Turizm ve Gastronomi Üzerine: Mutfaklarda Değişim

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Turizm Ve Gastronomi üzerine Mutfaklarda Değişim

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Turizm Ve Gastronomi üzerine Mutfaklarda DeğişimAli Rıza DÖLKELEŞ (Mutfak Yöneticisi – Food Editor)

Limak Cyprus Deluxe Hotel (www.chefard.com)

Turizm ve Gastronomi Üzerine: Mutfaklarda Değişim

Stil ve Karizma

Son yıllarda gelişen ve renklenen otel konseptleri ile birlikte, otel yapılarında olduğu gibi bu şekillenme mutfaklarımıza da yansımıştır. Bu yansımalar büfelerde, mutfak donanımların da, gözle görülür şekilde radikal bir biçimde yerini almıştır. Bu değişime ayak uyduran biz şefler de başta kıyafetlerimizde olmak ile beraber vizyon ve misyonda aynı değişimi göstermiştir. Eski yıllardaki mutfak üniformalarına ve şef yapılarına baktığımız da kıyafetler renklendi, önlüklerde logolar yazılar tam anlamı ile moda furyası. Bunun ile beraber şeflerimizde kendilerine özgü saçı, sakalı ile bir sitil yapmakta, benim diyen mankenlere taş çıkaracak şekilde yapmış olduğu yenilikçi fusion, moleküler, minimaliz sunumları ile mutfağına duruşu ile tarzı ve tavrı ile ayak uyduruyor. Tapuları kırıyor. Her yerde olduğu gibi başarıyı, yeniliği her yönü ile gerek görsel, gerek tatsal olarak yansıtmak göstermek gerekir.

Otel Personeli

Otel içerisindeki hizmeti veren her bir birey bu bilinç ile yaptığı işe baktığında misafir memnuniyeti kaçınılmaz olacaktır. Otelin mimarisi ne kadar güzel olur ise olsun, buna gelen misafir tatilinin ilk iki günü dikkat eder, istediğiniz kadar tesisi altın ile kaplayın misafirin ilgisi iki günü geçmez, oda temizliği standart olarak temizlenir.

Siz gelen misafirinizi yemeğiniz ile servisiniz ile bunun yanı sıra güler yüz ile sunmadığınız da bu misafiri mutlu edemezsiniz ve bir daha bu misafir bu tesisi tercih etmeyecek hatta reklamasyon yapacaktır. Otellerimizde açılan özel temalı restoranlarda bunun bir göstergesidir. Daha düne kadar her şey dâhil konsepti içerisinde bir tek ana restorandan hizmet verir iken şuan gelinen nokta da ise yedi, sekiz hatta on dört adet özel restoranları olan tesislerimiz mevcut.

Burada ki ana tema misafiri mutlu etmek farklı mutfaklar ile tanıştırmak. Tatili süresince farklı duygular farklı lezzetler sunmak orijinalini bozmadan. Bunun doğrultusunda bu misafiri tekrar aynı tesise çekmek hatta yanında arkadaşları ile birlikte getirmek.

Bu zor mu hayır değil. Bunu yapan başaran çok tesis var. Hatta tesise gelemeden aşçının yani,  Şefin devam edip etmediğini sorarak tatiline yön veren misafirler çok fazla.

Bunun doğruluğunu çözen tesislerin başarıları aşikârdır. Bu tesislerin personel politikası, doluluk oranları, fiyat olarak satış politikaları verdikleri hizmet gibi yapmış oldukları işletmecilikte kaliteyi yakalamışlar ve üzerine koymaktadırlar. Bütün Turizmcilere Kaliteden kopmamak ve iyi bir sezon geçirmeleri dileğim ile kolay gelsin.

Sevdiğim Sözler

Unutmayın öldüğünüz zaman, yapılacak işler listeniz hala dolu olacaktır…

 Unutmayın ki öldüğünüz zaman hala listenizde tamamlanmamış işler olacak ve bu işler sizin yerinize başka birileri yapacaktır…

O halde artık, yaşamınızın değerli anlarını sonradan pişman olacağınız biçimde harcamayın.

‘’Okumak için vakit ayırdığınızdan dolayı, teşekkür ederim.

Damak Tadınızdan ‘’ Bir Tutam Lezzet ‘’ eksik olmasın

Unutmayalım. Güzel lezzetler, Nazik Dokunuşlarla Başlar…’’

Sevgi ve saygılarım ile kalın.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Turizm Ve Gastronomi üzerine Mutfaklarda DeğişimAli Rıza DÖLKELEŞ

Mutfak Yöneticisi – Food Editor

Limak Cyprus Deluxe Hotel

www.chefard.com

 

Alüminyum Palet mi Ahşap Palet mi?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Alüminyum Palet Mi Ahşap Palet Mi

Alüminyum Palet mi Ahşap Palet mi?

Cavit SOYSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Alüminyum Palet Mi Ahşap Palet Mi

“Önyargıları kırmak atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur”

Hayaller tesadüfleri, Tesadüfler fırsatları, Fırsatlar hayalleri gerçekleştirir. Hayallerin olmadığı bir zihin yapısı hayal edebilir misiniz? İnsanoğluna verilmiş en büyük donanımın hayal gücü olduğunu düşünüyorum, Kalıplaşmış bir söz vardır “Her şey hayalle başlar”

Albert Einstein’ın dediği gibi “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır. Hayal gücü dünyayı kuşatır. Zekânın gerçek işareti bilgi değil, hayal gücüdür.” İlk insandan bugüne her yenilik, her icat bir hayalin veya farkındalığı olan birinin tesadüfü fark etmesiyle bulunmuştur. Tekerleğin icadı, elektriğin icadı, telefonun icadı gibi birçok örnek verilebilir.

Hayal gücü yalnız olmayan bir şeyi keşfetmek için değil aynı zamanda var olan Bir şeyi geliştirmek içinde en büyük güçtür. İcatlar bulunduktan sonra her geçen gün geliştirilerek günümüze kadar gelmiştir, 1752 senesinde Benjamin Franklin yapmış olduğu deney sonucunda keşfedilmiş elektrik ile günümüzde kullanılan elektrik arasındaki fark veya 1876’da Alexander Graham Bell tarafından icat edilen telefon ile günümüzde kullanılan telefon arasında fark sürekli düşünen ve geliştiren zihinlerin eseridir. İnsanlık tarihi varlığını hayalleri olan insanlara borçludur, Her yenilik bir hayal ürünüdür.

Peki, yeniliklerin önündeki en büyük engel nedir? Yeniliklerin önündeki en büyük engel tabii ki önyargılardır. Yine Albert Einstein’ın dediği gibi

“Önyargıları kırmak atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur”

Buluşların ve yeniliklerin başarısı mucitlerinin başarısı olduğu kadar inanan, anlayan, mukayese ve kabul eden kurum ve kişilerinden de başarısıdır. Hayatımızın her evresinde heves kaçıran önyargılı insanlarla karşılaşırız, Kimi zaman bu kişi ebeveyn, kimi zaman eşimiz, kimi zaman amirlerimiz, kimi zaman ise en samimi arkadaşımız olabilir. Önyargılı insanlar yeniliklerin önündeki en büyük barikatlardır, Önyargıları yıkın, hayallerinize odaklanın, vazgeçmeyin ve en önemlisi sizi keşfedecek kitleye sesinizi duyurun.

Şimdi size başımdan geçen ve hâlâ devam eden yenilikçi bir girişimimden bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 20 yıllık endüstri geçmişimin olmasının vermiş olduğu tecrübe ile farkındalığın etkisi aynı zamanda sürekli düşünen ve yeniliğe açık bir yapım olmasından dolayı, Endüstride kullanılan gereçlerin eksiklerini analiz etmeye, geliştirmeye veya ihtiyaçlara cevap verecek yeni ürünler tasarlamaya çalışıyorum.

Bulunduğum şehir endüstrinin kalbi niteliğinde sayılan birçok büyük kuruluş ve organize sanayi bölgelerinin bulunduğu bir sanayi şehri, Yaklaşık 1 yıl önce bir durum dikkatimi çekti. Dikkatimi çeken şey ahşap palet dağlarıydı, Dağları diyorum çünkü gerçekten her yerde dağ gibi çürümeyi bekleyen ahşap palet yığınları görmeye başladım, Odaklanınca bu ahşap palet dağlarını her yerde gözüme batmaya başladı. Bu benim için artık bir çözülmesi gereken sorun olmaya başladı. Kendime bununla ilgili sorular yöneltmeye başladım.

Soru: Neden ahşap palet kullanımı bu kadar yaygın?

Cevap: Kolay ulaşılabilen ve ekonomik bir ürün olması.

Peki, bu fayda bu sorunu kabul etmek için yeterli mi? Absürt bir örnek vermek gerekirse, ilk yapılan tekerlek taştan yapılmıştı ve taşta kolay ulaşılabilen ve ekonomik bir üründü ama kullanışlı değildi, geliştirildi ve şimdiki formuna ulaştı hatta daha da geliştirilecek.

Sorun hâlâ aynı sıcaklığında zihnimde duruyor. Çünkü ahşap paletlerin avantajından çok dezavantajları var,

Gelin birkaç dezavantajını sıralayalım.

1) Ahşap paletler tek kaynağı ağaçlardır,1 ahşap palet yaklaşık 45,234 dm3 keresteden meydana geliyor ve bir çam ağacından ortalama 1,2717 metreküp kereste çıkıyor, Yani bir çam ağacından yaklaşık 28 ahşap palet üretilmekte, bunu doğaya verilen ciddi bir zarar olarak değerlendiriyorum. Çünkü günün sonunda ağaç paletlerin tek kaynağı ağaçlar ve ahşap paletler sonsuz bir geri dönüşüm içinde olamazlar.

2) Ahşap paletlerin açık alanlarda stoklanması hava koşullarından dolayı pek mümkün değil, Ahşap paletler için ekstra depolama alanları inşa ediliyor, Bu da tesis kurulum maliyetlerini yükseltirken aynı zamanda üretim alanlarının kaybına sebep oluyor.

3) Ahşap paletler kırılgan yapıda olmalarından dolayı iş kazalarına ve ürünlerin zarar görmesine sebep olmaktadır.

4) Ahşap paletler yanıcı bir yapıda olmalarından dolayı depolarda ekstradan risk oluşturmaktadır.

5) Ahşap paletler talaş çıkararak raf aralarında ve ürün üzerinde istenmeyen talaş ve kıymıkların varlığına yol açmaktadır.

6) Kontaminasyona bulaşmış ahşap paletler yıkanamaz ve temizlenemezler bu sebepten bertaraf edilmeleri gerekmektedir.

Eminim en az 3 dezavantajda siz bulursunuz.

Ahşap Ve Aliminyum Paket

Durum böyleyken daha avantajlı bir materyalden palet yapmak gerekmez mi?

Plastik olarak yapılmış paletler hâlihazırda yaygın olarak kullanılıyor fakat plastik paletlerinde yanıcı ve kırılgan bir yapısı var ve tamiri mümkün değil. Ben bir metal imalatçısı olarak neden metalden yapılmasın diye düşündüm, Daha önce metalden

yapılmış paletler görmüştüm fakat onlarda günü kurtarmak amaçlı yapılmış piyasada bulunan standart profillerden üretilmiş paletlerdi, Bu metal paletler ahşap paletlerden çok daha ağır ve maliyetli paletler olduğu için tercih piyasada rağbet görmemişlerdi.

Bu palet işi üzerinde ciddi çalışmalar yaparak alüminyum malzemeden farklı tasarımlar ve özel profil kesitleri geliştirerek ahşap paletlerden daha hafif, daha dirençli ve sonsuz geri dönüşüm döngüsüne uygun paletler üretmeyi başardım.

Biraz da Alüminyum Paleti inceleyelim. Avantaj ve dezavantajlarıyla.

Alüminyum diğer metallerden daha hafif, esnek ve işlenmesi kolay olduğu için endüstride birçok alanda kullanılmaktadır, Bu özeliklere sahip bir materyalden neden palet yapılmasın ki. Bu materyalin tek dezavantajı ahşaptan daha maliyetli olması ama döngüde kısa süre içinde kendini amorti edecek olması bu dezavantajı oltadan kaldırıyor.

1 alüminyum palet 6 ahşap palet maliyetinde ama geri dönüşümde 1 alüminyum palet hurdası 2 ahşap palet satın almakta, Bu maliyet hesabını herkes yapabilir. Günün sonunda 1 alüminyum palet kullanımı 4 ahşap palet maliyetine denk gelmektedir. Kullanım ömrü olarak 1 alüminyum palet yaklaşık 60 yüklemede geri dönüşüme giderken, Ahşap paletler ortalama 5 kullanımda geri dönüşüme gidiyor.

Ahşap Ve Aliminyum Palet Iki

Alüminyum paletin avantajlarına bakalım.

1) Her türlü hava koşullarına uygundur, Sıcak fırın önü, soğuk hava deposu, Islak alan vb.

2) Kontaminasyona uğramış palet buhar veya tazyikli su ile yıkanabilir, Bakteri üretmez, Dezenfekte edilebilir.

3) Hafif dara ağırlığı ile araçlılarda ekstra yük yükleme olanağı sunar.

4) Yangın riski yoktur, kıvılcım çıkartmaz.

5) %100 geri dönüşümlüdür.

6) Kırılgan bir yapıda olmadığı için iş kazalarına yol açmaz ve ürünlere zarar vermez.

Alüminyum paletler hangi sektörler için uygun?

1) İlaç sektörü; Hijyenin ön planda tutulduğu ilaç üretiminde, pürüzsüz ve gözeneksiz yapısı itibarı ile Alüminyum paletler ilaç sektörünün beklentilerini tam anlamıyla karşılamaktadır.

2) Otomotiv sektörü; Ağır ve sıcak işlerin yoğun olduğu, Üretim hatları arasında ürün trafiğinin paletlerle sağlandığı otomotiv sektöründe hafif ve güçlü yapısı ile üretime destek olurken aynı zamanda teker donanımı, kafesli palet gibi ilaveler yapılarak üretim hatları arasında verimliliği artırır. Depolamada sıfır kontaminasyon ve güvenli istif imkânı ile istenilen düzene yardımcı olur.

3) Tekstil sektörü; Üretim hatları arasında tekerlekli ve kafes donanımlı arabalı paletler ile üretimi destekler aynı zamanda Ağır kumaş toplarının depolarda istiflenmesi için ruloların kaymasını engelleyecek donanım ilave edilerek kumaşlar yıllarca güvenli bir şekilde muhafaza edilebilir, Bakteri, böcek ve koku üretmediği için tekstil sektöründe beklentileri karşılar.

4) Soğuk hava depoları; Alüminyumun sıcak ve soğuk geçişlerine olan direnci, koku üretmemesi, yıkanabilir olması ve güçlü yapısı nedeni ile soğuk hava depolarında beklentileri tam anlamı ile karşılar.

5) Palet kiralama ve tedarik zincirleri; Büyük palet stokları ile çalışan palet kiralama firmaları sürekli sirkülasyon halindeki ahşap paletleri uzun süre kullanamazlar, Ahşap paletler birkaç kullanımda kırılırlar bu durum hem taşıdıkları ürünlere zarar verir hem de sürekli yeni palet ihtiyacına yol açar. Uzun amortisman ömrüne sahip ve kare kod ile markalanmış alüminyum paletler, palet kiralama firmaları ve müşterilerinin beklentilerini kârlılıkla karşılar.

Durum böyle iken alüminyum paletler neden kullanılmasın?

İşte tamda bu noktada önyargılardan kurtulmak ve kalıplaşmış alışkanlıkları bir kenara bırakmak gerekiyor.

Önyargılarınızı yıkmaya hazır mısınız? Sizlerde bu yeniliğe bir destek vererek çevreye ve endüstriye katkıda bulunabilirsiniz.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Alüminyum Palet Mi Ahşap Palet MiYukarıdaki fikirlerin sahibi Şener KILIÇ Beye düşüncelerinden ve katkılarından dolayı teşekkür ederim.

Oldum olası işini severek yapan, düşünen, geliştiren, fikir ortaya koyup üretime dönüştüren insanlara hayran kalmışımdır.

Ahşap Ve Aliminyum Palet üç

Cavit SOY

Tedarik Zincirinde Siber Güvenlik İhlalleri

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tedarik Zincirinde Siber Güvenlik İhlalleri

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tedarik Zincirinde Siber Güvenlik İhlalleriGünümüzün dijital ortamında işletmeler, günlük operasyonları için üçüncü taraf yazılımlara büyük ölçüde güveniyor. Bu güven, giderek daha yaygın ve karmaşık hale gelen yazılım tedarik zinciri saldırılarında ise artışa yol açıyor. Verizon’un son Veri İhlali Araştırmaları Raporu’na (DBIR) göre, tedarik zincirindeki siber saldırılar %68 oranında arttı. Ayrıca, 2023’teki tüm ihlallerin yaklaşık %15’i üçüncü tarafları etkiledi. Bu da 2022’de bildirilen %9 rakamına kıyasla önemli bir artış olarak değerlendiriliyor. WatchGuard® Technologies’in Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, siber güvenlik ihlallerini azaltmak için 3 ipucu paylaşıyor. 

Günlük operasyonları için üçüncü taraf yazılımlara büyük ölçüde güvenen işletmeler giderek daha yaygın ve karmaşık hale gelen yazılım tedarik zinciri saldırıları ile karşı karşıya kalıyor. Verizon’un son Veri İhlali Araştırmaları Raporu’na (DBIR) göre %68 oranında artan güvenlik ihlalleri, yetkisiz erişim elde etmek ve sistemleri tehlikeye atmak için harici araçlardaki veya hizmetlerdeki güvenlik açıklarını kullanan siber saldırıların sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Buna ek olarak, 2023’teki tüm ihlallerin yaklaşık %15’i üçüncü tarafları etkilediği biliniyor, bu rakam 2022’de bildirilen %9’luk rakama kıyasla önemli bir artış anlamına geliyor. Harici hizmet sağlayıcıları işe alındığında, belirli hizmetler ve kullanıcılar şirket dışında yönetildiğinden kuruluşun bir parçası olmayan kişilerin sistemlerine erişim kazanması riski doğuyor.

Bu durum tedarik zincirinin bir parçasını oluşturan cihazlardaki ihlalleri ve potansiyel tehditleri tespit etme görevini zorlaştırıp, bu kanal üzerinden siber saldırı olasılığını artırıyor. Şirketlerin bir risk değerlendirmesi yaparak hem mevcut tehditleri hem de tüm cihazlarındaki potansiyel riskleri ve güvenlik açıklarını proaktif olarak belirlemesi gerektiğini belirten WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, siber güvenlik ihlallerini azaltmak için 3 ipucunu paylaşıyor.

1. Yama yönetimi edinin. Bir risk değerlendirmesi, cihazlarınızdaki ve sunucularınızdaki zayıflıkları belirleyebilir. Yama Yönetimi çözümleri ile şirketler, uç nokta siber güvenliğini tehlikeye atabilecek güvenlik açıklarını azaltmak için tüm yama kullanım ömrünü planlayabilir, uygulayabilir ve yönetebilir.

2. Sıfır güven yaklaşımını uygulayın veya benimseyin. Üçüncü tarafların bir şirketin sistemlerine girmesine izin vermenin risklerinden biri, hassas bilgilere kimin eriştiği üzerindeki kontrolü kaybetme olasılığıdır. Sıfır güven teknolojilerinin uygulanması, yalnızca yetkili ve güvenilir kullanıcıların ister dahili ister harici olsun, sisteme erişebilmesini sağlayarak varsayılan olarak reddetme yaklaşımını teşvik eder.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tedarik Zincirinde Siber Güvenlik İhlalleri3. Bütünleşik bir siber güvenlik platformu kurun. Üçüncü tarafların olası güvenlik açıklarına maruz kalma olasılığı göz önüne alındığında, bir güvenlik kontrolünün başarısız olması durumunda her açıdan koruma sağlamak için katmanlı güvenlik uygulamak en iyisidir. Entegre bir siber güvenlik platformu benimseyerek, işletmeler iş modellerinin tüm yönlerinde ağları, cihazları, kullanıcıları ve verileri her türlü tehdide karşı koruyan bir siber güvenlik sistemi oluşturabilir.

Sürdürülebilir Bir BT Stratejisi İçin Beş Temel Adım

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Sürdürülebilir Bir Bt Stratejisi İçin Beş Temel Adım

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Sürdürülebilir Bir Bt Stratejisi İçin Beş Temel AdımDell Technologies Türkiye ve  ECIS Ülke Müdürü Işıl Hasdemir, teknolojinin ve sürdürülebilir BT stratejilerinin önemine dikkat çekti. Hasdemir’e göre doğayı gözeten şirket ve liderlerin önceliklendirmesi gereken 5 temel adım bulunuyor.

2024 yılının başlarından itibaren küresel manzara tıpkı madalyonun iki yüzü gibi: daha temiz, geleceğe daha yeşil bir gezegen bırakma zorluğu ve bunun ortak geleceğimiz için temsil ettiği bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor. Konunun uzmanlarına göre teknoloji, bu dönüşümsel fırsatın kilidini açabilecek anahtar olsa da maksimum sürdürülebilirlik faydalarını elde etmek için ondan nasıl yararlanılacağını anlamak kritik önem taşıyor.

Dell Technologies Türkiye ve ECIS Ülke Müdürü Işıl Hasdemir,  “Bu hassas dengeyi sağlamak, sürdürülebilir BT çözümlerine dayanan ve en iyi uygulamaları hayata geçiren bütüncül bir yaklaşım gerektiriyor. Aslında yatırım, kullanım, verimlilik veya bunların tamamına ilişkin birçok sorunun cevabı sürdürülebilir BT’de bulunabiliyor” diyor.

Sürdülebilir bir BT stratejisi için izlenmesi gereken 5 temel temel adım olduğunu söyleyen Hasdemir, söz konusu adımları şöyle açıklıyor:

1. Altyapının optimize ve modernize edilmesi 

Aktif olarak kullanılmayan veya az kullanılan sunucular gibi verimsiz BT varlıkları, veri merkezlerinde en çok enerji israfı nedenlerinden biri olarak değerlendiriliyor. İlk adım olarak, BT ortamınızın kapsamlı bir denetimini yaparak en çok güç tüketen ve verimsiz ekipmanları belirleyin. Bu ekipmanları değiştirmek ve modern, daha enerji verimli çözümler uygulamak verimliliği artırabilir, ısıtma ve soğutma sistemlerini optimize edebilir ve alan gereksinimlerini azaltabilir.

Veri merkezini optimize etmenin bir diğer yolu da mevcut altyapınızdan daha fazla verim almak. Özellikle kapasite kullanımı, güç ve ısı yönetimi; yüksek performanslı donanım, etkili cihaz güç yönetimi ve akıllı veri merkezi güç yönetimi yoluyla sıklıkla iyileştirilebilecek alanlar olarak öne çıkıyor.

Veri merkezi enerji verimliliğini optimize etmek, dikkatli bir planlamanın yanı sıra gelişmiş güç, ısı ve soğutmayı da dikkate alan diğer bileşenlerin daha bilinçli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını gerektirir. Örneğin portföyümüzde, müşterilerimizin veri merkezlerindeki enerji israfını azaltmak için teknolojimizi sürekli olarak daha verimli ve daha az enerji tüketir hâle getirmeye çalışıyoruz.

Otomasyon teknolojileri ve telemetri verileri de güç yönetiminde insan müdahalesi ihtiyacını ortadan kaldırarak süreci basitleştirdikleri için kritik öneme sahip. Bu teknolojilerin uygulanması, yoğun olmayan zamanlarda güç tüketimini azaltmaya ve enerji performans sorunlarını daha hızlı tespit etmeye yardımcı olabilir. Yapay zekâ, yazılım tabanlı uygulamalar ve eko modları gibi diğer yeni teknolojiler de müşteri ve altyapı ürünlerinin ısı ve güç ihtiyaçlarının yönetimini destekleyebilir. Eski sistemlerin güvenli ve sorumlu bir şekilde geri dönüştürülmesini sağlamak için bunları ne zaman kullanım dışına çıkarmanız gerektiğini bilmek bu analizin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.

2. Daha azla daha fazlasını yapın

Donanım konsolidasyonu, karbon emisyonlarını ve veri merkezlerinin kapladıkları fiziksel alanı azaltmanın en iyi yollarından biri. Günümüzde kuruluşlarda üstel veri büyümesi, depolama ortamları için maliyetleri ve karmaşıklığı artırıyor. Veri merkezleri ve uzak tesisler; artan işletme maliyetleri, depolama yönetimi ve veri koruma sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Kritik öneme sahip verileri merkezî mimariler altında konsolide ederek işletmeler, enerji tüketimini ve bilgi işlem yoğunluğunu azaltırken, toplam sahip olma maliyetini (TCO) düşürebilir ve çevreyi destekleyebilir.

3. Çevre dostu kaynakları benimseyin 

BT endüstrisi, lityum veya kobalt gibi yüksek enerji ve su tüketimi ile çevresel zararlara yol açan mineraller de dâhil olmak üzere sınırlı ham maddelere önemli ölçüde bağımlı. Bu ham maddelere alternatifler giderek daha fazla talep görüyor çünkü hâlihazırda kullanımda olan malzemelerden yararlanmak, ilave doğal kaynakları tüketmemek ve üretimlerinde ve ürün yaşam döngüsü boyunca daha az sera gazı salınımı yapmak anlamına geliyor. Örneğin, yeni piyasaya sürülen Latitude AI bilgisayarımızın pillerinde, elektrikli araç bataryalarından elde edilen yüzde 50 geri dönüştürülmüş kobalt kullanılıyor.

Yeni ve daha çevre dostu malzemeler için inovasyon yapmak, daha sürdürülebilir BT’yi teşvik etmeye yardımcı olacaktır. En hızlı uygulanabilecek girişimlerden biri de BT tasarım sürecinin, ürünlerin ve malzemelerin mümkün olduğunca uzun süre dolaşımda kalmasını sağlayan kapalı döngü modelinde işlemesidir.

4. Geri dönüşüm ve yeniden kullanım

Birleşmiş Milletler’e göre, dünya genelinde 57,4 milyon ton elektronik atık üretiliyor. Geri dönüşüm oranları ise hâlâ düşük seviyelerde. Örneğin, e-atık geri dönüşümünde dünya lideri olan AB’de bile e-atıkların sadece yüzde 35’inin düzgün bir şekilde toplandığı ve geri dönüştürüldüğü bildiriliyor. Tüketicilere ve ticari müşterilere sunulan onarım, geri kazanım ve yeniden kullanım hizmetlerini artırarak, artık işe yaramayan teknolojiyi daha fazla geri kazanmayı ve ürünlerin ve malzemelerin mümkün olduğunca uzun süre kullanımda kalmasını sağlamayı hedefliyoruz.

Sürdürülebilir alternatifler her üretim hattında bulunmayabilir, bu nedenle geri dönüşüm ve yeniden kullanımın tutarlı bir şekilde gerçekleştirilmesi de kritik öneme sahip. Geri dönüştürülmüş plastik ve okyanus atığı plastikler ambalajlarda ve ürünlerde kullanılabilir. Değerli metaller ve mineraller içeren atık elektronik eşyalar da önemli ham madde kaynaklarıdır.

Daha basit bir ürün tasarımı yaklaşımı; daha az ham madde kullanımını, yeniden kullanım ve geri dönüşüm için bileşenlerin ve malzemelerin daha kolay çıkarılmasını ve kullanım dışına alınan BT ekipmanlarının geri kazanımını otomatikleştiren hizmet olarak sunulan (aaS) iş modellerinin gelişmesini sağlar.

5. BT’nin ömrünü uzatın

Onarılabilir ve sürdürülebilir tasarımlar geliştirdikçe cihazların kullanım ömrü de uzuyor. Ancak kullanıcılar, daha güçlü bir model daha düşük bir maliyetle veya daha yüksek performansla sunulduğunda elektronik cihazlarını kolayca değiştirme eğiliminde. Kısaca belirtmek gerekirse, bir cihazın kullanım süresi ne kadar uzun olursa çevre için o kadar iyidir. Her cihazın en uzun süre kullanılmasını sağlamak için üreticilerin, donanımın gelecekteki gereksinimlere göre yükseltilebilir olmasını ve yazılım ve güvenlik güncellemelerinin mevcut hizmet sözleşmesinin dışında da sunulmasını sağlamaları gerekir.

Ekipmanları onarmak kullanım ömrünü uzatır ve neredeyse her zaman yeni cihazlar satın almaktan daha sürdürülebilirdir. Bunun başarılı olabilmesi için bileşenlerin kolayca değiştirilebilmesi, kullanım kılavuzlarının kolay bulunup anlaşılabilir olması ve yedek parçaların ve garantilerin kolayca erişilebilir olması önemlidir. Cihazları onararak kullanım ömürlerini uzatmak ve bu süreçte malzemeleri yeniden kullanmak, döngüsel ekonominin kritik unsurlarından olup onarımın, BT endüstrisi için uyarlanabilir bir çözüm olarak önem kazandığını görüyoruz.

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Sürdürülebilir Bir Bt Stratejisi İçin Beş Temel AdımÖzetle teknoloji, bizi sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaştırma potansiyeline sahip ve sürdürülebilir bir BT stratejisinin beş temel ayağını benimseyen kuruluşlar, verimlilik ve çevresel faydalar elde etme konusunda lider konuma gelebilirler.

 

 

Yatay Eğitim Kataloğu

Şirketiniz ihtiyacı olan;
– Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi (2 gün) veya
– Yeşil Satınalma ve Kaynak Yönetimi Eğitimi (1 Gün) için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com a talebinizi iletebilirsiniz.

Tıbbi Cihaz İhalesinde; Kullanımı İçin Gerekli Olmayan Ekipmanlar Talep Edilmesi?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tıbbi Cihaz İhalesinde; Kullanımı İçin Gerekli Olmayan Ekipmanlar Talep Edilmesi

Tıbbi Cihaz İhalesinde; Kullanımı İçin Gerekli Olmayan Ekipmanlar Talep Edilmesi?

Mehmet ATASEVERSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tıbbi Cihaz İhalesinde; Kullanımı İçin Gerekli Olmayan Ekipmanlar Talep Edilmesi

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk. KİK E.  Üyesi

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle; İhalenin 3’üncü kısım (SPECT/BT Hibrid Görüntüleme Sistemi) Teknik Şartnamesi’nin 9.5 ve 11’inci maddelerinde yer verilen düzenlemelerin kaldırılması gerektiği, şöyle ki Tıbbi Cihaz Mal ve Hizmet Alımlarına Dair 2022/2 Sayılı Genelge uyarınca ilgili maddelerde belirtilen cihazların ayrı olarak ihale edilmesi gerektiği, iddialarına yer verilmiştir.

18.07.2024 tarihli ve  2024/UM.II-905 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Başvuru sahibinin 3’üncü Kalem SPECT/BT Hibrid Görüntüleme Sistemi Teknik Şartnamesi’nin 1.9, 4.1, 4.5, 4.8 ve 7.19’uncu maddelerinde talep edilen değişikliklerin yapılması, anılan maddelerdeki mevcut düzenlemelerin ………. firmasının ürünlerini tarif edecek şeklide hazırlandığı, 9.5 ve 11’inci maddelerinde belirtilen cihazların ayrı birer cihaz olduğu, SPECT/BT Hibrid Görüntüleme Sisteminin çalışması için gerekli bir yan ekipman olmadığı, ilgili maddelerde belirtilen cihazların ayrı olarak ihale edilmesi gerektiği, yönündeki iddialarının incelenmesine esas teşkil etmek üzere akademik bir kuruluşa gönderilen 17.05.2024 tarih ve 53595 sayılı yazı ile teknik görüş talep edilmiş olup, anılan akademik kuruluştan tarafından gönderilen 28.05.2024 tarihli ve 655712 sayılı cevap yazısında SPECT/BT Hibrit Görüntüleme Sistemi Teknik Şartnamesinin Nükleer Tıp Ana Bilim Dalını ilgilendirmemesi sebebiyle değerlendirme yapılamadığı ifade edilmiştir.

Bunun üzerine, bir başka akademik kuruluşa gönderilen 31.05.2024 tarih ve 54710 Kurum yazısında “İtirazen şikayet dilekçesinde özetle, itirazen şikayete konu 3’üncü kısma (SPECT/BT Hibrit Görüntüleme Sistemi) ait Teknik Şartname’nin 1.9, 4.1, 4.5, 4.8, ve 7.19’uncu maddelerinde yer verilen düzenlemelerin itirazen şikayet dilekçesinde yer verildiği şekilde değiştirilmesi gerektiği, aksi durumda mevcut düzenlemelerin …….. Sağlık A.Ş. firmasının yine itirazen şikayet dilekçesinde yer verilen modellerini işaret ettiği, aynı şartnamenin 9.5’inci maddesinde istenilen “Ultrasonografi (USG) cihazı” ile 11’inci maddesinde istenilen “İntraoperatif Gama Prop”un ayrı bir tıbbi cihaz olduğu, alım konusu SPECT/BT Hibrit Görüntüleme Cihazının çalışması için gerekli bir yan ekipman olmadığı ve ayrı birer kalem olarak ihale edilmesi gerektiği iddia edilmektedir

Bu çerçevede …………….. Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen “HASTANEMİZ İHTİYACI İÇİN 3 KISIM TIBBİ CİHAZ ALIMI” alımı ihalesinin 3’üncü kısmına (SPECT/BT Hibrit Görüntüleme Sistemi) ait Teknik Şartname düzenleri bir bütün halinde incelendiğinde,

1) İlgili Teknik Şartname’nin 1.9, 4.1, 4.5, 4.8, ve 7.19’uncu maddelerinde yer verilen düzenlemelerin ekte gönderilen itirazen şikâyet dilekçesinde belirtilen markanın ilgisine göre belirtilen modellerini veya tek bir markayı işaret edip etmediği,

2) İlgili Teknik Şartname’nin 9.5 ve 11’inci maddesinde istenilen “Ultrasonografi (USG) cihazı” ile “İntraoperatif Gama Prop”un ayrı bir tıbbi cihaz olup olmadığı, alım konusu SPECT/BT Hibrit Görüntüleme Cihazlarının çalışması için gerekli bir ekipman olup olmadığı,” ifadelerine yer verildiği,

Söz konusu akademik kuruluştan tarafından gönderilen 08.07.2024 tarihli ve 990279 sayılı cevap yazısında “…1.9; Bu itiraz değildir sadece bazı eklemelerin yapılması talep edilmektedir. Bu yüzden bu maddenin çıkarılmasına gerek yoktur.

4.1; Nükleer tıp Özelinde BT için kesit sayısı yeterlidir. Diğer sayısal metotlarla kesit sayısı arttırılabilir. Bu durum bir cihazı işaret edebileceğinden bu madde talep edildiği gibi aşağıdaki şekilde düzenlenmesi uygun görülmüştür.

  1. 360 (üç yüz altmış) derecelik tam rotasyonda en az 16 kesit oluşturabilmelidir.

4.5; Bu madde çıkarılmalı ve en az iki yıl X-ışın tüpü tüp garantisi veya hasta sayısı garanti edilerek tekrar düzenlenmelidir.

4.8; Bu madde aşağıdaki gibi düzenlenmesi daha uygun bulunmuştur: Sistemin kV cinsinden çalışma bölgelesi minimum 80 (seksen) kV ve maksimum 140 (yüz kırk) kV aralığında olmalıdır.

7.19; Medikal monitör kısınma yapılan itiraz uygun bulunmamıştır. Çünkü medikal monitörlerin özellikleri bakımından nükleer tıp bölümleri için daha uygundur.

9.5; Cihazın kullanımını gerektirmediği için maddenin teknik şartnameden çıkartılması gerekmektedir.

11; Cihazın kullanımını gerektirmediği için maddenin teknik şartnameden çıkartılması gerekmektedir.” ifadelerine yer verildiği anlaşılmıştır.

Anılan akademik kuruluş tarafından gönderilen cevap yazsında ilgili Teknik Şartname’nin 1.9, 4.1, 4.5, 4.8 ve 7.19’uncu maddelerinde yer verilen düzenlemelerin itirazen şikâyet dilekçesinde belirtilen …………. markasının ilgisine göre belirtilen modellerini veya tek bir markayı işaret edip etmediğine ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı görülmekle birlikte, söz konusu cevap yazısında 3’üncü kısım SPECT/BT Hibrid Görüntüleme Sistemi Teknik Şartname’sinin 4.1’inci maddesinde yer verilen “BT, 360 (üç yüz altmış) derecelik tam rotasyonda 16 sıra dedektörle ve en az 0.625 mm kesit kalınlığında en az rekonstriksüyon ile 32 kesit oluşturabilmelidir. Sistemde en az 16 bağımsız kanal olmalıdır.” şeklindeki düzenlemenin tek bir cihazı işaret edebileceği, bununla birlikte ilgili Teknik Şartname’nin 9.5’inci maddesinde yer verilen “Tiroid çalışmalarında kullanılmak üzere 7.5 MHz frekansında, lineer probu olan, Doppler özelliği olan 1(bir) adet ultrasonografi (USG) cihazı verilmelidir.” şeklindeki düzenleme ile,

11’inci maddesinde yer verilen “11.İntraoperatif Gama Prob İntraoperatif Gama Prop Cihazı, ROLL (Radio Occult Lesion Localisation), sentinel lenf nodu tespiti, paratroidektomi ve tümör cerrahisinde tümöral dokuların tespiti için kullanılacaktır. İntraoperatif Gama Prop Cihazı, Ürün Takip Sistemi’ne (ÜTS) kayıtlı ve onaylı olacak, ürün numarası tekliflerde belirtilecektir

11.1 Cihaz 220 Volt ±% 10, 50 Hz ±% 3 şehir şebekesi gerilimi ile çalışacaktır

11.2 Gama ışınlarına duyarlı dedektör ve kontrol ünitesinden oluşmalıdır

11.3 Gama ışını yayan izotopları hızlı, kolay ve doğru olarak dedekte etmelidir

11.4 Okuyucu Ünite tarama sırasında radyoaktivite sayım miktarını sayısal ve sesli olarak vermelidir

11.5 Okuyucu Ünite, saydığı radyoaktivite miktarını dijital gösterge ile üzerindeki ekranda gösterecektir

11.6 Okuyucu Ünite radyoaktivite sayım miktarını sesli uyarı olarak verecektir. Radyoaktivite sayımı arttıkça sesli uyarı şiddeti radyoaktif sayımı ile doğru orantılı olarak artacak veya azalacaktır ve sesli uyarının ses seviyesi kullanıcı tarafından ayarlanabilecektir. Bu sesli uyarı kullanıcının seçebileceği en az iki farklı sinyal modunda olmalıdır

11.7. Detektör PET çalışmalarına imkân sağlayacak şekilde genis enerji aralığında çalışabilmelidir (en az 20-600 KeV)

…” şeklindeki düzenlemelerde cihazın kullanımı için gerekli olmayan ekipmanlar talep edildiğinden bu düzenlemelerin Teknik Şartname’den çıkartılması gerektiğinin ifade edildiği, bu itibarla, ilgili teknik görüş cevap yazısında yer verilen ifadeler dikkate alındığında iddia konusu düzenlemelerin Kamu İhale Kanunu’nun temel ilkelerine aykırı olacak şekilde düzenlendiği anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiası yerinde görülmüştür.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tıbbi Cihaz İhalesinde; Kullanımı İçin Gerekli Olmayan Ekipmanlar Talep EdilmesiMehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Küresel Ticari Sigorta Fiyatları 2024 Yılı İkinci Çeyreğinde Sabit Kaldı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Küresel Ticari Sigorta Fiyatları 2024 Yılı İkinci çeyreğinde Sabit Kaldı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Küresel Ticari Sigorta Fiyatları 2024 Yılı İkinci çeyreğinde Sabit KaldıMarsh’ın yayınladığı ‘Küresel Sigorta Piyasa Endeksi’ne göre küresel ticari sigorta fiyatları 2024 yılının ikinci çeyreğinde sabit kaldı.

Marsh, ‘Küresel Sigorta Piyasası Endeksi’nin sonuçlarını açıkladı. Endekse göre; 2024 yılı ikinci çeyreğinde küresel ticari sigorta fiyatları sabit kalarak art arda 26 çeyrektir seyreden artış trendine son verdi. 2024’ün ilk çeyreğinde ise yüzde 1’lik bir artış gerçekleşmişti.

Bulgular, 2017 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana yaklaşık yedi yıldır ilk kez küresel bileşik fiyatların artmadığına işaret ediyor. Fiyatların ılımlı devam etmesi, büyük ölçüde küresel sabit kıymet piyasasında sigortacılar arasında artan rekabetten kaynaklanıyor.

Fiyatlar Kanada ve Pasifik’te ortalama olarak yüzde 5; İngiltere ve Asya bölgelerinde ise yüzde 3 düşüş gösteriyor. ABD ve Avrupa’da yüzde 1, Latin Amerika ve Karayipler ile Hindistan, Orta Doğu ve Afrika (IMEA) bölgelerinde yüzde 4’lük bir artış söz konusu.

Raporda öne çıkan bazı önemli bulgular şöyle;

  1. Dünya genelinde sabit kıymet sigortası fiyatları, 2024’ün ilk çeyreğindeki yüzde 3 ve 2023’ün dördüncü çeyreğindeki ortalama yüzde 6’lık artışlarla karşılaştırıldığında sabit kaldı. Orta Doğu ve Afrika dışındaki tüm bölgelerde düştü ya da azaldı. Sigortacılar ve sigortalılar, Atlantik kasırga sezonunu herhangi bir önemli fırtına faaliyetinin işlerini önemli ölçüde etkileyip etkilemeyeceğini görmek için yakından takip ediyorlar.
  2. Kaza sigortası fiyatları küresel olarak önceki altı çeyrekle aynı şekilde yüzde 3 arttı. Kanada ve Asya’da düşüşler görülürken, İngiltere ve Orta Doğu ve Afrika’da sabit kaldı. Sigortacılar ABD mahkemelerindeki tazminat tutarlarının yüksek olmasından endişe duymaya devam ediyor.
  3. Finansal ve profesyonel sigortaları fiyatları her bölgede kaydedilen oran düşüşleriyle birlikte üst üste sekizinci çeyrekte dünya genelinde yüzde 5 oranında düşüş gösterdi. ABD, İngiltere, Kanada ve Avrupa’da oranlar bir önceki çeyreğe göre yavaşlarken diğer bölgelerde hızlandı.
  4. Siber sigorta fiyatları dünya genelinde yüzde 6 düştü; önceki çeyrekte kaydedilen yüzde 6’lık düşüş tekrarlanarak her bölgede görüldü. Sigortacılar, siber dayanıklılıkta yıldan yıla iyileştirmeler için siber güvenlik kontrollerine odaklanmaya devam ediyor.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Küresel Ticari Sigorta Fiyatları 2024 Yılı İkinci çeyreğinde Sabit KaldıRapor sonuçlarını değerlendiren Marsh Türkiye CEO’su Yeşim Aksüt, “Geçtiğimiz birkaç yılda küresel sigorta fiyatlarının ılımlı ortalamalarda seyrettiğini, 2024’ün ikinci çeyreğinde bu istikrarı sürdürdüğünü gördük. Bu müşterilerimiz için olumlu bir durum. Bazı branşlarda devam eden fiyat artışlarını, müşterilerin bugün karşı karşıya oldukları karmaşık süreçlerin üstesinden gelmelerine ve risklerini finanse etmekle ilgili kararlarına destek olabilmek için önemli bir fırsat olarak görüyoruz” dedi.

5 Yıl Üst Üste Rekor: Kozmetik İhracatı

Lojistik Süreç Yazılımı Haber 5 Yıl üst üste Rekor Kozmetik İhracatı

Kozmetik İhracatındaki Rekor Serisi 5. Yılda da Sürüyor

Lojistik Süreç Yazılımı Haber 5 Yıl üst üste Rekor Kozmetik İhracatıTÜİK verilerine göre kozmetik ürünleri ihracatı 2020-2023 yıllarında 4 yıl üst üste rekor kırdı. 2024 Ocak-Mayıs döneminde de 1 milyar 217 milyar dolarla rekor serisini sürdüren kozmetik ihracatı, lojistik şirketlerinin de yüzünü güldürdü.

Kozmetik ihracatı rekorlarla artmaya devam ediyor. Beşinci yılına giren rekor serisi, lojistik şirketlerinin taşıma ve depolama hacimlerine de yansıdı. Kozmetik lojistiğinde de uzmanlaşan Capella Logistics’in ihracat taşımaları da yılın ilk yarısında yüzde 15 arttı. Şirketin CEO’su Aytaç Aykanat, “Farklı türlerdeki kozmetik ürünlerini, parsiyel ve komple servislerimizle zamanında ve hasarsız teslim ediyoruz.” dedi.

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında lojistik hizmetler sunan şirketin CEO’su Aytaç Aykanat, kara yolunun yanı sıra intermodal, deniz yolu ve hava yolu taşımacılığı ile kozmetik sektörüne farklı seçenekler sunduklarını vurguladı.

Aykanat, demir yolu ve Ro-Ro bağlantılı intermodal servisleriyle hem vize sorununun etkilerini minimize ederek teslimatta gecikmelerin önüne geçtiklerini hem de maliyet etkin çözümlerle müşterilerine rekabet avantajı sağladıklarını anlattı.

Yanıcı ve Patlayıcı Ürünleri de İçeriyor

Kozmetik ürünlerin temizlik, güzellik ve makyaj malzemeleri gibi yanıcı ve patlayıcı maddeleri de içeren geniş bir yelpazeyi kapsadığını hatırlatan Aykanat, farklı türlerdeki bu ürünleri, parsiyel ve komple servisleriyle hasarsız teslim ettiklerini belirtti.

Aykanat, kalite ve güvenliğin korunması için kozmetik ürünlerin taşıma ve depolama süreçlerinin büyük önem arz ettiğini de dile getirdi.

Taşıma sırasında uygun ambalaj, sıcaklık ve nem kontrolü gibi uyulması gereken kurallara değinen Aykanat, “Darbelere ve titreşime dayanıklı ambalajlama malzemesi, ürünün içeriğiyle de uyumlu olmalı ve sızdırma yapmamalı. Aşırı sıcak ve soğuktan korunması gereken kozmetik ürünleri, taşıma sırasında ideal sıcaklık aralığında muhafaza edilmeli. Bu ürünlerde en ufak bir bozulma dahi kabul edilemez.” diye konuştu.

Uygun Depolama Alanı Seçilmeli

Kozmetik ürünlerin nemli ortamlardan uzak tutulması ve sık sık nem kontrolünün yapılması gerektiğini anlatan Aykanat, “Yükleme ve boşaltma işlemlerine de azami özen gösterilmeli. Aksi takdirde ürün kaybının önüne geçilemez.” dedi.

Lojistik Süreç Yazılımı Haber 5 Yıl üst üste Rekor Kozmetik İhracatıAykanat, depolama sırasında ise temiz, kuru, havadar ve gün ışığından uzak ortamların seçilmesi, ürünlerin raflar üzerinde düzenli şekilde istiflenmesi, ağır ürünlerin alt raflara, hafif ürünlerin üst raflara yerleştirilmesi gibi kurallara işaret etti.

İstanbul’un Deprem Riski Yüksek Mahallelerindeki Konut Değer Değişimleri İncelendi

Maliyet Ve Gider Analizi Eğitimi Haber İstanbul’un Deprem Riski Yüksek Mahallelerindeki Konut Değer Değişimleri İncelendi

Kentsel Dönüşüm İstanbul’un Konut Piyasasını Nasıl Etkiliyor?

Maliyet Ve Gider Analizi Eğitimi Haber İstanbul’un Deprem Riski Yüksek Mahallelerindeki Konut Değer Değişimleri İncelendiYapay zekâ teknolojisiyle gayrimenkul değerleme ve bölgedeki en iyi emlak danışmanları ile mülk satış imkânı sunan Endeksa, İstanbul’un en eski ve deprem açısından en riskli mahallelerinde gayrimenkul piyasasını mercek altına aldı. Analiz kapsamında, İBB’nin “İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi (2019)” raporundan yararlanılarak belirlenen 25 mahalledeki gayrimenkul piyasası değişimleri incelendi. İşte bu mahalleler arasında son 4 yılda en fazla ve en az değer kazanan bölgeler:

Uzmanlara göre, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi’nden geçen kısmının kırılması halinde 7,5 büyüklüğünde bir deprem bekleniyor. Bu olası depremin en fazla etkileyeceği şehirler arasında İstanbul ilk sırada yer alıyor. İstanbul’daki konut stoğunun güçlendirilmesi ve kentsel dönüşüm, yerel yönetimlerin ve inşaat sektörünün en önemli gündem maddelerinden. Peki, kentsel dönüşümün gündemde olduğu İstanbul’un çeşitli mahallelerinde gayrimenkul değerleri nasıl bir seyir izliyor?

Gayrimenkul veri analizinde en gelişmiş olanakları sunan Endeksa, detaylı araştırmasıyla bu soruya ışık tutuyor. Araştırma kapsamında, İBB’nin 2019’da yayımladığı İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi’nden yararlanılarak İstanbul’un en eski ve en riskli 25 mahallesi belirlendi ve bu mahallelerdeki gayrimenkul değer değişimleri incelendi. Yapılan gayrimenkul değer araştırmasının sonuçları şu şekilde:

Riskli Mahallelerde Satılık Konut Değeri 4 Yılda En Fazla Değer Kazananlar

Pendik/Ertuğrulgazi Mahallesi: 1980’li yıllardan itibaren gecekondu yapımının yoğun olduğu Ertuğrulgazi mahallesi, Eylül 2022’de kentsel dönüşüm kapsamına alınmıştı.  Aydos Ormanına ve Sabiha Gökçen Havalimanına da yakın konumuyla dikkat çeken Ertuğrulgazi Mahallesi, %1283’lik artışla, 4 yılda ortalama satılık konut değeri nominal olarak en fazla artan kentsel dönüşüm bölgesi. Satılık birim metrekare fiyatı 30 bin 851 TL/m2 olan mahallede, 2 yıllık satılık değer değişimi %148; yıllık satılık değer değişimi ise %31. 4 yıllık reel değer değişimi %178 olan Ertuğrulgazi’de satılık konut değerleri son bir yılda reel olarak %24 azalmış görünüyor.

Maltepe/Esenkent Mahallesi: Kentsel dönüşüm süreci toplu konut yapımlarıyla son yıllarda hızlanan Maltepe’nin Esenkent Mahallesi, yüksek riskli bölgeler arasında 4 yılda satılık konut değeri nominal olarak en fazla artan ikinci bölge. Esenkent’te ortalama satılık konut değerleri 4 yılda %1010 artış gösterdi. Satılık birim metrekare fiyatı 46 bin 872 TL/m2 olan mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %146, yıllık satılık değer değişimi ise %16. Mahallenin 4 yıllık reel değer değişimi ise %123. Esenkent’in satılık konut piyasasındaki reel değişim, son bir yılda İstanbul’un diğer mahallelerinde olduğu gibi düşüşte. Satılık konut fiyatları son bir yılda reel olarak %33 düşüş gösterdi.

Üsküdar/Yavuztürk Mahallesi: İstanbul’da 30 yıl üstü konut stoğu bakımından ikinci ilçe olan Üsküdar’ın Yavuztürk Mahallesi, deprem olması halinde en fazla kaybın yaşanacağı ikinci mahalle olarak öne çıkıyor. Yavuztürk, aynı zamanda Endeksa’nın mercek altına aldığı mahalleler arasında satılık konutlarda 4 yılda en fazla nominal artış yaşanan üçüncü bölge. Bu süre zarfında satılık konut fiyatları %1003 artan Yavuztürk mahallesinde, satılık birim metrekare fiyatı 43 bin 842 TL/m2. Mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %265; yıllık satılık değer değişimi ise %56. Dört yıllık reel değer değişimi %122 olarak kaydedilen Yavuztürk’teki satılık gayrimenkul fiyatları son bir yılda reel olarak %10 düşmüş durumda.

Riskli Mahallelerde Satılık Konut Değeri 4 Yılda En Az Değer Kazananlar

Maltepe/Gülensu Mahallesi: Adalar manzarası olan tepelerdeki konumu nedeniyle “İstanbul’un balkonu” olarak da nitelendirilen Maltepe/Gülensu Mahallesinde kentsel dönüşüm, uzun yıllardır süren tartışmaların konusu. Gülensu, Endeksa’nın incelediği mahalleler arasında 4 yıl içerisinde satılık değeri en az artan bölge oldu. 4 yıllık satılık değer değişimi %394 olarak belirlenen Gülensu Mahallesinde satılık birim metrekare fiyatı 30 bin 782 TL/m2. Yıllık satılık değer değişimi %38, 2 yıllık satılık değer değişimi ise %127. Gülensu aynı zamanda bu bölgeler arasında 4 yılda değeri reel olarak düşen tek bölge. Mahalledeki satılık konut fiyat ortalaması, 4 yılda reelde %1 düşüş gösterdi.

Beşiktaş/Ortaköy Mahallesi: Özellikle en ünlü caddesi olan Dereboyu’nun akarsu yatağına kurulu olması nedeniyle sadece deprem değil aynı zamanda heyelan tehlikesi de bulunan Ortaköy’de bina yaşları oldukça eski. Ancak Ortaköy, kentsel dönüşüm ve güçlendirme süreçlerinin yavaş ilerlediği İstanbul mahallelerinden. Bu durum, konut fiyatlarındaki değer artış oranlarına da yansıyor. Ortaköy’deki satılık konutların 4 yıllık artış oranı, %531 seviyesinde. Satılık birim metrekare fiyatı 120 bin 298 TL/m2  olan mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %93, yıllık satılık değer değişimi ise %39. 4 yılda satılık konut piyasası reel olarak %27 artan mahallede fiyatlar son bir yılda reel olarak %20 azaldı.

Beyoğlu/İstiklal: İstanbul’un çekim merkezi Beyoğlu/İstiklal Mahallesindeki kentsel dönüşüm çalışmaları 10 yılı aşkın süredir devam ediyor. İstiklal Mahallesinde satılık konut fiyatları 4 yılda 5 kat artış gösterdi. Satılık birim metrekare fiyatı 119 bin 620 TL/m2 ‘ye ulaştı. Mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %122; yıllık satılık değer değişimi ise %32 seviyesinde. İstiklal’de 4 yıllık reel değer değişimi %30 olarak kaydedilirken, satılık konut fiyatları son bir yıldır reel olarak %24 düşüş gösterdi.

Fatih/Kocamustafapaşa: İstanbul’un en eski ilçelerinden Fatih, konut stoğu en yaşlı ilçe olması sebebiyle deprem açısından en yüksek riskli bölgelerden biri. Tarihi değeri nedeniyle kentsel dönüşüm süreci tartışmalara gebe olan Kocamustafapaşa Mahallesi, deprem olması durumunda Fatih’te en fazla kaybın yaşanacağı bölge olarak öne çıkıyor. Kocamustafapaşa’da satılık konut fiyatları 4 yılda 6 kat arttı. Satılık birim metrekare fiyatı 28 bin 963 TL/m2 olan mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %161; yıllık satılık değer değişimi ise %25 seviyelerinde. 4 yıllık reel değer değişimin %44 olduğu mahallede satılık konut fiyatları son bir yılda %28 düşüş gösterdi.

Kentsel Dönüşümün Gündemde Olduğu Mahallerde En Fazla Kira Artışı Fikirtepe’de

Kadıköy/ Fikirtepe: Sancılı kentsel dönüşüm sürecinin ardından kamusal alan yetersizliği nedeniyle eleştirilere konu olan Fikirtepe, Endeksa’nın belirlediği mahalleler arasında 4 yılda en fazla kira artışı yaşanan bölge. Fikirtepe’de 4 yıllık kiralık değer artışı %1330, reel kiralık değer artışı ise %188. Bu mahallede kiralık birim metrekare fiyatı 386 TL/m2 oldu.

Kartal/Hürriyet: Hürriyet Mahallesinde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %1300, reel kiralık değer artışı %182 olarak kaydedildi. Kiralık birim metrekare fiyatı 196 TL/m2 olarak ölçüldü.

Kartal/Orhantepe: Kartal’ın Orhantepe Mahallesi’nde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %1269, reel kiralık değer artışı ise %176. Mahallede kiralık birim metrekare fiyatı 219 TL/m2 olarak ölçüldü.

Kentsel Dönüşümün Gündemde Olduğu Mahallerde En Az Kira Artışı Ertuğrulgazi’de

Pendik/Ertuğrulgazi: Ertuğrulgazi Mahallesinde kiralar 4 yılda %55 nominal artış gösterdi. Bu veri enflasyondan arındırıldığında, reel kira fiyatlarının 4 yılda %69 düştüğü görülüyor. Ertuğrulgazi’de kiralık birim metrekare fiyatı 87 TL/m2.

Maltepe/Gülensu: Gülensu Mahallesinde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %83 seviyesinde. Enflasyona göre ayarlandığında, kiralık konut fiyatlarının reel olarak %63 düştüğü belirlendi. Gülensu’da kiralık konut birim metrekare fiyatı 126 TL/m2 oldu.

Maliyet Ve Gider Analizi Eğitimi Haber İstanbul’un Deprem Riski Yüksek Mahallelerindeki Konut Değer Değişimleri İncelendiBeşiktaş Ortaköy: Ortaköy Mahallesinde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %572 olurken, bu süreçte kiralık konut fiyatlarının değeri reel olarak %35 arttı. Bu mahallede kiralık birim metrekare fiyatı ise 356 TL/m2 seviyesinde görüldü.

Kriz Döneminde Kaynakları Yeniden Tahsis Etmenin Sırrı

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Kriz Döneminde Kaynakları Yeniden Tahsis Etmenin Sırrı

Kriz Döneminde Kaynakları Yeniden Tahsis Etmenin Sırrı

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Kriz Döneminde Kaynakları Yeniden Tahsis Etmenin Sırrı

İyi bir firma yöneticisi bir krizi fırsata çevirmeden boşa gitmesine asla izin vermez. Fakat geçmiş tecrübeler yaklaşık işletmelerin %20’ye yakının kriz döneminde genellikle iflas ettiğini ve kriz dönemini değil fırsata çevirmek bu dönemde ayakta kalmakta dahi başarılı olamadıklarını gözler önüne sermektedir.

Kriz dönemlerinde bir şekilde varlığını sürdürebilen %80’lik dilimdeki işletmelerin %90’ı ise ancak 3 sene sonrasında kriz öncesi dönemdeki firma performanslarını yakalayabilmektedirler. Geriye kalan %10’luk dilimdeki işletmeler ise kriz döneminde, hem yeni yatırımlarla büyüme fırsatları elde ettikleri hücum stratejileri geliştirmekte, hem de çevrelerinde gelişen belirsizlik ve olumsuzluklara karşı geliştirdikleri maliyetleri düşürme ve verimlilik arttırma gibi savunma stratejileri ile denge sağlayarak üstün performans göstermektedirler. Stratejileri ile kriz döneminde başarı yakalayan işletmeler bir yandan genel harcamalarını kısarken, diğer yandan bütçelerinde yeni yatırımlar için kaynak ayırabilmektelerdir.

En iyi dönemlerde bile, birçok işletme yeni fırsatları finanse etmekte başarısız olmakta ve istihdam sorunları yaşamaktayken kriz dönemlerinde bunu başarmak işletmelerin tümü için neredeyse imkansızdır. Bir işletmenin stratejik duruşu esasında kaynaklarını nasıl dağıttığına bağlıdır, bu nedenle bir krizden gerçekten yararlanabilmek için, işletmedeki temel kaynak tahsisi süreçlerinin değişmesi gerekmektedir. Halka açık işletmelerdeki bir kısım yöneticiler yatırım tercihlerini yüksek Ar-Ge giderlerine sahip olmasına rağmen yenilikçi projelere yaparak, düşük gelir teklifi sunan bu yatırımları satın almaktadırlar. Çünkü bilanço hedeflerine ulaşmada engel teşkil etme riski olsa da, yatırım yapacak işletmelerin bu yatırımların kendi işletme faaliyetlerini aktifleştirebileceğine olan inançları daha yüksektir.

Çoğunlukla kaynak tahsisinde başarılı stratejiler geliştiren işletmelerde ani krizlere ustaca yanıt veren stratejiler geliştiren yöneticiler bulunmaktadır.  Bu yöneticiler işletmelerini daha dinamik kılarken belirsizlik ve olumsuzluklara karşı geliştirdikleri yıkıcı stratejiler sayesinde kriz çıktığında işletme içi süreçlerde hızlı ve proaktif bir şekilde aksiyon alabilmektedirler.

Başarılı yöneticiler, genel giderleri artırmadan mevcut kaynakların tahsisini yeniden düzenleyerek yeni fırsatları kolayca keşfedip işletmeleri için değerlendirebilmektedirler. Kaynak tahsisinin yeniden düzenlenmesi sürecinde ise öngörülen iç getiri oranlarının sayısal analizinin iyi yapılması gerekmektedir. Çünkü yeni fırsatlar işletmeler için ne kadar getiri vadetse de, mevcut risk eşiklerini çoğunlukla karşılayamamaktadır. Başarılı yöneticiler ise işte tam da bu noktada kaynak dağıtımını değiştirip doğru kanallara yönlendirerek, fırsatlardan faydalanmaya imkan tanıyan yeni stratejilere işletmenin entegrasyonunu kolayca sağlamaktadırlar.

Örneğin, müşterine üstün hizmet garantisiyle teklifler sunmaya odaklanan işletmeler, kıt kaynaklarını mevcut işletme faaliyetlere dağıtmakta zorlanabilmektedir. Çünkü bu işletmeler müşteriler için değer sunmayan alanlara değer katmaya odaklanmaktadır ve kaynak tahsisi rutin faaliyetlerin dışında değer oluşturma içinde yapıldığında; zaten sınırlı olan kaynaklar işletme içinde her zamankinden daha fazla aksaklığa neden olmaktadır.

Özetle kriz dönemlerinde başarılı yöneticiler kaynakların yeniden tahsisi kararları için stratejik çerçeve oluşturmalı ve çalışanları yeni geliştirdikleri geleceğin olumlu işletme vizyonuna odaklamalıdırlar. Ayrıca bu yöneticiler bütçeleme sürecinde yenilik yaparak yetkilendirme sistemini kaldırmalıdır. Oluşturdukları yeni stratejik çerçeve kapsamında ise, kaynak tahsisi için geliştirecekleri yeni stratejilerle, işletmelerinin hangi tür projeleri finanse edip etmeyeceğini ve hem de mevcut ve potansiyel projeleri değerlendirmek için hangi ölçütlerin kullanılmasının doğru olacağını belirlemelidirler.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Kriz Döneminde Kaynakları Yeniden Tahsis Etmenin SırrıUnutmayalım! Yeniden kaynak tahsisi kriz döneminde işletmeler için tek çözüm değildir. İşletmelerde kötü bir gidişatla karşı karşıya kalındığında, başarılı yöneticiler marjları artırarak ve hissedarlara nakit iade ederek iş yükünü ilk olarak azaltma yönünde karar vermelidirler. Yöneticilerin pek çoğu genellikle bu seçeneği tercih etmese de, bu diğer seçeneklerle kıyaslandığında işletmeler için aslında kriz döneminde uygulanması gereken oldukça meşru bir seçimdir. Meşru olmayan şey ise bugün çoğu işletmenin yaptığı gibi: “İnatla ekonomik koşullar değişirken aynı eski yöntemlerle kaynak tahsisi kararları vermek ve yatırım yapmaya devam etmektir. Kriz döneminde başarılı bir yönetici olmak niyetindeyseniz; sizlerden ricam işletmelerinizde yatırım kararları alırken bu yazımı dikkate alarak yatırımlar yapın…

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU