Hizmet Aracı Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Km. Sınırı Konulması?

Hizmet Aracı Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Km. Sınırı Konulması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Hizmet Aracı Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Km. Sınırı Konulması?

Hizmet Aracı Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Km. Sınırı Konulması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Teknik Şartname’nin “Diğer Hususlar” başlıklı 4.4’üncü maddesinde “Araçlar teslim tarihinde 0-3 yaş arasında olacak olup; (1,2,3,4,5,10 Grup araçlar (0 km ile maksimum 30,000 km), (6,7,8,9 Grup araçlar (0 km ile 40.000 km) olacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesi gereği idareler yapacakları ihalelerde saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini sağlamakla sorumlu olduğu, Teknik Şartname’nin ilgili düzenlemesinin ihaleye katılımı daraltıcı nitelikte olduğu ve kamu zararı oluşturabileceği bu itibarla ihalenin iptal edilerek, daha saydam, rekabet ortamının oluştuğu şeffaf bir ihaleye çıkılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Konu İle İlgili Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Başvuruya konu ihalenin ….. İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “Sürücüsüz ve Yakıtsız Hizmet Aracı Kiralanması” işi olduğu, birim fiyat teklif alınmak suretiyle gerçekleştirilen ihalede 35 adet ihale dokümanının indirildiği ve ihaleye 14 isteklinin katıldığı; 130 adet binek tip araç, 16 adet arazi tipi araç, 17 adet BB-N1 kapalı kasa kamyonet, 9 adet BB-NI çift kabin çiftteker kamyon ve 8 adet motosiklet olmak üzere toplam 180 adet aracın sürücüsüz ve yakıt hariç olarak 24 ay süresince kiralanacağı,

Teknik Şartname’nin yukarıda aktarılan 4.4.1’inci maddesinde yer alan düzenleme incelendiğinde, kiralanacak tüm araçların teslim tarihinde “Araçlar teslim tarihinde 0-3 yaş arasında olacak olup; (1,2,3,4,5,10 Grup araçlar (0 km ile maksimum 30,000 km), (6,7,8,9 Grup araçlar (0 km ile 40.000 km) olacaktır.” olması, buna göre idare tarafından binek araçlar, arazi araçları, kapalı kasa kamyonetler ve motorsikletler için 0-3 yaş ve 0-30.000 km aralığında olma koşulunun, 6,7,8,9 grupta yer alan kamyonetler için 0-3 yaş ve 0-40.000 km aralığında olma koşulunun arandığı anlaşılmıştır.

Aktarılan mevzuat çerçevesinde, teknik şartnamelerde belirlenecek teknik kriterlerin, verimliliği ve fonksiyonelliği sağlamaya yönelik olması, rekabeti engelleyici hususlar içermemesi ve bütün istekliler için fırsat eşitliği sağlamasının zorunlu olduğu, bu bağlamda teknik kriterlerin idarenin ihtiyaçları doğrultusunda belirleneceğinin aşikâr olduğu ve idarelerin gereksinimlerini 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 5’inci maddesinde yer alan temel ilkeler doğrultusunda belirlemekle yükümlü olduğu, işin yürütülmesi sırasında kullanılacak araçların ve özelliklerinin, işin niteliği gözetilmek suretiyle belirlenmesi bakımından yetki ve sorumluluğun idarede olduğu, bu doğrultuda idarenin ihale konusu hizmet ile ilgili tecrübelerinden de faydalanarak ihale konusu hizmetin niteliğine ve ihale konusu hizmet işi kapsamında kullanılacak olan araçların özelliklerine ilişkin düzenleme yapabileceği açıktır.

İhale dokümanı düzenlemeleri ile araçlar için istenilen şartların belirlenmesinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 5’inci maddesinde yer alan temel ilkelere uyulması noktasında idarenin yükümlülüklerinin bulunduğu ve ihtiyacı olan hususların tespiti noktasında da belli bir serbestiye sahip olduğu, ancak yapılacak düzenlemelerin ihaleye katılımı daraltmamasının esas olduğu anlaşılmaktadır.

Bu çerçevede, şikâyete konu ihalede tüm araçlar için getirilen 0-3 yaş aralığında olma koşulu ile birlikte maksimum 1,2,3,4,5,10 Grup araçlar için 30,000 km, 6,7,8,9 Grup araçlar için 40.000 km sınırının araçların niteliği, kullanım koşulları ve amacı dikkate alındığında düşük olduğu, söz konusu kilometre sınırının idarenin kendisine tanınan takdir yetkisi kapsamında değerlendirilebilmesinin mümkün olmadığı ve bu sınırlama ile ihalede rekabet ilkesinin ihlal edileceği değerlendirilmektedir. Nitekim idarece ihale dokümanında yer alan kilometre sınırına ilişkin şikâyete cevabında, “…araçların piyasada bulunabilecek kriterde olması, söz konusu araçlar ile gerçekleştirilecek işin kapsamı ve gereklilikleri dikkate alınarak ihale konusu işte çalıştırılacak araçlara ilişkin model yılı ve teknik kriter belirlenmesinin, işin bitiş tarihi de göz önüne alındığında, idarenin hizmetin gereğine, süresine ve niteliğine göre ihale konusu hizmet işi kapsamında kullanılacak olan araçların özelliklerine ilişkin düzenleme yapabileceği” ifade edilmiş ise de en fazla 30,000 km ve 40.000 km sınırı belirlenmesinin sebebinin, makul ve geçerli bir gerekçe ile ortaya konulmadığı, mevcut koşulun ihalede daha az kullanılmış bir aracın kiralanmasını/satın alınmasını gerekli kılacağı ve bunun da teklif maliyetlerinin yükselmesine sebep olacağı, bu koşulun araca ilişkin belirlenen 3 yaş koşulunu da anlamsız kılacağı, idarece yapılan düzenlemenin bu şartlar altında objektif bir kriter olarak değerlendirilemeyeceği, rekabet ilkesi açısından uygun olmadığı ve ihaleye katılımı kısıtlayıcı nitelikte olduğu anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Hizmet Aracı Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Km. Sınırı Konulması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Marka ve Yeni Bir Stil Yaratmak: Coco Chanel

Marka Ve Yeni Bir Stil Yaratmak Coco Chanel
Marka ve Yeni Bir Stil Yaratmak: Coco Chanel

Marka ve Yeni Bir Stil Yaratmak: Coco Chanel
Selin ERDAL

Tek bir kıyafete yönelik herhangi bir sezon ya da başka bir kıyafetin moda olması söz konusu değildi. Moda denilen şey kontes ya da prenses için tasarlanan kıyafetlere göre yaratılırdı. Bireyselcilik hüküm sürüyordu. Chanel; halkı daha geniş bir algıya teşvik eden ve her zevke hitap eden bir standart geliştiren, zayıf ekonomik nedenlerden ötürü terzilik sanatını demokratikleştiren ilk kişiydi. – Maria Pavlona*

Marka Ve Yeni Bir Stil Yaratmak Coco Chanel
Marka ve Yeni Bir Stil Yaratmak: Coco Chanel

Gabrielle “Coco” Chanel, stil anlayışı ve moda dünyasına yaptığı katkılarıyla yalnızca moda trendleri yaratmakla kalmayıp kadınların vazgeçemeyeceği bir stil oluşturmuş ve “moda geçer, stil kalır” anlayışıyla kalıcılığını korumuştur. Yetimhanede büyüyen ve aile kavramından uzak bir çocukluk geçiren Chanel, hayatın onu karşı karşıya bıraktığı zorlukları aşarak kendi yolunu çizmişti. Güçlü ve bağımsız bir figür olarak, kadın modasında devrim niteliğinde radikal değişimler yapmış ve özgürlükçü bir anlayışı benimsemişti.

Chanel’in moda anlayışı, dönemin klasik kadın giyimine karşı çıkmış ve kadın bedenine hareket özgürlüğü sağlayan tasarımlar geliştirmeye yönelikti. Korselerin terk edilmesi, erkek kıyafetlerinden ilham alınan pantolonların kadın modasına kazandırılması ve siyah kıyafetlerin yas simgesi olmaktan çıkarması Chanel’in modaya dair yaptığı önemli katkılardır.

Yeni bir formül: Chanel No.5

Coco Chanel, 1921’de, sosyeteye hüküm süren tek ve ağır çiçek kokusuna karşın Chanel No.5’i piyasaya sürdü. 5 rakamı onun için özeldi; her koleksiyonunu ayın 5’inde sergilerdi, parfümünün ismine de bu yüzden bu şanslı rakamını verdi. Chanel No.5 in yeni formülü ylangylang, sandal ağacı, yasemin, portakal çiçeği, mayıs gülü ve çiçek suyundan oluşturulmuştu.

Chanel Parfüm No 5Yükseldikçe daha avangard bir çevreye sahip olan Chanel, artık eskisinden de meşhurdu, sadece şapka tasarımı yapan bir terzi değildi o; bir dönemin modasına karşı gelen tasarımları ve ona bir servet kazandıracak bir parfümü vardı artık. Ayrıca bu parfüme de gösterişten uzak, kendi tarzını yansıtacak şekilde zarif, sade ve zamansız bir tasarım seçti. Chanel No.5 hala kadınların favori kokularından biri olmaya devam ediyor.

İlk başta yalnızca seçkin kişilere tanıtılacak olan bu parfümden 100 adet üretildi fakat Chanel çok yoğun bir taleple karşı karşıyaydı. Bu yüksek ilgi üzerine, parfümünü sadece kendi butiklerinde satmakla kalmayıp daha geniş kitlelere ulaştırmak istedi – Fransız mağaza zinciri Galeries Lafayette’in kurucusu Theophile Bader ile anlaştı. Daha sonra üretimi, pazarlaması ve dağıtımı için Wertheimer kardeşlerle de bir anlaşma yaptı. En başta Parfums Chanel ismini lisanslayarak satışlardan sadece karın %10’unu alabiliyordu ve bu durumdan hiç memnun değildi. 20 yıla aşkın süre uğraşarak aşama aşama Parfums Chanel’in bütün kontrolünü eline aldı. Parfüm satan ilk moda tasarımcısı değildi ama böyle hatırlanan ilk moda tasarımcısı oldu.

Chanel imzalı bir Ford

Chanel’e göre siyah, asil ve zarif bir renkti – siyah giyen bir kadının bütün dikkatleri üzerine çekebileceğini iddia ediyordu. 1926’da ikonik “küçük siyah elbise”yi tasarladı. Kadınlar ilk kez yasta olmamalarına rağmen siyah giymeye cesaret ettiler; hem sade bir şekilde günlük hayatta hem şık mücevher ve aksesuarlarla davetlerde giyebileceklerdi. Amerikan Vogue dergisi, bu tasarımı duyurdu: “İşte Chanel imzalı bir Ford.” Hollywood’un da küçük siyah elbisenin popülerleşmesinde etkisi oldu; film yapımcılarının renklendirme sürecinde sorun yaşaması nedeniyle bu siyah elbiseyi sıklıkla tercih etmeye başladılar. Chanel’in moda dünyasına kazandırdığı bu ürün, farklı markalar ve tasarımcılar ile gelişerek bugüne kadar ulaştı. Günümüzde her kadının “kurtarıcı” olarak gördüğü siyah elbiseler sıklıkla tercih edilerek zamansız modada yer almaya devam ediyor.

Aksesuarın Ötesinde Siyah Çanta: Flap Bag

Chanel Siyah çantaChanel özgün tasarımıyla çanta kullanımını sıra dışı hale getirdi. Geçmişteki boyutundan ve kullanım tercihlerinden farklı olarak kuzu derisi malzemesi ve altın detayları ile omuza takılan bir çanta üretti. Bu çanta kadınların vazgeçilmezi haline geldi. Zaman içerisinde tüm renkler ve malzemelerle her yaştan kadının olmazsa olmazı oldu.

Türk ordusunun Chanel imzalı üniformaları

Her zaman şıklığı, kıyafete verdiği önem ve modernliğiyle Türk toplumuna rol model olan cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de dikkatini çekmişti Chanel. 1930’lu yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin general üniformalarını Coco Chanel’e tasarlattı. Türk ordusu, 1980’lere dek Chanel imzalı üniformalar giydi. Chanel, subay üniformalarının ardından tüm üst düzey merasim giysilerini de tasarladı. Atatürk’ün 1930 yılında Coco Chanel’e verdiği sipariş belgeleri, bugün Fransız Ulusal Kütüphanesi’nde muhafaza ediliyor.

Coco Chanel, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla son defilesini yaptı ve sonra tüm modaevi ile butiklerini kapattı. 15 sene sonra, 70 yaşını geride bırakırken, moda dünyasına dönmeye karar verdi – maddi açıdan çok rahat bir hayat sürse de ona enerji veren parası değil, çalışma tutkusuydu. Bu esnada pazarın hakimi Christian Dior’du, “Yeni Görünüm” adını verdiği koleksiyonuyla eski modayı yeniden gözler önüne sererek başarı kazandı. Moda, eskiye dönüyordu; kadınları hapseden korseler geri gelmişti ve Chanel’e göre bu hiç modern dünyaya uyacak bir akım değildi. Bir karar alarak Dior’u durdurmak istedi, 71 yaşında tekrar hırsla çalışmaya başladı. Chanel’in geri dönüşü hakkında Life dergisi ondan “Şimdiden her şeye ilham vermeye başladı bile. Onunkisi bir devrim.” şeklinde söz etti.

Bu süreçte ikonik Chanel ceketi doğdu ve grogren kurdeleler, Chanel amblemli düğmeler göz alıcı hale geldi, aslan motifine yer vermeye başladı. Astrolojiye büyük ilgi duyması ve Aslan burcu olması sebebiyle bu motifi kendisiyle özdeşleştirdi; ayrıca en sevdiği çiçek olan kamelya ile favori mücevheri olan inciye tasarımlarında çokça yer verdi.

“Zarafetin son dokunuşu” olarak tanımladığı ayakkabılarını 1957 yılında üretmeye başladı. Tasarladığı bu ayakkabıların burnu siyah, deri, bej renkli ve arkası açıktı. Meşhur ayakkabılarının tasarımında golf oynayan erkek arkadaşlarının giydiği çift renkli ayakkabılardan ve İngiliz geleneğinden ilham almıştı.

Savaş sonrası dönemde birçok şey gibi moda da elbette değişime direnemedi. Genç nüfus arttı, istekler değişmeye başladı fakat Coco buna da ayak uydurmayı başardı ve sokak modasını ilk uyarlayan stilistlerden biri oldu. Tasarımlarını oluştururken iş kıyafetleri, spor giysiler ve geleneksel erkek stilinden ilham almaya da devam etti: erkek kıyafetlerinin rahatlığını kadın bedeninde şıklığa dönüştürdü. Onun belirli bir stili vardı ve çağdaş döneme de yine kendi tarzıyla damga vuracaktı. Kıyafetlerinin her yaştan kişiye hitap etmesine ve zamansız olmasına özen gösterdi. Doğal olarak, döneminin en çok taklit edilen modacılarından biri haline geldi ama o, buna hiç aldırış etmedi.

Coco Chanel, kadınları özgürleştirmeye modadan başladı. Azmi ve çalışmaya olan tutkusuyla birçok kadının hayatına dokunabildi. Her zaman modernitenin savunucusu oldu, rahatlığı ve şıklığı modada birleştirmeyi başardı: Eski kalıpları yıktı. Öngörüsü ile zamansız modanın sahibi oldu. Chanel, moda dünyasında etkisini sürdüren bir miras bıraktı. Daima dünyanın “En Değerli 100 Marka” listelerinde yer alan Chanel, günümüz lüks modasının en önemli temsilcilerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Chanel’in moda anlayışı ve sektördeki duruşu yalnızca estetik bir değişim değil, aynı zamanda kadınların toplumdaki yerini dönüştüren bir hareket olarak değerlendirilmelidir.

Koşullar ne olursa olsun hedefinden vazgeçmeden emek veren herkese,

kadınlara…

*Güngör, Z.T (2022), Coco Chanel Moda Geçer Stil Kalır, Destek Yayınları, İstanbul.

Operasyonel Araç Kiralama Şirketlerin Sürdürülebilirlik Hedefleri için Kritik Öneme Sahip!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Operasyonel Araç Kiralama şirketlerin Sürdürülebilirlik Hedefleri Için Kritik öneme Sahip!

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2024’te 95.8 Milyar TL’lik Yatırımla 69 Bin 700 Adet Aracı Filosuna Kattı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Operasyonel Araç Kiralama şirketlerin Sürdürülebilirlik Hedefleri Için Kritik öneme Sahip!Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), 2024 yılına ilişkin sektör verilerini açıkladı. Bu kapsamda; operasyonel araç kiralama sektörü 2024’te 95,8 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 69 bin 700 aracı filosuna kattı. Operasyonel araç kiralama sektöründe sedan gövde tipi yüzde 46,6 ile hala tercihlerde ilk sıradaki yerini korurken SUV karoser tipi yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı.  Rapora göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi.

Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunu söyleyen TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz” dedi.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2024 yılı sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2024 yılında 95 milyar 800 milyon TL’lik yatırımla 69 bin 700 adet yeni aracı filosuna kattı. 2024 yılı sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 280,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,9 azalarak 251 bin 800 adede geriledi. Operasyonel kiralama sektörü 2024 yılında da ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya devam etti. Sektörün 2024’te ödediği vergi tutarı toplamda 50 milyar TL’yi buldu.

Kiralanan Araçların Yüzde 9,6’sı Hibrit ya da Elektrikli!

Rapora göre, Renault yüzde 18,2 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 16,7’le Fiat, yüzde 9,7 ile Toyota, yüzde 9,2 ile Volkswagen ve yüzde 8,9’la Ford takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 47,2’si kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,1 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılı sonunda yüzde 7,4’e yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi.

Kiralamada da İlk Tercih Hala Sedan!

TOKKDER raporunda yer alan dikkat çekici verilerden bir diğeri ise, operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 46,6 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 24,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı. SUV gövde tipindeki araçlarda 2023 yılı sonuna göre yüzde 23’lük bir artış dikkat çekti. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 81,7’sini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 18,3 olarak gerçekleşti.

Operasyonel Araç Kiralama, İşletmelere Birçok Faydayı Bir Arada Sunuyor

Kağan Yaşa (2)2024 yılı sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Etkileri sürmekte olan ülke ekonomimizdeki bozulma, ticari hayatı maalesef olumsuz yönde etkiledi. Elbette operasyonel kiralama sektörü de tüm sektörlerde olduğu üzere bu olumsuzluktan nasibini aldı. Özellikle, artan kredi faizleri, düşen büyüme hızı ancak buna rağmen yükselen enflasyon, şirketleri zorunlu olarak tasarruf etmeye yönlendirdi. Bu gelişmeler karşısında operasyonel kiralama sektörü bir miktar küçüldü. 2018 yılı sonunda 328 bin adetlik filo büyüklüğüne sahip olan sektörümüz, 2024 yılı sonunda 252 bine düştü. Sektörümüz ne kadar az operasyonel riske maruz kalırsa büyümesi de o kadar sürdürülebilir olacaktır. 30 Kasım 2024 tarihli ve 32738 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile, araç kiralama işletmelerine, kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurarak, araçlara ait konum bilgisine ilişkin kayıtları üç yıl saklama zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda ayrıca “genel kolluk kuvvetleri tarafından tutulan verilerden şahısların devam eden aktif araç kiralamasının olup olmadığı bilgisi araç kiralama faaliyeti yürüten gerçek ve tüzel kişilere ait işletmelerle paylaşılır.” hükmü de yer almaktadır. Kanundaki “Kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurma zorunluluğu” hükmünün, kanun Resmi Gazete’de yayınlanmadan önce, kanundan çıkarılması konusunda TOKKDER olarak girişimde bulunmuştuk. Ancak bu talebimizin karşılık bulmadığı görülmektedir. Diğer taraftan aralık ayında kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlar için Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği kapsamında 31 Ocak 2025 tarihine kadar Taşıt Tanıma Birimi (“TTB”) başvurularının yapılması, 30 Nisan 2025 tarihine kadar ise montaj işlemlerinin tamamlanması zorunluluğu getirilmiştir. Sektörümüzü etkileyen dinamikler için uzun vadeli planlamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Ani ve sık yapılan bu tür değişiklikler, filosunda yüksek sayıda aracı olan şirketlerin ve araç kiralama firmalarının mali yapılarını ve işleyişlerini olumsuz etkileyebiliyor. TOKKDER görüş ve önerileri çerçevesinde yapılacak düzenlemelerin sektörümüzün hizmet standartlarını yukarı çekerek müşteri memnuniyetini daha da artıracağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Operasyonel Araç Kiralama şirketlerin Sürdürülebilirlik Hedefleri Için Kritik öneme Sahip!Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunun altını çizen Kağan Yaşa, şöyle devam etti: “İhtiyaç duyduğu aracı satın almak yerine kiralama yöntemiyle edinmeyi tercih eden işletmeler, bu paketin sunduğu tüm avantajlardan faydalanmanın yanı sıra öz mal bir araç sahibi olmanın risklerinden tamamen korunaklı hale geliyor. Araç satın almak, şirketler için yüksek yatırımı ve araç yönetiminde verimsizlik potansiyelini de beraberinde getiriyor. Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Sağlıklı analiz yapan her şirketin kiralamayı tercih etmesi lazım. Kiralama dünyada da büyüyor, bizde de büyümeye devam edecektir. Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz.”

–  –  –  –  –  –  –  –

Eğitim Kataloğu
Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

 

ŞİRKET EĞİTİM KATALOĞU

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli.
Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.  Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.
 Prof. Dr. Murat Erdal

Eğitim Filo Yönetimi Binek Araç Kiralama Satın Alma İdari İşler
Filo Yönetimi Eğitimi, Binek Araç Kiralama, Satın Alma ve İdari İşler

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri:
İçerikleri incelemek için tıklayınız. 

☐ Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve ISO 20400  Standardı Eğitimi (2 gün)
☐ Dış Ticarette Lojistik Sözleşme Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme ve Tedarikçi İlişkileri Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (2 gün)
☐ Filo Yönetimi Eğitimi: “Operasyon ve Planlama İlkeleri” (2 gün)
☐ Lojistik ve Depo Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Satış Mühendisleri için Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) 

-> İçerikler için Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Ecovadis Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Satın Alma Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri ve Yeşil Satınalma ISO 20400 Eğitimi

-> Eğitim teklifi almak için -> egitim@satinalmadergisi.com 


 

LOJİSTİK YÖNETİMİ MAKALELERİ

KAYNAK KİTAPLAR:

  • Erdal, M., Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi, 4. Baskı, Beta Yayınevi
  • Erdal, M., Saygılı, M., Lojistik İşletmelerinde Yönetim-Organizasyon ve Filo Yönetimi, UTİKAD Yayını, Mataş Matbaası, İstanbul.
  • Erdal, M. (Editör), Tasarımdan Süreç İyileştirmeye Tedarik Zinciri Yönetimi Başarı Hikayeleri, BETA Basım, İstanbul.
  • Erdal, M. (Editör), Konteyner Deniz ve Liman İşletmeciliği, 2. Baskı, BETA Basım, İstanbul.
  • Erdal, M., Ünal, A., Lojistik Merkez Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, İstanbul.
  • Erdal, M. Saygılı, M., Global Logistics, UTİKAD Yayını, İstanbul.
  • Erdal, M. ve Çancı, M., Lojistik Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, 4. Baskı, İstanbul.
  • Erdal, M. ve Çancı, M., Uluslararası Taşımacılık Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, 4. Baskı, İstanbul.
  • Trakya Lojistik Master Planı, Trakya Kalkınma Ajansı, 2012.
  • Erdal, M., Görçün, Ö., Saygılı M., Depo Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını.
  • Erdal, M., Güvenler A., Sandalcı, K., Uluslararası Demiryolu Eşya Taşımacılığı, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, İstanbul.
  • Erdal, M., Görçün Ö. F., Görçün Ö., Saygılı, M., Entegre Lojistik Yönetimi, BETA Basım.
  • Erdal, M., Teknoloji Yönetimi, 2. Baskı, Türkmen Kitabevi, İstanbul,
  • Erdal, M., Alkan, M., Lojistik ve Dış Ticaret Sözlüğü, UTİKAD Yayını, 2. Baskı, İstanbul.
  • Erdal, M., (Editör), Yurtiçi ve Uluslararası Karayolu Taşımacılığı, Eşya-Kargo-Yolcu, Mesleki Yeterlilik Sınavı Soru Bankası, Beta Basım Yayın, İstanbul.
  • Erdal, M., Küresel Lojistik, UTİKAD Yayını, Mataş Matbaası, İstanbul.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
VE YEŞİL SATINALMA MAKALELERİ

Ecovadis Sürdürülebilir Satınalma Puanımızı Nasıl Yükseltiriz? Sürdürülebilir Satınalma Gelişim Planı Nasıl Yürütülmeli?

Sunum Klasörünü indirebilirsiniz:

Sürdürülebilir Kalkınma Raporu ve Türkiye Analizi 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİMİ ve TESTLER

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satın Alma Eğitimi

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Ve Yeşil Satın Alma Eğitimi Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitimi

Blok Zinciri ile Tedarik Zincirinde Şeffaflık ve Sürdürülebilirlik

Blok Zinciri Ile Tedarik Zincirinde şeffaflık Ve Sürdürülebilirlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Blok Zinciri ile Tedarik Zincirinde Şeffaflık ve Sürdürülebilirlik

Olgar ATASEVEN

Blok Zinciri Ile Tedarik Zincirinde şeffaflık Ve Sürdürülebilirlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTedarik zinciri ve lojistik sektörü, dijital dönüşümün etkisiyle köklü bir değişim yaşıyor. Geçen haftaki yazımda Nesnelerin İnternetinden bahsetmiştim. Şimdi ise gelin, bu değişimin en önemli aktörlerinden biri de blok zinciri (blockchain) teknolojisinden konuşalım. Peki, blok zinciri tedarik zincirlerine nasıl daha şeffaf, güvenilir ve sürdürülebilir bir yapı kazandırabilir? Bu sorunun cevabını birlikte keşfedelim.

Blok Zinciri Nedir ve Tedarik Zincirinde Neden Önemli?

Blok zinciri, temelde değiştirilemez ve dağıtık bir dijital kayıt defteri olarak tanımlanabilir. Her bir blok, belirli bir işlemin kaydını tutar ve bir önceki blokla şifreleme (hashing) yöntemiyle bağlanır. Bu sayede veriler manipüle edilemez, şeffaf ve gerçek zamanlı olarak izlenebilir hale gelir. Geleneksel tedarik zinciri yönetiminde en büyük sorunlardan biri, veri güvenilirliği ve izlenebilirlik eksikliğidir. Örneğin, bir ürünün menşei, taşıma süreci veya depolama koşulları hakkında kesin bilgiye ulaşmak zordur. Blok zinciri ise tüm bu süreçleri şeffaf ve doğrulanabilir kılar. Blok Zincirinin tedarik zincirine sunduğu avantajlara başlıklar halinde göz atalım.

1. Tam İzlenebilirlik ve Şeffaflık

Bir ürünün hammaddeden nihai tüketiciye kadar olan yolculuğu, blok zinciri sayesinde anlık olarak takip edilebilir. Örneğin:

  • Gıda sektöründe, bir domatesin hangi çiftlikten toplandığı, hangi depoda bekletildiği ve hangi kamyonla taşındığı blok zincirinde kayıt altına alınır.
  • Lüks ürünlerde, sahte malların önüne geçmek için her bir ürünün dijital kimliği oluşturulabilir.

2. Akıllı Sözleşmeler (Smart Contracts) ile Otomasyon

Blok zinciri, akıllı sözleşmeler sayesinde süreçleri otomatikleştirir. Örneğin:

  • Bir konteyner belirlenen limana ulaştığında, gümrük işlemleri otomatik olarak başlatılabilir.
  • Taşıyıcı firma, teslimatı zamanında yapmazsa, sözleşme şartları gereği otomatik cezai yaptırım

Bu sayede aracı kurumlara olan bağımlılık azalır, işlem maliyetleri düşer ve süreçler hızlanır.

3. Sahteciliğin ve Kayıt Hilelerinin Önüne Geçme

Dünya Gümrük Örgütü’ne göre, global ticarette sahte ürünlerin payı 500 milyar doları aşmış durumda. Blok zinciri, her bir ürünün orijinalliğini doğrulayarak sahteciliği büyük ölçüde engelleyebilir. Örneğin:

  • İlaç sektöründe, blok zinciri ile ürünlerin seri numaraları ve üretim bilgileri kaydedilerek sahte ilaçların piyasaya girişi önlenebilir.
  • Otomotiv sektöründe, yedek parçaların orijinal olup olmadığı anında doğrulanabilir.

4. Sürdürülebilir ve Etik Tedarik Zinciri

Tüketiciler artık sadece ürünün kalitesine değil, nasıl üretildiğine de dikkat ediyor. Blok zinciri, etik tedarik zinciri yönetimini mümkün kılar:

  • Adil ticaret: Bir kahve çekirdeğinin hangi çiftçi tarafından yetiştirildiği ve adil ücret alıp almadığı kaydedilebilir.
  • Çevresel etki: Karbon ayak izi, su kullanımı gibi veriler blok zincirine işlenerek şirketlerin sürdürülebilirlik raporlaması kolaylaştırılabilir.

Blok Zincirinin Önündeki Zorluklar

Her şey çok güzel gözüküyor ama her teknolojide olduğu gibi, blok zincirinin de bazı sınırlılıkları var:

  1. Enerji Tüketimi: Özellikle Proof-of-Work (PoW) tabanlı sistemler yüksek enerji harcar. Ancak, Proof-of-Stake (PoS) gibi daha verimli modeller geliştiriliyor.
  2. Entegrasyon Maliyetleri: Mevcut sistemlere blok zinciri entegre etmek, özellikle KOBİ’ler için maliyetli olabilir.
  3. Regülasyon Eksikliği: Küresel ölçekte standart bir blok zinciri yönetmelikleri henüz tam olarak oturmadı.

Blok Zinciri Tedarik Zincirinin Geleceği mi?

Blok zinciri teknolojisi, tedarik zincirlerini yalnızca dijitalleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda daha adil, daha güvenilir ve insan odaklı bir sisteme dönüştürüyor. Artık tüketiciler, satın aldıkları ürünün arkasındaki hikâyeyi bilecek, şirketler operasyonel verimliliklerini artıracak, devletler ise vergi kayıplarının ve sahteciliğin önüne geçebilecek. Bir daha vurgulayacak olursam blok zinciri, tedarik zinciri yönetiminde devrim niteliğinde bir dönüşüm vaat ediyor. Şeffaflık, güvenlik, otomasyon ve sürdürülebilirlik açısından sunduğu avantajlar, bu teknolojinin önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacağını gösteriyor.

Ancak unutmamalıyız ki, bu teknoloji bir sihirli değnek değil. Başarılı bir dönüşüm için stratejik planlama, sektör iş birlikleri ve esnek regülasyonlar gerekiyor. Özellikle KOBİ’lerin bu sürece adaptasyonu için devlet destekli projeler ve eğitim programları büyük önem taşıyor.

Gelecek, verinin gücünü doğru kullanan, şeffaf ve sürdürülebilir tedarik zincirlerinin olacak. Blok zinciri, bu geleceği inşa etmemizde en güçlü araçlardan biri. Peki siz, bu dönüşümün neresinde yer alacaksınız? Siz de tedarik zincirinizde blok zinciri teknolojisini nasıl kullanabileceğinizi düşünüyor musunuz? Yorumlarınızı bekliyorum!

Blok Zinciri Ile Tedarik Zincirinde şeffaflık Ve Sürdürülebilirlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Olgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Dış Satınalmada Uluslararası Ödeme Yöntemlerine Hakimiyet Sizi Güçlü Kılar

Dış Satınalmada Uluslararası ödeme Yöntemlerine Hakimiyet Sizi Güçlü Kılar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem
Dış Satınalmada Uluslararası Ödeme Yöntemlerine Hakimiyet Sizi Güçlü Kılar
Turan AKIN
Dış Satınalmada Uluslararası ödeme Yöntemlerine Hakimiyet Sizi Güçlü Kılar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem“Bu ara Çin’e gerek ihracat gerek ithalat ile ilgili eş zamanlı 3/4 farklı proje danışmanlığı yürütüyorum. Bilindiği gibi dış satın alma, tedarik yönetimi dış ticarette çok önemli bir yere sahiptir, uluslararası ödeme yöntemlerine hakim olmak satıcılarla müzakerede sizi güçlü kılar.
Pek tabii satıcılar hep yüksek oranda peşin ödeme almak isteyip işini güvenli hale getirmek isterken alıcı taraf da endişe doludur. Peşin ödeme yapacağım firma nasıl bir şirkettir, güvenilir mi değil mi? Ne zaman kuruldu, kaç çalışanı var, cirosu, satışları ne kadar, referansları vs.
Ticaret Bakanlığımızın Müşavire Danışın uygulamasından bir işlemi sorduğunuzda değerli ticaret müşavirlerimiz sizi hep uyarır, ürün çok ucuz aman kaçırmayayım diye heyecanla, hevesle hemen çok iyi tanımadığınız, güvenmediğiniz (güven ayrı işi sağlam yapmak ayrı prensibini unutmayalım) satıcılara çokça peşinat ödemeyin, yeni kurulmuş mini bir ihracatçı olabilir, imalatçıdan vaktinde ürünleri alamaz veya hiç alamaz, paranız gider. Ben şu ara bu deneyimi yaşıyorum, daha işin başındayken müşavire danışın uygulamasından ve diğer kaynaklardan ticari istihbarat yapıyorum.
Önceki yazılarımda da paylaşmıştım, 150/200 yıllık bazı çokuluslu firmalar satıcıları yerinde ziyaret edip video ve fotoğraflarla, 7/8 sayfalık detay rapor ile sizin karar almanızı kolaylaştırabilir. Bazı firmalar masa başı detay rapor ile size daha uygun maliyet sunabiliyor. Müşavirlerimizin yanında yurt dışından yaşayan şirket temsilcileriniz, profesyonel danışmanlar da size destek olabilir ancak satınalma öncesi iyi hazırlık yapmakta, ihtiyaca göre destek almakta fayda var.
Örneği Çin firma teyidi için,

https://lnkd.in/d7jrhW6F ve https://www.qcc.com/
adreslerini kullanabilirsiniz.

Tüm bu hazırlıklar evet ama yetmez, her işte tamamı olmasa da mümkün olan her ürün ve işlemlerde kısmen de olsa akreditifi (L/C) kullanalım.

Akreditifler ihraç edilen malın bedelinin ödenmesi konusunda belirli koşulların yerine getirilmesinden sonra ödemenin yapılacağına ilişkin bir çeşit banka teminatıdır, şartlı bir ödeme taahhüdüdür. Diğer bir ifade ile bir bankanın (ithalatçının bankası) dış görünümleri itibarıyla uygun bulunacak belgelerin süresi içinde ibraz edilmesi halinde lehdara (ihracatçı) ödeme yapacağını taahhüt etmesidir. L/C; birbirini henüz çok iyi tanımayan,  yeni iş yapmak isteyen taraflar için güven unsuru olarak son derece önemli bir enstrümandır.
Çoğu satıcının hep tercih ettiği yükleme öncesi tüm ödemleri almak istemek alıcıları korkutur, korkutmalı. Peşin ödemelerde yükleme yapılır mı, ne zaman yapılır, istenen ürün mü bilinmez ancak sürecin içinde L/C oldu mu son yükleme tarihi bellidir, satıcı yükleme yapmazsa parasını alamayacağını bilir. İş planı için bu ödemelerin yanında zamanında teslimat da çok önemli, yaz sezonunu kaçırmış bir yazlık kıyafet, proje süresi olan bir inşaat için vaktinde gelmeyen bir ürünün kıymeti kalmamıştır.  Akreditife yükleme öncesi gözetim şartı da koyulabilir ve gelecek ürünün kalitesini de hemen hemen yüzde yüz garanti edersiniz.
Sözleşme; benim de hep dile getirdiğim konu.
Sözleşmelerle ilgili Çin Ticaret Müşavirliğimizin değerli görüşü aşağıdaki gibidir; “Özelikle büyük ticari işlemler için muhakkak uzman bir avukatlık firmalarıyla temas kurmanızda fayda var. Büyük ölçekteki ticari işlemler için herhangi bir yerel mahkemenin (Çin) yetkilendirilmesi yerine Sözleşmeye muhakkak surette “tahkim şartınızı” koymanızda fayda var. Çin de ülkemiz de New York sözleşmesine tabii olduğu için Tahkim Kararlarının uygulanmasında bir sorun olmayacağını düşünmekteyiz.
Konuyla ilgili olarak geçtiğimiz hafta Müşavirliğimizi ziyaret eden ISTAC Başkanı ve Genel Sekreteri’nin Çinli muhataplarıyla son derece olumlu görüşmeleri oldu. Dilerseniz ICC’nin ilgili tahkim maddesini kullanabilir, ya da ISTAC’tan yardım da alabilir, web sayfalarında yer alan örnek “tahkim klozunu” kullanabilir, ya da web sayfalarındaki modülü kullanarak daha amaca matuf bir sözleşme maddesi düzenleyebilirsiniz. Her halükarda profesyonel bir hukuk firmasına danışmanızda fayda vardır”
#istac.org.tr – Örnek Tahkim Şartı

Dış Satınalmada Uluslararası ödeme Yöntemlerine Hakimiyet Sizi Güçlü Kılar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

 

“Satınalmada ön hazırlık, Know Your Seller (KYS) kritik önemdedir, uluslararası ödeme yöntemlerine hakimiyet sizi güçlü kılar.”

Turan AKIN

Kırılma Noktasında Faiz Riski ve IRS

Kırılma Noktasında Faiz Riski Ve Irs Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kırılma Noktasında Faiz Riski ve IRS

Müge TÜRKKAN

Kırılma Noktasında Faiz Riski Ve Irs Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGeçtiğimiz hafta Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildikten hemen sonra gözaltına alınması ve ardından tutuklanması kamuoyunun büyük tepkisine neden oldu. Bu tepki dünya basınında ve Türk basınının bir kısmında gündemi tuttu. Finansal piyasalarda, yerli ve yabancı yatırımcıların bu yeni siyasi ortama cevapları gecikmedi.

Aynı gün BIST TÜM Endeksinin değeri 1,9 trilyon lira düştü. Piyasadan yerli yabancı çıkışları oldu. Dövize geçişler hızlandı. TL 2 yıllık Gösterge Faizinin oranı yüzde 37,09’dan yüzde 44,60’a yükseldi, dolayısıyla Hazine’nin borçlanma maliyeti 7,51 puan arttı. Türkiye’nin risk primi (5 yıllık CDS primi) 250 baz puandan 383 baz puana yükseldi. TCMB Türk Lirasının değer kaybını önlemek amacıyla olağandışı bir toplantı yaparak gecelik borç verme faizini %44’den %46’ya yükseltti. Bu gelişmelerin ardından TCMB ana fonlama aracı olan haftalık repo ihalelerini askıya aldığını açıkladı. Böylelikle haftalık repo faizinden borçlanamayan bankalar, bankalararası piyasada karşılayamadıkları TL ihtiyaçları için TCMB’den (O/N) gecelik repo aracılığıyla borçlanmak durumunda kaldı. TCMB’nin gecelik borç verme faizinin artırılması aslında dolaylı olarak bankaların ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin arttırılması yani resmi bir açıklama veya sinyalleme yapmadan faizin artırılması anlamına geliyor.

Başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere BRIC dahil dünyada bir çok ülkede para politikası kararlarının ilgili Merkez Bankaları tarafından önceden yatırımcılara duyurulduğu Neo-Klasik yaklaşımın benimsendiğini görüyoruz. Bu yaklaşım düzenleyici kurumların şeffaflık içerisinde karar almalarını sağlayarak yatırımcı gözünde belirsizliği azaltmak ile beraber piyasada oluşabilecek ani ivmelenmelerin de önüne geçiyor. TL’nin değer kaybı ile ilgili olarak Merkez Bankasının Parasal Sıkılaşma tarafına geçme konusunda gelecek dönemi etkileyecek kararları varsa bunları kamuoyuna açıklaması tüm fonlama sistemimizin yararına olacaktır.

Son bir haftada yaşanan gelişmeler ile risksiz faiz olarak nitelendirilen gösterge faizi üzerindeki yüzde 7 dolaylarındaki artışın, devam etmesi durumunda Bankaların TL Ticari Kredi faizlerine yansıması kaçınılmaz. Bu aslında faizlerde artış bekleyen şirketlerin değişken faizli olarak yapılan tüm TL ve yabancı para cinsi borçlanmalarının riskini faiz korunma (hedge) enstrümanlarına yönlendirmesi için doğru bir zaman olabilir.

Döviz cinsi yapılan borçlanmalar konusunda ise senaryo analizi yaparken üzerine düşünülmesi gereken konular: Merkez Bankasının halen süregelmekte olan döviz baskılamasını daha ne kadar devam ettirilebilceği ve sıkılaştırıcı Para Politikası konusunda şeffaflaşmayı seçerse bunun olası olumlu yansımaları. Buna ilaveten bir ihtimal de Merkez Bankası’nın almış olduğu kararların yeterli olduğunu düşünerek sadece ortalık yatışana Parasal Gevşemeyi öteleme yoluna gitmesi olacaktır ki benim görüşüme göre bu sonuçları en kötü yaklaşım olur. Çünkü bu durumda toplumsal gerginliğin devam etmesi ve sürecin bu durumda stabilleşmesi ile 2022’lerde yaşadığımız gibi Politika Faizlerinin Ticari Kredi faizlerinin yaklaşık %10-15 altında seyretmesi ve piyasa üzerindeki etkisini tamamen yitirmesi durumunu tekrar yaşama ihtimalimiz oluşabilir.

Bahsetmiş olduğum 2022’de yaşanan o döneme ilişkin bir karşılaştırma grafiğini aşağıda bulabilirsiniz. (1) Bu açıdan Merkez Bankası’nın sergileyeceği yaklaşım TL’nin değeri, faizin gidişatı ve ekonominin seyri açısından belirleyici olacak. İşte tüm bu değişkenler önümüzdeki günlerde renk vereceği için bu yazımda şimdilik kur riski tarafını askıda bırakarak faiz riski üzerinden devam edeceğim.

Ticari Krediler Grafik
(1) Kaynak TCMB EVDS

Piyasa faizlerinde artış bekleyen ve değişken faizli borçları yüksek olan şirketlerin faizlerde bir artış olması durumuna karşı kullanabilecekleri ilk ürün “Faiz Takası” (IRS). Bu en temel türev ürünlerden birisi olan Takas (Swap) ürünün bir çeşidi. Faiz takası ile şirketler yapacakları değişken faize bağlı borç geri ödemelerinin faiz kısmını bir bankadan ilgili vadelerde tahsil edip buna karşılık bankaya aynı anapara ve para birimi üzerinden önceden anlaştıkları bir sabit faiz ödemesi yapabilirler. Temelde tezgah üstü piyasada yani alıcı ve satıcının doğrudan birbirini bulması yoluyla işlem gören Takas ürünü bir borsadan almadığınız müddetçe türev ürünlerin bazılarında bulunan kaldıraç riskini de taşımıyor. Bir banka ile Faiz Takası işlemi konusunda anlaşmanız durumunda önceden belirlediğiniz ödeme tarihleri dışında bir nakit akışı yok.

Buna ilaveten yapılandırılmış bir ürün değilse, yani başka finansal ürünler ile birleştirilmemişse bu ürün için anlaşma gününde veya sonrasında herhangi bir prim veya teminat ödemesi yapmanıza da gerek yok. Bu üründe sadece önceden belirlenen ödeme tarihlerinde “nakit uzlaşı” yöntemi ile para transferi oluyor. Nakit uzlaşı birbirine ödeme yapacak olan iki taraf içerisinde sadece diğerine kıyasla daha yüksek ödeme yapacak olan tarafın zarar ettiği miktarı kar eden tarafa transfer etmesi anlamını taşıyor.

Bir örnek verecek olursak diyelim ki şirketinizin yıllık TLREF+2 faiz ile 1 milyon TL anaparalı bir kredisi var ve TLREF’in yukarı gelmesinden endişe ediyorsunuz. Bu durumda bankanızla bir Faiz Takası işlemi yapmak istiyorsunuz. O da sizden değişken faiz ödemesini yapmasına karşılık %50 sabit faiz ödemesi istiyor. Bankaya faiz ödeme gününüzün de 25 Haziran 2025 tarihine geldiğini varsayalım. Anlaşma günü yani 25 Mart’ta banka ile aranızda hiçbir para hareketi olmuyor. Ta ki önceden kararlaştırdığınız ödeme gününe kadar. Anlaşma yaptığınız 25 Mart 2025 gününde de TLREF’in %45,98 olduğunu varsayalım:

*25 Haziran 2025 tarihinde TLREF’in beklediğiniz gibi yükselmesi ve %51 olması durumunda:

Bankanın ödemesi gereken tutar: TLREF +2 yani %51

Sizin sabit ödemek üzere anlaştığınız tutar %50

Sonuç: Banka size aradaki %3’lik farkı ödüyor. (%53-%50) 1milyon TL anapara için bu tutar 30,000TL oluyor. (vergi, stopaj hariç)

*Eğer 25 Haziran 2025 tarihinde TLREF beklediğinizin aksine %43’e düşerse bu durumda:

Sizin ödeyeceğiniz sabit faiz %50,

Bankanın ödeyeceği tutar ise %45 (%43 + %2)

Sonuç: Bu sefer siz bankaya 1 milyon TL anapara üzerinden aradaki %5’lik farkı ödüyorsunuz.

Elbette Para Politikasında en doğru adımlar atılsa bile bu içinde bulunduğumuz dönemin borçlanma maliyetlerimizdeki etkilerini azaltmak açısından yeterli olmayacak. 2024 yılında Ekonomi alanında aldığı Nobel ödülü ile bizi gururlandıran Daron Acemoğlu’nun da saptamalarında öne çıkardığı gibi devlet kurumlarına olan güvenin, yargının bağımsızlığının, demokrasinin ve denetimin, toplumsal refahın sağlanmasında ve kırılmaların önlenmesinde büyük rolü var. İçinde bulunduğumuz kırılma noktası, ekonomide bir haftada oluşan zararı gizlemeye ya da kısa yoldan gidermeye yönelik kararlarla değil, ancak iş adamlarından, üniversitelere kadar toplumun her kesiminde endişeleri giderecek şekilde yargı bağımsızlığına ve demokrasiye güven yaratarak atlatılabilir. Güvenin sarsıldığı yerde oluşan sorunların çözümünü sorunun doğduğu yerden çok uzakta aramamak gerekir.

Müge TÜRKKAN

Satışçıların İkna Tekniklerini Anlamak

Satışçıların İkna Tekniklerini Anlamak Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satışçıların İkna Tekniklerini Anlamak

M. Efsun YÜKSEL TUNÇ

Satışçıların İkna Tekniklerini Anlamak Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatın almacılar olarak her gün birçok görüşme, teklif, toplantı ve pazarlık içinde oluyoruz. Karşımızda genellikle kendinden emin, hazırlıklı, etkili iletişim kuran satışçılar var. Onlar işlerini iyi yapıyorlar çünkü ikna etmeye odaklı çalışıyorlar. Bizim işimiz ise sadece satın almak değil; doğru kararı vermek, organizasyonumuza en uygun çözümü seçmek ve şirketimizin kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak.

İşte bu noktada, satışçıların ikna tekniklerini anlamak bizim için büyük bir avantaj sağlar. Çünkü karşımızdaki kişinin hangi yöntemleri kullandığını fark ettiğimizde, sadece daha sağlam kararlar almakla kalmayız; aynı zamanda iletişimi daha sağlıklı kurar, zaman ve enerji tasarrufu da sağlamış oluruz.

İkna bir sanattır, satışçı bu sanatı iyi bilen kişidir. Satışçılar sadece ürün ya da hizmet satmaz; fikir satarlar, değer satarlar, çözüm satarlar. Ve bunu yaparken etkili bir ikna stratejisi kullanırlar. Bu stratejilerin farkında olmak, bizim hem savunma mekanizmalarımızı güçlendirir hem de süreci profesyonelce yönetmemizi sağlar.

Satışçılar genellikle şu tekniklerle çalışırlar:

  • Güven oluşturma
  • İhtiyaç yaratma ya da mevcut ihtiyacı büyütme
  • Kıtlık duygusu oluşturma (son ürün, son indirim, sınırlı stok vs.)
  • Sosyal kanıt kullanma (diğer firmalar da aldı, bu sektörde herkes bizden alıyor gibi)
  • Zaman baskısı yaratma (kampanya süresi, son fiyat vs.)
  • Karşılıklı iyilik beklentisi oluşturma
  • Sorularla yönlendirme

Bu tekniklerin çoğu, psikolojik temellere dayanır. Satışçılar genellikle insan davranışlarını iyi analiz eder, duygusal tepkileri hızlı okur ve karşındakinin zaaf noktalarını kısa sürede tespit eder.

Peki biz satın almacılar olarak ne yapabiliriz? İlk adım, farkındalık. Satışçının kullandığı tekniği tanıyabildiğimiz anda, onun üzerimizde yaratacağı etkiyi kontrol altına alabiliriz. Mesela bir satışçı sürekli zaman baskısı yaratıyorsa, bu onun en çok kullandığı teknik olabilir. Biz bu yöntemi fark ettiğimizde, acele karar vermemeye daha dikkat ederiz.

İkinci adım, hazırlık. Görüşmeye girmeden önce mutlaka konuya hâkim olmak, pazar araştırmasını yapmak ve alternatifleri değerlendirmiş olmak gerekir. Satışçı bizden daha hazırlıklıysa, kontrolü o alır. Fakat biz de hazırlıklıysak, süreç karşılıklı ilerler.

Üçüncü adım ise stratejik dinleme. Sadece ne söylediklerine değil, nasıl söylediklerine odaklanmak…

– Satışçı hangi kelimeleri sık kullanıyor?

– Ne zaman ses tonu değişiyor?

– Hangi anda bizi “ikna olmuş gibi” hissettirmeye çalışıyor?

Bu küçük detaylar, o an uygulanan ikna tekniğini anlamamıza yardımcı olur. Satışçılar genellikle çok iyi ilişki kurar. Güler yüzlü, anlayışlı, çözüm odaklı ve çoğu zaman çok naziktirler. Bu onların profesyonel becerisidir. Ancak biz satın almacılar olarak bu ilişkiyi “güven oluşturma tekniği” mi yoksa “samimi iş ilişkisi” mi diye ayırt etmeliyiz. Güven, profesyonelce kurulduğunda süreci kolaylaştırır. Ancak körü körüne güvenmek, mantıklı karar vermemizi engelleyebilir. Bu nedenle samimi ilişkiler kurarken de veriye, analize ve objektif kriterlere bağlı kalmak önemlidir.

Kıtlık ve zaman baskısı tekniklerine karşı durmak önemlidir. “Yarın zam geliyor.” “Bu fiyat sadece bugün geçerli.” “Sadece iki tane kaldı.” Bu cümleler size tanıdık geldi mi? Satış dünyasında en çok kullanılan ikna tekniklerinden biridir “kıtlık yaratmak.” İnsan beyni, elindekini kaybetme korkusuyla hareket eder. Satışçılar bunu çok iyi bilir ve bu korkuyu tetikler. Bu durumlarda kendimize şu soruları sormamız faydalı olur:

  • Gerçekten acil mi?
  • Bu kararı şimdi vermem şart mı?
  • Alternatifler neler?

Eğer bir karar baskı altında alınıyorsa, yüksek ihtimalle sağlıklı değildir.

Sosyal kanıt ikna tekniğinin uygulanması durumunda kendimize sormamız gerekir: diğerleri aldıysa biz de mi almalıyız? Bir satışçı sunum sırasında “Bu ürünü şu şirket de aldı”, “Bu sektörde en çok tercih edilen marka bu” gibi ifadeler kullanıyorsa, sosyal kanıt tekniğini uyguluyordur. Bu teknik, özellikle kararsız kaldığımız anlarda zihnimizde güçlü bir etki yaratır. Ancak bizim satın almacı olarak görevimiz, başkalarının değil, kendi şirketimizin ihtiyacına odaklanmaktır. Diğer firmaların tercihi bizim için bir referans olabilir fakat asla karar kriteri olmamalıdır.

Soru sorarak yönlendirme dikkatli olmamız gereken ince bir noktadır. Bazı satışçılar, sorularla bizi düşünmeye, hatta düşüncelerimizi kendi yönlerine çevirmeye çalışırlar. Örneğin:

“Sizce de bu çözüm, sizin için en uygun model değil mi?”

“Zaten siz de zaman kazanmak istemiyor musunuz?”

“Bu kadar fonksiyon başka hangi üründe var?”

Bu tür sorular, çoğunlukla bizi yönlendirmek amacı taşır. Bu noktada kendi ihtiyaç analizimizi iyi yapmış olmamız gerekir. Neye ihtiyacımız olduğunu ve neye ihtiyacımız olmadığını net biliyorsak, yönlendirilmemiz de zorlaşır.

Satın almacılar olarak bizler, satışçılardan çözüm, bilgi, şeffaflık ve güvenilirlik bekleriz. İkna tekniklerinin farkında olmak bizi katılaştırmaz; aksine iletişimi daha sağlıklı hale getirir. Satışçının amacı satmak olabilir ve bizim amacımız en doğru kararı vermek. Bu dengeyi kurabildiğimizde ilişkiler daha profesyonel, kararlar ise daha sağlam olur. Kendimize sorabiliriz: satışçının ikna gücünü fark etmek mi daha önemli, yoksa kendi karar gücümüzü netleştirmek mi?

Satışçıların İkna Tekniklerini Anlamak Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM. Efsun YÜKSEL TUNÇ

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram: @indusefsun

İşçinin Haksız Yere Hırsızlıkla Suçlanması Haklı Fesih Nedeni midir?

İşçinin Haksız Yere Hırsızlıkla Suçlanması Haklı Fesih Nedeni Midir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İşçinin Haksız Yere Hırsızlıkla Suçlanması Haklı Fesih Nedeni midir?

Lütfi İNCİROĞLU

İşçinin Haksız Yere Hırsızlıkla Suçlanması Haklı Fesih Nedeni Midir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTürk mevzuatında iş sözleşmesinin tarafları olan işçi ve işverene ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle fesih yetkisi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II ve 25/II nci maddelerinde verilmiştir.

İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” halinde, …..süresi belirli olsun veya olmasın işveren, iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebileceği gibi, işverenin de işçisine veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söylemesi, davranışlarda bulunması veya işçiye cinsel tacizde bulunması ya da haksız itham ve iftiralarda bulunması, onu haksız yere hırsızlıkla suçlaması halinde, işçi haklı nedenle iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı talebinde bulunabileceği gibi (İş K. m.24/II-b) aynı Kanun’un 26 ncı maddesi kapsamında diğer tazminat hakları saklıdır.

Yargıtay, işçinin haksız yere hırsız­lıkla suçlanmasını haklı fesih nedeni olarak kabul etmiştir. Yargıtay uygulamasına göre, “4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendi gere­ğince, işverenin işçiye veya aile üyelerinden birine hakaret etmesi, sövme fi­ilini işlemesi, sarkıntılıkta bulunması, işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkânı verir. Şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışların, işveren veya işveren vekili tarafından gerçekleştirilmiş olması hukukî sonucu değiştirmez. Bu eylemlerin Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi de şart değildir.

İşçinin ya da ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak söz, davranış veya eylemin, işverenin diğer bir işçisi tarafından gerçekleşti­rilmiş olması, kural olarak işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkânı vermez. Ancak, şeref ve namusa dokunan söz ve davranışlardan haberdar olan işvere­nin, eylemin tekrarlanmaması yönünde gerekli önlemleri alması, işçiyi gö­zetme borcunun gereği olarak zorunludur.

Somut uyuşmazlıkta, davacı mazot hırsızlığı ile suçlanarak iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia etmiş, davalı ise şirkette yapılan iç denetimler sonucu mazot açığı olduğunun tespit edildiğini davacı­dan savunma istendiğini ancak davacının savunma vermediğini, bu durumun sonradan bir kez daha yaşandığını ikinci olaydan sonra davacının istifa dilek­çesi vererek iş akdini haksız olarak feshettiğini savunmuştur.

Mahkemece, iş akdinin davacı tarafından haklı olarak feshedildiği ge­rekçesiyle, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacının mazot açığı tespiti üzerine hırsızlıkla suçlanması nedeniyle istifa dilekçesi verdiği ve iş akdini bu şekilde feshettiği, bu feshin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 üncü maddesinin “II” numaralı ben­dinin “b” alt bendi uyarınca haklı bir nedene dayandığı anlaşılmıştır. Dolayı­sıyla davacı kıdem tazminatına hak kazanmıştır[1].

Başka bir Yargıtay kararında ise, “Yargılama esnasında davacı asil istifa dilekçesiyle ilgili olarak bizzat dinlenmiş olup dilekçe ve dilekçe altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, baskı ile imzaladığını, işyerinde haksız bir şekilde hırsızlıkla suçlandığını, bu suçlamalar nedeniyle kendini baskı altında hissettiğini ve patronlarına işten ayrılacağını söylediğini, onlarında istifa dilekçesi ver dediklerini, bu nedenle istifa dilekçesi verdiğini, olayda suçsuz olduğunun anlaşıldığını, daha sonra yapılan sayımlarda mallarda herhangi bir eksiklik olmadığının anlaşıldığını beyan etmiş olup yargılama esnasında dinlenen davacı tanığının feshe ilişkin görgüye dayalı bilgisinin olmadığı, davalı tanıklarından …’nun ise iş yerinde halen çalışmakta olduğunu, işyerinde davacının hırsızlıkla itham edildiğini, işyeri sahipleri tarafından bu nedenle dövülmeye dahi çalışıldığını, daha sonra davacının suçsuz olduğunun anlaşıldığını beyan ettiği görülmüştür. Davacının dava dilekçesindeki iddiası, mahkeme huzurunda verdiği beyanı ile özellikle davalı tanığı …’nun yeminli olarak verdiği beyanı birlikte değerlendirildiğinde davacının iş akdini asılsız yere hırsızlıkla suçlanması sebebi ile kendisinin haklı olarak feshettiğinin anlaşılmasına göre, iş sözleşmesinin işçi tarafından feshinin haklı sebebe dayandığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla kıdem tazminatının kabulü doğru ise de Mahkemece iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmadığı gözetilmeksizin ihbar tazminatının reddi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir”[2]

İşçinin Haksız Yere Hırsızlıkla Suçlanması Haklı Fesih Nedeni Midir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, haksız yere hırsızlık ile suçlanan işçi haklı nedenle iş sözleşmesini İş Kanunu m.24/II-b uyarınca feshederek kıdem tazminatına hak kazanabilir.

Lütfi İNCİROĞLU

 

 

 

Kaynakça:

[1] Y9HD.11.11.2015 T., E.2014/20283, K.2015/31963; Çil, Şahin İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.707.

[2] Y22HD.03/02/2020 T., E.2017/26823., K.2020/1422

Yapay Zeka Çağında Ekip Verimliliği: Etkin Bir Ekibiniz Var mı? (Değerlendirme Testi)

Yapay Zeka Ekip Verimliligi 2

Dr. Adil ÜNAL
İstanbul Üniversitesi – Satınalma Dergisi Kurucu Ortağı (aunal@istanbul.edu.tr)

Günümüz iş dünyasında yapay zekâ (YZ) ve otomasyon, ekiplerin çalışma biçimini kökten değiştiriyor. Artık bireysel başarıdan çok, uyum içinde çalışan ve birbirini tamamlayan ekiplerin önemi daha da artmış durumda. YZ destekli iş süreçleri, ekiplerin daha verimli çalışmasını sağlarken, iletişim, iş birliği ve problem çözme becerilerini de yeniden şekillendiriyor. Ancak, teknolojik gelişmeler tek başına ekipleri başarılı kılmıyor; güçlü bir “biz” anlayışı, ortak hedeflere odaklanma ve yaratıcı iş birliği kültürü hâlâ belirleyici faktörler. Peki, sizin ekibiniz ne kadar etkin? Aşağıdaki değerlendirme testiyle ekibinizin verimliliğini ölçebilir ve gelişim alanlarınızı belirleyebilirsiniz.

Lütfen aşağıdaki ifadelere göre kendinizi değerlendirin. Her ifadeyle ilgili düşünce, duygu ve tutumlarınızı temsil eden rakamı işaretleyin.

Rakamlar şu anlamlara gelmektedir

1                2                       3                       4                       5

l——————-l——————-l——————l——————-l

Hiç uymuyor     Az uyuyor     Oldukça uyuyor   Çok uyuyor    Tamamen uyuyor

1.Ekibin amacı herkes için açık ve belirgindir.

   1   2   3   4   5

2.Ekip üyeleri birbirlerini dinleme ve anlama konusunda isteklidir.

   1   2   3   4   5

3.Ekip arkadaşlarına sorumluluklarını yerine getirecekleri konusunda güvenilir.

   1   2   3   4   5

4.Ekibimizde paylaşılan ortak bir değer sistemi vardır.

   1   2   3   4   5

5.Ekip üyeleri çalışmalara etkin bir biçimde katılırlar.

   1   2   3   4   5

6.Ekibimiz suçlamadan ve savunmaya geçmeden performansını analiz eder.

   1   2   3   4   5

7.Ekip üyeleri genelde işbirliği içerisinde çalışmayı tercih etmektedir.

   1   2   3   4   5

8.Ekip içerisinde kişiler yetenek ve becerilerini kullanabilirler.

   1   2   3   4   5

9.Ekibimizin vizyon, misyon ve hedeflerine bağlılığı yüksek düzeydedir.

   1   2   3   4   5

10.Diğer bir ekiple herhangi bir çelişkiye ya da anlaşmazlığa düştüğümüzde, bunu işbirliğiyle çözme konusunda başarılıyız.

   1   2   3   4   5

 

11.Bu ekibin bir üyesi olmaktan zevk alıyorum.

   1   2   3   4   5

12.Ekip üyeleri birbirlerine geribildirim verir.

   1   2   3   4   5

13.Ekip üyeleri kurumun ihtiyaç ve önceliklerini kendi ihtiyaç ve önceliklerinin üzerinde tutar.

   1   2   3   4   5

14.Ekip üyeleri birbirlerinin farklılık, güç ve özel yeteneklerini kabul etmekte ve bunlardan faydalanmaktadır.

   1   2   3   4   5

15.Ekibimiz sorunların üzerine gider,farklılıklar ortaya koyulur ve ortak bir çözüm üretilir.

   1   2   3   4   5

16.Ekip arkadaşlarıyla çalışmaktan zevk alınır.

   1   2   3   4   5

17.Toplantıların gündemine, başlama ve bitiş sürelerine sadık kalınır.

   1   2   3   4   5

18.Toplantılar verimli ve yapıcı geçer, sonuca ulaşılır.

   1   2   3   4   5

19.Ekibimizin, diğer ekiplerle olumlu ve sağlam ilişkileri vardır.

   1   2   3   4   5

20.Birkaç gün birlikte olmasak ekip arkadaşlarımı özlerim.

   1   2   3   4   5

21.Dedikodu yapılması ekip üyeleri tarafından hoş karşılanmaz.

   1   2   3   4   5

22.Zor zamanlarda ekip üyeleri birbirlerine destek olur ve yardımlaşır.

   1   2   3   4   5

23.Diğer ekiplerle karşılaştırıldığında biz açık, enerji ve olumluyuz.

   1   2   3   4   5

24.Ekip üyeleri farklı görüşlere sahip olduklarında birbirlerini susturma değil, dinleme eğilimindedirler.

   1   2   3   4   5

25.Ekip üyeleri ellerindeki bilgiyi birbirleriyle paylaşmaya hazırdır.

   1   2   3   4   5

 

Yorumlar:

25-55 Puan: Bir grup insanın bir arada çalışıyor olması, her zaman bir ekip oldukları anlamına gelmez. Eğer ekip üyeleri birbirini tanımıyor, bilgi ve duygularını paylaşmaktan kaçınıyor ve ortak hedefler konusunda fikir birliğine varamıyorsa, gerçek anlamda bir ekip çalışmasından söz etmek mümkün değildir. Bu puan aralığında yer alıyorsanız, ekibinizin amaçlarını ve işleyiş süreçlerini üyelerle birlikte yeniden gözden geçirmenizi tavsiye ederiz.

56-85 Puan: Ekip üyeleri arasında açık iletişim ve karşılıklı güven tam olarak oturmuş olmasa da, etkin bir ekip olma yolunda önemli bir mesafe kat etmişsiniz. Ancak, yalnızca uyumu korumak adına zor konulardan kaçınmak ya da birbirinizi kırmamak için fikir ayrılıklarını görmezden gelmek, “grup düşüncesi” tuzağına düşmenize neden olabilir. Unutmayın, bireysel farklılıkların özgürce ifade edildiği güvenli bir ortam, yaratıcı çözümler geliştirmenin en önemli koşuludur.

86-125 Puan: Gerçek bir ekip, ortak bir amaç doğrultusunda uyum içinde çalışarak, yaratıcı çözümler üretir ve birbirini tamamlayan bireylerden oluşur. Eğer ekibiniz bu puan aralığında yer alıyorsa, güçlü bir “biz” anlayışıyla hareket eden, güvene dayalı iletişim kuran ve yüksek verimlilikle çalışan bir ekibin parçasısınız. Böyle bir ekipte yer almak, hem bireysel gelişiminiz hem de kolektif başarınız açısından büyük bir avantajdır.

İş İmkanı Sunan Bu Programı Kaçırmayın: 11. Dönem Uygulamalı GÜMRÜK ve DIŞ TİCARET UZMANLIĞI Sertifika Programı

Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi
Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi

İş İmkanı Sunan Bu Programı Kaçırmayın: 11. Dönem Uygulamalı GÜMRÜK ve DIŞ TİCARET UZMANLIĞI Sertifika Programı

Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş.İstanbul Üniversitesi

Katılım şartları ve kayıt için : https://sem.istanbul.edu.tr

Program Yeri: Online eğitim (zoom) 60 saat
Tel: (0212) 440 17 36

Program Tarihleri: 12.04.2025 – 11.05.2025
Ders Programını Görmek için: https://sem.istanbul.edu.tr/tr/content/uygulamali-gumruk-ve-dis-ticaret-uzmanligi-sertifika-programi/ders-programi

Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş.

İstanbul Üniversitesi

Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi
Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi

#dısticaret #egitim #uga #dısticaret #egitim #uga #istanbuluniversitesi #uygulamalı #isimkani #gümrük #sertifika #mevzuat

#ogrenci #sertifikaprogrami #kariyer #akademi #unsped #ugm #ugmdekariyer #isfirsati

Anahtar Sözcükler: gümrük, dış ticaret, sertifika, ithalat, ihracat, mevzuat, rejim, lojistik, taşımacılık, iş, kariyer, Ünsped, Gümrük Müşavirliği, İstanbul Üniversitesi, Sürekli Eğitim Merkezi