GYODER Gelişen Kentler Zirvesi Antalya’da Gerçekleşti

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel: “Küresel projelerle Antalya’nın taşı toprağı değerlenecek”

GYODER Başkanı Doç. Dr. Feyzullah Yetgin: “Antalya’ya değer katan mega projelerde yeni nesil kentleşmenin örneğini görüyoruz”

Türkiye’nin Gayrimenkul Platformu GYODER’in, gelişen kentlerin yatırım fırsatlarını sektör temsilcileri ile buluşturmak amacıyla hayata geçirdiği ‘Gelişen Kentler Zirvesi’nin 9’uncusu geniş bir katılımla Antalya’da düzenlendi. ‘Gelişen Kentler Zirvesi’nin, gayrimenkul sektörü ve iş dünyası adına çok değerli bir buluşmaya vesile olduğunu belirten GYODER Başkanı Doç. Dr. Feyzullah Yetgin, “Bugün Antalya’da farklı sektörleri kalkındıracak 11 mega proje inşa ediliyor. Antalya’ya değer katan bu projelerde yeni nesil kentleşmenin örneğini görüyoruz” dedi.

Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER’in, Antalya Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile 13-14 Aralık 2017 tarihlerinde düzenlediği ‘Gelişen Kentler Zirvesi-Antalya; İstanbul ve bölgede faaliyet gösteren iş dünyası ve gayrimenkul sektörünün temsilcileri, yatırımcılar ve uzmanların katılımıyla gerçekleşti.

Gelişen Kentler Zirvesi’nin Antalya’nın gayrimenkul sektörüne katkı yapacağına inandığını belirten Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, “Antalya’da hayata geçirmeye başladığımız önemli projelerimiz, kentsel dönüşüm projelerimiz, yine Antalya’nın vizyonunu ifade eden projelerdir. Ben Antalya’nın bu projelerde çok geç kaldığına inanıyorum. Senelerdir bürokrasiye, STK’lara anlata anlata projelerimizi ilerletmeye çalışıyoruz. Bugün bir otelin balkonundan baktığınızda dünyanın en güzel manzaralarından birini görüyorsunuz. Dünyada bir şehir içinde bu kadar güzel manzara, bu kadar uzun yürüme bandı bulmak kolay değildir. Antalya Türkiye’nin en hızlı büyüyen şehirlerinden biridir. İnşaat ruhsatlarında Bursa’dan sonra 5’inciyiz. Konut satışında 4’üncüyüz. Yabancılara yılda 4-5 bin konut satıyoruz, Eskiden birinci sıradaydık, şimdi 2’nciyiz. Antalya, İstanbul’un üzerindeki yükün yarısını alabilecek en büyük potansiyel şehir. Meselenin kaynağı çok açık bellidir, dünya çapında iddialı işler yaparsanız, bir vizyon ortaya koyarsanız, küresel talebi karşılayacak projeler yaparsanız, Antalya’nın taşı toprağı değerlenir. Antalya dünyanın en güzel şehirlerinden biri olduğunu gösterecek, en iddialı şehirlerinden biri olacak” dedi.

Mega projeler kente değer katıyor

Antalya’da çok sayıda mega projenin inşa edildiğini vurgulayan GYODER Başkanı Yetgin, şunları zöyledi: “Zirve kapsamında yerinde inceleme imkanı bulduğumuz, Antalya’ya değer katan mega projelerden Kruvaziyer Liman, avantajlı konumuyla, deniz turizminin önemli ölçüde büyümesini sağlayacak. Konyaaltı Sahil Projesi ise dünyanın sayılı plajlarından biri olan Konyaaltı Sahili’ni daha da güzelleştirecek. Boğaçay Havzası ve Yakın Çevresi Projesi’nde 462 yat kapasiteli marina, rekreasyon alanları, çiftlik kasabası, kıyı kasabası, restoran, park ve yeşil alanların yer alması, Antalya için heyecan verici bir adım. Ayrıca bu bölgede kurulacak film stüdyoları ile Antalya’nın sinema endüstrisinin merkezi olmasının amaçlanması da projenin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Yine Antalya’nın çehresini değiştirecek Kepez-Santral Bölgesi’nde, 19 bin konut inşası ile ada bazlı kentsel dönüşümün örneğini görüyoruz.”

Türkiye İMSAD Başkanı Ferdi Erdoğan: “3. çeyrekte ülkemiz de inşaat sektörü de iyi büyüdü”

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından düzenlenen 2017 yılının dördüncü ‘Gündem Buluşmaları’ bu kez farklı bir formatta gerçekleştirildi. ‘Ekonomide Ufuk Turu ve 2018 Beklentileri’ konu başlıklı toplantıda açılış konuşması gerçekleştiren Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, talep artışına karşın finansman sorunlarının en önemli engel haline geldiğini vurguladı ve “İşlerimiz şu anda iyi ama geleceğimizi açık ve net göremiyoruz. Her şeye kısa vadede bakmak mecburiyetinde kalıyoruz. Uzun vadeli bakışın ülke ekonomisine yerleşmesi gerekiyor ” dedi.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (Türkiye İMSAD) yılda dört kez çeyrek periyotlarda düzenlediği ‘Gündem Buluşmaları’ kapsamında planlanan 2017 yılının dördüncü toplantısı gerçekleştirildi. Ekonomide Ufuk Turu ve 2018 Beklentileri’ başlıklı buluşma, 14 Aralık Perşembe günü Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda iş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi.

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan’ın açılış konuşmasını ve moderatörlüğünü yaptığı ‘Gündem Buluşmaları-Özel’ toplantısına panelist olarak katılan Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Vahap Munyar, Sabah Gazetesi Köşe Yazarı-Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz ve Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ ekonomi-iş dünyası ile ilgili değerlendirmelerini ve öngörülerini katılımcılarla paylaştı.

Açılış konuşmasında, inşaat sektörünün sadece ekonominin lokomotifi, istihdamın sünger sektörü değil, dış ticarette de ciddi bir iş hacmine sahip, katma değeri yüksek bir sektör olduğunu vurgulayan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, “Büyüme oranlarına baktığımızda inşaat sektörü her zaman ülke büyümesinin üzerinde bir performans gösteriyor” dedi. 2017 yılında işlerin tekrar düzeldiğini bu açıdan sektörün yüzünün güldüğünü belirten Ferdi Erdoğan, “Büyüme rakamları oldukça umut verici. 2016 verileriyle, Türkiye’nin ihracatı 142,0 milyar dolar. 104 milyon ton mal yurtdışına taşınmış. Bu ihracatın 30 milyon tonu inşaat malzemelerine ait. Yani 3’te 1’i” diye konuştu.

Dış ticarette kalıcı stratejiler oluşturulması gerektiğini kaydeden Ferdi Erdoğan, “Türkiye markasına yatırım yaparak bunu öne çıkarmamız gerekiyor. İnşaat malzemeleri gibi katma değeri yüksek olan ürünlerin ortalama ihracat fiyatı sadece 10 sent/kg artarsa gelirimiz ihracat gelirine etkisi 3 milyar dolar artış olacaktır” şeklinde konuştu.

Finansman sıkıntısı son 3 ayda arttı

Sektördeki talep artışına karşın finansman sorunlarının faaliyetleri kısıtlayan en önemli engel haline geldiğinin altını çizen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Yaz aylarında göreceli olarak hafifleyen finansman sorunları son üç ayda arttı. İnşaat sektöründeki finansman sorunları, tüm iş ortaklarını etkileyebileceği gibi inşaat malzemesi sanayisi için de yakından izlenmesi gereken bir risk haline geldi. Tahsilat konusu sektörümüzün en önemli sıkıntısı. Konutlar satılamıyor, müteahhitler parasını alamıyor, bu da doğal olarak malzemecileri etkiliyor. Dolayısıyla Güven Endeksi de 100 üzerinden 60’lı rakamlarda dolanıyor. Ekonomik beklenti konusunda ne yazık ki herkes kaygılı. İşlerimiz iyi ama geleceği açık ve net iyi göremiyoruz. Arada bir çelişki söz konusu. Her şeye kısa vadede bakmak mecburiyetinde kalıyoruz. Uzun vadeli bakışın ülke ekonomisine yerleşmesi gerekiyor. Tahsilat tarafındaki sıkıntının da bir an önce çözülmesi gerekiyor.”

Hakan Güldağ: “2018’de bu rakamları yakalamamız mümkün değil”

‘Ekonomide Ufuk Turu ve 2018 Beklentileri’ başlıklı oturumda, iş dünyasının performansını değerlendiren Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, “3. çeyrekte büyümede şampiyon olduk ama unutmayalım ki geçen sene de en küçük büyümelerden birini yaşamıştık. 2018’de bu rakamları yakalamak mümkün değil” dedi. Avrupa Birliği ile ilişkileri değerlendiren Güldağ, “Özellikle Almanya ile ilişkilerimizde sıkıntılar yaşıyoruz. Türkiye’yi finanse edenler eline bir koz geçirdi. Finansman biçimini değiştirdiler. 2016’dan 2017’ye Türkiye’nin yurtdışından sağladığı kaynaklar daha istikrarlı olan krediden portföy yatırımına döndü. Bugün Türkiye’ye gelen her 100 doların yaklaşık 70 doları portföy yatırımı. Yeniden sıcak paranın oynaklık yaratan etkisiniekonomide ciddi biçimde hissediyoruz. Bu dış politikada da daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Bunun yanında ilişkilerin daha kötüye gitmeyeceğini düşünüyorum. Türkiye ekonomisi finansmanının yüzde 80’ini Avrupa’dan sağlıyor. Bu finansman yapısına dikkat ederek adım atmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemde Almanya’yla ilişkiler düzelmeye devam edecektir” diye konuştu.

Vahap Munyar: “İnşaatın arkasında ciddi bir sanayi var”

İnşaatın, sanayinin önüne geçtiği eleştirilerini değerlendiren Munyar, “Paranın inşaata, betona, toprağa gömüldüğü yönünde eleştiriler var. Ama inşaatın arkasında da ciddi bir sanayi olduğunun, yani inşaat sanayicilerinin, sizlerin olduğunun iyi anlatılması gerekiyor” diye konuştu. 2018 yılında Türkiye ekonomisinin ancak yüzde 5 büyüyeceğini öngördüklerini belirten Vahap Munyar, marka olma kültürünün Türkiye’de yavaş yavaş oturmaya başladığını, marka olmak yerine marka satın almanın da ciddi bir strateji olduğunu aktardı.

Şeref Oğuz: “Büyük kırılmalarla büyük fırsatlar ortaya çıkacak”

Sabah Gazetesi Köşe Yazarı ve Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz, “2018’in zor geçeceği konuşuluyor, 2017 için de aynı şey söylenmişti, 2020 için de söylenecek.Geçmişe bakmak lazım ama geleceği de görmek lazım” dedi. Türkiye İMSAD üyelerine seslenen Oğuz şöyle devam etti: “Param olsa sizin şirketlerinize yatırırım. Barış ekonomisi yaklaşmaya başladı. Özellikle güneyimizdeki ülkeler yeniden inşa edilecek. Bu gerçekleştiği zaman büyük kırılmalarla büyük fırsatlar ortaya çıkacaktır. En büyük pastayı da sizin içinde bulunduğunuz grup alacaktır. Ben gelecek yıla bakarken büyük bir patlamanın yaşanacağı kanaatindeyim” şeklinde konuştu. Şeref Oğuz, Kudüs kriziyle ilgili iş dünyasının endişe etmesine gerek olmadığını savunarak “Kudüs olayı haftaya gündemde üçüncü sıraya düşecektir” dedi.

Kamu Denetçiliği Kurumu Eskişehir’de STK’lar ve Vatandaşlarla Buluştu

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Kamu Denetçiliği Kurumu ortaklığında yürütülen Kamu Denetçiliği Kurumu’nun Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi, Eskişehir’de, beşinci ve son bölge toplantısını geniş bir katılımla gerçekleştirdi.

Türkiye’de Ombudsmanlık, diğer adıyla Kamu Denetçiliği kurumu bağımsız insan hakları mekanizması ve idarenin işleyişi ile ilgili etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak amacıyla 29 Haziran 2012 oluşturuldu. Bu bağlamda KDK ve UNDP, kurumun operasyonel ve idari kapasitesini güçlendirmeye eğilen “Kamu Denetçiliği Kurumu’nun Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi”ni Mart 2015’de başlattı. Proje farklı ülkelere özgü örnek olayların karşılaştırmalı analizi ve uluslararası standartlara dayalı olarak UNDP’nin kapasite geliştirme alanındaki geniş deneyiminden yararlanarak, Kamu Denetçiliği Kurumunu desteklemeyi amaçlıyor.

Toplantı, Eskişehir’de faaliyet gösteren çeşitli kamu kuruluşları, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ve Jandarma temsilciliklerinin katılımıyla 7 Aralık 2017 tarihinde yapıldı. Toplantıya katılan Eskişehir sakinleri de soru ve şikayetlerini dile getirme şansı buldu.

İki bölümden oluşan toplantı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in açılış konuşmasıyla başladı. Toplantının ikinci bölümünde katılımcılar ve sivil toplum kuruluşlarının konuşmaları yer aldı. 400’ü aşkın katılımcıyı bir araya getiren toplantı öncesi ve esnasında, önceden kurulan KDK şikayet masalarında yazılı şikayetler alındı.

Deliklitaş Mahalle Muhtarı Hüsnü Petek, KDK’yı daha önce duyduğunu ancak ilk defa başvuru yaptığını belirtti. 


Şadan Canıgür, İÇAD (İşitme Engelli Çocukları Olan Aileler Derneği) Başkanı, Kamu Denetçiliği Kurumu’nu ilk defa duyduğunu dile getirdi. Toplantıda konuşma yapan Canıgür, engelli çocukların haklarını koruyan yasaların uygulamaya geçirilmesinde yaşanan sorunlardan bahsetti. Canıgür, KDK yoluyla engelli çocukların haklarının korunmasının takipçisi olacaklarını söyledi. 


İbrahim Kılınç, KDK Genel Sekreteri

İbrahim Kılınç, (KDK Genel Sekreteri) de toplantıya katılanlar arasındaydı. Kılınç kurumun henüz genç olduğunu, potansiyelinin henüz anlaşılamamakla beraber, ileride Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri olacağını belirtti. Aynı zamanda KDK konusunda halkı bilgilendirmek için daha çok toplantı düzenleme, basın görünürlüğünü artırma ve sosyal medya kampanyaları üzerine çalışma gibi planları olduğunu iletti. Kılınç, daha etkin ve daha iyi bir kamu idaresi için KDK’nın rolününün önemini vurgularken, kurumun anayasal çerçeve ile desteklendiğini söyledi. Kamu Denetçiliği Kurumu’na şu ana kadar yapılan 3824 başvurunun %88’ine geri dönüş yapıldığını ancak KDK’nın diğer şikayet birimlerinden farklı olarak sadece kamu kuruluşlarını muhatap alan başvuruları değerlendirdiğini de ekledi.

CNR İMOB için heyecan dorukta

Türkiye mobilya sektörünün tüm paydaşlarını aynı platformda bir araya getiren CNR İMOB Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı, bu yıl 14. kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 23-28 Ocak 2018 tarihleri arasında CNR EXPO Yeşilköy’de düzenlenecek olan fuar; İstanbul Fuarcılık ve sektörün çatı örgütü Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) iş birliğinde İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) desteğinde gerçekleştiriliyor.

Türkiye ekonomisinin en önemli taşlarından biri olan mobilya sanayisini tek çatı altında buluşturmak için 14 yıldır düzenlenen CNR İMOB Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı, 114 ülkeden 150 bin ziyaretçinin yanı sıra uluslararası zincir mağazalara ve yurt dışından gelecek kamu ve sivil toplum örgütlerinin üst düzey yöneticilerine de ev sahipliği yapacak.

Profesyoneller Yatırımcı İlişkilerini Değerlendirdi

TÜYİD Yatırımcı İlişkileri Zirvesi’nin ‘Yatırımcı İlişkilerini Yeniden Kodlamak-İvme Kazanma Zamanı’ temasıyla düzenlenen etkinliğinin öğleden sonraki bölümünde ‘Yatırımcı İlişkileri Kariyer Yönetimi’, ‘Yatırımcı ve Analistler Gözünden Yatırımcı İlişkileri’, ‘Yatırımcı İlişkileri Paydaşları Tecrübe Paylaşımları’ ve ‘Türkiye Hikayesini Anlatmak’ başlıkları çerçevesindeki konular masaya yatırıldı.

Öğleden sonra gerçekleşen ikinci panelde IPREO, Kıdemli Başkan Yardımcısı Patrick Tobias’ın moderatörlüğünde Fitch Ratings, Türkiye Temsilcisi Gülcan ÜstayFranklin Templeton, Kıdemli Başkan Yardımcısı Erman KalkandelenTEB Yatırım, Genel Müdür Yardımcısı Mete YükselÜnlü&CO, Yönetici Direktörü Kağan Çevik konuşmacı olarak katıldı.

‘Yatırımcı ve Analistler Gözünden Yatırımcı İlişkileri’ isimleri başlığı çerçevesinde ‘Pasif Yönetim ve Aktif Yatırımcılar’‘Portföy Yöneticilerinin Aracı Kurumların ve Analistlerin Yatırımcı İlişkilerinden Beklentileri’ ve ‘Başarılı Bir Tahvil İhracında Kredi Derecelendirme Kurumlarının Rolü’ gibi konular ele alındı.

Günün üçüncü oturumunun moderatörlüğünü BNY Mellon Türkiye Temsilcisi Cihat Takunyacı üstlendi. MiFID II, ESG ve Kurumsal erişim gibi konuların yatırımcı ilişkilerine etkilerinin konuşulduğu oturumun konukları ise Credit Suisse İstanbul Menkul Değerler Genel Müdürü Cem Öksün, Enerjisa Kurumsal Finans ve Hazine Direktörü Cem Gökkaya, HSBC Yatırım Genel Müdürü Tolga Koyuncu, IPREO, Kıdemli Başkan Yardımcısı Patrick Tobias oldu.

Moderatörlüğünü Bersay İletişim Grubu Onursal Başkanı Ali Saydam’ın yaptığı son oturumun konukları ise Kanal D ve Yapım şirketleri CEO’su Özge Bulut MaraşlıElig Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Gönenç GürkaynakİKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve TURKVEN Kurucu Ortağı Seymur Tarı oldu.

Zirve’de panellerin haricinde, BNY Mellon Türkiye Temsilcisi Cihat Takunyacı’nın sunumuyla “BNY Mellon Yatırımcı İlişkileri Anketi 2017 Sonuçlarının” değerlendirildiği ve Heidrick&Struggles Türkiye Yönetici Ortağı Ayşegül Aydın’ın “Yatırımcı İlişkileri Yönetimi” konularında uzman görüşlerini paylaştığı “Konuk Konuşmacı” bölümleri de yer aldı.

Aynı zamanda, zirveye katılan ve Templar Advisors standına kartvizitini bırakan TÜYİD üyesi şirketler arasında yapılan çekilişle, TÜYİD üyesi Zorlu Holding Yatırımcı İlişkileri ekibi Templar Advisors Türkiye tarafından İleri Seviye İş İletişimi Programı kazandı.

Yatırımcı İlişkileri yöneticileri ve Yatırımcı İlişkileri alanında hizmet veren firma yöneticileri ile danışmanların, Yatırımcı İlişkileri’nin güncel sorularına cevap bulunan Zirve’de, uzman konuşmacılar ve katılımcılar deneyimlerini paylaştılar.

Yurt içinden ve yurt dışından birçok Yatırımcı İlişkileri profesyonelinin de katıldığı Zirve’de gün boyu sürecek panellerde her sene olduğu gibi önemli konu ve konukları ağırladı.

Yeni Yılda CIO’ları Bekleyen 6 Zorluk

Shot of a young businessman experiencing stress during a late night at work

Dijitalleşen dünyada CIO’lar yeni nesil zorluklarla karşılaşırken, rutin iş yüklerinden kurtularak daha yaratıcı işlere odaklanmaya çalışıyor

Türkiye’nin en hızlı büyüyen veri merkezi Radore, yeni yıl öncesinde CIO’ların ajandalarını ve iş yapış modellerini gözden geçirmelerini öneriyor. Böylece yeni yılda kendilerini bekleyen zorluklarla başa çıkabilecekleri iş ortamını sağlayan CIO’lar, 2018 yılında da şirketlerin en önemli rollerinden birini üstlenmeye devam edecekler.

Hızla dönüşen BT dünyası içerisinde yaşadıklarını dile getiren Radore Veri Merkezi Genel Müdürü Sadi Abalı, “Yeni yılda da CIO’ları çok karmaşık bir ajanda bekliyor ama bu karmaşanın çoğu teknik konulardan kaynaklanmıyor. İşleri genel olarak düşünmeye yeterince vakit ayıramamak, yaratıcı işler ortaya koymakta zorlanmak, ekibine liderlik etmek gibi zorluklar her geçen gün CIO’ların gündemini meşgul ediyor” dedi. Abalı, CIO’ların yüzleşmesi gereken olası sorunları sıraladı:

  • Dijital dönüşüm ile birlikte teknoloji günümüzde işletmelerin en önemli önceliği durumuna geldi. Şirketlerin dönüşüm sürecini yöneten CIO’ların yönetimde de çok daha aktif rol oynamasına ihtiyaç duyulacak.
  • Yapay zekâ gibi yeni nesil teknolojiler veri analizi uzmanlarına ve dijital yeteneklere sahip çalışanlara olan ihtiyacı artıracak. CIO’lar bu doğrultuda insan kaynağı tercihleri yaparak ekiplerini büyütmek zorunda kalacak.
  • Yeni nesil çalışanları teknolojik olarak memnun edecek altyapıların ve son kullanıcıya yönelik cihazlarının temin edilmesi gerekecek. Aynı zamanda giderek artan “Kendi Cihazını Getir” yani çalışanların kendi cihazlarıyla iş süreçlerine dâhil olması akımı nedeniyle uç nokta güvenliğine yoğunlaşma ihtiyacı doğacak.
  • Otomasyon ve tek düze işlerin ötesinde CIO’lardan beklentiler her geçen yıl artıyor. Rutin işleri yoluna koyarak yaratıcılığa zaman ayırmak ve katma değerli hizmet modelleri geliştirmek en önemli kazanç olacak. Bunun için sorunsuz bir altyapı ve güvenilir iş ortakları gerekecek.
  • Veriyi içgörüye dönüştürecek yapıların kurulmasıyla rekabette avantaj sağlayacak kaynağın CIO’lar tarafından sağlanması beklenecek. Büyük veri kavramı ve veri analitiği her sektörden farklı işletmelerin ilgi alanına girecek.
  • Siber güvenlik endişeleri her geçen gün artıyor. Bilgili ya da bilgisiz tüm aktörlerin ellerine geçen siber saldırı aygıtlarını kullanabildikleri günümüzde güvenlik konusu CIO’ların odak noktası olacak. Saldırı katmanlarının çeşitlenmesi geleneksel önlemlerin yanında yenilikçi yaklaşımları zorunlu kılacak. Siber saldırıları engellemek için sağlam güvenlik katmanlarının tasarlanması ve uygulanması CIO’ların önemli ölçüde vaktini alacak. CIO’ların veri güvenliği için güvenilir iş ortaklarıyla çalışması, kendi gelecekleri için faydalı olacak.

300 bin fidan TANAP ve Orman Genel Müdürlüğü iş birliğiyle büyüyecek

Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında boru hattı güzergahı üzerinde yer alan 6 ilin ağaçlandırılması için protokol imzalandı. Orman ve yeşil dokunun geliştirilmesi ile doğal sistemin devamlılığının sağlanmasına katkı sağlamak için imzalanan protokol kapsamında ilk dikim, Çanakkale’de TANAP ve Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerinin katılımıyla yapılan etkinlikte 50 bin fidanın dikilmesiyle gerçekleştirildi

Azerbaycan’daki Şah Deniz-2 Sahası’ndan çıkarılan doğal gazı, Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP), geçtiği güzergah boyunca ekonomik ve sosyal kalkınma ile doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunmayı amaçlayan Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEIP) kapsamındaki projelerine bir yenisini ekledi.

TANAP ve T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında Kasım 2017’de imzalanan ‘Ağaçlandırma İş Birliği Protokolü’ çerçevesinde, TANAP’ın güzergahında yer alan Çanakkale, Kütahya, Bursa, Erzurum, Sivas ve Yozgat’ta ağaçlandırma çalışmaları yapılacak. TANAP Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEIP) kapsamında finanse edilen, OGM tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında projenin ilk ayağı Çanakkale’nin Biga ilçesinde hayata geçirildi. 12 Aralık’ta TANAP ve Orman Bölge Müdürlüğü’nün katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte 50 bin fidan dikildi.

Türkiye’nin, ormanlarının ve yeşil dokusunun geliştirilmesi ile orman varlığının devamlılığının sağlanmasına katkıda bulunmayı amaçlayan 3 milyon lira hacmindeki iş birliği kapsamında 6 ilde 50 bin olmak üzere 300 bin fidan dikimi gerçekleştirilecek. 12 ayda tamamlanması planlanan ve toplam 300 bin adet fidanın dikimi ile fidanların bakımı ve korunmasını hedefleyen projenin, Biga’da gerçekleştirilen dikimle beraber Kütahya ve Bursa’da 2017 yılı içerisinde, Erzurum, Sivas ve Yozgat illerinde ise iklim şartları nedeniyle 2018 baharında tamamlanması öngörülüyor.

Projeye ilişkin konuşan TANAP Genel Müdürü Saltuk Düzyol, TANAP inşaatının başladığı günden bu yana sosyal çevre ve doğaya duyarlı bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade etti. Düzyol, “Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları ile sürdürülebilir, bölge halkının ihtiyaçlarına cevap verebilecek projeler gerçekleştirmeyi hedefleyerek 2015’ten bu yana faaliyetlerimize devam ediyoruz. OGM’yle yaptığımız bu iş birliğiyle doğaya katkı sağlamak adına katma değeri yüksek bir projeyle hedefimize bir adım daha yaklaşıyoruz. Bu protokol kapsamında belirlenen 6 ilimize 300 bin ağaç kazandıracağımız için mutluyuz” dedi.

Maaşın tahtı sallanıyor

56 ülkede faaliyet gösteren Great Place to Work Enstitüsü, “İK Yönetimi ve Yönetici Anketi”nin sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanlar kendilerine sağlanan desteğe maaştan daha fazla önem veriyor. Yöneticilerin çalışanlardan en büyük beklentisi ise şirket imajının korunması yönünde.

13.12.2017

Araştırma ve danışmanlık kurumu Great Place to Work Enstitüsü, faaliyet gösterdiği ülkelerdeki en iyi işverenleri belirliyor. Çalışanların iş-yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen Enstitüsü, güvene dayalı kurum kültürünün oluşturulması için yaptığı araştırmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşıyor. Çok uluslu ve ulusal şirketlerdeki 36 farklı sektör çalışanın katıldığı, Dublin City ve Maynooth Üniversite’sinin katkılarıyla hazırlanan “İK Yönetimi ve Yönetici Anketi” sonuçlarını yayımlayan Great Place to Work Enstitüsü, çalışanların maaş ve kariyerlerine ilişkin önemli bulguları açıkladı.

Çalışanlar için öncelik destek ve fırsat, sonra maaş

Ankete katılan çalışanların yüzde 93’ünün yöneticilerinden öncelikli beklentisi, yüksek performans gösterebilmeleri için kendilerine destek sağlanması yönünde. Çalışanların yöneticilerden ikinci beklentisi, kendilerine şirket içerisinde gelişim fırsatı sunulması. Yöneticilere göre, çalışanların şirkete olan bağlılığını motivasyon ve adanmışlık düzeyleri belirliyor. Yöneticiler tarafından desteklendiğini hisseden çalışanlar, şirkete olan bağlılıklarının arttığını ifade ediyor. Anket sonuçlarındaki en dikkat çeken sonuçlardan biri, çalışanların kendilerine sağlanan desteğe ve gelişim olanaklarına maaştan daha fazla önem vermeleri.

Yöneticiler önce şirketin saygınlığı diyor

Yöneticilerin çalışanlardan beklentileri arasında ilk iki sırayı yüzde 95 oranıyla şirket saygınlığını koruyup şirketi desteklemeleri yer alıyor. Üçüncü sırada çalışanların kendilerini değerli hale getirecek gelişim fırsatlarını takip etmeleri, dördüncü sırada şirketteki değerlerini yükseltmek için becerilerini geliştirmeleri geliyor. Yöneticilerin çalışanlardan en düşük beklentisi ise sadece gereken görevleri yerine getirmeleri.

Yapılan işten gurur duyulmasını teşvik eden şirketler rekabette avantajlı

Anket sonuçlarını değerlendiren Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Her sektörden farklı büyüklükteki şirketlerle yaptığımız çalışmalarla şirketlerin mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmalarına yardımcı oluyoruz. Şirketlerin işveren markası oluşturmalarında en önemli elçi konumunda olan çalışanların iş verimliliği, yüksek güven kültürüne sahip işletmelerde 3 kat artıyor. Bu da şirketlere ekonomik performans olarak geri dönüyor. Araştırmalarımız yüksek ekonomik performanslı şirketlerde çalışanların saygı görüp takdir edildiğini, güçlü bir takım ruhunun oluşturulduğunu, şeffaf şekilde bilgi paylaşıldığını gösteriyor. Çalışanların taleplerini değerlendiren, yapılan işten gurur duyulmasını teşvik eden şirketler rekabete avantajlı durumda başlıyor.” dedi.

Great Place to Work Hakkında:

Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 56 ülkedeki ofisleri ile sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel işyerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work’ün güvene dayalı felsefesi dünyanın her yerinde çalışan odaklı ve yüksek güven kültürü yaklaşımı ile mükemmel iş yeri kültürlerinin yaratılmasına katkı sunarken, şirketlerin ekonomik performanslarını da artırmalarına yardımcı oluyor. Kamu ve kâr amacı gütmeyen sektörler de dahil tüm sektörlere hizmet sunmaktadır. Bu çalışmaları sebebiyle küresel dünyadaki ekonomik yapıları ve şirket yapılarını yakından tanımakta; akademik alanda ve diğer araştırma şirketleri ile geliştirdiği işbirlikleri sayesinde de yöntemlerini sürekli geliştirmektedir. 1991 yılında kurulan Great Place to Work’ün Türkiye Ofisi 2012 yılında açılmıştır. Great Place to Work, 25 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır. Hizmet verdiği ülkelerdeki en iyi işveren listelerinin yanı sıra, 100 Best Workplaces in Europe (Avrupa’nın En İyi İşverenleri) ve World’s Best Multinationals (Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri) listelerini hazırlamaktadır. Fortune’s 100 Best Companies To Work For listesi de Great Place to Work tarafından belirlenmektedir.

Fayat: 2018 Sürprizler Dolu Bir Yıl Olacak

TGSD Başkanı Şeref Fayat:

“2018 Sürprizlerle Dolu Bir Yıl Olacak”

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, 2017 yılındaki siyasi gündem ve belirsizlikler nedeniyle yatırımcının önünü göremediğini, bekleyen yatırım potansiyelinin, seçim takviminin belirlenmesiyle 2018 bitmeden hayata geçebileceğini söyledi. Öte yandan Türkiye’nin önemli ihracat pazarı olması nedeniyle AB’de beklenen yüzde 3 ila 5’lik büyüme oranının ve Euro’daki yükselişin 2018 yılında Türkiye ekonomisi üzerinde olumlu etkileri olabileceğine dikkat çeken Fayat, “2018 sürprizlerle dolu bir yıl olabilir” dedi.

Dolar ve Euro’daki dalgalı durumun 2018’de de devam edeceğini ifade eden Fayat, Euro Dolar paritesinin Euro lehine gelişmeye devam edeceğini bildirdi. Türkiye’deki bürokratik kurumların, şirketlerin, esnafın ve bireylerin işlerini ve yatırımlarını yönetirken önlem almayı alışkanlık haline getirdiğini, hazır giyim sektörünün Euro’yu yüzde 10 düşük değerden hesaplayarak dalgalı kur ortamında ilerlediğini söyleyen Fayat şöyle devam etti: “Kriz yönetimini ve dalgalı kurda hareket etmeyi öğrenmiş bir ekonomi olarak 2018’de en azından mevcut durumu koruyacağımızı, gelişmelerin yıl sonuna doğru olumlu bir seyir izlemesini bekliyorum.”

“AB’ye yönelmeli, birim değeri yüksek, markalı ihracata odaklanmalıyız”

AB’nin hazır giyim sektörümüzün ihracatının yüzde 74’ünü yaptığımız buna karşılık AB’nin toplam hazır giyim ithalatının sadece yüzde 7’sini oluşturduğumuz bir pozisyonun son derece riskli olduğuna vurgu yapan Fayat, Türkiye’nin vazgeçilmez konumunu güçlendirmeye çalıştıklarını söyledi. AB’de beklenen büyüme ve Euro’nun güçlenme fırsatını iyi kullanabilmemiz için ilişkilerin ve temasların tekrar güçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Fayat, terör, OHAL, siyasi belirsizlik ve zaman zaman oluşan diplomatik gerginliklerin AB’li alıcı grupların ülkemize ziyaretini yüzde 40-45 oranında azalttığını, bu durumun üreticimizin pazarlık gücünü zayıflattığını ifade etti.

“Önümüzdeki 10 yıl Türk markalarının AB’de yükselişini seyredeceğiz”

Hazır giyim sektörünün, yılı 17 milyar dolarlık ihracatla kapattığını söyleyen Fayat, markalı ihracatta kilogram başına 40-50 Dolar değerine ulaşılabilirken, markasız ürünlerde kilogram başına 20 Dolar seviyesinde kalındığını belirtti. Hazır giyim üretimi yapmayan Almanya’nın sadece organizasyon faaliyetleri ile 30 milyar Dolar ihracat yapabildiğine dikkat çeken Fayat, Türkiye’nin markalı ihracatın yanı sıra organizatör ülke konumuna gelmesinin kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi. Fayat, “Önümüzdeki 10 yıl içinde belli fırsatları kullanan ve doğru stratejilerle hareket eden Türk markalarının AB’de yükselişini izleyeceğiz” dedi.

“Sürdürülebilirlik ve Sanayi 4.0’da önemli yol aldık”

Türkiye’de hazır giyim sektörünün 20 yıldır bazı üretim süreçlerinde robot teknolojisi kullanımı ve dijitalleşme alanında önemli mesafeler katettiğine ve sanayi 4.0’a adapte olduğuna dikkat çeken Fayat, bir diğer önemli konunun sürdürülebilirlik zihniyetinin yaygınlaştırılması olduğunu söyledi. Fayat sözlerine şöyle devam etti: ”Teknolojiye adapte olmuş, çalışana ve çevreye saygılı, kaynaklarını doğru yöneten, şartlar ne olursa olsun kayıt içinde kalan kurumlarımızın sayısı oldukça fazla ama yeterli değil. Nitelikli Üretici Sertifika Programı Projemizi bu hedefle geliştirdik. En kısa zamanda uygulama zeminini oluşturacağımıza inanıyoruz. Hazır giyim sektörümüz bu özellikleriyle ülkemizdeki tüm ihracat sektörlerine örnek olacaktır.“

​Konut Alırken 6 “6N” Kurala Dikkat!

Yıldırım Grup İcra Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım konut alacak olan vatandaşlara altın değerinde tavsiyelerde bulundu. İşte sizlere konut alırken kılavuz olacak öneriler…

1-Lokasyona önem verilmeli

Alınacak olan konut, oturum düşünülerek alınıyorsa aile bireylerinin sosyal yaşam beklentisi, konutun merkezi lokasyonlara yakınlığı ve genel ulaşım olanakları gibi detaylar gözden geçirilmeli. Yatırımlık düşünülüyorsa da tercih edilecek konutun bulunduğu bölge özelinde getirdiği fırsatlar mutlaka değerlendirilmeli. Alınacak konutun; okul, alışveriş merkezi, toplu taşıma, hastane gibi merkezlere yakınlığına dikkat edilmeli.

2-Deprem yönetmeliğine uygun olmalı

Ülkemiz kuşkusuz ki deprem kuşağında yer alıyor. Bu noktada alınacak olan konutun zemin etüdüne dikkat edilmesi gerekiyor. Doğru işçilik ve konutun deprem standartlarına uygun bir şekilde üretilip üretilmediği mutlaka kontrol edilmeli.

3-Kaliteli malzeme seçimine bakılmalı

Tercih edilecek olan konutta ön plana çıkan bir başka detay ise; konut inşa edilirken kullanılan malın ve malzemenin kalitesidir. Bu noktada tercih edilen camlardan, kapılara hatta beton harcına kadar her detay titizlikle incelenmelidir.

4- Kat mülkiyeti iskânı alınmış daireler tercih edilmeli

Konut ile alakalı olarak, tapu kaydının mutlaka kontrolünün sağlanması gerekiyor. Tapu müdürlüğüne gidilerek; kira, şerh, haciz gibi durumların söz konusu olup olmadığına mutlaka bakılması gerekiyor. Yapı kullanım izni olup olmadığı da mutlaka araştırılmalıdır.

5-Maket üzerinden alım yapılmamalı

Alınacak olan projenin maket üzerinden satışının gerçekleştirilmemesi gerekiyor. Maket üzerinden konut alındıktan sonra, proje tesliminde farklı bir durum ile karşılaşmak istemiyorsanız; mutlaka net ve brüt alan konusunda netlik sağlamanız ve nasıl bir yapıya sahip olduğunuz konusunda netlik kazanmanız gerekiyor.

6-Satış protokollerine dikkat

Satın alınacak olan evin sosyal alanlarının ve otopark gibi unsurların ücrete tabi olup olmadığı ve aidat stratejisine dair planlamalar önceden öğrenilmelidir.