Türkiye İş Bankası’nın Uluslararası Atatürk Konferansı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türkiye İş Bankası’nın Uluslararası Atatürk Konferansı

Türkiye İş Bankası’nın Uluslararası Atatürk Konferansı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türkiye İş Bankası’nın Uluslararası Atatürk KonferansıTürkiye İş Bankası’nın, 100. kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlediği “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” başlıklı uluslararası konferansın ikinci gününde; “Ekonomik Büyüme Yolunda” başlıklı bir panel ile alanında uzman isimler tarafından “Bankacılık 5.0 ve Akıllı Ekonomilere Doğru”, “Geleceğe Bir Köprü: Bilişimin Geleceğinde Sırada Ne Var?” başlıklı konuşmalar gerçekleştirildi.

Brett King: “Çin, 2050’de belki de akıllı ekonomi tanımına uyan tek ülke olacak”

Gelecek bilimci ve yazar, dünyanın ilk mobil ve indirilebilir banka hesabına sahip başarılı mobil girişimi Moven’ın kurucusu ve CEO’su Brett King, dünyanın önümüzdeki dönemde akıllı ekonomiler ve hala 20. yüzyıl sanayisine dayalı ekonomiler olarak ikiye ayrılacağını, kendi ürettiğimiz bir zeka ürünüyle müzakere etmek durumunda kaldığımız bir dönemin başladığını ve yapay zekanın hayatımıza tam olarak dâhil olma sürecinin 5 yıl gibi kısa bir dönemde gerçekleşeceğini söyledi.

Akıllı ekonomilerde kağıt sözleşmelerin yerini akıllı sözleşmelerin alacağını ifade eden King, “Merkez Bankaları da akıllı paralara yönelmeye başladı ancak akıllı sözleşmeler dolarla ya da geleneksel soğuk bankacılık sistemleri ile çalışmayacak. Yeni para birimleri kullanacak, yeni nesil ürünler üzerine çalışacak” dedi.

Çin’in 2030’lu yıllarda dünyanın en büyük ekonomisi olacak şekilde ABD’yi geçmesinin beklendiğine işaret eden King, “Çin, önümüzdeki 30-40 yıl içinde ABD ekonomisinin 2-3 katına çıkabilir. 2030’larn sonuna gelindiğinde ABD’nin ulusal borç uçurumuna düşmesi, borcunun GSYİH’a oranının yüzde 200’lere ulaşması bekleniyor. Çin ise önümüzdeki 30-40 yılda hem ekonomisini büyütecek hem de hiçbir ülkenin yapamayacağı yatırımları yapacak. Çin, 2050’de akıllı ekonomilerden biri olacak ve belki de bu tanıma uyan tek ekonomi olacak” diye konuştu.

“Geleceğin bankası bir dizi algoritmadan oluşacak”

Brett King, önümüzdeki 50 yılda bankacılığın dönüşümüne ilişkin olarak ise şu anda kendisini güncel gelişmelere adapte etmiş geleneksel bankalar, yapay zekâ oyuncuları, teknoloji devleri ve fintekleri içeren bir bankacılık ekosistemi oluştuğunu belirterek, finteklerin hızlı büyümesine ve geleneksel bankaların yerini alma potansiyeline dikkat çekti.

King, “2030 ve 2040’larda bankacılığı teknoloji şirketleri yönetecek. Teknoloji şirketi olmayı hedeflemeyen bankalar gelecekte var olmayacak. Gelecekte akıllı ekonomilerin merkezinde makineden makineye operasyonların yürütüldüğü ve arka planında yapay zekanın olduğu bir ekonomi olacak. Geleceğin bankası bir dizi algoritmadan oluşacak” diye konuştu.

Philippe Aghion: “Kapsayıcı bir inovasyon ekosistemi kurulmalı”

Konferansta, Afşin Yurdakul’un moderatörlüğünü yaptığı “Ekonomik Büyüme Yolunda” panelinde, büyüme ekonomisine yönelik çalışmalarıyla tanınan, Collège de France ve London School of Economics’te profesör olan Philippe Aghion, “Yaratıcı yıkıcılığın gücü” başlıklı sunumuyla, dünyada ekonominin ve teknolojinin geleceğine dair görüşlerini paylaştı.

Prof. Dr. Philippe Aghion, yaratıcı yıkımın Joseph Shchumpeter’in icat ettiği bir kavram olduğunu ve yeni inovasyonların eski teknolojilerin yerine geçme hızını anlattığını belirtti. Bu kavrama göre yeni teknolojilerin eskilerin önüne geçerken onları geçersiz kıldığını ve bütün bu paradigmanın arasında bir çatışma olduğunu ifade eden Aghion, inovasyon odaklı gelişmenin aynı zamanda ekonomiye bağlı olduğunu; engellerle dolu, inovasyonu engelleyen bir ekonomide büyümenin gerçekleşemeyeceğinin altını çizdi.

Teknoloji ve yapay zekâya karşı iyimser yaklaştığını ifade eden Prof. Dr. Philippe Aghion, ABD’de olduğu gibi Avrupa’da ve Türkiye’de de kapsayıcı bir inovasyon ekosistemi kurulması, orta gelir tuzağına düşmeden teknolojiye ayak uydurulması gerektiğini söyledi.

Ufuk Akçiğit: “Ekonomik büyüme verimliliğe, verimlilik teknoloji ve bilime bağlı”

MIT ve Pennsylvania Üniversitesi’nin ardından Chicago Üniversitesi’nde çalışan ekonomist Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ise orta gelir tuzağına dikkat çekerek, “Tabii ki büyüyoruz. Ancak soru, ulaşmak istediğimiz yerlere gelebilmek için istediğimiz seviyelerde büyüyebiliyor muyuz? Türkiye’nin son 10 yıldaki ortalama büyümemiz %3,7. Başarılı 34 ülkenin bizim seviyemizdeyken ortalama büyümesi %5’ler, 6’lar civarında” dedi.

Ülkelerin ileriye doğru sıçrama yapabilmeleri için uzun vadeli düşünmeleri gerektiğini, anlık değil uzun vadeli büyümelerin sonuç verdiğini vurgulayan Akçiğit, “Ekonomik büyüme verimliliğe, verimlilik de teknolojiye ve bilime bağlı. Üç şeye artık dikkat etmemiz gerekiyor; bilime ve bilim insanlarına artık hak ettikleri değeri göstermek, şirketlerimizin dünyadaki teknolojileri üretebilecekleri ortam ve politikalar geliştirmek, fikri ve vicdanı hür gençlerimizin hayal kurabilecekleri ve hayallerini gerçekleştirebilecekleri düşünce özgürlüğü ortamını sağlayabilmek” dedi.

Ana Paula De Jesus Assis: “Tüm süreçlerin merkezinde her zaman insan olmalı”

IBM EMEA Başkanı ve Genel Müdürü Ana Paula De Jesus Assis de “Geleceğe bir köprü: Bilişimin geleceğinde sırada ne var?” başlıklı konuşmasında, teknolojilerin hızla dönüştüğü ve bilişim kapasitesinin baş döndürücü hızla değiştiği dijitalleşme çağında artan bilişim kapasitesiyle sanayide, bilimde, toplumda inanılmaz fırsatların ortaya çıkacağını söyledi.

Çok güçlü bir potansiyele sahip olan kuantum bilgisayarlarla çalışırken hata yapmamak için çok spesifik metotlar geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Assis, “Kuantum bilgisayarların klasik bilgisayarların çözemeyeceği sorunları çözebileceğini gördük. Kuantum bilgisayarlar da artık hayatımıza elverişli hale gelmeye başladı. Klasik bilgisayarları günlük işlerimizde kullanmaya devam edeceğiz ancak daha karmaşık alanlarda, ilaç alanında, belli hastalıkların kesin tedavisinin bulunmasında, yeni keşifler yapmada, belli bir ilacın moleküler seviyede ne şekilde kullanılabildiğini görmede kuantum bilgisayarlara ihtiyacımız var” diye konuştu.

Ana Paula De Jesus Assis, yapay zeka, üretken yapay zekaya da işaret ettiği konuşmasında, “Bu alanda  devrimsel nitelikte olan şey; bu teknolojinin kendi kendine öğrenebilen ilk teknoloji ve zaman içerisinde kendi kendine öğrenmeyi geliştirebilecek olması. Kuantum bilgisayarları iyileştirmek için yapay zekayı kullanmak gerekecek” dedi.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türkiye İş Bankası’nın Uluslararası Atatürk KonferansıTeknolojide, dijitalleşmedeki tüm süreçlerin merkezinde her zaman insanın olması gerektiğini vurgulayan Assis, “İnsanlar kendi yetkinliklerini geliştirmek, daha akıllı olmak için teknolojiyi kullanmalıdır. Geleceğe hazır olmak için teknolojiyle haşır neşir olmamız ama bir taraftan da değerlere ve doğru eğitime sahip olmamız gerekiyor” yorumunu yaptı.

SUT Puanı Üzerinden İhale Edilen Sağlık Hizmet Alımlarında Fiyat Farkı Uygulaması?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sut Puanı üzerinden İhale Edilen Sağlık Hizmet Alımlarında Fiyat Farkı Uygulaması

SUT Puanı Üzerinden İhale Edilen Sağlık Hizmet Alımlarında Fiyat Farkı Uygulaması?

Mehmet ATASEVERSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sut Puanı üzerinden İhale Edilen Sağlık Hizmet Alımlarında Fiyat Farkı Uygulaması

Simdata Dan. Y.K.B./Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale dokümanında yer alan fiyat farkı düzenlemesinin hatalı olduğu, şöyle ki; şikâyete konu edilen ihalenin SUT Puanı karşılığı yapılan bir ihale olduğu ve idarece fiyat farkı düzenlemesinin 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın beşinci maddesinin (a) bendine göre yapıldığı, ancak bahse konu düzenlemelerin SUT Puanı karşılığı yapılan ve Sağlık Uygulama Tebliğinde fiyatları belli olmayan teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımlarında uygulanan 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esasların 7’nci maddesinin onbirinci fıkrasına göre yapılması gerektiği, Dolayısıyla fiyat farkı hesabının 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın “Fiyat farkı hesabı” başlıklı beşinci maddesinin (a) bendine göre düzenlemesinin kamu ihale mevzuatına aykırı olduğu ve bu durumun sözleşme aşamasında uyuşmazlıklara sebep olabileceğinden düzeltilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

04.09.2024 tarihli ve 2024/UH.II-1061 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın “Fiyat farkı hesabı” başlıklı 5’inci maddesinde,

“ (1) Fiyat farkı aşağıdaki formüllere göre hesaplanır:

  1. a) Sağlık Uygulama Tebliğinde fiyatları belli olan teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımlarında; F = An x B x [(Sn/So)-1]… (2) Formüllerde yer alan; a) F: Fiyat farkını (TL), b) B: 0,90 sabit katsayısını c) An: İlk geçici hakedişte (n=1) olmak üzere (n) inci hak edişte; birim fiyatlı işlerde uygulama ayında gerçekleşen iş kalemlerinin sözleşme fiyatlarıyla çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), götürü bedel işlerde ise uygulama ayında gerçekleşen ilerleme yüzdesiyle sözleşme bedelinin çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL),

ı) So: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve ihale tarihinin içinde bulunduğu ayda geçerli fiyatı,

  1. i) Sn: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve sözleşmeye göre hizmetin gerçekleştirilmesi gereken ayda geçerli fiyatı,

… ifade eder.” açıklaması, “Uygulama esasları” başlık 7’nci maddesinde

“(1) Bu Esaslara tabi hizmet alımı ihalelerinde fiyat farkı uygulanabilmesi için söz konusu işlerin ihalelerine ilişkin idari şartname ve sözleşmelerde bu Esaslara göre fiyat farkı hesaplanacağının belirtilmiş olması gerekir. Bu hizmet alımı ihalelerinde aşağıdaki hususlar çerçevesinde düzenleme yapılır. a) Sözleşme süresi 365 takvim gününü aşan hizmet alımlarında tüm girdiler için fiyat farkı hesaplanacağına ilişkin düzenlemeye yer verilmesi zorunludur.

(11) Puan birimi üzerinden sözleşmeye bağlanan teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımlarında, 5 inci madde hükümleri uygulanmaksızın, ilgili hizmetin uygulama ayındaki puanı ile ihale tarihindeki puanı arasındaki farktan kaynaklanan fiyat değişimleri, fiyat farkı olarak ödenir veya kesilir. Ancak Sağlık Uygulama Tebliğinde ödemeye esas olarak belirlenen katsayının artırılmasından veya azaltılmasından kaynaklanan fiyat değişimleri için ayrıca fiyat farkı hesaplanamaz. Bu hizmet alımlarında ihale dokümanında personel sayısı belirlenerek haftalık çalışma saatinin tamamının idarede kullanılacağının düzenlenmesi halinde 6 ncı maddeye göre ayrıca fiyat farkı hesaplanacağına ilişkin düzenlemeye de yer verilir.” açıklaması bulunmaktadır.

İdari Şartname’nin “İhale konusu işe/alıma ilişkin bilgiler” başlıklı 2’nci maddesinde “2.1. İhale konusu işin/alımın;

  1. a) Adı: 33 Aylık İstanbul İli Kemoterapi Hizmet Alımı İhalesi
  2. b) Türü: Hizmet alımı
  3. c) İlgili Uygulama Yönetmeliği: Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği

ç) Yatırım proje no’su (yapım işlerinde): Bu madde boş bırakılmıştır.

  1. d) Kodu:
  2. e) Miktarı: 1.Kısım Anadolu Yakası Sağlık Tesisleri Otomatik/Robotik Infüzyon Kemoterapisi: 651.262.603,50 Puan, Manuel İnfüzyon Kemoterapisi: 35.753.782,68 Puan

2.Kısım Avrupa Yakası Sağlık Tesisleri Otomatik/Robotik Infüzyon Kemoterapisi : 456.513.903,45 Puan, Manuel İnfüzyon Kemoterapisi: 26.331.465,60 Puan

Ayrıntılı bilgi idari şartnamenin ekinde yer almaktadır.

  1. f) İşin yapılacağı/malın teslim edileceği yer: 1.KISIM ANADOLU YAKASI SAĞLIK TESİSLERİ: İdari Şartnamede belirtilen hastaneler.

2.KISIM AVRUPA YAKASI SAĞLIK TESİSLERİ: İdari Şartnamede belirtilen hastaneler.

Aynı Şartname’nin “Fiyat farkı” başlıklı 46’ncı maddesinde “46.1. İhale konusu iş için sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıdaki esaslara göre fiyat farkı hesaplanacaktır.

46.1.1. 1. KISIM- ANADOLU YAKASI SAĞLIK TESİSLERİ için: Fiyat farkı aşağıdaki formüle göre hesaplanır: F = An x B x [(Sn/So)-1] Formülde yer alan; F: Fiyat farkını (TL), B: 0,90 sabit katsayısını, An: İlk geçici hakedişte (n=1) olmak üzere (n) inci hak edişte; birim fiyatlı işlerde uygulama ayında gerçekleşen iş kalemlerinin sözleşme fiyatlarıyla çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), götürü bedel işlerde ise uygulama ayında gerçekleşen ilerleme yüzdesiyle sözleşme bedelinin çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), So: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve ihale tarihinin içinde bulunduğu ayda geçerli fiyatı, Sn: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve sözleşmeye göre hizmetin gerçekleştirilmesi gereken ayda geçerli fiyatı, ifade eder.

Fiyat Farkı Açıklamaları 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın 6’ncı maddesine göre fiyat farkı hesaplanacaktır.

  1. KISIM AVRUPA YAKASI SAĞLIK TESİSLERİ için: Fiyat farkı aşağıdaki formüle göre hesaplanır: F = An x B x [(Sn/So)-1] Formülde yer alan; F: Fiyat farkını (TL), B: 0,90 sabit katsayısını, An: İlk geçici hakedişte (n=1) olmak üzere (n) inci hak edişte; birim fiyatlı işlerde uygulama ayında gerçekleşen iş kalemlerinin sözleşme fiyatlarıyla çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), götürü bedel işlerde ise uygulama ayında gerçekleşen ilerleme yüzdesiyle sözleşme bedelinin çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), So: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve ihale tarihinin içinde bulunduğu ayda geçerli fiyatı, Sn: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve sözleşmeye göre hizmetin gerçekleştirilmesi gereken ayda geçerli fiyatı, ifade eder.

Fiyat Farkı Açıklamaları 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın 6’ncı maddesine göre fiyat farkı hesaplanacaktır.” düzenlemesi, Sözleşme Tasarısı’nın “İş tanımı” başlıklı 5’inci maddesinde “5.1. Sözleşme konusu iş; 33 Aylık İstanbul İli Kemoterapi Hizmet Alımı İşin teknik özellikleri ve diğer ayrıntıları sözleşme ekinde yer alan ve ihale dokümanını oluşturan belgelerde düzenlenmiştir.” düzenlemesi,

Sözleşme Tasarısı’nın “İşin süresi” başlıklı 9’uncu maddesinde “9.1. İşin süresi, işe başlama tarihinden itibaren 33 (Otuzüç) aydır 9.2. Bu sözleşmenin uygulanmasında sürelerin hesabı takvim günü esasına göre yapılmıştır.” düzenlemesi,

Sözleşme Tasarısı’nın “Fiyat farkı ödenmesi ve hesaplanması şartları” başlıklı 14’üncü “14.1. Yüklenici, gerek sözleşme süresi, gerekse uzatılan süre içinde, sözleşmenin tamamen ifasına kadar, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerde artışa gidilmesi veya yeni mali yükümlülüklerin ihdası gibi nedenlerle fiyat farkı verilmesi talebinde bulunamaz. 14.2. Bu sözleşme kapsamında yapılan işler için fiyat farkı hesaplanacaktır.

  1. KISIM- ANADOLU YAKASI SAĞLIK TESİSLERİ için: Fiyat farkı aşağıdaki formüle göre hesaplanır: F = An x B x [(Sn/So)-1] Formülde yer alan; F: Fiyat farkını (TL), B: 0,90 sabit katsayısını, An: İlk geçici hakedişte (n=1) olmak üzere (n) inci hak edişte; birim fiyatlı işlerde uygulama ayında gerçekleşen iş kalemlerinin sözleşme fiyatlarıyla çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), götürü bedel işlerde ise uygulama ayında gerçekleşen ilerleme yüzdesiyle sözleşme bedelinin çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), So: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve ihale tarihinin içinde bulunduğu ayda geçerli fiyatı, Sn: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve sözleşmeye göre hizmetin gerçekleştirilmesi gereken ayda geçerli fiyatı, ifade eder. Fiyat Farkı Açıklamaları 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın 6’ncı maddesine göre fiyat farkı hesaplanacaktır.
  2. KISIM AVRUPA YAKASI SAĞLIK TESİSLERİ için: Fiyat farkı aşağıdaki formüle göre hesaplanır: F = An x B x [(Sn/So)-1] Formülde yer alan; F: Fiyat farkını (TL), B: 0,90 sabit katsayısını, An: İlk geçici hakedişte (n=1) olmak üzere (n) inci hak edişte; birim fiyatlı işlerde uygulama ayında gerçekleşen iş kalemlerinin sözleşme fiyatlarıyla çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), götürü bedel işlerde ise uygulama ayında gerçekleşen ilerleme yüzdesiyle sözleşme bedelinin çarpılması sonucu bulunan tutarı (TL), So: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve ihale tarihinin içinde bulunduğu ayda geçerli fiyatı, Sn: Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve sözleşmeye göre hizmetin gerçekleştirilmesi gereken ayda geçerli fiyatı, ifade eder. Fiyat Farkı Açıklamaları 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın 6’ncı maddesine göre fiyat farkı hesaplanacaktır.

14.3. Sözleşmede yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılamaz.” düzenlemesi yer almaktadır. İhaleye ilişkin birim fiyat teklif cetveli standart formunun aşağıdaki şekilde düzenlendiği görülmüştür.

Başvuruya konu ihalenin İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “2024/834920 İhale Kayıt Numaralı 33 Aylık İstanbul İli Kemoterapi Hizmet Alımı İhalesi” işi olduğu, bahse konu ihalenin 07.08.2024 tarihinde birim fiyat teklif alınmak suretiyle gerçekleştirildiği, iki kısımdan oluşan ihalede 10 adet ihale dokümanının EKAP üzerinden indirildiği ve ihaleye 6 isteklinin katıldığı görülmüş olup, Kurul karar tarihi itibariyle henüz ihale komisyonu kararının alınmadığı tespit edilmiştir.

Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’a tabi hizmet alımı ihalelerinde fiyat farkı uygulanabilmesi için söz konusu işlerin ihalelerine ilişkin idari şartname ve sözleşmelerde, bu Esaslar’a göre fiyat farkı hesaplanacağının belirtilmiş olması gerektiği, sözleşme süresi 365 takvim gününü aşan hizmet alımlarında ise tüm girdiler için fiyat farkı hesaplanacağına ilişkin düzenlemeye yer verilmesinin zorunlu olduğu, diğer taraftan SUT’ta fiyatları belli olan teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımlarında fiyat farkının 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esasların “Fiyat farkı hesabı” başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen formüle göre hesaplanacağı, puan birimi üzerinden sözleşmeye bağlanan teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımlarında ise, söz konusu Esaslar’ın 5’inci madde hükümleri uygulanmaksızın, ilgili hizmetin uygulama ayındaki puanı ile ihale tarihindeki puanı arasındaki farktan kaynaklanan fiyat değişimlerinin, fiyat farkı olarak ödeneceği veya kesileceği belirtilmiştir.

Yapılan incelemede, İdari Şartname’nin 46’ncı maddesinde ve Sözleşme Tasarısı’nın 14’üncü maddesinde Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar’ın 5’inci maddesinde yer alan formül esas alınarak fiyat farkına ilişkin düzenlemenin yapıldığı anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen mevzuat ve ihale dokümanı düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu ihaleye ait birim fiyat teklif cetvelinde iş kalemlerinin miktarlarının SUT puanları esas alınarak düzenlendiği, ihalenin puan birimi üzerinden sözleşmeye bağlanan teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımı olduğu tespit edilmiş olup, fiyat farkına yönelik düzenlemenin 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esasların “Uygulama esasları” başlık 7’nci maddesinin 11’inci fıkrası esas alınarak yapılması gerekirken, fiyat farkının 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esasların “Fiyat farkı hesabı” başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen formüle göre hesaplanması yönünde yapılan ihale dokümanı düzenlemelerinin mevzuata aykırı ve başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu anlaşılmış olup, bahse konu düzenleme nedeniyle ihalenin iptal edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sut Puanı üzerinden İhale Edilen Sağlık Hizmet Alımlarında Fiyat Farkı UygulamasıMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

80 Milyon TL’lik Çevre Yatırımı, Çimento Sektöründe Karbon Salımını Azaltmada Yenilikçi Adımlar

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi 80 Milyon Tl’lik Çevre Yatırımı, Çimento Sektöründe Karbon Salımını Azaltmada Yenilikçi Adımlar

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi 80 Milyon Tl’lik Çevre Yatırımı, Çimento Sektöründe Karbon Salımını Azaltmada Yenilikçi AdımlarSANKO Holding’in lokomotif şirketlerinden Çimko, gezegenin geleceğine yönelik sorumluluklarının bilinciyle, çevresel olarak sürdürülebilir, sosyal açıdan sorumlu ve iyi yönetilen kurumsal uygulamalarla daha istikrarlı ve kapsayıcı büyüme hedefliyor.Çimko’nun yayınladığı 2023 Sürdürülebilirlik Raporu, 2053 Türkiye ‘Net Sıfır’ hedefi doğrultusunda, 2026 ve 2024 yıllarına ilişkin şirket hedefleri ile somutlaştırılan sürdürülebilirlik yol haritası doğrultusunda kaydettiği ilerlemeleri içeriyor.

Çimento ve beton üretimindeki 30 yıla yakın tecrübesiyle sürdürülebilirlikte de öncü çalışmaları hayata geçiren, 1 Ocak-31 Aralık 2023 döneminde çevresel ve sosyal performansını içeren 2023 Sürdürülebilirlik Raporunu yayımladı.

Dünyadaki en iyi uygulamaları ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı göz önünde bulundurarak belirlediği 6 ana odak (iş sağlığı ve güvenliği, biyoçeşitlilik, iklim ve çevrenin korunması, sürdürülebilir şehirler ve inşaat, paydaşlarla ilişkiler ve tedarik zinciri) çerçevesinde; kısa vadede 2026, orta vadede 2034 ve nihayetinde Türkiye’nin de ‘net sıfır’ hedeflediği 2053 yılına ilişkin iddialı bir sürdürülebilirlik yol haritası belirledi.

Çimko CEO’su Dr. Önder Kırca, “Gezegenimizin geleceğine yönelik sorumluluklarımızın en üst seviyede bilincindeyiz. İklim değişikliğiyle mücadeleye ve bu amaçla düşük karbon salımına geçişe destek vermek, iş stratejimizin merkezinde yer alıyor. Ürünlerimizin ve faaliyetlerimizin gezegen üzerindeki etkilerini yöneterek, olumlu bir değişim yaratmayı amaçlıyoruz. Kendi işletmelerimizin karbon salımlarını azaltırken, yeni ürünler ve teknolojiler geliştirerek müşterilerimizin de karbon ayak izini azaltmasına yardımcı oluyoruz. Hedeflerimize ulaşmak için doğru zihniyeti ve kültürü geliştirmeye, çalışanlarımızı yeni çözümler bulmak için birlikte çalışmaya teşvik etmeye ve hedefimizi paylaşanlarla ortaklıklar kurmaya odaklanıyoruz” diye konuştu.

2023’Te Çevreye 80 Milyon Tl Yatırım  

Yenilikçi çözümler ve ortaklıklarla ‘daha sürdürülebilir çevre’ için güçlü bir temele sahip olduğunu vurgulayan Dr. Kırca, 2023 yılında toplam 80 milyon TL tutarında çevre yatırımı gerçekleştirdiklerini açıklayarak, “Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek misyonuyla, mevcut iyi uygulamalarımızı yeni stratejik inisiyatiflerle destekleyerek, kendimizi ‘İleri’ seviye bir sürdürülebilirlik oyuncusu olarak konumlandırmayı hedefliyoruz” dedi.

Alternatif Yakıtlarla Tasarruf Sağlandı

Çimento sektöründe fosil yakıtlar yerine biyokütle içerikli alternatif yakıtların kullanılması, sektörün karbon emisyonlarını azaltma yolundaki en önemli adımlarından birini oluşturuyor. Çevre yatırımının %80 ‘i alternatif yakıt, %9 ‘u yenilenebilir enerji ve %11 ‘ i diğer çevresel faaliyetler için kullanıldı. Bu doğrultuda tüm tesislerinde 2023 yılında 102.602 ton ek yakıt /alternatif yakıt kullanılarak önemli ölçüde fosil yakıt tasarrufu sağlandı. Hedeflere ulaşmak için kısa ve orta vadede yol haritaları hazırlanırken, yerel yönetimlerle ortaya çıkan fırsatları değerlendirmek üzere çalışmalar yürütülüyor.

Güneşin Enerjisine 55 Milyon Dolar Yatırım

Üretim tesislerinin ihtiyacı olan elektriği yenilenebilir kaynaklardan temin etmek üzere, 2023 yılında yaklaşık 55 milyon dolar yatırımla Ankara, İzmir ve Manisa’da 750 dönüm alan üzerinde toplam 49 MW kurulu güce sahip 6 adet güneş enerjisi santralini (GES) bünyesine kattı Mevcut yatırımlara ek olarak, Kahramanmaraş Pazarcık’ta ve İzmir Dikili’de toplamda yaklaşık 54 MW kurulu güce sahip güneş santrali kurulumu için çağrı mektupları aldı. Bunun yanında, 65 MW kurulu güce sahip GES kurulumu için çağrı mektubu başvuruları yaparak toplamda 49 MW olan mevcut kurulu gücünü toplamda 170 MW’lık güneş enerjisi portföyüne ulaştırmayı amaçlıyor.

Su tüketimini azaltmaya odaklanan uzun vadeli stratejiler geliştiriyor, tasarruf ve maliyet optimizasyonu sağlamak için tüketim miktarlarını izliyor ve gerekli tedbirleri alıyor. 2023 yılı boyunca fabrika ve hazır beton tesislerinde kullanılan suyun yüzde 27’si geri kazanılarak yeniden kullanıldı. Hazır betonda ise 2034 yılına kadar çökeltim havuzlarından elde edilen suyun %100 geri dönüşümü ile yüksek mukavemetli beton üretiminde kullanılmasına yönelik projeler geliştirmeye devam ediyor.

Klinker Kullanım Oranı Azaltılacak

Çimentoda klinker kullanım oranının azaltılmasına yönelik Ar-Ge çalışmalarını hız kesmeden devam ettiren, 2030 yılına kadar yüzde 75, 2034 yılına kadar ise yüzde 70 klinker kullanmayı hedefliyor. Şirket ayrıca çevreye duyarlı ürünlerin portföydeki payını artırmak üzere çalışmalar yapmaya devam ediyor. 

Kadın Mühendisler Genç Kızlara Örnek Olacak

Sektörde kadın istihdamının artmasını destekleyen, bu amaçla hazır beton başta olmak üzere kadınların daha az görev aldığı pozisyonlara odaklanıyor, fiziksel koşulları iyileştirerek sahaları kadın mühendislere uygun hale getiriyor. 2023 yılında kadın yönetici oranını yüzde 22’ye çıkaran, kadın çalışan sayısını ise yüzde 15 artıran, lise ve üniversitelerde kadın yetenek havuzu oluşturmayı, özellikle Çimko’da çalışan kadın mühendisler aracılığıyla üniversite öğrencilerinin kariyer kararlarını etkilemeyi planlıyor.

Türkiye’nin 2024 Büyüme Öngörüsü: OECD yüzde 3,2 – EBRD yüzde 2,7

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türkiye'nin 2024 Büyüme öngörüsü

Türkiye’nin 2024 Büyüme Öngörüsü: OECD yüzde 3,2 – EBRD yüzde 2,7

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türkiye'nin 2024 Büyüme öngörüsüTürkiye’nin 2024 yılı büyüme öngörüsünü Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 0,2 puan indirerek yüzde 3,2’ye düşürürken, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) geçen Mayıs ayında yüzde 2,7 olarak belirlediği öngörüsünü değiştirmedi.

EBRD’nin Perşembe günü açıklanan Bölgesel Ekonomik Beklentiler Raporu’na göre, Türkiye’de ekonomik büyümenin, büyüme faktörlerinin yeniden dengelenmesi ve yatırımcı güvenindeki artışın etkisiyle 2025 yılında yüzde 3,0’a yükselmesi öngörülüyor.

EBRD Raporu’nda, Türkiye’deki son politika değişikliklerinin yanı sıra ülkenin Haziran 2024’te Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) gri listesinden çıkarılması da yatırımcı güveninin artmasına yardımcı olan faktörler olarak vurgulanıyor. Türkiye’nin kredi temerrüt takası primi de geçen yıl önemli ölçüde azaldı.

Bununla birlikte raporda, Türkiye ekonomisindeki temel riskler; yüksek enflasyonun devam etmesi, Türk lirasındaki reel değerlenmenin ihracat ve turizm üzerindeki etkisi, bölgedeki yüksek jeopolitik gerilimler ve kısa vadeli dış finansman ihtiyacının yüksek olması nedeniyle küresel finansman koşullarının sıkılaşması olarak sıralanıyor.

Türkiye’de cari işlemler açığının azalırken, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 20’sine denk gelen kısa vadeli dış borçların “hala yüksek” olduğu vurgulanan Rapor’da, “EBRD, 2023 yılında Türkiye’ye 2,5 milyar euro rekor bir yatırım yapmış olup bunun yarısından fazlası ülkenin yeşil dönüşümünü destekleyen projelere aktarıldı” denildi ve eklendi:

“EBRD tarafından yakın zamanda yayınlanan bir ülke teşhisi, Türkiye’nin verimliliği artırması ve beşeri sermaye gelişimini iyileştirmesi, aynı zamanda özel sektörün finansmana erişimini genişletmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

“Yapısal reform gündeminin yeniden canlandırılması ve ülkenin uzun vadeli büyüme potansiyelini etkileyen sistemik sorunların ele alınması da Türkiye’nin ekonomik potansiyeline ulaşmasına yardımcı olabilecek önlemler olarak tanımlanmıştır.

“Ülke teşhisleri, girişimciliğin ve özel sektör gelişiminin önündeki temel engelleri belirlemek ve Banka’nın stratejik önceliklerini şekillendirmeye yardımcı olmak için kullanılan bir EBRD aracıdır.

“EBRD, 2009 yılından bu yana çoğunluğu özel sektöre olmak üzere 453 proje ve ticaret finansmanı limiti aracılığıyla gerçekleştirdiği 20 milyar euro’yu aşkın yatırımla Türkiye’nin en önemli yatırımcıları arasında yer almaktadır.”

OECD’den yapılan açıklamada da, Türkiye ekonomisinde bu yıla ilişkin büyüme öngörüsünün 0,2 puan aşağı yönlü revize edilerek yüzde 3,2 ve 2025 için ise 0,1 puan aşağı yönlü revizeyle yüzde 3,1 olarak belirlendiği belirtildi.

Buna göre, Türkiye dahil gelişmekte olan ekonomilerde enflasyonun gelişmiş ekonomilere göre daha yüksek seyredeceğini öngören OECD’ye göre, Türkiye’de enflasyon bu yıl sonu ve 2025 boyunca hafifleyecek ancak çift haneli rakamlarda kalmayı sürdürecek.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türkiye'nin 2024 Büyüme öngörüsüBu kapsamda OECD, Türkiye’de, enflasyonun net bir şekilde hedefe doğru ilerlemesini sağlamak için sıkı parasal duruşun 2025’in belli bir dönemine kadar sürdürülmesi gerektiği önerisi yaptı.

Elma ve Elma Suyu İhracatı 321 Milyon Dolara Ulaştı

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Elma Ve Elma Suyu İhracatı 321 Milyon Dolara Ulaştı

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Elma Ve Elma Suyu İhracatı 321 Milyon Dolara UlaştıTürkiye’nin yıllık yaklaşık 5 milyon tonluk üretimle dünya üçüncüsü olduğu elma ve elma suyunda Ocak – Ağustos döneminde ihracatı yüzde 27’lik artışla 321 milyon dolara yükseldi.

Sonbahar mevsiminde narenciye ürünlerinin en büyük eşlikçisi elmada hasat zamanı. Türkiye bir yandan 5 milyon tonluk elma rekoltesini hasat ederken, bir yandan da ihracat için pazarlama çalışmalarını başarıyla sürdürüyor.

Rekolte ve kalite açısından güzel bir sezona girdikleri bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “2024 yılı Ocak-Ağustos döneminde Türkiye geneli elma suyu ihracatımız yüzde 33’lük artışla 181 milyon dolara çıkarken, Türkiye geneli taze elma ihracatı yüzde 21 artışla 140 milyon dolara ilerledi. Elma ve elma suyunda Ocak – Ağustos döneminde toplam ihracatımız yüzde 27’lik artışla 321 milyon dolara yükseldi. Hindistan 53 milyon dolarla en çok elma ihraç ettiğimiz ülkeler sıralamasında ilk sırada yer aldı. Irak 38 milyon dolarlık elma ihracatıyla ikinci sırada yer alırken, Rusya’ya 18 milyon dolarlık elma ihraç ettik.” dedi.

Başkan Uçak, “Elma ihraç ettiğimiz ülke sayısı 70 olarak kayıtlara geçti. Elma suyu ihracatında Amerika Birleşik Devletleri 96 milyon dolarlık taleple zirvenin sahibi olurken, Türkiye’den en çok elma suyu ithal eden ikinci ülke 16 milyon dolarla Hollanda oldu. Zirvenin üçüncü basamağına 7 milyon dolarlık taleple İtalya adını yazdırdı. Elma ve elma suyu ihracatında 2024 yılı sonunda 500 milyon dolar, 2025 yılında 550 milyon dolar ihracat hedefimiz var.” diye konuştu.

Türkiye Elma Üretimi Ne Kadar?

2023 yılı dünya elma üretimi tahmini 78 milyon tondur. En büyük elma üreticileri Çin, ABD, Türkiye, Polonya, Hindistan ve İran’dır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kayıtlarına göre 60 milyon adet dikili elma ağacımız var. Dünyada elma üretiminde üçüncü sırada bulunan Türkiye’nin yıllık elma üretimi 4.8 milyon ton. Elma üretiminde yıllık 1.2 milyon ton ile Isparta açık ara önde.

Lojistik Sektörünün Yeni Çekim Merkezi – “LojiDer”

Lojider Logo

Lojistik Sektörünün Yeni Çekim Merkezi – “LojiDer”

Lojider LogoLojistik Hizmet Sağlayıcılar Derneği (LojiDer) 30 Ekim 2023 tarihinde kuruldu. LojiDer için 30 Ekim 2023 çok değerli bir tarihtir. Bundan 100 yıl önce; 29 Ekim 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından bir gün
sonra 30 Ekim 1923 tarihinde meclis ilk toplantısını yapmıştır. 30 Ekim 2023 ise; Atatürkçü
düşüncenin sağlam temelleri üzerinde 100 yıldır varlığını sürdüren ve ilelebet sürdürecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılının ilk günüdür.

Benzer bir heyecanla, istekle ve yüksek bir motivasyonla çıktığımız bu yolda Şubat ayında ilk genel kurulumuzu yaptık ve sonrasında seçilmiş yönetim kurulumuz çalışmaya başladı ve ilk ziyaretimizi Anıtkabir’e yaptık. O günden bugüne ilk günkü gibi yüksek bir motivasyon ve heyecanla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ülkemizin 7 bölgesinde, toplam 26 ilinde üyemiz var. 6 aylık süre sonunda üye sayımız 298 tüzel kişilik. Üyelerimizin 2023 cirosu 1.84 milyar Amerikan Doları, 8.170 kişiye istihdam sağlıyoruz, istihdamın %18’ini kadınlarımız oluşturuyor. 27 kadın sürücümüz var. Sektörümüze ve ülkemize değer katmak adına yoğun çalışma temposu ile ilerliyoruz. YK toplantılarımızı sırasıyla Ankara, İzmir, Mersin, Gaziantep ve İstanbul illerimizde yaptık. Bu illerimizdeki odalarımızın başkanlarını, odalarımızın lojistik komitelerinde yer alan firmalarımızı ziyaret ettik. Önümüzdeki 3 yönetim kurulu toplantımızı sırasıyla Samsun, Ağrı ve Konya’da yapmayı hedefliyoruz.

Lojider Sosyal Sorumluluk

Uluslararası boyutuyla 28 ülke Derneği’nin yer aldığı 40 yıllık bir geçmişi olan European
Logistics Association – ELA’nın Türkiye’den üyesi olan ilk STK, LojiDer oldu. 27 yıllık geçmişi
olan dünyada 3 bölgede yapılanmış TAPA’ya da Türkiye’den üye olan ilk STK, LojiDer.
Ülkemiz Türk Devletleri Teşkilatı içerisinde önemli bir yere ve değere sahip. Türk Devletleri
Teşkilatı kapsamında 28 Haziran tarihinde oluşturulan Lojistik Merkezler ve Kargo Taşıyıcıları Birliği’ne Türkiye’den üye olan ilk STK da, LojiDer. Bu üyeliklerimizle hem üyelerimize hem de sektörümüze değer katmayı hedefliyoruz. Aynı amaçla Azerbaycan Gümrük Müşavirlik ve Lojistik Firmaları Derneği ile iş birliği protokolümüzü Mayıs ayında imzaladık. Kazakistan Lojistik Organizasyonlar Derneği ile iş birliği protokolü üzerinde anlaştık. 9-11 Ekim tarihlerinde Astana’da düzenlenecek lojistik fuarında resmi imza törenimizi yapacağız. Özbekistan, Kırgızistan ve İran lojistik dernekleriyle irtibat halindeyiz ve yakında iş birliği protokollerimizi imzalamayı hedefliyoruz.

Temmuz ve Ağustos aylarında Ankara’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızı ve Ticaret
Bakanlığımızı, bakan yardımcısı, genel müdür, daire başkanları düzeyinde ziyaret ettik. Bu
ziyaretlerimizde hem LojiDer’i tanıttık hem de sektörümüz için önemli konuları sözlü ifade
edip akabinde yazılı olarak ilettik.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü
koordinasyonunda Ağustos ayında Ankara’da yapılan ve ağır nakliye sektörümüzün uzun
yıllardır beklediği yönetmelik ile ilgili çalıştaya katkı sağladık.

3 Eylül 2024 tarihinde İstanbul’da kurucu üyelerimiz, yönetim kurulu ve denetim kurulu asıl ve yedek üyelerimizle genişletilmiş yönetim kurulu toplantımızı yaptık ve yönetim kurulumuzun 6 aylık faaliyet raporunu sunduk. Önümüzdeki dönem için öneri ve projeler hakkında değerlendirmeler yaptık.

11-13 Eylül tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilecek İZFAŞ Lojistik, Depolama ve Teknolojileri
Fuarı’na katıldık. LojiDer standımız 3 güm boyunca yoğun ilgil gördü. LojiDer’I merak edip
bilgi almak isteyen bir çok firmamızı ve üyelerimizi Misafir etmek bizleri çok Mutlu etti. Fuar
programında yer alan Başkanlar Oturumu’na panelist olarak katıldık.

Eğitim konusu LojiDer için önemli başlıklardan bir diğeri. Bu amaçla sırasıyla İstanbul Arel
Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi, Bartın Üniversitesi, İstanbul Kent Üniversitesi ve
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile işbirliği protokolleri imzaladık.

İlk “Sosyal Sorumluluk” projemizi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve ARF BİO
Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş ile birlikte İzmir Ödemiş Zeytinlik Sabahattin Şenocak
İlkokulumuzda gerçekleştirdik. 10 Eylül 2024 tarihinde ilkokulumuzu ziyaret ettik ve ilkokul
müdürümüz, öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz ile sohbet ettik. Taşımacılık eğitim sistemi ile bölgedeki 9 köydeki çocuklarımızın ilkokulumuza gelerek eğitimlerini gerçekleştirdiği
sınıfların sıralarını yenileri ile değiştirerek geleceğimiz olan çocuklarımızın yüzlerini güldürmeyi hedefledik. STK, Akademi ve sektör iş birliği ile gerçekleştirdiğimiz bu projede çocuklarımıza sorduğumuz ilk soru; Atatürk’ün ülkemizi kime emanet ettiği oldu. Verdikleri “BİZE” cevabı ve sonrasında da “Tek bir şeye ihtiyacınız var, o da ne yapmak?” sorusuna verdikleri “ÇALISMAK” cevabı ne kadar doğru bir adım attığımızın en güzel göstergesi oldu. LojiDer olarak ülkemizin 7 bölgesinde 7 ilkokulumuza benzer iş birlikleri ile aynı sorumluluk çerçevesinde destek vermeyi hedefliyoruz.

Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonunun (UNECE) 24 nolu İntermodal
Taşımacılık ve Lojistik çalışma grubuna ve 5 nolu Taşımacılık Trendleri ve Ekonomileri
çalışma grubuna dahil olduk ve sektörümüzü temsil eden bir STK olarak sandalye sahibiyiz.
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonunda ilave 3 çalışma grubuna daha dahil olmak yönünde hedefimizi önümüzdeki aylarda gerçekleştireceğiz. Bu kapsamda, 24 Eylül tarihinde Berlin’de InnoTrans Fuarı Demiryolu Paneline panelist olarak katılacağız. Cenevre’de 25-27 Eylül tarihlerinde yapılacak UNECE WP5 toplantısına ve 18 Ekim tarihinde yapılacak UNECE WP24 toplantısına katılacağız.

Bugünlerde sektörümüz için öncelikli problem uluslararası karayolu taşımacılığı icra eden
üyelerimizin sürücüleri için vize alma konusunda yaşadıkları sıkıntı. LojiDer olarak bu konuyu Dünya Ticaret Örgütü’nün belirlemiş olduğu kriterler çerçevesinde serbest ticaretin
engellenmesi bakış açısı ile değerlendiriyoruz. Ayrıca sürücü vizelerinin normal turistik
vizelerle aynı şekilde ele alınması ve değerlendirilmesi sürecinin de hukukun temel alındığı
Avrupa Birliği normlarına tamamen zıt olduğunu görüyoruz. Lojistik sektöründe 1 set “çekici
ve yarı römork” yatırımı yapan firmalarımızın yatırım bedeli bugün için 7-8 milyon TL
düzeyinde. 10 setlik bir filo yatırımı yapan üyemizin toplam yatırım bedeli 70-80 milyon TL
gibi yüksek meblağlara ulaşıyor. Bu yatırımın ülke ekonomisine ve ihracatına değer katması
gerekirken sürücülere vize alınamaması nedeniyle atıl kalması kabul edilemez. Bu uygulama ölü yatırım ve kaynak israfı olarak adlandırabileceğimiz bir dönemin yaşanmasına sebep oluyor. Zamanında alınamayan, alınsa bile 3-4 ay sonrasına alınan randevu tarihleri sonrasında nedeni bilinmeyen ve anlaşılamayan sürücü vize redleri problemi derhal çözülmelidir. Uluslararası taşıma yapan araçlarımızın sürücülerine verilmeyen vizeler ticaretin serbest olarak gerçekleştirilmesinin önündeki en büyük engeldir. LojiDer olarak Avrupa’da bu yönde hukuki bir mahkeme süreci başlatma yönünde detaylı bir çalışma yapıyoruz.

Geçtiğimiz ay ulusal ve uluslararası karayolu taşıması yapan üyelerimizi olumsuz etkileyen bir KHK kararını sizlerle paylaşmak istiyorum. Filosunda 10, 50, 150, 300, 500, 800 adet aracı olan üye firmalarımız var. Bu üyelerimiz geçmiş dönemde kendilerine tanınan hak çerçevesinde sadece kendi araçlarına verilmek üzere kendi garaj alanlarında yakıt pompa istasyonu yatırımı yapmış ve sadece kendi araçlarına yakıt vermek üzere toplu yakıt alımı yaparak, taşımacılık hizmeti maliyet kalemleri içinde yüksek bir yüzdeye sahip olan yakıt maliyetlerinde iyileştirme yapma imkanına sahip olmuştur. 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 9. Maddesinin yedinci fıkrasında Temmuz ayında KHK ile yapılan bir değişiklik ile üyelerimizin hakları iptal edilmiştir. Ancak bunun nedenini tam olarak kavrayamadık. Devletimizin “denetim” adı altında atmak istediği her adıma derneğimiz üyesi firmalar ve sektör firmalarımız destek olacaktır. Bunula birlikte birkaç kötü örnek ve icraat, işini doğru yapan, yatırım yaparak istihdam yaratan firmalarımızın olumsuz etkilenmesine neden olmamalıdır. 1 Ocak 2025’te uygulamayı alınacak bu kararın tekrar gözden geçirilmesi adına çalışmalarımız devam ediyor.

Lojider LogoBu uygulama içinde yaşadığımız toplum hayatında hepimizi olumsuz etkileyecek riskler taşıyor. Sadece 2-3 üyemizin sahip olduğu bin tane ağır vasıta aracı normal yakıt istasyonlarına sadece yakıt almak için giriş çıkış yapacak. Sonuç; kaza riski artacak, iş yükü artacak, fatura muhasebe işlemleri artacak, bu araçların zaten rapor vermek, bakım yapmak adına ilgili firmanın garajına geldiği bir süreçte sadece yakıt almak için halka açık istasyonlara gitmesi sonucu yakıt sarfiyatı artacak. Bütün bu artışlar olumlu bir gelişmeye değil kaynak israfına neden olacaktır. Ümit ediyoruz ki yapacağımız çalışmalar olumlu sonuçlanacak ve bu konuda bütün paydaşların beklentilerini karşılayan bir çözümü hep birlikte oluşturacağız.

Sektörümüzde uzun yıllardır konuşulan bir diğer konu haksız rekabet ortamı. Yüksek bedellerle alınan yetki belgeleri ile lojistik hizmetlerin yapıldığı bir ekosistemde faaliyet gösteriyoruz. Ancak denetimin istenen düzeyde olmaması nedeniyle hala belgesiz yapılan faaliyetler engellenemiyor. Bunun sonucu olarak belgeli firmalarımızı haksız rekabet ortamında işlerini devam ettirmeye çalışıyor. Bu ortamın bir an önce düzeltilmesi, ülkemiz kanun ve yönetmenliklerine göre yetki belgesi ile iş yapan firmalarımızın haklarının korunması önceliklenmelidir. Bu amaçla ilgili bakanlıklarımız ve Gelir İdaresi Başkanlığımızla yaptığımız görüşmeler sonrasında e-fatura sistemi ile yetki belgesi sisteminin entegrasyonuna yönelik çalışmalarımız ümit ediyoruz ki en kısa zamanda istediğimiz sonucu verecek.

Ağustos ayında Ankara’da yapılan ve ağır nakliye sektörümüzün uzun yıllardır beklediği
yönetmelik ile ilgili katıldığımız çalıştayda özellikle yenilikçi yaklaşım ile önerdiğimiz
karayolu treni uygulamasının sektörümüz için ufuk açıcı bir uygulama olacak. LojiDer’in
yenilikçi fikirlerinin bir yansıması olacak bu adım. 2025’te yenikçi bu uygulamanın hayata
geçecek olması bizleri heyecanlandırıyor. Kaynak israfının önlenmesine yönelik her türlü
yenilikçi öneriler ve uygulamalar, LojiDer misyon ve vizyonunun en güzel örneklerini
oluşturacak.

“Karayolu treni” olarak ifade ettiğimiz kavram, tonaj olarak yönetmeliklerle belirlenen
kriterleri aşmayan hacimli yüklerin tek bir çekici ile iki yarı römork ile taşınabilmesi durumu.
Özellikle otobanlara yakın yükleme mahalleri ile ve otobanlara yakın boşaltma mahallelerine
yakın noktalar arasında yapılacak taşımalar için başlaması planlanan bu uygulama ile çok
önemli bir tasarruf sağlanacak. İki çekici için harcanan yakıt ortadan kalkacak, ikinci çekicinin çevreye verdiği karbondioksit salınımı olmayacak, iki çekici kullanılması nedeniyle oluşan her türlü maliyet ortadan kalkacak ve sonuçta ithalat ve ihracatçımıza maliyet avantajı yaratılacak. Bu konuda heyecanımız da beklentimiz de oldukça yüksek.

30 Ekim 2024 tarihi LojiDer’in 1’nci kuruluş yıldönümü. 30 Ekim tarihinde İstanbul’da LojiDer 1’nci Lojistik Kongresini düzenleyeceğiz. LojiDer’in fark yaratan vizyonu ile hazırladığımız kongre programımız üyelerimiz ve katılımcılarımız için faydalı olacaktır. “Lojistikçiler Der ki!” sloganı ile üyelerimize, sektörümüze ve ülke ekonomimize değer katmaya devam edeceğiz.

Lojider 1. Lojistik Kongresi

Patronlara Mini Yol Haritası! Satınalma ve Tedarik Farkı Nedir? Stratejik Tedarik Sürecinin Şirketlere Sağladığı Avantajlar Nelerdir?

Satın Alma Ve Tedarik

Patronlara Mini Yol Haritası!

Satınalma ve Tedarik Farkı Nedir? Stratejik Tedarik Sürecinin Şirketlere Sağladığı Avantajlar Nelerdir?

Olgar Ataseven

Danışmanlık verdiğim şirketlerin bir çoğunda patronların en yakınındaki departmanlardan birinin Satınalma ya da Tedarik Zinciri Departmanı olduğunu görüyorum. Ama özellikle KOBİ seviyesinde bu fonksiyonların ancak satın alma seviyesinde kaldığını ve “Tedarik – Procurement” mantığının oturmadığını görüyorum. Bu yazı ile özellikle şirket sahiplerimize tam da mecrasında ufak bir yol haritası vermek istiyorum. Gelin konuyu özetleyelim:

Günümüz iş dünyasında mal ve hizmet tedariki,  verimliliğini, maliyetlerini ve rekabet avantajını doğrudan etkileyen kritik bir süreçtir. Ancak tedarik ve satın alma, çoğu zaman birbiriyle karıştırılır ve bu iki terim sıklıkla birbirinin yerine kullanılır. Oysa bu iki kavram, içerdikleri işlevler ve yaklaşımlar açısından birbirinden farklıdır. Peki, satın alma ve tedarik arasındaki temel farklar nelerdir? İşletmeler için etkili bir tedarik stratejisi nasıl oluşturulmalıdır?

Satınalma ve Tedarik: Temel Farklar

Satın Alma Ve TedarikSatınalma, bir işletmenin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri edinmekle ilişkili daha dar bir işlevdir. Genellikle işlem bazlıdır ve sipariş verme, malı teslim alma ve ödeme süreçlerini içerir. Satın alma süreci kısa vadeli, işlemsel bir yaklaşımı benimser ve temel amacı, doğru mal veya hizmeti doğru fiyata temin etmektir. Hedef, maliyet etkinliği sağlamaktır.

Tedarik ise daha kapsamlı ve stratejik bir süreçtir. Tedarik, ihtiyaçların belirlenmesinden, tedarikçi seçiminden, müzakere sürecinden, sözleşme yönetiminden ve uzun vadeli tedarikçi ilişkilerinin geliştirilmesinden sorumludur. Satın almanın aksine, tedarik sadece bir işlemi değil, işin genel stratejisine hizmet eden daha geniş bir süreci kapsar. Tedarik, maliyetlerin yanı sıra kalite, güvenilirlik ve sürdürülebilirlik gibi faktörlere de odaklanır. Yani tedarik, işletmelere uzun vadeli değer katmayı hedefler.

Tablo olarak bu farkları şu şekilde özetleyebiliriz:

Satınalma Tedarik
İşlemsel ve kısa vadeli Stratejik ve uzun vadeli
Sipariş ve ödeme süreçleri Tedarikçi ilişkilerinin yönetimi
Ağırlıkıl maliyet odaklı Maliyet, kalite ve sürdürülebilirlik odaklı
Sipariş verme, mal teslim alma ve ödeme bazında iş yoğunluğu İhtiyaç tespiti, müzakere ve sözleşme yönetimi dengesinde

İşletmelerde Tedarik Sürecinin Kurulması: Adım Adım Yol Haritası

Gelelim satın alma sarmalından tedarik işlevine nasıl dönüşebileceğimiz konusuna. Bir işletmenin başarılı bir tedarik stratejisi oluşturması, sadece doğru malzemeyi doğru fiyata almakla sınırlı değildir. Stratejik tedarik, işletmeye uzun vadeli avantajlar sağlayacak bir yapı kurmayı hedefler. İşte işletmelerin güçlü bir tedarik sistemi oluşturmak için izlemesi gereken adımlar ise şunlardır:

  1. İhtiyaçların Belirlenmesi:

İlk adım, işletmenin hangi mal ve hizmetlere ihtiyaç duyduğunu net bir şekilde belirlemektir. Bu aşamada, tedarik sürecinin amacını ve hedeflerini anlamak önemlidir. Hangi ürünler veya hizmetler işletmenin stratejik hedeflerine katkı sağlar? Hangi tedarikçiler bu ihtiyaçları en iyi şekilde karşılayabilir?

  1. Piyasa Araştırması ve Tedarikçi Seçimi:

Tedarik sürecinde önemli bir aşama olan piyasa araştırması, işletmeye uygun tedarikçileri belirlemek ve değerlendirmek açısından kritiktir. İyi bir tedarikçi, sadece fiyat avantajı sağlamamalı, aynı zamanda güvenilir olmalı ve kalite standartlarına uygun ürün veya hizmet sunmalıdır. Bu araştırma işi belirli periyotlarda tekrarlanmalı ve belki de her sene portföydeki tedarikçiler %10 veya %20 oranından yenilenmelidir ya da sepet yönetimi yapılmalıdır.

  1. Tedarikçi İlişkilerinin Yönetimi:

Başarılı bir tedarik stratejisi, uzun vadeli tedarikçi ilişkileri geliştirmeyi gerektirir. Bu ilişkiler, hem işletmeye maliyet avantajı sağlar hem de tedarik zincirinin sürdürülebilirliğini destekler. Kazan-kazan anlayışıyla yürütülen tedarikçi ilişkileri, müzakere süreçlerinde daha esnek ve etkili bir pozisyon elde edilmesini sağlar. Burada çok önemli bir hatırlatma yapmakta fayda var. İşletmelerimiz ve özellikle üretim yapan işletmelerimiz bir taraftan da tedarikçileri kadar güçlü oluyorlar. Dolayısı ile tedarikçilerimizi güçlendirecek, geliştirecek ve büyütecek programların da sistemimizde olması gerekiyor.

  1. Sözleşme Yönetimi:

Tedarikçi ile yapılan anlaşmaların net ve her iki taraf için adil olması, başarılı bir tedarik sürecinin temel taşlarındandır. Sözleşmelerde, fiyatlandırma, teslim süreleri, kalite standartları ve garanti şartları gibi konular açıkça belirtilmelidir.

  1. Sürekli İyileştirme ve Değerlendirme:

Tedarik süreci, işletmelerin değişen ihtiyaçlarına göre sürekli gözden geçirilmelidir. Performans değerlendirme sistemleri kurularak, tedarikçilerin sunduğu hizmetlerin kalitesi ve verimliliği düzenli olarak takip edilmelidir. Bu adımı gerçekleştirirken özellikle periyodik “KYS – Tedarikçini Tanı” analizleri ile “KPI – Temel Performans Göstergeleri” lerinin detaylandırılması ve iş yeri ziyaretleri ile tedarikçilerin değerlendirilmesi önemlidir. Böylece işletme, tedarik süreçlerini sürekli olarak iyileştirip optimize edebilir.

Değerli patronlar ve işletme sahipleri, satın alma ve tedarik süreçlerinin işletmenizin başarısındaki kritik rollerini göz ardı etmemelisiniz. Satın alma, kısa vadeli ve işlemsel bir odakla hareket ederken, tedarik daha stratejik bir yaklaşımla uzun vadeli başarınızı hedefler. Tedarik sürecine gereken önemi vererek yalnızca maliyetlerinizi kontrol altına almakla kalmaz, aynı zamanda tedarik zincirinizi güçlendirip rekabet avantajınızı artırabilirsiniz. Unutmayın, stratejik bir tedarik süreci sadece maliyet avantajı sağlamakla kalmaz; işletmenizin büyüme hedefleriyle uyumlu, sürdürülebilir fırsatlar yaratır.

Nerede O Eski Beceriler!

Nerede O Eski Beceriler

Nerede O Eski Beceriler !

Prof. Dr. Umut Omay

100 yıl önce okuryazar olmak, 1990’lı yıllarda ise bilgisayar kullanabilmek bir ayrıcalık ve az rastlanan bir beceri olarak görülmekteydi. Öyle ki, 1990’lı yıllarda bilgisayarlarındaki CD sürücülerin bazı kullanıcılar tarafından fincan tutucu olarak algılanıp bu şekilde kullanılmaya çalışıldığına ya da bir disketin kopyalanmasını o disketin fotokopisini çekmek olarak anlayanların bulunduğuna ilişkin şehir efsaneleri ortaya çıkmıştı (1).

Bugün ise bırakın disketi, o dönemin gözdesi CD’ler bile eski teknoloji olarak görülüyor. Günümüzde bilgisayar kullanmanın iş dünyası açısından az rastlanan bir beceri olmaktan çıktığını, artık temel bir gereklilik olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki, günümüzde “dijital okuryazarlık” kavramını kullanmaktayız.

Nerede O Eski BecerilerArtık çok hızlı değişen ve belirsizliklerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Hemen her gün yeni bir yöntem, yeni bir teknoloji ve yeni bir bilgi davetsiz bir misafir gibi günlük yaşamımıza giriyor. Bütün bu gelişmelerin geleneksel kariyer anlayışının da geçerliliğini yitirmesine neden olduğu görülüyor (2).

Geleneksel kariyer anlayışı belirli bir eğitimi tamamladıktan sonra elde edilen bu bilgi ve becerilere güvenerek çalışma yaşamını sürdürmeye dayanmaktaydı. Artık bunun geçerli olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz (3).

Gerçekten de işler ve meslekler bu değişimden kaçınılmaz bir biçimde etkileniyor (4). Örneğin Dünya Ekonomik Forumu (WEF), 2027 yılına kadar veri girişi işinde sayısal anlamda büyük bir gerileme olacağını, en fazla sayıda yeni işin ise tarımsal ekipman operatörlerine yönelik ortaya çıkacağını ileri sürüyor. Genel olarak yapay zekâ ve makine öğrenmesi gibi yeni teknolojilerle ilişkili işlerde hızlı bir artış, başta büro ve sekreterlik işleri olmak üzere, banka gişe işleri, kasiyerlik ve bilet satışı gibi işlerde ise hızlı bir gerileme yaşanacağı ön görülüyor. Yine Dünya Ekonomik Forumu’na göre dünya genelindeki işgücünün yaklaşık dörtte biri mevcut işlerin yok olması ve yeni işlerin ortaya çıkması sürecinden etkilenecek; bu nedenle mevcut becerilerin yenilenmesi ve dönemin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi kadar yeni beceriler kazanılması da aynı derecede önemli (5).

Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu olan ve 4. Sanayi Devrimi kitabı ile milyonlar tarafından tanınan Klaus Schwab, geleceğin dünyasının artık çok fazla beceriye ve bunlara bağlı olarak da bir işler portföyüne sahip olmayı gerektireceğini ileri sürüyor. Daha önce de birden fazla işte aynı anda çalışanlar vardı. Ancak bugünün gelecek beklentisi, çalışanların büyük bir çoğunluğunun birden fazla işi yapabilecek kadar çok çeşitli becerilere sahip olmasının gerektiği yönünde (6).

Günümüzde dijital okuryazarlık becerisine sahip olmayı gerektiren büro işleri gibi işlerin hızlıca kaybolması beklenen işler arasında sayılması, düşündürücü olduğu kadar becerilerin ne kadar hızlı bir biçimde yetersiz hale gelebileceğine ilişkin dikkat çekici bir örnek oluşturuyor. Artık mevcut becerilerimizin eskiden olduğu gibi bizi çalışma hayatımız boyunca desteklemeyeceği çok açık. Geleceğin dünyası büyük bir çoğunluk için bir işler portföyüne sahip olmayı kaçınılmaz hale getirecekse, bunlara uygun bir “beceriler portföyüne” sahip olmak ve bu portföyü sürekli güncellemek de kaçınılmaz olacaktır.

Kaynaklar

(1) Sturgeon, W. (2002), ““I’ve broken my coffee cup holder” …and other tales of helpdesk woe: Are people really this stupid?”, Çevrim içi: https://www.zdnet.com/article/ive-broken-my-coffee-cup-holder-and-other-tales-of-helpdesk-woe/, (25.09.2024).

(2) Omay, U. (2017), Post Homo Servus, Beta Basım Yayım, İstanbul, ss. 103-104.

(3) Omay, U. (2015), ““Okul Bitti, Artık Ders Çalışmak Yok!” Derken Emin misiniz?”, Kadıköy Maarif, 10 (36), s. 31.

(4) İş ve meslek ayrımına ilişkin bkz. Omay, U. (2022), “İş ve Meslek Karmaşası”, Çevrim içi: https://satinalmadergisi.com/is-ve-meslek-karmasasi/, (01.06.2022).

(5) World Economic Forum (2023), Future of Jobs Report 2023, Çevrim içi: https://www3.weforum.org/docs/WEF_Future_of_Jobs_2023.pdf, (25.09.2024).

(6) Omay, Post Homo Servus, s. 249.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Hepsiburada Sürdürülebilirlik Raporu’nu Yayımladı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Hepsiburada Sürdürülebilirlik Raporu’nu Yayımladı

Hepsiburada Sürdürülebilirlik Raporu’nu Yayımladı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Hepsiburada Sürdürülebilirlik Raporu’nu YayımladıTürkiye’nin Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler imzacısı, Sürdürülebilirlik Raporu yayımlayan ilk e-ticaret platformu, ‘Daha Hızlı Daha İleri’ye taahhüt veren dünyadaki ilk e-ticaret sitesi olan Hepsiburada 2023 Sürdürülebilirlik raporunu yayımladı. Karıncalardan ilham alan Çok Araçlı Rota Optimizasyonu’nu geliştirerek seyahat mesafesini yüzde 8 azaltan ve karbon emisyonlarını düşüren şirket, Ortak Barkod inovasyonuyla da ayda ortalama 1 milyondan fazla etiket tasarrufu sağladı. 2023 yılında yaklaşık 964 bin kilogram ambalaj atığını geri dönüştüren Hepsiburada’nın e-ticarete kazandırdığı kadın girişimci sayısı ise 56 bini geçti.

Hepsiburada, çevre, toplum ve yönetişim eksenindeki çalışmalarını 2023 Sürdürülebilirlik Raporu ile kamuoyuyla paylaştı. Türkiye’nin sürdürülebilirlik raporu yayımlayan ilk e-ticaret platformu unvanına da sahip şirket, rota optimizasyonu, geri dönüşüm, ortak barkod, döngüsel ekonominin büyütülmesi gibi tüm çevre yatırımları ile farklı yararlanıcı gruplara yönelik sosyal programları ve projelerine de raporda yer veriyor.

Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirliğin, Hepsiburada’nın DNA’sında yer alan temel değerler arasında olduğuna vurgu yapan Hepsiburada Kurumsal İlişkiler, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Direktörü Cem Tanır şunları ifade etti:

“Türkiye’de e-ticaret hacmi 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 115,15 artarak, genel ticaret hacmi içindeki payını yüzde 20’ye yükseltti. İşlem sayısı ise bir önceki yıla göre %22,25 arttı. Bu veriler çok hızlı bir büyümeye işaret etse de önümüzde gidecek uzun bir büyüme yolu ve aynı zamanda gerek platformlar gerekse satıcı ve tüketicilerle birlikte çevre bilinci yüksek bir e-ticaret kültürü yaratma fırsatı var. Biz, Türkiye’nin Hepsiburada’sı olarak çevre bilinci yüksek e-ticaret kültürünü yaratmayı hem milli misyonumuz hem dünyaya karşı sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Türkiye’den Birleşmiş Milletler Global Compact’ı imzalayan, Sürdürülebilirlik Raporu yayımlayan, yine Global Compact’ın ‘Daha Hızlı, Daha İleri’ inisiyatifine taahhüt veren dünyadaki ilk e-ticaret platformu olmaktan gurur duyuyoruz.”

Karıncalardan İlham Aldı, Seyahat Mesafesini Yüzde 8 Kısalttı

Hepsiburada’nın lojistik şirketi HepsiJET, yakıt kaynaklı karbon emisyonunu azaltmak ve verimliliği artırmak için Çok Araçlı Rota Optimizasyon teknolojisini geliştirdi. Karınca kolonilerinin yiyeceklerini yuvalarına taşıma içgüdüsünden ilham alarak geliştirilen ve TÜRKPATENT tarafından tescillenen bu yenilikçi teknoloji sayesinde, mevcut araç filosundan optimum sayıda araç kullanılması sağlanarak toplam seyahat mesafesi yüzde 8 kısaltıldı.

2024 yılında Netlog Lojistik’le iş birliğine giderek ‘Musoshi’ adlı yüzde 100 yerli üretim 21 adet elektrikli aracı da filosuna katan HepsiJET, yıl sonuna kadar bu sayıyı 50’ye çıkarmayı hedefliyor. Çevreye duyarlı ve yenilikçi bir lojistik ağı kurma stratejisiyle hareket eden HepsiJET, elektrikli araçların kullanımıyla birlikte aylık ortalama 1.404 kilometre başına yaklaşık 0,21 ton karbon emisyonunu azaltmayı hedefliyor.

Ortak Barkod İnovasyonuyla Ayda 1 Milyondan Fazla Etiket Tasarrufu

Hepsiburada’nın inovasyonlarından biri de satış operasyonlarındaki verimliliği artırmak ve depodaki işlem sürelerini kısaltmak amacıyla geliştirdiği Ortak Barkod oldu. Ortak Barkod uygulamasıyla Hepsiburada’nın kendi barkodları basılıyor ve ayda ortalama 1 milyondan fazla etiketin basımından tasarruf sağlanıyor.

2023 yılında yaklaşık 964 bin kilogram ambalaj atığını geri dönüştüren Hepsiburada, aynı zamanda ambalajlarını %100 geri dönüştürülebilir selülozik karton malzemeden üretiyor, dolgu malzemelerinde polietilen ve polipropilen olmak üzere %100 geri dönüştürülebilir plastik malzemeleri tercih ediyor. Hepsiburada 21 bin kilogram gıda, 71 bin kilogram kimyasal atığın da geri dönüştürülmesini sağladı.

56 Binden Fazla Girişimci Kadın Hepsiburada İle E-Ticarete Başladı

Hepsiburada’nın çevrenin yanı sıra sürdürülebilir sosyal programlar ve projelerle tüm toplum için değer yarattığını belirten Tanır, “Kadın girişimcileri destekleyen ilk e-ticaret platformuyuz. Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programıyla kadınların iş kurmalarını ve e-ticaret yoluyla büyümelerini kolaylaştırıyoruz. 8 yıldır devam eden programımız şu ana kadar 56 binden fazla kadın girişimciyi e-ticarete kazandırdı. Hedefimiz, 2030’a kadar bu sayıyı 120 bine çıkarmak. Bununla birlikte HepsiYürkiye’den programımızla yerel üretici ve bölgesel kalkınmayı desteklerken, HepsiYürekten ile STK’lara destek veriyor, Sanatburada ile sanatçıların daha geniş kesimlere ulaşmasını sağlıyoruz” diye konuştu.

Deprem Bölgesine Ticaret ve Teknoloji Gücü Programı kapsamında KOBİ ve esnafa destek sağlamaya devam ettiklerini de sözlerine ekleyen Tanır, “2025’e kadar deprem bölgesinden tüm Türkiye’ye ve dünyaya toplam 10 milyar TL’lik satış hacmi yaratmayı, 120 bin kişinin istihdamına ve 500 bin kişinin geçimine katkı sunmayı hedefliyoruz. Diğer yandan Bir Gülüş Yeter projemizle çocukların eğitimin ve eğitim materyallerine erişimine destek olurken Yarınlara Söz projemizle de depremden etkilenen üniversite öğrencilerine eğitim, staj ve mentorluk imkanları sunuyoruz. Deprem bölgesine sunduğumuz tüm destekleri 3 ayda bir kamuoyuyla paylaşarak şeffaf bir süreç yürütmeye de büyük önem veriyoruz” dedi.

2023 yılında da yaşamsal desteğe ihtiyacı olan hayvanlar için dernek merkezlerine mama, tıbbi malzeme, kulübe ve lojistik desteği sağlamaya devam eden Hepsiburada, Ağustos ayında Kurtaran Ev’in çip ve karne sponsorluğunu üstlendi. Platform üzerinde Patili Dostlara Destek sayfasını yayına alan şirket, Kurtaran Ev Derneği’nin yaşam alanlarındaki kedi ve köpeklerin ihtiyaçlarına iş ortakları ve müşterileriyle birlikte destek oluyor.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Hepsiburada Sürdürülebilirlik Raporu’nu YayımladıHepsiburada’nın 2023 Sürdürülebilirlik Raporu’na aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:

https://kurumsal.hepsiburada.com/uploads/2023_hepsiburada_surdurulebilirlik_raporu.pdf

Yeni İş Fırsatlarını Keşfedin: Bayim Olur musun? Fuarı

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yeni İş Fırsatlarını Keşfedin Bayim Olur Musun Fuarı

Yeni İş Fırsatlarını Keşfedin: Bayim Olur musun? Fuarı

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yeni İş Fırsatlarını Keşfedin Bayim Olur Musun FuarıYeni ve uzun soluklu iş anlaşmalarının nabzı “Bayim Olur Musun?” Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı’nda atacak. Kendi işini kurmak isteyen 100’lerce girişimci ve marka bu fuarda buluşacak. Enflasyonda düşüş hedefiyle birlikte, yıl sonuna doğru sıkı para politikasında da bir gevşeme beklendiğine işaret eden MedyaFors Fuarcılık Kurucusu Özhan Erem, “Yüksek faiz dönemi bitiyor, uzun vadeli kazanç dönemi başlıyor. Güçlü ve sürdürülebilir yatırım seçeneği franchising ile kazancınızı katlayın, birikimlerinizle kendi işinizin patronu olun” dedi.

Türkiye’nin ilk ve tek franchising ve markalı bayilik fuarı “Bayim Olur Musun?”, bu yıl 22’nci defa kapılarını, markalar ve yatırım fırsatı arayan girişimcilerle buluşturmak için açacak. Reel ekonomide çarklarının daha da güçlenmesine katkı sağlayacak platform sayesinde, kendi işini kurmak isteyen girişimciler ve yeni yatırımlarla büyümek isteyen markalar, 17-20 Ekim 2024 tarihleri arasında İstanbul Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek “Bayim Olur Muun?” Franchising & Markalı Bayilik Fuarı’nda buluşacak. Yeni yatırım fırsatlarının keşfedilmesini sağlayacak olan fuar, 100’lerce kişiye ev sahipliği yapacak. Franchisingin, güçlü ve sürdürülebilir bir yatırım seçeneği olarak öne çıktığına işaret eden MedyaFors Fuarcılık Kurucusu Özhan Erem, sıkı para politikasında beklenen faiz indirimi sonrasında franchisingin, yatırımcılara uzun soluklu kazanç imkanı sağladığını söyledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), enflasyonla mücadele çerçevesinde, sıkı para politikasıyla bir hafta vadeli politika faizinin yüzde 50’de tutulduğuna işaret eden Özhan Erem, gerek geçtiğimiz hafta açıklanan ekonominin 3 yıllık yol haritası Orta Vadeli Program (OVP) ve gerekse Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda, enflasyonda düşüş öngörüldüğüne dikkat çekti. Fiyat istikrarının sağlanmasına önemli katkı sağlayacak olan ve şu anda yüzde 51,97’de bulunan enflasyondaki düşüşle birlikte, faizlerde de indirim beklendiğine işaret eden Erem, “Bu da faiz oranlarında kayda değer bir düşüşün 2024’ün sonlarında ve 2025’in başlarında gerçekleşeceğini göstermektedir​. Yüksek faiz, enflasyonu kontrol altına almak için amacıyla uygulanıyor ve sıkı para politikası, ekonomik istikrarın sağlanması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.”

Yüksek Faiz Dönemi Bitiyor Uzun Vadeli Kazanç Başlıyor

Olası faiz indiriminin, tasarruf sahipleri için de yeni yatırım fırsatlarını gündeme getireceğini söyleyen Özhan Erem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüksek faiz dönemi bitiyor, uzun vadeli kazanç dönemi başlıyor. İşte bu noktada, franchise yatırımları devreye giriyor. Faiz, döviz, arsa veya borsadan elde ettiğiniz kazançlarınızı, kalıcı ve sürdürülebilir bir işe dönüştürme fırsatı, franchise ile mümkün. Bir markanın çatısı altında, güçlü bir iş modeli ve tanınmış bir isimle yola çıkmak, yalnızca finansal getiri sağlamakla kalmaz, aynı zamanda işinizin de sahibi olmanızı sağlar. Özellikle yüksek faiz dönemi sonrası bu değişiklik, yatırımlarını yeniden değerlendirmek isteyenler için iyi bir fırsat sunacaktır.”

Kendi İşinizin Patronu Olun Başarınızı İleriye Taşıyın

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yeni İş Fırsatlarını Keşfedin Bayim Olur Musun FuarıÖzhan Erem, birçok yatırımcının, birikimlerini değerlendirmek için franchise sistemini tercih ettiğine işaret etti. Erem, “Franchise sektörü, sağlam bir iş modeli ve marka desteği sunarak girişimcilerin başarı şansını artırıyor. Kendi işinizin patronu olmanın yanı sıra, bir franchise ile bu başarıyı daha da ileriye taşıyabilirsiniz. Sonuç olarak, yüksek faiz döneminin sona ermesiyle birlikte, uzun vadeli kazanç fırsatları daha görünür hale geliyor. Kendi işini kurmak isteyen girişimciler için franchise sektörü, bu dönemde değerlendirilmesi gereken önemli bir seçenek olarak öne çıkıyor. Bayim Olur Musun? Fuarı, bu fırsatları keşfetmek için mükemmel bir başlangıç olarak kapılarını 17-20 Ekim’de açacak. Davetiyenizi almak için hızlı davranın ve bu önemli fırsatı kaçırmayın!” diye konuştu.