Satınalma Dergisi Sektör Sohbetlerinde konuğumuz, MASDAF Satınalma Müdürü Sn. Emre KABA. Bugün Emre Bey ile satınalma ve tedarik zinciri iş çevresini değerlendireceğiz.
- Emre bey, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben Emre Kaba. İstanbul doğumluyum. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Kocaeli Üniversitesi Mekatronik ve İstanbul Üniversitesi işletme mezunuyum.
Eğitim hayatı sonrasında kariyerime; sektöründe öncü olan ve makine imalatı yapan bir şirketin elektrik Ar-Ge departmanında başladım. Ancak kısa bir süre sonra günün şartlarıyla ihtiyaç haline gelen teknik satınalma departmanına geçtim ve 10 yıl kadar uzman pozisyonunda görev aldım. Yaklaşık 7 yıldır ise pompa sektörünün lider markası Masdaf’ta satın alma yöneticisi olarak çalışıyorum. Toplamda 16 yıllık satınalma tecrübesine sahibim.
- Masdaf köklü bir şirket. Firmanın gelişim öyküsü ve ürün ailesinden bahsedebilir miyiz?
Masdaf, 1977 yılında suyun ve enerjinin etkin kullanılması ve bu sayede yaşam kaynaklarının korunması ilkesiyle küçük bir atölyede pompa imalatına başladı. Yüzde 100 yerli sermaye ile kurulan Masdaf, kuruluşundan kısa bir süre sonra yani 1980 yılında Taşdelen’de bulunan ilk fabrikasına taşındı.
1991 yılında Türkiye’de ilk “endüstriyel tip hidroforu” üreten Masdaf, 2002 yılında ise yine Türkiye’de ilk kez “kendinden emişli atık su pompası”nı üreten şirket oldu.
2006 yılında kapasite artırımına giden Masdaf, Düzce’de 40 bin metrekare alan üzerine kurulan ve modern üretim teknolojileriyle donatılan Düzce fabrikasına taşındı.
Masdaf olarak pompa sektöründeki 40 yıllık tecrübemizi, tüm paydaşlarımız ile paylaşmak üzere 2017 yılında Mas Academy projesini hayata geçirdik. Bu kapsamda 5 yıldır kurum içi ve kurum dışı eğitimler düzenleyerek, sektörümüzün gelişimine katkı sağlamayı hedefliyoruz.
Türkiye pompa sektöründe fark yaratan teknoloji yatırımlarımızla, müşteri ve bayilerimizin yanı sıra sektördeki pompa üreticilerine de hizmet veriyoruz. Bu kapsamda, Düzce fabrikamıza kurulan ve AR-GE çalışmaları iki yıl süren modern ”Pompa Test Standı”yla 2019 yılından buyana müşterilerimize, şeffaf ve ölçülebilir ürünler sunuyoruz. Bu sayede müşterilerimizin satın aldıkları pompa teknolojilerinin yüksek kalite ve performansını henüz fabrikadan çıkmadan görebilmelerini sağlıyoruz. Ayrıca pompa testlerini, ISO 9906 pompa test standardına uygun şekilde yapıyoruz.
2021 yılında ise 12 bin metrekare alan üzerine kurulu modern ve çevreci bir bina olan Tuzla Genel Merkezbinamıza taşındık.
Bugün, Düzce ve Tuzla fabrikalarımızdaki 250 çalışanımız ile 80’den fazla ülkeye verimli ve çevreci pompa teknolojileri ihraç ediyoruz. Kısacası hedefimiz, Türkiye’nin global markası olmak.
- Pompanın tarihçesi, çalışma prensibi ve kullanım alanları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Archimedes (Arşimet) tarafından M.Ö 3. yüzyılda tasarlanan pompalar, mekanik kuvvetlerin fiziksel kaldırma ve sıkıştırma kuvvetiyle maddeyi itmesi prensibi ile çalışıyor. Pompalar, sıvıların basıncını ve toplam enerjisini arttırıyor. İçine çektiği akışkana kinetik ya da potansiyel enerji kazandırmaya yarıyor. Genel olarak pompa; akışkanları bir yerden bir yere iletmeye, daha yükseğe çıkarmaya ve gazları sıkıştırıp kapalı kapıların içindeki gazların boşaltılmasına yarıyor. Bu ifade doğrultusunda pompayı, birçok sektöre hitap eden mekanik bir aygıt olarak tanımlıyoruz.
Pompalar; binalarda ve endüstrideki ısıtma, soğutma, havalandırma sistemlerinde, altyapı, su temini ve atık su uygulamalarında kullanılıyor. Ayrıca binalarda ve endüstriyel tesislerdeki sulu yangın söndürme sistemlerinin basınçlandırılmasında kullanılan ve yangınla mücadelede etkili çözümler sunan yangın pompalarımız da su bazlı yangın söndürme sistemlerinin en önemli parçasını oluşturuyor.
- Sektörde önemli bir tecrübeye sahipsiniz. Geçmişten günümüze satınalma iş çevresinde neler değişti?
16 yıl önce satınalma mesleğine ilk başladığım yıllar, teknolojinin sınırlı olduğu dönemlerdi ve satınalma sadece ihtiyaç durumunda ürün tedariği yapan bir departmandı. Profesyonellik ve uzmanlık tarafında ise gelişim süreçleri henüz tamamlanmamıştı. Teknolojinin artması ile birlikte ürünlerde katma değer sağlayacak yarı mamul ve mamüllere ihtiyaç duyulmaya başlamasından dolayı ürünlerin; verimli, alternatifli, doğru fiyat/zaman politikasıyla temin edilebilmesi ve avantajlı bir şekilde tedariğinin sağlanması önem arz etmeye başladı. En önemli etkisi ise alırken kazanan nihai kullanıcıya kadar katma değer sağlayan satınalma departmanı bugün, TZ (Tedarik Zinciri) içerisinde önemli bir rol oynayan departman haline geldi.
- Son dönemde tüm dünyada dalgalanan hammadde fiyatları var. Dövizdeki yükselme trendi de işleri yönetmede zorluyor. Bu gelişmeler firmaların satınalma politikalarına nasıl bir etki yapıyor?
Hammadde, üretici birçok şirketin en önemli girdisidir. Sürdürülebilir bir fiyat ile ürün tedariği son zamanların ciddi değerleri arasında yer alıyor. Son dönemde yaşadığımız; global ölçekli pandemi krizini, Rusya – Ukrayna savaşını dünyada yaşanan bir “Değişim” olarak adlandırmak sanırım en doğru ifade olacak.
Değişime bağlı olarak; hızla artan enerji maliyetleri ve lojistik sektöründe yaşanan sıkıntılar nedeniyle satınalma sürecini en uygun fiyat ve sürede yürütmek biraz zor oluyor. Tam olarak mass production bir üretim sürecimiz olmadığı için yıllık bazlı anlaşmalı alımlarımızı, minimum seviyelerde yapıyoruz. Bu sebeple hammadde fiyatlarındaki ön görülemeyen artışlardan maalesef direkt ve endirekt olarak etkilenen taraf olabiliyoruz. Bu tür artışların olumsuz etkilerini düşürmek, ürün grubu bazında döviz bazlı fiyat sabitlemeler ile alış fiyatlarımızı olabildiğince sabitleyerek bu zor süreçleri atlatmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda bu süreçte “Değişim Aynı Anda ve Uçtan Uca Yönetildiğinde Başarılı Olur” mottosu ile mevcut kriz süreçlerini başarılı bir şekilde yönetmek adına var gücümüzle çalışıyoruz.
- Temel girdilerin temin edilmesi, üretim planlanması ve fabrika operasyonlarının desteklenmesinde nasıl bir yol izliyorsunuz?
Bu tür operasyonel süreçleri, ERP sistemi kapsamında kullandığımız IFS programının sağlamış olduğu MRP (Materials Requirement Planning) yapısı ile planlayarak çözüme kavuşturuyoruz. Yani tüm süreçlerimizi, ERP sistemi ile dijital olarak planlıyoruz. Bu sayede sağlıklı bir ihtiyaç planlaması yaparak; üretim ve operasyonel süreçlerimizi başarılı bir şekilde yönetiyoruz.
- Bir üretim tesisi olarak tedarik zinciri konusunda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
TZ süreçlerimizi etkin ve proaktif olarak sürdürebilmek için IFS ERP sistemi kullanıyoruz. ERP günümüzün en değerleri sitem yönetimleri arasında yer alıyor. Masdaf olarak ERP haricinde üretim proses sistemlerimizin de sürdürülebilir ve izlenebilir olması adına üretim alanındaki verilerin toplanması için Mes sistemi olarak adlandırılan trexDCAS programını kullanıyoruz. IFS sistemimiz, tedarikçilerimizin performanslarını değerlendirme noktasında da etkin rol oynuyor. Tedarikçilerimizin KPI süreçlerini belirlediğimiz algoritmik değerlendirme talimatları doğrultusunda aylık periyotlar ile IFS üzerinden yapıyor ve çözüm ortaklarımız ile paylaşıyoruz. Yapılan KPI değerlendirmelerindeki puantaj durumlarına göre tedarikçilerimizin Audit’lerini kalite departmanımız ile birlikte yapıyoruz. Kısacası dijital dönüşüm, süreçlerin ve kaynakların şeffaf bir şekilde yönetilmesinde ve sürdürülebilir kılınmasında anahtar rol oynuyor.
- MASDAF’ın ihracat yeteneği gurur verici. Uluslararası müşterilerin bizlerden beklentileri neler?
Masdaf, Dünya’da 80’den fazla ülkede tercih edilen ve bilinen bir marka. “Masdaf Dünya’ya iyi gelecek” mottosuyla ihracat süreçlerine ciddi anlamda değer veren ve sürekli geliştiren bir firma. İhracatımız ciromuzun yüzde 50’sini oluşturuyor.
Son zamanlarda yaşanan global kiriz sebebiyle Türkiye birçok ülkenin stratejik tedarikçisi konumunda yer alıyor. Bu tür krizlerin ortaya çıkardığı en kritik konu ise teslim süreleri oluyor. Müşterilerimiz en büyük beklentisi teslim sürelerinin olabildiğince kısa olması yönünde. Ayrıca global bir pazarda yer aldığınız için ürünlerinizin uluslararası standartları sağlıyor olması gerekiyor ki Masdaf’ın ileri teknolojisi, ihracat pazarlarındaki konumumuzu güçlendiriyor.
- Sözleşmeler hakkında bilgi alabilir miyiz?
Tedarikçi sözleşmelerimizi ciddi anlamda önemsiyoruz ve dikkat ediyoruz. Onaylı tüm tedarikçilerimiz ile sözleşme yapıyoruz. Bu süreç hem bizleri hem de çözüm ortaklarımızı hukuki süreçler karışışında koruyor.
- Tedarikçi ilişkilerine de ayrı bir pencere açalım. Yurt içerisinde firmalar gerekli kalite belgeleri, sertifikalar, standartlar ve kurumsallaşma konusunda hangi seviyedeler?
Masdaf olarak tüm süreçlerimizi, “Entegre Yönetim Sistemi” ile yönetiyoruz. ISO 9001-ISO14001-ISO45001 belgelerine sahip bir firmayız. Her yıl TÜV AUSTRIA tarafından süreçlerimiz denetleniyor. Hem bu belgeler ile hem de “çevre ve tehlikeli madde taşımacılığı” danışmanlarımızla süreçlerimizi kaliteli ve sürdürülebilir hale getiriyoruz. “Tedarikçilerimizin Gücü Kadar Güçlüyüz” mottosuyla çözüm ortaklarımıza, eksiklerinin tamamlanması ve kurumsallaşmaları konularında rehberlik ediyoruz.
- Alıcı ve tedarikçiler bir bütün, bir ekosistem. Birlikte gelişim çok önemli. Tedarikçilerle çalışırken güven tesis edilmesi, doğru iletişim, kalite ve üretim alanlarında rehberlik fevkalade önemli. Biraz açalım mı?
Kesinlikle önemli bir noktaya değindiniz. Müşteri-Tedarikçi ilişkilerin beşeri ilişkiler ve güven oldukça önemli. Global kriz dönemlerinde beşeri ilişkilerimizin avantajlarını fazlasıyla hissediyoruz. Ünkü doğru iletişim, ilişkilerin sürdürülebilirliği açısından oldukça önemli.
- Artan teknoloji kullanımı meslek alanımızda ne gibi faydalar sağlıyor?
Teknolojinin değişimi ve gelişimi kaçınılmaz bir gerçek. Bir mekatronikçi olarak, teknolojiyi her alanda kullanmanın ve benimsemenin faydalı olacağı kanaatindeyim. Teknoloji, birçok portal üzerinden alternatif tedarikçi arayışlarımızı da kolaylaştırıyor. Ayrıca teknolojiyle birlikte ERP sistemlerinin aktif halde kullanılması da süreç yönetiminde büyük avantajlar sunuyor. ERP, hem operasyonel süreçlerimizin doğruluğunu ve takibini kolaylaştırıyor hem de raporlanabilir bir süreç sunuyor.
Bu nedenle teknolojiyi yakından takip ederek, ihtiyaçlarımız doğrultusunda efektif bir şekilde kullanıyoruz. Ürün gruplarına göre Remote I/O modülleri ile izlenilebilir bir yapı sağlıyoruz. Ayrıca belli ürün gruplarında enerji verimliliğini desteklemek adına pompalar üzerinde bulunan motorların çalıştırılmasını “driver” olarak ifade edilen frekans kontrol ürünleri ile sağlıyoruz.
- Önümüzdeki birkaç yılı nasıl öngörüyorsunuz? Temel belirsizlik ve risk kaynakları nelerdir? Bakış açınızı öğrenmek isterim.
Mevcut global tabloya baktığımızda önümüzde tedirginlik veren birkaç yıl olduğunu söyleyebilirim. 16 yıllık sektörel tecrübem üzerinden de bir örnek verecek olursam, geçmiş 16 yıl gibi gelecek bir 16 yılın bizi beklemediğini söyleyebilirim. Çünkü pandemi ve enerji krizinin olumsuz etkileri nedeniyle yaşanan ekonomik belirsizlik, uzunca bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Tedarik zinciri yönetiminde ise lean (yalın) üretim, Kaizen çalışmaları ve endüstri 5.0 gibi çalışmalar; temel belirsizlik ve risk kaynaklı süreçler adına ciddi bir tampon görevi görüyor. Bu nedenle bu tür süreçleri yeterince ele almak gerekiyor. Ayrıca sürdürülebilirliği destekleyen; çevreci ve verimli teknolojiler de bu süreçte başarı sağlanmasında önemli rol oynuyor. Bu nedenle krizi fırsata dönüştürebilmek için; ürünlerimiz ve tüm süreçlerimiz, sürdürülebilir bir gelecek sağlamaya yönelik olmalı.