Hedef Ortadoğu ve Rusya Pazarı

15 milyon liralık hediyelik meyve pazarında yüzde 67 payla lider konumda bulunan Nefis Demet, 2 yeni şube ile büyümeye devam ediyor. 2017’nin ilk yarısında yüzde 70 büyüme gerçekleştiren Nefis Demet, Ankara ve İzmir’de açtığı şubeler ile bu yılki hedeflerine emin adımlarla ilerliyor.

Başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’ye hizmet veren Nefis Demet, şimdi de Ankara ve İzmir’e şube açarak ürünlerini müşterilerinin beğenisine sunuyor. Nefis Demet Genel Müdürü Devrim Aydın 2008’de girdiği hediyelik meyve pazarında emin adımlarla ilerlediğini vurgularken sözlerine şöyle devam etti: “ Müşterilerimizin memnuniyeti sayesinde pazarda lider konumda bulunmak çok gurur verici. Kadın girişimci olarak girdiğim bu sektörde şuan 60 kişiye istihdam sağlıyoruz. Yeni açacağımız şubeler ile Ortadoğu ve Rusya pazarına açılmayı planlıyoruz. Gerekli görüşmeleri yaparak 2017’nin sonlarında bu şubelerimizi hizmete açacağız.”

Bu şirketler yüzde 35 daha çok kazanıyor

Successful business team with arms up at the office

Küresel ölçekte kurum kültürü üzerine danışmanlık, analiz ve araştırmalar yapan Great Place to Work, şirketlerin yüksek güven kültürü ile elde edebilecekleri başarılara dikkat çekiyor. Great Place to Work tarafından yapılan yeni araştırma, çalışanın kim olduğuna ve şirket için ne yaptığına bakılmaksızın tüm çalışanları kapsayacak mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturan şirketlerin daha hızlı ve istikrarlı büyüdüğünü gösteriyor. Çalışanlarının tamamı için mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturabilen şirketlerin, diğerlerine göre daha iyi bir borsa performansı yakaladığı görülüyor.

S&P 500’e oranla yüzde 35 daha iyi getiriye sahipler

Great Place to Work tarafından gerçekleştirilen “For All Workplaces: Better for Business” araştırması, iş yeri kültürünü “Herkes İçin” mükemmel yapan şirketlerin hisse senedi getirisi performanslarının S&P 500 şirketlerini geride bıraktığını gözler önüne seriyor. For All Score metodolojisi temel alınarak değerlendirilen 2017 Fortune 100 sıralamasına giren en iyi işverenlerin, son üç yıl içerisinde S&P 500’e (Standard&Poor’s) oranla yüzde 32 daha iyi performans elde ettikleri görülüyor. Bu şirketlerin son beş yıl içerisinde yıllık hisse senedi getirilerinin ortalama yüzde 19,7 olarak gerçekleştiği, S&P 500 şirketlerinin ise yüzde 14,6’da kaldığı görülüyor.

Çalışanların gerçek potansiyelleri şirketlerin kârlılığını etkiliyor

Analiz sonuçları, şirketlerin daha hızlı bir gelir artışı, ekonomik performans ve kârlılık elde etmelerinin çalışanlarının gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmalarına bağlı olduğunu gösteriyor. Bu potansiyelin ortaya çıkarılması da tüm çalışanlar için mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturulmasından geçiyor.

İnsana değer veren şirketler ekonomik olarak daha hızlı büyüyor

Yüksek güven temeli üzerinde yükselen, insani dokunuşları olan iş yerlerinin sürdürülebilir başarıyı yakalayacaklarını belirten Great Place to Work Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Küresel düzeyde yaptığımız yeni araştırmamız, şirketlerin rekabet güçlerini geliştirebilmeleri için iş yeri kültürünün herkes için tasarlanması gerektiğine işaret ediyor. Herkes için mükemmel bir iş yeri oluşturabilen şirketler, ekonomik açıdan daha başarılı oluyor ve yoğun rekabette rakiplerini geride bırakıyor. Analizler, çalışanların tüm potansiyellerinin ortaya çıkarılıp geliştirilmesinin başarı için belirleyici olduğunu kanıtlıyor.” dedi.

 

Abalıoğlu Grubu’nda Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü Mustafa Özdil

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşlarından Abalıoğlu Grubu’nda üst düzey bir atama gerçekleşti. Grubun yeniden yapılanması kapsamında Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü olan Mustafa Özdil, Lezita markasının büyümesine liderlik yapacak.

Türkiye’nin 47. büyük sanayi kuruluşu olan Abalıoğlu Grubu’nda üst düzey bir atama gerçekleşti. 2015 yılından bu yana Abalıoğlu Grubu’nda Teknik Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Mustafa Özdil, yeni dönemde Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü oldu.

Mustafa Özdil, yeni görevini şöyle değerlendirdi: “Abalıoğlu Grubu, faaliyet gösterdiği sektörlere liderlik yapan, pek çok “ilk”i gerçekleştiren, sürekli yatırımlarla ülke ekonomisine ve sosyal hayatına büyük katkılar sunan bir kuruluştur. Grubumuzun sahip olduğu benzersiz deneyimi, sürdürülebilir bir stratejiyle geleceğe taşımak için yapılan yeni organizasyonel yapılanmada önemli bir görev almaktan dolayı gururluyum. Yeni dönemde Abalıoğlu’nun ülkemize kazandırdığı en önemli değerlerden biri olan Lezita markasının faaliyetlerinden sorumlu olacağım. Abalıoğlu 2006 yılından bu yana, kırk sekiz yıllık sanayi ve girişimcilik tecrübesini gıda sektörüne Lezita markası ile taşımaktadır. Lezita markası, sektörün en büyük ve en modern et entegre tesisine sahiptir. Lezita’nın et entegrasyon halkasının bir zinciri olan ileri işlenmiş ürünler grubunun kaplama hattında yapılan yatırımlarla 2017’nin Eylül ayında kapasitemizi %100’ün üzerinde arttıracağız. Ekibimle birlikte Lezita’nın zengin ürün çeşitliliğiyle tüketicilerin hayatında daha çok yer almasını, mevcut konumumuzu güçlendirerek sektörün en sevilen ve lider markası olmasını hedefliyoruz.”

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda ve Fermantasyon Teknolojisi mezunu olan Mustafa Özdil, 1 yıl Almanya’da Münih Ludwig–Makimilians Üniversitesi’nde dil eğitimi aldıktan sonra Münih Teknik Üniversitesi’nde Malt Teknolojisi yüksek lisansını tamamladı. Yaşar Holding’e bağlı Pınar Et Entegre tesisinde 24 yıl çalıştı. 2015 – 2017 yılları arasında Abalıoğlu’nda Teknik Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Yeni dönemde Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü olan Özdil, İngilizce ve Almanca bilmekte olup, evli ve bir çocuk babasıdır.

Mobilya sektörünün hızlı büyümesi; Ağaç, mobilya işleme makineleri ve yan sanayisini de güçlendirdi

Türkiye mobilya sektörünün makine ihtiyacına cevap vermekte itici güç olan ağaç işleme makineleri ve yan sanayi sektörü, teknolojiyi arkasına alarak başarı grafiğini her yıl bir üst banda çıkarıyor. 2016 yılında 176 milyon dolarlık üretimiyle Avrupa pazarından yaklaşık yüzde 4 pay alan sektör, iç pazarda mobilya sektörünün hızla büyümesi ile 250 milyon dolara yaklaşan satışının yanı sıra dünyanın birçok ülkesine gönderdiği 70 milyon dolarlık makine ihracatıyla da adından söz ettiriyor.

 

Mobilya sektörünün gelişiminin bir yansıması olarak 1980’li yılların başında bir sanayi haline gelen ağaç işleme makineleri sektörü, geçmişten getirdiği tecrübeyi teknolojiyle harmanlayarak yıllar içinde çok önemli yol kat etti. Yurt içi pazarında ana sektörü mobilyanın makine ihtiyacına cevap vererek sektörün gelişiminde itici güç olan ağaç işleme makineleri sektörü bugün; ithalatı, üretimi ve ticaretiyle sadece iç pazara değil dünyanın birçok ülkesine makine satar hale geldi.

 

1980’lerin başında mobilyada ‘devrim’ etkisi yaratan MDF’nin sektörün dinamiklerini değiştirmesiyle Türkiye’de Pazar gelişmeye başladı. 2000’li yıllarda yan sanayinin de sektörü desteklemesinden ve uluslararası imalatçı firmaların Türkiye’de üretim yapmaya başlamasından alınan güçle sektör; kilogram değeri yüksek, katma değerli ürünler üretmeye başladı.

 

İstihdam Rakamları FED’in Elini Güçlendirdi

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Tarım Dışı İstihdam beklentilerin üzerinde 209 bin artış gösterdi. (Beklenti: 180.000) İstihdam rakamlarının yanı sıra ücret artışı bir önceki aya göre yüzde 0,3 yıllık bazda ise yüzde 2,5 artış gösterdi. İşsizlik oranı ise yüzde 4,3 seviyesine geriledi. İstihdam piyasasının ABD’de net bir şekilde toparlanmaya devam ettiğini görüyoruz. Verinin ayrıntıları her anlamda oldukça güçlü. İş gücüne katılım oranında artış yaşanırken, ücretler, işsizlik oranı FED’in elini güçlendirmeye devam ediyor. Bu bağlamda baktığımızda Eylül ayında FED’in bilanço küçültme sürecine başladığını görebiliriz. Bilançonun küçültme hızı, miktarı gibi ayrıntılarda önemli olacaktır ancak bu soruların cevabını Eylül ayından önce almak zor görünüyor. İstihdam rakamları sonrası Dolar küresel anlamda bir miktar değer kazanırken Dolar endeksi 93 seviyelerinin üzerinde tutunmaya çalışıyor. Veri beklentilerin üzerinde açıklansa da Doların hızlı bir değer kazanma ihtimali pek görünmüyor. Özellikle ABD’de siyasi risk sürecinin devam etmesi ve FED’e yönelik birçok beklentinin fiyatlanmış olması Dolara olan talebin makul seviyelerde kalmasına neden olabilir.

Hakkaniyet geliri yüzde 13,7 artırıyor

Great Place to Work Enstitüsü tarafından yapılan “For All Workplaces: Better for Business” araştırmasına göre, Fortune 100 listesinde yer alan en iyi işveren şirketler diğer şirketlere oranla daha yüksek ekonomik performans sergiliyor. Analizlerde “For All Score” metodolojisi kullanılarak sıralama yapılan şirketlerin yıllık gelirlerinde yüzde 13,7 artış kaydettikleri görülüyor.

İş yerinde güven tesis eden şirketlerin yıllık gelirlerinde dikkat çekici oranda bir artış gözlemlenmesi, araştırmada ortaya konan en önemli bulgular arasında. Şirketler tarafından bilinmeyen veya önemsenmeyen çalışan odaklı yaklaşımlar, şirketlerin ekonomik performanslarını olumlu etkiliyor. Raporda, geleneksel metodoloji ile sıralanan şirketlerin yıllık ortalama gelir artışlarında yüzde 12,5’lik bir artış sağladığı ifade ediliyor. “For All Score” metodolojisiyle liste başı ve liste sonu şirketler karşılaştırıldığında ortalama yıllık gelir artışında 3,6 katlık bir fark ortaya çıkıyor. Sadece çalışanların değerlendirmesini baz alan geleneksel metodolojide ise bu oran 2,3’te kalıyor.

Personele hakkaniyetli davranmak rekabet gücünü artırıyor

Great Place to Work tarafından yapılan değerlendirmeye göre, iş yeri kültürünü ayrım yapmaksızın herkes için mükemmel hale getiren şirketlerin yıllık gelir artış performansları, bunu gerçekleştiremeyen şirketlere göre yüzde 9,6 oranında daha iyi. Ayrıca bu şirketler, borsa performansı açısından da diğerlerini geride bırakıp, rekabet güçlerini geliştirebiliyor.

Çalışanına değer veren firmalar kazanıyor

Great Place to Work tarafından geliştirilen ve şirketlerin analiz edilmesinde kullanılan yeni “For All Score” metodolojisinin rekabette öne çıkartan etkisine dikkat çeken Great Place to Work Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Raporumuz, çalışanın kim olduğuna ve şirket için ne yaptığına bakılmaksızın tüm çalışanları kapsayacak mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturan şirketlerin, hâlihazırda güven kültürü sağlayabilmiş olanlara göre daha da hızlı ve istikrarlı bir gelir artışı yakaladığını gösteriyor. Teknolojinin getirdiği fırsatları kullanmanın yanında, çalışanları anlamanın ve bu doğrultuda strateji geliştirmenin altını önemle çiziyoruz. Küresel çapta yaptığımız araştırmalar ve analizlerimizle çalışanlara verilmesi gereken gerçek değerin ortaya çıkarılmasına ve bu yönelişin sürdürülebilir olmasına katkı sunuyoruz.” dedi.

İhracata dijital kolaylık

Türkiye, ihracat alanındaki çalışmalarını hızlandırmaya devam ediyor. İhracat alanında işlemlerin hızlı ilerlemesi için yenilikçi uygulamalardan faydalanılıyor. Kalkınma stratejisi çerçevesinde, ihracat desteklerine yönelik yeni bir uygulama hayata geçirildi. Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle, ihracata destek ödemeleri başvurularında artık e-imza ile işlem yapılabiliyor.

06.08.2017

E-imza bütün sektörlerde kolaylıkla işlem yapılmasını ve tasarruf elde edilmesini sağlıyor. Hızlı işlem yapabilme kabiliyetine erişen kurumlar, ülke ekonomisine daha çok katkı sunmanın yanında maliyetten de avantaj elde ediyor. Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan “İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kapsamında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan Yapılan Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği” sayesinde ihracata destek ödemeleri başvurularında e-imza ayrıcalığından yararlanılacak.

İhracat işlemleri e-imza ile hızlanacak

Ekonomi Bakanlığı tarafından yayımlanan yeni yönetmelikle, ihracat yapan firmalar tarafından destek ödemesine ilişkin belgelerin elektronik ortamda e-imza uygulaması ile gönderilmesiyle orijinal evrakların başvuru yapılan kurum ve kuruluşlara ibrazına gerek kalmıyor. Firmalar tarafından e-imza uygulaması çerçevesinde otomasyon sistemlerine yüklenen destek ödemesine konu belgelerin eksiksiz bir şekilde muhafaza yükümlülüğü ve denetime karşı sorumluluğu, destek başvurusunda bulunulmasından itibaren 10 yıl boyunca firma yetkililerine ait olacak.

Kırtasiye, yol ve kargo masraflarına son

Yeni uygulamayla işlemlerin daha hızlı ve kolay bir şekilde yapılacağını belirten E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “İhracata destek ödemeleri ihracatçılar açısından büyük öneme sahip. Yeni yönetmelik sayesinde ihracat yapan işletmeler, kırtasiye, yol, kargo masraflarını ve bürokratik işlemlerden kaynaklanan zaman kayıplarını geride bırakıyor. Ticari işlemlerin geçerliliğini ve inkâr edilemezliğini sağlayan e-imza, ihracata destek başvuruları alanında büyük kolaylık sağlayacak.” dedi.

Yurt içine ve yurt dışına seyahat edenlerin çoğu Bakırköy’de yaşıyor

Nesnelerin İnterneti alanında Google ve Intel gibi dünya teknoloji devlerinin iş ortağı olan Türk Ar-Ge şirketi Blesh,ulaşım ve turizm sektörünü ilgilendiren önemli bir rapora imza attı. Türkiye’deki tatilcilerin en çok nerelerde oldukları, nasıl sosyalleştikleri ve hangi rotaları tercih ettikleriyle ilgili önemli veriler içeren rapor, 90 gün boyunca Türkiye’deki tüm havaalanlarından beacon ve geofencing teknolojisi kullanılarak alınan sinyallerle, 150 bin kişiden elden edilen veriler incelenerek hazırlandı. Rapor sonuçlarına göre en popüler şehirler yurtiçinde İstanbul, yurtdışında ise Amsterdam oldu. En çok tatilci sayısı İstanbul’da yer alırken, hem yurtiçi hem de yurtdışına seyahat edenlerin çoğunlukla Bakırköy’de ikamet etmesi raporda dikkat çeken verilerden biri oldu.

Her ay yaklaşık 200 milyon veriyi analiz eden Blesh, gün içerisinde plaza ve ofislerde zaman geçiren çalışanların gerçek dünyadaki deneyimlerini sanal dünyadaki deneyimleriyle birleştirerek dijital pazarlamayı çok daha geniş bir perspektife taşımaya devam ediyor. Beacon sinyalleri, geofencing teknolojisi ve akıllı telefonlar yardımıyla tüketicilerin hem makro hem de mikro ölçekte davranışlarını analiz ederek markaların pazarlama stratejilerine önemli katkılar sunan Blesh, tatilcilerin tüm yol haritasını ve eğlence noktalarını içeren raporuyla bu kez, ulaşım ve turizm sektörünü yakından ilgilendirecek önemli verileri ortaya çıkardı.

Makro ve mikro ölçeklerde lokasyon teknolojilerini aynı anda kullanabilen Blesh Mobil İletişim Beacon Platformu’nun şu anda Türkiye’deki en geniş lokasyon verisine sahip platform olduğunu belirten Blesh CEO’su Devrim Sönmez, “Tatilciler nereye gidiyor? Nerede yaşıyor? Nerede eğlenmeyi tercih ediyor? gibi soruların yanıtlarını içeren bu rapor, özellikle turizm ve ulaşım sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için önemli sonuçlar barındırıyor. Raporda öne çıkan veriler, lokasyon ve rotaların neden daha fazla tercih edildiğinden başlayarak, iş ve hizmet geliştirmede nasıl kullanılacağına kadar birçok noktada referans olabilir” dedi.

Beyaz yakalılar yurt dışını tercih ediyor

Blesh’in raporuna göre, Türkiye’de en çok İstanbul, İzmir ve Ankara’da ikamet edenler tatile gidiyor. Yurtiçinde seyahat edenlerin %59’u İstanbul, %12’si İzmir, %10’u ise Ankara’da yaşıyor. Bu illeri Antalya, Trabzon ve Kocaeli takip ediyor. Yurtdışı tatillerinde %76 ile İstanbul liderliğini korurken, İstanbul’u İzmir ve Ankara takip ediyor. Genel olarak tatilcilerin %60’ı yurtiçinde %40’ı ise yurtdışında tatillerini geçirirken; yurtiçini tercih edenlerin yüzde 49’u, yurtdışını tercih edenlerin ise yüzde 43’ü beyaz yakalılardan oluşuyor.

Yurt dışında Amsterdam, yurtiçinde İzmir

Rapora göre, %52 iOS, %48 Android kullanıcısı olan tatilcilerin, mobil cihazlarda bluetooth teknolojisini kullanım oranı %24. Türkiye’de en çok İstanbul’dan hareket eden tatilcilerin sıklıkla ziyaret ettiği şehir yurtiçinde İzmir, yurtdışında Amsterdam oldu. Yurtiçinde seyahat edenlerin çoğu Bakırköy (%27), Bahçelievler (%12) ve Beşiktaş’ta (%12) oturuyor. Yurt dışını tercih edenlerde de yine Bakırköy (%27) öne çıkarken, ardından Kadıköy (%12) ve Beşiktaş (%11) geliyor.

En çok kafe ve restoranlarda sosyalleşiyor, emlak ve otomotivle ilgileniyorlar

Rapora göre tatilciler, seyahatlerinde çoğunlukla otomotiv ve emlakla ilgili konuları takip ediyorlar. Yurtiçinde tatil yapanların %30’u otomotiv, %21’i emlakla ilgilenirken, yurtdışında tatil yapanların %22’si otomotiv, %20’si emlakla ilgileniyor. Raporda sosyalleşmek için en çok kafe ve restoranların tercih edildiği de görülüyor. Yurtiçini tercih eden tatilcilerin %38’i kafe ve restoranlara giderken, yurtdışında tatil yapanlar için bu oran %36. Yurtiçinde tatilcilerin en çok tercih ettikleri AVM’ler arasında da Zorlu Center, Kanyon ve İstinye Park öne çıkıyor.

Altın Fiyatlarına Yönelik Senaryolar

Nişantaşı Üniversitesi Ekonomi Masası Direktör Yardımcı Kutay Gözgör altın fiyatlarına yönelik senaryoları değerlendirdi. Gözgör, Altın fiyatlarının yönünü FED’in atacağı adımların ve küresel anlamda jeopolitik risk sürecinin belirleyeceğini ifade etti.

Altın fiyatları yılbaşından bu yana yatırımcılarına kazandırmaya devam etse de geçtiğimiz yılkı performansından bir miktar uzak seyrediyor. ONS altın fiyatları yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 9,20 artış gösterirken gram altın fiyatları yüzde 9,50 yükseldi. Altın fiyatlarının oynak bir görüntü sergilemesinde küresel anlamda yaşanan gelişmeler ve Amerika Merkez Bankasının (FED) attığı adımlar etkili oldu. FED, yıl içinde iki adet 25 baz puan faiz artışı gerçekleştirirken, 5 trilyon dolara yakın bilançosunu küçültme kararı aldı. Tüm bu gelişmeler ONS altın fiyatları için olumlu gelişmeler olarak değerlendiremeyiz. FED’in faiz yükseltmesi ve bilanço küçültme süreci altın gibi değerli metallere olan talebi azaltsa da, jeopolitik riskler altın fiyatlarının en büyük destekleyicisi olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa Bölgesi’nde yapılan seçimler altın fiyatlarını desteklerken, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Kuzey Kore arasında yaşanan gerilim zaman zaman Altın fiyatlarının güvenli varlık olarak ön plana çıkmasıyla sonuçlandı. Önümüzdeki süreçte altın fiyatlarının yönünü yine FED ve politik gelişmeler belirleyecek gibi duruyor. Piyasalar FED’in Eylül ayında bilanço küçültme sürecine başlamasını bekliyor. Bu beklentide fiyatlara öncede yansımış olabilir. FED’in atacağı adımlar yavaş olur ve jeopolitik risklerin devamı da altın fiyatlarını destekleyebilir. İçerde ise gram altın fiyatları takip edilecektir. Gram altın fiyatlarının değişmesi çeyrek, yarım ve tam altın fiyatlarına da yansıyacaktır. Gram altın fiyatlarının belirleyicisi ise Ons altın ile birlikte dolar kuru olmaktadır. ONS altın 1300 dolar seviyelerine yaklaşır ve Dolar kuruda FED’in bilanço küçültme sürecinin hızlanması ve hızlı bir faiz artışı yapması halinde 3,70 civarlarına ulaşırsa gram altın fiyatlarının yeniden 155 seviyelerine yaklaştığını görebiliriz. Bu da çeyrek altının yaklaşık 250, yarım altının 500 TL civarlarına yükselmesine neden olabilir. Aksi senaryo da ise, Dolar kurunun 3,50 Ons altının ise 1200 – 1210 $ civarında olması halinde gram altının 138-140 bandına gerilediğini görebiliriz. FED’in Eylül ayında yapacağı toplantı altın fiyatlarının yönünü belirlenmesinde daha etkili olacaktır.

Yıl İçi En Yüksek Yıl İçi En Düşük
ONS Altın 1295 1146
Gram Altın 130,626 154,417
Çeyrek Altın 211,615 250,267
Yarım Altın 423,23 500,534
Tam Altın 845,154 999,525

Altın Fiyatlarının Performansı

İKMİB “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” konusunu gündeme taşıyor

Çağımızın sosyal ve ekonomik açıdan en önemli sorunlarından birini kayıt dışı istihdam ve çocuk işçiliği oluşturuyor. Türkiye’de sayısı 2 milyona yaklaşan çocuk işçilerin büyük bölümü kayıt dışı çalıştırılıyor. İKMİB Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadele Projesi kapsamında hayata geçirdiği “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” başlıklı 3. Atölye çalışması ile toplumun kanayan yarasına parmak basıyor. 09 Ağustos 2017 tarihinde Titanic Business Bayrampaşa Oteli’nde gerçekleşecek atölye çalışmasında konu uzman isimlerce tüm yönüyle ele alınacak.

Çocuk işçiliği ve kayıt dışı istihdam konularına dikkat çekmek ve kamuoyunu bilgilendirmek isteyen İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), “Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadele Projesi” kapsamında gerçekleştirdiği atölye çalışmalarının üçüncüsünü bu konuya ayırdı. Titanic Business Bayrampaşa Oteli’nde 09 Ağustos 2017 tarihinde gerçekleşecek “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” başlıklı atölye çalışması kapsamında SGK İl Müdürlüğü, İstanbul Sanayi Odası ve İŞKUR’dan yetkili isimler konu ile ilgili detayları katılımcılarla paylaşacaklar. Atölye kapsamında Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Pınar Uyan da bir konuşma gerçekleştirecek.

Proje kapsamında daha önce “Kimya Sektörü İK Genel Bakış” ile “Ayrımcılık ve Ön Yargı” konulu atölyeler yapıldı. Verimli geçen atölye çalışmalarının çıktıları projenin ilerleyen aşamalarına yol göstermesi bakımından da önem taşıyor. İKMİB’in “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” konulu atölye çalışmasına kimya sektörünün tüm temsilcileri davetli.

İKMİB-Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadelesi Projesi ile ilgili gelişmeler Facebook sayfasından takip edilebilir.

PROJE HAKKINDA:

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), sosyoekonomik açıdan dezavantajlı bireylere ulaşmayı hedeflediği ‘Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadelesi Projesi’ ile sosyal sorumluluk alanında önemli bir projeyi hayata geçiriyor. Gaziosmanpaşa, Esenler, Esenyurt, Bağcılar, Sultanbeyli ve Sultangazi gibi ekonomik eşitsizliğin yoğun olarak hissedildiği bölgelerde yaşayan bireyleri kapsayan proje aynı zamanda kimya sektörünün nitelikli eleman sorununa da çözüm olacak. Bir yıl sürecek ve en az 25’i kadın olmak 100 kişiye dokunacak proje atölye çalışmaları ile devam ediyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı’nın yürüttüğü “Dezavantajlı Grupların Sosyal Entegrasyonu ve İstihdam Edilebilirliklerinin Geliştirilmesi Hibe Programı” kapsamında hayata geçirilen “Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadelesi Projesi”nde sosyoekonomik bakımdan dezavantajlı 100 kişiyi meslek sahibi yaparak sektörün nitelikli eleman sorununa da çözüm getiriyor.