Artemis Halı’dan İhracat Atağı

Türkiye’de ve dünyada müşterilerinin beklentilerini tam olarak karşılayan, müşteri ilişkilerinde sonsuz güven içerisinde ve ihtiyaçların sürekli farkında olan, gelişim odaklı, kaliteyi sürekli arttıran ve son teknolojiyi yakından takip ederek farklılık oluşturan Artemis Halı, aktif çalışmalarını sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl üretim kapasitesini arttırmak üzere 5 milyon Euro’luk yeni yatırım yapan, özellikle ARGE bölümünü de geliştiren Artemis Halı; ihracat ağını güçlendirerek dünyanın bir çok ülkesine halılarının kalitesini sunuyor.

 

Gaziantep’te 2012 yılında kurulan Artemis Halı, 25 bini açık olmak üzere toplam 36 bin metrekarelik fabrikalarında üretim yapıyor. Yeni ve genç bir marka olmasına rağmen hızlı ve istikrarlı bir büyüme profili çizerek çok hızlı bir ivme kazandığını, hem yatırımlarla hem de istihdamla 2017’de de büyümeye devam ettiklerini belirten Artemis Halı Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı: “Artemis Halı, tasarımlarında renklerin her tonunu sergileyecek kadar cesur, geldiği toprakların havasını yansıtacak kadar otantik, dünyanın moda trendlerini de tasarımlarına yansıtacak kadar dünyalı bir marka. Türkiye genelindeki ana bayilerimiz  ile 1.500’ün üzerinde noktada Artemis Halı satılıyor. Amacımız sadece halı satmak değil hem yurtiçinden hem de yurtdışından tüketicilerimize kendilerini ifade edebilecekleri yeni yaşam alanları oluşturmak” dedi.

 

Tolga Batallı

  • Artemis Halı’nın 5 yıl içinde ihracat hedefi 15 milyon Dolar

İran, Almanya, Umman, Kazablanka, Rusya, Karadağ gibi ülkeler ile halihazırda çalıştıklarını ifade eden, Artemis Halı’nın ihracat hedefleriyle ilgili belirten Batallı: “Yıllık 2.000.000 metrekare üretim yapıyoruz ve  bunun % 10’luk bölümünü ihracat ediyoruz. Yurtdışı ihracatının tamamını Artemis Halı adıyla gerçekleştiriyoruz. Yıllık 5 milyon Dolar’lık bir ihracat yapıyoruz. Türkiye’nin dünya ile ticaretinde göstermiş olduğu başarı, özellikle dış ülkelere yaptığı ihracat ile almış olduğu ivme bizim çıtamızı da yükseltmemizi sağladı. Artemis Halı olarak 5 yıl içindeki ihracat hedefimiz ise 15 milyon Dolar olması… Marka olarak yaptığımız çalışmalar ve her geçen gün artan yeni ülke bağlantılarıyla bu hedefe ulaşmayı planlıyoruz” dedi.

7. Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Ar-Ge Proje Pazarı Ödülleri Sahiplerini Buldu

Ekonomi Bakanlığı onayında, TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) koordinatörlüğünde İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği) ile AKMİB (Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği) ortaklığı ve TÜBİTAK desteğiyle düzenlenen “7. Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Ar-Ge Proje Pazarı” ödülleri 11 Kasım 2017 Cumartesi günü Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. 

Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden kimya sanayi, ihracatı sürdürülebilir kılmak amacıyla hayata geçirdiği Ar-Ge Proje Pazarı etkinliğinin bu yıl yedincisini düzenledi. 2011 yılından beri gerçekleştirilen, kimya sektörünün en büyük inovasyon etkinliği olan “Ar-Ge Proje Pazarı”, üniversiteler, araştırma kurumları, sanayiciler ve girişimciler ile ilgili kamu kurumlarını bir araya getirdi. Etkinlikte, en başarılı projeler 15 bin lira, ikinciler 10 bin lira, üçüncüler ise 5 bin lira ile ödüllendirildi. 

İlaç ve eczacılık ürünleri kategorisinde “Alerjik rinit tedavisinde nazal yoldan kullanılmak üzere ın sıtu jelleşen topikal formülasyonların geliştirilmesi ve etkinliğinin değerlendirilmesi” adlı projesiyle Ebru Altuntaş ikinci, “Göz içi lens (oftalmik implant) üretiminde kullanılan başlangıç monomerlerinin katalitik üretimi” projesiyle Serkan Dayanüçüncülüğü alırken değerlendirmeler sonucunda birinciliğe uygun proje bulunamadı.

Kozmetik, sabun ve temizlik ürünleri kategorisinde “Propolis içeriğine bağlı olarak yara iyileşmesini hızlandıran antibakteriyel özellikte poliüretan temelli yara kapayıcıların hazırlanması” projesiyle Merve Gökşin Karaaslan birinci olurken, “Reyhan (ocimum basilicum) bitkisinden yüksek antimikrobial etkili hava filtresi üretimi: elektroeğirme yöntemi ile nanomalzeme sentezi ve uçucu yağ kombinasyonu” projesiyle Ayşe Baldemir ikinci ve “Saç ve cilt tedavisinde kullanıma yönelik hücre çoğalmasını ve doku yenilenmesini hızlandırılan büyüme faktörünün genetik mühendisliği yöntemleri ile üretilmesi” projesiyle Hülya Kuduğ üçüncü oldu.

Boyalar ve yapıştırıcılar kategorisinde “Nanoselüloz ve bor mineralinden insan sağlığına zarar vermeyen ve yanmaya karşı dayanıklı yapıştırıcıların üretimi” projesiyle Mert Yıldırım birincilik ödülünü alırken, “Gül posası ve benzeri endüstriyel bitkisel atıklardan selüloid üretimi” projesiyle Mustafa Karaboyacı ikincilik ödülünü, “Bor ve dekstrin katkılı emprenye boyalar” projesiyle İshak Afşin Kariper ise üçüncülük ödülünü aldı.

Plastik ve kauçuk kategorisinde “Endüstriyel atıklar ve yenilenebilir kaynaklardan konut ve sanayinin kullanımına uygun yalıtım malzemesi üretimi” projesiyle Hasan Arslanoğluikinci olurken, “Çevre kirliliği yaratan atik pet şişelerin modifikasyonu ile nanofiber membran eldesi ve kirli sularin temizlenmesi” projesiyle Yaşar Can Ayra, Memet Vezir Kahraman ve Bahattin Yalçın üçüncülük ödülünü aldı. Değerlendirmeler sonucunda birinciliğe uygun proje bulunamadı.

Temel kimyasallar kategorisinde ise “PP/PVA/SAP ile nonwoven/nanolif kompozit yapısında virüslere karşı koruyucu ve konforlu laboratuvar maskesi geliştirilmesi” projesiyle Çağlar Sivri birinci olurken, ikinci ve üçüncülüğe uygun proje bulunamadı.

126 proje başvurdu

Etkinlik başvurusunun birincil alanı kimyevi maddeler ve mamullerinin hammadde/yarı mamul çalışmaları olarak belirlendi. Bununla birlikte sektörün ve diğer sektörlerin ihtiyaç duyduğu primer malzemelerden ortaya çıkan inovatif mamuller de etkinlik kapsamında değerlendirildi.

İlaç ve eczacılık ürünleri, boyalar ve yapıştırıcılar, plastik ve kauçuk, kozmetik, sabun ve temizlik ürünleri ile temel kimyasallar kategorilerinde başvuruda bulunan toplam 126 yenilikçi proje, önde gelen akademisyen ve sanayicilerden oluşan değerlendirme kurulu üyeleri tarafından puanlama sistemiyle değerlendirildi. İlk 30’a giren proje sahipleri, ödül töreni öncesinde gerçekleştirilen “Ödül Kurulu Toplantısı”nda projelerini jüri üyelerine detaylı olarak anlattıkları sunumlar yaptı.

Kimya sektöründe üniversite, sanayi işbirliğinin en güzel örneklerinden biri haline gelen etkinliğin değerlendirme sonucunda akademisyen, sanayici, girişimci ve öğrenci olmak üzere 4 farklı kategoride en başarılı projeler 15 bin lira, ikinciler 10 bin lira, üçüncüler ise 5 bin lira ile ödüllendirildi. Ayrıca etkinlik kapsamında yıl içinde düzenlenecek faaliyetler ile dereceye giren projelerin sanayici ile buluşturulması planlanıyor.

Türkiye İnovasyon Haftası’nda da yarışacaklar

Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Ar-Ge Proje Pazarında dereceye giren projeler, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her yıl düzenlenen ve inovasyon bilincini arttırmaya yönelik olarak ülke çapındaki en büyük organizasyon olan Türkiye İnovasyon Haftasında yılın en yenilikçi projesi kategorisinde büyük ödül için yarışmaya hak kazanacak.

“Sürdürülebilir Büyüme Ar-Ge ve İnovasyon Gücüne Bağlıdır”

Ödül töreninde konuşan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, sürdürülebilir ihracata ulaşmanın ve ihracatın birim kilogram değerini artırmanın önemli ölçüde AR-GE ve inovasyon gücüne bağlı olduğunu vurgulayarak, “Üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi, yüksek katma değerli üretim yapılması ve ihracatın artırılması amacıyla yedi yıldır aralıksız Kimya Ar-Ge Proje Pazarı etkinliğimizi düzenliyoruz. Sektörümüzü bugün bulunduğu konumdan çok daha iyi noktalara taşımayı ve ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Bunun için katma değeri yüksek üretime odaklanmamız gerekli. Ar-Ge çalışmaları ve inovasyon gerçekleştirmeden katma değeri yüksek üretimden bahsetmek ise mümkün değil. Uzun yıllardır bu iki konunun öneminin altını çiziyor ve bu alanlarda teşvik edici çalışmaları hayata geçiriyoruz.

6 yılda 800’ün üzerinde yenilikçi proje başvurusu aldık ve toplam 551 bin TL ödül dağıttık. Bu yıl dereceye giren proje sahiplerine toplamda 150 bin TL değerinde ödül verilecek. Bizim için burada dereceye giren projelerin sadece proje olarak kalmaması, üretilebilir olması ve sanayiye kazandırılması büyük önem taşıyor. Fikirler ne kadar üretilebilir olursa hem sektörümüze hem de ülke ekonomisine katkısı o derece fazla olacaktır. Bu doğrultuda dereceye giren projelere desteğimizi sonrasında da sürdüreceğiz” dedi.

“İhracatın artması için yüksek katma değerli üretim şarttır”

Türkiye kimya sektörünün 2023 yılı ihracat hedefinin 50 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Akyüz, öncelikle mevcut dış ticaret açığının kapatılması gerektiğini belirterek, “Sermaye ve teknoloji yoğun kimya sektörü için önemli olan ihracatı sürdürülebilir kılmaktır. Büyük oranda hammadde açısından dışa bağlı olan üretimin artması, sektör ve alt sektörleri için Ar-Ge destekli büyümenin sağlanması şarttır. Ülkemizin kimya sektörü dış ticaretine baktığımızda, 2016 yılında 14,0 milyar dolar ihracat yapıldığını ve yaklaşık 52 milyar dolar ithalat gerçekleştiğini görüyoruz. Bu sayılar “Yüksek Katma Değerli Üretim” gerekliliğini açıkça gösteriyor. Bu üretim de Ar-Ge destekli olmalıdır. İhracat rakamları için Ar-Ge-tasarım-inovasyon-marka dörtlüsü ile yerli teknolojik gelişme ile ilerlemek şarttır. İKMİB olarak ihracata katkı sağlayacak yeni fikirler ve projeleri desteklemeye bundan sonra da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

AR-GE Proje Pazarı Yürütme Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu ise ödül töreninde yaptığı konuşmasında Türkiye ekonomisi için vazgeçilmez konumda bulunan kimya sanayisi ihracatının son 10 yılda büyük artış gösterdiğini vurgulayarak “2017 yılının ilk 10 ayında toplam ülke ihracatımız ise, bir önceki döneme göre %11 artarak yaklaşık 129 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Kimya sektörünün toplam ihracatımız içinde aldığı pay ise yaklaşık %10’dur. Kimya ihracatında katma değeri artırmak ve sanayicilere inovatif fikirler sunabilmek amacıyla düzenlediğimiz AR-GE Proje Pazarı’na bu yıl da çok değerli proje başvuruları yapıldı. Ülkemizin dört bir yanından akademisyenlerimize, sanayicileri-mize, girişimcilerimize ve öğrencilerimize proje başvuruları ve organizasyonumuza yaptıkları katkılar sebebiyle teşekkür ediyoruz. Kimya Ar-Ge Proje Pazarı organizasyonumuz ile en önemli hedefimiz, projelerin kısa sürede sanayiye uyarlanması ile ülke ekonomisine fayda sağlayacak ortamın oluşmasına katkıda bulunmak. Bilim insanlarımızın etkinliğimize olan ilgisi bizi çok memnun ediyor ve bu konuda devam eden çalışmalarımız için bize cesaret veriyor” dedi.

İnşaat sektörü son çeyreğe hareketli girdi

Hazır beton sektörü son çeyrekten umutlu

Türkiye Hazır Beton Birliğinin (THBB) inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan “Hazır Beton Endeksi” 2017 Ekim Ayı Raporu açıklandı. Rapor’da bileşik endeks olan Hazır Beton Endeksi ekim ayında eşik değerine oldukça yaklaşırken önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,2 oranında artış gösterdi.

Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre en fazla artışı gösteren Faaliyet Endeksi oldu

Hazır Beton Faaliyet Endeksi ekim ayı değeri bir önceki yılın aynı ayına göre %0,5’lik artış ile en fazla artış gösteren endeks oldu. Ankete katılan firmaların %48’i ekim ayında satışlarının arttığını belirtirken satışlarında önceki aya göre azalma olduğunu ifade edenlerin oranı %12 oldu. Alınan kayıtlı siparişlerde artış olduğunu dile getirenlerin oranı %44 olarak gerçekleşti.

Güven Endeksi eşik değerin altında kaldı

Hazır Beton Güven Endeksi’nin ekim ayı değeri bir önceki yılın aynı ayına göre %0,2 düştü. Güven Endeksi’nin eşiğin altında kalması, sektörün ekonomiye olan güveninin halen arzu edilen düzeyde olmadığı gösterdi. Ankete katılanların %20’si yeni istihdamı düşünürken, yeni yatırım düşünenlerin oranı ise %8 oldu. Ankete katılan firmaların %24’i tedarikçilere verdiği siparişin önümüzdeki üç ayda artacağını düşündüğünü belirtti.

Beklenti Endeksi 0,2 oranında artış gösterdi

İnşaat sektörünün gidişatını göstermesi açısından önemli olan Hazır Beton Beklenti Endeksi’nin ekim ayı değeri bir önceki yılın aynı ayına kıyasla %0,2 oranında artış gösterdi. Önümüzdeki üç ayda satışlarının artacağını düşünenlerin oranı %20 iken, satışların azalacağını düşünenlerin oranı ise %28 oldu. Gelecek üç ayda girdi stoklarını artıracağını söyleyen firmaların oranı ise %24 olarak gerçekleşti.

“Konut satışları 3. çeyrekte rekor kırdı”

Hazır Beton Endeksi Ekim Ayı Raporu sonuçları ile ilgili görüşlerini açıklayan Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, temmuz ve ağustos ayında yükseldikten sonra, bayram ve sonrasındaki aktif olmayan yaklaşık 10 günlük bir sürecin etkisiyle eylül ayında düşüş gösteren Faaliyet Endeksi’nin ekim ayında toparlandığını söyledi.

Yılın 3. çeyreğinde inşaat sektörünün önemli bir performans sergileyeceğinin tahmin edildiğine dikkat çeken Yavuz Işık, “Ekim ayı Faaliyet Endeksi değeri, bu yılın son çeyreğine inşaat sektörünün nasıl başladığını göstermesi açısından önemlidir. Buna göre son çeyreğe inşaat sektörü hareketli girmiştir. 3. çeyrekte yeni konut satışlarında Türkiye’nin 180 bin konut ile rekor kırdıktan sonra 4. çeyreğe de aynı ivme ile girmesi, beklenenin aksine inşaat sektöründe durgunluk yaşanmadığını ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün yılın geri kalan kısmında performansını belirleyecek olan en temel unsur, konut maliyetlerinde ortaya çıkan önemli miktardaki artışın sektördeki talebi nasıl etkileyeceği meselesidir.” dedi.

Hazır Beton Endeksi hakkında

Söz konusu endekslerin oluşturulmasına esas teşkil eden anket ile firmalara 9 soru sorulmuştur. Her bir endeksin değeri 100’ün altında ya da üstünde olmasına bağlı olarak yorumlanmaktadır. 100’ün üzerinde olması durumunda önceki aya ait faaliyetin ya da gelecek döneme ilişkin beklentinin olumlu yönde geliştiği yorumu yapılmaktadır.

Türkiye genelinde her ay hazır beton üreticileri ile gerçekleştirilen çalışmada 3 farklı endeks türetiliyor. Hazır Beton Faaliyet Endeksi ile hazır beton firmalarının geçmiş bir aylık faaliyetlerinin sonuçları, Hazır Beton Güven Endeksi ile hazır beton sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin, ekonomi ve sektöre yönelik duydukları güven seviyesi, Hazır Beton Beklenti Endeksi ile hazır beton firmalarının önümüzdeki üç aylık dönemde faaliyetlerinin hangi seviyede olacağına ilişkin beklentiler hakkında bilgi edinildi. Hazır Beton Endeksi ile endekslerin tümünü içeren bileşik endeks elde ediliyor.

Satınalma Yöneticileri Kurumsal Çevikliği Arttırmada Büyük Veriyi Nasıl Yönetmeli?

Arş. Gör. Adil ÜNAL
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı
aunal@istanbul.edu.tr

Satınalmanın değişen dünyasında satınalma yöneticilerinin gündeminde sadece üst yönetimden gelen stratejik adımları uygulama görevi bulunmamakta. Satınalma Yöneticileri; küreselleşme, tedarik zinciri dinamikleri, çok hızlı değişen teknoloji, daha hızlı ve çevik ticaret gibi konularda çalışmalarını ve iş süreçlerini güncelleme ihtiyacı duymaktadır.

Günümüz koşullarından başarıya ulaşmak isteyen satınalma ekiplerinin yapılanması ve personel ihtiyacı da bu doğrultuda değişiyor. Tedarik zinciri bilgi, birikim ve tecrübesine sahip, disiplinler arası çalışabilecek, mühendislik, değer analizi, ürün tasarımı gibi konularda ekip çalışmalarına katılacak nitelikli ekip üyelerinin pozisyonları daha belirgin hale geliyor.

Satınalma ekiplerinin gündeminde tekrarlı, rutin satınalma işlemlerinden ziyade risk yönetimi ve tedarikçi ilişkileri yönetimi her zamankinden daha ön planda. Rekabet ve ticari stratejinin satınalma/tedarik alanında doğru uygulanmasını sağlamak mesleğin organizasyon yapılanmasından kurmay pozisyona geçmesinin de bir göstergesi diyebiliriz.

Geçmiş dönemde direkt malzeme ve genel alımları ERP üzerinden otomasyona bağlayan işletmeler bugün artan oranda otomasyon ihtiyacı ile tüm satınalma/tedarik süreçlerinde teknolojik gelişmelerden faydalanmak istemekte.

Tedarik zinciri görünürlüğü, büyük veri ve tedarik zinciri analitiği gibi araçlar satınalmanın işletme içerisinde proaktif bir rol oynamasını ve operasyonların zamanında ve güvenilir bir biçimde yürütülmesine olanak sağlayan çok önemli araçlar. Bu araçlar ile kategoriler ve tedarikçiler arasında harcamaların dağılımı, tedarikçilerin nitelikleri, performans durumları, bir sonraki performans değerlendirmesinin ne zaman yapılacağı gibi konular arka planda çalışan “İş Zekası” (BI=Business Intelligence) uygulamaları ile yöneticiye görsel bir biçimde raporlanarak karar alması kolaylaştırılıyor ve kurumsal çeviklik artıyor.

Ekiplerin yetenekleri, şirket stratejilerinin uygunluğu, şirketin satınalma departmanına bakışı bu uygulamaların ve araçların şirket içerisinde kullanılmasını kuşkusuz etkileyecektir. Fakat kurumsal direnç mekanizmaları gelişse de kısa bir süre içerisinde satınalmada BI yaklaşımlarının kullanımının yaygınlaştığını hep birlikte göreceğiz.

Arş. Gör. Adil ÜNAL
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı
aunal@istanbul.edu.tr

 

Sanayiciler için Asya’ya Geçit Kapısı CC-Link

Sanayi 4.0 evresinde her geçen gün kişiselleşen tüketici ihtiyaçlarının hızlı ve verimli bir şekilde karşılanması için akıllı fabrikalar gittikçe daha önemli hale geliyor. Akıllı üretimin temelini ise müşteriden tedarikçiye kadar tüm süreç boyunca yüksek hızlı haberleşme ve kontrol oluşturuyor. Bu noktada devreye giren Asya’nın önde gelen açık endüstriyel haberleşme platformu CC-Link; Avrupa, Amerika veya başka bölgelerde faaliyet gösteren şirketlere Asya’ya açılmak ya da bu pazardaki işlerini büyütmek konusunda önemli avantajlar sağlıyor. CC-Link uyumlu ürün üreticileri ve CC-Link kullanıcılarını aynı çatı altında toplayan CLPA (CC-Link Partner Association), Asya’ya Geçit Kapısı Programı (G2A- Gateway to Asia) ile üyelerini ürün geliştirme, uyumluluk ve pazarlama konularında destekliyor.

1507558902_CC_Link___rnek_sistem_konfig__rasyonu

Üretimin dijitalleşmesi olarak özetlenebilen yeni sanayi devrimi ile birlikte üretim zinciri, müşteriden tedarikçi ağına kadar tüm süreci kapsayan bütünleşik bir sistemle yönetilmeye başlanıyor. Akıllı fabrikalarla; müşteri tercihlerine ve ihtiyaçlarına daha hızlı cevap veren özelleşmiş akıllı üretim, daha az hata, daha az kaynak kullanımı ve daha yüksek kalite ile verimli üretim, yerelleşen imalat süreçleri ve yeniliklere hızla adapte olunabilen bir yapı hedefleniyor. Yüksek hızlı kontrol ve haberleşme sistemlerinin büyük önem kazandığı bu süreçte, açık endüstriyel otomasyon ağı teknolojisi CC-Link (Control&Communication Link) dikkat çekiyor. Asya’nın önde gelen açık endüstriyel haberleşme platformu CC-Link, Avrupa ile Kuzey ve Güney Amerika’da da giderek popülerlik kazanıyor. CC-Link uyumlu ürün üreticileri ve CC-Link kullanıcılarını aynı çatı altında toplayarak güçlerini birleştirme fırsatı sunan CLPA (CC-Link Partner Association) ise CC-Link teknolojisinin dünyaya yayılması için faaliyetlerde bulunuyor.

Tolga_Bizel___CLPA__CC_Link_Partner_Association____lke_M__d__r____2_

CLPA’nın temel teknolojisi olan CC-Link IE’nin otomasyon alanında dünyanın ilk ve tek gigabit hızında çalışan açık etherneti olarak Sanayi 4.0 uygulamaları için ideal çözüm sunduğunu belirten CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, CLPA hakkında şu bilgileri paylaştı; “Merkezi Japonya’da bulunan CLPA, dünya çapında Asya kıtası da dahil olmak üzere 10 bölgede faaliyet merkezine sahip global bir kuruluş. Endüstriyel CC-Link ağ teknolojisini dünya genelinde yaygınlaştırmayı hedefleyen CLPA, CC-Link uyumlu ürünler geliştirme konusunda ürün sağlayıcılara destek sunmaktan, CC-Link kullanıcıları için fabrika otomasyonu sistem kurulumuna yönelik danışmanlık sağlamaya kadar çok çeşitli hizmetler veriyor. Kurulduğunda 163 kurumsal üyesi olan CLPA, her yıl katılan yeni üyelerle birlikte Nisan 2017 sonu itibariyle 2 bin 982 üyeyle faaliyetlerine devam ediyor. Üye sayısındaki bu büyük artış, CC-Link’in gerçek bir küresel standart olduğunun dünya genelinde kabul gördüğünü kanıtlıyor.”

Asya’da ticaret potansiyelini büyütme fırsatı

CC‑Link’in Asya’da birçok kilit sektörde fiili bir standart olduğunu vurgulayan Tolga Bizel, Avrupa, Amerika veya başka bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin Asya’da harekete geçmeyi düşündüklerinde CC‑Link teknolojisi sayesinde önemli avantajlar sağlayacaklarını söyledi. CC‑Link’in diğer teknolojilere kıyasla daha kolay entegre edilebilmesini sağlayan basit bir geliştirme döngüsü olduğunu belirten Bizel, CLPA’nın Asya’ya Geçit Kapısı Programı (G2A- Gateway to Asia) ile ilgili şu bilgileri aktardı;

“Önemli Avrupalı CC-Link partnerleri tarafından desteklenen Asya’ya Geçit Kapısı Programı, üreticilerin CC‑Link’in Asya’daki konumundan ve gücünden yararlanarak bu pazardaki işlerini büyütmeleri amacıyla tasarlandı. CLPA, programa katılan şirketlere ürün geliştirme aşamasında ücretsiz olarak yerel dilde profesyonel destek sunuyor. Program kapsamında, CC Link’in basit entegrasyon özelliğini kullanarak ürünlerin hızla geliştirilmesini sağlamak için CLPA’nın ücretsiz geliştirme çözümü numuneleri ve teknik desteğinden yararlanmak mümkün. Cihaz geliştirilip uyumluluğu test edildiğinde ise CLPA, ürünün Asya’da pazarlanması konusunda üyelerin gerçekleştirecekleri çalışmalara destek oluyor. Asya’daki yaygın varlığı, şirketler için engel teşkil edebilecek karmaşık iş kültürü ve dil sorunlarının aşılması konusunda kolaylık sağlıyor.”

CLPA Türkiye temsilciliği sanayicilere desteğe hazır

CLPA üyelerinin hiçbir ücret ödemeden CC-Link ile ilgili en güncel teknolojik bilgilere erişebildiğini vurgulayan Bizel, başta Asya’ya açılmak ya da bu pazardaki işlerini büyütmek isteyenler olmak üzere Sanayi 4.0’a uyumlu dünya standartlarında akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketleri detaylı bilgi almak için CLPA Türkiye temsilciliği ile iletişime geçmeye davet etti.

 

Zorlu Enerji Pakistan’ın ilk hibrit enerji santrali için ön lisans aldı

Pakistan’daki ilk rüzgâr enerjisi santralini kuran Zorlu Enerji, bu yıl açıkladığı 300 MW kapasiteli iki güneş enerjisi projesinin ardından, bu kez aynı sahada rüzgâr ve güneş enerjisini birlikte kullanacak hibrit santral için yaptığı ön lisans başvurusuna onay aldı.

Zorlu Enerji Pakistan’da büyümesini sürdürüyor. Bu yıl toplam 300 MW’lık güneş enerjisi projesi için Pakistan’la anlaşma imzalayan Zorlu Enerji, yeni bir atılımda bulunarak Jhimpir Rüzgâr Sahası’nda kurulacak 30 MW’lık hibrit stantral için yaptığı ön lisans başvurusuna olumlu yanıt aldı.

Sinan_Ak_Zorlu_Enerji_Grubu_Baskani

Pakistan’daki yenilenebilir enerjiye dayalı yatırımlarını büyütmeye devam ettiklerini ifade eden Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, “Pakistan, bizim için dost ülke olmasının yanı sıra yenilenebilir enerji yatırımlarımızda önemli bir merkez. Pakistan’da ilk rüzgar enerjisi projesini hayata geçirmiş bir şirket olarak, güneş enerjisinde de kurulu gücü 300 MW’a ulaşan bir yatırım için geçtiğimiz aylarda harekete geçmiştik. Hibrit özelliği ile Jhimpir Rüzgâr Sahası’ndaki mevcut kurulu rüzgâr enerjisi üretim tesisini güneş enerjisi ile destekleyecek bu yeni yatırım ise Zorlu Enerji’nin tüm projelerinde inovasyon odaklı olduğunu gösteren iyi bir örnek olacak” dedi.

Sinan Ak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplam 56,4 MW kapasiteli Jhimpir Rüzgâr Sahası’nda 30 MW hibrit santral projemizle, aynı anda iki yenilenebilir enerji kaynağından yararlanmış olacağız. Sürdürülebilir bir dünya için yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlara odaklanan bir grup olarak Pakistan’da bu alanda cesaretli adımlar atıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”

Hibrit santral için Pakistan’ın Alternatif Enerji Geliştirme İdaresi’nden ön lisans alan Zorlu Enerji, bu yıl Pakistan’da ilki 200 MW’, ikincisi ise 100 MW olmak üzere toplam 300 MW kapasiteli iki güneş enerjisi kurulumu için anlaşma imzalamıştı. Yeni Hibrit santral girişimi, Zorlu Enerji’nin Pakistan’daki yenilenebilir enerji projelerinde yeni bir adımı ifade ediyor. Zorlu Enerji, Pakistan’daki rüzgar santralinde ülkenin ilk Gold Standard sertifikasına sahip.

AYSAF’ta 60 bin metre kare alanda 450’nin üzerinde firma ağırlanacak

58. Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı, tarihinin en büyük alanında düzenlenecek

CNR EXPO Yeşilköy’de bu yıl 58’incisi düzenlenecek Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı (AYSAF) metre karesini 60 bine çıkardı. Bu yıl tarihinin en büyük alanında düzenlenecek fuarda, yerli ve yabancı 450’nin üzerinde firma ağırlanacak.

Ayakkabı yan sanayi sektörünün tüm oyuncularını 58’inci kez bir araya getirecek “AYSAF Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı” 15-18 Kasım tarihlerinde düzenlenecek. Kendi kulvarında Avrupa’nın ikinci büyük fuarı olan AYSAF, metre karesini 60 bine çıkardı. Bu yıl tarihinin en büyük alanında düzenlenecek fuarda, yerli ve yabancı 450’nin üzerinde firma ağırlanacak. Ayakkabı yan sanayi sektörüne yön veren firmaların katılımı ile organize edilecek fuarda, yeni ürün ve teknolojiler sergilenecek. Türkiye’nin dört bir yanından toptan ve perakende ayakkabı üretimi yapan 1000’in üzerinde firmanın tedariklerini sağlayacağı fuarda görülebilecek markalardan öne çıkanlar şöyle: Ziylan, Modaş, Elit Makine, A-C Makine, Fatih Ökçe, Besa Suni Deri, Politeks Suni Deri, Flokser Tekstili, 3Gen Taban, Mader, Uyguner Deri ve Cihan Deri.

1510473374_1494748737_1493974295_aysaf4

“AYSAF’ta tüm zamanların rekoru kırıldı”

Fuarla ilgili değerlendirmede bulunan AYSAD Başkanı Ömer Kadir Arpacı, AYSAF’ta

tüm zamanların rekorunun kırıldığına dikkat çekerek, “Tarihinin en büyük metrekaresine ulaşan sektörümüzün dev buluşması AYSAF’a gösterdiğimiz önemi, ihracat inancımızı ve güç birliği halinde ülke ekonomisine hizmet etme kararlığımızı net bir şekilde fuarlarımızda sergiliyoruz. Bu haklı gurur hepimize aittir. Başta yönetim kurulundaki mesai arkadaşlarım olmak üzere, meslektaşlarımıza, CNR Holding çalışanlarına, emeği geçen herkese en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.

Moda ve trendler yerli tasarımlardan belirlenecek

CNR EXPO Yeşilköy’de gerçekleştirilecek AYSAF’ta, ayakkabı yan sanayinde önümüzdeki yıllın sonbahar-kış moda ve trendleri belirlenecek. 2018’in moda ve trendlerinin tamamının yerli tasarımlardan belirlenecek olması dikkat çekecek. Fuarda ayrıca dünyanın en iyi ayakkabı ve çanta tasarımı okullarından İtalyan ARS SUTORIA desteğiyle AYSAD Trend Alanı kurulacak. Disrupted , On the move ve Grotesque konseptinden oluşacak alanda 2018-19 Sonbahar-Kış moda ve trendlerinin görselleri ziyaretçilerin beğenisine sunulacak.

1510473397_1480407799_AYSAF3__1_

60 bin metre kare alanda, 12 bin ziyaretçi hedefi

Sektörün Türkiye’deki potansiyelinin dış pazarlara tanıtıldığı fuar, CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık tarafından Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme Vakfı (TASEV), Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) iş birliğinde ve KOSGEB desteği ile organize edilecek. Taban, ökçe, aksesuar, tekstil, kimyevi maddeler, deri-suni deri ürünleri gibi sektöre dair tüm teknoloji ve ürünlerin sergileneceği fuar, 60 bin metre kare alanda 12 bin ziyaretçi hedefi ile düzenlenecek. Uluslararası medya kuruluşları tarafından da ilgi ile takip edilen fuarda, bu yıl da İtalya’dan Edizioni, Fotoshoe, Fashion-Mag, Fashion Focus, Modapelle, İran’dan Leather and Shoe, Market Magazine, News Industry dergilerinin editörleri ağırlanacak.

Erişim sorunu, müşteri ve para kaybı demek

Vatandaşın yavaş açılan Web sitesine tahammülü yok

ETİD verilerine göre, 85 milyonu aşkın nüfusu sahip Türkiye’de 52 milyon internet kullanıcısı mevcut. Bu kullanıcıların %43’ü internetten alışveriş yapıyor. Ürün ve hizmetlerin duyurulduğu Web sitelerindeki kesintiler, itibar, müşteri ve para kaybettiriyor.

Bir Web sitesinin erişilebilirliğini etkileyen birçok etken bulunuyor. Bir kısmı dışarıdan alınan hizmetlerden oluşan bu etkenler, her zaman beklenildiği gibi performans göstermiyor. Web sitelerinin kontrol edilmesinin önemi burada devreye giriyor. Kesintilere yönelik önceden uyarı özelliğine sahip sistemler, site yöneticilerine uyarı göndererek olası kayıpları engelliyor. Sitelerde yaşanan erişim sorunlarına veya yavaş açılma problemlerine tahammülü olmayan kullanıcılar, alternatiflere yöneliyor. Hata oluştuktan sonra sorunun çözülmesi mümkün fakat müşteri deneyimindeki düşüşlerin telafisi zor olabiliyor.

Ülkemizde bölgesel kesinti oldukça fazla

Türkiye’de farklı bölgelerden aynı anda erişim testleri yapan PingTurk verilerine göre, ülkemizde bölgesel kesintiler oldukça fazla. Hava şartları, saldırı, sabotaj gibi nedenlerle bir veya birden fazla şehrin internet erişiminde yavaşlama veya kesinti yaşanabiliyor. Geniş kitlelere ulaştığı düşünülen Web siteleri bazı bölgelerde hizmet veremeyebiliyor ya da bölgesel bazda yavaşlama yaşanabiliyor. Bu durumlarda siteye hangi lokasyondan, hangi hızda ulaşıldığını anlamak, bölgesel ölçümler yapılmadan oldukça zor olabiliyor.

Türkiye merkezli sitenin yurt dışından izlenmesi sorunu çözmez

Web sitelerinin hızlı bir şekilde analiz edilmesi için farklı çözümler kullanıldığını söyleyen Metriksoft Yazılım Kurucu Ortağı Murat Balkan, “Bu çözümlerin hemen hepsi yurt dışı kaynaklı olduğundan çoğunun izleme noktası da yurt dışında. Site izlemeleri Amerika’dan, Avrupa’dan veya Uzak Doğu’dan gerçekleştirilebiliyor. İzlemenin Amerika’dan başarısız ölçülmesi durumunda rastgele seçilen farklı bir coğrafi cihazdan doğrulaması yapılmaya çalışılıyor. Bu durumda zaman kaybediliyor, yanlış alarmlar veriliyor. Adana bölgesinde bir kesinti olduğunda, Adana’dan çağrı merkezini arayıp servislere erişemediğinden yakınan bir müşterinin yaşadığı problemin asıl sebebini anlamak, bölgesel ölçüm olmadan oldukça zor. Hizmet verilen müşteriler Türkiye’de ise erişilebilirlik yurt dışı izleme merkezlerinden değil, Türkiye’den ölçülmeli.” dedi.

Yerli çözüm 1 dakika aralıklarla siteleri kontrol ediyor

Sadece ölçüm noktası değil, tüm sunucu altyapısı Türkiye’de olan PingTurk’ün Türkiye’nin birçok şehrinden Web sitelerini 1 dakika izleme aralığıyla 7/24 izleyen PingTurk, olası hatalarda sistem yöneticilerine SMS, telefonla arama, e-posta, Web servisi çağrıları gibi farklı yöntemler ile uyarılar gönderiyor. Kurulum gerektirmeyen Web tabanlı yapısıyla PingTurk, bilgisayardan, mobil cihazlardan veya tabletlerden kullanılabiliyor.

Doğanın armağanı 128 milyon dolarlık ihracat

Sağlıklı beslenme trendi odun dışı orman ürünlerine talebi arttırıyor

Sağlıklı beslenme trendinin zirveye çıktığı günümüzde talebi her geçen gün artan, doğada kendiliğinden yetişen kekik, defne, meyan kökü, ıhlamur, adaçayı, biberiye, meşe palamudu gibi ürünleri ihraç ederek Türkiye’ye 2016 yılında 128 milyon dolar döviz kazandıran Odun dışı orman ürünleri sektörü, 2023 yılı için ortaya koyduğu 2 milyar dolarlık ihracat hedefinin yol haritasını belirlemek için Ege İhracatçı Birlikleri’nde bir araya geldi.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin organize ettiği “Odun Dışı Orman Ürünleri Çalıştayı”na Kilis 7 Aralık Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nazım Şekeroğlu, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Nurettin Tarakçıoğlu, Ekonomi Bakanlığı Maden Metal ve Orman Ürünleri Daire Başkanı Tayfun Kılıç, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Daire Başkan Yrd. İsa Sertkaya ve Şube Müdürü Özgür Balcı, İzmir Orman Bölge Müdür Yardımcısı Mehmet Erol ve Odun Dışı Orman Ürünleri ticareti, ihracatı ve üretimi ile ilgili firmalardan temsilciler katıldı.

Sağlıklı beslenme trendi tıbbi bitkilere talebi arttırıyor

Çalıştay’da konuşan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Nurettin Tarakçıoğlu, Dünyada artan sağlıklı beslenme trendine bağlı olarak tıbbi ve aromatik bitkilere olan talebin her geçen gün arttığını, Türkiye olarak artan talebi karşılamaya dönük pazar potansiyeline sahip olduklarını kaydetti.

Rekabetçilik için kendimizi yenilememiz gerekiyor

Dünya genelinde her sektörde dünyada rekabet şartlarının gittikçe sertleştiğini, Rekabetçilik için gerekli kriterlerin sürekli genişlediğini, kendini geliştiremeyen ve yenileyemeyen sektörlerin rekabetin dışında kalmaya mahkum olduklarına dikkati çeken Tarakçıoğlu, “İster sanayi ürünü isterse tarımsal ürün üretin çağı yakalayıp hatta çağın bir adım ötesini yakalayamıyorsanız ilerleme kaydetmeniz ve sektörde kalma şansınız yok. Biz de bu bilinçle üyelerimizle beraber dünyanın 4 köşesinde faaliyetlerimizi sürdürürken yurtiçinde de bunun alt yapısını oluşturmaya güncel hale getirmeye çabalıyoruz. Bugün ki toplantımızın amacı da budur. Doğal kaynaklarımız olan odun dışı orman ürünlerinden sürekli ve en verimli bir şekilde faydalanma yolarının ortak akılla saptanması ve hayata geçirilmesi için doğru metotların belirlenmesi için bir aradayız” diye konuştu.

Türkiye’nin önemli doğal değerlerinden olan odun dışı ormanürünlerinin özellikle defne yaprağı, adaçayı, kekik, biberiye ve ıhlamur gibi ürünlerin, önemli kısmının ihraç edilerek değerlendirildiğini ve ekonomiye kazandırıldığı bilgisini paylaşan Tarakçıoğlu “Aksi halde bu ürünler doğada yok olup gidecek. Esasen söz konusu ürünler asıl olarak tarım ürünü kategorisinde değerlendirildiği hususları da göz önünde bulundurularak, toplanma şartları günün koşullarına göre mutlaka yeniden düzenlenmelidir. Bu konudaki kaçak toplamalar, sıkı bir denetimle ortadan kaldırılarak, haksız rekabetin önüne geçilmesi gerekiyor.”

Defne ve kekik üretiminde dünyada ön sıradayız

1510315104_00000000000002

Odun dışı orman ürünleri sektörünün daha çok orman köylülerini ilgilendiriyor gibi gözüktüğüne dikkati çeken Tarakçıoğlu, “Bu ürünler kırsal kalkınma yönünden çok büyük bir potansiyel taşıdığından, aslında ülke ekonomisi için de hayati önem arz ediyor. Yarattığı istihdam kayıt dışı olduğu için pek görünmese de yüksek seviyelerde olduğu hepimizin malumu. Ayrıca, Dünya’da artan sağlıklı beslenme trendine bağlı olarak tıbbi ve aromatik bitkilere de talep her geçen gün artmaktadır. Türkiye olarak artan talebi karşılamaya dönük pazar potansiyeline sahibiz. Özellikle, defne ve kekik üretim ve ihracatında dünyada önemli bir yerimiz var” dedi.

Tarakçıoğlu, Türkiye’nin odun dışı orman ürünleri ihracatının 2017 yılında Ocak – Ekim döneminde 100 milyon dolar olarak kayıtlara geçtiğini, Türkiye’nin kekik ihracatından 45 milyon dolar, defne yaprağı ihracatından 26 milyon dolar, adaçayı ihracatından ise 5 milyon dolar döviz elde ettiğini sözlerine ekledi.

2 milyar dolarlık hedef

Çalıştayın moderatörlüğünü yapan Kilis 7 Aralık Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr. Nazım Şekeroğlu ise, “Doğada kendiliğinden yetişen kekik, defne, meyan kökü, ıhlamur, adaçayı, biberiye, meşe palamudu gibi ürünleri ihraç ederek Türkiye’ye yıllık 150 milyon dolar döviz kazandırmakla kalmayıp ayrıca kendisine 2 milyar dolar ihracat hedefi belirleyen önemli bir sektörde yer alıyoruz. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler gurubu gerek dünyada gerekse ülkemizde son yıllarda ekonomik anlamda önemi artan Endüstri Bitkileri ve Odun Dışı Orman ürünlerdir. Geleneksel ürünlerin yanı sıra, son yıllarda yabani üzümsü meyveler, mantarlar, soğanlı ve yumrulu bitkiler gibi ürünlerin de gerek doğadan toplanarak gerekse ekonomik anlamda ormanlık alanlarda üretimlerinin yapılması ile Odun Dışı Orman Ürünlerinden sağlanan gelir giderek artmaktadır” dedi.

1510315105_00000000000067

Talep artıyor

İran-Turan Bölgesi, Akdeniz Bölgesi ve Avrupa-Sibirya Bölgesi gibi üç farklı bitki coğrafyasının kesişme noktasında yer alan Türkiye’deki bilinen bitki taksonlarının sayısının son verilere göre 12 bine ulaştığını açıklayan Şekeroğlu, “Endemik takson sayısı ise yaklaşık 3 bin 750’e ulaşmıştır. Bitki taksonlarının sayıca çokluğunun yanı sıra familyalara göre dağılımının da oldukça farklılık göstermesi bitki çeşitliliği açısından ne derece zengin olduğumuzu açıkça ortaya koymaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkilere ve bu bitkilerden üretilen ürünlere olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu bitkilerin büyük bir kısmı halen doğadan toplanmakta, son yıllarda doğal ortamdaki miktarları talebi karşılayamayan bazı türlerin yetiştiriciliği yapılmaktadır” açıklamasını yaptı.

1510315104_00000000000003

140 bitki türünün dış ticareti yapılıyor

Türkiye’de iç tüketimde farklı amaçlar için kullanılan ve ticareti yapılan bitki türü sayısının 350-400 civarında olduğu, yaklaşık 140 bitki türünün ise dış ticaretinin yapıldığını belirten Şekeroğlu şunları söyledi: “Ülkemizden yurtdışına en çok dış satımı yapılan bitkilerin başında; kekik, defne, adaçayı, anason, biberiye, çemen, çörekotu, dağ çayı, kapari, kırmızıbiber, kimyon, kişniş, mahlep, meyan kökü, nane, oğulotu, rezene ve sumak ile kardelen ve lale gibi bazı soğanlı ve yumrulu bitkiler gelmektedir. Hammadde olarak satışı yapılan bu bitkilerin yanı sıra katma değer olarak daha yüksek değere sahip olan uçucu yağlar, sakızlar ve zamklar gibi işlenmiş ürünlerin dış satışı ile bu ürünlerin yıllık dış ticaret hacmi 100 milyon doların üzerine çıkmıştır.”

Şekeroğlu, özellikle işlenmiş ürünlerin dış ticaretteki oranlarının artışı ile ticaret hacminin yakın gelecekte milyar dolarlı rakamlara ulaşmasının imkânsız görülmediğini belirterek, “Ülkemizde hali hazırda iklim ve toprak özelliklerine göre bitkilerin doğal yayılış alanları bulunmaktadır. Ancak son yıllarda ekonomik anlamda değer kazanan ve piyasa talepleri artan bazı bitki türleri kendi doğal yayılış alanları dışında da üretilmeye başlanmıştır. Tarım Bakanlığı tarafından alternatif ürün kapsamına alınan Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin ilk aşamada özellikle tütün dikim alanlarında üretiminin teşvik edilmesi ile ülkemizde kekik üretiminde başarılı sonuçlar alınmış, ancak kekik üretimine uygun olmayan alanlarda yapılan bilinçsiz üretimler başarısızlıkla sonuçlanmıştır” ifadelerini kullandı.

İkinci El Araçların Kilometre ve Muayene Bilgileri Artık PTT Mobil Uygulamalarında

ULAŞTIRMA DENİZCİLİK VE HABERLEŞME MÜSTEŞARI SUAT HAYRİ AKA, BAKANLIĞIN ÜRETTİĞİ BİLGİDEN VATANDAŞIN ARTIK DAHA KOLAY, DAHA UYGUN FİYATLI VE GÜVENİLİR BİR ŞEKİLDE YARARLANACAĞINI BELİRTEREK, “PTT, KULLANICI DOSTU BİR MOBİL UYGULAMA GELİŞTİRDİ” DEDİ.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT A.Ş.), vatandaşların hayatını kolaylaştıracak ve bütçesine katkıda bulunacak önemli bir protokole imza attı. İkinci el araç satın alacak vatandaşları yakından ilgilendiren protokol, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Müsteşarı Suat Hayri Aka ile PTT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kenan Bozgeyik tarafından imzalandı. Protokole göre, ikinci el araç alacak vatandaşlar kilometre ve araç muayene bilgilerini artık PTT mobil uygulamaları üzerinden öğrenebilecek. Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından PTT ile paylaşılacak veriler, kurumun mobil uygulamalarına plaka veya şase numarası girilerek edinilebilecek. Bu verilere 11.11.2017 tarihinden itibaren PTTBank ve HGS – Online Bakiye Yükle uygulamalarının güncel sürümü yüklenerek ulaşılabilecek.

“Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi Arasında Bilgi Paylaşımı Esaslarının Düzenlenmesine Dair Protokol”ün imza töreni Ulaştırma Bakanlığı’nda gerçekleştirildi. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Müsteşarı Suat Hayri Aka imza töreninde yaptığı konuşmada vatandaşların araçlara ait gerçek kilometre bilgilerini öğrenme ihtiyacı duyduğunu belirterek, “Biz, araç muayene sistemlerine girdiği zamanlarda araçların kilometrelerini kaydediyoruz. Dolayısıyla en güvenilir, hile yapılmamış, doğru bilgiler bu sistem üzerinde kayıtlı bulunuyor. Biz bu bilgileri PTT üzerinden vatandaşın hizmetine sunacağız” dedi. Protokol ile ilgili “Son zamanlarda yaptığımız en hayırlı işlerden biri” değerlendirmesinde bulunan Aka, “Bakanlığın ürettiği bilgiden vatandaşımız yararlanmaya devam edecek, ama bu sefer hem daha uygun fiyata hem de güvenilir bir kurum üzerinden bu hizmete ulaşacak. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu. Müsteşar Suat Hayri Aka, protokol çerçevesinde PTT’nin çok güzel bir mobil uygulama geliştirdiğini ifade ederek, “Cep telefonundan da rahatlıkla kullanılabiliyor. Gayet kolay faydalanılan, kullanıcı dostu bir uygulama. PTT diğer faaliyetlerinin yanı sıra isteyen vatandaşa bu hizmeti de sunacak” dedi.

“İŞBİRLİKLERİMİZ ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE DEVAM EDECEK”

PTT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kenan Bozgeyik ise “Bakanlığımızın ürettiği çok kıymetli bir veriyi Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğümüz ile yaptığımız bu protokol çerçevesinde vatandaşımızın hizmetine sunacağız. Vatandaşlar bunu büyük bir maliyetle karşılıyordu, şimdi Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğümüz bu maliyetleri aşağıya indirdi. Yaptığımız çalışmayla söz konusu hizmete ulaşımı daha uygun fiyatlı, daha işler ve kullanılır hale getirdik” diye konuştu.

Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Saim İlçioğlu ise “Bu protokol bir başlangıç. İnşallah, Bakanlığımız ile PTT arasında bu tür işbirliklerine önümüzdeki süreçte de devam edeceğiz” dedi.