Gri Listeden Çıkmak Türkiye’nin Yatırım İklimini İyileştirdi

Satınalma Eğitimi Gri Listeden Çıkmak Türkiye’nin Yatırım İklimini İyileştirdi

Satınalma Eğitimi Gri Listeden Çıkmak Türkiye’nin Yatırım İklimini İyileştirdiTürkiye’nin kredi notunun yükselmesi ve son olarak Gri Listeden çıkması ile ülkeye yönelik doğrudan yabancı yatırımcı ilgisinin yeniden artması bekleniyor.

Ülke ekonomisine ilişkin olumlu gelişmeler, fDi Intelligence’nin araştırmasında, doğrudan yabancı yatırımcıların Avrupa’da en çok tercih ettiği büyük şehirler arasında 7. sırada yer alan İzmir’in avantajını arttırıyor.Deniz, demir ve karayolu ulaşım ağları üzerinde bulunan Batı Anadolu Serbest Bölgesi, sahip olduğu büyük sanayi parselleri ile İzmir’in yatırım çekme kabiliyetine katkıda bulunuyor.

Biri Bergama’daki Batı Anadolu Serbest Bölgesi, diğeri de Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgesi olmak üzere İzmir’de 2 serbest bölgeyi kuran ve işleten, BASBAŞ ve ESBAŞ’ın CEO’su Dr. Faruk Güler, Türkiye’nin Gri Listeden çıkmış olmasının ve ülkenin uluslararası kredi notunun yükselmesinin ülkeye doğrudan yatırımların gelmesini sağlayacak olumlu gelişmeler olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları olan; S&P ve Fitch, Türkiye’nin kredi notunu B’den B+’ya yükseltirken, Moodys ise B3 olarak teyit etti. Derecelendirme kuruluşları ülke kredi not görünümü de durağandan pozitife çevirdi. Son olarak Mali Eylem Görev Gücü’nün (Financial Action Task Force-FATF) Türkiye’yi 28 Haziran tarihi itibariyle Gri Listeden çıkardığını duyurması uluslararası arenada ülkemiz ekonomisi lehine oluşan olumlu gelişmeler oldu. Bu gelişmeler, doğrudan yabancı yatırımların ülkemize ilgisini olumlu yönde etkileyecektir. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz.”
fDİ Inteligence, İzmir’i Avrupa’da Yatırım Yapılabilecek 7. Büyük Şehir Olarak Seçti

fDi Intelligence tarafından yayınlanan “Geleceğin Avrupa Şehirleri ve Bölgeleri 2023 araştırmasında İzmir’in, Yatırım Tanıtım Stratejisi ve Maliyet Etkinliği kategorilerinde Avrupa’nın ilk 10 büyük şehir ve bölgesi arasında yer aldığını, Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) Stratejisi Kategorisinde ise büyük şehirler arasında 7. sırada yer aldığını hatırlatan Dr. Faruk Güler, şunları söyledi: “Araştırmada özel kategori olarak ele alınan Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejisi Kategorisinde 89 farklı lokasyondan bilgiler değerlendirilerek yapılan sıralamada, İzmir yatırımcıların Avrupa’da tercih ettiği 7. büyük şehir olarak seçildi. Araştırmada ülkelerin en büyük ekonomik büyüklüğe sahip şehirleri ayrı bir kategoride ele alınırken, diğer şehirler; Büyük Şehir, Orta Ölçekli Şehir, Küçük Şehir ve Mikro Şehir olarak ele alındı. İzmir’in bulunduğu en iyi DYY strateji listesinde sırasıyla; Portekiz’den Porto, İngiltere’den Birmingham ve Glasgow, Belçika’dan Antwerp, İngiltere’den Manchester ve Polonya’dan Katowice kentleri bulunuyor.”

Büyük Sanayi Parselleri İle İzmir’in Yatırım Cazibesini Arttırıyor

Türkiye’de yatırımcı ilgisini çeken bölgelere orta ve büyük ölçekli sanayi yatırımlarına tahsis edebilecek sanayi parseli bulmanın zorluğuna işaret eden Dr. Faruk Güler, “Bergama’da yatırımcı almaya başladığımız Batı Anadolu Serbest Bölgesinin, deniz, demir ve karayolu ulaşım ağları üzerinde bulunması sayesinde Avrupa başta olmak üzere, Afrika, Orta Doğu ve Asya’ya ulaşım kolaylığı sağlaması da, İzmir’in doğrudan yabancı yatırımlar için Avrupa’nın en çok tercih edilen 7. büyük şehri olmasında önemli bir etken olmuştur. Bugün Türkiye’de fabrika kurmak için 10 dönümden 200 dönüme kadar büyüklükte sanayi arazisini Marmara, Batı Anadolu’da bulmak mümkün değilken, BASBAŞ’ta var. Bu da ülkemizi tercih edecek yatırımların, rotasını İzmir’e çevirmesini sağlıyor” diye konuştu.

Dr. Faruk Güler, Bölgede 5 fabrika inşaatının sürdüğünü, 3 ay içinde 5 firmayla daha sözleşme imzalayacaklarını belirterek, şunları söyledi: “Yatırımcıların bölgemize ilgisi oldukça iyi. Büyüyen yatırım yapmak isteyen Türk şirketlerinin ciddi ilgisi var. İhracatı olan ve ciddi katma değer yaratan ancak yeni yatırımlar için Marmara ve Ege’de sanayi parselleri bulamayan çok sanayici var. Biz bu firmalarımız için ideal yatırım alanı olduk.”

28.06.2024 Tarihli Resmi Gazete’de “Kağıt İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar” Yayımlandı

Satınalma Eğitimi 28.06.2024 Tarihli Resmi Gazete’de “kağıt İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar” Yayımlandı

Satınalma Eğitimi 28.06.2024 Tarihli Resmi Gazete’de “kağıt İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar” Yayımlandı28.06.2024 tarihli Resmi Gazete’de “Kağıt İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar” yayımlandı. Söz konusu korunma önlemi ile ilgili, ithalatta ek mali yükümlülük getirilmesi şeklinde uygulanacak olan bu korunma önleminin amacı, iç piyasadaki üreticileri desteklemek ve söz konusu eşyaların ülkemizde üretiminin devamlılığını sağlamak.

Resmi Gazete’de yayımlanan kağıt ithalatına korunma önlemi uygulanmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararına göre, ek mali yükümlülük şeklinde uygulanacak korunma önlemi; Birincil elyaf ondüle (fluting) kağıdı ve İkincil elyaf yüzey kağıdı (testlayner) çeşitlerinin ithalatını kapsıyor.

İç Piyasanın Hareketlenmesi Esas Alındı

Bahsi geçen ürünler için üç yıllık bir dönem belirlendiğini belirten “İthalat sırasında 28.07.2024 ile 27.07.2025 tarihleri arası (birinci dönem) ton başına 87 USD, 28.07.2025 ile 27.07.2026 tarihleri arası (ikinci dönem) ton başına 86 USD ve 28.07.2026 ile 27.07.2027 tarihleri arası (üçüncü dönem) ton başına 85 USD karşılığı tutarın tahsil edilmesi kararlaştırıldı. Sektör ve ürün bazında uzun zamandır yaşanan sorunlara büyük bir merhem olması beklenen bu karar kapsamında, belirlenen her bir dönem tamamlandıktan sonra iç piyasadaki üretim hareketliliğine göre kararın devamı ya da alt metinlerinin düzenlenmesi yoluna gidilecek.

Kağıt İthalatında Tarife Kontenjanı (Muafiyet) Seçeneği de Bulunuyor.

Karar çerçevesinde, karar ekinde yer alan bazı ülkelerin korunma önleminden muaf tutulabilmesi amacıyla tarife kontenjanı tanımlandığı, Tarife kontenjanı, bir verginin belli bir dönem veya miktar bazında belli bir süre için alınmaması, muafiyet sağlanması anlamına geliyor. Bunun için Ticaret Bakanlığı’ndan ithal lisansı alınması şartı var. Bu karar kapsamında, bazı ülke ve ülke grupları menşeli ürünler için tarife kontenjanı verilmesi mümkün. İthalatçıların, beyanname teslim edilmeden önce Ticaret Bakanlığı’na başvuru yaparak bu muafiyetten yararlanmaları gerekiyor. Tarife kontenjanı, belirlenen ülkeler ve gümrük bölgeleri menşeli söz konusu ürünlerin tamamı için 30 bin 624 ton olarak belirlendi. Ancak, her bir ülke veya gümrük bölgesi için bu kapsamda yapılacak ithalata uygulanacak tarife kontenjanı 10 bin 208 tonu geçemeyecek.

Türkiye En Hızlı Büyüyen Ülke Oldu Dijital Reklam Sektöründen Rekor Büyüme !

Satınalma Eğitimi Türkiye En Hızlı Büyüyen Ülke Oldu Dijital Reklam Sektöründen Rekor Büyüme

Satınalma Eğitimi Türkiye En Hızlı Büyüyen Ülke Oldu Dijital Reklam Sektöründen Rekor BüyümeDijital reklamcılık sektörü, 2023 yılı boyunca dünya genelinde ve Avrupa’da kayda değer bir büyüme gösterdi. AdEx Benchmark raporuna göre, Avrupa ve Türkiye dijital reklamcılık alanında olağanüstü bir büyüme kaydetti. Avrupa’da dijital reklamcılık pazarının yüzde 11.1 oranında büyüyerek 96.9 milyar Euro’ya ulaştığını belirten Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, “ Rapora göre, dijital reklam yatırımlarının büyüklüğü açısından Türkiye, 29 ülke arasında sekizinci pazar olarak öne çıkıyor. 2023 yılında %118 oranında rekor bir büyüme gösteren Türkiye, 2022 yılında olduğu gibi en fazla büyüyen ülke konumunu korudu. 2024 yılında da yapay zekânın sektöre katkıları ile yüzde 70 büyümesini öngörüyoruz” dedi.

Avrupa İnteraktif Reklamcılık Bürosu (IAB Europe) tarafından yayınlanan ve dijital reklam harcamalarını analiz eden AdEx Benchmark raporu yayınlandı.

Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, rapora göre dijital reklamcılıkta tüm zamanların en yüksek büyüme oranlarına ulaşıldığını vurguladı. Kaplan, “Avrupa genelinde dijital reklamcılık, yüzde 7.3 yıllık büyüme oranıyla ABD pazarını geride bıraktı. Türkiye’nin de dahil olduğu 13 pazarda çift haneli büyüme kaydedildi. Avrupa’da dijital yatırımların yüzde 69’unu İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya oluşturuyor. Türkiye, enflasyondan arındırılmış verilere göre yüzde 50 büyüme oranıyla yine birinci sırada yerini aldı. 2023 yılı sonu itibariyle Türkiye’deki dijital reklam yatırımlarının büyüklüğü 3 milyar 476 milyon Euro’ya ulaştı. Bu da enflasyondan arındırılmış yüzde 50 büyüme oranıyla Avrupa ortalamasının 4.5 katı daha fazla bir büyüme gösterdiğini ortaya koyuyor. Rapora göre, dijital reklam yatırımları büyüklüğü açısından Türkiye, 29 ülke arasında sekizinci sırada yer alıyor. 2023 yılında %118 oranında rekor bir büyüme gösteren Türkiye, 2022 yılında olduğu gibi en fazla büyüyen ülke olmayı sürdürüyor. Yapay zekânın devreye girmesi, makine öğrenimi ile reklam teknolojileri daha da güçleneceğini ve sektörün yüzde 70 oranında büyüyeceğini öngörüyoruz” şeklinde konuştu.

Görüntülü Reklam ve Sosyal Medya Yatırımları Yükseliyor

Avrupa genelinde görüntü reklam yatırımlarının yüzde 13 oranında büyürken, sosyal medyaya yapılan yatırımların da yüzde 18 oranında arttığına dikkat çeken Kaplan, “Sosyal medyanın görüntülü reklamlar içindeki payı yüzde 48’e yükseldi. Video reklamcılık, en çok büyüyen formatlardan biri olarak öne çıktı ve toplam görüntülü reklamların büyümesinde önemli bir rol oynadı. 2023 yılında yüzde 21 artış gösteren dijital reklamcılık ve dijital ses reklamcılığı da dikkat çeken bir büyüme kaydetti. Dijital ses reklamcılığı yüzde 23 oranında artış gösterirken, podcastlerin toplam dijital ses yatırımlarının artmasında önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Podcastlerin artışı, dijital ses reklamcılığının büyümesine önemli bir katkı sağladı. Türkiye, video reklamcılıkta yüzde 180, ses reklamlarında yüzde 215 ve arama motoru reklamcılığında %91 büyüme oranıyla Avrupa’da ilk sırada yer aldı. Bu veriler, dijital reklamcılığın hem yerelde hem de Avrupa’da sürekli olarak arttığını ve hızlı bir büyüme gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu trend, Türkiye’nin dijital reklam pazarının, mevcut dijital reklam verenlerin bütçelerinin artması ve yeni reklam verenlerin sahneye girmesiyle genişlediğini işaret ediyor” açıklamasında bulundu

İşverenden Zam Talep Eden İşçiye, İşverenin El İşaretiyle Kapıyı Göstermesi İşveren Feshi midir?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşverenden Zam Talep Eden İşçiye, İşverenin El İşaretiyle Kapıyı Göstermesi İşveren Feshi Midir

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşverenden Zam Talep Eden İşçiye, İşverenin El İşaretiyle Kapıyı Göstermesi İşveren Feshi MidirSözleşme hukukuna göre; fesih, sözleşmeyi sona erdiren tek taraflı bir irade beyanıdır. Aynı esas, iş sözleşmesi bakımından da geçerlidir. Fesih bildirimi, bozucu yenilik doğuran bir hak olduğundan var olan hukuki ilişki bozulur ve iş sözleşmesi sona erer. Nitekim 4857 sayılı İş Kanununa göre de belirsiz süreli iş sözleşmelerinde işçi veya işverenin bildirim süresi tanıyarak tek taraflı iradesiyle sözleşmeyi feshetmesi (İşK. m.17) mümkün olduğu gibi, belirsiz ya da belirli süreli iş sözleşmelerinde haklı bir nedenin varlığı halinde de bildirim süresi tanımaksızın işçi (İşK.m.24) veya işveren (İşK. m.25) tarafından fesih gerçekleştirilebilecektir[1].

Feshin, sözleşmeyi sona erdiren tek taraflı bir irade beyanı olması nedeniyle, öneri veya soru şeklindeki irade beyanları fesih bildirimi olarak nitelendirilemez. Kural olarak, şarta bağlı fesih de geçerli olmaz; ancak, süreli fesih bildiriminde şartın yerine getirilmesi karşı yanın arzu ve iradesine bırakılmış ve karşı taraf bunu derhal yerine getirmemişse, bu halde şartlı fesih bildirimi geçerlilik kazanır[2].

İş sözleşmesinin feshi, tarafları açısından, çok önemli hukuki sonuçlar doğuracağı için fesih bildiriminin belirli ve açık biçimde yapılması, tarafların hak ve yükümlülükleri açısından önemli bir yere sahiptir. Ancak uygulamada çoğu zaman fesih bildirimleri yazılı değil sözlü olarak da yapılabilmektedir. Başka bir deyişle, sözleşmenin taraflarından birinin söz veya davranışı ile sözleşme sona erdirilebilmektedir. İş hukukunda bu tür fesihlere eylemli fesih denilmektedir.

Eylemli fesihte, fesih sonucunu doğuran söz ve davranışların öznesinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Çünkü eylemli fesih işçi tarafından gerçekleştirilebileceği gibi işveren tarafından da gerçekleştirilebilir. Örneğin işçinin işyerini terkederek işe gelmemesi eylemli bir fesih olarak kabul edilebileceği gibi işverenin de işveren de işçinin işe girişini engellemesi, işçinin işe girerken kullandığı kartı geri alması, işçinin iş icabı kullanması zaruri olan eşyalarına el konulması gibi durumlar eylemli fesih olarak kabul edilmektedir.

Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin işçi bakımından eylemli fesih ile ilgili verdiği bir kararında, “davacı işçinin iş akdini eylemli şekilde terk ederek kendi istemi ile sonlandırdığı, istifa iradesinin yazılı şekilde belirtilme zorunluluğu olmadığı, davalı işverenliğin davacının istifa etmesi sebebiyle iş çıkış bildirimini “ istifa” olarak bildirmesinin tabi olduğu anlaşıldığından davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir”. Karardan da anlaşılacağı üzere işçi işyerini terk ederek veya işe gelmeyerek iş sözleşmesini eylemli olarak sona erdirebilir. Bu durumda da işçinin feshi istifa olarak kabul edilir. Eylemli olarak iş sözleşmesini sona erdiren işçi istifa hükümlerine tabi olur ve iş iade davası açma hakkı, kıdem ve ihbar tazminatı talep etme hakkı söz konusu olmaz[3].

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin aynı yönde verdiği konuyla ilgili bir kararında ise, “Somut olayda, davalı işveren yetkilisinin “beğenmeyen burada çalışmaz”, “işine gelmeyen çeker gider” şeklinde sözleri üzerine, davacının diğer bir kısım işçilerle işyerini terk ederek eylemli olarak iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. İşveren yetkilisinin sarf ettiği sözler, onur kırıcı ve küçük düşürücü mahiyette olup, davacının iş sözleşmesini, haklı sebeple feshettiğinin kabulü gereklidir. Bu durumda, feshi haklı dahi olsa, ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, ihbar tazminatının reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olmuştur”[4]

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir kararında da, Ücret alacağı kabul edilen fazla çalışma ve tatil günleri ücretlerinin ödenmediği sabit olan işçinin haklı nedenle iş akdini fesih hakkı bulunduğundan, işe gelmemesinin eylemli olarak fesih hakkının kullanılması şeklindeki bir fesih iradesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle işverence daha sonraki tarihler için tek yanlı olarak düzenlenen tutanaklara değer verilerek iş akdinin devamsızlık nedeni ile işveren tarafından feshedildiğinin kabulü mümkün değildir ifadeleri içtihat edilmiştir[5].

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin işverenin eylemli feshi ile verdiği bir kararında ise, “Davacı işçi, işveren tarafından her türlü haklarını aldığına dair belge imzalatılmak istendiğini, bu belgeyi imzalamak istememesi üzerine “ bu belgeyi imzalamazsanız işe gelmeyin” diyerek 01.06.2006 tarihinde iş akdinin haksız feshedildiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatı alacağı isteğinde bulunmuştur.

Davalı işveren, davacının 01-02 ve 03/06/2006 günlerinde mazeretsiz ve izinsiz olarak işe gelmediğini bu nedenle 05.06.2006 tarihli noter feshi bildirimi ile iş akdinin feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Dinlenen davacı tanıkları, hizmet akdinin devam ettiği bir sırada davalı işveren tarafından davacıya belge imzalattırılmak istendiğini, davacının imzalamayı kabul etmeyince “belgeyi imzalamazsanız işe gelmeyin” diyerek davacının işine son verildiğini beyan etmişlerdir. İşverenin bu şekildeki beyanı, iş sözleşmesinin eylemli olarak feshedilmesidir. İşçinin belge imzalamaya zorlanması ve imzadan çekinmesi üzerine de “imzalamazsan işe gelme” şeklindeki davranışı ile iş akdini feshettiği anlaşılmaktadır. İş akdinin bu şekildeki feshinden sonra davacının işyerine gelmesi kendisinden beklenemez. Fesih tarihinden sonra, davalı işveren tarafından davacının işe gelmediğine dair tuttuğu tutanakların ve 05.06.2006 tarihli fesih bildiriminin hukuki kıymeti yoktur. Kaldı ki. işyerinde uzun bir süre çalışması bulunan davacının kendiliğinden işçilik hakkı olan ihbar ve kıdem tazminatını ortadan kaldıracak şekilde işyerinden ayrılması hayatın olağan akışına da uygun değildir. Davacının ihbar ve kıdem tazminatları, konusunda uzman hesap bilirkişiden alınacak rapor bir değerlendirmeye tabi tutularak hüküm altına alınmalıdır. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[6].

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşverenden Zam Talep Eden İşçiye, İşverenin El İşaretiyle Kapıyı Göstermesi İşveren Feshi MidirSonuç olarak, fesih bildiriminin belirli ve açık biçimde yapılması, tarafların hak ve yükümlülükleri açısından önemli bir yere sahip olmakla birlikte, bu kurala karşın uygulamada fesih bildirimi çoğu kez açık bir biçimde ve yazılı olarak yapılmamaktadır. Nitekim olayların akışından taraflardan birinin söz veya davranışı ile sözleşmeye son verildiği saptanabiliyorsa, bu türdeki davranışlar da fesih niteliğinde kabul edilmektedir. Örneğin, işverenden zam talep eden işçiye işverenin el işaretiyle kapıyı göstermesi işveren feshi sayılmaktadır. [7].

Lütfi İNCİROĞLU

[1] GÜZEL, Ali, İş Sözleşmesinin Eylemi Feshi ve Uygulama Sorunları, Çalışma ve Toplum, 2022-Cilt: 5, Sayı.75., s.2475 vd.

[2] GÜZEL, s. 2475 vd.

[3] Y.9.HD., 06.02.2017 T., 2016/3268 E., 2017/1055 K. Legalbank.

[4] Y.22.HD., 01.10.2013 T., 2013/26670 E., 2013/20483 K. Legalbank.

[5] YHGK. 01.04.2015 T., 2013/22-1881 E. 2015/1124 K. Legalbank.

[6] Y.9.HD., 05.06.2008 T., 2007/20093 E., 2008/14408 K. Legalbank.

[7] GÜZEL, Ali, İş Sözleşmesinin Eylemi Feshi ve Uygulama Sorunları, Çalışma ve Toplum, 2022-Cilt: 5, Sayı.75., s.2475 vd.

 

Kira Artışlarında %25’lik Sınır Sona Erdi Artışlar, Yıllık TÜFE Ortalamasına göre Belirlenecek

Satınalma Eğitimi Kira Artışlarında ’lik Sınır Sona Erdi Artışlar, Yıllık Tüfe Ortalamasına Göre Belirlenecek

Satınalma Eğitimi Kira Artışlarında ’lik Sınır Sona Erdi Artışlar, Yıllık Tüfe Ortalamasına Göre BelirlenecekKira artışlarına getirilen yüzde 25’lik sınır, 1 Temmuz itibarıyla sona erdi. Artık kira artışları 12 aylık TÜFE ortalamasına göre belirlenecek. Bu durumda kiracılar ve mülk sahipleri arasındaki anlaşmazlıkların devam etmesi beklenirken konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Denge Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Hartavi: “Olası anlaşmazlık durumunda hukuki süreçlerle birlikte her iki taraf için çeşitli maliyetler ve riskler oluşacaktır. Anlaşmazlıklar, bağımsız değerleme raporları ile elde edilecek reel kira değerleri üzerinden sulh ile sonuçlandırılabilir.” sözlerini kullandı.

Kira sözleşmelerinde artış oranları; sabit artış oranı, döviz endeksi, 12 aylık TÜFE ortalaması ve piyasa koşullarına göre yeniden değerleme yöntemleriyle belirlenirken 8 Haziran 2022 tarihinde Borçlar Kanunu’na eklenen geçici maddeyle konut kiralarındaki artışa yüzde 25’lik sınır getirilmişti. Bu sınır, 1 Temmuz itibarıyla sona erdi. Mülk sahipleri, kira artışlarını artık 12 aylık TÜFE ortalamasına göre belirleyecek. Öte yandan 13 Eylül 2018’de döviz cinsinden sözleşmelerin belirlenmesi yasağı ise halihazırda devam ediyor.

Kira artış oranındaki geçici maddenin hayatımızdan çıkmasıyla anlaşmazlıkların ikinci perdesine geçildiğini belirten Denge Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlığı Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Hartavi; “2 dönem boyunca yüzde 25’lik kira artış oranı ile düzenlenen kira değerinin yeni dönemde 12 aylık TÜFE ortalaması üzerinden hesaplanması, gayrimenkul piyasa koşullarına paralel olmayacağı için çatışmaları devam ettirecektir. Bu çerçevede süreçler, bağımsız değerleme raporları ile elde edilecek reel kira değerleri üzerinden sulh ile sonuçlandırılabilir.” ifadelerini kullandı.

Aradaki %48’lik Fark Bütün Anlaşmazlıkların Temelini Oluşturuyor

Yüzde 25’lik kira artış sınırının kaldırılmasıyla meydana gelecek anlaşmazlıklara değinen Hartavi; “Basit bir örnekleme yapacak olursak; gayrimenkul piyasasındaki artıştan bağımsız bir şekilde baktığımızda; başlangıçta 1.000 TL kirası olan bir gayrimenkulün, 2 dönem sabit ve 1 dönem TÜFE ile 3 dönem sonunda ulaştığı tutar 2.579 TL şeklinde karşımıza çıkıyor. Yüzde 25 sabit artış oranı olmasaydı bu tutar 3.816 TL şeklinde oluşacaktı. Aradaki yüzde 48’lik fark bütün anlaşmazlıkların temelini oluşturuyor.” şeklinde konuştu.

YASAL SABİT ARTIŞ DÜZENLEMESİNE GÖRE   TÜFE ARTIŞINA GÖRE
  Başlangıç 1. Dönem 2.Dönem Yeni Dönem   Başlangıç 1. Dönem 2.Dönem Yeni Dönem
Artış Oranı   25,0% 25,0% 65,1% Artış Oranı   44,5% 60,0% 65,1%
Kira Değeri ₺               1.000  ₺               1.250  ₺               1.563  ₺               2.579 Kira Değeri ₺               1.000  ₺               1.445  ₺               2.312  ₺               3.816
Toplam Artış Oranı 257,9% Toplam Artış Oranı 381,6%
ARTIŞ FARKI 48,0 %  

 

Anlaşmazlıklar İki Taraf için de Maliyetli 

Hartavi, olası kira anlaşmazlıklarında hem kiracı hem de mülk sahibinin çeşitli riskler ve maliyetlerle karşılaşacağını söyledi:“Olası anlaşmazlık durumunda ise hukuki süreçlerle birlikte her iki taraf için çeşitli maliyetler ve riskler oluşacaktır. Kiracı için nakliye maliyeti, emlak komisyon maliyeti, güncel depozito maliyeti, eşyaların amortismanı ve resmi işlemler için zaman gereklilikleri doğabilir. Diğer yandan mülk sahibi için de tadilat maliyeti, emlak komisyon maliyeti, kiradaki boşluk dönemi, yeni kiracının riskleri ve yine resmi işlemler için gereken zaman gibi konular gündeme gelebilir. Gayrimenkul piyasa koşullarına göre taşınmazların değerlemesinin yapılması akabinde taşınmaz için oluşan güncel kira değeri üzerinden sözleşmelerin yenilenmesini en sağlıklı yöntem olarak görüyoruz.”

2024 Yılı için Hedef 9,5 Milyon E-Ticaret Çağrısı

Satınalma Eğitimi 2024 Yılı Için Hedef 9,5 Milyon E Ticaret Çağrısı

Satınalma Eğitimi 2024 Yılı Için Hedef 9,5 Milyon E Ticaret ÇağrısıGeçtiğimiz bir yıl içinde  İletişim (çağrı) merkezi verilerine göre 6,3 milyon etkileşim gerçekleştirildi. Türkiye genelinde en fazla dört büyük şehirden çağrı karşıladığını, ağırlıklı olarak cuma ve pazartesi günleri çoğunlukla kargo takibi amacıyla aramaların karşılandığı açıklandı. 2024 yılının ilk çeyrek verilerine göre portföyündeki e-ticaret şirketleri için tüm kanallarda yaklaşık 2,6 milyon çağrı cevaplandırıldığı belirtildi.

Teknolojinin her geçen gün gelişmesi sonucu Z kuşağının günlük hayatta daha aktif rol alıyor. Bununla beraber her yaş grubunda internet ve akıllı telefon kullanımının artmasının da etkisiyle e-ticaret hızla yaygınlaşıyor. Geleneksel alışveriş yöntemleri yerini e-ticarete bırakırken büyüyen e-ticaret sektörüyle birlikte iletişim (çağrı) merkezlerine olan ihtiyaç daha da artıyor. 2024 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre e-ticaret çağrı karşılamalarında yüzde 640’lık bir artış gerçekleştirdiğini açıklandı.

Yıl Sonu Öngörüsü 9,5 Milyon Çağrı İle 6,4 Milyon Tüketiciye Hizmet Vermek

E-ticaret çağrılarına ilişkin değerlendirmede bulunan Mustafa Murat Gül; “2024 yılının ilk çeyrek verilerine göre; portföyümüzde yer alan e-ticaret firmaları için tüm kanallarda yaklaşık 2,6 milyon çağrı cevapladık. Tekil müşteri olarak baktığımızda ise yaklaşık olarak 1,8 milyon tüketiciye hizmet vermiş olduk. Sektörlerin dinamiklerine göre değişmekle birlikte daha çok kargo takip süreçleriyle ilgili çağrıları çözüme kavuşturduğumuzu söyleyebiliriz. Bu noktada 2024 yılını 9,5 milyon çağrı ile kapatacağımızı ve bu doğrultuda da yaklaşık 6,4 milyon tüketiciye hizmet vereceğimizi öngörüyoruz.

Çağrıların Yoğunluğu Akşam Saatlerinde Zirveye Ulaşıyor

Şirketlerin yüzde 38’ini gıda, yüzde 24’ünü giyim, yüzde 38’ini ise diğer sektörler oluşturuyor. Türkiye genelinde hizmet veren bir şirket olarak e-ticaret alanında en fazla dört büyük şehirden çağrı alıyoruz. Bu çağrıların yüzde 57’sini kadın tüketiciler gerçekleştiriyor. Çağrı yoğunluğu ise en çok 19.00 ila 22.00 saatleri arasında gerçekleşiyor. Hizmet verilen sektörlere göre yoğunluk oluşabilecek günler de değişmekle birlikte genellikle cuma ve pazartesi günleri çağrı yoğunluğu yaşanıyor diyebiliriz. Sektörün dinamikleriyle doğru orantılı olarak ilkbahar ve sonbahar aylarında yoğunluk yaşanırken, kış ve yaz ayları ise daha sakin bir seyirde ilerlediği belirtildi.

Sektör Yüzde 25 Büyüyecek

“Genç neslin giderek çok daha aktif olması, internet kullanımının artması, akıllı telefonların hayatımızda etkin rol oynaması ve tüketicilerin zamanlarının çok kıymetli hale gelmesi sonucu e-ticaret hızla yaygınlaşıyor. Birçok şirket artık e-ticaret üzerinden de hizmet vermeye başladı, hali hazırda hizmet verenler ise her geçen gün yeni teknolojilerle müşteri deneyimini geliştirme yolunda ilerliyor. Biz de bu büyümeden payımızı alıyoruz aslında. Avrupa ve Türkiye’de faaliyet gösteren, hatta ürün ve hizmetlerini yurt dışına da sunarak yeni pazarlara açılan çok sayıda firmaya iletişim merkezi hizmeti veriyoruz. Beklentimiz ise e-ticaret sektörün yüzde 25 büyüyeceği yönünde.”

Demir-Çelik Sektörü: Filmaşin İthalatı Hakkında Tebliğ: 2024/6

Filmaşin Ithalat Gumruk Karar

Demir-Çelik Sektörü: Filmaşin İthalatı Hakkında Tebliğ: 2024/6

3 Temmuz 2024 Çarşamba
Resmî Gazete Sayı : 32591

Ticaret Bakanlığından:

İTHALATTA KOTA VE TARİFE KONTENJANI İDARESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ

(TEBLİĞ NO: 2024/6)

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, Ek-1’de Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu ve tanımı belirtilen eşyanın ithalatında 29/6/2024 tarihli ve 8693 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan Filmaşin İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar kapsamında, ek mali yükümlülük şeklinde uygulanan korunma önleminden muafiyet sağlanması amacıyla açılan tarife kontenjanının kullanım usul ve esaslarının düzenlenmesidir.

Filmaşin Ithalat Gumruk KararDayanak

MADDE 2- (1) Bu Tebliğ, 29/6/2024 tarihli ve 8693 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan

Filmaşin İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar ile 14/4/2010 tarihli ve 2010/339 sayılı Bakanlar

Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Karara dayanılarak hazırlanmıştır.

Tarife kontenjanı

MADDE 3- (1) Tarife kontenjanı miktarı, ek mali yükümlülüğün uygulandığı her bir dönemde, Filmaşin İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Kararın ekinde yer alan ülkeler ve gümrük bölgeleri menşeli tarife kontenjanı kapsamı eşyanın tamamı için önlemin birinci döneminde toplam 33.898 ton, ikinci ve üçüncü döneminde her bir dönem için 67.796 ton olarak belirlenmiştir.

(2) Her bir ülke veya gümrük bölgesi menşeli eşya için bir dönemde verilecek tarife kontenjanı, önlemin birinci döneminde 11.299 tonu, ikinci ve ü.üncü döneminde her bir dönem için 22.599 tonu geçemez.

Başvuru usul ve esasları

MADDE 4- (1) Tarife kontenjanı taleplerine ilişkin başvurular, Ticaret Bakanlığı (Bakanlık) internet sitesinde (www.ticaret.gov.tr) yer alan E-İmza Uygulamaları altındaki “E-imza Uygulamalarına Giriş” b.lümünde bulunan “İthalat İşlemleri” kısmında elektronik imza ile yapılır.

(2) Bu Tebliğ kapsamında elektronik imza sahibi kişilerin firmalar adına başvuru yapmak üzere

yetkilendirilmesi, 31/12/2023 tarihli ve 32416 ü.üncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalat İşlemlerinde Elektronik Başvuru İçin Yetkilendirme Tebliği (İthalat: 2024/21) çerçevesinde yapılır.

(3) Bu Tebliğ kapsamında yapılan başvurularda, birinci fıkrada belirtilen “İthalat İşlemleri” sayfasında bulunan “Başvuru İşlemleri” ana başlığı altındaki “Başvuru Girişi” ekranında Belge Türü olarak “TPS-0951-İthal Lisansı (Korunma)”, Tebliğ/Karar olarak bu Tebliğ seçilir. Başvuru formunun elektronik olarak doldurulup Ek-3’te belirtilen belgelerin eksiksiz bir şekilde sisteme yüklenmesinden sonra yetkili kullanıcı tarafından elektronik imza atılması suretiyle başvuru tamamlanır. Bir başvuruda ancak bir ithal lisansı talep edilebilir.

(4) Elektronik ortamda yaşanabilecek sıkıntılar nedeniyle başvuru yapılamaması halinde, başvurular fiziksel olarak da yapılabilir. Bu durumda Ek-2’de yer alan başvuru formu kullanılır.

(5) Bu Tebliğ kapsamında yapılan beyanın doğruluğuyla ve ithal mallarla ilgili incelemeleri yapmaya veya

yaptırmaya Bakanlık yetkilidir. Başvuruda sunulan bilgi ve belgelerde eksiklik veya tutarsızlık tespit edilmesi halinde ek bilgi ve belge istenebilir ve söz konusu eksiklik veya tutarsızlık başvuru sahibi tarafından giderilinceye kadar talep karşılanmaz. Bu Tebliğ kapsamında yapılan başvurulara ilişkin belgelerin asılları Bakanlık tarafından başvuru sahibinden istenebilir.

Tarife kontenjanının dağıtılması

MADDE 5- (1) Tarife kontenjanı, İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Kararın 4 üncü maddesi çerçevesinde, ilk gelen ilk alır yöntemiyle dağıtılır.

(2) Bir ithal lisansında verilebilecek tarife kontenjanı miktarı 200 tonu geçemez. Bir ithal lisansı sadece bir ülke veya gümrük bölgesi için düzenlenir.

(3) Bir başvuru sahibi adına yeni ithal lisansı düzenlenebilmesi için söz konusu başvuru sahibi adına bu Tebliğ kapsamında en son tahsis edilen ithal lisansının belge tarihi üzerinden en az 30 gün geçmiş olması ve daha önce düzenlenen ithal lisansı kapsamındaki eşyanın tüm ithalat işlemlerinin tamamlanmış olması gerekir. İthal lisansına ve ithal lisansının kullanımına ait bilgiler

MADDE 6- (1) Tarife kontenjanı kapsamında yapılacak ithalatta Bakanlıkça düzenlenen ithal lisansı gümrük beyannamesinin tescilinde ilgili gümrük idaresince aranır.

(2) Bu Tebliğde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde tarife kontenjanı tahsisatı yapılan başvuru sahibi adına ithal lisansı Bakanlıkça elektronik olarak düzenlenir ve başvuru formunda yer alan e-posta adresine bildirilir.

Bildirimde Ticaret Bakanlığınca elektronik ortamda (Tek Pencere Sistemi) verilen 23 haneli belge numarası ile belge tarihi yer alır. Başvuru sahibine ayrıca yazılı bildirim yapılmaz.

(3) Bildirimde yer alan belge numarası ve belge tarihi yükümlü tarafından beyannamenin 44 nolu kutusunda “Belge Referans No” ve “Belge Tarihi” alanlarında beyan edilir.

(4) Başvuru sahibinin gümrük idaresinde kaydının olmaması nedeniyle, ithal lisansının Tek Pencere Sisteminde kaydının onaylanamaması durumunda, başvuru formunda yer alan e-posta adresine Bakanlıkça bildirimde bulunulur. Yapılan bildirim üzerine ithalatçı tarafından 5 (beş) iş günü içinde gümrük sistemine kayıt yaptırılarak Bakanlığa bilgi verilir. Aksi takdirde, yapılmış olan başvuru geçersiz sayılır.

(5) Tarife kontenjanı konusu eşya ancak ithal lisansının geçerlilik süresi içerisinde serbest dolaşıma girebilir.

(6) İthal lisansı devredilemez.

Yürürlükten kaldırılan tebliğ

MADDE 7- (1) 19/1/2024 tarihli ve 32434 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2024/4) yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 8- (1) Bu Tebliğ 15/6/2024 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 9- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.

Filmaşin Nedir?

Filmaşin sıcak haddelenerek yapılan yuvarlak ya da yarı yuvarlak olan kangal halindeki yarı mamüllerdir. Tel , çivi, cİvata , çelik hasır gibi ürünlerin hammaddesi olarak kullanılan bir üründür.

EK: KORUNMA KAPSAMINDA ÜRÜNLER
 

Sıra

 

GTİP

 

Ürün Tanımı

1 7213.10.00.00.00 Haddeleme işlemi sırasında üzerlerinde çentikler, yivler, oluklarveya diğer sekil bozuklukları bulunanlar
2 7213.91.10.00.00 Betonun takviyesinde kullanılan türden olanlar
3 7213.91.41.00.11 Civata ve somun imali için filmaşin
4 7213.91.41.00.12 Elektrot imali icin filmasin
5 7213.91.41.00.13 Tel ve çivi imali için filmaşin
6 7213.91.41.00.19 Diğerleri
7 7213.91.49.00.11 Civata ve somun imali için filmasin
8 7213.91.49.00.12 Elektrot imali icin filmaşin
9 7213.91.49.00.13 Tel ve civi imali için fılmaşin
10 7213.91.49.00.19 Diğerleleri
11 7213.91.70.10.11 Cıvata ve somun imali için filmaşin
12 7213.91.70.10.12 Elektrot imali icin filmaşin
13 7213.91.70.10.13 Tel ve çivi imali icin filmaşin
14 7213.91.70.10.19 Diğerleri
15 7213.91.70.90.00 Diğerleri
16 7213.91.90.00.00 Mırlık itibarivle %0,75’den fazla karbon içerenler
17 7213.99.10.00.11 Civata ve somun imali için filmasin
18 7213.99.10.00.!3 Tel ve çivi imali için fılmaşin
19 7213.99.10.00.l9 Diğerleri
20 7213.99.90.10.11 Civata ve somun imali için filmasin
21 7213.99.90.10.13 Tel ve civi imali için filmasin
22 7213.99.90.10.19 Diğerleri
23 7213.99.90.90.00 Diğerleri
24 7227.10.00.00.00 Yüksek hız cefütinden
25 7227.20.00.00.00 Siliko manganez çeliğinden
26 7227.90.10.00.00 Ağırlık itibariyle %0,0008 veya daha fazla bor ile bu fasılın 1 (f) notunda belirtilen minimum miktarlardan az orandaherhangi bir elementi içerenler
27 7227.90.50.00.00 Ağırlık itibariyle en az% 0,9 en fazla %1,15 karbon, en az% 0,5,en fazla% 2 krom ve eğer varsa, en fazla %0,5 molibdeniçerenler
28 7227.90.95.00.00 Diğerleri
İTHAL LİSANSI BAŞVURU FORMU

T.C. TİCARET BAKANLIĞINA

(İthalat Genel Müdürlüğü)

2180 Cad. No: 63 06520 Söğütözü/ANKARA

Tarih: .../....

 

İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2024/6) çerçevesinde ithalatını gerçekleştirmek istediğimiz aşağıda belirtilen eşyaya ilişkin olarak firmamız adına ithal lisansı düzenlenmesini talep etmekteyiz. İşbu başvuruda yer alan bilgilerin doğru olduğunu, doğru olmaması halinde hukuken sorumlu olduğumu, Bakanlık yetkililerince firmamızda yerinde doğrulanabileceğini, ithal lisansınıdevretmeyeceğimizi kabul ve taahhüt ederiz.

Bilgileri ve gereği arz olunur.                                                  İmza – Kaşe

Ad Soyad – Unvan

BASVURU SAYISI :
İTHALATCIYA AİT BİLGİLER
Firma Unvanı:
Vergi No /T.C. Kimlik No : E-posta:
Adresi: KEP Adresi:
Telefon Numarası:             l
Son İki Yılda Tahakkuk Eden Vergi Miktarı …………………TL I ·………….. TL

(Gelir/Kurumlar)

BEYAN SAHİBİNE AİT BİLGİLER İthalatçıdan Farklı ise)
Ad Soyad / Unvanı:
Vergi Numarası: T.C. kimlik No:
Adresi: E-posta:
Telefon Numarası:  
TEDARİKCİ ÜLKEDE: ÜRETİCİYE İLİSKİN BiLGİLER
Firma Unvanı:
Firma TR Kayıt No:
Adresi:                                                                   1 Ülkesi:
Telefon Numarası:  
E-Posta: İnternet sitesi:
YURTDİSINOAKİ İHRACATCIYA İLİSKİN BİLGİLER (ÜreticidenFarklı ise)
Finna Unvanı:
Finna 1R Kayıt No:
Adresi:                                                                   1 Ülkesi:
Telefon Numarası:  
E-Posta: İnternet sitesi:
İTHAL ESYAYA AİT BİLGİLER·
GTİP (12’li):
Tanımı:
Eşyanın Kullanım Amacı :
Mense Ülke: Sevk Ülkesi: Teslim Şekli ( FOB, CIF,Diğer):
Miktar (Kg): FOB Değeri: Birim Fiyat FOB/(Kg):
CiF Değeri: Birim Fiyat CIF/(Kg):

 

İTHAL LİSANSI BAŞVURU FORMUNA EKLENECEK BELGELER

 

1- İthal edilecek maddeye ait proforma fatura veya ticari faturanın sureti. [Proforma veya ticari faturalarda farklı birim fiyatlara haiz ürünler ayrı kalemler olarak gösterilir. Her fatura kaleminin ürünü tarif eden açık tanımı, birim FOB fiyatı, istatistiki birim bazında miktarı ve ağırlığı (brüt ve net kilogram olarak) ayrı ayrı gösterilir. C[F teslim şekline göre düzenlenmiş faturalarda sigorta ve navlun ücretleri ayrıca belirtilir]

Tayvan’ın Yeni Taipei Şehri 20 Şirketiyle İstanbul’a Geliyor

Satınalma Eğitimi Tayvan’ın Yeni Taipei Şehri 20 Şirketiyle İstanbul’a Geliyor

Satınalma Eğitimi Tayvan’ın Yeni Taipei Şehri 20 Şirketiyle İstanbul’a GeliyorSanayi başkenti ve Tayvan’ın ICT endüstrisinin merkezi Yeni Taipei’de kurulu şirketlerden oluşan ticaret heyeti, işbirliği fırsatlarını değerlendirmek üzere 4 gün İstanbul’da olacak. 

300 binden fazla fabrika ve şirketle sanayi başkenti ve Tayvan’ın BİT endüstrisinin merkezi olan Yeni Taipei Şehri Belediyesi, endüstrileri desteklemek ve uluslararası iş birliklerini geliştirmek için ICT, elektronik, mekanik imalat ve sağlık hizmetlerinin de aralarında olduğu çeşitli sektörlerden seçtiği 20 şirketten oluşan ticaret heyeti ile Türkiye’ye geliyor.

Yeni Taipei Şehri şirketleri, donanım ve yazılımı endüstriyel tedarik zincirine entegre etme konusundaki başarıları ile akıllı üretim, elektrikli araçlar ve gelişmiş tıbbi ekipman gibi alanlarda öne çıkıyor.

Yeni Taipei Şehri ticaret heyeti global tedarik zincirinin yeniden yapılanması ve işletmelerin uluslararası pazar dinamiklerine uyumları için bir günü İstanbul Ticaret Buluşmaları, üç günü saha ziyaretleri olmak üzere Türkiye’de dört gün bulunacak. Ekonomik Kalkınma Departmanı, yoğun ilgi gören Türkiye ziyaretine katılacak 20 şirketi yurtiçi ve uluslararası aldıkları ödüller, yurtdışı mevcudiyetleri, ihracat seviyeleri, verilerinin eksiksizliği ve kayıt süresi gibi birçok kriteri dikkate alarak belirledi. Tayvan “2024 İstanbul Ticaret Buluşması” 16 Temmuz’da gerçekleştirilecek.

Detaylı bilgi ve kayıt için: https://sites.google.com/view/new-taipei-city-turkey-trade-m/new-taipei-city-pavilion

Türkiye’de 16 Büyük Ölçekli Reaktör Kurulması Hedefleniyor

Satınalma Eğitimi Türkiye’de 16 Büyük Ölçekli Reaktör Kurulması Hedefleniyor

Satınalma Eğitimi Türkiye’de 16 Büyük Ölçekli Reaktör Kurulması HedefleniyorDünyanın önde gelen nükleer enerji etkinliklerinden biri olan 10. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, 2 Temmuz’da başladı. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’nın en büyük buluşması için nükleer enerji sektörünün liderleri İstanbul’a geldi. Zirve’nin açılışında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, “Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil 3 sahada toplam 12 – 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz” dedi

Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Nükleer Sanayi Derneği (NSD) tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın destekleriyle hayata geçirilen 10. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, 2 Temmuz 2024 tarihinde Hilton Bomonti Konferans Merkezi’nde kapılarını açtı. İki gün sürecek Zirve’de nükleer enerji sektörünün sıfır karbon ekonomisindeki rolü,  Türkiye’nin nükleer enerji alanındaki gelecek planları, en yeni teknolojiler ve sektörün finansmanı gibi başlıklar ele alınacak.

NPPES’in açılışını; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, ASO Başkanı Seyit Ardıç, NSD Başkanı Alikaan ÇiftçiAkkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo ile Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI gerçekleştirdi.

“Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil 3 sahada toplam 12 – 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, NPPES’te şu konulara dikkat çekti: “Akkuyu NGS’nin 4 ünitesi devreye girdiğinde yıllık 35 milyar kWh elektrik üretilecek. Bu rakam ülkemizin mevcut yıllık elektrik talebinin yaklaşık yüzde 10’una, İstanbul’un talebinin ise yüzde 90’ına denk geliyor. Ayrıca nükleer enerjiden elde edilecek bu elektrik üretimi sayesinde, yılda 35 milyon ton karbon-dioksit emisyonu ile 7 milyar metre küp doğalgaz ithalatının da önüne geçilmiş olacak.”

Ceylan sözlerine şöyle devam etti: “Haziran 2024 itibariyle dünyada 32 ülkede 416 reaktör işletmede, 19 ülkede ise 59 reaktör inşa halinde. Dünyadaki elektrik talebinin yaklaşık yüzde 11’i, AB ülkelerindeki talebin ise yüzde 22’si nükleer santrallerden karşılanıyor. Nükleer Enerji Ajansı (OECD/NEA) verilerine göre önümüzdeki 15 yıl içinde toplam 110 civarında yeni reaktörün inşaatına başlanması çeşitli ülkelerin nükleer programı dahilinde. Küresel ısınma endişeleri ve yeşil dönüşüm çabaları neticesinde nükleer enerjinin payının önümüzdeki 30 yıl içerisinde önemli ölçüde artması bekleniyor. Ülkemizin 2053 yılı net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak ve enerjide dışa bağımlılığımızı minimuma indirmek amacıyla yenilenebilir ve yerli enerji kaynakları ile nükleer santraller, baz yük olarak enerji politikalarımızın tam merkezinde yer alıyor. Bakanlığımızın yayımladığı Ulusal Enerji Planımıza göre; nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payını 2035 yılına kadar yüzde 10’un üzerine, 2053 yılına kadar ise yüzde 30 seviyelerine çıkarmayı planlıyoruz. Bunun için en az 20 GW nükleer kapasiteye ihtiyacımız var. 2053 yılında bu hedefi gerçekleştirdiğimiz takdirde dünyanın önde gelen nükleer güç sahibi ülkelerinden biri olacağız. Bu kapasiteye ulaşmak için Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil olmak üzere 3 farklı sahada toplam 12 ile 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz. Bu santrallere yönelik şu anda Çin, Güney Kore, Rusya gibi teknoloji sahibi ülkelerin şirketleriyle müzakerelerimiz devam ediyor. küçük modüler reaktörlerin gelecekte ciddi pazar potansiyeli olduğuna da inanıyoruz. Bu nedenle, bu teknolojilerin ülkemizde ticarileşmesinin önünü açacak, yerli sanayimizin sürece daha fazla dâhil olacağı yenilikçi iş modelleri ile yasal ve kurumsal çerçevenin oluşturulmasına yönelik de çalışmalarımız, teknoloji sahibi ülke ve şirketler ile görüşmelerimiz devam ediyor.”

Yerlileştirmeyi Artırmayı Başardık, İnsan Kaynağımız Gelişiyor

Ceylan: “Akkuyu Projesi kapsamında Akkuyu Nükleer A.Ş. tarafından harcanan paranın yaklaşık 5,87 milyar dolarlık kısmı yani yüzde 51’i Türk firmalarından alınan ekipman, malzeme ve hizmetlere ödenmiştir. Bu oran halihazırda bizim gibi ilk defa nükleer santral kuran BAE, Bangladeş, Belarus, Mısır gibi ülkelerle kıyaslandığında önemli bir başarıya ulaştığımızı söyleyebilirim. Bu ülkelerde ulaşılan en yüksek yerli katkı oranı yüzde 20’ler seviyesindedir.  Diğer nükleer santral projelerimizde yerli katkı oranını kademeli olarak artırmayı ve nihayetinde nükleer alanda mal ve hizmet ihraç eden bir ülke haline gelmeyi, nükleer santral işletme ve bakımında öz yeterlilik kazanmayı hedefliyoruz. Akkuyu Sahası’nda büyük çoğunluğu Türk olmak üzere 30 bine yakın kişi çalışmakta. Bu hedefe yönelik olarak 358 Türk öğrenciyi Rusya’ya nükleer mühendislik eğitimine gönderdik.  Amacımız bu sayının en az 600 olması. Santral işletmeye geçtiğinde ise 4 bin personele ihtiyaç duyulacak. İlk etapta bu işletme personelin yüzde 30’unun Türk olmasını planlıyoruz. Sonraki yıllarda ise bu oranın önemli seviyede artırılması öncelikli hedefimiz” diye konuştu.

Nükleer Teknoloji Karbonsuz Baz Elektrik Gücü Sağlıyor

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Ülkemiz, Akkuyu sahasında kazandığı tecrübeler ışığında, özellikle sanayinin etkin katılımıyla, uluslararası nükleer tedarik zincirinde söz sahibi olma hedefinde ilerliyor. Ankara Sanayi Odası olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın Kümelenme Destek Programıyla desteklenen Nükleer Sanayi Kümelenmesi – NÜKSAK, Türkiye çapında 75 öncü sanayicimize hizmet veriyor. Nükleer enerji alanında sanayicilerimizin tedarik zincirine dahil olması için mentörlük hizmeti veren NÜKSAK; bu alandaki girişimciler, start-up’lar ve teknoloji firmaları için bir  arayüz fonksiyonu görmeye devam edecek. Odamız ve Nükleer Sanayi Derneği iş birliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın destek ve katkılarıyla düzenlenen Nükleer Santraller Zirvesi dünyanın sayılı nükleer etkinlikleri arasındaki yerini aldı. Ülkemiz adına bir marka değerine sahip bu etkinlik, nükleer teknolojide lider ülkelerin de katılımlarıyla her geçen yıl daha fazla ilgi görüyor” diye konuştu.

Ardıç sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa Yeşil Mutabakatı dahil Küresel İklim Krizi’nin ülkemiz üzerindeki olası ticari ve ekonomik etkileridir. Özellikle elektriği yoğun olarak kullanan biz sanayiciler de, nükleer enerjinin ülkemiz için ne kadar stratejik olduğunun farkındayız. Sürdürülebilir bir gelecek için enerji kaynaklarımızı çeşitlendirirken, yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte nükleer enerjiyi de etkin bir şekilde kullanacağımıza inanıyorum. Ayrıca Nükleer teknoloji, karbonsuz baz elektrik gücü sağlamasının yanında yenilikçi pek çok teknolojinin gelişimine de öncülük ederek ülke ekonomisine dolaylı katkı da sunuyor.”

Enerjide Arz Güvenliği Nükleere Olan İlgiyi Artırdı

Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi ise şunları söyledi: “NPPES, küresel nükleer sektörün oyuncuları ile Türk sanayicilerinin yeni nükleer enerji yatırım fırsatlarını görüştükleri ve iş birliklerine imza attıkları önemli bir platform olmayı başardı. Dünyada gözler yeniden nükleer enerjiye çevrildi. Bu kapsamda COP28’de, 2050 yılına kadar global nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefi deklare edildi. Global nükleer enerji hedefleri, Türk sanayicileri için çok ciddi fırsatlar içeriyor. SMR’ler ve mikro reaktörler, modüler yapıları sayesinde sanayi kalkınmasına büyük katkı sağlayabilir. Türkiye, bu noktada global bir sanayi ve tedarik üssü olma potansiyeline sahip ve  yine teknoloji geliştirme konusunda da avantajlı bir pozisyonda. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2050 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kapasitesini 20 gigavatın üzerine çıkarma hedefi var. Bu kapsamda hem konvansiyonel hem de SMR ve mikro reaktörlerin geliştirilmesi için görüşmelere başlandı ve uluslararası iş birlikleri sağlamak üzere  kararlılıkla atılan adımları NSD olarak yakından takip ediyoruz.”

Rosatom SMR Alanında da Türkiye’ye Çözümler Sunabilir

Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı şunları aktardı: “Nükleer Düzenleme Kurumu, Akkuyu NGS’ye Aralık ayında 1. Ünite için devreye alma izni verdi ve böylece başlatma ve ayar çalışmalarının başlamasına izin verildi. Bu, bir NGS inşaatının son aşaması olup, daha sonra güvenli çalışması için temel sağlar. Bu çalışmalar şu anda tüm hızıyla devam ediyor. Akkuyu sahasında şu anda yüzde 80’i Türk vatandaşı olan 34 binden fazla uzmandan oluşan iyi koordine edilmiş, profesyonel bir ekip istihdam ediliyor. Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’nın 2050 yılına kadar Türkiye’nin enerji karmasına 20 gigawatt kurulu nükleer kapasite eklemeyi öngördüğünün farkındayız. Bu iddialı planlar ve Türkiye’nin bu planları uygulamadaki titiz yaklaşımı, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine ulaşma ve nükleer enerjinin kilit bir sütun olacağı düşük karbonlu sürdürülebilir bir ekonomi yolunda istikrarlı bir şekilde ilerlediğini gösteriyor. Türkiye’nin sadece yeni büyük nükleer kapasite için değil, aynı zamanda 5 gigawatt küçük nükleer kapasite için de öngörülen nükleer geliştirme planlarını yakından takip ediyoruz. Bu, toplamda en az 16 bireysel küçük modüler reaktör (SMR) anlamına gelir. Burada Rosatom’un sunabileceği çok şey var. Dünyada eşsiz olan Akademik Lomonosov yüzer NGS’imiz, Rusya’nın en kuzeydeki Pevek kasabası için dört yıllık işletme süresince 860 milyon kilovat-saat elektrik üretti. Rus Uzak Doğusu’nun Sibirya bölgesinde, en son RITM-200 reaktörüne dayalı küçük bir NGS inşası projesini uyguluyoruz. Santralin inşası, merkezi olmayan enerji arzına sahip uzak Arktik bölgelere istikrarlı ve temiz bir enerji arzı sağlayacak. Ve yaklaşık bir ay önce, Rosatom, toplam kapasitesi 330MW olan altı reaktörden oluşan küçük bir NGS inşa etmek için Özbekistan ile bir sözleşme imzaladı. Bu, yurtdışındaki SMR inşası için ilk ticari sözleşmemiz ve bu sözleşme geçen hafta yürürlüğe girdi. SMR ve konvansiyonel nükleer enerji santralleri  birbirleriyle rekabet halinde değildir. Tam tersine, bu ikisi farklı işlevler görür ve böylece birbirini tamamlar.”

Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI ise şunları söyledi: “Türkiye büyük bir ekonomiye ve enerji ihtiyacı açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve SPIC verimli görüşmeler yapmış ve yenilenebilir enerji ve nükleer enerji projelerinde iş birliğini derinleştirme niyetinde olmuştur. Açıklık, iş birliği ve karşılıklı saygıya dayalı çok etkili bir çalışma ilişkisi geliştireceğiz. SPIC, Türkiye’nin enerji dönüşümü için çalışmaya devam edecektir. SPIC dünyanın en büyük güneş enerjisi üreticisi, en büyük yenilenebilir enerji üreticisi ve en büyük temiz enerji üreticisi konumunda. Şu anda, SPIC’in 238.65 GW toplam kapasitesinin yüzde 70’ini temiz kaynaklar oluşturuyor ve SPIC, dünyanın düşük ve sıfır karbon hedeflerine önemli katkılarda bulunuyor.

Lisanslı bir geliştirici ve işletmeci olarak, SPIC şimdi 8 reaktör filosuna sahip ve işletiyor. SPIC’in bir yan kuruluşu olan SNERDI, şu anda EPC müteahhidi olarak 6 Gen-III ileri reaktör inşa ediyor. Bu reaktörler arasında, 2 CAP1400/Guohe 1 ünitesi 2024 sonunda devreye girmeye hazır olacak. Aynı zamanda, SNERDI bu yıl Güney Çin’de 4 yeni ünite inşaatına başlamayı planlıyor.”

Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo açış konuşmasında şunlara dikkat çekti: “Türkiye, henüz kendi enerji tedarik güvenliğinin keyfini çıkaramıyor. Enerjisinin büyük bir kısmı için, ithalata bağımlı ve bu ithalat bağımlılığı bazen fiyat artışlarına ve hatta arz kesintilerine maruz kalmasına neden oluyor. Türkiye’nin kendi nükleer reaktörlerini hızla inşa etmeye başlaması harika bir haber. Türkiye, Fransa, Japonya, Güney Kore, Çin, Kanada ve elbette Rusya gibi potansiyel ortaklarla birlikte 50 yıldır nükleer enerji kapasitesini geliştirme planlarına sahip. Türk hükümetinin akıllıca kararı sayesinde, Türkiye önümüzdeki dört yıl içinde devreye girecek yaklaşık beş gigawatt nükleer enerji kapasitesine sahip olacak. Türk hükümetinin aldığı bu kararın Güneydoğu Avrupa, Orta Asya ve ötesindeki diğer ülkelere de örnek olmasını dilerim. Böylelikle nesilleri tehlikeli ve geri dönülmez iklim değişikliğinin gerçekleşmesini önlemeye yardımcı olunacak ve gelecekteki nesiller Türkiye’ye, hükümetine ve halkına minnettar kalacak.”

INPPES Fuarcılık tarafından hayata geçirilen 10. Nükleer Santraller Zirvesi, bu yıl Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (New Nuclear Watch Institute – NNWI), Rusya’nın Nükleer Sanayii İnşaat Kompleksi Kuruluşları Derneği ve Kore Nükleer Derneği tarafından resmi olarak da destekleniyor.

10. Nükleer Santraller Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz www.nuclearpowerplantsexpo.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi 

Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitim teklifi almak için
 ( 2gün) için için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain
1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

 

Teknoloji ve İnovasyonla Desteklenen Akıllı Tedarik Zinciri Çözümleri

Satınalma Eğitimi Teknoloji Ve İnovasyonla Desteklenen Akıllı Tedarik Zinciri Çözümleri

Satınalma Eğitimi Teknoloji Ve İnovasyonla Desteklenen Akıllı Tedarik Zinciri ÇözümleriNesnelerin İnterneti ile Ürün Kayıpları, Hasar ve Maliyetler Önlenebiliyor

Otomotiv endüstrisi, küresel iklim değişikliği ile mücadelede sürdürülebilir çözümler arayışında. Paylaşma ve yeniden kullanma iş modelini temel alan, teknoloji ve inovasyonla desteklenen ekipmanlari ile müşterilerinin çevresel etkilerini en aza indiriyor.

Otomotiv endüstrisi, küresel iklim değişikliği sorunlarına odaklanma çağrılarına yanıt vererek sürdürülebilirliğe yönelik daha fazla adım atmaya yöneliyor. Bu çerçevede, müşterilerinin tedarik zincirindeki operasyonel verimliliğini artırmak için ana şirketi Brambles’ın bir yan kuruluşu olan BXB Dijital ile işbirliği içinde  IoT (Nesnelerin İnterneti) tabanlı dijital çözümler geliştiriyor.

Bir dizi konteynere yerleştirdigi sensörler ile tedarik zinciri boyunca konteynerlerin konumu ve durumunu raporlayan  böylelikle müşterilerine daha fazla şeffaflık ve değerli bilgiler sağlıyor. Aynı zamanda tedarik zincirinde ileride oluşabilecek mal kayıpları, hasar ve maliyetler gibi verimsizlikler proaktif olarak önlenebiliyor. Avrupa güvenlik standartlarına ve CE/EC gerekliliklerine göre sertifikalandırılan yerleşik sensörle ile CHEP tüm verileri güvence altına alıyor ve üçüncü taraflarla paylaşmıyor. Bu yenilikçi teknoloji ile birlikte tedarik zincirindeki olası aksaklıklara karşı daha hızlı yanıt vermek için önlemler alınırken, malların eksiksiz bir şekilde belgelenmesi ve izlenebilirliği sağlanıyor.

Otomotiv sektörü tedarik zincirine özel çözümler sunduklarını ifade eden CHEP Türkiye Otomotiv Ülke Temsilcisi Derya Çınar şunları söyledi: sürdürülebilirlik ve operasyonel verimliliği artırma hedefimiz doğrultusunda, paylaşım ve yeniden kullanım üzerine kurulu iş modelimizle müşterilerimizin çevresel etkilerini azaltmalarına yardımcı oluyoruz. IoT tabanlı dijital çözümlerimizle konteynerlere yerleştirilen sensörler sayesinde müsterilerimize tedarik zincirindeki verimsizlikleri ortadan kaldirmalarina yardimci olacak bilgiler raporlayabiliyoruz. Gelecekte yeni tedarik zinciri standartları belirleyebilmek için gerekli yetkinlikleri oluşturuyoruz ve bunu her zaman müşterilerimize sunduğumuz hizmeti geliştirmek amacıyla yapıyoruz. Güçlü küresel ağımız sayesinde tırlarının daha az mesafe kat etmesini sağlıyor, böylece konteynerlerin daha hızlı bir şekilde ulaşmasına olanak tanıyoruz. Ayrıca, yüksek maliyetli ve kritik parçaların taşınmasındaki riski ve verimsizliği ortadan kaldıran takip çözümlerimizle de yeni iş birliği fırsatları yaratıyoruz. Tedarik zinciri modelimizle müşterilerimizi karton kutuları yönetmek, depolamak ve geri dönüştürmek veya kendi ambalaj havuzlarını yönetmek için harcamaları gereken zaman ve kaynakları kurtarıyoruz. Plastik konteynerlerin kullanım öncesi bakımını ve onarımını gerçekleştirerek, karton kutulara kıyasla daha sağlam ve otomatik üretimde kullanıma uygun hale getiriyoruz. Ayrıca, müşterilerimizin ambalaj ihtiyaçlarını talep dalgalanmalarına bakılmaksızın her zaman karşılamayı taahhüt ediyoruz. Bu yaklaşım, depo maliyetlerinin boşa harcanmasını ve müşterilerin konteyner bulma zorluklarını ortadan kaldırıyor.”

Sürdürülebilirlik hedeflerine dair de açıklamalarda bulunan Çınar, “Otomotiv endüstrisindeki enerji dönüşümü elektrikli araçların önemini artırıyor ve bu geçişte tedarik zincirinin sürdürülebilirliği önemli bir konu haline geliyor. Otomotiv endüstrisine sürdürülebilir paketleme ve tedarik zinciri çözümleri sağlamada öncü bir rol oynuyoruz. Amacımız yenilenebilir kaynak kullanımını artırmak, atık miktarını azaltmak ve karbon ayak izimizi en aza indirmek. ” dedi.