Ocak ayı ortasından bu yana Çin’den başlayarak tüm dünyaya yayılan Covid-19 hem insani hem de ekonomik boyutta büyük kayıplara yol açtı. Etkilerinin devamına ilişkin birçok karamsar senaryoda konuşulmaya devam ediyor.
Tüm rapor ve analizler küreselleşmiş dünyadaki şirketlerin ( en küçük ithalatçıdan Fortune listesinin tepesindeki dev şirketlere kadar) tedarik zinciri süreçlerinde Çin’e ne kadar bağımlı hale geldiklerini ortaya koyuyordu ancak bugün tedarik zincirindeki bu kırılma herkesi büyük bir şaşkınlık ve çaresizlik içerisinde hissettiriyor.
Dünya genelinde en az 5 milyon şirketin Çin’in virüsten etkilenen bölgelerinden en az bir ya da daha fazla tedarikçiye sahip olduğu belirtiliyor.
Tedariğin, üretimin ve satışın tek bir coğrafyaya bağımlı olmadığı günümüz dünyasında, hammadde ve işgücü erişimindeki coğrafi çeşitlilik, gelişen lojistik alternatifler ve dijitalleşme tedarik zincirinin çok daha esnek olabilmesine imkân tanıyor.
Bugün yaşadığımız salgın gibi olağan dışı bir dönemde ise tüm tedarik zinciri yönetimlerini kısa ve orta vadede birçok yeni görev beklese de kriz anındaki öncelikli görev operasyonel sürekliliği sağlayabilmektir. İşletmenin üretimle ilgili taahhütlerini yerine getirebilmesi için en önemli koşul budur. Operasyonun böylesi bir kriz anında devamını sağlayabilmek için talep, tedarik, stok ve lojistik imkânlar mevcut koşullar içerisinde değerlendirilerek hızlı bir şekilde kriz anı yönetimine geçmek gerekmektedir.
Kriz anı yönetiminde;
- Hammadde, yarı mamul ve mamullerin tedarik edildiği ülkelere bir ya da birden fazla yeni alternatif eklenmeli ve siparişler verilmelidir.
- Yeni tedarikçilerin sisteme eklenmesiyle birlikte aynı süreçte taşımayı üstlenecek lojistik hizmet sağlayıcılar, gümrüklerdeki son durum, ülke mevzuatlarındaki güncel tedbirler vb. analiz edilerek karar verilmelidir.
- Alternatif hammaddelerin kullanımı test edilmelidir, kritik hammaddeler için üretim kapasitesini garanti altına alacak ek sözleşmeler yapılmalıdır
- Tedarik ağı dengelenmeli ve bu süreçten olumsuz etkileneceği öngörülen tedarikçiler desteklenmelidir, güçlü tedarikçiler ile şeffaf bir ilişki geliştirerek iletişim güçlendirilmelidir. Tedarikçilerin olası risk durumlarını önceden bildirmeleri konusunda cesaretlendirilmesi ve bu konuda desteğe açık olunduğu mesajı verilmelidir.
- Stokları artırmak durumunda yeni stok ve depolama alternatifleri geliştirilmelidir. Stokların güvenli ve operasyonel yetkinliğe sahip depolarda tutulduğundan emin olunmalıdır.
- Lojistik servis sağlayıcılar desteklenmeli ve tesis imkânlarından faydalanabilmeleri sağlanmalıdır
- Müşterilerle, tedarik zinciriyle ilgili almış olduğunuz tedbirler ve olası gecikme ihtimalleri şeffaf bir şekilde paylaşılmalı ve gerektiğinde destek istemekten çekinilmemelidir
Kriz anında alınacak acil tedbirlerin ardından salgın sonrası dünya, tedarik zinciri yönetimlerinin kısa ve orta vadeli planlarını belirleyip uyguladıkları ve çıktılarının analiz edileceği yeni bir tedarik zinciri sürecini deneyimleyecektir.