2017’nin Dijital Trendleri Neler Olacak?

Online Marketing Business Content Strategy Target Concept
Online Marketing Business Content Strategy Target Concept
2017 yılında dijital alanda öne çıkacak trendler açıklandı. Trendlerle ilgili bilgi veren Ajans Dijital Kalem Başkanı Özkan Özbey, mecraların farklılaşmasına ve çeşitlenmesine rağmen, içeriğin her zaman kral olarak kalmaya devam edeceğini ifade ederek, özellikle video tabanlı içeriklerin 2017 yılında hızla yükselmeye devam edeceğini belirtti. Özbey, tüm dünyada mobil kullanımının hızla artmasının, yaklaşık 2 milyar insanın aktif olarak kullandığı sosyal medya ağlarının çoğalmasının, nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi teknolojilerdeki büyük yükselişin, 2017 yılında dijital alandaki pazarlama uygulamalarının önemini daha da artıracağının altını çizdi.

2017 yılına damgasını vurması beklenen dijital trendler:

Live streaming videolar

İçerik her zaman kraldı ancak şimdi videolu içerikler daha da bir kral. Tüm sosyal medya platformlarının “live streaming” destekli bir altyapıya dönmeleri ile birlikte “izle ve geç” kavramı bu alanda iyice oturmaya başlayacak. Facebook’un ardından Twitter’ın da video içeriklerine dair düzenlemeleri, kullanıcıların ve bu alana ilgi duyan markaların daha sık şekilde video paylaşmalarını sağlayacak.

Sosyal medyada süreli içerik zamanı

Kullanıcıların birebir olarak yönlendirdikleri ve arşivlenen içeriklerle dolu bir sosyal medya ağlarını artık unutmanın vakti geldi. Periscope ile başlayan ve Snapchat gibi uygulamalarla devam eden kısa süreli içerik kavramı, sosyal medyaya yön vermeye devam ediyor. Paylaşılan içeriklerin belirli bir süre ile yayında kalması, markaların da stratejilerini bu hızlı tüketim çağına göre düzenlemesini gerektiriyor. Facebook’un canlı yayınları, Instagram Stories gibi uygulamalar “hızlı ve sonlu içerik” kavramını destekliyor.

Sanal gerçeklik deneyimi

Pazarlama uzmanları uzun zamandır, hedef kitleleri ile nasıl empati kuracaklarını ve onların davranış biçimlerini nasıl daha iyi anlayacaklarını bulmaya çalışıyorlar. Son dönemde teknolojisi iyiden iyiye artan sanal gerçeklik, bu alanda yepyeni bir yol açmış gibi duruyor. Müşteriye sunulacak deneyimin önceden görülmesi ve hissedilmesi ile birçok kurum müşteri ile daha sıkı bağlar kurma yoluna gidecek. Pazarlamacılar, müşteri deneyiminin en uç noktaya çıkarıldığı sanal gerçeklik ile yepyeni bir mecra ile daha yakından tanışmaya hazırlanıyorlar.

Yeni reklam mecrası; Mesajlaşma Aplikasyonları

MIRC ile başlayan mesajlaşma geleneği, son dönemde Whatsapp ile hızla yükselişini sürdürüyor. Facebook’un Mobil Messenger’ı, Snapchat, WeChat gibi uygulamalar artan mobil kullanımıyla birlikte her geçen gün yaygınlaşmaya devam ediyor. 2017 yılında bu uygulamaların sayısının ve içerisindeki reklam alanlarının artması bekleniyor. Mobil uygulamaların artması ile birlikte hızla yükselecek kullanıcı sayısı da şimdiden medya satın almacıların iştahını kabartıyor. Yakın zaman önce Snapchat’te reklam döneminin başlaması, Whatsapp’in paralı ilanlara olan bakış açısını biraz yumuşatması bu trendin göstergeleri.

Bulut servisleri üzerinde pazarlama

Bulut uygulamaları 2016 yılına damgasını vurdu. Birçok kurum pazarlama, satış, lojistik, insan kaynakları gibi faaliyetleri bulut uygulamaları ile yönetmeye başladı. Üstelik sadece kurumlar değil, akıllı telefonlardaki geniş bant internet kullanımının artması, bu alan üzerinde yapılabilecek pazarlama çalışmaları için de ışık tutuyor. Bir adım ileriye giden uzmanlar, yapay zeka ile bulut servislerini üzerinde neler yapılabileceği üzerinde çalışmalar yapıyorlar.

Fijital pazarlama

Dünya’da bu süreç yaklaşık beş sene önce başlamış olsa da Türkiye’de fijital kavramının geçmişi henüz çok yeni. Yaklaşık 2 senedir Türkiye’de konuşulan fijital kavramı, tüketici ve marka arasında oluşan ekosistem içerisinde fiziksel ve dijital pazarlama dünyalarının bir araya gelmesinden oluşuyor. Fijital kavramı, fiziksel ile dijital deneyimleri harmanlayarak tüketiciye en doğru yoldan ve ölçümlenebilir şekilde ulaşılmasını sağlayacak yöntemlerden biri olacak.

TÜRKİYE GAZ TİCARET PLATFORMU İÇİN DÜĞMEYE BASTI.

gaz ticaretiEIF 2016 9. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı enerji sektörü üst düzey şirket yöneticilerini, karar alıcıları, enerji sektörü kanaat önderlerini, sivil toplum kuruluşları yöneticilerini, akademisyenleri ve düzenleyici kuruluşları bir araya getiriyor. Dünya Enerji Koridorlarında yer alan Türkiye’nin ileriye yönelik gelişme sürecine sağlayacağı katkıların açıklandığı açılışın ardından yoğun katılım ile sektör liderleri bir araya geldi. Açılışta konuşma yapan T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez Türkiye’nin gaz ticaret platformu için düğmeye bastığını açıkladı…

Kongre ve fuarın açılışını; TBMM Enerji Komisyonu Başkanı Sayın Ziya Altunyaldız, TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Sayın Fatih Dönmez, Türkiye Petrolleri Genel Müdürü Sayın Besim Şişman ve Global Enerji Derneği – EIF Yürütme Kurulu Başkanı Sayın Av.Çiğdem Şelli Dilek gerçekleştirdi.

ORTA DÜZEYDEN KURTULMAK İÇİN “YEKA MODELİ ÖNEMLİ”

TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez: Ülkemizin daha hızlı büyümesi için birkaç hususa dikkat etmeliyiz. Tüketim kadar üretebiliyor olmalıyız. Özel sektör hem içerde hem dışarda daha aktif olmalı. Enerji dünyası uzun dönemli değişime girdi. Daha çok istihdam daha düşük cari açık söz konusu. Yerli kaynaklar ve yerli teknolojiler önceliğimiz. Bu noktada YEKA Modeli çok önemli. Türkiye’de YEKA Modeli orta gelir düzeyinden kurtulması için çok önemli. Teknoloji entegreli enerji yatırımları önceliğimiz. Kömür kalkınmada bir basamak kendi kaynağımız. Rüzgar da . Doğalgazda da son 10 yılda en hareketli döneme girdik. Türkiye gaz ticaret platformu için düğmeye bastı. 2017de bu platform hazır olacak. Botaş ticareti bölgesel de oyuncu olacak. Dünya enerji sektöründe sarsılmayan taş kalmadı. Pazarı büyütüp teknolojik lider olmak için çalışmalıyız.

OECD’DE 1. OLDUK

TBMM Enerji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız: Uluslararası enerji ajansı yakın zamanda bir rapor açıkladı. 2017de enerji yatırımlarında düşme beklendiğini dile getirdi. Türkiye enerji bağımlısı bir ülke. Yeni politikalar belirleniyor. Reel politiği kazandırma ve dönüştürme çalışmaları yapılıyor. Enerjide son 13 yılda tüketim 2.5 arttı. OECD içinde 1. Olduk. Dünyada Çin’den sonra 2.olduk. Yenilenebilir enerjiye öncelik vermek zorundayız. Nükleer uzun dönem tartışılmasına rağmen özellikle Paris’ten sonra olmazsa olmaz oldu bizim için. Enerji arz güvenliği de bir o kadar önemli. Küresel enerjinin kuralları belirlenirken Türkiye Cumhuriyeti adımlarını doğru atmalı. Dönüşüme hızlı ayak uydurabilmeli. Yerli ekipmanlarla yatırımların gerçekleşmesi için çalışıyoruz. Küresel enerji akımının merkezi olma yolunda hızla ilerliyoruz” dedi.

Türkiye Petrolleri Genel Müdürü Besim Şişman: Türkiye Petrolleri olarak petrol ve gaz potansiyelini ortaya çıkarmak en önemli misyonumuz. Dünyada kaynaklar üzerinden savaş var. Enerji savaşın sebebi değil aracı. Enerjiye hükmeden savaşı kazanıyor. Enerji kaynaklarına sahip olma konusunda agresif olmalıyız. Petrol fiyatları ciddi anlamda sıkıntı yaratıyor. Yenilenebilir konusunda çok güzel adımlar atılıyor. Keşke rüzgarla güneşle sorunları çözsek de bizlere de gerek kalmasa.

Global Enerji Derneği Başkanı Av. Çiğdem Şelli Dilek: “Büyüyen Türkiye hamlesinde büyük önem taşıyan enerji, yapılan son çalışmalarla birlikte dışa bağımlılıktan kurtuluyor. Enerjinin özel sektöre açılmasın ardından gelişen yenilenebilen enerji üretimi, muasır medeniyetlerin kullandığı nükleer enerji yatırımları ile Türkiye enerji alanında kendi kendine yetebilen ülke konumuna geliyor. Bu yıl 9.su düzenlenecek olan EIF Enerji Kongresi ve Fuarı ve paralelinde gerçekleştirilecek olan Petrol ve Gaz Kongresi ve Fuarı uluslararası sektör liderlerini misafir ederek hem dünya piyasası hakkında bilgi verecek hem de yeni iş birliklerinin ve ticaret alanlarının kapısını aralayacak” dedi.

SAVUNMA SANAYİNDE PERFORMANSA DAYALI LOJİSTİK YÖNETİMİ

savunmaGünümüzde pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde global ekonomik krizlerin de etkisiyle 2010 yılı ve sonrasında ülkelerin savunmaya ayrılan bütçelerinde kısıtlamalar göze çarpıyor. Bu durum, savunma sektöründe sürdürülebilir ve maliyet etkin çözümlerin geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Çözüm arayışları, silah sistemlerinin toplam ömür devri maliyetinin yaklaşık yüzde 70’lik bölümünün gerçekleştiği işletme-idame safhasına odaklanıyor. Bu kapsamda farklı yaklaşım ve yöntemler denenerek, sürdürülebilir ve maliyet etkin çözümün Performansa Dayalı Lojistik (PDL) yaklaşımı ile bulunabileceği tespit edilmiş. ABD başta olmak üzere özellikle gelişmiş ülkelerde uygulanan PDL yaklaşımı dünyada da giderek yaygınlaşmaya başladı.

Performansa Dayalı Lojistik – PDL Sistemi Nedir?

PDL; karmaşık bir savunma sisteminin işletme-idamesine yönelik olarak belirlenen maliyet ve etkinlik hedeflerinin elde edilebilmesi için, kamu-özel sektör imkân ve kabiliyetlerinin bir araya getirilerek tasarlanan ve uygun bir teşvik mekanizması ile hayata geçirilen bütünleşik lojistik stratejisi olarak tanımlanabilir.

Türk Savunma Sanayi’nde temelleri 1990’lı yıllara dayanan PDL yaklaşımına,Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) öncülüğünde son dönemdeki Pilot PDL uygulamalarıyla başlandı.

PDL ile lojistik gecikmeler yüzde 70 oranında iyileşiyor…

PDL yaklaşımı, ABD ve İngiltere’de savunma sektöründe yaygın olarak kullanılıyor. Bunun yanı sıra, Türkiye ile birlikte Kanada, Avustralya, Almanya, Fransa, Güney Afrika ve Japonya’da savunma sistemlerinin tedarik ve işletme-idamesinde belirli seviyelerde PDL uygulanıyor. Raporda, PDL yaklaşımı sayesinde ülkelerin sistemlerinde göreve hazırlık seviyelerinde ortalama yüzde 20-40 oranında iyileşme, toplam ömür maliyetlerinde ortalama yüzde 15-20 oranında bir düşüş, sistemlerin faal olarak çalışma sürelerinde ortalama yüzde 40’lık bir artış, lojistik gecikme zamanlarında ise yaklaşık yüzde 70 oranında bir iyileşme meydana geldiği tespit edilmiş.

PDL; ulaştırma, sağlık ve enerjide kullanılabilir

STM’nin raporunda ayrıca; savunma sanayinin yanı sıra karmaşık sistemlerin kullanıldığı başta güvenlik olmak üzere enerji, ulaştırma ve sağlık sektörlerinde de PDL yaklaşımı ile tedarik ve işletme-idame süreçlerinin modellenebileceği öngörülüyor.

Kimyadan 10 Ayda 11,5 Milyar Dolarlık İhracat

Kimya sektörü ihracat kayıplarını

yeni pazarlarla telafi edecek

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre Ekim ayında kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre miktarda yüzde 2,93 azalış ile 1 milyon 374 bin ton, değerde ise yüzde 4,84 düşüşle 1 milyar 244 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın 10 ayındaki kimya ihracatı değerde 11 milyar 554 milyon dolar oldu. İhracattaki düşüşün başlıca sebepleri; kimyanın en önemli pazarları arasında yer alan çevre ülkelerdeki sorunların sürmesi ve ihracat fiyatlarındaki gerilemeler.

Kimya sektörü Ekim ayında yaşanan daralmaya rağmen 1 milyar 244 milyon dolarlık ihracat ile en fazla ihracat yapan sektörler arasında otomotiv ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerinin ardından üçüncülüğünü koruyarak ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam etti. Sektörün geçtiğimiz ay en çok ihracat gerçekleştirdiği ülkeler sırasıyla; Mısır, Irak, Almanya, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, İspanya, Singapur, Suudi Arabistan ve İngiltere oldu. Mısır’a ihracat artışı Ekim ayında da devam ederken Singapur’a gerçekleştirilen ihracat yüzde 2 bin artışla 39 milyon 201 bin dolara ulaştı ve ilk 10 ülke arasına girmeyi başardı.

Ekim ayı kimya ihracat rakamlarına alt sektörler bazında bakıldığında ilk sırada bulunan Plastikler ve Mamülleri ihracatının miktarda yüzde 11,29; değerde ise yüzde 12,76 azaldığı görüldü. Geride bıraktığımız ayda Plastik ve Mamülleri ihracatı geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktarda 187 bin ton, değerde 408 milyon 479 bin dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde en fazla plastik ihracatı yapılan 10 ülke; Irak, Almanya, İngiltere, İran, İsrail, Fransa, İtalya, Bulgaristan, Romanya ve Mısır olarak sıralanırken İsrail ve Fransa dışındaki ülkelerde ihracat kayıpları verilmesi dikkat çekti. Plastikler ve Mamüllerinin yanı sıra kozmetik, boya ve kauçuk gibi kimyanın farklı alt sektörlerindeki ihracatta da düşüşler yaşandı.

Kimya sektörünün Ocak-Ekim dönemi ihracatı ise miktarda 13 milyon 711 bin ton; değerde 11 milyar 554 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde kimya ihracatı 2015 yılının benzer dönemine göre miktar bazında yüzde 1,29; değer bazında yüzde 10,33 geriledi. On aylık dönemde kimya ihracatında ilk 10 ülke; Almanya, Mısır, Irak, İran, İtalya, İngiltere, ABD, Yunanistan, Hollanda ve Suudi Arabistan olarak sıralandı.

İhracatta yaşanan gelişmelerin küresel ekonomiden bağımsız değerlendirilemeyeceğini belirten İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “Çevre ülkelerde yaşanan gelişmeler ihracatımızı doğrudan etkiliyor. Ekim ayı rakamları bunu açıkça ortaya koyuyor. Dünya ticaretindeki daralma ve ihracat fiyatlarındaki gerileme de ihracat performansımızı düşürüyor. Miktar bazında ihracat geçen yılki seviyelerle hemen hemen aynı olmasına karşın değerde önemli kayıplar yaşıyoruz. Birim ihracat fiyatlarımızı ve yarattığımız katma değeri artırmamız lazım. İhracattaki tıkanmanın çıkış noktası teknoloji, Ar-Ge ve markalaşma yatırımlarına hız verilmesidir. Kimya, Türkiye ekonomisinin en yüksek katma değer yaratma gücüne sahip stratejik sektörlerinden bir tanesi. Hükümetimizin yeni ihracat desteklerini çok olumlu buluyoruz. İhracata verilen desteklerin üç katına çıkarılması ve ihracatçıya yeşil pasaport verilmesi kararı bu açıdan önemli. Kimya ihracatçıları olarak bir yandan kayıp yaşadığımız pazarlara alternatif ararken diğer yandan ihracatımızdaki katma değer artışına katkı sağlayacak adımlar atıyoruz. Sektörümüzün farklı üretim kollarını kucaklayan bir yaklaşımla yurtdışı önemli fuarlara milli katılım organizasyonlarımız, ticaret ve alım heyetlerimiz aralıksız sürüyor. Bu yıl Kimya Ar-Ge Proje Pazarı’nın 6.’sını gerçekleştiriyoruz. Katma değerin Ar-Ge kadar önemli bir bileşeni tasarıma olan desteğimiz yanında tanıtım çalışmalarımızda da hız kesmiyoruz” dedi.

118 ülkeye ihracat yapan Türk mutfak sektörü gücünü ve kalitesini dünyaya ispatladı

Otel, restoran, kafe, pastane, gastronomi ve mutfak ekipmanları alanında Avrasya’nın en büyük fuarı olan “Hostech by Tusid”, binin üzerinde sektör öncüsü markayı CNR EXPO Yeşilköy’de buluşturdu.

TİM Başkanvekili Tahsin Öztiryaki, “118 ülkeye ihracat yapan Türk mutfak sektörü, gücünü ve kalitesini dünyaya ispatladı.”

TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Bilge, “Hostech by Tusid’i binin üzerinde markanın katılımı ile gerçekleştiriyoruz. İtalya ile rekabet halinde olan Türk endüstriyel mutfak sektörü çevre ülkelerde de üstünlüğü ele geçirdi.”

CNR Holding Genel Koordinatörü Cem Şenel, “Fuarımızda, Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Hindistan, İsrail, Polonya, İran, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan, Ukrayna, Rusya ve Yunanistan’ın da aralarında bulunduğu 60 ülkeden binlerce sektör profesyonelini ağırlayacağız.”
Otel, restoran, gastronomi ve mutfak ekipmanları alanında Avrasya’nın en büyük fuarı olan “Hostech by Tusid – 22. Uluslararası Otel, Restoran, Kafe, Pastane Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı”, CNR EXPO Yeşilköy’de başladı. CNR Holding kuruluşlarından İstanbul Fuarcılık tarafından Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) desteğinde organize edilen fuarın açılışı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanvekili Tahsin Öztiryaki, TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Bilge ve CNR Holding Genel Koordinatörü Cem Şenel’in katılımı ile yapıldı.

1478083418_klc_2220Sektörde yüzde 90 yerlilik oranı

Dünyanın en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine kadar her bölgede varolan otel ve restoran zincirlerinin mutfaklarını Türklerin yaptığını belirten TİM Başkanvekili ve Öztiryakiler Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Öztiryaki, “118 ülkeye ihracat yapan Türk mutfak sektörü gücünü ve kalitesini dünyaya ispatlamış oldu” dedi. Öztiryaki, Türkiye’de otel ve restoran zincirlerinin oluştuğunu ve sektörde yaklaşık yüzde 90 yerlilik oranının yakalandığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Dünyada 200 milyar dolar pazar büyüklüğü olan mutfak sektöründen Türkiye yüzde 2,5 oranında pay alıyor. Turizm sektörüne büyük katkılar sunan Türk mutfak sektörünün ihracatı 4 milyar dolardır. Türk mutfak sektörü Ar-Ge, tasarım ve inovasyonu da sektöre katarak, Avrupa’da kısa bir sürede ikinciliğe yükseldi. Sektör otel, restoran ve kafelerin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak konuma geldi.” Tahsin Öztiryaki, Türk mutfak sektöründe her geçen gün Avrupa sıralamasına giren önemli markalar ortaya çıktığına dikkat çekerek fuarın sektörün önünü daha da açacağını söyledi. Öztiryaki, CNR Holding’e sektöre sunduğu katkılardan dolayı da teşekkür etti.

Türk mutfak sektörü İtalya ile rekabet halinde

TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Bilge, “Hostech by Tusid’i binin üzerinde markanın katılımı ile gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de sanayisi oluşan endüstriyel mutfak sektörü İtalya ile rekabet haline girdi ve onlara mal satar hale geldi. Türkiye çevre ülkelerde de endüstriyel mutfak sektöründe üstünlüğü ele geçirdi” diye konuştu.

900 kişilik vip alım heyeti

CNR Holding Satış Genel Koordinatörü Cem Şenel “Fuarımızda, Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Hindistan, İsrail, Polonya, İran, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan, Ukrayna, Rusya ve Yunanistan’ın da aralarında bulunduğu 60 ülkeden gelecek binlerce sektör profesyonelini ağırlayacağız” dedi. Hostech by Tusid’in 80 bin metrekare alanda düzenlendiğini belirten Şenel, fuara TUSİD ve CNR iş birliğinde 900 kişilik vip alım grubu getirdiklerine dikkat çekti.

Binlerce ürün çeşidi sergileniyor

“Hostech by Tusid’de otel ve mutfak ekipmanlarının yanında restoran, pastane ve kafe ve catering şirketlerinin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak ürünler yer alıyor. Fuarda; perdeden halıya, televizyondan klimaya, çaydanlıktan fincana, dekor ürünlerinden duvar kâğıdına, peyzaj ve bahçe mobilyalarından, SPA malzemeleri ve havuz ekipmanlarına kadar sektöre ilişkin binlerce ürün çeşidi sergileniyor. Hostech by Tusid, sektöre yenilik ve farklılık kazandıracak çok sayıda etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Yeni teknolojilerin yanı sıra en prestijli otellerin şefleri fuarda şovlarını sergiliyor.

5. GİV Girişimcilik Ödülleri’ne Başvuru İçin Son Tarih 30 Kasım Çarşamba

Girişimci İşadamları Vakfı (GİV), Türkiye’de başarılı girişimleri ödüllendirmek ve fikirlerini girişime dönüştürmek isteyen insanlara destek ve cesaret vermek amacıyla her yıl Girişimcilik Ödülleri düzenliyor.

Bu sene 5. kez düzenlenen ve Cumhurbaşkanımızın da davetli olduğu ödül töreni ile sahiplerini bulacak olan 5. GİV Girişimcilik Ödülleri’nin başvurular 30 Kasım’da sona erecek.

Başvuru için: www.girisimcilikodulu.com

 

GİV Girişimcilik Ödülleri; projelerini hayata geçirmiş, özgün ürün veya hizmet ortaya çıkartarak başarıyı elde etmiş, Ar-Ge’ye ve inovasyona dayanarak işletmesine ve ülkesine değer katmış işletmeleri ödüllendirmeyi ve model olarak sunmayı hedefliyor. 5. GİV Girişimcilik Ödülleri, GİV İcra Kurulu tarafından temel kriterleri sağlayan firmaların tespit edildiği ve Değerlendirme Heyeti tarafından seçilen girişimcilere ve işletmelere veriliyor.

5. GİV Girişimcilik Ödülleri bu sene 10 Kategoride veriliyor;

  • Yeni Girişimci Ödülü: Girişimcilik dünyasına yeni katılmış fakat yaptığı çalışmalarla, önemli başarılara imza atmış, firmasını ve kendisini geliştirmiş, fark edilir bir şekilde ihracat, AR-GE ve yatırımlarla farkındalık oluşturmuş firması henüz 0-5 yaş aralığında olan başarılı girişimcilere “Yeni Girişimci Ödülü” verilecek. Başvuru için:  tıklayınız

 

  • Kurumsal Girişimcilik Ödülü: Projelerini hayata geçirmiş, özgün ürün veya hizmet ortaya çıkartarak başarıyı elde etmiş, AR-GE’ye ve inovasyona dayanarak işletmesine ve ülkesine değer katmış; Ülkesine, bulunduğu topluma, yaşadığı çevreye, değişen dünyanın değişen pazarlarına uyum sağlayan firması 5 yıl ve üzeri yaşta olan başarılı girişimcilere “Kurumsal Girişimci Ödülü” verilecek. Başvuru için:  tıklayınız

 

  • Proje/Fikir Ödülleri: Değerlendirme Heyeti tarafından tespit edilen kriterlere göre yapılacak ticarileşmemiş yeni proje ve fikirlerle ilgili yapılan başvurular arasından seçilen ilk 3 projeye para ödüllü ve 2 projeye mansiyon verilecek. Yeni ve girişimcilik için önem arz eden inovasyon içerikli açılımlar sunan bu tür proje ve fikirlerin desteklenmesi ülkemiz için önem arz etmekte. Başvuru için:  tıklayınız

 

  • Üniversite Girişimcilik Kulüp Ödülü: Üniversite içinde kurulmuş olan Girişimcilik Kulüpleri aracılığı ile üniversite içinde veya üniversite dışında girişimcilikle ilgili yapılmış olan başarılı faaliyet, etkinlik ve çalışmalarda bulunmuş girişimcilik kulüplerinin ödüllendirilmesi, desteklenmesi, teşvik edilmesi amacıyla “Üniversite Girişimcilik Kulübü Ödülü” verilecek. Başvuru için:  tıklayınız

 

  • E-Ticaret Girişimi Ödülü: Klasik ticaret modellerinden farklı olarak internet veya mobil teknolojiler kullanarak iş fikrini bir elektronik ticaret projesi olarak hayata geçirmiş, bulunduğu sektöre yeni ticaret hacimleri oluşturabilmiş, kurulduğu günden beri sürekli büyüyebilen girişimlere “E-Ticaret Girişimi Ödülü” verilecek. Başvuru için:  tıklayınız

 

  • Yeni Medya Ödülü: Online ve Dünyanın her yerinden ulaşılabilen bir platform olarak; yayınlanan haberler, araştırmalar veya röportajlar yolu ile ülkemizde başarılı girişimleri ve deneyimlerini kamuoyu gündemine taşıyan, platform üzerinde kendi girişimcilik ekosistemini inşa edebilen ve bu yolla girişimcilik ruhunu ve kültürünü özendiren ve farkındalığı yeni medya girişimine veya online platforma “Yeni Medya Ödülü” verilecek. Başvuru için:  tıklayınız

 

  • Kamu Yöneticisi Ödülü: Dünyadaki ve Ülkesindeki gelişmelere duyarlı, ülkesinin gelişimine katkı yapacak şekilde yasa, kural ve kaideler çerçevesinde azami gayret göstererek, girişimciliği destekleyerek bulunduğu bölgenin veya kurumun gelişmesine katkı sağlayan yerel veya merkezi kamu yöneticisine “Kamu Yöneticisi Ödülü“ verilecek.

 

  • Basın Yayın Ödülü: Basın-Yayın Dünyasında yayınlanan haber, araştırma veya röportaj yolu ile ülkemizde başarılı girişimleri ve deneyimlerini kamuoyu gündemine taşıyan ve bu yolla girişimcilik ruhunu ve kültürünü özendiren ve farkındalığı arttıran kişi, medya kurumu veya basın mensubuna “Basın / Yayın Ödülü” verilecek.

 

  • Akademisyen Ödülü: Dünyadaki ve Ülkesindeki gelişmelere duyarlı, ülkemizdeki girişimcilik ekonomisinin ve ekosisteminin gelişimine katkı yapacak şekilde akademik çalışmalar yaparak, girişimciliği destekleyerek bulunduğu bölgenin veya üniversitenin gelişmesine katkı sağlayan akademisyene “Akademisyen Ödülü“ verilecek.

 

  • GİV Özel Ödülü: Projelerini hayata geçirmiş, özgün ürün veya hizmet ortaya çıkartarak başarıyı elde etmiş, işletme olarak Kurumsal bir yapı yakalayabilmiş, bütün bunları başarırken de; kurum içi girişimcilik kültürü oluşturup çalışanlarına iç girişimler oluşturabilme inisiyatifi/yeteneği verebilmiş, iç veya dış yeni girişimler filizlenmesine olanak sağlamış kurumsal firmalar ödüllendirilecek.

“Sanayinin Geleceği, Akıllı Ürünler Üreten Akıllı Fabrikalarda”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’nin Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) ile birlikte 27 – 28 Ekim tarihlerinde Adana Hiltonsa Otel’de gerçekleştirdiği Türkiye İnovasyon Haftası Adana 2016’da TEMSA rüzgârı esti.

Ürettiği akıllı ve ileri teknoloji ürünü araçlarla dünyanın 66 ülkesine otobüs ihraç eden TEMSA’nın Ar-Ge ve Teknoloji Direktörü İbrahim Eserce, Türkiye İnovasyon Haftası Adana 2016’da “Türkiye’de İnovasyon ve Endüstri 4.0” panelinde “Sanayinin geleceği, akıllı fabrikalarda akıllı ürünler üretmekten geçiyor” dedi.

1477895554_img_20161028_wa0011

TEMSA, 27 – 28 Ekim tarihlerinde Adana Hiltonsa Otel’de gerçekleştirilen Türkiye İnovasyon Haftası Adana 2016’da teknolojiye verdiği önemle fark yarattı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’nin Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) ile birlikte “Sınırsız İnovasyon, Sınırsız Potansiyel” temasıyla düzenlediği etkinliğin 2’nci gününde gerçekleşen “Türkiye’de İnovasyon ve Endüstri 4.0” panelinde TEMSA Ar-Ge ve Teknoloji Direktörü İbrahim Eserce, TEMSA’nın dijital dönüşüm vizyonu anlattı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ile Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, 2’nci günün açılışında yaptıkları konuşmalarda Türkiye için inovasyonun gerekliliğine ve önemine dikkat çekti.

Türkiye’de inovasyon konusunda gözle görülür bir yükseliş olduğu söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, inovasyonun Türkiye’nin gelişimi için şart olduğunu vurguladı.

Üreticilerin taleplerini bakanlık olarak önemsediklerini anlatan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türkiye’nin 4’üncü Sanayi Devrimi’ne hazırlıklı olması gerektiğini söyledi. Bakan Özlü, bakanlık olarak bu alanda çalışmalar yaptıkları bilgisini verdi.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci konuşmasında, tasarım yapılırken milli ve manevi değerlerle uyuşan tasarımlar yapılmasına vurgu yaptı. Bakan Zeybekci, üniversite-gerek hayat birlikteliğinin önemine de dikkat çekti.

Kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla ihracatçılar ve karar vericiler arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla organize edilen Türkiye İnovasyon Haftası Adana 2016’nın 2’nci gününde düzenlenen “Türkiye’de İnovasyon ve Endüstri 4.0” panelinde TEMSA Ar-Ge ve Teknoloji Direktörü İbrahim Eserce “Sanayinin geleceği konuşulurken artık üretkenlikten değil; akıllı robotlar, simülasyon, yatay – dikey yazılım entegrasyonu, büyük veri ve analizi, nesnelerin interneti, bulut, siber güvenlik, eklemeli üretim (3-D baskı), arttırılmış gerçeklik teknolojileri kullanılarak ‘Akıllı Fabrikalar’ kurmaktan ve bu fabrikalarda ‘Akıllı Ürünler’ üretilmekten bahsediliyor. TEMSA liderliğini sürdürdüğü otobüs pazarında otobüs üretmekle birlikte akıllı ürünlerini akıllı fabrikalarda, geleceğin ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler üreten teknoloji şirketi olma yolunda ilerlediğini vurgulayarak yapıyor. Bu doğrultuda TEMSA’nın vizyonu; akıllı ulaşım çözümleri üreten, yenilikçi ve girişimci, fark ve değer yaratan teknoloji şirketi olma” dedi.

Etkinlikte, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TEMSA’nın geliştirdiği ve ABD pazarına sunulan TS45 aracını, Adana Valisi Mahmut Demirtaş ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ile birlikte inceledi. Bakan Faruk Özlü, “Türk sanayicisinin yurt içinde ve yurt dışındaki başarıları hepimize gurur veriyor. TEMSA’yı, başarılı çalışmalarından ve Amerika’daki her geçen gün artan pazar payından dolayı kutluyorum” diye konuştu.

1477895558_1__1_

TEMSA, Türkiye İnovasyon Haftası Adana’ 2016 kapsamında 4 farklı etkinliğin organizasyonunu gerçekleştirdi. “ABD pazarı için geliştirilen yenilikçi TS45 otobüsü, Türkiye İnovasyon Haftası’nda AirBrush sanatı ile buluşuyor”, “Gençler Yazılım ile Buluşuyor”, “TEMSA Maker Lab deneyimini paylaşıyor” ve “Deneyim Laboratuvarı, TEMSA-STM Trafik Kazalarının Büyük Veri ile Önceden Tespit Edilmesini paylaşıyor” başlıklı etkinlikler İnovasoyon Haftası katılımcılarından yoğun ilgi gördü. TEMSA İnovasyon ve Ürün Müdürü Mert Özkaynak “Yapılan etkinliklerde, teknoloji şirketi olma vizyonu ile TEMSA tarafından hayata geçirilen Smart Mobility programlarından kesitler katılımcılar ile paylaşıldı. Ayrıca ‘Açık İnovasyon’ platformuna çok önem veriyoruz ve bu amaçla tüm katılımcılara TEMSA’ya özel geliştirilen ve benzersiz olan ‘Dijital Yenilikçilik ve Girişimcilik’ uygulamamızı, ödüllü yarışmalarımızı, Open Bus platformumuzu tanıttık” dedi.

Gıda Tedarik Zincirinde Risk Yönetimi

gıda tedarik zinciri

Tedarik zincirlerinin amacı müşteri taleplerini zamanında, eksiksiz ve mümkün olduğunca en yüksek kârla karşılamaktır. Belirli yönetmelikler ve standartlara uyarak yerine getirilen siparişler, zincirin bütünsel maliyetini en düşük kılacak şekilde gerçekleştirilmeye çalışılır.

Gelişen ekonomiler tüketici bilincini artırırken, daha kaliteli, güvenilir ve sağlıklı gıdalara olan talepte artış gözlemlenmektedir. Müşterinin gıda satın alırken tolere edebileceği risk düzeyi giderek düşerken, gıda mallarının güvenliği işletmeler ve özellikle gıda tedarik zincirleri için dikkatle yönetilmesi gereken bir konu haline gelmiştir. Gıdadaki bozulmanın toplumda duyulması, hastalıkların ortaya çıkması hem kamu sağlığı hem de şirketin imajı açısından tehlike oluşturmaktadır.

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şenkayas
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şenkayas, ADÜ, İİBF İşletme Bölümü

Tarımsal üretim, hasat, paketleme, saklama, işleme, dağıtım ve taşıma fonksiyonlarının meydana getirdiği gıda tedarik zinciri, en dinamik zincirlerden biridir. Gıda çabuk bozulan bir mal olduğundan, hasattan son tüketiciye ulaşana kadar dikkatle takip edilmelidir. Özellikle tüketici pazarlarına coğrafi yakınlık bu nedenle önem kazanır. Türkiye, işlenmiş ve taze gıda tüketiminin yüksek düzeylerde olduğu Avrupa ülkelerine yakınlığı nedeniyle gıda ihracatı açısından avantajlı konumdadır. Ancak bu avantajın korunması, gıda zincirinde etkili bir risk yönetimi sayesinde mümkün olabilecektir. Toplum sağlığı hedeflerine, müşteri taleplerine, uluslararası standartlara uygun gıda güvenliği yönetimi, Türkiye’nin gıda ve tarım sektörü açısından yüksek katma değer sağlayacaktır.

İhraç edilen işlenmiş gıdalar, tarımsal sektörün gücüne bağımlıdır. Tarımsal üretimin geliştirilmesi, finansal olanakların ve pazar imkânlarının iyileştirilmesi gıda zincirinin başlangıcında riskin azaltılmasını sağlar. Hasat sonrası ise hava durumu ile ilgili ısı, nem, soğukluk gibi değişkenler etkilidir. Gıda mallarının sınırlı raf ömrü, teslimat gecikmeleri ve değişken talep yapısı, risk ve belirsizliği artırır. Aslında risk, işletmeler için kazanç fırsatıdır. Teknolojik yenilikler sayesinde gelişme ve büyüme hızlanır. Ancak risk aynı zamanda tedarik zincirindeki üst yöneticiler tarafından yönetilmesi gerekir. Gıda güvenliği için risk yönetimi, kolaylaştırır. Tedarik zincirindeki risklerden ve belirsizliklerden korunmanın yollarını aşağıdaki gibi gruplayabiliriz:

  1. Zincirde malların izlenebilirliği
  2. Standartlar, yasa ve yönetmeliklere uygunluk
  3. Zincir üyelerinin dikey bütünleşmesi
  4. Gıda dağıtım planlaması

soğuk zincir-satınalma dergisi

İzlenebilirlik

Gıda zinciri boyunca kalite, modern izleme teknolojileri ile izlenerek ürün ve süreç bilgileri eksiksiz olarak, şeffaf bir şekilde müşteriye iletilebilir. Sağlık açısından tehdit (risk) oluştuğunda süreci geri izleyerek sorunun kaynağının bulunması, ileriye doğru izleyerek kriz yönetimi için bilgi sisteminin kurulması gerekir. Tedarik zinciri içinde ısı kontrollü lojistik çevrede gıdanın kalitesindeki değişimler izlenebilir. Gıdanın kalitesi genelde ısıya bağımlıdır. Bu ısı izleme yöntemi, maliyet ve gıda kalitesi bakımından lojistik işlemleri planlamada kullanılabilir.

Gıda zinciri içinde işletmeler arasında farklı tanımlamalar olabilir, idari ve fiziksel birimler arasında uyumsuzluk sorunları çıkabilir ya da gıdayla ilgili bilgiler doğrulanamayabilir. Üyeler arasındaki farklılıklar giderilerek zincirde birlik sağlanmalıdır. Gıdayı takip edebilmek için tüm üyeler şeffaf bir bilgi ağına bağlanmalı, ürünün özellikleri ve konumu ile ilgili bilgiler anında paylaşılmalıdır. Bu amaçla kâğıtla izleme, ürün etiketleme, barkod, ısı, ışık, nem sensörleri yerleştirilmiş RFID (radyo frekanslı tanımlama) gibi izleme teknolojilerinden faydalanılabilir. RFID ile izleme kayıtları, davalarda ve şikâyetlerde delil olarak kullanılabilir. Elektronik izleme sayesinde yanlış yükleme ve ürün kayıpları azalır, ürün taşıma gelişir, malların görünürlüğü artar.

Taşıma ve depolamadaki risk ve belirsizliği yönetmek üretim ve dağıtım teknolojilerini geliştirmek için finansal yapı da yeterli olmalıdır. İzleme sistemleri ile gıda ürünündeki risk ve belirsizlikler azaltılarak lojistik maliyet düşürülebilir.

Zincirde zararların kontrolü, markayı koruma, pazar payını ve müşteri güvenini koruma için izlenebilirlik gerekli. İzlenebilirliğin nicel ve nitel faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  1. Pazar payı artışı
  2. Geri dönüşlerde azalma
  3. İşgücü maliyetinde azalma
  4. Davalarda azalma
  5. Stokta azalma
  6. Kalite güvenilirlik ve sağlıkta iyileşme

Standartlar

Tedarik zincirlerindeki işletmelerin riski yönetme sürecinde düzenlenen kural, düzenleme, yasa ve standartlar yol gösterici olabilir. Tüm zincirde kodlama standart olmalı, izleme ve takip sistemleri buna göre bütünleştirilmelidir. Genellikle büyük şirketler şeffaf bilgi paylaşımını diğer üyelere kabul ettirmeye çalışır. Bu amaçla kendi bilgi altyapısı ve kalite sistemini kurarak tedarikçilerin buna uyum sağlamasını ister. Özellikle uluslararası gıda güvenliği standartları, bir zorlama ya da engel olarak değil, işlem maliyetini ve uyuşmazlıkları azaltan bir faktör olarak görülmelidir. Standartlar özellikle sağlık riskini azaltır, ancak bazı ülkelerde belirlenen yasa ve standartlar, gelişmiş ülkelerin gıda ihracatını azaltıcı etki de yapmaktadır.

Gıda zincirindeki şirketler genellikle HACCP, BRC, ISO 9000 gibi standartları kullanmaktadır. HACCP Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi (TS 13001), tedarik zinciri boyunca kontrol önlemlerinin sistematik yönetim sistemleriyle uygulanmasıdır. Tehlike analizi yapılır ve gıda ürünü için kritik kontrol noktası oluşturulur. Geçerli kontrol önlemlerinin seçimi, sistematik uygulama ve izlemesini içerir. Limitler uzmanlara göre, gıda zincirinin gereksinimlerine göre ya da kamu sağlığı çıktılarına uygun belirlenir.

BRC (British Retail Consortium), Avrupalı alıcıların talep ettiği sektöre özel kalite sertifikasıdır. 90 ülkede 20.000’den fazla tedarikçi tarafından kullanılan güvenlik ve kalite sertifikasyonu programıdır. Standartlar kaliteyi, güvenliği ve işlem kriterlerini garanti ederek imalatçının yasal zorunlulukları yerine getirdiği ve son tüketici için koruma sağladığını gösterir.

Dikey Bütünleşme

Gıda piyasalarında, özellikle yabancı pazarlara girişte, işletmelerin tek başına çalışması risklidir. Pazara girişteki engeller, rakipleri dışlamak için kurulan birleşmeler, artan rekabet maliyeti risk yaratır. Stratejik işbirlikleri ve tedarik zincirinin genişlemesi ile riskler azaltılabilir.

Gıda zincirinde üyeler arası iletişim altyapısı ya da yatay ve dikey ortaklıklar kurulabilir. (Yetiştirici, tohumcu-yemci, paketleme, taşıma, depolama arasında) Dikey bütünleşmeyle risk yönetimi ve piyasa kontrolü yapılır. Geçici işbirlikleri dikey olarak yapılabilir, böylece her işletme kendi işine odaklanır, rekabet gücü artar. İşbirliği sayesinde fiyatların dalgalanma riski, kapasite ile ilgili riskler ve gıda güvenliği hijyen riski yok edilebilir.

Dikey bütünleşmenin nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  1. İşlem maliyetlerinde azalma.
  2. Riskin azalması, eksikliklerin giderilmesi.
  3. İnovasyon ve farklılaşma yeteneği.
  4. Bilgi alışverişi ve örgütsel yapı etkinliği.
  5. Gelişmiş piyasa konumu.

Dağıtım Planlaması

Tüketiciye taze, sağlıklı ve kaliteli gıda sunmak için hasattan son müşteriye kadar taze gıda taşımanın en iyi dağıtım ağı tasarlanmalıdır. Teslimat rotası (dağıtım planı) ve üretim miktarları, toplam lojistik maliyeti minimum yapan saklama ve taşıma sıcaklıklarına göre belirlenir. İyi bir dağıtım planlaması ile coğrafi uzaklıklar azaltılır.

Bozulabilir gıdalarda sık teslimat ve gıda güvenliği için dağıtım stratejileri belirlenebilir. Kalite ve maliyeti göz önüne alan bir gıda dağıtım sisteminin tasarımı ve işletilmesi, kalite güvencesinin (sağlamlık, güvenlik, raf ömrü açısından) sağlanması gerekir. Isı, nem ve bozulma da stok modellerine ve ürün kalitesi fonksiyonuna dâhil edilmeli, üretim-taşıma-stok bütünleşmesi sağlanmalıdır.

 

Ar-Ge Mevzuatı ve Vergi Uygulamaları

2 Kasım Çarşamba günü saat 14:30’da İstanbul Teknokent Binası inventİST Eğitim Salonu’nda başlayacak, Serbest Mali Müşavir Günseli BİRDAL’ın konuşmacı olarak katılacağı “Ar-Ge Mevzuatı ve Vergi Uygulamaları” seminerine davetlisiniz.

Seminerin Yeri ve Zamanı :

2 Kasım Çarşamba günü saat 14:30’da
İstanbul Teknokent Binası inventİST Eğitim Salonu

Etkinliğe  kayıt olmak için;

KAYIT OL

Semineri Konusu ve Kapsamı :

TEKNOPARKLAR’DA VE ARGE DÜNYASINDA NELER DEĞİŞTİ !

Ülkemizi 2023 hedeflerine taşıma yolunda ana eksenleri;

  • Yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesini sağlamak ve desteklemek,
  • Ar-Ge insan kaynağı kapasitesini artırmak, bilgiyi ticarileştirmek,
  • Teknoloji ve yenilikçi şirketlerin ortaya çıkmasını ve gelişimini desteklemek,
  • Üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek ve kurumsallaştırmak,
  • Ar-Ge ve yenilik ekosistemini güçlendirmek,

olarak belirlenen “Ar-Ge Reform Paketi”ne ilişkin 6676 sayılı “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 26.02.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak, 01.03.2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir.

Kanun kapsamında; tasarım faaliyetlerinin de, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine sağlanan destek ve teşvikler kapsamına alınması, siparişe dayalı Ar-Ge faaliyetlerine verilen teşviklerin arttırılması, Ar-Ge ve tasarım personeline sağlanan teşviklerin arttırılması, Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilecek Temel Bilimler mezunu personele ek teşvik sağlanması, Sanayi – Sanayi ve Üniversite – Sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi adına teşviklerin arttırılması, öncelikli ve stratejik sektörlerde ‘İhtisas (Tematik) Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin kurulması, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’nde çalışan personelin, dışarıda geçirilen sürelere ilişkin teşviklerden yararlandırılması gibi ek destek ve teşvikler getirilmiş, uygulamaya ilişkin detaylarda 10.08.2016 da yayınlanan  uygulama yönetmeliği ile belirlenmiştir. Bu doğrultuda KOBİ’lerin kanun kapsamında elde ettiği teşvikler üzerine durulacaktır.

Konuşmacı Günseli BİRDAL:

1973 Karabük doğumlu olan Günseli BİRDAL, evli ve iki çocuk annesidir. Gazi Üniversitesi-Bolu iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi-İşletme bölümünden 1995 yılında mezun oldu. Özel sektörde mali işler departmanında yöneticilik yapmakta iken 1999 yılında Serbest Muh.Mali Müşavirlik ruhsatımı alarak serbest çalışmaya başladı. “ 4691 sayılı”Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu”nun yayınlandığı 2001 yılından itibaren arge odaklı firmalara mali müşavirlik ve muhasebe hizmetleri vermektedir.

Perakende Sektöründe Mağaza ve E-ticaret Birleşiyor

Perakende sektöründeki markalara e-ticaret platformları ve omni-kanal çözümler sağlayan Positive A Digital Approach, sektörün 5 yıllık geleceğini değerlendirdi. E-ticaret ile birlikte gelişen perakende sektöründeki öngörülerini paylaşan Positive, mağazaların metrekare verimliliğinin online teknolojiler ile artacağını belirtiyor.

1477551462_positive_kurucu_ortak_caner_ist___k______k_resim

Türkiye’nin önde gelen yerli e-ticaret platformu geliştiricilerinden Positive A Digital Approach, perakende sektörünün geleceğine dair öngörülerde bulundu. Positive’e göre 5 yıl içerisinde perakende markalarının e-ticaret siteleri, ciro bazlı mağaza sıralamasında ilk sıralarda yer alacak. Aynı şekilde, perakende markalarının pazarlama stratejilerinde e-ticaret siteleri temel belirleyici olacak.

Perakende ve e-ticaret, sadece Türkiye’de değil, dünyada da en gözde sektörler arasında geliyor. Perakende sektörü içerisinde e-perakendenin hacmi dünya genelinde ortalama yüzde 7 seviyesinde. Bu oran, Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 11 seviyesine ulaşmış durumda. Ülkemizde ise 2016 sonunda yüzde 2’ye gelmesi bekleniyor.

Perakende sektörünün büyümesinde artık e-ticaretin vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Positive A Digital Approach Kurucu Ortağı Caner Istı, “Perakende sektöründe büyüme rakamları hala iki basamaklı olsa da dünya genelinde büyüme hızı giderek düşüş gösteriyor. Perakende sektörünün büyümesini hızlandıracak temel faktör ise markaların e-ticaret ile dijital dönüşümü olarak gösteriliyor. Özellikle tüketici genelinde geniş marka bilinirliğine sahip markalar için e-ticaret siteleri, mağaza açamadıkları bölgelerde de satış hedeflerini gerçekleştirebilecekleri bir kanal” dedi.

Perakendenin yeni ölçütü metrekare verimliliği

Hem dünyada hem de ülkemizde metrekare verimliliği perakendenin en sıcak konularından birisi. Çok katlı mağazacılık artık markalar için verimli olmaktan çıktı. Amerika’nın en ünlü markaları geçtiğimiz aylarda metrekare verimliliği düşük mağazalarını kapatma kararı aldılar.

Artan AVM maliyetleri nedeni ile markalar mağaza açarken artık daha seçici davranıyorlar ve mağazalarında düşük metrekarede daha çok ürün satabilecekleri mağaza içi satış çözümlerine yönleniyorlar. In-store ordering (mağaza içi kiosk, dokunmatik ekranlar ile ürün satışını sağlayan sistemler) ve Click & Collect önümüzdeki yıl perakendecilerin en sık kullanacağı omni-channel çözümleri olacak.

Gelecek 5 yıl içinde, perakende markalarının büyüklükleri sahip oldukları toplam metrekarenin yanında metrekarenin verimlilik oranı ile de ölçülecek.

Mağazacılığı artık web siteleri yönlendiriyor

E-ticaret sitelerinin şehir ve ilçe yoğunluk rakamları ile markalar bir sonraki mağazalarını nerede açacaklarının kararlarını yönlendiriyorlar. Markanın mağazasının olmadığı ama hem satış hem de ziyaretçi açısından belirli hacmi yakalayan şehirler ve ilçeler yeni mağaza stratejilerinde ilk sıralarda yer alabiliyor.

Click & Collect ile kullanıcılar, istedikleri ürünleri internet sitesinden seçerek satın alıp, mağazadan teslim alarak hem zaman tasarrufu sağlıyorlar hem de kargo maliyetinden kaçınıyorlar. Markalar ise tüketicileri mağazaya çekiyorlar ve onlara ürün teslimi sırasında yeni ürün satışı gerçekleştirebiliyorlar. Markalar, bu sistemden elde edilen veriler ile mağazalarda hangi ürünlerden, ne sıklıkta stok bulundurulacağına da karar verebiliyorlar.

Perakendeciler bu avantajlarından dolayı yatırımlarını e-perakendeye kaydırıyorlar. E-ticaret siteleri perakendeciler için en yüksek trafik ve ciroların yaratıldığı kanallar haline geliyor.

Mobil kullanım mağaza içi pazarlamayı etkiliyor

Mobil cihazların kullanımında gelinen penetrasyon ile mobil kanallar da perakendecilerin stratejilerinde önemli yer ediniyor. Mobil web siteleri ve uygulamalar en çok, en yakın mağazanın bulunması ve mağaza içerisinde ürün bilgisi edinme amacı ile kullanılıyor.

E-ticaret sitesi trafiklerinin yüzde 50’sinden fazlası mobil üzerinden gerçekleşiyor. Mobil arama hacimleri ve hangi lokasyonlarda tüketicilerin marka hakkında arama yaptıkları pazarlama departmanları için de önemli bir veri haline geliyor. Pazarlama planlamaları oluşturulurken e-ticaret kanallarından toplanan veriler markalar için çok kritik rol oynuyor.

Tüm bunlar gösteriyor ki, perakende sektörünün gelecek 5 yılında, “ticaret” kavramı dönüşüme uğrayacak. İyi ve başarılı perakende markalarının ticareti, sadece en iyi ürün satın almasını yapıp, en doğru yerde mağaza açarak değil, bunların yanında dijital kanalları da mevcut ticaret süreçlerine en iyi şekilde entegre edip e-perakende dönüşümünü tamamlayarak olacak.

Positive hakkında:

Positive A Digital Approach; 2005 yılında çoklu platform, strateji, tasarım ve geliştirme ajansı olarak kuruldu. Öncelikli olarak perakende sektörü için, e-ticaret ve omni-commerce platform geliştirme, UX & UI tasarım, strateji, servis tasarımı hizmetleri veriyor. B2C / B2B platformlar, mobil uygulamalar, mağaza içi satış platformları, click&collect, self-checkout ve predictive marketing konularında Omni-Kanal odaklı çözümler sunuyor.

Aralarında Web Awards, Altın Örümcek’in de yer aldığı yurtiçi ve yurt dışında 50’nin üzerinde ödülü olan Positive, İstanbul ve Ankara’da konusunda uzman ekibi ile Koçtaş, Toyzz Shop, Pronet, Boyner, Isuzu, Anadolu Sağlık Merkezi ve İnci Deri gibi pek çok markaya hizmet veriyor. Özellikle geliştirdiği yenilikçi projeler ile perakendenin dijital dönüşümünde önderlik etmeyi hedefliyor.