Hayat Kimya Nijerya’da pazar lideri oldu 

Hayat Kimya, 2015’te bebek bezi markasıyla (Molfix) girdiği Nijerya pazarında 2 yılda yüzde 44 pazar payıyla lider oldu. Nijerya’da 100 milyon dolarlık yatırımla bebek bezi ve kağıt konverting tesisi açılışı sırasında 100 kişiye istihdam sağlayan şirket, bugün 500 kişiye istihdam sağlıyor.

Hayat Kimya Nijerya Genel Müdürü Hakan Mısri, şirketin 180 milyonluk genç nüfusu ve ortalama 6 çocuklu aile yapısı ile Nijerya pazarındaki başarılarını şöyle anlattı: “Nijerya’da 13 milyon bebek var ve günde 3 bez kullanılıyor, bu da 8 saatte 1 bez değiştiriliyor demek. Oysa Türkiye’de günde 4-5 bez kullanılıyor, hatta yeni doğanda bu rakam günde 8’e kadar çıkıyor. Nijerya’da hijyen alışkanlıklarını geliştirmek için çok yoğun farkındalık programları ile 450 bini aşkın anneye ulaştık. 9 eyalette 2.200 hastanede 350 bine yakın anneye bebek bakımı bilgilendirmesi yaptık. Nijerya’nın alışılagelmiş açık pazarlarında 100 bin anneye hijyen eğitimi ve bebeklerinin bez değişimini yerinde gerçekleştirdik. Nijerya’da hijyenik ve mutlu bir bebeklik yaşayabilmeleri için, ülke çapında 2 milyon adete yakın bebek bezi dağıttık.”

Hayat Kimya’nın girdiği her pazarda markalarını ilk iki oyuncudan biri haline getirdiğini belirten Mısri, “ Nijerya’da 100 milyon dolarlık yatırımla bebek bezi ve kağıt konverting tesisi açılışı sırasında 100 kişiye istihdam sağlamıştık, bugün istihdam sayımızı 500 kişiye yükselttik. 200 bin dönüm üzerine kurulu tesisimiz 1,3 milyar adet çocuk bezi ve 13 bin ton temizlik kağıdı üretim kapasitesine sahip.” dedi.

Şirket, ayrıca Nijerya Reklamverenleri Birliği tarafından verilen ‘ADVAN AWARDS for Marketing Excellence West Africa’ ödüllerinde toplam 5 ödüle de layık görüldü.

Düşük Karbon, İklim Değişikliğine Dayanıklı Gelecek 2018 Çağrısı 7 Kasım 2017 Tarihinde Açıldı.

Çevre ve Hammaddeler Alanı 2018-2020 Çağrıları Bilgi Günü ve Proje Pazarı, Avrupa Komisyonu tarafından 8-9 Kasım 2017 tarihlerinde Brüksel’de düzenlendi.

Avrupa Birliği Ufuk2020 Ar-Ge ve İnovasyon Programı Toplumsal Sorunlara Çözümler bileşeni altında bulunan İklim Değişikliği, Çevre, Kaynak Verimliliği ve Hammaddeler alanına ait 2018 çağrısı 7 Kasım 2017 tarihinde açıldı.

Çağrı kapsamında iklim değişikliği ile mücadele, döngüsel ekonomi, hammaddeler, yenilikçi ve sürdürülebilir şehirler, su, yer gözlem, doğa temelli çözümler, afet risk azaltımı ve kültürel miras gibi konular özelinde projelerin desteklenmesi beklenmektedir.

Düşük Karbon, İklim Değişikliğine Dayanıklı Gelecek 2018 Çağrısı

Öncelikli konular:

– Karbonsuzlaştırma

– İklim değişikliğine uyum, iklim değişikliği etkileri ve iklim servisleri

– İklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve ekosistem servisleri arasındaki ilişki

– Kriyosfer

– İklim değişikliği konusundaki bilgi açıkları

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Doğrultusunda Yeşil Ekonomi 2018 Çağrısı

Öncelikli konular:

– Döngüsel Ekonomi: Ekonomik ve Çevresel Kazanımların Birleştirilmesi

– Çevre, Ekonomi ve Toplum için Su Araştırmaları

– Yenilikçi Şehirler

– Sürdürülebilir ve kapsamlı küresel çevre gözlem ve bilgi sistemlerinin geliştirilmesi

– Ham maddelerin sürdürülebilir temini (enerji ve tarım dışı ham maddeler)

– Doğa temelli çözümlerin geliştirilmesi, afet risk azaltımı ve doğal sermaye muhasebesi

– Sürdürülebilir büyüme için kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir yönetimi

Maden sektöründe 4 yıl sonra gelen dostluk

Türkiye’nin ihracatta katma değerli sektörlerin başında gelen Maden Sektörü 4 yıllık aranın ardından aynı masanın etrafında toplandı ve güçlerini birleştirdi.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya ve 5 Kasım 2017 tarihinde yapılan Genel Kurulda İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Aydın Dinçer, iki birliğin Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte İzmir’de birlikte basın toplantısı düzenledi.

İMİB Başkanı Aydın Dinçer ve EMİB Başkanı Mevlüt Kaya, Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği (TÜMMER), İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ve Ege Maden İhracatçıları Birliği Madencilik sektörünün geleceği için ortak yol haritası belirleyecekleri mesajını verdiler. İMİB Başkanı Dinçer, “Madencilik sektörü için amasız, egosuz, fakatsız çalışmak zorundayız” derken, EMİB Başkanı Kaya, “Madencilik sektörünün geleceği için arabayı kimin sürdüğünün önemi yok. Ben madencilik sektörü için arabanın muavini olmaya razıyım” dedi.

Madencilik sektörü 35 yılda harikalar yarattı

Madencilik sektörünü, “35 yılda harikalar yaratan bir sektör” olarak tanımlayan Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, “Bugünde bunu başardık. Bu tabloda fotoğraf vermenin mutluluğunu ve gurunu yaşıyoruz. Beni öteleyen bizi önceleyen bir anlayışı yönetimimizle gerçekleştirdik. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ile bir ilki başlattık. İMİB, en köklü, en büyük birliğimiz. Büyüklüğüyle İMİB önemli bir konumda. Ortak paydamız ülke. İMİB’le daha çok güçlendik” şeklinde konuştu.

“Son 3,5 sene içerisinde sektörde şunu gözlemledik. Soyut değil somut verilerle gittiğimizde başarıyor ve olumlu sonuçlar alıyoruz” diye konuşan Kaya sözlerini şöyle sürdürdü; “Biz üretici ihracatçı birlikleriyiz. Birlik üyelerimizin yüzde 96’sı üretici ihracatçı. Sektörün üretimine, sorunlarına tümüne bizi ilgilendirmez diyemeyiz. Sektörde beraber hareket etmemiz gerekiyor. Sahada gereken katkıyı koyamazsak ihracat yapma şansımız olmaz. Mal olmazsa neyi satacağız. Bu kapsamda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’mızdan pozitif bir ayrımcılık görüyoruz. Sahadan götürdüğümüz sorunların çözümünde hızla yol kat ediyoruz.”

Dinçer; “Madencilik sektörü için bir olacağız”

Son 4 yıldır Madencilik Sektörünün bir araya gelemediğini, Sektör Kurulu Toplantılarını dahi yapamaz konuma geldiğini hatırlatan İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer ise; “Sektörümüzün süratle tüm birliklerimizin bir araya gelmesi gerekiyor. Tüm derneklerimizin birbiri ile çatışmadan aynı masa oturabilecek sektörümüzün sorunlarını konuşacak durumda olması gerekiyor. Bu sektörümüzün için önemli bir durumdur. 5 Kasım’dan sonra EMİB ile bir araya geldik. EMİB, TÜMMER, Türkiye Madenciler Derneği, Ege Madenciler Derneği ve madencilikle ilgili diğer kurum ve derneklerle birlikte hareket etmeye başladık” dedi.

İzmir Marble Fuarı’nı destekliyoruz 

İzmir Marble Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın dünyanın en önemli fuarlarından biri olarak tanımlayan İMİB Başkanı Dinçer şöyle devam etti: “İzmir Marble Fuarı’nı canı gönülden destekliyoruz. Marble Danışma Kurulu Toplantısına bizzat katıldım. 1100 firmamız buraya katılıyor. İMİB’te bu yıl fuara EMİB, TÜMMER, Maden İşleri Genel Müdürlüğü ile birlikte aynı stantta katılacak.”

10 aylık maden ihracatı 3.9 milyar dolar oldu

Madencilik sektörünün ihracat performansı hakkında da bilgi veren Dinçer, 2017 yılının Ocak – Ekim döneminde Türkiye’nin maden ihracatının 3 milyar 900 milyon dolar civarında olduğunu, 2016 yılının aynı dönemine göre madencilik ihracatının yüzde 27.3 artış gösterdiğini ifade etti. Dinçer, 2017 yılında Doğaltaş ihracatının ise yüzde 13’lük artışla 1 milyar 700 milyon dolara ulaştığını söyledi.

Hayatımız maden 

Madencilik sektörünün 24-26 Kasım 2017 tarihlerinde Antalya’da Madencilik Çalıştayı’nda bir araya geleceği bilgisini veren Dinçer, “Madencilik sektörün çözülmesi gereken problemleri var. 2023 yılı için 15 milyar dolar ihracat hedefimiz var. Bunları yakalamak için ruhsat ve izinlerin kısa zamanda çözülmesi gerekir. Yeni ürünleri elde edebilmemiz ve ARGE çalışması yapabilmemiz için devletten proaktif rol almalarını, izinlerimizin çok daha hızlı çıkması için yapılması gerekenleri yapılmasını talep edeceğiz. Madencilik Çalıştayı’nın konusunu “Hayatımız Maden” olarak belirledik. Televizyonumuzda da, telefonumuzda da maden ürünü var. Diş macununda bile yediğimiz ekmekte bile maden var. Hayatımız maden. Madene olumsuz bakan kesime bunu anlatabilmeliyiz. Biz demeliyiz ki madenleri çıkarmak yeni teknolojinin geliştiği bu çağda madene karşı çıkmak gibi bir durum söz konusu olamaz madenleri çıkarmak zorundayız. Çıkaracağız. Milli maden politikası çok doğru yaklaşımlar. Türkiye’nin geleceği madenlerde” diye sözlerini tamamladı.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Aydın Dinçer, Madencilik sektörüne verdikleri büyük destekler nedeniyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, Müsteşar Yardımcısı Abdulkerim Yörükoğlu, Maden İşleri Genel Müdürü Mithat Cansız, Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Sever ve Daire Başkanı Mümin Aydın’a Madencilik sektörü adına teşekkür etti.

Tedarik Zinciri Yönetimi Başarı Öyküleri Kitabı Hediye !

Satınalma Cep Mobil Uygulamasını indirenler arasından seçilecek 5 kullanıcıya Tasarımdan Süreç İyileştirmeye Tedarik Zinciri Yönetimi Başarı Öyküleri Kitabı HEDİYE!

1-Bu kampanya Tinova Bilişim Teknolojileri A.Ş. ve Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. işbirliği ile düzenlenmektedir.

2-Kampanya kapsamında “Satınalma Cep” adlı mobil uygulamayı indirip, bu form ile başvuru gerçekleştirenler arasından seçilecek 5 kişiye “Tasarımdan Süreç İyileştirmeye Tedarik Zinciri Yönetimi Başarı Öyküleri” kitabı hediye edilecektir.

3-Kitap hediyesi, kazanan kullanıcı herhangi bir ücret ödemeksizin başvuru formunda belirtilen adrese gönderilecektir.

4-Kullanıcı diğer kitap kampanyalarına da katılarak kazanma şansını arttırabilir fakat her ay 1 kitap kampanyasından hediye kazanabilmektedir.

KAZANMA ŞANSIMI NASIL ARTTIRIRIM ?

5-Hediye kazanma şansınızı arttırmak için; “Satınalma Cep” adlı mobil uygulama içerisinde ücretsiz üyelik oluşturduktan sonra haber, makale diğer içeriklere yorum ekleyebilir, uygulamayı Mağazalarda puanlayıp diğer kullanıcılara önerebilirsiniz.

6-Başvuru için kurumsal e-posta adresi gerekmektedir. (Özel sektör kullanıcıları dışında akademisyen ve öğrenciler üniversite uzantılı e-posta adresi ile başvuru gerçekleştirebilir.)

7-Kampanya 31 Aralık 2017 tarihine kadar geçerlidir. Kazananlar 1 Ocak 2018 Pazartesi günü Satınalma Web uygulaması içerisinde duyurulacaktır.


Artemis Halı’dan İhracat Atağı

Türkiye’de ve dünyada müşterilerinin beklentilerini tam olarak karşılayan, müşteri ilişkilerinde sonsuz güven içerisinde ve ihtiyaçların sürekli farkında olan, gelişim odaklı, kaliteyi sürekli arttıran ve son teknolojiyi yakından takip ederek farklılık oluşturan Artemis Halı, aktif çalışmalarını sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl üretim kapasitesini arttırmak üzere 5 milyon Euro’luk yeni yatırım yapan, özellikle ARGE bölümünü de geliştiren Artemis Halı; ihracat ağını güçlendirerek dünyanın bir çok ülkesine halılarının kalitesini sunuyor.

 

Gaziantep’te 2012 yılında kurulan Artemis Halı, 25 bini açık olmak üzere toplam 36 bin metrekarelik fabrikalarında üretim yapıyor. Yeni ve genç bir marka olmasına rağmen hızlı ve istikrarlı bir büyüme profili çizerek çok hızlı bir ivme kazandığını, hem yatırımlarla hem de istihdamla 2017’de de büyümeye devam ettiklerini belirten Artemis Halı Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı: “Artemis Halı, tasarımlarında renklerin her tonunu sergileyecek kadar cesur, geldiği toprakların havasını yansıtacak kadar otantik, dünyanın moda trendlerini de tasarımlarına yansıtacak kadar dünyalı bir marka. Türkiye genelindeki ana bayilerimiz  ile 1.500’ün üzerinde noktada Artemis Halı satılıyor. Amacımız sadece halı satmak değil hem yurtiçinden hem de yurtdışından tüketicilerimize kendilerini ifade edebilecekleri yeni yaşam alanları oluşturmak” dedi.

 

Tolga Batallı

  • Artemis Halı’nın 5 yıl içinde ihracat hedefi 15 milyon Dolar

İran, Almanya, Umman, Kazablanka, Rusya, Karadağ gibi ülkeler ile halihazırda çalıştıklarını ifade eden, Artemis Halı’nın ihracat hedefleriyle ilgili belirten Batallı: “Yıllık 2.000.000 metrekare üretim yapıyoruz ve  bunun % 10’luk bölümünü ihracat ediyoruz. Yurtdışı ihracatının tamamını Artemis Halı adıyla gerçekleştiriyoruz. Yıllık 5 milyon Dolar’lık bir ihracat yapıyoruz. Türkiye’nin dünya ile ticaretinde göstermiş olduğu başarı, özellikle dış ülkelere yaptığı ihracat ile almış olduğu ivme bizim çıtamızı da yükseltmemizi sağladı. Artemis Halı olarak 5 yıl içindeki ihracat hedefimiz ise 15 milyon Dolar olması… Marka olarak yaptığımız çalışmalar ve her geçen gün artan yeni ülke bağlantılarıyla bu hedefe ulaşmayı planlıyoruz” dedi.

7. Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Ar-Ge Proje Pazarı Ödülleri Sahiplerini Buldu

Ekonomi Bakanlığı onayında, TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) koordinatörlüğünde İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği) ile AKMİB (Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği) ortaklığı ve TÜBİTAK desteğiyle düzenlenen “7. Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Ar-Ge Proje Pazarı” ödülleri 11 Kasım 2017 Cumartesi günü Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. 

Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden kimya sanayi, ihracatı sürdürülebilir kılmak amacıyla hayata geçirdiği Ar-Ge Proje Pazarı etkinliğinin bu yıl yedincisini düzenledi. 2011 yılından beri gerçekleştirilen, kimya sektörünün en büyük inovasyon etkinliği olan “Ar-Ge Proje Pazarı”, üniversiteler, araştırma kurumları, sanayiciler ve girişimciler ile ilgili kamu kurumlarını bir araya getirdi. Etkinlikte, en başarılı projeler 15 bin lira, ikinciler 10 bin lira, üçüncüler ise 5 bin lira ile ödüllendirildi. 

İlaç ve eczacılık ürünleri kategorisinde “Alerjik rinit tedavisinde nazal yoldan kullanılmak üzere ın sıtu jelleşen topikal formülasyonların geliştirilmesi ve etkinliğinin değerlendirilmesi” adlı projesiyle Ebru Altuntaş ikinci, “Göz içi lens (oftalmik implant) üretiminde kullanılan başlangıç monomerlerinin katalitik üretimi” projesiyle Serkan Dayanüçüncülüğü alırken değerlendirmeler sonucunda birinciliğe uygun proje bulunamadı.

Kozmetik, sabun ve temizlik ürünleri kategorisinde “Propolis içeriğine bağlı olarak yara iyileşmesini hızlandıran antibakteriyel özellikte poliüretan temelli yara kapayıcıların hazırlanması” projesiyle Merve Gökşin Karaaslan birinci olurken, “Reyhan (ocimum basilicum) bitkisinden yüksek antimikrobial etkili hava filtresi üretimi: elektroeğirme yöntemi ile nanomalzeme sentezi ve uçucu yağ kombinasyonu” projesiyle Ayşe Baldemir ikinci ve “Saç ve cilt tedavisinde kullanıma yönelik hücre çoğalmasını ve doku yenilenmesini hızlandırılan büyüme faktörünün genetik mühendisliği yöntemleri ile üretilmesi” projesiyle Hülya Kuduğ üçüncü oldu.

Boyalar ve yapıştırıcılar kategorisinde “Nanoselüloz ve bor mineralinden insan sağlığına zarar vermeyen ve yanmaya karşı dayanıklı yapıştırıcıların üretimi” projesiyle Mert Yıldırım birincilik ödülünü alırken, “Gül posası ve benzeri endüstriyel bitkisel atıklardan selüloid üretimi” projesiyle Mustafa Karaboyacı ikincilik ödülünü, “Bor ve dekstrin katkılı emprenye boyalar” projesiyle İshak Afşin Kariper ise üçüncülük ödülünü aldı.

Plastik ve kauçuk kategorisinde “Endüstriyel atıklar ve yenilenebilir kaynaklardan konut ve sanayinin kullanımına uygun yalıtım malzemesi üretimi” projesiyle Hasan Arslanoğluikinci olurken, “Çevre kirliliği yaratan atik pet şişelerin modifikasyonu ile nanofiber membran eldesi ve kirli sularin temizlenmesi” projesiyle Yaşar Can Ayra, Memet Vezir Kahraman ve Bahattin Yalçın üçüncülük ödülünü aldı. Değerlendirmeler sonucunda birinciliğe uygun proje bulunamadı.

Temel kimyasallar kategorisinde ise “PP/PVA/SAP ile nonwoven/nanolif kompozit yapısında virüslere karşı koruyucu ve konforlu laboratuvar maskesi geliştirilmesi” projesiyle Çağlar Sivri birinci olurken, ikinci ve üçüncülüğe uygun proje bulunamadı.

126 proje başvurdu

Etkinlik başvurusunun birincil alanı kimyevi maddeler ve mamullerinin hammadde/yarı mamul çalışmaları olarak belirlendi. Bununla birlikte sektörün ve diğer sektörlerin ihtiyaç duyduğu primer malzemelerden ortaya çıkan inovatif mamuller de etkinlik kapsamında değerlendirildi.

İlaç ve eczacılık ürünleri, boyalar ve yapıştırıcılar, plastik ve kauçuk, kozmetik, sabun ve temizlik ürünleri ile temel kimyasallar kategorilerinde başvuruda bulunan toplam 126 yenilikçi proje, önde gelen akademisyen ve sanayicilerden oluşan değerlendirme kurulu üyeleri tarafından puanlama sistemiyle değerlendirildi. İlk 30’a giren proje sahipleri, ödül töreni öncesinde gerçekleştirilen “Ödül Kurulu Toplantısı”nda projelerini jüri üyelerine detaylı olarak anlattıkları sunumlar yaptı.

Kimya sektöründe üniversite, sanayi işbirliğinin en güzel örneklerinden biri haline gelen etkinliğin değerlendirme sonucunda akademisyen, sanayici, girişimci ve öğrenci olmak üzere 4 farklı kategoride en başarılı projeler 15 bin lira, ikinciler 10 bin lira, üçüncüler ise 5 bin lira ile ödüllendirildi. Ayrıca etkinlik kapsamında yıl içinde düzenlenecek faaliyetler ile dereceye giren projelerin sanayici ile buluşturulması planlanıyor.

Türkiye İnovasyon Haftası’nda da yarışacaklar

Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Ar-Ge Proje Pazarında dereceye giren projeler, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her yıl düzenlenen ve inovasyon bilincini arttırmaya yönelik olarak ülke çapındaki en büyük organizasyon olan Türkiye İnovasyon Haftasında yılın en yenilikçi projesi kategorisinde büyük ödül için yarışmaya hak kazanacak.

“Sürdürülebilir Büyüme Ar-Ge ve İnovasyon Gücüne Bağlıdır”

Ödül töreninde konuşan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, sürdürülebilir ihracata ulaşmanın ve ihracatın birim kilogram değerini artırmanın önemli ölçüde AR-GE ve inovasyon gücüne bağlı olduğunu vurgulayarak, “Üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi, yüksek katma değerli üretim yapılması ve ihracatın artırılması amacıyla yedi yıldır aralıksız Kimya Ar-Ge Proje Pazarı etkinliğimizi düzenliyoruz. Sektörümüzü bugün bulunduğu konumdan çok daha iyi noktalara taşımayı ve ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Bunun için katma değeri yüksek üretime odaklanmamız gerekli. Ar-Ge çalışmaları ve inovasyon gerçekleştirmeden katma değeri yüksek üretimden bahsetmek ise mümkün değil. Uzun yıllardır bu iki konunun öneminin altını çiziyor ve bu alanlarda teşvik edici çalışmaları hayata geçiriyoruz.

6 yılda 800’ün üzerinde yenilikçi proje başvurusu aldık ve toplam 551 bin TL ödül dağıttık. Bu yıl dereceye giren proje sahiplerine toplamda 150 bin TL değerinde ödül verilecek. Bizim için burada dereceye giren projelerin sadece proje olarak kalmaması, üretilebilir olması ve sanayiye kazandırılması büyük önem taşıyor. Fikirler ne kadar üretilebilir olursa hem sektörümüze hem de ülke ekonomisine katkısı o derece fazla olacaktır. Bu doğrultuda dereceye giren projelere desteğimizi sonrasında da sürdüreceğiz” dedi.

“İhracatın artması için yüksek katma değerli üretim şarttır”

Türkiye kimya sektörünün 2023 yılı ihracat hedefinin 50 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Akyüz, öncelikle mevcut dış ticaret açığının kapatılması gerektiğini belirterek, “Sermaye ve teknoloji yoğun kimya sektörü için önemli olan ihracatı sürdürülebilir kılmaktır. Büyük oranda hammadde açısından dışa bağlı olan üretimin artması, sektör ve alt sektörleri için Ar-Ge destekli büyümenin sağlanması şarttır. Ülkemizin kimya sektörü dış ticaretine baktığımızda, 2016 yılında 14,0 milyar dolar ihracat yapıldığını ve yaklaşık 52 milyar dolar ithalat gerçekleştiğini görüyoruz. Bu sayılar “Yüksek Katma Değerli Üretim” gerekliliğini açıkça gösteriyor. Bu üretim de Ar-Ge destekli olmalıdır. İhracat rakamları için Ar-Ge-tasarım-inovasyon-marka dörtlüsü ile yerli teknolojik gelişme ile ilerlemek şarttır. İKMİB olarak ihracata katkı sağlayacak yeni fikirler ve projeleri desteklemeye bundan sonra da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

AR-GE Proje Pazarı Yürütme Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu ise ödül töreninde yaptığı konuşmasında Türkiye ekonomisi için vazgeçilmez konumda bulunan kimya sanayisi ihracatının son 10 yılda büyük artış gösterdiğini vurgulayarak “2017 yılının ilk 10 ayında toplam ülke ihracatımız ise, bir önceki döneme göre %11 artarak yaklaşık 129 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Kimya sektörünün toplam ihracatımız içinde aldığı pay ise yaklaşık %10’dur. Kimya ihracatında katma değeri artırmak ve sanayicilere inovatif fikirler sunabilmek amacıyla düzenlediğimiz AR-GE Proje Pazarı’na bu yıl da çok değerli proje başvuruları yapıldı. Ülkemizin dört bir yanından akademisyenlerimize, sanayicileri-mize, girişimcilerimize ve öğrencilerimize proje başvuruları ve organizasyonumuza yaptıkları katkılar sebebiyle teşekkür ediyoruz. Kimya Ar-Ge Proje Pazarı organizasyonumuz ile en önemli hedefimiz, projelerin kısa sürede sanayiye uyarlanması ile ülke ekonomisine fayda sağlayacak ortamın oluşmasına katkıda bulunmak. Bilim insanlarımızın etkinliğimize olan ilgisi bizi çok memnun ediyor ve bu konuda devam eden çalışmalarımız için bize cesaret veriyor” dedi.

İnşaat sektörü son çeyreğe hareketli girdi

Hazır beton sektörü son çeyrekten umutlu

Türkiye Hazır Beton Birliğinin (THBB) inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan “Hazır Beton Endeksi” 2017 Ekim Ayı Raporu açıklandı. Rapor’da bileşik endeks olan Hazır Beton Endeksi ekim ayında eşik değerine oldukça yaklaşırken önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,2 oranında artış gösterdi.

Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre en fazla artışı gösteren Faaliyet Endeksi oldu

Hazır Beton Faaliyet Endeksi ekim ayı değeri bir önceki yılın aynı ayına göre %0,5’lik artış ile en fazla artış gösteren endeks oldu. Ankete katılan firmaların %48’i ekim ayında satışlarının arttığını belirtirken satışlarında önceki aya göre azalma olduğunu ifade edenlerin oranı %12 oldu. Alınan kayıtlı siparişlerde artış olduğunu dile getirenlerin oranı %44 olarak gerçekleşti.

Güven Endeksi eşik değerin altında kaldı

Hazır Beton Güven Endeksi’nin ekim ayı değeri bir önceki yılın aynı ayına göre %0,2 düştü. Güven Endeksi’nin eşiğin altında kalması, sektörün ekonomiye olan güveninin halen arzu edilen düzeyde olmadığı gösterdi. Ankete katılanların %20’si yeni istihdamı düşünürken, yeni yatırım düşünenlerin oranı ise %8 oldu. Ankete katılan firmaların %24’i tedarikçilere verdiği siparişin önümüzdeki üç ayda artacağını düşündüğünü belirtti.

Beklenti Endeksi 0,2 oranında artış gösterdi

İnşaat sektörünün gidişatını göstermesi açısından önemli olan Hazır Beton Beklenti Endeksi’nin ekim ayı değeri bir önceki yılın aynı ayına kıyasla %0,2 oranında artış gösterdi. Önümüzdeki üç ayda satışlarının artacağını düşünenlerin oranı %20 iken, satışların azalacağını düşünenlerin oranı ise %28 oldu. Gelecek üç ayda girdi stoklarını artıracağını söyleyen firmaların oranı ise %24 olarak gerçekleşti.

“Konut satışları 3. çeyrekte rekor kırdı”

Hazır Beton Endeksi Ekim Ayı Raporu sonuçları ile ilgili görüşlerini açıklayan Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, temmuz ve ağustos ayında yükseldikten sonra, bayram ve sonrasındaki aktif olmayan yaklaşık 10 günlük bir sürecin etkisiyle eylül ayında düşüş gösteren Faaliyet Endeksi’nin ekim ayında toparlandığını söyledi.

Yılın 3. çeyreğinde inşaat sektörünün önemli bir performans sergileyeceğinin tahmin edildiğine dikkat çeken Yavuz Işık, “Ekim ayı Faaliyet Endeksi değeri, bu yılın son çeyreğine inşaat sektörünün nasıl başladığını göstermesi açısından önemlidir. Buna göre son çeyreğe inşaat sektörü hareketli girmiştir. 3. çeyrekte yeni konut satışlarında Türkiye’nin 180 bin konut ile rekor kırdıktan sonra 4. çeyreğe de aynı ivme ile girmesi, beklenenin aksine inşaat sektöründe durgunluk yaşanmadığını ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün yılın geri kalan kısmında performansını belirleyecek olan en temel unsur, konut maliyetlerinde ortaya çıkan önemli miktardaki artışın sektördeki talebi nasıl etkileyeceği meselesidir.” dedi.

Hazır Beton Endeksi hakkında

Söz konusu endekslerin oluşturulmasına esas teşkil eden anket ile firmalara 9 soru sorulmuştur. Her bir endeksin değeri 100’ün altında ya da üstünde olmasına bağlı olarak yorumlanmaktadır. 100’ün üzerinde olması durumunda önceki aya ait faaliyetin ya da gelecek döneme ilişkin beklentinin olumlu yönde geliştiği yorumu yapılmaktadır.

Türkiye genelinde her ay hazır beton üreticileri ile gerçekleştirilen çalışmada 3 farklı endeks türetiliyor. Hazır Beton Faaliyet Endeksi ile hazır beton firmalarının geçmiş bir aylık faaliyetlerinin sonuçları, Hazır Beton Güven Endeksi ile hazır beton sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin, ekonomi ve sektöre yönelik duydukları güven seviyesi, Hazır Beton Beklenti Endeksi ile hazır beton firmalarının önümüzdeki üç aylık dönemde faaliyetlerinin hangi seviyede olacağına ilişkin beklentiler hakkında bilgi edinildi. Hazır Beton Endeksi ile endekslerin tümünü içeren bileşik endeks elde ediliyor.

Satınalma Yöneticileri Kurumsal Çevikliği Arttırmada Büyük Veriyi Nasıl Yönetmeli?

Arş. Gör. Adil ÜNAL
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı
aunal@istanbul.edu.tr

Satınalmanın değişen dünyasında satınalma yöneticilerinin gündeminde sadece üst yönetimden gelen stratejik adımları uygulama görevi bulunmamakta. Satınalma Yöneticileri; küreselleşme, tedarik zinciri dinamikleri, çok hızlı değişen teknoloji, daha hızlı ve çevik ticaret gibi konularda çalışmalarını ve iş süreçlerini güncelleme ihtiyacı duymaktadır.

Günümüz koşullarından başarıya ulaşmak isteyen satınalma ekiplerinin yapılanması ve personel ihtiyacı da bu doğrultuda değişiyor. Tedarik zinciri bilgi, birikim ve tecrübesine sahip, disiplinler arası çalışabilecek, mühendislik, değer analizi, ürün tasarımı gibi konularda ekip çalışmalarına katılacak nitelikli ekip üyelerinin pozisyonları daha belirgin hale geliyor.

Satınalma ekiplerinin gündeminde tekrarlı, rutin satınalma işlemlerinden ziyade risk yönetimi ve tedarikçi ilişkileri yönetimi her zamankinden daha ön planda. Rekabet ve ticari stratejinin satınalma/tedarik alanında doğru uygulanmasını sağlamak mesleğin organizasyon yapılanmasından kurmay pozisyona geçmesinin de bir göstergesi diyebiliriz.

Geçmiş dönemde direkt malzeme ve genel alımları ERP üzerinden otomasyona bağlayan işletmeler bugün artan oranda otomasyon ihtiyacı ile tüm satınalma/tedarik süreçlerinde teknolojik gelişmelerden faydalanmak istemekte.

Tedarik zinciri görünürlüğü, büyük veri ve tedarik zinciri analitiği gibi araçlar satınalmanın işletme içerisinde proaktif bir rol oynamasını ve operasyonların zamanında ve güvenilir bir biçimde yürütülmesine olanak sağlayan çok önemli araçlar. Bu araçlar ile kategoriler ve tedarikçiler arasında harcamaların dağılımı, tedarikçilerin nitelikleri, performans durumları, bir sonraki performans değerlendirmesinin ne zaman yapılacağı gibi konular arka planda çalışan “İş Zekası” (BI=Business Intelligence) uygulamaları ile yöneticiye görsel bir biçimde raporlanarak karar alması kolaylaştırılıyor ve kurumsal çeviklik artıyor.

Ekiplerin yetenekleri, şirket stratejilerinin uygunluğu, şirketin satınalma departmanına bakışı bu uygulamaların ve araçların şirket içerisinde kullanılmasını kuşkusuz etkileyecektir. Fakat kurumsal direnç mekanizmaları gelişse de kısa bir süre içerisinde satınalmada BI yaklaşımlarının kullanımının yaygınlaştığını hep birlikte göreceğiz.

Arş. Gör. Adil ÜNAL
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı
aunal@istanbul.edu.tr

 

Sanayiciler için Asya’ya Geçit Kapısı CC-Link

Sanayi 4.0 evresinde her geçen gün kişiselleşen tüketici ihtiyaçlarının hızlı ve verimli bir şekilde karşılanması için akıllı fabrikalar gittikçe daha önemli hale geliyor. Akıllı üretimin temelini ise müşteriden tedarikçiye kadar tüm süreç boyunca yüksek hızlı haberleşme ve kontrol oluşturuyor. Bu noktada devreye giren Asya’nın önde gelen açık endüstriyel haberleşme platformu CC-Link; Avrupa, Amerika veya başka bölgelerde faaliyet gösteren şirketlere Asya’ya açılmak ya da bu pazardaki işlerini büyütmek konusunda önemli avantajlar sağlıyor. CC-Link uyumlu ürün üreticileri ve CC-Link kullanıcılarını aynı çatı altında toplayan CLPA (CC-Link Partner Association), Asya’ya Geçit Kapısı Programı (G2A- Gateway to Asia) ile üyelerini ürün geliştirme, uyumluluk ve pazarlama konularında destekliyor.

1507558902_CC_Link___rnek_sistem_konfig__rasyonu

Üretimin dijitalleşmesi olarak özetlenebilen yeni sanayi devrimi ile birlikte üretim zinciri, müşteriden tedarikçi ağına kadar tüm süreci kapsayan bütünleşik bir sistemle yönetilmeye başlanıyor. Akıllı fabrikalarla; müşteri tercihlerine ve ihtiyaçlarına daha hızlı cevap veren özelleşmiş akıllı üretim, daha az hata, daha az kaynak kullanımı ve daha yüksek kalite ile verimli üretim, yerelleşen imalat süreçleri ve yeniliklere hızla adapte olunabilen bir yapı hedefleniyor. Yüksek hızlı kontrol ve haberleşme sistemlerinin büyük önem kazandığı bu süreçte, açık endüstriyel otomasyon ağı teknolojisi CC-Link (Control&Communication Link) dikkat çekiyor. Asya’nın önde gelen açık endüstriyel haberleşme platformu CC-Link, Avrupa ile Kuzey ve Güney Amerika’da da giderek popülerlik kazanıyor. CC-Link uyumlu ürün üreticileri ve CC-Link kullanıcılarını aynı çatı altında toplayarak güçlerini birleştirme fırsatı sunan CLPA (CC-Link Partner Association) ise CC-Link teknolojisinin dünyaya yayılması için faaliyetlerde bulunuyor.

Tolga_Bizel___CLPA__CC_Link_Partner_Association____lke_M__d__r____2_

CLPA’nın temel teknolojisi olan CC-Link IE’nin otomasyon alanında dünyanın ilk ve tek gigabit hızında çalışan açık etherneti olarak Sanayi 4.0 uygulamaları için ideal çözüm sunduğunu belirten CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, CLPA hakkında şu bilgileri paylaştı; “Merkezi Japonya’da bulunan CLPA, dünya çapında Asya kıtası da dahil olmak üzere 10 bölgede faaliyet merkezine sahip global bir kuruluş. Endüstriyel CC-Link ağ teknolojisini dünya genelinde yaygınlaştırmayı hedefleyen CLPA, CC-Link uyumlu ürünler geliştirme konusunda ürün sağlayıcılara destek sunmaktan, CC-Link kullanıcıları için fabrika otomasyonu sistem kurulumuna yönelik danışmanlık sağlamaya kadar çok çeşitli hizmetler veriyor. Kurulduğunda 163 kurumsal üyesi olan CLPA, her yıl katılan yeni üyelerle birlikte Nisan 2017 sonu itibariyle 2 bin 982 üyeyle faaliyetlerine devam ediyor. Üye sayısındaki bu büyük artış, CC-Link’in gerçek bir küresel standart olduğunun dünya genelinde kabul gördüğünü kanıtlıyor.”

Asya’da ticaret potansiyelini büyütme fırsatı

CC‑Link’in Asya’da birçok kilit sektörde fiili bir standart olduğunu vurgulayan Tolga Bizel, Avrupa, Amerika veya başka bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin Asya’da harekete geçmeyi düşündüklerinde CC‑Link teknolojisi sayesinde önemli avantajlar sağlayacaklarını söyledi. CC‑Link’in diğer teknolojilere kıyasla daha kolay entegre edilebilmesini sağlayan basit bir geliştirme döngüsü olduğunu belirten Bizel, CLPA’nın Asya’ya Geçit Kapısı Programı (G2A- Gateway to Asia) ile ilgili şu bilgileri aktardı;

“Önemli Avrupalı CC-Link partnerleri tarafından desteklenen Asya’ya Geçit Kapısı Programı, üreticilerin CC‑Link’in Asya’daki konumundan ve gücünden yararlanarak bu pazardaki işlerini büyütmeleri amacıyla tasarlandı. CLPA, programa katılan şirketlere ürün geliştirme aşamasında ücretsiz olarak yerel dilde profesyonel destek sunuyor. Program kapsamında, CC Link’in basit entegrasyon özelliğini kullanarak ürünlerin hızla geliştirilmesini sağlamak için CLPA’nın ücretsiz geliştirme çözümü numuneleri ve teknik desteğinden yararlanmak mümkün. Cihaz geliştirilip uyumluluğu test edildiğinde ise CLPA, ürünün Asya’da pazarlanması konusunda üyelerin gerçekleştirecekleri çalışmalara destek oluyor. Asya’daki yaygın varlığı, şirketler için engel teşkil edebilecek karmaşık iş kültürü ve dil sorunlarının aşılması konusunda kolaylık sağlıyor.”

CLPA Türkiye temsilciliği sanayicilere desteğe hazır

CLPA üyelerinin hiçbir ücret ödemeden CC-Link ile ilgili en güncel teknolojik bilgilere erişebildiğini vurgulayan Bizel, başta Asya’ya açılmak ya da bu pazardaki işlerini büyütmek isteyenler olmak üzere Sanayi 4.0’a uyumlu dünya standartlarında akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketleri detaylı bilgi almak için CLPA Türkiye temsilciliği ile iletişime geçmeye davet etti.

 

Zorlu Enerji Pakistan’ın ilk hibrit enerji santrali için ön lisans aldı

Pakistan’daki ilk rüzgâr enerjisi santralini kuran Zorlu Enerji, bu yıl açıkladığı 300 MW kapasiteli iki güneş enerjisi projesinin ardından, bu kez aynı sahada rüzgâr ve güneş enerjisini birlikte kullanacak hibrit santral için yaptığı ön lisans başvurusuna onay aldı.

Zorlu Enerji Pakistan’da büyümesini sürdürüyor. Bu yıl toplam 300 MW’lık güneş enerjisi projesi için Pakistan’la anlaşma imzalayan Zorlu Enerji, yeni bir atılımda bulunarak Jhimpir Rüzgâr Sahası’nda kurulacak 30 MW’lık hibrit stantral için yaptığı ön lisans başvurusuna olumlu yanıt aldı.

Sinan_Ak_Zorlu_Enerji_Grubu_Baskani

Pakistan’daki yenilenebilir enerjiye dayalı yatırımlarını büyütmeye devam ettiklerini ifade eden Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, “Pakistan, bizim için dost ülke olmasının yanı sıra yenilenebilir enerji yatırımlarımızda önemli bir merkez. Pakistan’da ilk rüzgar enerjisi projesini hayata geçirmiş bir şirket olarak, güneş enerjisinde de kurulu gücü 300 MW’a ulaşan bir yatırım için geçtiğimiz aylarda harekete geçmiştik. Hibrit özelliği ile Jhimpir Rüzgâr Sahası’ndaki mevcut kurulu rüzgâr enerjisi üretim tesisini güneş enerjisi ile destekleyecek bu yeni yatırım ise Zorlu Enerji’nin tüm projelerinde inovasyon odaklı olduğunu gösteren iyi bir örnek olacak” dedi.

Sinan Ak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplam 56,4 MW kapasiteli Jhimpir Rüzgâr Sahası’nda 30 MW hibrit santral projemizle, aynı anda iki yenilenebilir enerji kaynağından yararlanmış olacağız. Sürdürülebilir bir dünya için yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlara odaklanan bir grup olarak Pakistan’da bu alanda cesaretli adımlar atıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”

Hibrit santral için Pakistan’ın Alternatif Enerji Geliştirme İdaresi’nden ön lisans alan Zorlu Enerji, bu yıl Pakistan’da ilki 200 MW’, ikincisi ise 100 MW olmak üzere toplam 300 MW kapasiteli iki güneş enerjisi kurulumu için anlaşma imzalamıştı. Yeni Hibrit santral girişimi, Zorlu Enerji’nin Pakistan’daki yenilenebilir enerji projelerinde yeni bir adımı ifade ediyor. Zorlu Enerji, Pakistan’daki rüzgar santralinde ülkenin ilk Gold Standard sertifikasına sahip.