‘Rus gümrüklerinde engellerin kalkması karşılıklı ticaretimiz için çok önemli’

Rusya ile ticari ilişkilerin eski seviyesine dönmesi için çalıştıklarını söyleyen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Bunun için Rusya’ya ihracatta yaşadığımız sorunların çözülmesi büyük önem arz ediyor. Vize konusunda yaşanan sorunlar ve gümrüklerde uzun bekletme ile yüksek oranda sigorta ile depozito bedelleri tahsil edildiği şikayetleri alıyoruz. Bu engellerin kaldırılması karşılıklı ticaretimiz açısından çok önemli” dedi.


Türkiye-Rusya Federasyonu & Tataristan Cumhuriyeti Alabuga Özel Serbest Bölgesi İş Forumu’nda konuşan Büyükekşi, “Rusya ile ikili ticaretimizde geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız kayıplar telafi edilmeye başlandı. İlk 4 ayda, Rusya’ya ihracatımız yüzde 30 artarken, Rusya’dan ithalatımız da yüzde 15 artış kaydetti. Mayıs ayında ise çok daha yüksek ihracat artışı bekliyoruz” şeklinde konuştu.

İstanbul’da 22 Mayıs 2017’de gerçekleşen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Zirvesi’nde Türkiye ve Rusya arasında imzalanan Mutabakat Zaptı ticari ilişkilerde yeni bir adım oldu. İki ülkenin iş çevreleri 23 Mayıs’ta da Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) düzenlediği Türkiye-Rusya Federasyonu & Tataristan Cumhuriyeti Alabuga Özel Serbest Bölgesi İş Forumu’nda bir araya geldi.

‘Olumsuz trend tersine döndü’

Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Podelyshev’in de katıldığı forumun açılışında konuşan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Son dönemde ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin tekrar rayına girmesi, petrol fiyatlarındaki toparlanma ve Rus ekonomisinin yeniden büyümesi ile birlikte ticari ilişkilerimizdeki olumsuz trend tersine dönmeye başladı” diye konuştu. Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rusya ile ikili ticaretimizde geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız kayıplar telafi edilmeye başlandı. İlk 4 ayda, Rusya’ya ihracatımız yüzde 30 artarken, Rusya’dan ithalatımız da yüzde 15 artış kaydetti. Mayıs ayında ise çok daha yüksek ihracat artışı bekliyoruz”

Rusya ile ticari ilişkilerin eski seviyesine dönmesi için çalıştıklarını söyleyen Büyükekşi, “Bunun için Rusya’ya ihracatta yaşadığımız sorunların çözülmesi büyük önem arz ediyor. Vize konusunda yaşanan sorunlar ve gümrüklerde uzun bekletme ile yüksek oranda sigorta ile depozito bedelleri tahsil edildiği şikayetleri alıyoruz. Bu engellerin kaldırılması karşılıklı ticaretimiz açısından çok önemli” dedi.

‘Sıra siz işadamalarında’

Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Podelyshev ise “Devlet başkanlarımız son dönemde beş kez bir araya geldi. Bu sıklıkla başa hiçbir liderle görüşme gerçekleştirmiyoruz. Şimdi sıra siz işadamlarında” dedi. İki ülke arasında imzalanan Mutabakat Zaptı’nın önemini vurgulayan Podelyshev, Tataristan’ın sunduğu yatırım fırsatlarına da dikkat çekti.

Erikli Ramazanı yeni şişesiyle karşılıyor

Türkiye’nin en sevilen suyu Erikli, Uludağ’ın zirvesinden gelen eşsiz lezzetini Ramazan ayına özel tasarladığı şişelerle iftar sofralarına taşıyor. Erikli’nin 1 litrelik özel şişeleri, “Hoş geldin Ramazan” yazılı tasarımla renkleniyor. Doğanın iyiliğini ve canlılığını Uludağ’dan Türkiye’nin her köşesine taşıyan marka, yeni şişesiyle de iftar sofralarının baştacı olmaya aday. Erikli, Ramazan ayı boyunca hem yemeklere hem de sofralara lezzet katıyor.

Erikli’nin Ramazana özel olarak tasarladığı şişeler bir ay boyunca tüm süpermarketlerde satılacak.

Müşteri istedi, perakende markaları dijital dönüşümde gaza bastı

Perakende sektöründe faaliyet gösteren birçok markanın dijital dönüşüm yolculuğuna hız verdiğini söyleyen Positive Kurucu Ortağı Caner Istı, tetikleyici unsurun tüketicilerden gelen talepler olduğunu söyledi.

Perakende markalarına dijital dönüşüm çözümleri sunan Positive’in Kurucu Ortağı Caner Istı, sektörün dijital dönüşüm alanında son iki yılda kaydettiği ilerlemenin dikkat çekici olduğunu söyledi. Diğer birçok sektörün aksine, perakendenin dijital dönüşümünde en büyük tetikleyici unsurun tüketiciler olduğunu kaydeden Istı, “Teknolojinin olanakları çok geniş. Şu an perakende markaları bu olanakları ağırlıklı olarak tüketicilerden gelen yönlendirmeler ile şekillendiriyor. Akıllı cihazların sağladığı avantajları sonuna kadar kullanmak isteyen tüketicilerin talep ve beklentilerine karşılık vermek isteyen markalar da dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğunun farkındalar” dedi.

Satın alma kararında ilk faktör kargo

Tüketicilerin artık bir ürünü internetten sipariş ettikten sonra 3-4 günü bulabilen kargo sürecini beklemek istemediğini ya da bir ürünün renk veya bedenini bulabilmek için mağazaları gezmeyi zaman kaybı olarak gördüğünü ifade eden Istı şunları söyledi:

“TÜSİAD’ın geçtiğimiz günlerde yayınladığı ‘Dijitalleşen dünyada ekonominin itici gücü: E-ticaret’ başlıklı rapora göre, online alışveriş yapan tüketiciler için kendilerine sunulan en cazip değer teklifi ücretsiz teslimat. Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de ücretsiz teslimat tüketiciler için en önemli değer önerilerinin başında geliyor. Forrester’ın araştırması ise online alışverişte satın alma kararının verilmesinde en önemli faktörün yüzde 59 ile kargo olduğunu gösteriyor.

Tüketicilerin yüzde 44’ü ise mağazadan teslim seçeneği bulunursa online alışveriş yapabileceğini söylüyor. Bu tür talepler internetten satın alınan ürünün fiziksel mağazadan teslim alınmasını ifade eden Click & Collect gibi farklı teslimat modellerinin ve yeni teknolojilerin de önünü açıyor. Türkiye gibi alışverişin sosyal hayatın bir parçası olduğu ülkelerde online ve offline’ı bir araya getiren bu tür teknolojilerin markaları başarıya taşıma potansiyeli çok yüksek. Üstelik Click & Collect yöntemini tercih eden tüketicilerin önemli bir kısmı, ürünü mağazadan alırken mağaza içinde de ayrıca harcama yapıyor. Bu oran İngiltere’de yüzde 25’e, ABD’de yüzde 27’ye kadar çıkabiliyor. Mağazadayken özel indirim ya da kampanya sunulması durumunda ise yüzde 50’ye yaklaşan oranlara ulaşmak mümkün olabiliyor.”

Tüm kanalları entegre eden bir strateji

“Günümüzde tüketiciye sadece mağazada değil, tüm kanallarda aynı deneyimi pozitif bir biçimde sunabilmek önem kazanmış durumda” diye konuşan Caner Istı, “Dijital dönüşüm bunu mümkün kıldığı için de son derece değerli. Son beş yıldır perakende sektörünün en güncel konularından birisi olan omni-channel perakendecilik, geçtiğimiz yıldan itibaren Türk perakende markalarının da gündemine girdi. Bu konuda daha şimdiden ciddi adım atan markalar olduğu gibi, çok büyük bölümü de bu kapsamda yapacakları dijital dönüşümü 2017 ve 2018 stratejilerinin temeline koydular. Fakat perakende markalarının öncelikle omni-channel’ın yeni bir uygulama ya da özellik olmaktan öte, markanın tüm süreçlerine etki eden stratejik bir yaklaşım olduğunu kavramaları gerekiyor. Bunun için de kanallar arasındaki rekabeti bir kenara koymalı ve tüm kanalları entegre kullanabilecekleri şekilde yeninden organize olmalılar” dedi.

Kasasız mağazacılık örneğinin de gösterdiği gibi, teknolojik olarak artık neredeyse her şeyin yapılabilir noktaya geldiğine dikkat çeken Istı, “Bu gerçeğin farkında olan perakende markaları yol haritalarını dijitalleşmeye göre belirliyor. Burada dijitalleşme derken, sadece dijital satış kanallarından değil, ERP’den stok yönetimine, tüm iş süreçlerinin dijitalleşmesinden söz ediyoruz. Dijital kanallar bunun en önemli ayaklarından birisi ancak süreç olarak ele alınırken bunu tüm perakende süreçlerine entegre edecek şekilde planlamak gerekiyor” dedi.

Omni-channel çözümleri uygulayabilmek için ele alınması gereken en önemli noktanın online ve offline satış kanallarını entegre çalışacak biçimde kurmak olduğunu söyleyen Istı, omni-channel dünyasına ilk adımı atmak isteyen kurumların, mağazacılık yazılımları ile web sitesi ve mobil uygulama gibi online alışveriş kanallarının entegrasyonunu yapmaları gerektiğini sözlerine ekledi.

FLO’dan Şanlıurfa’da Ayakkabı Üretim Üssü’ne Öncülük

2023 yılında Türkiye’den çıkacak 10 global markadan biri olmayı hedefleyen FLO, sektördeki 50 yıllık köklü deneyimiyle Şanlıurfa’yı ayakkabı üretim üssü olması için kolları sıvadı. Türkiye genelindeki ayakkabı atölyelerini üretim için bölgeye davet eden FLO, Şanlıurfa’daki ayakkabı fabrikası ve Organize Sanayi Bölgesi içerisinde hayata geçirilecek ‘ayakkabı üretim üssü’ne dair projelerini yerinde tanıtmak amacıyla Türkiye’nin farklı illerindeki tedarikçilerini Şanlıurfa’da ağırladı.

FLO Mağazacılık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan, FLO Mağazacılık Yönetim Kurulu Üyesi Aykut Büyükekşi ve FLO Mağazacılık CEO’su Burak Övünç ev sahipliğinde düzenlenen istişare toplantısı, Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Süleyman Gürsoy ve Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Başkanı Tan Erdoğdu ile birlikte sektör temsilcileri, FLO Mağazacılık yöneticileri ve tedarikçiler ile birlikte 70’in üzerinde katılımcı ile gerçekleşti. Düzenlenen istişare toplantısında Şanlıurfa’nın ayakkabı üretim üssü olma konusundaki potansiyeli tüm yönleri ele alındı.

“Urfa’daki kümelenme modeli tüm Türkiye’ye örnek olabilir”

Toplantıda konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı (TİM) Mehmet Büyükekşi,Şanlıurfa’da kümelenme modeli ile yaratılacak ayakkabı üretim üssü Türk ayakkabıcılık sektörü açısından hayati önem taşıyor. Şanlıurfa’da hayata geçirilen proje tüm Türkiye’ye örnek olacaktır. Böylece insanların yaşadıkları şehirlerde üretime katılmalarını sağlayabiliriz. Yılsonuna kadar Şanlıurfa’daki Ayakkabı Sanayi Bölgesi inşasının bitirilmesi hedefleniyor. Böylece hem yeni istihdam olanaklarının yaratılması hem de Türkiye’nin ihracına katkı sunması bakımından büyük faydalar sağlayacağına inanıyorum” dedi.

“Türkiye’yi global ayakkabı üretim üssü haline getirmek istiyoruz”

Toplantı kapsamında bir konuşma yapan FLO Mağazacılık CEO’su Burak Övünç,FLO Mağazacılık olarak dünya çapında bir marka olmayı hedefliyoruz. Bu hedefimizi gerçekleştirebilmek için de Türkiye’yi dünya genelinde bir ayakkabı üretim ve ihracat üssü haline getirmek istiyoruz. Bu bağlamda Şanlıurfa’da hataya geçirilen ayakkabı üretim üssünün sektörümüz açısından çok önemli bir kilometre taşı olarak görüyoruz” dedi.

Övünç, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’yi ayakkabı üretim merkezi haline getirme vizyonumuz doğrultusunda üç ana stratejinin sektörümüzü başarıya götüreceğine inanıyoruz. Bunlardan ilki bölgesel ayakkabı üretim üsleri oluşturmak. Bölgesel ayakkabı üretim üslerini tüketicilerimizin ihtiyacı olan ürün adedini karşılayabilecek şekilde hayata geçirebilirsek ülkemizin ayakkabı ithalat ihtiyacını komple ortadan kaldırabiliriz. İkinci olarak bölgesel ayakkabı üretim üsleri, devletimizin, kalkınma ajanslarının ve sanayi bölgelerinin yatırımcılara verdiği destek ve yeni açıklanan teşvik programı ile birleştiğinde üreticiler için çok uygun bir maliyet ile üretim yapma imkânı veriyor. Bu imkân sektörümüzü global ölçekte çok daha rekabetçi bir noktaya taşıyor. Üçüncü olarak da oluşturulacak kümelenme modeli başarılı olduğunda bir ölçek ekonomisi yaratılmış olacak. Bu ölçek ekonomisi ile birlikte sektörümüzün teknik ve malzeme yetkinlikleri gelişecek ve beraberinde üretim maliyetleri azalıp verimlilik aha da artacaktır.

“Şanlıurfa’daki üretim üssü ile 20 bin kişiye iş fırsatı”

Türkiye’yi dünya ayakkabı üretim liginde üst sıralaya taşıyabilmek için bölgesel ayakkabı üretim üssü oluşturmak ve bunun da ilk adımını Şanlıurfa’da atıyor olmaktan büyük heyecan duyduklarını ifade eden Övünç,Şanlıurfa’daki ayakkabı fabrikamız ile bu yöndeki ilk adımımızı attık. Daha gidecek çok yolumuz var. Hedefimiz, tüm tedarikçilerimiz ve diğer paydaşlarımızın da desteği ile Şanlıurfa’daki ayakkabı fabrikası sayısını 60 fabrikaya çıkarılmasına öncülük etmek. Bugün üretim kapasitemiz 9 bin çift ayakkabı olsa da bu rakamı hızla 10 binin üzerine çıkarmak istiyoruz. Buna ek olarak tedarikçilerimizin yapacağı yatırımlar ile üretim kapasitemizi 100 bine çıkarmayı hedefliyoruz. Şanlıurfa’da Organize Sanayi Bölgesi’nde birlikte kurulacak ayakkabı üretim üssü ile toplam 20 bin kişiye yeni istihdam yaratabileceğini öngörüyoruz. Öte yandan mesleki eğitimler ile kentte sektör açısından çok önemli bir insan kaynağı oluşturabileceğimizi düşünüyoruz. Oluşturulacak kümelenme modeli ile birlikte 50 milyon çift ayakkabılık üretim kapasitesine erişebileceğimize inanıyoruz. Şanlıurfa’yı özellikle kadın suni spor ayakkabı üretim merkezi haline getirebiliriz.

“El birliği ile Türkiye’nin en büyük ayakkabı üretim üssünü Şanlıurfa’da inşa edeceğiz ”

Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna, toplantıda yaptığı konuşmada, “hepimiz aynı gemide yolculuk ediyoruz. Dolayısıyla birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Yapacağımız yatırımlar ile ülkemizi dünya genelinde daha fazla söz sahibi hale getirebiliriz” dedi. Tuna, sözlerine şöyle devam etti: “Şanlıurfa’nın bir ayakkabı üretim üssü olması yönünde atılan adımlar bizi çok mutlu ediyor. Bugün önemli bir tarih yazıyoruz. Şanlıurfa, Türkiye’nin en huzurlu ve güvenli şehirlerinden biridir. Gençlerimizin iyi eğitim alması ve iyi meslek sahip olması için hepimizin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bu doğrultuda Türkiye’nin en büyük ayakkabı üretim üssünü el birliği ile hep beraber Şanlıurfa’da inşa edeceğiz. Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yapılacak her türlü yatırım için yatırımcılara destek olmaya devam edeceğiz. Amacımız, tüm yatırımcıların yatırımlarını başarılı bir şekilde yapılabileceği bir eko sistem oluşturmak.”

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Süleyman Gürsoy ise “Organizasyon kapsamında Şanlıurfa’da çeşitli ziyaretlerde bulunduk. Özellikle son iki yılda bakıldığında sektörümüzle kentte sektörümüzle ilgili gelişim çok net bir şekilde belli oluyor. Bu da bizi buraya yatırım yapmak adına oldukça mutlu ediyor. Urfa için yapılan yatırımların yerinde ve çok değerli olduğuna inanıyorum. Sayın Valimizin ve diğer paydaşlarımızın destekleri devam ediyor ve bunu sektörümüz adına bir avantaj olarak görüyorum. Ayakkabı sektörüne yatırım yapanların bu avantajı pozitif olarak kullanacağına inanıyorum. Yapacağımız yatırımlar ülkemiz ihracatının artmasına ve yeni iş imkânlarının yaratılmasına olumlu katkısı olacaktır.

“TASEV olarak Urfa’daki üretim üssünü desteklemeye hazırız”

Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Başkanı Tan Erdoğdu ise: “Dünyadaki rekabetle baş edebilmek için katma değeri yüksek ürünler üretmemiz gerekiyor. Küresel ayakkabı pazarındaki payımızı artırmaya öncelik vermeliyiz. Şanlıurfa’da hayata geçirilecek olan ayakkabı üretim üssü bu anlamda çok önemli bir adım olacak. Yeni bir vizyon ortaya konuyor. Burada hareketle hem endüstriyel üretimi hem de verimli bir üretimi burada hayata geçirebiliriz. Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) olarak bu projeyi gerek mesleki gerekse teknik eğitimler ile desteklemeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum” dedi.

FLO Mağazacılık Hakkında:

1960’lı yılların başında Ahmet Ziylan tarafından Gaziantep’te 50 metrekarelik ufak bir atölyede temelleri atılan FLO Mağazacılık Grubu, Türkiye’nin en büyük ayakkabı perakendecisi konumundadır. Grubun bugün Türkiye’nin yanı sıra Kazakistan, Irak, Arnavutluk, Azerbaycan, Gürcistan, İran, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin aralarında bulunduğu yakın coğrafyada 450’nin üzerinde mağazası bulunuyor. 2016 yılında Almanya’nın en önemli yatırım fon şirketlerinden biri olan Capiton AG ile birlikte Alman ayakkabı perakende devi Reno’yu satın alan FLO Mağazacılık, 500’ün üzerinde Reno mağazası ile Avrupa’nın en büyük ayakkabı perakende platformlarından birine de sahip oldu. Ziylan Mağazacılık’ın 2012 yılında satın aldığı Lumberjack markası da, 2016 yılında İtalya’nın en hızlı büyüyen ayakkabı markası konumuna geldi. Ziylan Mağazacılık bünyesinde FLO ve Sport in Street perakende markalarının yanı sıra, mağazalarında satışını gerçekleştirdiği ve toptan satışını yaptığı Kinetix, Polaris, Butigo, Dockers by Gerli gibi her biri kendi alanında lider ayakkabı markaları bulunuyor. 2023 yılında Türkiye’den çıkacak 10 global markadan biri olma hedefi doğrultusunda çalışmalarını sürdüren FLO Mağazacılık, 7 binden fazla kişiye istihdam sağlamakta, yılda 35 milyon çiftin üzerinde ayakkabı satışı gerçekleştirmektedir.

Y Kuşağının Kariyer Tercihlerini Esneklik ve Uluslararası Fırsatlar Belirliyor

Careers@Hilton (Hilton’da Kariyer) Haftası’nın başlamasıyla gözler Küresel Y Kuşağı Bakış Açışı Anketi’ne (Global Millennial Viewpoints Survey) çevrildi. Türkiye dahil 30 ülkede toplam 7,600 genç ile gerçekleştirilen anketin başlıca sonuçları şöyle:

  • Dünya çapındaki katılımcıların %56’dan fazlası esnek çalışma saatleri ve iş/özel hayat dengesi bekliyor.
  • Her üç gençten biri (%33) farklı bölge ve ülkelere yerleşme konusunda esneklik istiyor.
  • Katılımcıların %40’ı staj imkanlarından ve eğitimlerinin bir parçası olarak gerçekleştirdikleri zorunlu staj süreçlerinden mutlu değil.
  • Gençlerin %27’si içerisinde gönüllü çalışma imkanlarını değerlendirmek veya bir hedefe yönelik çalışma fırsatı sunan işleri değerlendirmek istiyor.

[Güney Afrika, Mayıs, 2017] – Hilton (NYSE: HLT) ile Uluslararası Gençlik Vakfı (International Youth Foundation) işbirliğinde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, gençler farklı bölge ve ülkelerde esnek çalışma saatleri sunan iş fırsatlarını kovalıyor. Katıldıkları staj ve formasyon programlarında ise daha yoğun ve nitelikli işler yapmak istiyorlar. Bu alandaki en büyük beklentileri ise gönüllü olarak ya da bir hedef doğrultusunda çalışma imkanı. Diğer yandan araştırmaya katılan 16-24 yaş arası gençlerin neredeyse beşte biri (%17) otelcilik ve turizm sektöründe bir kariyeri ilk üç tercihleri arasında değerlendiriyor.

Hilton Avrupa, Orta Doğu ve Afrika İK Kıdemli Başkan Yardımcısı Ben Bengougam konuyla ilgili şöyle dedi: “Artık gençler geleneksel bir işten fazlasını istiyor. Uluslararası iş imkanları, dünya çapında eğitimler, sosyal veya çevresel bir sorunu iyileştirmeye yönelik gönüllük programları iş tercihlerini şekillendiriyor. Bugün küresel çapta yaşadığımız genç işsizliği krizi karşısında Hilton, turizm/otelcilik sektöründeki fırsatları öne çıkarmakta kararlı. Gençlere sağladığımız en büyük fırsatlardan biri de Careers@Hilton (Hilton’da Kariyer) etkinlikleri. Bu etkinliklerde otelcilik sektöründe iş arayan gençlere tercihleri konusunda ilham vererek, hem becerilerini geliştirebilmelerini destekliyor hem de geleceğe yönelik başarılı bir kariyer inşa edebilmeleri için onlara rehberlik ediyoruz.”

TÜRKİYE’DEKİ GENÇLERİN BEKLENTİLERİ

Küresel Y Kuşağı Bakış Açışı Anketi’nin Türkiye sonuçları ise şöyle:

  • Türkiye’deki gençlerin neredeyse yarısı (%52) esnek çalışma saatleriyle çalışmayı ve işten sonra kendilerine yeterli vakit kalmasını istiyor. Katılımcıların üçte birinden fazlası ise (%37) farklı bölge ve ülkelere taşınabilme konusunda esneklik bekliyor.
  • Her 10 Türk gencinden dördü (%40) gelişmiş staj ve formasyon imkanları istiyor.
  • Türk katılımcıların dörtte birinden fazlası otelcilik sektörünü ilk üç kariyer tercihinden biri olarak değerlendiriyor.
  • Türkiye’deki gençlerin %35’i içerisinde gönüllü çalışma imkanlarını değerlendirmek veya bir hedefe yönelik çalışma fırsatı sunan işlerde çalışmak istiyor.

Otelcilik sektöründe bir kariyer planlayan gençlerle bu alandaki fırsatları buluşturmak amacıyla her yıl Hilton tarafından gerçekleştirilen global kariyer etkinliği Careers@Hilton Haftası bu yıl 15-21 Mayıs arasında gerçekleşiyor. Hilton’un dünyanın dört bir yanında yer alan tüm otel ve ofisleri, gençlere ilham vermek, turizm sektöründeki iş fırsatları konusunda bilgi vermek ve kariyerleri konusunda rehberlik etmek için yüzlerce etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Careers@Hilton Haftası etkinlikleri boyunca gençler, özgeçmişlerini yetkili kişilerle paylaşabilme imkanının yanında, Hilton ekip üyeleri ile tanışarak, deneyimli çalışanların otelcilik sektöründeki kariyerleri hakkında yapacakları sunumları izleme fırsatı buluyor.

Bu girişim, Hilton’un Açık Kapılar (Open Doors) taahhüdünün bir parçasıdır. Proje kapsamında Hilton, Gençlerin otelcilik sektöründeki fırsatlarla ilgili bilgi alarak kendi potansiyellerine ulaşmalarını ve doğrudan istihdam edilmelerini amaçlayarak 2019 itibarı ile en az bir milyon gence ulaşmayı hedefliyor.

Gençler için bilişimde en gözde meslek Yazılım Geliştirme Uzmanlığı

Kariyer.net aday veri tabanında yer alan üniversite öğrencisi ve yeni mezun verilerine göre son beş yılda en çok başvurulan pozisyonlar arasında Stajyerlik ve Satış Danışmanlığı ilk sıralarda yer alıyor. Günümüzün parlayan sektörleri arasında yer alan bilişimde ise en çok başvuru yapılan pozisyon yazılım geliştirme uzmanlığı.

Türkiye’de çalışanların ve işverenlerin en çok tercih ettiği online insan kaynakları platformu Kariyer.net, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında veri tabanındaki gençlerin üniversite ve meslek tercihlerini açıkladı. Kariyer.net’in veri tabanında 2017 yılı itibariyle 2 milyon 167 bin 405 üniversite öğrencisi ve 2016 yılında mezun olan 51 bin 720 aday bulunuyor. Ayrıca 2017’de 274 bin 198 üniversite öğrencisinin de iş başvurusu yaptığı görülüyor.

Verileri değerlendiren Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, “CareerCast, PayScale ve Amerikan Çalışma Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre bilişim ve mühendislik alanları 2022’ye kadar ortalama yüzde 20 oranında büyüyecek. Bu, daha çok pozisyon ve daha çok çalışan anlamına geliyor. Geleceğin en öne çıkacak bilişim ve mühendislik alanları arasında; Biyomedikal Mühendisliği, Veri Bilimci, Yazılım Mühendisliği, Ağ ve Bilgisayar Sistemleri Yöneticiliği, Petrol Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Bilgisayar Programcılığı, Çevre Mühendisliği ve Web Geliştirme Uzmanlığı gibi mesleklerin adı geçiyor” açıklamasını yaptı.

Bilişimde en çok başvuru “Yazılım Geliştirme Uzmanı” pozisyonuna yapılıyor

Hızla dijitalleşen ve dönüşen iş dünyasında bilişim sektöründeki mesleklere olan ilginin de yüksek olduğu görülüyor. Verilere göre son beş yıl içinde en çok başvuru yapılan Bilişim Sektörü pozisyonları arasında ilk sırada 108 bin 929 başvuruyla Yazılım Geliştirme Uzmanlığı geliyor. Web Developer olarak dünyada da oldukça talep gören söz konusu pozisyonu İş Analisti, Yazılım Uzmanı, Proje Yöneticisi ve Veri Giriş Elemanı pozisyonları takip ediyor.

Staja ilgi çok yüksek

Kariyer.net aday veri tabanına göre son bir yıl içinde staj başvurusu yapmış 18-30 yaş arası yeni mezun sayısı 557 bin 546 olarak görülüyor. Son beş yılda en çok başvuru yapılan pozisyonlar arasında 7.808.830 başvuru sayısıyla “Stajyerlik” ilk sırada yer alıyor.

“Satış Danışmanı” yoğun ilgi görüyor

18-30 yaş arasındaki hem erkek hem de kadın adaylar arasında “Satış Danışmanı” pozisyonuna olan ilgi de oldukça yüksek. Stajyerlikten sonra gelen bu pozisyona kadınlar tarafından yapılan başvuru sayısı 928 bin 301 iken, erkekler tarafından yapılan başvuru sayısı ise 1 milyon 35 bin 286.

Kadın adaylar arasında başvuru yoğunluğu sıralamasında “Satış Danışmanı” pozisyonunun ardından Stajyer Mühendis, Muhasebe Elemanı ve Kasiyer pozisyonları geliyor. Erkek adayların en çok başvurduğu pozisyonların başında yine Stajyerlik gelirken; onu Satış Danışmanı, Stajyer Mühendis, Makine Mühendisi ve Muhasebe Elemanı takip ediyor.

Mavi yakalıların gözde pozisyonu “Kasiyerlik”

Kariyer.net mavi yaka aday veri tabanına göre son beş yılda en çok başvuru yapılan mavi yaka pozisyonu, 608 bin 634 toplam başvuru sayısıyla Kasiyerlik. Kasiyerliğin ardından en çok aranan mavi yaka pozisyonları ise sırasıyla Garson, Tekniker, Güvenlik Görevlisi ve Barista olarak dikkat çekiyor.

Pegasus, Ankara’daki uçuş ağını genişletiyor!

Türk sivil havacılığını daha da ileri taşıyabilmek için, İstanbul’u tamamlayacak yeni hub’lar yaratabilmenin ve farklı pazarlara açılabilmenin önemine inanan Pegasus Hava Yolları, Ankara’daki uçuş ağını genişletiyor.

Haziran ayı itibariyle Ankara Esenboğa Havalimanı merkezli uçuşlarının sayısını artıracak olan Pegasus; Trabzon, Antalya, Adana, Van, Gaziantep, Erzurum, Diyarbakır ve Balıkesir-Edremit olmak üzere 8 yeni noktaya uçuşlar gerçekleştirecek. Halihazırda Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan yurt içinde İstanbul Sabiha Gökçen, İzmir ve Bodrum’a uçuşları bulunan Pegasus, yeni destinasyonlarıyla birlikte Ankara merkezli yurt içi uçuşlarının sayısını 11’e çıkaracak.

Mehmet T. Nane: “Ankara’yı, iç hat uçuş merkezinden uluslararası bir hub’a dönüştüreceğiz”

Transit pazarının ve direkt uçuşların sağlıklı büyüyebilmesi için, Türkiye’nin hub sayısını ve havaalanı altyapısını geliştirmesi gerektiğini belirten Pegasus Hava Yolları CEO’su Mehmet T. Nane: “Tam da bu sebeple, Pegasus olarak çok önemsediğimiz bir pazar olan Ankara’da uçuş ağımızı genişletiyoruz. Ankara merkezli yurt içi uçuş noktalarımızın sayısını 11’e çıkarmış olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Ankara’dan KKTC, Erbil, Amman, Kiev, Viyana, Stuttgart, Köln, Düsseldorf ve yaz döneminde uçtuğumuz Brüksel Charleroi ve Stockholm’a ek olarak, yeni yurt dışı destinasyonları için çalışmalarımız ve izin süreçlerimiz de devam ediyor. Yakında yepyeni yurt dışı noktalarıyla Ankara’yı, iç hat uçuş merkezinden uluslararası bir hub’a dönüştüreceğiz.” dedi.

Pegasus, Ankara atağını özel bir kampanyayla taçlandırıyor

Ankara operasyonlarını büyütmenin mutluluğunu misafirleriyle paylaşmak isteyen Pegasus Hava Yolları’nın kampanyası kapsamında; 15 Haziran – 28 Ekim arası Ankara’dan yapacakları yurt içi seferleri için biletlerini 18-22 Mayıs tarihleri arasında alanlar, kış sezonunda Ankara merkezli direkt seferlerde kullanmak üzere tek yön bedava bilet şifresi kazanacak. Pegasus’un hediye Ankara biletleri, 29 Ekim 2017 – 24 Mart 2018 tarihleri arasında Ankara’dan İstanbul, İzmir, Bodrum, Antalya, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Trabzon, Erzurum ve Van’a gerçekleşecek direkt seferlerde kullanılabilecek.

Pegasus Hava Yolları Hakkında

1990 yılında charter uçuşlarla havacılık sektörüne giriş yapan Pegasus, 2005 yılında ESAS Holding tarafından satın alınarak düşük maliyetli iş modelini benimsemiştir. Pegasus, uygun ücretle ulaşım imkânı sunan, Türkiye’nin lider düşük maliyetli havayoludur. Hava yolu ile yolculuğun herkesin hakkı olduğuna inanan Pegasus, uyguladığı “low cost (düşük maliyetli hava yolu)” modeli ile misafirlerine uygun fiyatlı, zamanında kalkan ve genç uçaklarla seyahat etme imkânı sağlamaktadır. Pegasus, misafirlerini 32’si yurt içinde, 71’i yurt dışında olmak üzere toplam 40 ülkede 103 noktaya ulaştırmakta ve İstanbul Sabiha Gökçen üzerinden Türkiye ile Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Rusya, Orta Asya arasında bağlantılı uçuşlar gerçekleştirmektedir. Pegasus, 2012 yılında Airbus firmasıyla imzaladığı ve teslim tarihindeki tutarı yaklaşık 12 milyar USD olan, 25 adedi opsiyonlu 100 uçaklık filo siparişi ile sipariş verdiği tarih itibariyle Türk Sivil Havacılık tarihinde bir seferde verilmiş en büyük siparişe imza atmıştır.

TeknoSA’dan yepyeni bir hizmet: “Eski telefonunu getir yenisini indirimle götür”

Türkiye’nin teknolojiyle bağlantı noktası TeknoSA, yepyeni bir hizmete daha imza atıyor. Eski telefonlarını TeknoSA mağazalarına getirenler, yeni telefonlarına anında indirimle sahip olabiliyor.

TeknoSA, teknoloji perakendeciliği sektöründeki öncü çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek, telefon almak isteyen tüketicilerine çok pratik bir hizmet sunuyor. Bu hizmet kapsamında çalışır durumda olan telefonunu TeknoSA mağazalarına teslim edenler, istedikleri yeni telefona özel indirimlerle sahip oluyor. Üstelik, hattını TEKNOSACELL’e taşıyanlar, kalan cihaz ücretini tarifeye ek 24 aya varan taksitlerle kolayca ödeme şansı yakalıyor.

Hizmet ve kampanyalar için www.teknosacell.com’u ya da Türkiye’nin dört bir yanındaki TeknoSA mağazalarını ziyaret etmek yeterli oluyor.

Ton poşete girdi, satışlar yüzde 50 arttı

Günlük hayata yenilik ve pratiklik getiren Poşet Ton balığının satışlarında yüzde 50’lik büyüme gerçekleşti. Balık severlere pratik bir alternatif olarak sunulan Poşet Ton, ince ve kullanışlı paketiyle kolay taşınma özelliğine sahip.

Türkiye’nin balık uzmanı Dardanel, işte, sporda, tatilde tüketicinin dilediği her yerde rahat taşıyıp, tüketebilsin diye ton balığını üstün teknoloji ürünü poşete soktu, satışlarını yüzde 50 arttırdı. Konserve sektörünü ileriye taşımak ve ton balığı tüketimini arttırmak için hayata geçirilen Poşet Ton kısa sürede kendi kategorisinde ciddi bir büyüme gerçekleştirdi.

Pratikliği seven Türk halkı, ince, esnek, hafif ve kullanışlı paketiyle taşınması kolay hale gelen Poşet Ton balığını sevdi. 2 yıl raf ömrüne sahip, % yüz katkısız, doğal bir içeriğe sahip olan poşet ton, zeytinyağlı ve light olarak satışa sunuldu. ‘Ben Nereye, Ton Oraya’ sloganıyla raflardaki yerini alan Poşet Ton, yağı süzülmüş zeytinyağlı ton ve yağ ilavesiz light poşet ton çeşitleriyle balık severlerin yeni gözdesi oldu.

Türkiye’nin En Havalı Sineması Kapadokya’ya Kuruluyor!

Kültür ve Turizm Bakanlığı, DİMES ve Sinemasal Kültür Sanat Derneği iş birliğiyle yüzü aşkın köyden binlerce çocuğun sinemayla buluşturulması hedefleniyor.

Kırsalda yaşayan çocukları sinema başta olmak üzere sanatın tüm renkleriyle buluşturan Sinemasal, beşinci yılında #AŞK temasıyla İç Anadolu’nun çocukları için yollarda. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sinemasal Kültür Sanat Derneği iş birliğiyle 4 Mayıs’ta Kırıkkale’de başlayan festival; Yozgat, Kırşehir, Niğde ve Aksaray’ın ardından 19, 20 ve 21 Mayıs 2017 tarihlerinde Nevşehir’de tamamlanıyor.

2013’ten bu yana Türkiye’nin 32 farklı ilinde 42 bin çocuğun geleceğine, sanatın tüm renklerini kullanarak katkıda bulunan Sinemasal, İç Anadolu etabının kapanış etkinlikleri için sıra dışı bir yöntem uyguluyor. Göreme Belediyesi’nin ev sahipliğinde ve DİMES’in katkılarıyla Nevşehir ili ve ilçelerine bağlı yüzü aşkın köyde yaşayan 4 bin çocuğun 19, 20 ve 21 Mayıs 2017 tarihlerinde üç gün boyunca Göreme Açık Hava Müzesi’nde buluşturulması planlanıyor.

Çocuklara yönelik kültürel etkinlikleri destekleyen DİMES, Sinemasal’a katkısını etkinlikte de sürdürüyor. Etkinlikte DİMES yüzde 100 meyve suyu ürünlerinin ücretsiz dağıtımı gerçekleştirilecek. Bağımsız araştırma sonuçlarının, annelerin en güvendiği marka olarak konumlandırdığı DİMES, Hayata Başka Bak! sloganı paralelinde, her çocuğun hayatı, kendisini, ilgisini çeken şeyleri ve kendi içinde saklı olan yetenekleri keşfettiği büyüme serüveninde, yüzde 100 kendisi olabildiğinde, kendi içindeki yetenekleri açığa çıkarabileceğine inanıyor.

Çocuklar, kendileri için düzenlenecek olan festivalde, coşku ve sevinç dolu anlar yaşayacak. Eğitici atölyelerden sanatsal gösterilere kadar birçok etkinlik çocukların hayatına renk katacak. “Sinemasal İç Anadolu” etabı kapanış etkinliklerinde açık hava sinemasının yanı sıra birçok sürpriz de çocukları bekliyor. Bir sinema kültürü festivali olarak 2013’te yola çıkan Sinemasal 5. yılında çocukları tiyatro ve müzikle de buluşturuyor. Festival kapsamında Yozgat Sanat Tiyatrosu’nun ”Mutluluklar Ülkesi” isimli tiyatro çocuk oyunu 3 gün boyunca açık havada sergilenecek. 21 Mayıs Pazar günü ise festivalin kapanışı çocuklar için en büyük rol modellerden biri olan Barış Manço’nun anılacağı Kurtalan Ekspres konseriyle yapılacak.

Sinemasal’ın kurucusu olan ve kendisini hayalperest olarak tanımlayan Enes Kaya; ‘’Kapadokya #AŞK ile yola çıktığımız beşinci yıl rotamızın şüphesiz en eğlenceli açık hava sinemalarından birine ev sahipliği yapacak. Peri bacalarının içerisine konumlandırılacak olan festival alanı, açık hava sinemaseverlerini baştan çıkaracak bir tarza sahip olacak. Bu masalsı atmosferde düzenlenecek olan festival, çocuklara hayatlarında unutamayacakları masalsı bir festival atmosferi yaşatmanın yanı sıra turistlere de farklı bir deneyim sunacak.’’ dedi.

2013’ten bu yana Türkiye’nin 5 farklı bölgesinde festivalin yönetmenliğini yapan Esra Yaşar ise ‘’Beşinci yılımızda Aşk temasıyla yollardayız. Aşk, derinden sevmek demektir. Sevgi ise sorumluluk, saygı ve ortak bir gelecek getirir. Biz de tamamen gönüllülük esasıyla bu söylemi çocuklara aşılamaya çalışıyoruz. Bundaki en büyük amacımız; sevgi ile kurulacak ve saygı ile korunacak bir dünyanın inşasında çocukların büyük rol alacağını düşünüyoruz.’’ şeklinde konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sinemasal Kültür Sanat Derneği iş birliğiyle organize edilen festivalin kapanış etkinlikleri Göreme Belediyesi ev sahipliğinde ve DİMES’in katkılarıyla hayata geçiriliyor. Festivalin kapanış etkinliklerine aynı zamanda Ajans Press, Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi, Nevşehir İl Özel İdaresi gibi kurumlar da destek veriyor.

Büyükşehirlerde gerçekleşen kültürel ve sanatsal etkinlikleri coğrafi ve ekonomik açıdan dezavantajlı konumda olan bölgelere taşıyan Sinemasal, hayatında ilk kez açık havada film izleyen bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı görmek için 19-21 Mayıs 2017 tarihlerinde sizleri de festival coşkusunu yaşamaya davet ediyor!

Festivalin üç günlük kapanış etkinlikleri programı ise şu şekilde:

Aktiviteler: 19-20-21 Mayıs 2017 / 13:00-21:30

13.00 Yüz Boyama, Resim ve Kukla Atölyeleri

15:00 Masal Atölyesi, Hayal Çemberi

16.00 Barış Manço – Büyümüş de Küçülmüş (Hayal Paylaşımı)

17.00 Köyün Sesi Şarkı Yarışması

18.00 Açık Hava Tiyatrosu

20.00 Açık Havanın Büyüsünde Film Gösterimi

Tiyatro Gösterimleri: 18:00-19:00

19 Mayıs 2017 Cuma – Mutluluklar Ülkesi

20 Mayıs 2017 Cumartesi – Mutluluklar Ülkesi

21 Mayıs 2017 Pazar – Mutluluklar Ülkesi

Açık Havanın Büyüsünde Film Gösterimi: 20:00-21:30

19 Mayıs 2017 Cuma – Nadide Hayat

20 Mayıs 2017 Cumartesi – Ekşi Elmalar

21 Mayıs 2017 Pazar – Troller

Konser: 21 Mayıs 2017 Pazar / 15:00 -17:00 – Kurtalan Ekspres

Adres: Göreme Açık Hava Müzesi Otoparkı