İhracat şampiyonu otomotiv sektöründe değişim kapıda

Deloitte’un otomotiv sektörünün 2017 ilk yarısını değerlendiren raporuna göre kur ve faiz oranlarının etkisiyle otomotiv sektörü iç pazarda daralırken, ihracat şampiyonluğu pozisyonunu koruyor. Öte yandan otonom araçların ise yakın gelecekte gündemimize girmesi bekleniyor. 

Dünyanın en büyük profesyonel hizmet şirketlerinden biri olan Deloitte, Türkiye Otomotiv Sektöründe 2017 Yarıyıl Gündemi analiz raporunu yayınladı. Rapora göre 2016’da ortaya çıkan negatif makroekonomik tablo ve bu tablo ile oluşan sektörel durgunluk hala devam etse de otomotiv sektörü, 2017’de de ihracat şampiyonu pozisyonunu koruyacak. Araştırmaya göre 2017’nin ilk altı ayında, 2016’nın aynı dönemine göre otomotiv ihracatı %28,5 artarak 714 bin adet olarak gerçekleşti. Toplam ihracat değeri ise %22,1 oranında artarak 14,5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Otomotiv sektöründen 2017’de elde edilen ihracat gelirinin ise 26,5 milyar dolar seviyelerinde olacağı tahmin ediliyor.

Diğer taraftan Türkiye otomotiv pazarında, 2017’nin ilk altı ayında gerçekleşen otomobil satışları 2016 yılının aynı dönemine göre %9,6 azalarak 306 bin adede geriledi. Hafif ticari araçlarda satış adedi 2017’nin ilk altı ayında 2016’nın aynı dönemine oranla %5 azalarak 95 bin adete geriledi. Ağır ticari araç pazarına bakıldığında ise 2017 yılı ilk altı aylık döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre %22,4 azalarak yaklaşık 9,5 bin adet olduğu görülüyor.

Otomotiv pazarı daralıyor; daralmanın büyüklüğünü kur ve faiz oranları belirleyecek

Deloitte Türkiye Tüketim ve Endüstriyel Ürünler Endüstrisi Lideri Özkan Yıldırım, pazardaki daralma eğiliminin 2017 yılının ikinci yarısında da benzer şekilde devam edeceğini ileterek şunları söyledi: “Türkiye otomotiv toplam pazarı, yılın ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,96 oranında daraldı. Yıl genelinin ise bir önceki yıla göre toplamda %8-10 civarı daralma ile kapanacağını öngörüyoruz. Daralmanın büyüklüğünü kur ve faiz oranları belirleyecek. Sınırlı bir bantta hareket etmeye başlayan kurların tüketiciler tarafından olumlu algılanma ihtimali söz konusuyken; şirketlerin pazar paylarında ise, piyasaya sunulacak yeni modellerin ve tüketicilerin daha düşük donanımlı giriş paketlerine doğru yönelmelerinin etkisi olacak.”

Otomotiv dünyası ortak kullanımlı otonom araçlara doğru evriliyor

Deloitte araştırması, kısa vadeli ekonomik durgunluğun otomotiv sektörüne etkisini göz ardı etmezken, diğer taraftan uzun vadede otomotiv sektöründe hızlı bir dönüşüm ve dinamizmin geleceğe hâkim olacağının altını çiziyor. Sektörün geleceğine şekil verecek otonom (sürücüsüz), elektrikli, internet bağlantılı ve paylaşımlı kullanılan araçlara geçiş çok uzak değil. Teknoloji şirketlerinin girişimleri ve büyük otomobil devlerinin yatırımları, otomotiv dünyası için hızlı bir değişiminin habercisi olacak.

Deloitte, mobilitenin geleceğinin yepyeni bir ekosistem modeli ve farklı iş yapış şekilleri ile benzersiz bir noktaya doğru kaydığı değerlendirmesinde bulunuyor. Bir önceki mobilete kayması 1890’larda motorlu araçların yollarda boy göstermesi ile başlamıştı. Benzer bir kırılma noktasına; şehirlerde otonom araçlar, akıllı telefonlar sayesinde trafikte geçen zamanın ve harcanan paranın tüketiciler tarafından çeşitli şekillerde optimize edildiği ve otomotiv devlerinin kendilerini mobilite hizmet sağlayıcısı olarak görmeye başladığı bir döneme girerek hızla yaklaşılıyor. Deloitte, otomotiv sektörünün geleceğini bugünden başlayarak birbiriyle aynı zamanlarda var olacak dört aşamalı bir senaryo analizi çerçevesinde değerlendiriyor.

Deloitte analizine göre mobilite dünyasının ‘ortak kullanımlı otonom araçlar’ dünyasına doğru evrilmesi, tahmin edilenden de erken, hatta yakın gelecekte yaşanacak bir değişim olarak değerlendiriliyor. 2040’a gelindiğinde gelişmiş ülkelerde araç satışlarının yaklaşık %40, petrol tüketiminin yaklaşık %30 oranlarında azalacağı, satış yapılan araçlardan sadece %25’inin bugün anladığımız anlamda geleneksel araçlardan oluşacağı öngörüleri hesaba katıldığında, gelecekte otomotiv sektöründe hızlı bir dönüşüme ve dinamizme tanıklık edilebilir.

Çelik Federasyonu Kuruldu

Çelik sektörünü temsil eden STK ve üretici firmalar Çelik Federasyonu çatısı altında bir araya geldi. Türkiye ekonomisi açısından kilit öneme sahip olan sektörün gelişimine katkı sağlamak ve işbirliğini geliştirmek amacıyla kurulan Federasyon, çelik sektörünün ulusal ve uluslararası alandaki temsilcisi oldu.

Merkezi İstanbul olan Çelik Federasyonu (ÇELFED); çelik sektörünün ilgili tüm sektörler ile birlikte ilerlemesine ve kalkınmasına katkıda bulunmayı, küresel rekabet gücünü artırmayı ve sektörel bütünleşmeyi sağlamayı hedefliyor. Çelik Federasyonu’nun kurucu üyeleri; Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği, Çelik Boru İmalatçıları Derneği, Çelik Dış Ticaret Derneği, Türk Yapısal Çelik Derneği ile Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği olarak sıralandı.

ÇELFED temel olarak; üye derneklerin ve kişilerin demokratik, sosyal, kültürel ve mesleki haklarını koruyacak ve geliştirecek çalışmalarda bulunacak. Sektör firmalarına yönelik bilgilendirmeler yapılması, eğitim çalışmaları yürütülmesi, sektörde yaşanan sorunlara çözümler üretilmesi ve ilgili kurumlarla paylaşılması gibi konularda faaliyet gösterecek. Türkiye’de sektörün çatı kuruluşu olacak olan Çelik Federasyonu, uluslararası alanda da çelik sanayiini temsil edecek. Sektörü tanıtmak ve küresel rekabet gücüne katkı sağlamak için sektörel uluslararası kuruluşlarla işbirliği halinde çalışmalar yapacak. Sektörün gelişimine katkı sağlayacak ulusal ve uluslararası fuar ve etkinlikleri de organize edecek.

Çelik Federasyonu (ÇELFED) Başkanı Namık Ekinci, çelik sektöründeki dernekleri ve üretici firmaları bir araya getiren Çelik Federasyonu’nun kuruluşu ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi ve ihracatına önemli katkılar yapan çelik sektörümüzü temsil eden STK’lar ve üretici firmalarımız güçlerini birleştirmeye karar vermişlerdir. Sektörümüzün bugünü ve geleceği açısından hayati önem taşıyan sorunların çözümü, sektörel yol haritaları ile stratejilerinin belirlenmesi bakımından Ortak Akıl geliştirilmesine duyulan ihtiyaç uzun zamandır gündemimizde yer alıyordu. Bu çalışmaların meyvelerini vermesi ve Çelik Federasyonu’nun kurulmasından dolayı mutluyuz. Çelik Federasyonu, sektörü tek bir çatı altında toplayarak çelik sektörümüzün ulusal ve uluslararası alanda temsilcisi olmuştur. Sektördeki STK’lar ve üretici firmaların Federasyon çatısı altında bir araya gelmeleri ortak rekabeti de sağlayacaktır. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı pazarlarda rekabet gücümüzü artıracak işbirliklerinin geliştirilmesine büyük katkılar yapacağına inanıyoruz. Çelik sektörü ve ülkemiz adına hayırlı olmasını diliyoruz.”

ÇELİK FEDERASYONU KURUCU ÜYE DERNEKLERİ

(Alfabetik sırayla)

1) Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği (BESİAD) (İstanbul)

2) Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) (İstanbul)

3) Çelik Dış Ticaret Derneği (ÇDTD) (İstanbul)

4) Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) (İstanbul)

5) Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) (İstanbul)

ÇELİK FEDERASYONU YÖNETİM KURULU

  • Namık Kemal EKİNCİ – ÇDTD
  • Ahmet Kamil ERCİYAS – ÇEBİD
  • Yener GÜREŞ – TUCSA
  • Mustafa Necati TECDELİOĞLU – BESİAD
  • Hasan Tuncay SERGEN – YİSAD

Kâmil Koç’tan 10 Milyon TL’lik Otobüs Yatırımı

Karayolu yolcu taşıma sektörünün lider ve öncü firması Kâmil Koç, yeni nesil otobüs alımlarıyla filosunu yenilerken yolcularının seyahat konforunu da artırıyor.

Türkiye’nin lider karayolu yolcu taşımacılığı şirketi Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş yaptığı yeni otobüs yatırımlarıyla filosunu büyütmeye devam ediyor. Bu kapsamda 10 milyon TL’lik otobüs alımı gerçekleştiren Kâmil Koç, 2017 yılının ikinci yarısına dair ilk yatırımını da yapmış oldu.

90 yıldır Türkiye yollarında olan ve yolcu konforu çıtasını her yıl yukarı çeken Kâmil Koç, yapılan satın almayla 10 adet 2017 model Man Neoplan Tourliner’ı filosuna katmış oldu. Toplamda 1.100 araçlık filo büyüklüğüne ulaşan Kâmil Koç, toplam araç sayısıyla ülkemizin en büyük otobüs filosuna sahip marklardan biri konumunda. Her yıl oldukça yüklü bir bütçeyi araç filosunun yenilenmesine ve teknolojik olarak gelişmiş araçların filoya kazandırılmasına ayıran marka, hizmet sunulan otobüslerin standartlarının yükselmesi, daha konforlu ve daha güvenilir hâle gelmesi için yatırım yapmaya devam ediyor.

24 Ağustos Perşembe günü Bursa otogarında yapılan teslim töreninde konuşan Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş Genel Müdürü Cengiz Doğan, “90 yılı aşkın süredir Türkiye yollarındayız. Yolcularımıza daha güvenli ve konforlu yolculuk deneyimi sunma geleneğini geleceğe taşımak adına çeşitli yatırımlara imza atıyoruz. Bu yatırımlarla büyümeye, yolcularımıza sunduğumuz hizmet standardımızı yukarı çekmeye devam ediyoruz. Sezonun en yoğun dönemi olan bayram öncesinde bu yatırımın olumlu geri dönüşleri olacağını düşünüyorum. 2017 yılının ilk yarısı beklentilerimiz doğrultusunda son derece olumlu geçti, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüksek bir büyümeyle yılın ilk yarısını kapattık. Yapılan yeni yatırımların da etkisiyle yılın ikinci yarısını da beklediğimiz gibi geçireceğimizi ve yılsonu hedefimiz olan 19 milyon yolcu hedefine ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.

Konforda bir sonraki aşama: Silmeyin yıkayın – artık tuvalet kağıdına ihtiyacınız yok

Tuvalet kağıdının “keşfi”nden önce, yosun, yaprak veya eski bez parçalar kullanılıyordu. İlk “tuvalet kağıdının” bugün artık hepimizin aşina olduğu ve 26 Ağustos “Uluslararası Tuvalet Kağıdı Günü”nde hatırlanan hijyen ürünü ile yakından uzaktan alakası olmadığına şüphe yok. Aslında kağıt, hijyen kültürünün son durağı da değil. Bir sonraki aşamaya geçildi bile: kişisel bakımda en mahrem bölgeye yönelik yeni sloganı “Silme, yıka”. Klozet sistemlerinin artan popülaritesi ile ortaya çıkan bu yeni düşünüş biçimi, dünyayı değiştiriyor.

Tuvalette devrim yaratan hijyen

GROHE’nin sunduğu Sensia Arena akıllı klozet sistemindeki gibi yıkama ve hava kurutma fonksiyonlu klozet fikri giderek yaygınlaşıyor. Akıllı klozet sistemleri Asya’da daha popüler. Örneğin Japonya’da, tuvaletlerin yüzde 80’inde akıllı klozet sistemi bulunuyor. Avrupa’da ise gitgide daha fazla tüketici tuvalet kağıdından vazgeçerek en doğal temizlik malzemesi suyu tercih ediyor. Su sadece daha hijyenik olmakla kalmıyor, aynı zamanda cilde de daha hassas.

Geleneksel tuvaletlerden daha konforlu ve hijyenik

Akıllı klozet sistemleri, geleneksel tuvaletlere kıyasla çok daha konforlu ve hijyenik. Klozet kullanıldıktan sonra, farklı ayarlanabilir jet tiplerinin yer aldığı küçük duş kolları, ılık su ile kapsamlı temizlik sağlıyor. Koku giderme ve sıcak havalı kurutma fonksiyonları maksimum kişisel konforu güvence altına alıyor. Gelişmiş teknolojiler, tuvalet kağıdı veya ıslak mendil kullanımından çok daha taze, temiz ve hoş bir his sağlaması ile daha iyi ve daha temiz bir deneyim sunuyor. Su akışının tipi, yoğunluğu, sıcaklığı ve konumunun yanı sıra jet tipleri ve temizleme yöntemi de ayrı ayrı ayarlanabiliyor. Hatta GROHE akıllı klozet sistemi, bir akıllı telefon uygulaması ile dahi ayarlanabilmesi ile kullanıcıların takdir ettiği akıllı ayarları sunuyor.

İKMİB Başkanı Murat Akyüz: Barter uygulaması ihracatı en az yüzde 10 artırır

İhracatçıların uzun süredir gündeminde olan ‘barter’ uygulamasında sona gelinmesi haberi ihracatçıları sevindirdi. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, bankacılık sisteminin yeterince gelişmediği ya da para transferlerinde sorun yaşanan ülkelerin büyük potansiyel taşıdığını belirterek “İhracatımız en az yüzde 10 artar” dedi.

İhracatın önündeki engellerin kaldırılması ile ekonomik büyümeye katkısının da aynı oranda artacağını ifade eden İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, finansman konusundaki kolaylıklar ve ihracatçıya yeşil pasaporttan sonra barter uygulamasının ihracatçılara rahat bir nefes aldıracağını söyledi.

Para transferinin sınırlı yapılabildiği ya da bankacılık sistemlerinin fazla gelişmediği ülkelerin bu konuda en büyük potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Murat Akyüzşunları söyledi: “Para kontrolünü ve sınırlamalarını elinde tutan ülke ya da ülke grupları var. Bu ülkelerin para transferlerini sınırlandırmasını ya da geciktirmesini engellemek amacıyla para dolaşımından çok ürün dolaşımına ve karşılıklı transferine izin veren barter sistemi uzun süredir gündemimizde yer alıyordu. Bu açıdan yapılan çalışmaları son derece olumlu buluyor ve destekliyoruz. Bürokratik engellerin azaltılması halinde barter uygulaması ihracatımızı en az yüzde 10 artırır. Kimya ihracatımızda ise daha yüksek artışlar bekliyoruz. Petrole dayalı ihracatları da kattığımızda şu anda çalışamadığımız üçüncü dünya ülkeleri de bu yolu seçecektir. Afrika ülkeleri de dahil özellikle para transferinin sınırlı yapılabildiği ya da bankacılık sistemlerinin fazla gelişmediği ülkeler en büyük potansiyelimiz olur. Türk Eximbank Genel Müdürü Sayın Adnan Yıldırım’ı bu vizyonundan dolayı kutluyorum”.

Anadolu’dan güç alan ‘yerel kalkınma’ ile Türkiye daha hızlı büyüyecek

Mimarlar Mühendisler Grubu’nun düzenlediği 2. MMG Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi, 6-7 Eylül 2017 tarihlerinde İstanbul’da Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yerli yeniliğe ev sahipliği yapacak.Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için Anadolu’nun sahip olduğu yüksek iş tecrübesinin bilgi ekonomisini oluşturacak çalışmaların odak noktasına oturtulması ve büyükşehirlerden tersine göçü mümkün kılacak yerel kalkınma modelleri, uzmanlar tarafından Yerel Kalkınma: Teknoparklar ve Sanayi Kümelenmeleri” oturumunda konuşulacak.

Türkiye’nin yerli yeniliğini temsil eden MMG Ar Ge ve İnovasyon Zirvesi’nde, belirli bölgelerimizde kümeleşen sanayileşmeyi, Türkiye’nin özellikle üniversitelerinin yoğun olduğu şehirlerinde teknoparklar aracılığıyla, üniversitelerin öncülüğünde ön plana çıkartıp ‘bilgi ekonomisi’ aracılığıyla sanayi kümelenmelerinin Anadolu’ya yayılması için alınacak yollar konuşulacak. Yeni sektörler ve yeni alt sektörler aracılığıyla son yıllarda çalışmaları hızlanan inovatif, katma değerli ürünler aracılığıyla büyükşehirlerden tersine göçü mümkün kılacak yerel kalkınma modelleri konunun taraflarınca masaya yatırılacakAnadolu’nun sahip olduğu yüksek iş tecrübesinin üretim ekonomisiyle yoğrularak bilgi ekonomisini oluşturacak çalışmaların odak noktasına oturmasının gerekliliği, yerel kalkınmada insan kaynağının geliştirilmesi konusunda meslek odalarının rolünün yeniden tanımlanması, tematik ileri araştırma merkezlerinin oluşturulması gibi kritik konular konuşulacak.

Kümelenerek daha hızlı büyüme

MMG Genel Başkanı Osman Balta konuyla ilgili olarak; “Türkiye’nin tüm bölgelerinin daha hızlı büyümesi için yaratıcı ve katma değeri yüksek sektörler önem kazanırken devlet desteğinin yanında ek finansman kaynaklarını harekete geçirilebilmenin gerekliliği de ayrıca önem kazanıyor. Ancak, daha başarılı sonuçlar için tematik kümelenmeler ile ekosistem planlanması yapılması da bir o kadar önemli. İş bölümüne dayalı işbirliği ile Anadolu’nun kendine has özellikleriyle oluşturulacak sektörlerin farklılaşması ve uluslararası tamamlayıcı ortaklıklar ile ülke ekonomisinin hızla büyümesi gerekiyor” diyerek Ar-Ge İnovasyon Zirvesi’nin konuyla ilgili öncü olacağının altını çiziyor.

Sağlık endüstrisi Anadolu’yla büyüyor

Büyükşehirlerde yoğunlukta olan sağlık endüstrisinin Anadolu’ya yayılarak daha etkin ve yaygın bölgesel güç haline gelmesi de 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ’ndeki panelin konularından biri. Anadolu’nun sağlık endüstrisinin gelişmesinde daha etkin rol alması için bu alandaki yenilik fırsatların ve bilgi ekonomisine yönelik istihdam modellerinin oluşturulması, tersine göçün sürdürülebilir hale gelmesi için önemli adımlardan biri olacak.

Otoriteler bir arada

Zirvenin ikinci günü yapılacak “Yerel Kalkınma: Teknoparklar ve Sanayi Kümelenmeleri” paneli Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Fatih Hasdemir’in moderatörlüğünde düzenlenecek. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayib Birinci, İTO Başkan Yardımcısı Murat Kalsın, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği Başkanı Gökçe Tabak, SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Büyükderekatılarak Türkiye’nin 2023 hedeflerine giden yolda yerel kalkınma masaya yatırılacak.

2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ hakkında

İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılacak 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ, 6-7 Eylül 2017 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı himayelerinde; Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK, DEİK ve TOKİ’nin katkılarıyla yapılan 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ’nde alanlarında yetkili ve yetkin isimleri yerli yenilik için Ar-Ge ve inovasyonu konuşacak. Aynı günlerde açılacak olan 2. MMG AR-GE İNOVASYON SERGİSİ’nde ise, Türkiye’nin yerli yeniliklerini temsil eden milli ve yerli ürünler, projeler sergilenecek.

TürkTraktör, hazırladığı yıllık faaliyet raporlarıyla ödül üstüne ödül almaya devam ediyor

TürkTraktör, 2016 yılı için hazırlanan ‘Faaliyet Raporu’ ile dünyanın önde gelen uluslararası iş dünyası ödülleri Stevie® Awards’da ‘Altın Ödül’e layık görüldü.

Rapor aynı zamanda “Faaliyet Raporlarının Oscarı” olarak bilinen ARC Ödülleri’nden ‘Altın Ödül’, LACP Vision Awards’dan ise ‘Bronz Ödül’ ile döndü.

Ankara, 23 Ağustos 2017 – Türkiye tarım sektörünün lider üreticisi TürkTraktörhazırladığı faaliyet raporlarıyla aldığı ödüllere yenilerini eklemeyi sürdürüyor.

TürkTraktör’ün 2016 yılı Faaliyet Raporu; uluslararası iş dünyasının önde gelen saygın ödülleri arasında yer alan Stevie® Awards’da Faaliyet Raporu kategorisinde Altın Ödül’e layık bulundu.

Ülke ekonomisine yaptığı katkı, TürkTraktör’ün 2016 Yılı Faaliyet Raporu’nun konseptine yansıtıldı

TürkTraktör 2016 Yılı Faaliyet Raporu’nun konsepti belirlenirken, TürkTraktör’ün 60 yılı aşan köklü geçmişi, güçlü yapısı ve Türkiye ekonomisi ile endüstrisine sağladığı önemli katkı göz önüne alındı.

Yedi aylık titiz bir çalışma sonucunda bir ekonomi gazetesi konseptinde hazırlanan TürkTraktör 2016 Yılı Faaliyet Raporu’nda, finansal tabloların sunuşundan sayfaların tasarımına kadar her şey tıpkı bir ekonomi gazetesi formatını yansıtıyor.

TürkTraktör 2016 Yılı Faaliyet Raporu’yla aynı zamanda MerComm Şirketi tarafından bu yıl 31. kez verilen Uluslararası ARC Ödülleri’nde, Non-Traditional Annual Report (Geleneksel Olmayan Faaliyet Raporu) kategorisinde Tarım sektöründe Altın Ödül’e;LACP Vision Awards’da da Faaliyet Raporu kategorisinde Bronz Ödül’e layık bulundu.

Çalışanların işten ayrılma maliyeti 550 milyar dolar

Danışmanlık, araştırma ve analizleriyle şirketlerin yüksek güven kültürü oluşturabilmelerini sağlayan Great Place to Work, kurum kültürü gelişimiyle rekabette nasıl öne geçilebileceğini yaptığı araştırmalar ile ortaya koyuyor. Araştırmalar, yüksek güven kültürüne sahip şirketlerde, çalışanların işten ayrılma oranlarının yüzde 50 azaldığını gösteriyor.

23.08.2017

Çalışanların iş yerindeki deneyimleri, şirketlerin kaderini etkiliyor. Şirketler, çalışanlarına değer verdikçe ekonomik performansları da doğru oranda artıyor. İş yerinde yüksek güven kültürü tesis eden firmalar, günümüzün ultra rekabetçi iş dünyasında büyük bir avantaj elde ediyor. Çalışanların iş yerlerinde kendilerini güven içinde hissetmeleri, yapılan yatırımın geri dönüşünü de hızlandırıyor. Çalışanlar, güven düzeyi yüksek işyerlerinde olduklarını hissettiklerinde, işlerini 3 kat daha fazla severek yapıyorlar.

Yüksek güven kültürü ile daha yüksek müşteri memnuniyeti

Great Place to Work’ün analiz çalışmaları, yüksek güven kültürü sağlayan şirketlerde, çalışanların işten ayrılma oranlarının yüzde 50 oranında azaldığını gösteriyor. Ölçek bağımsız gerçekleştirilen çalışmalarda, ekonomik performansın ve çalışan performansının üç kat arttığı görülüyor. Ayrıca yüksek güven kültürüne sahip şirketlerde bulunan saygı ve yenilikçilik atmosferi, doğru ve hızlı kararlar alınabilmesini sağlıyor. Amerika’da faaliyet gösteren yüksek güven kültürüne sahip şirketler, rakiplerinden yaklaşık 3 puan daha yüksek müşteri memnuniyeti derecelendirmesine sahip oluyor.

Çalışanların işten ayrılmaları 550 milyar dolara mal oluyor

Great Place to Work raporlarına göre, çalışanlarının potansiyellerini ortaya çıkarmayan ve yüksek güven kültürü ekosistemine sahip olmayan firmalarda, çalışanların işten ayrılma oranları kurum kültürünün olumsuz etkisiyle yüzde 50’yi buluyor. Araştırmalarda, Amerika’daki çalışanların işten ayrılma oranlarının kurumlara maliyeti 550 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Yüksek güven kültürü çatısı altında çalışmalarına devam eden şirketlerde ise çalışanların işten ayrılma oranları yüzde 50 oranında azalırken, firmaların mali kayıplara uğramalarının önüne geçilmiş oluyor.

Kimse büyük bir makinede küçük bir dişli gibi hissetmekten hoşlanmaz

Şirketlere yüksek güven kültürüne sahip olma konusunda danışmanlık ve uzmanlıkları ile destek olduklarını belirten Great Place to Work Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Volkan Tarsus, “Verimliliği artıran ve sürdürülebilir başarının önünü açan yüksek güven kültürü, kurum içinde hızlı ve sorunsuz karar alabilmeyi mümkün kılıyor. Çalışan beklentilerinin karşılandığı bir ortam yaratılması, doğal olarak müşteri memnuniyetinin artmasına olanak sunuyor. Değer merkezli bir ekosistemi hayata geçirmiş şirketlerin çalışanları, şirketlerinden gurur duyduklarını anlatmaktan çekinmiyorlar. Araştırmalarımızda, Fortune 100 En iyi İşveren şirketlerindeki çalışanların yüzde 93’ü şirketlerinden başkalarına gururla bahsedebiliyor. Türkiye’nin en iyi işverenleri araştırmasına katılan şirketlerde bu oran yüzde 84. Geleceğin şirketleri arasında yer alabilmek için yüksek güven kültürü oluşturulması gereklilikten çok zorunluluk haline geldi.” dedi.

9 maddede mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmak

Her yıl Türkiye’nin En İyi İşverenleri Araştırması’nı gerçekleştiren ve listeye giren şirketleri ödüllendiren Great Place to Work, şirketlerin neden yüksek güven kültürü oluşturmaları gerektiğini ve bu yapının avantajlarını 9 başlık altında özetliyor. Çalışan deneyiminin firmaların gücüne güç kattığını gösteren çalışmaya göre, yüksek güven kültürü oluşturmak için atılması gereken adımlar şöyle sıralanıyor: Herkes için mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmak, çalışanların performansını artırmak, çalışan bağlılığını yükseltmek, yenilikçi bir atmosfer oluşturmak, çevik ve hızlı operasyon gücüne sahip olmak, müşterilerin mutlu olmasını sağlamak, çalışanların işten ayrılmalarını azaltmak, marka sadakati oluşturmak ve marka elçileri yetiştirmek.

Mega Projeler 130 Ülkenin Mili Gelirini Aştı

Son yıllarda ulaşım, altyapı, enerji ve savunma alanlarındaki projelere hız veren Türkiye, gerçekleştirdiği büyük yatırım maliyetleriyle 130 ülkenin milli gelirini geride bıraktı. Türkiye’nin gündeminde olan mega projelerin mali büyüklüğü 138 milyar doları aşıyor.

Türkiye’nin geleceğini büyük ölçüde değiştiren mega projeler, maliyet açısından Macaristan, Bulgaristan, Lüksemburg, Libya, Bulgaristan, Uruguay, Slovenya gibi ülkelerin milli gelirlerini geride bıraktı. Özel sektör ve kamu eliyle yapılan mega projeler mali büyüklüğüyle büyük yankı uyandırırken medyada bu projelere büyük ilgi gösterdi. Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, mega projelerin medya karnesini çıkardı. Ajans Press ve ITS Medya’nın gerçekleştirdiği incelemeye göre mega projeler hakkında son yedi yıl içerisinde 27 bin 478 haber yansıması tespit edildi.

MEDYANIN GÖZÜNDEN MEGA PROJELER

Ajans Press’in hazırladığı mega projeler raporunda, son üç yıl içerisinde 32 bin 326 habere konu olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü (Üçüncü Köprü) medyanın en çok konuştuğu proje oldu. Hızlı tren projeleri 25 bin 714 haberle medya tarafından en çok konuşulan ikinci proje olurken, Üçüncü Havalimanı hakkında 19 bin 94, Marmaray hakkında 10 bin 216, Avrasya Tüneli hakkında 9 bin 442,Akkuyu Nükleer Santrali hakkında 8 bin 119, Osmangazi Köprüsü hakkında 4 bin 450, Kanal İstanbul hakkında 3 bin 275, Çanakkale 1915 Köprüsü ile ilgili ise 3 bin 180 haber yansıması tespit edildi.

Eskişehir ve Konya Yolu Gelişimine Devam Ediyor

Ankara’da yükselen markalı projelerin hem şehrin gelişimine hem de vizyonuna büyük katkı sağladığını dile getiren Fertaş İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım “Burada yükselen projelerin Ankara ticareti için büyük kazanç olduğu görüşündeyim” dedi.

Başkent hem kentsel dönüşüm projeleri hem de yeni yapılan marka projeler ile değerine değer katıyor. Son yıllarda Ankara’da gayrimenkul ve iş merkezi anlamında büyük adımlar atıldığına vurgu yapan Fertaş İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım “ Konya Yolu, Eskişehir Yolu, Balgat ve Çukurambar bölgesi Ankara’nın yeni iş merkezleri olarak kendilerini göstermeye başladı. Özellikle Konya Yolu ve Balgat bölgesinde bu gelişimin gün geçtikçe daha da fazla ivme kazandığını gözlemliyoruz. Bundan 10-15 yıl öncesine kadar iş dünyasının yoğunluğu Kızılay, Kavaklıdere, Bahçelievler gibi alanlarken artık bu durum değişerek yerini kaliteli ve günümüz çağına ayak uyduran projelere bıraktı” ifadelerini kullandı.

Ankara’nın ticari alanda yıldızını parlatacaklar

Ankara için kıymetli olan akslara dikkat çekenı Zafer Yıldırım “Konya ve Eskişehir yollarının Ankara için kıymetli iki aks olduğunu düşünüyorum. Ankara’nın geneline bakıldığı zaman bu iki aks ticari faaliyetleri anca karşılayabilecek durumda. Ankara’nın başka akslara sahip olmadığı gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda, ödüle layık projelerin bu alanlarda gerçekleştirilmesinin de Ankara’nın ticari geleceği açısından öneminin büyük olduğu kanısındayım” açıklamasında bulundu.

Yıldırım Kule göz dolduruyor

Tüm detayları ile çalışma yaşamına değer katmak için inşa edilen Yıldırım Kule, çok özel teknik detayları ile fark yaratıyor. Ankara’nın kuzey güney aksında ofis-mağaza konsepti ile ön plana çıkan projede sizleri Konya yolu cephesi, doğu aksında Balgat Çankaya bakış açısı, batı aksında Konya yolu ve bu yola yaslanan ODTÜ yeşilliği karşılıyor. Toplamda 46 bin metrekare inşaat alanının 21 bin metrekaresi ticari kullanım olarak tasarlanmış olan Yıldırım Kule’ de 13 bin metrekare ofis alanının 3 bin 600 metrekaresi dubleks ofis olarak ayrılıyor. Projede 8 bin metrekarelik alan ise cadde mağaza olarak planlanıyor.

Farklı bir ‘’görsel tema

Yıldırım Kule, geniş ve rahat kullanımlı toplantı alanları planlarken, Ankara’da fark yaratan yenilikçi bir yaklaşımla ‘’Sanat Kulesi’’ olma yolunda iddalı adımlar atmakta. ’Şehrin Sanat Galerisi olma yolunda fikirlerini bu yönde geliştirerek, her türlü sanat platformunun, ressamın, küratör ve bienal planlayıcılarının esnek bir şekilde yararlanabileceği geniş ve modern mekanları bünyesinde barındırmaktadır.