Görüntüleme İhalesinde Bilgi Teknolojisi Yönetim Sistemi Belgesi İstenmesi?

Görüntüleme İhalesinde Bilgi Teknolojisi Yönetim Sistemi Belgesi İstenmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Görüntüleme İhalesinde Bilgi Teknolojisi Yönetim Sistemi Belgesi İstenmesi?

Görüntüleme İhalesinde Bilgi Teknolojisi Yönetim Sistemi Belgesi İstenmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Teknik Şartname’nin “İşletme” başlıklı 7’nci maddesinde yer alan “7.21. Firma internet üzerinden yapacağı görüntü transferinin ve göndereceği raporların ilgisiz kişi veya kuruluşlar eline geçmemesi ve hasta mahremiyetinin korunması konusunda gerekli donanım ve yazılımlara sahip olmalıdır. Verilerin ilgisiz kurum ya da kişilerin eline geçmesi durumunda sorumluluk yüklenici firmada olacaktır. Firma hastalara ait bilgi ve görüntüleri hiçbir şekilde kullanmayacak, üçüncü şahıslara devretmeyecektir. Yüklenici firma Sağlık Bakanlığı 2015/17 sayısı genelgesi gereği tüm bu verilerin güvenliğinden sorumlu olup Hukuki olarak Yüklenicinin konu ile alakalı bu sorumluluğu taşıyabildiğini gösterir ilgili ISO 27001:2013 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi belgesi ve ISO 20000:2011 Bilgi Teknolojisi Yönetim Sistemi belgesi bulunmalıdır. Bu belgeleri yeterlik bilgileri tablosunda beyan etmesi aynı zamanda ihale dosyasında sunması gerekmektedir.” şeklindeki düzenlemenin ihale dokümanından çıkarılması gerektiği,

Şöyle ki, ihale konusu işin niteliği göz önünde bulundurulduğunda söz konusu belgenin istenmesinin ihaleye katılımı kısıtladığı ve rekabeti azalttığı, benzer hizmet alımı ihaleleri incelendiğinde bu belgenin yalnızca Türkiye’deki bir firmayı işaret ettiği ve bu belgenin zorunlu tutulduğu ihalelerde yalnızca bu firmanın katılımcı olduğunun görüldüğü,

Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın 2015/17 sayılı Genelgesi incelendiğinde Genelge’nin muhatabının KTS’de kayıtlı SBYS tedarikçilerinin olduğunun görüleceği, bahse konu Genelge’nin tıbbi cihazlarla hizmet alımı yapılması ile ilgili olmadığı, Sağlık Bakanlığı’nın tıbbi cihazlarla hizmet alımı yapılması ile ilgili genelgesinin 2022/2 sayılı Tıbbi Cihazlarla ilgili Mal ve Hizmet Alımı İşlemleri Genelgesi olduğu ve söz konusu Genelge’de şikâyete konu edilen belge/belgelerin bulunmadığı, dolayısıyla rekabeti kısıtlayan, fırsat eşitliğini ortadan kaldıran ve mevzuata aykırı olan bu düzenlemenin ihale dokümanından kaldırılması gerektiği, iddialarına yer verilmiştir.

04.12.2024  tarihli ve 2024/UH.II-1569 Sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Kalite ve standarda ilişkin belgeler” başlıklı 74’üncü maddesinde “74.1. İdareler, ihale konusu işin niteliğini ve uygulama yönetmeliklerinin bu konuyu düzenleyen maddelerini esas alarak, ihale dokümanında kalite ve standart belgelerine ilişkin düzenleme yapabilirler. İhale konusu ile ilgisi bulunmayan veya işin niteliğinin gerektirmediği kalite ve standarda ilişkin belgelerin istenilmesi, 4734 sayılı Kanunun temel ilkelerine ve Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğine aykırılık teşkil edecektir.

74.4. Hizmet alımı ihalelerinde; Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları Yönetim Sistemi (HACCP), İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS), Bilgi Teknolojisi-Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi (ISO 22000), Sosyal Sorumluluk Standardı (SA 8000), İyi Hijyen Uygulamaları (GPP) gibi kalite ve standarda ilişkin belgeler ve sertifikalar istenmeyecektir.

74.5.1. İdarelerin kendi hizmet binalarında veya diğer görev sahalarında gerçekleştirilen hizmet alımı ihaleleri (örneğin; temizlik, özel güvenlik, hasta ve ziyaretçi yönlendirme, veri işleme ve otomasyon sisteminin işletimi, yemek hazırlama ve dağıtım hizmetleri gibi) ile personel/ öğrenci taşıma hizmetleri ve araç kiralama hizmet alımı ihalelerinde kalite yönetim sistem belgesi istenmeyecektir…” açıklaması yer almaktadır.

Sözleşme Tasarısı’nın “İş tanımı” başlıklı 5’inci maddesinde “5.1. Sözleşme konusu iş; 36 AYLIK MANYETİK REZONANS (MR) HİZMETİ ALIMI (RAPORLAMA DAHİL) İşin teknik özellikleri ve diğer ayrıntıları sözleşme ekinde yer alan ve ihale dokümanını oluşturan belgelerde düzenlenmiştir.” düzenlemesi,

Aynı Tasarı’nın “İşin yapılma yeri, işyeri teslim ve işe başlama tarihi” başlıklı 10’uncu maddesinde “10.1. İşin yapılacağı yer/yerler: AKŞEHİR DEVLET HASTANESİ 10.2. İşyerinin teslimine ilişkin esaslar ve işe başlama tarihi: Sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 3 (Üç) gün içinde işyeri teslimi yapılarak işe başlanır. Yüklenici veya vekili ile İdare yetkilisi/yetkilileri arasında düzenlenen işyeri teslim tutanağının imzalanmasıyla yükleniciye işyeri teslimi yapılmış olur. Ancak, işyeri teslim tutanağında, işyeri tesliminin, tutanağın onaylanması halinde gerçekleşmiş olacağının belirtilmesi halinde, tutanağın onaylandığının yükleniciye tebliğ edildiği tarihte işyeri teslimi yapılmış sayılır.” düzenlemesi,

Teknik Şartname’nin “Görüntüleme Sistemlerinin Özellikleri” başlıklı 3’üncü maddesinde “…3.4. Firma hastalara ait bilgi ve görüntüleri hiçbir şekilde kullanmayacak, üçüncü şahıslara devretmeyecektir. Yüklenici firma Sağlık Bakanlığı 2015/17 sayısı genelgesi gereği tüm bu verilerin güvenliğinden sorumlu olup Hukuki olarak Yüklenicinin konu ile alakalı bu sorumluluğu taşıyabildiğini gösterir ilgili TSE veya ISO gibi veri güvenliği sertifikası bulunmalıdır. Bu belge e-ihalede beyan edilecek olup ihale dosyasında sunulacaktır.

3.5. T.C. Sağlık Bakanlığı kalite ve akreditasyon başkanlığının düzenlediği sağlıkta kalite standartlarının (SKS) görüntüleme hizmetleri başlığı altındaki maddelerin sağlanması yükleniciye aittir. Ayrıca yüklenicinin ISO 9001 radyoloji hizmeti kalite belgesi olmalıdır. Bu belge isteklilerce e-ihalede beyan edilecek olup ihale dosyasında sunulmalıdır…” düzenlemesi yer almaktadır.

Teknik Şartname’nin “İşletme” başlıklı 7’nci maddesinde “…7.21. Firma internet üzerinden yapacağı görüntü transferinin ve göndereceği raporların ilgisiz kişi veya kuruluşlar eline geçmemesi ve hasta mahremiyetinin korunması konusunda gerekli donanım ve yazılımlara sahip olmalıdır. Verilerin ilgisiz kurum ya da kişilerin eline geçmesi durumunda sorumluluk yüklenici firmada olacaktır. Firma hastalara ait bilgi ve görüntüleri hiçbir şekilde kullanmayacak, üçüncü şahıslara devretmeyecektir. Yüklenici firma Sağlık Bakanlığı 2015/17 sayısı genelgesi gereği tüm bu verilerin güvenliğinden sorumlu olup Hukuki olarak Yüklenicinin konu ile alakalı bu sorumluluğu taşıyabildiğini gösterir ilgili ISO 27001:2013 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi belgesi ve ISO 20000:2011 Bilgi Teknolojisi Yönetim Sistemi belgesi bulunmalıdır. Bu belgeleri yeterlik bilgileri tablosunda beyan etmesi aynı zamanda ihale dosyasında sunması gerekmektedir…” düzenlemesi yer almaktadır.

Teknik Şartname’nin şikâyete konu edilen 3.4’üncü ve 7.21’inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, idarenin ISO 27001:2013 – Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi ile ISO 20000:2011 – Bilgi Teknolojileri Yönetim Sistemi Belgelerinin, Teknik Şartname’nin 3.5’inci maddesinde ise ISO 9001 Radyoloji Hizmeti Kalite Belgesinin ihale dosyasında sunulması gerektiği şeklinde düzenlemelere yer verdiği görülmüştür.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 74.4’üncü maddesinde yer alan açıklama uyarınca hizmet alımı ihalelerinde idarece Bilgi Teknolojisi-Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi belgeleri istenmeyecektir.

Yapılan incelemede, idarece teknik şartnamede yer alan bir belgenin ihalede yeterlik kriteri olarak belirlenmesi isteniyorsa, söz konusu belgenin İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde belirtilmesi gerektiği, bahse konu ihaleye ait İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinin boş bırakıldığı, Teknik Şartname’nin ilgili maddelerinde, düzenlemenin kaleme alınışı itibariyle bu belgelerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilerek, ihale dosyasında sunulması, diğer bir ifadeyle bahse konu belgelerin yeterlik kriteri şeklinde düzenlendiği öngörülse de, bu hususun Teknik Şartname’de değil İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde belirtilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Kaldı ki şikâyete konu edilen ihalenin bir hizmet alımı ihalesi olduğu ve Kamu İhale Genel Tebliği’nin 74’üncü maddesinde yer alan açıklama uyarınca hizmet alımı ihalelerinde idarece Bilgi Teknolojisi-Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerinin istenilemeyeceği göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu belgelerin yeterlik kriteri olarak belirlenemeyeceği, dolayısıyla idare tarafından Teknik Şartname’nin 3.4’üncü ve 7.21’inci maddelerinde ISO 27001:2013-Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Sertifikası ile ISO 20000:2011-Bilgi Teknolojileri Yönetim Sistemi belgelerinin istenilmesinin yukarıda yer verilen Tebliğ açıklamalarına aykırı olduğu ve başvuru sahibinin bu hususa ilişkin iddialarının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Görüntüleme İhalesinde Bilgi Teknolojisi Yönetim Sistemi Belgesi İstenmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Tüketiciler Fiyattan Çok İşlevselliğe Bakıyor

Müzakere Teknikleri Eğitimi Haber Tüketiciler Fiyattan çok İşlevselliğe Bakıyor

Tüketiciler Fiyattan Çok İşlevselliğe Bakıyor

Müzakere Teknikleri Eğitimi Haber Tüketiciler Fiyattan çok İşlevselliğe BakıyorKüçük Ev Aletleri Sanayici ve İhracatçıları Derneği (KESİD), sektörün geleceğine dair önemli öngörüler içeren bir araştırma gerçekleştirdi. Research İstanbul tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre sektörde, satın alma kararlarında insan etkileşimi öne çıkıyor. Ürün seçiminde tüketicilerin fiyattan çok işlevselliğe ve zaman tasarrufuna önem verdiğini gösteren araştırma; Türk tüketicisinin yenilikçi ürünleri kullanma konusunda zorlanmadığını da ortaya koyuyor.

Küçük ev aletleri sektöründeki sanayici ve ihracatçılarının güçlerini birleştirdiği Küçük Ev Aletleri Sanayici ve İhracatçıları Derneği (KESİD), sektör için önemli bir araştırmaya imza attı. Dernek, Türkiye’de ev elektroniği sektörünün talep dinamiklerini takip etmek amacıyla; mevcut ürün sahipliğini, memnuniyet seviyesini ve tüketicinin satın alma niyetli olduğu ürün gruplarını tespit ederek sektörün geleceğine dair öngörüde bulunmak amacıyla bir araştırma gerçekleştirdi. Research İstanbul tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, düzenlenen toplantıyla basın mensuplarıyla paylaşıldı. Toplantıya KESİD Onursal Başkanı Bülent Durlanık, Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer ile Yönetim Kurulu Üyeleri Murat Kolbaşı, Mustafa Hacısalihoğlu, Rahmi Korkmaz ve Emre Gürsel katıldı.

Araştırmaya 18 Yaş Üstü 1521 Kişi Katıldı

Araştırma; Türkiye’nin 12 temsili bölgesinde, 18 yaş üzeri 1521 katılımcının çevrimiçi anket şeklinde katılmasıyla tamamlandı. Araştırmanın amacı doğrultusunda katılımcılara 4 ana başlıkta çeşitli sorular yöneltildi. Nisan 2024’te tamamlanan araştırmada; satın alma öncesi bilgi edinme süreci ve satın alma kararı üzerinde etkili faktörler, yeni teknolojilere yaklaşım ve geleceğe dair beklentiler irdelendi. Bu bağlamda tüketicilerin genel eğilimlerinin anlaşılmasının yanı sıra uygulanan tüketici segmentasyon analizi sayesinde farklı tüketici tipleri de ortaya çıkarıldı.

Yarısını kadınların yarısını erkeklerin oluşturduğu ve yaş ortalaması 39.3 olan örneklemin yarısını 25 – 44 yaş aralığı oluşturuyor. 55 yaş üzeri katılımcıların oranının ise %17 olduğu görülüyor. Katılımcıların %24’ü AB sosyoekonomik statü grubunda yer alırken, %27’si C1, %30’u C2 ve %18’i DE grubunda sınıflandırılıyor.  Ekonomik kaynakların kullanımı ve hane içi ihtiyaçlarla ilişkili araştırma değişkenleri incelendiğinde; katılımcıların yüzde 59’unun çocuk sahibi, yüzde 52’sinin kendi evlerinde yaşadığı görülüyor. Öte yandan kiralık evde yaşayanların yüzde 30 seviyesinde önemli bir orana sahip olduğu dikkat çekiyor.

En Fazla Büyüme Küçük Ev Aletleri Kategorisinde

Raporda ilgi çekici noktalardan birisi de sektörün büyüme ivmesi. 2022 – 2023 yılları arasında %107 büyüyen tüketici teknolojisi pazarında en fazla büyüme %155 ile küçük ev aletleri kategorisinde gerçekleşmiş bulunuyor.

Toplantıda konuşan KESİD Başkanı Senur Akın Biçer, “Tüketici teknolojisi pazarında en fazla büyüme küçük ev aletleri kategorisinde gerçekleşiyor. Tüketicinin daha bilinçli hale gelmesi, şirketlerin Ar- Ge faaliyetlerine verdiği önemin artması, sektördeki kalite yarışı ve rekabet ortamı sektörümüzü büyütüyor. Akıllı teknolojilerin entegrasyonu, çevre dostu ürün geliştirme ve e-ticaretin büyümesinin, sektörü şekillendirecek anahtar faktörler olacağını düşünüyoruz” diye anlatıyor.

Şehirlerdeki yoğun yaşam tarzının, zamanı etkin kullanma ihtiyacını artırarak konutlarda otomatik ve çok fonksiyonlu ev aletlerine olan talebi güçlendirdiğini de ifade eden Senur Akın Biçer, şunları ekliyor: “Özellikle metropollerde, daha küçük yaşam alanları için tasarlanmış, yerden tasarruf sağlayan cihazlar popüler hale gelmiş bulunuyor.  Çok işlevli ve kompakt ev aletlerine yönelimde artış gözleniyor.  Kombine çamaşır ve kurutma makineleri, mikrodalga ve mini fırınlar, çok amaçlı elektrikli süpürgeleri gibi ürünler öne çıkıyor.”

Tüketici En Çok Ne Satın Alıyor?

Pandemi sonrasındaki döneme bakıldığında ise zaten yükselişte olan online ve çok kanallı (multi channel) alışveriş trendinin yükselişinin sürdüğü görülüyor. Mobil ödeme imkanları, yüksek değerli yatırımlar, kampanya ve indirimler, teslimat ve kurulum hizmetlerindeki önemli gelişmelerle büyüyen ve kolaylaşan e-ticaretin, geçen yıl 2022’ye göre yüzde 115’lik artışla 1,85 trilyon TL’lik büyüklüğe ulaştığı ve genel ticaret hacmi içindeki payının yüzde 20’lere geldiği biliniyor. Öte yandan TÜİK’e göre 2023’te internete erişim imkanı olan hane oranı yüzde 96’ya, internetten sipariş verme ve satın alma oranı ise yüzde 50’lere ulaşmış durumda.

T.C Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 2023 verilerinde de bu kanalı kullanarak beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektörlerinden alışveriş yapan tüketicilerin en çok; airfryer, klima, mutfak ve yemek aletleri, çamaşır makinesi, buzdolabı satın aldıkları gözlemleniyor.

Araştırmada Öne Çıkanlar

✔ Tüketicilerin çoğunun halihazırda sahip olduğu saç kurutma makinesi, tost makinesi, blender/mikser, akıllı TV ve Türk kahvesi makinesi gibi ürünler, temel ihtiyaçları karşılayan ve hemen her evde bulunması beklenen ürünler olarak dikkat çekiyor. Bu gruptaki ürünlerin, pazarda uzun süreli talep görmeye devam edeceği öngörülüyor.

✔ Robot süpürge, dikey süpürge, airfryer ve çamaşır kurutma makinesi gibi yenilikçi ürünler, henüz tüm hanelerde yerini bulmasa da tüketicilerin büyük ilgisiyle karşılaşıyor. Bu ürünler, kullanım faydaları keşfedildikçe daha geniş bir kitleye ulaşma potansiyeli taşıyor ve gelecek vaat eden kategoriler arasında.

✔ Yakın geçmişte potansiyel vaat eden ürünler arasında yer alan su arıtma cihazının son yıllarda özellikle su fiyatlarındaki artış ve sağlık endişeleri sebebiyle yaygınlaştığı göz önüne alındığında tüketicinin algısında ‘demirbaş’ ürün kategorisine yaklaşmış olması kayda değer bir bulgu.

✔ Su arıtma cihazı, Türk kahvesi makinesi ve akıllı TV gibi yüksek memnuniyet oranlarına sahip ürünlerin, pazarda güçlü konumlarını koruyacağı öngörülüyor. Öte yandan, özellikle sosyal medyada popüler olan airfryer gibi bazı ürünlerin de pozitif kullanıcı deneyimleriyle desteklendikçe pazar paylarını artırma potansiyeline sahip oldukları söylenebilir.

Hayat Pahalılığı Alışverişi Durdurmadı

Kesi̇d LogoZorlu ekonomik koşullara rağmen tüketicilerin kişiselleştirilmiş veya premium deneyimler sunan ürünlere olan ilgisi devam ediyor. McKinsey’in ‘2023 Tüketici Nabzı’ anketine göre, tüketicilerin yüzde 40’ı ekonomik sıkıntılarına rağmen kendilerini ödüllendirme arzusuyla harcamaya istekli. Bu durum özellikle genç ve yüksek gelirli tüketiciler arasında belirgin olup, bu gruplar modaya, yiyeceklere ve restoranlara harcama yapmayı tercih ediyor.

Hayat pahalılığına rağmen tüketicilerin sadece yüzde 16’sı evde kullanılan geniş bant, mobil bağlantılı veya akış hizmetlerine harcamalarını azaltmayı planlıyor. Bunun, tüketicilerin evlerinde kaliteli ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunan ürünlere olan taleplerinin devam ettiğini gösterdiğini ifade eden Senur Akın Biçer, “Küçük ev aletleri sektörü de kişiselleştirme ve premium ürünler sunarak tüketicilerin değişen taleplerine yanıt veriyor” diyor.

Sonuç olarak tüm bu bilgiler; sektördeki değişimlerin tüketici talepleriyle şekillendireceği işaret ediyor. Türkiye’de küçük ev aletleri sektörünün, teknolojik gelişmelerle birlikte daha verimli, fonksiyonel ve kullanıcı dostu ürünler sunarak 2025 yılında da büyümeye devam edeceği öngörülüyor.

Tüketiciler Üç Ana Gruba Ayrılıyor

Araştırma, Türkiye’deki tüketicilerin tüketicileri tutum ve davranışlarına göre üç ana grupta sınıflandırdı: Rahatına Düşkünler, Fiyat Performansçılar ve Tekno Uzaklar. Bu segmentasyon çalışması, Türkiye’deki tüketicilerin teknolojiyi benimseme oranlarının gelir düzeylerine, yaşam tarzlarına ve satın alma motivasyonlarına göre farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor.

Rahatına Düşkünler: Araştırma verilerine göre tüketicilerin %19’unu oluşturan bu grup, yüksek gelirli, iyi eğitimli ve yerleşik yaşam tarzına sahip bireylerden oluşuyor. Geniş ürün yelpazesi ile teknolojiyi yaşamlarının her alanında kullanan bu tüketiciler, yenilikçi ev teknolojilerine sıcak bakıyor. Ürünlerin çok işlevli, kullanıcı dostu ve hayatı kolaylaştırıcı özelliklerini ön planda tutan bu kesim, yeni teknolojik özelliklere sahip ürünlerin sağladığı faydanın ödenen bedele değdiğine inanıyor. Bilinçli tüketiciler olarak satın alma öncesinde ürünü deneyimlemekten yana olan bu grup, online bilgi kaynaklarına değer verse de tanıdık tavsiyesine güvenmeye devam ediyor.

Fiyat Performansçılar: Tüketicilerin %40’ını kapsayan bu grup, bütçelerini dikkate alarak teknolojik yeniliklere ilgi gösteren bireylerden oluşuyor. Orta gelir düzeyine sahip olan Fiyat Performansçılar, teknolojik ürünlerde kaliteyi ve işlevselliği tercih etmekle birlikte, uygun fiyat ve enerji tasarrufu gibi ekonomik unsurları da ön planda tutuyor. Satın almadan önce geleneksel bilgi kaynaklarına ve markanın güvenilirliğine görece daha fazla önem veriyorlar. Teknolojik ürünlerin hayatlarını kolaylaştıracağını düşünseler de, ürünün performansını deneyimlemeden satın alma konusunda daha temkinli bir yaklaşım sergiliyorlar.

Müzakere Teknikleri Eğitimi Haber Tüketiciler Fiyattan çok İşlevselliğe BakıyorTekno Uzaklar: Tüketicilerin %41’ini oluşturan Tekno Uzaklar, teknolojiye daha mesafeli bir yaklaşım sergileyen, düşük gelirli ve teknolojiye yönelik talebi sınırlı olan bireylerden meydana geliyor. Bu grup için öncelik ekonomik kaygılar ve temel ihtiyaçlar; yeni teknolojilere yönelik ilgi ve sahiplik düzeyi oldukça düşük. Daha geleneksel bilgi kaynaklarına bağlı kalan Tekno Uzaklar, çevrelerindeki kişilerin tavsiyelerini dikkate alarak karar veriyor ve ürünün çok işlevli ve uygun fiyatlı olmasına öncelik veriyor. Yeni teknolojik ürünlerin ödenen bedele değmeyeceğine inanan bu kesim, temel teknoloji ürünleri dışında satın alma niyetinde değil.

Alım Talebi: 3D CNC Çizim Hizmeti

Alım Talebi 3d Cnc çizim Hizmeti

Alım Talebi: 3D CNC Çizim Hizmeti

Bir firmamız için, proje çizimi olacak şekilde 3D CNC Çizim Hizmeti alımı yapılacaktır. Çizim adetleri ve ödeme detayları anlaşma kapsamında belirlenecektir. Uygulama yeri Bodrum – Muğla olup, tercihen yerinde uygulama yapılması istenmektedir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, talep edilen hizmetle ilgili diğer detaylar ve spekler için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi 3d Cnc çizim Hizmeti

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Çevre mi? Ekonomi mi?: 10 Kişiden 7’si İçin Çevrenin Korunması Önemli

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber çevre Mi Ekonomi Mi 10 Kişiden 7'si İçin çevrenin Korunması önemli

10 Kişiden 7’si İçin Çevrenin Korunması Ekonomik Büyümeden Daha Önemli

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber çevre Mi Ekonomi Mi 10 Kişiden 7'si İçin çevrenin Korunması önemliYeşil Ekonomi Koalisyonu (Green Economy Coalition) tarafından araştırma şirketi Savanta verileri ile yayımlanan yeni bir anket, Türetim Ekonomisi’nin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Dünya genelinde insanların %71’i, ekonomik büyümenin yavaşlaması pahasına daha güçlü çevre koruma tedbirlerini tercih ediyor. Üstelik, genel kanının aksine, çevreci eylemlere yönelik talep yoksul ülkelerde zengin ülkelere kıyasla çok daha güçlü.

Anket, Avustralya, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika, Nijerya, Peru, Güney Afrika ve Türkiye dahil olmak üzere 10 ülkede 10.000’den fazla kişiyle gerçekleştirildi ve tüm ülkelerde çevre koruma konusunda güçlü bir kamuoyu desteği olduğu ortaya çıktı.

Yükselen Ekonomiler Öncülük Ediyor

Anket, iddialı iklim politikalarına verilen kamu desteği hakkında bilinen anlatılara meydan okuyan birkaç çarpıcı bulgu ortaya koydu.

Çevre koruma talebi, gelişmiş batı ülkelerine kıyasla yükselen ekonomilerde çok daha güçlü. Türkiye (%91), Nijerya (%89) ve Güney Afrika (%88), en yüksek kamuoyu desteğine sahip ülkeler olarak öne çıkıyor.

Orta yaş grubu (45-64 yaş), sürdürülebilirlik için yaşam tarzlarını değiştirmeye en istekli grup olarak öne çıkıyor (%62).

Ankete katılanların büyük bir çoğunluğu (%77), mevcut çevre politikalarının gelecek nesiller üzerindeki etkilerinden “çok” veya “son derece” endişe duyduklarını belirtiyor. Bu endişe, gelişmiş ülkelere kıyasla daha az gelişmiş ülkelerde çok daha yüksek. Örneğin, Nijerya’da bu oran %88 iken Avustralya’da %50 seviyesinde.

Hükümet desteğinin eksikliği, ankete katılanların çevre için daha iyi tercihler yapmasını engelleyen en önemli faktör olarak öne çıkıyor. Bu durum, sanayi kirliliği, atık yönetimi ve temiz enerji yatırımları konularında daha sıkı düzenlemelere duyulan ihtiyacı gösteriyor.

Hükümet desteğinin eksikliği, Nijerya (%66) ve Peru (%61) gibi yükselen ekonomilerde, Avustralya (%34) gibi gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha belirgin bir şekilde hissediliyor.

Anket ayrıca, çevre eylemleri için daha yüksek maliyetleri kabul etme konusunda az gelişmiş ülkelerin vatandaşlarının, daha gelişmiş ülkelere kıyasla daha istekli olduğunu ortaya koydu. Örneğin, ankete katılan en zengin ekonomi olan Avustralya, çevreci talepler ve ekonomik fedakarlık ölçütlerinde en düşük performansı sergiledi.

Yeşil Ekonomi Koalisyonu Uzmanı Jean McLean, “Bu sonuçlar, çevre korumanın yalnızca gelişmiş ülkelerin karşılayabileceği bir lüks olduğu fikrine meydan okuyor. Bunun yerine, yükselen ekonomilerdeki insanların kalkınma için çevresel sürdürülebilirliğin uzun vadeli ekonomik refah için kritik olduğunu kabul eden farklı bir yaklaşım talep ettiğini görüyoruz

Türetim Ekonomisi Derneği LogoYeşil Ekonomi Koalisyonu’nun çalışmadaki ortağı Türetim Ekonomisi Derneği Başkanı Dr. Uygar Özesmi, “Bu sonuçlar mevcut ekonomik paradigmanın halkın gözünde iflas ettiğinin göstergesi. Bir alternatifsizlik hissi içindeler, ancak alternatifler var ve güçlü. Türetim Ekonomisi ile büyüme olmadan, doğayı koruyarak daha büyük bir refah mümkün” dedi.

Yeşil Nesil

Ekim ve Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen anket, çevresel liderlikte dinamik bir değişimi ortaya koyuyor. Sonuçlar, çevresel katılımı şekillendiren nesiller arası dinamiklere de ışık tutuyor.

Daha genç nesiller, yeşil iş arayışında en aktif olan, yenilenebilir enerji yatırımlarını en çok destekleyen ve çevre koruma için daha yüksek vergilere en fazla destek veren grup olarak dikkat çekiyor. Öte yandan, 65 yaş üstü bireyler kirliliği azaltma, uygun fiyatlı temiz enerji sağlama ve nesiller arası dengesizlikleri ele alma konusunda en destekleyici grup.

Gelecek için umut söz konusu olduğunda ise, nesil eğilimi tersine dönüyor. 25-34 yaş arasındaki genç yetişkinlerin %51’i, sürdürülebilir bir gelecek için yeterince çaba gösterildiğine inanırken, 55-64 yaş arasındaki bireylerin %37’si buna aktif olarak karşı çıkıyor.

Ebeveyn olmak da çevresel inançlar üzerinde belirgin bir etkiye sahip. Ebeveynlerin %80’i gelecek nesiller konusunda endişe duyarken, bu oran ebeveyn olmayanlarda %72. Ancak, ebeveynler aynı zamanda ebeveyn olmayanlara kıyasla (%49’a %43), sürdürülebilir bir gelecek için yeterince şey yapıldığına inanma konusunda daha olumlular.

Geleceğe Güven

Çevre eylemleri için güçlü kamu desteğine rağmen, siyasi liderlerin sürdürülebilir bir gelecek sağlama yeteneğine olan güvende dikkat çekici bir bölünme var. Çin %83 gibi dikkat çekici bir güven seviyesine sahipken, Peru (%23), Avustralya (%27) ve Güney Afrika (%28) gibi ülkelerde bu oranlar daha düşük.

Bu durum, daha güçlü çevresel liderliğe ve proaktif hükümet politikalarına duyulan ihtiyacın altını çiziyor.

Anket, 2025 ve 2026 yıllarında tekrarlanacak. Bu sayede, vatandaşların küresel ve ulusal gelişmelere tepkileriyle birlikte tutumlarındaki olası değişiklikler izlenebilecek.

Anket sonuçlarına buradan ulaşabilirsiniz: Sonuçlar

Türetim Ekonomisi Nedir?

Doğaya ve topluma minimum negatif veya mümkün olduğunca pozitif etki eden, onarıcı, canlandırıcı, makro ölçekli döngüsel bir ekonomidir.

  •   –   –   –   –   –  –   –   –  –  –  –  –   –  –   –   –   –  –  –   –  –  –   –   –  –   –   –   –   –   –

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı - Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarik Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?

Murat Erdal
Prof. Dr. Murat ERDAL

Şirketlerimize Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilir tedarik bakış açısında satınalma operasyonu ürün ve hizmet alımının çok ötesine geçti. Tüm dünyada şirketler, iş ilişkilerini; çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) perspektifi ile birlikte değerlendiriyor. Tedarikçi ESG programları işin hayati parçası haline geldi. Paydaş firmanın sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamaları analiz ediliyor. Tedarikçinin içinde bulunduğu dünyaya, çevreye, topluma, çalışanlara, tüketiciye ve mevzuata saygısı etraflıca değerlendiriliyor. Dünyada şirketler sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan firmalarla yan yana gelmek ve onlarla iş ilişkisinde bulunmak istemiyor.

Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosisteminin riskleri analiz edilmelidir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir. Bu bir zorunluluktur.

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı yeni dönemin anahtarı olarak değerlendirilmektedir.

Proje Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL egitim@satinalmadergisi.com 

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

ŞİRKETLERİMİZE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ

Proje Adımları:

  • Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
  • Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
  • Tedarikçi ESG Programı
  • Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
  • ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
  • İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
  • Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
  • Tedarikçiler için Eğitimler
  • Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
  • Tedarikçi Performans Değerlendirme
  • Tedarikçi Etik Kodlar
  • Tedarikçi Davranış Kuralları
  • Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama

Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl

 

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

 

2 Günlük Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Kriz Dönemlerinde Devlet Desteklerinin Önemi

Kriz Dönemlerinde Devlet Desteklerinin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kriz Dönemlerinde Devlet Desteklerinin Önemi
Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Kriz Dönemlerinde Devlet Desteklerinin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDevletler zorunlu ve haklı olarak kriz dönemlerinde; geçim kaynaklarının ve işletmelerin üretim kapasitelerinin yok olmaması için büyük miktarda destek politikalarını hayata geçirmektedir. Ancak ekonomik sıkıntılar giderilmeye başlandığında, hükümetlerin küresel ekonomide haksız rekabet ve çarpıklık kaynağı haline gelmelerini önlemek için sağladıkları destekleri ve önlemleri güncellemeye ve tasarlamaya dikkat etmeleri gerekmektedir.

Kriz dönemlerinde sorunların ne kadar devam edeceğini kestirmek mümkün değildir. Hükümetlerin her planladığı ve planlayacağı desteğin tasarlanma biçimi ise oldukça önemlidir ve bu hususta hassas olunması gerekmektedir. Çünkü küresel ekonomiyi kalkındırması beklenen desteklerin tasarlanma şekli bu desteklerin kimlere fayda sağlayacağını da etkilemektedir.

Bugünlerde hükümetlerce planlanan ve işletmelere sağlanan desteklerin sonraki dönemlerde küresel düzeyde ülkelerin ve işletmelerin oyun alanı ve pazar payları üzerinde önemli bir etkisi olacaktır. Birçok araştırma enstitüsü son kriz döneminde alüminyum ve yarı iletkenler gibi endüstriyel veriler üzerinde çalışarak; yüksek düzeyde devlet desteğinin özellikle bu sektörlerdeki üretim seviyeleri üzerinde etkisinin büyük olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Devlet destekleri aynı zamanda küresel rekabet üzerinde de oldukça önemli bir etkiye sahiptir.

Söz konusu enstitülerinin yaptığı kriz dönemine yönelik araştırmalar; özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde finansal sistem yoluyla piyasa dışı krediler ve devlet kredilerinde eşitlik sağlanmaması halinde; yani devlet desteklerine aşırı şekilde ağırlık verilen piyasalarda yüksek hükümet desteklerine bağlı şeffaf olmayan haksız rekabet gibi istenmeyen eğilimlerin ortaya çıkmasının muhtemel olacağını vurgulamıştır.

Finansal araçların krizin atlatılmasında önemi büyüktür ve yaygın olarak kullanılması söz konusudur. Finansal araçların ve piyasa düzeninin önemi göz önünde bulundurulduğunda hükümetlerin özellikle kriz döneminde yeni hisse senedi piyasa düzenlemeleriyle finansal durumları kötü olan şirketleri kısa vadede desteklemeleri uygulanması gereken etkili bir yöntem olacaktır.

Devletlerin kriz döneminde uygulayacakları yeni finansal düzenlemelere nasıl şekil verdikleri ve esnek davranıp davranmama konusunda alacakları finansal kararlar kritik önem arz etmektedir. Çünkü hükümetlerin bu konuda sergiledikleri tavır küresel ekonomide rekabetin gelecekteki şeklini belirleyecektir.

Devletlerin hangi sektörlerde daha uzun süre yer alması gerektiğini ve mümkün olan en kısa sürede ise hangi sektörlerden uzaklaşması gerektiğini belirlemeleri ve dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir. Mevcut kriz, devletlerin ekonomideki rolünde daha uzun süreli bir değişikliğe yol açabilir. Krizle ilgili bu belirsizlik ise hükümetlerin desteğini şekillendirmede hangi yeni ticari kuralların düzenlenmesine karar verilmesini zorlaştırmaktadır. Tarımdan fosil yakıtlara kadar çeşitli sektörler için verilen desteklerin bir kez verildikten sonra, geri kaldırılmasının zor olabileceği göz önüne alındığında; çeşitli sektörlere yönelik tanınan devlet desteklerinin nasıl ve ne şekilde hangi tasarıyla sağlanması gerektiğini belirlemenin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Birbirine bağlı sektörlerin varlığı düşünüldüğünde haksız rekabet oluşturmaması için devlet desteklerinin ulusal düzeyde eşit şekilde dağıtılmasını öngören tasarının dikkatle hazırlanması gerekmektedir. Geçmişte birçok ekonomik krizde yaşanan ve bu krizde de endişe duyulmasına neden olan devlet desteklerinin büyük şirketlere küçük ve orta ölçekli işletmelerden daha fazla fayda sağlaması durumudur. Büyük şirketler birbirine bağlı sektörlerde birçok firmaya sahip olduklarından sağlanan devlet destekleri ayrıcalıklarından da orantısız şekilde en fazla fayda sağlayan gurup olmaktadırlar. Tabiri caizse klasik söylem: para parayı çekmektedir.

Kriz Dönemlerinde Devlet Desteklerinin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDünya genelinde ülkelerdeki zenginlik ve gelirin fazla olduğu sınıfın sağlanan hükümet desteklerinden en çok fayda gören sınıf olduğu ve bu durumun ekonomilerde fırsat eşitsizliğine neden olduğu bir gerçektir. Bu bakımdan devlet tarafından verilen desteklerin kazanılmış menfaatlerden ziyade kamu yararını ve kurumsal refahtan ziyade kamu refahını hedeflendiğinden emin olacak şekilde tasarlanmasını sağlamak, adil bir ekonomik sistemin devamı için kriz dönemlerinde yapılması gerekenlerin başında gelmektedir.

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Genel Tatil Olan 1 Ocak Günü Tam Gün Çalışmayan İşçiye Ücreti Nasıl Ödenir?

Genel Tatil Olan 1 Ocak Günü Tam Gün çalışmayan İşçiye ücreti Nasıl ödenir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Genel Tatil Olan 1 Ocak Günü Tam Gün Çalışmayan İşçiye Ücreti Nasıl Ödenir?

Lütfi İNCİROĞLUGenel Tatil Olan 1 Ocak Günü Tam Gün çalışmayan İşçiye ücreti Nasıl ödenir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

2429 sayılı Ulusal Bay­ram ve Genel Tatiller Hakkında Kanuna göre, yılbaşı günü “genel tatil günü” olarak kabul edilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63’üncü maddesinde ise, “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir”. Aynı Kanunun 47 nci maddesine göre de “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir”.

Ayrıca, gün dönümü gece saat: 24.00 veya 00.00 dan itibaren başladığından, bu saatten sonra çalışan normal mesaili veya vardiyalı işçilerden kimler çalışmış ise, çalışılan her gün için ücretleri bir kat fazlası ile ödenir. Bu konuda Yargıtay’ın verdiği bir kararda, “…Davacının gece vardiyasında çalıştığı, 28 Ekimi 29 Ekime bağlayan gece 24.00-08.00 arası çalışması bulunan davacının ulusal bayram ve genel tatil günü çalışması olduğundan ilave yevmiyeye hak kazandığı açıktır.” şeklinde hüküm kurmuştur[1].

Burada ifade edilen “bir kat” deyiminden, “bir iş karşılığı olmaksızın anılan günlerde çalışanlara ilave bir yevmiye verilmesi” anlaşılmalıdır. Örneğin, işçinin günlük ücreti 900 TL ise, genel tatil günü sayılan yılbaşı günü çalışan işçiye 900 TL+900 TL=1.800 TL ödenir. Bununla birlikte, 1 Ocak yılbaşı günü işyerinde 2 saatlik bir arızanın giderilmesi için çalıştırılan işçiye ücreti yine 900 TL ola­rak ödenir. Yargıtay’a göre, “genel tatil ve hafta tatili ücret alacaklarının hak edi­len tarihteki çıplak ücret üzerinden hesaplanması gerekir”[2]. Ancak uygulamada bu günler için bazı işverenlerce ücret yerine dinlenme verildiği de görülmektedir. Bu durum usul ve Kanuna ay­kı­rıdır.

Diğer yandan bazı işverenler, “…1 Mayıs İşçi Bayramı, 1 Ocak Yılbaşı,15 Temmuz Demokrasi Günü gibi ge­nel tatil günlerinde” işçileri çalıştırdıkları ve onların iş sözleşmelerine genel tatil ücretlerinin aylık brüt ücret içerisinde olduğuna dair hükümler koymak­tadırlar. Ancak Yargıtay, ulusal bayram ve genel tatil günü ücretlerinin aylık ücret içine giydirilemeyeceğini kabul etmekte ve iş sözleşmelerine konulan bu tür hükümleri geçersiz saymaktadır[3].

Taraflar arasında imzalanan iş sözleşmeleri ile yılda 90 gün ve 270 saate kadar yapılan fazla çalışmalar aylık brüt ücrete dahil edile­bilir ancak, ulusal bayram ve genel tatil günü ücretleri aylık brüt ücret içine giydirilemez. Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ol­maksızın bir gündelik ücret ödenir. Bu günlerde işçi çalışmışsa ayrıca ilave bir gündelik ücret ödenir[4]..

Peki, genel tatil günü olan bay­ram günü çalıştırılan işçiye sonradan bunun karşılığında idari izin verilmesi mümkün müdür? Yargıtay uygulamasına göre, “Genel tatil günü olan bay­ram günü çalıştırılan işçiye sonradan bunun karşılığında idari izin verilmesi mümkün değildir. İşçiye bayram çalışması karşılığı ilave ücret ödenmelidir.

Dosyadaki belgelerden davacının bir kısım genel tatillerde çalışıp son­rasında idari izin kullandığı görülmektedir. İşçiye genel tatil çalışması karşı­lığında idari izin kullandırılması genel tatil ücreti hakkını ortadan kaldırma­yacağından ücretin ödenmesi gerekliliği karşısında davacının ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklısı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı ta­rafça yapılan fesih işlemi 4857 sayılı Kanun’un 24. maddesi gereği haklı ne­dene dayanmakla davacının kıdem tazminatına ve bir kısım ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığının kabulü gerekirken mahkemece hatalı de­ğerlendirme ile söz konusu taleplerin reddi isabetsizdir”[5].

Genel Tatil Olan 1 Ocak Günü Tam Gün çalışmayan İşçiye ücreti Nasıl ödenir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, çalışılmayan genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde işçiler çalışmazlarsa, işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir (İşK m.46,47). Ayrıca genel tatil günü tatil yapmayarak çalışan işçiye çalıştığı her gün için ilave bir günlük ücreti ödenir. Bu günlerde tam gün çalışmayan işçinin ücreti de çalıştığı saat kadar değil tam olarak ödenmelidir. Örneğin günlük ücreti 900 TL olan ve genel tatil günü sayılan yılbaşı günü 2 saatlik bir arızanın giderilmesi için işyerine getirilen işçiye çalıştığı saat kadar değil, 900 TL+900 TL=1.800 TL olarak ücreti tam ödenir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y22.HD.18.02.2019, E.2017/19993, K.2019/3612 Legalbank.

[2] Y9HD.12.4.2018, E.2015/14919, K.2018/8470 Legalbank

[3] Y9HD.07/10/2020 T.,E.2016/25513, K.2020/10829 Legalbank.

[4] Y9HD.26/11/2020 T.,E.2016/32976, K.2020/16980 Legalbank.

[5] Y9HD.14.11.2016 T.,E.2015/5620, K.2016/19925 Legalbank.

Lydia, Yıldız Holding’ten Ufuk Yatırım’ı Satın Aldı

Satın Alma Eğitimleri Haber Lydia, Yıldız Holding’ten Ufuk Yatırım’ı Satın Aldı

Lydia, Yıldız Holding’ten Ufuk Yatırım’ı Satın Aldı

Satın Alma Eğitimleri Haber Lydia, Yıldız Holding’ten Ufuk Yatırım’ı Satın AldıBundan bir yıl önce Milliyet Pazarlama (MilPa) hisselerini satın alarak Lydia Holding A.Ş.’ye çeviren Lydia’da yeni bir satın alma haberi geldi. Yıldız Holding’in bir iştiraki olan Ufuk Yatırım, 48 milyon dolarlık satın alma işlemiyle Lydia Holding çatısı altına girmiş oldu.

Türkiye’nin yenilikçi gruplarından Lydia Holding, “sürdürülebilir gelişim” stratejisi çerçevesinde yeni bir satın almaya daha imza attı. Yıldız Holding’in bir iştiraki olan Ufuk Yatırım Yönetim ve Gayrimenkul A.Ş (Ufuk Yatırım), 48 milyon dolarlık satın alma işlemi sonrasında Lydia Holding çatısı altına girmiş oldu.

Sabiha Gökçen’e Komşu 106 Bin Metrekare Arazi

Hisseleri Borsa İstanbul’da işlem gören Ufuk Yatırım, 2005 yılında Toprak Finansal Kiralama A.Ş’nin yüzde 83,8 oranındaki hissesini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) satın almıştı. 2006 yılında Toprak Finansal Kiralama ile birleşme yoluna giden Ufuk Yatırım, bu sayede halka açık bir şirket haline gelmişti. Son olarak geçtiğimiz ay 1.2 milyar TL bedelle Sabiha Gökçen Havalimanı’na komşu, toplam büyüklüğü 106 bin 590 metrekare olan 11 adet arsayı satın aldığını KAP’a bildirmişti.

Hisse Devir İşlemleri 9 Aralık’ta Tamamlandı

Lydia Holding LogoSöz konusu satın alma sonrasında Ufuk Yatırım hisselerinin devir işlemleri ise Lydia Holding liderliğinde; Lydia Yeşil Enerji, 1000 Yatırımlar Holding, Bulls Yatırım Menkul Değerler, Bulls Yatırım Holding ve Re-Pie Portföy konsorsiyumu üzerinden 9 Aralık 2024 tarihi itibarıyla tamamlandı.

Türkiye İçin Değer Yaratmaya Devam Edeceğiz

Enver çevikBu satın alma sonrası yeni dönem hedeflerini paylaşan Lydia Holding Yönetim Kurulu Başkanı Enver Çevik, “Lydia Yeşil Enerji’nin ardından Ufuk Yatırım’ı da bünyemize katmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye ekonomisinin en önemli şirketlerinden biri olan Yıldız Holding ile tam mutabakat içinde hareket ederek Ufuk Yatırım satın almasını tamamlamış bulunuyoruz. Bu satın alma bizim için, uzun vadeli büyüme stratejimizin en önemli ayaklarından biriydi.” diye konuştu.

Enver Çevik sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürdürülebilir ve dengeli büyüme stratejimizin bir parçası olarak, satın aldığımız payların 1 milyon 11 bin 610 TL nominal değerli kısmını, bağlı ortaklığımız Lydia Yeşil Enerji’ye devrettik. Tüm bu işlemler, gelecek dönem büyüme yolculuğumuzda önemli bir rol oynayacak. Türkiye’nin potansiyeline koşulsuz inanan bir grup olarak bu topraklar için üretmeye ve değer yaratmaya devam edeceğiz.”

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Aralık Ayı Değerlendirmesi

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Aralık Ayı Değerlendirmesi

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Aralık Ayı Değerlendirmesi

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Aralık Ayı DeğerlendirmesiFinansal Kurumlar Birliği’nin İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Aralık ayı bülteni yayımlandı. FKB-EGE, Kasım ayında bir önceki aya göre 0,26 puan artarak 100 puanı aştı. Endeks 100,18 değerini görürken, FKB Ekonomik Görünüm Anketi’ne göre Aralık ayı enflasyon beklentisi de yüzde 2,26’ya geriledi.

Türkiye ekonomisini bünyesindeki bankacılık dışı finans sektörü oyuncularıyla büyütmek için faaliyet gösteren Finansal Kurumlar Birliği (FKB), İstanbul Üniversitesi ile geliştirdiği ‘Finansal Kurumlar Birliği Ekonomik Görünüm Endeksi’nin (FKB-EGE) Aralık ayı bültenini yayımladı.

Finansal sistemin sağlıklı işleyebilmesi ve gelişebilmesi için çatısı altındaki 5 sektördeki, 124 şirketle finansmana erişimi kolaylaştırarak, ekonomik gelişmeye katkı sağlayan FKB’nin, Aralık endeksi ve anket verilerinde, sıkılaştırma politikalarının etkileri de kendini gösterdi.

FKB Ekonomik Görünüm Anketi verilerine göre; Aralık ayı enflasyon beklentisi, bir önceki aya göre yüzde 0,22 azalarak, yüzde 2,26’ya geriledi. Ankette yıl sonlarına ilişkin beklentilerdeki değişimler dikkate alındığında, orta ve uzun vadede para politikasının sıkılaştırılmasının, enflasyon beklentilerine yansımaya devam ettiği ve enflasyon beklentilerinin kısmi dalgalanmalar gösterse de azalan-durağan bir patikaya oturduğu şeklinde yorumlandı.

FKB-EGE’nin değişim trendine bakıldığında; Kasım 2024’te endeks değeri, 2024 yılı en yüksek değerini gördüğü Mart ayının ve 2024 yılı ortalaması olan 99,09 değerlerinin üzerine çıkarak, bir önceki aya göre 0,26 puan artarak 100,18 değerine ulaştı.

Öte yandan endeksin alt bileşenlerinden Faktoring Endeksi Kasım 2024’te 0,05 puan azalarak 100,71 değerini aldı. Endeksin diğer alt bileşenleri olan Finansal Kiralama Endeksi 0,12 puan artarak 102,65’e ve Finansman Endeksi ise 0,73 puan artarak 97,19 değerine yükseldi.

FKB Ekonomik Görünüm Anketi Aralık ayı sonuçlarına göre, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi 2024 yıl sonu için yüzde 3,02 ve 2025 yıl sonu için yüzde 3,31 oldu. 2024 yıl sonu beklentisinin yüzde 3,24 ve 2025 yıl sonu beklentisinin yüzde 3,50 olduğu Kasım ayı anketiyle karşılaştırıldığında, her iki yıl için de büyüme oranı beklentisinde kısmi azalış gözlendi. Aynı yıllar için OVP’nin sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 4 ile IMF’nin sırasıyla yüzde 3,6 ve yüzde 2,7 olan öngörüleriyle karşılaştırıldığında, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi, 2024 yıl sonu için OVP ve IMF öngörülerinin altında, 2025 yıl sonu için ise OVP öngörüsünün altında, IMF’nin öngörüsünün üzerinde oldu.

FKB Endeks akademik danışmanı, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, yıl sonu itibarıyla FKB Ekonomik Görünüm Endeksi’nde 100 değerinin aşılmasının reel piyasalarda gerçekleşen olumlu sürecin bir yansıması olduğunu belirtti. Prof. Dr. Şeker, Aralık enflasyonuna ilişkin beklentinin düşüş trendinde devam etmesinin de genel ekonomiye ilişkin öngörülerin pozitife evrilmesi açısından önemli olduğunun altını çizdi.

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Aralık Ayı DeğerlendirmesiFKB-EGE Aralık ayı bültenine aşağıdaki linkten veya ekten ulaşabilirsiniz.

https://www.fkb.org.tr/Sites/1/upload/files/FKB_Aralik_2024_Bulteni-4001.pdf

Türkiye ve Rusya: 100 Milyar Dolar Ticaret Hedefi

Satın Alma Eğitimleri Haber Türkiye Ve Rusya 100 Milyar Dolar Ticaret Hedefi

Potansiyeli Açığa Çıkarmak: Rusya ve Türkiye, İki Yönlü Ticareti 100 Milyar Dolara Çıkarmaya Odaklanıyor

Satın Alma Eğitimleri Haber Türkiye Ve Rusya 100 Milyar Dolar Ticaret HedefiRusya Federasyonu Büyükelçiliği ve Rusya Federasyonu Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Misyonu’nun desteğiyle Roscongress Vakfı tarafından düzenlenen Rusya’nın iş ve yatırım potansiyelini tanıtmaya yönelik ilk Offsite Oturumu 10 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirildi. Türk ve Rus iş dünyası dernekleri, iş temsilcileri ve devlet yetkilileri, yeni yatırım projeleri ve ürün fırsatlarıyla ikili ticareti nasıl genişletebileceklerini tartıştı.

Oturum, 230’tan fazla Rus ve Türk iş dünyası temsilcisi, iş dernekleri, medya ve devlet kurumlarını bir araya getirdi.

Müzakerelerin ana teması, ikili işbirliğini güçlendirmek ve ticaret ile ekonomik ilişkileri genişletmekti. Etkinlikte, yalnızca Rus ve yabancı şirketler arasındaki işbirliğini destekleyen mevcut mekanizmaları sergilemenin yanında dönüşen küresel ekonomideki zorlukları aşmak için yeni işbirliği modellerinin de keşfedilmesi amaçlandı.

Rusya Federasyonu’nun Türkiye Cumhuriyeti nezdindeki Olağanüstü ve Tam Yetkili Büyükelçisi Aleksei Erkhov yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi: “Rusya ve Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler zorlu bir dış politika ortamında gelişiyor. Mevcut durum, ülkelerimizin ekonomik varlıkları açısından ciddi zorlukların varlığıyla öne çıkıyor. Aynı zamanda, tarihin kriz ve dönüm noktalarında, özellikle ekonomik alanda değerleri ve görevleri yeniden değerlendirmek ve daha etkili yeni çalışma biçimleri ve yöntemleri geliştirmek için bir fırsat vardır. Görünen o ki hem Rusya’nın hem de Türkiye’nin benzer bir fırsatı var. Bu bağlamda Roscongress Vakfı’nın etkinlikleri, ortak eylemlerin geliştirilmesi ve karşılıklı fayda sağlayan eşit ortaklığın güçlendirilmesi için etkili bir platform haline gelebilir.”

Türkiye, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olarak, Batılı şirketler tarafından geleneksel olarak işgal edilen pazar nişlerini ürünleriyle doldurma kapasitesine sahip. Oturumda vurgulanan umut verici alanlar arasında teknolojik ithalatın yanı sıra Türk ekipman ve mallarının tedariki de yer alıyor.

“Devlet Başkanı Vladimir Putin, 20 Ekim 2024 tarihinde BRICS Zirvesi’nde yaptığı konuşmada Türkiye ile ticaret hacminde %6,2[1] artış kaydedildiğini belirtti. Rusya’nın, Türk iş dünyasıyla iş birliği talebi önemli ölçüde artış gösterdi. Rusya Federasyonu Türkiye Ticaret Temsilcisi Aidar Gashigullin, yakınlık, pazar büyüklüğü ve Rusya’nın doğal kaynaklarının ülkedeki yatırımları yönlendiren temel faktörler olduğunu söyledi.

Rusya ve Türkiye, şu anda enerji sektöründe aktif bir şekilde işbirliği yapıyor. Rusya’nın Rosatom şirketiyle birlikte, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık %10’unu karşılaması planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşası Türkiye’de devam ediyor. Ayrıca Rusya, Karadeniz’in altından geçen TurkStream boru hattı da dahil olmak üzere Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacının %50’sini karşılıyor. Turizm de hayati bir iş birliği alanı olmaya devam ediyor: 2023 yılında Türkiye 7 milyondan fazla Rus turisti ağırlayarak diğer ülkelerden gelenlerin çok üzerinde bir sayıya ulaştı.

Türkiye, aynı zamanda Rusya’nın en büyük ithalatçılarından biridir. Buna karşılık, Rusya da Türkiye’nin ihraç ettiği mal ve hizmetler açısından 4. sırada yer almaktadır.

İki ülke arasındaki ekonomik büyümenin, oturum sırasında sergilenen büyük Rus iş forumları da dahil olmak üzere Roscongress Vakfı’nın projeleriyle desteklenerek devam etmesi bekleniyor.

Roscongress Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Alexander Stuglev, “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Başkanı Putin ile 3 Temmuz 2024 tarihinde Astana’da yaptığı görüşmede, Türkiye’nin Rusya ile 100 milyar dolarlık ticaret yapma hedefini[2] vurguladı. Ülkelerimiz arasındaki ticaretin önemli ölçüde artması için gerekli altyapı halihazırda mevcut: 2024 yılının ilk yarısında ticaret 28 milyar dolara ulaştı. Roscongress Vakfı, misyonunu bu hedefe ulaşmak için Rus ve Türk işletmelerini bir araya getirmek olarak görüyor. Bugünkü oturum, Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu, Rusya Enerji Haftası, Kafkasya Yatırım Forumu gibi platformlarda devam etmesi gereken daha geniş bir diyaloğun sadece başlangıcı. Türk şirketleri bu formatlara aşina: Örneğin, 2024 yılında Türk işletmeleri lojistik, inşaat, toptan ticaret, makine ve ilaç gibi sektörleri temsilen SPIEF’e aktif katılım gösterdi. Bugünkü görüşmeler, Rusya’da devam edeceğini umduğum ticaretin daha da geliştirilmesine yönelik önerilerin temelini oluşturacak,” dedi.

Türk-Rus ilişkilerinin güçlendirilmesinin önemi Ticaret Bakanlığı Temsilcisi Ali Alperen Kaçar ve Türk-Rus İş Konseyi (DEİK) Başkanı İzzet Ekmekçibaşı tarafından da vurgulandı. Konuşmacılar, Rusya’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin uzun süredir iş ortağı olduğunu ve inşaat (Türkiye, Çin’den sonra en çok sözleşme uygulayan üçüncü ülkedir), sağlık turizmi, eğitim ve kreatif endüstriler gibi alanlarda iş birliğinde başarılar elde edildiğini vurguladı. Konuşmacılar ayrıca, Rusya’nın mevcut politikasının, yatırımları ve iş birliği fırsatlarını tüm bölgeler arasında eşit olarak dağıtmayı hedeflediğini belirtti.

Oturum, katılımcıların Rus-Türk iş birliğinin başarı öykülerini ve mevcut zorlukların üstesinden gelmeye yönelik perspektiflerini paylaştıkları bir panel tartışmasıyla sona erdi. St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu çerçevesinde iş birliğine özel önem verildi.

Satın Alma Eğitimleri Haber Türkiye Ve Rusya 100 Milyar Dolar Ticaret HedefiPanelistler arasında Rus-Türk İşadamları Birliği (RTİB) Başkanı Erdem Acay, OPORA Rusya Türkiye Marmara ve Ege Bölge Temsilcisi İsmet Biner, Roscongress Vakfı Direktör Yardımcısı ve SPIEF Direktörü Alexei Valkov, Makine İmalatçıları Birliği (MİB) Başkanı Emre Gençer; Kadir Kurtuluş, Rus-Türk Ticaret Evi “ROST” Başkanı; Timur Safin, Rusya İhracat Merkezi Türkiye Temsilcisi; ve Vladimir Emmer, Rusya Federasyonu Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye Temsilcisi bulundu.

[1] https://ria.ru/20241023/putin-1979645981.html

[2] https://lenta.ru/news/2024/07/03/v-turtsii-raskryli-glavnuyu-tsel-po-tovarooborotu-s-rossiey/

2024 Yılbaşı Arama Trendleri

Satın Alma Eğitimleri Haber 2024 Yılbaşı Arama Trendleri

Yandex Türkiye 2024 Yılbaşı Arama Trendlerini Açıkladı

Satın Alma Eğitimleri Haber 2024 Yılbaşı Arama TrendleriYandex Türkiye yeni yıl arama verilerini açıkladı: Milli piyango büyük ikramiye hayalleri, seyahat planları ve hediye telaşı arama trendlerine damga vurdu. Yandex Arama verilerine göre, Kasım ayından itibaren “yılbaşı” ile ilgili sorgular adeta zirve yaptı. Hediyelerden tatil planlarına, milli piyango hayallerinden yılbaşı ağaçlarına kadar herkesin gündeminde yeni yıl heyecanı var.

Piyango ile Yeni Yıl Hayalleri: Şans Arayışı Zirvede

Yandex Arama verilerine göre, bu yıl da büyük ikramiye için şansını denemek isteyenler Milli Piyango yılbaşı çekilişine büyük ilgi gösteriyor. “Milli Piyango yılbaşı ikramiyesi 2025” en çok aranan konular arasında zirvede yer alıyor. Türk halkı, yeni yıla şanslı bir başlangıç yapma hayaliyle sabırsızlanırken, veriler piyango heyecanının her yıl daha da arttığını ortaya koyuyor. Görünen o ki, yeni yıl yalnızca kutlamalarla değil, şansın dönmesi için de büyük bir fırsat olarak görülüyor.

Yeni Yıl Seyahatleri ve Turlara Yoğun İlgi

Yılbaşı tatili denince, sadece evde kutlamalarla yetinmeyenler için yurt dışı turları bu yıl da başrolde! Türkiye’deki kullanıcılar, özellikle “vizesiz yılbaşı turları” ve “yılbaşı yurtdışı turları 2025” aramalarıyla vizesiz seyahat rotalarını keşfetmeye odaklanmış durumda. Yanızca yurt dışı değil, Türkiye’nin popüler destinasyonlarındaki yılbaşı programları da yoğun ilgi görüyor. Sapanca otelleri gibi doğayla iç içe alternatifler, huzurlu bir tatil arayanların en çok aradığı seçenekler arasında yer aldı.

Yılbaşı Programlarının Yıldızı Kim?

Yılbaşı gecesi televizyon karşısında eğlenmek isteyenler için “O Ses Türkiye Yılbaşı Özel” aramaları zirvede yer aldı. Gelenekselleşen bu program, ünlü konukları ve keyifli performanslarıyla yılbaşı eğlencesini evlere taşıyacak gibi görünüyor. Diğer yandan, şehirlerde düzenlenen yılbaşı özel etkinlikleri de merak konusu olmayı sürdürüyor.

Yılbaşı Hediyesi ve Süslemeleri: Hediyelerde Aşk, Evlere de Işıltı

Peki, yılbaşı hediyeleri nasıl olacak? Arama verilerine göre, sevgililere özel hediye seçenekleri yine zirveye yerleşmiş durumda. En çok arananlar arasında bileklikler, kişiye özel hediyeler ve aşkı anlatan semboller öne çıkıyor. Ancak hediyeler sadece sevgililere özel değil, çocuklar ve arkadaşlar da unutulmamış. Bu yıl kullanıcılar özellikle sevgili, arkadaş ve çocuklar için ne alacaklarını araştırıyor:

Yılbaşı Aramaları

Türk halkı, yılbaşı hediyesi ararken sadece alışveriş yapmakla kalmıyor, aynı zamanda düşünceli ve duygusal hediyelerle sevdiklerini mutlu etmek istiyor.

Evler ise ışıltılı yılbaşı süsleriyle donatılacak gibi gözüküyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yılbaşı ağaçları ve süsleri arama ve alışveriş listelerinin başında yer alıyor. Kullanıcılar “Eminönü yılbaşı ağacı satıcıları”, “Trendyol yılbaşı ağacı fiyatları” gibi sorgularla en uygun fiyatı ve en şık süsleri bulmaya çalışıyor. Yıldız ışıklı süsler ve kapı dekorasyonları en çok arananlar arasında yer alıyor.

Satın Alma Eğitimleri Haber 2024 Yılbaşı Arama TrendleriYakın zamanda Yazeka ile yapay zeka ile “internette bulma dönemi”ni başlatan Yandex Türkiye’nin verilerine göre, bu yılbaşı milli piyango hayalleri, seyahat planları ve hediye telaşı ön planda. Kasım’dan itibaren “yılbaşı” aramaları zirve yaptı ve kullanıcılar, hem yurtiçinde hem yurtdışında kutlama fırsatlarını araştırırken, yılbaşı ağaçları ve süsleri ile evlerini ışıltılı bir şekilde hazırlıyor.