Yalıtım, binalarda fosil yakıt tüketimi ve karbon salımını azaltarak çevreye katkı sağlıyor

‘5 Haziran Dünya Çevre Günü’ dolayısıyla bir açıklama yapan Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği-İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayıp fosil yakıt tüketimini azaltan ısı yalıtımlı, çevre dostu bir yapıya kavuşması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin 2030 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltmayı hedeflediğini belirten Levent Pelesen, “İklim değişikliği etkisini en aza indirgemek için sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunun bugünden ciddiyetle ele alınması şart” dedi.

Küresel ısınma konusunda duyarlılığın arttığı günümüzde, çevre sorunları ile ilgili konuların başında karbon salınımınının azaltılmasının geldiğini belirten İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, “Standart ısı yalıtımı uygulamaları, fosil yakıt tüketiminin azalmasını sağlar. Binalarda enerji verimliliği, çevresel sorunlar ile mücadelede en etkin uygulamadır. Isı yalıtımı ile kış mevsiminde ısıtma, yaz mevsiminde ise soğutmaya katkıda bulunarak enerji tasarrufu sağlanmasının yanı sıra, atmosfere yayılan sera gazlarının salınımında büyük oranda düşüş kaydediliyor. Bu gerçekler ışığında, sağlıklı, enerji verimli ve çevreye duyarlı yapıların, Türkiye’nin her yerinde yaygınlaşmasını sağlamalıyız” dedi.

Emisyon oranlarının düşürülmesi hayati önem taşıyor

İklim değişikliği etkisini en aza indirgemek için emisyon oranlarının 2050 yılı itibarıyla yüzde 60-80 arası daha azaltılmış olması gerekliliğinin altını çizen Levent Pelesen, 2050 yılında çok daha farklı bir dünya olacağını ve bu konuda şimdiden ciddiyetle çalışmaya başlanmasının hayati bir sorumluluk olduğunu kaydetti. Levent Pelesen, şöyle konuştu: “2016 yılında 175 ülkenin imzaladığı iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Paris Anlaşması’nda, Türkiye, 2030 itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etmiştir. Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, çevre dostu pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. Enerji verimliliği stratejilerinde ve özellikle binalarda enerji verimliliğinde tüm taraflar sektör, kamu ve tüketici üzerlerine düşeni hassasiyetle yerine getiriyor. Ülkemizde de, İklim Değişikliği Paris Anlaşması’ndaki gibi uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi için binalarda enerji verimliliği gibi bir alanda ısı yalıtımının sağlıklı gelişmesi yaşamsal önemdedir.”

Türkiye’de toplam enerji tüketiminin yüzde 40’a yakınının binalarda gerçekleştiğini vurgulayan Levent Pelesen, “Binalarda tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 80’i ise ısıtma-soğutma için harcanıyor. Toplam tüketimimizde en yüksek paya sahip binalarda ısı yalıtımı ile elde edilecek bir tasarrufa, günümüzde sanayi ve ulaşım sektörleri dahil, aynı yatırım maliyeti ve amortismana sahip hiçbir başka yöntem ile ulaşmak mümkün görünmüyor. Bu konuya tüketici gözüyle bakıldığında da, benzer şekilde büyük bir verimlilik fırsatı ortaya çıkıyor. Güvenlik ve konforu arttırmanın yanı sıra, ısı yalıtımı ile enerji tüketimi ve doğalgaz faturalarında yüzde 50’ye varan tasarruf elde ediliyor. Ayrıca yalıtımın sağladığı tasarruf ile 3-4 yıl içerisinde yalıtım için yapılan harcama karşılanıyor ve sonrasında da yalıtım kazandıran bir yatırıma dönüşüyor” dedi.

Pelesen, Meclis’te henüz onaylanmayan Paris Anlaşması taahhütlerinin, binalarda enerji verimliliğinde en etkili uygulama olan ‘U-Değerleri Düşürülmüş Isı Yalıtım Uygulamaları‘na verilecek tüketici teşvikleri ve etkili denetimlerle çok kısa sürede imzalanıp yürürlüğe girebileceğini ve uluslararası çevre duyarlılığı konusunda ülkemizi ön plana çıkarabileceğimizi ifade etti.

​Türkiye Sermaye Piyasası 2016 Raporu Yayınlandı

Türkiye Sermaye Piyasası 2016 Raporu Yayınlandı

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği tarafından yayınlanan Türkiye Sermaye Piyasası Raporu’nun 2016 sayısı çıktı. Rapora göre 2016 yılında en yüksek getiriyi altın sağlarken, emeklilik fonlarındaki büyüme devam etti.

Ekonomi 2016’da %3 büyüdü

– Revize edilen milli gelir serilerine göre Türkiye ekonomisi 2016 yılında %3 oranında büyüme kaydetti.

– Yıllık enflasyon, %5 olarak belirlenen hedefin üzerinde, %8,5 olarak gerçekleşti.

– İşsizlik yıl ortalamasında %10’dan %11’e yükseldi.

Uluslararası karşılaştırmalara göre Borsa İstanbul hayli likit olsa da, piyasa değerinin ekonomideki payı sınırlı kalmaya devam etti

– Dünya Borsalar Federasyonunun 61 borsadan derlediği verilere göre, 2016 yılında Borsa İstanbul, kote olan şirketlerin toplam piyasa değeri sıralamasında önceki yıla göre yatay kalarak 32. sıradaki yerini korudu. Toplam piyasa değerinin milli gelire oranı ise %20 ile %95 olan dünya ortalamasının epey altında kaldı.

– 2015 yılında dolar bazında %33 değer kaybı ile Dünya Borsalar Federasyonu üyeleri arasında sondan 5. sırada yer alan Türkiye, 2016’da da %10’luk kayıpla sondan 15. sırada yer almıştır.

– Önceki yıllarda olduğu gibi likit yapısını koruyan Borsa İstanbul, dünyada pay senedi işlem hacmi sıralamasında 22. sırada yer aldı. Borsa, pay senedi hacminin piyasa değerine bölünmesiyle hesaplanan devir hızı sıralamasında ise 3. sırada yer almıştır.

– Borsalarda işlem gören borçlanma aracı işlemlerinde dünyada 11. sırada yer alan Borsa -İstanbul, vadeli işlem hacminde ise 26. sırada yer aldı.

Menkul kıymet yatırım fonları büyüklüğünde Türkiye 46 ülke arasında 34. sırada yer aldı.

Türkiye’de yatırım araçları arasında en yüksek getiriyi altın sağladı

– 2016 yılında Türkiye’deki yatırım araçları arasında en yüksek getiriyi %32 ile altın sağlamıştır.

– 2015 yılında en yüksek getiri sağlayan 3 aylık ABD Doları mevduatı ise, 2015 yılında %23’lük getiri sağlamıştır.

BİST-100 endeksi %9 değer kazandı, işlem hacmi %1 azaldı

– 2016’da Borsa İstanbul’da işlem gören pay senetlerinin piyasa değeri %11 artışla 614 milyar TL olmuştur.

– Piyasa değerindeki artışa rağmen pay senedi piyasasında işlem hacmi %1 azalarak 1 trilyon TL olarak gerçekleşti.

– 2016 yılında vadeli işlem hacmi %2 artarak 580 milyar TL oldu. Bu işlemlerin %75’i borsa endeksine dayalı sözleşmelerde yapıldı.

– 2012 Aralık’ta başlayan opsiyon işlemleri ise bir yılda 2,5 kat artarak 27 milyar TL oldu.

Son yıllarda hızlı büyüyen özel sektör tahvillerinde 2016 yılında yeni ihraçlar %13 artışla 90 milyar TL’ye çıktı.

– Yıla %11 seviyesinde başlayan gösterge tahvil faizi Temmuz 2016’da %8,4’e kadar gerilese de siyasi belirsizlikler ve Türk lirasındaki değer kaybı ile tekrar yükselerek 2016 sonunda %11 seviyesine yükselmiştir.

Yurtiçi tasarruflar mevduatlar ile büyüdü

– Toplam yurtiçi tasarruflar, 2016 sonunda önceki yıla göre %14 artarak 2,3 trilyon TL oldu. Bu tutarın %85’i yurtiçi yerleşiklere ait.

– Yurtiçi yerleşiklerin tasarrufların yaklaşık üçteki ikisine oluşturan mevduat 2016 yılında %17 artışla 1,5 trilyon TL’ye yaklaştı. Yurtiçi yatırımcılarda sermaye piyasası ürünlerinin tasarruflarındaki payı %36.

– Yurtdışı yatırımcıların tahvil/bono yatırımları TL cinsinden yalnızca %2 büyürken, pay senedi yatırımları %11 arttı.

– Önemli bir kısmını mevduatın oluşturduğu hanehalkı tasarrufları ise Eylül 2016 sonu itibariyle, bir önceki yılın aynı dönemine göre ağırlıkla kur artışını yansıtır şekilde %8 artarak 918 milyar TL’ye ulaştı. Emeklilik yatırım fonlarındaki büyüme %31’i buldu.

10 yabancı şirket ve 10 yabancı fon halka açık pay senetlerinin %19’una sahip

– Yatırımcıların toplam pay senedi portföyü, endeksteki yükselişle beraber %9 artarak, 247 milyar TL oldu.

– Yabancı yatırımcıların halka açık pay senetlerindeki payı 1 puanlık artışla %63’e çıktı.

10 yabancı şirket ve 10 yabancı fon, Borsa İstanbul’daki halka açık pay senetlerinin %19’una sahip.

– Yerli bireyler pay senetlerinin %19’una sahip. Bu tutarın yarısından fazlası pay senedi portföyü 1 milyon TL’nin üzerinde olan 4.472 yatırımcıya ait.

– 2016 yılında yabancı yatırımcıların pay senetlerini ortalama elde tutma süresi 251 günden 212 güne düşerken, yerli yatırımcılarda bu süre 3 gün artarak 42’ye çıktı.

– Devlet iç borçlanma senetlerinde yurtdışı yatırımcıların ağırlığı 2015’te %20’den 2016 sonunda %19’a indi.

– Özel sektör borçlanma araçlarının değeri %5 artışla 49 milyar TL olurken, yerli fonların özel sektör tahvili yatırımları %21 büyüdü.

Yatırım fonlarına 3 milyon, emeklilik fonlarına 6,6 milyon kişi yatırım yapıyor

– 2016 yılında menkul kıymet yatırım fonlarındaki yatırımcı sayısı 2,9 milyonda kalırken yaklaşırken, portföy büyüklüğü %16 artarak 45 milyar TL seviyesine yaklaştı.

– Bireysel emeklilik fonu yatırımcılarının sayısı %10 büyümeyle 6,6 milyonu bulurken, portföy büyüklüğü %27 artışla devlet katkısı dahil 61 milyar TL oldu.

Türkiye Sermaye Piyasası 2016 raporunun tamamına https://www.tspb.org.tr/yillik-yayinlar/ adresinden ulaşılabiliyor.

Tavuk Dünyası’ndan Bursa’ya 2 yeni restoran daha

Tavuk Dünyası, Bursa’daki yatırımlarına yeni şubeleriyle devam ediyor. Görükle Cadde ve Marka AVM’de açılan iki yeni restoranla birlikte Tavuk Dünyası, Bursa’daki lezzetseverleri toplam 8 şubesinde ağırlamaya başladı.

Böylece Bursa, İstanbul’dan sonra Tavuk Dünyası’nın en çok şubesinin bulunduğu

2. şehir konumuna geldi.

Türkiye’de yeme – içme sektöründe, tavuk ağırlıklı menüleri, doyurucu tabağı ve uygun fiyatıyla kendine yepyeni bir kulvar açan Tavuk Dünyası, Bursa’daki büyümesini açtığı yeni şubelerle sürüdürüyor.

Tavuk Dünyası Mayıs ayının son haftasında biri Görükle Cadde biri de Marka AVM’de olmak üzere Bursa’da iki yeni şubesini daha hizmete açtı. Konuklarını ağırlamaya başladığı bu yeni şubeleriyle Tavuk Dünyası’nın şehirdeki restoran sayısı 8’e çıktı. Yeni restoranlarla birlikte Bursa; İstanbul’dan sonra Tavuk Dünyası’nın en çok şubesinin bulunduğu 2. şehir konumuna da geldi.

2012 yılında girdiği pazarda Türkiye’nin farklı bölge ve şehirlerindeki yatırımlarıyla kesintisiz büyümesini sürdüren Tavuk Dünyası, yılın başından bu yana açtığı şubeleriyle ise Türkiye’de toplam 31 şehirde 119 restorana ulaştı.

Türk Mutfağının En Dengeli Hali

Benzersiz lezzetlerin peşinde, sürekli yeni keşifler yaparak birbirinden enfes tarifler geliştiren Tavuk Dünyası, menülerini dünyanın farklı mutfaklarından aldığı ilham ile kendi AR-GE mutfağında, baş şefin liderliğinde, özgün marinasyon yöntemi ve dünya lezzetlerini taşıyan gizli reçetelerle hazırlıyor.

Tavuk Dünyası, tüm ürün çeşitlerinde taze sebze ve baharat kullanrak konserve ve şoklanmış ürünlere yer vermiyor. Ürünlerinde trans yağ oluşumuna meydan vermeden tüm menüler, sağlıklı pişirme teknikleriyle hazırlanıyor. Her yeni sipariş için kişiye özel temiz bir tava kullanan Tavuk Dünyası, bu mükemmelliyetçi yaklaşımı ile kaliteden ödün vermiyor.

Türk damak tadına uygun menülerinde lezziz tavuk, enfes soslu makarna ve taptaze Akdeniz salatasını birlikte sunan Tavuk Dünyası, restoranlarında misafirlerini lezzet ve kaliteli yaklaşımıyla ağırlıyor.

Tavuk Dünyası pazara girdiği 2012 yılından bu yana, dünyaca ünlü bağımsız birçok kuruluş tarafından kalite, lezzet ve en çok tercih edilen marka kategorilerinde çeşitli ödüllere de layık bulundu.

İhracat Mayıs’ta da Tam Gaz!

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Mayıs 2017 ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,8 artışla 12 milyar 472 milyon dolar şeklinde gerçekleşti. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Şunu gururla söyleyebiliriz ki, tam 7 aydır ihracatta artış açıklıyoruz. 2017 1. Çeyrekte ihracatın büyümeye 2 puan ve üstü katkı vermesini bekliyoruz” diye konuştu. Büyükekşi, ilk 5 ayda ihracat artışının yaklaşık dörtte birinin tek başına Sakarya kaynaklı olduğunu açıkladı.

En fazla ihracat yapılan 20 ülkede en yüksek artışın yüzde 73,4 ile Rusya’ya gerçekleştiğini söyleyen Büyükekşi, “Bunda ülkeye yaptığımız yaş meyve ve sebze ihracatının 5 katına çıkması etkili oldu. Mayıs 2017 Rusya’ya ihracatımızın en yüksek oranda artış gösterdiği ay oldu” dedi. Mayısta sanayi ürünlerinde en fazla ihracat artışını yüzde 237 ile Gemi ve Yat sektörünün elde ettiğini belirten Büyükekşi, bunda geçen yıl ihracat yapılamayan İzlanda ve Danimarka’ya yapılan ihracatın etkili olduğunu kaydetti.

İhracat rakamlarının açıklandığı basın toplantısına katılan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, şunları söyledi: “2017 ihracatı orta vadeli programdaki 153 milyar dolarlık hedefi çok ileriye taşıyarak belki tarihi zirveyi yakalayacak. İhracatın ithalatı karşılama oranında 2017 hedefimiz yüzde 90 ve üzerine çıkmak. Orta vadede hedefimiz ihracatını ithalatı karşılama oranında yüzde 100’ü yakalamak. Bu kaçınılmazdır.”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Mayıs 2017 ihracat rakamlarını Gebze Çayırova’daki Ar-Ge merkezi Arçelik Garage’da düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. TİM verilerine göre mayıs ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,8 artışla 12 milyar 472 milyon dolar şeklinde gerçekleşti. Böylelikle yılın ilk 5 ayında ihracat, yüzde 10 artışla 63 milyar 146 milyon dolar oldu. 12 aylık ihracat ise yüzde 5,2 yükselişle 146 milyar 958 milyon dolara ulaştı. Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TİM Yönetim Kurulu üyeleri ve ihracatçı birlikleri başkanları katıldı.

İhracat rakamlarını açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Şunu gururla söyleyebiliriz ki Kasım ayından bu yana, yani tam 7 aydır ihracatta artış açıklıyoruz. Atılım Yılı ilan ettiğimiz 2017’nin başından beri istikrarlı bir artış elde etmemiz bizler için bir mutluluk kaynağı oldu.” diye konuştu. İhracattaki artış eğiliminin yakın bir zamanda büyüme rakamlarına da yansıyacağına inandığını ifade eden Büyükekşi, “İnşallah 2017 yılının birinci çeyreğinde net dış ticaret büyümeye pozitif katkı verecek. Beklentimiz 2 puan ve üstü olması” dedi.

Miktar bazında ihracatın Mayısta yüzde 14,4 ve yılın ilk beş ayında yüzde 14,7 artış gösterdiğine dikkat çeken Büyükekşi, Mayıs ayında en fazla ihracatı 2 milyar 566 milyon dolarla yüzde 28,4 yükseliş gösteren otomotiv sektörünün yaptığını belirtti. Otomotiv sektörünü 1 milyar 405 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon ile 1 milyar 323 milyon dolarla kimyevi maddeler sektörleri takip etti.

İzlanda ve Danimarka’ya ihracatla gemide rekor artış geldi

Mayıs ayında sanayi ürünlerinde en fazla ihracat artışını yüzde 237 ile gemi ve yat sektörünün elde ettiğini açıklayan Büyükekşi, “Gemi ve yat sektörümüzün bu yüksek ihracat artışında geçen sene ihracat yapmadığımız İzlanda ve Danimarka’ya yapılan ihracatlar etkili oldu” dedi. Büyükekşi, tarım ürünlerinde ise en yüksek artışı yüzde 86,4 ile zeytin ve zeytinyağının sektörünün yakaladığını kaydetti.

İlk 20 ülkede en fazla artış Rusya’ya

Mayıs ayında 160 ülke/bölgeye ihracatın arttığını, 75 ülke/bölgeye ihracatın gerilediğini ifade eden Büyükekşi, en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülkenin tamamına ihracatın arttığını söyledi. Büyükekşi sözlerine şöyle devam etti: “En fazla ihracat yaptığımız 20 ülke arasında en yüksek ihracat artışını yüzde 73,4 ile Rusya’ya yakaladık. Artışta bu ülkeye yaptığımız yaş meyve ve sebze ihracatının 5 katına çıkması etkili oldu. Böylelikle, Mayıs ayı 2017 içerisinde Rusya’ya ihracatımızın en yüksek oranda artış gösterdiği ay oldu.”

İlk 5 ayda ihracatın yarısı AB’ye yapıldı

Mayıs ayında AB’ye ihracatımızın yüzde 16 artış gösterdiğini belirten Büyükekşi, ülke grubu bazında ihracat pazarlarını şöyle değerlendirdi: “AB’nin ihracatımızdaki payı 48,7 oldu. Mayıs ayında Kuzey Amerika’ya ihracatımız yüzde 24,2, Ortadoğu’ya yüzde 10,8, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine yüzde 18,8 ve Uzakdoğu’ya ise yüzde 34,7 artış gösterdi. İlk 5 ayda ise AB’ye ihracat 2,8 milyar dolar artış kaydetti. Böylelikle ilk 5 aydaki toplam ihracat artışımızın yaklaşık yarısını AB ülkelerine olan ihracat artışımız oluşturdu. AB’den sonra ihracat artışımıza en büyük katkıyı 882 milyon dolar ile Ortadoğu ülkeleri ve 811 milyon dolar ile Kuzey Amerika vermiş oldu.”

Otomotivde yeni yatırım Sakarya’yı sıçrattı

Mayıs ayında 62 ilin ihracatını artırırken, 18 ilin ihracatının gerilediğini belirten Büyükekşi, “Mayıs ayında en yüksek ihracat artışını yüzde 237 ile Sakarya gerçekleştirdi. 2017 başından bu yana Sakarya, otomotiv sektöründeki yeni yatırımı ile birlikte ihracatını ciddi ölçüde artırmayı başardı. İlk 5 aydaki ihracat artışımızın yaklaşık dörtte biri tek başına Sakarya kaynaklı oldu” dedi.

‘Karşılama oranında yüzde 100’ü yakalamak kaçınılmazdır’

Toplantıda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “2017 ihracatı orta vadeli programdaki 153 milyar dolarlık hedefi çok ileriye taşıyarak belki tarihi zirveyi yakalayacak. İhracatın ithalatı karşılama oranında 2017 hedefimiz yüzde 90 ve üzerine çıkmak. Orta vadede hedefimiz ihracatını ithalatı karşılama oranında yüzde 100’ü yakalamak. Bu kaçınılmazdır” şeklinde konuştu. Zeybekci, Tim rakamlarında net altın ihracatı, limanlarla demiryollarından hizmetlerin ihracatı gibi kalemlerin içermediğini hatırlattı. Zeybekci, bavul ve serbest bölge ihracatı eklendiğinde Türkiye’nin durumunun son derece pozitif olduğuna dikkat çekti.

Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu ise “145 ülkeye ihracat yapıyorsak, arkasında inovasyon odaklı büyüme stratejimiz yer almaktadır. Bugün global firmalar sadece ürün ihracatı değil aynı zamanda teknoloji ve yetkinliklerini de ihraç edebildikleri ölçüde markalaşmaktadır. Ülke bazında patent başvuru sayıları önemli bir göstergedir. Bu bağlamda Türkiye’den yapılan patent başvurularının arttırılması büyük önem taşımaktadır” dedi.

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı Başvuruları Başladı.

İ. Ü. Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başvuruları Online olarak İstanbul Üniversitesi http://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ web sitesinden yapılmaktadır. Başvuru koşulları Ve tüm bilgiyi BAŞVURU KILAVUZUndan edinebilirsiniz. 12 Haziran 2017 son başvuru tarihidir. Başarılar dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal (merdal@istanbul.edu.tr)

Merhaba,

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programlarımız hakkında kısaca bilgi paylaşıyorum….

Tedarik Zinciri Yönetimi YLP sektör çalışanlarının, saha deneyimi yöneticilerin bir arada olduğu bir program.

Program üretim ve hizmet sektörlerinden büyük ilgi görmektedir.

İkinci öğretim tezsiz program öğrencilerimizin tamamına yakını sektörde görev almaktadır.

Program başvuru tarih ve duyuruları (öğrenci başvuru, idari işler,

vd.) http://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr web sitesinden öğrenebilirsiniz.

Son Başvuru Tarihi: 12 Haziran 2017

Haziran ayı içerisinde 2017-2018 Güz dönemi başvuruları yapılmaktadır. Başvurunuzda problem çekmemeniz ve son gün yoğunluğunun yaşanmaması için ilgili başvuru döneminde sisteme giriş yapmanızı tavsiye ediyoruz.

Başvurular online olarak http://www.istanbul.edu.tr üzerinden gerçekleştirilmektedir. Mülakat sınavı sonrası dönemde belgelerinizi İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü-Beyazıt (Eczacılık Fakültesi Yanı) teslim edeceksiniz.

Belgeler:

İkinci öğretim için ALES ve yabancı dil şartı aranmamaktadır.

Eğitim Bedeli:

Geçen sene üç taksit; 1. Yarıyıl 2.700 TL, 2 . Yarıyıl 2.700 TL ve son

yarıyıl 4.500 TL olmak üzere toplam ücret  9.900 Tl yatırılıyordu. Bu sene için eğitim bedeli güncellenebilir. Ders kredisi başına mevcut hali ile 300 TL idi.

Başvuru dönemlerinde Sosyal Bilimler Enstitüsü telefonları hayli yoğundur. İkinci öğretim tezsiz yüksek lisans programı 0212-440 00 00 dan dahili 14242 Jale Hanıma ulaşabilirsiniz.

Sektör tecrübesi olan arkadaşlarımızı aramızda görmek isteriz.
Haziran 2017 Mülakatlarında görüşmek üzere,

Saygılarımla,

Prof. Dr. Murat Erdal

Program Koordinatörü

Akıllı Ulaşımın Geleceği Elektrikli Araçlarda…

Akıllı Ulaşım ve Ulaşımın Geleceği, Intertraffic İstanbul Fuarı’nda masaya yatırıldı. 24-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılan fuarda konuşan Eindhoven Teknik Üniversitesi Akıllı Ulaşım Bölge Direktörü Carlo vd Weijer, geleceğin enerjisinin güneşten elde edileceğini ve bugün pahalı olan elektrikli araçların fiyatının ucuzlayacağını söyledi.

Eindhoven Teknik Üniversitesi Akıllı Ulaşım Bölge Direktörü Carlo vd Weijer, akıllı ulaşımın geleceğinin elektrikli araçlarda olduğunu söyledi. Intertraffic İstanbul Fuarı kapsamında düzenlenen ‘Akıllı Ulaşım, Ulaşımın Geleceği’ etkinliğinde konuşan Carlo vd Weijer, “Geleceğin enerjisi güneşten elde edilecek ve çok ucuz olacak. Elektrikli araçlar şu anda çok pahalı ve golf araçlarına benziyorlar. Araçtaki en maliyetli kısım batarya. Ama yakın gelecekte fiyatlarında çok büyük düşüşler olacak ve 3-5 yıl içerisinde elektrikli araçlar kartopu gibi büyüyecek. Buna hazırlıklı olmak ve alt yapıyı hazırlamak gerek. Elektrikli araçlar çok temiz olacak, çünkü petrol kullanılmayacak ve dolayısıyla karbon emisyonu değerleri azalacak” dedi.

Akıllı Ulaşım Sistemleri Sayesinde Araçlar Gelecekte Çok Daha Güvenli Olacak…

Özel otomobil sahiplerinin mobil uygulama aracılığıyla taksicilik yapmasına imkanı sağlayan Uber uygulamasına değinen Eindhoven Teknik Üniversitesi Akıllı Ulaşım Bölge Direktörü Carlo vd Weijer, “Uber, Türkiye’deki dolmuş taksiye çok benziyor. Modern dünyada aslında hiç araç sahibi olmak zorunda değilsiniz. Çünkü paranız olsa da herkesin araç alması için yeterli yer yok. Bana göre kamu taşımacılığının geleceği de paylaşılan mobilite ‘Uber’de olacak” dedi.

Dünya çapında seyahat etmeyi kolaylaştıran uygulamalardan da bahseden Carlo vd Weijer, “İstanbul’da yeni bir aplikasyon var. Yakında ülke çapına yaygınlaşacak bu uygulamayı kullanarak trafiği olmasa da problemi çözebiliriz ve gideceğimiz yere daha kolay ulaşabiliriz” dedi. İnsansız otonom araçlara da değinen Carlo vd Weijer, akıllı ulaşım sistemleri sayesinde araçların gelecekte çok daha güvenli olacağına dikkat çekti.

24-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılan Intertraffic İstanbul 9. Uluslararası Altyapı, Trafik Yönetimi, Yol Güvenliği ve Park Sistemleri Fuarı, fuarın yanısıra katılımcı ve ziyaretçilerine kapsamlı bir konferans ve workshop programı sunuyor. Bu etkinlikler kapsamında öne çıkan uluslararası konuşmacılardan biri de Finlandiya’da Uber benzeri bir uygulama olan Tuup’un üst düzey yöneticisi Pekka Möttö oldu. Finlandiya’nın akıllı ulaşım teknolojilerine 1 milyar Euro ayırdığını ifade eden Möttö, “Akıllı Ulaşım Sistemleri ile biz ne kadar hayatı kolaylaştırırsak, insanlar daha çok kamu taşımacılığını tercih edecektir” dedi.

Intertraffic İstanbul Ulaşım Sektörünü İki Yılda Bir İstanbul’da Buluşturuyor…

Türk ulaşım sektörünü 18 yıldır aynı çatı altında biraraya getiren Intertraffic İstanbul, 24-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde ziyarete açıldı. Bu yıl 30 ülkeden 200’ün üzerinde katılımcının yer aldığı Intertraffic İstanbul’a, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere İran, Irak, Suudi Arabistan, Katar, Rusya ve Türki Cumhuriyetler gibi 90’dan fazla ülkeden 6.000’i aşkın ziyaretçi bekleniyor.

Enerji ve Güvenlik’teki Olumlu Gelişim ile Pakistan’da Kalıcı Büyüme Başladı

Pakistan’ın Lahor şehrinde Pencap Başbakanı Şahbaz Şerif’in ev sahipliğinde 22 Mayıs’ta gerçekleşen Yatırım Konferansı’na Türkiye’den büyük ilgi vardı. DEİK Türk – Pakistan İş Konseyi Başkanı ve Pakistan’ın en büyük Türk yatırımcısı Coca-Cola İçecek İcra Kurulu Üyesi Atilla Yerlikaya, güvenlik ve enerji alanlarında büyük ilerleme kaydeden Pakistan’ın hem ticaret hem de yatırım cazibesinin arttığını vurguladı.

Pakistan’ın en büyük eyaleti Pencap’ın başkenti Lahor’da Eyalet Başbakanı Şahbaz Şerif’in ev sahipliğinde düzenlenen yatırım konferansı 60’dan fazla Türk iş adamının katılımı ile gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan DEİK Türk – Pakistan İş Konseyi Başkanı ve Pakistan’ın en büyük Türk yatırımcısı Coca-Cola İçecek İcra Kurulu Üyesi Atilla Yerlikaya, Pakistan hükümetinin enerji ve güvenlik alanlarında geçtiğimiz beş yıl içerisinde büyük yol aldığını kaydetti.

Önceki yıllarda Pakistan pazarına girmiş olan Zorlu Enerji ve Albayrak Grubu gibi Türk şirketlerinin Pakistan’da yatırımlarını artırırken, Arçelik’in de ülkenin önde gelen beyaz eşya şirketi Dawlance’ı satın aldığına dikkat çeken Yerlikaya, rekabetçi ve kayıtlı ekonomi ile Pakistan’ın ekonomik cazibesinin ve yatırımcı çekme gücünün daha da artacağına işaret etti.

Pakistan’ın eskiden oldu gibi bir sınır pazarı değil, oldukça ilgi çeken ve gelişmekte olan bir pazar haline geldiğini belirten Yerlikaya, gelişmekte olan güvenlik şartları ve Türkiye-Pakistan serbest ticaret anlaşmasının ardından iki kardeş ülkenin iş adamları için karşılıklı fayda yaratan bir ekonomik ortama kavuştuğunu vurguladı.

Coca-Cola İçecek olarak 2010 yılından bu yana Pakistan’a kesintisiz yatırım yaptıklarını ve Pakistan’ın en büyük yatırımcılarından oldukları için büyük gurur duyduklarını belirten Atilla Yerlikaya, Pakistan’da 500 milyon doları aşan yatırımları ve ülke genelindeki 6 fabrikaları ile binlerce kişiye istihdam yarattıklarını belirtti. Pakistan’ın daha çok yabancı yatırımcı çekmesi için çaba göstermeye devam ettiklerini ifade eden Yerlikaya, “Serbest ticaret anlaşması ile iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımların artacağına inanıyorum. Bu kapsamda enerji ve sağlık sektörlerinin yanı sıra Türk müteahhitlik sektörünün de her türlü inşaat projesinin başarıyla üstesinden gelebileceğini düşünüyorum. Otelcilik sektörü yine Pakistan’da geliştirilmesi gereken ve Türkiye’nin deneyimli ve başarılı olduğu bir alan. Ayrıca Türk tüketim mallarına karşı duyulan sempati de büyük umut vaat ediyor. İhracat potansiyelimiz bu anlaşmayla düzenlenecek gümrük yasalarıyla beraber daha da artacak” dedi.

Coca-Cola İçecek hakkında

Coca-Cola sisteminde satış hacmine göre beşinci sırada yer alan Coca-Cola İçecek A.Ş. (CCI), The Coca-Cola Company (TCCC) markalarından oluşan gazlı ve gazsız içeceklerin üretim, satış ve dağıtımını gerçekleştirmektedir. CCI Türkiye, Pakistan, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ürdün, Irak, Suriye ve Tacikistan’da 10 bin çalışanı ile faaliyet göstermektedir.

CCI 25 fabrikası ile 380 milyonu aşan tüketici kitlesine gazlı içeceklerin yanı sıra meyve suyu, su, enerji ve sporcu içecekleri, buzlu çay ve çaydan oluşan gazsız içecekler kategorisinde de zengin bir ürün portföyü sunmaktadır.

CCI’ın hisseleri Borsa İstanbul’da (BIST) “CCOLA.IS”, Amerikan depo sertifikaları (ADR) ABD’de tezgahüstü piyasalarda “COLAY”, Eurobond’u İrlanda Borsası’nda “CCOLAT” sembolleriyle işlem görmektedir.

Ramazan’da 30 Güne 30 Altın Öneri

Ramazan ayında oruç tutanlar için 30 günü sağlıklı geçirmeleri için altın niteliğinde 30 ayrı öneri… Yemek tercihi, pişirme tekniği, içecek seçimi ve spor önerilerini içeren reçeteyi Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Emel Unutmaz Duman hazırladı.

Ramazan’ı hem ibadet ederek hem de oruç tutarak geçirmek isteyenlerin sağlıklı bir süreç geçirmek için mutlaka uyması gereken bazı kurallar var. Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Emel Unutmaz Duman, başucundan eksik etmeyeceğiniz ve 30 güne yayabileceğiniz 30 altın öneriyi şöyle sıraladı;

  • Vücudunuzu ramazana hazırlayın: Ramazan’dan birkaç gün önce bol su içmek, ara öğünleri kaldırmak vücudunuza iyi gelebilir
  • Sahura kalkın: Yaz aylarına gelen Ramazan’da açlık süresinin uzunluğunu düşünürsek daha da uzatmamak için mutlaka sahura kalkmaya çalışın.
  • Su vazgeçilmeziniz olmalı: İftarda 10, sahurda 5 bardak su içmeyi alışkanlık haline getirin. Yemekle birlikte değil öncesi ve sonrasında için.
  • Sahurda en güzeli kahvaltı: Az tuzlu peynir, lor peyniri, bol yeşillik, ceviz içeren ve tam tahıllı ekmek ile yapılacak kahvaltı iyi bir tercih.
  • İftarda çorba ile başlayın: Uzun açlığın ardından başlanacak yemek hafif ve sindirimi kolay olmalı. Burada da en iyi tercih baharatsız, et suyu veya tavuk suyu içermeyen çorbalar.
  • İftarı ikiye bölün: Çorba + salata ile başladığınız iftar sofrasına 10 dakika ara verdikten sonra ana yemekler ile devam edin.
  • Zeytin yerine zeytinyağı: Sahurda yapacağınız kahvaltıda tuz içeriği yüksek olan zeytin yerine salatalık ve yeşillik üzerine gezdireceğiniz zeytinyağı daha iyi bir tercih.
  • Kilonuzu kontrol altına alın: Ramazan’da şişmanlar kilo almaktan, zayıflar da vermekten şikâyet eder. 30 gün ramazanın sonunda mutsuz olmamak için günlük tüketmeniz gereken besinleri öğrenmeli ve bir disiplin ile Ramazan’ı tamamlamalısınız.
  • Kabızlık riskine dikkat: Ramazan’da gerek sıvı tüketiminin azalması, gerek belli saatlerde bir anda fazla yemek yemek, gerekse yetersiz posa nedeniyle kabızlık görülebilir. Önüne geçmek için; 1. Bol su, 2. Bol posa, 3. Bol hareket.
  • Yeterli beslenin: Ramazan boyunca bazı besinler çok geri planda kalabiliyor. Bu kimisi için et grubu, kimisi için süt/ yoğurt, kimisi için meyve. Tüm bunları ihtiyacınız kadar ve dengeli bir şekilde tüketmek önemli.
  • Protein alımınız önemli: Sahurda peynir, yumurta ve süt; iftarda ise yoğurt ve et grubu günlük protein ihtiyacınızı karşılamakta size yardımcı olacak.
  • Acıktıran besinlerden uzak durun: Sizi en çok karbonhidrat acıktırır. Dolayısı ile sahurda reçel, bal, komposto ve şeker içeren her türlü besinden uzak durun.
  • Tok tutan besinlere ağırlık verin: Posa ve yağ tokluğunuzu arttırır. En sınırsız posa kaynağınız salata mutlaka hem sahur hem iftar sofranızda olsun. Zeytinyağı ve yağlı tohumlar (ceviz, fındık, badem, tuzsuz kaju iyi tercihler ) mide boşalmasını geciktirir ve tokluk verir. Ancak yağların 1 g’ı 9 kkal enerji içerir unutmayın. Miktarına dikkat.
  • Süt – yoğurt mutlaka olsun: İçerdiği kalsiyum, protein, cla, vitaminler vb. nedeniyle hem tokluk verir hem protein ihtiyacınızı, kalsiyum ihtiyacınızı karşılar. Kilo vermek isteyenler için de vazgeçilmez kaynak. Ramazan’da da sofralarınızda mutlaka olsunlar.
  • Meyveyi unutmayın: Günlük 1 – 2 meyve yemeyi ihmal etmeyin. Posası kabızlıktan koruyacak, vitaminleri halsizliğinizi önleyecek, bağışıklığınızı koruyacak. Ancak karbohhidrat içerdiğini unutmayalım, miktarına dikkat edelim ve kabuklu tüketilebilecekleri kabuklu tüketelim.
  • Doğru tatlıyı seçin: Hiç tatlı yemeden bir ay geçiremezsiniz ancak çok sık yediğinizde de ramazan başı ile sonu arasında bir beden fark yaratabileceğinizi unutmadan, miktarına dikkat ederek ve doğru tatlı yani sütlü tatlı veya dondurmayı tercih ederek haftada 1 -2 kez yenilebilir. 1 kâse sütlü tatlı yediğinizde ortalama 1 dilim ekmek, 1 meyve ve 1 bardak süt tükettiğinizi unutmayın.
  • Yavaş yemek yiyin: Tokluk merkezinin harekete geçmesine biraz müsaade edin ve yavaş yemek yiyin.
  • Yemekleri çok iyi çiğneyin: Sindirimin zaten zorlanacağı bir dönem olduğunu unutmayın ve sindirim sisteminize destek verin. İyi çiğneyin.
  • Yürüyüşü unutmayın: Ramazan’da gün boyunca daha az enerji harcandığını düşünün ve bu açığı kapatmak için iftardan 1 – 2 saat sonra hafif tempolu yürüyüş yapmaya çalışın.
  • Pişirme yöntemlerine dikkat edin: Kızartmalar, kavurmalar sindirim sisteminizi zorlar. Bunun yerine daha hafif yöntemlerle pişmiş buhar, ızgara, fırın yöntemini tercih edin.
  • Tuzdan uzak durun: Tuz ve tuz içeren besinlerden (salamura, hazır besinler, sodyum katkı maddeli ürünler) normal zamanda olduğu gibi Ramazan boyunca da uzak durun. Susamanı tetikleyeceğinden daha da dikkat etmekte fayda var.
  • İkramlarda kontrolü elden bırakmayın: Davetlerde yemek çeşidi fazla olacağını unutmadan her tabağı küçük porsiyonlarda kabul edin.
  • Yağlar: Yağlar tokluk verir ama aynı zamanda yüksek kalori içerir. Dolayısı ile tüketilmeli ancak miktarına dikkat edilmelidir.
  • Pidenin hangisi? Yumurtalı pufuduk pastane pideleri yerine mümkünse tam buğday unundan yapılmış pideleri tercih edin.
  • Ceviz: Sahurda tokluk hissini uzun süredirmesi için mutlaka 4 ceviz.
  • Yumurta olmazsa olmaz: İçerdiği protein ve yağ uzun süre tok kalmanızı sağlayacak. Alerjiniz veya safra taşınız yok ise her gün 1 tam, 2 yumurta beyazı sahurda tüketebilirsiniz.
  • Salata her zaman: Posası sayesinde hem tok kalacak hem de kabızlıkla mücadele edebileceksiniz. Hem sahursa hem iftarda eksik etmeyin.
  • Bitki çayları sindiriminizi destekler: Rezene, papatya, ıhlamur, kuşburnu tüketebilirsiniz.
  • Maden suyu: Günlük 2 maden suyu kaybettiğiniz mineralleri yerine koymanıza da yardım edecek.
  • Çay/kahve: Çay kahve ramazanda tüketebilirsiniz, şekersiz çay, şekersiz sütsüz kahve. Ancak fazlası vücuttan su atımına neden olur ve kabızlığı tetikler. Bu nedenle maksimum 2 kahve, açık olmak şartı ile 4 – 5 çay içilebilir.

Kadınlar kilidi kırıyor

Günümüzde kadınların toplumsal, siyasal ve ekonomik alanlarda konum değiştirmesinden yola çıkan KPMG Türkiye, iş dünyasında yönetici kadının yerini araştırdı. “Ne pozitif ne de negatif, her tür ayrımcılığa karşı duran bir iş dünyası için” sloganıyla yola çıkan KPMG Türkiye, lider kadınlara yönetim katlarındaki kilitlerin nasıl açıldığını sordu. Yönetim Kurulunda Kadın Derneği işbirliği ile Türkiye’nin alanında öncü ve lider şirketlerinin yönetimlerinde görev alan kadınların başarı hikayelerindeki perdeyi aralayan “Kilidi Kırmak” araştırması, önyargıları ve zihinlerdeki ‘mit’leri ortaya koydu. Hazırlanan rapora göre; Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı zihniyet kalıpları değişmedikçe, daha fazla kadın yöneticiden söz etmek zor…

Şirketlerin yönetim katında yer alan kadınların ‘kilidi nasıl kırdığı’ sorusuna yanıt arayan KPMG Türkiye, 15 ayda tamamlanan çalışmanın sonuçlarını düzenlediği toplantıyla açıkladı. KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan, dünyada ve Türkiye’de kadınların iş hayatında daha fazla aktif rol üstlendiğini, karar verici konuma geldiğini, şirketlerin yönetim katında artık daha çok kadın bulunduğunu vurguladı. “Kilidi kıran kadın sayısı arttıkça yönetim kadrolarında kadınlara daha çok yer açılıyor. Evet, aslında bu bir zihniyet devrimi, ama… Kadınlar için kilidi kırıp, yönetim kurullarındaki taktik tahtalarını yazmanın bedeli ne, sorusundan yola çıktık” diyen Alsan, şunları söyledi:

“Kilidi Kırmak araştırması; dünyada ve Türkiye’de kadın yöneticilerin mücadele ettikleri ‘mit’leri, önlerine çıkan / çıkarılan duvarları ve engelleri aşıp nasıl ‘başardıklarını’ anlatıyor. Özellikle de Türkiye’de kadın çalışanların, yönetici pozisyonuna geçerken yaşadıklarına, karşılaştıkları sorunlara dair samimi ve önemli ayrıntılar içeriyor. Kısaca değinmek gerekirse, kadın yöneticiler ‘erkek iş dünyasında’ pek çok toplumsal önyargıyla başa çıkmak zorunda kalıyor. Yönetici konumuna geçerken yükselen bariyerler, motivasyonu yok edebiliyor. Veya kadın bulunduğu yerde kalmak için bir erkekten daha fazla çaba harcıyor.”

KPMG’de iş hayatında mutlak cinsiyet eşitliğinin savunulduğunu, kadını ‘kadın’ olarak değil insan olarak gören bir anlayışın hüküm sürdüğünü ifade eden Alsan, “Durum tespiti yapmak, bundan yola çıkarak ‘mit’lerin önündeki perdeyi aralamak, yaşananları söylenir kılmak, teşhis koyup çözüm aramak, önerilerde bulunmak ve hepsinden önemlisi kendi duruşumuzu çoğaltmak amacıyla bu araştırmayı dikkatinize sunuyoruz” dedi.

Murat Alsan, araştırma aşamasında Türkiye’deki dev şirketlerin kadın ve erkek yöneticileriyle yapılan görüşmelere değinerek, “Bu sohbetler yönetici katındaki kilitlerin nasıl kırıldığına ışık tuttu. Bu nedenle, kadın yöneticilerin başarı hikayelerinin arkasında yatan nedenlerin açıkça konuşulmasını önemsiyoruz. İnanıyoruz ki, kilidi kırabilen kadın yöneticiler diğer kadın çalışanların da önünü açacak. Onlara sağlanan destekler ve önlerine çıkarılan engeller, iş dünyasında var olan toplumsal cinsiyete dayalı zihniyet kalıplarını değiştirmek için belki de anahtar olacak” diye konuştu.

Alsan, rapordan çıkan sonucu “Türkiye’de kadınlar iş hayatında yönetici pozisyonuna gelebilmek için hem kendi bakış açılarını hem de toplumun bakış açısını değiştirmek zorunda. Kadının iş hayatında kalmasını kolaylaştıran yasal düzenlemeler yetersiz ancak dahası, var olan yasalar da tam anlamıyla uygulanmıyor. Çünkü sorun yasalardan çok anlayışta…” sözleriyle özetledi.

Engeller 30 yılda değişmedi

KPMG Türkiye Denetim Bölümü Başkanı ve Şirket Ortağı Nesrin Tuncer, Kilidi Kırmak araştırmasının aşamaları hakkında bilgi verdi. Tuncer, araştırmayı yapmaya nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:

“KPMG’nin küresel ağında yapılan Cracking the Code araştırmasının aşamalarını izlerken Türkiye’de yönetici seviyesindeki kadınların yukarıya tırmanırken ne yaşadığını tartıştık. İş hayatında kadının önüne çıkan / çıkarılan engellerin 30 yıldır değişmediğini, sorunların biçim değiştirerek özünü koruduğunu gördük. 30 yıl bir nesil demek! Araştırmanın Türkiye ayağını gerçekleştirirken, bizden sonraki nesil bir 30 yıl daha kadının annelik hakkını, kreş sorununu, erkeklerle aynı işi yapıp daha az kazanmasını konuşmasın diye yol açmak istedik. Hizmet vermeye başladığı ilk günden bu yana duruşuyla, anlayışıyla, uygulamalarıyla ‘iş hayatında kadın’ kavramını hayatın olağan akışından sayan, kilidi kıran ama kadın olduğu için negatif ya da pozitif hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmayan kişilerin çalıştığı KPMG örneğinin, bir parçası olduğumuz iş dünyasında çoğalması en büyük dileğimiz.”

ILO’nun 2017 verilerine göre Türkiye’de kadın istihdam oranının arttığına ancak orta ve üst düzey kadın yönetici sayısında paralel bir artış görülmediğine dikkat çeken Nesrin Tuncer, “Yaygın değerlendirme; kadın istihdamı artarken kadınların hem iş hem de ev sorumluluğunu üstlendiği yönünde. Yani kadınlar kariyer yolculuğunda ev sorumluluklarıyla ilgili yeterli desteği alamayınca iş hayatını aktif sürdürmekle yetiniyor, yükselmek planlarını hayatından çıkarıyor” diye konuştu.

Tuncer araştırmanın amacını şöyle özetledi:

“Bu araştırmayı yaparken, üst ve orta kademelerde çalışan kadın yöneticilerin durumu, kariyer gelişimleri, iş yerindeki başarı faktörleri, temsil ettikleri konumların nasıl bir dağılım gösterdiği incelendi, istihdam edilen kadın yöneticilerin çalışma hayatında ne gibi sorunlar yaşadığı belirlenmeye çalışıldı. Kadın ve erkek yöneticilerle yapılan anketlerden elde edilen verilerle bir yandan yönetim kademelerinde kariyer, başarı ve mutluluğun kadın ve erkek açısından nasıl algılandığı araştırıldı. Diğer taraftan da kadın yöneticilerle yapılan derinlemesine görüşmelerle bu pozisyondaki kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları sorunları, kariyer basamaklarını tırmanırken fırsat eşitsizliği yaşayıp yaşamadıkları, içinde bulundukları rol çatışmasının kariyerlerine negatif etkisinin olup olmadığı sorgulandı. Kadınların yöneticilik pozisyonuna gelirken karşılaştıkları destekler ve engellerin netçe ifadesi sağlandı. Kilidi kırmayı başaran örneklerden yola çıkarak eşitsizliği gidermeye yönelik stratejiler oluşturulması hedeflendi.”

Araştırmadan çıkan sonuca göre, “kadın yönetici olmanın önündeki engeller” şöyle:

  • -Kadının büyük bir şartlanmayla baştan yöneticiliğe düşünülmemesi.

-Kadının kendi şartlanmışlığı ile zaten yöneticiliği hedefine koymaması.

-Kadının anneliğinin engel olarak görülmesi.

-Annelik için verilen aranın zaman kaybı olarak değerlendirilmesi.

-Kadınlar işe alınırken ya da yönetici konumuna getirilmesi düşünülürken; “Evliliği ya da anneliği çok çalışmasına ya da seyahat etmesine engel olabilir” önyargısının zihinlerde hakim olması.

Nesrin Tuncer, bu tabloyu “İş dünyasında kadın nüfusunun hızla artmasına rağmen, üst yönetim pozisyonlarında kadın çalışan oranının oldukça az olduğu görülüyor. Kadınların üst düzey yönetici pozisyonlarına gelmelerinde karşılaştıkları engeller, cinsiyet ayrımcılığı konusunda en sık karşılaşılan örnekler arasında yer alıyor. Yönetim literatüründe “cam tavan” olarak adlandırılan görünmeyen bariyerler, toplumdaki “cinsiyet” temelli düşünce kalıpları kadınların yönetim kademelerine gelmelerinin önündeki en büyük engeller olarak sıralanıyor. Bunlar, kadınların liyakatlerine bakılmaksızın ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen ve ifade edilemeyen engellerin nedeni olarak biliniyor. Bu durum, kadınların kariyer ilerlemelerini olumsuz etkilediği kadar yönetimde ciddi sorunları da beraberinde getiriyor” diye anlattı.

Tuncer, “Sonucunu; ‘İvedilikle zihinlerdeki cam tavanları yıkmak gerek’ diye özetleyebileceğimiz araştırmanın, en kısa sürede kadınların iş hayatında yoluna çıkan kilitli kapıların açılmasında anahtar olmasını diliyoruz” dedi.

Eğitim ve farkındalık şart

Kilidi Kırmak araştırmasının sonuç bölümünde şu öneriler yer aldı:

Yasal değişikliklere rağmen zihinlerde toplumsal eşitlik anlayışı değişmediği için hala kadına yüklenen toplumsal bakış değiştirilememiştir. Bu nedenle bir anlayış bir zihniyet değişikliği gerekmektedir.

• Kadınların eşit eğitim fırsatlarına ve haklarına erişimin sağlanması

• Sağlık, siyaset ve kamu yaşamına katılmada kadınlara öncelik tanınması

• Kadınların rol ve sorumluluklarına ilişkin olumsuz kalıp ve yargılarla mücadele edilmesi

• Aile yaşamı sorumluluklarının birlikte paylaşılması

• Aile içinde kararların birlikte alınması

• Hak ve sorumluluklarda eşitlik

• Ailedeki kız ve erkek çocukların eşit davranılarak yetiştirilmesi

• Kadınların toplumda görev almasının sağlanması ve desteklenmesi, kadın istihdamının artırılması, kadının çalışma hayatıyla iş hayatının örtüşmesinin sağlanması

• Kadınların şiddete uğramasının engellenmesi

• Ayrımcılığın yasaklanması ve ayrımcılıkla mücadele konusunun geliştirilmesi

• Eşit fırsatlar sağlanması

• Eşitlik sağlanana kadar kadınlara öncelik tanınması

Hazırlanan rapor, üst yönetimde kadınların temsilini artırmak için şu önerilerde bulunuyor:

—Farkındalık eğitimlerine katılmak,

—İşe alım süreçlerinde fırsat eşitliğine özen göstermek,

—Her yönetim seviyesinde cinsiyet dağılımının eşitliğini sağlamaya destek olmak,

—Cinsiyet dağılımında eşitsizliğin olduğu iş alanlarını gözden geçirmek,

—Gelişim planlama ve uygulamalarında eşit fırsat tanımak,

—“Eşit işe eşit ücret” politikasını benimsemek,

—İşyerinde cinsiyet eşitliğini pekiştirecek uygulamalara destek vermek,

—Yazılı, sözlü ve görsel iletişimlerde cinsiyet duyarlılığına özen göstermek

15 ayda üç aşama tamamlandı

KPMG Türkiye, Yönetim Kurulunda Kadın Derneği işbirliği ile kurumsal şirketlerde orta ve üst düzeyde görev yapan kadınların kariyerlerini nasıl yönettiklerini ortaya koymak ve kadının iş hayatında yükselmenin şifrelerini çözmek için ‘Kilidi Kırmak’ projesi kapsamında bir araştırma yaptı. Bu çalışma, nicel ve nitel araştırma yöntemleri kullanılarak üç aşamalı gerçekleştirildi.

Birinci aşama olan nicel araştırma, ERA Research & Consultancy tarafından online anket yöntemiyle yapıldı. Saha çalışması 18 Şubat – 17 Nisan 2016 tarihlerinde tamamlanan araştırma kapsamında 235 orta ve üst düzey yönetici anketi yanıtladı. 150 kadın 85 erkek yöneticiyle gerçekleştirilen araştırmada kurumsal şirketlerde çalışan kişilerin kariyerlerini nasıl yönettikleri araştırıldı.

İkinci aşamada yapılan nitel araştırma, Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Ak Akyol tarafından gerçekleştirildi. Bu kapsamda İstanbul’da çeşitli büyüklükte ve sektörde faaliyet gösteren şirketlerin kadın yöneticileriyle, açık uçlu sorular yöneltilerek yüz yüze görüşmeler yapıldı. Sahada Mart 2016 – Mayıs 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu aşamada 10 kadın yönetici ile görüşüldü.

Üçüncü ve son aşamada ise araştırmanın ilk iki fazından ortaya çıkan sonuçlarla tespit edilen ‘kilit’ sorulara yanıt arandı. Açık kaynak olması şartıyla yönetim katındaki kadın ve erkeklerle bire bir ve yüz yüze yapılan görüşmelerde, ‘kilidi kırma’ kodları deşifre edilmeye çalışıldı.

Borusan Holding CEO’su Agah Uğur, TAT Gıda Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, Tuborg CEO’su Damla Birol, IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan, Oxford Üniversitesi CRIC (Centre for the Resolution of Intractable Conflict), İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Yönetim Kurulunda Kadın Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Eczacıbaşı Topluluğu Sağlık Grubu Başkanı Elif Çelik, KVK Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Akpınar, Cardtek Satış Genel Müdür Yardımcısı Sinem Altuncu ve Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner ‘iş hayatında kadın’ı anlattı, sorunlara ayna tuttu, tecrübelerinin ışığında önerilerde bulundu.

Ev tekstili sektörü iç pazarda yüzde 15, ihracatta ise en az yüzde 5 artış bekliyor

Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD ) tarafından CNR Fuarcılık işbirliği ile bu yıl 23. kez düzenlenen EVTEKS Uluslararası Ev Tekstili Fuarı 120 ülkeden ziyaretçi ağırladı. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin açılışını yaptığı EVTEKS’ti, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki de katılımları ile destekledi. Beş gün boyunca düzenlenen “B2B İkili İş Görüşmeleri”ne ise 48 ülkeden alım heyeti katıldı.

Türkiye’nin en büyük ve dünyanın en büyük iki ev tekstili fuarından biri olan “EVTEKS Uluslararası Ev Tekstili Fuarı” 16-20 Mayıs tarihlerinde, aralarında İspanya, İtalya, Fransa, Yunanistan, Çin, Portekiz Fas, Avusturya, Almanya, Makedonya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Endonezya, Hindistan, Mısır, Hollanda, Bulgaristan ve Bosna Hersek gibi ülkelerin katılımcılarının da olduğu 130 bin ziyaretçiyi ağırladı.

EVTEKS Fuarı’nın sektörün gidişatı açısından önemli bir gösterge olduğuna dikkat çeken TETSİAD Başkanı Ali Sami Aydın “İç pazarda hareketlilik başladı. 2017 yılında satışların yüzde 15 artmasını bekliyoruz. Yabancı alım yapan firmalar noktasında da Türkiye’ye karşı bir güven geldiğini gördük. Siparişlerimizde artışlar var. 2017’de ihracatta da en az yüzde 4-5’lik artış bekliyoruz. 2018’de ise bu rakamın daha fazla olacağından eminiz” dedi.

2018 trendleri açıklandı

750 firmanın ve 1.000 markanın yer aldığı fuarda, ünlü tasarımcılar 2018 ev tekstili trendleri de sergiledi. Nelly Rodi’nin ünlü baş tasarımcı Vincent Gregoire tarafından belirlenen dünya trendleri ile bir sonraki sezonun tüm ev tekstil temaları da katılımcılarla paylaşıldı.

Fuarda, ev tekstili sektörünün önde gelen profesyonelleri, dünyaca ünlü trend belirleyicileri ile yerli ve yabancı tasarımcıların katımlıyla 19 seminer düzenlendi. Seminerler 1.500 kişi tarafından izlendi.