Proje & Malzeme ve İşçilik Maliyeti Hesaplama

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Proje & Malzeme Ve İşçilik Maliyeti Hesaplama

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Proje & Malzeme Ve İşçilik Maliyeti HesaplamaBir projenin gerçek maliyetini ortaya çıkarmak zor bir süreçtir. Çünkü maliyet sadece malzeme ve işçilikten ibaret değildir. Arka planda görünmeyen emek ve çaba vardır.

Herhangi bir proje ilk görüşmesine gitmek için yapılan yol ve konaklama masrafıyla başlar diye düşünüyorsanız yanılırsınız. O işin size verilmesini, o firmanın size ulaşmasını ve sizin bilinirliliğinizi sağlayan fuar ve reklam çalışmalarınız, kırk yıldan beri sürdürdüğünüz çabalarınız, piyasada var olma ve ayakta kalma gayretiniz, önceki müşterilerinizi memnun etmek için verdiğiniz emeklerinizin, satış ekibinizin çaba ve harcamalarının projenin maliyetinde yeri vardır. Bu yeni firma sizi neden tercih etti, isminizi nerden duydu, size nasıl güvendi gibi soruların cevapları da proje maliyetinin bir parçasıdır.

Bir projenin maliyeti hesaplanırken genel olarak şu kalemler ön plana çıkar:

  1. Malzeme maliyeti
  2. İşçilik maliyeti
  3. Varsa fason ve teşeron işçilik maliyeti
  4. Nakliye giderleri
  5. Yol ve harcırah masrafları
  6. Genel giderlerin yansıtılması
  7. Devreye alma masrafları

Projeye ilk teklifi vermek için harcadığınız zaman ve emek, projenin oluşması ve olgunlaşması için yaptığınız toplantılar, aldığınız danışmanlık hizmetleri, projenin çizimi için aldığınız programlar, kurduğunuz bilgisayar sistemi ve proje ekibinizin harcadığı zaman ve performansın da proje maliyeti içinde belirli bir yüzdesi vardır. Buna mühendis ekibinizin yaptığı arge çalışmalarını da eklemek gerekir.

Projenin başlamasından sonra planlama, satınalma, imalat, montaj ve test işlemleri ile devam eder. Bu arada muhasebe, insan kaynakları, danışma, lojistik ve depo da projenin bir parçasıdır. İmalattaki ustalarınızın performansının yanı sıra, şoförlerinizin gayreti ve hatta fabrika gece bekçisinin çalışması bile maliyete yansır. Kira, elektrik, servis, yemek, doğalgaz, tamir, bakım, temizlik, kırtasiye, çay v.s. genel giderler de maliyete eklenir. Öte yandan malzeme ithal etmişseniz çıkan gümrük vergileri, KDV, SGK ve işçi kesintileri, fazla mesai ve yıllık izin ücretleri de maliyet içinde yekûn tutan kalemlerdir.

Ancak malzeme, işçilik ve proje maliyeti projenin teslimi ile bitmez. Garanti süresi içinde ve sonrasında yaptığınız iş ve işlemlerin varlığı sürdükçe devam eder…

Bütün bu hesaplamalar içinde maliyet noktasında şunları göz önünde bulundurmak lazımdır bence. Sonuçta öyle kaliteli malzemeler seçilmeli, öyle güzel bir imalat ve montaj yapılmalıdır ki, projeyi teslim edip yıllar sonra aynı müşteriden başka yeni bir proje talebi gelinceye kadar o proje unutulmalıdır. Yani sıfır hata ve sıfır sorunlu makine imalatından bahsediyorum.

Malzeme Maliyeti Örneği:

Malzeme maliyeti uzun vadeli düşünmek gerekir. İlk alım maliyetini esas alırsanız çok yanılırsınız. Çünkü siz 40 yıldır var olan ve gelecek hedefleri olan bir firmasınız. Geleceği de düşünmek zorundasınız. İşte size ilk alımı kalitesiz ve ucuz malzemeden seçerseniz başınıza gelecekleri gösteren bir grafik çalışması:

Malzeme Maliyeti örneği

Grafikte açıkça görüldüğü gibi ilk başta 50 $’a aldığınız malzeme 2 yıl sonra ilk arızasını vermekte, 3. Yılda revizyona gitmenize sebep olmakta, sonra 2. Arıza ve tamamen yenileme gerektirmektedir. Bu şekilde 5 yıl önce teslim ettiğiniz projeyi hiçbir unutmanıza fırsat vermemekte sürekli sizi meşgul etmektedir. 5. yıl sonunda maliyeti de 500 $’a çıkmıştır. Halbuki en başta 100 $ lık kaliteli malzemeyi tercih etmiş olsaydınız maliyetini 5. yılın sonunda hala aynı kalacaktı. Bu arada prestij kaybı parayla ölçülmediği için burada yer almamaktadır. Tabi aynı şekilde kaliteli malzemenin kazandıracağı prestiji de ölçemediğimiz için kazancı tam hesaplayamayız.

İşçilik Maliyeti Örneği:

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Proje & Malzeme Ve İşçilik Maliyeti Hesaplamaİşçilik maliyetleri de uzun vadeli benzer hesaplamalar gerektirir. Mesela 3 iyi yetişmiş, tecrübeli ustayla 3 ayda tamamlayabileceğiniz bir projeyi 5 orta seviye usta ile ancak 6 ayda tamamlayabilirsiniz ve 3 aylık uzamanın getirdiği maliyeti hesaplamak için ekibinizle 10 toplantı yapsanız içinden çıkamazsınız. En sonunda o projeden zarar ettiğinizi görürsünüz. Gecikmenin ve projeyi geç teslim etmenin kaybettirdiği prestij kaybı parayla ölçemediği için ondan bahsetmek istemiyorum çünkü moralinizi bozmak istemem.

Cavit SOY

Türkiye’nin E-İhracat Şampiyonu Trendyol Oldu

Satınalma Eğitimi Türkiye’nin E İhracat Şampiyonu Trendyol Oldu

Satınalma Eğitimi Türkiye’nin E İhracat Şampiyonu Trendyol OlduTrendyol, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen  “İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni”nde,  ‘e-ihracat’ kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu. Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, ödülü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.

Türk ürün ve üreticilerini dünya pazarlarıyla buluşturan Türkiye’nin lider e-ticaret platformu Trendyol, TİM tarafından düzenlenen “İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni”nde e-ihracat kategorisinin şampiyonu oldu. Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, birincilik ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.

“Bu ödülü bizimle birlikte dünyaya açılan tüm Türk üreticileri adına alıyoruz”

Trendyol’un aldığı ödül hakkında değerlendirmede bulunan Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, TİM’in dijitalleşmeye verdiği önemin göstergesi olarak e-ihracat kategorisinde ilk kez verdiği ödülü almaktan duydukları mutluluğu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’nin zengin yer altı kaynakları ya da dev gaz sahaları yok. Ancak, gencecik mühendislerimiz, üretim kabiliyetimiz, çalışkanlığımız, kalitemiz, azim ve gayretimiz var. Örnek gösterilen unicornlarımız, girişimci programlarımız, Teknofest gibi dünya standartlarındaki ilham verici buluşmalarıyla ülkemiz global teknoloji arenasında söz sahibi durumda. Trendyol da ülkemizin sahip olduğu ekosistemden aldığı güçle Avrupa ve Ortadoğu’nun ilk beş teknoloji şirketinden biri ve bugün de ülkemizin  e-ihracatının şampiyonu haline geldi. Bu ödülün asıl sahibi, geliştirdikleri teknolojilerle tüm dünyaya damga vuran Trendyol’un genç mühendisleri ve ürünleriyle bu ihracatı mümkün kılan Türk üreticileridir. Türkiye’nin Trendyol’u olarak ülkemizin teknoloji ve üretim yetkinlikleri ile kaliteli insan kaynağından aldığımız güçle üreticilerimizin ‘Made in Türkiye’ etiketli ürünlerini dünya pazarlarıyla buluşturmaktan gurur duyuyoruz. E-ihracat odaklı çalışmalarımızın merkezinde bulunan üreticilerimizi, esnaf ve KOBİ’lerimizi dijitalleştiriyor, sınır ötesine taşıyarak milyonlarca müşteriyle buluşturuyoruz. Bunu tüm e-ticaret ekosistemindeki paydaşlarımızla beraber başarırken; onları da dünyaya açıyoruz.

Yaptığımız yatırımlar ve uçtan uca e-ticaret çözümlerimiz ile satıcılarımızı ve üreticilerimizi dünyanın en iyileriyle rekabet etmeye teşvik ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu, Ticaret Bakanlığımızın öncülük ettiği ihracat hedeflerine ülkemizi ulaştırmak için tüm gayretimizle sahadayız. Trendyol, 70 bin KOBİ’mizi ihracatla tanıştırdı, toplam ihracatçı sayımız 90 binden fazla. Amacımız 300 binden fazla satıcımızın tamamını e-ihracatçı yapmak. E-ihracat yoluyla ülkemizin sınır ötesi ticaretteki potansiyelini açığa çıkarmaya devam edeceğiz.”

Ege İhracatçı Birlikleri’nden Mayıs Ayında 1 Milyar 686 Milyon Dolarlık İhracat

Satınalma Eğitimi Ege İhracatçı Birlikleri’nden Mayıs Ayında 1 Milyar 686 Milyon Dolarlık İhracat

Satınalma Eğitimi Ege İhracatçı Birlikleri’nden Mayıs Ayında 1 Milyar 686 Milyon Dolarlık İhracatEge İhracatçı Birlikleri (EİB), Mayıs ayında yüzde 8 artışla 1 milyar 686 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. EİB’nin 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihracatı 7 milyar 696 milyon dolar olurken, son 1 yıllık dönemdeki ihracatı 18 milyar 349 milyon dolara ilerledi.207 milyon dolarlık ihracata imza atan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği zirvedeki yerini korurken, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği yüzde 4 artışla 146 milyon dolarlık döviz getirisiyle ikinci ve Ege Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği yüzde 18 artışla 139 milyon dolarlık ihracatla üçüncü sıranın sahibi oldu.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Mayıs ayında en fazla artış gösteren sektör olarak ihracatını yüzde 37 artışla 135 milyon dolara taşıdı.Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ise Mayıs ayını yüzde 11 artışla 100 milyon dolar ihracatla geride bıraktı. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, yüzde 1 artışla 85 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 2024 yılı Mayıs ayında ihracatını yüzde 15 artışla 81 milyon dolara çıkardı.  Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mayıs ayında yüzde 3 artış hızıyla 78 milyon dolarlık ihracat rakamını kayda aldı.

Ege Tütün İhracatçıları Birliği ihracatını 74 milyon dolara, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ihracatını 56 milyon dolara taşıdı.Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, Mayıs ayında 33 milyon dolarlık, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise ihracatını 12 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırmayı başardı.

103 Ülke ve Bölgeye İhracatımızı Artırmayı Başardık 

Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan sanayi ürünleri ihracatı yüzde 11 artışla 922 milyon dolar olarak gerçekleşti. Tarım sektörlerinin ihracatı 629 milyon dolara yükseldi. Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 12 ihracatçı birliğinin 7 tanesi performansını aştı. EİB 2024 yılı Mayıs ayında 187 farklı ihraç pazarına ulaştı ve 103 ülke ve bölgeye ihracatını artırmayı başardı.EİB’nin Avrupa Birliği’ne ihracatı 2024’ün Mayıs ayında 723 milyon dolarlık hacme ulaşırken toplam ihracatında Avrupa kıtasının payı ise yüzde 50 olarak kayıtlara geçti.EİB’nin ihracatındaki ilk beş ülke; Almanya’ya 162 milyon dolar, ABD’ye yüzde 104 milyon dolar, Birleşik Krallık’a yüzde 15 artışla 90 milyon dolar, İtalya’ya 88 milyon dolar, İspanya’ya 81 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ege Bölgesi’nin İhracatı 2 Milyar 714 Milyon Dolar

Ege Bölgesi, 2024 yılının Mayıs ayında ihracatını 2 milyar 714 milyon dolara taşıdı. İzmir, Ege Bölgesi ihracatına 1 milyar 494 milyon dolarlık katkı sağlarken, bu ihracatın 285 milyon dolarlık dilimi Ege Serbest Bölgesi ve İzmir Serbest Bölgesi’nden geldi. 2024 yılı Mayıs ayında Manisa, 484 milyon dolarlık performans ortaya koyarken, Denizli 416 milyon dolarlık ihracatla Manisa’yı takip etti. Muğla ihracatını 105 milyon dolara ilerleterek Ege Bölgesi illeri arasında dördüncü sıraya adını yazdırdı. Ege Bölgesi ihracatına, Balıkesir ise 71 milyon dolarlık katkı sağladı. Ege Bölgesi illerinden Aydın 88 milyon dolarlık, Kütahya 38 milyon dolarlık ihracat yaparken, Uşak Mayıs ayında 25 milyon dolar, Afyonkarahisar 29 milyon dolar ihracata imza attı.

Perakende Dünyasında İmzalar Dijitalleşti

Satınalma Eğitimi Perakende Dünyasında İmzalar Dijitalleşti

Satınalma Eğitimi Perakende Dünyasında İmzalar DijitalleştiMobilite ve sürdürülebilirliğin önemli olduğu perakende sektöründe zaman ve lokasyon bağımsız imzalama süreçlerinin yönetilmesini sağlıyor. Çözüm sayesinde çoklu mağaza yönetimi yapan AVM ile perakende mağazaları karşılıklı sözleşme, izin ve evrak süreçlerini hızla mobil olarak ilerletebiliyor. Sayfalarca çıktı almanın, imzacı beklemelerinin, kargolama ve arşivleme süreçlerinin önüne geçilmiş olunuyor.

İşler dijital ortamlara taşınırken imza süreçleri de kağıt ortamdan elektronik ortamlara aktarılıyor. Kağıt tabanlı imzalama süreçleri yavaş, yapısı gereği pahalı ve otomatize olmadığı için de hataya açık. E-GÜVEN, elektronik imza altyapısı ile imza süreçlerini kolaylaştırmak için yeni nesil, kullanımı kolay Paperzero ile perakende sektörünün de hayatını kolaylaştırıyor. 2001 yılından bu yana düzenlenen en büyük iş dünyası organizasyonu Perakende Günlerine katılan E-GÜVEN, yenilikçi ve doğa dostu Paperzero platformu ile katılımcılardan tam not aldı.

Yöneticiler Zaman ve Mekan Bağımsız İmza Atmak İstiyor

‍Perakende sektörü için bilgi ve deneyimlerin aktarıldığı, yeni iş birliği adımlarının atıldığı etkinlikte; Paperzero mağazaların, AVM’lerin, ödeme sistemleri şirketlerinin çoklu kanal yapılarına uygunluğu ile şirketlerin ilgi odağı oldu. Çözüm, AVM’lerin çoklu mağaza iletişim süreçlerindeki sözleşme adımlarını hızlandırıyor, yıllık sözleşme yenilemelerini takip ediyor, AVM ve mağazalar arasındaki çeşitli izinler için imzalanan dilekçeleri dijitalleştiriyor ve arşivliyor. Ürün, perakende sektöründeki şirketlerin kağıda, tonere, evrak taramaya, kargoya veya arşivlemeye bütçe ayırmadan imza süreçlerini dijitale taşımalarını sağlıyor.

Yıllık Maliyette Yüzde 75 Tasarruf

Platform, özellikle mağaza gezen saha ekiplerinin imzasını gerektiren dokümanlar için istedikleri zamanda ve mekanda e-imza veya mobil imza kullanarak imza gerektiren iş süreçlerini gerçekleştirmek isteyen yöneticilerin işlerini kolaylaştırıyor. Islak imzalı iş süreçlerine oranla yıllık maliyette yüzde 75 tasarruf sağlarken, verimliliği yüzde 60 ila 75 oranında artırıyor. Islak imzalı iş süreçlerini elektronik ortama taşıyarak kâğıt ve kargo maliyetlerinde yüzde 100’e yakın tasarruf sağlıyor.

Doğaya Dost Çözümle İmzalar 10 Saniye

Paperzero platformunun birçok büyük perakende markasında kullanıldığını söyleyen E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu, “Resmi evraklar, sözleşmeler ve anlaşmalar için gereken imzaları tek platformda topladık. Dijital platformlarda doküman imzalama ve doğrulama süreçlerini bir arada sunan doğa dostu Paperzero ile kağıda ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilen bir işlem sadece 10 saniye sürüyor. Platform, fiziksel imza toplama, imzalı belgeleri kurye ile gönderme ve fiziksel arşiv süreçlerini dijitalleştiriyor. Hızlı, güvenli, tasarruf sağlayan, doğa dostu Paperzero platformunda bireyler ve şirketler, ihtiyaçlarına uygun paketi seçerek hemen imza veya onay süreçlerini başlatabiliyor. Hiçbir kurulum ihtiyacı olmayan platform iş dünyası için, AVM ve mağazalardaki karşılıklı anlaşma sözleşmeleri, kurum içi imza ve onay süreçleri, banka talimatları gibi ödeme sistemlerinde ise anlaşmalı kuruluşlarıyla olan imza süreçleri ve kurum içi imzalama süreçlerinin dijitalleştirilmesi için oldukça pratik.” bilgisini verdi.

Maden Sektöründeki Güçbirliği İhracat Rakamlarını Artırıyor

Satınalma Eğitimi Maden Sektöründeki Güçbirliği İhracat Rakamlarını Artırıyor

Satınalma Eğitimi Maden Sektöründeki Güçbirliği İhracat Rakamlarını ArtırıyorTürk maden sektöründeki 17 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşan Maden Platformu, maden sektörünün gündemindeki konuları Ankara nezdinde takip ediyor, sektörün önünü açıyor.Maden Platformu 15 Mayıs Çarşamba 2024 günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Dr. Alparslan Bayraktar’ı Ankara’da makamında ziyaret ettikten sonra 1 Haziran’da Elazığ’da bir araya geldi.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin güçlü bir şekilde yer aldığı Maden Platformu’nun yoğun mesaisi sektörün ihracat rakamlarına da olumlu yansıyor. Türk madencilik sektörü 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihracatını yüzde 3,4’lük artışla 2 milyar 330 milyon dolardan, 2 milyar 410 milyon dolara taşıdı. Türk madencilik sektörünün ihracatının artması için 2024 yılının beş aylık döneminde yoğun bir pazarlama faaliyetleri gerçekleştiren Ege Maden İhracatçıları Birliği, emeklerinin karşılığını ihracat rakamlarındaki yüzde 21’lik artışla aldı.

 

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, 2023 yılının Ocak-Mayıs döneminde 438 milyon dolar olan ihracatlarını yüzde 21’lik artışla 532,5 milyon dolara taşıdıklarını, 2024 yılı sonu için belirledikleri 1 milyar 250 milyon dolarlık ihracat hedefine emin adımlarla ilerlediklerini kaydetti.  

Madencilik sektöründeki 17 STK’nın yer aldığı Maden Platformu’nun Türk madencilik sektörünün sorunlarının çözümü için 365 gün 24 saat özverili bir şekilde çalıştığını aktaran Alimoğlu, “Maden Platformunu oluşturan 17 STK Başkanları ve temsilcileri 15 Mayıs Çarşamba 2024 günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Dr. Alparslan Bayraktar’ı Ankara’da makamında ziyaret ettik. Madencilik sektörünün güncel durumu ve sorunları istişare edildi. TÜMMER’in öncülüğünde 1 Haziran’da Maden Platformu olarak Elazığ Mermerciler ve Madenciler Derneği ev sahipliğinde bir araya geldik. Toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü yetkilileri katıldı, sektörün sorunlarını birinci ağızdan dinlediler. Çözümler ürettiler. Karşılıklı diyalog oldu, sektör ve bürokratlar bir arada geldi. Hem Elazığ’ın hem Türkiye’nin sorunları masaya yatırıldı yapıcı bir toplantı oldu. Maden Platformu olarak her ay düzenli olarak toplanıyor ve sektörün gündemindeki sorunların çözümü için çalışıyoruz” diye konuştu.

Maden Platformu’nda; Türk madencilik sektöründeki sorunların çözümü için çalışan, birbiriyle uyumlu kadroların görev başında olduğunu ekleyen Alimoğlu sözlerini şöyle tamamladı; “Hayatımız Maden mottosuyla, çevreye duyarlı, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyumlu madencilik yapıyoruz. İnsanlık için vazgeçilmez olan madenlerimizi son teknolojiyle iş sağlığı ve iş güvenliğine uyumlu bir şekilde ekonomiye kazandırıyoruz. Ürettiği katma değerin tamamına yakını yerli ve milli olan Türk madencilik sektörü olarak üretmeye ve ihracat yapmaya devam edeceğiz.”

Elazığ’daki toplantıya MAPEG Genel Müdür Yardımcısı Fatih Dumanlı, MAPEG Doğaltaş Daire Başkanı Mustafa Yıldız, MAPEG Koordinatörü Musa Çelebi, MAPEG Mühendisi Metehan Demir, MAPEG Uzmanı Mustafa Sever, Orman Genel Müdürlüğü İzin İrtifak Daire Başkanı Ahmet Köle, İzin ve İrtifak Dairesi Maden İşleri Şube Müdürü Salih Arslantaş, Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü Endüstriyel Yatırımlar ÇED Daire Başkanı Fatih Selimoğlu, İZFAŞ Kurumsal İlişkiler Koordinatörü Tuğba Toksöz ve Fuarlar Koordinatörü Hürmen Arslan katıldı.

Türkiye, Çin Pazarında Avantajlı !

Satınalma Eğitimi Türkiye, Çin Pazarında Avantajlı

Satınalma Eğitimi Türkiye, Çin Pazarında AvantajlıÇin’in Şanghay kentinde 05-10 Kasım 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan “Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024” Türkiye milli katılım organizasyonu bu sene 6. Kez Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) organizatörlüğünde gerçekleştirilecek. 

Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024 (CIIE) Fuarı’nın Tanıtım Toplantısı Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Bu Girişimin Bir Parçası Olmaktan Gurur Duyuyoruz 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Çin Devlet Başkanı Xİ Jinping 2017 mayıs ayında gerçekleşen “Kuşak ve Yol Forumu”nda    Çin’in dışa açılma politikalarının ve uluslararası iş birliği niyetinin bir parçası olarak, küresel ticareti teşvik etmek ve ithalatı artırmak amacıyla 2018 yılından itibaren bu fuarın düzenleneceği açıkladı. Düzenlendiği tarihten itibaren de Çin Devlet Başkanı Xİ Jinping’in de bizzat önem verdiği Çin’in en önemli prestij fuarı konumunda. CIIE Fuarının, dünyanın en önemli fuar organizasyonlarından biri olduğunun farkındayız ve bu girişimin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye, Çinliler ile Türkler arasında derin bir dostluk kurulmasını sağlayan ve iki taraf arasında hem ekonomik hem de ticari iş birliği kapsamında çok yüksek düzeyde potansiyele sahip “Kuşak ve Yol” inşasının ortaklaşa yapılması sürecine katılan dünyadaki ilk ülkelerden biridir.” dedi.   

41,6 Milyar Dolarlık Ticaret Açığını Kapatmak İçin Tüm Gücümüzle Çalışıyoruz 

Başkan Eskinazi, “Fuarda sergilenen tüm ürünlerin yüzde 100 ithal olması şartı bulunuyor, bu da onu dünyada benzersiz kılıyor. Fuara geniş bir ürün yelpazesi dahil ediliyor: tüketim malları, otomotiv, ekipman, medikal cihazlar ve sağlık ürünleri, tarım ürünleri, hizmet ticareti gibi. 2023 yılında Çin’e ihracatımız 3,3 milyar dolar iken Çin’den ithalatımız ise 44,9 milyar dolara ulaşarak yaklaşık 41,6 milyar dolarlık ticaret açığı oluştu. Bu açığı kapatmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın ülkemiz lehine bu açığı kapatmaya yardımcı olacağını umuyoruz. Çin’e ihracatımızı artırmak için, Çin pazarını daha iyi tanımamız ve stratejik olarak yaklaşmamız gerektiğinin farkındayız. Bu nedenle, EİB olarak 2019’dan beri bu pazarı anlamak ve ihracatçılarımıza anlatmak için mücadele veriyoruz.” diye konuştu. 

Çin’in “416 Milyar Dolarlık” İthal Ettiği Ürünlerde Fiyat Avantajına Sahibiz 

Jak Eskinazi, “Çin’e ihraç edilecek ürünlerle ilgili GTIP bazında çalışmalar yapılması, kamu ve özel sektör iş birliğinde katma değeri yüksek ürünlerin Çin’e ihracatına yönelik çalışmalar yapacak platformların oluşturulmasını önemsiyor, tanıtımlarımızı bu doğrultuda şekillendirmeye gayret ediyoruz. Pekin Büyükelçiliğimiz Ticaret Müşavirliğimizce yapılan bir çalışmaya göre, Çin’in 2023 yılında ithal ettiği ürünlerin altılı GTIP bazındaki birim fiyatı, ülkemizin genel ihraç birim fiyatları ile mukayese edildiğinde Çin’in toplam ithalatının % 27’sine tekabül eden 1.781 tarife satırından oluşan toplam “416 milyar dolarlık” bir pazarda ihraç ürünlerimizin Çin pazarında kayda değer fiyat avantajına sahip olduğu görülmektedir. Çin’de değişen, batı benzeri tüketici tercihlerinin farkındayız. Sağlıklı, kaliteli Türk ürünlerimizi gıdadan kozmetiğe, tekstilden mermere bu pazarda tanıtmak ve ihracatımızı artırmak için çalışmaya devam edeceğiz. Firmalarımızın değerli katılımları ile Türk ürünlerimizi Çinli dostlarımıza tanıtmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.” dedi. 

Türk Firmalarının Çin Pazarını Deneyimlemesine ve İş Birliği İmkanlarını Yakalamasına Öncülük Etmekten Büyük Mutluluk Duyuyoruz 

Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Çin Uluslararası İthalat Fuarı, dünyanın her yerindeki firmalara ürün ve hizmetlerini sergilemeleri için benzersiz bir imkân sağlıyor. Bu prestijli etkinliğe geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene de katılacak olmaktan dolayı büyük heyecan duyuyoruz ve getireceği fırsatları geçmiş yıllarda olduğu gibi bu sene de sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu fuara katılmak yalnızca ürünlerimizi tanıtmamıza değil, aynı zamanda Çin ile dostluk ve iş birliği bağlarımızı güçlendirmemize de olanak tanıyor. 2019 yılından beri fuarın Türkiye milli katılım organizasyonunu yürütmekteyiz. Çin’in en prestijli fuarı olan Çin Uluslararası İthalat Fuarının bir parçası olmaktan da son derece gurur duyuyoruz.” dedi. 

Katılımcı Firmalarımızdan Verimli İş Birlikleri Yaptıkları Geri Dönüşlerini Aldık 

Başkan Işık, “Çin pazarını çok önemsiyoruz ve bu pazarın önemini her fırsatta üyelerimize anlatmaya gayret ediyoruz. Bu fuar sayesinde firmalarımızın Çin pazarını deneyimlemesine ve iş birliği imkanlarını yakalamasına öncülük etmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Geçen sene bu fuara 336 m2’lik bir alanda toplam 15 firmamızın katılımıyla tecrübe ettik. 2020, 2021 ve 2022 yıllarında pandemi sebebi ile fiziki katılım sağlanamayan fuarın, pandemi sonrası büyük bir ziyaretçi akınına uğradığını gözlemledik. Geçmiş yıl katılımcı firmalarımızdan, fuar ziyaretçilerinin nitelik olarak değerlendirildiğinde büyük bir kısmının karar verici pozisyonlarda bulundukları, verimli iş birlikleri ile ayrıldıkları geri dönüşlerini aldık. Geçtiğimiz yıllarda EİB olarak üzerine basarak CIIE fuarı ile eş zamanlı birçok sektörel fuarın yapılmasının CIIE fuarına katılımı düşürdüğünü dile getirmiştik.  Bu sene gördük ki geçtiğimiz yıllarda CIIE ile eş zamanlı düzenlenen fuarların tarihlerinde düzenlemeye gidilmiş. Bunun, bu sene fuara Türk firmalarımızca fuara olan katılımı artıracağını umuyoruz.” diye konuştu. 

Türkiye Küresel Organik Trendine Başarıyla Karşılık Veriyor 

Türkiye’nin zengin ve çeşitli tarımsal ürünleriyle her zaman küresel tarım pazarında önemli bir oyuncu olduğuna değinen Mehmet Ali Işık sözlerine şöyle devam etti: “Başta Ege Bölgesi olmak üzere ülkemizin verimli toprakları, dünyanın en kaliteli tarım ürünlerinin ana vatanı konumundadır. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Ege Bölgesi, özellikle çeşitli meyve, sebze ve kuruyemişlerin üretim ve ihracatında öne çıkıyor. Örneğin zeytinlerimiz, incirlerimiz, üzümlerimiz ve balığımızın sadece Türk mutfağının ayrılmaz bir parçası olmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası pazarlarda da oldukça rağbet görüyor. Son yıllarda organik ürünlere yönelik küresel talep giderek artıyor ve Türkiye bu trende büyük bir heyecan ve özveriyle karşılık veriyor. Türkiye’de organik tarım, 2002 yılında 57.000 hektar olan üretim alanının bugün 500.000 hektarın üzerine çıkmasıyla önemli bir büyüme kaydetti.”

 

Çin’in Sağlıklı Gıda Ürünleri Talebini Organik Tarım ile Karşılamak İstiyoruz 

Başkan Işık, “Bu dikkate değer artış, sürdürülebilir tarıma olan bağlılığımızın ve dünya çapında sağlık bilincine sahip tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğimizin altını çiziyor. Çin’in son yıllarda giderek artan sağlıklı ve kaliteli gıda ürünleri talebini, yüksek kaliteli organik tarım ürünlerimizle karşılamak istiyoruz. Geçen yıl fuarda Türk zeytinyağımızın, Türk kuru incirimizin, kuru üzümümüzün ve kuru kayısımızın, Türk şaraplarımızın gördüğü büyük ilgiden çok memnuniyet duyduk, bu yıl da ülkemiz ve bölgemiz ürünlerini Çinli dostlarımıza tattırmak ve sağlıklı kaliteli Türk ürünlerimizi tanıtmak için CIIE fuarında buluşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu sene yüksek bir katılımla Çin’e Türkiye çıkarması yapmak arzusundayız.  Kasım ayında Şanghay’a tüm firmalarımızı bekliyoruz.” dedi. 

Çin’den Ülkemize Büyük Bir İlgi Var, Sürekli Heyetler Geliyor 

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz, “Dünya ticareti geçen sene 32 trilyon dolara ulaştı. Çin’in dünya ticaretindeki payı ise 5 trilyon dolar. Türkiye’nin bir yıllık ticaretini Çin neredeyse bir ayda gerçekleştiriyor. Çin’de 1,5 milyar kişi yaşıyor. 1,5 milyarlık nüfusun yüzde 30’u orta sınıf ve üstü gelir grubunu oluşturuyor. Bu rakamın yüzde 10’u yani 100 milyon kişi Avrupa standartlarında yaşıyor. 70-80 bin dolarlık kişi başına gelir söz konusu. Bu büyüklükteki pazara her şeyi satabiliriz. Çin Türk ihracatçılar için çok önemli bir fırsat. Son dönemde Çin’den ülkemize büyük bir ilgi var, sürekli heyetler geliyor. Bu ayın 25-26’sı tarihlerinde Çin Sincan Urumçi’de fuara katılacağız. Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024 (CIIE) Fuarı kendi internet sitesinde “Türk ihracatçıları bekliyoruz” diye paylaşım yaptı. Bu pozitif ortamı avantajlı olarak kullanmamız gerekiyor.” diye konuştu.

Türk Private Label Sektörü 148 Firma ile PLMA’S Fuarı’na Çıkarma Yaptı

Satınalma Eğitimi Türk Private Label Sektörü 148 Firma Ile Plma’s Fuarı’na Çıkarma Yaptı

Satınalma Eğitimi Türk Private Label Sektörü 148 Firma Ile Plma’s Fuarı’na Çıkarma YaptıÖzel markalı ürünler sektöründe dünyanın en büyük fuarı olan PLMA’s World of Private Label 2024 fuarı, Hollanda’nın Amsterdam şehrinde gerçekleştirildi. Türkiye milli katılım organizasyonu bu yıl 14’üncü defa İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) tarafından gerçekleştirilen fuara 148 Türk firması çıkarma yaptı.  

Özel markalı ürünler sektöründe faaliyet gösteren firmaları bir araya getiren ve her yıl düzenlenen PLMA’s World of Private Label 2024 fuarı, alanında dünyanın en büyük fuarı olma özelliği taşıyor. Bu yıl 28-29 Mayıs 2024 tarihleri arasında Hollanda’nın Amsterdam şehrinde düzenlenen fuar, 2023 yılında 16 bin üzerinde profesyonel tarafından ziyaret edildi. PLMA’s World of Private Label 2024 fuarının Türkiye milli katılımı bu yıl 14’üncü kez İKMİB tarafından başarıyla gerçekleştirildi. Milli katılım organizasyonu kapsamında 96 firmanın yanı sıra 52 firmanın da bireysel olarak katıldığı fuara Türkiye’den toplam 148 firma katıldı. Kozmetik, kişisel bakım, temizlik, ilaç, plastik, ambalaj ve gıda sektörlerinden katılımcı firmalar Türk ürünlerini ziyaretçilere tanıtma fırsatı buldu.

Fuarın ilk gününde T.C. Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal, T.C. Amsterdam Başkonsolosu Burak Ersoy, T.C. Ticaret Müşaviri Aşkın Pekel, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve İKMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcı İmer Özer ihracatçı firmaları ziyaret ederek başarı dileklerini iletti.

Adil Pelister: “PLMA’s World of Private Label 2024, profesyonel katılımcıların yer aldığı en başarılı fuarlardan biri”

İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “İKMİB olarak, bu sene Hollanda’nın Amsterdam şehrinde düzenlenen ve dünyanın en büyük özel markalı ürünler fuarı olan PLMA’s World of Private Label 2024 Fuarı’na 14’üncü kez milli katılım organizasyonu gerçekleştirdik. Ülkemizden 96 firmanızın milli katılım organizasyonu ile ve 52 firmamızın ise bireysel katılım gösterdiği fuarda toplamda 148 ihracatçı firmamız yer aldı. Oldukça geniş bir katılımla adeta çıkarma yaptığımız fuarda, ihracatçılarımız Türk markasını başarıyla tanıttı. Özel markalı ürünler sektörümüzün küresel pazar dinamiklerini ve yeni trendleri yakından takip edebilmesi için fuar katılımları önemli. Profesyonel katılımcıların yer aldığı en başarılı fuarlardan biri olan PLMA’s World of Private Label 2024’ün, tüm katılımcılarımıza yeni iş birlikleri için katkı sağlayacağına inanıyoruz.” dedi.

İKMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcı İmer Özer ise “Dünyadaki enflasyon artışı bütün tüketicileri private label ürünlere yönlendirdi. İhracatımız için büyük bir avantaj olan söz konusu sektörü yakinen takip ediyor, çalışmalarımızı bu yöne sevk ediyoruz.” dedi.

Türkiye E-Ticaret Görünümü Raporundan İlginç Başlıklar

Türkiye E Ticaret Görünümü Raporundan İlginç Başlıklar

Türkiye E Ticaret Görünümü Raporundan İlginç BaşlıklarGeçtiğimiz hafta Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye’de E-Ticaretin Görünümü Raporu” sektöre ilişkin çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Rapor verilerine göre e-ticaret hacminin Türkiye’de bir yılda yüzde 115 oranında artarak 1,85 trilyon Türk lirasına ulaştığını ifade eden TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Ticaret Bakanlığı’nın 2024 yılı öngörüsü ise e-ticaret hacminin 3,4 trilyon Türk lirasına yükselmesi” dedi.

Geçtiğimiz hafta Ticaret Bakanlığı “Türkiye’de E-Ticaretin Görünümü Raporu”nu yayınladı. Rapor verilerine göre 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 115,15 artarak 1,85 trilyon Türk lirasına ulaştı. İşlem sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 22,25 artarak 5,87 milyar adet olarak gerçekleşti. Ticaret Bakanlığınca 2024 yılında e-ticaret hacminin 3,4 trilyon Türk lirası ve işlem sayısının da 6,67 milyar adet olacağı öngörülüyor. E-ticaret hacminin genel ticaret hacmine oranı 2019 yılında yüzde 10,1 iken yıllar içinde büyük bir artış kaydederek 2023 yılında yüzde 20,3’e ulaştı. 2023 yılında e-ticaret hacminin gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payı (E-GSYH) bir önceki yıla göre yüzde 33,3 oranında artarak yüzde 6,8’e ulaştı. E-GSYH’nin 2019-2023 yılları arasında yıllık bileşik büyüme oranı yüzde 26 oldu. 

Öngörülemez Bir Hızla Büyüyecek

E-ticaret sektöründeki hızlı büyümenin Türkiye’deki işletme modellerini de hızla dönüştürdüğünü ifade eden TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Özellikle e-ticaret yapan ve e-ticaret üzerinden harcayan nüfusun yaş aralığına bakıldığında, sektörün bizim bile öngöremeyeceğimiz kadar hızla katlanarak büyüyeceği ortada. Bu alanda büyüme sadece sektör dinamiklerine değil, genç nüfusun iş yapmaya başlaması ve para kazanarak harcamaya başlamasına da bağlı. Bu da büyümede tahmini zor bir çarpan etkisi yaratıyor. Rapora göre en çok harcama yapan yaş 29. Bana kalırsa en küçük esnaf bile bir an önce işletmesini dijitale taşımalı. Geç kalmamak için önümüzde artık uzun yıllar yok, değişim çok hızlı” dedi. 

Yüzde 51’i  Mal Ticareti

Türkiye’de E-Ticaretin Görünümü Raporu’na göre, e-ticaret hacminin yüzde 51’ini mal ticareti, yüzde 49’unu ise hizmet ticareti oluşturuyor. Bunun yanında kartlı işlem hacminin yüzde 63’ü mal ticareti iken yüzde 37’si hizmet ticareti kaynaklı işlemlerden meydana geliyor. E-ticaret hacminden en büyük payı alan ilk üç sektörden ilki 233 milyar Türk lirası ile beyaz eşya ve küçük ev aletleri olurken bu sektörü sırasıyla 135 milyar Türk lirası ile elektronik ve 127 milyar Türk lirası ile giyim, ayakkabı ve aksesuar sektörleri izliyor. E-ticarete uyum endeksine göre uyumu en yüksek ilimiz İstanbul. E-ticarete uyum skorlarına bakıldığında e-ticarete uyumu en yüksek olan iller sırasıyla İstanbul, Kayseri, Çorum, İzmir ve Kocaeli olarak öne çıktı. 

İşletme Sayısı 559 Bin

2023 yılında Türkiye genelinde e-ticaret yapan işletme sayısı 559.412’ye ulaştı. Pazaryerlerinde e-ticaret faaliyeti yürüten işletme sayısı ise 540 bine yaklaşırken kendi sitesinden veya mobil uygulamasından e-ticaret faaliyetinde bulunan ETBİS’e kayıtlı işletmelerin sayısı 35 bini aştı. Ülkemizde e-ticaret yapan işletmelerin yüzde 76’sı şahıs işletmesi, yüzde 21’i limited şirket ve yüzde 3’ü anonim şirkettir. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya, e-ticaret faaliyetinde bulunan işletmelerin en çok bulunduğu ilk 5 il olarak öne çıktı. E-ticaret faaliyetinde bulunan esnaf işletmesi sahiplerinin yüzde 70,5’i erkek, yüzde 29,5’i ise kadındır.  

En Çok 29 Yaş Tüketiyor

Esnaf işletmesi sahiplerinin yaşlarına göre dağılımına bakıldığında çoğunluğun 25-44 yaş aralığında olduğu görüldü. E-ticaret harcamalarının yaşa göre dağılımında 25-36 yaş aralığı dikkat çekiyor. E-ticaret alışveriş tutarlarının yaş dağılımına bakıldığında en fazla harcamayı 29 yaşındaki tüketiciler gerçekleştirirken e-ticaret hacminin yarısından fazlasını 25-36 yaş aralığındaki tüketiciler yaptığı alışverişler oluşturdu.

Ticimax olarak bu büyümeyi yakından takip ettiklerini belirten TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Bizim de kendi e-ticaret sitesini açıp marka yaratan müşteri sayımız 21 bini aşmış durumda. Pazaryerlerine satış yapanlar da, kendi e-ticaret sitesi üzerinden satış yapanlar da tek panel üzerinden işlerini yürütebiliyor. Sektörün daha çok büyümesi için işletmelere kolaylıklar sağlamak önemli. Aynı zamanda e-ihracat oranımızı da artırmamız gerekiyor. Yıllar önce e-ticaret büyüyecek diyorduk ve şu an inanılmaz bir büyüme var. Yakın zamanda e-ihracat için de böyle konuşuyor olacağız, her işletme ihracat tarafında da artık büyüme ivmesini hızlandırmalı. Hala cesaret edemeyenler için, Ticimax Kampüs bünyesinde ücretsiz eğitimler veriyoruz” diye konuştu.  

En Fazla Kargoyu Bağcılar Gönderiyor, Çankaya Alıyor

Rapora göre, e-ticaret harcamalarının saat aralıklarına göre dağılımına bakıldığında yüzde 43 ile en fazla sayıda işlem 18.00-00.00 arasındaki 6 saatlik zaman diliminde gerçekleştirildi. Türkiye genelinde ortalama kargo teslim süresi 46,2 saat. Teslim edilemeyen kargo gönderilerine bakıldığında ilk sebep yüzde 34,13 ile müşterinin gönderiyi kabul etmemesi iken yüzde 26,43 ile adreste bulunamama ikinci sırayı aldı. En az karşılaşılan sebep ise yüzde 1,2 ile hasarlı kargo oldu. En yüksek sayıda kargo gönderimi yapan il yüzde 55,27 ile İstanbul oldu. İstanbul’u sırasıyla Kocaeli, Ankara, İzmir, Bursa ve Kayseri illeri takip etti. En fazla kargo gönderimi yapan ilçelere bakıldığında ise İstanbul iline bağlı Bağcılar ilçesi ilk sırada yer aldı. En fazla sayıda kargo alan il yüzde 29,74 oranı ile yine İstanbul oldu. Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Kocaeli, İstanbul’u takip etti. En yüksek sayıda kargo alan ilçe ise Ankara iline bağlı Çankaya ilçesi oldu. 

En Çok Satılan Ürünler

Sektör bazında aşağıdaki ürünler en çok satılan ürünler olarak dikkat çekti: Giyim, ayakkabı ve aksesuar sektöründe, ayakkabı, gömlek, mont ve ceket, pantolon, elbise. Elektronik sektöründe, cep telefonu, dizüstü bilgisayar, televizyon, ağ sistemleri, masaüstü bilgisayar. Beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektöründe, airfryer ve fritöz, klima, mutfak ve yemek aletleri, çamaşır makinesi, buzdolabı. Gıda ve süpermarket sektöründe, meyve ve sebze, çay ve demleme içecek, et, deniz ürünleri ve yumurta, kahve. Yemek sektöründe, hamburger, kebap, pizza, pide, döner, tatlı, dondurma.

Modern Sulama Yöntemleriyle Buğdayda Verim %30 Arttı, Su Ayak İzinde %21 Azaltım Sağlandı

Satınalma Eğitimi Modern Sulama Yöntemleriyle Buğdayda Verim Arttı, Su Ayak İzinde Azaltım Sağlandı

Satınalma Eğitimi Modern Sulama Yöntemleriyle Buğdayda Verim Arttı, Su Ayak İzinde Azaltım Sağlandıİş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) ve Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü iş birliğiyle, Ülker ana sponsorluğunda; Brisa, IC İçtaş İnşaat, PepsiCo, Sütaş, Toros Tarım, Wilo, Şekerbank ve TürkTraktör’ün destek sponsorluğunda gerçekleştirilen ‘Su Riskleri AR-GE Projesi’nin ikinci faz sonuçları açıklandı.

Ülkemizde buğday üretiminde su risklerini ortaya koyarak, modern sulama yöntemleriyle verimliliği ve kaliteyi ölçmeyi hedefleyen proje, Türkiye’nin en az yağış alan ve acil önlem alınması gereken 15 nehir havzasından biri olan Kızılırmak Nehir Havzası’nda gerçekleştirildi.

Proje kapsamında yapılan uygulamalarla, buğday verimi %30 artarken, su ayak izinde %21 azaltım sağlandı. Proje uygulamasında, çiftçi uygulamasına kıyasla, yağmurlama sulama ile %30, damla sulamada ise %60 daha az sulama suyu kullanıldığı ortaya çıktı. Proje uygulaması sırasında, çiftçi uygulamasına göre yağmurlama sulamada %30, damla sulamada ise %60 oranında daha az su kullanıldı.

İklim değişikliğine bağlı su riskleri nedeniyle, ülkemizde tarımsal üretimin ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı amaçlayan SKD Türkiye, Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü ortaklığında yürüttüğü ‘Su Riskleri Ar-Ge Projesi’nin Faz-II raporunu yayınladı. Dünya Su Stresi Haritası’na göre, küresel iklim krizi nedeniyle 2040 yılında su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer alması beklenen Türkiye’de, su kullanımının en yoğun olduğu sektörlerin başında tarım geliyor. Bu nedenle, Türkiye’de suyun geleceği için tarım sektöründe su verimliliğinin iyileştirilmesi ve su tasarrufu sağlayan modern sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor.

Tarım sektöründe su verimliliği uygulamaları konusunda paydaşlar arasında iş birliğinin artması ve iyi uygulama örneklerinin geliştirilmesini hedefleyen SKD Türkiye ve Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü’nün, Ülker ana sponsorluğunda; Brisa, IC İçtaş İnşaat, PepsiCo, Sütaş, Toros Tarım, Wilo, Şekerbank ve TürkTraktör’ün destek sponsorluğunda gerçekleştirdiği ‘Su Riskleri Projesi’nin ikinci fazında, buğday üretiminde hem kalite hem de verim açısından olumlu sonuçlar elde edildiği görüldü.

Damla Sulama İle Buğday Üretiminde Verim %30 Arttı

Türkiye’nin en az yağış alan ve acil önlem alınması gereken 15 nehir havzasından biri olan Kızılırmak Nehir Havzası’nda, Kırıkkale’nin Çerikli Beldesi’nde yer alan proje alanında buğday üretimi yapıldı. Uygulamaya yağmurlama sulama yöntemine ek olarak, ülkemizde buğday üretiminde henüz yaygın olmayan damla sulama yöntemi de dahil edildi. Yağmurlama ve damla sulamanın verime etkisi değerlendirildiğinde, çiftçi uygulamasının verimine kıyasla, ortalama %30 daha yüksek olduğu görüldü. Su ayak izinde ise %21 azaltım sağlandı. Proje uygulaması sırasında, çiftçi uygulamasına göre yağmurlama sulamada %30, damla sulamada ise %60 oranında daha az su kullanıldı. Ayrıca proje sahasında üretilen buğdayın kalite analizlerine göre, un veriminin en yüksek değeri projeye ait alanda elde edildi.

Damla Sulamayla, Yağmurlama Sulamaya Kıyasla %20 Tasarruf

Buğdayın su ihtiyacı, projenin uygulandığı bölgedeki olumsuz iklim koşulları ve su yetersizliği, ülkemizin artan gıda güvencesi ihtiyacı ve buğdayın stratejik önemi birlikte değerlendirildiğinde; ülkemizde yaygın olarak uygulanan susuz yetiştiriciliğin yeterli olmadığı ve verimi artırmak için sulama uygulamalarının artırılması gerektiği ortaya kondu. Projede, damla sulamada çiftçi parseline oranla %15 ila %40 oranında daha yüksek verim elde edildi.

SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel, iklim değişikliğinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de su stresine sürüklediğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Dünya genelinde olduğu gibi, ülkemizde de su kullanımının en yoğun olduğu sektör, tarım sektörü. Türkiye’de tarımsal amaçlı su kullanımı, toplam sektörel su kullanımlarının yaklaşık %77’sini oluşturuyor. İklim değişikliğiyle birlikte güvenilir su kaynaklarına erişimin kısıtlanması, tarım sektörünü ciddi şekilde etkileyeceği gibi, gıda arzı güvenliğini de tehlikeye düşürecek. Dolayısıyla tarımsal sulamalarda suyun verimli kullanılması ve önemli miktarlarda su kazanımı sağlanması için damla sulama sistemlerine geçilmesi gerekiyor. SKD Türkiye olarak biz de paydaşlarımızla birlikte, tarımda su verimliliği ve su ayak izi farkındalığının sağlanmasına katkıda bulunacağına ve değerli bulgular elde edeceğimize inandığımız Su Riskleri AR-GE projesini yürüterek projenin ikinci fazını da tamamladık. Proje sonuçlarının, ülkemizde buğday tarımının daha sürdürülebilir şekilde yapılması adına iyi uygulama olarak örnek teşkil etmesini ve sektöre rehberlik etmesini temenni ediyoruz.”

Tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak ve doğru tarım uygulamalarının yaygınlaşması için yürütülen projelere önem verdiklerini belirten Ülker CEO’su Mete Buyurgan şu değerlendirmeyi yaptı:

“İklim krizi ve beraberinde getirdiği su stresi gibi çevresel sorunlar küresel gıda sistemlerinin üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Bu nedenle iklim değişikliğine uyumlu sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak gerekiyor. Ülker olarak israfsız şirket modeliyle ve uzun vadeli sürdürülebilirlik hedefleriyle işimizi yürütürken, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine katkı vermeyi, doğru tarım uygulamalarının yaygınlaşmasına yönelik projeler üretmeyi ve desteklemeyi çok önemli buluyoruz. Bu sebeple SKD Türkiye’nin iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkisini analiz etmeyi ve tarımda verimli sulama stratejileri geliştirmeyi amaçlayan ‘’Su Riskleri Projesi’’nin ana sponsoru olduk. Saha çalışmaları dahil projenin her aşamasında aktif olarak yer aldık. Türkiye de su riski altında ülkelerden biri olduğu için bu projeyle su verimliliğine dikkat çekmek istiyoruz. Şirket olarak tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine katkı vermeyi, doğru tarım uygulamalarının yaygınlaşmasına yönelik projeler üretmeye ve desteklemeye devam edeceğiz.”

Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gökşen Çapar İse Tarımsal Sürdürülebilirlik Ve Proje İlişkisini Şöyle Değerlendirdi:

Artan küresel nüfusla birlikte, çevresel ayak izimizi azaltırken daha fazla ve sağlıklı gıda üretmenin yollarını bulmamız gerekiyor. İklim değişikliği ile mücadele ve uyum çabalarımızın başında gıda güvencemizi riske atmamak geliyor. Ürün rotasyonu, koruyucu toprak işleme ve entegre haşere yönetimi gibi sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmalıyız. Onarıcı tarımı öğrenmeli ve hızla uygulamaya başlamalıyız. Bu yöntemleri geniş bir ölçekte uygulayarak erozyonu azaltabilir, pestisit ve gübre kullanımını en aza indirebilir, toprak ve su kaynaklarımızı koruyabiliriz. Tarımsal üretimde hammadde kullanımından nihai ürünün tüketilmesine kadar tüm süreçte yaşadığımız çevreyi olumsuz etkileyen pek çok aşama bulunuyor. Su israfı bunlardan yalnızca bir tanesi. Akıllı teknolojileri kullanarak kaynak verimliliği sağlamak mümkün. Bunun için de çiftçimizin eğitilmesi, kadın çiftçilerin desteklenmesi büyük önem taşıyor. Ülkemiz su stresi çeken bir ülke ve su kaynaklarının ¾’ü tarımda kullanılıyor. İklim değişikliğinin su döngüsü üzerindeki olumsuz etkilerini düşündüğümüzde, tarımsal üretimde başarılı örneklere ne kadar ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha anlıyoruz. Su Riskleri Ar-Ge Projesi ile, özellikle ikinci fazda kullanılan sensör teknolojisi yardımıyla toprak neminin sürekli izlenmesi ve bitkinin büyüme dönemine göre değişen sulama suyu ihtiyacının karşılanması sonucunda buğday üretiminde su tasarrufu sağlanmış, ürün kalitesinden ödün verilmemiş ve Çerikli beldesindeki çiftçilerimizin farkındalığı artırıldı.

İkinci Faz Raporu’nda Öne Çıkan Diğer Sonuçlar

  • Faz-II aşamasında Kasım 2022’de seçilen proje alanında buğday ekildi ve Temmuz 2023’te hasat yapıldı. Ekim 2023’te verim ve kalite değerlendirmesi yapıldı ve Kasım-Aralık 2023’de ekonomik analiz gerçekleştirildi.
  • Proje kapsamında, bölgedeki su miktarının azlığı ve düşük kalitede su kaynağının varlığı nedenlerinden dolayı, Kırıkkale İli Delice İlçesi Çerikli Beldesi seçildi. Proje alanının yer aldığı İç Anadolu Bölgesi, Türkiye’nin en az yağış alan bölgelerinden olup ortalama yağış miktarı yıllık yaklaşık 400 mm civarındadır.
  • Delice ilçesi için 2013-2022 yılları arası TUİK verilerine dayanarak ortalama buğday verimi 224 kg/da, ülke geneli için ise 249 kg/da olarak hesaplandı. Proje parselinde elde edilen 337 kg/da ortalama verim, Delice ilçesi ortalamasından %50, ülke ortalamasından ise %35 daha yüksek oldu.
  • Proje alanı için buğday üretiminin yeşil su ayak izi 574 m3/ton, mavi su ayak izi değeri 930 m3/ton ve toplam (yeşil + mavi) su ayak izi değeri ise 1504 m3/ton olarak hesaplandı. Bu değerler, uluslararası literatürde 1995-2005 döneminde yüksek yeşil su ayak izi ve düşük mavi su ayak izi ile karakterize edilen Kırıkkale ili için, günümüz iklim koşullarında mavi su ayak izinin yeşil su ayak izinden yüksek olduğunu, diğer bir deyişle yağışın yeterli olmadığını ve sulama suyu ihtiyacının arttığını gösteriyor. Bu durum iklim değişikliğinin etkisi ile artan kuraklık risklerinin, bölgede buğday üretimi için olumsuz koşullar yaratacağına işaret ediyor.
  • Sulama uygulamalarının getirdiği avantajlara rağmen, sulama maliyetlerinin karşılanması konusunda çiftçinin desteğe ihtiyacı olduğu gözlemlendi. Sulama sistemleri için sağlanacak teşviklerin, yöre çiftçisinin özellikle buğday tarımında su tasarrufu sağlayan yöntemler ile üretim yapmasını, sulama suyundan birim alanda daha yüksek tasarruf ve gelir sağlamasını mümkün hale getireceği ortaya kondu.
  • Tarımsal üretimde teknolojiden yararlanarak verim ve kalite artırılabilir, ancak çiftçilerin teknolojiyi daha yaygın olarak kullanabilmesi için eğitim ve uygulama örnekleri gibi desteklere ihtiyacı bulunuyor.
  • İklim değişikliğinin etkileri altında su stresi yaşayan ve su fakiri olma riski ile karşı karşıya olan ülkemizde, tarımsal amaçlı su kullanımının çok yüksek ve su kullanım etkinliğinin düşük olduğu göz önünde bulundurulduğunda, akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor.

Rapora aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=dergi@satinalmadergisi.com&MailID=37204198&url=https%3a%2f%2fwww.skdturkiye.org%2ffiles%2fyayin%2fskd-turkiye-su-riskleri.pdf

Türkiye Lojistikte Dünyada 11. Sırada, Lojistik Sektörünün Güçlü Potansiyeli İyi Değerlendirilmeli

Satınalma Eğitimi Türkiye Lojistikte Dünyada 11. Sırada, Lojistik Sektörünün Güçlü Potansiyeli İyi Değerlendirilmeli

Satınalma Eğitimi Türkiye Lojistikte Dünyada 11. Sırada, Lojistik Sektörünün Güçlü Potansiyeli İyi DeğerlendirilmeliAkca Lojistik Genel Müdürü Enes Akça, 9 Haziran Lojistikçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’de lojistik sektörünün güçlü bir büyüme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekerek sektörün genel ekonomik büyümenin önünde gittiğini hatırlattı. Lojistik sektörünün yılı 40 milyar dolarlık ihracatla tamamladığını belirten Enes Akça, “Türkiye lojistik ve taşımacılık sektöründe 100 milyar dolar pazar büyüklüğü ile küresel lojistik ihracatından yüzde 2,5 payla dünyada 11. sırada yer alıyor. Döviz kazandırıcı hizmet getirisi en fazla olan sektörlerden birisi olan lojistik ve taşımacılık sektörü, toplam hizmet ihracatı içinde çok önemli bir paya sahip ve bu pay her geçen yıl artıyor. Sektörün güçlü potansiyeli mutlaka değerlendirilmeli.” dedi. Lojistik sektörünün, ülkemizin coğrafi avantajları iyi kullanılırsa özellikle uluslararası alanda en az turizm kadar yüksek döviz kaynağı üretebileceğine işaret eden Enes Akça, sektörün hem yurt dışı hem de yurt içindeki stratejik önemini vurguladı. Lojistiğin yurt içinde tasarruf, istihdam ve ekonomik değer anlamında pek çok sektöre önemli katkılar sunduğunu aktaran Akça, “Tüm mevsimsel ve coğrafi şartlarda, gece gündüz demeden ülkemizin her köşesine en iyi hizmeti ulaştırmak için gayret gösteren tüm sektör çalışanlarının Lojistikçiler Günü’nü kutluyor, tüm paydaşlarımızın ortak çabasıyla sektörümüzü daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

Sıcak Havalarda Gıda Lojistiği Kritik Bir Hal Alıyor

Türkiye’de gıda lojistiğinde iklimlendirilmiş alanlara ve iklimlendirilmiş taşımaya fazlasıyla ihtiyaç olduğunun altını çizen Enes Akça, “Özellikle havaların giderek ısınmaya başladığı bugünlerde hijyen koşullarının sağlanması, soğuk zincirin bozulmadan gıdanın son kullanıcıya ulaşması kritik önem taşıyor. Ülkemizde bu alanda büyük bir arz eksikliği mevcut. Soğuk depolarımızı, iklimlendirilmiş alanlarımızı artırmaya yönelik yatırımlarımız sürüyor. Yaz döneminde gıda sektöründe perakende ve ev dışı tüketime hizmet veren müşterilerimizin işlerindeki hareketlenme sektörümüze de yansıyor. Sıcak havalar nedeniyle sorumluluğumuz da artıyor. Adeta zamana karşı yarışır hale geliyoruz. Gıdanın tüketiciye ulaşana kadar doğru şartlarda ve gerekli standartlarda muhafazasını sağlıyoruz. Gıda ve tarım ürünlerinin soğuk zincirle taşınması, bu sürecin doğru yönetilmesi çok önemli. Her yıl çiftçilerimizin ürettiği ürünlerin yüzde 25’i maalesef sofraya ulaşamadan kayba uğruyor.” dedi.

Teknoloji Verimliliği Artırıyor

Teknoloji kullanımının lojistik operasyonlar sırasındaki trafiği ve dataları işlemede, yönetmekte büyük avantajlar sağladığını söyleyen Akca Lojistik Genel Müdürü Enes Akça, “Sistemli ve hızlı olmamızı teknoloji altyapımıza borçluyuz. Akca Teknoloji altında geliştirdiğimiz yazılımsal ve donanımsal çözümler verimliliğimizi çok artırıyor. Ayrıca maliyetleri düşürürken müşteri memnuniyetini de yukarılara taşıyor. Sektörümüzde dönüşümün öncüsü olmak için çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.