Satın Alma ve Tedarik Zincirinde Karşılaşılan 8 Kritik Zorluk!
Olgar ATASEVEN
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı
Bazen yaptığımız işler dışarıdan bakılınca başkaları için daha basit görünür ama her işin farklı ve kimsenin görmediği tarafları mevcuttur. Tedarik zinciri konusu da bu şekilde kendi içinde özel durumlar ve işletmeler için önem taşıyor. Tedarik zinciri ve tedarik süreçleri, işletmelerin rekabet avantajını koruyabilmesi için kritik önem taşıyor. Ancak bu süreçler, karmaşık ve zorluklarla dolu bir yapıya sahip. Satın alma ve tedarik profesyonelleri, maliyet baskıları, stratejik yönetim hedefleri ve operasyonel süreçlerin optimizasyonu gibi çok yönlü görevlerle karşı karşıya kalabiliyorlar. Aşağıda, tedarik sürecinde yaygın olarak yaşanan sekiz ana zorluğu ve bunların üstesinden gelmek için kısa önerilerimi sizlerle paylaşacağım.
1. Yükselen Enflasyonun Etkisi
Enflasyon, tedarik zincirinin belki de en büyük düşmanıdır. Ham madde fiyatlarının hızla artması, tedarik maliyetlerini sürdürülemez hale getirebilir. Özellikle bizim gibi bir çoğrafyada savaşlar, pandemi gibi küresel olaylar, arz ve talep dengesini bozarak fiyatları yukarı çeker. Şirketlerin maliyet avantajını korumak için esnek ve yenilikçi tedarik stratejileri geliştirmeleri gerekmektedir. Esnek tedarik zincirleri oluşturmak, alternatif tedarikçilerle ilişkiler kurmak ve maliyetleri optimize eden teknolojilere yatırım yapmak çözüm önerileri olarak düşünülebilir.
2. Yetenek Eksikliği
Tedarik profesyonelleri, sektördeki yetenek boşluğu ile mücadele ederken artan iş yüküyle başa çıkmak zorunda kalıyor. Tedarik süreçlerindeki karmaşıklık, yeterli insan kaynağının olmamasıyla daha da zorlaşıyor. İnsanı çoğaltamayınca ya da yetiştiremeyince doğal olarak çözüm tüm verimsiz süreçlerin otomatikleştirilmesini gerektiriyor. Bu arada eldeki insan kaynağının yani çalışanların yeteneklerini artırmak için düzenli eğitim programları oluşturulması gerektiğini unutmamak gerekir.
3. Sözleşme Yönetimi
Tedarik süreçlerinin başarısı büyük ölçüde etkili sözleşme yönetimine bağlıdır. Ancak sözleşmelerin manuel takibi ve düzensiz süreçler, fırsatların kaçırılmasına ve maliyetlerin artmasına yol açabilir. Sözleşme süreçlerini otomatikleştirmek ve merkezi bir yönetim sistemi kurarak, maliyet tasarruflarını ve uyumluluğu artırmak mümkün olabilir.
4. Yanlış Veriler
Veri tutarsızlıkları, tedarik süreçlerini olumsuz etkiler ve yanlış kararların alınmasına neden olabilir. Manuel veri girişi ve eski sistemlerin kullanımı, tedarik zincirini daha kırılgan hale getirir. Verilerin otomatik olarak toplanıp analiz edilebileceği teknolojilere yatırım yaparak, stratejik karar alma süreçlerini güçlendirmek ve görünürlüğü artırmak çözüm üretmek adına atacağınız en önemli adımların başındadır.
5. İç İletişim Eksikliği
Tedarik profesyonelleri işin doğasında olması gereken mahremiyetten dolayı sıklıkla silo / kapalı kutu halinde çalışır ve diğer departmanlarla etkili bir işbirliği kurmakta zorlanırlar. Bu durum, gelecekteki taleplerin doğru tahmin edilmemesine ve tedarik stratejisinin aksamasına yol açabilir. Tedarik zinciri yönetimi için iş birliğini artıran dijital platformlar kullanarak, ekiplerin birlikte çalışmasını kolaylaştırmak ve bilgi akışını hızlandırmak harika bir çözümdür. Buna ilaveten şirket için motivasyonel etkinlikleri arada özellikle farklı departmanların birbiri ile etkileşime girmesi için planlamak faydalı olur.
6. Risk Yönetimi Eksikliği
Tedarik süreçlerinde riskler her zaman var olacaktır. Tedarik zincirini tehdit eden savaşlar, doğal afetler ve ekonomik belirsizlikler gibi dış etkenler; işletmenin finansal zorluklarının olması, sistemsiz çalışması gibi iç etmenler, profesyonellerin etkin bir risk yönetimi yaklaşımı geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Proaktif bir risk yönetimi planı geliştirerek, olası kesintilere hazırlıklı olmak ve kriz durumlarına hızlı yanıt verebilmek çözüm olarak planlamanın içine alınmalıdır.
7. Sahtekarlık Riskleri
Tedarik süreçlerinde fatura sahtekarlığı veya fiyat sabitleme gibi durumlarla karşılaşmak mümkündür. Bu riskler, şirketlerin finansal kayıplar yaşamasına neden olabilir. Güçlü denetim mekanizmaları kurmak, şeffaf süreçler ve dijital doğrulama sistemleri ile sahtekarlık risklerini minimize etmek kritik önem taşır.
8. Teknoloji Eksikliği
Günümüz iş dünyasında teknolojiye dayalı çözümler olmadan tedarik süreçlerini verimli bir şekilde yürütmek neredeyse imkansızdır. Dijitalleşme eksikliği, tedarik süreçlerini yavaşlatır ve işletmelerin değişen koşullara hızlı uyum sağlama kapasitesini azaltır. Tedarik zinciri süreçlerini dijitalleştirerek, operasyonel verimliliği artırmak ve tedarik stratejilerini gerçek zamanlı olarak optimize etmek çağa uyum sağlayan ve rekabet gücünü artıran bir işletme olmanıza katkı sağlar.
Tedarik ve tedarik zinciri yönetimindeki zorlukların üstesinden gelebilmek için şirketlerin özellikle teknolojiye yatırım yapmaları, risk yönetim stratejileri geliştirmeleri ve ekiplerinin yeteneklerini sürekli olarak geliştirmeleri gerekmektedir. Bu, maliyetleri düşürmek, operasyonel verimliliği artırmak ve rekabet avantajını sürdürülebilir kılmak için temel adımlardır.
Olgar ATASEVEN
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı










Avrupa Birliği’nin karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik en önemli uygulama araçlarından olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)’na uyum sağlamak amacıyla ENSİA koordinatörlüğü, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği ve İtalyan CO.SVI.G. Scrl (Consortium for the Development of Geothermal Areas) birlikteliğiyle başlatılan “INTER-CLUSTER COLLABORATION FOR CARBON MANAGEMENT (Karbon Yönetimi için Kümelerarası İş birliği)” başlıklı AB projesinin ilk çalışma ziyareti 2-7 Eylül 2024 tarihleri arasında İtalya’nın Floransa kentine düzenlendi.


“Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde” olma vizyonuyla dünyada toplu ulaşımın elektrikli ve otonom araçlara dönüşümünde öncü rol oynayan Karsan, 2022 yılından bu yana üretimini yaptığı hidrojen teknolojisinde önemli bir adım daha attı. Toyota ile yakıt hücresi teknolojisi alanında önemli bir iş birliğine imza atan Karsan, Toyota hidrojen yakıt hücreli ilk araçlarını 2025’de yollara çıkarmayı hedefliyor. Karsan’ın müşterilerine en iyi hizmeti sunmak için durmadan çalıştığını söyleyen Karsan CEO’su Okan Baş, “Karsan olarak ileri teknolojiler konusundaki atılımımız hız kesmeden devam ediyor. Mobilite alanında öncü konumda bulunmakla yetinmeden, daha iyisini başarma arzusuyla geleceği şekillendiren yenilikleri hayata geçirmeyi sürdürüyoruz. Bu iş birliğiyle, hidrojen teknolojisi alanında kendini kanıtlamış bir dünya devi olan Toyota’yı iş ortaklarımız arasına katmaktan gurur duyuyoruz. Japon otomotiv endüstrisinin önemli ismi Toyota, kara taşımacılık endüstrisinde 30 yılı aşkın hidrojen teknolojisi deneyimine sahip. Hidrojen, çevreci ve yenilikçi bir teknoloji. 2022 sonunda lansmanını yaptığımız e-ATA Hydrogen ile yenilikçi teknolojilerdeki vizyonumuzu bir kez daha hayata geçirmiştik. Bu yeni iş birliğimizle de, üstün Japon teknolojisiyle gücümüze güç katarak hidrojen alanındaki iddiamızı sürdüreceğiz” dedi.


Yapay zeka tabanlı yazılım sistemleri fiziksel dünyayla giderek daha fazla bağlantılı hale geldikçe, hem resmi hem de gayri resmi yapıları anlama yetenekleri onları işletmeler için vazgeçilmez hale getirecektir. 


Meslek de başka bir şekilde değişiyor. 

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre Çin Halk Cumhuriyeti’nin
Küreselleşme sürecinden en fazla faydalanan ülkelerin başında gelen Çin, Avrupa Birliği’ni (AB) tek bir ülke olarak saymazsak, 2009 yılından bu yana dünyanın en büyük ihracatçısı durumunda. 2001 yılında 6. sırada yer alan ve dünya toplam ihracatının %4,34’ünü üreten bir ülke olarak 2010 yılında payını %10,45’e yükseltti ve 2023 itibarıyla küresel ihracattaki payı, %14,55’e ulaştı. Günümüzde Çin’in ihracatında imalat sanayi ürünlerinin payı %90’ının üzerinde; bu oran 1992 yılında %80’inin altındaydı. OECD verilerine göre Çin’in