Albaraka Türk Toplam 213 Milyon Dolar Değerinde Murabaha Sendikasyon Kredisi Sağladı

Albaraka Türk, uluslararası piyasalarda 8 ülkeden 12 bankanın katılımı ile toplam 213 milyon dolar murabaha sendikasyon kredisi sağladı. Kredi, bankanın genel kredi işlemlerinin finansmanı için kullanılacak. Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, “2017 yılında da bankamızın fon kaynaklarını çeşitlendirmeye yönelik çalışmaların bir parçası olarak 370 gün vadeli 213 milyon dolar değerinde başarılı bir murabaha sendikasyon kredisi sağladık” dedi.

ABC Islamic Bank koordinatörlüğünde, Dubai Islamic Bank PJSC, Standard Chartered, Emirates NBD Capital Limited, Qatar Islamic Bank QSC katılımıyla 150 milyon dolar hedeflenen murabaha sendikasyon kredisi, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (GCC), Avrupa ve MENA bölgesinden gelen yüksek katılım talebiyle sendikasyon kredisi 213 milyon dolara yükseltilerek gerçekleşti. Murabaha sendikasyon kredisinin toplam maliyeti 370 gün vade, Libor + 125 bps olarak gerçekleşti.

Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, yapılan anlaşmayla ilgili “2017 yılının ikinci çeyreğinin başında gerçekleştirdiğimiz 213 milyon dolar değerindeki murabaha sendikasyon kredisini başarıyla tamamladık. Yurt dışındaki değerli muhabir bankaların katılımıyla sağlanan sendikasyon kredisi, uluslararası piyasaların Türkiye’ye ve Albaraka Türk’e duyduğu güveni bir kez daha teyit etmiş oldu” dedi.

Utku, konuyla ilgili, “Bu anlamda bankamızın yeni muhabir ilişkileri kurmasını sağlarken, konsorsiyumda yer alan diğer muhabir bankalarla arasındaki güçlü güven ilişkisini ortaya koydu. Öngörü gücü ve vizyonu, geleceğe odaklı stratejileri ve katılım bankacılığı felsefesini en iyi şekilde yansıtan Albaraka Türk, hizmet modeliyle istikrarlı büyüme yolculuğuna devam ediyor” açıklamasında bulundu.

Girişimcilik Konferansında Türkiye Rüzgarı

Vizions 2017 Konferansı’nda Türkiye’den tek davetli olan seri girişimci Hakan Baş, önümüzdeki dönemde Türkiye’den teknoloji alanında başarı hikayeleri çıkacağını ve ülke politikasının da bunu desteklediğini anlattı.

Avrupa’nın internet devi Zalando, girişimcilik platformu olarak tanıttığı Vizions konferans serisinin ilkini Berlin’de gerçekleştirdi. Avrupa’nın önde gelen girişimcilerinin ve yatırımcılarının konuşmacı olarak katıldığı konferansta Türkiye’den seri girişimci Hakan Baş da davetliydi.

“Trump Sonrası Teknoloji” adlı panelde sektörün önemli isimleri Jeff Lynn, Reshma Sohoni ve Natalia Brzezinski, Hakan Baş ile beraber siyasetin teknolojiye ve inovasyona olan etkisini tartıştı. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasından Donald Trump’ın başkan seçilmesine kadar global konuların ele alındığı panelde en çok ilgiyi ise henüz referandumdan çıkmış Türkiye çekti.

Hakan Baş panelde ve sonrasında yabancı basın mensuplarına verdiği demeçlerde “2002 öncesi ülkede hükümetlerin ortalama ömrü bir buçuk seneydi, ülkeye giren toplam direkt yabancı yatırım miktarı 15 milyar dolardı. Son 15 senede ise siyasette stabilite sağlanmasıyla ekonomi gelişti, toplam direkt yabancı yatırım 200 milyar dolara yaklaştı” dedi. Korumacılık ve negatif etkileri konusunda yapılan Trump – Erdoğan benzetmesinin kesinlikle gerçekçi olmadığına değinen Baş, yıllardır kanıtlanmış terör tehdidine rağmen 900km’lik Suriye sınırına duvar örülmediğine fakat Trump’ın ilk söylemlerinden birinin Meksika sınırına duvar örmek olduğuna işaret etti.

Referandum sonrası iş dünyasının nasıl etkileneceği sorusuna ise Hakan Baş “Halkın kendi oylarıyla seçeceği başkan siyasetle ilgilenecek. Ülkeye faydası olacak kararları çok daha efektif ve hızlı alacak. Kabine ise, benzer geçmişleri ve siyasi donanımları olan milletvekilleri yerine alanında önde gelen uzmanlardan oluşacak. Bu sayede, sektörün içindekilerle iletişim daha iyi olacak ve daha doğru adımlar atılacak. Şu an teknoloji alanı Ulaştırma Bakanlığı’na bağlıyken, yeni kabinede bizim dilimizi konuşan bizden biri olacak” dedi.

Yabancı yatırımcıların Türkiye’yi riskli bulmasıyla ilgili bir soruya da “Ben 6 sene önce ilk şirketimi kurduğumda ülke riskimiz ne kadar vardıysa hala o kadar var. O dönemde yatırım yapanlar batılı fonlardı, şu an Orta Doğu fonları. Yabancı ilgisi azalmadı, fakat bölgesi değişti. Türkiye yarısından fazlası 30 yaş altı olan genç nüfusuyla hızla gelişmekte. Ülke riski

bahanesiyle yatırımdan uzak duran batılı yatırımcılar, yeni çıkacak başarı hikayelerini kaçırdıkça pişman olacaklardır” dedi.

Aktaş Holding AR-GE Alanında Yeni Yatırımlarına Devam Ediyor

  • Hava süspansiyon sistemi üretiminde dünyanın en büyük firmaları arasında yer alan Aktaş Holding’in, ileri teknoloji imkanlarıyla geliştirdiği ürünlerde, optimum malzeme kullanılarak, çevre dostu, daha hafif, esnek ve dayanıklı özellikler ön plana çıkarken, küresel düzeyde markalaşma vizyonuyla hareket eden Aktaş Holding, mükemmellik kültürüne dönüşüm anlayışı gereği Endüstri 4.0 çalışmalarına ağırlık veriyor…

Bursa, 20.04.2017 – Hava süspansiyon sistemi üretiminde dünyanın en büyük firmaları arasında yer alan ve 100’den fazla ülkeye doğrudan ihracat gerçekleştiren Aktaş Holding, yenilikçi bakış açısı doğrultusunda geleceğin teknolojilerini günümüz standartlarıyla buluşturmaya devam ediyor.

Küresel düzeyde markalaşma vizyonu doğrultusunda hareket eden Aktaş Holding, AR-GE alanındaki öncü çalışmalarına devam ederken, son teknolojiye sahip nitelikli hava süspansiyon ürünleri ve yapı sektörüne yönelik EPDM esaslı su yalıtım membranlarının yanı sıra; yeni yatırımı olan nitelikli Powertech markasıyla da pazara endüstriyel hortum ürünleri sunarak, ürün gamını genişletmeye devam ediyor.

Aktaş Holding, modern üretim tesislerinde AR-GE çalışmaları sonucu geliştirdiği üstün kalite standartlarına sahip ürünlerle, dünya ölçeğindeki tüketici beklentilerine en hızlı ve etkin şekilde yanıt vererek, sektöre yüksek düzeyde katma değer sağlamayı da sürdürüyor.

Ürün Geliştirme Öncelikli Üretim Modeli

Almanya’dan Çin’e, ABD’den Brezilya’ya kadar dünyanın her noktasında başarıyla faaliyetlerini sürdüren Aktaş, daima mükemmeli hedefleyen bir anlayışla gelecek yolculuğunu sürdürebilmenin, teknolojiye yatırım ve yenilikçi AR-GE çalışmaları ile mümkün olacağına inanıyor.

Bu kapsamda Aktaş Holding, geniş ürün gamı ve entegre üretim hacminin yanı sıra, çözüm odaklı üretim kabiliyeti ve AR-GE – inovasyon odaklı stratejiler geliştirerek, sürdürülebilir başarılara odaklanmış durumda…

Aktaş Holding, AR-GE ve inovasyon çalışmalarına yönelik her yıl mevcut cirodan ayırdığı payı, kısa vadede yüzde 5’ler seviyesine çıkarmayı hedefliyor.

Türkiye’nin En Fazla Patent Başvurusu Yapan Firması

Aktaş Holding’in ileri teknoloji imkanlarıyla geliştirdiği ürünlerde, optimum malzeme kullanılarak, çevre dostu, daha hafif, esnek ve dayanıklı özellikleri ön plana çıkmaktadır.

TAYSAD’ın düzenlemiş olduğu Patent- Faydalı Model- Endüstriyel tasarım alanında, son 3 yıldır Türkiye’nin en fazla Patent/Faydalı model başvurusu yapan firma ödülüne layık görülen Aktaş Holding’in, dünya ortalamaları ölçeğinde halen toplamda yaklaşık 90 adet patenti, 15 faydalı modeli, 3 uluslararası patenti, 1 ülkesel patent başvurusu bulunuyor. Aktaş Holding, her yıl da en az 10 adet patent başvurusu gerçekleştirmektedir.

Dijital Dönüşüm ve Markalaşmaya Yöneldi

Aktaş Holding olarak, 2017 yılıyla birlikte dijital dönüşüm ve küresel düzeyde markalaşma çalışmalarına ağırlık verdiklerini aktaran Aktaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı Sami Erol, “Dijital tedarik zinciri ile verimli makine/insan işbirliği, gerçek zamanlı veri yönetimi, güç ve enerji yönetimi, toplam kalite ve ekipman verimliliğini geliştirme, maliyet azaltma, hata kaynaklarının hızlı şekilde tanımlanması ve ani bozulmaların önüne geçerek, anlık geribildirimlerin sağlanması amacıyla, üretim proseslerimizi ve tedarik zincirimizi mükemmellik kültürüne dönüştürme gayretindeyiz. Bu çerçevede de büyük önem verdiğimiz Endüstri 4.0 çalışmaları kapsamında saha analiz çalışmaları başlattık” dedi.

Enerji Verimliliğini Önceliyor

Aktaş Holding olarak, kuruldukları günden bu yana enerji verimliliği ve enerji kaynaklarının etkin kullanılmasını öncelik haline getirdiklerine vurgu yapan Sami Erol, “Yenilikçi ürünlerimizin devreye alınması noktasında, ulusal ve uluslararası işbirlikleri ile sektördeki gelişmelere destek vermek, ana hedeflerimiz arasındadır. Nitekim Avrupa Birliği’nin teknoloji geliştirme programlarından olan ‘HORIZON 2020’ projesi kapsamında, aynı alanda faaliyet gösteren çok sayıda paydaşın farklı ihtiyaçları gündeme getirdiği bir ortamda, enerji verimliliği ve enerji kaynaklarının etkin kullanılmasının amaçlandığı SPEAR (Smart Prognosis of Energy with Allocation of Resources ) projesinde oluşturulan konsorsiyumda, Aktaş Holding olarak yerimizi alacağız. Sürekli artan enerji tüketiminin çevresel, ekonomik ve sürdürülebilirlik problemlerinin üstesinden gelmek, önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Bu doğrultuda, Ar-Ge ve inovasyon kültürünün kazanılmasına katkı sağlamak amacıyla, sorunların üniversite ve sanayi işbirliği içerisinde çözümüne yönelik olarak, ulusal düzeyde SANTEZ, TÜBİTAK ve BEBKA projelerimize de tüm hızıyla devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem Referandum Değerlendirmesi

Türkiye’nin ihtiyacı temel hak ve özgürlüklerin önünü açacak, sosyal refahı artırmayı hedefleyen bir anayasa değişikliğinin milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Sandıktan ‘evet’ çıkmış olması ülke ekonomisinde hatırı sayılır bir iyileşme sağlayacak

Türkiye, koalisyon hükümetleriyle yönetildiği dönemlerde ekonomik büyüme açısından diğer ülkelere göre ortalamanın altında performans gösterdi. Ülkemizde tüm dönüşümleri ancak ve ancak “güçlü yürütme” ve “güçlü liderlik” kurumu sağlar. Güçlü bir lider, gerektiğinde acil değişikliklere gider ve koordineli dönüşüm sağlar. Bana göre, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü ve proaktif liderliğinde Başkanlık sistemi, kalıcı siyasi ve ekonomik istikrarla birlikte, tüm bu ihtiyaçları karşılayacak, parlamenter rejimden çok daha etkin ve uzun vadeli bir perspektif sunacak.

Diğer yandan eski sistemde bürokratik oligarşi içinde kayboluyorduk. Aralarında hiyerarşik bir ilişki olmayan uygulayıcı birimler ve bakanlıklar arası koordinasyonda sorunlar yaşanıyordu. Bu çok başlılık acil önlemlerin alınmasında gecikmelere neden oluyordu. Bu da iş dünyasının yatırımlarına ve yaratacağı istihdama yansıyordu. Ülkede sağlanan istikrar ile birlikte yeni Türkiye’mizin hedeflerine ulaşacağına da inanıyoruz. Biz iş dünyasının temsilcileri olarak Türkiye’nin uluslararası pazarlarda hak ettiği konuma ulaşması için değer üretmeyi sürdüreceğiz.”

İhracat Şampiyonları Ödülleriyle Buluştu

Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) 2016 yılı İhracat Başarı Ödülleri, 14 Nisan tarihinde sahiplerini buldu. 2016 yılında yaklaşık 10,2 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşan Elektrik Elektronik ve Hizmet sektörlerinde ihracat şampiyonluğunu göğüsleyen firmalara ödülleri takdim edildi.

Elektrik Elektronik ve Hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren ihracat şampiyonlarının ödüllendirildiği 2016 TET İhracat Başarı Ödül Töreni, 14 Nisan Cuma günü Ortaköy Four Seasons Hotel’de gerçekleştirildi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, TET Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fatih Kemal Ebiçlioğlu ve sektör temsilcilerinin katıldığı törende Türkiye geneli Elektrik Elektronik, Hizmet sektörü, Edebi Eser ve Televizyon Dizileri alanlarında en çok ihracatı gerçekleştiren firmalar ödüllendirildi.

Elektrik – Elektronik sektörünün ihracatı 10,2 milyar dolar

2016 yılında 10,2 milyar dolar olarak gerçekleşen Elektrik Elektronik Sektör ihracatı Türkiye ihracatında yüzde 7’nin üzerinde pay alıyor. Sektör, Türkiye’nin 2023 hedefine önemli katkı sağlıyor. Ödül töreninde sektör temsilcilerine teşekkürlerini sunan TET Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, “2016 yılında Birlik olarak sektörümüzün yurt dışı pazarlarda güçlü bir konuma gelmesi için birçok faaliyet gerçekleştirdik. 2014 yılında bünyemize katılan Hizmet Sektörlerimizin de ihracat potansiyelinin artırılması için yoğun çalışmalarda bulunduk. İhracatta Atılım Yılı ilan edilen 2017 yılının ülkemiz adına önemli gelişmelerin yaşanacağı bir yıl olmasını hedefliyoruz.” açıklamasında bulundu.

Daha sonra söz alan TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyükekşi “Atılım Yılı ilan ettiğimiz 2017 yılında ihracatta sıçrama yapacağımız bir döneme gireceğiz. İnşallah, bu sıçrama sadece ihracatımızla da sınırlı kalmayacak. 2017 aynı zamanda Türkiye’nin önünün açılacağı ve her alanda büyük bir atılım gerçekleştireceği bir yıl olacak. Güven ve istikrar piyasalara hakim olacak. Üretim, istihdam ve yatırımlar yeniden canlanacak” şeklinde konuştu.

Türkiye Geneli Elektrik Elektronik sektöründe 2016 yılında en çok ihracat yapan firma Vestel oldu. Sektörde en çok ihracat gerçekleştiren ikinci firma Arçelik olurken, üçüncülüğü BSH Ev Aletleri aldı.

Sektörün alt kategorilerinden olan Beyaz Eşya sektöründe en çok ihracat yapan firmalar sırasıyla Arçelik, Vestel ve BSH Ev Aletleri oldu.

Diğer bir alt kategori olan Elektronik sektöründe en çok ihracat yapan firmalar sırasıyla Vestel, Arçelik ve E.G.O Elektrikli Aletler oldu.

Elektrik Üretim ve Dağıtım Ekipmanları kategorisinde en çok ihracat gerçekleştiren firma Grid Solutions oldu. Aynı kategoride Siemens ikinci, Balıkesir Elektromekanik ise üçüncülük ödülünü aldı.

Kablo sektörünün ihracat şampiyonu Nexans Türkiye oldu. Kablo sektöründe en çok ihracata imza atan ikinci firma Pamukkale Kablo, üçüncü firma ise Atom Kablo oldu.

Hizmet sektörü birincisi THY

TET 2016 İhracat Başarı Ödülleri’nde hizmet sektöründe en çok ihracat gerçekleştiren firma Türk Hava Yolları (THY) oldu. İkincilik Pegasus Hava Taşımacılığı’na; üçüncülük ödülü ise Çalık Enerji’ye gitti.

İhracat Şampiyonu Diziler

TET bünyesinde bulunan hizmet sektörünün önemli ihracat kalemlerinden dizi, sinema ve kitap gibi kültürel hizmetler bu yıl üçüncü kez ödüllendirildi. Özellikle Latin Amerika ve Ortadoğu ülkelerine ihraç edilen Türk dizileri gecede ödüllerine kavuştu. Geçtiğimiz yılın ihracat şampiyonu dizisi Paramparça oldu. Star Tv’de yayınlanan, Başrollerini Erkan Petekkaya ve Ebru Özkan’ın paylaştığı dizinin yapımı Endemol Shine Türkiye’ye, dağıtımı ise Global Agency’e ait.

Med Yapım’ın iddialı dizilerinden Güllerin Savaşı ikinci en çok ihracat gerçekleştiren yapım oldu. Başrollerini Barış Kılıç ve Canan Ergüder’in paylaştığı dizinin yayını ve dağıtımı Kanal D tarafından gerçekleştirildi.

Televizyon dizileri ihracatında üçüncü sıraya yerleşen dizi ise Star TV’de yayınlanan Kara Sevda oldu. Burak Özçivit ile Neslihan Atagül’ün başrolde olduğu ve halen yayınlanmakta olan dizi Ay Yapım tarafından hayata geçirilen bir proje. Dizinin dağıtımı ise ITV Intermedya aracılığıyla gerçekleştirildi.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kitapları 2016 yılında 12 dile çevrildi.

2016 yılında en çok kitabı ihraç edilen yazar Merhum Ahmet Hamdi Tanpınar oldu. Ödülü Meliha Büyükçelebi’ye takdim edildi. Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur ve Beş Şehir gibi 56 eseri ile bugüne kadar 23 dile çevrilip tüm dünyada okurlara ulaşmıştı.

TARIMSAL ÜRETİM YENİ ADRESLERİNE TAŞINIYOR

İklim olaylarına ve toprak yapısına bağlı tarım anlayışı tedavülden kalkmak üzere. Tarımın zaman tünelindeki son gelişmelerle birlikte uzay boşluğu, su altı veya çöl gibi sıra dışı alanlarda minimum kaynakla üretim yapabilmek artık hayal değil! Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Nisan sayısında sizi tarımın yeni adreslerine konuk ediyor.

Tarımsal üretimde en yeni trend; tarımın yönünün daha önce ürün yetiştirmenin imkansız olarak görüldüğü alanlara çevrilmesi. Tarıma elverişli olmayan alanlar olarak tabir edilen uzay, çöller, su altı ve yüzeyi artık tarım profesyonellerinin yakın merceğinde. Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Nisan sayısında tarımın yeni adreslerini mercek altına aldı.

Tarımın uzay macerası

Tarımın en yeni adreslerinden birini bilim kurgu filmlerinin değişmez teması olan uzay oluşturuyor. Tarımsal açıdan hiçbir koşulun yerine getirilemediği bu yeni dünyada doğal olarak bitkileri yetiştirmek için farklı yöntemlere ihtiyaç duyuluyor. Bu yüzden mühendislik, tıp, uzay biyolojisi ve tarımsal teknolojiler “Uzayda tarım nasıl yapılır?” sorusunun cevabını birlikte arıyor. Çalışmalar 1960’lı yıllardan bu yana devam ediyor olsa da, asıl sıçrama noktasını 2000 yılından beri alçak dünya yörüngesinde hizmet veren Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (UUİ) deneyler oluşturuyor. Dünya’nın yaklaşık 400 km yukarısında yörünge izleyen bu istasyonun tarımsal alandaki hedefi, bitkileri yapay ışık altında ve kapalı mekanlar içerisinde yetiştirebilmek. Bu amaca yönelik olarak özel bitki yetiştirme ortamları geliştirilmiş ve uzay koşulları ile yer testleri tamamlanmış durumda. Bunun yanında bitkiler üzerinde yer çekimsizliğin neden olduğu olumsuz etkilerin de bazı hormonlar ile azaltılabileceği tespit edildi. Yani yakın gelecekte uzaydan gelen yiyecekler sofralarda yerini alabilir.

Toprak yoksa deniz var

Tarımın yeni ikametgahlarından bir diğeri ise su altı! En sıra dışı alternatiflerden biri olan su altı tarımı; bitkiler için sulamaya gerek duyulmayan, don, dolu ve sıcaklık farkları gibi iklimsel olaylardan etkilenmeyen bir ortam sağlıyor. İtalyan’da hayata geçirilen “Nemo’nun Bahçesi” projesi bu anlamda büyük öneme sahip. Kendi kendine yetebilen bir ekosistemin oluşturduğu bu seralarda, tarım ürünleri herhangi bir bitki besleme ya da koruma ürünü almadan hidroponik sistemle yetiştiriliyor. Toprağın kullanılmadığı bu yeni tarım deneyiminde zararlı böcekler ya da yabancı otlarla da karşılaşılmıyor. Bugüne dek fesleğen, kabak, çilek, fasulye ve marul gibi 30’u aşkın bitkinin başarıyla yetiştirildiği su altı tarlalarının en ilgi çeken yanlarından biri de enerji ihtiyacının yalnızca güneş panelleri ve rüzgar türbinleriyle karşılanması.

Suyun altı olduğu kadar yüzeyi de tarım ürünleri için uygun lokasyonlardan. Yüzen tarlalar ya da yüzen seralar olarak adlandırılan yeni sistemler, tarım alanları sınırlı olan tüm ülkelerin gündeminde. Yüzen tarlaların tasarımında öne çıkan trendler ise yatay ve dikey olmak üzere ikiye ayrılıyor. Dikey tarlalar için oluşturulan tasarımda; alandan tasarruf edebilen ve en fazla güneş ışığı yakalayabilen dikey tarlalar, üzerlerindeki sensörler vasıtasıyla da bitki gelişimi için gerekli olan unsurları doğru bir şekilde belirleyip verimi arttırabiliyor. Okyanus üzerinde yüzen ve güneş panelleri ile enerji ihtiyacını karşılayan yatay tarlalar ise, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak ekonomik açıdan düşük giderlerle gıda ihtiyacını karşılamayı vadediyor. Topraksız tarımla çevre dostu bir üretimin gerçekleştirileceği yüzen tarlaların alt katında ise balık çiftliklerinin oluşturulması hedefleniyor.

Teknoloji çöle taşındı

Teknolojinin imkansızı mümkün kıldığı alanlardan biri de çöller. Çölde tarımın önemli örneklerinden birinin görüldüğü Kuzey Etiyopya’da kurulan yeni nesil seralar, gün içerisinde havadaki nem ve çiğleri topluyor ve suya çeviriyor. Ayrıca seraların üst bölgesine sıcak hava depolanıyor. Gece olduğunda ise soğuyan hava ile birlikte seranın bacası açılıyor ve soğuk havanın bacadan içeri nem vermesi sağlanıyor. Böylece yapının altına ekilen ürünler kolayca sulanabiliyor.

Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ışığında ne değişen hava şartları ne de toprak kayıpları tarım için engel teşkil ediyor. Uzaydan su altına, denizlerden çöllere kadar birçok alan artık tarım için elverişli koşullara sahip. Görünen o ki teknolojinin tarımla dansı geleceğe umut veriyor.

Tatilcilerin Rotası Antalya

Hitay Holding firmalarından, Türkiye’nin en büyük izinli veri tabanına sahip online araştırma şirketi DORinsight tarafından gerçekleştirilen “Yurt İçi Turizm Araştırması*”, en güncel tatil trendlerini ve tatilcilerin popüler tercihlerini ortaya koydu. 400 kişiden oluşan katılımcı grubu, araştırma kapsamında yurt içi tatili için mekân tercihlerini, yılın hangi dönemlerinde tatile çıktıklarını ve tatil için ayırdıkları bütçeleri paylaştılar.

Tüm yılın yorgunluğuna karşı en büyük motivasyonumuz, hiç kuşkusuz tatiller. Peki, tatil için en çok hangi bölgeleri tercih ediyoruz, ne kadar bütçe ayırıyoruz, yılda kaç kez tatile gidebiliyoruz, tatile hangi araçlarla gidiyoruz? DORinsight, tüm bu sorulara 400 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği özel bir araştırmayla yanıt veriyor.

En çok sevilen ve en çok tercih edilen şehir: Antalya

Yapılan araştırmaya göre; Antalya, yüzde 24’lük oranla açık ara en çok tercih edilen lokasyon olurken, onu yüzde 8’le İstanbul, yine yüzde 8’le İzmir, yüzde 6’yla Bodrum ve yüzde 5’le Marmaris takip ediyor. En sevilen tatil yerleri arasındaysa, Antalya yüzde 26 ile yine liderliği elde etti. Bu kategoride Bodrum yüzde 15, Marmaris, Çeşme ve Fethiye ise yüzde 8’lik oranla en sevilen tatil yerleri olarak açıklandı. En popüler tatil yerlerine bakıldığında ise yüzde 45’le ilk sırada Bodrum yer alıyor. Antalya yüzde 27, Çeşme yüzde 14 ve Marmaris yüzde 4’lük oranlarla listenin devamındaki bölgeler arasında.

Bütçe belirleyici oluyor

Ücretsiz olarak bir hafta tatile gitme şansına sahip olunması durumunda, en çok gitmek istenilen tatil beldesi, yüzde 23’lük oranla Bodrum oldu. Daha düşük gelir grubuna dahil olan katılımcılar (yüzde 25), daha üst gelir grubuna dahil olan AB grubu katılımcılarına (yüzde 15) göre Bodrum’a gitmeyi daha çok istiyor. Buna göre Bodrum aslında en çok gitmek istenilen yer ancak, maddi kısıtlar nedeniyle tercih edilmiyor. Bodrum’u takiben ücretsiz olması durumunda en çok gitmek istenilen yerler arasında ise yüzde 20’lik oranla Antalya, yüzde 13’lük oranla Çeşme, yüzde 9’luk oranla Marmaris yer alıyor.

Yurt içi tatillerinde ortalama 2.380 TL bütçe ayrılıyor. AB SES grubu (2.800 TL) C1 SES grubuna ( 2.250TL) göre, tatile daha fazla bütçe ayırıyor. Ayrıca 30-39 yaş grubunun (2.650 TL), 40-50 yaş grubu (2.480 TL) ve 18-29 yaş grubuna (2.000 TL) göre tatile daha fazla bütçe ayırdığı da çıkan sonuçlar arasında.

Gençler uçakla, orta yaş grubu otomobille

Tatile gitmek için ulaşımda en çok şahsi otomobil (yüzde 47) tercih ediliyor. 30-39 yaş grubu (yüzde 56) ve 40-49 yaş grubu (yüzde 57), 18-29 yaş grubuna (yüzde 30) göre, tatile şahsi otomobil ile gitmeyi daha çok tercih ediyor. Katılımcıların yüzde 34’ü tatile uçakla gitmeyi tercih ederken, özellikle 18-29 yaş grubu (yüzde 45), 30-39 yaş grubu (yüzde 28) ve 40-50 yaş grubuna (yüzde 29) göre tatile uçak ile gitmeyi daha fazla tercih ediyor. Otobüsü tercih edenleri oranı ise yüzde 19. Otobüs yolculuğu, 18-29 yaş grubu (yüzde 25) tarafından, 40-50 yaş grubuna göre daha fazla tercih ediliyor.

İlk tercih yaz mevsimi

Yılda ortalama iki kez tatile çıkan katılımcıların yüzde 31’i, son 12 ay içinde 1 kez tatil yaparken, yüzde 35’i iki kez, yüzde 17’si 3 kez ve yüzde 14’ü ise 4 kez tatile gittiklerini belirttiler. Katılımcıların tamamı tatil için yaz dönemini tercih ediyorlar. Ek olarak birden fazla tatil yapanlar ise yüzde 8 oranında sonbahar, yüzde 7 oranında, ilkbahar mevsimini tercih ediyor.

Katılımcıların yüzde 80’i tatillerini önceden planlarken, yüzde 20’si ise belli bir plana bağlı kalmadan anlık olarak tatile çıkıyor.

Dünyaca Ünlü Tasarımcılar İstanbul’da Buluştu

14 – 15 Nisan’da İstanbul’da gerçekleştirilen Mimari ve Tasarım Zirvesi, dünyanın dört bir yanından isimleri ağırladı. Zirvede Fabio Novembre, Gomez Paz, Maurizio Favetta, Nicola Golfari, Péter Pozsár, Setsu Ito, Şafak Çak, Erdem Şeker ve Tamer Nakışçı gibi yaratıcı işleriyle çığır açan mimar ve tasarımcılar söz aldı. Mimari ve tasarımın farklı disiplinlerle etkileşimlerine vurgu yapılan etkinlikte, düzenlenen paneller, sergi ve atölyelerle de iki gün süren zengin bir tartışma ve öğrenme ortamı yaratılmış oldu.

Mimari Etkinlik Merkezi tarafından bu yıl ilki düzenlenen Mimari ve Tasarım Zirvesi, 14 – 15 Nisan 2017 tarihinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Binlerce ziyaretçiyi ağırlayan zirvenin odağında, mimari ve tasarım dünyasının her geçen gün daha fazla etkileşime girdiği farklı disiplinlere dokunan işler ve yeni trendler vardı. Etkinlikte, endüstri ürünlerinden mühendisliğe, güzel sanatlardan felsefe ve sosyolojiye kadar pek çok alanda kafa yorarak, tasarımlarını bu doğrultuda hayat geçiren isimler, ilham verici bakış açılarını paylaştı.

Zirvede dünyanın dört bir yanında ses getiren işlere imza atan mimar ve tasarımcılar söz aldı. Fabio Novembre sunumunda İtalyan tasarım kültürünü anlatan ve kaşık tasarımından şehirler tasarlamaya giden bir ütopyayı aktardı. Hello Wood’un kurucu ortağı Péter Pozsár, kent yaşamının aksine köylerin tasarımla nasıl bir değişime uğrayacağını anlatırken, Nicola Golfari Do It Yourself – Kendin Yap akımının ardından gelen yeniliklere, bu akımın tasarım kültürüne yansımalarına değindi. Gomez Paz, Setsu Ito, Maurizzo Favetta, Alexis Şanal, Enrico Vianello ve Holger Kehne da konuşmacılar arasındaydı.

Deneysel tasarım ve “tasarlanmamışlık” üzerine

Şafak Çak, “İşinizi Şansa Bırakmayın” isimli konuşmasında Kapalıçarşı’dan New York’a uzanan başarı hikayesini anlattı. Erdem Şeker, kullanıcı deneyiminin önemini vurgulayan ve tasarım öncesi yaşanan süreci anlatan “Deneysel Tasarım” konuşmasıyla büyük ilgi çekti. Son dönemin önemli trendlerin “tasarlanmamışlık” konusuna ise, ülkemizin önemli endüstriyel tasarımcılarından Tamer Nakışçı, “Undesigned” isimli sunumuyla değindi.

Türkiye’nin önde gelen isimleri panel tartışmalarıyla zirveye yön verdi

Mimari ve Tasarım Zirvesi, farklı malzeme yaklaşımları, mimaride yarışmalar, markalar için tasarım politikaları gibi sektördeki güncel konulara dokunan paneller ile de zenginleşti. Yar. Doç. Dr. Ayhan Enşici, Burak Özmenekşe, Büşra Al, Ezgi Tuner Gürkaş, Gökhan Aydoğdu, Hakan Demirel, Hayriye Sözen, Melike Altınışık, Murat Erciyas, Nevzat Sayın, Saffet Kaya Bekiroğlu, Özlem Yalım, Şebnem Yalınay Çinici, Serdal Korkut Avcı, Şule Koç da konuşmaları ve moderasyonlarıyla zirveye yön veren isimlerdendi. Böylece tasarım alanına kafa yoran farklı paydaşlar için iki gün süren verimli bir tartışma ve öğrenme ortamı yaratılmış oldu.

Arçelik sponsorluğundaki Geri Dönüşümle Sanat Buluşuyor sergisi, Şehrine Ses Ver, Haliç’e Dokun atölyesi ve Alligator’ın Renkli Sorular başlıklı talk show programı da katılımcılarla buluştu.

Gelecek yıl ikincisi düzenlenecek

Yıldız Entegre A.Ş.’nin ana sponsorluğunda gerçekleşen Mimari ve Tasarım Zirvesi’ne beyaz eşyadan mobilyaya, yapı malzemelerinden gayrimenkule toplam 74 marka destek verdi. Başta ENTA olmak üzere AGİT, BOSAD, ÇATIDER, TİMDER, İMSAD, MAKSDER, MOBSAD, MOSDER, OMSİAD ve Peyzaj Mimarları Odası da zirveye destek olan kurumlar ve STK’lar arasında yer aldı.

Mimari ve Tasarım Zirvesi’nin ikincisi, 27 – 28 Nisan 2018 tarihlerinde, “Mimari ve Tasarımda Yenilikçi Yaklaşımlar” temasıyla gerçekleştirilecek.

İTO Başkanı Çağlar: “Ekonomide yeni çıpa halkımızın ‘evet’i olacak”

İbrahim Çağlar: “Halkın iradesine dayalı ekonominin ilk harcı, ‘evet’le başlayacak reformlar olsun.”

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, 16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu sonuçları için, “Ekonomide yeni çıpa halkımızın ‘evet’i olacak. Bu ‘evet’e üretimde, istihdamda, ihracatta yeni rekorlar yakışır. Bekleyen reformlar için marşa basma fırsatı kapıda” dedi.

Çağlar, şunları söyledi:

“Bugün hem yerli hem uluslararası yatırımcı rahat nefes aldı. Yatırımcı artık politik tartışma ve yeni belirsizlik kaynağı istemiyor. Yatırımcı Türkiye’nin uzun süredir beklenen reformlara odaklanmasını istiyor. Halkın iradesine dayalı ekonominin ilk harcı, ‘evet’le başlayacak reformlar olsun.”

Referandum Sonucuna İlişkin TÜMSİAD Değerlendirmesi

16 Nisan Pazar günü anayasa değişikliği için yapılan referandumda milletin kararı “EVET” oldu. Gerçekleştirilen referandumda da milletin iradesi istikrar diyerek Türkiye yeni bir döneme girdi. Referandum kararını değerlendiren TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan güçlü bir Türkiye için gerekli düzenlemenin Anayasamızdan başlanılması gerektiği vurgulayarak, ‘’Referandumda çıkan “EVET” kararı ile milletimiz geleceğine sahip çıktı ve dış ülkelerin Türkiye’yi karalama politikasına güzel bir yanıt verdi’’ dedi.

Ekonomik istikrarın, yatırımların ve ekonomik canlılığın devam etmesi için milletin sandıkta gereken cevabı verdiğini söyleyen Doğan referandum sonucunu değerlendirdi. “Türkiye’nin büyümesini hazmedemeyenlerin geçen yıl planlamaya çalıştıkları darbe kalkışması milletin güçlü iradesi karşısında yerle bir olmuştu. Ülkemizi yıpratma girişiminde, bulunmaya devam edenlere gereken cevabı yine milletimizin iradesi verdi” diye konuştu.

Milletimiz 16 Nisan Pazar günü verdiği karar ile daha güçlü bir Türkiye için ilk adımlarını attığının altını çizen Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Evet kararı ile hantal devlet yapısından kurtulmaya yönelik büyük bir adım atıldı; ülkeyi yönetmek iki dönemle sınırlandırıldı ve ülke idaresinde çift başlılığa son verildi. Sözü ve kararı gerçek sahibi olan milletimiz halk oylaması ile eline aldı. Bundan sonra her türlü müdahaleye karşı ülkemiz daha güçlü olacaktır. Evet kararı ile ülke sorunları karşısında milletin temsilcilerinin elini kolunu bağlayan zincirlerin de kırılacağına inanıyoruz.”

Halkoylaması istikrarı işaret etmiştir.

İstikrar ve güveni arttıracak ve gerek yurt dışında gerekse yurt içinde ekonomik göstergeler açısından olumlu bir seyre yol açacağını belirten Doğan, ‘’İş dünyası olarak beklenti yeni anayasa onayını müteakip hükümetimizin bütün gücünü Türkiye’nin ekonomik büyümesine ve mali politikalarına vermesi yönündedir. Bu kapsamda da kısa vadede olumlu havanın içeride ve dışarıda ekonomik göstergelere yansımasını bekliyoruz. Piyasalara olan güvenin yükselmesi ile yatırımlar ve istihdamdaki artış ile ekonomik büyümemiz olumlu yönde gelişecektir. Anayasa değişikliğinden sonra önü açılan ülkemizde daha fazla üretim ve daha fazla yatırım gerçekleşecektir’’ dedi.