“Mevcut durumdan istifade etmek isteyen şuursuz fırsatçıları kınıyoruz”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin ekonomik açıdan kaotik bir ortama çekilmek istendiği bu süreçten istifade etmek isteyenler olduğuna dikkat çekerek, “Ülkemizin son zamanlarda içine düşürüldüğü zor durumdan istifade etmek isteyenler, spekülatif ve manipülatif çaba içinde bulunan şuursuz fırsatçılar varsa, bu noktada ülkesini seven, milleti için aş ve iş üretme çabasında olan gerçek sanayiciler olarak bu tür çaba sergileyenleri kınıyoruz” dedi.

Bahçıvan: “Bazı bankalar fırsatçılık yaparak sağlıklı çalışan firmalarımızın üzerine haksız bir şekilde gidiyor ve mevcut süreci kar amaçlı bir ranta çevirmek istiyor. Bu bankalara karşı sessiz ve seyirci kalmayacağız.”

Bahçıvan: “Hükümetimizin hafta başından beri aldığı önlemler olumlu. Ülkemizin aydınlık yarınlarına güveniyoruz. Diyalog, istişare ve akıl ön planda oldukça, hatalardan ders çıkartıldıkça, ekonominin gerçeklerine bağlı kalındıkça, yanlışa yanlış doğruya doğru denildikçe aşamayacağımız zorluğun olmayacağına inanıyoruz.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin ağustos ayı olağan toplantısı, “Ticaret Savaşları Döneminde Küresel Ticaretin, Ekonomimizin ve Sanayimizin Geleceği” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, döviz kurlarında yaşanan gelişmelerle Türkiye’nin ekonomik açıdan adeta kaotik bir ortama çekilmek istendiği bir dönemde, bankaların da duyarlı hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Erdal Bahçıvan, “Kurdaki dalgalanmayı dindirmeye yönelik yoğun bir gayretin içinde olan Hükümetimizin hafta başından beri aldığı önlemleri yakından takip ediyor, olumlu buluyoruz. Bu önlemlerin devamı geldikçe süreçten daha az hasarla çıkacağımıza inanıyoruz. Bu süreçte ülkemizin son zamanlarda içine düşürüldüğü zor durumdan istifade etmek isteyenler, spekülatif ve manipülatif çaba içinde bulunan şuursuz fırsatçılar varsa, işte bu noktada ülkesini seven, milleti için aş ve iş üretme çabasında olan gerçek sanayiciler olarak bu tür çaba sergileyenleri kınadığımızı da belirtmek istiyorum. Ülkemizin aydınlık yarınlarına güveniyoruz. Diyalog, istişare ve akıl ön planda oldukça, hatalardan ders çıkartıldıkça, ekonominin gerçeklerine bağlı kalındıkça, yanlışa yanlış doğruya doğru denildikçe aşamayacağımız zorluğun olmayacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

İçinde bulunulan zorlu koşullara ve artan maliyetlere rağmen sanayiciler olarak, üretim yapma, yeni yatırımlar gerçekleştirme ve istihdam yaratma arzusunu koruduklarını dile getiren İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin iyi günlerinde olduğu gibi zor günlerinde de ellerini taşın altına koymaktan onur duyduklarını, bunu da yerli ve milli kaynaklarını kullanarak yapmaya gayret ettiklerini vurguladı. Bu dönemde bankaların da duyarlı hareket etmesi gerektiğini söyleyen Erdal Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes milli bir şuur eşliğinde seferberlik ilan etmişken, bankalarımız da geçen ayki meclis toplantımızda uyardığımız gibi sorumlu ve duyarlı hareket etmeli. Bazı bankalar bu zorlu süreçte fırsatçılık yaparak sağlıklı çalışan firmalarımızın üzerine haksız bir şekilde giderek, bu süreci kar amaçlı bir ranta çevirmek istiyor. Bu yönde bize yoğun şikayetler iletiliyor. İSO olarak böyle bir tutum sergileyen bankalara karşı sessiz ve seyirci kalmayacağımızı ifade etmek istiyorum.”

AB ve Türkiye birbirinden vazgeçemez

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, ana gündem maddesine yönelik değerlendirmesinde ise küresel ticaretin gerektirdiği dostluk ilişkilerinin yerini acımasız rekabetin getirdiği kontrolsüz gerginliklerin aldığı bir dönemden akil olan herkesin kabul ettiği gibi bütün ülkelerin olumsuz etkileneceğini söyledi. Bahçıvan şöyle konuştu:

“Çünkü hem sıcak para akışı hem de uzun vadeli doğrudan yabancı yatırımlar bu dönemde gelişmiş ülkelere geri dönme eğiliminde olacaktır. Gelişmekte olan ülkelere ise bu gerçekten hareketle yeni ve etkili stratejiler üretmek düşüyor. Bu çetin küresel koşullarda ekonomimizi ve sanayimizi nasıl bir geleceğin beklediğini öngörmek ve gerekli stratejileri belirlemek için dikkatli durum analizleri yapılması büyük önem taşıyor.”

Ticaret savaşları döneminde AB perspektifinin hem Türkiye hem de AB için önemli olduğunun da altını çizen Bahçıvan, “Türkiye ile AB arasında ciddi sorunlar olduğu doğrudur ancak AB Türkiye için, uzun dönemde özellikle ekonomik anlamda çok önemli bir ortaktır. Ne Türkiye AB’den ne de AB Türkiye’den vazgeçebilir. Son günlerde karşılıklı olarak sergilenmekte olan pozitif tutum ve yapılan olumlu açıklamalar memnuniyet vericidir. Dünyada korumacılık öne çıkarken Türkiye-AB arasındaki Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi konusunda Ticaret Bakanlığımız uhdesinde yürütülen çalışmaların bir an önce sonuçlanmasını umut ediyoruz” dedi.

Fintech girişimleri hız kazanacak

KPMG Türkiye, finans kuruluşları ile teknolojiyi bir araya getiriyor. KOOP ile hayata geçirilen iş birliği kapsamında çalışacak platform, Fintech ekosisteminin gelişimine katkı sağlayacak; yaratıcı, yıkıcı ve rekabetçi girişimler finans sektöründeki iş modellerini değiştirecek.

Teknolojiyle birlikte müşteri beklenti ve tercihleri sürekli değişiyor; yapay zeka, makine öğrenimi, Nesnelerin İnterneti ve blokzincir gibi gelişmekte olan teknolojiler finans kuruluşlarının hizmet sunma yöntemlerini yeniden şekillendiriyor. Küresel bankacılık sektörünün önümüzdeki beş yıllık dönemde iki temel zorlukla karşı karşıya kalması bekleniyor: Artan yıkıcı teknolojik tehditler karşısında pazar payını korumak, büyütmek ve değeri yüksek müşteri segmentlerini ve müşterilerini korumak…

Her kuruluş fırsatları yakalayabilir…

Son üç yılda 122 milyar dolarlık yatırımla rekora koşan finansal teknolojiler (Fintech) pazarı, geleneksel finansal kuruluşların iş modelini tehdit ederken; bankalar, sigorta şirketleri, sermaye piyasaları oyuncuları da bu gelişmelere inovasyon ve yatırımlarla yanıt vermeye çalışıyor. Bazıları Fintech kuruluşlarıyla iş birliği yöntemine gidiyor, bazıları ise rekabetçi çözümler geliştirerek, yeni fikirleri kendi bünyelerinde oluşturuyor. Ancak araştırmalar Fintech’e yönelik geliştirilecek yaklaşımın tek bir yolla ifade edilemeyeceğini ortaya koyuyor. Lider finans kuruluşları ortaklık kurma, satın alma, kaynak kullandırma ve yatırım yapma gibi birçok farklı yöntem benimsiyor.

KPMG Türkiye, her müşterisinin yeni bir Fintech ile geleceği şekillendirme ve rakiplerine karşı rekabet avantajı kazanma fırsatı yakalaması için önemli bir iş birliğine imza attı ve KOOP ile ekosistem ortaklığı projesini hayata geçirdi. Bu ortaklık kapsamında büyüyecek Fintech platformu; mevcut finans sektörü oyuncuları ve ekipleri, regülatörler, startup’lar, kuluçka merkezleri, yatırımcılar, üniversiteler ve bölgedeki Fintech dünyası için bir ortak inovasyon danışmanı ve fabrikası olarak konumlanacak.

Sinem Cantürk: ‘Rekaberlik’ olmazsa olmaz…

KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk, işbirliğiyle ilgili olarak “Ülkemiz fintech ekosisteminin gelişimi için öncelikli olarak düzenleyici kuruluşların inovasyon dostu hüviyet kazanması, inovasyonda ve büyüme stratejilerinde küresel düşünen finansal kuruluşlara sahip olması gerekiyor. Ancak, sağlıklı bir finansal inovasyon ekosistemi yaratılması için ‘rekaberlik’ olmazsa olmaz. Finansal kuruluşlar inovasyon yolunda diğer oyuncuları öncelikli olarak rakipleri değil aynı ekosistemde birlikte var olan ve birlikte dönüşen çözüm ortakları olarak değerlendirmeli. Bu nedenle KOOP ile birlikte bir Fintech platformu oluşturarak, ekosistemin tüm taraflarını bir araya getirmeyi amaçlayan bir iş birliğine imza attık. Sektörde inovasyon asıl olarak Fintech startup’larından bekleniyor. Bu nedenle ekosistemde yaratıcı, yıkıcı ve rekabetçi girişimlerin, fikirlerin ve ürünlerin var olması, Türkiye finansal hizmetler sektörünün geleceğini de belirleyecek” dedi.

Demet Zübeyiroğlu: Sonuç odaklı inovasyon için güçlerimizi birleştiriyoruz

KOOP Kurucu Ortağı Demet Zübeyiroğlu, “KOOP, finans sektöründe yer alan tüm oyuncular açısından birleştirici bir rol üstlendi. Çalışmalarımızı beş temel odak üzerine oturtmuş durumdayız. Bunlar; blokzincir, açık bankacılık, sigorta, sermaye piyasası, regülasyon ve uyum teknolojileri olarak belirlendi. Her bir odak bağlamında büyük oyuncuları, girişimcileri, profesyonelleri, yatırımcıları, yazılımcıları, öğrencileri ve ilgili herkesi bir araya getiren programlar ve faaliyetler yürütüyoruz. KPMG ile yaptığımız ortaklık, özellikle ürün geliştirme ve inovasyona dönük programlarımızda bize yüksek katma değer sağlayacak. Bu işbirliği, KOOP’un Türkiye ve Romanya olarak devam eden faaliyet alanının büyütülmesinde de destekleyici bir unsur olacak” dedi.

İstihdam Endeksi verilerine göre Temmuz ayının şampiyonu Mühendislik

Kariyer.net, dokuz yıldır her ay düzenli olarak açıkladığı İstihdam Endeksi ile istihdam piyasasına ilişkin güncel verileri paylaşmaya ve yeni iç görüler ortaya çıkarmaya devam ediyor. Temmuz ayı verilerine göre, ilan sayısı en fazla olan 10 pozisyon sıralamasında Mühendislik ilk sırada yer aldı. Firmaların açtıkları yeni ilanlardaki tecrübe taleplerine bakıldığında ise tecrübesiz aday talepleri geçen yıla göre yüzde 87,4 arttı.

İstihdam platformu olan Kariyer.net tarafından her ay düzenli olarak yayımlanan İstihdam Endeksi verilerine göre, Temmuz ayında yeni iş ilanı sayısı 18.748 olarak gerçekleşti. Yeni iş ilanları iş günü ortalamasına bakıldığında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7 oranında, bir önceki aya göre ise yüzde 11 oranında artış görüldü.


Satınalma Dergisi tüm içeriği ile Satınalma Cep’te !
Satınalma Cep
Akıllı Satınalma Asistanını aşağıdaki butonlar yardımıyla ücretsiz indirebilirsiniz. Tüm sektörlerden en yeni gelişmeler, mesleki yayınlar, kolay teklif toplama, fırsat ve kampanyalar, tedarikçi arama, e-öğrenme, dergi ve haber içerikleri, satınalma check-up ve hediyeler uygulama içerisinde sunulmaktadır.


Başvurularda“Mühendislik” birinci sırada

Temmuz ayında en çok ilan yayınlayan 10 pozisyon sıralamasında Mühendislik ilk sırada yer alırken, mühendislik ilanlarında geçtiğimiz aya göre yaklaşık yüzde 10’luk artış görüldü. Mühendislik pozisyonunu Muhasebe Elemanı ve Teknisyen izledi. Bu pozisyonların ardında ise, sırayla Mağaza Müdürü, Tekniker, Satış Müdürü ve İnsan Kaynakları Uzmanı pozisyonları yer aldı.Geçtiğimiz aya göre başvurularında en çok artış görülen mühendislik pozisyonu yüzde 47’lik artışla Bölge Satış Mühendisliği oldu. İmalat Mühendisi ve Uygulama Mühendisi yüzde 25’lik artış oranlarıyla ikinci sırada yer aldı. Sıralamaya göre, Ürün Geliştirme Mühendisi, Kıdemli Yazılım Geliştirme Mühendisi, Tasarım Mühendis, Kimya Mühendisi, Metalurji Mühendisi, Java Yazılım Mühendisi ve Elektrik Elektronik mühendisliği pozisyonları da başvurularında en çok artış görülen mühendislik pozisyonu olarak yer aldı.

Yeni ilanlardaki tecrübesiz aday talebi geçen yıla oranla yüzde 87,4 arttı

Firmaların yayınladıkları yeni iş ilanlarında, tecrübe beklentilerine bakıldığında tecrübesiz adaylara olan talebin geçen yıla oranla yüzde 87,4 arttığı görüldü. Yeni ilanlarda “Tecrübesiz” çalışan arayışının en çok arttığı pozisyonlar arasında da Mühendislik pozisyonları öne çıkıyor. Şirketlerin tecrübesiz olarak açtıkları ilan sayılarında artış gösteren pozisyonlara bakıldığında; Makine Mühendisliği, geçen yıla göre yüzde 89 artmasıyla dikkat çekerken, yine tecrübesiz olarak aranan mühendislik dışı pozisyonlarda geçtiğimiz yıla göre yaklaşık 4 kat artışla “Muhasebe Elemanı” ön plana çıktı.

Uzmanlık gerektiren pozisyonlarda, açılan ilanlara bakıldığında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32, Haziran ayına göre ise yüzde 7 artışla İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı fark yaratırken, Muhasebe Sorumlusu, yüzde 26’lık artışla ikinci, Yazılım Mühendisi ise yüzde 21 artışla üçüncü sırada yer aldı.

İlk 10’a giren diğer pozisyonlar ise şöyle sıralandı: Muhasebe Uzmanı, Makine Mühendisi, Üretim Mühendisi, Yazılım Uzmanı Yazılım Geliştirme Uzmanı, Proje Mühendisi ve Elektrik Elektronik Mühendisi.

“Bilişim” İstanbul ve Ankara’da en çok başvuru alan sektör

Kariyer.net verileri şehirler bazında incelendiğinde, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda “tekstil”, Anadolu Yakası’nda ise “bilişim” sektörlerinin daha fazla ilana sahip olduğu ve hakimiyetlerini korudukları görüldü. “Bilişim” sektörü Ankara’da da en fazla başvuru alan sektör olarak dikkat çekti. Tüm Türkiye’de Temmuz ayında en çok ilan yayınlanan sektörler arasında Tekstil birinciliğini devam ettirirken, onu Üretim-Endüstriyel Ürünler, Bilişim, Hizmet, Yapı ve Sağlık takip etti. Turizm sezonu olmasının da etkisiyle, Turizm sektörü yüzde 32 ile ilan sayısında geçen yıla göre en çok artış yakalayan sektör oldu. Turizmi yüzde 27 ile Üretim-Endüstriyel Ürünler takip ederken, Gıda sektörü yüzde 24 artışla üçüncü sırada yer aldı.

Mavi yaka, telefonla en çok “Sekreter” ve “Garson” pozisyonlarına başvurdu

Kariyer.net’in mavi yaka istihdam piyasasının nabzını tutan mobil uygulaması İşin Olsun’un verilerine göre, Temmuz ayında uygulama içerisinden en çok başvuru alan pozisyonlar sırasıyla Sekreter, Garson, Temizlik Görevlisi, Çağrı Merkezi Elemanı ve Kasiyer oldu. Telefonla en çok başvuru alan pozisyonlar ise Garson, Sekreter, Temizlik Görevlisi, Şoför/Sürücü ve Aşçı olarak sıralandı.

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal: “100 günlük eylem planındaki başlıkların, önümüzdeki dönemde istihdam piyasasına etkilerini birlikte takip edeceğiz.”

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, İstihdam Endeksi Temmuz 2018 verilerine ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “İstihdam Endeksi verilerine göre Temmuz 2018’de tüm Türkiye’de 18.748 yeni ilan yayınlandığını ve günde yayınlanan ilan ortalamasının geçtiğimiz yıla göre %11 arttığını görüyoruz. Sektörler bazında verileri incelediğimizde ise Temmuz ayında Tekstil, Üretim-Endüstriyel Ürünler ve Bilişim sektörlerinin istihdamı canlı tuttuğunu söyleyebiliriz. En çok başvuru alan 10 pozisyona bakıldığında mühendisliğin ilk sırda yer aldığı, onu muhasebe elemanın izlediği görülüyor.

Yayınladığımız İstihdam Endeksinde çıkan ilginç sonuçlardan biri ise; firmaların açtıkları yeni ilanlardaki tecrübe taleplerine bakıldığında, tecrübesiz adaylara olan talebin geçen yıldan bu yana yüzde 87 oranında artması olarak görülüyor. “Tecrübesiz” olarak çıkılan ilanlardaki artışın en fazla gözlendiği pozisyonlarda “Mühendislik” ilk sırada yer alırken, Mühendislik başlığı altında “Makine Mühendisliği” pozisyonu dikkat çekiyor. Geçtiğimiz günlerde açıklanan “İlk 100 günlük eylem planı”nda yer alan “nitelikli iş gücü yetiştirilmesine yönelik programların katılımcı sayısının artırılması” ve “istihdamın artırılması için işverenlere sağlanan teşviklere ek olarak, kadınlara, gençlere ve engellilere sunulan imkanların genişletilmesi” başlıklarının önümüzdeki dönemde istihdam piyasasına etkilerini birlikte takip edeceğiz.”

Mediterra Capital, Pizza Pizza’nın hisselerinin tamamını satın aldı

Başarılı ve hızlı büyüyen orta ölçekli şirketlere yatırım yapan ‘girişim sermayesi fonu’ Mediterra Capital, 23 yıllık geçmişiyle dikkat çeken Türk pizza restoran zinciri Pizza Pizza’nın hisselerinin tamamını satın aldı.

Gerçekleşen satın alma kapsamında “Türkiye’nin en eski ve ikinci büyük pizza zinciri olan Pizza Pizza’nın pazardaki güçlü konumu ve kuruluşundan bu yana geçen 23 yılda geliştirdiği üretim ve hizmet kalitesi şirketimizin markaya olan güveninin temellerini oluşturan en önemli etkenlerdir. Bu sağlam temellere sahip olan Pizza Pizza’nın, Mediterra Capital’in sağlayacağı finansal ve stratejik destekle çok hızlı bir büyüme gerçekleştireceğine inanmaktayız. Mediterra Capital büyüme hedefleri kapsamında Pizza Pizza için pazarlama yatırımları ve kapasite artışı da dâhil olmak üzere; farklı stratejiler de geliştirerek, bunları hayata geçirecektir” şeklinde açıklama yapan Mediterra Capital, açıklamada aynı zamanda Grubumuz, farklı konseptiyle dikkat çeken Tavuk Dünyası’ndan sonra gerçekleştirdiği Pizza Pizza satın almasıyla birlikte yiyecek-içecek ve restoran alanındaki yatırımlarını daha da güçlendirmiştir” ifadelerine de yer verdi.

1995 yılında İzmir’de kurulan Pizza Pizza, Türkiye’nin ikinci büyük pizza zinciri olarak, bugün 44 ilde bulunan 141 şubesinde konuklarını ağırlıyor.


Satınalma Dergisi tüm içeriği ile Satınalma Cep’te !
Satınalma Cep
Akıllı Satınalma Asistanını aşağıdaki butonlar yardımıyla ücretsiz indirebilirsiniz. Tüm sektörlerden en yeni gelişmeler, mesleki yayınlar, kolay teklif toplama, fırsat ve kampanyalar, tedarikçi arama, e-öğrenme, dergi ve haber içerikleri, satınalma check-up ve hediyeler uygulama içerisinde sunulmaktadır.


İzmir Torbalı’da 8.000 m²’lik alan üzerine kurulu modern tesislerinde, üretim ve tedarik operasyonlarını gerçekleştiren Pizza Pizza, çalışmalarını bayilik (franchise) sistemi ile yürütüyor. Ege bölgesinde lider konumdaki şirketin, 38’sı İzmir’de olmak üzere sadece Ege Bölgesi’nde toplam 59 restoranı bulunuyor.

Pizza Pizza gerçekleşen bu satın almayla birlikte, Mediterra Capital’in gerek finansal gerekse de stratejik gücünden yararlanarak sağlayacağı hızlı bir büyüme ile Türkiye’nin önde gelen restoran zincirlerinden biri olmayı hedefliyor.

Mediterra Capital Hakkında

Mediterra Capital Partners I ve II, Türkiye’de yatırım yapmaya odaklanmış, toplam 330 milyon Euro sermayesi olan iki yatırım ortaklığıdır. Mediterra Capital Partners’ın Türkiye’de Arkel, Arzum Elektrikli Ev Aletleri, Glasshouse, Logo Yazılım, Uğurlu Balık, Mobiliz, Söke Un ve Tavuk Dünyası şirketlerinde yatırımları bulunmaktadır.

Kasko sigortası primleri Temmuz ayında 1 puan yükseldi

Sigortam.net Kasko ve Trafik Sigortası Endeksi Temmuz ayı verilerine göre, bir önceki aya göre kasko primlerinde 1 puanlık artış yaşandı. Trafik sigortası primlerinde ise 66 olan Mayıs ve Haziran ayı puanı değişmedi.

Türkiye’nin ilk ve en büyük sigorta platformu Sigortam.net, kasko ve trafik sigortası primlerindeki değişimi ortaya koyan Kasko ve Trafik Sigortası Endeksi’nin Temmuz ayı verilerini açıkladı. Ağırlıklı olarak büyük il merkezlerindeki bireysel otomobil kullanıcılarına Sigortam.net’in sunduğu tekliflerin ağırlıklı ortalamasını gösteren endekse göre, Temmuz ayı kasko sigortası endeksi Haziran ayına göre 1 puanlık artış kaydederek 100 puan oldu. Trafik sigortasında ise iki aydır bir değişim kaydedilmedi. Mayıs ve Haziran ayında 66 puan olan endeks, Temmuz ayında da seviyesini korudu. Böylece 2018’in ilk ayında 2.014 TL olan ortalama kasko primleri 2.141 TL’ye; 831 TL olan ortalama trafik sigortası primleri ise 888 TL’ye çıktı.

Sigortam.net, müşterilerinin en doğru ürünü, en iyi fiyata, kolay ve hızlı bir şekilde satın almalarını sağlamak amacıyla sektördeki en büyük 20 sigorta şirketinin tekliflerini sunuyor; ayrıca internet sitesinden gerçekleştirilen poliçe alımlarında müşterilerine özel indirimler sağlıyor. Geçen yılın Ağustos ayından itibaren her ay düzenli olarak Kasko ve Trafik Sigortası Endeksi’ni açıklayan ve sahip olduğu büyük veriyi hizmete sunan Sigortam.net, böylece araç sahiplerinin otomobil sigortalarındaki genel seyre ilişkin bilgi edinmelerini sağlıyor.

Son olarak Temmuz ayı verilerini açıklayan Sigortam.net, otomobil sahipleri için büyük önem taşıyan kasko ve trafik sigortalarındaki trendleri sundu. Verilere göre kasko sigortası endeksi, bir önceki aya göre 1 puan artış yaşadı. Böylece 2017 Ocak ayındaki 2.148 TL seviyesine yeniden yaklaştı.

Trafik sigortası primlerinde ise Ocak ayından beri sert değişimler yaşanmadı. Yılın ilk ayından itibaren 4 puan artan endeks, Temmuz ayında da seviyesini koruyarak 66 puanda kaldı. 2017 yılının Ocak ayında 1.337 TL ile Sigortam.net tarafından 100 puan kabul edilen Sigortam.net Trafik Sigortası Endeksi, Temmuz ayında 888 TL seviyesinde kaldı.

Vakko yüzde 36 büyüme ile 2018’e güçlü başlangıç yaptı

İstikrarlı finansal performansını sürdüren Vakko’nun 2018 ilk yarıyıl sonuçları açıklandı. Haziran sonu itibarıyla büyüme ve karlılık hedeflerini aştıklarını belirten Vakko CEO’su Jaklin Güner, Vakko’nun istikrarlı büyümesini ve güçlü finansal yapısını sürdüreceğini vurguladı.

15.08.2018, İstanbul

2018’in ilk yarısını çok iyi performansla tamamlayan Vakko, geleceğinden emin yatırımlarına ve faaliyetlerine devam ediyor.

İlk yarıyılda bir önceki yılın aynı dönemine göre, Vakko yüzde 36 büyüme ile 387 milyon TL ciroya ulaşarak, projeksiyonları ile uyumlu, kararlı büyüme eğilimini korudu. Şirket yaptığı doğru ve stratejik hamlelerin sonucunda dönem karını 2018 ilk yarısında 5,4 kat artırarak önemli bir başarı elde etti.

Faiz, amortisman ve vergi öncesi kar (FAVÖK) rakamında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 2 kat artış sağlanarak 50 milyon TL tutarına ulaşıldı.

“Hem iç hem de dış konjonktürde meydana gelen dalgalanmalara karşın etkin bir bilanço yönetimi ile risk planlaması yapıldı. Bunun dışında tüm süreçlerde kurumsal risk yönetimine önem verilerek gerek kısa gerekse uzun vadeli önlemler alındı” diyerek yılın ilk yarısında elde edilen sonuçları ve yılın geri kalanını değerlendiren Vakko CEO’su Jaklin Güner, ilk 6 aydaki başarılı performans ve Türkiye’de lükse ve Vakko koleksiyonları ile markalarına olan yüksek talepten güç alarak 2018 yılı gelir beklentisini yukarı yönlü revize ettiklerini belirtti.

“Türkiye’ye güveniyor ve yatırımlarımızı sürdürüyoruz”

Mağaza yatırımlarıyla büyüme stratejisini uygularken, kurulduğu günden bu yana sadece moda değil bir yaşam tarzı sunan Vakko’nun lüks deneyimlerini de çoğaltmaya odaklandıklarını söyleyen Vakko CEO’su Jaklin Güner, “Ülkemize güveniyoruz ve yatırımlarımıza devam ediyoruz. 2018 sonunda, 2016-2018 dönemi için öngördüğümüz, 200 milyon TL’lik 3 yıllık yatırım planımızı gerçekleştirmiş olacağız. Yatırım açısından bakıldığında sağlıklı finansal yapıya sahip bir şirketiz. Yarattığımız operasyonel nakit ile yatırımlarımızın finansman ihtiyacını karşılayabiliyoruz. 2018’de büyüme yatırımlarına planladığımız şekilde devam ediyoruz.” dedi.

Gelişen piyasaların içerisinde Türkiye ekonomisinin güçlü bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Güner, “Güncel çalkantıların geçici olduğunu, alınan ve alınacak ekonomik önlemlerin orta vadede olumlu makroekonomik verilere dönüşeceğini düşünmekle beraber, kurlardaki artışın ham madde ve girdi fiyatlarına, enflasyona ve dolayısıyla talebe dönük etkisini de dikkate aldığımızda zorlayıcı bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Vakko olarak her zaman olduğu gibi finansal tablolarımıza olan etkileri asgariye indirecek önlemlerimizi almayı sürdürüyoruz. AVM’ler dahil tüm iş ortaklarımızdan bu tür zamanlarda gerekli iş birliğini göstermelerini istiyoruz. Haziran sonu olduğu gibi bugün de konsolide bilançomuzda döviz cinsinden açık pozisyonumuz bulunmuyor.” dedi.

Vakko, 84 yıldır Türk ekonomisinin bir parçası olarak yılların sağladığı kurum kültürüyle faaliyetlerine devam ediyor.

Vakko yeni lüks deneyimler ile Türkiye’de lüks segmenti büyütüyor

“Moda Vakko’dur” mottosu; geçmişten bugüne taşınan Vakko kültürü ve moda birikiminin benzersiz lüks deneyimlere dönüşmesini, moda dünyasının gerektirdiği güncelliği de ekleyerek Vakko’nun Türkiye’de lüks hayat tarzını her alanıyla kapsayan tek marka olmasını ifade ediyor. Vakko dünyası, Vakko dostlarına modayı, zevkli ve özenli sunumları birleştiren lüks deneyimleri, tasarım mağazalarda benzersiz alışveriş deneyimini bir hayat tarzı olarak sunuyor.

Vakko’nun gıda alanındaki yatırımları meyvelerini vermeye devam ediyor. Vakko dünyasının en yeni üyeleri Vakko Bistrot ve Vakkorama Cafe şehrin en hit lezzet ve buluşma noktaları arasına katıldı. Vakko Bistrot, şehrin gözde sosyal yaşam merkezlerine ayrıcalıklı bir restoran deneyimini Vakko kimliği ve şıklığıyla taşıyor. Vakkorama Cafe ise yaşattığı kültürle, müzik dolu ve keyifli atmosferiyle bir lezzet deneyiminden daha fazlasını sunuyor.

Türkiye’nin gururu Vakko, global pazarları hedefliyor

“Her ülkenin gurur duyduğu markalar vardır. 1938’den beri Vakko bu payeyi gururla hem yurt içinde hem yurt dışında geleceğe doğru taşıyor, 2000 kişilik büyük Vakko ailesi Vakko dostlarına zarafet, nezaket ve güler yüz ile benzersiz Vakko alışveriş deneyimini sunuyor” diyen Jaklin Güner, Vakko’ya olan global talebi şu sözlerle vurguladı: “Vakko; koleksiyonları, imza ürünleri ve lüks deneyimleriyle şimdiden bölgede bilinirlik kazanmış durumda. 2018’de her kıtadan turistin gerçekleştirdiği alışverişler incelendiğinde, mağazanın bulunduğu şehre ve alışveriş merkezine göre değişkenlik gösterse de Körfez ülkelerinden gelen turistler arasında müşteri sayımızın giderek arttığı gözlemleniyor. Vakko bölgede bilinirlik kazanmış durumda, bu ülkelerden turistlerin yaptığı alışverişler de sıralamada ABD, Rusya ve Avrupa ülkeleriyle birlikte ilk 10 ülke içerisinde. Bu veriler bölgesel genişleme ve ihracat için de bize yön gösteriyor, önümüzdeki dönemde bu alanda atmaya başladığımız adımların somut sonuçlarını görmeyi planlıyoruz.”

Bankacılık Dışı Finans Sektörü, Sürdürülebilir Büyümeye Katkı Sunmaya Devam Ediyor

Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Mehmet Cantekin açıkladığı 6 aylık rakamlarla bankacılık dışı finans kesiminin Türkiye ekonomisine kattığı değeri artırmaya kararlı olduklarının altını çizdi.

Finans kesiminin en önemli unsurlarından olan ve reel ekonomiyi destekleyen finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerini temsil eden Finansal Kurumlar Birliği, bankacılık dışı finans sektörünün ve Türkiye ekonomisinin mevcut durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, 2018 ilk yarıyıl verilerini açıkladı.

FKB’nin temsil ettiği üç sektörün 2018 ilk yarıyıl konsolide verilerine göre;

Aktif toplamı yüzde 28 artışla 154,1 milyar TL’ye,

İşlem hacmi yüzde 22 artışla 111,7 milyar TL’ye,

Faaliyet konusu alacakları yüzde 27 artışla 138,6 milyar TL’ye,

Öz kaynak büyüklüğü yüzde 18,5 artışla 20,4 milyar TL’ye ulaştı.

Sektörlerimizin Takipteki alacaklar oranlarında kayda değer bir artış görülmemiştir.

Sektörlerimizin Takipteki alacaklar oranı %3-%5 aralığındadır.

Bankacılık dışı finans sektörünün aktifleri 2018’in ilk yarısında yüzde 28 büyüyerek Türkiye Ekonomisine katkı sağlamayı sürdürdü.

Bankacılık dışı finans büyüyerek KOBİ’lere destek olmayı sürdürürken, Türkiye ekonomisine de katkı sunmaya devam ediyor. Finansal Kurumlar Birliği’nin 2018 yılı ilk çeyrek konsolide verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Mehmet Cantekin: “Türkiye ekonomisinin sınavdan geçtiği bir dönemde Finansal Kurumlar Birliği olarak ekonomi yönetimimize olan tam desteğimizin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Türkiye ekonomisi o kadar güçlü ki bu sınavı da başarıyla atlatacaktır. Özellikle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından bugün Resmi Gazetede yayımlanan son düzenlemelerin finans sektörleri aracılığıyla reel sektörü ve ekonomimizdeki sıcak gelişmeleri rahatlatacağına inanıyoruz. Otoritenin olağanüstü dönemlerde hızlı hareket ederek, benzer aksiyonlar almasının sektörlerimizde faaliyet gösteren finans kuruluşlarına güven verdiği de bir gerçektir.

Ekonomimizin bel kemiğini oluşturan Kobilerimize ve İhracatçılarımıza sağladığımız finans desteğini daha da yüksek düzeylere çıkartmayı bir görev sayıyoruz. Bu görev çerçevesinde yeni ekonomi yönetimimiz ile birlikte sıkı bir iş birliğine girerek bankacılık dışı finans adına yeni fırsatlar yaratacağımıza olan inancımız her geçen gün artıyor. Uluslararası İstanbul Finans Merkezi projesi çerçevesinde, reel sektörümüze daha fazla finansman olanakları sağlayacak, daha güçlü bir alt yapı oluşturma yönünde çalışmalarımız sürüyor.

Banka dışı finansın 10 yıl içerisinde göstermiş olduğu performans; aktif büyüklüğünde yıllık ortalama %20 büyüyerek 155 milyar TL’ ye yükselmiş olması ekonomimiz adına memnuniyet vericidir. Dolayısıyla, Finansal Kurumlar Birliği olarak Türkiye’nin ekonomik sürdürülebilir büyümesinde rol alarak KOBİ’lerimize ve İhracatçılarımıza sunduğumuz hizmetleri çeşitlendirmek istiyoruz” dedi.

Finansal Kurumlar Birliği çatısı altında temsil edilen üç sektörün finansal performansına ilişkin bilgi veren Cantekin: “Sektörlerimiz adına ülkemize sunduğumuz katkının giderek artacağını öngörmekten mutluluk duyuyoruz. 2018 yılının ilk yarı konsolide verilerine baktığımızda Finansal Kiralama sektörümüzün alacakları yüzde 25,3 artarak, 59 milyar TL seviyesini geçti. Sektörün aktif büyüklüğü ilk yarıyılda yüzde 26; öz kaynakları ise yüzde 10,7 oranında büyüdü.

Faktoring sektörüne baktığımızda; 2018 yılının ilk yarı konsolide verilerine göre işlem hacmi 82,2 milyar TL; alacakları ise 42 milyar TL seviyesini aştı. Sektörün aktif büyüklüğü 2017’nın ilk yarısına oranla yüzde 29’luk artışla 45,1 milyar TL; öz kaynakları ise yüzde 18,9 büyüme ile 6 milyar TL seviyelerinde geçti. 60 faktoring şirketi ile faaliyet gösteren sektör, her geçen gün genişleyen ve bugün sayıları 123 bin seviyesine yaklaşan müşterilerine hizmet veriyor.

Finansman Şirketleri tarafında ise, 2018 yılının ilk yarı konsolide verilerine göre geçen yılın aynı dönemine göre karşılaştırdığımızda; sektörün büyüme ivmesinin devam ettiğini görüyoruz. Sektörün işlem hacmi yüzde 45,6 artarak 17 milyar TL seviyelerin aşmış bulunuyor. Sektörün aktif büyüklüğü de 42 milyar TL seviyesini geçerken, mikro kredilerde pazara giren yeni üyelerle müşteri sayımız 4,6 milyon seviyelerine ulaştı. Sektörün alacak büyüklüğü ise 36,3 milyar TL olarak gerçekleşti.”

Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Mehmet Cantekin Finansal Kurumlar Birliği’nin temsil ettiği sektörlerin Finans sektörü içindeki önemine vurgu yaparken; FKB’nin Türkiye ekonomisinin dinamosu konumundaki KOBİ’lerin finansmana erişiminde önemli bir misyonu olduğunun altını çizdi.

“FKB çatısı altında Varlık Bazlı Finansman sağlayan sektörlerin paylarının gelişmiş ülkeler seviyesine yaklaşmaları finansal araçların doğru kullanımını sağlayacaktır.”

Cantekin, Finansal Kurumlar Birliği’nin yapısı ve sektörlere ilişkin bugüne kadarki faaliyetleri ilgili bilgi verirken şunları söyledi: “OECD ülkelerindeki finans sistemindeki sektörlerin dağılımına baktığımızda ülkemizin diğer ülkelerden oldukça ayrışmış olduğunu görüyoruz. Ülkemiz finansal varlıklarının %87’sini oluşturan bankacılık sistemi finansman yükünün neredeyse tamamını taşımaktadır. Bu yükün finans sisteminin diğer oyuncuları olan sektörlerimize ve sermaye piyasalarına da dağıtılması finans sistemimizi daha sağlıklı kılacaktır. Gelişmiş bir finans sisteminin temel göstergeleri olan; finans sisteminin derinliği, finansal ürünlerin çeşitliliği ve erişilebilirliği ile finansal sistemin istikrarı Birlik olarak inandığımız ve ülkemize kazandırmak için çalıştığımız gelişmiş bir finans sistemini ifade etmektedir” dedi.

“Bankacılık dışı finans sektörü için yeni düzenlemelere ihtiyaç duyuyoruz”

Birlik olarak üyelerini dinlediklerinin ve temsil ettikleri sektörlerin önünü açmak için gerekli düzenlemelerin hayata geçmesi yönünde var güçleri ile çalıştıklarının altını çizen Cantekin sözlerini şu şekilde noktaladı: “Ülkemizdeki bankacılık dışı finans sektörünün ekonomideki payının artırılması, güçlendirilerek derinleştirilmesi ve KOBİ’lere gereken desteğin verilebilmesi, bizlerin yurt içi ve yurt dışı kaynaklarla rekabet edebilir ve fırsat eşitliğine ulaşabilmemiz ile mümkün olduğunun altını özellikle çizmek isterim. Hedefimiz, sürdürülebilir büyüme prensibi ile finans sektörü içindeki payımızı OECD ülkelerinin seviyelerine çıkartmaktır.”

Markalı konut projelerinde yabancı alıcıların artış trendi temmuzda da devam etti

REIDIN-GYODER Yeni Konut Fiyat Endeksi sonuçlarına göre temmuz ayında, markalı konut projelerinin yüzde 9’u yabancı yatırımcılara satıldı. Bu oran, son 6 aylık ortalamanın (yüzde 8) 1 puan üzerinde.
Yabancı yatırımcıların tercihi ağırlıklı 2+1 (yüzde 41) özellikteki konutlar olarak öne çıktı. Onu 3+1 (yüzde 24) ve 1+1 (yüzde 24) konutlar izledi.

Türkiye genelinde 81 şehrin tamamını kapsayacak nitelikteki Türkiye Satılık Konut Fiyat Endeksi’ne göre Türkiye genelinde konut satış fiyatları son bir ayda yüzde 0,72, son üç ayda yüzde 1,81, son altı ayda yüzde 4,18, son bir yılda yüzde 9,68, son üç yılda yüzde 37,59, son beş yılda ise yüzde 86,63 oranında arttı. Konut kira değerleri ise son bir ayda yüzde 1,27, son üç ayda yüzde 3,21, 6 ayda yüzde 4,34, son 1 yılda yüzde 8,18, son 3 yılda yüzde 28,41, son 5 yılda ise yüzde 67,09 oranında arttı.

REIDIN-GYODER Yeni Konut Fiyat Endeksi, Temmuz 2018 sonuçlarını değerlendiren GYODER Başkanı Doç. Dr. Feyzullah Yetgin, “Markalı konut projelerinde gerçekleştirilen satışların yüzde 9’luk kısmının yabancı yatırımcılara yapıldığını görüyoruz.Son 6 aylık ortalamanın yüzde 8 olduğu yabancı geçen bitmemiş konutların satış oranında da 2 puanlık azalmaya yol açtı” dedi. yatırımcılara satışların artmasında, kurdaki dalgalanmanın da etkili olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda kurdaki dalgalanmanın yanı sıra konut kredi faizinin hızla yükselmesi konut alıcılarını etkiledi ve Mart ayından bu yana düşüşe geçen bitmemiş konutların satış oranında da 2 puanlık azalmaya yol açtı” dedi.

REIDIN CEO’su Kerim Alain Bertrand temmuz ayı sonuçları hakkında şunları söyledi: “Türkiye Satılık Konut Fiyat Endeksi’nde (TR-81) temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,72 oranında ve geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 9,68 oranında artış gerçekleşmiştir. Diğer taraftan ekonomideki gelişmeleri değerlendirdiğimizde gerek konut kredi faizlerinin hızla yükselmesi, gerekse kurdaki dalgalanma talep azlığına neden olabilecek kırılgan bir dönemin başlangıcında olduğumuzu bizlere gösteriyor. Ülkemizde özellikle kurlarda yaşanan dalgalanmaların tüketici güveni üzerinde olumsuz etki yaratabileceği, tüketicilerin satın alım eğilimlerini geciktirebileceği, bunun da gayrimenkul fiyatları üzerinde gelecek dönemlere ilişkin aşağı yönlü bir baskı oluşturabileceğini düşünüyoruz.”

Yeni Konut Fiyat Endeksi 8 yılda yüzde 81,6 oranında arttı
Yeni Konut Fiyat Endeksi, temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,06 oranında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,36 oranında, endeksin başlangıç dönemi olan 2010 yılı ocak ayına göre ise yüzde 81,60 oranında artış gerçekleşti ve endeks değeri 181,6’ya ulaştı. Yeni Konut Fiyat Endeksi temmuz ayında bir önceki aya göre, İstanbul Asya Yakası’nda yer alan markalı konut projelerinde yüzde 0,11 oranında artarken; İstanbul Avrupa Yakası’nda yer alan markalı konut projelerinde ise değişmedi. Endeksin başlangıç dönemine göre ise İstanbul Asya Yakası’ndaki projeler Avrupa Yakası’na kıyasla 10,20 puan fazla artış gösterdi.

Yabancı alıcıların oranı artış trendini sürdürüyor
Temmuz ayında, markalı konut projeleri kapsamında gerçekleştirilen satışların yüzde 9’luk kısmının yabancı yatırımcılara yapıldığı gözlemlendi. Yabancı yatırımcıların tercih noktasında ağırlıklı olarak 2+1 (yüzde 41) özellikteki konutların öne çıktığı gözlemlendi. Onu yüzde 24 ile 3+1 ve 1+1 konutlar izledi. Son altı aylık ortalamanın yüzde 8 olduğu yabancı yatırımcılara satışlar mart ve nisan aylarında yüzde 8, mayıs ayında yüzde 7, haziran ayında ise yüzde 10 oranında gerçekleşmişti.

Temmuz ayı kira artışında İzmir, satış fiyatları artışında Artvin öne çıktı
Temmuz ayında Artvin’de metrekare başına konut satış fiyatları yüzde 2,00 oranında arttı ve Artvin, satış fiyatlarının en çok yükseldiği şehir oldu. Aynı dönem içerisinde Şanlıurfa’da metrekare başına konut satış fiyatları yüzde 0,97 oranında azaldı ve Şanlıurfa geçen ay olduğu gibi, satış fiyatlarının en çok azaldığı şehir oldu. Türkiye Kiralık Konut Fiyat Endeksi’nde temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1,27 oranında ve geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 8,18 oranında artış gerçekleşti. Temmuz ayında İzmir’de metrekare başına konut kira değerleri yüzde 2,12 oranında arttı ve İzmir kiraların en çok yükseldiği şehir oldu. Aynı dönem içerisinde Erzincan’da metrekare başına konut kira değerleri yüzde 1,33 oranında azaldı ve Erzincan kiraların en çok azaldığı şehir oldu.

Bitmemiş konutların satış oranı beş aydır düşüş eğiliminde
Temmuz ayında satışı gerçekleştirilen konutların yüzde 38’i bitmiş konut stoklarından oluşurken, yüzde 62’si ise bitmemiş konut stoklarından oluştu. Bitmemiş konutların satış oranında 2 puanlık bir düşüş olurken, bitmiş konutların satış oranında ise 2 puanlık bir artış yaşandı. Bitmemiş konutların satış oranındaki düşüş ve bitmiş konutların satış oranındaki artış mart ayından beri devam ediyor. Ayrıca Yeni Konut Fiyat Endeksi, temmuz ayı stok erime hızı değerlendirildiğinde adet bazlı  yüzde 4 oranında, metrekare bazlı ise yüzde 3,4 oranında erime gözlemlendi.

Küçük konutların Yeni Konut Fiyat Endeksi değeri temmuzda düşüşe geçti
Yeni Konut Fiyat Endeksi temmuz ayında bir önceki aya göre 1+1 konut tipinde yüzde 0,39 oranında düşerken; 2+1 konut tipinde yüzde 0,11 oranında; 3+1 konut tipinde yüzde 0,16 oranında ve 4+1 konut tipinde yüzde 0,25 oranında arttı. Yine temmuz ayında Yeni Konut Fiyat Endeksi bir önceki aya göre, 51-75 m2 büyüklüğe sahip konutlarda yüzde 0,28 oranında düşerken; 76-100 m2 büyüklüğe sahip konutlarda yüzde 0,17 oranında; 101-125 m2 büyüklüğe sahip konutlarda yüzde 0,21 oranında; 126-150 m2 büyüklüğe sahip konutlarda yüzde 0,33 oranında; 151 m2 ve daha büyük alana sahip konutlarda ise yüzde 0,26 oranında arttı.

En yüksek yıllık kira getirisi yine Aydın, Van ve Kırklareli’de
Satın alınan konutların kiraya verilmesi durumunda, alış fiyatının kaç yıl içerisinde yıllık kira değeri ile karşılanabileceğini gösteren amortisman süresi verilerine göre, temmuz ayının en kısa amortisman süreleri geçen ay olduğu gibi Aydın, Van ve Kırklareli şehirlerinde ölçüldü. Kira değerinin konutun satış fiyatına bölünmesiyle hesaplanan REIDIN Yıllık Brüt Kira Getiri Oranının en yüksek olduğu şehirler de yine Aydın, Van ve Kırklareli oldu.

İzmir Mobilya Organize Sanayi Bölgesine kavuşuyor

Büyük çoğunluğu Karabağlar’da faaliyet gösteren, üretim ve lojistik anlamında ciddi sıkıntılar yaşayan İzmirli mobilyacılar çözüm arıyor.

Karabağlar’a sığamayan İzmir mobilya sektörü, içinde üretim tesislerinin olduğu, showroomların bulunduğu, mobilya meslek yüksek okulunun içinde yer alacağı, sosyal tesisleriyle yeni bir organize sanayi bölgesi istiyor. Ak Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, İzmir Mobilya Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması için mobilya sektörüne destek veriyor.

Ege Bölgesi’ndeki mobilya sektörünün önde gelen isimleriyle, Ege İhracatçı Birlikleri’nde bir araya gelen Ak Parti İzmir Milletvekili M. Atilla Kaya, Torbalı’da Hazine’ye ait 830 dönümlük bir araziyeMobilya OSB kurulması için destek sözü verdi. Kaya, ayrıca Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan bir uzmanın bu iş için görevlendirilmesi için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile görüşecek.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Mobilyacılar Odası ve mobilya sektöründe faaliyet gösteren derneklerin temsilcileriyle Ege İhracatçı Birlikleri’nde bir araya gelen Kaya, Türkiye’nin ekonomik bir savaşın içinde olduğu ortamda mobilya sektörünün yatırım yapmak için bir araya gelmesinin mutluluk verici olduğunu kaydetti. Kaya, “Mobilya sektörü İzmir’de gelişebilecek sektörlerden biri. Karabağlar’da sıkışmış durumda. İşler büyüdü Karabağlar’da bu iş devam edemez. Torbalı ve Menderes hattında Mobilya OSB’yi oluşturabilecek alanlar var. Bu işi mobilya sektörünün tüm kesimleriyle birlikte çözeceğiz” diye konuştu.

Tarım OSB örnek olsun

İzmir’de yeni dönemde sivil toplum kuruluşları arasında güzel bir işbirliği ortamı oluştuğuna dikkati çeken Kaya şöyle devam etti: “İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası ve Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir’de Tarım Organize Sanayi Bölgesi kurulması için çok güzel bir model ortaya koydu. Mobilya OSB’de de, Tarım OSB örnek alınabilir. Mobilya OSB’de Torbalı Belediyesi’ni de projeye dâhil ederek, TBMM Başkanımız Binali Yıldırım’ın da desteği ile bu projeyi Yıldırım hızıyla hayata geçiririz.”

Eskinazi; “Ekonomik savaş ortamında yatırım çok değerli”

İzmir mobilya sektörünün dünya normlarında üretim yapacağı altyapıya kavuşması için çaba gösterdiklerini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ekonomik savaşın yaşandığı bir ortamda mobilya sektörünün yatırım yapma arzusunun çok değerli olduğunu ve takdir edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Mobilya Organize Sanayi Bölgesi için araziyi ürettikten sonra, üzerine fabrikaları yapmak içinde teşvike ihtiyaç olacağını ifade eden Eskinazi, İzmir’de STK’lar arasında yakalanan sinerji ve işbirliği kültürünün Mobilya OSB’de de devreye gireceğini kaydetti. Eskinazi, “İzmir mobilya sektörünü derme çatma, büyüme şansı olmayan üretim alanlarından uygun fiziki şartlara sahip organize sanayi bölgesine dönüştürmeyi başaracağız. İzmir mobilya sektörünün gelişimi için en önemli bölgelerden biri, sektör büyümek istiyor ve bunun için gerekli know-how firmalarımızda var” şeklinde konuştu.

Yağcı; “Mobilya sektörü cari açığı kapatıyor”

Mobilya sektörünün gerek sağladığı katma değer, gerekse cari açığın azaltılması için sağladığı dış ticaret fazlası ve sağladığı istihdam ile ülkemiz için en önemli sektörlerden biri konumunda olduğuna dikkati çeken Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, “Mobilya sektörü olarak 2017 yılında 2,7 milyar dolar ihracata imza attık. Kilogram başına ortalama ihraç fiyatımız Türkiye geneli 3 dolar seviyesinde. Ege Bölgesi’nde ise; 3.4 dolar ile Türkiye ortalamasının üzerine çıkmış durumdayız. Mobilya sektörümüz 2023 yılında 6 milyar dolar ihracat sağlamayı hedefliyoruz. Gerekli altyapımız olduğunda ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştıracak potansiyele sahibiz. Özellikle Karabağlar bölgesinde başlayacak kentsel dönüşüm nedeniyle artık bir Organize Sanayi Bölgesi kurulması acil konu haline geldi. Bu konuda devletimiz başta olmak üzere tüm paydaşlara büyük görevler düşüyor” dedi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen İzmir Mobilya Organize Sanayi Bölgesi Projesi Toplantısına; Ak Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, Başkan Yardımcısı Ali Fuat Gürle, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, İzmir Mobilyacılar ve Marangozlar Odası Başkanı Hasan Özkoparan, Torbalı Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Davut Kırşan, İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Nevzat Artkıy, Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi Eftal Serter ve sektör temsilcileri katıldı.

General Mobile’dan 100 milyon TL’lik yatırımla Türkiye’nin ‘En Büyük Yerli’ cep telefonu fabrikası

Türkiye’nin en çok tercih edilen ilk üç akıllı telefon markasından biri olan General Mobile’ın yıllık 2,5 milyon adet üretim kapasiteli yeni fabrikası faaliyete geçti. 2018 sonu itibariyle hedef, üretim kapasitesini 4,4 milyon adete çıkarmak.

‘En Büyük Yerli’, yeni fabrika yatırımı ile bu sene 155 milyon TL’lik ihracat hedeflerken, faaliyette olduğu ülke sayısını da 45’e çıkaracak.

Türkiye’nin yüzde yüz yerli cep telefonu markası General Mobile, 33 ülkede gerçekleştirdiği büyüme ve yatırımların yanı sıra Türkiye’ye de değer katmaya devam ediyor. Marka stratejisi, operasyonu, tasarımı, Ar-Ge ve üretim tesisleri Türkiye’den yönetilen General Mobile, 100 milyon TL’lik yeni fabrika yatırımı ile birlikte Türkiye’nin en büyük yerli cep telefonu fabrikasını üretime kazandırmış oldu.

Üretimin merkezini anavatanına taşıdı

33 ülkede faaliyet gösteren ve 2018 yılı sonunda toplamda 45 ülkede olmayı hedefleyen General Mobile, inovasyon ve Ar-Ge çalışmaları ile de dikkat çekiyor. Bu fabrika yatırımıyla yüzde yüz Türk markası olan General Mobile’ın, Ar-Ge merkezi ve operasyon yönetiminin ardından, üretimi de Türkiye’de olacak.

“2018 yılı içinde 45 ülkede, 4,4 milyon cep telefonu”

General Mobile’ın, ihracatla büyüyen bir marka olduğuna değinen General Mobile Yönetim Kurulu Başkanı Sebahattin Yaman, “Türkiye’nin uluslararası pazardaki yerini sağlamlaştırmasının tek yolu, öz kaynaklarıyla teknoloji geliştirmekten ve ihraç etmekten geçiyor. Bunun yaratacağı katma değer, Türkiye’nin gelişiminde önemli bir rol oynayacak. Türkiye’deki fabrikamızda 33 ülkeye de ihraç ettiğimiz tüm modellerimizin üretimini gerçekleştiriyoruz. Şu an yıllık üretim kapasitesi 2,5 milyon adet olan fabrikamızla hedefimiz, faaliyette olduğumuz ülke sayısını 2018 sonuna kadar 45’e çıkararak 4,4 milyon adet üretim yapmak olacak.

“2017 yılında toplam satışımızın %16’sı ihracat yolu ile oldu. Yeni fabrika yatırımımızla bu oranı 2018 yılı sonunda %20’ye çıkartmayı planlıyoruz. 2017 yılında ihracat ciromuz 75 milyon TL’ydi, 2018 sonu itibariyle ihracat hedefimiz ise 155 milyon TL. Yeni üretim üssümüzde artan üretim kapasitemizle, bir yandan iç pazarın ihtiyaçlarını karşılarken, bir yandan da ihracatımızı güçlendireceğiz” dedi.