TSKB Ekonomik Araştırmalar’dan, Afet Bilinci ve Hazırlıklılığını Artırmak İçin Yeni Deprem Raporu

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tskb Ekonomik Araştırmalar'dan, Afet Bilinci Ve Hazırlıklılığını Artırmak İçin Yeni Deprem Raporu

 

TSKB Ekonomik Araştırmalar’dan, Afet Bilinci ve Hazırlıklılığını Artırmak İçin Yeni Deprem Raporu

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tskb Ekonomik Araştırmalar'dan, Afet Bilinci Ve Hazırlıklılığını Artırmak İçin Yeni Deprem RaporuTSKB Ekonomik Araştırmalar’ın, “Virgül – Deprem Yılı Tek Bir Yıl Değildir” isimli raporunda Kahramanmaraş merkezli depremlerden bugüne bölgenin ekonomik görünümüne ilişkin tespitlere, toparlanma ve yeniden yapılandırılma doğrultusundaki önerilere yer veriliyor. Raporda, depremin etkilerinin sadece bir takvim yılı ile sınırlı olmadığının altı çiziliyor.

TSKB Ekonomik Araştırmalar ayrıca, 2024-2026 döneminde araştırma ajandasını “afet bilinci ve hazırlıklılığı” çerçevesinde planlayacağının taahhüdünü paylaşıyor. Bu taahhütle hem büyük afetler sonrası hızlanması beklenen uluslararası kalkınma finansmanı kaynaklarının doğru gerekçelerle ihtiyaca uygun somut sonuçlar doğuracak alanlara yönlendirilmesine hem de deprem dışı afetlere dayanıklılığın da artırılmasının gündemde kalmasına katkı vermeyi amaçlıyor.

Tskb LogoTSKB Ekonomik Araştırmalar, depremin uzun vadeli etkilerini ele alan “Virgül – Deprem Yılı Tek Bir Yıl Değildir” başlıklı yeni raporunu yayımladı. Depremin ekonomik ve sosyal etkilerinin sadece bir takvim yılı ile sınırlı olmadığına ve yeniden yapılanma sürecinin birden çok yılı esas alan bir perspektifle kurgulanması ihtiyacına vurgu yapılıyor.

2023 yılında yayımladığı “Deprem Sonrası Dönemi Düşünmek: Kurulacaklar, Kurtarılacaklar, Korunacaklar” başlıklı ilk raporunda “Deprem bölgesi tüm Türkiye’dir” yaklaşımıyla depremin olumsuz etkilerinin sadece doğal afetin yaşandığı kentlerle sınırlı olmadığının altını çizen TSKB Ekonomik Araştırmalar yeni raporunda “deprem yılı tek bir yıl değildir” diyerek afetlerin uzun yıllara dayanan etkilerine yakından bakıyor. TSKB Ekonomik Araştırmalar, Türkiye’de deprem ve deprem dışı afetlere karşı dayanıklılığın artırılması için uzun vadeli bir yaklaşım ortaya koyulmasına, afet yönetimi sürecine ilişkin tüm paydaşların rol oynayacağı üretken ve yapıcı bir tartışma ortamının gelişmesine katkı sağlamayı hedefliyor.

Afet Bilinci ve Hazırlıklılığının Artırılması İçin Her Yıl Bir Rapor 

2024-2026 döneminde her yıl deprem bölgesindeki toparlanmayı izleyen raporlar yayımlama kararı alan TSKB Ekonomik Araştırmalar, bu raporlarla Türkiye’nin stratejik kalkınma alanlarına, afet dayanıklılığına ve yeniden yapılanma üzerine odaklanmayı hedefliyor. Raporlarda yer alacak makroekonomik değerlendirmelerde, deprem bölgesindeki toparlanmanın ilerleyişi ve afet riski dikkate alınarak hazırlanan içerikler paydaşlara aktarılacak ve yapıcı bir iş birliği ortamının yaratılması için çalışmalar gerçekleştirilecek.

Fiziki İmkânların ve Sosyal Ağların Onarılması Önemli

Deprem bölgesindeki toparlanma sürecine ilişkin değerlendirmelere yer verilen raporda, bazı kentlerde barınma koşullarının yetersizliğine dikkat çekiliyor. Barınma sorununun çözülmesinin deprem sonrasında yer değiştirmek durumunda kalan insanların yeniden işlerine ve memleketlerine dönebilmesine destek olacağı belirtiliyor.

Toparlanma sürecinde, fiziki imkanların onarılmasının öncelikli olduğu ifade edilen raporda, çalışanların işlerine ve öğrencilerin okullara dönüşünün sadece fiziki onarımla sağlanamayacağı kaydediliyor. Kentlerin, kurulu bina stokunun ötesinde yaşayan bir sosyal ilişkiler ağı olduğuna işaret edilen raporda, gerçek anlamda toparlanmanın bu ağların onarılmasından geçtiği ve yeni ağlar kurulması gerekliliğine dikkat çekiliyor. Bu kapsamda, sosyal ağların inşasını destekleyecek politikaların, işgücü arzı sorununu hafifleterek bölgenin yeniden güçlenmesinde de kilit rol oynayacağı belirtiliyor.

Afetler Cinsiyet Eşitsizliğini Derinleştiriyor

Raporda, afet sonrası dönemde kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılımının toplumun afetlerle baş etme kabiliyetini artırması bakımından ciddi bir öneme sahip olduğuna dikkat çekilirken, hali hazırda deprem bölgesinde kadın istihdam oranının ve göreli ücretlerinin azaldığının altı çiziliyor. Bu durumun cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiği belirtilen raporda, deprem bölgelerinde kadınların ekonomik hayata katılımının özel bir gündem maddesi olarak ele alınması gerektiği kaydediliyor.

Deprem Kentlerinde Kapsayıcı Kalkınma İçin Stratejik Öneriler

Küresel ticaret eğilimlerindeki değişimin itici güçlerinden birinin yeşil dönüşüm olduğuna işaret edilen raporda şu önerilere yer veriliyor:

  • “Çevresel ürünler, deprem bölgesinin yeniden yapılandırılması önceliklendirilecek bir yaklaşımla seçilebilir. İlgili ürünlerde yeni oluşturulacak kapasitenin deprem bölgesinde planlanması, girdi-çıktı ve lojistik bağlantıları da dikkate alınarak bölgeyi bir yeşil üs haline getirmeye katkı sunar. Böylesine bir strateji kurgulanması, hem Türkiye’nin bu ürünlerdeki üstünlüğünü güçlendirebilir hem de deprem bölgesinin kalkınmasında kaldıraç olabilir.
  • Yeşil dönüşüm, küresel üretim, tüketim, yatırım kararlarında ve rekabet gücünde, verimlilik arayışında büyük değişimleri beraberinde getiriyor. Deprem bölgesi, yeşil dönüşüme odaklı bir ekonomik alan olarak kurgulanabilir. Burada Yeşil Organize Sanayi Bölgesi değil de “Yeşil Ekonomik Alan” şeklinde bir yapılanma yaratılabilir. Coğrafi bir tanımlamayı da içeren bu özel ekonomik alan, küresel yeşil dönüşüm sürecinde Türkiye’nin rol almak istediği alanlar ve ürünler için bir üretim üssü haline gelebilir.
  • Tarımsal faaliyetlerde sürdürülebilir pratikler yaygınlaştırılarak toprağın karbon depolama kapasitesi artırılabilir. Bu şekilde toprakta depolanan karbondan karbon kredisi üretilebilir ve gönüllü karbon kredileri piyasalarında satılarak ilave gelir imkânı yaratılabilir. Türkiye’de oluşturulacak karbon piyasası da bölgede kurulabilir.
  • Kadın, genç ve engelli istihdamından, dijitalleşmeye, yeşil dönüşüm ve düşük emisyonlu üretimden, ekosistem dostu, doğa pozitif projelere kadar pek çok alanda yatırımlar için bu bölge bir üs olarak belirlenebilir.
  • Sanayide düşük emisyonlu üretimden, tarımda doğa temelli karbon depolama yöntemlerine kadar pek çok alanda sağlanabilecek ilerlemede ve afet sonrası toparlanma arayışında yurtdışı fonlama imkânlarından da faydalanılabilir.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tskb Ekonomik Araştırmalar'dan, Afet Bilinci Ve Hazırlıklılığını Artırmak İçin Yeni Deprem RaporuRaporun tamamına linkten ulaşılabilirsiniz: https://www.tskb.com.tr/uploads/file/9c156c2e30854ee2910414b82b0844aa-1723545298363.pdf

İşçinin Devamsızlık Yaptığı Günlerin Primlerinin Ödenmiş Olması Feshi Geçersiz Kılar mı?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşçinin Devamsızlık Yaptığı Günlerin Primlerinin ödenmiş Olması Feshi Geçersiz Kılar Mı

İşçinin Devamsızlık Yaptığı Günlerin Primlerinin Ödenmiş Olması Feshi Geçersiz Kılar mı?

Lütfi İNCİROĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşçinin Devamsızlık Yaptığı Günlerin Primlerinin ödenmiş Olması Feshi Geçersiz Kılar Mı

Devamsızlık, işçinin işine devam etmemesi hali olarak tanımlanmaktadır. İşçinin işe devamsızlığı ve bunun yaptırımı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 II- (g) bendinde düzenlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanuna göre, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır. Ancak, bu hükmün uygulanabilmesi için, biri devamsızlığın süresi, di­ğeri sebebi olmak üzere her iki koşulun birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Yani devamsızlık haklı sebebe dayanıyorsa iş sözleşmesi bildirimsiz feshedi­lemez. Haklı nedenler; İstirahat, bir yakının ölümü, yardıma koşma zorunlu­luğu, resmi makamların çağrısı, tutukluluk, eşinin doğumu gibi haller sayıla­bilir. Burada önemli olan objektif iyi niyet kurallarına tarafların uymasıdır. Mazeretin ispatı noktasında, sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece özel sağlık kuruluşlarından alınan raporlara da değer verilmelidir.

Örneğin, devamsızlık nedeni ile işverene bildirimsiz fesih hakkı doğ­muş olsa bile, işveren bu hakkını objektif iyi niyet kurallarına göre kullanması gerekir. Bu kural işçi için de geçerlidir. Hastalan işçi hastalığını işverene ha­ber vermeye ve onun kendi yokluğundan dolayı tedbir alarak zarardan korun­masını sağlamakla görevlidir[1].

Yargıtay’a göre, “Devamsızlık süresi, ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç işgünü olmadıkça, işverenin haklı fesih imkanı yoktur. Belirtilen işgünlerinde hiç çalışmamış olunması gerekir. Devamsızlık saatlerinin toplanması suretiyle belli bir gün sayısına ulaşılmasıyla işverenin haklı fesih imkanı doğmaz.

Devamsızlık, işçinin işine devam etmemesi halidir. İşyerine gittiği halde iş görme borcunu ifaya hiç başlamayan bir işçi devamsızlıkta bulunmuş sayılmamalıdır. İşçinin yapmakla yükümlü olduğu ödevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi ayrı bir fesih nedeni olup, bu durumda 4857 sayılı İş Kanununun 25/II- h bendi uyarınca değerlendirme yapılmalıdır.

Maddede geçen “bir ay” ifadesi takvim ayını değil ilk devamsızlıktan sonra geçecek olan bir ayı ifade eder. İlk devamsızlığın yapıldığı gün ayın kaçıncı günüyse takip eden ayın aynı günü bir aylık süre sona erer. Son ayda ilk devamsızlığının gerçekleştiği günün bulunmaması halinde son ayın son günü bir aylık süre dolmuş olur. Sonraki devamsızlar söz konusu ise takip eden aylık dönemler içinde değerlendirilir.

İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin Kanunun 24 ve 25 inci maddelerinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 17 nci maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedeni bulunmakla birlikte, işçi ya da işverenin 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra fesih yoluna gitmeleri durumunda, karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.

Somut olayda, davalı işveren davacının 02-03-04/09/2013 tarihlerindeki devamsızlığı sebebiyle iş akdine son verdiğini savunmuş ise de davacı devamsızlık yapmadığını, iş akdinin 04/09/2013 tarihinde sebepsiz şekilde işverence feshedildiğini iddia etmiştir.

Kurum kayıtlarında işten çıkış tarihi 04/09/2013 tarihi olarak gösterilip 9. ayda 4 gün çalışma bildirilmiş, devamsızlık ile ilgili düzenlenen tutanaklar bilirkişi raporunun ibrazından sonra dosyaya sunulmuş, davacı sunulan devamsızlık tutanakları kabul etmediğini beyan etmiş, buna karşılık işveren ise tutanak tanıklarını dinletmemiş, eş değerde delil sunarak kurum kayıtlarının aksini ispat etmemiştir. Açıklanan hususlara göre iş akdinin işverence haksız feshedildiği anlaşıldığından davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi gerekir iken aksi düşünce ile yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[2].

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşçinin Devamsızlık Yaptığı Günlerin Primlerinin ödenmiş Olması Feshi Geçersiz Kılar MıSonuç olarak, devamsızlık, işçinin işine devam etmemesi halidir. Haklı bir mazereti olmaksızın işe devamsızlık yapan işçi ücrete hak kazanamaz ve dolayısıyla sigorta primleri de ödenmez. Haklı bir mazereti olmaksızın işe devam etmeyen işçi ile ilgili hem tutanak tutulması hem de ücret ve prim ödenmiş olması devamsızlık gerekçesi ile yapılan feshi haksız hale getirir. Bu durumda işçi ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9.HD. 9.5.2008 T,  2007/ 16956 E, 2008/ 11983 K.

[2] Y22HD.02.07.2019 T., 2017/23161, 2019/14770 Legalbank

İşletmelerin Otomasyon Yolculuğu İçin 6 Altın Kural

Satınalma Eğitimleri Haber İşletmelerin Otomasyon Yolculuğu İçin 6 Altın Kural

Satınalma Eğitimleri Haber İşletmelerin Otomasyon Yolculuğu İçin 6 Altın KuralGünümüzde üretici her sektör, robot teknolojileri, yapay zeka (AI) ve artırılmış gerçeklik/sanal gerçekliğin (AR/VR) kusursuz entegrasyonunun yön verdiği bir dönüşümden geçiyor. Geleceğin rekabetçi dünyasında verimliliği artırmak adına robotik otomasyonun alternatifsiz bir zorunluluk olduğunu vurgulayan FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, üretimi geleceğe hazırlayacak altı altın kuralı açıkladı. 

Bugünün dünyasında üretkenliği artırmaya, atıkları azaltmaya, ürün kalitesini iyileştirmeye ve iş gücü eksikliklerini gidermeye yardımcı olan otomasyon, rekabetçi bir modelin de ana unsurunu oluşturuyor. Gerek yeni bir ürün tasarlarken veya yeni bir üretim hattı planlarken gerekse mevcut üretim tesisini geliştirirken otomasyonun sürecin en başından itibaren hesaba katılması gerektiğinin altını çizen FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, kusursuz otomasyon entegrasyonu için altı altın kurala dikkat çekti.

Doğru Stratejilerle Adım Adım Otomasyona Uyum

Otomasyona uyumun “süreci benimsemek”le başladığını ifade eden Yiğit, “Ürününüzün üretim sürecinin otomasyondan faydalanması gerektiği gerçeği, bugün en temel süreçlerin başında geliyor. Bu da genellikle otomasyonu ürünün tasarımına dahil ederek yapılabilir. Bu anlayış ilerleyen süreçle birlikte daha geniş bir ürün hattına yansıdığında ise sistemlerinizi geleceğe hazırlamış olursunuz” dedi.

Bakım, Enerji Kullanımı, Onarım ve Kullanım Ömrü Faktörleri Dikkate Alınmalı

Otomasyona uyumun ikinci adımının ise ‘parçaları önceliklendirmek’ olduğunu kaydeden Yiğit, ”Eğer ki otomasyona geçmek isteyen bir işletmeyseniz proje maliyetinin yüzde 20-30’unu gerçek otomasyon süreci başlamadan önce parçaları yerleştirmek veya sabitlemek ve işlemeye hazır hale getirmek için harcamalısınız. Bunun yanında Total Cost of Ownership (TCO) olarak nitelendirilen ‘toplam sahip olma maliyetini göz önünde bulundurmak’ da otomasyon süreçlerinin temel noktalarından biri. Nitekim bazı müşteriler, bir otomasyon çözümünün kullanım ömrü boyunca işletmeye getireceği değere bakmak yerine, bu çözümü tanımlanmış bir geri ödeme süresine sığdırmaya odaklanıyor. Bu noktada toplam sahip olma maliyeti modeli çok daha iyi bir ölçüt” diyerek otomasyondan uzun vadede fayda sağlamanın yolunun, enerji kullanımı, onarım ve kullanım ömrü gibi faktörlerin de dahil edilmesi olduğuna işaret etti.

Yeni bir ürün geliştirirken, otomasyon sürecini olumsuz etkileyebileceğinin farkına varmadan tüketici için en kolay olana öncelik vermenin yanlışlarına dikkat çeken Yiğit, “Otomasyondan tam verim almak için ‘tüketicinin yanında süreci de hatırlamak’ sizi doğru yolda ilerletir. Bu nedenle çok yönlü düşünün” dedi. Yiğit, konuya ilişkin şu örneği verdi: “Örneğin gıda üretimindeki mevcut eğilim, yırtılabilir kapaklı veya gevşek kapaklı ön yüzlü ambalajların perakendecilerin rafları hızlı ve kolay bir şekilde doldurmasını sağlar. Ancak ambalaj tasarımındaki bu basit görünen değişiklik, gevşek kapak veya yırtılabilir kapak yerinde kalmaya elverişli olmadığından, hat sonu paletleme için otomasyondan yararlanılmasını son derece zorlaştırır. Bu nedenle, ambalajda herhangi bir değişiklik yapmadan önce otomasyon kabiliyetinizi nasıl etkileyebileceğini ve bunun üretim verimliliği ve iş gücü talebi üzerindeki etkisini dikkatlice düşünün.”

Otomasyon Yolculuğuna Başlayan İşletmelere Yol Haritası Sunuyor

Otomasyon planlamasının doğru işlemesi için elzem noktalardan birinin de ‘otomasyon tedarikçileriyle görüşmek’ olduğunu belirten Yiğit, “Otomasyon yolculuğuna başlayan işletmeleri destekleyen yaklaşımımız ile şirketlere sürecin içeriği konusunda rehberlik etmeye yönelik uzun yıllara dayanan bir tecrübeye sahibiz. Otomasyona geçmek kadar, bu yolculuk için seçilen partner de işletmeler için başarının önemli bir kıstası. Birçok sektörde olduğu gibi bazı otomasyon tedarikçileri de otomasyona ilk adımlarını atan şirketler için düşük maliyetli ve düşük riskli yollar sunabiliyor. Bu noktada biz de işletmelerin ‘satın almadan önce denemek’ yönündeki taleplerini doğru yönetmek adına öncü bir rol üstleniyor, maliyet noktasında da uygun fiyatlı bir yol haritası çiziyoruz” ifadelerini kullandı.

Henley Pasaport Endeksi: Türk Pasaportu 7 Basamak Yükseldi Türk Pasaportu ile 118 Ülkeye Vizesiz Seyahat

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Henley Pasaport Endeksi Türk Pasaportu 7 Basamak Yükseldi Türk Pasaportu Ile 118 ülkeye Vizesiz Seyahat

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Henley Pasaport Endeksi Türk Pasaportu 7 Basamak Yükseldi Türk Pasaportu Ile 118 ülkeye Vizesiz SeyahatHenley Pasaport Endeksi güncel raporuna göre Singapur, sıralamada en üst sırayı paylaşan 6 ülke ile arayı açarak “Dünyanın En Güçlü Pasaportu” unvanını yeniden devraldı. Şehir-devlet statüsündeki ülke vatandaşlarına dünyanın 227 ülkesinden 195’ine vizesiz seyahat olanağı sunarak bu alanda başka bir rekora daha imza attı. Endeksin en alt sırasında Afganistan yer alırken, geçen yıl 52. sırada yer alan Türk Pasaportu 7 basamak yükselerek dünyanın en güçlü 45. pasaportu oldu.

Henley & Partners tarafından, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) resmi verilerine kapsamında düzenli olarak yayınlanan Pasaport Endeksi dünyanın en güçlü pasaportları sıralamasında dikkat çekici veriler ortaya koydu. Endekse göre yurttaşlarına 195 ülkeye vizesiz seyahat etme imkânı sağlayan Singapur Pasaportu dünyanın en güçlü pasaportu olarak yeniden ilk sıraya yerleşti. Bir önceki endekste Singapur ile birlikte liderliği paylaşan Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve İspanya ise en güçlü pasaportlar listesinde ikinci sırada yer aldılar. Bu beş ülkeden birinin pasaportuna sahip olanlar dünyada 192 ülkeye vizesiz seyahat edebiliyor. Diğer taraftan daha önce benzerine rastlanmamış bir şekilde, Avusturya, Finlandiya, İrlanda, Lüksemburg, Hollanda, Güney Kore ve İsveç’ten oluşan 7 ülke, 191 ülkeye vizesiz seyahat olanağı sunarak endekste üçüncü sırayı paylaştı.

Britanya ve ABD Pasaportları Güç Kaybediyor

10 yıl önce dünyanın en güçlü pasaportları olarak zirveyi paylaşan Birleşik Krallık ve ABD pasaportları sıralamada gerilemeye devam ediyor. 2024 endeksine göre Birleşik Krallık pasaportu ile vizesiz seyahat edilebilen ülke sayısı 190’a düştü. Yeni endekste Birleşik Krallık, Belçika, Danimarka, Yeni Zelanda, Norveç ve İsviçre 4. sırada yer aldı. Diğer taraftan endekste son 10 yıldaki düşüş trendini sürdüren ve 186 ülkeye vizesiz seyahat edilebilen ABD pasaportu listede 8. sırada yer alıyor. 26 ülkeye vizesiz seyahat edilebilen Afganistan pasaportu sıralamanın dibine demir atmış durumda. Bu, 19 yıldır yayınlanan listenin tarihinde görülen en düşük skor olarak kayda geçti.

Endekse ilişkin bir değerlendirme yapan Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel, “2006 yılında küresel bazda vizesiz seyahat edilebilen ortalama ülke sayısı 58 iken bu sayının 2024’te neredeyse ikiye katlanarak 111’e yükseldi. Ancak, listenin en üstünde yer alanlarla en altında yer alanlar arasındaki makas daha önce hiç olmadığı kadar açılmış durumda. Listenin en üst sırasında yer alan Singapur pasaportu ile 195 ülkeye vizesiz seyahat edilebilirken en alt sırada yer alan Afganistan pasaportu ile sadece 26 ülkeye gitmek mümkün.

Havayolu Ulaşımında Maliyetler Düşüyor

IATA verilerine göre 2024 yılı içinde havalimanları 22 bin rota ve 39 milyon uçuşla yaklaşık 5 milyar insanı buluşturacak. Havacılık Sektörünün bu yılki gelir beklentisi yaklaşık 1 trilyon dolar seviyesinde olsa da giderlerin de 936 milyar dolarla rekor seviyeye ulaşacağı öngörülüyor.  Bu da 30,5 milyar dolarlık bir net kar demek. Buradan yola çıkarak yolcu başına en düşük net karın sıradan bir otel kafesinde single espresso fiyatına tekabül eden 6,14 dolar düzeyinde olacağını gösteriyor. Buna karşın, uçak yolculuğunun gerçek maliyeti son 10 yılda yüzde 34 oranında düşmüş durumda. International Air Transport Association

Endekste Yükselenler, Düşenler ve Seçim Etkisi

Sıralamada en görkemli yükselişi gösteren Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) pasaportu endeksin ilk yayınlandığı yıl olan 2006’dan bu yana vizesiz seyahat haritasına 152 destinasyon dahil ederek vizesiz seyahat edilebilen ülke sayısını 185’e çıkardı. Endekste 62. sırada olan BAE, 53 basamak yükselerek 9. sıraya yerleşti ve bu yıl ilk kez ilk 10 içinde yer buldu. Endekste son 10 yıldaki en sert düşüşü ise 25. sıradan 42. sıraya gerileyen Venezüella yaşadı. Ülke, son 10 yılda ülkesini terk etmek zorunda kalan 7 milyondan fazla Venezüellalının kaderini şekillendirebilecek 28 Temmuz’daki başkanlık seçimlerine odaklanmış durumda. Diğer taraftan, Henley Küresel Mobilite 2024 Raporunda da vurgulandığı üzere ABD’de göç ve turizme bağlı sektörler de yaklaşan genel seçimler konusunda oldukça kaygılı bir görünüm içinde. Bu kesimin en fazla öne çıkan endişeleri olası yeni bir Trump yönetiminin Geçici Koruma Statüsü uygulamasını sonlandırması ve toplu sınır dışı etmelerin gündeme taşıması.

Afrika’dan Yapılan Schengen Başvurularının Yüzde 30’una Ret

Yayınlanan rapor içinde yer alan yeni bir araştırma ise Schengen vizesi için en fazla ret yanıtı alan pasaportların çeşitli Afrika ülkelerine ait olduğunu gösteriyor. Buna göre Afrika’dan iletilen her 10 Schengen başvurusundan 3’ü ret yanıtı alıyor. Dünya genelinde ise Schengen başvurularının yüzde 10’u reddediliyor. Bununla birlikte Afrika kıtası kişi başı Schengen başvurusunda en düşük orana sahip. Araştırma başvuru yapılan Afrika ülkesinin yoksulluk düzeyiyle alınan ret yanıtlarının doğru orantılı olduğunu da ortaya koyuyor.

Türk Pasaportu ile 118 Ülkeye Vizesiz Seyahat

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Henley Pasaport Endeksi Türk Pasaportu 7 Basamak Yükseldi Türk Pasaportu Ile 118 ülkeye Vizesiz SeyahatTürkiye Ocak 2024’ten bu yana endekste 7 basamak tırmanarak 52. sıradan 45. sıraya tırmandı. Bu yükselişle birlikte Türk pasaportuyla vizesiz gidilebilen ülke sayısı 118’e yükseldi. Türkiye’nin sıralamada yükseldiği yeni konum aynı zamanda son 10 yıldaki en iyi performansı olarak göze çarpıyor.

Tersine Lojistiğin Sürdürülebilirliği

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tersine Lojistiğin Sürdürülebilirliği

Tersine Lojistiğin Sürdürülebilirliği

Emine KORKMAZ – İhracat-İthalat MüdürüSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tersine Lojistiğin Sürdürülebilirliği

Modern iş dünyasında tersine lojistik uygulamaları son yıllarda artış gösterirken, bu uygulamanın yaygınlığı ve etkinliği sektöre ve bölgeye göre farklılık göstermektedir. Tersine lojistiği ele almadan önce, kısaca lojistik kavramının doğuşuna değinmek isterim.

Lojistik, ilk olarak 20. yüzyıl başlarında askeri ihtiyaçlardan doğan bir terim olarak ortaya çıkmış; ordunun malzemesinin tedarik edilmesi ve taşınması gibi faaliyetleri kapsarken, modern anlamda II. Dünya Savaşı’ndan sonra daha anlamlı hale gelmiş ve önemi artmıştır.

Lojistik türlerinden biri olan tersine lojistik (reverse logistics) kavramı, ilk olarak 1981 yılında James R. Stock ve Douglas M. Lambert tarafından tanımlanmıştır. Bu kavram, tüketiciden üreticiye doğru gerçekleştirilen faaliyetleri kapsar. Bu süreçler, ürünlerin tüketiciye ulaşmasından sonra geri dönüşümü, yeniden kullanımı, kusurlu ürünlerin iadesi ve imhasını içerir. Tersine lojistik, doğal kaynakların korunması, enerjinin daha az tüketilmesi, atık miktarının azaltılması ve ekonomik anlamda fayda sağlanması açısından büyük önem taşır.

James R. Stock’un 2001 yılında yaptığı tanıma göre, tersine lojistik şu alanları içerir:

  • Ürün dönüşleri (product returns)
  • Kaynak azaltımı (source reduction)
  • Geri dönüşüm (recycling)
  • Materyal ikamesi (material substitution)
  • Materyallerin yeniden kullanımı (reuse)
  • Atıkların yok edilmesi (waste disposal)
  • Yakılması (refurbishing)
  • Tamir ve yeniden üretim (remanufacturing)

Tersine lojistiğin öneminden bahsetmişken, biraz daha detaylandırmak isterim:

  • Ürünlerin geri dönüşüm ve yeniden kullanım süreçleri, ürünlerin yaşam döngüsünü uzatır ve kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlar. Aynı zamanda, bu kaynakların tükenme hızını yavaşlatır.
  • Ürünlerin geri dönüşümü ve yeniden kullanımı, üretim maliyetlerini azaltır. Ayrıca, atık bertarafı için gereken maliyetleri de düşürebilir.
  • İade süreçlerinin etkili yönetilmesi, müşteri memnuniyetini artırır. Müşteriler, kolay ve sorunsuz iade işlemlerine olumlu şekilde dönüş sağlarlar.
  • Çevre dostu uygulamalar, şirketlerin çevreye duyarlı olduklarını ve sosyal sorumluluklarını yerine getirdiklerini gösterir, bu da marka imajını güçlendirir.

Tersine lojistik alanında sürdürülebilirliği destekleyen çeşitli projeler ve programlarla faaliyet gösteren birkaç markadan da örnek vermek gerekirse:

  • Adidas: 2015 yılında Parley for the Oceans ile bir ortaklık başlattı. İki kuruluş, geri dönüştürülmüş plastikten yapılmış ürünler üretmek için iş birliği yaptı. Okyanuslardan toplanan plastik atıklardan yapılan malzemelerle ürünler üreterek deniz kirliliğine karşı mücadelede ve geri dönüşümde önemli bir adım atmıştır.
  • Eileen Fisher: Renew Programı aracılığıyla müşterilerinden kullanılmış ürünleri geri getirmelerini, yeniden satışı ve geri dönüşümü için teslim etmelerini teşvik etmektedir. Bu program sayesinde, ürünlerin ikinci bir hayat kazanmasını sağlar.

Tersine lojistik uygulamaları, yeni teknolojilere ve yenilikçi çözümlere yatırım yapma olanakları sunar. Bu süreçlerde kullanılan teknolojiler, diğer lojistik süreçlerinde de verimliliği artırabilir. Tekstil sektöründe çalışan biri olarak, bu uygulamaların sektörümüz için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tersine Lojistiğin SürdürülebilirliğiTersine lojistiğin, hem çevresel sürdürülebilirliği hem de ekonomik verimliliği artırmak açısından büyük önem taşıdığının farkındalığını sağlamak istedim. Umuyorum, farkındalıklarımız sayesinde gezegenimizi aydınlık bir geleceğe taşıyabileceğiz.

Emine KORKMAZ

İhracat-İthalat Müdürü

Ege İhracatçı Birliklerinden Temmuz Ayında 1 Milyar 541 Milyon Dolarlık İhracat

E Satınalma Yazılımı Haber Ege İhracatçı Birliklerinden Temmuz Ayında 1 Milyar 541 Milyon Dolarlık İhracat

Ege İhracatçı Birliklerinden Temmuz Ayında 1 Milyar 541 Milyon Dolarlık İhracat

E Satınalma Yazılımı Haber Ege İhracatçı Birliklerinden Temmuz Ayında 1 Milyar 541 Milyon Dolarlık İhracatEge İhracatçı Birlikleri (EİB) temmuz ayında yüzde 6’lık artışla 1 milyar 541 milyon 896 bin dolarlık ihracata imza attı. EİB’nin 2023 yılı temmuz ayı ihracatı 1 milyar 458 milyon 915 bin dolar olmuştu.

Temmuz ayında Türkiye’nin ihracatı ise; yüzde 13,8’lik artışla 19,8 milyar dolardan 22,5 milyar dolara yükseldi.

EİB’nin ihracatı 2024 yılı ocak-temmuz döneminde yüzde 1’lik azalışla 10 milyar 554 milyon dolar olurken, son 1 yıllık ihracatı 18 milyar 150 milyon dolar olarak kayıt altına alındı.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde sanayi sektörleri yüzde 6’lık artışla 825,8 milyon dolarlık bir ihracat rakamına ulaşırken, tarım ürünleri ihracatı yüzde 4’lük artışla 584 milyon dolardan 605 milyon dolara ilerledi. 2024 yılının ihracat artış rekortmeni olan madencilik sektörü temmuz ayında da ihracatta yüzde 19’luk gelişim gösterdi ve 111 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı.

EİB’de 10 ihracatçı birliği ihracatını artırdı

Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 12 ihracatçı birliğinin 10 tanesi ihracatını artırmayı başarırken, 2 ihracatçı birliği 2023 yılı temmuz ayı performansının gerisinde kaldı.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği 190 milyon 447 bin dolarlık ihracat seviyesiyle EİB bünyesindeki 12 ihracatçı birliği arasında liderliğini korurken, 2023 yılı temmuz ayına göre ihracatta yüzde 1’lik artış gösterdi.

Hazırgiyim İkinciliğe Yükseldi

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, temmuz ayında ihracatını yüzde 21’lik artışla 116,5 milyon dolardan 140,6 milyon dolara çıkardı ve uzun zaman sonra EİB bünyesinde en çok ihracat yapan ikinci birlik konumuna yükseldi.

Su ürünleri ihracatında Türkiye lideri olan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği temmuz ayında ihracatını yüzde 2’lik ilerlemeyle 129 milyon dolara taşıdı ve zirvenin üçüncü basamağında yerini aldı.

Ege Maden İhracatçıları Birliği yüzde 19’luk artış hızı yakalarken temmuz ayında ihracatını 93 milyon dolardan 111 milyon dolara taşıdı.

Ege Bölgesi’nin lezzetlerini dünyanın dört bir tarafına taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri olarak ulaştıran Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, temmuz ayında 107 milyon dolar dövizi ülkemize kazandırdı ve EİB çatısı altında 100 milyon dolar barajını geçen beş ihracatçı birliğinden biri oldu.

Türkiye’deki tüm tütün ve tütün mamulleri ihracatçılarını çatısı altında buluşturan Ege Tütün İhracatçıları Birliği temmuz ayında ihracatını yüzde 6 geliştirdi ve 90,4 milyon dolar ihracatı hanesine yazdırdı.

Temmuz ayında ihracatını yüzde 6 artıran Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 82 milyon 150 bin dolarlık ihracat başarısı gösterdi.

Temmuz ayında, Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde en başarılı olan ihracatçı birliklerinden birisi de Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği oldu. EMKOÜİB ihracatta yüzde 18’lik sıçramayla 65 milyon dolardan 76,8 milyon dolara yükseldi.

Kuru meyve ihracatında Türkiye’nin ihracatının yüzde 60’ını tek başına gerçekleştiren ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, temmuz ayında ihracatını yüzde 3 geliştirdi ve 65 milyon dolara çıkardı.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği temmuz ayını 53 milyon dolarlık ihracat rakamıyla geride bırakırken, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği hanesine 32,2 milyon dolarlık ihracat yazdırdı.

Emek yoğun sektörler arasında yer alan ve 2024 yılının ilk yarısında ihracatta yüzde 16’lık gerileme yaşayan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği temmuz ayında ihracatta yüzde 9’luk gelişim göstererek 17,2 milyon dolar ihracat seviyesine ulaştı.

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde ihracatçı birliği olmayan sektörler arasında kimya sektörü 164,5 milyon dolarlık ihracata imza atarken, otomotiv endüstrisi 83,3 milyon dolar, elektrik-elektronik sektörü 60 milyon dolar, iklimlendirme sektörü 56 milyon dolar, makine sektörü 42 milyon dolar döviz getirisi sağladı.

Ege Bölgesi’nin İhracatı 2 Milyar 554 Milyon Dolar 

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre temmuz ayında Ege Bölgesi 2 milyar 554 milyon dolarlık ihracata imza attı. Ege Bölgesi 2023 yılı temmuz ayında 2 milyar 329 milyon dolar olan ihracatını yüzde 5 artırmayı başardı.

İzmir, 1 milyar 402 milyon dolarlık ihracatla Ege Bölgesi ihracatının yüzde 55’ini tek başına gerçekleştirirken, İzmir’deki iki serbest bölge İzmir’in temmuz ayı ihracatına 266 milyon dolar katkı sağladı. Ege Bölgesi’nde ikinci sırada 428,6 milyon dolarlık ihracatla Manisa yer aldı.

Denizli, 352 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırırken, Muğla 91 milyon dolarlık, Balıkesir 81 milyon dolarlık ihracat performansı gösterdi.

Temmuz ayını Aydın 72,3 milyon dolarlık ihracatla geride bırakırken, Kütahya 38 milyon dolar dövizi hanesine yazdırdı. Afyonkarahisar’ın ihracatı 28,5 milyon dolar olurken, Uşak 26,3 milyon dolarlık ihracatla temmuz ayını geride bıraktı.

Eskinazi: “Temmuz ayındaki grafiğin sürdürülebilir olması önemli”

Temmuz ayında Türkiye genelinde ve Ege İhracatçı Birlikleri bazında ihracat rakamlarının umut verici olduğunu dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, temmuz ayındaki yukarı yönlü ihracat rakamlarının sürdürülebilir olmasının önemli olduğunu, bunun için döviz kurlarının enflasyon rakamlarına yakın bir seyir izlemesi gerektiğini belirtti.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin son 1 yıllık ihracatının halen yüzde 1 seviyesinde geride olduğuna dikkati çeken Eskinazi, “TİM Başkanımız Mustafa Gültepe’nin de ifade ettiği gibi Türkiye’de üretim maliyetleri Asya’daki rakiplerimizden yüzde 40-50 daha yüksek. Avrupa’daki bazı ülkelerden yüzde 15-20 yukarıda kalıyoruz. Emek yoğun sektörlerimiz başta olmak üzere pekçok sektörümüz fiyat tutturamıyor. Rekabetçiliğimiz sürekli geriliyor. Toplumda istihdamı, refahı ve sosyal barışı koruyabilmemiz için ihracat hedeflerimizi tutturmamız gerekiyor. Bunun içinde ihracatçıya nefes aldıracak adımların atılmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Almanya, ABD ve İngiltere İlk Üç Ülke

Ege İhracatçı Birlikleri’nin temmuz ayında ihracat yaptığı ülkeler irdelendiğinde Almanya 154,5 milyon dolarlık ihracatla zirvedeki yerini korudu. EİB’den Almanya’ya yapılan ihracat temmuz ayında yüzde 4 artış gösterdi.

E Satınalma Yazılımı Haber Ege İhracatçı Birliklerinden Temmuz Ayında 1 Milyar 541 Milyon Dolarlık İhracatZirvenin ikinci sırasında yer alan Amerika Birleşik Devletleri’ne EİB’nin ihracatı yüzde 28,5’luk artışla 110 milyon dolardan 141,4 milyon dolara çıktı. EİB’li ihracatçılar İngiltere’ye ihracatlarını yüzde 19,4’lük artışla 75 milyon dolardan 90 milyon dolara taşıdılar. Bu artışla İngiltere, İtalya ve İspanya’yı geride bırakarak üçüncü sıraya yükseldi.

Samsung Electronics 2024 Yılı Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Samsung Electronics 2024 Yılı Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Samsung Electronics 2024 Yılı Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Samsung Electronics 2024 Yılı Sürdürülebilirlik Raporunu YayınladıSamsung Electronics, Samsung’un çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) stratejilerinin yanında, sürdürülebilirlik alanında kaydettiği önemli ilerlemeleri içeren Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Şirketin öncelik değerlendirme sonuçlarını da içeren raporda, Cihaz Deneyimi (DX) biriminin yenilenebilir enerji dönüşümünde kaydettiği aşamalarla ulaştığı %93,4’lük yenilenebilir enerji oranının yanı sıra kadın istihdam oranını artırma yönündeki taahhütleri ve engelli bireylere yönelik istihdam çalışmaları dikkat çekiyor. 

Samsung Electronics, kurumsal faaliyetlerinin dış çevre üzerindeki etkilerini ve şirketi etkileyen dışsal faktörleri göz önünde bulunduran sürdürülebilir yönetim odaklı öncelik değerlendirme sonuçlarını yayınladığı raporlarla açıklamaya devam ediyor. Samsung’un bu yıl haziran ayı sonunda açıkladığı 2024 yılı Sürdürülebilirlik Raporunun özeti aşağıdaki gibi:

[Çevre]

İklim Değişikliği ve Enerji │ Kaynak Döngüselliği ve Atıklar │ Su

Samsung, 2022 yılının eylül ayında 2050 yılına kadar net sıfır Kapsam 1,2 emisyona ulaşma, döngüsel ekonomiye katkıda bulunan kaynak döngüselliğini en üst düzeye çıkarma ve teknolojik yenilik yoluyla çevresel zorlukların üstesinden gelme hedeflerini içeren Yeni Çevre Stratejisini açıklamıştı.

Samsung’un Cihaz Deneyimi (DX) Birimi 2030 yılına kadar net sıfır Kapsam 1,2 emisyona ulaşmayı hedefliyor. DX birimi 2023 sonu itibariyle %93,4 yenilenebilir enerji dönüşümüne ulaşırken, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa, Güney Kore, Çin, Brezilya, Hindistan ve Vietnam’daki büyük ölçekli küresel üretim tesislerinde uygulanan %100 yenilenebilir enerji kullanımının açıklanan bu orana katkı sunduğu belirtiliyor.

Samsung’un oluşturduğu Kaynak Döngüselliği Yol Haritası doğrultusunda, geçtiğimiz yıl satın alınan plastik parçaların %25’ine geri dönüştürülmüş reçine entegre edildi. Ayrıca DX Birimi de elektronik atık (e-atık) geri kazanım ve geri dönüşüm programlarının kapsamını 2023 sonu itibariyle 70’ten fazla ülkeyi içerecek şekilde genişletti.

Samsung’un Cihaz Çözümleri (DS) Birimi, 2050 yılına kadar Kapsam 1,2 emisyonlarda net sıfıra ulaşılması hedefiyle, 2023 yılında yeni proses gazı arıtma tesislerini (rejeneratif katalitik sistemler, RCS) kurarak, sıvı doğal gaz (LNG) atık ısı geri kazanım sistemlerinin kullanımını artırdı. Çeşitli azaltım faaliyetlerinin bir sonucu olarak, DS Biriminin Kapsam 1,2 emisyonları ise 2023 yılında 2022 yılına kıyasla %11,6 oranında azaltıldı. Ayrıca DS Birimi, Kore’de 60 megavatlık bir güneş enerjisi santralinden yenilenebilir enerji tedarik edilmesi için enerji satın alma anlaşmaları (PPA) imzalayarak yenilenebilir enerji kullanımını da yaygınlaştırdı.

Su yönetim sistemlerinin üstün başarısını kanıtlayan Samsung, Kore’deki Giheung, Hwaseong ve Pyeongtaek tesisleri ile Çin’deki Xi’an tesisi için Alliance for Water Stewardship’ten (AWS) en yüksek seviye olan Platin sertifikasını aldı. Ayrıca Samsung, atık üretimini azaltmaya devam ederken; Güney Kore Çevre Bakanlığı’ndan aldığı kaynak döngüselliği sertifikalarının sayısını da artırarak Mart 2024 itibariyle dokuz yeni kategoride daha sertifika almaya hak kazandı.

[Sosyal ve Yönetişim]

Çalışanlar │ Tedarik Zinciri │ Bilgi Güvenliği ve Koruma │ Ürün Kalitesi ve Güvenliği │ İş Davranışları

Samsung, bir yandan yöneticileri ve çalışanları için güçlü bir kurum kültürü oluşturmaya çalışırken diğer yandan insan haklarını korumaya ve çalışma ortamlarını iyileştirmeye devam ediyor. Samsung’un Küresel İnsan Hakları İlkeleri uyarınca, alınan şikayetlerin adil ve tutarlı bir şekilde ele alınmasını sağlamak için Nisan 2024’te Küresel Şikayet Çözüm Politikası yürürlüğe girdi. Çalışan kadın oranını artırmayı hedefleyen Samsung, 2030 yılına kadar kadın yönetici sayısını 2022 yılına kıyasla iki katından fazla artırmayı planlıyor.

Engelli çalışanlara yönelik desteğini sürdüren Samsung, 2023 yılında gelişimsel engelleri olan bireyler için sürdürülebilir işler yaratmak amacıyla “Stellar Forest” adında bir yan kuruluş standart işyeri açtı. Samsung çalışanlarına unlu mamuller tedarik eden bir üretim tesisi olarak kurulan Stellar Forest, engellilere yönelik daha fazla istihdam olanağı yaratmak amacıyla farklı sektörlerde de faaliyet göstermeyi planlıyor.

Samsung, tedarik zinciri yönetiminin kapsamını kademeli olarak ikinci kademe ve imalatçı olmayan tedarikçilerini de içerecek şekilde genişletiyor. 2023 yılında ikinci kademe tedarikçilerini belirlemek amacıyla üçüncü taraf denetimlerini de başlatan Samsung; halihazırda uyguladığı Tedarikçi Davranış Kurallarının kapsamını üretim tedarikçilerinden Samsung’a ürün ve hizmet sağlayan tüm tedarikçilerini içine alacak şekilde genişletti.

Samsung ayrıca, güvenlik platformu Samsung Knox’un sağladığı koruma kapsamını akıllı telefonların yanı sıra akıllı TV ve akıllı ev aletlerini de kapsayacak şekilde artırdı. Galaxy mobil cihazlarının düzenli güvenlik güncellemelerini yapan Samsung, güvenlik güncellemeleri için destek süresini Ocak 2024’ten itibaren yedi yıla kadar uzattı.

Samsung, kurumsal çatısı altında kişisel bilgilerin korunmasına, ürün kalitesine, müşteri güvenliğine, uyumluluğa ve etik yönetime de öncelik veriyor.

Samsung, Sürdürülebilirlik web sitesi aracılığıyla ilgili bilgileri şeffaf ve verimli bir şekilde kamuoyuna duyuruyor. Ayrıca şirket, forumlar, anketler ve yerinde ziyaretler aracılığıyla paydaşlarıyla aktif bir iletişim kuruyor.

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Samsung Electronics 2024 Yılı Sürdürülebilirlik Raporunu YayınladıFinansal olmayan bilgi açıklamalarının ve diğer global trendlerin yaygınlaşmasıyla birlikte Samsung, bu yılki raporunda stratejilerini, uygulama faaliyetlerini ve başlıca sürdürülebilir yönetim konularının mevcut durumunu aslına sadık bir şekilde ortaya koyuyor.

Samsung Electronics 2024 Sürdürülebilirlik Raporu’nun tamamı buradan indirilebilir.

 

Yatay Eğitim Kataloğu

Şirketiniz ihtiyacı olan;
– Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi (2 gün) veya
– Yeşil Satınalma ve Kaynak Yönetimi Eğitimi (1 Gün) için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com a talebinizi iletebilirsiniz.

Artan Sıcaklıklar Bozulabilir Ürün Taşımacılığını Zorunlu Hale Getiriyor

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Artan Sıcaklıklar Bozulabilir ürün Taşımacılığını Zorunlu Hale Getiriyor

Artan Sıcaklıklar Bozulabilir Ürün Taşımacılığını Zorunlu Hale Getiriyor

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Artan Sıcaklıklar Bozulabilir ürün Taşımacılığını Zorunlu Hale Getiriyorİklim değişikliği ve artan sıcaklıklar, global lojistik ve tedarik zinciri sektörlerinde önemli değişiklikler yaratıyor. Özellikle bozulabilir ürünlerin taşınması bu değişikliklerden en çok etkilenen alanların başında geliyor. Sıcaklıkların yükselmesiyle birlikte taze gıda, ilaç ve diğer bozulabilir ürünlerin güvenli bir şekilde tüketiciye ulaştırılmasının önemini ifade eden Globelink Ünimar İcra Kurulu Başkanı Fatih Baş, konuyla ilgili görüşlerini aktardı.

İklim değişikliği ve buna bağlı olarak artan sıcaklıklar, dünya genelindeki birçok sektörü etkiliyor. Ancak özellikle bozulabilir ürün taşımacılığı, bu değişikliklerden en çok etkilenen alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Gıda ürünleri, ilaçlar, bitkiler ve diğer hassas ürünler belirli sıcaklık aralıklarında muhafaza edilmezlerse hızla bozulabiliyor. Bu da lojistik sektörünü, sıcaklık kontrolü konusunda daha dikkatli ve yenilikçi çözümler geliştirmeye yöneltiyor.

Denizyolu ve havayolu taşımacılığı başta olmak üzere entegre lojistik hizmetleri sunan ve hassas ürünlerin lojistiği için bozulabilir ürün taşımacılığı hizmetlerini sürdürdüklerini ifade eden Fatih Baş, “Soğuk zincir, bozulabilir ürünlerin lojistiğinde oldukça kritik bir öneme sahip. Hassas ürünlerin tazeliğini koruyarak varış noktasına ulaşmasını sağlamak ancak bu yöntemle mümkün olabiliyor. Sıcaklık kontrolü sağlanamadığında ürünlerin bozulma riski artıyor ve bu durum hem ekonomik kayıplara hem de tüketici sağlığını tehdit eden sorunlara yol açabiliyor.’’

Sürdürülebilirlik ve Çevre Faktörü Ön Plana Çıkıyor

Bozulabilir ürün taşımacılığının çevreye olan etkilerine dikkat çeken Fatih Baş, şunları söyledi: “Soğuk zincir ve bozulabilir ürün taşımacılığı bizlerin de önem verdiği konuların başında geliyor. Lojistiğin en ciddi ve hassas operasyonlarından biri olan bozulabilir kargo alanında, koşulsuz müşteri memnuniyeti anlayışımızla hizmet veriyoruz. Bu operasyonlara dedike uzman personelimizle 7/24 hizmet sunarak, bozulabilir kargo ürünlerinin gerekli ısı aralık zincirini koruyarak teslim alınmasından yüklenmesine, depolanmasından istenilen her varış limanına gönderilmesine ve varış noktasındaki teslimatına kadar gerekli tüm süreçleri titizlikle gerçekleştiriyoruz. Bu şekilde, müşterilerimizin ürünlerini güvenle ve tazelikle ulaştırmalarını sağlıyoruz. Ayrıca, dünya genelinde bozulabilir ürün taşımacılığının üst sınırlarını belirlemek ve tedarik zinciri çözümlerini geliştirmek amacıyla kurulan Perishable Logistics Network’ün (PLN) kurucu üyeleri arasında yer alıyoruz.

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Artan Sıcaklıklar Bozulabilir ürün Taşımacılığını Zorunlu Hale GetiriyorÖte yandan, bozulabilir ürün taşımacılığında sürdürülebilirlik ve çevre faktörü de ön plana çıkıyor. Enerji verimli soğutma sistemleri ve alternatif enerji kaynaklarının kullanımı çevresel sürdürülebilirliği desteklemek için kritik adımlar arasında yer alıyor.’’

İş Gücü Piyasası: Teknik Personel Maaşları Yükselişte; Memur Maaşını Solladı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber İş Gücü Piyasası Teknik Personel Maaşları Yükselişte; Memur Maaşını Solladı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber İş Gücü Piyasası Teknik Personel Maaşları Yükselişte; Memur Maaşını SolladıTeknik personel maaşları gökyüzüne fırlarken, temizlik personeli bulma sorunları her geçen gün derinleşiyor. Haziran ayında İŞKUR aracılığıyla işe yerleştirilen 109 bin kişinin çoğunluğu erkek ve kadın iş gücüne katkıda bulunurken, imalat sanayindeki dev iş açığı dikkat çekiyor. Ancak, temizlik sektöründe maaşlar asgari ücretin üzerinde kalsa da, çalışan bulma sıkıntısı hala çözülmüş değil. İşletmelere Tesis Yönetim Hizmeti veren Allservice’in Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akyüz, “Maaşların düşüklüğü nedeniyle temizlik personeli bulmakta zorlanıyoruz, ancak teknik personellerde maaşlar 65 bin TL’ye kadar çıkıyor” dedi.

Türkiye’nin iş gücü piyasası, maaşlar ve iş gücü taleplerindeki büyük değişimlerle sarsılıyor. Son dönemde teknik personel maaşları adeta patlama yaparken, temizlik personeli bulma sıkıntısı çığırından çıkmış durumda. İŞKUR verilerine göre, haziran ayında 109 bin kişi iş gücüne katılırken, en yüksek iş açığı imalat sanayinde yaşandı. Ancak, temizlik sektörü eleman bulmakta yaşadığı zorluklar nedeniyle sıkıntı içinde; öte yandan, teknik personel maaşları kamu sektöründeki memur maaşlarını geçerek dikkat çekti. İşletmelerin maaş politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerektiği bu ortamda, iş gücü piyasasında yaşanan bu dikkat çekici dengesizlikler ekonomik geleceği de şekillendiriyor.

Temizlik Personeli Bulmak Zorlaştı

Ebru Akyüzİşletmelere Tesis Yönetim Hizmetleri veren  Allservice’in Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akyüz, teknik eleman maaşlarının memur maaşlarıyla yarıştığını söyledi. En büyük istihdam açığının temizlik personeli olduğuna dikkat çeken Ebru Akyüz, bunun sebeplerini ise şu şekilde açıklıyor;  “Türkiye genelinde temizlik personeli pozisyonlarına olan ilgi azalırken, şirketler maaş politikalarını gözden geçiriyor. Son dönemde Türkiye’de temizlik personeli pozisyonlarına olan talebin azalması, sektördeki eleman açığını derinleştiriyor. Tesis yönetim hizmetleri şirketleri, asgari ücretin üzerinde maaş teklifleriyle dikkat çekse de, ekonomik koşullar ve alternatif iş olanakları, temizlik personeli bulma ve elde tutma konusunda zorluklar yaşanmasına neden oluyor. Şirketlerin çoğu, temizlik personeli için net 22 bin TL ile 27 bin TL arasında değişen maaşlar öneriyor. Ancak, bu maaşlar, ülke genelindeki asgari ücretin biraz üzerinde olduğu için, işe olan ilgiyi artırmakta yeterli olmuyor. Ekonomik belirsizlikler ve yüksek enflasyon da çalışanların maaş beklentilerini etkileyerek, temizlik personeli açığının artmasına katkı sağlıyor.”

Teknik Personel Maaşları 65 Bin TL’ye Çıktı

Teknik personellerde ise durum farklı, tesisatçı, elektrik teknisyeni, mekanikçi gibi alanlarda teknik personellerin maaşları memur maaşlarını geçmiş durumda. Sektörde teknik personel maaşlarının 55 bin liradan başladığını söyleyen Allservice Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akyüz, “Teknik personel için önerilen maaşlar net 55 bin TL ile 65 bin TL arasında değişirken, bu rakamlar kamu sektöründe çalışan birçok memurun maaşlarını geçmiş durumda. Burada maaşların yüksekliği bu pozisyonlara olan ilgiyi artırıyor. Ancak yine de sektörün bu alanda eleman bulmakta zorlandığını söylemek yanlış olmaz” dedi.

Maaş Politikaları Gözden Geçirilmeli

Tesis yönetim hizmetleri şirketleri, eleman açığını azaltmak için çeşitli çözüm önerileri üzerinde çalıştığını söyleyen Ebru Akyüz, “Bunlar arasında maaş politikalarının gözden geçirilmesi, ekonomik desteklerin sağlanması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi yer alıyor. Özellikle maaşların asgari ücretin üzerine çıkarılması, şirketlerin bu pozisyonları daha cazip hale getirmesine yardımcı olabilir. Günlük yevmiye işlerinin, temizlik personeli pozisyonlarına göre daha yüksek gelir sağladığı belirtiliyor. Bu durum, temizlik personeli için rekabetçi maaş tekliflerinin önemini vurguluyor. Şirketler, alternatif iş olanaklarını değerlendirerek maaş ve yan haklar konusunda yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeye çalışıyor.