Günümüz rekabet koşullarının en önemli oyuncusu ERP yazılımları

Ekonominin bel kemiği olarak nitelendirilen KOBİ’lerin, rekabetteki en önemli gücü öz kaynakları. CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut, KOBİ’lerin öz kaynaklarının verimliliğini artırma noktasında ERP kullanımının büyük rol oynadığını söylüyor.

Yazılım sektörünün, tüm sektörlere hizmet üretebilmesi ve kalkınmanın lokomotifi konumunda olması, sektör içinde kuvvetli bir rekabetin oluşmasına neden oluyor. Dünya Endüstri 4.0’dan bahsederken, ülkemizde web sayfası bile olmayan KOBİ’lerin, fire kayıplarını, muhasebe hatalarından kaynaklanan kayıpları, üretim, depo ve stok kayıplarını, insan gücü verimlilik kayıplarını kontrol altına alması imkansız hale geliyor. Tüm bu maliyet kayıplarının önüne geçmek ise süreçlerin entegre çalışmasını sağlayan ERP sistemleri ile mümkün.

“Seçilen yazılımlar firma kültürüyle uyumlu olmalı”
Firmaların uygulayacağı ERP programının firma kültürüne, iş yapma şekline, yerel kültüre uyumlu olmasına dikkat edilmesi gerektiğine değinen CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut; “Ayrıca ERP programının ülkenin resmi kurumlarıyla olan finans-muhasebe, ithalat-ihracat işlemlerinde tüm süreçlere hakim olması ve doğru uygulamalar olması firmayı rahatlatacak ve kimi durumlarda zarardan kurtaracak bir özelliktir. Bu hususlara dikkat edildiğinde ERP yatırımı, süreç boyunca ödenen danışmanlık ücreti ve zaman kaybı olmayacağından, ERP’nin sağlayacağı karlılıktan hemen faydalanmaya başlanabilir” diyor.


ERP yatırımı esnasında, seçilecek olan yazılımın firmanın talepleriyle uyuşması kritik faktörlerin başında geliyor. Kurum ihtiyaçlarının en başından belirlenmesinin en önemli adım olduğunun altını çizen Recep Palamut; “ERP sistemleri, kurumun ana omurgası. İyi bir yönetim stratejisi, sabır, moral ve motivasyonla desteklendiğinde ERP yazılımlarından maksimum fayda sağlamak mümkün. Bu süreçte, seçilen ERP yazılımının işletmenin mevcut insan kaynağı ve bilgi kaynakları ile uyumu da oldukça önem taşıyor” dedi.

“Rekabet ortamına ayak uyduran KOBİ’ler yarının holdingleri olacak”
Günümüzün hızla gelişen teknolojisi, otomasyon sistemlerinin imaalat sanayisinde önem kazanmasına yol açtı. Daha çok büyük sanayi şirketleri için gündeme gelen dijital endüstri uygulamalarının, farklı modellerle küçük ve büyük ölçekli şirketler açısından da erişilebilir hale geldiğini belirten Palamut; “Akıllı yönetilen bir KOBİ haline gelebilmek için dijitalleşme olmazsa olmaz konuların başında geliyor. Dijitalleşen KOBİ deyince aklımıza; ürettiği ve dışarıdan gelen tüm verileri elektronik hale getiren, bunları da elektronik olarak saklayan, transfer eden, bilgisayar ağlarıyla bir yerden bir yere anında gönderen, raporlayabilen ve her an her yerden erişebilen/erişilebilen bir işletme geliyor. Bu dijitalleşme ile rekabet etmeye başlayan KOBİ’ler, doğru ERP yatırımları sayesinde alacakları risk, maliyet, fire, verimlilik, karlılık raporlarıyla pozisyonlarını daha net görüp doğru stratejiler belirleyerek yarının holdinglerine dönüşecek”

Doğru yatırım hızlı tepki
ERP kullanımının faydalarına da değinen Palamut; “Bu yatırım yapılırken, satın alınan ERP sisteminin açık kodlu olması önemli. Çünkü kapalı kodlu yazılımlara herhangi bir özellik eklenemediği için firmanın süreçlerine uygun değişiklikler de yapılamıyor. Bu da yazılımı efektif olarak kullanamamak anlamına geliyor. Doğru ERP yatırımı ile değişken üretim koşullarına hızlı tepki vererek rekabet gücü artırılabilir. Bu yazılımlar piyasadaki tehditlere ve fırsatlara daha hızlı tepki vermeye olanak sağlıyor. Ayrıca örnek senaryolar oluşturarak muhtemel sonuçların canlandırılmasıyla gerçek zamanlı kar, zarar ve maliyet analizlerinin yapılabilmesine de olanak sağlıyor” dedi.

TGDF Başkanı Kopuz: “Tarım ve gıdada ithalat, kısa vadeli düşünülmeli”

2017 yılında gündemden düşmeyen, son olarak Fransa’dan et ithalatı ile yeniden alevlenen ithalat tartışmalarını değerlendiren TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, arz açığı olan ürünlerde fiyat istikrarı için ithalat yapılmasının kısa vadede yararlı olacağını, ancak uzun vadede üretime zarar vereceğini söyledi. Kopuz, 1 Ocak itibariyle bazı içecekler için yürürlüğe giren ÖTV uygulamasının ise gıda enflasyonu ile mücadele kararlılığıyla çeliştiğini kaydetti.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, tarım ve gıda sektörü açısından 2017 yılını değerlendirdi, 2018 yılına ilişkin beklentilerini dile getirdi.

Tarımda büyüme düşük kaldı, gıda sektörü dış ticarette fazla vermeye devam etti

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2017 Yılı Üçüncü Çeyrek Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerine göre, Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte %11,1 oranıyla dünyada en yüksek büyümeye imza atarken, aynı dönemde en düşük büyümenin %2,8 ile tarım sektöründe gerçekleştiğine dikkat çeken Kopuz, “Tarım sektörü yılın 9 aylık döneminde ise %3,3 büyüme gösterirken, tarımsal hasıla da, geçen yılın aynı dönemine göre %14 artışla 137 milyar TL olarak gerçekleşti” bilgisini paylaştı.

Yıllardır dış ticarette fazla veren sektörlerin başında gelen Türkiye Gıda Sektörü, bu özelliğini 2017 yılında da sürdürdüğünü vurgulayan TGDF Başkanı Kopuz, TÜİK ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; 2017 yılının 10 ayında gıda ve içecek ihracatının 8 milyar 715 milyon dolara ulaşırken, ithalat tutarının 3 milyar 942 milyon 971 bin dolar olduğuna işaret etti. Kopuz, “Gıda ve içecek sanayi, 2017’nin Ocak-Ekim döneminde, 4 milyar 772 milyon 419 dolar dış ticaret fazlası verdi” diye konuştu.

Tarım ve gıdada gümrüksüz ithalat

2017 yılında çok tartışılan uygulamaların başında bazı tarım ve gıda ürünleri ithalatında gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da sıfırlanmasının geldiğini belirten Kopuz, şunları söyledi:

“Tarım ürünleri ve gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların enflasyona etkisi konusundaki tartışmalara, geçen yıl alınan ithalat kararları da eklendi. Gıda Komitesi kararları doğrultusunda tarımsal üretim açığı olan ürünlerde fiyat artışlarının önüne geçmek amacıyla gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da sıfırlanması yoluyla ithalat kolaylaştırıldı.

Çeşitli tarihlerde yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile canlı hayvan, kırmızı et, tahıl, bakliyat ile hayvan yemleri ithalatında gümrük vergileri düşürüldü ya da sıfırlandı. TMO hububatta, Et ve Süt Kurumu da canlı hayvan ve kırmızı ette gümrüksüz ithalat için yetkilendirildi.

Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, gümrük vergisinde indirime gidilen ürünlerde Ocak-Eylül döneminde 1.18 milyar dolar tutarında, 4.9 milyon ton gıda ürünü ithal edildi. İthalatın miktar bazında yüzde 80’i, değer bazında ise yüzde 69’u dahilde işleme rejimi kapsamında gerçekleşti. İç piyasada tüketilmek üzere ithal edilen 963 bin ton ürünün parasal tutarı ise 368,7 milyon dolar oldu.

Fiyatlarda istikrar için tarım ve gıda ürünlerinde ithalat, kısa vadeli bir çözüm olarak düşünülmelidir. Uzun vadede ise ithalata dayalı politikalar, çiftçimizin yaptığı tarımsal üretime ve bu ürünleri hammadde olarak kullanan gıda sanayinin aleyhine sonuçlar doğurur. Temennimiz, arz açığı olan ürünlerde üretim artışı sağlanması ve ithalata son verilmesidir.”

“Vergi artışları sektörü ve tüketiciyi olumsuz etkiler”

2017 yılı biterken, Aralık ayında çıkartılan Torba Yasa ile bazı içeceklere de ÖTV getirildiğini hatırlatan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, 5 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasa kapsamında, 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren, sade gazozlar, meyveli gazozlar, limonatalar, nektarlar, alkolsüz biralar, enerji içerecekleri, soğuk çay, meyveli içeceklerden yüzde 10 ÖTV alınmaya başlandığını vurguladı.

Kopuz, “Gıda gibi yaşamımızı sürdürmek için vazgeçilmez olan ürünlerde yeni vergi uygulamaları ya da vergilerin artırılması, sektörün yanı sıra fiyatları da yansıması nedeniyle tüketicileri doğrudan ilgilendirmektedir. Bu yönüyle, yüksek enflasyonun gerekçesi olarak gösterilen gıda enflasyonu ile mücadele kapsamında atılan adımlar ile de çelişmektedir.” dedi.

“Şeker Kurumu ve TAPDK işlevsiz hale gelmişti”

Gıda sektörünü yakından ilgilendiren bir başka düzenlemenin de, OHAL kapsamında 24 Aralık’ta çıkartılan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK) kapatılması olduğunu bildiren Kopuz, her iki kurumun görev, yetki ve sorumluluklarının Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na devredildiğini hatırlattı.

Şeker ile tütün ve alkol piyasalarında söz sahibi kurumların artık işlevsiz hale geldiğini, dolayısıyla bu kurumların kapatılarak, yetkilerinin tarım ve gıda alanında büyük yetkinliğe sahip Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na devrini “doğru bir karar” olarak nitelendiren Şemsi Kopuz, şunları kaydetti:

“Devlette devamlılık esastır. Şeker Kanunu kapsamında kotaları belirlemek de dahil çeşitli görevleri yerine getiren Şeker Kurumu ile tütün ve alkol piyasasında sahte ve kaçak ürünlerle mücadelede söz sahibi TAPDK’ın görev alanları, boşluk kaldırmayacak kadar önemlidir. Bu nedenle beklentimiz, Bakanlığın kısa süre içerisinde gerekli organizasyonu yapıp, işler hale getirmesidir.”

TGDF’nin 2017 yılı faaliyetleri

TGDF’nin, Türkiye gıda sektöründe faaliyet gösteren 2000’i aşkın firmayı çatısı altında toplayan 27 sektörel üye derneği ile sektörün en büyük sivil toplum kuruluşu olduğunun altını çizen Kopuz, geçen yıl sektörü ilgilendiren konulardaki mevzuat hazırlıklarında kamu ile yoğun işbirliği yaptıklarını da bildirdi.

Türkiye gıda sektörünün üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla dünya pazarlarında daha fazla yer alabilmesi adına çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Kopuz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye gıda ve tarım üretimini de doğrudan etkileyen iklim değişikliğinin de gündemlerinin ilk sıralarında yer aldığını kaydetti. Kopuz, “Bu kapsamda, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi sayın Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlanan Türkiye İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik Raporu’nu, sektöre ve kamuoyuna sunduk. Raporumuzun hem sektör firmalarımızın hem de kamunun bu konuda atacağı adımlar için yol gösterici olacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Kopuz, Aralık ayında gerçekleştirdikleri Gıda Savunması Çalıştayı’na da dikkat çekerek, “Özellikle ABD’ye ihracatta bir ön koşul haline gelen gıda savunması, ihracatımız açısından büyük önem taşımaktadır. Düzenlediğimiz çalıştay ile ABD pazarının yanı sıra diğer ihraç pazarlarında da varlığımızı korumak ve pazar payımızı artırmamızı sağlayacak bu önemli konuda sektör firmalarımızı bilgilendirdik” dedi.

TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, son olarak, 2018 yılı için, “Gıdanın fiyat artışları ya da vergilerle anılmadığı, tüm paydaşlarıyla birlikte daha çok üretim, ihracat ve kalite artışına odaklandıkları bir yıl olması” temennisini dile getirdi.

Gedik Yatırım 2018 Strateji Raporu’nu Açıklıyor – 16 Ocak Salı

Banka kökenli olmayan yatırım kuruluşları arasında en fazla yatırımcıya sahip Gedik Yatırım, 2018 Strateji Raporu’nu düzenleyeceği basın toplantısında açıklamaya hazırlanıyor.

“Yeni normalin ilk sonuçlarını görme vakti”başlıklı raporda, Türkiye’nin ve küresel piyasaların ekonomik görünümünün yanı sıra, beklenti, risk ve tahminler kapsamlı bir şekilde değerlendiriliyor.

Raporda 2018 yılı, “küresel ekonominin krizden bu yana en güçlü toparlanmayı işaret ettiği” ve “Türkiye’de büyümenin güçlü olarak tanımlanabilecek seviyelerde gerçekleşeceği yıl” şeklinde tanımlanıyor.

“Ordino ve Ordinonun Hukuki Boyutu” PANEL – 17 Ocak 2018

 İSTANBUL BAROSU LOJİSTİK VE TAŞIMA HUKUKU KOMİSYONU VE UTİKAD

Tarafından Düzenlenen PANEL – LOJİSTİKTE SON GELİŞMELER

“Ordino ve Ordinonun Hukuki Boyutu” & “Taşıma İşleri Organizatörleri Yönetmeliği”

 

  • İstanbul Barosu Genel Merkezi Konferans Salonu
    İstiklal Caddesi,
     Orhan Adli Apaydın Sokak, No:2, 34430, Beyoğlu/İSTANBUL

13.45 – 14.15: Açılış Konuşmaları

 Av. Egemen Gürsel ANKARALI İstanbul Barosu Lojistik ve Taşıma Hukuku Komisyonu Başkanı

Av. Mehmet DURAKOĞLU İstanbul Barosu Başkanı

Emre ELDENER UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı

OTURUM

Oturum Başkanı: Turgut ERKESKİN UTİKAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı,FIATA Kıdemli Başkan Yardımcısı

14.15 – 14.45: Prof. Dr. Kerim ATAMER

Türk Ticaret Kanunu’nu Hazırlayan Komisyonun Üyesi

“Ordino, Ordino Belgesinin Hukuki Niteliği ve Taşıma İşleri Organizatörleri

                     Yönetmelik Taslağı”

14.45 – 15.15: Harun ŞİŞMANYAZICI

KÜDENFOR Danışma Kurulu Üyesi

Armatörler Birliği Akademik Komisyon Danışma Kurulu Üyesi

Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Danışmanı

           “Ordinonun Pratikte Kullanımı, Ordino Türleri ve Türkiye’deki Uygulaması”

15.15 – 15.45: Emre ELDENER

UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı

“Dünyadaki Ordino ve Taşıma İşleri Organizatörleri Uygulamaları”

15.45 – 16.00: Soru – Cevap

17.00           : Sonuç ve Kapanış

 

Sermaye Piyasasında Gündem Ocak 2018 Sayısı Yayımlandı

11. Kalkınma Planı çalışmalarına aktif olarak katılıyoruz

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı İlhami Koç, Sermaye Piyasasında Gündem’in yeni sayısında, 11. Kalkınma Planı çalışmalarını değerlendirdi.

TSPB Başkanı İlhami Koç, Sermaye Piyasasında Gündem dergisinin yeni sayısında, 11. Kalkınma Planı çalışmaları hakkında değerlendirmelerini paylaştı: “11. Kalkınma Planı çalışmalarına aktif olarak katılıyoruz. Birliğimiz, 11. Kalkınma Planı çalışmaları kapsamında, Finansal Hizmetlerin Geliştirilmesi Özel İhtisas Komisyon Raporunun hazırlanması sürecinde raportörlük görevini üstlendi. Bu amaçla, 18-22 Aralık 2017 tarihleri arasında Kalkınma Bakanlığı’nın koordinasyonunda yürütülen toplantılarda kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum temsilcileri ile akademik çevrelerin temsilcileri bir araya gelerek, öneri ve görüşleri paylaştılar. Kalkınma planının hazırlık sürecinin en etkili şekilde yürütülmesi için 75 adet Özel İhtisas Komisyonu kuruldu. Birliğimizin yer aldığı Finansal Hizmetlerin Geliştirilmesi Özel İhtisas Grubu da finansal hizmetlere ilişkin mevcut durum, yapısal sorun alanları, orta ve uzun dönemli gelişmeleri, sayısal hedefleri ve bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik politika önerileri ve değerlendirmeler ile yenilikçi tedbir ve proje fikirlerinin yer aldığı özel bir komisyon raporu hazırlayacak. Birlik olarak değerli üyelerimizin ve paydaşlarımızın, sermaye piyasamızdaki temel sorunlar ile sektörün orta ve uzun vadede daha ileriye götürülmesine yönelik görüş ve çözüm önerilerini raporda değerlendirmek üzere paylaştık.”

Finansal Hizmetlerde ve Sermaye Piyasalarında Fütürizm Semineri

TSPB tarafından 11 Ocak 2018 tarihinde “Finansal Hizmetlerde ve Sermaye Piyasalarında Fütürizm” semineri düzenlenecek. TSPB Av. Bedii Ensari Konferans Salonu’nda düzenlenecek seminere katılım ücretsiz olarak yapılabilecek. İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Dirican’ın konuşmacı olarak yer alacağı seminerde; dördüncü sanayi devrimine giden yol, yeni çağın getirdikleri, beşinci sanayi devriminde sermaye piyasaları ve finansal hizmetler gibi konu başlıklarına değinilecek.

Dalgalı Piyasalarda Risk Yönetimi ve Korunma Yatırımcı Eğitimi Antalya’da Yapılacak

TSPB ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğiyle “Dalgalı Piyasalarda Risk Yönetimi ve Korunma” konulu yatırımcı eğitimi 18 Ocak 2017 tarihinde Antalya’da yapılacak. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek eğitim ile kur riski taşıyanların, yatırımcıların ve konuya ilgi duyanların bilgilendirilmesi ve farkındalık oluşturulması amaçlanıyor. Katılımın ücretsiz olduğu eğitime kayıtlar, www.tspb.org.tradresi üzerinden yapılabiliyor.

TPF üye kampı ANFAŞ Food Product’ta yapılacak

Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), gıda sektörünün uluslararası buluşma merkezi haline gelen ANFAŞ Food Product’a 15 Perakende Derneği(PERDER) ve bölgelerinde marka haline gelen zincir marketlerden oluşan 300’e yakın üyesi ile katılacak. Bu yıl 17-20 Ocak tarihleri arasında kapılarını 25’inci kez aralayacak olan organizasyonda yerel ve zincir marketler, yeni işbirlikleri için sektör profesyonelleri ile bir araya gelecek. Organizasyonda, TPF’nin 2018 yılı yol haritasının belirleneceği üye kampı da gerçekleştirilecek.

Perakende sektörünün önemli ve büyük çatı örgütü konumunda olan TPF, bu yıl 25’inci kez kapılarını aralayacak olan ANFAŞ Uluslararası Food Product’a çıkarma yapacak. Perakende sektörünün büyümesi ve gelişmesi için çalışmalarını sürdüren TPF, Türkiye’nin dört bir yanından 300’e yakın üyesi ile organizasyona katılacak.

Sektörün en kapsamlı gıda ve içecek fuarı olmasının yanı sıra ülkeler arasındaki ticaret hacmini de güçlendirmeyi hedefleyen ANFAŞ Uluslararası Food Product’ta TPF üyeleri, fuar alanında oluşturulacak B2B alanda katılımcı firmalar ile bir araya gelecek. Avrupa’da 15 milyar Euro’luk pazarı temsil eden ve kuruluş çalışmaları tamamlanan Avrupa Türk Perakendeciler Birliği’nden 40’a yakın şirket temsilcisi de organizasyona katılacak.

2018 HEDEFLERİ BELİRLENECEK

Organizasyonla eş zamanlı olarak TPF üye kampı da düzenlenecek. Toplam market grupları içerisinde istihdam payını yüzde 40’a, satış payını yüzde 35,3’e, toplam gıdadaki satış payını ise yüzde 9,8’e çıkaran TPF üyeleri, zorlu geçen 2017 yılını değerlendirerek, sektör sorunlarını masaya yatırıp; 2018 yılı hedeflerini belirleyecek.

Organizasyonun yeni iş ağı, yeni pazarlara açılma ve sektörün yeni hedeflerini belirlemek adına hayli önemli olduğunu belirten TPF Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilekşöyle konuştu; “Federasyon olarak geride bıraktığımız 12 yılda olduğu gibi, belirlediğimiz hedeflerimizin peşinden koşuyoruz. Bu hedeflerden ilki Türkiye’ye; sektörümüze değer katmak. İkincisi ise 3 bin 500’e yakın satış noktamızda müşterilerimize kaliteli ürünleri uygun fiyata buluşturmak. Bu önemli hedeflere ulaşabilmemiz, sürdürülebilir büyüme elde edebilmemiz için iş birliklerimizi artırmalı, var olan ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Birleşik Arap Emirlikleri’nden Bulgaristan’a, Çin’den Hindistan’a, Kırgızistan’dan Mısır, Taylan, Kuveyt ve Yemen’e kadar binlerce sektör profesyonelini aynı çatı altında toplayacak organizasyona geniş bir katılım kararı aldık. Organizasyon süresince gerçekleştireceğimiz ikili görüşmeler, eş zamanlı olarak üye toplantımız ile 2018 yılının stratejilerini belirleyeceğiz.”

2018 Yılı Birinci Çeyrek Elektrik Fiyatları Geriledi

Enexion Haftalık Enerji Piyasa Raporu verilerine göre tezgahüstü piyasalarda geçtiğimiz hafta tarife zamlarının beklenenin altında gelmesiyle birlikte 2018 yılı birinci çeyrek elektrik fiyatlarında gerileme yaşandı.

Geçtiğimiz hafta tarife zamlarının beklenenin altında gelmesiyle birlikte tezgahüstü piyasalarda 2018 yılı birinci çeyrek elektrik fiyatlarında gerileme yaşandı. Geçtiğimiz hafta Ocak ayı baz yükü 191 TL/MWh, Şubat ayı baz yükü 185.5 TL/MWh, Mart ayı baz yükü ise 172.5 TL/MWh seviyelerinden işlem görürken 2018 birinci çeyrek ortalaması 183 TL/MWh oldu. Rapora göre bir önceki hafta 157,5 TL/MWh olarak gerçekleşen spot piyasa fiyat ortalaması ise %2 oranında bir düşüş göstererek 154,4 TL/MWh olarak gerçekleşti.

Türkiye 01.01.2018 tarihli gerçekleşmiş üretim verileri ve gerçekleşmiş piyasa fiyatlarına göre geçtiğimiz hafta toplam üretim içinde yenilenebilir kaynakların payı %36, doğalgazın payı %32, kömürün payı ise %31.5 oranında gerçekleşti. Özellikle rüzgar üretimi olmakla beraber genel olarak yenilenebilir kaynaklarda meydana gelen yüksek üretim, Aralık ayında fiyatların düşük gelmesinin en önemli nedeni olarak görülüyor. Kasım ayına göre neredeyse %100 yükselerek fiyatların düşük kalmasındaki en büyük etken ise rüzgar üretimi oldu.

Haftalık enerji piyasa raporunda Aralık ayında gerçekleşmiş üretim verileri hakkında açıklamalar yapan Enexion Enerji Danışmanlık Türkiye Genel Müdürü ve Enerji Uzmanı Ceren Özdal, “Tezgahüstü piyasalarda Aralık ayı bazyükü 190 TL/MWh seviyelerinden kapanmıştı. Aralık ayı spot piyasa fiyat ortalaması ise 155.8 TL/MWh olarak gerçekleşti. Aralık ayı spot ortalamasının beklenenin %18 aşağısında gerçekleştiğini görüyoruz”dedi. Özdal, toplam üretimde kamu kuruluşları TETAŞ ve EÜAŞ’ın toplam oranının %33 olarak gerçekleştiğini ve serbest üreticilerin ise toplam üretimin %67’sini gerçekleştirdiğinin altını çizdi. Özdal raporda yenilenebilir kaynaklara da değindi: “Aralık ayı içinde yenilenebilir kaynakların toplam üretimdeki payı %31 olarak gerçekleşirken kömürün payı %34 ve doğalgazın payı %35’te kaldı. Toplam üretim ise bir önceki aya göre %7’lik artış gösterdi” dedi.

Enexion Hakkında:

Enexion, Türkiye’yi toplam enerji maliyet yönetimi kavramıyla tanıştıran Almanya merkezli lider bir enerji danışmanlık firmasıdır. Enexion’un Türkiye dışında Almanya, İsviçre ve Hindistan’da ofisleri bulunuyor. Çin’den ABD’ye kadar dünyanın birçok ülkesinde projeler yürüten Enexion, Türkiye’deki faaliyetlerine 2014 yılında başladı. Enexion Türkiye, şirketlerin enerji maliyetlerini sürdürülebilir yöntemlerle azaltırken kârlarını sürdürülebilir bir şekilde artırmalarını sağlıyor. Enexion’un sunduğu hizmetler arasında; toplam maliyet ve risk yönetimi, enerji danışmanlığı, tedarik süreç yönetimi, toptan piyasalardan optimum fiyatla enerji tedarik edilmesi yer alıyor. 2016 yılsonu itibariyle Enexion’un yönettiği toplam enerji portföyü 1 milyar doların üzerindedir.

Elektronik güvenlik pazarının gündemi 2018’de de akıllı teknolojiler

Türkiye’de büyüklüğü 1 milyar dolara yaklaştığı tahmin edilen elektronik güvenlik sistemleri pazarında, akıllı çözümlere geçiş 2017’de iyice hız kazandı. Yeni teknolojiler sayesinde ise bu sistemler her zamankinden daha güvenli ve kullanıcı dostu hale geldi. Pazarda yaşanan değişimi değerlendiren Pronet’in Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ediz Habip, “Kent yaşamında, bir yandan artan güvenlik risklerine karşı önlem almak istiyoruz, bir yandan kişisel yaşam senaryolarımıza göre güvenlik çözümlerimizi şekillendirme ihtiyacı duyuyoruz” dedi ve 2018’de bu imkanları sunan akıllı sistemlere yönelik ilginin daha da artacağını belirtti.

Bugün Türkiye’de 1 milyar dolar büyüklüğe yaklaştığı tahmin edilen elektronik güvenlik sistemleri pazarı, hızla büyümesini sürdürüyor. Pazar lideri Pronet’in paylaştığı bilgiye göre, alarm izleme merkezi hizmetinden Türkiye’de yaklaşık 400.000 ev ve işyeri faydalanıyor. Yılda 8 bin vaka bu merkezler tarafından önleniyor. Elektronik güvenlik sistemleri, hırsızlığa ek olarak, su baskınından yangına, panik ve acil sağlık durumlarından gaz kaçağına, pek çok farklı nitelikteki vakaya karşı koruma sağlıyor.

Her zamankinden daha güvenli ve kullanıcı dostu

Pronet’in Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ediz Habip, özellikle 2017’de elektronik güvenlik sistemlerine yönelik algının tüketici nezdinde değişmeye başladığının altını çizdi: “Şehir yaşamında, bir yandan artan güvenlik risklerine karşı önlem almak istiyoruz; bir yandan da kişisel yaşam senaryolarımıza göre güvenlik çözümlerimizi şekillendirebilme ihtiyacı duyuyoruz. Elektronik güvenlik sistemleri artık akıllı teknolojiler sayesinde bize bu imkanları tanıyor. Akıllı Güvenlik Çözümleri sayesinde alarm sisteminizi uzaktan kontrol edilebiliyorsunuz. Sisteme farklı yan ürünler ekleyerek kapı zilinizden kilidinize, kombinizden prizinize kadar pek çok farklı noktayı orada olmasanız da yönetebiliyorsunuz. Üstelik bu sistemlerin kablosuz şekilde kurulmaya başlanması, dokunmatik panellerin kullanıma girmesi, GPRS iletişiminin yaygınlaşması gibi teknolojik yeniliklerle de, bu kategorideki sistemler her zamankinden daha güvenli ve kullanıcı dostu hale geliyor.”

Akıllı çözümlerin kullanım oranlarında yüzde 100’lük artış

Akıllı güvenlik sistemlerinin kullanım oranlarındaki değişime dikkat çeken Habip, Pronet verilerinin sektördeki gelişime ışık tuttuğunu belirtti: “Elektronik alarm sisteminin uzaktan kontrol edilebilmesini sağlayan, tek panel üzerinden daha güvenli ve daha kullanışlı bir deneyim sunan Pronet Plus’ı tercih eden kullanıcı sayımız son bir yılda yüzde 60 arttı. Akıllı ürün ailemizdeki Akıllı Zil, Akıllı Kilit, Akıllı Termostat gibi çözümlerin kullanım oranlarında ise ortalama yüzde 100’lük bir artış söz konusu.”

“Lüks değil, ihtiyaç” algısı yerleşiyor

Habip, tüketicilerin güvenlik sistemlerinin bir lüks değil, bir ihtiyaç olduğu konusunda farkındalıklarının yükseldiğini de söyledi: “Güvenlik olgusu, artık hayatımızın bir parçası. Evinde güvenlik sistemi kullanmasa bile, herkese açık ücretsiz Panik Butonu Uygulamamızı akıllı telefonlarına indiren ve kullanan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. 2017’de uygulamanın indirilme rakamları 1 milyon 730 bini geçti.”

“Otomasyon” vaadi şehirli kullanıcılar için cezbedici

Habip, pazardaki değişimin süreceğini söyledi: “Akıllı teknolojilerle bütünleşen elektronik güvenlik sistemleri, günü yoğunluk içinde geçen şehirli insanın, hayatındaki pek çok konuyu otomasyona bağlayabilmesini mümkün kılıyor. Anahtar taşımak zorunda olmadan kapısını akıllı telefonundaki uygulama üzerinden kilitleyebilmek, alarmını dilediği zaman uzaktan da olsa açıp kapatabilmek, evinin ısısını akıllı termostatlar sayesinde her an ayarlayıp enerji tasarrufu yapabilmek gibi sayısız fayda sayabiliriz. Hayatı kolaylaştıran tüm bu imkanlar, kullanıcıların sektörümüze olan ilgisinin artarak sürmesini sağlayacak.”

2017’de Portakallı Kek ve Ayran Çorbası Gözde Oldu

Leziz tarifleri, eğlenceli ve şaşırtan içerikleri yemek tutkunları ile buluşturan Yemek.com, 2017’nin yeme-içme trendlerini açıkladı. Yemek yapmaktan keyif alanlar Yemek.com’daki iştah açıcı 5.137 içerik, 3.450 tarif ve 548 video ile mutfakta harikalar yarattılar. Yemek yapmanın dört mevsim tadını çıkaran Türk halkı, kış aylarında çay keyfini portakallı kek ile taçlandırırken yaz aylarında ise ayran çorbası ve limonata tarifleri ile serinlediler. İlkbaharda chia tohumlu lezzetler, sonbaharda ise öğrenci mutfaklarının olmazsa olmazı makarnalar için soslar en çok aranılan tarifler oldu.

Yemek.com’un 2017 yemek trendlerini açıkladığı “2017’de Neler Oldu?” infografiğine göre; her ay 15 milyon tekil ziyaretçi, Yemek.com’daki iştah açıcı 5.137 içerik, 3.450 tarif ve 548 video ile yıl boyunca yemek yapmanın keyfini çıkardı. Geride bıraktığımız yılda Yemek.com ziyaretçileri portakallı kek, kısır, kereviz salatası, ayran çorbası ve limonata gibi birbirinden farklı lezzetleri merak etti.

Türkiye dört mevsim lezzeti aradı

Yemek.com, 2017 yılı boyunca en çok ziyaret edilen sayfalarını analiz etti ve bu analize göre dört mevsimin en gözde tariflerini belirledi. Yemek yapmanın dört mevsim tadını çıkaranlar, kış aylarında çay keyfini portakallı kek ile taçlandırdılar. İlkbaharın gelmesiyle zayıflamak isteyenler ise lezzeti chia tohumunda buldu. Bir önceki yıl olduğu gibi 2017’de de chia tohumlu tarifler trend olmayı sürdürdü. Yazın nemli sıcağında serinlemek isteyenler ise en çok ayran çorbası ve limonata tariflerini aradılar. Sonbahar aylarına ise öğrenciler damga vurdu. Öğrenci mutfaklarının olmazsa olmazı makarnayı daha da lezzetli hale getirmek isteyen 18-24 yaş arasındaki öğrenciler, sonbahar aylarında en çok sos tariflerini merak ettiler.

Ramazan’da %127 daha fazla yemek tarifi okundu

2017 yılında bayram sofraları da Yemek.com tarifleriyle hazırlanan yemeklerle donatıldı. Kurban Bayramı’nda et tariflerinin okunma oranı yüzde 146 arttı ve sofraların en tercih edileni et yemekleri oldu.

Ramazan sofralarını donatacak leziz tarifleri bulmak isteyen Yemek.com takipçileri, 2017’nin Ramazan ayında bir önceki yıla göre yüzde 127 daha fazla yemek tarifi okudu. Mercimek çorbası, su böreği, hünkar beğendi ve revani tarifleri en çok okunan tarifler arasına girerek 2017’nin en gözde Ramazan menüsünü oluşturdu.

Yeni yıla mezelerle girildi

2017’yi ailesi ve sevdikleriyle karşılamak isteyenler farklı meze tariflerini tercih ettiler. Etsiz çiğ köfte, kereviz salatası ve Amerikan salatası en çok okunan tarifler arasında yer alarak Yılbaşı sofraları hem bizden hem de dünyadan mezelerle donandı.

En çok geleneksel tatlar özlendi

Yurt dışında yaşayan Yemek.com ziyaretçileri 2017 boyunca en çok Türk mutfağının geleneksel lezzetlerine ilgi gösterdi. Kısır, mercimek çorbası ve kuru fasulye sıkça tıklanan tariflerden oldu.

Yemek.com’un ziyaretçi sayısı yüzde 126 arttı

Yemekseverler, Yemek.com’da yer alan iştah açıcı 5.137 içerik, 3.450 tarif ve 548 video ile mutfakta harikalar yarattılar.

2017 yılında aylık tekil ziyaretçi sayısını bir önceki seneye göre yüzde 126 artıran Yemek.com, her ay 15 milyon tekil ziyaretçi tarafından ziyaret edildi. Yemek.com’un sayfa gösterim sayısı yüzde 96 artışla 40 milyona ulaştı. Yemek.com’daki videoların izlenme sayısı ise yüzde 126 arttı ve 31 milyon kez izlendi.

Yüzde 74’ü kadınlardan, yüzde 26’sı ise erkeklerden oluşan Yemek.com ziyaretçilerinin yüzde 91’i lezzet dolu içeriklere mobil yoluyla ulaşmayı tercih etti.

Lezzetler beğenildi, paylaşıldı

2017’de 1.6 milyon kişi Yemek.com’u Facebook’tan takip ederken, 260 bin kişi yemek tariflerine Instagram’dan ulaştı. 88 bin yemeksever ise 548 leziz videonun yer aldığı Yemek.com’un Youtube kanalını takip etti.

Yemek.com’un takipçileri lezzetlere olan beğenilerini sosyal medya üzerinden de gösterdiler. Facebook’taki içerikler her ay 798 bin kez beğenildi, 275 bin kez paylaşıldı ve içeriklere 38 bin yorum yapıldı. Tüm bu rakamlarla Yemek.com her ay 138 milyon etkileşime ulaştı.

Yemek.com’dan Türkiye’nin ilk gece pikniği

Yemek.com’un marka iş birlikleriyle oluşturduğu içerikler, videolar ve projeler 25 milyon kişi tarafından tüketildi. Yemek.com’un 2017’ye damgasını vuran etkinliği ise 5-6 Mayıs 2017 tarihleri arasında Türkiye’de ilk kez düzenlenen Urban Picnic oldu. 2.500 kişinin katılımıyla gerçekleşen piknikte, 40 restoran iştah açıcı lezzetleriyle yer alırken, Pinhani konseriyle katılımcılar unutulmaz bir gece yaşadı.

Yemek.com hakkında:

2014 yılında yayına giren Yemek.com, Türk mutfağının klasikleşmiş yemeklerinin püf noktalarından keşfedilmeyi bekleyen mekanlara, liste şeklinde oluşturulmuş eğlenceli konulardan en yeni yemek trendlerine kadar farklı birçok iştah açıcı içeriği bir araya getiriyor. Her ay 15 milyon tekil ziyaretçiye, 40 milyon sayfa gösterimine ve 31 milyon video izlenmesine ulaşan Yemek.com, 1,6 milyon Facebook fanı ve toplamda 2 milyona yakın sosyal medya kullanıcısı tarafından takip ediliyor. Bütün içerik ve video prodüksiyonunu kendi uzman ekibiyle yapan site, markalarla işbirlikleri dahilinde de yemek tarifleri, videolar ve projeler geliştiriyor. Aynı zamanda Urban Picnic gibi yemek festivalleri düzenleyerek, yemekle duygusal bağı olan kişilerle yüz yüze bir araya geliyor. Yemeksepeti’nin sahip olduğu deneyimle hayata geçen Yemek.com, Türkiye’de yemekle özdeşleşmiş en kapsamlı internet mecrası olmayı hedefliyor.

Belediyelerde ‘En Yeşil Ofis’ Araştırması Sonuçları Açıklandı

Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) ile ‘kağıtsız ofis’ konseptine geçen belediyelerin çevreye sağladığı katkının tüm boyutları, enVision tarafından 2017 yılında ‘En Yeşil Ofisler’ adıyla gerçekleştirilen özel bir araştırma ile açıklandı.

Belediyeler, ofislerdeki kağıt tüketiminin yaygın olarak görüldüğü kurumlar arasında yer alıyor. Orta büyüklükte bir belediyede yılda yaklaşık 1,5 milyon kağıt tüketiliyor. Ancak, geleneksel yöntemler yerine, Elektronik Belge Yönetim Sistemini (EBYS) tercih eden belediyelerde, iş süreçleri hızlandığı gibi çevre koruma konusunda da önemli adımlar atılıyor.

enVision tarafından 2017 yılında gerçekleştirilen ‘En Yeşil Ofisler’ araştırmasının belediyeler kategorisinin sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre en doğuda Van’dan en batıda Lüleburgaz’a kadar geniş bir coğrafyada yer alan toplam 30 belediye; Elektronik Belge Yönetim Sistemine geçtikten sonra 7.529 ağacın kurtarılmasını ve 37 milyon su tasarrufu yapılmasını sağlarken, 2128 ton karbondioksit salınımı ile 147 ton katı atık oluşumunu da engelledi. Böylelikle genel toplamda 62 milyon adet A4 kağıdın çöpe gitmesi de önlenmiş oldu.

EBYS ile çevre dostu belediyeler

EBYS ile iş süreçlerinde otomasyon sağlayarak kağıt bazlı iş süreçlerini tam entegre dijital bir ortama dönüştüren ve En Yeşil Ofis listesinde yer alan belediyeler şöyle sıralandı:

Kartal Belediyesi, Altındağ Belediyesi, Kadıköy Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Lüleburgaz Belediyesi, Çankaya Belediyesi, Eyüp Belediyesi, Elazığ Belediyesi, Arnavutköy Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi, Sultangazi Belediyesi, Karatay Belediyesi, Ünye Belediyesi, Ortahisar Belediyesi, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Van Büyükşehir Belediyesi, Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi, Artvin Belediyesi, Gölcük Belediyesi.

Araştırma sonuçlarına göre ilk 10 içinde olan belediyeler ve sağladıkları tasarruf miktarları şöyle:

Sıra Belediye Kurtarılan Ağaç Sayısı Üretilmeyen co2 Miktarı / Ton Kurtarılan Su Miktarı / Litre Engellenen Atık Miktarı / Ton
1 Kartal Belediyesi 3.632 1025 18.089.000 72
2 Altındağ Belediyesi 773 218 3.851.000 15
3 Kadıköy Belediyesi 667 188 3.223.000 13
4 İzmir Büyükşehir Belediyesi 564 159 2.811.000 11
5 Lüleburgaz Belediyesi 338 96 1.688.000 7
6 Çankaya Belediyesi 296 84 1.475.000 6
7 Eyüp Belediyesi 212 60 1.057.000 4
8 Elazığ Belediyesi 177 50 882.000 4
9 Arnavutköy Belediyesi 139 39 695.000 3
10 Odunpazarı Belediyesi 130 37 652.000 3

 

Kurtarılan ağaç sayısında Türkiye rekoru Kartal’da

EBYS kullanımı sayesinde gerçekleştirilen ‘kurtarılan ağaç’ sayısında Türkiye rekoru Kartal Belediyesi’nde. Kartal Belediyesi, EBYS ile iş süreçlerindeki tam otomasyon sayesinde 3.632 ağacın kesilmesini önlemiş oldu. Kartal Belediyesi 18 milyon metreküp suyun israf edilmesini ve 72 ton katı atık oluşumunu da engellemiş oldu. Böylelikle tam olarak 30 milyon adet A4 kağıdın çöpe gitmesi önlenmiş oldu.

Kartal Belediyesi Başkanı Altınok Öz’e En Yeşil Ofis plaketini CBKSoft Genel Müdürü Salih Kanlı makamında takdim etti. ‘En Yeşil Ofis’ kategorisinde belediyeler arasında birinci olmaktan dolayı gurur duyduklarını kaydeden Başkan Altınok Öz, konuyla ilgili olarak şunları kaydetti:

“Dünya üzerinde en tehlikeli şeylerden bir tanesi de üretmediğini tüketmek, hiçbir şey katmadan tüketime dâhil olmaktır. Kartal Belediyesi olarak doğayı korumak adına bizlerin öncelediği şey, üretmek ve tükettiklerimizi geri dönüşüm zincirine dâhil etmek. Çalışmalarımızı ve projelerimizi bu anlayışla temellendirip hayata geçirdik. Geri dönüştürülebilir olan her şey Kartal Belediyesi tarafından ekonomiye kazandırılıp doğanın korunması amaçlanıyor.”

Altındağ’da 6,5 milyon kağıt tasarrufu

Altındağ Belediyesi Başkanı Dr. Veysel Tiryaki, EBYS ile evrakla yürütülen iş süreçlerini otomatik hale geldiğini, karar verme süreçlerinin hızlandığını, işlem kuyrukları ve tamamlanma süresinin kısaldığını, insan hatalarının ortadan kalktığını, kurum içi iletişim kanallarının daha iyi hale geldiğini belirtti.

Başkan Tiryaki, konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Yeşile çok büyük önem ve kıymet veren bir belediyeyiz. Bu nedenle Elektronik Belge Yönetim Sistemine geçerek sağladığımız tasarrufun bilincindeyiz. Bu çalışmalar ile 6,5 milyon kağıda denk gelen 773 ağacın kesilmesinin önüne geçilmiş oldu. Yeni yapmak kadar, var olanı korumanın da önemine inanan bir belediye olarak, nefes alan kentler oluşturmak için gayretle çalışmayı sürdüreceğiz.”

Rakamlarla Kağıt Tüketimi

Dünyada her yıl ormanlarının %1,3’ü kağıt üretiminde kullanılıyor. Bu miktar, 40 milyon hektara (İsviçre büyüklüğünde bir alana) denk geliyor. Dünyanın 16. ve Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi konumunda olan ülkemizde de durum çok farklı değil. Çevre ve Orman Bakanlığı verilerine göre; Türkiye’de, bir ofiste kişi başına tüketilen kağıt miktarı 0,7 kg/gün, yani ortalama 140 sayfa. Finans merkezlerinde ve bankalarda kişi başına tüketilen kağıt miktarı ise 180 sayfaya ulaşıyor. Bir ağaçtan ortalama olarak 8,300 adet A4 sayfası üretiliyor. 1 ton kağıt üretiminde 26.700 litre su tüketilmektedir. 1 ton kağıt üretiminde 1,3 ton co2 açığa çıkmaktadır.