Fırsat Eşitliği Sağlanmalı, Kadın İstihdamı Artırılmalı

Uluslararası Yatırımcılar Derneği – YASED, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı mesajda, sürdürülebilir büyüme ve refah artışının ancak fırsat eşitliği ve daha fazla kadın istihdamı yaratılarak mümkün olacağını vurguladı.

YASED bu yıl aldığı yeni bir karar ile 9 yıldır başarıyla sürdürdüğü KOZA Sosyal Sorumluluk Projesi’ni sadece kız öğrencilere yönelik farklı bir eğitim modeli ile hayata geçirerek, eğitimin kadın istihdam oranının artmasındaki rolüne destek verecek.

Uluslararası Yatırımcılar Derneği- YASED, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladığı bir mesaj yayımlayarak hayatın her alanında cinsiyet eşitliğinin önemine dikkat çekti. Türkiye’de gerek ekonomi gerekse toplumsal alanda sürdürülebilir bir büyüme ve gelişim sağlanabilmesi için kadın gücünün göz ardı edilemeyeceği vurgulanan mesajda, özellikle kadın istihdamının artırılması gerektiği ifade edildi.

YASED Başkanı Ahmet Erdem kutlama mesajında, “Cinsiyet eşitliğini hayatın her alanında sağlamak ülkemizin sosyo-ekonomik kalkınması açısından vazgeçilmez öneme sahiptir. Bu nedenle kadınların eğitime, çalışma hayatına katılımını teşvik edecek ve sürdürülebilir kılacak yaklaşımların gerekli olduğuna inanıyoruz.Kadınların fırsatlara eşit erişimi, eğitime, ekonomiye ve sosyal hayatın her alanına aktif olarak katılımı, toplumsal gelişmenin bir gereğidir” ifadesini kullandı.

Fırsat eşitliği sürdürülebilir kalkınmayı destekler

Ahmet Erdem, YASED çatısı altında kurulan Kadın Çalışma Grubu’nun kadın istihdamını artırmak amacıyla çeşitli çalışmalara imza attığına da vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların Üst Yönetimde Temsilinin Arttırılmasına Yönelik Uygulamalar ve Öneriler” raporumuzda da yer verdiğimiz gibi Dünya Ekonomik Forumu’nun tahminlerine göre kadınların işgücüne katılım oranındaki %1’lik artış küresel GSYH’yı 80 milyar dolar arttırmaktadır. Bunun için kadın istihdamının artırılmasına ve kadınlarımızın şirketlerin üst yönetiminde daha fazla temsil edilmesine büyük önem veriyoruz. Üye şirketlerimiz, kadınların üst yönetiminde daha fazla temsil edilmelerine yönelik birçok örnek uygulama gerçekleştiriyor. Üye şirketlerimizin kendi içlerinde yürüttüğü çalışmaların yanı sıra YASED çatısı altında kurulan Kadın Çalışma Grubuyla da, ülkemiz için yol haritası niteliğinde görüş ve öneriler geliştiriyoruz. Bu yıl aldığımız yeni bir karar ile 9 yıldır başarıyla sürdürdüğümüz KOZA Sosyal Sorumluluk Projemizi sadece kız öğrencilere yönelik farklı bir eğitim modeli ile hayata geçirerek, eğitimin kadın istihdam oranının artmasındaki rolüne destek vermeyi hedefliyoruz.

Ayrıca YASED olarak özellikle, çalışan kadınlara kreş desteği verilmesi, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması, cinsiyet ayrımcılığı yaratan davranış ve uygulamaların önüne geçilmesi ve nitelikli işgücünün geliştirilmesi yönünde kadınların payının artırılması konularına odaklanıyoruz.Türkiye’nin, ancak kadınların potansiyelini açığa çıkarabildiği ve kadınlar toplumsal refahtan pay alabildiği ölçüde ekonomik, sosyal ve demokratik hedeflerine ulaşabileceğine inanıyoruz.”

TİM, İnovasyon Tutkunlarına Uzmanlık Kazandıracak

TİM Başkanı Büyükekşi: “İhracatçılarımız, IAOIP’nin Dünya genelinde 80 ülkeden 2.000’e yakın inovasyon profesyoneliyle oluşturduğu güçlü iletişim ağına dâhil olacak”

Büyükekşi, 70 bini aşkın ihracatçıyı, Uluslararası İnovasyon Profesyonelleri Derneği’nin Türkiye platformuna üye olmaya davet etti

Türkiye’de inovasyon ekosisteminin yaygınlaşmasını kendisine misyon edinen Türkiye İhracatçılar Meclisi, bu çabalarını küresel arenaya taşıyacak bir çalışmaya imza attı. TİM, Uluslararası İnovasyon Profesyonelleri Derneği’nin (International Association of Innovation Professionals- IAOIP) Türkiye temsilcisi oldu.

Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası, İnovaLİG ve İnoSuit programlarının ardından IAOIP’nin Türkiye temsilciliği ile Türkiye’nin inovasyon ekosistemine katkı sağlamaya devam edeceklerini belirten TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi “Bu proje ile ihracatçı firmalar, akademisyenler, profesyoneller ve öğrenciler başta olmak üzere tüm kişi ve kurumlara inovasyonda uzmanlık kazandırmayı hedefliyoruz. Özellikle ihracatçılarımız, IAOIP’nin Dünya genelinde 80 ülkeden 2.000’e yakın inovasyon profesyoneliyle oluşturduğu güçlü iletişim ağına dâhil olacak” dedi.

Türkiye temsilciliğine ilişkin protokole Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası’nda IAOIP Başkanı Brett Trusko ile birlikte imza attıklarına değinen TİM Başkanı “İhracatımızda sürdürülebilir artış hedeflerimizi yakalayabilmemiz için yenilikçilik en önemli koşul. Buna giden yol ise İnovasyondan geçiyor. İnovasyona giden tek bir yol olmadığını, hatta inovasyonun bir ekosistem olduğunu her platformda dile getiriyoruz. 2012 yılından bu yana düzenlediğimiz inovasyon odaklı çalışmalarımız sayesinde Türkiye’de bu ekosistemi oluşturmaya çalışıyoruz. Bu alandaki faaliyetlerimize her geçen gün artan bir azim ve inançla devam ediyoruz. IAOIP ile imzaladığımız protokol, bu alanda gücümüze güç katacak” dedi.

Yeni oluşumun avantajlarına değinen Büyükekşi “Türkiye’den IAOIP’ye üye olmak isteyen firmalarımız, yerel inovasyon yetkinliklerini küresel ölçekte sertifika programları ile kanıtlama imkanına sahip olacak. Rekabet güçlerini artıran firmalarımız, yüksek katma değerli ihracata odaklanacak. Dolayısıyla 70 bini aşkın ihracatçımızı, Uluslararası İnovasyon Profesyonelleri Derneği’nin Türkiye platformuna üye olmaya davet ediyorum. Üyelik işlemleri TİM’in internet sitesindeki link üzerinden gerçekleştirilebilir” dedi.

Küresel rekabet gücümüzü artırmada en önemli bileşenlerden birinin gençler olduğunu kaydeden Büyükekşi “Genç nüfusumuz, 2023 hedeflerimiz doğrultusunda en büyük gücümüz. Sadece 15-24 yaş grubunda 13 milyon gencimiz var. Nüfusumuzun yarısı 30 yaş, %64’ü 40 yaş altında. İnanıyorum ki, dünyayı farklı bakış açılarıyla gören, dahiyane hamleler yapan, iz bırakan gençlerimizin azim ve üretkenliğiyle geleceğimiz çok daha aydınlık olacak. İnovasyonun engin denizleri gençlerimizi bekliyor. Bu amaca hizmet edebilmek için 140 üniversiteden 2.000 kişilik dev bir aile olan İNOVATİM’i kurduk. Bu oluşuma gönül veren gençlerimiz başta olmak üzere, 7 milyonu aşkın üniversite öğrencimizi de platforma üye yapmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

 

 

Türkiye Gayrimenkul Sektörü 2017 4. Çeyrek Raporu Yayınlandı

Türkiye’nin Gayrimenkul Platformu GYODER, gayrimenkul sektörünün alt segmentlerini üçer aylık dönemler halinde irdelediği, ‘GYODER Gösterge’ Türkiye Gayrimenkul Sektörü 2017-4. Çeyrek Raporu’nu yayınladı. GYODER’in, Türk Ekonomi Bankası (TEB) katkılarıyla hazırladığı raporda; 2017 yılında ilk el satılan konutlarda yüzde 4,4, ikinci el satılan konutlarda ise geçen yıla göre yüzde 5,6 oranında artış yaşandığı vurgulandı. Konut satışlarının ise bir önceki yıla göre yüzde 5,06 artış göstererek 1 milyon 409 bin 314 seviyesinde kapandığı belirtilen raporda; yabancılara yapılan konut satışlarının geçen yıla göre yüzde 22.2’lik büyüme 22 bin 234 seviyesine gerçekleştiği ifade edildi.

GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), dünya ve Türkiye ekonomisinden, temel makroekonomik göstergelere, sektör içi üretim rakamlarından, çeşitli istatistiklere kadar önemli bilgiler aktaran ‘GYODER Gösterge’ ile gayrimenkul sektörüne ışık tutmaya devam ediyor. Türk Ekonomi Bankası (TEB) katkılarıyla hazırlanan GYODER Gösterge, tasarımında ve içeriğinde gerçekleştirilen revizyonlar sonucu yepyeni bir kimlikle yayınlanıyor. Temel ekonomik verilerin yanı sıra konut, krediler, AVM, ofis, lojistik, turizm ve GYO gibi gayrimenkulün tüm alt segmentlerini kapsayan raporda, Prof. Dr. Emre Alkin’in de değerlendirmeleri yer alıyor. Rapor, aynı zamanda GYODER Gösterge’nin yenilenen web sitesinde yayınlanıyor.

Konut satışları 2017’de yüzde 5,06 oranında arttı

Türkiye gayrimenkul sektörünün dinamiklerinin incelendiği GYODER Gösterge 2017-4. Çeyrek Raporu’nda; ilk el satılan konutlarda, üçüncü çeyreğe kıyasla dördüncü çeyrekte yüzde 1,4’lük bir artış görülürken, ikinci el satışlarda yaşanan daralmanın yaklaşık 1,6seviyesinde gerçekleştiği, ipotekli satışların ise yüzde 6,7 oranında azaldığı belirtildi.

Yapı izin belgesi adedi dördüncü çeyrekte azaldı

2017 yılı 4. Çeyrekte yüzölçümü bazında yapı ruhsatı adedi önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32, yapı kullanma izin belgesi adedi ise yüzde 3,3 azaldı. Daire sayılarına göre yapı ruhsatı miktarı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40,1 azalırken, yapı izin belgesi miktarı ise yüzde 2,1 oranında artış gösterdi. Yeni konut üretimi ve tamamlanan konutların arzı devam ediyor.

Konut fiyat endeksleri yavaşladı

2017 yılı ikinci çeyreği ile birlikte konut fiyat endeks artışının fark edilir şekilde yavaşlama trendine geçtiği ve üçüncü çeyrekte de bu durumun artarak devam ettiği görüldü. Nisan ayında yüzde 13,13 olan konut fiyat endeksi yıllık artışı Ekim ayında yüzde 11,7’ye kadar geriledi.

Tüketiciler senet kullanmayı tercih etti

Markalı konut projelerinden konut satın alan tüketiciler, 2017 yılı 4. çeyrekte peşinat, senet ve banka kredisi kullanımı seçeneklerinden en fazla senet kullanımını tercih etti. Son çeyrek dönemde stok erime hızı yüzde 3,5 oranında gerçekleşirken, markalı konut projelerinde gerçekleştirilen satışların yüzde 3,7’lik oranı ise yabancı yatırımcılara yapıldı.

Alman vatandaşların gayrimenkul yatırımında artış

2017’de yabancıların gayrimenkul yatırımlarında en çok tercih ettiği il İstanbul oldu. 2017’de 2016 yılına göre Almanya vatandaşları tarafından yapılan gayrimenkul yatırımlarında, yaklaşık yüzde 100’den fazla, kişi adedi olarak ise yüzde 26 oranında artış yaşandı.

Toplam konut kredisi hacmi 186 milyar TL’yi aştı

Kullanılan yeni konut kredisi miktarı 2017 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine yüzde 24 artarak 16,3 milyar TL’ye ulaştı. Bununla birlikte 2017 yılı ilk çeyreğinde 18,8 milyar TL, ikinci çeyrekte 17,8 milyar TL olan ‘kullanılan yeni konut kredisi miktarı’ 2017 yılı 3. çeyreğinde de düşüş trendine devam etti. Toplam konut kredisi hacmi ise 2017 yılı üçüncü çeyrek itibarıyla 186 milyar TL’yi aştı. Konut kredilerinin bireysel krediler içindeki payı bir önceki yılın aynı dönemine göre artarak yüzde 38,1 oldu. Konut kredisi faiz oranlarında 2017 yılı ikinci çeyreğinden itibaren yükselme görüldü. 2017 Aralık ayı itibarıyla konut kredilerinde aylık faiz oranı yüzde 1,08, yıllık bileşik faiz ise yüzde 13,78 seviyesinde gerçekleşti.

331 bin metrekare yeni ofis alanı pazara dahil oldu

2017 dördüncü çeyreğinde toplam 331 bin 616 metrekare yeni ofis alanı tamamlanarak pazara girdi ve toplam arz, yıl sonu itibarıyla 5,79 miyon metrekareye yükseldi. Son çeyrekte gerçekleşen kiralama işlemi 74 bin 52 metrekare olup, 2017 yılının toplam kiralama işlemini 300 bin 651 metrekareye çıkardı. 2017 dördüncü çeyrekte ofis boşluk oranı yüzde 24,03 olarak gerçekleşti.

2016’da 390 olan AVM sayısı 429’a ulaştı

Türkiye genelinde 2016 yıl sonu itibarıyla 390 olan toplam AVM sayısı, 2017 yıl sonu itibarıyla 429’a ulaştı. En fazla AVM’ye sahip iller sırasıyla; 124 adet ile İstanbul, 36 adet ile Ankara, 26 adet ile İzmir oldu. 2017 yılında açılacağı deklare edilen 57 AVM’den, 39’unun açılışı gerçekleşebildi. Bu arada yıl sonu itibarıyla yaklaşık 12 milyon 611 binmetrekareyi bulan toplam kiralanabilir alan stokunun, 2018 yılında 15 milyon metrekareyi geçmesi bekleniyor.

Gelen turist sayısı yüzde 20 arttı, kişi başı harcama azaldı

2017’nin ilk 11 ayında Türkiye’ye gelen 30.70 milyon yabancı turistin yüzde 32’si İstanbul’a, yüzde 31’i Antalya’ya, yüzde 7’si Muğla’ya geldi. Gelen turist sayıları 2016 ile karşılaştırıldığında yüzde 20’nin üzerinde artış yaşandığı gözlendi. Türkiye’de otellerin doluluk oranları yüzde 60,3 iken, İstanbul’daki doluluk oranları yüzde 62,6 oldu. Türkiye genelinde ortalama oda fiyatı, 67,62 Euro, İstanbul’da ise 76,89 Euro seviyesinde gerçekleşti. Ayrıca yılın ilk 9 ayında yabancı turistin yaptığı harcamalar kişi başı 614 Dolar oldu. 2016 yılında bu rakamın 633 Dolar olduğu göz önünde bulundurulduğunda, kişi başı harcamalarda düşüşler yaşandığı görüldü.

Değişen talepler yeni gelişen pazarların cazibesini artırıyor

Türkiye’nin birincil lojistik pazarları İstanbul-Kocaeli bölgesinde, 2017 yıl sonu itibarıyla geçtiğimiz yıla kıyasla kiralama işlem hacmi yüzde 73 arttı. Anadolu Yakası’nda Tuzla-Gebze hattı, Avrupa Yakası’nda ise Esenyurt-Hadımköy-Kıraç üçgeni en yüksek talep gören ana pazarlar olmaya 2017 yılında da devam etti. Yeni depo yatırımlarındaki en önemli kriterlerin başında, depo büyüklüğü ve verimli kullanım alanlarının yanı sıra operasyonu kolylaştıracak lokasyon ve teknik özellikler geliyor. Uluslar arası standartlar paralelinde talep gören minimum 12-13 metre standart depolara ek olarak otomasyonlu depolarda 20-30 metre yüksekliklere çıkan talepleri beraberinde getiriyor. Bu kriterlere uygun yatırımlar için yeni gelişen alt pazarların cazibesi artıyor.

GYO’ların toplam değeri 25,8 milyar TL

Üçüncü çeyrek bazında açıklanan GYO piyasa değeri verilerine göre; toplam 31 GYO’nun, Türk Lirası bazlı değerinin 25,8 milyar TL, Dolar bazlı değerinin ise 7,2 milyar Dolar seviyesinde olduğu ve geçen senenin aynı çeyreğine göre düşüş gösterdiği ifade edildi.

Kadınların Yüzde 32’si Kendisini Hiçbir Yerde Güvende Hissetmiyor!

Hitay Holding firmalarından, Türkiye’nin en büyük izinli veri tabanına sahip online araştırma şirketi DORinsight tarafından gerçekleştirilen “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” araştırması, kadınların toplumsal düzendeki sorunlarını ve neler beklediklerini ortaya koyuyor.

Türkiye’nin en büyük izinli veri tabanına sahip online araştırma şirketi Dorinsight’ın yaptığı “8 Mart Dünya Kadınlar Günü Araştırması”nda çarpıcı sonuçlara ulaştı. 28 Şubat-3 Mart arasında, 300 kadınla gerçekleştirilen araştırmada, ”Bir kadın olarak kendinizi özgür hissediyor musunuz?“ sorusuna katılımcıların yüzde 51’i “Sadece aile ortamında özgür olduğumu hissediyorum” yanıtını verdi. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 32’si “Hiçbir yerde kendimi tam anlamıyla özgür hissetmiyorum” yanıtını verirken, yüzde 17’si ise “İş ortamında daha özgür hissediyorum ve özgüvenim artıyor” şeklinde cevap verdi.

“Bir kadının kendi haklarına sahip olabilmesi için…” cümlesini tamamlamaları istenen katılımcıların yüzde 46’sı “Ekonomik özgürlüğü olmalıdır” yanıtını verdi. Yüzde 23’ü “Bilinçli olmalıdır” diye tamamlarken, yüzde 17’si “Eşitlikçi bir aile yapısına sahip olmalıdır”, yüzde 14’ü ise “Kendi fikirlerini savunmalıdır” yanıtını verdi.

Kadınların en büyük sorunu şiddet!

Araştırma kapsamında katılımcılara “Sizce ülkemizde kadınların en büyük sorunu nedir?” diye sorulduğunda katılımcıların yüzde 47’si “Kadına yönelik şiddet” yanıtını verdi. Yüzde 23’ü ”Cinsiyet eşitsizliği”, yüzde 20’si ”Toplum/aile baskısı” derken, yüzde 9’u ise ”Ekonomik özgürlüğümüzün olmaması” diye yanıtladı.

İstanbul Kırtasiye Ofis Fuarı Rekor Katılım ile sona erdi

Tüyap Fuar ve Fuarcılık Hizmetleri A.Ş. tarafından Tüm Kırtasiyeciler Derneği (TÜKİD) işbirliği ile TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, Büyükçekmece’de

21-25 Şubat 2018 tarihleri arasında gerçekleşen İstanbul Kırtasiye Ofis Fuarı

rekor katılım ile sona erdi.

Dünya pazarlarının tek çatı altında buluştuğu İstanbul Kırtasiye Ofis Fuarı 2018, yüzde 70 artışla rekor katılıma imza attı. Toplam 5 salonda Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çin, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Hong Kong, Hindistan, İran, İtalya, Japonya, Hollanda, Güney Kore, Sırbistan, İspanya, İsveç, Tayvan, Tayland, İngiltere, Amerika ve Türkiye’den 330 marka, 254 firma ve firma temsilciliğini bir araya getirdi.

Yurt dışı ve yurt içinden rekor ziyaretçi programı

İstanbul Kırtasiye Ofis Fuarı,T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın ve Moskova, Sofya, Tahran, Tiflis, Üsküp ve Kahire’de yer alan TÜYAP yurt dışı ofisleri ve TÜKİD’in desteğiyle Azerbaycan, Çek Cumhuriyeti, Filistin, Gürcistan, İran, Kazakistan, Makedonya, Mısır, Sırbistan, Ürdün, Kosova, Bosna Hersek, Ukrayna, Rusya ve Suriye’den ağırlanan alım heyetleri ve bireysel katılımlar ile birlikte 59 ülkeden 812 yurt dışı; 98 ilden 9.811 yurt içi ziyaretçi olmak üzere toplam 10.623 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.

24 ülkeden kırtasiye markasının katılım sağladığı fuar, bir önceki yıla oranla yabancı ziyaretçide %41, toplam ziyaretçi sayısında %7 büyüme göstererek sektörün en üst düzeyde temsil edilmesi ve Türkiye kırtasiye sektörüne ivme kazandırılmasına katkıda bulundu.

İnovatif ürünler ilk kez Trend Alanında sergilendi

Kırtasiye ve ofis malzemelerine dair inovatif ürünlerin sergilendiği Trend Alanı hem sektörün hem de ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Aktivite alanı ile firmaların yeni ürünlerini ziyaretçiler deneyimleme imkanı buldu

Tarihin tozlu raflarından gün yüzüne çıkan Daktilolar

Bilgisayar icad edildikten sonra pabucu dama atılan daktilolar… Antika daktilolardan hesap makinelerine yazı yazma ve çoğaltma araçlarından çeşitli belgelerin sergilendiği D.a,k;t:i-l_o sergisinde ziyaretçiler fuar alanında nostaljik bir tura çıktı.

Bakmak, görmek, gözlemlemek, seyretmek, okumak, yazmak, boyamak, çizmek, tasarlamak, tespit etmek, tarih düşmek deneyimleri üzerine fotoğrafların da sergilendiği fuarda görsel bir şov yaşandı.

Fuar hakkında daha detaylı bilgi için www.kirtasiyeofisfuari.com adresini ziyaret ediniz.

Türkiye’de 1,5 milyon Kişinin Çalıştığı Doğrudan Satış Sektörünün Yüzde 80’i Kadın

Doğrudan satış sektörünün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla Doğrudan Satış Derneği (DSD) tarafından organize edilen Doğrudan Satış Sektörü Konferansı’nın ikincisi 2 Mart Cuma günü İstanbul’da düzenlendi. Sektörün bugünü ve yarını, dijital dönüşüm, kadın girişimciliği gibi konuların masaya yatırıldığı konferansın açılış konuşmasını DSD Yönetim Kurulu Başkanı Barış Turan yaptı.

Doğrudan Satış Derneği (DSD) tarafından ilki geçen yıl organize edilen Doğrudan Satış Sektörü Konferansı’nın ikincisine imza atıldı. 2 Mart Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansta doğrudan satış sektörünün Türkiye ve dünyada geldiği nokta, geleceği ile sunduğu iş fırsatları, teknoloji ve girişimcilik konuşuldu. DSD’nin ele aldığı konular arasında en çok “girişimcilik” ve dijitalleşmeyle birlikte hayatımıza giren “dijital ekonomi” üzerinde duruldu.

Amway, Avon, Forever Living, Herbalife Nutrition, Huncalife, LR Health&Beauty, Oriflame ve Tupperware markalarının üyesi olduğu Doğrudan Satış Derneği’nin konferansına Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Ahmet Erdal, Doğrudan Satış Derneği (DSD) Yönetim Kurulu Başkanı Barış Turan, Amway Türkiye Genel Müdürü Tayfun Ergün, Avon Türkiye Genel Müdürü Orkun Gül, Forever Living Türkiye Genel Müdürü İlker İşmen, Herbalife Nutrition Türkiye Genel Müdürü Kemal Ülgen, Huncalife Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Koçak, Oriflame Türkiye Genel Müdürü Johan Larsson ve Tupperware Türkiye Genel Müdürü Yaprak Erdavran’ın katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Doğrudan Satış Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barış Turan, “Geçen yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz konferansımızın aramızda bir sinerji yarattığını ve sektörde önümüzü görmemizi sağladığını düşünüyorum ve konusunun uzmanı, birbirinden değerli konuşmacılarımız sayesinde hepimiz için faydalı bir oturum olacağına inanıyorum. Bu konferans 24 yıllık deneyimin bir sonucu olarak hem sektör bilincinin yerleşmesi hem de gelişen, değişen dünyanın içinde sektörümüzün nasıl bir yer edineceğini konuşmak için ortaya çıktı. Günümüzde pazarlama sektöründeki rekabet yepyeni boyutlar kazanarak ivmeleniyor. Bugün küresel çapta bir ekonomi haline gelen doğrudan satışın büyüklüğü 182,5 milyar dolara ulaşmış durumda. 2016 verilerine göre doğrudan satışın ülkemizdeki hacmi ise yaklaşık 2,5 milyar Türk Lirası” dedi.

Sektörün sürdürülebilirliğini sağlamakla birlikte girişimcilik ve aile ekonomisine katkının ana gündem maddelerinden olduğunu söyleyen Turan, şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’de doğrudan satış sektöründe 1,5 milyon kişi çalışıyor ve yüzde 80’i kadınlardan oluşuyor. Ülkemizde kadınların işgücüne katılma oranının %30’larda seyrediyor. Bu oran OECD ülkeleri arasındaki en düşük orandır.Kadınların iş gücüne katılımının Avrupa Birliği ülkelerindeki ortalamasının %62 dolaylarında olduğunu da göz önüne alırsak, doğrudan satış sektörünün ülkemizde bu bağlamda önemli bir misyonu olduğu da ortaya çıkıyor. Doğrudan Satışla birlikte sunulan iş fırsatının bir sermaye gerektirmemesi ve kişiye kendi belirlediği zamanlarda yapabilme esnekliği sunması kadınları bu iş fırsatını değerlendirme konusunda daha da cesaretlendiriyor. Kadınlarımız bu şekilde hem aile içerisindeki dengeleri koruyabiliyor hem de artan zamanlarını bir ek gelire dönüştürebiliyorlar. Bu pozitif değişim tüm aileyi ekonomik, eğitim ve refah düzeyi bakımından ilerlemeye götürüyor.”

Ürünün Başarılı Olması, Tasarımın Verimliliğine Bağlı

Türkiye’nin en büyük ihtisas fuarı UNICERA İstanbul Seramik, Banyo, Mutfak Fuarı’nda düzenlenen ve yoğun ilgi gören seminerlerde ünlü tasarımcılar sektöre ışık tuttu.Ödüllü İtalyan tasarımcı Sandro Meneghello “Firmalar, ürünün annesi; tasarımcılar da babasıdır” sözüyle anne-baba kavramlarına vurgu yaparak ürünün her iki taraf için de önemli olduğunu ifade etti. Alman Tasarımcı Michael Schmidt ise Rusya, Çin, ABD ve Ortadoğu ülkelerinin gösterişli ve lüks ürünleri, Avrupalıların ise sade ürünleri tercih ettiklerini kaydetti

Türkiye’nin en büyük ihtisas fuarı UNICERA İstanbul Seramik, Banyo, Mutfak Fuarı, 3 Mart tarihine kadar CNR EXPO Yeşilköy’de tüm hızıyla devam ediyor. CNR Holding kuruluşlarından İstanbul Fuarcılık, Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) ve Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) işbirliğiyle gerçekleştirilen fuarda, dünyaca ünlü ödüllü tasarımcılar katıldıkları seminerlerde sektöre ışık tuttu. Fuar kapsamında düzenlenen seminerde; Milano’daki “Ev Seramik Nesneleri” yarışmasında birincilik kazanan İspanyol Perezfortea Studio’dan Sergio Perez Fortea; HAFELE, HETTICH ve BBQUBE gibi ünlü markalara tasarımlar gerçekleştiren Alman code2design’dan Michael Schmidt; ünlü İtalyan şirketleri için ödüllü ürün tasarlayan Studio Di Progettazione E Disegno Industriale’den Davide Vercelli; 10 kez Red Dot Tasarım Ödülü, 5 kez Design Plus, 2 kez GOOD Design Award, 4 kez ADI Design Index ödülü alan İtalyan Meneghello Paolelli Associati’den Marco Paloelli ile Sandro Meneghello ve İtalyan Nespoli e Novara’dan Alberto Novara ile Tiziana Bertoia yaptıkları sunumlarla tecrübelerini aktardı.

“Önemli olan modası geçmeyecek ürünler tasarlamak”
“Banyo Ortamında Yaratıcılık”
 konulu seminerde konuşan Sergio Perez Fortea, 17 yıldır farklı ülkelerle, farklı endüstrilerle çalışmaya ve deneyim biriktirmeye özen gösterdiğini kaydetti. Tasarımlarında estetiğe önem verdiklerini söyleyen Fortea, “Klasik, yenilikçi ve her dönemin yansımasını üzerinde taşıyan koleksiyonlar üretiyoruz. Farklı eğilim ve trendleri takip ediyoruz. Ancak modası hiç geçmeyecek ürünler tasarlamaya özen gösteriyoruz. Son zamanların trendi ise doğal materyallerin kullanılması. Bu tür tasarımlar, hem zarif hem minimalist hem de doğayla uyumlu” şeklinde konuştu.

“El yapımı gibi görünen tasarımlar popüler”
“Farklı kültürlerde lüksün tanımı – banyo ürünlerinin arkasındaki hikaye” 
konulu seminerde katılımcılarla bir araya gelen Michael Schmidt de ürün ya da koleksiyonun başarılı olmasının, tasarım sürecinin verimli geçmesine bağlı olduğunu söyledi. Zengin, gösterişli, geleneksek, muhafazakâr ve retro tarzda tasarımlar yaptıklarını belirten Schmidt, “El yapımı gibi görünen tasarımlar, son 6 yıldır oldukça popüler. Bu tasarımlar, fabrikasyon ürünleri gibi mükemmel durmuyor. İnsanlar tarafından tercih edilme sebebi ise diğer ürünlerden farklı ve tek ürün olduğunun düşünülmesi. Rusya, Çin, ABD ve Ortadoğu ülkelerinde gösterişli ve lüks ürünler tercih ediliyor. Avrupa ülkeleri ise daha sade ürünleri seçiyor” şeklinde konuştu.

“Tasarım bir illüzyondur”
“Banyo Ortamında Yaratıcılık” 
konulu seminerde deneyimlerini ziyaretçilerle paylaşan Davide Vercelli ise moda dünyasında ya da diğer estetik alanlarda ürünün çok fazla görünür olmasının insanları sıktığını iddia etti. Vercelli, “İnsanlar çeşitliliği daha çok tercih ediyor. Bu da çeşitli tasarımların ortaya çıkmasını sağlıyor. ‘Üçüncü boyut’ ismini verdiğim yeni bir trend var. Bu ismi vermemdeki sebep ise duvar yüzeylerindeki çıkıntı ve desenler. Ayrıca yer fayanslarında da farklı tasarımları görebilmek mümkün. Halı görünümlü fayansların çok zarif olduğunu söyleyebiliriz. Bizde kumaş ya da halı olduğu algısı yaratıyor. Oysa ki tamamen bir illüzyon” diye konuştu.

“Firmalar, ürünün annesi tasarımcılar da babasıdır”
“Banyo Tasarımındaki 6 Önemli Nokta” 
konulu seminerde konuşan Sandro Meneghello, objelere uzaktan bakıldığı zaman farklı şekillerde tasarlamayı başardıklarını dile getirdi. Doğru ortağı bulmanın ve doğru tasarımı yapmanın önemine vurgu yapan Meneghello, “Tasarladığımız ürünler ne bizim ne de firmanındır. Ürün, tasarımcı ve firma arasında kalan bir noktadır. Biz her zaman firmaların ürünün annesi, tasarımcıların da ürünün babası olduğunu söyleriz. Çünkü her iki taraf da ürüne ve ismine önem verir. Ürünün başarılı olmasına iki tarafta özen gösterir. Tıpkı anne ve baba gibi..” şeklinde konuştu.

“Geleneksel ürünleri teknoloji ile birleştiriyoruz”
“Başarının Sırrı”
 konulu seminerde İtalya’nın tasarım alanındaki başarısından bahseden Alberto Novara, İtalya’nın, proje kültürünü benimsemiş bir ülke olduğunu kaydetti. Novara, “İtalya’nın Lombardia, Emilia Romagna, Veneto ve Piemonte bölgelerinde konumlanan 29 bin tasarım firması bulunuyor. Tasarımlarda estetiğin yanı sıra ürünün kullanışlı olmasına özen gösteriyoruz. Geleneksel ürünleri yeni teknolojilerle birleştirerek tasarımlarımızı gerçekleştiriyoruz Ayrıca tasarım sektörü, İtalya ekonomisi için oldukça önemli. 4.4 milyar dolar ciroya sahip tasarım endüstrisi, İtalya ve Avrupa ekonomisine büyük katkı sağlıyor” dedi.

İklim Değişikliği Gıda Güvenliğini Ciddi Bir Şekilde Tehdit Ediyor

İklim değişikliği sadece tarımsal üretimi tehdit etmekle kalmıyor, gıda güvenliği açısından da büyük riskler içeriyor.

20. Yüzyılın ortalarından bu yana yaşamımızın bir parçası haline gelen küresel iklim değişikliği, sürdürülebilir tarım uygulamaları üzerindeki etkisiyle gıda güvencesi açısından bir tehdit olarak algılanırken, gıda güvenliği açısından da yeni tehlikeleri gündemimize taşıyor.

Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, uzmanların iklim değişikliğinin gıda güvenliğine etkilerini “bakteriler, virüsler ve protozoalar”, “zoonozlar ve diğer hayvan hastalıkları”, “toksinojenik küfler ve mikotoksinler”, “zararlı alg üremesi ve balıkçılık ürünleri güvenliği”, “zararlı aktivitelerinin artması”, “gıda zincirinde çevresel bulaşanlar ve kimyasal kalıntılar”, “acil durum halleri” olmak üzere 7 ana başlıkta incelediklerini belirterek, bugünden önlem alınmazsa 21. yüzyılın ikinci yarısında gıda güvenliği açısından ciddi sıkıntıların yaşanacağına dikkat çekti.

Samim Saner, iklim değişikliğinin denizlerde ve karada tüm canlıların yaşam koşullarını yeniden yapılandırdığına dikkat çekerek, basit bir anlatımla bunun deniz ürünlerinde, bitkisel ve hayvansal ürünlerde çevresel bulaşanlar riskini, önlemlerini yeniden değerlendirip düzenleme ihtiyacını doğurduğunu vurguladı. İklim değişikliğinin gıda güvenliğine etkilerinin 3-4 Mayıs 2018 tarihinde İstanbul Grand Cevahir Hotel Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek 6. Gıda Güvenliği Kongresinde de uzmanları ile ayrıntılı biçimde ele alınacağını belirten Saner, Kongre’nin 4 Mayıs 2018 tarihinde saat 14.00’de gerçekleştirilecek özel oturumunda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’dan Mary Kenny’nin “İklim Değişikliği ve Gıda Güvenliği Üzerine Etkileri”, İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu’nun “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” konularında bilimsel ve geniş içerikli birer sunum yapacaklarını, National Geographic Dergisi’nin yıllar boyunca çevre konusundaki şef editörlüğünü yapmış olan Dennis Dimick’in ise “İnsan çağı: Antroposen ikilemle yüzleşmek” başlığıyla unutamayacağımız bir görsel sunumla oturumu zenginleştireceğini söyledi.

Ülkemizde ve bölgemizde ana teması sadece gıda güvenliği olan tek kongre olma özelliği taşıyan ve katılımcıların http://www.gidaguvenligikongresi.org linkinden kayıtlarını gerçekleştirebildikleri 6. Gıda Güvenliği Kongresi, sektör, kamu kurumları, üniversiteler, meslek kuruluşları, uluslararası uzmanlar ile sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek gıda güvenliği konusunda bilgilerin paylaşıldığı, yeni sentezlere ulaşıldığı ve bu birikimin pratiğe aktarılabildiği en güvenilir platform olma misyonunu da taşıyor.

6. Gıda Güvenliği Kongresi Kongre Takvimi:

Erken Kayıt Son Tarihi: 30 Mart 2018

Bildiri Özeti Son Gönderim Tarihi: 01 Mart 2018

Kongre Tarihi: 03-04 Mayıs 2018

Gıda Güvenliği Derneği Hakkında:

Gıda Güvenliği Derneği başta tüketiciler, üreticiler, devlet, akademisyenler ve gıda güvenliği çalışanları olmak üzere tüm paydaşların “Tarladan Sofraya” sürecinde gıda güvenliği konuları ile ilgili iletişimi, uzlaşmasını ve ilerlemesini sağlamak üzere 2004 yılında kurulmuş; ülkemizin gıda güvenliği alanındaki ilk sivil toplum kuruluşudur.

GGD gıda sektöründe çalışan büyük küçük tüm şirket, kişi ve kurumları gıda güvenliği ortak paydası altında toplamak,Gıda Güvenliği kavramının, tüm toplumda benimsenmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlamak, tüketicinin en etkin ve itici güç olduğunun bilincinde olarak, tüketicinin eğitilmesini ve bu yolla güvenli gıdayı talep etmesini sağlamak, ulusal ve uluslararası düzeyde ilgili taraflarla işbirliğini geliştirici faaliyetlerde bulunmak, projeler geliştirmek gibi çalışmaları yürütmektedir.

Doğaltaş Sektörü 2018 Yılında 2.5 Milyar Dolar İhracat Hedefliyor

Türk Doğaltaş Sektörü çifte fuar heyecanı yaşıyor. Dünya mermer rezervlerinin yüzde 40’ına sahip olan Türkiye, Mart ayında dünyanın en büyük iki fuarında Türk doğaltaşlarını görücüye çıkaracak.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’nu gerçekleştirdiği Çin’in Xiamen şehrinde 6-9 Mart 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan, Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’na Türkiye 140 firma ile katılacak. Xiamen’de Türkiye uluslararası katılımcılar arasında en büyük katılımı sağlayan ülke olacak.

Çin’in dört yıl süren yatırımları durdurma politikasının sona erdiğine işaret eden Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB) Başkanı Mevlüt Kaya, 2018 yılında Çin ve Hindistan pazarları başta olmak üzere ihraç pazarlarında yüzde 25 üzerinde ihracat artışı hedeflediklerini, doğaltaş sektörünün 2018 yılı ihracat hedefinin 2.5 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Mete Uğuz Toplantı Salonu’nda basın toplantısı düzenleyen EMİB Başkanı Mevlüt Kaya, Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 28-31 Mart tarihleri arasında İzmir’de düzenlenecek olan İzmir Marble Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı ve sektörel güncel gelişmelerle ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaştı. Kaya, Basın toplantısına Afrin’deki Zeytin Dalı Harekatında şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, şehitlerin yakınlarına ve Türk Milletine başsağlığı dileğinde bulunarak başladı.

Türkiye’nin doğaltaşta rezerv ve renk seleksiyonu bakımından dünyanın en şanslı ülkesi olduğunun altını çizen Kaya, “Büyümeler sürekli hale getirilirse Hükumetin koyduğu çıtayı yakalayabilecek tek sektör olma şansına sahibiz. Uç ürünlere yönelirsek, ülkemizdeki algıları yenebilirsek, belediyeleri de işin içine sokarsak inanın kimsenin hayal etmediği yere geliriz” dedi.

KGF ve Eximbank kredileri can suyu oldu

Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nda 140 firma ile 7 bin 500 metrekarelik alanda Türkiye olarak dünyanın en büyük fuarının en büyük katılımcısı olacaklarını kaydeden Kaya, doğaltaş sektörü hakkında da, “Dünyayla ticaret yapan ihracatçılar olarak daha objektif olmamız gerekiyor. Dışarıdan gelecek paraları buraya getirmek zorundayız. FETÖ belasından çıkan bir ülke olarak 2017 yılını kayıp yılı ilan etmiştik. Gerçekten bir fırtınadan çıkmıştık. Ancak KGF ve Eximbank kredileri öyle bir zamanlamada devreye girdi ki, o kayıp yılda sektörümüz özelinde 23.7, Türkiye ihracatında da yüzde 11,1 gibi bir büyüme sağladık. KGF ve Eximbank kredileri adeta can suyu oldu. Şu anda Hindistan özelinde, yüzde 54 büyüdük. 7 ayda yüzde 54’lük büyüme sağlamışken, 12 ayda yüzde 100’ün daha üstünde büyüme bekliyoruz. 2018’de beklentimiz 23.4’ün üstüne çıkmak. ‘İnadına üretim, inadına ihracat’ diye bir sloganımız vardı ve bunu başarıyoruz. Bu sene tüm ihracatçıların rekora ihtiyacı var” diye konuştu.

2023 hedefine ulaşabilecek potansiyele sahibiz

İhracat açısından 2017’deki oranların çok daha üstüne çıkılacağı ile ilgili öngörü ve ön kabulün olduğunu vurgulayan Kaya, bu büyümelerin sürekli hale getirilmesi durumunda Hükumetin 2023 yılı için ortaya koyduğu 15 milyar dolar ihracat hedefini yakalayabilecek tek sektör olma şanslarının olduğunu belirtti. Kaya, 2023 hedeflerini sektör olarak yakalayabileceklerini kaydederek şöyle devam etti: “Hedeflerimiz büyük. Bu ülke için canını feda edenler varsa en azından onların hatırına bizim 2-3 saat daha fazla çaba gösterme mecburiyetimiz var. 2018’de hedeflerimiz büyük ve inşallah hepsini de başaracağız.”

Kimsenin hayal etmediği yere geliriz

Kaya, dünya doğaltaş ihracatının 20 milyar dolar seviyesinde olduğunu, dünya doğaltaş rezervlerinin yüzde 40’ına sahip olan Türkiye’nin doğaltaş ihracatını 8-10 milyar dolarlara getirmenin de zor olmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Dünyanın doğaltaşta en şanslı ülkesiyiz. Rezervin ötesindeki şansımız, renk seleksiyonumuz. Hangi taş moda ise onu sahaya sürebiliyoruz. Modadan çok etkilenmeyen, değişmeyen taşlarımız var. Dün açıp olmaz deyip kapattığımız ocaklar şu an moda. Örneğin gri taşlar. Uç ürünlere yönelirsek, ülkemizdeki algıları yenebilirsek, belediyeleri de işin içine sokarsak inanın kimsenin hayal etmediği yere geliriz.”

İnşaat Malzemesi Sanayisinde Son 5 Yılın En Yüksek Üretim Artışı Gerçekleşti

Türkiye İMSAD, yapı sektörü ve ekonomi çevreleri tarafından dikkatle izlenen aylık sektör raporunu açıkladı. ‘Türkiye İMSAD Şubat 2018 Sektör Raporu’nda; inşaat malzemesi sanayisinin, 2017 yılında üretimini yüzde 6,4 artırdığı vurgulandı. Ayrıca 2017’nin, son 5 yılın en yüksek üretim artışının gerçekleştiği yıl olduğuna dikkat çekildi. 2017 yılı ihracatının ise yüzde 8,0 artarak 16,38 milyar dolar olarak gerçekleştiği; bu yükselişle, inşaat malzemeleri sanayisinin gerçekleştirdiği yıllık ihracatın, 3 yılın ardından yeniden artış gösterdiği belirtildi.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD)’nin, sektörün çatı kuruluşu olarak hazırladığı ‘Şubat 2018 Sektör Raporu’nda; inşaat malzemesi sanayisinin 2016 yılında 15,16 milyar dolar olan yıllık ihracatının, 2017’de yüzde 8 artarak 16,38 milyar dolar olarak gerçekleştiğine dikkat çekildi. 2017 yılında yaşanan üretim artışında, yurtiçinde inşaat sektöründe hızlanan büyümenin ve yurtdışında iyileşmeye başlayan pazarların etkili olduğu ifade edildi. Ayrıca 3 yılın ardından yeniden artış gösteren ihracatın, yıl genelinde yükseliş eğiliminde olduğu ve özellikle ihracat pazarlarındaki toparlanmadan destek bulduğu belirtildi. Raporda, şu tespitler yer aldı:

26 alt sektörden 22’sinde üretim arttı
2017 yılında inşaat malzemeleri alt sektörlerindeki sanayi üretiminde artış eğilimi ağırlık kazandı. 26 alt sektörden 22’sinde üretim geçen yıla göre artarken, sadece 4 alt sektördeki üretimin geçen yıla göre gerilediği görüldü. İnşaat malzemeleri sanayisinde ağırlıklı yeri olan sektörlerden 12’sinde yıllık üretim artışı çift haneli rakamlarla gerçekleşti. Merkezi ısıtma radyatörleri, kilit ve menteşeler, soğutma ve ısıtma donanımları, metalden kapı ve pencere, inşaat amaçlı beton ürünleri, düz cam, musluk vana ve valfler, seramik sıhhi ürünler ile çimento ve kabloların üretiminde yüzde 10’un üzerinde büyüme yaşandı. Yıl genelinde mermerler, seramik karolar, inşaat demirleri ile metal yapı parçaları üretimlerinde ise daha sınırlı büyüme görüldü. Geçen yıla göre üretimi gerileyen sektörler ise fırınlanmış kilden karolar, duvar kağıdı, boru profiller ile bina doğramacılığı ve marangozluk ürünleri oldu.

Alınan yapı ruhsatları 2017’de yüzde 31,8 arttı

2017 yılında alınan toplam yapı ruhsatları metrekare bazında yüzde 31,8 artarak 270,7 milyon metrekare oldu. Böylece 2017, son 3 yılda en yüksek yapı ruhsatı alınan yıl oldu. 1 Ekim 2017’de yürürlüğe giren yeni imar düzenlemelerinin sınırlayıcı etkilerinden kaçınmak için alınan konut yapı ruhsatları büyümede etkili oldu. Alınan konut yapı ruhsatları yüzde 35,1 artarak 213,5 milyon metrekareye ulaştı. Konut dışı binalar için alınan yapı ruhsatları da 3 yıl sonra 2017 yılında arttı ve metrekare bazında yüzde 20,7 yükselerek 57,2 milyon metrekare olarak gerçekleşti. Alınan yapı ruhsatlarının büyüklüğü inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi için ümit vermekle birlikte, bu ruhsatların bir bölümünün hayata geçemeyebileceği de değerlendirildi.

Alınan yapı izinleri 2017’de 161,1 milyon metrekareye yükseldi

2017 yılında alınan yapı izinleri, kullanıma sunulan fiili arzı göstermesi açısından sektörde önemli bir veri olarak kabul ediliyor. 2017 yılında alınan toplam yapı izinleri yüzde 6,6 artarak 161,1 milyon metrekareye yükseldi. Konut tarafında yapı izinleri yüzde 9,4 genişledi ve 125,7 milyon metrekare olarak gerçekleşti. Konut dışı binalarda ise alınan yapı izinleri veya kullanıma sunulan arz yüzde 2,2 gerileyerek 35,4 milyon metrekareye indi. Konut tarafında arzda artış sürerken, konut dışı ticari binalarda 2017 yılında henüz büyümenin başlayamadığı görüldü.

Teşvikler konut üretimini hızlandırdı

2016 ve 2017 yıllarında konut satışlarına getirilen teşviklerin konut üretimini hızlandırdığı görüldü. Ancak konut satışlarına yönelik teşvikler sona erdi ve bu nedenle konut satışları normal seviyesinde devam etti. Bu süreçte alınan yüksek konut yapı ruhsatları ve konut yapı izinleri dikkate alındığında 2018’in, konut üreticileri için yine zor geçecek bir yıl olabileceği ifade edildi.

Konut satışları 2018’e artışla başladı
Konut satışları 2018 yılına artış ile başladı. Konut satışları, Ocak ayında geçen yılın Ocak ayına göre yüzde 1,7 artarak 97 bin 019 oldu. 2017 yılı Eylül ayında yaklaşık bir yıl süren teşviklerin kaldırılmasının ardından 2017 Ekim-Kasım-Aralık aylarında satışlar 2016 yılının aynı aylarının altında gerçekleşmişti. Konut satışlarındaki bu gerilemenin yeni yılda da sürme olasılığı bulunmakla birlikte 2018 yılı Ocak ayında satışlarda yaşanan artış ümit verici oldu.

Konut kredisi faiz oranlarında artış
Konut kredisi faiz oranları 2017 yılının ikinci yarısından itibaren artmaya başladı. 2017 yılı Haziran ayında yüzde 0,98 olan ayılık ortalama konut kredisi faiz oranları Eylül ayında yüzde 1,07’ye, Aralık ayı sonunda ise yüzde 1,13’e yükseldi. Konut kredisi faiz oranlarındaki artışın 2018 yılında da devam ettiği görüldü. Faiz oranları Şubat ayında yüzde 1,16’ya çıktı. Raporda, bankaların mevcut kaynak maliyetleri ve yüksek enflasyon nedeniyle konut kredisi faizlerinin yüksek kalmaya devam edeceğine değinildi.

Kamu yatırımlarındaki küçülme inşaat işlerini etkileyecek

Kamu yatırım harcamaları ve yürüttüğü mega projeler son yıllarda inşaat sektöründe sürükleyici oldu. 2017 yılında ekonomideki durgunluğu aşmak üzere kamu yatırımları arttırıldı ve 116,2 milyar TL olarak gerçekleşti. 2018 yılında ise bütçe kısıtları nedeniyle kamu yatırım harcamaları 88,1 milyar TL olarak planlandı. 2018 yılında kamu yatırımlarının inşaat sektörüne olumlu katkısı azalıyor.