Tedarik Zincirlerinde Robotlar ve Tam Otomasyon

Tedarik Zincirlerinde Robotlar Ve Tam Otomasyon

Tedarik Zincirlerinde Robotlar ve Tam Otomasyon

Olgar ATASEVEN

Tedarik Zincirlerinde Robotlar Ve Tam OtomasyonRobotlar elimizden işlerimizi alacak mı? Bu soru 1800’lerden beri çeşitli dergilerin, gazetelerin konuları arasına girdiği gibi her zaman insan için bir tehdit olup olmadığı sorgulanır olmuştur. Ama günümüzde, galiba en çok konuştuğumuz ve gerçek anlamı ile robotların prototipten öteye geçtiğini gördüğümüz günlere geldik. Artık robotlar fabrikalarda gördüğümüz kollardan öte, koruyan, yürüyen, taşıyan, zıplayan yani insanı kopyalayan replikalar ve bunun da ötesi haline gelmeye başladı. Bu makalede işin bizi tedirgin eden yönüne konsantre olmak yerine olumlu tarafına bakalım istiyorum. Yani şirketlere neler kazandırdığına bakalım. Zaten işin komplo teorileri kısmını bolca okuyorsunuzdur.

Tedarik zincirleri, dijitalleşme ve otomasyonun etkisiyle hızla dönüşüm geçiren bir alan. Bu değişimde robotların ve tam otomasyon sistemlerinin rolü giderek daha belirgin hale geliyor. Ancak, tam anlamıyla otonom bir tedarik zinciri yaratmak için teknoloji kadar insan faktörünü de dikkate almak gerekiyor. Pratik İnsan Denetimli Otonomi (Practical Human Supervised Autonomy) yaklaşımı, bu alandaki dönüşümü anlamak ve uygulamak için önemli bir model sunuyor.

Robotların Tedarik Zincirlerindeki Rolü

Otomasyon, üretimden lojistiğe kadar birçok alanda hız ve verimlilik sağlarken, tam otonomiye ulaşmak henüz mümkün değil. Robotlar, özellikle lojistik süreçlerinde navigasyon, paketleme ve son kilometre teslimatı gibi alanlarda kullanılabiliyor. Ancak bu süreçlerde beklenmedik zorluklar, örneğin bir kargonun ulaştırılması gereken binanın girişini bulmak veya beklenmedik bir engelle karşılaşmak, robotların adaptasyon kapasitesini sınıyor.

Tam bu noktada Pratik İnsan Denetimli Otonomi devreye giriyor. Bu model, robotların öğrenme ve uyum süreçlerini insan denetimiyle birleştirerek aşamalı bir gelişim sağlamayı hedefliyor.

Pratik İnsan Denetimli Otonomi Nedir?

Bu yaklaşım, robotların insanlar tarafından yönlendirilerek daha karmaşık görevleri öğrenmesini ve sonunda bağımsız bir şekilde gerçekleştirebilmesini sağlar. Bu, üç temel ilkeye dayanır:

  1. İnsan Denetimi: Robotlar, başlangıçta insan rehberliğine ihtiyaç duyar. İnsan müdahalesi, robotların doğru karar verme mekanizmaları geliştirmesi için kritik bir geri bildirim sağlar.
  2. Kademeli Öğrenme: Karmaşık görevler, daha küçük ve yönetilebilir parçalara ayrılarak robotlara öğretilir.
  3. AI Tabanlı Öğrenme: Robotlar, aldıkları insan geri bildirimlerini yapay zeka algoritmalarıyla işleyerek benzer durumlarda bağımsız hareket edebilme yetisi kazanır.

Uygulama Alanları

Pratik İnsan Denetimli Otonomi, çeşitli sektörlerde tedarik zincirlerini optimize etmek için farklı alanlarda kullanılabilir:

Bu yöntemin en dikkat çekici uygulama alanlarından biri, son kilometre teslimatıdır. Bir teslimat robotunun, hem dış mekan hem de bina içi navigasyonu gerçekleştirmesi gereklidir. Pratik otonomi sayesinde robotlar, başlangıçta insan denetiminde çalışarak rota belirleme ve engelleri aşma konularında deneyim kazanır.

Depo Operasyonları: Depolarda ürün toplama, paketleme ve taşımacılık gibi işlemlerde kullanılan robotlar, insan rehberliğinde daha karmaşık süreçlere adapte olabilir.

Üretim: Montaj ve kalite kontrol gibi yüksek hassasiyet gerektiren süreçlerde, robotların insanlardan öğrenerek daha güvenilir hale gelmesi mümkündür.

Stok Yönetimi: Mağazalarda ya da depo alanlarında otonom robotlar, raflardaki stok seviyelerini düzenli olarak kontrol ederek eksik ürünleri raporlayabilir. Bu, hem zamandan tasarruf sağlar hem de insan hatalarını minimize eder.

Yüksek Riskli Alanlar: Kimyasal madde işleme veya tehlikeli üretim süreçlerinde robotlar, insan gözetiminde çalışarak güvenliği artırabilir. Örneğin, patlayıcı materyallerin taşınmasında robotların kullanımı büyük avantaj sağlar.

Soğuk Zincir Lojistiği: Soğuk hava depolarında çalışan otonom araçlar, ürünlerin ısıl hassasiyetlerini koruyarak güvenli ve hızlı taşınmasını sağlar.

Perakende ve E-Ticaret: Mağaza içi robotlar, ürün rehberliği, envanter yönetimi veya temassız ödeme süreçlerinde kullanılarak müşteri deneyimini artırabilir.

Etik ve Sosyal Boyut

Otomasyonun yaygınlaşması, iş gücüne olan etkisi konusunda soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Robotların iş gücünü tamamen ikame etmesi beklenmese de, bu dönüşümün yarattığı sosyal etkilerin yönetilmesi kritik önem taşıyor. Ayrıca, robotların güvenlik, veri gizliliği ve yasal sorumluluk konularında net düzenlemelere ihtiyaç duyduğu bir gerçek.

Gelecek Perspektifi

Tedarik zincirlerinde robotların tam otonomiye ulaşması, hem teknolojik hem de sosyo-ekonomik bir devrimi ifade ediyor. İleri yapay zeka algoritmaları, gelişmiş sensör teknolojileri ve insan-robot iş birliği üzerine inşa edilen yeni sistemler, daha verimli ve esnek bir tedarik zinciri vadediyor. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi için, şirketlerin sadece teknolojiye değil, aynı zamanda çalışanlarının yeniden eğitilmesine ve toplumsal etkilerin yönetimine de yatırım yapması gerekiyor.

Tam otomasyon, tedarik zincirlerinin geleceğini şekillendiren en önemli trendlerden biri. Ancak bu dönüşüm, insan unsurunun tamamen dışlandığı bir süreç değil; aksine, insan ve yapay zeka arasındaki iş birliğinin mükemmel bir örneği. Bu nedenle, Pratik İnsan Denetimli Otonomi yaklaşımı, hem teknolojinin potansiyelini en üst düzeye çıkarmak hem de insan faktörünü sürecin merkezinde tutmak adına kritik bir çözüm sunuyor.

Gelecekte, robotların ve insanların uyum içinde çalıştığı bir ekosistemin tedarik zincirlerini nasıl daha yenilikçi, sürdürülebilir ve etkili hale getirdiğini hep birlikte göreceğiz. Ama bilin ki o gelecek çok uzak bir gelecek değil!

 

Tedarik Zincirlerinde Robotlar Ve Tam OtomasyonOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Türkçimento 2023 Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Türkçimento 2023 Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Türkçimento 2023 Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Türkçimento 2023 Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı1957 yılında kurulan ve Türkiye çimento sektörünün %94’ünü temsil eden TÜRKÇİMENTO, Türk çimento sektörünün sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda, üye entegre tesislerin tamamının katılımıyla hazırladığı 2023 Sürdürülebilirlik yolculuğundaki önemli adımlarını paylaştığı “2023 Sürdürülebilirlik Raporu”nu kamuoyuyla buluşturdu.

 

52 entegre tesis ve 16 öğütme tesisi ile 68 üyesi bulunan TÜRKÇİMENTO, bu raporda sektördeki sürdürülebilirlik odaklı gelişmeleri ve çevresel, sosyal, yönetişimsel verileri detaylandırdı. Sürdürülebilirlik çalışmalarının, TÜRKÇİMENTO bünyesinde Sürdürülebilirlik Odak Grubu tarafından yürütüldüğü raporda ayrıca, Türkiye’de faaliyet gösteren ve üyeliği bulunmayan bir tesisten de veri alınarak, toplamda 53 tesisin sürdürülebilirlik performansına dair veriler sunuldu.

 

Çimento Sektöründe Sürdürülebilirlik Çalışmaları İvme Kazandı

 

Türkçimento 2023 Sürdürülebilirlik RaporuTÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, raporla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Sürdürülebilirliği faaliyetlerimizin merkezinde yer alan bir ilke olarak kabul edip uygulamalarımızı bu yönde yürütmeye büyük önem veriyoruz. Çimento üretiminde doğal kaynak tüketimi, enerji kullanımı ve karbondioksit emisyonları gibi etkileri göz önünde bulundurarak çevresel etkilerimizi en aza indirme konusunda kararlıyız.”

 

TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay ise şunları ekledi:

 

“TÜRKÇİMENTO olarak, sürdürülebilirlik ilkelerini iş yapış biçimimizin merkezine yerleştirmeye olan bağlılığımızı her geçen yıl daha da güçlendiriyoruz. 2023 yılı Sürdürülebilirlik Raporumuzda, çevre, toplum ve ekonomiye olan taahhütlerimizi ve bu alanlardaki ilerlemelerimizi yeniden paylaşıyoruz. 2023 yılında artan çevresel yatırımlar ve yenilenebilir enerji projeleri, sektörümüzün sürdürülebilirlik yolunda attığı önemli adımlardır.”

 

SKDM ve TSRS’nin Sektöre Etkileri

 

Raporda ayrıca, Türk çimento sektörünün Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) gibi önemli düzenlemelere uyum sağlama sürecine de yer verildi. SKDM’nin etkilerinin giderek daha önemli hale geleceği öngörülürken, 2023 yılında TÜRKÇİMENTO üyelerinin çevresel yatırımları 3 kat, yenilenebilir enerji yatırımlarının ise 2 kat arttığına dikkat çekildi.

 

TÜRKÇİMENTO, Paydaş Görüşlerine Önem Veriyor

 

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Türkçimento 2023 Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Sürdürülebilirlik çalışmalarında şeffaflık ve iş birliği anlayışını benimseyen TÜRKÇİMENTO, paydaşlardan gelen görüş ve önerilere büyük önem veriyor. TÜRKÇİMENTO’nun sürdürülebilirlik yolculuğunda rehberlik edecek olan tüm paydaşlarının katkıları, raporda yer alan çalışmaların gelişimine yön verecek.

 

 

 

  •   –   –   –   –   –  –   –   –  –  –  –  –   –  –   –   –   –  –  –   –  –  –   –   –  –   –   –   –   –   –

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı - Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarik Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?

Murat Erdal
Prof. Dr. Murat ERDAL

Şirketlerimize Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilir tedarik bakış açısında satınalma operasyonu ürün ve hizmet alımının çok ötesine geçti. Tüm dünyada şirketler, iş ilişkilerini; çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) perspektifi ile birlikte değerlendiriyor. Tedarikçi ESG programları işin hayati parçası haline geldi. Paydaş firmanın sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamaları analiz ediliyor. Tedarikçinin içinde bulunduğu dünyaya, çevreye, topluma, çalışanlara, tüketiciye ve mevzuata saygısı etraflıca değerlendiriliyor. Dünyada şirketler sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan firmalarla yan yana gelmek ve onlarla iş ilişkisinde bulunmak istemiyor.

Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosisteminin riskleri analiz edilmelidir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir. Bu bir zorunluluktur.

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı yeni dönemin anahtarı olarak değerlendirilmektedir.

Proje Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL egitim@satinalmadergisi.com 

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

ŞİRKETLERİMİZE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ

Proje Adımları:

  • Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
  • Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
  • Tedarikçi ESG Programı
  • Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
  • ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
  • İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
  • Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
  • Tedarikçiler için Eğitimler
  • Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
  • Tedarikçi Performans Değerlendirme
  • Tedarikçi Etik Kodlar
  • Tedarikçi Davranış Kuralları
  • Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama

Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

 

2 günlük Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satın alma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

SGK’ya Gerçeğe Aykırı Çıkış Kodu İle Bildirim Yapılması İşçinin Kişilik Haklarının İhlali Sayılır mı?

Sgk’ya Gerçeğe Aykırı çıkış Kodu İle Bildirim Yapılması İşçinin Kişilik Haklarının İhlali Sayılır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

SGK’ya Gerçeğe Aykırı Çıkış Kodu İle Bildirim Yapılması İşçinin Kişilik Haklarının İhlali Sayılır mı?

Lütfi İNCİROĞLUSgk’ya Gerçeğe Aykırı çıkış Kodu İle Bildirim Yapılması İşçinin Kişilik Haklarının İhlali Sayılır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Fesih, iş sözleşmesini derhal yada belirli bir sürenin geç­mesi ile sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek yanlı irade açıkla­ması olarak tanımlanmaktadır [1].

Fesih hakkı her iki tarafa da tanınmıştır ve diğer tarafın kabulüne gerek olmayan bir irade beyanıdır. Fesih açıklamasında yazılı bildirim şartı, daha önce sadece İş Kanununun 25/2 (Mülga İş Kanunu m.17/II) bendine göre, “haklı sebeple” yapılan fesihlerde aranırken, artık yeni İş Kanunuyla getirilen deği­şiklikte “ihbar önelli” fesihlerde de yazılı bildirim şartı aranmaktadır (İşK. m.19/1). Esasen, İş Kanununun 109. maddesi uyarınca bildirimlerin ya­zılı olarak ve imza karşılığında yapılması gerekir. Fakat, bu bildirimler deği­şik­likten önce “ispat şartı” olarak kabul ediliyordu [2]. Bu defa getirilen de­ği­şiklikte fesih bildiriminin “yazılı” olarak yapılması ve fesih sebebinin “açık ve kesin” bir dille belirtilmesi hükme bağlandığından, “geçerlilik şartı” ha­line gelmiştir.

Hemen şunu da söylemek gerekirse, yazılı bildirim şartı sadece “ihbar öneli kullandırmak” suretiyle yapılan fesihlerde değil, aynı zamanda “ihbar öneline ait ücretin peşin ödenmek” suretiyle yapılan fesihlerde de geçerli­dir. Aksi halde, işten çıkarma “haklı” ve yeni Yasala getirilen “geçerli” bir sebebe dayansa bile, “usulüne uygun” yapılmaması nedeniyle “haksız” veya “geçersiz” sayılacak ve işçinin yargı kararıyla “işe iadesi” söz konusu olacaktır.

Fesih bildirimine yetkili olanlar ise, iş sözleşmesinin taraflarıdır. Yani işçi, işveren ve bunların Yasal temsilcileridir. Medeni Kanun, çeşitli hüküm­leri ile sözleşme yapabilme özgürlüğüne bazı sınırlamalar getirmiştir. Bu sı­nırlamalardan en önemlileri, kişinin medeni haklardan yararlanma ve bunları kullanma yeterliliğine ilişkindir. Bu yeterlilik temyiz gücüne, yani makul su­rette hareket etme iktidarına sahip, reşit, 18 yaşını doldurmuş ve kısıtlı olma­yan kişiler için söz konusudur. (TMK m.11) Temyiz yetene­ğine sahip olma­yan 18 yaşından küçük işçi, anne, baba ya da Yasal temsilci­sinden izin veya onay almadan iş sözleşmesini feshetmeye yetkili değildir.

Fakat, anne, baba veya vasi, küçüğün bir meslek ya da sanatla uğraş­masına izin vermişlerse, küçük ayrıca izin almaksızın iş sözleşmesi yapabilir. Aynı şekilde, 18 yaşından küçük işçi, anne ve babasının izin veya onayıyla aile dışında yaşıyorsa, iş sözleşmesini kendi iradesi ile yapabilir ya da feshe­debilir.

Yargıtay’a göre, fesih bildirimi her zaman açık bir şe­kilde yapılmayabilir, olayların akışından taraflardan birinin davranışı ile söz­leş­meye son verildiği anlaşılabiliyorsa bu davranışın da fesih şeklinde değer­len­dirilmesi gerekir[3]. İşçinin hakarete uğraması üzerine işyerini terk etmesi de haklı fesih niteliğinde olup işçiye kıdem tazminatı ödenmesi gerekir[4]. Yar­gıtay’a göre, işçinin açık bir iradesi olmadan uzunca bir süre ücretsiz izne çıkarılması iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi anlamına gelir[5]. Ücret­siz izni kabul etmeyen işçinin işyerini terk etmesi ise işçinin sözleşmeyi haklı feshi olarak kabul edilmelidir[6]. Yargıtay bir başka olayda işçiden tehdit ve baskı ile istifa dilekçesi alınmasını değerlendirmiş ve tehdit ve baskı sonucu işçinin elinden istifa dilekçesi alınması halinde sözleşmenin davalı işverence feshedildiğinin kabulü gerektiği sonucuna ulaşmıştır[7].

Türk Borçlar Hukuku esaslarına göre yenilik doğuran bir irade beyanı karşı tarafa ulaşma anından itibaren hukukî sonuç doğurur (TBK, m. 11/2). Fesih bildirimi işçi ya da işverence uygulamada genellikle işyerinde yapılmaktadır. İş Kanunu m.17’deki “bildirimin diğer tarafa yapıl­ması” iba­resiyle, fesih bildiriminde karşı tarafın öğrenmesine değil, karşı ta­rafa var­ması (ulaşması) anlatılmaktadır[8].

iş güvencesi kapsamına giren işçilerin iş sözleşmelerinin fes­hine ilişkin bildirimin yazılı olarak yapılması şarttır. Ancak, fesih bildirimi­nin yazılı olarak yapılmasından sadece yazılı bir metin akla gelmemelidir. e Posta ya da cep telefonu mesajı da elektronik ortamda yer alan birer yazılı belge niteliğindedir. HMK m.199’a göre SMS elektronik ortamda bir belge olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla, e Posta ya da mesaj yoluyla da fesih bildiriminde bulunulabilir[9].

İşveren için iş ilişkisi çekilmez hale gelmişse, işçilerin iş sözleşmesi 4857 sayılı Kanun’un 25/II nci maddesinde sayılan nedenlerle derhal sona erdirilebilir. İşveren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 9 uncu maddesi gereğince, iş sözleşmeleri sona eren işçileri “sigortalı işten ayrılış bildirgesi” düzenleyerek e-sigorta (internet, elektronik veya benzeri ortamda Kurumun veri tabanına aktarılması) yoluyla işten ayrılış tarihini takip eden 10 gün içinde SGK’ya bildirmekle yükümlüdür. İşten ayrılış bildirgelerinde işçinin hangi sebeple işten ayrıldığı kurumca belirlenen işten ayrılış kodu ile kuruma bildirilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu 01.04.2021 tarihinde yayımladığı genelge ile “işçinin ahlak ve iyiniyet kuralları ve benzeri nedenlere” dayalı olarak iş sözleşmelerinin sona erdirilebilmesi için 29 numaralı kodu kaldırmış bunun yerine 41 numaralı koddan sonra gelmek üzere 9 ayrı kod ihdas ederek yürürlüğe koymuştur[10].

Bu düzenlemenin yapılmasındaki amaç, 29 koddan çıkarılan işçilerin çalışma hayatında ve toplumda olumsuz bir algı ve ön yargı ile karşılaşma riskinin ortadan kaldırılmasıdır. Çünkü 29 numaralı kod kapsamında, işe devamsızlık nedeniyle fesih bulunduğu gibi hırsızlık, cinsel taciz, uyuşturucu madde ve alkol kullanma gibi fiiller de bulunmakta idi. Bu koddan çıkarılan işçilerin başka bir işyerinde iş bulması bu yönüyle olumsuzluklara yol açıyordu[11]. Bu nedenle ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlar tefrik edilerek 9 ayrı kod altında düzenlenmiştir.

İşverenlerin iş sözleşmesi sona erdirilen işçilerin işten ayrılış çıkış kodlarını gerçeğe uygun olarak SGK’ya bildirmeleri esastır. Çünkü feshe uygun çıkış kodlarının bildirilmemesinin işçiler açısından ciddi kayıplara yol açabileceği aşikardır. Çünkü SGK çıkış kodu, işçinin çalışma süresine bağlı ihbar ve kıdem tazminatı haklarına hak kazanıp kazanamayacağını, işsizlik ödeneği alıp alamayacağını doğrudan etkilemektedir. Öte yanda fesih sebebinin gerçeğe aykırı olarak belirlenmesi ve gerçek durumu yansıtmayan işten çıkış kodunun SGK’ya bildirilmesi, işçiye yönelik bir hakaret ve onur kırıcı ve iftira niteliğinde bir davranış sayılabilecektir. Bildirimin özel nitelikli kişisel veri sayılması da işin ayrı bir boyutudur. Ayrıca, fesih sebebinin gerçeğe aykırı bildirilmesi, ilgili kişi hakkında önyargıya neden olabileceği gibi işçinin itibarını sarsacak, mesleki kariyerini tehlikeye düşürecek bir risk olarak da kabul edilmelidir. Dolayısıyla, fesih sebebinin gerçeğe aykırı bildirilmesi, işçinin şeref ve haysiyetinin ihlali niteliğini taşıdığı ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kabul edilmektedir[12].

Sgk’ya Gerçeğe Aykırı çıkış Kodu İle Bildirim Yapılması İşçinin Kişilik Haklarının İhlali Sayılır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, işverenlerce iş sözleşmesinin feshinde, fesih sebebinin gerçeğe aykırı olarak belirlenmesi ve gerçeği yansıtmayan çıkış kodu ile SGK’ya bildirilmesi işçinin kişilik hakkına saldırı olarak kabul edilmektedir. Nitekim, gerçeğe aykırı olarak yapılan fesih bildirimi işçiye yönelik onur kırıcı, itibar sarsıcı ve işçinin şeref haysiyetinin ihlali niteliği taşıyabilecek bir davranış olarak görülmektedir. Çünkü fesih sonrasında işçinin mesleğini başka bir işyerinde sürdüremez duruma gelmesi ve mesleki itibarının zedelenmesi ve bu durumun özel hayatını derinden etkilemesi kişilik hakkının ihlali anlamına gelmektedir.

Lütfi İNCİROĞLU

Kaynakça:

[1] Tanımlar için bkz.EKONOMİ, Münir, s.153; TURAN, Kamil, s.125; KAPLAN, s.14; ARASLAN ERTÜRK, s.269; ÇALIK, Şefik, İş Sözleşmesinin Feshi ve İş Güven­cesi, İstanbul 2005, s.69.

[2] Yarg.İç.Bir.K.18.12.1959, E.1958/28, K.1959/17; YHGK.10.01.1962 T., E.1962/ 9-4, K.1962/31;DEMİR, İş Hukuku ve Uygulaması, s.73; ÇELİK, Nuri, İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2000, s.160; ÇALIK, İş Sözleşmesinin Feshi ve İş Güvencesi, s.73.

[3] YHGK.17.2.2010 T., E.2010/9-83 K.2010/92 Legalbank.; KILIÇOĞ­LU/ŞEN-OCAK, s.304;KESER, Hakan, İş Sözleşmesinin Bildirimli Feshinde Ge­çerli Sebep, 3. Baskı, Ankara 2016, s.22-23; ARASLAN ERTÜRK, s.274; ÇA­LIK, İş Sözleşmesinin Feshi ve İş Güvencesi, s.74.

[4] Y9HD.25.4.2012 T., E. 2010/7314 K.2012/4260 Legalbank.

[5] Y9HD.4.12.2008 T., E. 2007/31333 K.2008/33412 Legalbank.

[6] Y9HD.18.1.2010 T., E. 2009/25659 K.2010/36 Legalbank.

[7] Y9HD.6.2.2009 T., E. 2007/34483 K.2009/1710 Legalbank.

[8] ÇELİK, CANİKLİOĞLU, CANBOLAT, İş Hukuku Dersleri, s.422; KILI­ÇOĞLU/ŞENOCAK, s.305-306. KESER, Bildirimli Fesihte Geçerli Sebep, s.23; ARASLAN ERTÜRK, s.274; ÇALIK, İş Sözleşmesinin Feshi ve İş Güvencesi, s.71

[9] ARASLAN ERTÜRK, s.282.

[10] Geniş Bilgi İçin: KESER, Hakan, İş Sözleşmesinin İK.’nun 25/II inci Maddesine Dayanılarak Yapılan Haksız Feshinde, İşçinin Kişilik Haklarının İhlali İle Haksız Fesih Sonucu Talep Edilebilecek Haksız Fesih Tazminatı ve Manevi Tazminat, SİCİL, Sayı 51, Yıl:2024 s.56. vd.

[11] KESER, SİCİL, s.57.

[12] KESER, SİCİL, s.61

Alım Talebi: Likit Parafin (Parafin Yağı)

şirket İhtiyaçları Likit Parafin

Bir firmamız için, tercihen 5 ve 10 litrelik ağzı kapaklı kaplarda toplamda 1 ton Likit Parafin (Parafin Yağı) alımı yapılacaktır. Teslim yeri Gebze – Kocaeli olup ödeme şekli nakittir (peşin).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürün spekleri ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

şirket İhtiyaçları Likit Parafin

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

DFDS, Ekol Lojistik’ten Türkiye ve Avrupa’yı Birbirine Bağlayan Uluslararası Kara Taşımacılığı Ağını Satın Aldı

Satın Alma Eğitimleri Haber Dfds, Ekol Lojistik'ten Uluslararası Kara Taşımacılığı Ağını Satın Aldı

Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu

Satın Alma Eğitimleri Haber Dfds, Ekol Lojistik'ten Uluslararası Kara Taşımacılığı Ağını Satın AldıDFDS, 15 Kasım 2024’te Ekol Lojistik’ten Türkiye ve Avrupa’yı birbirine bağlayan uluslararası kara taşımacılığı ağını satın aldı. Bu satın alma, DFDS’in deniz ve kara yolunu birleştiren iş modelini Akdeniz’de uygulanmasını sağlıyor ve Türkiye’yi karadan da DFDS’in lojistik ağına bağlıyor.

DFDS, merkezi İstanbul’da bulunan ve 3.700 kişiyi istihdam eden Türkiye’nin önde gelen ulaşım ve lojistik şirketi olan Ekol Lojistik’in uluslararası kara taşımacılığı ağının satın alımını tamamladı.

DFDS CEO’su Torben Carlsen konu hakkında yaptığı açıklamada; “Bu, Türkiye’ye altı yılda yaptığımız ikinci büyük yatırım ve bu satın alma Türkiye pazarının potansiyeline olan güçlü inancımızı yansıtıyor. Türkiye, DFDS için stratejik öneme sahip ve Ekol’ün uluslararası kara taşımacılığı ağının satın alınması, Türkiye’nin bir üretim merkezi olarak sürekli büyümesini desteklerken, güvenilir ve verimli bir taşımacılık altyapısı sunma kabiliyetlerimizi de büyük ölçüde artırıyor.” dedi.

Ekol Lojistik Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul ise; “Ekol Lojistik’in uluslararası kara taşımacılığı ağının uzun süredir iş ortağımız olan DFDS’e devredilmesi stratejik ve mantıklı bir karar. Tüm çalışma arkadaşlarım adına, bu sürecin tamamlanmış olmasından dolayı büyük bir memnuniyet duyuyorum. Artık yeni bir büyüme hikayesi başlıyor.” dedi.

DFDS Türkiye Lojistik Başkanı Jeppe Skivild’de konu hakkında; “Avrupa ve Türkiye’yi birbirine bağlayarak işimizi ve müşterilerimize sunduğumuz çözümleri genişletmeye devam ederken, Ekol Uluslararası Taşımacılık’taki harika ekiple çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum.” dedi.

2019 yılında yapılan uzun vadeli müşteri anlaşmasıyla Ekol Uluslararası Taşımacılık’ın DFDS’in Akdeniz’deki deniz yolu yük taşımacılığı kapasitesine erişim sağlayan bir iş ortaklığı bulunuyor.

Stratejik Uyum 

Bu satın alma, DFDS’in yükleri römorklarda deniz, kara ve demir yoluyla taşıma ve tamamlayıcı lojistik çözümleri sunma odaklı ulaşım ağı stratejisiyle tamamen uyumlu.

Satın Alma Eğitimleri Haber Dfds, Ekol Lojistik'ten Uluslararası Kara Taşımacılığı Ağını Satın AldıEkol Uluslararası Taşımacılık’ın DFDS operasyonlarına eklenmesi, DFDS’in Akdeniz’deki deniz yolu yük taşımacılığı ağına karayolu taşımacılığını ekleyerek Kuzey Avrupa’da halihazırda sunulan başarılı deniz ve kara yolu iş modelini bu bölgede genişletmesine olanak sağlıyor.

Bu gelişme, Türkiye ve Avrupa arasında ticaret yapan tüm DFDS müşterilerine uçtan uca taşımacılık, lojistik çözümleri ve gümrük hizmetlerine erişim sağlayacak.

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler – 1

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler – 1  

Reşat BAĞCIOĞLUDövizin Fiyatlamasındaki Etkenler 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Dövizin Fiyatı

Dövizin fiyatlamasını teknik tanım ile anlatmak yerine size dövizin hangi piyasa koşullarında hangi fiyatlardan alınıp satıldığını anlatmak istiyorum;

Şöyle bir örnek versem nasıl olur sizce?

Balık mevsimin açıldığı ilk günlerde doğal olarak bazı balık çeşitleri az olduğundan, balığın fiyatı da oldukça yüksek olur. Balık mevsiminin ilk günlerinde hamsi ve istavrit balığı yok denecek kadar az olduğundan dolayı fiyatları da oldukça yüksek seyretti:

Öyle ki; hamsi balığının kilosu TRL.300 – 400, istavrit balığının kilosu ise keza TRL.400.- ve üzeri fiyattan satılıyordu İstinye semtinde.

Balık Fiyatları
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/galeri/ntvpara/hamsi-fiyatlari-ucusa-gecti-iste-balik-tezgahlarinda-son-durum-palamut-hamsi-levrek-cipura-mezgit,Ung0tyFWc0yErFjMfj8D-g

Istavrit Görselİstavrit balığı..  Diyeceksiniz ki sadece iki adet istavrit balığının resmi olur mu? Ne bekliyordunuz ki. İstavrit balığının pahalı olduğunu söylemiştim. Doyumluk yerine sadece göz zevkinizi okşasın. Sonuçta balığın az olduğunu ve fiyatının bu yüzden pahalı olduğunu anlatmaya çalışıyorduk değil mi?

Dövizin fiyatının nasıl oluştuğunu anlatayım derken konu nasıl hamsi ve istavrit balığına ve fiyatlarına takıldı ya?

Fiyatlar Arz Ve Talep

Dövizin Piyasa Fiyatı

Döviz ve efektifin fiyatları TCMB tarafından sadece gösterge niteliğinde yayımlanır. Ancak TCMB’nin gösterge niteliğindeki bu fiyatları;

  • Resmi dairelerde, noter ve gümrüklerde kullanılmakla birlikte yolu dövizden geçen tüm kuruluşlar;
  • Bankalar,
  • Döviz büfeleri
  • Turistik tesisler ve acenteler
  • Kuyumcular
  • Havaalanı esnafı
  • Dış ticaret tacirleri vs

Kendilerinin yarattığı piyasa koşullarına göre;

  • Arz ve talep
  • Piyasa beklentileri
  • Döviz işi yapan kuruluşların aynı ve dar lokasyonda sıkı bir rekabet içinde olmaları
  • Döviz işi yapan kuruluşların ellerindeki Türk Lirası’nın çok fazla veya çok az oluşu,
  • İş günü veya hafta sonu veya uzun bayram tatili olup olmaması,
  • TCMB’nin aldığı çeşitli kararlar ile faiz oranlarının hangi seviyede olduğu

Hususları dövizin serbest piyasadaki fiyatının oluşmasında önemli etkendir.

Tcmb’nin Gösterge Niteliğindeki Döviz Kurları
TCMB’nin gösterge niteliğindeki döviz kurları.

Her Kuruluş Kendi Fiyatını Oluşturur

Çokça rastladığımız bir örnek;

TCMB’nin gösterge niteliğindeki 15 Kasım 2024 döviz kurlarından;

USD efektif alış kuru    : TRL.34.30

USD efektif satış kuru  : TRL.34.44

görülmektedir.

İşte bu TCMB gösterge niteliğindeki döviz fiyatları Türkiye’nin her tarafında, her semtte, her şehirde, her kurumda aynı değildir.

Kapalıçarşı. Döviz Altın Ticaretinin Kalbi
Kapalıçarşı. Döviz ve altın ticaretinin kalbi

Kapalıçarşı’da dip dibe döviz büfeleri ve efektif alım satımı yapan kuyumcu ve kuruluşlar bulunduğundan, döviz fiyatları da oldukça rekabetçidir. Bu rekabetçi fiyatları Kapalıçarşı’daki ortalama 10-15 farklı yerdeki döviz büfeleri veya kuyumculardaki fiyatları incelediğinizde, fiyatlar birbirine oldukça çakın. Hatta aynısıdır diyebilirim.

TCMB’nin gösterge niteliğindeki kurlarından;çarşı Döviz

USD efektif alış kuru    : TRL.34.30

USD efektif satış kuru  : TRL.34.44

olduğu piyasada döviz ile iştigal eden kuruluşların Kapalıçarşı piyasasında oldukça fazla ve sıkı bir rekabet olmasından dolayı aşağı yukarı piyasa şu şekildedir;

USD Efektif alış kuru   : TRL.34.20

USD efektif satış kuru  : TRL.34.25

Fiyatlar oldukça rekabetçi olup TCMB’nin döviz kurları ile bire bir aynı olmasa da, fiyatlar benzerlik göstermektedir. Tabir yerinde ise döviz piyasalarında her şey sakin, anormallik yok, hava da “güneşli”.

Ancak yukarıda verdiğim örnek rekabetin sıkı olduğu Kapalıçarşı piyasasından. Ya diğer semtlerde fiyat aynı mıdır? Kesinlikle öyle değil.

Farklı semtlerdeki döviz büfelerinin fiyatlarından da söz edelim isterseniz;

Mecidiyeköy semti. Kapalıçarşı piyasası ile kıyaslandığında döviz büfeleri biraz daha az sayıda olup, dip dibe değil de biraz daha uzak mesafelerde konuşlanmışlar ve rekabetten biraz daha uzak döviz fiyatlaması yapmaktadırlar;

USD Efektif alış kuru   : TRL.33.50

USD efektif satış kuru  : TRL.35.00

Rekabet olmayınca döviz büfeleri daha fazla kazanç peşine düşüp, efektifin alış fiyatını aşağı, satış fiyatını ise yukarı çıkartmaktadır.

İstanbul’un çeşitli semtlerinden örnekler vermek gerektiğinde döviz büfelerinin oldukça az olduğu Sarıyer semtine de göz atmakta yarar var;

İş günü fiyatlaması:

USD Efektif alış kuru   : TRL.33.00

USD efektif satış kuru  : TRL.35.50

Hafta sonu fiyatlaması:

USD Efektif alış kuru   : TRL.32.00

USD efektif satış kuru  : TRL.36.00

Hani nerede TCMB’nin gösterge fiyatının alış USD TRL.34.30, satış USD TRL.34.44 olduğu dövizler? Sarıyer’de efektif bozdurmak isteyen bir kişi ya bu fiyatları kabul edecek, ya da Kapalıçarşı’da gidecek ki hem masraf, hem de zaman kaybı demektir. Semtten semte arz ve talebe bağlı fiyatlar oluşuyor.

Bankaların Döviz Fiyatlaması

Banka Döviz Fiyatları
Rastgele aklıma gelen bir bankanın internet şubesinden 16.11.2024 tarihli döviz fiyatlarını aldım.

Dövize Takma

İstanbul Havaalanında Döviz Fiyatları Nasıldır Acep?

Havalimanı Euro

Havalimanı Döviz Komisyonu
Kaynak: https://www.ilerihaber.org/icerik/istanbul-havalimanindaki-tek-doviz-burosunda-yuzde-25-komisyon-uygulamasi-101319.html

Bence kaynak için linki tıklamak yerine, İstanbul Havaalanı’na bizzat gidip döviz fiyatlarından yiyecek fiyatlarına kadar fiyatları bizzat kendi gözlerimizle görmenizi öneriyorum

Döviz büfeleri ve bankaların döviz fiyatlaması konusunda dedikodu yapmak yerine İstanbul Havaalanı’ndaki fiyatlara bakıp ne kadar insafsızca fiyatlama yapıldığını aklımızdan çıkartmayalım.

Değil İstanbul Havaalanı’ndan döviz bozdurmak, bence su dahi alınmaz.

Dövizin fiyatını anlatırken balıktan ve havaalanı su fiyatına kadar geldik. Sözümde ısrar ediyorum: bence siz su da almayın havaalanından.

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler Sadece Bunlar Mı?

Elbette bu kadar değil. Haftaya anlatayım devamını.

 

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi  

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Ekim Ayı Değerlendirmesi

Satın Alma Eğitimleri Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Ekim Ayı Değerlendirmesi

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Ekim Ayı Değerlendirmesi

Satın Alma Eğitimleri Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Ekim Ayı DeğerlendirmesiFinansal Kurumlar Birliği’nin İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Ekim ayı bülteni yayımlandı. FKB-EGE, Eylül ayında bir önceki aya göre 0,65 puan artarak 99,53 değerini gördü. FKB Ekonomik Görünüm Anketi’ne göre Ekim ayı enflasyon beklentisi ise yüzde 2,54 olan Eylül ayı beklentisi ile aynı kaldı.

Türkiye ekonomisini bünyesindeki bankacılık dışı finans sektörü oyuncularıyla büyütmek için faaliyet gösteren Finansal Kurumlar Birliği (FKB), İstanbul Üniversitesi ile geliştirdiği ‘Finansal Kurumlar Birliği Ekonomik Görünüm Endeksi’nin (FKB-EGE) Ekim ayı bültenini yayımladı.

Finansal sistemin sağlıklı işleyebilmesi ve gelişebilmesi için çatısı altındaki 5 sektördeki, 125 şirketle finansmana erişimi kolaylaştırarak, ekonomik gelişmeye katkı sağlayan FKB’nin, Eylül endeksi ve anket verilerinde, sıkılaştırma politikalarının etkileri de kendini gösterdi.

FKB Ekonomik Görünüm Anketi verilerine göre; enflasyon beklentisi, bir önceki ay ile aynı kalarak, yüzde 2,54 olarak gerçekleşti. Ankette 2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon beklentilerinde azalış görüldü.  Yaşanan bu azalış, ekonomiye ilişkin olumlu sinyallerin devam ettiği şeklinde yorumlandı.

Şubat 2015’ten günümüze hesaplanan ve Mart 2018‘e kadar artan bir eğilim izleyen FKB-EGE’nin değişimine bakıldığında ise endeksin, Ekim 2018’de 95,15 değeri ile en düşük seviyesine ulaştığı görüldü. Kasım 2018’den itibaren dalgalı bir seyir izleyen endeks, Eylül 2024’te bir önceki aya göre 0,65 puan artarak 99,53 değerini aldı.

Öte yandan endeksin alt bileşenlerinden Faktoring Endeksi de Eylül 2024’te 0,84 puan artarak 100,59 değerini aldı. Endeksin diğer alt bileşenleri olan Finansal Kiralama Endeksi 1,14 puan artarak 102,32 puana yükseldi, Finansman Endeksi ise 0,02 puan azalarak 95,67 değerine geriledi.

FKB Ekonomik Görünüm Anketi Ekim sonuçlarına göre, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi 2024 yıl sonu için yüzde 3,2 ve 2025 yıl sonu için yüzde 3,4 oldu. 2024 yıl sonu beklentisinin yüzde 3,32 ve 2025 yıl sonu beklentisinin yüzde 3,51 olduğu Eylül 2024 anketiyle karşılaştırıldığında, her iki yıl için de büyüme oranı beklentisinde kısmi azalış gözlemlendi. Aynı yıllar için OVP’nin sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 4 ile IMF’nin sırasıyla yüzde 3,6 ve yüzde 2,7 olan öngörüleriyle karşılaştırıldığında, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi, 2024 yıl sonu için OVP ve IMF öngörülerinin altında, 2025 yıl sonu için ise OVP öngörülerinin altında, IMF’nin öngörülerinin üzerinde oldu.

Araştırma ekibinden İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, enflasyona ilişkin beklentilerde düşüş trendinin devam etmesinin makro ekonomik politikalarla uyumuna işaret etti. FKB Ekonomik Görünüm Endeksi’ndeki dalgalı seyrin devam ettiğini belirten Prof. Şeker, ekonomideki yapısal göstergelerde istikrarın sağlanmasıyla endeksin seyrinin pozitife evirilerek devam edeceğini söyledi.

Satın Alma Eğitimleri Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Ekim Ayı DeğerlendirmesiFKB-EGE Ekim ayı bültenine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.fkb.org.tr/Sites/1/upload/files/FKB_Ekim_2024_Bu%CC%88lteni-3962.pdf

Türkiye’de Sivil Havacılık: İthalat, İhracat, Gümrük ve Lojistik Dinamikleri

Türkiye’de Sivil Havacılık İthalat, İhracat, Gümrük Ve Lojistik Dinamikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Türkiye’de Sivil Havacılık: İthalat, İhracat, Gümrük ve Lojistik Dinamikleri

Barış AKGÜL – UGM Havacılık DirektörüTürkiye’de Sivil Havacılık İthalat, İhracat, Gümrük Ve Lojistik Dinamikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

2024 yılı Türkiye’sinde üzerinde uzlaşı olan nadir konulardan birisi Sivil Havacılık endüstrisinin önemi ve gelişimidir. Sivil havacılık, dünya çapında ulaşımı güçlendiren, ekonomik kalkınmaya katkı sağlayan, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası ve teknolojik ilerlemelerin itici gücü olan stratejik bir sektördür. Türkiye’deki sivil havacılık sektörü, ekonomik, turistik, ticari ve sosyal açılardan büyük bir öneme sahiptir. Sürekli olarak büyüyen ve gelişen bu sektör, Türkiye’nin küresel arenada rekabet gücünü artırmasına da yardımcı olmaktadır.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından yayımlanan 2023 yılı ilk 100 ihracatçı firma içinde 10 firma havacılık endüstrisinde faaliyet yürütmektedir.* TİM bu hesaplamaya hizmet ihracatçısı olan havayolu taşımacılığı yapan firmaları da eklemiştir. 2023 yılında havacılık sektöründe faaliyet yürüten firmaların toplam ihracat tutarı 28.290.090.243,73 USD’dir. 2023 yılı toplam ihracatımızın 225,8 milyar dolar olduğu düşünülürse havacılık endüstrisi ile ilişkili firmalarımızın ihracat içindeki payı %12,5 düzeyine kadar çıkmıştır. Havacılık sektörünün ihracattaki bu önemli rolü, özellikle uluslararası ticarette hızın kritik olduğu durumlarda daha da ön plana çıkmaktadır.

Uluslararası ticarette malzeme sevki hava, kara, deniz ve tren yoluyla yapılmakta olup en hızlı ulaşım havayolu taşımacılığıdır. Hava taşımacılığı yüksek hız, doğrudan rotalar ve kapsama alanı bakımından ele alındığında malzeme tedariği için en hızlı alternatiftir.
Havacılık sektöründe hız kadar önem taşıyan bir diğer faktör, uçakların operasyonel durumudur. Havacılık sektöründe çalışanların sıkça duyduğu ve duyduklarında da bütün dikkatlerini yönelttikleri bir terim vardır. AOG (Aircraft on Ground) terimi. AOG bir uçağın planlanandan farklı bir şekilde yerde kalarak acil bir tamir veya bakım ihtiyacı olduğunu ifade eder. Bu durumda, uçağın hızlı bir şekilde onarılması veya gerekli yedek parçaların temin edilmesi gerekebilir. AOG durumları, havayolu şirketleri ve uçak işletmecileri için öncelikli ve acil durumlar olarak kabul edilir. Bu durumlar için 1 saatlik bir gecikmenin çok yüksek maliyetleri olmaktadır. Bu sebeplerden dolayı tedarik zinciri kesintileri, malzeme temininde gecikmeler veya eksiklikler gibi sorunların yaşanmaması büyük önem arz etmektedir.

Dış Ticarette lojistik süreçlerin yanı sıra gümrük sürecinin de çok iyi planlanması ve yönetilmesi gerekmektedir. Lojistik süreçler kadar kritik olan bir diğer unsur ise gümrük işlemleridir. Havacılık sektörü genel itibariyle stoklu çalışmayıp malzeme ihtiyacına göre sipariş yöntemi olan tam zamanında tedarik metoduyla çalışmaktadır. Bu nedenle de en hızlı taşıma türü olan hava taşımacılığı tercih edilmektedir.

Gümrük beyan süreci siparişin verilmesi ile başlar. Malzemenin satıcısının deposundan çıkarılması için taşıyıcı firmaya iş emri verilir, ihracatçı ülkede hazırlanan konşimento ve diğer gerekli evraklar ile ihracat beyannamesi düzenlenir. Bu aşamada yaşanacak bir sorun ya da hata Türkiye’deki ithalat sürecini de olumsuz etkiler.

Türkiye’de sivil havacılık sektörü ithal ikamesi olmayan yoğun ithal girdi kullanılan bir sektördür. Bu nedenle sektörün gelişimi, sürdürülebilirliği ve uluslararası alanda rekabet gücünün korunarak arttırılması amacıyla maliyet etkinliği sağlanması, ithal girdilerde vergi yükünün ve diğer dış ticaret önlemlerinin minimize edilmesi ile ilgili çalışmalar öne çıkmaktadır. Bu amaçla sivil havacılık sektöründe gümrük mevzuatı ve uygulamaları alanında muafiyet ve istisnalar getirilmiştir. Bu muafiyet ve istisnaların yasal dayanakları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Ticaret Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlık ve kurumlar tarafından karşılıklı olarak düzenlenmektedir. Sivil havacılık sektöründe gümrük muafiyeti; havayolu şirketlerinin ve hava aracı bakım kuruluşlarının ürünlerinin ithalat işlemlerinin gümrük vergileri ödenmeden ve bağlı diğer yasal düzenlemelerden istisna tutularak tamamlanmasını ifade eder. Havacılık malzemelerinde muafiyet uygulanmasının temel mevzuat dayanakları 4458 sayılı Gümrük Kanunun 167/9. maddesi, 4760 sayılı ÖTV Kanunun 1/1-c maddesi, 3065 sayılı KDV Kanunun 13 ve 16. Maddeleri, 15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 97/1 ve 112. Maddeleri, sivil hava taşıtlarının ithaline ilişkin tebliğ ve 2014/17 sayılı tebliğ olarak sıralanabilir.

Sivil Havacılıkta muafiyet 2014/7 sayılı tebliğ ekinde belirtilen Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları(GTİP)’nda yer alan belirli ürünlere tanınmış olup eşyanın tarife tespiti büyük önem taşımaktadır. Konu genelge ekinde 1.246 adet GTİP donatım ve işletim malzemesi eki listede yer almakta olup 41 adet GTİP’de hava taşıtları ve motorları ekli listesinde yer almaktadır. Bu GTİP’lerin önemli kısmı korelasyona uğramış olup 2024 yılı için farklı 12 haneli GTİP’lerden oluşmaktadır. Bu nedenle korelasyon tablolarının iyi takip edilmesi gereklidir. Türk Gümrük Tarife Cetveli 21 Bölüm ve 99 fasıldan oluşmakta olup muafiyet kapsamında olan GTİP’lerin toplam içindeki payı çok düşüktür. Bu nedenle eşyanın GTİP tespitinin doğru yapılması çok önemlidir.

Havacılık sektöründe muafiyet, işlemler için kolaylık değil, daha da ciddi sorumluluk yüklemektedir. Yanlış bir sınıflandırma yapılması durumunda muafiyet kullanılmasından kaynaklı çok yüksek cezai durumlarla karşılaşılabileceği gibi gümrük vergileri ve KDV’den muaf olması gereken bir ürüne yanlış sınıflandırma nedeniyle gümrük vergisi ve KDV ödenerek olmaması bir maliyet yaratılması riskini de beraberinde getirir. Yine bu muafiyet ithalat aşamasında ödenen bütün vergiler için geçerli değildir. Böyle bir muafiyet olabilmesi için gümrük mevzuatının yanı sıra ilgili kurum ya da kuruluşun mevzuatında da muafiyet düzenlenmiş olmalıdır. Örneğin vadeli ithalatlarda doğan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) ki fatura kıymetinin %6’sı gibi yüksek bir orandır, havacılık işlemlerinde muafiyet kapsamında değildir. Yine ÖTV 1. Sayılı listedeki ürünler, TRT Bandrol ücretleri ve Kültür Fonu da muafiyet kapsamı dışındadır.

Yukarıda değindiğim üzere havacılık sektöründe gümrük süreçleri ayrı bir uzmanlık ve titiz bir takip gerektirmektedir. Bu nedenle, havacılık sektöründeki karmaşık süreçlerin yönetilmesi için sektörün ihtiyaçlarına özel çözümler geliştirilmiştir. Bu alandaki en dikkat çekici örneklerden biri Türkiye’de gerçekleştirilen dış ticaret işlemlerinin %10’unu kendi bünyesinde düzenleyen Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş’nin kurmuş olduğu Havacılık Departmanı’dır. UGM Havacılık Departmanı’nda havacılık işlemlerinde uzmanlaşmış yetkin gümrük müşavirleri, gümrük müşavir yardımcıları, ithalat uzman ve uzman yardımcıları, ihracat uzmanları, muhasebe uzmanları yer almaktadır.

Departmanımızın Türkiye’nin bütün havalimanları apron bölgeleri ve antrepolarında görevli saha operasyon yöneticileri ve çalışanları bulunmaktadır. Yine havacılık sektörünün doğası gereği çalışanlarımız 7/24 esasına bağlı olarak müşterilerimize hizmet vermektedir. UGM Havacılık Departmanı uluslararası lojistik, gümrükleme, apron içi hizmetleri, uçak altı işlemler, yurtiçi talep edilen bütün lokasyonlarda iç nakliye hizmeti olmak üzere bütün aşamaları kapsayan bir hizmet vermektedir.

Ayrıca, gümrük ve lojistik işlemlerinin firma yetkilileri tarafından an be an takip edilebilmesini sağlayan Müşteri Çalışma Portalı (MÇP) ve akıllı telefonlarda kullanılabilen Cep Telefonu Aplikasyonu (UGMAPP) olanağı sunulmaktadır. Müşterilerimize talep ettikleri raporların hazırlanması ile birlikte gümrük işlemlerindeki KPİ’ların gösterildiği, mevzuat değişikliklerinin ele alındığı, navlun, ardiye, ordino, mesai, yolluk, gümrük vergileri ve benzeri bütün maliyetleri içeren, yapmış olduğumuz iyileştirmeler sonucunda yapılan tasarrufları gösteren aylık iş geliştirme ve performans değerlendirme toplantıları yapılmaktadır.

Havacılık sektöründeki yoğunluk çevresel etkileri de beraberinde getirmektedir. Ancak son yıllarda havacılık sektörü, çevresel etkileri azaltmaya yönelik çabalarla gündeme gelmektedir. Biz de UGM olarak hazırladığımız yıllık “Sera Gazı Emisyon Raporu”nda kendi hedef ve çözüm önerilerimizi sunmaya devam ediyoruz. Karbon ayak izini azaltmak, sürdürülebilir enerji kaynaklarını kullanmak, iklim değişikliğiyle mücadele adına önemli gördüğümüz hedefledir. Destek verdiğimiz müşterilerimizin talebi doğrultusunda yetkili kurumlarca akredite olan UGM Kimya Laboratuvarı aracılığıyla müşterilerinin karbon ayak izlerinin hesaplayarak çözüm önerileri sunmaktayız.

Sonuç olarak, Türkiye’de sivil havacılık sektörü, hem ekonomik büyüme hem de uluslararası rekabet açısından kritik bir öneme sahiptir. Gümrük ve lojistik süreçlerindeki karmaşıklıklar ve riskler bu sektördeki karşılaşılacak önemli sorunlar olarak öne çıkarken, çevresel sürdürülebilirlik için de atılacak adımlar, gelecekte sektördeki büyümeyi destekleyecektir. Havacılık endüstrisinde yer alan tüm paydaşların bu dinamikleri dikkate alarak hareket etmesi, Türkiye’nin küresel havacılık pazarındaki konumunu güçlendirecektir. Bu kapsamda sürecin önemli bir paydaşı olarak UGM’de kendi bünyesinde kurmuş olduğu Havacılık Departmanı ile gümrük ve lojistik süreçlerindeki karmaşıklıklar, zorluklar ve risklerin aşılmasını sağlayan nitelikli bir hizmeti müşterilerine sunmaktadır.

Türkiye’de Sivil Havacılık İthalat, İhracat, Gümrük Ve Lojistik Dinamikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBarış AKGÜL – UGM Havacılık Direktörü

Yıldız Teknik Üni. İktisat Doktora Öğrencisi

 

 

 

Kaynakça:
• https://tim.org.tr/tr/turkiyenin-ilk-1000-ihracatci-arastirmasi-2023

Daimler Truck ve Volvo Group, Yazılım Tanımlı Araç Platformu Geliştirecekleri Ortak Girişim İçin Anlaşma İmzaladı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Daimler Truck Ve Volvo Group, Yazılım Tanımlı Araç Platformu Geliştirecekleri Ortak Girişim İçin Anlaşma İmzaladı!

Daimler Truck ve Volvo Group, Yazılım Tanımlı Araç Platformu Geliştirecekleri Ortak Girişim İçin Anlaşma İmzaladı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Daimler Truck Ve Volvo Group, Yazılım Tanımlı Araç Platformu Geliştirecekleri Ortak Girişim İçin Anlaşma İmzaladı!Geleceğin ulaşımını şekillendirecek projelere imza atan Mercedes-Benz Türk’ün çatı şirketi Daimler Truck, Volvo Group ile ağır ticari araç sektöründeki dönüşüme öncülük edecek yazılım tanımlı araç platformu geliştirmeyi amaçlayan ortak girişim anlaşmasını imzaladı. Yeni şirket, sektör standartlarını belirlemeyi hedefliyor. Daimler Truck ve Volvo Group’un bu anlaşmayla belirlediği ortak hedef ise bir kamyon işletim sistemi geliştirmek ve ortak girişimin markadan bağımsız olan ürünlerini diğer ticari Orijinal Ekipman Üreticileri’ne (OEM) sunmak. Bununla birlikte Daimler Truck ve Volvo Group rakip olmaya devam edecek ve kendi dijital çözümleri de dahil olmak üzere ürün ve hizmet satışlarını farklılaştırmayı sürdürecekler.

Mercedes-Benz Türk’ün çatı şirketi Daimler Truck ve Volvo Group, bu yılın mayıs ayında, geleceğin ticari araçlarına temel oluşturacak yazılım tanımlı bir araç platformu ve özel bir kamyon işletim sistemi geliştirmek üzere ortak bir girişim kurmayı hedeflediğini duyurmuştu. Bu kapsamda ticari araç sektörünün önde gelen iki şirketi, ortak girişim için bağlayıcı bir anlaşma imzaladı. Anlaşmayla birlikte merkezi İsveç’in Göteborg kentinde olacak bir şirketin kurulması üzerinde çalışılmaya başlandı. Ortak girişimle geliştirilecek olan yazılım tanımlı araç platformu, Daimler Truck ve Volvo Group’un gelecekteki potansiyel müşterilerine sunacağı ürünlerde bağımsız dijital araç işlevleri sağlamasına olanak tanıyacak.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Ortak Girişim Dijital Dönüşüme Liderlik Edecek!

Ortak girişimin faaliyetleri arasında, ticari araçlar için özel olarak tasarlanmış ve büyük verileri işleyebilen, merkezileştirilmiş yüksek performanslı kontrol ünitelerinin belirlenmesi ve tedarik edilmesi yer alacak. Yeni şirket, araç üreticilerinin kendilerini farklılaştıran dijital araç özelliklerini geliştirmek için temel olarak kullanabilecekleri bir işletim sistemi ve yardımcı programlar geliştirecek. Bu girişim, gelecekte yazılım ve donanım geliştirme döngülerini birbirinden ayıracak ve müşterilerin dijital uygulamaları kablosuz olarak satın almalarını ve güncelleyebilmelerini sağlayacak. Böylece müşteri verimliliği ve deneyimi belirgin bir şekilde artacak. Büyük ölçekli bu ortak girişim işleminin, gerekli tüm düzenleyici onayların alınmasına bağlı olarak 2025 yılının ilk yarısında tamamlanması bekleniyor.

Daimler Truck Ve Volvo Group Anlaşma Görsel 2

Türkiye’nin Lojistik Sorunu

Türkiye’nin Lojistik Sorunu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Türkiye’nin Lojistik Sorunu

Sabri ERGENECOŞARTürkiye’nin Lojistik Sorunu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Günümüz global ticaret sisteminde, nitelikli lojistik hizmetleri, bir ülkenin ekonomik başarısını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Ancak, Türkiye özelinde değerlendirildiğinde, çelişkili bir tablo ile karşı karşıyayız: Lojistik performansımız gün geçtikçe düşerken, ihracat rakamlarımız artış göstermektedir. Bu durumun ne anlama geldiğini ve arka planda yatan nedenleri incelemek, Türkiye’nin ekonomik ve ticari geleceği açısından kritik öneme sahiptir.

Lojistik Performansındaki Düşüş

Lojistik performansı, bir ülkenin ulaşım altyapısı, depolama kapasiteleri ve dağıtım sistemleri gibi unsurlarını kapsar. Ancak, Türkiye, son yıllarda bu alanda önemli bir gerileme yaşamaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2022 Küresel Rekabetçilik Raporu’na göre, ülkemiz lojistik altyapı kalitesi açısından dünya sıralamasında belirgin bir düşüş göstermiştir (World Economic Forum, 2022). Gümrüklerde yaşanan sıkıntılar, Depolama hizmetlerinde altyapı yetersizlikleri, artan nakliye maliyetleri ve taşımacılıkta yaşanan diğer sorunlar, ürünlerin zamanında ve güvenli bir şekilde ulaşımını zorlaştırmaktadır.

Özellikle, karayolu taşımacılığı, demiryolu taşımacılığı ve liman yönetimi gibi kritik alanlarda yaşanan aksamalar, Türkiye’nin genel lojistik verimliliğini olumsuz etkilemektedir. Sorunların başında limanlarındaki kapasite sıkıntıları ve yol ağlarındaki yetersizlikler gelmektedir. Diğer bir sorun ise komşu ülkeler ile yaşanan siyasi gerilimlerin piyasaya etkileridir. Komşularımızda yaşanan savaşlar nedeni ile Ortadoğu’nun bir alev topuna dönmesi ve karşılıklı konan ambargolar ihracatımızı etkilemektedir. Diğer bir konu ise karayolunda yaşanan plaka krizidir. İhracat yapan firma ürünü alırken kendi ülkesinin araçlarının nakliyeyi organize etmesini istemektedirler. Bunun birkaç sebebi vardır ama en önemlisi gümrüklerde Türk plakalı tırların yaşadığı sıkıntıları bertaraf etmek ve nakliyeyi daha uyguna halletmektir. Bazı Forwarding firmaları da nakliye fiyatları kırmak için yabancı plakalı araçları kullanmakta iç piyasadaki karayolu lojistik firmalarını zora sokmaktadırlar.

Ayrıca, demiryolu taşımacılığındaki yetersizlikler de dikkat çekicidir. Türkiye, demiryolu altyapısında geliştirdiği projelere rağmen, halen istenen seviyede bir kapasiteye ulaşamamıştır. Demiryollarının, özellikle yük taşımacılığında, karayoluna göre daha çevreci ve maliyet etkin bir alternatif olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak, mevcut durum, bu potansiyelin değerlendirilmesinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Sorunların çözülmemesi durumunda, bu alandaki rekabetçi avantajın kaybolması kaçınılmazdır.

İhracat Rakamlarındaki Artış Gerçeklerimi Yansıtıyor?

Lojistik altyapısındaki bu olumsuz tabloya rağmen Türkiye’nin ihracat rakamlarında gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. Aslında ihracatın üretim üzerinde bir artırımı söz konusu değildir. Açıklanan rakamlar transit taşımacılığın verileridir. Gerçek ihracatçılar yaşanan enflasyon sebebi ile bir daralmanın eşiğindedirler. Bu süreç lojistik sektörünü yakından ilgilendirmekle beraber lojistik üs konumunda olan bir ülke olmamıza rağmen doğru adımlar atmadığımız için bu özelliğimizi de yakında kaybedebiliriz.

Stratejik Coğrafi Konum ve Türkiye

Türkiye’nin coğrafi konumu, Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişim noktasında yer alması, bazı sektörlerde ciddi fırsatlar sunmaktadır. Bu stratejik konum, Türkiye’yi lojistik merkez haline getirme potansiyeline sahip olsa da, altyapı sorunları bu avantajı sınırlamaktadır. Ekstra maliyetler ve sürekli yaşanan lojistik aksamalar, rekabet gücünü olumsuz etkileyebilmektedir. Ancak yine de, bu avantaj sayesinde Türkiye, özellikle Asya pazarları başta olmak üzere, farklı coğrafyalara ürün ihraç edebilmekte ve ihracatını artırma olanaklarını değerlendirebilmektedir.

Ülkemiz, tekstil, otomotiv, gıda ve inşaat malzemeleri gibi birçok sektörde güçlü bir ihracat potansiyeline sahiptir. İlgili sektörlerdeki büyüme, Türkiye’nin coğrafi konumunun sağladığı ulaşım avantajları ile birleştiğinde, ihracat rakamlarındaki artışa önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika pazarları, Türkiye’nin coğrafi olarak yakınlığı sayesinde ulaşım kolaylığı sağlayarak, ihracatı desteklemektedir.

Kısa Dönemli Başarı mı?

Türkiye’nin ihracat rakamlarının artış göstermesi, dış ticaret politikalarında geçici bir başarı olarak değerlendirilmektedir. Ancak, arka planda devam eden lojistik sorunlar, bu durumun sürdürülebilirliğine tehdit oluşturabilmektedir. Maliyet artışları ve tedarik zincirindeki aksamalar göz önüne alındığında, uzun vadede bu artışın sürekli olacağına dair bir güven sağlamak zor görünmektedir.

Dış ticaretin sürdürülebilirliği için Türk ekonomisinin öncelikle lojistik altyapısını güçlendirmesi ve tedarik zincirindeki etkinliği artırması gerekmektedir. Altyapı yatırımlarının hızlandırılması, yenilikçi lojistik çözümlerinin uygulanması ve dijitalleşme, bu süreçte öne çıkan temel unsurlardır. Aksi takdirde, peş peşe gelen ihracat rakamları, yalnızca kısa dönemli bir illüzyondan ibaret kalacaktır.

Türkiye’nin ihracat rakamlarındaki artış, stratejik coğrafi konum, global piyasalardaki değişimler Transit taşıma ve dahili rejimdeki birçok faktörün bir araya gelmesinin bir sonucudur. Ancak, bu durumun sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için lojistik sorunların kalıcı bir şekilde çözülmesi şarttır. Negatif etkileri gidermek adına, hızla iyileştirilmesi gereken lojistik altyapısı, Avrupa ve dünya genelindeki rekabet gücümüzü artıracak önemli bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunları yapabilmek için doğru planlama ve analiz yapabilme becerisi şarttır. Eğitimin önemi tekrar burada karşımıza çıkmaktadır. Sektör ve eğitim kurumlarının bu konuda daha önceki çalışmalarının yapılabilirliğini görmesi elzem unsurdur. Master planlarının devreye sokularak gümrük sınırları ile birlikte koşulları ve yönetmelikleri revize etmesi şart görünmektedir.

Türkiye’nin Lojistik Sorunu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDaha güçlü bir Türkiye için, 101 yaşında doğru adımlar ile, eğitimin kalitesinin artırıldığı yeni yıllara doğru ilerlemek dileğiyle….

Sabri ERGENECOŞAR

 

 

Kaynakça:

  1. World Economic Forum (2022). Global Competitiveness Report 2022.
  2. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK).
  3. Dış Ticaret Bakanlığı Raporları.