Konut Alımında Senet Kullanım Oranı Yüzde 47’ye Yükseldi

Türkiye İMSAD tarafından her ay düzenli olarak yayınlanan ‘Sektör Raporu Mayıs 2017’ sonuçlarına göre, yılın ilk çeyrek döneminde alınan yapı ruhsatlarında gerileme ve yeni iş iştahında zayıflama yaşandığı görüldü. Hane halklarının konut ve çevre ile ilgili sorunlarının da ele alındığı raporda, mevcut konutlarda iyileştirme veya yenileme gerekmesinin, inşaat ve inşaat malzemesi sanayisi için önemli bir potansiyel yansıttığı belirtildi. Raporda ayrıca, 2017 yılı itibarıyla markalı projelerden konut satın alan müşterilerin peşinat kullanım oranının yüzde 18’e gerilediği, banka kredisi oranının yüzde 35’e, senet oranının ise yüzde 47’ye yükseldiği bilgisi yer aldı. Senetlerin payının yüzde 50’ye yaklaşmasının önemli bir gelişme olduğu sektörde, riski markalı üreticilerin aldığı vurgulandı.
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Mayıs 2017 Sektör Raporu’nda, aileler veya hane halklarının yaşadıkları sorunlar da incelendi. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verileri dikkate alınarak, ailelerin veya hane halklarının konutları ile yaşadıkları 3 önemli sorunun değerlendirildiği raporda; hane halklarının yüzde 40’ının sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevelerinden, yüzde 42.6’sının konutun yalıtımından dolayı ısınamama sorunu yaşanmasından, yüzde 20’sinin ise odaların karanlık olması ve yeterli ışık alınamamasından şikayetçi olduğu belirtildi.
Türkiye’de, hane halklarının ilk iki soruna sahip olma oranlarının çok yüksek olduğunun vurgulandığı raporda, her iki sorunda da inşaat kalitesi, inşaat malzemesi kalitesi ve uygulama kalitesinin yakından ilgili olduğu ifade edildi. Ayrıca, yapı standartlarındaki iyileşmeye rağmen her iki alanda yaşanan sorunların, su ve su yalıtımındaki yetersizliklerle, karanlık odaların yanlış mimari ve planlamalarla, çevre sorunları içinde yer alan gürültü kirliliğinin de ses yalıtımı ile ilgili olduğu vurgulandı. Hane halklarının konut ve çevre ile ilgili sorunlarını yansıtan rapora göre, mevcut konutlarda iyileştirme veya bu yenileme yapılmasının gerekmesinin, inşaat ve inşaat malzemesi sanayisi için önemli bir potansiyel yansıttığına dikkat çekildi.
İlk çeyrekte, yapı ruhsatlarında 17,2 gerileme yaşandı

Mayıs ayı sonuçlarına göre, yılın ilk çeyrek döneminde alınan yapı ruhsatlarında gerileme yaşandığı bilgisinin verildiği raporda, inşaatlarda yeni iş iştahında zayıflama görüldüğü tespitleri yer aldı. Rapora göre, alınan yapı ruhsatları 2017 yılının ilk üç ayında, bir önceki yıla göre, bina sayısı olarak yüzde 15, yüzölçümü olarak yüzde 17,2, değer olarak yüzde 3,6 ve daire sayısı olarak yüzde 11,6 oranında azaldı. Yapı ruhsatı verilen binaların 2017 yılı Ocak-Mart ayları toplamında; yapıların toplam yüzölçümü 45 milyon metrekare iken; bunun 25,4 milyon metrekaresi konut, 10 milyon metrekaresi konut dışı ve 9,6 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.

Yapı izinleri metrekare bazında yüzde 22 arttı

Yılın ilk çeyreğinde işlerin tamamlanma hızının arttığı ve önemli ölçüde yeni stokların kullanıma arz edildiği belirtildi. Yılın ilk çeyreğinde alınan yapı izinleri metrekare olarak yüzde 22 artarak 39,3 milyon metrekareye yükseldi.

Mevcut inşaat işleri Mayıs ayında 10 puan sıçradı

Mevcut inşaat işleri endeksinin son 3 aydır önemli bir sıçrama gösterdiğinin belirtildiği raporda, 2017 Mart ve Nisan aylarının ardından mevcut inşaat işlerinin Mayıs ayında da önemli bir sıçrama gösterdiğine dikkat çekildi. Buna göre, mevcut inşaat işleri seviyesi Mayıs ayında, Nisan ayına göre 10 puan arttı. Böylece Mayıs ayındaki mevcut işler seviyesi geçen yılın Mayıs ayındaki mevcut işler seviyesinin de 7,2 puan üzerine çıktı. Mevsimsellik ile birlikte hızlı bir toparlanma yaşanan inşaat sektöründe, verilen desteklerin de olumlu etkisi görüldü.
Konut satışları Nisan ayında yüzde 7,6 arttı

Mart ayında hızlanan konut satışları artışının Nisan ayında da devam ettiğinin vurgulandığı raporda, Nisan ayında konut satışlarının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,6 artarak, 114 bin 446 adet olduğu belirtildi. Konut sektöründe uygulanan kampanyalar ve sağlanan desteklerin satışlara katkısının ve desteğinin Nisan ayında devam ettiği, özellikle konut kredi faiz oranlarının düşük kalmasının da satışları desteklediği belirtilerek, bu çerçevede konut satışlarındaki performansın bir süre daha sürmesinin beklendiği vurgulandı.


Birinci el konut satışları Nisan ayında yüzde 10,8 arttı

Rapora göre, Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,8 artarak 51 bin 998 adet oldu. İkinci el konut satışları ise yüzde 5,1 oranında arttı. Yeni konut satışı anlamına gelen birinci el konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,4 artarak 197 bin 814 adet oldu. İlk el satışlardaki artışın sürdüğü sektörde, ikinci el konut satışları ise yüzde 8,7 artarak 242 bin 412 adet olarak gerçekleşti.

Markalı konut satışlarında senet payı hızla artıyor

Yeni yılın ilk dört ayında markalı projelerden konut satın alan müşterilerin peşinat, senet ve banka kredisi kullanım oranlarının incelendiği raporda; Nisan ayında peşinat kullanım oranının yüzde 18’e gerilediği, banka kredisi kullanım oranının yüzde 35’e, senet kullanım oranının ise yüzde 47’ye yükseldiği bilgisi yer aldı. Peşinat payındaki gerilemenin, hane halklarının tasarruflarının azaldığını ve borçlanma ihtiyacının artığını gösterdiği, ayrıca düşük kredi faizlerinin de borçlanma eğilimini tetiklediği belirtildi. Ancak senetlerin payının yüzde 50’ye yaklaşmasının daha önemli bir gelişme olduğu vurgulandı. Senet payının artmasının, markalı üreticilerin satışlarını kendilerinin finanse ettiğini ve ödenmeme riskini üstlendiklerini gösterdiğine dikkat çekildi.


İnşaat malzemesi sanayi üretimi Mart ayında yüzde 1,2 arttı

2017 yılı Mart ayında inşaat malzemesi ortalama sanayi üretimi 2016 yılı Mart ayına göre yüzde 1,2 arttı. Böylece inşaat malzemesi sanayi üretimi yeni yıl içinde Ocak ve Şubat aylarındaki gerilemenin ardından ilk kez Mart ayında yükseldi. Mart ayındaki sınırlı üretim artışı ile birlikte yılın ilk çeyrek döneminde inşaat malzemeleri sanayi üretimi geçen yılın ilk çeyrek dönemine göre ortalama yüzde 3,1 geriledi. 2017 yılı Mart ayındaki üretim artışında mevsimsellik etkili oldu. Ayrıca inşaat sektörüne verilen destekler ile birlikte işlerde görülen toparlanma, inşaat malzemesi talebini ve üretimini de olumu etkiledi. Son iki yıldan farklı olarak ihracat tarafında da talep artışı yaşandı.

2017 Mart ayında inşaat malzemeleri ihracatı yüzde 7,2 arttı

İnşaat malzemeleri ihracatı 2017 yılı Mart ayında geçen yılın Mart ayına göre yüzde 7,2 arttı ve 1 milyar 474 milyon dolar oldu. Böylece yılın ilk üç ayında da ihracat artışı gerçekleşti. 2017 yılı Mart ayında ihracat 2015 yılı Nisan ayından bu yana gerçekleşen en yüksek ihracat oldu. Pazarlarda kademeli iyileşme ve metal tabanlı ihraç ürünlerinin fiyatlarındaki artışlar ihracat genişlemesini desteklemeye devam ediyor. Mevcut verilere göre ihracat artışının süreceği öngörülüyor.

2017 Mart ayında inşaat malzemeleri ithalatı yüzde 8,9 geriledi

İnşaat malzemeleri ithalatında yeni yıl ile birlikte gerileme sürüyor. 2017 Ocak ayında ithalat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22 Şubat ayında ise yüzde 23 düştü. Mart ayında ise ithalat geçen yılın Mart ayına göre yüzde 8,9 geriledi ve 765 milyon dolara indi. Mart ayında inşaat işlerinde göreceli toparlanmaya rağmen ithalat düşüşü sürdüğü, ithalatın düşüşünde artan döviz kurlarının etkili olmaya devam ettiği belirtildi.

İnşaat Sektörünün Önü Hızla Açılmalı

Türkiye’nin lokomotifi konumunda olan inşaat sektörü birçok zorlukla karşı karşıya… Yüksek arsa ve inşaat maliyetlerinin oluşturduğu olumsuz tabloya dikkat çeken Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, son düzenlemelerle sektöre nefes aldıran tapu harcı, noter bedeli ve satıştaki KDV rakamı konusundaki oran ve uygulamaların önümüzdeki dönemde eskiye dönmesiyle sektörün yükünün tekrar artacağını belirtti. Haksız rekabetin markalı konut üreticilerinin mağduriyetine ve devletin ciddi vergi kaybına neden olduğunu vurgulayan Tamer Son, kentsel dönüşümü yavaşlatan arsa payı çıkmazına da değindi.

Nüfusunun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşayan Türkiye’nin 20 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’sinin ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ının ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan oluşması inşaat sektörünün hızla gelişmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Olası bir depremde yaşanabilecek kayıpların önlenmesi için öncelikli olan 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerektiğinin altını çizen Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son; çarpık yapılaşma, altyapı eksikliği ve yeşil alan ihtiyacı gibi yaşam kalitemizi etkileyen sorunları da göz ardı etmemek gerektiğini vurguladı.

Sektörün sürdürülebilir gelişimi ve daha hızlı bir şekilde kaliteli yeni konutlar üretilebilmesi için önünün açılması gerektiğini belirten Tamer Son, “Deprem ülkesi Türkiye’de inşaat sektörünün bekleme lüksü yok” diyerek yaşanılan zorluklara dikkat çekti. Yüksek arsa ve inşaat maliyetleri, haksız rekabet, kısmen ve dönemsel olarak çözülmüş olsa da eski uygulamalara dönüldüğünde tekrar problem teşkil edecek olan tapu harcı, noter bedeli ve satıştaki KDV rakamı gibi sorunların sektörü olumsuz etkilediğini ifade eden Tamer Son, kentsel dönüşümü yavaşlatan arsa payı çıkmazına da değindi.

Devlet arsa üretmezse konut fiyatları düşmez

Türkiye’de nitelikli konut alımının kolaylaşması ve inşaat sektörünün sürdürülebilir bir büyümeyle ülke ekonomisine daha yüksek katma değer sağlayabilmesi için yeni düzenlemelere ve teşviklere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Tamer Son, sözlerini şöyle sürdürdü; “Arsa maliyetlerinin yüksek olması sektörü ciddi anlamda zorluyor. Öncelikle arsa maliyetlerinin düşmesi için devletin arsa üretmesi çok faydalı olur. Devlet arsa üretip inşaat firmalarına satmaz ya da uygun şartlarda kat karşılığı vermezse konut fiyatlarının düşmesini beklemek hayal olur.”

Süreli teşvikler yerine kalıcı indirim ve düzenlemeler gerekli

Konut fiyatlarını artıran ek masrafların da altını çizen Tamer Son; “Yapılan son düzenlemelerle sektöre nefes aldıran tapu harcı, noter bedeli ve satıştaki KDV rakamı konusundaki oran ve uygulamaların önümüzdeki dönemde eskiye dönmesiyle sektörün yükü tekrar artacak. Mevcut iyileştirmelerle süreli de olsa düşen bu oranların bir miktar daha düşürülmesi ve genele yayılmasına ek olarak sıkı bir denetim sistemi kurulması da sağlanırsa hem devletin harç kazanımı hem de yerel yönetimlerin emlak vergileri reel olarak artar. İnşaat sektöründe çok yaygın olan kayıt dışılık, kayıt altındaki firmalar için haksız rekabete neden olurken aynı zamanda devleti ciddi anlamda vergi kaybına uğratıyor. Genel olarak tüm konutlarda KDV indirimine gidilmesi de sektörümüze ivme kazandırır. Yine konut kredisi faizlerindeki düşüş sektöre katkıda bulunur. Ancak tüm bu düzenlemelerin süreli teşvikler yerine kalıcı uygulamalarla hayata geçirilmesi çok daha etkili olur” şeklinde konuştu.

İnşaat maliyetleri hız kesmeden artıyor

İnşaat maliyetlerinin hızla artmasının da sektörü ciddi anlamda zorladığını belirten Tamer Son, şu açıklamalarda bulundu; “Beton ve demir başta olmak üzere inşaat malzemelerinin fiyatı sürekli yükseliyor. Böyle bir tabloda konut fiyatlarının düşmesi kalitenin düşmesi anlamına gelir ki, bu kesinlikle tercih edilecek bir yöntem olamaz. Bizlerin hedefi vatandaşlarımızın güven ve huzur içinde yaşayabilecekleri kaliteli konutları üretmek.”

Müteahhit enflasyonu engellenmeli

Sektörde yaşanan haksız rekabete de dikkat çeken Tamer Son; “Yurtdışında belli bir sermaye yapısına ulaşmadan, yeterli kadrolara sahip olmadan ve belli oranda iş bitirmeden inşaat sektörüne giriş yapılamıyor. Ancak maalesef ülkemizde yıllardır süregelen alışkanlıkla hangi sektörde hareketlilik varsa o sektöre akın edilir. İnşaat sektörü de en cazip sektörlerden biri olarak görülür. 80 milyona yakın nüfusa sahip Türkiye’de bugün yaklaşık 330 bin müteahhit varken, 80 milyonu aşkın nüfuslu Almanya’da bu sayı sadece 2.700, tüm Avrupa’da ise 25 bin civarında. Türkiye, yaklaşık 1 milyar 375 milyon nüfuslu Çin’den sonra inşaat sektöründe dünya ikincisi konumundayken, müteahhit sayısı olarak da Çin’den sonra ikinci. Bu müteahhit enflasyonu engellenmeli. Sektörün en büyük sıkıntısının çözülmesi için gerekli düzenlemelerin en kısa sürede yapılması ve isteyen herkesin kolaylıkla bu sektöre girişinin önlenmesi gerekiyor. Uygun şartları sağlayanlar gayrimenkul yatırımcısı olabilir, ancak her isteyen inşaatını yapamamalı” diye konuştu.

Arsa sahipleri kaliteye odaklanmalı

Kentsel dönüşüm sürecini ciddi anlamda yavaşlatan en önemli unsurlardan birinin arsa payı çıkmazı olduğunun altını çizen Tamer Son, arsa sahiplerinin kat karşılığı projelerde sadece arsa payı oranını dikkate almalarının hatalı kararlara neden olabileceğini belirtti. Arsa payı oranı ile birlikte değerlendirilmesi gereken önemli kriterlerden birinin bina tesliminde öngörülen daire metrekare fiyatı olduğunu vurgulayan Son, sözlerini şöyle tamamladı; “Bir firma standartların üzerinde yüksek arsa payı verdiğinde mecburen kaliteden feragat etmek zorunda kalır. Bu durum ise yenilenecek evinde yaşamaya devam etmek isteyenler için hayal kırıklığı oluşturmasının yanı sıra düşen metrekare fiyatı nedeniyle maddi olarak da kayıp anlamına gelir. Tüm kriterleri bir arada değerlendirerek elde edilecek toplam faydaya bakmak gerekiyor.”

 

Kelebek Mobilya Pakistan’da yatırım yapacak

80 yılı aşkın sürelik tecrübeye sahip, modüler mobilyanın Türkiye’deki öncüsü Kelebek, yeni yatırımlarıyla büyümeye devam ediyor. Eylül ayında Lahor’da mağaza açacak olan marka, İslamabad ve Karaçi şehirlerinde de yeni yatırımlara hazırlanıyor.

Türk mobilya sektörünün öncü markalarından Kelebek, her geçen yıl büyüyen, dinamik ve yenilikçi yapısıyla dikkat çekiyor. Bugün, yurtiçi ve yurtdışında yaygınlığını artıran Kelebek, son yıllarda sektörün en hızlı büyüyen markası ve mobilya sektörünün en önemli oyuncularından biri. Global pazardaki konumunu güçlendiren Kelebek Mobilya, ihracata yönelik çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor. 2017’de yüzde 50 büyüme hedefleyen firma, yüzde 10 civarında olan yurtdışı payını da yılsonunda yüzde 15’e çıkarmak istiyor.

Yurtiçi ve yurtdışında 110 Kelebek Mobilya, 46 tane de Kelebek Mutfak satış noktasına sahip olduklarını belirten Kelebek CEO’su Ersin Serbes; “Doğrudan 1.400, dolaylı olarak 10.000 çalışanımızla büyük bir aileyiz. Büyüme stratejimiz doğrultusunda açtığımız yeni mağazalarımızla ailemizi her geçen gün genişletiyoruz. Güçlü iş ortaklarıyla görüşmelerimiz sürüyor ve mağazalaşma konusunda yeni yatırım taleplerini titizlikle değerlendiriyoruz. Hedef pazarlarımıza yönelik stratejilerle başarılı bir bayi ağı geliştiriyoruz. 2017 sonuna kadar hem yurt içi hem yurt dışında 48 yeni Kelebek Mobilya ve Mutfak mağazası açma hedefimiz var.” dedi.

Geçtiğimiz günlerde mobilya sektörünün en başarılı ihracatçıları arasında yer alarak ödüle layık görüldüklerini ifade eden Serbes; “Ustalıkla tasarladığımız ürünlerimizi, yurtdışındaki yatırımlarımızı ve yaygınlığımızı artırarak, uluslararası pazarlara tanıtma gayreti içerisindeyiz. Bu yılki ihracat hedeflerimiz de yüksek. Pakistan’da yeni yatırımcımızla Kelebek mağazamızı açıyoruz. Yeni pazarlara açılarak; dünyada yayılmaya, 82 yıllık geçmişe sahip Kelebek markamızı uluslararası arenada daha fazla duyurmaya çalışacağız. Şu anda grup olarak yurtdışında 32 ülkeye aktif ihracat gerçekleştiriyoruz. Hırvatistan, Kenya, Lübnan, Makedonya, Gana, Kıbrıs’ta da yeni mağaza anlaşmaları yaptık. Yaptığımız işbirlikleriyle Türkiye’nin prestijli mobilya şirketi olma yolunda yine büyük adımlar atmak istiyoruz.” diye sözlerine devam etti.

Yalıtım, binalarda fosil yakıt tüketimi ve karbon salımını azaltarak çevreye katkı sağlıyor

‘5 Haziran Dünya Çevre Günü’ dolayısıyla bir açıklama yapan Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği-İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayıp fosil yakıt tüketimini azaltan ısı yalıtımlı, çevre dostu bir yapıya kavuşması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin 2030 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltmayı hedeflediğini belirten Levent Pelesen, “İklim değişikliği etkisini en aza indirgemek için sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunun bugünden ciddiyetle ele alınması şart” dedi.

Küresel ısınma konusunda duyarlılığın arttığı günümüzde, çevre sorunları ile ilgili konuların başında karbon salınımınının azaltılmasının geldiğini belirten İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, “Standart ısı yalıtımı uygulamaları, fosil yakıt tüketiminin azalmasını sağlar. Binalarda enerji verimliliği, çevresel sorunlar ile mücadelede en etkin uygulamadır. Isı yalıtımı ile kış mevsiminde ısıtma, yaz mevsiminde ise soğutmaya katkıda bulunarak enerji tasarrufu sağlanmasının yanı sıra, atmosfere yayılan sera gazlarının salınımında büyük oranda düşüş kaydediliyor. Bu gerçekler ışığında, sağlıklı, enerji verimli ve çevreye duyarlı yapıların, Türkiye’nin her yerinde yaygınlaşmasını sağlamalıyız” dedi.

Emisyon oranlarının düşürülmesi hayati önem taşıyor

İklim değişikliği etkisini en aza indirgemek için emisyon oranlarının 2050 yılı itibarıyla yüzde 60-80 arası daha azaltılmış olması gerekliliğinin altını çizen Levent Pelesen, 2050 yılında çok daha farklı bir dünya olacağını ve bu konuda şimdiden ciddiyetle çalışmaya başlanmasının hayati bir sorumluluk olduğunu kaydetti. Levent Pelesen, şöyle konuştu: “2016 yılında 175 ülkenin imzaladığı iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Paris Anlaşması’nda, Türkiye, 2030 itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etmiştir. Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, çevre dostu pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. Enerji verimliliği stratejilerinde ve özellikle binalarda enerji verimliliğinde tüm taraflar sektör, kamu ve tüketici üzerlerine düşeni hassasiyetle yerine getiriyor. Ülkemizde de, İklim Değişikliği Paris Anlaşması’ndaki gibi uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi için binalarda enerji verimliliği gibi bir alanda ısı yalıtımının sağlıklı gelişmesi yaşamsal önemdedir.”

Türkiye’de toplam enerji tüketiminin yüzde 40’a yakınının binalarda gerçekleştiğini vurgulayan Levent Pelesen, “Binalarda tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 80’i ise ısıtma-soğutma için harcanıyor. Toplam tüketimimizde en yüksek paya sahip binalarda ısı yalıtımı ile elde edilecek bir tasarrufa, günümüzde sanayi ve ulaşım sektörleri dahil, aynı yatırım maliyeti ve amortismana sahip hiçbir başka yöntem ile ulaşmak mümkün görünmüyor. Bu konuya tüketici gözüyle bakıldığında da, benzer şekilde büyük bir verimlilik fırsatı ortaya çıkıyor. Güvenlik ve konforu arttırmanın yanı sıra, ısı yalıtımı ile enerji tüketimi ve doğalgaz faturalarında yüzde 50’ye varan tasarruf elde ediliyor. Ayrıca yalıtımın sağladığı tasarruf ile 3-4 yıl içerisinde yalıtım için yapılan harcama karşılanıyor ve sonrasında da yalıtım kazandıran bir yatırıma dönüşüyor” dedi.

Pelesen, Meclis’te henüz onaylanmayan Paris Anlaşması taahhütlerinin, binalarda enerji verimliliğinde en etkili uygulama olan ‘U-Değerleri Düşürülmüş Isı Yalıtım Uygulamaları‘na verilecek tüketici teşvikleri ve etkili denetimlerle çok kısa sürede imzalanıp yürürlüğe girebileceğini ve uluslararası çevre duyarlılığı konusunda ülkemizi ön plana çıkarabileceğimizi ifade etti.

​Türkiye Sermaye Piyasası 2016 Raporu Yayınlandı

Türkiye Sermaye Piyasası 2016 Raporu Yayınlandı

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği tarafından yayınlanan Türkiye Sermaye Piyasası Raporu’nun 2016 sayısı çıktı. Rapora göre 2016 yılında en yüksek getiriyi altın sağlarken, emeklilik fonlarındaki büyüme devam etti.

Ekonomi 2016’da %3 büyüdü

– Revize edilen milli gelir serilerine göre Türkiye ekonomisi 2016 yılında %3 oranında büyüme kaydetti.

– Yıllık enflasyon, %5 olarak belirlenen hedefin üzerinde, %8,5 olarak gerçekleşti.

– İşsizlik yıl ortalamasında %10’dan %11’e yükseldi.

Uluslararası karşılaştırmalara göre Borsa İstanbul hayli likit olsa da, piyasa değerinin ekonomideki payı sınırlı kalmaya devam etti

– Dünya Borsalar Federasyonunun 61 borsadan derlediği verilere göre, 2016 yılında Borsa İstanbul, kote olan şirketlerin toplam piyasa değeri sıralamasında önceki yıla göre yatay kalarak 32. sıradaki yerini korudu. Toplam piyasa değerinin milli gelire oranı ise %20 ile %95 olan dünya ortalamasının epey altında kaldı.

– 2015 yılında dolar bazında %33 değer kaybı ile Dünya Borsalar Federasyonu üyeleri arasında sondan 5. sırada yer alan Türkiye, 2016’da da %10’luk kayıpla sondan 15. sırada yer almıştır.

– Önceki yıllarda olduğu gibi likit yapısını koruyan Borsa İstanbul, dünyada pay senedi işlem hacmi sıralamasında 22. sırada yer aldı. Borsa, pay senedi hacminin piyasa değerine bölünmesiyle hesaplanan devir hızı sıralamasında ise 3. sırada yer almıştır.

– Borsalarda işlem gören borçlanma aracı işlemlerinde dünyada 11. sırada yer alan Borsa -İstanbul, vadeli işlem hacminde ise 26. sırada yer aldı.

Menkul kıymet yatırım fonları büyüklüğünde Türkiye 46 ülke arasında 34. sırada yer aldı.

Türkiye’de yatırım araçları arasında en yüksek getiriyi altın sağladı

– 2016 yılında Türkiye’deki yatırım araçları arasında en yüksek getiriyi %32 ile altın sağlamıştır.

– 2015 yılında en yüksek getiri sağlayan 3 aylık ABD Doları mevduatı ise, 2015 yılında %23’lük getiri sağlamıştır.

BİST-100 endeksi %9 değer kazandı, işlem hacmi %1 azaldı

– 2016’da Borsa İstanbul’da işlem gören pay senetlerinin piyasa değeri %11 artışla 614 milyar TL olmuştur.

– Piyasa değerindeki artışa rağmen pay senedi piyasasında işlem hacmi %1 azalarak 1 trilyon TL olarak gerçekleşti.

– 2016 yılında vadeli işlem hacmi %2 artarak 580 milyar TL oldu. Bu işlemlerin %75’i borsa endeksine dayalı sözleşmelerde yapıldı.

– 2012 Aralık’ta başlayan opsiyon işlemleri ise bir yılda 2,5 kat artarak 27 milyar TL oldu.

Son yıllarda hızlı büyüyen özel sektör tahvillerinde 2016 yılında yeni ihraçlar %13 artışla 90 milyar TL’ye çıktı.

– Yıla %11 seviyesinde başlayan gösterge tahvil faizi Temmuz 2016’da %8,4’e kadar gerilese de siyasi belirsizlikler ve Türk lirasındaki değer kaybı ile tekrar yükselerek 2016 sonunda %11 seviyesine yükselmiştir.

Yurtiçi tasarruflar mevduatlar ile büyüdü

– Toplam yurtiçi tasarruflar, 2016 sonunda önceki yıla göre %14 artarak 2,3 trilyon TL oldu. Bu tutarın %85’i yurtiçi yerleşiklere ait.

– Yurtiçi yerleşiklerin tasarrufların yaklaşık üçteki ikisine oluşturan mevduat 2016 yılında %17 artışla 1,5 trilyon TL’ye yaklaştı. Yurtiçi yatırımcılarda sermaye piyasası ürünlerinin tasarruflarındaki payı %36.

– Yurtdışı yatırımcıların tahvil/bono yatırımları TL cinsinden yalnızca %2 büyürken, pay senedi yatırımları %11 arttı.

– Önemli bir kısmını mevduatın oluşturduğu hanehalkı tasarrufları ise Eylül 2016 sonu itibariyle, bir önceki yılın aynı dönemine göre ağırlıkla kur artışını yansıtır şekilde %8 artarak 918 milyar TL’ye ulaştı. Emeklilik yatırım fonlarındaki büyüme %31’i buldu.

10 yabancı şirket ve 10 yabancı fon halka açık pay senetlerinin %19’una sahip

– Yatırımcıların toplam pay senedi portföyü, endeksteki yükselişle beraber %9 artarak, 247 milyar TL oldu.

– Yabancı yatırımcıların halka açık pay senetlerindeki payı 1 puanlık artışla %63’e çıktı.

10 yabancı şirket ve 10 yabancı fon, Borsa İstanbul’daki halka açık pay senetlerinin %19’una sahip.

– Yerli bireyler pay senetlerinin %19’una sahip. Bu tutarın yarısından fazlası pay senedi portföyü 1 milyon TL’nin üzerinde olan 4.472 yatırımcıya ait.

– 2016 yılında yabancı yatırımcıların pay senetlerini ortalama elde tutma süresi 251 günden 212 güne düşerken, yerli yatırımcılarda bu süre 3 gün artarak 42’ye çıktı.

– Devlet iç borçlanma senetlerinde yurtdışı yatırımcıların ağırlığı 2015’te %20’den 2016 sonunda %19’a indi.

– Özel sektör borçlanma araçlarının değeri %5 artışla 49 milyar TL olurken, yerli fonların özel sektör tahvili yatırımları %21 büyüdü.

Yatırım fonlarına 3 milyon, emeklilik fonlarına 6,6 milyon kişi yatırım yapıyor

– 2016 yılında menkul kıymet yatırım fonlarındaki yatırımcı sayısı 2,9 milyonda kalırken yaklaşırken, portföy büyüklüğü %16 artarak 45 milyar TL seviyesine yaklaştı.

– Bireysel emeklilik fonu yatırımcılarının sayısı %10 büyümeyle 6,6 milyonu bulurken, portföy büyüklüğü %27 artışla devlet katkısı dahil 61 milyar TL oldu.

Türkiye Sermaye Piyasası 2016 raporunun tamamına https://www.tspb.org.tr/yillik-yayinlar/ adresinden ulaşılabiliyor.

Tavuk Dünyası’ndan Bursa’ya 2 yeni restoran daha

Tavuk Dünyası, Bursa’daki yatırımlarına yeni şubeleriyle devam ediyor. Görükle Cadde ve Marka AVM’de açılan iki yeni restoranla birlikte Tavuk Dünyası, Bursa’daki lezzetseverleri toplam 8 şubesinde ağırlamaya başladı.

Böylece Bursa, İstanbul’dan sonra Tavuk Dünyası’nın en çok şubesinin bulunduğu

2. şehir konumuna geldi.

Türkiye’de yeme – içme sektöründe, tavuk ağırlıklı menüleri, doyurucu tabağı ve uygun fiyatıyla kendine yepyeni bir kulvar açan Tavuk Dünyası, Bursa’daki büyümesini açtığı yeni şubelerle sürüdürüyor.

Tavuk Dünyası Mayıs ayının son haftasında biri Görükle Cadde biri de Marka AVM’de olmak üzere Bursa’da iki yeni şubesini daha hizmete açtı. Konuklarını ağırlamaya başladığı bu yeni şubeleriyle Tavuk Dünyası’nın şehirdeki restoran sayısı 8’e çıktı. Yeni restoranlarla birlikte Bursa; İstanbul’dan sonra Tavuk Dünyası’nın en çok şubesinin bulunduğu 2. şehir konumuna da geldi.

2012 yılında girdiği pazarda Türkiye’nin farklı bölge ve şehirlerindeki yatırımlarıyla kesintisiz büyümesini sürdüren Tavuk Dünyası, yılın başından bu yana açtığı şubeleriyle ise Türkiye’de toplam 31 şehirde 119 restorana ulaştı.

Türk Mutfağının En Dengeli Hali

Benzersiz lezzetlerin peşinde, sürekli yeni keşifler yaparak birbirinden enfes tarifler geliştiren Tavuk Dünyası, menülerini dünyanın farklı mutfaklarından aldığı ilham ile kendi AR-GE mutfağında, baş şefin liderliğinde, özgün marinasyon yöntemi ve dünya lezzetlerini taşıyan gizli reçetelerle hazırlıyor.

Tavuk Dünyası, tüm ürün çeşitlerinde taze sebze ve baharat kullanrak konserve ve şoklanmış ürünlere yer vermiyor. Ürünlerinde trans yağ oluşumuna meydan vermeden tüm menüler, sağlıklı pişirme teknikleriyle hazırlanıyor. Her yeni sipariş için kişiye özel temiz bir tava kullanan Tavuk Dünyası, bu mükemmelliyetçi yaklaşımı ile kaliteden ödün vermiyor.

Türk damak tadına uygun menülerinde lezziz tavuk, enfes soslu makarna ve taptaze Akdeniz salatasını birlikte sunan Tavuk Dünyası, restoranlarında misafirlerini lezzet ve kaliteli yaklaşımıyla ağırlıyor.

Tavuk Dünyası pazara girdiği 2012 yılından bu yana, dünyaca ünlü bağımsız birçok kuruluş tarafından kalite, lezzet ve en çok tercih edilen marka kategorilerinde çeşitli ödüllere de layık bulundu.

İhracat Mayıs’ta da Tam Gaz!

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Mayıs 2017 ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,8 artışla 12 milyar 472 milyon dolar şeklinde gerçekleşti. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Şunu gururla söyleyebiliriz ki, tam 7 aydır ihracatta artış açıklıyoruz. 2017 1. Çeyrekte ihracatın büyümeye 2 puan ve üstü katkı vermesini bekliyoruz” diye konuştu. Büyükekşi, ilk 5 ayda ihracat artışının yaklaşık dörtte birinin tek başına Sakarya kaynaklı olduğunu açıkladı.

En fazla ihracat yapılan 20 ülkede en yüksek artışın yüzde 73,4 ile Rusya’ya gerçekleştiğini söyleyen Büyükekşi, “Bunda ülkeye yaptığımız yaş meyve ve sebze ihracatının 5 katına çıkması etkili oldu. Mayıs 2017 Rusya’ya ihracatımızın en yüksek oranda artış gösterdiği ay oldu” dedi. Mayısta sanayi ürünlerinde en fazla ihracat artışını yüzde 237 ile Gemi ve Yat sektörünün elde ettiğini belirten Büyükekşi, bunda geçen yıl ihracat yapılamayan İzlanda ve Danimarka’ya yapılan ihracatın etkili olduğunu kaydetti.

İhracat rakamlarının açıklandığı basın toplantısına katılan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, şunları söyledi: “2017 ihracatı orta vadeli programdaki 153 milyar dolarlık hedefi çok ileriye taşıyarak belki tarihi zirveyi yakalayacak. İhracatın ithalatı karşılama oranında 2017 hedefimiz yüzde 90 ve üzerine çıkmak. Orta vadede hedefimiz ihracatını ithalatı karşılama oranında yüzde 100’ü yakalamak. Bu kaçınılmazdır.”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Mayıs 2017 ihracat rakamlarını Gebze Çayırova’daki Ar-Ge merkezi Arçelik Garage’da düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. TİM verilerine göre mayıs ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,8 artışla 12 milyar 472 milyon dolar şeklinde gerçekleşti. Böylelikle yılın ilk 5 ayında ihracat, yüzde 10 artışla 63 milyar 146 milyon dolar oldu. 12 aylık ihracat ise yüzde 5,2 yükselişle 146 milyar 958 milyon dolara ulaştı. Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TİM Yönetim Kurulu üyeleri ve ihracatçı birlikleri başkanları katıldı.

İhracat rakamlarını açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Şunu gururla söyleyebiliriz ki Kasım ayından bu yana, yani tam 7 aydır ihracatta artış açıklıyoruz. Atılım Yılı ilan ettiğimiz 2017’nin başından beri istikrarlı bir artış elde etmemiz bizler için bir mutluluk kaynağı oldu.” diye konuştu. İhracattaki artış eğiliminin yakın bir zamanda büyüme rakamlarına da yansıyacağına inandığını ifade eden Büyükekşi, “İnşallah 2017 yılının birinci çeyreğinde net dış ticaret büyümeye pozitif katkı verecek. Beklentimiz 2 puan ve üstü olması” dedi.

Miktar bazında ihracatın Mayısta yüzde 14,4 ve yılın ilk beş ayında yüzde 14,7 artış gösterdiğine dikkat çeken Büyükekşi, Mayıs ayında en fazla ihracatı 2 milyar 566 milyon dolarla yüzde 28,4 yükseliş gösteren otomotiv sektörünün yaptığını belirtti. Otomotiv sektörünü 1 milyar 405 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon ile 1 milyar 323 milyon dolarla kimyevi maddeler sektörleri takip etti.

İzlanda ve Danimarka’ya ihracatla gemide rekor artış geldi

Mayıs ayında sanayi ürünlerinde en fazla ihracat artışını yüzde 237 ile gemi ve yat sektörünün elde ettiğini açıklayan Büyükekşi, “Gemi ve yat sektörümüzün bu yüksek ihracat artışında geçen sene ihracat yapmadığımız İzlanda ve Danimarka’ya yapılan ihracatlar etkili oldu” dedi. Büyükekşi, tarım ürünlerinde ise en yüksek artışı yüzde 86,4 ile zeytin ve zeytinyağının sektörünün yakaladığını kaydetti.

İlk 20 ülkede en fazla artış Rusya’ya

Mayıs ayında 160 ülke/bölgeye ihracatın arttığını, 75 ülke/bölgeye ihracatın gerilediğini ifade eden Büyükekşi, en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülkenin tamamına ihracatın arttığını söyledi. Büyükekşi sözlerine şöyle devam etti: “En fazla ihracat yaptığımız 20 ülke arasında en yüksek ihracat artışını yüzde 73,4 ile Rusya’ya yakaladık. Artışta bu ülkeye yaptığımız yaş meyve ve sebze ihracatının 5 katına çıkması etkili oldu. Böylelikle, Mayıs ayı 2017 içerisinde Rusya’ya ihracatımızın en yüksek oranda artış gösterdiği ay oldu.”

İlk 5 ayda ihracatın yarısı AB’ye yapıldı

Mayıs ayında AB’ye ihracatımızın yüzde 16 artış gösterdiğini belirten Büyükekşi, ülke grubu bazında ihracat pazarlarını şöyle değerlendirdi: “AB’nin ihracatımızdaki payı 48,7 oldu. Mayıs ayında Kuzey Amerika’ya ihracatımız yüzde 24,2, Ortadoğu’ya yüzde 10,8, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine yüzde 18,8 ve Uzakdoğu’ya ise yüzde 34,7 artış gösterdi. İlk 5 ayda ise AB’ye ihracat 2,8 milyar dolar artış kaydetti. Böylelikle ilk 5 aydaki toplam ihracat artışımızın yaklaşık yarısını AB ülkelerine olan ihracat artışımız oluşturdu. AB’den sonra ihracat artışımıza en büyük katkıyı 882 milyon dolar ile Ortadoğu ülkeleri ve 811 milyon dolar ile Kuzey Amerika vermiş oldu.”

Otomotivde yeni yatırım Sakarya’yı sıçrattı

Mayıs ayında 62 ilin ihracatını artırırken, 18 ilin ihracatının gerilediğini belirten Büyükekşi, “Mayıs ayında en yüksek ihracat artışını yüzde 237 ile Sakarya gerçekleştirdi. 2017 başından bu yana Sakarya, otomotiv sektöründeki yeni yatırımı ile birlikte ihracatını ciddi ölçüde artırmayı başardı. İlk 5 aydaki ihracat artışımızın yaklaşık dörtte biri tek başına Sakarya kaynaklı oldu” dedi.

‘Karşılama oranında yüzde 100’ü yakalamak kaçınılmazdır’

Toplantıda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “2017 ihracatı orta vadeli programdaki 153 milyar dolarlık hedefi çok ileriye taşıyarak belki tarihi zirveyi yakalayacak. İhracatın ithalatı karşılama oranında 2017 hedefimiz yüzde 90 ve üzerine çıkmak. Orta vadede hedefimiz ihracatını ithalatı karşılama oranında yüzde 100’ü yakalamak. Bu kaçınılmazdır” şeklinde konuştu. Zeybekci, Tim rakamlarında net altın ihracatı, limanlarla demiryollarından hizmetlerin ihracatı gibi kalemlerin içermediğini hatırlattı. Zeybekci, bavul ve serbest bölge ihracatı eklendiğinde Türkiye’nin durumunun son derece pozitif olduğuna dikkat çekti.

Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu ise “145 ülkeye ihracat yapıyorsak, arkasında inovasyon odaklı büyüme stratejimiz yer almaktadır. Bugün global firmalar sadece ürün ihracatı değil aynı zamanda teknoloji ve yetkinliklerini de ihraç edebildikleri ölçüde markalaşmaktadır. Ülke bazında patent başvuru sayıları önemli bir göstergedir. Bu bağlamda Türkiye’den yapılan patent başvurularının arttırılması büyük önem taşımaktadır” dedi.

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı Başvuruları Başladı.

İ. Ü. Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başvuruları Online olarak İstanbul Üniversitesi http://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ web sitesinden yapılmaktadır. Başvuru koşulları Ve tüm bilgiyi BAŞVURU KILAVUZUndan edinebilirsiniz. 12 Haziran 2017 son başvuru tarihidir. Başarılar dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal (merdal@istanbul.edu.tr)

Merhaba,

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programlarımız hakkında kısaca bilgi paylaşıyorum….

Tedarik Zinciri Yönetimi YLP sektör çalışanlarının, saha deneyimi yöneticilerin bir arada olduğu bir program.

Program üretim ve hizmet sektörlerinden büyük ilgi görmektedir.

İkinci öğretim tezsiz program öğrencilerimizin tamamına yakını sektörde görev almaktadır.

Program başvuru tarih ve duyuruları (öğrenci başvuru, idari işler,

vd.) http://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr web sitesinden öğrenebilirsiniz.

Son Başvuru Tarihi: 12 Haziran 2017

Haziran ayı içerisinde 2017-2018 Güz dönemi başvuruları yapılmaktadır. Başvurunuzda problem çekmemeniz ve son gün yoğunluğunun yaşanmaması için ilgili başvuru döneminde sisteme giriş yapmanızı tavsiye ediyoruz.

Başvurular online olarak http://www.istanbul.edu.tr üzerinden gerçekleştirilmektedir. Mülakat sınavı sonrası dönemde belgelerinizi İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü-Beyazıt (Eczacılık Fakültesi Yanı) teslim edeceksiniz.

Belgeler:

İkinci öğretim için ALES ve yabancı dil şartı aranmamaktadır.

Eğitim Bedeli:

Geçen sene üç taksit; 1. Yarıyıl 2.700 TL, 2 . Yarıyıl 2.700 TL ve son

yarıyıl 4.500 TL olmak üzere toplam ücret  9.900 Tl yatırılıyordu. Bu sene için eğitim bedeli güncellenebilir. Ders kredisi başına mevcut hali ile 300 TL idi.

Başvuru dönemlerinde Sosyal Bilimler Enstitüsü telefonları hayli yoğundur. İkinci öğretim tezsiz yüksek lisans programı 0212-440 00 00 dan dahili 14242 Jale Hanıma ulaşabilirsiniz.

Sektör tecrübesi olan arkadaşlarımızı aramızda görmek isteriz.
Haziran 2017 Mülakatlarında görüşmek üzere,

Saygılarımla,

Prof. Dr. Murat Erdal

Program Koordinatörü

Akıllı Ulaşımın Geleceği Elektrikli Araçlarda…

Akıllı Ulaşım ve Ulaşımın Geleceği, Intertraffic İstanbul Fuarı’nda masaya yatırıldı. 24-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılan fuarda konuşan Eindhoven Teknik Üniversitesi Akıllı Ulaşım Bölge Direktörü Carlo vd Weijer, geleceğin enerjisinin güneşten elde edileceğini ve bugün pahalı olan elektrikli araçların fiyatının ucuzlayacağını söyledi.

Eindhoven Teknik Üniversitesi Akıllı Ulaşım Bölge Direktörü Carlo vd Weijer, akıllı ulaşımın geleceğinin elektrikli araçlarda olduğunu söyledi. Intertraffic İstanbul Fuarı kapsamında düzenlenen ‘Akıllı Ulaşım, Ulaşımın Geleceği’ etkinliğinde konuşan Carlo vd Weijer, “Geleceğin enerjisi güneşten elde edilecek ve çok ucuz olacak. Elektrikli araçlar şu anda çok pahalı ve golf araçlarına benziyorlar. Araçtaki en maliyetli kısım batarya. Ama yakın gelecekte fiyatlarında çok büyük düşüşler olacak ve 3-5 yıl içerisinde elektrikli araçlar kartopu gibi büyüyecek. Buna hazırlıklı olmak ve alt yapıyı hazırlamak gerek. Elektrikli araçlar çok temiz olacak, çünkü petrol kullanılmayacak ve dolayısıyla karbon emisyonu değerleri azalacak” dedi.

Akıllı Ulaşım Sistemleri Sayesinde Araçlar Gelecekte Çok Daha Güvenli Olacak…

Özel otomobil sahiplerinin mobil uygulama aracılığıyla taksicilik yapmasına imkanı sağlayan Uber uygulamasına değinen Eindhoven Teknik Üniversitesi Akıllı Ulaşım Bölge Direktörü Carlo vd Weijer, “Uber, Türkiye’deki dolmuş taksiye çok benziyor. Modern dünyada aslında hiç araç sahibi olmak zorunda değilsiniz. Çünkü paranız olsa da herkesin araç alması için yeterli yer yok. Bana göre kamu taşımacılığının geleceği de paylaşılan mobilite ‘Uber’de olacak” dedi.

Dünya çapında seyahat etmeyi kolaylaştıran uygulamalardan da bahseden Carlo vd Weijer, “İstanbul’da yeni bir aplikasyon var. Yakında ülke çapına yaygınlaşacak bu uygulamayı kullanarak trafiği olmasa da problemi çözebiliriz ve gideceğimiz yere daha kolay ulaşabiliriz” dedi. İnsansız otonom araçlara da değinen Carlo vd Weijer, akıllı ulaşım sistemleri sayesinde araçların gelecekte çok daha güvenli olacağına dikkat çekti.

24-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılan Intertraffic İstanbul 9. Uluslararası Altyapı, Trafik Yönetimi, Yol Güvenliği ve Park Sistemleri Fuarı, fuarın yanısıra katılımcı ve ziyaretçilerine kapsamlı bir konferans ve workshop programı sunuyor. Bu etkinlikler kapsamında öne çıkan uluslararası konuşmacılardan biri de Finlandiya’da Uber benzeri bir uygulama olan Tuup’un üst düzey yöneticisi Pekka Möttö oldu. Finlandiya’nın akıllı ulaşım teknolojilerine 1 milyar Euro ayırdığını ifade eden Möttö, “Akıllı Ulaşım Sistemleri ile biz ne kadar hayatı kolaylaştırırsak, insanlar daha çok kamu taşımacılığını tercih edecektir” dedi.

Intertraffic İstanbul Ulaşım Sektörünü İki Yılda Bir İstanbul’da Buluşturuyor…

Türk ulaşım sektörünü 18 yıldır aynı çatı altında biraraya getiren Intertraffic İstanbul, 24-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde ziyarete açıldı. Bu yıl 30 ülkeden 200’ün üzerinde katılımcının yer aldığı Intertraffic İstanbul’a, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere İran, Irak, Suudi Arabistan, Katar, Rusya ve Türki Cumhuriyetler gibi 90’dan fazla ülkeden 6.000’i aşkın ziyaretçi bekleniyor.

Enerji ve Güvenlik’teki Olumlu Gelişim ile Pakistan’da Kalıcı Büyüme Başladı

Pakistan’ın Lahor şehrinde Pencap Başbakanı Şahbaz Şerif’in ev sahipliğinde 22 Mayıs’ta gerçekleşen Yatırım Konferansı’na Türkiye’den büyük ilgi vardı. DEİK Türk – Pakistan İş Konseyi Başkanı ve Pakistan’ın en büyük Türk yatırımcısı Coca-Cola İçecek İcra Kurulu Üyesi Atilla Yerlikaya, güvenlik ve enerji alanlarında büyük ilerleme kaydeden Pakistan’ın hem ticaret hem de yatırım cazibesinin arttığını vurguladı.

Pakistan’ın en büyük eyaleti Pencap’ın başkenti Lahor’da Eyalet Başbakanı Şahbaz Şerif’in ev sahipliğinde düzenlenen yatırım konferansı 60’dan fazla Türk iş adamının katılımı ile gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan DEİK Türk – Pakistan İş Konseyi Başkanı ve Pakistan’ın en büyük Türk yatırımcısı Coca-Cola İçecek İcra Kurulu Üyesi Atilla Yerlikaya, Pakistan hükümetinin enerji ve güvenlik alanlarında geçtiğimiz beş yıl içerisinde büyük yol aldığını kaydetti.

Önceki yıllarda Pakistan pazarına girmiş olan Zorlu Enerji ve Albayrak Grubu gibi Türk şirketlerinin Pakistan’da yatırımlarını artırırken, Arçelik’in de ülkenin önde gelen beyaz eşya şirketi Dawlance’ı satın aldığına dikkat çeken Yerlikaya, rekabetçi ve kayıtlı ekonomi ile Pakistan’ın ekonomik cazibesinin ve yatırımcı çekme gücünün daha da artacağına işaret etti.

Pakistan’ın eskiden oldu gibi bir sınır pazarı değil, oldukça ilgi çeken ve gelişmekte olan bir pazar haline geldiğini belirten Yerlikaya, gelişmekte olan güvenlik şartları ve Türkiye-Pakistan serbest ticaret anlaşmasının ardından iki kardeş ülkenin iş adamları için karşılıklı fayda yaratan bir ekonomik ortama kavuştuğunu vurguladı.

Coca-Cola İçecek olarak 2010 yılından bu yana Pakistan’a kesintisiz yatırım yaptıklarını ve Pakistan’ın en büyük yatırımcılarından oldukları için büyük gurur duyduklarını belirten Atilla Yerlikaya, Pakistan’da 500 milyon doları aşan yatırımları ve ülke genelindeki 6 fabrikaları ile binlerce kişiye istihdam yarattıklarını belirtti. Pakistan’ın daha çok yabancı yatırımcı çekmesi için çaba göstermeye devam ettiklerini ifade eden Yerlikaya, “Serbest ticaret anlaşması ile iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımların artacağına inanıyorum. Bu kapsamda enerji ve sağlık sektörlerinin yanı sıra Türk müteahhitlik sektörünün de her türlü inşaat projesinin başarıyla üstesinden gelebileceğini düşünüyorum. Otelcilik sektörü yine Pakistan’da geliştirilmesi gereken ve Türkiye’nin deneyimli ve başarılı olduğu bir alan. Ayrıca Türk tüketim mallarına karşı duyulan sempati de büyük umut vaat ediyor. İhracat potansiyelimiz bu anlaşmayla düzenlenecek gümrük yasalarıyla beraber daha da artacak” dedi.

Coca-Cola İçecek hakkında

Coca-Cola sisteminde satış hacmine göre beşinci sırada yer alan Coca-Cola İçecek A.Ş. (CCI), The Coca-Cola Company (TCCC) markalarından oluşan gazlı ve gazsız içeceklerin üretim, satış ve dağıtımını gerçekleştirmektedir. CCI Türkiye, Pakistan, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ürdün, Irak, Suriye ve Tacikistan’da 10 bin çalışanı ile faaliyet göstermektedir.

CCI 25 fabrikası ile 380 milyonu aşan tüketici kitlesine gazlı içeceklerin yanı sıra meyve suyu, su, enerji ve sporcu içecekleri, buzlu çay ve çaydan oluşan gazsız içecekler kategorisinde de zengin bir ürün portföyü sunmaktadır.

CCI’ın hisseleri Borsa İstanbul’da (BIST) “CCOLA.IS”, Amerikan depo sertifikaları (ADR) ABD’de tezgahüstü piyasalarda “COLAY”, Eurobond’u İrlanda Borsası’nda “CCOLAT” sembolleriyle işlem görmektedir.