Sektör Odaklı Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları: SASB

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sektör Odaklı Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Sasb

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sektör Odaklı Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları SasbGünümüz iş dünyasında, artık şirketlerin sadece finansal performanslarını değil, aynı zamanda çevresel, sosyal ve yönetişim faktörlerini de göz önünde bulundurmaları giderek daha kritik bir hale gelmektedir. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik muhasebesi standartlarının, şirketlerin iş stratejilerini daha iyi anlamalarına ve uzun vadeli sürdürülebilir değer yaratmalarına olanak tanıdığı görülmektedir.

Öte yandan yatırımcılar ve diğer tüm paydaşların artan talebi ise basit, anlaşılır, güvenilir bilgiye ulaşmaktır. Sürdürülebilirlik raporlama çerçevelerinin genel amacı, iç ve dış paydaşlara – yatırımcılar, çalışanlar, müşteriler ve devlet kurumları gibi – bir şirketin ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) girişimlerinin kapsamlı bir anlayışını sağlamaktır. Bu çerçeveler şeffaflığı ve hesap verebilirliği teşvik ederek, daha bilinçli bir karar alma sürecine katkıda bulunur. Sürdürülebilir Muhasebe Standartları Kurulu (SASB – Sustainable Accounting Standards Board) standartları, diğer çevre ve sürdürülebilirlik çerçevelerinin yanında sektör odaklı bir yaklaşım benimseyerek, her endüstrinin öncelikli çevresel, sosyal ve yönetişim faktörlerini belirleyerek;  şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını daha iyi anlamalarına ve uygun şekilde raporlamalarına olanak tanırken, aynı zamanda paydaşlara daha kapsamlı ve özgün bilgi sunulmasını sağlar. SASB, sektör odaklı yaklaşımıyla şirketlere endüstri uzmanlığı ve standartlar sağlayarak, yatırımcı odaklı, tutarlı ve şeffaf sürdürülebilirlik raporlaması yapılmasını teşvik ederken; şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörlerini daha etkin bir şekilde yönetmelerini, raporlamalarını ve sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmelerine olanak tanır.

Bu makalede, yatırımcı ve sektör odaklı sürdürülebilirlik raporlama çerçevelerinden Sürdürülebilir Muhasebe Standartları Kurulu (SASB) Standardı incelenecektir.

SASB’nin Önemi ve Amaçları

SASB’nin temel amacı, halka açık şirketlerin sürdürülebilirlik konularını standartlaştırarak yatırımcılara açıklamak ve böylece şirketler ile yatırımcılar arasındaki iletişimi güçlendirmektir.

SASB’nin standartları, şirketlerin sürdürülebilirlik bilgilerini tutarlı, karşılaştırılabilir ve yatırımcılar için anlamlı bir şekilde açıklamalarını sağlar. Bu standartlar, sektöre özgü faktörlere odaklanarak şirketlerin önemli sürdürülebilirlik sorunlarını belirlemelerine ve önceliklendirmelerine yardımcı olur.

SASB’nin kuruluşundaki temel amaçlardan biri, sürdürülebilirlik raporlamasındaki tutarlılık ve karşılaştırılabilirlik eksikliğini gidermekti. Bu standartlar, sektöre özel bir yaklaşım benimseyerek her sektörün özelliklerine ve risklerine uygun standartlar sunmaktadır.

SASB standartları, diğer sürdürülebilirlik raporlama çerçeveleriyle bütünleşir ve geniş bir sürdürülebilirlik raporlama stratejisi oluşturulmasına yardımcı olur. Küresel yatırımcılar, şirketlerin tutarlı ve karşılaştırılabilir sürdürülebilirlik raporları sunmaları için SASB Standartlarını temel bir gereklilik olarak görmektedirler.

Arka Plan

SASB, işletmelerin ve yatırımcıların sürdürülebilirlik konusundaki mali etkilerini anlamalarına ve bu doğrultuda stratejiler geliştirmelerine katkıda bulunmak amacıyla 2011 yılında Jean Rogers tarafından kurulmuştur.

  • 2012-2018 arasında, endüstriye özgü standartlar geliştirmek için geniş kapsamlı bir süreç izlenmiş, farklı sektörlerdeki şirketlerin karşılaştığı sürdürülebilirlik riskleri ve fırsatlarına uygun endüstriye özgü standartlar geliştirilmiştir.
  • 2018’de Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi ile entegre raporlama üzerine çalışmalar başlatılmış ve 2020’de Değer Raporlama Vakfı (VRF) ile birleşmiştir.
  • Şu an VRF’nin bir parçası olarak sürdürülebilirlik standartlarını geliştirmekte ve entegre raporlama uygulamalarının benimsenmesini teşvik etmektedir.
  • ISSB, 2022’den itibaren SASB Standartlarını devralarak bu standartların sürdürülmesini taahhüt etmiştir.

SASB standartları, düzenleyiciler, yatırımcılar ve şirketler tarafından sürdürülebilir yatırım açısından öncü bir çerçeve olarak kabul edilirken; standartlaştırılmış sürdürülebilirlik muhasebesinin kullanımını teşvik ederek uzun vadeli daha iyi kararlar almayı ve kurumsal performansı artırmayı amaçlamaktadır.

Sasb Framework
SASB- https://sasb.ifrs.org/wpcontent/uploads/2019/05/SASB-ConceptualFramework.pdf?source=post_page

Değer Yaratmanın Yeni Boyutları: SASB Sürdürülebilirlik Muhasebesi ve ESG Raporlama

SASB kaynaklarına göre sürdürülebilirlik, şirketin uzun vadeli değer yaratma yeteneğini koruyan veya artıran kurumsal faaliyetleri ifade eder. Sürdürülebilirlik muhasebesi ise bu kurumsal faaliyetlerin ölçülmesi, yönetimi ve raporlanmasını içermektedir. Bir şirketin ürün ve hizmet üretiminden kaynaklanan çevresel ve sosyal etkilerin yönetimi, uzun vadeli değer yaratmak için gerekli çevresel ve sosyal sermayenin yönetimiyle birlikte ele alınır.

Sasb 2
SASB- https://sasb.ifrs.org/wpcontent/uploads/2019/05/SASB-ConceptualFramework.pdf?source=post_page

SASB, geçici standartlarını oluştururken geniş kapsamlı sürdürülebilirlik konularından başlayarak bunları 5 boyut altında sınıflandırmıştır. Bu başlangıç konularının sektörlere muhtemel etkileri veya sonuçları farklılık gösterebilir, dolayısıyla her endüstrinin kendine özgü bir sürdürülebilirlik profili olduğu anlaşılmaktadır. SASB’nin endüstriye özgü geçici standartlarında yer alan açıklamalar, bu konuların bir alt kümesini oluşturur ve endüstrinin özel bağlamına uygun olarak şekillendirilmiştir.

Sasb Sürdürülebilirlik
SASB- https://sasb.ifrs.org/wpcontent/uploads/2019/05/SASB-ConceptualFramework.pdf?source=post_page

Geleneksel finansal tablolarda, çevresel, sosyal ve insan sermayesi ile kurumsal yönetim gibi faktörlerin dikkate alınmaması sebebiyle,  şirketin uzun vadeli değer yaratma potansiyelini tam olarak yansıtmaz. SASB, bu faktörlerin bir şirketin uzun vadeli değer yaratma yeteneğinde önemli bir rol oynadığını belirtiyor ve finansal tabloların sınırlarını aşan bir bakış açısını destekliyor. SASB standartları, şirketlerin sürdürülebilirlik performansını finansal bilgilerle bütünleştirmeyi hedefler. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik muhasebesi ve raporlama, bir şirketin finansal ve finansal olmayan performansını entegre ederek, uzun vadeli değer yaratma sürecini daha kapsamlı bir şekilde anlamamıza olanak tanır. Bu yaklaşım, şirketlerin ESG faktörlerini ölçme ve raporlama yöntemlerini belirlemelerine olanak sağlar ve yatırımcılar ile diğer paydaşların daha bilinçli kararlar almalarını destekler. Böylece, sürdürülebilirlik muhasebesi ve raporlama, şirketlerin uzun vadeli değer yaratma potansiyelini tam olarak anlamamıza ve değerlendirmemize yardımcı olur.

SASB’nin Temel Hedefleri

SASB, şirketlerin yatırımcılara önemli sürdürülebilirlik bilgilerini etkili bir şekilde sunmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu amaçla SASB’nin işleyişi, aşağıdaki kriterleri karşılayan bilgilere standartlar belirlemeye yöneliktir:

  • Önemli olası bilgilere odaklanma,
  • Şirketler ve yatırımcılar için karar alma süreçlerine yardımcı olacak bilgilerin sağlanması,
  • Kurumsal ihraççılar için maliyet etkinlik.

SASB Standartları, yatırımcılar için işletmelerin sürdürülebilirlikle ilgili performansını değerlendirmek için karar almalarına yardımcı olacak bilgiler sağlar. SASB’nin benimsediği yaklaşımda, önemlilik ilkesi merkezde yer alır. Bu ilke, şirketlerin sürdürülebilirlik bilgilerini karar alıcılar için en önemli ve anlamlı olanları vurgulayarak sunmalarını sağlar. Maliyet etkinlik açısından da, SASB, şirketlerin yatırımcılara bu önemli bilgileri uygun maliyetlerle sunmalarını hedefler. Önemlilik, karşılaştırılabilirlik ve sektöre özgü standartlar, SASB’nin raporlama çerçevesini belirler.

Sürdürülebilirlik bilgilerinin etkin bir şekilde sunulması, şirketlerin toplumsal etki, çevresel performans ve yönetişim gibi konularda hesap verebilirliklerini artırır ve bunun sonucunda daha sürdürülebilir bir iş dünyasına katkı sağlar. Bu perspektiften bakıldığında, SASB standartlarının etkisi sadece finansal açıdan değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel boyutlarda da önemlidir.

SASB Standart Belirleme Yaklaşımının Temel Prensipleri

SASB’nin standart belirleme yaklaşımının temel ilkeleri, sürdürülebilirlik konularının bilgi açısından önemli etkilere sahip olabilecek endüstriye özgü sürdürülebilirlik konularının, yatırımcılar için önemli olabilecek gerçek veya potansiyel finansal etkilerini tanımlamak, bu konuların mali durum veya işletme performansı üzerindeki etkilerini ölçmek ve bu bilgilerin düzenleyicilere ve paydaşlara sunulmasını sağlamak için sistematik bir yaklaşım benimsemiştir.

Bu hedeflere ulaşmak için SASB standartları şunlardır:

  • Kanıta Dayalı Yaklaşım: SASB, sürdürülebilirlik konularının makul bir yatırımcının ilgisini çekeceğine ve şirketin mali durumu veya işletme performansı üzerinde muhtemel etkileri olacağına dair kanıtları değerlendirmek için bir kanıta dayalı yaklaşım benimser. Bu süreç, hem yatırımcıların ilgisine dair kanıtları hem de finansal etki kanıtlarını dikkate alır.
  • Piyasa Bilgili Yaklaşım: Standartlarının oluşturulmasında, SASB, sermaye piyasasındaki katılımcıların – yani şirket ihraççıları ve ana akım yatırımcılar – geri bildirimlerine dayanarak sonuçları şekillendirir. Bu şekilde, endüstrinin ve pazarın gerçeklerini, düzenleyici ortamı ve finansal etkenleri anlamak için pazar bilgisini kullanır.
  • Endüstriye Özgü Yaklaşım: SASB, endüstri seviyesinde sürdürülebilirlik muhasebe standartları geliştirir ve bu standartlar, endüstri içindeki kaynak kullanımı, iş modeli ve diğer faktörlerle yakından ilişkili konulara odaklanır.

Bu ilkeler, şirketlerin sürdürülebilirlik konularını tanımlamak ve raporlamak için SASB standartlarını etkili bir şekilde uygulamalarına yardımcı olur. Kanıta dayalı bir yaklaşımla, yatırımcılar için önemli olan sürdürülebilirlik konuları belirlenir ve endüstri standartları, bu konuların mali durum ve işletme performansı üzerindeki etkilerini ölçmek için kullanılır. Piyasa bilgisi, standartların oluşturulmasında katılımcıların geri bildirimlerine dayanarak şekillendirilir, böylece finansal analistler, sürdürülebilirlik faktörlerini daha iyi anlar ve entegre edebilirler. Sektöre özgü standartlar, benzer endüstriyel iş modelleri ve kaynak kullanımı dikkate alınarak geliştirilir, böylece standartlar, finansal temellere entegre edilirken endüstriye özgü faktörleri de yansıtır.

SASB Sürdürülebilir Endüstri Sınıflandırma Sistemi (SICS)

SASB Sürdürülebilir Endüstri Sınıflandırma Sistemi (SICS), 77 farklı sektörü kapsayarak her bir sektör için olası sürdürülebilirlik açıklama konularını belirler ve bu konuların performansını belirlemek için odaklanmış ve genellikle nicel ölçümleri içerir. Şirketler, SASB’nin standartlarına erişmek için özel bir portal veya anket doldurma gereksinimi olmadan SASB’nin resmi web sitesinden kolaylıkla indirebilirler. Ayrıca, şirketler hangi kritik konuları tanımlayacaklarına ve yatırımcılar hangi konulara odaklanmaları gerektiğini belirleyebilmek için Önemlilik Haritası aracına yine web sitesinden ulaşabilirler. Bu sektöre özgü yaklaşımı sayesinde, SASB standartları yatırımcılara her sektörün özel ihtiyaçlarına ve risklerine uygun olarak şirketlerin sürdürülebilirlik performansını değerlendirme ve karşılaştırma imkanı sağlar. SASB standartları diğer global çerçevelerle uyumlu olacak şekilde tasarlanmıştır ve bu standartlardan ayrılan özellikleri; finansal önemlilik odaklıdır; sektör spesifik ve kullanıcı ve yatırımcı  perspektifi ön plandadır.

Sasb Sınıflandırma
https://sasb.ifrs.org/find-your-industry/

Sonuç olarak, işletmelerin sürdürülebilirlik performanslarını doğru yönetmeleri, yatırımcılar için hayati önem taşımaktadır. SASB’nin sektör odaklı yaklaşımı ve standartları, sürdürülebilirlik konularını finansal bilgilerle entegre ederek şirketlerin uzun vadeli değer yaratma potansiyellerini ve performanslarını anlama ve yönetmede önemli bir rol oynamaktadır. Bu bütüncül yaklaşım, işletmelerin finansal ve finansal olmayan performanslarını değerlendirirken daha sağlam temellere dayanmalarını sağlar. SASB’nin finansal önemliliğe ve sektöre özel standartlara verdiği önem, sürdürülebilirlik alanında daha kaliteli ve etkili çıktılar sağlayarak yatırımcıların güveninin arttırılmasına ve  bilinçli kararlar almasına destek olur.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sektör Odaklı Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Sasb SASB’nin çerçevesi daha sürdürülebilir ve sorumlu bir iş ortamının önünü açmaktadır, böylelikle hem şirketler hem de yatırımcılar, sürdürülebilirlik konularında daha bilinçli ve etkili adımlar atmaya teşvik edilmektedir. Dolayısıyla SASB’nin çabaları, şirketlerin uzun vadeli kurumsal performanslarını artırmak ve sürdürülebilirlik konularının iş stratejilerine entegre edilmesine katkı sağlamak üzerine odaklanmaktadır.

Gül SALDIRANER

Kaynakça:

[1]  SUSTAINABILITY ACCOUNTING STANDARDS BOARD (SASB)-  SASB CONCEPTUAL FRAMEWORK (feb.2017)-    https://sasb.ifrs.org/wp-content/uploads/2019/05/SASB-Conceptual-Framework.pdf?source=post_page

[2]  SUSTAINABILITY ACCOUNTING STANDARDS BOARD (SASB)  – Sustainable Industry Classification System (SICS)-    https://sasb.ifrs.org/find-your-industry/

İnsan Odaklı Hibrit AI Yeni Olanakların Önünü Açıyor

Satınalma Eğitimi İnsan Odaklı Hibrit Ai Yeni Olanakların Önünü Açıyor

Satınalma Eğitimi İnsan Odaklı Hibrit Ai Yeni Olanakların Önünü AçıyorSamsung Electronics Başkan Yardımcısı ve Mobil İletişim İş Birimi Ar-Ge Ekibi Başkanı Won-Joon Choi, akıllı telefonlarla başlayan mobilde yapay zeka çağının bugünü ve geleceğine dair bir yazı kaleme aldı. Choi, yazısında AI alanındaki inovasyonlarıyla sonuçlanan çalışmalara ve Live Translate özelliğinin nasıl geliştirildiğine ilişkin detaylar sunuyor.

Üretken yapay zeka teknolojisinin gerçek hayattaki faydalarını  getirmek için yapay zeka entegrasyonu konusunda hibrit bir yaklaşım benimsendi. Yapay zeka pek çok olanak sunuyor ve dünyanın dört bir yanındaki kullanıcılar günlük ihtiyaçları için genellikle telefonlarını kullandığından, mobil cihazların yapay zekanın potansiyelini ortaya çıkarma konusunda ilk durak olduğuna inanıyoruz.

İnsanların yaşamlarının en önemli ve unutulmaz anlarında kullandıkları çok kişisel unsurlar haline gelmeleri, mobil cihazların günlük yaşamdaki vazgeçilmezliğini gösteriyor. Bu davranışı anlıyor ve kullanıcıların önemli anları daha basit, daha sezgisel ve daha efsanevi hale getirebilmeleri için akıllı telefonların daha işlevsel olması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca gizliliğin öneminin de farkındayız, bu nedenle kullanıcılara neyi paylaşacakları ve neyi gizli tutacakları konusunda tam erişim sağlıyoruz.

Hibrit yaklaşımımızın tüm bu ihtiyaçları karşılamak için en pratik ve güvenilir çözüm olduğuna ve  öncü hale getirdiğine inanıyoruz. Kullanıcılara, günlük yaşamda ihtiyaç duydukları çeşitli işlevleri sunma konusunda sektör lideri iş ortaklarıyla açık iş birlikleri yapıyor, cihaz üzerinde yapay zekanın anında yanıt verme özelliği ve ekstra gizlilik güvencesi ile bulut tabanlı yapay zekanın çok yönlülüğü arasında bir denge sağlıyoruz.

Cihazlarda Yerleşik AI’ın Olanaklarını Genişletiyoruz

‘Live Translate’ özelliğini cihaz üzerinde yapay zeka tabanlı hale getirdik, çünkü sesli aramalar bir akıllı telefonun en temel özelliği olmakla birlikte aynı zamanda samimi ve özel bir iletişim aracı. kullanıcıların dil engeli olmadan iletişim kurmalarını sağlarken aynı zamanda her iletişimin güvenli ve gizli kalmasını sağlamayı taahhüt ediyoruz.

Bu özelliği gerçeğe dönüştürmek için Ar-Ge ekibimiz, ekiplerimizin en iyi fikirlerini ortaya çıkaran iş birliğine dayalı bir sürecin parçası olarak gece gündüz çalıştı. Yapay zeka dil modellerinin doğru boyutunun belirlenmesinden, gerçek hayat senaryolarında eğitim ve testlere uzanan yelpazede Mobil Deneyim tarafındaki Ar-Ge ekiplerimiz ellerinden gelenin en iyisini ortaya koydu. Bu sayede ekiplerimiz, bu özelliği tamamen cihaz üzerinde çalıştırarak sınırların ötesine geçmeyi başardı.

Bulundukları bölgedeki en iyi yetenekleri yetiştirmek ve temel teknolojileri geliştirmekten sorumlu olan dünyanın dört bir yanındaki Ar-Ge ağları da bu geliştirmede çok önemli bir rol oynadı. Polonya, Çin, Hindistan ve Vietnam gibi dünyanın dört bir yanındaki  Araştırma Merkezleri, AI tarafından desteklenen dilleri geliştirme ve iyileştirme konusunda canla başla çalıştı. Tüm diller çok kültürel, çağdaş ve yerel niteliklere sahip olduğundan insanların dil engellerini aşmalarına ve daha doğal iletişim kurmalarına yardımcı olmak için yerel Ar-Ge ofislerimizin rolü, tüm bölgelerde ve genişleyen bir coğrafyada yaşayan kullanıcılar için yeni olanaklar açmada daha da önemli hale geldi.

Tüm bu çabalar tamamen yeni bir teknoloji sunmasını sağladı ve bunu paylaşmaktan heyecan duyuyorum. Yakında,  AI’ın gücünü kendi yerel arama uygulamasının ötesine taşıyarak Live Translate’i sesli aramaları desteklemek üzere diğer üçüncü taraf mesaj uygulamalarında da kullanılabilir hale getirecek. Böylece en sevdiğiniz uygulamalarda birden fazla dilde iletişim kurarak arkadaşlarınızla veya iş arkadaşlarınızla iletişim halinde kalabileceksiniz.

Ve bu özellik cihaz içi yapay zeka dil çeviri modelimize entegre edildiğinden, kullanıcılar Live Translate’i kullanırken kişisel verilerin telefonlarının dışında paylaşılması gibi gizlilik sorunları hakkında endişelenmeden engelsiz iletişimi deneyimleyebilecek.

En yeni çiplerin, özellikle de NPU’ların akıllı hesaplama gücü, diğer teknolojilerle birlikte son derece hızlı bir şekilde ilerliyor. Bu durumun, mobil cihazlara mobil yapay zeka özelliklerinin daha yoğun bir biçimde dahil edilmesiyle sonuçlanacağını düşünüyorum. Bu sayede daha fazla insan yapay zekayı kullanmaya başlayacak ve yapay zeka da kullanıcıları güvende hissettirerek, günlük yaşamlarını kolaylaştıracak.

Kimya Sektörü Mayıs’ta İhracatını Yüzde 24 Artırdı

Satınalma Eğitimi Kimya Sektörü Mayıs’ta İhracatını Yüzde 24 Artırdı

Satınalma Eğitimi Kimya Sektörü Mayıs’ta İhracatını Yüzde 24 ArtırdıTürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı mayıs ayında aylık rekora ulaşarak, geçen yıl aynı döneme göre yüzde 11,4 artış ile 24,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Mayıs ayında 3 milyar dolarlık ihracat yapan kimya sektörü ise ihracatını yüzde 24,3 artırdı. Sektör mayıs ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör oldu.  

Kimya sektörünün mayıs ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Türkiye’nin ekonomisine ve büyümesine çok önemli katkılar sağlayan kimya sektörümüz mayıs ayında 3 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı gerçekleştirdi. Söz konusu rakamla ülke ihracatından yüzde 12,6 pay almayı başaran sektörümüz en çok ihracat yapan sektörler arasında ikinci sıradaki yerini korudu. Sektörümüzün ihracatı geçen yıla göre yüzde 24,3 arttı. 2024 yılı Ocak-Mayıs dönemi ise sektör ihracatımız yüzde 10,7 artışla 13,5 milyar dolara ulaştı. Ülke ihracatımızın artması ve kimya sektörümüzün de en çok katkı veren sektörler arasında olmasından gurur duyuyoruz. Bu gururu yaşatan tüm ihracatçılarımızı gönülden tebrik ediyoruz. İKMİB olarak, sektörümüzü ve ihracatçılarımızı desteklemek için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Türkiye kimya ile büyümeye devam ediyor!” dedi.

Mayıs ayında en çok “mineral yakıtlar ve ürünler” ihracatı gerçekleştirildi

Mayıs ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında mineral yakıtlar ve ürünler ihracatı, 916 milyon 162 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 870 milyon 350 bin dolarlık ihracatla plastikler ve mamulleri yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 254 milyon 388 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘yıkama müstahzarları’ ve ‘organik kimyasallar’ oldu.

Romanya, Mayıs Ayında En Çok İhracat Yapılan Ülke Oldu

Mayıs ayında en çok ihracat yapılan ülke 207,2 milyon dolar ile Romanya oldu. Mayıs ayında en çok ihracat yapılan ilk on ülke Romanya, İspanya, Hollanda, ABD, Rusya, Yunanistan, Almanya, Irak, İtalya ve İngiltere oldu. Mayıs ayında ilk 10 ülke arasında en çok artış yüzde 233,42 ile Yunanistan’da oldu.

2024 Aylık Bazda Kimya İhracatı

AY    2023 DEĞER ($)   2024 DEĞER ($)   FARK (%)
Ocak 2.299.020.019,31 2.359.851.178,88 %  2,65
Şubat 2.262.003.024,89 2.614.313.533,61 % 15,58
Mart 2.879.966.044,93 3.065.830.507,54 % 6,45
Nisan 2.381.573.456,29 2.503.305.477,29 % 5,11
Mayıs 2.438.899.641,67 3.030.416.401,08 % 24,25
TOPLAM 12.261.462.187 13.573.717.098 % 10,70

 

 

 

 

 

2024 Yılı Mayıs Ayı En Fazla Kimya İhracatı Yapılan Ülkeler

 

S. NO Ülke MAYIS 2023 DEĞER ($)  MAYIS 2024 DEĞER ($) DEĞİŞİM DEĞER (%)
1 ROMANYA         107.174.356,41         207.226.994,42                     % 93,36
2 İSPANYA          89.015.640,64         197.296.924,51 % 121,64
3 HOLLANDA         113.635.166,19         192.458.588,66 % 69,37
4 ABD          66.196.002,32         146.422.863,26 % 121,20
5 RUSYA         145.465.501,68         129.636.440,77 % -10,88
6 YUNANİSTAN          36.037.294,79         120.156.170,61 % 233,42
7 ALMANYA         116.105.312,32         116.880.935,81                       % 0,67
8 IRAK          97.111.956,95         112.522.667,41 % 15,87
9 İTALYA          86.507.192,42          90.917.068,42                       % 5,10
10 İNGİLTERE          78.634.331,81          79.464.252,58                       % 1,06

 

2024 Yılı Mayıs Ayı Kimya Sektörü İhracatında Alt Sektörler

 

      2023 -2024
  MAYIS 2023 MAYIS 2024 %  FARK
ÜRÜN GRUBU DEĞER ($) DEĞER ($) DEĞER
MİNERAL YAKITLAR,MİNERAL YAĞLAR VE ÜRÜNLER 483.429.616 916.162.843 % 89,51
PLASTİKLER VE MAMULLERİ 796.423.379 870.350.779 % 9,28
ANORGANİK KİMYASALLAR 268.845.574 254.388.189 % -5,38
UÇUCU YAĞLAR,KOZMETİKLER VE SABUN 156.538.473 195.779.563 % 25,07
KAUÇUK,KAUÇUK EŞYA 143.756.031 149.757.702 % 4,17
BOYA,VERNİK,MÜREKKEP VE MÜSTAHZARLARI 131.539.891 149.394.818 % 13,57
ECZACILIK ÜRÜNLERİ 128.447.196 147.434.952 % 14,78
MUHTELİF KİMYASAL MADDELER 105.271.629 120.092.102 % 14,08
YIKAMA MÜSTAHZARLARI 81.781.398 82.091.994 % 0,38
ORGANİK KİMYASALLAR 76.155.844 53.376.781 % -29,91
YAPIŞTIRICILAR, TUTKALLAR, ENZİMLER 42.950.512 45.767.623 % 6,56
GÜBRELER 20.317.665 42.350.057 % 108,44
BARUT,PATLAYICI MADDELER VE TÜREVLERİ 1.752.812 2.338.675 % 33,42
FOTOĞRAFÇILIK VE SİNEMACILIKTA KULLANILAN ÜRÜNLER 1.475.459 909.114 % -38,38
GLİSERİN,BİTKİSEL MAMULLER,DEGRA,YAĞLI MADDELER 202.291 206.438 % 2,05
İŞLENMİŞ AMYANT VE KARIŞIMLARI,MAMULLERİ 11.871 14.773 % 24,44
TOPLAM 2.438.899.642 3.030.416.401 % 24,25

YASED Başkanı Engin Aksoy: Kamu-Özel Sektör Diyaloğunu Merkeze Alan Mevzuat Geliştirme Süreci, Türkiye’ye Olan Güveni Artırır

Satınalma Eğitimi Yased Başkanı Engin Aksoy Kamu Özel Sektör Diyaloğunu Merkeze Alan Mevzuat Geliştirme Süreci, Türkiye’ye Olan Güveni 1 Artırır

Satınalma Eğitimi Yased Başkanı Engin Aksoy Kamu Özel Sektör Diyaloğunu Merkeze Alan Mevzuat Geliştirme Süreci, Türkiye’ye Olan Güveni 1 ArtırırKüresel Yatırım Günleri Ankara etkinliğinde konuşan YASED Başkanı Engin Aksoy, küresel sektörel gelişmelere ve teknolojik ilerlemelere duyarlı, kamu-özel sektör diyaloğunu merkeze alan bir mevzuat geliştirme ve uygulama sistematiğinin, öngörülebilirliği artırarak Türkiye’ye olan güveni güçlendireceğini söyledi. Engin Aksoy, “Başta dijital ve yeşil dönüşümün düzenleyici altyapısı olmak üzere, mevzuat ve uygulamalarımızın rekabet içinde olduğumuz ülkelerin gerisinde kalmaması, daha yenilikçi ve yatırımcı dostu olmayı hedeflemesi, önümüzdeki dönemin en önde gelen gerekliliklerinden” dedi. 

Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED Küresel Yatırım Günleri Ankara etkinliğinde konuşan YASED Başkanı Engin Aksoy, 44 yıldır Türkiye’nin yatırım ortamının rekabetçiliğini ve Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımların hacmini artırmak için çalıştıklarını belirterek, “Bu yatırım kararları, küresel ve bölgesel siyasi ve ekonomik gelişmelerin belirsizlikleri her geçen gün artırdığı, uluslararası doğrudan yatırım çekme konusundaki rekabetin de her geçen gün daha da çetin bir hal aldığı bir ortamda gerçekleşiyor” dedi. Engin Aksoy, küresel sektörel gelişmelere ve teknolojik ilerlemelere duyarlı, kamu-özel sektör diyaloğunu merkeze alan bir mevzuat geliştirme ve uygulama sistematiğinin, öngörülebilirliği artırarak ülkemize olan güveni güçlendireceği vurgulayarak, “Başta dijital ve yeşil dönüşümün düzenleyici altyapısı olmak üzere, mevzuat ve uygulamalarımızın rekabet içinde olduğumuz ülkelerin gerisinde kalmaması, daha yenilikçi ve yatırımcı dostu olmayı hedeflemesi önümüzdeki dönemin en önde gelen gerekliliklerinden” dedi. 

Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED, bu sene 3 Haziran tarihinde başlattığı “YASED Küresel Yatırım Günleri” etkinlikleri kapsamında, Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırım trendleri ve gerçekleşmelerini mercek altına alan bir dizi etkinlik düzenliyor. 5 Haziran tarihinde Ankara Sheraton Otel’de düzenlenen geniş katılımlı etkinlikte Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve YASED Başkanı Engin Aksoy konuşmacı olarak yer alırken, başta YASED üyesi şirketlerin yöneticileri olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının, yabancı misyonların, uluslararası kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de etkinliğe katılım sağladı. 

Küresel Yatırım Günleri Ankara Resepsiyonu etkinliğinin açılış konuşmasını yapan Engin Aksoy, Türkiye iş ve yatırım ortamını uluslararası doğrudan yatırım çekme konusunda rekabet içinde olunan ülkelerle mukayeseli bir şekilde analiz eden tüm çalışmalarda yatırım yapma kararını en çok etkileyen faktör olarak makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevenin öngörülebilirliğinin öne çıktığını söyledi. 

Şubat ayında basın lansmanı yapılan YASED PULSE CEO Anketi’nde makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevedeki öngörülebilirlik başta olmak üzere, yatırım kararını etkileyen temel alanlarda gerçekleştirilecek iyileştirmelerin, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye gelebilecek 18,6 milyar dolarlık yatırımı harekete geçirebileceğinin ortaya çıktığını hatırlatan Engin Aksoy, şunları söyledi. 

“Ülkemizin, 2023 yılında bir önceki yılla mukayese edildiğinde yaklaşık 3 milyar dolar kayıpla 10,6 milyar dolar yatırım çektiği ve bunun yüzde 30’dan fazlasının gayrimenkul yatırımı olduğu dikkate alındığında, halihazırda ülkemizde yatırımı olan şirketlerimizin geleceğe yönelik olumlu öngörüsünü destekleyecek iyileşmelerin 2024 yılında ülkemizin de öncelikli gündemi olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu vesile ile yakın zamanda kamuoyunun bilgine sunacağımız güncel anket sonuçlarına ilişkin ön değerlendirmelerimizi paylaşmak isteriz. Öncelikle katılımcı uluslararası şirketlerin, Türkiye’deki operasyonları için güçlü bir büyüme öngörüsü olduğunu belirtebilirim. Üyelerimizin çoğunluğu geçmiş 6 ayda olduğu gibi ihracatlarını, çalışan sayılarını ve yatırım miktarlarını önümüzdeki 6 ay içinde de artırmayı öngörüyor. Ancak şunu da belirtmek isterim. Biz bu anketi bu yılın başında yaptığımızda, ankete katılanların sadece yüzde 8’i küresel ekonomide bir daralma bekliyordu. Yıl ortasında tekrarladığımız yeni anketimizde ise maalesef küresel ekonomide sınırlı bir daralma bekleyenlerin oranı yüzde 57’yi buldu. Biraz da bu nedenle üyelerimiz bu yılın ikinci yarısında ihracatlarının mevcut seyrini sürdüreceğini ama yeni güçlü bir artışın kaydedilemeyeceğini öngörüyor.” 

Son iki ankette döviz kuru ve enflasyonun, YASED üyelerinin faaliyetlerini en fazla etkileyen dışsal faktörler arasında yer aldığını, bugün bu endişelerde sınırlı da olsa iyileşmeler gördüklerini vurgulayan Engin Aksoy şöyle devam etti:

“2023 Aralık döneminde yaptığımız ankette, ankete katılan uluslararası şirketlerin CEO’larının yüzde 88’i önümüzdeki 12 ayda faaliyetlerini en fazla etkileyecek dışsal tehdit olarak, döviz kuru oynaklığını belirtmişti. Bu anketi 17 Mayıs-4 Haziran arasında yenilediğimizde, bu değerin yüzde 81’e gerilediğini görüyoruz. Benzer bir durum enflasyon için de geçerli. Biz makroekonomik istikrar önemli derken aslında bu duruma işaret etmeye çalışıyoruz. Emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, jeopolitik istikrarsızlıklar, iklim değişikliği gibi dışsal tehditlerin yanında halen makroekonomik istikrar gündemin ilk sırasında yer almaya devam ediyor. Anket sonuçlarında, Türkiye’nin iş ortamına ilişkin geleceğe yönelik ihtiyatlı bir iyimserliğin devam ettiğini söyleyebiliriz. Yani her ne kadar riskler olsa da atılan mevcut adımlar geleceğe yönelik beklentileri, biraz daha iyileştirmiş durumda. Örneğin, bu yılın başındaki ankette, iş ve yatırım ortamı açısından gelecek 6 ay için iyileşme beklentisi yüzde 24 iken bu oranın yüzde 30’a yükseldiğini görüyoruz. Ancak katılımcıların neredeyse yarısı iş ve yatırım ortamında bir gelişme beklemediklerini ifade ediyorlar. İş ve yatırım ortamını etkileyen gelişmelerin üyelerimizin genel merkezlerle iletişimleri ve Türkiye’deki yatırımların artırılması üzerindeki etkilerini de bu çalışmada ayrıca değerlendiriyoruz. Üyelerimize iş ve yatırım ortamının hangi alanlarında gerçekleşecek gelişmelerin, iyileşmelerin beraberinde yatırım getireceğini sorduğumuzda; yüzde 81’i makroekonomik performansa da dayanan risk göstergelerindeki iyileşmeyi, yüzde 77’sinin ise düzenleyici çerçevede öngörülebilirliğin artırılmasına işaret ettiğini görüyoruz. Belirttiğim gibi bir önceki anketimizde önümüzdeki 6 ay içerisinde, risk göstergeleri ve düzenleyici çerçevede iyileşmeler yaşanırsa, 18,6 milyar dolar büyüklüğünde ilave bir yatırım potansiyelinin harekete geçirilebileceği tespit edilmişti. 2024’ün ikinci yarısı için bu rakamı tespit etmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu ay sonunda sizlerle güncellenen rakamı da paylaşmayı planlıyoruz.”               

Mevzuat Taslakları Belirli Bir Süre Askıda Kalmalı

Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) platformuna YASED’in tüm uluslararası bilgi ve tecrübesiyle katkı sağlamayı önceliklendirdiklerini hatırlatan Engin Aksoy, son dönemde ilerleme kaydedilen ve Türkiye’ye daha fazla uluslararası doğrudan yatırım çekilmesini sağlayacak gündem maddelerini de şöyle özetledi: 

“Öncelikle tüm gündem maddeleri üzerinde önemli etkisi olan bir konuya değineceğim: Mevzuat Hazırlık ve İstişare Süreçlerinin Geliştirilmesi. Dünya standartlarında rekabetçi bir yatırım ortamına sahip olmamızın en önemli iki bileşeninden birisi düzenleyici çerçevedeki öngörülebilirlik. Bizler mevzuat hazırlama süreçlerinde özel sektörün görüş ve önerilerini kurallı bir şekilde, bir takvim dahilinde ele alan bir mekanizma geliştirilmesini önemsiyoruz. Düzenleyici etki analizleri ile desteklenen, özel sektörün düzenlemelere uyum süreci için gerekli süreleri ve gerekirse destekleri tanımlayan bir yaklaşımın hem mevzuatla beklenen etkinin hayata geçmesinde hem de şirketlerin bütçe ve plan öngörülerinin isabetini yükselteceğini düşünmekteyiz. Mevzuat taslaklarının belirli bir süre askıda kalmasını sağlayacak etkileşimli bir dijital altyapının oluşturulması bu açıdan önem taşıyor. Gündemimizdeki önemli tematik konuları da, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), Esnek Çalışma, İklim Kanunu / Emisyon Ticaret Sistemi, İnternet Altyapısı ve Dijital Piyasalar Kanunu olarak özetleyebiliriz.” 

Kacır: Türkiye Sağlam Yatırım Ortamı Olmaya Devam Edecek

Küresel Yatırım Günleri kapsamında yaptığı konuşmada, uluslararası doğrudan yatırımlar konusunda, uygulamaya alınan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu Eylem Planı’nın önemine değinen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır da, “Uluslararası Doğrudan Yatırımların ülkemizin rekabet gücü kazanmasında, istihdamı artırmasında ve Ar-Ge ekosisteminin beslenmesinde kritik rol üstlendiği bilinciyle hareket etmeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz günlerde yayımladığımız 57 maddelik YOİKK Eylem Planı yatırımcıların karşılaştıkları sorunları çözme ve iş yapma ortamını daha da iyileştirmeye yönelik kararlılığımızın nişanesidir. Türkiye uluslararası yatırımcıların sağlam ve dayanıklı yatırım ortağı olmaya devam edecek” dedi.  

Mehmet Şimşek: Kırılganlıklar Azaldı

Etkinlik kapsamında bir konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de yapısal reform programının ekonomik tarafta beşerî sermaye, yatırım ortamı, sermaye piyasaları, kamu maliyesi yönünden planlandığını, siyasal tarafta ise hukuk devleti, siyasi istikrar, kurumsal kapasite, hesap verilebilirlik ve kaliteli regülasyon tarafından planlandığını kaydetti. Şimşek, ekonomik programda dezenflasyon aşamasına gelinmekte olduğunu, piyasa beklentilerinin biraz gecikmeyle hedefe yaklaştığını belirterek, “Program çalışıyor, hem de saat gibi” dedi. 

Yatırımcılara seslenen Mehmet Şimşek, “Türkiye’nin kırılganlıkları azaldı, kaygılanmanıza gerek yok. Türkiye doğru yolda ve hızla ilerliyor” dedi. Şimşek, halen 250 civarında olan risk priminin gelecek yıl 100’lü seviyelere ineceğini kaydetti. 

Cevdet Yılmaz: 2028’De Küresel UDY’de Yüzde 1,5 Paya Ulaşırız

Küresel Yatırım Günleri programı kapsamında bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Türkiye’nin sahip olduğu stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, güçlü altyapısı ve ekonomik potansiyeliyle her zaman uluslararası yatırımcılar için cazip bir ülke olduğunu vurguladı. Seçimlerin bittiği bir ortamda siyasi istikrar ve öngörülebilirliğin sağlandığını, geçen yıl hazırlanan Orta Vadeli Program ve On İkinci Kalkınma Planı ile politika anlamında öngörülebilir bir çerçeve oluşturduklarını belirtti. 

Küresel uluslararası doğrudan yatırımların, çok olumlu bir seyir sergilemediğini, geçen yıl bu rakamın 1,3 trilyon dolar civarında olduğunu belirten Yılmaz, bu rekabetçi ortamda Türkiye’nin payını yükseltmesinin, gelecekte küresel sermaye hareketleri yükseldiğinde, nicelik olarak çarpan etkisinin çok daha yüksek olacağını ifade etti. Türkiye’nin küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemde yeni bir global üretim merkezi olmaya aday olduğunu belirten Yılmaz, bu kapsamda uluslararası şirketlerin yatırımlarını daha da artırmalarını beklediklerini ve gerekli desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Türkiye’nin yeni Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi’ni yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacaklarının altını çizen Cevdet Yılmaz şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından hazırlanan yeni strateji, yüksek katma değerli, sürdürülebilir dijital dönüşümü destekleyen, yüksek teknolojiye dayalı ve kaliteli istihdam sağlayan yatırımları ülkeye çekmeyi hedefliyor. Ülkemizin küresel sermaye pastasından aldığı payı 2028 yılı itibarıyla yüzde 1,5’a çıkarmak istiyoruz. Bugün yüzde 1 civarında olan payımızı yüzde 1,5’a yükseltmek istiyoruz. Stratejimizde yine sürdürülebilirlik, dijitalleşme, küresel değer zincirine entegrasyon, yetenek havuzunun geliştirilmesi ve ülkemizin yatırım ortamının etkin tanıtımı gibi alanlara odaklandık. Tamamladığımızda bunu kamuoyuyla paylaşacağız. Son aşamalara gelmiş durumdayız. Ayrıca yine eylül ayında Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’nı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Burada da Sayın Cumhurbaşkanımız ile uluslararası şirketlerin CEO’larını bir araya getirip uluslararası doğrudan yatırım meselelerini tartışmak istiyoruz.” 

Yapay Zekâ Yatırımlarında Artış

Financial Times fDi Intelligence Editörü Jacopo Dettoni de “Küresel Yatırımlarda Yeni Bir Dönem İçin Şafak Vakti ve Uluslararası Doğrudan Yatırım Haritasını Yeniden Şekillendiren Üç Yıkıcı Güç” konulu çevrim içi bir sunum gerçekleştirdi. Jeopolitik gelişmeleri, sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeyi, dünyada rol oynayan önemli güçler olarak niteleyen Dettoni, COVID-19 salgının etkisiyle uluslararası doğrudan yatırımların Çin’den ABD, Kanada, Almanya ve Japonya’ya yöneldiğine işaret etti. Yapay zekanın da çok fazla tartışılır hale geldiğini vurgulayan Dettoni, “Yapay zekanın dünyanın dört bir tarafında milyonlarca istihdamı etkilemesi bekleniyor. Yapay zekâ firmaları ve projeleri, yapay zeka komponenti olan projeler küresel anlamda yatırım kaynağı olmaya ve istihdam yaratmaya başladı. Ekonomik ekosistemin de önemli birer parçası haline geldiler. Yapay zekayla ilgili uluslararası doğrudan yatırımlarda artış var. Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistan bu alanda atak davranan ve mevzuatını yapay zekanın geliştirilmesi konusunda güçlendiren ülkeler” değerlendirmesinde bulundu. 

UNCTAD: Yatırımcılar, Bilgiye Erişim ve Şeffaflığa Çok Önem Veriyor

“Küresel Yatırım Günleri”nde, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansının (UNCTAD) İşletme ve Yatırım Bölümü yetkilisi Amelia U. Santos-Paulino, “Yatırımları Kolaylaştırma ve Dijital Devlet” temalı bir sunum gerçekleştirdi. Amelia U. Santos-Paulino dünyada yenilenebilir enerji, sürdürülebilir ulaştırma altyapısı gibi uluslararası proje finansmanıyla yapılmakta olan birçok proje olduğunu belirterek, dijital yatırımın kolaylaştırılması ve yatırım ortamının dijitalleştirilmesinin, gelişmekte olan ülkeleri pozitif etkilediğini söyledi. Santos-Paulinoşu bilgileri paylaştı: 

“Gelişmekte olan ülkeler için iki yatırım türü büyük önem arz ediyor. Bunlar, sabit sermaye yatırımları ve uluslararası yatırım projesi finansmanı. Küresel uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 3 artarken gelişmekte olan ülkelerin aldığı yatırımda geçen yıla göre azalma oldu. Önümüzdeki yıllarda umuyorum ki yatırım raporu daha pozitif rakamları bize gösterecek ama yine karşımızda birçok belirsizlik var. Türkiye’nin uluslararası yatırım projesi finansmanı türünde aldığı uluslararası doğrudan yatırım akışlarında önemli artış var. Bunların büyük bir kısmı enerji dönüşümüyle ilgili projeler; buna 2023 yılında diğer sektörlerin de eklendiğini görmekteyiz” 

Santos-Paulino, yatırım trenini bütün ülkelerin aynı şekilde yakalayamadığına işaret ederek, bu treni yakalayabilmek için ülkelerin küresel değer zincirine katılmış olmaları, kalkınma stratejilerinin, ticaret ve yatırım politikalarının uygun şekilde oluşturulması gerektiğini anlattı. Paulino, “Yatırımcılar bilgiye erişim, şeffaflık gibi konulara ve aynı zamanda regülasyonlara çok önem veriyorlar. Kendi işleriyle ilgili doğru bilgi akışının sağlanması ve doğru bir mevzuat çerçevesinin çizilmiş olmasını istiyorlar. Biz de dijital devlet araçlarıyla yatırım ortamının düzenlenerek şeffaflığın artırılmasına uğraşıyoruz” diye konuştu. 

Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım Rekabetçiliğinin Artırılması Paneli Düzenlendi

Küresel Yatırım Günleri’nin sonunda YASED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın moderatörlüğünde “Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım Rekabetçiliğinin Artırılması” konulu bir panel düzenlendi. Panelde soruları yanıtlayan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu, Ar-Ge ve teknoloji girişimciliği ekosisteminin geliştirilmesinin önemine işaret ederek, hedeflerinin teknoloji girişimciliği alanında Türkiye’yi küresel çekim merkezi yapmak olduğunu söyledi. Çoştu, dünyanın belirgin bir küresel eğilim içinde olduğunu belirterek, son dönemde tedarik zincirlerinde stratejilerin de değiştiğini söyledi. Türkiye’nin konumu, gücü ve kapasitesi itibariyle gelecek dönemde bazı avantajlarının olacağını dile getiren Coştu, teknolojik dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularının önemine işaret etti. Çoştu, bu iki makro faktörün, sürdürülebilir, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, elektrikli mobilite ya da sağlık teknolojileri gibi konularda yatırımlar açısından yeni oyun ve hareket alanları doğurduğunun altını çizdi. Gelecek 30 yıl dünyanın yatırım ortamını şekillendirecek konu başlıklarında bir yarışa girildiğini belirten Çoştu, “Türkiye için de bu yeni ortaya çıkan yatırım konularını bir fırsat alanı olarak görüyoruz. Dünyada sert bir rekabet ortamı da oluşmuş durumda. Bu yeni yatırım alanlarında oluşan bu dönüşüm mevcut sektörlerde yıkıcı etkiler oluşturacak. En yakın örneği otomotiv sektöründe yaşanıyor.” diye konuştu.  

Otomotivde Artan Bir Rekabet ve Dönüşüm Var

Panel konuşmacıları arasında yer alan YASED Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve TOFAŞ CEO’su Cengiz Eroldu da otomotiv sanayisinde artan bir rekabet ve hızlanan dönüşüm olduğuna dikkati çekerek, üreticilerin yatırım kararlarında pazara yakınlık ve verimliliğin ön plana çıktığını söyledi. Türkiye’de değerli bir iş gücünün olduğuna işaret eden Eroldu, “Çok eğitimli, iddialı, işine son derece bağlı. Diğer dünya ülkeleriyle karşılaştırdığımız zaman iş gücü indikatörlerinde birçok ülkeden daha iyi durumdayız.” dedi. Türkiye’de otomotivin geleneksel parçaları konusunda ciddi bir yan sanayisi olduğunu belirten Eroldu, “Ar-Ge konusunda Türkiye’de yapılan otomotiv sanayi açısından önemli yatırımlar var. Otomotiv sanayi bugün Türkiye’deki birçok ileri teknoloji işlerine de bir zemin oluşturdu.” diye konuştu. Eroldu, Türkiye ve Çin’deki otomobil üretim kapasitelerine ilişkin karşılaştırma yaparak, “Dolayısıyla aramızdaki ölçek farkının da farkındayız. Türkiye pazarında genç bir nüfus olması ve mobilite ihtiyacının artarak devam etmesi de aslında pazara yakınlık anlamında Türkiye’ye gelecek olan yatırımlar için de bir avantaj.” ifadesini kullandı. 

Diğer Uluslararası Yatırımcıların da Buraya Gelmesini Sağlayacağız

Diğer panel konuşmacısı olan YASED Yönetim Kurulu Üyesi ve Bosch Türkiye ve Orta Doğu Bölge Temsilcisi ve Başkanı Daniel Korioth da Bosch olarak yaklaşık 114 yıldır Türkiye’de olduklarına dikkati çekerek, Türkiye’nin genç bir nüfusa ve yüksek bir tüketici kitlesine sahip olduğunu söyledi. Bosch’un Türkiye’ye yatırımlarına ilişkin değerleri paylaşan Korioth, “Yapılması gereken şey öncelikle öngörülebilir olabilmek. Paydaşlar sürekli olarak değişiyor olabilir ancak kısa, orta ve uzun vadede planlarınızın olması gerekiyor.” dedi. Korioth, hızlı gelişen durumlara adapte olmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Ben kendi yönetim kuruluma şunu söylüyorum; başka ülkelerdeki yatırımlarımızı da buraya çekmemiz lazım. Ama biraz zaman geçmesi gerekiyor. Çok büyük bir şirketiz ve bu tip kararları alırken oldukça etkin kararlar alabiliyoruz. Biz Türkiye’yi desteklemeye devam edeceğiz ve diğer uluslararası yatırımcıları da kendi tecrübelerimizle destekleyip, onların buraya gelmelerini sağlayacağız” diye konuştu.

1717664525 Kry 1220 1717664531 Kry 2017

Proje & Malzeme ve İşçilik Maliyeti Hesaplama

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Proje & Malzeme Ve İşçilik Maliyeti Hesaplama

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Proje & Malzeme Ve İşçilik Maliyeti HesaplamaBir projenin gerçek maliyetini ortaya çıkarmak zor bir süreçtir. Çünkü maliyet sadece malzeme ve işçilikten ibaret değildir. Arka planda görünmeyen emek ve çaba vardır.

Herhangi bir proje ilk görüşmesine gitmek için yapılan yol ve konaklama masrafıyla başlar diye düşünüyorsanız yanılırsınız. O işin size verilmesini, o firmanın size ulaşmasını ve sizin bilinirliliğinizi sağlayan fuar ve reklam çalışmalarınız, kırk yıldan beri sürdürdüğünüz çabalarınız, piyasada var olma ve ayakta kalma gayretiniz, önceki müşterilerinizi memnun etmek için verdiğiniz emeklerinizin, satış ekibinizin çaba ve harcamalarının projenin maliyetinde yeri vardır. Bu yeni firma sizi neden tercih etti, isminizi nerden duydu, size nasıl güvendi gibi soruların cevapları da proje maliyetinin bir parçasıdır.

Bir projenin maliyeti hesaplanırken genel olarak şu kalemler ön plana çıkar:

  1. Malzeme maliyeti
  2. İşçilik maliyeti
  3. Varsa fason ve teşeron işçilik maliyeti
  4. Nakliye giderleri
  5. Yol ve harcırah masrafları
  6. Genel giderlerin yansıtılması
  7. Devreye alma masrafları

Projeye ilk teklifi vermek için harcadığınız zaman ve emek, projenin oluşması ve olgunlaşması için yaptığınız toplantılar, aldığınız danışmanlık hizmetleri, projenin çizimi için aldığınız programlar, kurduğunuz bilgisayar sistemi ve proje ekibinizin harcadığı zaman ve performansın da proje maliyeti içinde belirli bir yüzdesi vardır. Buna mühendis ekibinizin yaptığı arge çalışmalarını da eklemek gerekir.

Projenin başlamasından sonra planlama, satınalma, imalat, montaj ve test işlemleri ile devam eder. Bu arada muhasebe, insan kaynakları, danışma, lojistik ve depo da projenin bir parçasıdır. İmalattaki ustalarınızın performansının yanı sıra, şoförlerinizin gayreti ve hatta fabrika gece bekçisinin çalışması bile maliyete yansır. Kira, elektrik, servis, yemek, doğalgaz, tamir, bakım, temizlik, kırtasiye, çay v.s. genel giderler de maliyete eklenir. Öte yandan malzeme ithal etmişseniz çıkan gümrük vergileri, KDV, SGK ve işçi kesintileri, fazla mesai ve yıllık izin ücretleri de maliyet içinde yekûn tutan kalemlerdir.

Ancak malzeme, işçilik ve proje maliyeti projenin teslimi ile bitmez. Garanti süresi içinde ve sonrasında yaptığınız iş ve işlemlerin varlığı sürdükçe devam eder…

Bütün bu hesaplamalar içinde maliyet noktasında şunları göz önünde bulundurmak lazımdır bence. Sonuçta öyle kaliteli malzemeler seçilmeli, öyle güzel bir imalat ve montaj yapılmalıdır ki, projeyi teslim edip yıllar sonra aynı müşteriden başka yeni bir proje talebi gelinceye kadar o proje unutulmalıdır. Yani sıfır hata ve sıfır sorunlu makine imalatından bahsediyorum.

Malzeme Maliyeti Örneği:

Malzeme maliyeti uzun vadeli düşünmek gerekir. İlk alım maliyetini esas alırsanız çok yanılırsınız. Çünkü siz 40 yıldır var olan ve gelecek hedefleri olan bir firmasınız. Geleceği de düşünmek zorundasınız. İşte size ilk alımı kalitesiz ve ucuz malzemeden seçerseniz başınıza gelecekleri gösteren bir grafik çalışması:

Malzeme Maliyeti örneği

Grafikte açıkça görüldüğü gibi ilk başta 50 $’a aldığınız malzeme 2 yıl sonra ilk arızasını vermekte, 3. Yılda revizyona gitmenize sebep olmakta, sonra 2. Arıza ve tamamen yenileme gerektirmektedir. Bu şekilde 5 yıl önce teslim ettiğiniz projeyi hiçbir unutmanıza fırsat vermemekte sürekli sizi meşgul etmektedir. 5. yıl sonunda maliyeti de 500 $’a çıkmıştır. Halbuki en başta 100 $ lık kaliteli malzemeyi tercih etmiş olsaydınız maliyetini 5. yılın sonunda hala aynı kalacaktı. Bu arada prestij kaybı parayla ölçülmediği için burada yer almamaktadır. Tabi aynı şekilde kaliteli malzemenin kazandıracağı prestiji de ölçemediğimiz için kazancı tam hesaplayamayız.

İşçilik Maliyeti Örneği:

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Proje & Malzeme Ve İşçilik Maliyeti Hesaplamaİşçilik maliyetleri de uzun vadeli benzer hesaplamalar gerektirir. Mesela 3 iyi yetişmiş, tecrübeli ustayla 3 ayda tamamlayabileceğiniz bir projeyi 5 orta seviye usta ile ancak 6 ayda tamamlayabilirsiniz ve 3 aylık uzamanın getirdiği maliyeti hesaplamak için ekibinizle 10 toplantı yapsanız içinden çıkamazsınız. En sonunda o projeden zarar ettiğinizi görürsünüz. Gecikmenin ve projeyi geç teslim etmenin kaybettirdiği prestij kaybı parayla ölçemediği için ondan bahsetmek istemiyorum çünkü moralinizi bozmak istemem.

Cavit SOY

Türkiye’nin E-İhracat Şampiyonu Trendyol Oldu

Satınalma Eğitimi Türkiye’nin E İhracat Şampiyonu Trendyol Oldu

Satınalma Eğitimi Türkiye’nin E İhracat Şampiyonu Trendyol OlduTrendyol, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen  “İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni”nde,  ‘e-ihracat’ kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu. Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, ödülü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.

Türk ürün ve üreticilerini dünya pazarlarıyla buluşturan Türkiye’nin lider e-ticaret platformu Trendyol, TİM tarafından düzenlenen “İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni”nde e-ihracat kategorisinin şampiyonu oldu. Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, birincilik ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.

“Bu ödülü bizimle birlikte dünyaya açılan tüm Türk üreticileri adına alıyoruz”

Trendyol’un aldığı ödül hakkında değerlendirmede bulunan Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, TİM’in dijitalleşmeye verdiği önemin göstergesi olarak e-ihracat kategorisinde ilk kez verdiği ödülü almaktan duydukları mutluluğu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’nin zengin yer altı kaynakları ya da dev gaz sahaları yok. Ancak, gencecik mühendislerimiz, üretim kabiliyetimiz, çalışkanlığımız, kalitemiz, azim ve gayretimiz var. Örnek gösterilen unicornlarımız, girişimci programlarımız, Teknofest gibi dünya standartlarındaki ilham verici buluşmalarıyla ülkemiz global teknoloji arenasında söz sahibi durumda. Trendyol da ülkemizin sahip olduğu ekosistemden aldığı güçle Avrupa ve Ortadoğu’nun ilk beş teknoloji şirketinden biri ve bugün de ülkemizin  e-ihracatının şampiyonu haline geldi. Bu ödülün asıl sahibi, geliştirdikleri teknolojilerle tüm dünyaya damga vuran Trendyol’un genç mühendisleri ve ürünleriyle bu ihracatı mümkün kılan Türk üreticileridir. Türkiye’nin Trendyol’u olarak ülkemizin teknoloji ve üretim yetkinlikleri ile kaliteli insan kaynağından aldığımız güçle üreticilerimizin ‘Made in Türkiye’ etiketli ürünlerini dünya pazarlarıyla buluşturmaktan gurur duyuyoruz. E-ihracat odaklı çalışmalarımızın merkezinde bulunan üreticilerimizi, esnaf ve KOBİ’lerimizi dijitalleştiriyor, sınır ötesine taşıyarak milyonlarca müşteriyle buluşturuyoruz. Bunu tüm e-ticaret ekosistemindeki paydaşlarımızla beraber başarırken; onları da dünyaya açıyoruz.

Yaptığımız yatırımlar ve uçtan uca e-ticaret çözümlerimiz ile satıcılarımızı ve üreticilerimizi dünyanın en iyileriyle rekabet etmeye teşvik ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu, Ticaret Bakanlığımızın öncülük ettiği ihracat hedeflerine ülkemizi ulaştırmak için tüm gayretimizle sahadayız. Trendyol, 70 bin KOBİ’mizi ihracatla tanıştırdı, toplam ihracatçı sayımız 90 binden fazla. Amacımız 300 binden fazla satıcımızın tamamını e-ihracatçı yapmak. E-ihracat yoluyla ülkemizin sınır ötesi ticaretteki potansiyelini açığa çıkarmaya devam edeceğiz.”

Ege İhracatçı Birlikleri’nden Mayıs Ayında 1 Milyar 686 Milyon Dolarlık İhracat

Satınalma Eğitimi Ege İhracatçı Birlikleri’nden Mayıs Ayında 1 Milyar 686 Milyon Dolarlık İhracat

Satınalma Eğitimi Ege İhracatçı Birlikleri’nden Mayıs Ayında 1 Milyar 686 Milyon Dolarlık İhracatEge İhracatçı Birlikleri (EİB), Mayıs ayında yüzde 8 artışla 1 milyar 686 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. EİB’nin 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihracatı 7 milyar 696 milyon dolar olurken, son 1 yıllık dönemdeki ihracatı 18 milyar 349 milyon dolara ilerledi.207 milyon dolarlık ihracata imza atan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği zirvedeki yerini korurken, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği yüzde 4 artışla 146 milyon dolarlık döviz getirisiyle ikinci ve Ege Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği yüzde 18 artışla 139 milyon dolarlık ihracatla üçüncü sıranın sahibi oldu.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Mayıs ayında en fazla artış gösteren sektör olarak ihracatını yüzde 37 artışla 135 milyon dolara taşıdı.Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ise Mayıs ayını yüzde 11 artışla 100 milyon dolar ihracatla geride bıraktı. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, yüzde 1 artışla 85 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 2024 yılı Mayıs ayında ihracatını yüzde 15 artışla 81 milyon dolara çıkardı.  Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mayıs ayında yüzde 3 artış hızıyla 78 milyon dolarlık ihracat rakamını kayda aldı.

Ege Tütün İhracatçıları Birliği ihracatını 74 milyon dolara, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ihracatını 56 milyon dolara taşıdı.Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, Mayıs ayında 33 milyon dolarlık, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise ihracatını 12 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırmayı başardı.

103 Ülke ve Bölgeye İhracatımızı Artırmayı Başardık 

Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan sanayi ürünleri ihracatı yüzde 11 artışla 922 milyon dolar olarak gerçekleşti. Tarım sektörlerinin ihracatı 629 milyon dolara yükseldi. Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 12 ihracatçı birliğinin 7 tanesi performansını aştı. EİB 2024 yılı Mayıs ayında 187 farklı ihraç pazarına ulaştı ve 103 ülke ve bölgeye ihracatını artırmayı başardı.EİB’nin Avrupa Birliği’ne ihracatı 2024’ün Mayıs ayında 723 milyon dolarlık hacme ulaşırken toplam ihracatında Avrupa kıtasının payı ise yüzde 50 olarak kayıtlara geçti.EİB’nin ihracatındaki ilk beş ülke; Almanya’ya 162 milyon dolar, ABD’ye yüzde 104 milyon dolar, Birleşik Krallık’a yüzde 15 artışla 90 milyon dolar, İtalya’ya 88 milyon dolar, İspanya’ya 81 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ege Bölgesi’nin İhracatı 2 Milyar 714 Milyon Dolar

Ege Bölgesi, 2024 yılının Mayıs ayında ihracatını 2 milyar 714 milyon dolara taşıdı. İzmir, Ege Bölgesi ihracatına 1 milyar 494 milyon dolarlık katkı sağlarken, bu ihracatın 285 milyon dolarlık dilimi Ege Serbest Bölgesi ve İzmir Serbest Bölgesi’nden geldi. 2024 yılı Mayıs ayında Manisa, 484 milyon dolarlık performans ortaya koyarken, Denizli 416 milyon dolarlık ihracatla Manisa’yı takip etti. Muğla ihracatını 105 milyon dolara ilerleterek Ege Bölgesi illeri arasında dördüncü sıraya adını yazdırdı. Ege Bölgesi ihracatına, Balıkesir ise 71 milyon dolarlık katkı sağladı. Ege Bölgesi illerinden Aydın 88 milyon dolarlık, Kütahya 38 milyon dolarlık ihracat yaparken, Uşak Mayıs ayında 25 milyon dolar, Afyonkarahisar 29 milyon dolar ihracata imza attı.

Perakende Dünyasında İmzalar Dijitalleşti

Satınalma Eğitimi Perakende Dünyasında İmzalar Dijitalleşti

Satınalma Eğitimi Perakende Dünyasında İmzalar DijitalleştiMobilite ve sürdürülebilirliğin önemli olduğu perakende sektöründe zaman ve lokasyon bağımsız imzalama süreçlerinin yönetilmesini sağlıyor. Çözüm sayesinde çoklu mağaza yönetimi yapan AVM ile perakende mağazaları karşılıklı sözleşme, izin ve evrak süreçlerini hızla mobil olarak ilerletebiliyor. Sayfalarca çıktı almanın, imzacı beklemelerinin, kargolama ve arşivleme süreçlerinin önüne geçilmiş olunuyor.

İşler dijital ortamlara taşınırken imza süreçleri de kağıt ortamdan elektronik ortamlara aktarılıyor. Kağıt tabanlı imzalama süreçleri yavaş, yapısı gereği pahalı ve otomatize olmadığı için de hataya açık. E-GÜVEN, elektronik imza altyapısı ile imza süreçlerini kolaylaştırmak için yeni nesil, kullanımı kolay Paperzero ile perakende sektörünün de hayatını kolaylaştırıyor. 2001 yılından bu yana düzenlenen en büyük iş dünyası organizasyonu Perakende Günlerine katılan E-GÜVEN, yenilikçi ve doğa dostu Paperzero platformu ile katılımcılardan tam not aldı.

Yöneticiler Zaman ve Mekan Bağımsız İmza Atmak İstiyor

‍Perakende sektörü için bilgi ve deneyimlerin aktarıldığı, yeni iş birliği adımlarının atıldığı etkinlikte; Paperzero mağazaların, AVM’lerin, ödeme sistemleri şirketlerinin çoklu kanal yapılarına uygunluğu ile şirketlerin ilgi odağı oldu. Çözüm, AVM’lerin çoklu mağaza iletişim süreçlerindeki sözleşme adımlarını hızlandırıyor, yıllık sözleşme yenilemelerini takip ediyor, AVM ve mağazalar arasındaki çeşitli izinler için imzalanan dilekçeleri dijitalleştiriyor ve arşivliyor. Ürün, perakende sektöründeki şirketlerin kağıda, tonere, evrak taramaya, kargoya veya arşivlemeye bütçe ayırmadan imza süreçlerini dijitale taşımalarını sağlıyor.

Yıllık Maliyette Yüzde 75 Tasarruf

Platform, özellikle mağaza gezen saha ekiplerinin imzasını gerektiren dokümanlar için istedikleri zamanda ve mekanda e-imza veya mobil imza kullanarak imza gerektiren iş süreçlerini gerçekleştirmek isteyen yöneticilerin işlerini kolaylaştırıyor. Islak imzalı iş süreçlerine oranla yıllık maliyette yüzde 75 tasarruf sağlarken, verimliliği yüzde 60 ila 75 oranında artırıyor. Islak imzalı iş süreçlerini elektronik ortama taşıyarak kâğıt ve kargo maliyetlerinde yüzde 100’e yakın tasarruf sağlıyor.

Doğaya Dost Çözümle İmzalar 10 Saniye

Paperzero platformunun birçok büyük perakende markasında kullanıldığını söyleyen E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu, “Resmi evraklar, sözleşmeler ve anlaşmalar için gereken imzaları tek platformda topladık. Dijital platformlarda doküman imzalama ve doğrulama süreçlerini bir arada sunan doğa dostu Paperzero ile kağıda ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilen bir işlem sadece 10 saniye sürüyor. Platform, fiziksel imza toplama, imzalı belgeleri kurye ile gönderme ve fiziksel arşiv süreçlerini dijitalleştiriyor. Hızlı, güvenli, tasarruf sağlayan, doğa dostu Paperzero platformunda bireyler ve şirketler, ihtiyaçlarına uygun paketi seçerek hemen imza veya onay süreçlerini başlatabiliyor. Hiçbir kurulum ihtiyacı olmayan platform iş dünyası için, AVM ve mağazalardaki karşılıklı anlaşma sözleşmeleri, kurum içi imza ve onay süreçleri, banka talimatları gibi ödeme sistemlerinde ise anlaşmalı kuruluşlarıyla olan imza süreçleri ve kurum içi imzalama süreçlerinin dijitalleştirilmesi için oldukça pratik.” bilgisini verdi.

Maden Sektöründeki Güçbirliği İhracat Rakamlarını Artırıyor

Satınalma Eğitimi Maden Sektöründeki Güçbirliği İhracat Rakamlarını Artırıyor

Satınalma Eğitimi Maden Sektöründeki Güçbirliği İhracat Rakamlarını ArtırıyorTürk maden sektöründeki 17 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşan Maden Platformu, maden sektörünün gündemindeki konuları Ankara nezdinde takip ediyor, sektörün önünü açıyor.Maden Platformu 15 Mayıs Çarşamba 2024 günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Dr. Alparslan Bayraktar’ı Ankara’da makamında ziyaret ettikten sonra 1 Haziran’da Elazığ’da bir araya geldi.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin güçlü bir şekilde yer aldığı Maden Platformu’nun yoğun mesaisi sektörün ihracat rakamlarına da olumlu yansıyor. Türk madencilik sektörü 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihracatını yüzde 3,4’lük artışla 2 milyar 330 milyon dolardan, 2 milyar 410 milyon dolara taşıdı. Türk madencilik sektörünün ihracatının artması için 2024 yılının beş aylık döneminde yoğun bir pazarlama faaliyetleri gerçekleştiren Ege Maden İhracatçıları Birliği, emeklerinin karşılığını ihracat rakamlarındaki yüzde 21’lik artışla aldı.

 

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, 2023 yılının Ocak-Mayıs döneminde 438 milyon dolar olan ihracatlarını yüzde 21’lik artışla 532,5 milyon dolara taşıdıklarını, 2024 yılı sonu için belirledikleri 1 milyar 250 milyon dolarlık ihracat hedefine emin adımlarla ilerlediklerini kaydetti.  

Madencilik sektöründeki 17 STK’nın yer aldığı Maden Platformu’nun Türk madencilik sektörünün sorunlarının çözümü için 365 gün 24 saat özverili bir şekilde çalıştığını aktaran Alimoğlu, “Maden Platformunu oluşturan 17 STK Başkanları ve temsilcileri 15 Mayıs Çarşamba 2024 günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Dr. Alparslan Bayraktar’ı Ankara’da makamında ziyaret ettik. Madencilik sektörünün güncel durumu ve sorunları istişare edildi. TÜMMER’in öncülüğünde 1 Haziran’da Maden Platformu olarak Elazığ Mermerciler ve Madenciler Derneği ev sahipliğinde bir araya geldik. Toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü yetkilileri katıldı, sektörün sorunlarını birinci ağızdan dinlediler. Çözümler ürettiler. Karşılıklı diyalog oldu, sektör ve bürokratlar bir arada geldi. Hem Elazığ’ın hem Türkiye’nin sorunları masaya yatırıldı yapıcı bir toplantı oldu. Maden Platformu olarak her ay düzenli olarak toplanıyor ve sektörün gündemindeki sorunların çözümü için çalışıyoruz” diye konuştu.

Maden Platformu’nda; Türk madencilik sektöründeki sorunların çözümü için çalışan, birbiriyle uyumlu kadroların görev başında olduğunu ekleyen Alimoğlu sözlerini şöyle tamamladı; “Hayatımız Maden mottosuyla, çevreye duyarlı, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyumlu madencilik yapıyoruz. İnsanlık için vazgeçilmez olan madenlerimizi son teknolojiyle iş sağlığı ve iş güvenliğine uyumlu bir şekilde ekonomiye kazandırıyoruz. Ürettiği katma değerin tamamına yakını yerli ve milli olan Türk madencilik sektörü olarak üretmeye ve ihracat yapmaya devam edeceğiz.”

Elazığ’daki toplantıya MAPEG Genel Müdür Yardımcısı Fatih Dumanlı, MAPEG Doğaltaş Daire Başkanı Mustafa Yıldız, MAPEG Koordinatörü Musa Çelebi, MAPEG Mühendisi Metehan Demir, MAPEG Uzmanı Mustafa Sever, Orman Genel Müdürlüğü İzin İrtifak Daire Başkanı Ahmet Köle, İzin ve İrtifak Dairesi Maden İşleri Şube Müdürü Salih Arslantaş, Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü Endüstriyel Yatırımlar ÇED Daire Başkanı Fatih Selimoğlu, İZFAŞ Kurumsal İlişkiler Koordinatörü Tuğba Toksöz ve Fuarlar Koordinatörü Hürmen Arslan katıldı.

Türkiye, Çin Pazarında Avantajlı !

Satınalma Eğitimi Türkiye, Çin Pazarında Avantajlı

Satınalma Eğitimi Türkiye, Çin Pazarında AvantajlıÇin’in Şanghay kentinde 05-10 Kasım 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan “Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024” Türkiye milli katılım organizasyonu bu sene 6. Kez Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) organizatörlüğünde gerçekleştirilecek. 

Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024 (CIIE) Fuarı’nın Tanıtım Toplantısı Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Bu Girişimin Bir Parçası Olmaktan Gurur Duyuyoruz 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Çin Devlet Başkanı Xİ Jinping 2017 mayıs ayında gerçekleşen “Kuşak ve Yol Forumu”nda    Çin’in dışa açılma politikalarının ve uluslararası iş birliği niyetinin bir parçası olarak, küresel ticareti teşvik etmek ve ithalatı artırmak amacıyla 2018 yılından itibaren bu fuarın düzenleneceği açıkladı. Düzenlendiği tarihten itibaren de Çin Devlet Başkanı Xİ Jinping’in de bizzat önem verdiği Çin’in en önemli prestij fuarı konumunda. CIIE Fuarının, dünyanın en önemli fuar organizasyonlarından biri olduğunun farkındayız ve bu girişimin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye, Çinliler ile Türkler arasında derin bir dostluk kurulmasını sağlayan ve iki taraf arasında hem ekonomik hem de ticari iş birliği kapsamında çok yüksek düzeyde potansiyele sahip “Kuşak ve Yol” inşasının ortaklaşa yapılması sürecine katılan dünyadaki ilk ülkelerden biridir.” dedi.   

41,6 Milyar Dolarlık Ticaret Açığını Kapatmak İçin Tüm Gücümüzle Çalışıyoruz 

Başkan Eskinazi, “Fuarda sergilenen tüm ürünlerin yüzde 100 ithal olması şartı bulunuyor, bu da onu dünyada benzersiz kılıyor. Fuara geniş bir ürün yelpazesi dahil ediliyor: tüketim malları, otomotiv, ekipman, medikal cihazlar ve sağlık ürünleri, tarım ürünleri, hizmet ticareti gibi. 2023 yılında Çin’e ihracatımız 3,3 milyar dolar iken Çin’den ithalatımız ise 44,9 milyar dolara ulaşarak yaklaşık 41,6 milyar dolarlık ticaret açığı oluştu. Bu açığı kapatmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın ülkemiz lehine bu açığı kapatmaya yardımcı olacağını umuyoruz. Çin’e ihracatımızı artırmak için, Çin pazarını daha iyi tanımamız ve stratejik olarak yaklaşmamız gerektiğinin farkındayız. Bu nedenle, EİB olarak 2019’dan beri bu pazarı anlamak ve ihracatçılarımıza anlatmak için mücadele veriyoruz.” diye konuştu. 

Çin’in “416 Milyar Dolarlık” İthal Ettiği Ürünlerde Fiyat Avantajına Sahibiz 

Jak Eskinazi, “Çin’e ihraç edilecek ürünlerle ilgili GTIP bazında çalışmalar yapılması, kamu ve özel sektör iş birliğinde katma değeri yüksek ürünlerin Çin’e ihracatına yönelik çalışmalar yapacak platformların oluşturulmasını önemsiyor, tanıtımlarımızı bu doğrultuda şekillendirmeye gayret ediyoruz. Pekin Büyükelçiliğimiz Ticaret Müşavirliğimizce yapılan bir çalışmaya göre, Çin’in 2023 yılında ithal ettiği ürünlerin altılı GTIP bazındaki birim fiyatı, ülkemizin genel ihraç birim fiyatları ile mukayese edildiğinde Çin’in toplam ithalatının % 27’sine tekabül eden 1.781 tarife satırından oluşan toplam “416 milyar dolarlık” bir pazarda ihraç ürünlerimizin Çin pazarında kayda değer fiyat avantajına sahip olduğu görülmektedir. Çin’de değişen, batı benzeri tüketici tercihlerinin farkındayız. Sağlıklı, kaliteli Türk ürünlerimizi gıdadan kozmetiğe, tekstilden mermere bu pazarda tanıtmak ve ihracatımızı artırmak için çalışmaya devam edeceğiz. Firmalarımızın değerli katılımları ile Türk ürünlerimizi Çinli dostlarımıza tanıtmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.” dedi. 

Türk Firmalarının Çin Pazarını Deneyimlemesine ve İş Birliği İmkanlarını Yakalamasına Öncülük Etmekten Büyük Mutluluk Duyuyoruz 

Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Çin Uluslararası İthalat Fuarı, dünyanın her yerindeki firmalara ürün ve hizmetlerini sergilemeleri için benzersiz bir imkân sağlıyor. Bu prestijli etkinliğe geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene de katılacak olmaktan dolayı büyük heyecan duyuyoruz ve getireceği fırsatları geçmiş yıllarda olduğu gibi bu sene de sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu fuara katılmak yalnızca ürünlerimizi tanıtmamıza değil, aynı zamanda Çin ile dostluk ve iş birliği bağlarımızı güçlendirmemize de olanak tanıyor. 2019 yılından beri fuarın Türkiye milli katılım organizasyonunu yürütmekteyiz. Çin’in en prestijli fuarı olan Çin Uluslararası İthalat Fuarının bir parçası olmaktan da son derece gurur duyuyoruz.” dedi. 

Katılımcı Firmalarımızdan Verimli İş Birlikleri Yaptıkları Geri Dönüşlerini Aldık 

Başkan Işık, “Çin pazarını çok önemsiyoruz ve bu pazarın önemini her fırsatta üyelerimize anlatmaya gayret ediyoruz. Bu fuar sayesinde firmalarımızın Çin pazarını deneyimlemesine ve iş birliği imkanlarını yakalamasına öncülük etmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Geçen sene bu fuara 336 m2’lik bir alanda toplam 15 firmamızın katılımıyla tecrübe ettik. 2020, 2021 ve 2022 yıllarında pandemi sebebi ile fiziki katılım sağlanamayan fuarın, pandemi sonrası büyük bir ziyaretçi akınına uğradığını gözlemledik. Geçmiş yıl katılımcı firmalarımızdan, fuar ziyaretçilerinin nitelik olarak değerlendirildiğinde büyük bir kısmının karar verici pozisyonlarda bulundukları, verimli iş birlikleri ile ayrıldıkları geri dönüşlerini aldık. Geçtiğimiz yıllarda EİB olarak üzerine basarak CIIE fuarı ile eş zamanlı birçok sektörel fuarın yapılmasının CIIE fuarına katılımı düşürdüğünü dile getirmiştik.  Bu sene gördük ki geçtiğimiz yıllarda CIIE ile eş zamanlı düzenlenen fuarların tarihlerinde düzenlemeye gidilmiş. Bunun, bu sene fuara Türk firmalarımızca fuara olan katılımı artıracağını umuyoruz.” diye konuştu. 

Türkiye Küresel Organik Trendine Başarıyla Karşılık Veriyor 

Türkiye’nin zengin ve çeşitli tarımsal ürünleriyle her zaman küresel tarım pazarında önemli bir oyuncu olduğuna değinen Mehmet Ali Işık sözlerine şöyle devam etti: “Başta Ege Bölgesi olmak üzere ülkemizin verimli toprakları, dünyanın en kaliteli tarım ürünlerinin ana vatanı konumundadır. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Ege Bölgesi, özellikle çeşitli meyve, sebze ve kuruyemişlerin üretim ve ihracatında öne çıkıyor. Örneğin zeytinlerimiz, incirlerimiz, üzümlerimiz ve balığımızın sadece Türk mutfağının ayrılmaz bir parçası olmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası pazarlarda da oldukça rağbet görüyor. Son yıllarda organik ürünlere yönelik küresel talep giderek artıyor ve Türkiye bu trende büyük bir heyecan ve özveriyle karşılık veriyor. Türkiye’de organik tarım, 2002 yılında 57.000 hektar olan üretim alanının bugün 500.000 hektarın üzerine çıkmasıyla önemli bir büyüme kaydetti.”

 

Çin’in Sağlıklı Gıda Ürünleri Talebini Organik Tarım ile Karşılamak İstiyoruz 

Başkan Işık, “Bu dikkate değer artış, sürdürülebilir tarıma olan bağlılığımızın ve dünya çapında sağlık bilincine sahip tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğimizin altını çiziyor. Çin’in son yıllarda giderek artan sağlıklı ve kaliteli gıda ürünleri talebini, yüksek kaliteli organik tarım ürünlerimizle karşılamak istiyoruz. Geçen yıl fuarda Türk zeytinyağımızın, Türk kuru incirimizin, kuru üzümümüzün ve kuru kayısımızın, Türk şaraplarımızın gördüğü büyük ilgiden çok memnuniyet duyduk, bu yıl da ülkemiz ve bölgemiz ürünlerini Çinli dostlarımıza tattırmak ve sağlıklı kaliteli Türk ürünlerimizi tanıtmak için CIIE fuarında buluşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu sene yüksek bir katılımla Çin’e Türkiye çıkarması yapmak arzusundayız.  Kasım ayında Şanghay’a tüm firmalarımızı bekliyoruz.” dedi. 

Çin’den Ülkemize Büyük Bir İlgi Var, Sürekli Heyetler Geliyor 

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz, “Dünya ticareti geçen sene 32 trilyon dolara ulaştı. Çin’in dünya ticaretindeki payı ise 5 trilyon dolar. Türkiye’nin bir yıllık ticaretini Çin neredeyse bir ayda gerçekleştiriyor. Çin’de 1,5 milyar kişi yaşıyor. 1,5 milyarlık nüfusun yüzde 30’u orta sınıf ve üstü gelir grubunu oluşturuyor. Bu rakamın yüzde 10’u yani 100 milyon kişi Avrupa standartlarında yaşıyor. 70-80 bin dolarlık kişi başına gelir söz konusu. Bu büyüklükteki pazara her şeyi satabiliriz. Çin Türk ihracatçılar için çok önemli bir fırsat. Son dönemde Çin’den ülkemize büyük bir ilgi var, sürekli heyetler geliyor. Bu ayın 25-26’sı tarihlerinde Çin Sincan Urumçi’de fuara katılacağız. Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024 (CIIE) Fuarı kendi internet sitesinde “Türk ihracatçıları bekliyoruz” diye paylaşım yaptı. Bu pozitif ortamı avantajlı olarak kullanmamız gerekiyor.” diye konuştu.