Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programları, Mülakat Tarihi: 3 Temmuz 2019 Saat:09:00 – 17:00 Seminer – 6 Sınıfı

Yüksek Lisans Yüksek Hedefler

Mülakat Tarihi: 3 Temmuz 2019 Saat:09:00 – 17:00 Seminer – 6 Sınıfı

Başvuru Tarihleri: 10 – 26 Haziran 2019
Başvurular ilgili tarihlerde internet üzerinden yapılmaktadır.

Programa, Satınalma, Lojistik, Dış Ticaret, Operasyon, Planlama ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda kendisini geliştirmek ve kariyerinde bu yönde ilerlemek isteyenleri davet ediyoruz.

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı disiplinler arası nitelik taşımakta ve farklı disiplinleri kapsayan derslerden oluşmaktadır. Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı, program içeriğine uygun olarak tedarik zinciri ilke ve stratejilerine ilişkin gerek teorik gerekse pratik bilgileri içeren dersleri kapsamaktadır. Bu kapsam doğrultusunda; Satınalma ve Tedarik Zinciri İlkeleri, Lojistik Yönetimi, Sözleşme Hukuku, Müzakere Yönetimi, Proje Yönetimi, Pazarlama Yönetimi, Perakende Yönetimi, Veri Analizi ve Kantitatif Karar Alma Teknikleri, Tedarik Zincirinde Yönetiminde Modelleme, Tedarik Zinciri Stratejileri, Araştırma Yöntemleri ve Maliyet Yönetimi derslerine yer verilmektedir.

İkinci Öğretim Tezsiz Yüksek Lisans Programı’nın amacı, programa katılan öğrenciye mesleki konuda teorik düzeyde derin ve kapsamlı bilgi kazandırmak olup sahip olduğu bilginin uygulamada nasıl kullanılacağını gösterilmesidir.

Tedarik Zinciri Yönetimi YLP sektör çalışanlarının, saha deneyimi yöneticilerin bir arada olduğu bir program.

Program üretim ve hizmet sektörlerinden büyük ilgi görmektedir. İkinci öğretim tezsiz program öğrencilerimizin tamamına yakını sektörde görev almaktadır.

Yüksek Lisans mezunlarımızın http://www.tedarikzinciri.org/mezunlarimizdan/ görüşlerine yer verdik. Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı web sitemizden bulabilirsiniz. 

Prof. Dr. Murat ERDAL 
Program Koordinatörü merdal@istanbul.edu.tr 

 

Çalışma hayatında yer alanların akademik gelişim ve kariyerlerini destekleyip güçlendirebilmeleri için derslerin akşam saatlerinde olması büyük bir eksikliği kapatmaktadır. Dersler Beyazıt Kampüsünde yürütülmektedir.

Başvuru Kılavuzu : 2019 -2020 http://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=1)-kosullarikilavuzu.docx_636948239492868084.pdf

Program Başvuruları: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Web site: http://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr/

ABD Ek Mali Yükümlük Oranlarında Değişiklik

Kaynak : 22 Mayıs 2019 Tarihli ve 30781 Sayılı Resmî Gazete

Açıklama :

Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Karar – 2018/11973 kapsamında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) menşeli bazı eşyanın ithalatında  uygulanan ek mali yükümlülük oranları 21.05.2019 ‘dan itibaren geçerli olmak üzere yarıya düşürüldü.

Değişiklik Kararı için;

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/05/20190522-22.pdf

İnternet Çağında PostModern Pazarlama

İNTERNET ÇAĞINDA POSTMODERN PAZARLAMA

Prof. Dr. Mahmut TEKİN

Selçuk Üniversitesi
Bölgesel Gelişme Araştırma Ve Uygulama Merkezi Müdürü

Konuyu bir hikâye ile anlatalım. Bir sahil kasabasında deniz kenarında akşamüzeri yürüyüş yapıyordum… Bu saatlerde hava hafif serin, palmiye ağaçları, çiçekler her şey çok güzel ve güneş batmıştı… Kıyıdan biraz açıkta denizde üç adet kayık gördüm ve kayıkçılar ellerinde fenerlerini suya tutarak kayığın kürekleri ile suya “şap, şap” vurarak gürültü yapıyorlardı… Kıyıya yakın olan kayıkçıda; “Bu tarafa gelin, biraz daha hızlı, hızlı olun…!” diye bağırarak onları yönlendiriyordu … Kıyıya yakın yerlere ağlar atılmıştı… Kıyıdaki kayıkçıya selam verdim ve sordum; Ne yapıyorsunuz..? diye… O’da; Balık tutuyoruz, denizdeki arkadaşlar gürültü ve karmaşa yaparak balıkları ağlara doğru yönlendiriyor ve ağlara takılan bu balıkları da biz yakalıyoruz… dedi… Tam bir takım çalışması… Bu hikâye bana biraz internet çağında postmodern pazarlamayla gelinen durumu hatırlattı… Geçmişten günümüze kadar olan zaman diliminde baktığımızda işletmelerin kuruldukları andan itibaren piyasa koşullarına göre değişen oranda belirsizlik ve riskle ortaya çıkan karmaşa onların hayatının önemli bir parçası olmuştur… Bugün son sürat yaşanan değişimle birlikte internetle çağında bilinmezlik ve belirsizliğe bağlı olarak karmaşa artmıştır… Postmodern pazarlama trendlerinin nedeni ve sonucu olan bu belirsizlik ve karmaşa her şeyi etkiliyor… Postmodern pazarlama, modern pazarlama anlayışının sonraki aşamasıdır… Modern terimi, Latincede “modo” sözcüğünden gelmekte ve “tam şimdi”, “şu anda” anlamlarına gelmektedir. Modern terimi yeniyi eskiden ayırmak için kullanılmıştır. Küresel olarak hızla değişen bir dünyada postmodernizm hızla gelişerek öne çıkmıştır. Postmodernizm kavramı, modernizm sonrası veya ötesi anlamında kullanılmaktadır. Postmodern, postmodernizm’i destekleyen kişi. Postmodernizm ve modernizm arasında kavramsal olarak zıtlıklar bulunmaktadır. Bir bakıma postmodernizm modernizme alternatif olarak geliştirilmiş değişimleri öngören kavramlar ve sistemler bütününe yönelik yeni bir anlayış… Postmodern dönemde modern dönemden farklı olarak bireyi kuşatan grup ve topluluklar, bireyin tüketim davranışlarını değiştirici rol oynuyorlar… Postmodern bireyin tüketim kültürünü belirleyen davranış ve alışkanlıkları arkadaş grubu ve topluluk tarafından belirleniyor… Örneğin; bireyin arkadaş grupları ve iletişimine bağlı olarak şekillenen; giyim, spor, eğlence ve yemek tüketim alışkanlıkları gibi… Postmodern pazarlamayla yeni bir anlayışla bugünkü pazarlamaya yenilikçi ve karmaşık tartışma konularıyla farklı bir yaklaşım geliştirilmiştir… Örneğin; postmodern fiyatlandırma ile sanal ortamda dijital olarak anlık, indirimli ve kolaylıkla erişilebilir online tatil, eğlence ve ürün reklam kampanyaları yapılabiliyor…

Postmodern dönemde üretim sistemine baktığımızda, kitle üretimi yerini müşteriye özel seri üretime bıraktı… Bu gelişmede; değişen birey alışkanlıkları, yaşam biçimleri, kültürel yapı, insan ilişkileri ve ekonomik çevrenin önemli bir rolü olmuştur… Daha sonra bu özel üretim modüler ve basit hale gelerek kitlesel miktarlarda müşteri isteklerine göre üretim haline geldi… Herkese özel olabilecek kadar esnek, kolay üretilebilir, işlevsel ve pratik… Seri üretildiği için miktar çok ve aynı zamanda ucuz… İsraf yok… Verimlilik yüksek… Örneğin; Mercedes’in modüler üretimi kitlesel hale getirerek Smart’ı üretmesi… İkea’nın herkesin kolaylıkla montajını yapabileceği modüler üretimle her çeşit; çocuk, genç, bay, bayan ve yetişkinler için yüzlerce çeşit mobilya üretmesi… Chrysler, özel müşteri siparişine bağlı olan bir otomobili dakikalar içerisinde üretebiliyor… Oyak Renault, üretim bantlarından dakikada 1 otomobil indirme performansına ulaştı… Toyota ise Türkiye’deki fabrikasında 1,5 dakikada bir otomobili seri olarak üretiyor ve bu hızı daha da azaltabilecek şekilde ayarlayabilecek esnekliğe sahip… Bu yeni üretim modeli tüm sektörlerin ilgisini çekti… Esnek, seri, basit, pratik, ucuz ve yalın… Elbette rekabetin artmasıyla birlikte her şey artık müşteri odaklı olarak tasarlanıyor… Kısaca; girdi, dönüştürme süreci ve çıktı olarak üretim sisteminin kurgusu çıktı aşamasında itibaren tersine müşteriden girdiye doğru olacak şekilde tasarlanıyor…

     Postmodernizm İle Gelen Değişim…

Değişen imaja bağlı olarak ortaya çıkan algıyı belirleyen sanal gerçeklik müşterinin duygusal bağına bağlı olarak ortaya çıkan duygusal yararı öne çıkarıyor… Bu bağlamda müşterinin ait olduğu toplulukla bağlantısını gösteren ve kimliğinin bir parçası haline gelen duygusal yararlar öne çıkıyor… Bu aşamada günümüz pazarlama anlayışında postmodern yapının etkisiyle ürünlerin ve hizmetlerin duygusal yararları ürünlerin fonksiyonel yararlarının önüne geçiyor… Örneğin; bir kahve zincirinde kahvenin anlık üretimi ve sunumundan çok ortamın rahatlığı, konforu ve servis esnekliği her şeyin önüne geçiyor… Postmodern dönemde müşterinin bireysel ortak değerlere göre ilişki içerisinde olduğu topluluklar öne çıkıyor… Postmodernizm ile birlikte diğer değişenler… Ortam ve koşullarda; kesinlik yerine belirsizlik… Düzen yerine düzensizlik… Yarın yerine bugün… Uygunluk yerine uygunsuzluk… Seçim yerine kombinasyon (birleşim)… Derinlik yerine yüzeysellik… Homojenlik yerine heterojenlik koşullara hâkim olmuştur… Belirsizliğin, düzensizliğin, uygunsuzluğun, yüzeyselliğin ve önemlisi yarının artık bugün olduğu bir dünyada elbette karar vermek bir hayli zor… Ama durum bu, yapacak fazla bir şey yok gibi… Sadece bunlar mı elbette değil…! Postmodernizm ile birlikte değişenler… Sistem koşullarında; Hiyerarşi yerine eşitlik… Çeşit yerine sınırsızlık… Amaç yerine oyun… Tasarı yerine şans… Kapalı yerine açık… Açıklıkla birlikte oluşan hoşgörü… Proses yerine performans… Uzaklık yerine katılım… Kaynak yerine sebep…! Sistemde; eşitliğin, sınırsızlığın, oyunun, şansın, performansın, katılımın ve sebeplerin etkilediği durumda isabetli ve doğru karalar verebilmek bir hayli zor… Hatta neredeyse imkânsız gibi… Postmodernizm ile birlikte değişenler… Bireysel koşullarında; Romantizm yerine sembolizm… İnsanüstü yerine her yerde olan… Varlık yerine yokluk… Anlamsal yerine retorik (ikna edici)… Farklılık ve çeşitlilik öne çıkıyor ve benimseniyor… Kesinlik yerine, kesin olmayan yoruma açık seçeneklerin benimsendiği anlayış… Örneğin; siyah veya beyaz yerine gri alan anlayışı… Güçlü gösterimler ve sunumlarla oluşturulan üst gerçeklik… Metafizik (doğaötesi) yerine ironi (tezat)… İronileri birleştiren kültürel eğilim… Birey olarak alacağımız kararlarda ortam ve koşullarla birlikte; sembolizmin, her yerde olan ve retorik (ikna edici) ve ironi (tezat) olması da işimiz bir hayli zorlaştırıyor…

     Değişen Müşteri…

Postmodern pazarlamada yaşanan en önemli değişim müşteriyle olmuştur… Bu dönemde postmodern müşteri, pazardaki rekabet ve üretim bolluğu nedeniyle daha değerli hale gelmiştir… Müşterinin değerli olması saldırgan bir pazar yapısı olumuna yol açıyor… Piyasa çok çeşitli ürün seçenekleriyle dolu… Çok çeşitli markalarda benzer teknolojilerle üretilen birbiriyle eşdeğer ürünler var… Ürünler ve hizmet kalitesinde sürekli yükselme oluyor… Müşteri seçeneklerin artmasıyla daha seçici davranıyor… Elbette bu durumda müşteriye ürün ve hizmet beğendirebilmek, müşteriyi kazanmak ve elde tutmak postmodern dönemde çok daha zor… Örneğin; en basitinden bir çift çorap almak istediğinizde, yüzlerce çeşit ürün (çift tabanlı, havlulu, yazlık, kısa, resimli…) ve binlerce çeşit firma var… Elbette bu durumda bile çorap seçme işlemi zor… Benzer durum; otomobil, bilgisayar, cep telefonu ve benzeri ürünlerin satın alma karalarında zorluk derecesi artarak karşımıza çıkıyor… Postmodern müşteri anlık olarak sanal bir internet sitesinde online olarak kolaylıkla alışveriş yapabiliyor… Tüm süreçlere müşteri katılarak pazarlama ve üretim bu şekilde kurgulanıyor… Süreçler değişiyor… Pazardan işletmeye doğru bilinenin tersine doğru bir pazarlama ve üretim planlaması ile yönetimi… Postmodern müşteri pazarlama ve üretim sürecine katılımcı oluyor… Müşterinin yüksek eğitimli olmasıyla birlikte bilinçli artmıştır… Müşteri ile şirket ilişkilerinin gelişmesiyle birlikte yüksek düzeye çıkmıştır… Müşteri memnuniyetine dayalı değer ve kalite paylaşımı öne çıkıyor… Müşteri ve şirket birlikte kazanarak birlikte büyüyor… Örneğin; yenilikçi bir yaklaşımla tedarikçi müşterilerine değer sunarak onlarla birleşerek ortak olan şirketler… Tüm bu gelişmelerle birlikte postmodern müşteri özgür… Küreselleşen bir dünyada her şeye, her an ve herkesten daha önce ulaşabilmek mümkün… Bu dönemde müşteri internetle birlikte bilgiye anlık ve ucuz olarak ulaşılabiliyor… Ürün ve hizmetlerin de çeşitliliğinin artmasıyla birlikte daha özgür davranılıyor… Müşteri ilişkileri daha kırılgan (küsebilir)… Tüm bunlar ve daha fazlası postmodern pazarlamayı değiştiriyor…

     Postmodernizm’i Anlayabilmek…!

Özellikle 1990 Yılların ortasında başlarına bilgi teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte İnternetin doğuşu her şeyi kökten değiştirdi… Her şeyin bilgi teknolojileriyle yapılmasıyla birlikte bilgi toplumu modern toplum aşamasından modern sonrası aşamaya yani postmodern döneme geçmiştir… İnternetin çok hızlı, kolay, ucuz, basit, yüksek kapasitede, pratik ve doğru iş ve işlemler yapmasıyla birlikte pazarlamanın sisteminde ve yönetiminde önemli değişimler olmuştur… Tüm bu koşullara bağlı olarak iş süreçlerinin kısalması önemli avantajlar sağlamıştır… Hizmet kalitesinde önemli artışlar olmuştur… Ödeme sisteminde kredi kartlarıyla fatura ödemelerinin banka hesaplarından otomatik olarak yapılabilmesi… Üretim sürecinde üretici ve tedarikçilere pazarlama sürecinde üretici, perakendeci ve toptancı firmalara güvenli bir alışveriş ortamı sunulması önemli fırsatlar sunmuştur… Sistemde yer alan tüm şirketler bu fırsatlardan olabildiğince yararlanarak İnterneti; reklamlarda, ödemelerde, satın almada, satış ve pazarlamada, tedarikçi ilişkilerinde kullanıyorlar… Bu dönemde şirketler bir web sayfasıyla tüm dünyaya açılarak pazarlama yapıyorlar… Rekabet koşullarında çok hızlı değişikler ortaya çıkarak ürün, fiyat, dağıtım, süreç, rekabet ve diğer koşullarda önemli belirsizlikler ve risk ortaya çıkmıştır. Müşteri davranışlarında da teknolojinin etkisiyle önemli değişimler ve dönüşümler yaşanıyor… Postmodernizm, doğası gereği modernizme alternatif geliştiren düşüncelerle birlikte değişen ortam, koşul, sistem ve birey tutum ve davranışlarındaki belirsizlik ve riskleri içeriyor… Bunlar her şeyi sil baştan değiştiriyor… Tüm bu belirsizlik ve karmaşa ile birlikte öte taraftan işletmelerin; pazardaki gücünü artırmak, kaliteyi yükseltmek, verimliliği artırmak, rekabette öne çıkmak, yeni ürün geliştirmek, pazardaki fırsatlardan yararlanmak, yeni ürün geliştirmek, maliyetleri düşürmek, müşteri memnuniyetini artırmak gibi amaçlarını gerçekleştirmesi de gerekiyor… Postmodernizm anlaşılması bir bakıma postmodern pazarlamanın anlaşılması için de önemlidir… Özellikle günümüz dünyasının sosyal yapısının, yaşam biçimlerinin, öne çıkan değerlerin, kültürün, insan ilişkilerinin doğru bir şekilde öğrenilmesi süreçlerin tasarlanarak pazarlamasında kritik öneme sahiptir… Postmodernizm içindeki; karmaşa, belirsizlik ve risk aynı zamanda içinde çeşitli gizemleri de barındırıyor… Pazarlamacılar ancak postmodernizm gizemli dünyasındaki bu riskleri çözebildikleri ölçüde müşterilere yakınlaşarak doğru ürün ve hizmet satabilecekler… Başka da bir şans yok gibi..!

     Yeni Ekonomi İle Gelen Değişim…

Her şeyden önce postmodern pazarlama yeni ekonomiyle birlikte gelişmiştir… Yeni ekonomi; yeni teknolojilere bağlı olarak ortaya çıkan ekonomidir… Yeni ekonomi, gelişerek bugünlere gelen bilişim teknolojisinin üretim ekonomisine uyarlanmasıdır… Yeni ekonomiyle birlikte değeri artan elektronik işletmecilik sonucu iş yapma biçimleri; e -yönetim, e-üretim, e-işletme, e-ticaret, e-devlet ve e-bankacılık gibi farklı yapılara bürünmüştür. Yeni ekonomi özellikleri neler…?; Yeni ekonomi;… Bilgi ekonomisi… Sanal (dijital) ekonomi… Küresel ekonomi… Network (ağ) ekonomisi… Yalın, tam zamanında ve esnek üretim ekonomisi… Ar-Ge özellikli ekonomi… Yenilikçi ekonomi… Buluşlara dayalı ekonomi… Hayat boyu öğrenmeye dayalı ekonomi… Hizmet sektörü ağırlıklı ekonomi… Risk ve fırsatların bir arada olduğu ekonomi… Yenilikçi, yaratıcı, çok yönlü bilgili ve tecrübeli personelin olduğu ekonomi… Müşteri odaklı ekonomi… Bilgi yoğun ürünlerin olduğu ekonomi… Piyasa araçlarına dayalı ve esnek koşullarla rekabete dayalı ekonomi… İşbirliği, ortaklık ve sinerjiye dayalı ekonomi… Yenilik ve kaliteye dayalı kapsam ekonomisi… Aracıların olmadığı (veya en az) ekonomi… Tüm bu ekonomi koşulları postmodern pazarlama döneminde her şeyi belirliyor… Mobil, online ve anlık olarak… Buna göre bir ürün veya hizmetin fiyatı anlık olarak belirleniyor… Örneğin; bir şehre uçmak istediğinizde 200 TL olan bir uçak biletini aylar önce satın alırsanız 60 TL’ye, bir hafta içerisinde satın alırsanız 400 TL’ye ve son anda 500TL’ye alabiliyorsunuz… Anlık olarak değişen fiyatlar…

     Teknolojik Değişim Her Şeyi Değiştiriyor…

Günümüz yeni ekonomisi, bilgi toplumu, bilgi üretimi, yaratıcılık, bilişim gibi kavramlarla ilişkilendirilmektedir. Yeni ekonomi gerçekten de bilgiyi ve bilginin ürünü yeni teknolojileri kullanmakta ve bu yeni teknolojiler ekonominin her alanında verimi artırmaktadır. Ancak bu birçok işin bir daha hiç dönmemecesine kapanmasına ve sosyal hayatta köklü değişikliklere de yol açmaktadır. Ayrıca, yeni ekonomi gelişmiş ülkelerin avantajlı durumunu daha da geliştirmelerini kolaylaştırdığı için, gelişmekte olan ülkelere aynı oranda katkı sağlamadığı da düşünülmektedir. Gelişen yeni ekonomi dinamikleriyle birlikte, üreticiler bu duruma göre yenilikçi ve yaratıcı olarak bireysel tüketicilerin zevk ve ihtiyaçlarına uygun özel mal ve hizmetler üretiyorlar… Yeni ekonomi işbirliğine dayalı olarak geliştiği için müşteriler üretim sürecinin bir parçası olarak sürece katkıda bulunuyorlar… Bu bağlamda müşteriye özel konumlandırmaya göre sunum yapılıyor… Yeni ekonomi postmodern ekonomidir… Ürün kavramı değişerek somut ve soyut ürünün yerini sanal ürün almıştır… Örneğin; hiçbir makinesi ve taksisi olmayan şirketlerin – alibaba.com ve Uber internet ortamında ağ üzerinden ürün ve hizmet pazarlaması… Bu bağlamda marka üzerinden ürün imajına bağlı olarak algının yaratılarak soyut ürüne dönüşümüyle pazarlama yapılıyor… Elbette bu durumda ürün çeşitliliği ve seçenekler son derece esnek bir şekilde tasarlanarak pazarlanabiliyor… Örneğin; bazı bisiklet firmaları internet üzerinden mevcut bisiklet çeşitlerine ilave olarak müşterilerine tasarım yaptırarak binlerce yeni model bisiklet sunabiliyor… Postmodern pazarlama döneminde ürün ve hizmetlerin yeniden konumlandırması daha sık yaşanıyor… Özellikle piyasada marka olan ürünlerin taklitleri, benzerleri, kopyaları veya imitasyonları yapıldığından bu ürünleri veya hizmetleri üreten şirketler müşteri değerine göre yeniden konumlandırma yapıyorlar… Bu konumlandırma işlemi ayrıca bu dönemde gelişen teknolojiye göre mevcut ürünler teknolojilerin ve hizmetlerinin uyum sağlamasının bir sonucu olarak ta ortaya çıkıyor…

Postmodern pazarlamada her şey tüketimle başlıyor… Bilinen şirketlerin işin mutfağında kurgulayıp istedikleri ürünleri üreterek bunların müşteriler tarafından satın alınmasını beklemek yerine artık her şey piyasaya göre piyasadaki müşterilere sürece dâhil edilerek üretiliyor… Buradaki üretimden tüketime doğru olan akış tüketimden üretime göre yer değiştiriyor… Şirketler üretim sürecine müşterileri dâhil ederek ve tüm süreçleri müşterilere göre tasarlayarak üretiyorlar veya başkalarına ürettiriyorlar… Böylece müşterilerin çok farklı taleplerini karşılayan esnek, çevik, yalın, anında ve hızlı bir şekilde tam zamanında üretim yapılıyor… Talep varsa ve yeterliyse üret…! Yoksa üretme…! Sadece talebin oluşmasını bekleme… Sen müşterileri üretim sürecine katarak birlikte talep oluştur…! Ve gizli talebi açığa çıkar…! Ve bu talebi canlı tut…! Anında karşıla…! Örneğin; tatil, eğlence, otomobil, emlak gibi gereksinimler müşteri sürece katılarak ortaklaşa tasarlanıyor… Postmodern pazarlama her şeyden önce bu dönemde kaos ve riskten besleniyor… Değer zinciri oluşumu buna göre şekilleniyor… Postmodern dönemde pazarlama değişen tüketim kalıplarına göre içinde ironi, farklılık ve anlık durumları barındırıyor… Bu dönemde yaşanan en önemli değişim içeriğin yerinin sembolizm, her yerde olan, ikna edici ve tezatlarla dolu unsurların alması… Belirsizliğin, düzensizliğin ve yüzeyselliğin olduğu… Yarından çok anın yaşanmasıyla… Tasarım ve şeklin önem kazanması… Yararı öne çıkaran… İmajın öne çıkarak markaya bağlı semboller ve imgeler… Tükettiğinize göre oluşan değer… Örneğin; reklamlarda maskotların ve robotların kullanılması, gelecekten çok an’a odaklanma ve yaşama anlayışıyla birlikte “an’ı yaşa ve mutlu ol” sloganları… Tüm işletmecilik faaliyetleri insanlar ve sistemler arasındaki yüzlerce ilişki ve iletişime bağlı olarak ortaya çıkan ihtimale göre en iyi kararı vermeye dayanıyor… Elbette burada ihtimallere bağlı olarak ortaya çıkan yeterince belirsizlik ve risk olduğu için amaç bunları en aza indirerek doğru ve isabetli kararları verebilmektir… Bu bağlamda modern pazarlama anlayışı tahmin edilebilir ve doğrusal ilkelere dayanan faaliyetlere dayanıyor… Oysa postmodernizm pazarlama anlayışının temeli kaos, belirsizlik ve düzensizlik üzerine kurgulanmış… Ve onlardan besleniyor… Kaos, belirsizlik ve düzensizlik postmodern dönemdeki yeni pazarlama anlayışının temel ögeleri… Postmodernizm anlayışının tüketimi öne çıkarmasıyla birlikte azalan doğal kaynaklarla birlikte doğanın zarar görerek iklim ve çevre koşullarında sürdürülebilirliğin azalması önemli sorunlara yol açmıştır… Bu duruma bağlı olarak yeşil pazarlama öne çıkmıştır… Bu dönemde yeşil pazarlama şirketlerin çevreye ve topluma olan sosyal sorumluluk faaliyetleriyle şirket imajını artırmaya katkı sağlamıştır…

       Postmodern pazarlamayla gelen değişim….

Bu dönemde postmodern pazarlama günlük yaşamın önemli bir parçası… İnsanın günlük yaşamına göre pazarlama kurgulanıyor… Müşteri olarak insan pazarlamaya konu olan ürün ve hizmet süreçlerinin tasarımının merkezinde yer alıyor… Ulaşım, yemek, eğlence ve tatil gibi taleplere göre süreçler kurgulanarak online hizmet tasarımıyla; e-ödeme, e-bilet, e-rezervasyon yapılabiliyor… Her süreç sistemin içerisinde müşteri olacak şekilde yeniden tasarlanıyor… Örneğin; ev inşaat tasarımı, tatil tasarımı ve eğitim tasarımı müşteri sürece katılarak onun istek ve beklentisine göre yapılıyor… Her şeyin hızla tüketilerek eskitildiği bu dönem sanal, anlık, gerçeküstü, sembol ve imaja göre ürün ve hizmetler şekilleniyor… Her şey butik ve küçük pazar dilimlerine göre niş pazarlara yönelik yapılıyor… Uzmanlaşma ve işbirliği çok ileri seviyede… Elbette şirketler postmodern pazarlamayla uzmanlık ve işbirliğine dayalı olarak niş pazarlara yöneliyorlar… Örneğin; otomobilde Renault ile Mercedes, Renault ile Nissan, Ford ile Volvo işbirliklerinde olduğu gibi… Her ürün ve hizmette çeşitlilik en ileri düzeyde… Gelişen teknoloji sonucu üretimde kaydedilen önemli aşamalarla birlikte çeşitlilik, hız ve esneklik artarak kalite yükselmiştir… Piyasada her ürün ve hizmete her yerde ulaşabilmek mümkün… Örneğin; tatil için dünyanın her yerinde çeşitli turistik tesislere gidilerek tatil yapılabiliyor… Gelişen teknolojiyle birlikte ürün, fiyat, reklam ve dağıtım online olarak sanal dünyada yapılabiliyor… Bu durum tüm pazarlama süreçlerini değiştirerek farklılaştırmıştır… Kısa süre neredeyse anlık reklamlar… Kısa süreli fiyatlar… Elbette çok kısa sürelerde hızlı bir şekilde değişen reklamlar müşterilerin sadece imgelere ve sembollere yönelmesine yol açmıştır… Kısa süreli, anlık, etkili ve verimli… Ürünlerin reklamlarında sembolik ve duygusal unsurlar öne çıkıyor… Postmodernizm döneminde reklamlarda kullanılan insan yerini imgelere, imajlara ve sembollere bırakıyor… Bu bağlamda maskotların, süper kahramanların, hayvanların ve robotlar reklamlarda kullanılıyor… Burada mesele veriyi elde edebilmek… Veriyi elde edebilmek için pazarlama iletişiminde maskotların ve diğer pazarlama ögelerin kullanılması müşterilere sıcak mesajlar verilerek yakınlık sağlanıyor… Müşterinin; zevk ve tercihleri, statüsü, benliği ve diğer bilgilerini elde etmek üzere sembolik değerdeki nesneler üretilerek müşteri ayak izlerinin sanal ortamda takip edilmesiyle verilere kolaylıkla ulaşılabiliyor… Böylece veri üzerinden bilgi ve bilgi üzerinden şirket yönlendirilerek yönetiliyor… Dağıtım kanalı değişerek sınırları belirsiz ve karmaşık hale gelmiştir… Pazarlamanın akışı müşteri sürecin içerisinde olacak şekilde pazardan ürüne ve hizmete doğru olacak şekilde değiştiği için dağıtım kanalının sınırları belirsiz duruma gelmiştir… Dağıtım kanalında yer alan perakendeciler kendi ürünlerini üreterek satıyorlar, toptancılar da nihai müşterilere ürün satıyorlar… Elbette pazarlama karmasındaki; maliyet değişimleri, müşteri değişimleri, değer değişimleri, koordinasyon değişimleri, teyit ve onama değişimleri ve müşteri iletişimi değişimleri her şeyin yeniden yapılandırılmasını öngörüyor…

   Artık her şey çok daha kolay…! Mikrodan makroya…!

Açık bilgi erişimi… Paylaşılan bilgi… Yüksek hız… Kapasite sınırının olmaması… Gelişmiş teknolojiyi kullanabilmek… Zaman sınırlaması olmaması… Olayları basitleşerek oyun gibi kurgulanması… Herkese ulaşabilmek… Her işi yapabilmek… Tüm bunlarla birlikte bir iş fikri olan kişiler sanal ortamda ticaret yapabiliyor… Tüm bunlarla artık her şey mikro ölçekte yapılıyor… Mikro girişimcilik… Mikro pazar dilimi… Mikro ürün… Sanal olarak… Ve büyüyerek devasa şirketlere… Bu nasıl mümkün oluyor…? Elbette bire bir pazarlamayla… Sadece bir tek müşterinin gereksinimini belirlemek üzere kurulan bu mikro işletmeler girişim fidanlıklarıyla kısa sürede çok büyük pazarlara ulaşılabiliyorlar… Örneğin; sadece Mark Zuckerberg’in ailesi içindeki bireylerin haberleşmesine dayalı olarak kurduğu Facebook mikro bir girişim olarak kısa sürede bugünlere geldi. Benzer şekilde sadece Travis Kalanick ve Garret Camp’ın karlı bir kış gününde taksi ihtiyacının karşılamak üzere mikro işletme olarak birkaç taksiyle kurulan Uber kısa süre içerisinde büyüyerek dünyanın en büyük taksi zinciri oldu… Tüm bunlar postmodern pazarlamada ağ tasarımına dayalı internet ve açık bilgi sayesinde oluyor… Bu süreç giderek tüm sistemleri etkiliyor…

Değerler öne çıkıyor… Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü olan değer davranışlara yön veriyor… Değer; bir şeyin değdiği karşılık veya kıymet anlamına da geliyor… Toplumsal değerler; ortak ideal, fikir, duygu, temel ahlaki ilke ve inançlardan oluşur. Bu değerler toplumun uyumlu bir hayat sürdürerek devamlılığını sağlamak düşüncesiyle kabul edilir. Değer aynı zamanda davranışlara yön veren yargı çeşidi… Bu yargılama bir şeyin kabul edilerek elde edilmesine veya reddedilerek kabul edilmemesine yol açıyor… Postmodern pazarlamayla birlikte ortaya çıkan karmaşa ve belirsizlik sonucu bazen müşteri olarak kişinin sahiplendiği değerler, toplumun değerleri ile uyuşmayabilir… Bu durumda ortaya çıkan postmodern değerlerle diğer değerlerin çelişmesi durumunda kişi nasıl bir davranış sergileyeceği konusunda zorlanabilecektir… Tam da bu noktada değerler iktisadına gereksinim var… Buna göre yapılması gerekenler… İsrafa ve aşırılığa kaçmamak… İhtiyaç sahibi olanlara yardım etmek… Onların zaruri ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak… Temel ihtiyaçlara yönelik üretim ve tüketimi öngören çabaları desteklemek… Toplumsal ve bireysel ve hayatta sosyal sorumluluğa dayalı değerleri öne çıkarmak… Sadece ürünü yönetmenin yeterli olmadığı ürünle birlikte müşterinin yönetilmesi gerektiğini ona değer vererek ve önemli olduğunu hissettirerek… Yıllardır bizlerin mahalle bakkalıyla öğrendiği… Mahallemizdeki fırın, kasap ve simitçi gibi bizim önemli bir parçamız haline gelen işyerleriyle geliştirdiğimiz ilişkilerimiz… Ve tüm bunların insani değerlere dayalı ilişkiler olması gibi… Her müşteriye özel davranış, her müşteriye özel ürün, her müşteriye sunulan özel değer ve müşteriye özel ilişkiler… Satışla başlayan dostluk ve müşteriye özel yaşam boyu değer üretimi… Kısaca bire bir pazarlama ve dahası… Şüphesiz tüm bu değişimlerin temelinde müşteri ve ilişkilerinin tasarımının teknolojiyle birlikte farklı bir internete taşındığını unutmamak ta gerekiyor… Bir bakıma postmodernizm, modernizme alternatif olarak ortaya çıkan yeni versiyondan başka bir şey değil… Bu versiyonuyla birlikte internet çağında postmodernizm bizimle yeni bir anlayış olarak kalacak… Bu dönemde işleri doğru yönetmek için ilişiklerde mantıksal zekâ ile birlikte duygusal zekânın da kullanılarak iletişimle birlikte ortaya çıkan empatinin geliştirilerek sempatiye dönüşümü şart…! Bu aşamada şirketi bu güne kadar yaşatan değerlerin muhafaza edilmesi önemli… Unutulmamalıdır ki hiçbir makine ve sistem insanın verdiği duygusal dokunuşu ve hissiyatı sağlayamıyor…! Tüm çabalar mı…? Bu değerlerin duygusal dokunuşunu hayatımızın bir parçası haline getirebilmek için kurgulanıyor… Bunlar mı yüzyıllardır bizimle olan bizleri ve şirketimizi yaşatarak bugünlere getiren insani değerler…! Etrafımıza şöyle bir bakmamız yeter de artar bile…! Sevgiyle ve sağlıcakla kalın…!

Bu makale, Satınalma Dergisi Şubat 2019 Yıl:7 Sayı:74 sayfa: 32-36’da yayınlanmıştır. 

 

INCOTERMS 2020’e Hazır mıyız?

INCOTERMS 2020’e Hazır mıyız?

Ahmet CORA 

Uluslararası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce) diye küresel bir organizasyon bulunur. Bu örgüt, 1919 yılında kendilerine “Barış Tacirleri” adını veren bir grup işadamı tarafından kurulmuş olup, yüzyıldan beri küresel ticaret ve yatırımın gelişmesi amacıyla faaliyet göstermektedir. Bu tip, ticaretin yönetimini düzenleyen yasaların yapıcısıdırlar.

Günümüzde 130 ülkeden binlerce şirket, bu kuruluşun üyeleri arasında yer almaktadır. Bu kuruluş, iş dünyasını ilgilendiren konularda önerileri ve fikirleri detaylı incelemek için uzman sayısı oldukça kalabalık komisyonlar kurabilmekte ve sonuçlarına göre pozisyon alarak bunu uluslararası organizasyonlara ve ülkelerdeki ilgili birimlere bildirmektedir. Yani büyük bir oluşumdan bahsediyoruz.

Dünya Ticaret Örgütü ve Birleşmiş Milletler ile yoğun iletişim halinde olup, onlara ekonomik hedeflerine ulaşmaları konusunda üst düzeyde danışmanlık yapmaktadırlar.

İşte ilk “Incoterms” yani “Uluslararası Teslim Şekilleri” bu kurum tarafından 1936 yılında hazırlanmıştır. Dış ticaret işlemlerinde sürekli anlaşmazlıklar çıkması, maliyetlerin paylaşımında sıkıntıların yaşanması sebebiyle bunun bir standarda bağlanması ve dünyanın her yerinde aynı anlama gelecek bir alfabe oluşturmak amacıyla oluşturulmuştur.

İlk halinde altı farklı teslim şeklini bünyesinde barındıran ve sadece on üç ülkede kullanılan bu “teslim şekilleri” zamanla gelişerek ve daha fazla ülkede kullanılarak günümüzde oldukça önemli bir yere gelmiştir. Son dönemde her 10 yılda bir güncellenmektedir. Malum en son hali INCOTERMS-2010’dur.

Ben Incoterms 2000 kullanılırken de çalışma hayatındaydım ve 2010 yayınlandıktan sonra bazı değişiklikler dikkatimizi çekmişti. Örneğin DAF, DES, DEQ, DDU terimleri çıkarılarak; DAT ve DAP terimleri eklenmişti.

FOB, CFR ve CIF terimlerinde hasarın geçişi açısından büyük sorun yaratan “gemi küpeştesi” kavramı terk edilmiş,risk transferinin geçişi için, “mallar gemide bulunduğunda” (gemiye doğru bir şekilde yüklenmesinden sonra gerçekleşeceği) ilkesi benimsenmişti.

Tabii, bu güncellemelerin bu sektörün eğitim tarafına da bir hareket getirdiği yadsınamaz. INCOTERMS 2020 ile ilgili de bir çok kitap, kitapçık yayınlanacak, eğitimler düzenlenecek ve ekonomi kanallarında aylar süren programlar tertip edilecektir.

Çok az bir süre kaldı. Bakalım dış ticaretin A’sı B’si olan teslim şekilleri, önümüzdeki sene INCOTERMS 2020 olarak yayınlandığında, ilave olarak neler getirilip, neler kaldırılacak?

Ahmet CORA
Dış Ticaret ve Lojistik Yöneticisi

BUTİK LOJİSTİK NEDİR ?

Butik Lojistik Nedir

BUTİK LOJİSTİK NEDİR ?

Halit KAYA

2010 yılında kavramlaştırmak için faaliyetler içine girdiğim “Butik Lojistik” hizmetini, olgunlaştırmak adına saha çalışmalarına başladım. Sonrasında 10-11-12 Mayıs 2018 tarihlerinde Sakarya Üniversitesinde düzenlenen “I. Uluslararası Ticaret Konferansında” bilimsel sunumu yaparak literature girmesini sağladık. Bu kavramın gelişim sürecinde katkıları olacak, sektör temsilcileri veya akademisyenler olur ise bundan büyük mutluluk duyarım.

Giriş:

Toplam kalite yönetimi yaklaşımıyla birlikte, yönetim literatür’ün de birçok yeni kavramlar yer almaya başlamıştır. Bunlar arasında; süreç ve müşteri odaklı olmak öncelikli ve önem verilen kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu iki kavramın günümüzde önem kazanmasının nedenleri arasında; işletme yönetimince tam anlaşılıp uygulandığında, işletmenin alanında rakiplerine göre rekabet avantajı sağlaması söz konusu olabileceği gibi, işletmenin yaşam süresinin uzamasına da katkı sağlayabilecektir. Süreç odaklı çalışan işletmeler; bilim ve teknolojideki gelişmeleri, müşteri ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların gelecekte alabilecekleri şekli yakından takip etmek ve süratle uygulamaya koymak zorundadırlar .Entellektüel sermayenin en önemli unsurlarından biri olan müşteri sermayesi, en zor ulaşılan ve aynı zamanda elde tutulması da en zor olandır. İşletmelerin;müşteri sermayesinin en önemli unsuru’nun bilgi olduğunu dikkate alarak, müşteri ile birlikte çalışmaları, ürün ve hizmet üretme sürecinde müşteriye yetki vermeleri, müşteriye özel mal ve hizmet üretmeleri, proaktif davranarak pazar koşullarına kolay yanıt vermeleri müşteri bağlılığını arttırabilecektir. Her sektörde olduğu gibi lojistik sektöründe de müşteri odaklılık önemli bir yere sahiptir. Lojistik işletmelerin, inovasyon çalışmalarına ağırlık vermeleri ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeleri, müşteri ilişkilerini geliştirmeleri müşteri sermayelerine olumlu katkı sağlayabilecektir. Bu bağlamda “Butik Lojistik” kavramı farklı bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. İşletme ve müşteri arasında normal çalışma şartları ve uygulamaları dışında, özel veya spesifik bir lojistik faaliyetin daha önce uygulamada olmayan, ancak işletme tarafından sadece, hizmet verdiği müşteri için uygulamaya koyduğu bir hizmet şekli olarak tanımlanan Butik Lojistik ile lojistik işletmelerinde kaliteli hizmet alamayan, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin, hizmet kalitelerinin arttırılması, memnuniyet oranlarının yükseltilmesi, alışılagelmiş lojistik hizmetlerinin dışında özel ve butik hizmet verilerek müşteri sadakatı’nın sağlanması hedeflenmektedir. Bu çalışma ile Butik Lojistiğin ilk uygulayıcılarından olan lojistik şirketi yöneticileri ile yapılandırılmış görüşmeler yapılmış ve uygulama yöntemleri, işletmeye sağladığı katkı ve diğer boyutları incelenmiştir. İnceleme sonucunda; bu yöntemin sadece kar amaçlı olmadığı, beşeri ilişkileri de geliştirmeyi sağladığı, özel lojistik teslimatlar, depo içi özel uygulamalar, maliyet düşürücü çalışmalar, lojistik danışmanlık vb. yöntemlerle işletmeye rakiplerine göre bir avantaj sağladığı belirlenmiştir.

1.Butik Kavramı

Butik Lojistik NedirButik kelimesi Türk Dil Kurumu tanımı ile; giyim ve süs eşyası satan dükkan olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım; butik kavramının, bireyin özelinde satın aldığı ürün veya eşya olarak tanımlandığı göstermektedir. Butik kavramı bugün bir çok hizmet sektörü alanına girmiş ve bu alan dahilinde müşteri odaklı faaliyetler bütünü içinde değerlendirilmektedir. Bunlardan biri Türk Dil Kurumunun da bizzat tanımladığı;” Butik Otel” dir.

Butik Otel:”Seçkin müşterileri için, kendilerini evlerinde hissedebilecek konforu sağlayan, oda sayısı az, şık bir otel türü” olarak tanımlanmaktadır.

Hizmet sektörü geliştikçe Butik kavramı bir çok alanda görülmeye başlamıştır.Bu hizmet alanları arasında;

a.Tarım Sektörü:Butik Üretim,

b.Eğitim-Öğretim:Butik Dershane/Butik Üniversite

c.Perakende Sektörü: Butik Mağaza

ç.Sağlık Sektörü: Butik Hastane/Butik Ortopedi

d.Gıda Sektörü:Butik Lokanta

e.Turizm Sektörü:Butik Otel gibi faaliyet alanlarını saymak mümkündür.

İkinci Dünya savaşından sonra işletmeler, müşteri veya tüketici ihtiyaçlarının değişmesi, farklılık göstermesi ile birlikte hizmet üretmekte zorluk yaşamışlardır. Bu sebeple farklı hizmet arayışları, müşteri memnuniyetini arttırıcı gelişimler ve stratejiler bulmaya çalışmışlardır. Geliştirilen ve ortaya atılan stratejilerden birisi de niş pazarlamadır. Niş Pazarlamanın temel amacı, müşteri taleplerini doğru anlamak ve karşılamak, ayrıcı beşeri ilişkileri geliştirerek müşteri ile güçlü bağlar kurmaktır. Niş pazarlama aynı zamanda rekabetten uzak, çok karlı fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatlar müşterilerin alacağı özel hizmet koşulları ile belirlenmekte ve uygulanmaktadır.

Emek-yoğun bir sürecin yaşandığı lojistik sektöründe, müşteri odaklı hizmet anlayışı, hizmeti veren ve hizmeti alan odaklı olarak devamlı bir etkileşim halindedir. Lojistik firmaları, müşterileri varoldukça, hizmet kaliteleri en üst seviyede oldukça varlıklarını sürdürebileceklerdir. Devamlı bir inovasyon, lojistik firmaları için olmazsa olmazdır. Lojistik hizmet alan, nihai, endüstriyel, üretim veya dış ticaret firmaları beklentilerinin karşılanması yönünde her zaman bir takip içindediler.

2.Lojistik Sektöründe Butik Hizmet Boşluğu

Lojistik hizmet alımının doğru olarak algılanması için bir çok fonksiyonun doğru olarak işletilmesi gerekmektedir. Bunlar; doğru ürün, tam miktarda, en uygun şartlarda, doğru yere, tam istenilen zamanda, doğru alıcıya ve uygun maliyette sağlanmasıdır.

Lojistik odaklı müşterilerin beklentileri, verilen hizmet dışında beklenen farklı hizmetlerdir. Bu hizmetlerin diğer rakip firmalar tarafından verilip, verilmediği, halihazırda hizmet alınan lojistik şirketinin müşteri beklentileri doğrultusunda hizmet verebilme kabiliyetleri gibi unsurlar butik bir lojistik hizmet vermek noktasında ki ana kıstaslardır. Özellikle orta ve küçük ölçekli firmaların hizmet alımlarında yaşamış olduğu problemler, istenilen seviyede olmayan beklentileri, firmaları kendilerine özel hizmet sunacak tedarikçilere yönlendirmektedir. Hizmet veren her sektörde olduğu gibi, lojistik sektöründen, hizmet alanın beklentisi, kendisi için oluşan lojistik aksiyonlarda her türlü çözüm odaklı yaklaşım tarzının bulunması, sorunlara duyarsız kalınmamasıdır. Lojistik sektöründe kullanının her türlü aksiyon, yukarıda kısmende olsa değindiğimiz Niş Pazarlama şeklinde kendini göstermektedir.

Lojistik depolama hizmeti alan bir müşterinin talebi doğrultusunda, tozlanma veya kirlenmeye karşı alınan önlemleri gösteren bir fotoğrafa aşağıda yer verilmiştir. Bu örnekte depo içinde toz olmamasına rağmen müşteri ürünlerine ektra streçleme talep etmiş, depolamanın bu şekilde yapılmasını istemiştir.

Bu bilgiler ışığında; Lojistik işletmelerin; müşteri sermayesinin en önemli unsurunun bilgi olduğunu dikkate alarak, müşteri ile birlikte çalışmaları, ürün ve hizmet üretme sürecinde müşteriye yetki vermeleri, müşteriye özel mal ve hizmet üretmeleri, proaktif davranarak pazar koşullarına kolay yanıt vermeleri müşteri bağlılığını arttırabilecektir.

Her sektörde olduğu gibi lojistik sektöründe de müşteri odaklılık önemli bir yere sahiptir. Lojistik işletmelerin, inovasyon çalışmalarına ağırlık vermeleri ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeleri, müşteri ilişkilerini geliştirmeleri müşteri sermayelerine olumlu katkı sağlayabilecektir. Bu bağlamda “Butik Lojistik” kavramı farklı bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.

3.Butik Lojistik Tanım

İşletme ve müşteri arasında normal çalışma şartları ve uygulamaları dışında, özel veya spesifik bir lojistik faaliyetin daha önce uygulamada olmayan, ancak işletme tarafından sadece, hizmet verdiği müşteri için uygulamaya koyduğu bir hizmet şekli olarak tanımlanabilir.

4.Butik Lojistikten Beklenen Amaç:

Butik Lojistik ile lojistik işletmelerinde kaliteli hizmet alamayan, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin, hizmet kalitelerinin arttırılması, memnuniyet oranlarının yükseltilmesi, alışılagelmiş lojistik hizmetlerin dışında özel ve butik hizmet verilerek müşteri sadakatinin sağlanması ve arttırılması hedeflenmektedir

5.Butik Lojistik Hizmet Anlayışının Müşteri Odaklı Sonuçları:

a.Müşterinin, lojistik hizmet memnuniyeti artmıştır.

b.Daha önce alamadığı birçok hizmeti almaya başlamıştır.

c.Lojistik tedarikçiye olan sadakati artmıştır.

ç.Küçük ölçekli bir şirket olmasından dolayı, daha önce hizmet aldığı lojistik şirketlerinde kendisine uygulanan eksik hizmet sunma anlayışı son bulmuştur.

d.Tüm lojistik hizmetini tek firmadan alma durumu oluşmuştur.

e.Butik Hizmet fiyatları, piyasa şartlarının üstünde bile olsa hizmet alan firmalar tarafından kabul görmektedir.

Halit KAYA

Kaynakça:

Bedrettin, B.(2017) Havacılık ulaşımında niş pazarlama stratejilerinin kullanılması. (yüksek lisans tezi) İzmir Katip Çelebi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı, İzmir

Dedeoğlu, D. (2007) Niş pazarlama sisteminin üç boyutlu işleyişi ile sistemin yapılandırılması ve Eczacıbaşı Vitra’daki uygulama. (yüksek lisans tezi) Anadolu Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir

Kayapınar, Ö. (2016) Lojistik hizmet kalitesi ile firma performansı arasındaki ilişkide lojistik performansı ve teknoloji düzeyinin rolü. ( doktora tezi) Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı, Edirne

Ergen, FH. (2013) Algılanan lojistik hizmet düzeyi ile marka sadakati arasındaki ilişki: E-ticaret alanında bir araştırma (yüksek lisans tezi) Yıldız Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilimdalı, İstanbul

Developing a logistics service quality scale John T Mentzer; Daniel J Flint; John L Kent 01/01/1999 Journal of Business Logistics 9 Copyright UMI Company 1999. All Rights Reserved. Copyright Council of Logistics Management 1999

John T. Mentzer, Daniel J. Flint, G. Tomas M. Hult ( 2001 ) Segmente Özelleştirilmiş Süreç Olarak Lojistik Hizmet Kalitesi. Pazarlama Dergisi: Ekim 2001, Vol. 65, No. 4, s. 82-104.

Jari Juga , Jouni Juntunen , David B. Grant , (2010) “Hizmet kalitesi ve lojistik dış kaynak ilişkilerinde memnuniyet ve sadakat ile ilişkisi”,Hizmet Kalitesini Yönetme: Uluslararası DergiVol. 20 Sayı: 6, sayfa 496-510, https://doi.org/10.1108/09604521011092857

Irene Gil Saura , David Servera Francés , Gloria Berenguer Contrio , María Fuentes Blasco , (2008) “Lojistik hizmet kalitesi: sadakat için yeni bir yol”,Endüstriyel Yönetim ve Veri SistemleriVol. 108 Sayı: 5, sayfa.650-668, https://doi.org/10.1108/02635570810876778

–  – – – –  – –  – – — – – – – – – — – – — – – – — – – – — – – – — –

Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

 

EĞİTİM PROGRAMLARI

Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi

Eğitimin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 

Elektronik İhalede Limitler Kalkıyor

ELEKTRONİK İHALEDE LİMİTLER KALKIYOR

Dr. Mehmet ATASEVER

  1. Elektronik İhale (EKAP)

Kamu kurumlarının ihtiyaçlarının e-ihale yöntemi ile karşılandığı alımlarda, e-ihale yapabilmek için uygulanan parasal limitler 2 Ocak 2019’ da tamamen kalka­cak. Cumhurbaşkanlığının 100 Günlük İcraat Programında yer alan e-ihalelerin yaygınlaştırılmasıyla bürokratik süreçlerin azaltılması ile iş ve iş­lem maliyetlerinin
düşü­rülmesi amaçlanıyor.

4734 Sayılı Kanun’un Ek 1. Maddesine göre; 4734 sayılı Kanun kapsamında yapılan ihalelerde; bu Kanunun 13’üncü maddesi hükümleri saklı kalmak üzere, ilan, ihale dokümanının hazırlanması ve verilmesi, katılım ve yeterliğe ilişkin belgelerin sunulması, tekliflerin hazırlanması, sunulması ve değerlendirilmesi, ihalenin karara bağlanması ve onaylanması, kesinleşen ihale kararlarının bildirilmesi ve sözleşmenin imzalanması gibi ihale süreciyle ilgili aşamalar ile her türlü bildirimler kısmen veya tamamen, Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından oluşturulan Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP) üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği ve Mal Alımı İhale­leri Uygulama Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler ile hizmet alımı ve mal alımı ihalelerinde, Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliği’n­de düzenlenen alım sisteminden farklı bir usul ile alımların elektro­nik ortamda gerçekleştirilmesi sağlanmış ancak sisteme idarelerin ve isteklilerin alışma süreci göz önünde bulundurulmuştur. Başlangıç aşamasında yalnız­ca yaklaşık maliye­ti 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde mal ve hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının altında kalan ve açık ihale usulü ile yapılan mal ve hizmet alımı ihalelerinin getirilen yeni usul ile yapılabilmesi yolu benimsenmiştir. Daha sonra, bu limitler 19.06.2018 tarihli ve 30453 Mükerrer sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikler ile mal alımları için 4734 sayılı Kanunun 8’inci maddesinde öngörülen eşik değerin dört katına, hizmet alımları için ise anılan Kanunun 8’inci maddesinde öngörülen eşik değerin yarısına çıkartılmıştır. Yapım işlerinin EKAP kapsamında yapılması ise 01.01.2019 tarihinden itibaren kapsama alınması planlanmıştır.

Yeni uygulamada elektronik ortamda alınan tekliflerin değer­lendirilmesine ilişkin isteklilerin beyanı esas alınarak işleyen bir teklif hazırlanması ve değerlendi­rilmesi süreci kurgulanarak, ihaleye katılım işlemlerinin kolaylaştırılması ve ihale sürecinin hızlandırılması amaçlanmış, bu suretle elektronik ihale uygulamasının etkinliğinin artırılması hedeflenmiştir.

İhaleye katılım aşamasında isteklilerin teklif mektubu ekinde bulunan yeterlik bilgileri tablosunu doldurarak, katılım belgeleri ve yeterlik kriterlerine ilişkin beyanda bulunmak suretiyle ihale­ye katılmaları sağlanmakta ve ihaleye teklif verebilmek için anılan kriterlere ilişkin belgelerin sunulması zorunluluğu ortadan kaldırıl­maktadır. Bu çerçevede, yeterlik kriterlerine ilişkin değerlendirme­nin isteklilerin beyanları üzerinden yapılması, beyana konu belge ve bilgilerin EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet siteleri üzerin­den sorgulanması suretiyle doğruluğunun araştırılması, bu şekilde sorgulanamayan belge ve bilgilere ilişkin tevsik işleminin ise beyan sahibinin söz konusu belgeleri komisyon kararı alınmadan önce idareye sunması suretiyle yapılması öngörülmüştür.

Bu değişikliklerin işleyebilmesi için Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliğine, anılan ihalelerde kullanılmak üzere yeni bir idari şartname ve teklif mektubu standart formları eklenmiş, Yönetmelik ekinde bulunan bazı standart formlar da değiştirilmiştir.

Bu yöntemin uygulanacağı ihalelerin kapsamına ilişkin olarak alımın niteliği, ihale usulü ve ihalenin yaklaşık ma­liyeti olmak üzere üç ayrı kriter be­lirlenmiş ve her üç kriterin de bir arada bulunması zorunluluğu getirilmiştir. Alımın niteliğine ilişkin kri­ter doğrultusunda, ihale konu­sunun bir mal veya hizmet alımından oluşması ve Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği veya Hizmet Alımı İhaleleri Uy­gulama Yönetmeliği kapsamın­da ihalenin yapılması gerekmekte olup, yapım işlerinin 01.01.2019 tarihinden itibaren kapsama alınması planlanmıştır. Yapılan değişiklikle özel imalat süreci gerektiren mal alımları da kapsama alınmıştır.

İhale usulüne ilişkin e-ihalelerde belirlenen kriter doğrultusunda, yalnızca açık ihale usulü ile yapılan alımlar bu yöntem ile gerçekleştirilebilecek olup, belli istekliler arasında ihale usulü veya pazarlık usulü ile yapılan ihalelerin bu yöntem ile yapılması mümkün değildir. Ancak ihale usulüne ilişkin olarak da yine kapsamın genişletilmesine yönelik mevzuat değişiklikleri yapılmış ve 02.01.2019 tarihinden itibaren 4734 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre pazarlık usulü ile yapılan mal ve hizmet alımlarında da tekliflerin elektronik ortamda alınması ve değerlendirilmesinin yolu açılmıştır.

İhalenin yaklaşık maliyetine ilişkin kriter doğrultusunda ise bel­li bir üst limit belirlenmiş ve belirlenen limitin altında kalan ihalelerin bu yöntem ile yapılabilmesine imkan tanınmıştır. Belirlenen limit çerçevesinde bu yöntemin kullanılabilmesi için alımın yak­laşık maliyetinin mal alımları için 4734 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinde öngörülen eşik değerin dört katına eşit veya altında, hizmet alımları için ise anılan değerin yarısının altında kalmasıdır. Bununla birlikte, 02.01.2019 tarihinden itibaren anılan kriter ortadan kaldırılarak, ihalelerin yaklaşık maliyete ilişkin herhangi bir üst limite tabi olmaksızın elektronik ortamda gerçekleştirilebilmesinin önü açılmıştır.

Elektronik İhale Yönteminin Getirdiği Yenilikler

  • İhale dokümanı, EKAP üzerinden e-imza ile indirilebilmektedir.
  • İstekliler, teklif mektubu ve eklerini EKAP üzerinden doldu­rarak teklif verebilmektedir.
  • Yalnızca e-teklif ile katılım mümkündür.
  • 01.2018 tarihinden itibaren fiyat dışı unsurlar da kullanılabilmektedir.
  • 01.2018 tarihinden itibaren aşırı düşük teklif sorgulaması yapılan ihalelerde bu kapsamda gerçekleştirilmektedir.
  • Yerli istekli lehine fiyat avantajı uygulanabilmektedir.

E-ihalenin kullanılacağı ihalelerde, ihale dokümanının EKAP üzerinden e-imza kullanılarak indirilmesi zorunluluğu bulunmakta­dır. Teknik şartnamelerin tamamı bir limit sınırı olmaksızın EKAP’a yüklenebilmektedir.

Tekliflerin EKAP üzerinden, yalnızca teklif mektubu ve ekleri doldurularak hazırlanması ve e-teklif şeklinde sunulması gerek­mekte olup, elektronik ortamda hazırlanarak sunulmayan teklifler kabul edilmeyecektir. Teklif mektubu ekinde katılım ve yeterliğe ilişkin kriterlere yönelik bilgilerin doldurulacağı yeterlik bilgileri tablosu, birim fiyat teklif alınmak suretiyle ihale edilen işlerin iha­lelerinde birim fiyat teklif cetveli, iş ortaklığı olarak ihaleye katılı­mın söz konusu olması  halinde doldurulması gereken iş ortaklığı beyannamesi ve konsorsiyum olarak ihaleye katılımın söz konusu olması halinde doldurulması gereken konsorsiyum beyannamesi bulunmaktadır. Mal alımlarına ilişkin teklif mektubu standart formunun ekinde, bu formlara ek olarak teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalar standart formu bulunmakta olup, idare tarafından bir yeterlik kriteri olarak belirlenmesi halinde anılan formun da tek­lif mektubu ekinde sunulması gerekmektedir.

Geçici teminat mektuplarının KİK ile “EKAP Üzerinden Online Bilgi Alışverişine Yönelik İşbirliği Yapılmasına Dair Protokol” imza­lamış olan bankalardan alınması ve mektuba banka tarafından verilen ayırt edici numaranın teklif mektubu ekinde yer alan yeterlik bilgileri tablosunun ilgili bölümünde belirtilmesi gerekmektedir. Anılan protokol kapsamında elektronik ortamda alınmayan geçici teminat mektuplarının da elektronik ortamda gerçekleştirilen ihalelerde kullanılması mümkün olup, bu durumda yeterlik bilgileri tablosunun ilgili bölümünde, mektuba ilişkin belirtilen bilgilerin beyan edilmesi gerekmektedir. Bu mektupların asıllarının idarenin talebi üzerine sunulmaması halinde ise mektubu sunmayan isteklilere yasaklama yaptırımının uygulanması zorunludur. e-ihalelerde, 02.01.2019 tarihine kadar yeterlik kriteri olarak banka referans mektubu sunulması istenememiştir.

Ekonomik açıdan en avantajlı teklifin en düşük fiyat esasına göre belirlenmesi zorunlu olup, fiyat dışı unsurlar kullanılarak ya­pılan ihalelerde bu yöntemin kullanılması 02.01.2019 tarihine kadar mümkün değildir. Ancak yerli istekliler lehine fiyat avantajı uygulanabilecektir.

Bu makale, Satınalma Dergisi Ocak 2019 Yıl:7 Sayı:73 sayfa: 14-15’de yayınlanmıştır. 

Bekleme Yapma! –> Bekleme! Yap!

Bekleme Yapma! –> Bekleme! Yap!

Alper REİSOĞLU

Son zamanlarda etrafımda bir konu hakkında eyleme geçmek için bekleyen hatta daha doğrusu eyleme geçmemek için kendince haklı sebepleri olan o kadar çok insan görmeye başladım ki; bu beni, “beklemek” üzerine düşünmeye sevk etti. Üzerinde biraz düşününce hayatımızda beklediğimiz anların o kadar çok olduğunu gördüm ki; neden beklediğimizi bilmediğim bu davranış hatta alışkanlığın bazı örneklerini, nedenlerini bu yazıda birlikte sorgulamak ve bizi mevzu bahis aksiyona koyulmama halinden vazgeçirmek adına farkındalık oluşturmak için aşağıda sizlerle paylaşmak istedim;

Uyanmak için çalar saatin çalmasını bekleme!

Kitap okumak için sessiz ve huzurlu bir tatil ortamını bekleme!

Zor bir işe başlamak için iyice dinlenmeyi bekleme!

Katma değer üretmek için talimat bekleme!

Fikrini söylemek için sorulmasını bekleme!

Başarmak için sonunda mukafat bekleme!

Kıskanmadan takdir etmek için aynı takımda olmayı bekleme!

Ders almak için hata yapmayı bekleme!

Ayağını yorganına göre uzatmak için krizi/ayazı bekleme!

Satış yapmak için piyasanın açılmasını bekleme!

Daha pazartesi gününden hafta sonu tatilini bekleme!

Çalışmak için dinlenmeyi bekleme!

Dinlenmek için yorulmayı bekleme!

Tatil yapmak için daha sonbahardan yaz mevsimini bekleme!

Zayıflamak için hafta başı diyete başlamayı bekleme!

Spor yapmak için hafta sonunu bekleme!

Sevdiğini söylemek için ilk onun söylemesini bekleme!

Evlenmek için kusursuz birinin karşına çıkmasını bekleme!

Çocuk sahibi olmak için kariyerinde boşluk oluşmasını bekleme!

Kavuşmak için ayrılığı bekleme!

Özlemek için aklına gelmesini bekleme!

Değerini bilmek için kaybetmeyi bekleme!

Aramak için aranılmayı bekleme!

Affetmek için özür dilenmesini bekleme!

Merhaba demek için karşına tanıdık birinin çıkmasını bekleme!

Gülmek için sebep bekleme!

Ağlamak için acı çekmeyi bekleme!

Yaptığın iyilik için karşılık bekleme!

Teşekkür etmek için fayda bekleme!

Kan kardeş olmak için bir yerinin kanamasını bekleme!

Sınava çalışmak için son geceyi bekleme!

Para kazanmak uğruna harcadığın sağlığını tekrar satın almak için onu kaybetmeyi bekleme!

Hayal kurmak için uyumayı bekleme!

Uzun bir yola çıkmak için ilk adımı bekleme!

Özgürlük için esareti bekleme!

Yaşamak için yaşlanmayı bekleme!

Demir almak için rüzgarı bekleme!…

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Gördüm ki alacağımız aksiyonları hep bir sebep veya koşula bağlar olduk. Hem de öyle birbirine bağlıyoruz ki, sonunda bizi eylemsizliğe geçirecek şartlar vagonlarından oluşmuş atalet veya diğer adıyla eylemsizlik treni inşa ediyoruz değme mühendislere taş çıkaracak. Yalnız bu trenin klasik trenden en büyük farkı, bu tren bir türlü hareket etmiyor, ettirmiyoruz. Hayallerimiz mi ağır yoksa enerji için yakacak kömür yerine geçen yeterli arzumuz mu yok? Yoksa bulunduğumuz istasyonu çok seviyor ve ayrılmak mı istemiyoruz? Neden bir insan sonunda faydalı olacağını düşündüğü bir eylem için harekete geçmez? Nedir kendini aksiyona geçmekten alıkoyan?

Yukarıdaki örneklerin ortak özellikleri, sonucunun bizim için faydalı olacağını bilmemize rağmen bu eylemleri hayata geçirmemizde bize engel teşkil eden, sözüm ona kendimizce sebeplerimizin olması ve bu şekilde isteklerimizi hayata geçirmeyi yani hayatımızı hakkıyla yaşamayı hep ötelememiz.

Bu vakalarla karşılaştığımda tek sorduğum soru ulaşmak istediğimiz hedefi , tamamlamak istediğimiz bir projeyi veya gerçekleştirmek istediğimiz bir talep veya hayalimizi gerçekten istiyor muyuz? Yoksa sadece o anda kendimizi iyi hissetmek için mi istediğimizi söylüyoruz? Yani kendimize yalan söylemiyor fakat kendimizi açıkça kandırıyoruz. Bu isteyip de yapılmayan taleplerin , insanda farkında olmadığı bir özgüven eksikliği yarattığını ve bahsettiğimiz vagonlar gibi isteyip de gerçekleştirilemeyen hayallerin uzun bir şekilde birbirine bağlı kalarak istasyonda hiç yola çıkmayacak şekilde beklemesine neden olduğunu biliyor muyuz? Ve daha da kötüsü bize hayal kurmayı unutturduğunu…

Oysa gerçekten istemek , bizi yataktan her sabah büyük bir şevkle kaldıracak bir hayalimizin olması ve onun peşinden yorulmadan koşmak , bizim kendi istasyonumuzdan ayrılarak yeni diyarlar keşfetmemizi ve dahası atalet/eylemsizlik trenine binmememizi sağlayan en değerli reçetedir, ister aç ister de tok karnına alınan. Hayallerimizin peşinden bahane oluşturmadan gittiğimizde yani içimizdeki bu kişisel ataleti yendiğimiz anda, zaten işin yarısını başarmış oluyoruz. Kalan yarısı ise çok çalışmak ve iyi hedef belirlemekle kendiliğinden gelecektir. Bunları sadece ben söylemiyorum, bakın değerli düşünürlerin paylaştıklarına;

“En uzun yol bir adımla başlar.” Sun Tzu

“Başarı yolundaki sürat, isteğin şiddeti kadardır. İsteklerimiz uyanınca ayaklarımız hafifler.” Dale Carnegie

Hayatın gerçek amacı bilgi değil, eylemdir.” Henry Ford

“Hayatta bütün başarılarımı, her zaman ve her işte bir çeyrek saat önce harekete geçmeme borçluyum.” Oscar Wilde

“Başarının temeli kendini eyleme geçirebilmektedir.”  Mümin Sekman

“Eylem ile birleştirilemeyen bir fikir, işgal ettiği beyin hücresinden daha fazla büyüyemez.” Arnold Glasow

İnanın bu özlü sözlerden çok daha fazlasını yazabilecek örneklerim vardı. Tüm bu insanların eyleme geçmenin önemini vurgulayan bu inanışlarında hatalı olmaları, elde ettikleri başarıları gereği beklenemez. O halde biz de neden kendi başarı hikayelerimizi yazmak ve kendimizi gerçekleştirmek için eyleme geçmiyoruz?

“Unutmayınız ki; hayat, bir kenarda oturup boşa bekleyecek kadar uzun; başarı ise hiçbir şey yapmadan bekleyene verilecek kadar ucuz değildir.”

Tıpkı trafik polislerinin taksicilere ya da hava alanlarında duraklayan araçlara seslendiği gibi;

BEKLEME YAPMAYIN !

BEKLEMEYİN !   YAPIN !

Bu makale, Satınalma Dergisi Ocak 2019 Yıl:7 Sayı:73 sayfa: 48-49’da yayınlanmıştır. 

Dış Ticaret Okulu – Trakya Kalkınma Ajansı Yaz Dönemi  ( 11.06.2019 – 10.07.2019 )Başlıyor !

Dış Ticaret Okulu – Trakya Kalkınma Ajansı Yaz Dönemi  ( 11.06.2019 – 10.07.2019 ) 

5 Hafta Eğitim + 4 Danışmanlık Toplantısı

Dış ticarette var olan potansiyelinizi ve hedef müşterilerinize nasıl ulaşabileceğinizi biliyor musunuz?  Katılımın sınırlı olduğu bu sertifikalı eğitime katılın, ürün bazında hedef pazarlarınızı belirleyin, bu pazarlara giriş stratejinizi oluşturun ve ihracata başlayın.

Eğitim Yeri: Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası

Eğitim Ücreti: Eğitim ve Danışmanlık ücretinin %80’i Trakya Kalkınma Ajansı tarafından karşılanacak olup; firmanın %20 (750 TL) eş finansman sağlaması beklenmektedir.

Kontenjan: 30 Firma

Hedef Kitle: İhracata yeni başlamış veya hiç ihracat yapmamış firmalarımız.

Başvuru: www.trakyaka.org.tr

Not: Programın sonunda, eğitim boyunca firmalarca oluşturulan ihracat stratejilerinin sunulacağı proje çalıştayında, ihracat stratejisi gerçekleşme potansiyeli yüksek olan 3 firmamıza, 4 kez, firmanın kendi yerinde ve firmanın uygun olduğu tarihlerde danışmanımız tarafından birebir danışmalık sağlanacaktır.

Detaylı bilgi için:

  • Tekirdağ Yatırım Destek Ofisi / Melike ÖZBİNEK / 0850 450 09 59
  • Kırklareli Yatırım Destek Ofisi /Nur Feyza HALAT / 0288 214 25 25
  • Edirne Yatırım Destek Ofisi / Uğur OKUŞ / 0284 225 10 03
ÇORLU DIŞ TİCARET OKULU PROGRAM
I. Hafta Konu Sorumlu
11 Haziran 2019
SALI
Dâhilde ve Hariçte İşleme Rejimi Caner SEVİMLİ
Ara
Transit Rejimi
Öğle Arası
Antrepo Rejimi
Ara
Serbest Bölgeler Mevzuatı
12 Haziran 2019
ÇARŞAMBA
İhracat Mevzuatı Caner SEVİMLİ
Ara
İhracat Mevzuatı
Öğle Arası
İthalat Mevzuatı
Ara
Gümrük İşlemleri
 
II. Hafta Konu  
18 Haziran 2019
SALI
Ödeme Şekilleri Cengiz ÖZCAN
Ara
Teslim Şekilleri
Öğle Arası
INCOTERMS
Ara
Risk Analizleri
19 Haziran 2019
ÇARŞAMBA
Kambiyo ve Bankacılık İşlemleri Cengiz ÖZCAN
Ara
Akreditif çeşitleri
Öğle Arası
Akreditif Uygulamaları
Ara
Dış ticaretin finansmanı, alternatif finansman teknikleri (forfaiting)
 
III. Hafta Konu Sorumlu
24 Haziran 2019
PAZARTESİ
Uluslararası pazar araştırma yöntemleri Yaman KOÇ
Ara
Uluslararası ticari bilgi kaynakları
Öğle Arası
Ticari İstihbarat Kanalları
Ara
Rekabet İstihbaratı
25 Haziran 2019
SALI
Teknik ve Operasyonel İstihbarat Kullanımı Yaman KOÇ
Ara
İstatistiksel Verilerin Yorumlanması
Öğle Arası
Müşteri Bulma Teknikleri ve Veri tabanları
Ara
Rakip Analizi
 
IV. Hafta Konu Sorumlu
1 Temmuz 2019
PAZARTESİ
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi Prof. Dr. Murat ERDAL
Ara
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi
Öğle Arası
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi
Ara
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi
2 Temmuz 2019
SALI
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi Prof. Dr. Murat ERDAL
Ara
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi
Öğle Arası
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi
Ara
Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi
3 Temmuz 2019
ÇARŞAMBA
Pazarlama ve İnternet Engin ÖZGEN
Ara
Pazar, Müşteri ve Rakip Analizinde İnternetin Kullanımı
Öğle Arası
E-pazaryerleri
Ara
İnternette Pazarlama Araçları (web sitesi, katalog vs)
 
V. Hafta Konu  
9 Temmuz 2019
SALI
İhracatta Krediler ve finansman araçları EXIMBANK
Ara
İhracatta Krediler ve finansman araçları
Öğle Arası  
İhracatta Devlet Yardımları – Ticaret Bakanlığı Destekleri İTKİB
Ara  
İhracatta Devlet Yardımları – KOSGEB Destekleri KOSGEB
10 Temmuz 2019
ÇARŞAMBA
Proje Çalıştayı Trakya Kalkınma Ajansı Uzmanları
Ara
Proje Çalıştayı
Öğle Arası
Proje Çalıştayı
Ara
Proje Çalıştayı

 

Mobil İhracat Çözümleri için Tinova Bilişim Teknolojileri A.Ş.

E-Posta: info@tinova.com.tr