Dijital Ödemelerin Sosyo-Ekonomik Etkilerine İlişkin İlk Araştırma: Geleceği Şekillendiren Trendler

E Satınalma Yazılımı Haber Dijital ödemelerin Sosyo Ekonomik Etkilerine İlişkin İlk Araştırma Geleceği şekillendiren Trendler

Dijital Ödemelerin Sosyo-Ekonomik Etkilerine İlişkin İlk Araştırma: Geleceği Şekillendiren Trendler

  • E Satınalma Yazılımı Haber Dijital ödemelerin Sosyo Ekonomik Etkilerine İlişkin İlk Araştırma Geleceği şekillendiren TrendlerDijital yönetim araçlarını benimsemeleri durumunda Avrupalılar elektronik ödemelerle yılda 250 milyar euro’ya kadar tasarruf yapabilecek.
  • Veri, yeni ödeme teknolojilerinin sunduğu sosyo-ekonomik fırsatların hayata geçirilmesinde kilit rol oynuyor.
  • Gömülü finans artık yenilik değil işin temeli olacak.
  • “Fijital” olarak adlandırılan fiziksel dijital ödemeler günlük işlemlerimizin ayrılmaz bir parçası haline gelecek.

Visa, dijital ödemelerin ekonomide verimliliğe etkisi ile daha çevrimiçi, kapsayıcı bir topluma katkısını ele alan ilk araştırmasının sonuçlarını sundu. Araştırmadan elde edilen bulgular, 3-6 Eylül tarihleri arasında Paris’te şirketin 1.000’den fazla iş ortağı banka ve kuruluşun katıldığı Visa Payments Forum Europe etkinliğinde açıklandı. Araştırma, dijital kimlik, tüketicilerin satıcı olarak öne çıkması, yapılandırılabilir hizmetlerin çoğalması, gömülü finans ve yapay zekayı ödemelerin geleceğini şekillendiren başlıca trendler olarak ortaya koyuyor.

Bu bağlamda veri demokratikleştikçe, güven de artıyor. Visa’nın Avrupa’da 8.000 kişiyle gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre kişilerin %69’u, verilerinin şirketler tarafından kullandığında, bundan şirketlerin kendilerine kıyasla daha fazla fayda sağladığını düşünüyor. Araştırma, tüketicilerin aldıkları kişisel faydalardan ziyade verilerinin nasıl kullanılacağı konusunda endişe duyduklarını kaydediyor. Araştırmaya göre tüketiciler ayrıca kendi verileri üzerinde daha fazla kontrole sahip olduklarında, verileri sorumlu bir şekilde kullanacağını düşündükleri şirketlerle paylaşmaya da daha istekli oluyorlar.

Araştırmanın kapsadığı başlıklardan yapay zeka, değişim için önemli bir itici güç ortaya çıkıyor. Araştırmaya göre Avrupa’daki tüketiciler, finansal durumlarını yönetmek için yapay zeka gibi dijital yönetim araçlarını benimsedikleri takdirde, her yıl 250 milyar Euro’ya kadar daha fazla tasarruf edebiliyorlar. Araştırmaya katılanların %36’sı, bir yıl öncesine göre yapay zekaya daha fazla güvendiklerini söylerken, bu oran Z kuşağında %47’ye yükseliyor. Öte yandan biyometrik teknolojiler de daha fazla potansiyel yaratıyor. Örneğin dijital cüzdan veya kimlik üzerindeki biyometrik korumalar, parolaların yarattığı zorlukları azaltırken, işletmelere de yılda 43 milyar Euro’ya varan ilave satış potansiyeli yaratıyor. Biyometrik korumalar ayrıca dolandırıcılığı da her yıl 483 milyon euro tutarında azaltabiliyor. Tüketiciye ödeme yöntemini seçme olanağı sağlanması da ödemeleri yeniden şekillendiren unsurlardan. Online ödeme yöntemlerine Click to Pay ile tek tıkla ödeme özelliğini ekleyen bir işyeri, gelirlerini %30’a kadar artırabiliyor ve bu da Birleşik Krallık ve AB’de KOBİ’lerin e-ticaret satışlarında yıllık 51 milyar euroya varan bir artış yaratabiliyor.

Araştırmaya göre “Fijital” olarak adlandırılan fiziksel dijital ödemeler de günlük işlemlerimizin ayrılmaz bir parçası haline gelecek. İster bir el hareketiyle ister sesle, hatta araba ile ödeme olsun, gömülü finans artık bir yenilik olmaktan çıkıp, işin temelinde yer alacak. Araştırmanın ortaya koyduğu bulgulardan sonuncusu ise milyarlarca yeni satıcının ortaya çıkması. Günümüzde artık sadece birkaç tıklamayla herkes satıcı olabiliyor. Yapay zeka, bu ‘nano satıcıları’ işlerini büyütürken destekleme potansiyeline sahip. Araştırma sonuçlarına göre KOBİ’lerin ve girişimcilerin %71’i, yapay zekanın işlerini büyütmelerine yardımcı olacağına güvendiklerini belirtiyor. Günümüzde Avrupa’daki KOBİ’lerin %67’si dijitalleşmiş durumda. Geriye kalan %33’lük fark kapatıldığı takdirde, yıllık bazda 200 milyar Euro’nun üzerinde toplam gelir artışı söz konusu beklenebilir.

Visa Avrupa CEO’su Charlotte Hogg, mevcut teknolojinin milyarlarca satıcı, tüketici ve ekonomi için fayda sağlayarak ticarette devrim yaratma potansiyeline işaret etti ve: “Yakın zaman kadar bilimkurgu filminden fırlamış gibi görünen teknoloji, bize bugün Avrupa genelinde daha pürüzsüz deneyimlerin ve ekonomide milyarlarla ifade edilebilecek büyüklükte bir değerin kilidini açma potansiyeline sahip. Ve bu teknoloji göz açıp kapayıncaya kadar burada olacak” dedi.

E Satınalma Yazılımı Haber Dijital ödemelerin Sosyo Ekonomik Etkilerine İlişkin İlk Araştırma Geleceği şekillendiren TrendlerSöz konusu alanlarda ödeme teknolojilerinin ölçeklenebilirliğindeki boşluğu kapatmanın tüketiciler, işletmeler ve ekonomiler için önemli sosyo-ekonomik fırsatlar sağlayacağını vurgulayan Hogg, “Burada kilit unsur, veri. Aslında, verinin artık salt bir hammadde olmaktan çıkıp, bunun yerine temel bir kaynak ve hizmet olarak şirketlere önemli büyüme fırsatları ile daha güvenli ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak için kullanılabilecek bir araç olarak ortaya çıktığı, ödemelerde mevcut sınırları aşarak yeni ufuklara doğru ilerliyoruz” dedi.

Performans Nedeniyle İş Sözleşmesi Feshedilirken Hangi Kriterler Dikkate Alınmalıdır?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Performans Nedeniyle İş Sözleşmesi Feshedilirken Hangi Kriterler Dikkate Alınmalıdır

Performans Nedeniyle İş Sözleşmesi Feshedi­lirken Hangi Kriterler Dikkate Alınmalıdır?

Lütfi İNCİROĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Performans Nedeniyle İş Sözleşmesi Feshedilirken Hangi Kriterler Dikkate Alınmalıdır

Performans, herhangi bir görevin gereği olarak önceden belirlenen standartlara uygun davranışların gösterilmesi ve beklenen amaçlara yaklaşma derecesi olarak, performans değerlendirme ise çalışanın performansının izlendiği, değerlendirildiği, sonucun kaydedildiği ve çalışana bildirildiği bir süreç olarak tanımlanmaktadır. İşçinin işyerinde performansını etkileyen en önemli faktörler arasında, iş memnuniyeti, çalışan bağlılığı, eğitim ve geliştirme, iş için doğru araçlar, şirket kültürü ve çalışma ortamı sayılmaktadır.

İşverenler yönetim yetkisi kapsamında işyerinde verimliği artırmak için insan kaynaklarını daha etkin kullanma adına personel yönetim sistemi talimatı oluşturarak, çalışanların performansını planlamak, izlemek, yönlendirmek, ölçmek geliştirmek ve ödüllendirmek, için performans yönetim sistemi kurulmasını ve öngörülen performansı gösteremeyen çalışanları ile yollarını ayırmayı tercih etmektedirler. Bu nedenle uygulamada, iş sözleşmesinin feshinde sık başvurulan yollardan biri de işçinin performans düşüklüğü gerekçesi ile yapılan fesihlerdir. Çünkü mevzuatımızda işçinin bedensel ve zihinsel yetersizliği nedeniyle yapılan fesihler geçerli neden olarak kabul edilmektedir. İşçinin yeterliliği, işçinin kişiliği ile ilgili olan nedenleri oluşturur[1].İşçinin yeterliliğinden kaynaklanan geçerli nedenler 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde belirtilenlerin dışında kalan ya da başka bir deyişle haklı neden ağırlığında olmayan ama iş sözleşmesinin devamını olanaksız kılan ve işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşte 4857 sayılı Kanunun 18 inci maddesindeki işçinin verimliliği ve yeterliliğinden kaynaklı performans düşüklüğüne dayanarak yapılan fesihler bu kapsamda değerlendirilmektedir. Örneğin, ortalama olarak benzer işi görenlerden daha az verimli çalışma, gösterdiği niteliklerden beklenenden daha düşük performansa sahip olma, işe yoğunlaşmasının giderek azalması, işe yatkın olmama, öğrenme ve kendini yetiştirme yetersizliği, sık sık hastalanma, çalışamaz duruma getirmemekle birlikte işini gerektiği şekilde yapmasını devamlı olarak etkileyen hastalık, uyum yeterliliğinin azlığı ve işyerinden kaynaklanan nedenlerle yapılacak fesihlerde emeklilik yaşına gelmiş olma gibi haller sayılmıştır.

Ancak bu haller yukarıda sayılan örneklerle elbette sınırlı değildir. Zamanla, uygulamada çıkacak sorunların yargıya intikal etmesinden sonra yargı kararları ile belirginleşecek başka sebepler de ortaya çıkabilecektir. Ekleyelim ki, Kanunun gerekçelerinde ifade olunan yetersizlikten kaynaklanan sebepler dışında, işçiyle yapılan iş sözleşmesi, işyeri personel yönetmeliği, kurumsal çalışma İlkeleri veya işyerine özgü performans değerlendirme kriterlerinde yer alan işçinin verimliği ile ilgili beklentilerin karşılanamaması halinde de geçerli sebeple fesih uygulanabilir.

Ancak, iş sözleşmesinin işçinin performansına dayalı olarak feshinin mümkün olabilmesi için, işçinin bu konuda savunması alınmalı, gerekiyorsa performansının izlenmesi için kendisine bir süre verilmelidir. Performansa dayalı fesihlerde, feshe temel oluşturan performans ölçümlerinin somut ve ölçülebilir verilere dayanması gerekir. Sübjektif değerlendirmelere dayalı performans ölçümleri, iş sözleşmesinin feshine temel oluşturamaz. İş sözleşmesinin objektif ölçümlerden uzak performans değerlendirmelerine dayalı olarak feshi, işçinin feshin geçersizliği ve işe iade talebi ile yargı yoluna başvurması ve mahkeme sonucunda işe iade kararı ile karşı karşıya kalınması sonucunu doğurur[2].

İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için, objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur. Performans ve verimlilik standartları işyerine özgü olmalıdır. Objektiflik ölçütü o işyerinde aynı işi yapanların aynı kurallara bağlı olması şeklinde uygulanmalıdır. Performans ve verimlilik standartları gerçekçi ve makul olmalıdır. Performans ve verimlilik sonucuna dayalı geçerli bir nedenin varlığı için süreklilik gösteren düşük veya düşme eğilimli sonuçlar olmalıdır. Koşullara göre değişen, süreklilik göstermeyen sonuçlar geçerli neden için yeterli kabul edilmeyebilir. Ayrıca, performans ve verimliliğin yükseltilmesine dönük hedeflere ulaşılamaması tek başına geçerli neden olmamalıdır. İşçinin kapasitesi yüksek hedefler için yeterli ise, ancak işçi bu hedefler için gereken gayreti göstermiyorsa geçerli neden söz konusu olabilir.

Diğer taraftan, performans değerlendirilmesinde objektif olabilmek ve geçerli nedeni kabul edebilmek için, performans değerlendirme kriterleri önceden saptanmalı, işçiye tebliğ edilmeli, işin gerektirdiği bilgi, beceri, deneyim gibi yetkinlikler, işyerine uygun davranışlar ve çalışandan gerçekleştirmesi beklenen iş ve kişisel gelişim hedeflerinde bu kriterler esas alınmalıdır. Bir başka anlatımla, çalışanın niteliği, davranışları ve sonuçta ulaştığı hedef önemli olmaktadır. Bu kriterler çalışanın görev tanımına, verimine, işverenin kurumsal ilkelerine, uyulması gereken işyeri kurallarına uygun olarak objektif ve somut olarak ortaya konmalı ve buna yönelik performans değerlendirme formları hazırlanmalıdır. İşyerine özgü çalışanların performansının değerlendirileceği, “Performans Değerlendirme Sistemi” geliştirilmeli ve uygulanmalıdır[3].

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Performans Nedeniyle İş Sözleşmesi Feshedilirken Hangi Kriterler Dikkate AlınmalıdırSonuç olarak, işçinin performans düşüklüğü gerekçesi ile iş sözleşmesini feshinin mümkün olabilmesi için, işçinin öncelikle savunması alınmalı ve gerekiyorsa performansın izlenmesi için kendisine bir süre verilmelidir. Performansa dayalı fesihlerde, feshe temel oluşturan performans ölçümlerinin somut, ölçülebilir ve verilere dayanması gerekir. İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için, objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur. Performans ve verimlilik standartları işyerine özgü olmalıdır. Objektiflik ölçütü o işyerinde aynı işi yapanların aynı kurallara bağlı olması şeklinde uygulanmalıdır. Performans ve verimlilik standartları gerçekçi ve makul olmalıdır. Performans ve verimlilik sonucuna dayalı geçerli bir nedenin varlığı için süreklilik gösteren düşük veya düşme eğilimli sonuçlar olmalıdır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5. Baskı, İstanbul 2023, s.142.

[2] ERTÜRK, Şükran, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Pratik Çalışmaları, s.161; CENTEL, Tankut, İş Güvencesi, s.74-75; Y9HD.18.10.2017 T., E.2016/25049, K.2017/16105, ÇİL. Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.267.

[3] Y9HD.18.10.2017 T., E.2016/25049, K.2017/16105; Y22HD.04.07.2018 T., E.2018/8007, K.2018/16757, ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.267.


EĞİTİM PROGRAMLARI İÇİN TIKLAYINIZ.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Satınalma Yönetimi Eğitim Programı
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.


Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi

Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri başlıklı eğitimin içeriğini incelemek için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.

Alım Talebi: İş Elbisesi (Erkek Tulum)

Alım Talebi İş Elbisesi (erkek Tulum)

Bir firmamız için iş elbisesi olarak, farklı bedenlerde uzun kollu erkek tulum alımı yapılacaktır. 100 adet alım yapılması planlanmaktadır. Üst ve alt kısımlarında en az bir adet fermuarlı ve bir adet cırt cırtlı cebi olması, kol ve bacak kısımlarında reflektör şerit olması istenmektedir. Ödeme şekli nakit olup, teslim yeri Gebze – Kocaeli’dir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi İş Elbisesi (erkek Tulum)

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Serbest Bölgelerdeki İhracat Artışı KOBİ’lere Yarıyor

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Serbest Bölgelerdeki İhracat Artışı Kobi̇’lere Yarıyor

Serbest Bölgelerdeki İhracat Artışı KOBİ’lere Yarıyor

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Serbest Bölgelerdeki İhracat Artışı Kobi̇’lere YarıyorYüksek teknolojili üretim merkezleri olan serbest bölgelerin ihracatı son 5 yılda yüzde 55 artarken, ülke içindeki firmalarla ticareti ise yüzde 51 oranında artış gösterdi. SEBKİDER Başkanı Yusuf Kılınç, küresel pazarlarla bağlantılarını geliştirme konusunda fırsat sundukları KOBİ’leri, sermayelerini bina ve arsaya yatırmadan, serbest bölgelerde fabrika kiralayarak, tüm birikimlerini üretimde kullanmaya davet etti.

2018 yılında Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 4’ünü gerçekleştiren serbest bölgeler, 2023 yılında 13 milyar dolara yaklaşan tutarla bu oranı yüzde 5’e çıkardı. Serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar, uluslararası pazarlardan sağladıkları payı arttırırken, yerel KOBİ’lerle ticaretlerini de arttırdı.

Bölgedeki firmaların iç pazardaki firmalarla gerçekleştirdikleri ticaretin 2018 yılında 2.5 milyar dolardan, 2023 yılında yaklaşık 3.8 milyar dolara çıktığına dikkat çeken Serbest Bölgeler Kurucu ve İşleticileri Derneği (SEBKİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kılınç, yüzde 51 oranındaki bu artışın, bölgelerdeki firmaların dış pazarlarda sağladıkları büyümeyi, iç pazardaki KOBİ’lerle ticaretlerine de yansıtmasından kaynaklandığını vurguladı.

Sebki̇der Başkani Yusuf KilinçKılınç, son 2 yılda yurt dışından bölgelere yapılan ticaretin yüzde 16.8 küçüldüğünü, buna karşılık ülke içindeki firmalarla ticaretin ise arttığını belirterek, şöyle konuştu: “Tedarik sürecinin daha hızlı olması nedeniyle serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar yerel firmalarla gittikçe daha fazla ticaret yapıyor. Özellikle pandemiden sonra serbest bölgelerin yurt içindeki KOBİ’lerle ticareti daha da önem kazanmış durumda. Bölgelerimizdeki firmalar ihracatlarını arttırırken, ülkemizdeki KOBİ’lerle daha çok ticaret yapıyor ve onların da ihracattan pay almasını sağlıyor.”

KOBİ’ler Bina ve Arsaya Sermaye Ayırmadan Üretim Yapabiliyor

Kılınç, küresel pazarlara açılmak konusunda Türkiye’deki KOBİ’lere daha çok destek olmak istediklerini belirterek, “Finansmana erişimin daha da zor olduğu günümüz koşullarında KOBİ’ler, serbest bölgelere gelerek bina ve arsaya sermaye yatırmadan, tüm birikimlerini üretim faaliyetlerinde kullanıp küresel pazarlara açılabilir. Bu imkân ihracata sağlanan vergisel teşviklerle birleşince çok büyük rekabet avantajına dönüşüyor. KOBİ’lerimizi, onlara sağlanan olanaklardan daha fazla yararlanmak üzere serbest bölgelerde yatırıma davet ediyoruz” dedi.

KOBİLER’e Uluslararası Pazarlara Açılma Fırsatı Sağlıyor

Serbest bölgelere yurt dışından ya da ülke içinden yarı mamul olarak gelen ürünlerin işlenerek yüksek katma değerli ürün şeklinde ihraç edildiğini kaydeden SEBKİDER Başkanı, serbest bölgelerin havacılık, otomotiv, yazılım, yat- gemi inşası ve tamiri, medikal aletler, hazır giyim sektörleri ile Ar-Ge faaliyetleri olmak üzere çok farklı sektörlerde faaliyet gösteren, aralarında küresel ölçekte dev firmaların da bulunduğu güçlü endüstri merkezleri olduğunu ve buradaki firmalarla iş yapan Türk firmalarının uluslararası pazarlara açılma fırsatı da yakalayacağına işaret etti. Kılınç, şunları söyledi: “İhracat odaklı üretime sağlanan teşviklerden yararlanmak amacıyla serbest bölgelere gelen ulusal ve uluslararası yatırımcılar, yurt içi üretimin artmasına ve yerli işletmelerin gelişmesine de katkı sağlar. Bölgelerdeki firmalar uluslararası pazarlara sunmak üzere üretim yaparken, maliyet ve zaman avantajı sunacağı için bu üretim süreçlerini destekleyecek hammadde tedariğini yerel firmalardan sağlamayı tercih etmektedir. Bölgelerde faaliyet gösteren uluslararası şirketler, yerel işletmelere yeni teknolojiler ve iş yapma yöntemlerini aktarırken, yerli şirketler de bu bilgi ve teknoloji transferi sayesinde rekabetçiliklerini artırabilir.”

Serbest Bölgelerle Gelişen Altyapı Kalkınmayı Hızlandırıyor

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Serbest Bölgelerdeki İhracat Artışı Kobi̇’lere YarıyorSerbest bölgelerin bulundukları bölgelerde yollar, limanlar, depolama tesisleri gibi yerel altyapıların gelişmesine de katkıda bulunduğunu ve bu gelişmelerin yurt içi ticareti ve lojistiğin verimliliğini arttırdığını ifade eden Kılınç, “Bu yatırımlar ekonomik faaliyetleri de geliştiriyor. Yeni iş fırsatları yaratan bu gelişmeler işsizlik oranlarını düşürürken, gelişen lojistik altyapı, ürünlerin daha hızlı ve güvenli bir şekilde taşınmasını sağlayarak ticaretin maliyetlerini düşürmekte ve hızını artırmaktadır. Bu sayede hem iç ticaret hem de uluslararası ticaret artıyor. Üretim ve dağıtım süreçlerinin gelişmesi yerel ve yabancı yatırımları arttıracağı için sağlanan bu gelişmeler sadece serbest bölgelerde değil, çevresindeki diğer bölgelerde de ekonomik kalkınmayı teşvik etmektedir.”

Kimya İlk 8 Ayda En Çok İhracat Artışı Yapan Sektör Oldu

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Kimya İlk 8 Ayda En çok İhracat Artışı Yapan Sektör Oldu

Kimya İlk 8 Ayda En Çok İhracat Artışı Yapan Sektör Oldu 

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Kimya İlk 8 Ayda En çok İhracat Artışı Yapan Sektör OlduTürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı ağustos ayında, geçen yıl aynı döneme göre yüzde 2,4 artarak 22,1 milyar dolar oldu ve Ağustos ayı rekoru kırıldı. Kimya sektörü ise ağustos ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör olarak 2,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Sektör Ocak-Ağustos olarak ilk sekiz aylık dönemde ise yüzde 7,7 ile en çok ihracat artışı yapan sektör oldu.

Kimya sektörünün ağustos ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Ağustos ayında kimya sektörümüz 2,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek tüm sektörler arasında en çok ihracat yapan 2’inci sektör konumunu korudu. İlk 8 aylık dönemde ise sektör ihracatımız 21 milyar dolara ulaştı. Sektörümüz bu dönemde ihracatını yüzde 7,7 artırarak tüm sektörler arasında ihracatını en çok artıran sektör oldu. İhracat ülkemizin ikinci çeyrekte büyümesine de katkı sağladı.

Adil Pelister 1 (2)Sayın Ticaret Bakanımızın açıkladığı üzere yılın ikinci çeyreğinde büyümenin yarısı net mal ve hizmet ihracatından geldi. Ülkemizin büyümesine en çok katkı veren sektörlerden biri olarak enflasyon ile mücadele kapsamında alınan tedbirleri desteklemekle birlikte, sektörümüz ekonomik iyileşme sürecinde devlet desteği, yasal düzenlemeler ve finansman kolaylıklarına ihtiyaç duyuyor. Bu süreci birlik ve beraberlik içinde mücadele ederek atlatacağımıza inanıyoruz. Hedeflerimize ulaşabilmek ve ülkemize katkı sağlamaya devam etmek için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Nedir Bu Sessiz İstifa?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Nedir Bu Sessiz İstifa

Nedir Bu Sessiz İstifa?

Sibel ZALOĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Nedir Bu Sessiz İstifa

DieS Danışmanlık / İ. K. Yönetimi Profesyoneli

Son dönemlerde adını çok sık duyduğunuz “sessiz istifa”, çalışanların açıkça işlerini bırakmadan veya memnuniyetsizliklerini dile getirmeden yavaşça işten kopmalarını ifade eder. Çalışanınız ya da ekip arkadaşınız, sorumluluklarına karşı ilgisiz davranmaya başlar. İşe başladığı zamanki performansı hemen hemen hiç kalmamıştır. Sürekli mesai saati bitmesi için saate bakmaya başlamıştır. Çok fazla iş olduğu halde sürekli sıkılıyordur. Bu süreç size tanıdık mı geldi?

Sizce bu süreçteki çalışanlarınız/ekip arkadaşlarınız tükendiler mi? Yoksa sessizce istifa mı ediyorlar?

Sessiz istifanın kurumda etkilerine gelecek olursak; Üretkenliği azaltır, ekibin/diğer çalışanların motivasyonunu düşürür, yaratıcılığı azaltarak, zehirli sarmaşık gibi tüm çalışanlara bulaşmaya devam ederek, genel başarıyı hissedilecek derecede azaltır.

Nedenlerine bakalım;

DieS Danışmanlık olarak yaptığımız çalışan araştırmalarına dayanarak, birçok çalışan, yöneticileri, işverenleri tarafından hiç takdir edilmediklerini dile getiriyor. Bu sürecin motivasyonlarını düşürdüğünü ve yaptıkları işlerinin önemli olduğu halde hem işlerini hem kendilerini sıradan ve önemsiz hissettiklerini söylüyor.

Kuşaklar arası fark olarak karşımıza çıkıyor.

Sessiz istifa, Z Kuşağı ve Milenyum Kuşağı’nın, Baby Boomer ve X Kuşağı’nın iş arkadaşlarına göre belirgin farklılıklarını ortaya çıkartıyor. Genellikle Z kuşağı öncesi çalışanlar çok çalışarak, kariyerlerine tırmanırlar. İş değiştirmeye sıcak bakmazlar, hatta iş kaybetmekten korkarlar. Sosyal yaşamları fazla yoktur.

İşleri her şeyden önce gelir. Kurumlarına olan aidiyet duyguları çok fazladır.

Z Kuşağı ve Milenyum Kuşağı, çalışma ortamında oldukça farklıdırlar. İş-özel yaşam dengesine çok değer verirler. Belli bir şirkete bağlanmaktansa kişisel gelişimine, kendisine yatırım yapan şirketlere öncelik olarak görürler. Onlar için kendilerine imkan, saygı, yatırım yapan şirketler ön plandadır. Sürekli diğer şirketlerle kendi şirket olanaklarını karşılaştırırlar. Bu durum, genç çalışanların değerleri ve beklentileri ile daha yakından uyumlu işyerlerini aramaları ile sessiz istifaya yol açabilir.

Peki “Sessiz İstifa” Nasıl Anlaşılır?

Sessiz istifayı anlamak gerçekten zordur. Adı gibi gerçekten sessizdir. Eğer çalışanlarınız aşağıdaki davranışlarda bulunuyorlarsa, iyi bir analiz yaparak durumu kurum lehine çevirebilirsiniz.  Biliyorsunuz iyi personeli işe almak kadar, elde tutmak daha zordur.

  • Çalışanınızda isteksizlik varsa,

Çalışanınız duygusal olarak sizden uzak duruyor ve işine olan azmini kaybediyorsa, sessiz istifa ediyor olabilir. İsteksizlik genellikle bunun ilk belirtisidir, bu konuda dikkatli davranmalı, nasıl çözüm bulacağınıza odaklanmalısınız.

  • Çalışanınızda değişime direnç gözlemliyorsanız,

Çalışanınız değişime direnç gösteriyor ve tüm müdahalelerinize rağmen uyum sağlamakta zorlanıyor ise, ya da uyum sağlamak istemiyor ise sessiz istifa etmeye başlamıştır. Bazen eski çalışanlar, ekipler yeni değişimlere, yeniden yapılanama çalışmalarına ayak uydurmak, iş yapma alışkanlıklarına karışılmasını istemezler.  Bu durumda durum analizi yapmanız ve radikal kararlar almanız gerekebilir.

  • Çalışanınız artan devamsızlık yapmaya başlamış ise,

Devamsızlıklar veya kişisel izin kullanımında aniden artış da bağlılığın azaldığını göstermeye başlayan çalışanınız sesiz istifaya girmiş olabilir.

  • Çalışanınızda iletişim eksikliği başlamış ise,

Ekip üyeleri, çalışanınız anlık mesajlara yanıt vermemeye başlamış, e-postalara geç cevap vermeye başlamışsa hatta çalışma arkadaşları ile de uzaklaşıyorsa dikkat etmeniz gerekir.

  • Çalışanınızda şirketle ilgili işlerde, minimal katılım başlamış ise,

Sessiz istifa yapan çalışanlar, giderek daha pasif hale gelirler. Toplantılarda daha az konuşurlar, daha az fikir sunup, yeni projeler için gönüllü olmazlar. İsteksizlikleri dışa vurmaya başlar.

  • Çalışanlarınız işe başlama ve çıkış saatlerinde çok dakik olmaya başlamışlarsa, Elbette ki çalışanlar iş kanunlarına göre belirli saatlerde çalışma hakkına sahiptirler, ancak sessiz istifaya başlamış çalışanlar, işleri bitmediği halde mesailerini sonlandırırlar.

Peki Bu Konunun Üstesinden Nasıl Gelebilirsiniz?

Çalışanlarınıza beklentilerinizi net olarak söyleyin. Şeffaf olun. Çalışanlarınızın beklentilerinizi net bir şekilde anlamalarını sağlayın. Şeffaflık ve dürüstlük sessiz istifayı önler. Düzenli geri bildirim, düzenli kısa ve sık toplantılar ve performans değerlendirmeleri ile çalışanların ilerlemelerini sık takip edilebilir ve bu yöntemle sonuçları değerlendirip, analiz ederek, gerekli çözüm önlemlerini alabilirsiniz.

Çalışanlarınızın refahına, mutlu olmasına önem vermelisiniz. Bu sayede sessiz istifaya neden olan önemli bir faktörü ortadan otomatikman kaldırmış olursunuz. Mutlu çalışanlar, başarıyı getirir. Aidiyet duyguları çok yüksek olur.

Çalışanlarınıza verdiğiniz iş yükünün farkında olun, olduğunuzu açıkça fark ettirin. Çalışanlarınız iş yüklerinden dolayı fazla ve uzun saatler çalışmak zorunda kalıyor veya uzun çalışma saatlerini öven bir kültürde çalışmak zorunda kalıyorlarsa, aslında kendilerini gerçekçi olmayan iş talepleri yapmaya, karşılamaya yönelik amansız bir çaba sarf ederler. Bu gereksiz çaba çalışanlarınızı bir süre sonra yorar, sonucunda da kopukluğa ve tükenmişliğe yol açar ve sessizce istifa edebilirler.

Bu durumla baş başa kalmamak için çalışanlarınızla iş yükleri hakkında açıkça iletişim kurmalısınız. Zamanında ve saatinde sağlıklı bir iş-özel yaşam dengesi kurması için kendisini teşvik etmelisiniz.

Sessiz istifa eden çalışanınızın yerine ekibin diğer üyeleri belirli bir sürede olsa çalışmak zorunda kalacaklardır. Bir süre sonrada iş yoğunluğu artan diğer çalışanların kopukluğu, yorgunluğu baş göstermeye başlayabilir.

Hatta yönetici olarak davranışlarınızın kurum veya takım çalışanlarınız üzerinde beklentiye dönüşeceğini unutmayın. Siz akşam çıkış saatinden sonra ofiste saatlerce kalıyorsanız onlarda kalmanızı isteyeceğinizi düşünebilirler. İş kaybetme korkusundan siz çıkana kadar iş yerini terk etmeye korkabilirler. Siz siz olun hatta sürekli mesaiye kalan çalışanınız varsa gözlemleyin, ona göre önlem alın derim…

Çalışanlarınızla iletişim içinde olun. Ekibinizle olan iletişiminiz ve ekibinizin sizinle olan iletişimi oldukça önemlidir. Kısa kısa toplantılarla, net ve şeffaf istek ve taleplerinizle, ger dönüş ve bildirimlerle, karşılıklı saygı ve sevgi altında iş potansiyelinizi ön planda tutarak, ilişkileri yönetme becerinizi ortaya çıkarın.

Çalışanlarınızın istifa görüşmelerindeki tüm detayları bilin. İstifa görüşmeleri, çalışanlarınızın neden ayrıldığını anlamanıza yardımcı olur. Çalışan deneyimine, şirket kültürüne ve kuruluşunuz içindeki potansiyel iyileştirme alanlarına ilişkin bilgiler sağlayan değerli bir geri bildirim mekanizması olarak hizmet eder.

Son olarak çalışanlarınızın özellikle (yıllardır yanınızda emek verenlerin) piyasaya göre, özellikle aynı sektör ve önemli rakiplerinize göre ücretlerini mutlaka gözden geçirmelisiniz. Yoksa tecrübeli, güvenilir çalışanınızı kaybedebilir, yerine uzun arayışlardan sonra daha yüksek ücretle çalışan istihdam etmek zorunda kalabilirsiniz.

Sağlık ve sevgiyle kalın.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Nedir Bu Sessiz İstifaDieS Danışmanlık / İ. K. Yönetimi Profesyoneli

Sibel ZALOĞLU

https://www.diesdanismanlik.com

Satınalmada Karşılıklı Diyalog ve Güven

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satınalmada Karşılıklı Diyalog Ve Güven

Satınalmada Karşılıklı Diyalog ve Güven

Cavit SOY

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satınalmada Karşılıklı Diyalog Ve GüvenEğer satın alma; en kaliteli ürün veya hizmeti, en uygun fiyata, en hızlı şekilde ve en uzun vade ile almaksa diyalog her şeyi çözer. Ben bunu gördüm, bunu yaşadım. Diyalog sayesinde muhatabıma kaliteli ürünü, en yüksek indirimle, en uzun vade ile ve en hızlı bir şekilde getirmesini söylerim. O da sağ olsun beni kırmaz ve getirir veya gider alırım. Benimle diyalog kurmayanlardan zorunlu kalmadıkça alım yapmam.

Satın almadan önce tanışma ve iletişim kurma için hem kendime hem muhatabıma sürer veririm. Süre sonunda karşılıklı elektrik alınıyorsa ve iletişim, diyalog ve güven oluşuyorsa alıma başlarım. Ondan sonrası her iki taraf için karşılıklı olarak diyalog ve güveni devam ettirmeye dayanır. Alışveriş daha sağlam esaslara oturtulur. Sözleşmeler yapılır, karşılıklı kazan-kazan esasına göre ilerlenir. Her iki taraf ta diyalog ve güveni sarsıcı davranışlardan uzak durmaya gayret eder.

Satın alma eylemi, aldıktan sonra bitmediği için diyalog ve güven sonrasında da işe yarar. Garanti, değişim, iade, servis ve ileride yeniden alma süreçleri gibi devamındaki hizmetlerde etkili olur.

İlk defa alım yapılacak firmalarla yaşanılan sorunlardan biri ilk alımı peşin yapma yönündeki eğilim veya kesin iradedir. Hâlbuki satan firmanın alım yapan firmaya karşı ilk alışverişte duyduğu güvensizlik alan firma için de geçerlidir. Satıcının parayı peşin aldıktan sonra istenilen ürünü veya hizmeti taahhüt edilen kalite ve sürede getireceğinin garantisi yoktur ki… Kaç defa peşin alımdan sonra istenilen ürünün geç geldiği, istenilen evsafta olmadığı yaşanmış olaylardır. Dolayısı ile ilk alışverişlerde risk karşılıklı paylaşılmalı ve %50 peşinat, kalanı ürün tesliminden sonra olmak üzere ödeme planı oluşturulmalıdır.

İlk defa tanışmalarda ve alımlarda yaşanılan diğer bir sorun ise; alıcı veya satıcının mal ve hizmet alımı karşılığında birbirlerine sundukları etik olmayan teklif ve isteklerdir. Bu durum baştan güveni sarsıcı ve diyaloğu kesici bir davranıştır. Bu durum kesinlikle ortaya çıkmayacak şekilde tarihin tozlu raflarına kaldırılmadığı sürece satın alma mesleği yapanlar ve pazarlamacılar üzerinde oluşan kötü imaj düzelmeyecektir. Tüm satın alma dernekleri bu konu ile ilgili tebligatlar yayımlamakta ve etik kurallara uyulması konusunda titizlikle çalışmaktadırlar.

En nihayetinde karşılıklı diyalog ve güvenin devam ettirilmesi için satıcının fiyat politikasında ve ürün kalitesinde zaman içinde değişiklik olmaması gerekir. Çoğu satıcı firma ilk birkaç alışverişten sonra fiyatlarda çaktırmadan artış yapmakta veya indirim oranını azaltmakta ve bu durum ilk incelemede ortaya çıkınca da zor durumda kalmaktadır. Alıcı firma üzerinde “ bu firmadan her zaman kaliteli ürünü uygun ve fiyata, en iyi vade ile ve zamanında alabilirim” imajı yerleştirilmelidir. Zaten alıcı her teklif aldığında fiyatı yüksek kalan firmaları bir süre sonra teklif alınacaklar listesinden çıkarır.

Satıcıların yaptıkları diğer bir hata ise ister teklifleri kabul edilsin ister edilmesin ilk teklifleri verdikleri sırada yüksek fiyattan başlayıp pazarlık payı bırakmalarıdır. Elbette pazarlık edilebilir ama bir süre sonra bu alışkanlık haline gelmekte ve her seferinde nasıl olsa pazarlık edecek diye yüksek fiyat verilmektedir. Satıcı firma teklifi onaylanmadığında “neden?” diye sormakta ve “aslında bana tekrar sorsaydın ben de o fiyata inebilirdim” demektedir. O zaman sormazlar mı “ madem o fiyata verebilecektin neden baştan yüksek teklif verdin” diye?

Dediğim gibi diyalog ve güven olmadığı sürece bu ve buna benze sorunlar çok yaşanır. Ben tedarikçilerimden hep aynı çizgide devam etmelerini ve gözü kapalı tekliflerini onaylamak isterim. Birçok tedarikçimle yıllardır belirli bir indirim oranı ve vadeyle çalışmaya alıştırmışım. Tedarikçilerim arasında gelen indirimi onaylanmış teklife veya faturaya yansıtanı bile gördüm. Bu da güvenimi boşa çıkarmadığının bir işaretiydi. O yüzden kolay kolay mevcut tedarikçimi değiştirmem.

Ancak kızdığım ve tasdik etmediğim hususlar da yok değil. Mesela satıcıların gerekli indirimleri yapıp bana teklif verdikten sonra patronların devreye girmesinden sonra onlara daha yüksek indirim oranı sunmaları ve beni küçük düşürmeleri. Veya firmaya gelip patronları ziyaret edip bana uğramadan geri dönmeleri. Bunlar satıcılar tarafından kesinlikle yapılmaması gereken davranışlardır. Bunlar arasından üzerini çizdiklerim çok olmuştur.

Bu arada diyalog ve güven sayesinde yaşadığım ilginç olaylar da oldu. Mesela hafta sonu acil bir ürün lazım olduğunda bana dükkânını veya deposunu açıp irsaliyesiz malzeme vereni gördüm. Acil yetişmesi gereken bir işim için gece mesaiye kalıp sabah erkenden ürünü teslim eden de oldu. Kargo ile iki günde gelmesi öngörülen bir ürünü kendi arabasıyla getirene de rastladım.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satınalmada Karşılıklı Diyalog Ve GüvenO yüzden her kurumsal firmanın biraz anti-kurumsal yönü veya elemanı olmalı. Yani herkes nerden geldiğini bilmeli. Büyümek ve kurumsal olmak demek; mizacını değiştirmek, asla taviz vermemek demek değildir. Kurumsallık çözüm sunmak, çözüm ortağı olmaktır.

Cavit SOY

Sağlık Turizm Birliği Kuruluyor Hedef 10 Milyar Dolar Sağlık Turizm Geliri

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Sağlık Turizm Birliği Kuruluyor Hedef 10 Milyar Dolar Sağlık Turizm Geliri

Sağlık Turizm Birliği Kuruluyor Hedef 10 Milyar Dolar Sağlık Turizm Geliri

“Ciddi Planlamayla 10 Milyar Dolar Sağlık Turizmi Geliri Kaçınılmaz!”

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Sağlık Turizm Birliği Kuruluyor Hedef 10 Milyar Dolar Sağlık Turizm GeliriTürkiye, sahip olduğu doğal kaynaklar, iklim ve konum avantajlarıyla sağlık turizmi alanında büyük bir potansiyele sahip. Ancak, bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için bazı düzenlemelere ihtiyaç olduğunu söyleyen TÜGİAD Üyesi Dr. Şebnem Akman Balta, “Sağlık turizmi acentelerinin rolü ve sorunları göz ardı edilmemeli. Tanıtım ve Geliştirme Ajansının desteğiyle birlikte Türkiye’de sağlık turizminin dünyada tanıtım ve pazarlamasını iyi bir şekilde yaparsak ciddi gelir elde ederiz. Kültür ve Turizm bakanımız bu konuda destek veriyor önümüzdeki aylarda yasal çerçevede sağlık turizm birliğini kuracağız. Sağlık turizmi yapanların ciddi sorunları var özellikle denetim ve haksız rekabet konusunda sorun yaşıyoruz. Ciddi bir planlama yaparsak 10 milyar dolar sağlık turizminde gelir kaçınılmaz.

Dr. Şebnem Akman Balta, sağlık turizmine yönelik yapılması gereken düzenlemeleri ve sektörün şu andaki durumunu şu şekilde sıralıyor;

Mevcut Vergi Kanunlarında Yer Alan İndirim ve İstisnalar

Kurumlar Vergisi İndirimi:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin ğ bendine göre, Türkiye’de yerleşik olmayan kişilere verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan sağlık hizmetlerinden elde edilen kazancın %80’i kurumlar vergisi matrahından indirilmektedir.

Katma Değer Vergisi (KDV) İstisnası:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/l maddesine göre, Sağlık Bakanlığı tarafından izin verilen kişilerce Türkiye’de yerleşik olmayan yabancı uyruklu kişilere verilen koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri KDV’den istisna tutulmuştur.

Kanun Düzenlemelerinde Eksikliği Hissedilen Hususlar

Sağlık Turizminin Kapsamlı Tanımı:

Vergi kanunlarında sağlık turizminin kapsamlı bir tanımı yapılmamıştır. Hem Kurumlar Vergisi hem de Katma Değer Vergisi Kanunu’nda sağlık turizminin kapsamlı bir şekilde tanımlanması gerekmektedir. Ayrıca, kazancın bulunması halinde indirime konu edilen kazancın, zarar olsa dahi indirilecek istisnalar arasında yer alması sektörün desteklenmesine katkıda bulunacaktır.

Sağlık Hizmetinin Tanımı ve Kapsamı:

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda “sağlık hizmeti” olarak belirtilen hizmetin kapsamı detaylandırılmamıştır. Katma Değer Vergisi Kanunu’nda ise sağlık hizmetinin kapsamı koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmeti olarak belirlenmiştir. Bu durum, güzellik ve estetik amaçlı uygulamaların KDV istisnası kapsamı dışında kalmasına neden olmaktadır. Oysa, göz ameliyatı veya saç ekme işlemi gibi hizmetler de sağlık sektörü kapsamında değerlendirilebilir.

Türkiye’de Yerleşik Olma Durumu:

195 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 4 ve 5. maddelerine göre Türkiye’de yerleşik olma durumu belirlenmektedir. Ancak, bu durum karışıklığa neden olabilmektedir. KDV istisnası kapsamında hizmetten yararlanacak olanların yabancı uyruklu ve yurt dışında mukim olma şartları nedeniyle yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları istisna kapsamı dışında kalmaktadır.

Sağlık Kuruluşları Tarafından Sunulan Hizmetler:

Yurtdışından gelen hastaların dil ve yol bulma problemleri nedeniyle sağlık kuruluşları tarafından sağlanan ambulans, hasta nakil, ulaşım ve yemek hizmetlerinin de indirim ve istisna kapsamına alınması gerekmektedir.

Pasaport İstenilmesi:

Yabancı hastalara verilen sağlık hizmetlerinde istisna uygulanırken pasaport istenmektedir. Bunun yerine, MERSİS sisteminden sorgulama yapılarak Türkiye’de ikamet etmeyen yabancılara istisna uygulanması daha pratik olacaktır.

Kanun Değişikliğine İlişkin Teklifler

Kurumlar Vergisi Kanunu:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesine (l) bendi eklenmiştir. Bu bende göre, Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlandırılan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Sağlık Turizmi Belgesi alan kişiler tarafından Türkiye’de ikamet etmeyenlere yapılan tüm müdahale ve işlemler ile bu hizmetler kapsamında verilen konaklama, yemek, ambulans ve ulaşım hizmetleri vergi indirim ve istisna kapsamına alınmalıdır.

Katma Değer Vergisi Kanunu:

3065 sayılı KDV Kanunu’nun 13/l maddesi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde verilen hizmetleri kapsayacak şekilde değiştirilmiştir.

Diğer Öneriler

Vergi Kanunlarında Sağlık Turizmi Tanımı:

Vergi kanunlarında sağlık turizminin kapsamlı bir tanımı yapılmalıdır. Mali İdare, vergisel teşvikleri teşhis, tedavi, koruyucu hekimlik ve rehabilitasyon hizmetleriyle sınırlayarak, sağlık turizminde önemli bir yere sahip saç ekimi, plastik cerrahi gibi hizmetleri ve sağlık turizmine aracılık eden acenteleri teşvik dışında bırakmaktadır.

Seyahat Acentelerinin Rolü:

Sağlık turizminde seyahat acenteleri büyük öneme sahiptir. Turistleri yönlendirme, ülkeye çekme ve sağlık hizmetlerini sunma süreçlerinde önemli bir rol oynarlar. Sağlık turizminin yurtiçi ve yurtdışı ulaşım, konaklama ve sağlık hizmetini paket halinde sunmaya yönelik vergisel desteklerin verilmesi gerekmektedir.

Vergisel Teşviklerin Kapsamı:

Sağlık turizminin hizmet ihracı olarak kabul edilerek daha kapsamlı ele alınması ve sektörün tüm unsurlarını kapsayacak vergisel destek ve teşvikleri içeren yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Sağlık turizmine katkısı bulunan acentelerin yurtdışı firmalarla rekabet edebilmesi için vergisel teşviklerden faydalandırılması önemlidir.

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Sağlık Turizm Birliği Kuruluyor Hedef 10 Milyar Dolar Sağlık Turizm GeliriBu düzenlemeler, sağlık turizmi sektöründe daha düzenli ve kaliteli hizmet sunulmasına katkı sağlayabilir. Sağlık turizmi sektöründe yapılacak bu düzenlemelerle Türkiye, uluslararası alanda daha rekabetçi bir konuma gelebilir ve sağlık turizmi gelirlerini artırabilir.

Süreklilik Arz Eden Hizmet Alımlarında Kısmı Kabul Yapılır mı?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Süreklilik Arz Eden Hizmet Alımlarında Kısmı Kabul Yapılır Mı

Süreklilik Arz Eden Hizmet Alımlarında Kısmı Kabul Yapılır mı?

Mehmet ATASEVERSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Süreklilik Arz Eden Hizmet Alımlarında Kısmı Kabul Yapılır Mı

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk. KİK E.  Üyesi

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle; Sözleşme Tasarısı’nın “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı maddesinde “Her ay sonunda kısmi kabul yapılacak olup, yüklenici kısmi kabule hazır kısmın faturasını takip eden ayın ilk 3(üç) günü içinde muayene ve kabul komisyonuna sunacaktır.” düzenlemesine yer verildiği, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Kısmi kabul” başlıklı 45’inci maddesinden sözleşme konusu işin kısımlar halinde ve değişik zamanlarda tamamlanacağının sözleşmede öngörüldüğü durumlarda, tamamlanan ve müstakil kullanıma elverişli olan kısımlar için kısmi kabul yapılabileceği ancak sözleşme konusu hizmetin, aynı işin tekrarı şeklinde gerçekleştirilen yemek, temizlik, güvenlik ve personel taşıma gibi süreklilik arz eden hizmet alımı işlerinden olması halinde ise kısmi kabule cevaz verilmediğinin anlaşıldığı, ihale konusu hizmet alımının aynı işin tekrarı şeklinde gerçekleştirilen ve süreklilik arz eden bir hizmet işi olduğu, İdare tarafından yapılan söz konusu düzenlemenin bu yönüyle ihale mevzuatına aykırı olduğu iddialarına yer verilmiştir.

07.08.2024 tarihli ve  2024/UH.II-985 Sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42’nci maddesinde

“a) Sözleşme bedelinin iş süresince dönemler itibariyle ödenmesi :

Sözleşme konusu hizmetin yüklenici tarafından belli bir süre boyunca devamlı olarak verilmesi (4 üncü maddede tanımlanan sürekli nitelikte bir iş olması) veya işin bölümlere ayrılabilir olması durumunda sözleşmede belirtilen aralıklarla, kesin ödeme mahiyetinde olmamak ve kazanılmış hak sayılmamak üzere geçici hakediş ödemeleri yapılır. Yüklenici tarafından yapılan işlerin bedelleri, sözleşmedeki kayıtlara ve ilgili kanunlara göre yapılacak kesintiler de çıktıktan sonra, sözleşmenin ödemeye ilişkin hükümleri çerçevesinde kendisine ödenir.

İdarenin isteği halinde yüklenici, kesin hesapları kontrol teşkilatının denetimi altında olmak üzere işe paralel olarak yürütmek zorundadır. Bu halde, geçici hakediş raporlarının düzenlenmesinde, bitmiş iş kısımları için bu kesinleştirilmiş miktarlar dikkate alınır.

Hakediş raporlarının düzenlenmesi aşağıdaki esaslara göre yapılır.

1- Toplam Bedel Üzerinden Birim Fiyat Sözleşmelerde; Geçici hakediş raporları yüklenicinin başvurusu üzerine, sözleşme veya eklerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça ayda bir defa düzenlenir. Gelecek yıllara sari olmayan sözleşmelerde yaptırılan işler için, son hakediş raporu bütçe yılının sonuna rastlayan ayın yirminci (20.) günü düzenlenir.

İşe başladığından beri meydana getirilen işler, kontrol teşkilatı tarafından yüklenici veya vekili ile birlikte hesaplanır ve bulunan miktarlar, teklif edilen birim fiyatlarla çarpılmak suretiyle sözleşmedeki esaslara uygun olarak hakediş raporuna geçirilir.

Düzenlenen hakediş raporunun işleme konulabilmesi için, yüklenici veya işbaşında bulunan vekili tarafından imzalanmış olması gereklidir

Yüklenici veya vekili, bildirilen günde, hakedişe esas hesaplamaların yapılmasında hazır bulunmazsa kontrol teşkilatı hesaplamaları tek başına yaparak hakediş raporunu düzenler ve yüklenicinin bu husustaki itirazları kabul edilmez.

Hakediş raporu düzenlendikten sonra bir hafta içinde yüklenici raporu imzalamazsa kontrol teşkilatı, hakediş raporunu idareye gönderir ve rapor yüklenici tarafından imzalanıncaya kadar idarede hiçbir işlem yapılmaksızın bekletilir. Yüklenici hakediş raporlarını zamanında imzalamazsa, ödemede meydana gelecek gecikmeden dolayı hiçbir şikayet ve istekte bulunamaz.

Hazırlanan ve iki tarafça imzalanmış bulunan geçici hakediş raporu, tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkili makamlar tarafından düzeltilebilir. Ancak bu düzeltme sırasında eski rakam ve yazıların okunabilir şekilde çizilmiş olarak hakediş raporunda bulunması ve düzeltme yapan yetkililerin imzasını taşıması gereklidir. Ancak bu düzeltmeler yeniden sayfa düzenlemeyi gerektirecek ölçüde fazla ise, esas sayfa üzerinde düzeltmenin yapıldığına ilişkin açıklama bulunmak şartı ile, yeniden ayrı bir sayfa düzenlenip hakediş raporuna eklenir.

Her hakediş tutarına, eğer sözleşmede öngörülmüşse eklenecek miktar dahil edilir. Bulunan miktardan, bir önceki hakediş tutarı çıkarılarak bulunan miktara, ilgili mevzuata göre hesaplanacak Katma Değer Vergisi (KDV) eklenir. Bu miktardan sözleşmede yazılı kesintiler, varsa yüklenicinin idareye olan borçları ve cezalar ile kanunen alınması gereken vergiler kesilir. Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere en geç sözleşmesinde yazılı sürenin sonunda, eğer sözleşmede bu hususta bir kayıt yoksa otuz gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılır. …” açıklaması,

Aynı Genel Şartname’nin “Kısmi Kabul” başlıklı 45’inci maddesinde “İşin kısımlar halinde ve değişik zamanlarda tamamlanacağı sözleşmede öngörülmüşse, tamamlanan ve müstakil kullanıma elverişli olan kısımlar için, idarenin isteği üzerine ve işin bütününün kabulünün yapıldığı anlamına gelmemek şartıyla 44 üncü madde hükümlerine uygun olarak kısmi kabul yapılabilir. Ancak, sözleşme konusu hizmetin, aynı işin tekrarı şeklinde gerçekleştirildiği yemek, temizlik, güvenlik ve personel taşıma gibi süreklilik arz eden hizmet işlerinde kısmi kabul yapılamaz.

Sözleşmede belirlenen tarihte, işin tamamlandığının tespit edilebilmesi ve kabul işleminin yapılabilmesi için yüklenicinin idareye zamanında başvurması gereklidir.” açıklaması,

İdari Şartname’nin “Teklif ve sözleşme türü” başlıklı 19’uncu maddesinde “19.1. İstekliler tekliflerini, her bir iş kalemi için teklif edilen birim fiyatlarının miktarlarla çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat şeklinde vereceklerdir. İhale sonucu, ihale üzerinde bırakılan istekliyle her bir iş kalemi için teklif edilen birim fiyatların miktarlarla çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. …” düzenlemesi,

Sözleşme Tasarısı’nın “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı 12’nci maddesinde “12.1. Sözleşme bedeli (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlara ilişkin bedel dahil) İzmir Güney Döner Sermaye Muhabese Birimi ve/veya İzmir Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü ve Genel Şartnamenin hatalı, kusurlu ve eksik işlere ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla aşağıda öngörülen plan ve şartlar çerçevesinde ödenecektir: Ödemeler Muhasebe Birimin/döner sermaye saymanlığı; 18.02.2009 tarih ve 2277 sayılı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün genel yazısı doğrultusunda ödeme planı çıkarılarak yapılacaktır. Her ay sonunda kısmi kabul yapılacak olup, yüklenici kısmi kabule hazır kısmın faturasını takip eden ayın ilk 3(üç) günü içinde muayene ve kabul komisyonuna sunacaktır. İdare, Muayene ve Kabul Komisyonunca, hizmet işleri kabul raporunun düzenlenmesinden itibaren yüklenicinin yazılı talebi üzerine en geç 90(Doksan) gün içinde Yükleniciye veya vekiline ödemeyi yapacaktır. Ancak kurumun nakit sıkıntısı durumunda Maliye Bakanlığının 18/02/2009 tarih ve 115-2277 sayılı yazısına göre ödeme yapılacaktır.

Her hak edişin düzenlemesinde, aşağıdaki belgelerin aylık hak ediş evrakına eklenmesi zorunlu olup; Yüklenici, aylık hak edişini talep ederken aşağıda yazılı belgeleri getirecektir.

  1. a) Fatura, (Fatura işlem yapılan ayın son günü kesilecektir.)
  2. b) Sosyal Güvenlik Prim borcu olup olmadığına dair belge,
  3. c) Hakediş başvuru dilekçesi

12.1.1. Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere 30 gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılır.

12.2. Yüklenici iş programına göre daha fazla iş yaparsa, İdare bu fazla işin bedelini imkan bulduğu takdirde öder.

12.3. Yüklenici yapılan işe ilişkin hakediş ve alacaklarını idarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına devir veya temlik edemez. Temliknamelerin noterlikçe düzenlenmesi ve idare tarafından istenilen kayıt ve şartları taşıması zorunludur.” düzenlemesi,

Sözleşme Tasarısı’nın “Teslim, muayene ve kabul işlemlerine ilişkin şartlar” başlıklı 20’nci maddesinde “20.1. ………….Eğitim Diş Hastanesi ve Bağlı Semt Poliklinikleri

20.2. Sözleşme konusu iş tamamlandığında Yüklenici, (işin/ilgili kısmın) teslim alınarak kabul işlemlerinin yapılması için bu talebini içeren bir dilekçe ile İdareye başvuracaktır. Bunun üzerine (yapılan iş/ilgili kısım), her türlü masrafı Yükleniciye ait olmak üzere …….……… Eğitim Diş Hastanesi ve Bağlı Semt Poliklinikleri adresinde ve başvuru yazısının İdareye ulaştığı tarihten itibaren 5 (Beş) iş günü içinde teslim alınır. Yüklenici, işin teslimi için sözleşme ve ekleri uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle oluşan zarardan sorumludur. Süreklilik arz eden işlerde, Kontrol Teşkilatı ile Yüklenicinin, işin yapılmasına ilişkin olarak hizmetin ifa edildiği dönemler itibariyle birlikte tutacakları kayıtlar, işin o dönem içerisinde yapılan kısmının teslimi anlamına gelir. Ancak Yüklenici kayıt tutmaktan ve/veya tutulan kayıtları imzalamaktan imtina ederse Kontrol Teşkilatının kayıtları esas alınır ve bu kayıtların doğruluğu Yüklenici tarafından kabul edilmiş sayılır.”

20.3. Teslim alınan işin muayene ve kabul işlemleri, “Hizmet Alımları Muayene ve Kabul Yönetmeliği” ile Hizmet İşleri Genel Şartnamesinde yer alan hükümlere göre işin kabule elverişli şekilde teslim edildiği tarihten itibaren 5 iş günü içinde yapılarak kesin hesap raporu çıkarılır.

Sözleşme konusu protezlerin garanti süreleri 2 (İki) yıl olup, yüklenici firma bu süre içerisinde tamir veya yenileme gerektirecek her türlü işlemi ücretsiz karşılayacaktır. Garanti süresi içindeki metal döküm hatalarından veya kırıklardan kaynaklı yenileme gerektiren işlerde, yenilemeyi yapacak olan ilgili laboratuvar üst yapısını da (diş dizimi, akrilik bitim vs) tamamlamakla yükümlü olacaktır” düzenlemesi,

Tip Sözleşme Tasarısı’nın 20.1’inci maddesine ilişkin 30 nolu dipnotunda “(1)İhale konusu işte kısmi kabul yapılması öngörülüyorsa, bu maddede kısmi kabul yapılacağı yazılacak ve işin hangi kısımlarının hangi tarihlerde tamamlanacağı da belirtilecektir.

(2) İhale konusu işte kısmi kabul yapılması öngörülmüyorsa “20.1. Bu işte kısmi kabul yapılmayacaktır.” yazılacaktır.” açıklaması yer almaktadır.

Yapılan incelemede şikayet başvurusu üzerine söz konusu iddia kapsamında idare tarafından 23.01.2024 tarihinde EKAP üzerinden gönderilen şikayete cevap konulu yazıda “Teknik şartnamede işlerin yapılma süreleri ve akışı detaylı olarak belirtilmiş, işlerin teslimi ve takibi gibi işlemler hasta başına yapılan işlem şeklinde olduğundan ve SGK hak sahipliği kapsamında, hasta başına işlemin tamamlanmasına müteakip, SGK hak sahipliği bildiriminin yapılarak faturalandırılması önem arzettiğinden, bu yönde işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Hasta/işlem bazında yapılan SGK faturalandırmasında bir protez işlemi için 1 hasta adına protez tesliminin yapıldığı aya ait olmak üzere sadece bir kez faturalandırma işlemi gerçekleştirildiğinden, yapılan işlem, hizmetin sunulduğu muhatap açısından devamlılığı olmayan, ancak dönemler halinde faturalandırılması gereken hizmet niteliğindedir. Bu minvalde Hizmet Alımları Muayene ve Kabul Yönetmeliği’nin Kısmi Kabul yapılması başlığı altında yer alan ‘‘Madde 12- İhale dokümanında belirtilmiş olması şartıyla, taahhüt konusu işin tamamlanmış bölümleri için kısmi kabul yapılabilir. Kısmi kabul yapılan bölümler için bu Yönetmelik esasları aynen uygulanır.” Hükmü çerçevesinde işlem tesis edildiği gözlenmiştir. Ayrıca protez hizmetinin SGK hak sahipliği ödemesi kapsamında olması ve SGK hak sahipliği alınan işlerin hastaya teslimi yapıldığında ilgili ay sonu bazında SGK ‘ya faturalandırma işlemini de beraberinde getirmesinden dolayı, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin “Kısmi kabul” başlıklı 45inci maddesinde “İşin kısımlar halinde ve değişik zamanlarda tamamlanacağı sözleşmede öngörülmüşse, tamamlanan ve müstakil kullanıma elverişli olan kısımlar için, idarenin isteği üzerine ve işin bütününün kabulünün yapıldığı anlamına gelmemek şartıyla 44 üncü madde hükümlerine uygun olarak kısmi kabul yapılabilir.” Hükmü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği görülmektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda firmanın şikayeti uygun görülmemiştir.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.

İdarenin şikayete vermiş olduğu cevabi yazıda Teknik Şartname’de süreçleri belirtilen işlemlerin teslim ve takibinin hasta başına yapıldığı, hasta başına işlemlerin tamamlanmasına müteakip Sosyal Güvenlik Kurumu hak sahipliği bildiriminin yapılarak faturalandırılmasının gerektiği, hasta/işlem bazında Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan faturalandırmada protez tesliminin yapıldığı aya ait bir hasta adına sadece bir kez faturalandırma yapıldığı, bu yönüyle yapılan işlemin hizmetin sunulduğu muhatap açısından devamlılığı olmayan ancak dönemler itibarıyla faturalandırılması gereken hizmet niteliğinde olduğu, Hizmet Alımları Muayene ve Kabul Yönetmeliği’nin “Kısmi kabul yapılması” ve Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Kısmi kabul” başlıklı maddeleri kapsamında işlem tesis edildiği yönünde hususların belirtildiği, bu çerçevede idare tarafından iddianın yerinde görülmediği anlaşılmıştır.

Söz konusu cevabi yazıdan idarenin kısmi kabul yapılacağı yönündeki düzenleme gerekçesinin ihale konusu hizmetin Sosyal Güvenlik Kurumu’na hasta/işlem bazında fatura edilmesinden kaynaklı olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu hak sahipliği kapsamında teslim yapılan hasta için protez tesliminin yapıldığı aya ait alınan hizmetin bir kez fatura edilmesi gerektiği ve bu kapsamda hizmetin dönemler itibariyle faturalandırılarak sunulduğu muhatap açısından devamlılığı olmayan iş olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.

Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42’inci maddesinden sözleşme bedelinin iş süresince dönemler itibariyle ödenmesine ilişkin olarak hizmetin yüklenici tarafından belli bir süre boyunca devamlı olarak verilmesi (sürekli nitelikte bir iş olması) veya işin bölümlere ayrılabilir olması durumunda sözleşmede belirtilen aralıklarla, kesin ödeme mahiyetinde olmamak ve kazanılmış hak sayılmamak üzere geçici hakediş ödemeleri yapılacağı, yüklenici tarafından yapılan işlerin bedellerinin, sözleşmedeki kayıtlara ve ilgili kanunlara göre yapılacak kesintiler de çıktıktan sonra, sözleşmenin ödemeye ilişkin hükümleri çerçevesinde kendisine ödeneceği, idarenin isteği halinde yüklenicinin, kesin hesapları kontrol teşkilatının denetimi altında olmak üzere işe paralel olarak yürütmek zorunda olduğu, bu durumda geçici hakediş raporlarının düzenlenmesinde bitmiş iş kısımları için bu kesinleştirilmiş miktarların dikkate alınacağı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda sürekli nitelikte veya bölümlere ayrılabilir nitelikli işler için idarelerin sözleşmede belirtilen aralıklarla, kesin ödeme mahiyetinde olmamak ve kazanılmış hak sayılmamak üzere geçici hakediş ödemeleri yapacağı anlaşılmaktadır.

Aynı Genel Şartname’nin “Kısmi Kabul” başlıklı 45’inci maddesinden sözleşmede işin kısımlar halinde ve değişik zamanlarda tamamlanacağının öngörülmesi halinde tamamlanan ve müstakil kullanıma elverişli olan kısımlar için, idarenin isteği üzerine ve işin bütününün kabulünün yapıldığı anlamına gelmemek şartıyla kısmi kabul yapılabileceği, ancak sözleşme konusu hizmetin, aynı işin tekrarı şeklinde gerçekleştirildiği yemek, temizlik, güvenlik ve personel taşıma gibi süreklilik arz eden hizmet işlerinde kısmi kabul yapılamayacağı anlaşılmaktadır.

Teknik Şartname’nin “Amaç” başlıklı 4’üncü maddesinde “… protezlerin laboratuvar aşamalarının, Hastane diş poliklinikleri çalışma ilkelerine uygun olarak Özel Diş Protez Laboratuvarlarında yaptırılması amacıyla bu şartname düzenlenmiştir.” düzenlemesi yer almakta olup ihale konusu “2024 Yılı 10 Aylık Diş Protez Hizmet Alımı” işinin mahiyeti itibarıyla tekrar eden nitelikte ve devamlı bir hizmet işi olduğu değerlendirilmiştir

Yukarıda yer verilen inceleme ve açıklamalar kapsamında ihale konusu işin mahiyeti itibarıyla aynı işin tekrarı niteliğinde süreklilik arz eden bir hizmet alımı olduğu , Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Kısmi Kabul” başlıklı 45’inci maddesinde süreklilik arz eden hizmet işlerinde kısmi kabul yapılamayacağa yönelik açıklamalara yer verildiği, idare tarafından şikayet başvurusuna verilen cevaptan kısmi kabul yapılacağı yönündeki düzenleme gerekçesinin ihale konusu hizmetin Sosyal Güvenlik Kurumu’na hasta/işlem bazında fatura edilmesinden kaynaklı olduğu, ancak söz konusu faturalandırma işlemi için kısmi kabul yapılmaksızın Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42’inci maddesindeki açıklamalar çerçevesinde geçici hakediş ödemeleri yapabileceği anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Süreklilik Arz Eden Hizmet Alımlarında Kısmı Kabul Yapılır MıMehmet ATASEVER 

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi