kapsamı bu yıl genişledi. Daha önce Türkiye ihracat sıralamasındaki “İlk 1000 İhracatçı Firma” araştırması kapsamında toplanan veriler ile halka açık şirketlerin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdikleri bilançolar temel alınarak oluşturulan liste, bu yıl Türkiye ihracat sıralamasındaki ilk 500 firma tarafından verilen bilgiler ve Borsa İstanbul şirketlerinin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptıkları açıklamalar ile T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onaylı Ar-Ge merkezine sahip firmaların Ar-Ge 250 araştırması kapsamında yaptıkları bildirimlerden yola çıkılarak hazırlandı.

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ar-Ge 250 araştırmasının zirvesinde savunma sanayinin gururu, kamu kuruluşu ASELSAN var. Aselsan’ın Ar-Ge harcamaları bu yıl 2 milyar 162 milyon liraya ulaştı.Bu rakam geçen yıl 1 milyar 674 milyon TL’ydi. ASELSAN, toplam cirosunun dörtte birini (Yüzde 24) Ar-Ge’ye ayırıyor. ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün’ün verdiği bilgiye göre şirket 2018 yılında 65 milyon doları öz kaynaklı, 410 milyon doları dış kaynaklı olmak üzere toplamda 475 milyon dolarlık Ar-Ge harcaması gerçekleştirdi. ASELSAN sözleşmeli projeler dışında her yıl cirosunun yüzde 7’sini yenilikçi araştırmalar ile mevcut sistemleri daha ileriye taşımaya ve yeni teknolojileri bu sistemlere dahil etmeye yönelik “Öz kaynaklı Ar-Ge projeleri” için ayırıyor.

Ar-Ge 250’nin ikinci sırası da değişmedi: Havacılık sektörünün milli devi, Tusaş. Tusaş 2018 yılında 1 miyar 575 milyon liralık Ar-Ge harcaması yaptı. Şirketin Ar-Ge harcamaları geçen yıl ilk kez 1 milyar TL’yi geçmişti. Tusaş da, Aselsan gibi cirosunun yaklaşık dörtte birini (Yüzde 26) Ar-Ge’ye ayırıyor.

Ar-Ge 250 araştırmasında geçen yılın üçüncüsü Ford, bu yıl da Ar-Ge 250’de yerini korudu. Şirket 2018’de 666 milyon TL Ar-Ge harcaması yaptı. Ford Otomotiv, bilindiği gibi Türkiye’nin en çok ihracat yapan şirketleri listesinin de zirvesinde yer alıyor. Ar-Ge olmadan dünyanın dört bir yanına ihracat yapmak kolay değil. Ford Otosan bu başarıya “açık inovasyon” stratejisiyle ulaştı.

LOKOMOTİF SAVUNMA VE OTOMOTİV

Dünyada Ar-Ge’nin lokomotifliği bilişim ve ilaç şirketleri üstlenirken Türkiye’de Ar-Ge 250 listesinin zirvesine savunma ve otomotiv şirketleri damga vuruyor. İlk 10’daki savunma ağırlığına karşı ilk 50’de otomotiv sektörünün ağırlığı dikkat çekiyor. İlk 50’de yer alan otomotiv ve otomotiv yan sanayii şirketlerinin sayısı 11’e ulaşıyor. İlk 50’de, savunma ve havacılık sektöründen ise 8 şirket yer alıyor. Ar-Ge 250 listesinin ilk 50’si arasında sadece 4 ilaç şirketi (Abdi İbrahim, Deva Holding, Sanofi, Nobel İlaç), ve telekom ağırlıklı Turkcell ve Türk Telekom’u da katarsak 4 bilişim şirketi yer buluyor.

CİRODAN ASLAN PAYINI AR-GE’YE AYIRANLAR…

Bununla birlikte Ar-Ge harcamalarının cirodan aldığı paya göre bakıldığında ise bilişim şirketlerinin önde olduğu görülüyor. FBT Finansal Bilgi Teknolojileri, Compello Bilgi Teknolojisi, 4Maps Bilgi Teknolojileri, Vispera Bilgi Teknolojileri gibi görece küçük şirketler, cirolarının yaklaşık yüzde 70 gibi çok büyük kısımlarını Ar-Ge’ye ayırıyorlar. Yazılımın yerli devi Logo da cirosunun yüzde 45 gibi çok büyük kısmını Ar-Ge’ye ayırıyor.

Yem şirketi Balıkesir Yem cirosunun tamamını, ilaç sektöründen Era Pharma Solutions ise yüzde 90’ından fazlasını Ar-Ge’ye ayırıyor.

Cirodan Ar-Ge’ye aslan payı ayıran bir başka sektör, tahmin edileceği gibi savunma ve havacılık. Toplam Ar-Ge harcamasına göre listenin birincisi ASELSAN, 2018 yılında toplam gelirlerinin yüzde 24’ünü, ikincisi Tusaş yüzde 26’sını, dördüncüsü Roketsan yüzde 25’ini Ar-Ge’ye harcadılar.

ARAŞTIRMANIN YENİLİĞİ: KADIN AR-GE UZMANLARI

Ar-Ge 250 araştırmasının bu yılki yeniliklerinden biri, Ar-Ge’de görev yapan kadın uzman sayılarıyla ilgili bilgiye de yer vermesi. Ar-Ge merkezinde çalışan kadın personel sayısında Türkiye’nin lideri Ar-Ge 250’nin şampiyonu ASELSAN. ASELSAN’ın Ar-Ge merkezinde 849 kadın personel görev yapıyor. ASELSAN’ı 458 kadın Ar-Ge uzmanıyla Ar-Ge 250’nin ikincisi TUSAŞ takip ediyor. Üçüncü sırada ise ana listenin üçüncüsü Turkcell var. Turkcell’in Ar-Ge merkezinde 364 kadın personel görev yapıyor. Bilişim sektörü şirketlerinin kadın Ar-Ge uzmanları sayısında öne çıktığı görülüyor. Nitekim Logo Yazılım da 167 kadın uzmanla bu listede 10. sırada yer alıyor.

AR-GE ORDULARI

ASELSAN’ın Ar-Ge’de görev yapan 3 bin 695 lisans ve lisans üstü uzmanla, tıpkı harcamalarda olduğu gibi uzman insan kaynağında da zirvede yer aldığı görülüyor. ASELSAN’ın dikkat çekici bir özelliği, kendisinden sonra gelen ikinci şirketin yaklaşık iki katı lisans ve lisans üstü personele yer vermesi.

ASELSAN’ı lisans ve lisans üstü uzman sıralamasında Ar-Ge 250 listesinin ikinci sırasındaki TUSAŞ 2 bin 88 uzmanla, üçüncü sırasındaki Ford bin 297 mühendisle takip ediyorlar.

Lisans ve lisans üstü personel sayısında dikkat çeken bir başka şirket, bin 27 uzmanıyla bu kategoride dördüncü sırada yer alan Turkcell.

AR-GE’NİN MEYVESİ PATENT

Ar-Ge’nin meyvesi patent ve faydalı ürünlerdir. Ar-Ge merkezinde alınan patent sayısına göre Türkiye’nin lideri Vestel. Vestel Ar-Ge merkezinde sürdürdüğü çalışmalar sonucunda 437 patent tescil ettirmiş. Turkcell 378 patentle onu izliyor. Üçüncü sırada ise 281 patentle sürpriz bir şirket, otomotiv yan sanayinin köklü firması TIRSAN yer alıyor. Zorlu Holding’in bir başka şirketi Vestel Elektronik de 125 patentle ilk 10’da yer alıyor.

“KATMA DEĞER YOLCULUĞUNUN HARİTASI”

Turkishtime Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Özkan, Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamasının tek yolunun katma değerin artırılmasından geçtiğini belirterek, bu hedefe giden yolda Ar-Ge’nin kilit öneme sahip olduğunu vurguladı. Ar-Ge harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya olan payının geçtiğimiz yıllarda ilk kez yüzde 1’i geçtiğini hatırlatan Özkan, “Ancak bu oran yeterli değildir. Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için Ar-Ge harcamalarının payının ilk aşamada yüzde 3’e yükseltilmesi şarttır” dedi. Özkan, Turkishtime tarafından hazırlanan araştırmanın geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ar-Ge’deki trendleri ortaya koyduğunu belirterek, “Ar-Ge 250 araştırması sayesinde Türkiye’nin katma değer yolculuğunun hangi noktasında olduğunu görebiliyoruz” diye konuştu.

Listeyi ve veri kırılımlarını incelemek için tıklayınız.

EN ÇOK AR-GE HARCAMASI YAPAN 10 FİRMA Ar-Ge harcama tutarı (2018, TL)
ASELSAN ELEKTRONİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 2.162.839.458,00
TUSAŞ – TÜRK HAVACILIK VE UZAY SANAYİİ A.Ş 1.575.962.278,43
FORD OTOMOTİV SAN. A.Ş. 666.587.048,67
ROKETSAN ROKET SANAYİ VE TİC. A.Ş. 512.109.199,00
TURKCELL TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME A.Ş. 397.236.556,35
VESTEL ELEKTRONİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 334.672.722,33
OTOKAR OTOMOTİV VE SAVUNMA SANAYİ A.Ş 328.546.000,00
ARÇELİK A. Ş. 308.921.540,40
HAVELSAN – HAVA ELEKTRONİK SANAYİ VE TİC. A.Ş. 302.391.497,96
TOFAŞ TÜRK OTOMOBİL FABRİKASI A.Ş. 268.872.000,00

İş kazasında yaralanan ancak meslekteki kazanma gücünde kayıp olmayan işçi manevi tazminat alabilir mi?

“İş Kazasında Yaralanan İşçinin Manevi Tazminat Hakkı”

Manevi tazminat, zarar görenin kişilik haklarında iradesi dışında meydana gelen manevi zararların giderilmesinin tazmin ve telefi edilmesidir. İş kazası veya meslek hastalığı sonucunda işçi bedensel veya ruhsal bir zarara uğrarsa maddi tazminat yanında şartları varsa manevi tazminat da talep edebilir. (Haluk Hadi SÜMER, İş Hukuku Uygulamaları, s.404; Sarper SÜZEK, İş Hukuku s.471; Kenan TUNÇOMAĞ/Tankut CENTEL, İş Hukukunun Esasları, s.135). Aynı şekilde işçinin ölümü veya belirli şartların varlığı durumunda, ölenin yakınları da bu tazminatı talep edebilir. Manevi tazminatı talep hakkı Türk Borçlar Kanunu m.56’da düzenlenmiştir. Buna göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi halinde, olayın özelliklerini göz önüne tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir (SÜMER, s.408).

Yargıtay’ın bir içtihadı birleştirme kararına göre, manevi tazminata hükmedilebilmesi için zarar ile eylem arasında illiyet bağı, eylemin hukuka aykırı olması ve işçinin cismani zarara uğraması koşullarının varlığı aranmaktadır (YİBK, 22.6.1966, 7/7 R.G. 28.7.1966).

Manevi tazminat ile iş kazasına maruz kalan işçinin çektiği bedensel ve ruhsal acı, elem ve ızdırap ödenecek tazminatla az da olsa giderilmeye çalışılır. Ancak hemen ifade etmek gerekirse, işçinin çektiği acı, elem ve ızdırap, maddi zararda olduğu gibi manevi zararın karşılığı olamaz. Manevi tazminat manevi yönden sarsılan işçinin az da olsa acısını dindirmek ve manevi açıdan onu tatmin etmeyi amaçlar.

Bununla birlikte, iş kazası sonucunda yaralanan işçi bakımından manevi tazminata karar verilmesi bakımından, işçinin mutlaka meslekteki kazanma gücünde bir kaybın doğmuş olması gerekmez. İşçinin cismani zarara uğraması, acı ve ızdırap çekmesi manevi tazminat verilmesi için yeterlidir (Y9HD.16.3.1989,12884/2409).

 

Lojistik Sektörünün Gelişimi İçin STANDARDİZASYON!

Sektörlerin gelişimi açısından uygulanması gerekli mevzuatlar, kurallar ve normlar ülkemizde bir çok sektörde olduğu gibi lojistik sektöründe de ya uygulanmıyor ya da eksik uygulanıyor.

Bunlar kısaca;

  • Mevzuat uygulamaları
  • İSG gereklikleri
  • Mali ve finansal konular
  • İnsan kaynakları uygulamaları
  • Şirketlerin yönetimsel gereklileri

Gibi maddeleri sayabiliriz.

Bu maddeleri tam olarak uygulamayan lojistik şirketleri, sektörde bazı haksız rekabetlere ve Türk lojistik şirketinin gelişimine engel teşkil edebiliyor. Bunun içindir ki, Türk lojistik sektörünün gelişimi açısından her alanda; taşımacılık, depolama ve diğer süreçlerde  standardizasyon artık önemli bir hale gelmiştir.

Çoğu kurumsallıktan uzak sektör şirketleri farklı kural dışı uygulama ile piyasada iş yapmaya çalışıyor. Bu durum kurumsallığa değer verem ve işini gerçekten uluslararası normlara göre yapmak isteyen lojistik şirketlerine zarar veriyor.

Lojistik sektöründe standartlaşma / kurumsallaşma neden sağlanamıyor ?

Dış Ticarette Sahte Belgeler ve Bankalar

Uluslararası ticarette, ihracatçılar vesaik mukabili  (CAD – Cash Against Documents) olarak satış yaptıklarında, malların yurt dışına sevk edilmesini müteakip, sevk dökümanları olan;

  • Deniz konşimentosu
  • Ticari Fatura
  • CIF yüklemelerde sigorta belgesi / sertifikası
  • Gözetim kontrol / kalite / ağırlık sertifikası
  • Paketleme listesi
  • Spesifikasyon belgesi vs

gibi evrakları hazırlayıp, yurt dışındaki ithalatçıya sunulmak üzere, Türkiye’de (veya başka ülkede) kendi bankasına evrakları sunarak, ithalatçının bankasına gönderilmesini sağlamaktadır. İthalatçının bankası da kendisine tahsil için gönderilen vesaiki, ithalatçıya fatura bedelinin tahsilini müteakip evrakları teslim eder, tahsil edilen parayı da en seri şekilde ihracatçıya ödenmek üzere ihracatçının bankasına gönderir.

Tahsiller için yeknesak kaide ve kurallar (URC 522 Uniforms Rules for Collections) Madde 13 şöyle bir ifadeye yer vermektedir;

Madde 13 Belgelerin Geçerliliğine İlişkin Sorumluluk Alınmaması

Bankalar belgelerin biçimi, yerliliği, doğruluğu gerçek/sahte olup olmadıkları veya yasal sonuçları veya belgelerde yer alan veya sonradan eklenen genel ve/veya özel şartlar dolayısıyla hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üslenmedikleri gibi belgelerin temsil ettiği malların mevcut olup olmadığı veya değeri, tanımı, miktarı, ağırlığı, kalitesi, durumu, ambalajı, teslimatı veya malları gönderenlerin, taşımacıların, navlun komisyoncularının, malları sigorta edenlerin, alıcıların veya diğer herhangi bir kişinin iyi niyetle veya eylemlerine ve /veya ihtimallerine, mali durumlarına, icraatına veya ticari itibarına ilişkin olarak hiçbir sorumluluk veya yükümlülük üstlenmezler. “

Bu maddenin ithalatçıyı ne kadar koruduğu tartışılır. İhracatçı sahte belge de gönderse, aracı bankalar bu belgenin gerçek olup olmadığını araştırmayacak ve sahte belgeleri faturada yazılı tutar karşılığında ithalatçıya teslim edecek, ithalatçının bankası tahsil ettiği parayı ihracatçının lehine olmak üzere bankasına transfer edecek. İthalatçı ise sonradan anlayacağı sahte belgeler ile sözde ithal mallarını çekmeye çalışacak. Örneğin sahte deniz konşimentosu tanzim edilmiş olsun, ithalatçı iyi niyet çerçevesinde bankaya bedeli ödeyecek ve aralarında sahte konşimento olan vesaik alacak ve sonradan farkına varacak ki ortada mal yok ve deniz konşimentosu sahte. Vesaik mukabil için verdiğim bu örneği akreditifli işlemler için de vermem mümkündür.

Burada sormak istediğim; sahte belgelerle tahsiline aracılık eden bankaların da bu sahtecilikte sorumluluğu olmalı mıdır? Size göre ICC – International Chamber and Commerce’niin hazırlamış olduğu URC 522 Sayılı Broşürün 13. maddesinin yeniden gözden geçirilip revizyona tabi tutulması gerekli midir? Mevcut kurallar ihracatçıyı koruyup, ithalatçıyı aynı oranda korumamaktadır.

Fikirleriniz nedir bu konuda?