Endüstriyel Fırın Sektöründe Makine Teknik Ressamı Nasıl Olmalı?

Fabrikalarda proje ofisleri genelde en gözde ve en önemli bölümlerdir. Çünkü imalat, montaj ve üretim yapan fabrikanın kalbi proje ofisinde atar. Proje ofisi fabrikanın kozmik odasıdır. Üretim projeden çıkacak çizimlerle başlar ve ilerler. Dolayısı ile fabrika yöneticileri projelerini çizecek ve tasarlayacak olan teknik ressam alımlarına özel önem verirler.

Bu yazımda fabrikalarda çalıştığım süre içinde yaptığım gözlemlere dayanarak kendimce iyi bir teknik ressam nasıl olmalı sorusunun cevabını bulmaya çalışacağım. Yapı, üretim, maden, metal, kalıp, çelik konstrüksiyon, bilişim, otomotiv, inşaat gibi değişik sektörlerde görev alan teknik ressamlardan ziyade daha çok endüstriyel fırın sektörünün ihtiyaçları çerçevesinde ele alacağım.

Öncelikle teknik ressam olmak için üniversitelerin makine mühendisliği, makine teknik öğretmenliği ve iki yıllık makine teknikerliği, grafik tasarım, makine ressamlığı gibi bölümlerden mezun olmaları gerekir. Ayrıca kendini iyi yetiştirmiş teknik lise çıkışlı arkadaşlarımızdan ve diğer mühendislik veya alanlardan da teknik ressam çıkabilmektedir. Bu konu tamamen bu alana yönelmek ve mesleğini sevmek, kendini çeşitli kurslar alarak yetiştirmek ve tecrübe kazanmakla ilgilidir.

Teknik ressamlığı tercih edenlerin özellikle Autocad, Autodesk Invertor, Solidworks, Autocad fusion 360 gibi temel programları öğrenmeleri gerekir. Bunların yanı sıra Office programlarını da bilmek önemlidir. Bu programlar okulda öğrenileceği gibi, çeşitli kurslarla pekiştirilebilir ve tecrübe ile uzman haline gelinebilir.

Teknik ressamlığı tercih eden arkadaşlarımızın hayal güçlerinin ve tasarım kabiliyetlerinin gelişmiş ve tasarımı projeye dönüştürme yeteneklerinin zirvede olması gerekir. Öte yandan detaycı bakış açısına sahip olmalıdırlar. Aslında yeni bir şeyler tasarlamak ve onu projelendirmek, beynindekileri bilgisayara ve kağıda dökmek, en nihayetinde yaptığı çizimlerin doğrultusunda ortaya çıkan ürünü görmek insana mutluluk veren bir şeydir. Tabi her meslekte olduğu gibi sorumluluk sahibi teknik ressam arkadaşlarımız mühendislerle koordineli bir şekilde hareket etmek zorundadırlar.

Yukarıda sayılanların yanı sıra teknik ressamlarda bulunması gereken özelliklerden bazıları şunlardır: Mevcut makine üzerinden ölçü alabilme, revizyon işlerini tasarlayabilme, ölçeklendirebilme, kumpas ve mikrometre kullanabilme, malzemeleri tanıma, uluslararası norm ve standart bilgisine vakıf olma, teknik seviyede yabancı dil bilgisi…

Diğer yandan teknik ressamlar bazan çizimin dışına çıkıp projeyi takip etmekle de görevlendirilebilirler. Üretim ve montaj aşamasında işin başına gelerek yapılan işin projeye uygunluğunu kontrol ederler. Kendilerinden projede kullanılacak malzeme listesi hazırlamaları ve ERP programına girmeleri istenebilir. Yani satınalma birimiyle iletişim halinde bulunmaları gerekebilir. Ayrıca sektörleri ile ilgili fuarları ziyaret edip yeni gelişmeleri takip etmeleri, programların yeni sürümlerinin tanıtımlarına katılmaları da son derece iyi olur.

İş görüşmelerinde mülakattan sonra genelde kendilerinden küçük fakat zor bir parçayı belirli bir sürede çizmeleri istenebilir. Kendilerine güven içinde bu konuya hazırlıklı olmalarında fayda vardır.

Teknik ressamlar genelde masa ve bilgisayar başında çalıştıklarından rahat ve ergonomik bir koltuk, geniş bir bilgisayar ekranı (çift ekran tercih ederler), hızlı ve donanımlı bir bilgisayar, geniş bir çalışma masası ve kumpas, cetvel, makas, ince uçlu kalem gibi ekipmanlar isterler. Kolay ve ulaşılabilir bir mesafede plotter yazıcı ve fotokopi makinası da olmalıdır. Bütün bunların yanısıra istedikleri zaman içmek için kahve ve çay makinası, yanında yemeye atıştırmalıklar ve molalarda kafa dağıtmalarını sağlayacak masa tenisi, langırt tarzı oyun ekipmanları da her daim hazır olmalıdır. Sessiz ve havadar bir proje odası onlar için fabrika yönetimince hazırlanmalıdır. Sunumlarını yapabilecekleri projektör veya dev ekran televizyon olursa çok faydalı olur. Teknik ressamlar kaprisli ve nazlı olduklarından işyerince verilen ayakkabı ve iş elbiseleri de modern tarzda ve şık görünümlü olmak zorundadır. Onları aldıkları ücetin yanı sıra geziler, piknikler, sosyal aktiviteler, güzel mekanlarda ve samimi ortamda yenen yemekler motive eder. Doğum günleri, evlilik yıldönümleri, resmi ve özel bayramlar insan kaynaklarınca titizlikle takip edilmeli ve ufak organizasyon ve hediyelerle motive edilmelidirler.

Teknik ressam kadrosu içinde en tecrübeli olan bir kişi proje şefi olarak görevlendirilmelidir. Profe şefi arşiv ve dosyalama işlerini ve günlük çizim görevlendirmelerini yapar. Projelerdeki detaylara ve aciliyet sırasına o karar verir, hedefleri o belirler.. Program seçimlerinde ve eğitim organizasyonlarında söz sahibidir. Proje bölümünün istek ve sorunlarını üst amirlerine o iletir. Fabrikadaki satınalma birimi, ar-ge bölümü ve mühendislerle iletişimi o sağlar. Haftalık proje bölümü toplantılarına başkanlık eder, genel toplantılarda proje bölümünü temsil eder. Ayrıca yeni gelen arkadaşların yetişmeleri konusunda gerekli ortamı hazırlar ve onlara öğretmenlik yapar. Arşiv ve dosyalama işinin organizasyonu da onun görevleri arasındadır. Hem bilgisayar ortamında hem de dosyalar içinde arşivleme ve veri gizliliği proje ofisi için çok önemlidir.

Endüstriyel fırın sektöründe binlerce yetişmiş ve tecrübeli teknik ressamlar mevcuttur. Recep Coşkun, Yusuf Vatan, Mücahid Uyar, Ümit Ertürk, Şerife Taşkıran, İsmail Burak Kar, Esra Aksak Öget, Hilal Atay Büken, Hüseyin Baş, Murat Cingi bunlardan sadece bazıları…. Arzumuz teknik ressamların sayılarının artması, yeni yeteneklerin yetişmesi ve hak ettikleri ücret ve çalışma koşullarına kavuşmaları.

 

E-İhalede Belgelerin Fotokopi Olarak Sunulması?

E-İhalede Belgelerin Fotokopi Olarak Sunulması?

Mehmet ATASEVER
S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.
KİK E.  Üyesi

 Anahtar Kelimeler; Yeterlilik Kriterleri, E-İhale, Beyan Edilen Belgeler, Fotokopi Belge, Teklif Değerlendirme

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; Mersin Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından 22.11.2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Muhtelif Elektrik Malzemeleri Alım İşi” ihalesine ilişkin olarak Kale Elektrik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 23.01.2023 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 01.02.2023 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 10.02.2023 tarih ve 78631 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 10.02.2023 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuştur.

İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhaleye katılım için gerekli yeterlik bilgilerinin önce EKAP üzerinden beyan edildiği, ardından orada gösterilen bilgilere ait belgelerin 06.12.2022 tarih ve 191963-191965-191966-191975-191979 sayılarla idare tarafından teslim alındığı, ayrıca Türk menşeili ve TSE belgesi bulunan bu ürünlerin tevsik edici belgelerine ek olarak İdari Şartname’de istenmediği halde CE belgeleri ve test raporlarının sunularak teyit edilmesi/bilgi alınabilmesi için de resmi web adreslerinin link uzantılarının 08.12.2022 tarih ve 192618 sayıyla idareye sunulduğu,

Sunulmadığı ileri sürülen “Onka Elektrik SKP CE” belgesinin de teslim edilen belgeler içerisinde yer aldığı, ayrıca,“Entes EC Declaration of Conformity, Legrand Declaration CE De Conformite, CE Belgesi Onka Elektrik Hat Klemensi, Onka Elektrik SKP CE” belgelerinin sahibi Onka, Entes ve Legrand firmalarının Türk Menşeili olduğu ve TSE belgelerinin mevcut olduğu, bu şirketlerin TSE ve ISO 9001 kalite belgeleri tarih ve numaralarıyla beyan edildiği ve idareye elden teslim edildiği, CE uygunluk belgelerinden “LEGRAND DECLARATION CE DE CONFORMITE” CE uygunluk belgesinin, Türkçe tercümeli ve noter onaylı olduğu,“CE belgesi ONKA Elektrik Hat Klemensi” ile “ONKA elektrik SKP CE” belgeleri Türkçe olduğu için tercüme ya da noter onayına ihtiyacı bulunmadığı, “RAYCHEM 36 KV EK MUF BELGESİ” nin Türkçe tercümeli ve noter onaylı olduğu,

Bazı belgelerin fotokopi olarak sunulduğu, ONKA Elektrik SKP CE belgesinin ise hiç sunulmadığı gerekçesiyle reddedildiği, buna dayanak olarak Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Elektronik ihale” başlıklı 58/A maddesi ile Kamu İhale Kurulu’nun 2020/DK.D-222 sayılı kararının gösterildiği, her ne kadar Karar’da Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Elektronik ihale” başlıklı 58/A maddesinde “Yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgi ve belgeleri tevsik edici belgeleri sunmayan, beyan edilen bilgi ve belgeleri tevsik edici belgeleri sunuluş şekline uygun olarak sunmayan isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılacağı” şeklinde bir düzenleme olduğu ancak 58/A maddesinde beyan edilen bilgi ve belgeleri tevsik edici belgelerin “belgelerin sunuluş şekline” uygun olarak sunmayan isteklilerin geçici teminatlarının irad kaydedileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı,

Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 58/A maddesinin 9’ncu fıkrasının (a) bendindeki düzenlemenin “…yeterlik bilgileri tablosunda beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlar ile teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmaları, ayrıca ihale dokümanında öngörülmesi halinde numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerini vermeleri/kurulumlarını yapmaları için makul bir süre verilir. Beyan edilen bilgi/belgeler ve teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon işlemlerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir, sunduğu belgeler ile katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin şartlan sağlayamayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon değerlendirmesi başarısız sonuçlanan isteklilerin teklifleri ise değerlendirme dışı bırakılır.” şeklinde olduğu, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere beyan edilen bilgi/belgeler ve teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmayan isteklilerin geçici teminatları irad kaydedileceği,

Öte yandan Kamu İhale Kurulu’nun 2020/DK.D-222 sayılı kararına göre işlem tesis edilmesinin de mevzuata açıkça aykırı olduğu, her ne kadar bahse konu kararda “İdarenin talebi üzerine, ihaleye katılım aşamasında beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlara ilişkin tevsik edici belgeleri ve bunların eklerini, belgelerin sunuluş şekli hükümlerine aykırı olarak sunan isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatlarının gelir kaydedilmesi gerektiği,” belirtilmiş ise de, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 58/A maddesinin 9’uncu fıkrasının (a) bendinde, beyan edilen bilgi ve belgeleri tevsik edici belgelerin “belgelerin sunuluş şekline” uygun olarak sunmayan isteklilerin geçici teminatlarının irad kaydedileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, Yönetmelikle açıkça düzenlenen bir hususta Kurul kararı ile yaptırım kapsamının genişletilemeyeceğinin açık olduğu, ihale sürecinde geçici teminatın hangi hallerde irad kaydedileceğinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda belirlendiği, idari yaptırımların Kanun’la belirlendiği bir durumda ikincil mevzuat ya da düzenleyici işlemle idari yaptırımların kapsamının genişletilmesinin hukuka uygun kabul edilemeyeceği,

Ayrıca, Yeterlik Bilgileri Tablosunun mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin bilgiler kısmında “Kalite ve Standarda İlişkin Diğer Belgeler” bölümünde “İdari Şartnamenin 7.9.7.1 maddesi ihalede yeterlik kriteri olarak standarda ilişkin belge istenmesi durumunda doldurulacaktır.” bilgisine yer verildiği, ihalede yeterlik kriteri olarak standarda ilişkin belge istenmesi durumunda doldurulması gereken bu kısımda sadece İdari Şartname’nin 7.9.7.1 maddesine atıf yapıldığı, 7.9.7.1. maddesinde yeterlilik belgelerine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, sadece “Kalite ve standarda ilişkin belgelerin sunuluş şekli” ne ilişkin bir düzenlemeye yer verildiği, İdari Şartname’nin 7.5.3.2’nci maddesinde ise “İstekliler teklif ettikleri ürünlerin tamamı için TSE veya Uluslararası Standartlara Uygunluk Belgelerinin aslı veya noter tasdikli suretini beyan etmeleri zorunludur” düzenlemesine yer verildiği, bu maddede veya yeterlik kriterlerinin yer aldığı diğer maddelerde CE Belgesi sunulmasının bir yeterlik kriteri olarak belirlenmediği,

Firmaları tarafından Yeterlik Bilgileri Tablosunda istenmemesine rağmen Yeterlik Bilgileri Tablosunda Diğer Belge bölümünde “CE belgesi ONKA ELEKTRİKSKP” yazılarak beyan edildikten sonra anılan belgenin tablo ekinde idareye sunulduğu, kaldı ki ülkemizde CE işareti konseptinin, daha çok CE belgesi olarak bilinmekte ve kullanılmakta ise de CE belgesinin aslında belge değil bir işaret olduğu, CE işareti kapsamına giren bütün ürünler için bir kalite göstergesi olmayıp üreticinin sunmuş olduğu ürünün Avrupa Birliği Yönetmeliklerine göre asgari güvenlik seviyesinin uygunluğunun kanıtı olduğu, nitekim Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 29’ncu maddesinin 3’ncü fıkrasında da aynı hususa işaret edildiği ve “İdare tarafından ön yeterlik veya ihale dokümanında yapılan düzenleme çerçevesinde, ürünlerin ilgili teknik mevzuata ve standartlara uygun olarak imal edildiğini ve piyasaya arz edildiğini gösteren belgelerin mevzuatına uygun olarak çoğaltılmış suretleri ya da malın üzerinde veya ambalajında bulunan kalite ve standartlara ilişkin marka, işaret ve etiketleri de bu belgelerin aslına uygun sureti olarak kabul edilebilir.” şeklinde düzenleme yapılmış olduğu,

Dolayısıyla firmalarının geçici teminatının irad kaydedilmesi işleminin mevzuata açıkça aykırı olduğu, teklifleri ile numuneler ve tevsik edici belgelerin ihale dokümanlarına ve idarenin taleplerine uygun olarak sunulduğu, geçici teminatlarının gelir kaydedilmesi bir tarafa, tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasını dahi gerektirecek bir yanlışlığın, eksikliğin söz konusu olmadığı, söz konusu kararın iptal edilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

08.03.2023 tarihli ve  2023/UM.II-455 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Teknik şartname” başlıklı 14’üncü maddesinde “(1) Alınacak malın teknik kriterleri ve özellikleri, ihale dokümanının bir parçası olan teknik şartnamede düzenlenir. Teknik kriterlerin ve özelliklerin, verimliliği ve fonksiyonelliği sağlamaya yönelik olması, rekabeti engelleyici hususlar içermemesi ve fırsat eşitliğini sağlaması zorunludur. Bu şartnamelerde yerli malı teklif edilmesini engelleyici düzenlemelere yer verilemez.

(2) Teknik şartnamede, varsa ulusal standart ve dengi uluslararası standartlara uygunluğu sağlamaya yönelik düzenleme yapılabilir. Ancak ulusal standardın bulunmaması durumunda sadece uluslararası standart esas alınarak düzenleme yapılabilir.” düzenlemesi,

Anılan Yönetmelik’in “Belgelerin sunuluş şekli” başlıklı 29’uncu maddesinde “(1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında idareler; belgelerin aslını veya aslına uygunluğu noterce onaylanmış örneklerini isterler. Bu kapsamda sunulan fatura örnekleri de asıl olarak kabul edilir. Adaylar veya istekliler, istenen belgelerin aslı yerine ihale veya son başvuru tarihinden önce idare tarafından “aslı idarece görülmüştür” veya bu anlama gelecek şerh düşülen suretlerini başvuruları veya teklifleri kapsamında sunabilirler. Bu yönde yapılacak başvuruların, ihaleden önce idarenin ilgili birim yetkilisi veya bu hususta görevlendirilmiş personelince karşılanması zorunludur.

(2) Noter onaylı belgelerin, aslına uygun olduğunu belirten bir şerh taşıması zorunlu olup, sureti veya fotokopisi görülerek onaylanmış olanlar ile “ibraz edilenin aynıdır” veya bu anlama gelecek bir şerh taşıyanlar geçerli kabul edilmez. …

(3) İdare tarafından ön yeterlik veya ihale dokümanında yapılan düzenleme çerçevesinde, ürünlerin ilgili teknik mevzuata ve standartlara uygun olarak imal edildiğini ve piyasaya arz edildiğini gösteren belgelerin mevzuatına uygun olarak çoğaltılmış suretleri ya da malın üzerinde veya ambalajında bulunan kalite ve standartlara ilişkin marka, işaret ve etiketleri de bu belgelerin aslına uygun sureti olarak kabul edilebilir.

(4) Türkiye Cumhuriyetinin yabancı ülkelerde bulunan temsilcilikleri tarafından düzenlenen belgeler dışında yabancı ülkelerde düzenlenen belgeler ile yabancı ülkelerin Türkiye’deki temsilcilikleri tarafından düzenlenen belgelerin tasdik işlemi aşağıdaki şekilde yapılır:

  1. a) Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesine taraf ülkelerde düzenlenen ve bu Sözleşmenin 1’inci maddesi kapsamında bulunan resmi belgeler, “apostil tasdik şerhi” taşıması kaydıyla Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu veya Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tasdik işleminden muaftır. Apostil tasdik işleminden, belgedeki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin hangi sıfatla imzaladığının ve varsa üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır. Belgedeki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin hangi sıfatla imzaladığının ve varsa üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun; düzenlendiği ülkedeki yetkili diğer mercilerce teselsülen tasdik edilmiş olması ve apostil tasdik şerhinin tasdik silsilesindeki bir önceki merciye ilişkin olması halinde de belgenin usulüne uygun olarak sunulduğu kabul edilecektir.
  2. b) Türkiye Cumhuriyeti ile diğer devlet veya devletler arasında, belgelerdeki imza, mühür veya damganın tasdik işlemini düzenleyen hükümler içeren bir anlaşma veya sözleşme bulunduğu takdirde, bu ülkelerde düzenlenen belgelerin tasdik işlemi, bu anlaşma veya sözleşme hükümlerine göre yaptırılabilir.
  3. c) (a) veya (b) bendi kapsamında sunulmayan belgeler ise aşağıdaki yöntemlerden biri ile tasdik edilmelidir:

1) Belge, doğrudan düzenlendiği ülkenin Dışişleri Bakanlığı ya da düzenlendiği ülkedeki yetkili diğer mercilerin tasdikini müteakip o ülkenin Dışişleri Bakanlığı tarafından tasdik edildikten sonra o ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu tarafından tasdik edilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğunun bulunmadığı ülkelerde ise tasdik işlemi bu ülkeyle ilişkilerden sorumlu Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu tarafından yapılır. Düzenlendiği ülkedeki yetkili diğer mercilerin tasdiki ile belgenin düzenlendiği ülke Dışişleri Bakanlığı tasdik işleminden; belgedeki bir önceki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin hangi sıfatla imzaladığının ve varsa üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır. Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu tasdik işleminden ise; imzanın doğruluğunun ve varsa üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır.

2) Belge, sırasıyla düzenlendiği ülkenin Türkiye’deki temsilciliği ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından tasdik edilmelidir. Düzenlendiği ülkenin Türkiye’deki temsilciliğinin tasdik işleminden; belgedeki bir önceki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin hangi sıfatla imzaladığının ve varsa üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tasdik işleminden ise; imzanın doğruluğunun ve varsa üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır.

ç) Teselsülen yapılan tasdik işlemlerinde teyit edilecek unsurlara ilişkin eksikliklerin veya hataların sonraki merciler tarafından tasdik kapsamında giderilmesi veya düzeltilmesi halinde de belgenin usulüne uygun olarak sunulduğu kabul edilir.

  1. d) Yabancı ülkenin Türkiye’deki temsilciliği tarafından düzenlenen belgeler, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından tasdik edilmelidir. Bu tasdik işleminden belgedeki imzanın doğruluğunun ve varsa üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır.
  2. e) Fahri konsolosluklarca düzenlenen belgelere dayanılarak işlem tesis edilemez.
  3. f) İdare tasdik işleminden muaf tuttuğu resmi niteliği bulunmayan belgeleri ön yeterlik şartnamesinde veya idari şartnamede belirtir.

(5) Başvuru veya teklif kapsamında sunulacak belgelerin tercümeleri ve bu tercümelerin tasdik işlemi aşağıdaki şekilde yapılır:

  1. a) Yerli istekliler ile Türk vatandaşı gerçek kişi ve/veya Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişi ortağı bulunan iş ortaklıkları veya konsorsiyumlar tarafından sunulan ve yabancı dilde düzenlenen belgelerin tercümelerinin, Türkiye’deki yeminli tercümanlar tarafından yapılması ve noter tarafından onaylanması zorunludur. Bu tercümeler Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tasdik işleminden muaftır.
  2. b) Yabancı istekliler tarafından sunulan ve yabancı dilde düzenlenen belgelerin tercümeleri ile bu tercümelerin tasdik işlemi aşağıdaki şekilde yapılır:

1) Tercümelerin tasdik işleminden, tercümeyi gerçekleştiren yeminli tercümanın imzası ve varsa belge üzerindeki mührün ya da damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır.

2) Belgelerin tercümelerinin düzenlendiği ülkedeki yeminli tercüman tarafından yapılmış olması ve tercümesinde “apostil tasdik şerhi” taşıması halinde, bu tercümelerde başkaca bir tasdik şerhi aranmaz. Bu tercümelerin “apostil tasdik şerhi” taşımaması durumunda ise tercümelerdeki imza ve varsa üzerindeki mühür veya damga, bu ülkedeki ilgili Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu tarafından veya sırasıyla belgenin düzenlendiği ülkenin Türkiye’deki temsilciliği ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından tasdik edilmelidir.

3) Türkiye Cumhuriyeti ile diğer devlet veya devletler arasında, belgelerdeki imza, mühür veya damganın tasdik işlemini düzenleyen hükümler içeren bir anlaşma veya sözleşme bulunduğu takdirde, belgelerin tercümelerinin tasdik işlemi de bu anlaşma veya sözleşme hükümlerine göre yaptırılabilir.

4) Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğunun bulunmadığı ülkelerde düzenlenen belgelerin tercümelerinin, o ülkedeki yeminli tercüman tarafından yapılmış olmakla birlikte “apostil tasdik şerhi” taşımaması durumunda ise; söz konusu tercümedeki imza ve varsa üzerindeki mühür veya damganın, sırasıyla bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı, bu ülkeyle ilişkilerden sorumlu Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu veya bu ülkenin Türkiye’deki temsilciliği ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından tasdik edilmesi gereklidir.

5) Yabancı dilde düzenlenen belgelerin tercümelerinin Türkiye’deki yeminli tercümanlar tarafından yapılması ve noter tarafından onaylanması halinde ise, bu tercümelerde başkaca bir tasdik şerhi aranmaz.

(6) Kalite ve standarda ilişkin belgelerin tasdik işlemi aşağıdaki şekilde yapılır:

  1. a) Uluslararası Akreditasyon Forumu Karşılıklı Tanınma Antlaşmasında yer alan ulusal akreditasyon kurumlarınca akredite edilmiş belgelendirme kuruluşları veya Uluslararası Laboratuvar Akreditasyon İşbirliği Karşılıklı Tanınma Anlaşmasında yer alan akreditasyon kurumları tarafından yabancı ülkede düzenlenen belgeler, Türk Akreditasyon Kurumundan alınan teyit yazısı ile birlikte sunulması durumunda tasdik işleminden muaftır. Bu belgelerden yabancı dilde düzenlenenlerin tercümelerinin, Türkiye’deki yeminli tercümanlar tarafından yapılması ve noter tarafından onaylanması zorunludur. Bu tercümeler, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tasdik işleminden muaftır.
  2. b) Türk Akreditasyon Kurumundan bir teyit yazısı alınmadan sunulabilen ve yabancı ülkede düzenlenen kalite ve standarda ilişkin belgelerin tasdik işlemi ve tercümelerinin yapılması dördüncü ve beşinci fıkralardaki esaslara tabidir.

(7) İhaleye katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin sunulan belgelerin veya bu belgelerde yer alan bilgilerin EKAP üzerinden veya kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden temin edilebilmesi veya bu bilgilerin teyidinin yapılabilmesi durumunda, bu belgeler için belgelerin sunuluş şekline ilişkin şartlar aranmaz.” hükümleri,

Anılan Yönetmelik’in “Elektronik ihale” başlıklı 58/A maddesinde “…9) Ekonomik açıdan en avantajlı teklifin tespitinde aşağıdaki esaslar dikkate alınır:

  1. a) Diğer tekliflere veya yaklaşık maliyete göre aşırı düşük tekliflerin bulunmadığı ihalelerde, geçerli tekliflerden ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahiplerine; yeterlik bilgileri tablosunda beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlar ile teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmaları, ayrıca ihale dokümanında öngörülmesi halinde numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerini vermeleri/kurulumlarını yapmaları için makul bir süre verilir. Beyan edilen bilgi/belgeler ve teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon işlemlerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir, sunduğu belgeler ile katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin şartları sağlayamayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon değerlendirmesi başarısız sonuçlanan isteklilerin teklifleri ise değerlendirme dışı bırakılır…” hükmü bulunmaktadır.

22.07.2020 tarihli ve 2020/DKD-222 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararında “…Dolayısıyla, e-ihale ile yapılan ihalelerde ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahiplerinin yeterlik bilgileri tablosunda beyan ettikleri bilgilere ilişkin tevsik edici belgelerin aslını, aslına uygunluğu noterce onaylanmış örneklerini ya da idare tarafından “aslı idarece görülmüştür” veya bu anlama gelecek şerh düşülen suretlerini sunmaları gerekmektedir.

Ayrıca, e-ihalelerde elektronik ortamda yapılmayan ihalelerden farklı olarak, belgeler yaklaşık maliyet ve teklif fiyatlarının açıklandığı ihale tarih ve saatinden sonra sunulduğundan, bu noktada yapılacak değerlendirmenin de suistimalleri engelleyecek nitelikte olması; bu bakımdan, isteklilerin e-ihaleye katılım aşamasında beyan ettikleri bilgileri tevsik eden belgeleri mevzuatta aranan şartların tamamını sağlayacak şekilde sunmalarına ilişkin kuralların tereddüde mahal vermeyecek şekilde uygulanması gerekmektedir.

Yukarıdaki hususlar çerçevesinde, e-ihalelerde ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahipleri tarafından sunulması gereken belgelerin, belgelerin sunuluş şekline uygun olması gerektiği, bu duruma aykırı olarak (fotokopi vb.) sunulan belgelerin ise hiç sunulmamış kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, elektronik ihale yöntemiyle yapılan ihalelerde;

1- İdarenin talebi üzerine, ihaleye katılım aşamasında beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlara ilişkin tevsik edici belgeleri ve bunların eklerini, belgelerin sunuluş şekli hükümlerine aykırı olarak sunan isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatlarının gelir kaydedilmesi gerektiğine” karar verilmiştir.

İdari Şartname’nin “İhaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri” başlıklı 7’nci maddesinde “7.1. İsteklilerin ihaleye katılabilmeleri için aşağıda sayılan belgeler ve yeterlik kriterleri ile fiyat dışı unsurlara ilişkin bilgileri e-teklifleri kapsamında beyan etmeleri gerekmektedir.

… 7.5.3.2.

-İstekliler teklif ettikleri ürünlerin tamamı için TSE veya Uluslararası Standartlara Uygunluk Belgelerinin aslı veya noter tasdikli suretini beyan etmeleri zorunludur.

-İsteklilerin, teklif edecekleri menşei elektrik malzemeleri belgelendirmesi amacıyla ihale dokümanında yer alan ‘Menşei Açıklama Çizelgesini’ doldurup beyan etmeleri zorunludur. Teslim edilecek elektrik malzemeleri tamamı Türkiye, ABD veya Avrupa Birliği üyesi ülkelere ait menşeili olacaktır.

7.8. Tekliflerin dili

7.8.1. Teklifi oluşturan bütün belgeler ile tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında idarece talep edilmesi halinde isteklilerce sunulması gereken belgeler ve ekleri Türkçe olacaktır. Başka bir dilde sunulan belgeler, Türkçe onaylı tercümesi ile birlikte verilmesi halinde geçerli sayılacaktır. Bu durumda teklifin veya belgenin yorumlanmasında Türkçe tercüme esas alınır. Tercümelerin yapılması ve tercümelerin tasdiki işleminde ilgili maddedeki düzenlemeler esas alınacaktır.

7.9. Belgelerin sunuluş şekli:

7.9.1. İdarece talep edilmesi halinde istekliler tarafından, e-teklifleri kapsamında beyan edilen bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak teyit edilemeyenler ekleri ile birlikte bu maddede düzenlenen şekil kurallarına uygun olarak sunulur.

7.9.2. İstekliler, bu madde kapsamında idarece talep edilen belgelerin aslını veya aslına uygunluğu noterce onaylanmış örneklerini vermek zorundadır. Ancak, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Nizamnamesi’nin 9’uncu maddesinde yer alan hüküm çerçevesinde Gazete idaresince veya Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine bağlı odalarca “aslının aynıdır” şeklinde onaylanarak isteklilere verilen Ticaret Sicili Gazetesi suretleri ile bunların noter onaylı suretleri de kabul edilecektir.

7.9.3. Noter onaylı belgelerin aslına uygun olduğunu belirten bir şerh taşıması zorunlu olup, sureti veya fotokopisi görülerek onaylanmış olanlar ile “ibraz edilenin aynıdır” veya bu anlama gelecek bir şerh taşıyanlar geçerli kabul edilmeyecektir.

7.9.4. İstekliler, istenen belgelerin aslı yerine belgelerin tesliminden önce İdare tarafından “aslı idarece görülmüştür” veya bu anlama gelecek şekilde şerh düşülen suretlerini sunabilirler.” düzenlemesi bulunmaktadır.

İdari Şartname’nin yukarıda aktarılan ilgili maddesinde, isteklilerin teklif ettikleri ürünlerin tamamı için (311 iş kalemi) TSE veya uluslararası standartlara uygunluk belgeleri yeterlik kriteri olarak belirtilmiştir. Kale Elektrik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nce numune değerlendirme tutanağında her bir mal kalemi için her satırda farklı farklı markaların beyan edildiği, bu markalar için her satırda TSE standardı veya CE belgesinin beyan edildiği görülmüştür. Başvuru sahibi tarafından İdari Şartname’de CE belgesi sunulmasının istenmediği, kendilerince bu belgelerin ilaveten beyan edildiği, “Diğer Belgeler” başlığı altında yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen CE belgelerinin “Belgelerin sunuluş şekli”ne aykırı sunulması nedeniyle geçici teminatlarının gelir kaydedilmesinin uygun olmadığı iddia edilse de CE belgesinin uluslararası standartlara uygunluk belgesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen uluslararası standartlara uygunluk belgelerinin de söz konusu ihalede “belgelerin sunuluş şekli” ne uygun olarak sunulması gerektiği değerlendirilmiştir.

Başvuru sahibi tarafından 06.12.2022 tarihli yazı ekinde sunulan belgeler incelendiğinde, İdari Şartname’nin 7.5.3.2’nci maddesi kapsamında beyan edilen ENTES EC-Declaration of Conformity belgesinin fotokopi olarak sunulduğu ve Türkçe tercümesinin bulunmadığı, Legrand Declaration CE De Conformite belgesinin, CE belgesi, Raychem 36 KV EK MUF belgesinin, CE belgesi ONKA Elektrik Hat Klemensleri belgesinin fotokopi olarak sunulduğu, CE belgesi ONKA Elektrik SKP belgesinin ise beyan edildiği ancak hiç sunulmadığı belirlenmiştir. Başvuru sahibince söz konusu firmaların Türk menşeili firmalar olduğu ve bu firmaların zaten TSE belgelerinin bulunduğu iddia edilse de sunulan TSE belgelerinin kapsamının ayrı ayrı ürünlere ilişkin olduğu, zaten numune teslim tutanağında bazı mal kalemlerine ilişkin CE belgesinin, bazı mal kalemlerine ilişkin ise TSE belgesinin beyan edildiği görülmüştür.

Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin yukarıda aktarılan hükümlerinden, ihalelerde isteklilerce sunulacak belgelerin aslını veya aslına uygunluğu noterce onaylanmış örneklerini isteneceği, adaylar veya isteklilerin, istenen belgelerin aslı yerine ihale veya son başvuru tarihinden önce idare tarafından “aslı idarece görülmüştür” veya bu anlama gelecek şerh düşülen suretlerinin başvuruları veya teklifleri kapsamında sunabileceği, teklifi oluşturan bütün belgeler ile tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında idarece talep edilmesi halinde isteklilerce sunulması gereken belgeler ve eklerinin Türkçe olacağı, başka bir dilde sunulan belgelerin, Türkçe onaylı tercümesi ile birlikte verilmesi halinde geçerli sayılacağı,

22.07.2020 tarihli ve 2020/DKD-222 sayılı Kamu İhale Kurulu kararı uyarınca idarenin talebi üzerine, ihaleye katılım aşamasında beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlara ilişkin tevsik edici belgeleri ve bunların eklerini, belgelerin sunuluş şekli hükümlerine aykırı olarak sunan isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatlarının gelir kaydedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Başvuru sahibinin İdari Şartname’nin 7.5.3.2’nci maddesi kapsamında beyan edilen ENTES EC-Declaration of Conformity belgesinin fotokopi olarak sunulduğu ve Türkçe tercümesinin bulunmadığı, Legrand Declaration CE De Conformite belgesinin, CE belgesi, Raychem 36 KV EK MUF belgesinin, CE belgesi ONKA Elektrik Hat Klemensleri belgesinin fotokopi olarak sunulduğu, CE belgesi ONKA Elektrik SKP belgesinin ise beyan edildiği ancak hiç sunulmadığı belirlendiğinden, isteklinin ihaleye katılım aşamasında beyan ettiği ancak EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayan belgelerini “Belgelerin sunuluş şekli” ne uygun olarak sunmadığı belirlendiğinden, anılan isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılarak isteklinin geçici teminatının gelir kaydedilmesinde aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Mehmet ATASEVER                                                                 

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.
KİK E.  Üyesi

Organize Sanayi Bölgeleri Yıllık Ortalama Kira Artış Oranı Yüzde 111’e Ulaştı

TSKB Gayrimenkul Değerleme, reel sektörün atardamarları arasında bulunan, sanayi açısından yüksek hareketliliğe sahip 18 ildeki 31 organize sanayi bölgesinde (OSB) kira artışlarını araştırdı. Buna göre, Adana yüzde 189’luk artış oranıyla ilk sırada yer alırken, İzmir yüzde 176 ile ikinci, Manisa yüzde 175 ile üçüncü oldu. 31 OSB’nin ortalama artış oranı yüzde 111 olarak gerçekleşti. TSKB Gayrimenkul Değerleme A.Ş. Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, arsa tahsislerinin tamamlanmasıyla birlikte sınırlı fabrika arzı, inşaat maliyetlerindeki artış ve talepteki hareketliliğin artışta önemli rol oynadığını belirtti.

TSKB Gayrimenkul Değerleme A.Ş., ekonomi ve kent gelişiminde yönlendirici etkisi bulunan, reel sektörün atardamarları arasında yer alan ve pek çok şirkete ev sahipliği yapan organize sanayi bölgelerine (OSB) ilişkin güncel bir araştırma hazırladı.

Son yıllarda sanayi yapılarına yönelik talebin arttığına dikkat çekilen araştırmaya göre, bu gelişmenin hem arsa satış değerlerini hem de fabrika kira değerlerini etkilediği ifade edildi. Yıllık kira artışlarında Adana yüzde 189’luk artışla ilk sırada yer alırken, İzmir yüzde 176 artış oranıyla ikinci, Manisa ise yüzde 175’lik dilimde üçüncü oldu. Denizli %81 ile en düşük kira artış oranına sahip kent olurken, 31 OSB’nin ortalama artış oranı yüzde 111 olarak gerçekleşti.

 “Adana, İzmir ve Manisa lojistik avantajı sebebiyle daha yüksek talep alıyor”

Fabrika kiralarındaki artışta arsa tahsislerinin tamamlanmasıyla birlikte sınırlı fabrika arzı ve talep artışının önemli rol oynadığını belirten TSKB Gayrimenkul Değerleme A.Ş. Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, “2021 yılında gözlemlenen önemli orandaki artış nedeniyle baz etkisinin görüldüğü yerlerde ve tesislerin genellikle mal sahipleri tarafından kullanıldığı OSB’lerde yıllık kira artışları sınırlanabiliyor. 2020 yılında yaşanan pandemi süreciyle birlikte öncelikle Marmara Bölgesi’nde görülen talep artışı, 2021 yılı itibarıyla diğer bölgelere kıyasla bu bölgede fiyatları daha çok artırdı. Bu durumun, kira düzeyi en yüksek OSB’lerin bu bölgemizde bulunmasının başlıca sebebi olduğunu söyleyebiliriz. Adana, İzmir ve Manisa’nın ise sahip olduğu lojistik avantaj doğrultusunda daha yüksek talep aldığını ve diğer OSB’lerin bulunduğu illerden olumlu ayrıştığını gözlemledik. Yıllık kira artışının en az gerçekleştiği il yüzde 81 oranla Denizli olurken, yüzde 189’luk artışla ise Adana en fazla artışın yaşandığı bölge olarak dikkat çekiyor” diye konuştu.

“OSB’lerde yıllık arsa değer artışı ortalama yüzde 117 seviyesinde”

Gayrimenkulün pazar değerinin yatırımın bir yıllık kira değerine bölünmesiyle geri dönüş süresinin hesaplanabildiğini açıklayan Maya, OSB’lerde ortalama geri dönüş süresinin 2022 yılındaki ortalama değeri olan 16,6 yıldan, 2023 yılında 18 yıla ulaştığına işaret etti.

İnşaat maliyetlerinde yaşanan artışlar ve endüstriyel yapılara artan taleplerin geri dönüş sürelerinde artışa yol açtığını belirten Maya, “Marmara Bölgesi’nde geri dönüş süreleri 14,5-17,5 yıl aralığında iken Karadeniz hariç diğer bölgelerde geri dönüş sürelerinin 17-21 yıl aralığında değiştiği görünüyor. Arsa değerlerinin doluluk oranının yüksek olması ise sınırlı arsa arzı ve talep artışından olumlu etkileniyor. Arsa değer artışlarında İzmir, Manisa gibi illerde talep artışı en önemli itici güç olurken, Kayseri ve Adana’da baz değerlerin düşük olmasının da güçlü artış oranlarında etkisi bulunuyor. Piyasası daha oturmuş olan ve yüksek satış birim değerlerine sahip olan İstanbul ile yakın çevresinde ise ortalamanın kısmen altında artış oranları gözlemleniyor. Arsa değer artışı ile kira değer artışının uyumlu olmasını piyasanın sağlıklı ilerlediğine yönelik bir işaret olarak da değerlendirebiliriz. OSB’lerde yıllık arsa değer artışına baktığımızda yüzde 117’lik bir ortalama görüyoruz. Yıllık arsa değer artışlarında Kayseri, İzmir, Antalya, Manisa ve Adana ön plana çıkarken, tüm bölgelerde enflasyonun üzerinde bir artış gerçekleştiği de dikkat çekiyor” dedi.

“İzmir’de doluluk düşük olsa da yüksek talep nedeniyle kira artışları devam ediyor”

Doluluk oranlarının yüksek olduğu organize sanayi bölgelerinde talebin de yüksek olduğunu ifade eden Maya, diğer yandan düşük doluluk oranlarının doğrudan talep olmadığının bir göstergesi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Yeni gelişme sahaları açılan veya yeni kurulan organize sanayi bölgelerinde doluluk oranlarının düşük olduğunun görülebildiğine değinen Maya, “Çalışmaya konu OSB’lerin 8’i haricinde tamamında doluluk oranı yüzde 90’ın üzerinde yer alıyor. Doluluk oranının yüksek olması, gelecek dönemlerde alternatif bir bölge oluşturulmaması durumunda kira değerlerinin yukarı yönlü artışını destekleyebilecek.

Diğer yandan, İzmir örneğinde doluluk oranlarının düşük olmasına karşın gözlemlenen güçlü kira artışı, bölgeye talebin artış gösterdiğinin en belirgin göstergelerinden biri. Tekirdağ’da son yıllarda OSB sayısı hızla artarak 14’e ulaşmakla birlikte, doluluk oranlarının diğer bölgelere kıyasla kısmen düşük olduğu dikkat çekiyor. Bölgedeki diğer illerdeki yüksek doluluk oranları ile birlikte daha düşük kira bedellerine sahip olması, bölgeyi olumlu etkileyebilir. Bu sayede kapasitenin doğru bir şekilde yönetimi de önem kazanıyor” açıklamasını yaptı.

Bir Bakışta Organize Sanayi Bölgeleri 2023 raporuna linkten ulaşabilirsiniz: https://www.tskbgd.com.tr/arastirma-ve-yayinlarimiz/pazar-arastirmasi-ve-sektor-analizi/bir-bakista-organize-sanayi-bolgeleri-raporu/

OSB’lerde Yıllık Ortalama Kira Artışı
İstanbul 125%
Kocaeli 82%
Bursa 99%
Sakarya 105%
Tekirdağ 109%
Samsun 82%
İzmir  176%
Antalya 82%
Afyonkarahisar 96%
Denizli 81%
Manisa 175%
Ankara 120%
Kayseri 128%
Konya 88%
Eskişehir 92%
Malatya 86%
Gaziantep 86%
Adana 189%

 

  OSB’lerde Ortalama Geri Dönüş Süresi (yıl)
İstanbul 17,50
Kocaeli 15,50
Bursa 15,00
Sakarya 17,50
Tekirdağ 14,50
Samsun 16,00
İzmir  20,00
Antalya 19,00
Afyonkarahisar 19,00
Denizli 21,00
Manisa 19,50
Ankara 19,00
Kayseri 19,00
Konya 19,00
Eskişehir 21,00
Malatya 17,00
Gaziantep 17,00
Adana 17,00

 

 

OSB’lerde Yıllık Ortalama Arsa Değer Artışı
İstanbul 99%
Kocaeli 90%
Bursa 99%
Sakarya 114%
Tekirdağ 115%
Samsun 97%
İzmir  130%
Antalya 139%
Afyonkarahisar 110%
Denizli 80%
Manisa 139%
Ankara 122%
Kayseri 191%
Konya 114%
Eskişehir 100%
Malatya 81%
Gaziantep 91%
Adana 197%

 

3 PL lojistik işi için teklif ver

ÜÇÜNCÜ PARTİ 3PL LOJİSTİK FİRMA ARANMAKTADIR.

Yer: İstanbul Avrupa Yakası

Sektör: Hırdavat sektöründe faaliyet gösteren işletme için alanında profesyonel 3PL lojistik hizmet üreten aranmaktadır. 

Satınalma Dergisi B2B Çözümler

  1. SATINALMA DERGİSİ ailesine katıl.

Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.

2. Üyelik sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

3. Lojistik Firma Değerlendirme Süreci

Altyapı, belgeler ve referans araştırması kapsamında
LOJİSTİK FİRMA ÖN DEĞERLENDİRME  FORMU tarafınıza gönderilecektir.

Değerlendirme aşamasını başarı ile geçen lojistik firmaları için müşteri yönlendirmesi sağlanacaktır.

B2B Çözümler:

Kurumsal pazarda ürün ve firma araştırma gereksinimi içerisinde olanlar;

ihtiyaçlarını ticaret@satinalmadergisi.com a iletebilirler.

 

 

Bayram Günü Çalıştırılan İşçiye Bunun Karşılığında İdari İzin Verilebilir mi ?

Arife günü saat 13.00’de başlayan ve üç buçuk gün süren Ramazan Bayramı genel tatil günü olarak kabul edilmektedir (2429 s. Kanun). İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı iş sözleşmeleriyle ya da toplu iş sözleşmeleriyle kararlaştırılabilir. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayının alınması gerekir (İşK. m.44)

4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Yargıtay’a göre, “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.

Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.

İmzalı ücret bordrolarında ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delille kanıtlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.

Ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez”[1].

Peki, işçiye genel tatil çalışması karşılığında idari izin kullandırılması mümkün olabilir mi? Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Çünkü işçiye bayram çalışması karşılığı ilave ücret ödenmelidir. Başka bir anlatımla, işçiye genel tatil çalışması karşılığında idari izin kullandırılması genel tatil ücreti hakkını ortadan kaldırmaz. Bayram günü çalışması karşılığında idari izin kullandırılan işçi her durumda tatil ücretini talep edebilir. Ayrıca, işçinin hafta tatilini kullandığı gün ile çakışan genel tatil günleri için sadece hafta tatili günü ücreti ödenmelidir. Örneğin Ramazan Bayramı ile çakışan Pazar günü işe çağrılan işçiye mevcut günlük yevmiyesine ilave olarak bir buçuk kat yevmiye daha ödenmelidir. İşçinin günlük ücretinin 300 TL olduğunu varsaydığımızda, bayram ile çakışan Pazar günü için işçi, 300 TL+300 TL+150 TL=750 TL ücrete hak kazanacaktır. Bununla birlikte, bayram günü işe çağrılan işçinin bayram ücretine hak kazanabilmesi için o gün yedibuçuk saat çalışması da gerekmez. O günkü çalışma yedi buçuk saatin altında kalsa bile bir tam günlük çalışma karşılığı ilave yevmiyeye hak kazanır[2].

Yargıtay’a göre de, “Dosyadaki belgelerden davacının bir kısım genel tatillerde çalışıp sonrasında idari izin kullandığı görülmektedir. İşçiye genel tatil çalışması karşılığında idari izin kullandırılması genel tatil ücreti hakkını ortadan kaldırmayacağından ücretin ödenmesi gerekliliği karşısında davacının ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklısı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı tarafça yapılan fesih işlemi 4857 sayılı Kanun’un 24. maddesi gereği haklı nedene dayanmakla davacının kıdem tazminatına ve bir kısım ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığının kabulü gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme ile söz konusu taleplerin reddi isabetsizdir”[3].

Sonuç olarak, genel tatil günü olan bayram günü çalıştırılan işçiye sonradan bunun karşılığında idari izin verilmesi mümkün değildir. İşçiye bayram çalışması karşılığı ilave ücret ödenmelidir. İşçinin hafta tatilini kullandığı gün ile çakışan genel tatil günleri için sadece hafta tatili günü ücreti ödenmelidir. Ulusal bayram ve genel tatil günü tatil yapmayarak çalı­şan işçiye çalıştığı her gün için bir günlük ilave ücreti ödenir. Örneğin işçinin günlük ücreti 300 TL ise, genel tatil günü olan bayram günü çalışan işçiye 300 TL+300 TL=600 TL ödenir. Bununla birlikte, örneğin bayram günü işyerinde 2 saatlik bir arızanın giderilmesi için çalıştırılan işçiye ücreti yine tam olarak (600 TL) ödenir. İşçi bayram günü yedi buçuk saati aşan bir çalışma yapmışsa, aşan süre fazla çalışma ücreti olarak ayrıca değerlendirilmelidir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.26.11.2020 T., E.2016/32976., K.2020/16980 Legalbank.

[2] Y9HD.09.11.2020 T., E.2017/18461, K.2020/15353 Legalbank.

[3] Y9HD.14.11.2016 T., E.2015/5620, K.2016/19925 Legalbank.

Dövizin Çilesi ve Açılan Kur Makası

Döviz Piyasası

Bu aralar dövize ilişkin yazılar yazmak ihracatçının canını sıkacaktır. 2022 yılının ilk çeyreğinden beri dövizde yapılan hareket; baskılama, tam saha pres. Döviz hareket etmesin, yükselmesin de bedeli ne olursa olsun deniyor adeta. Dövizin serbestçe hareket etmesini önlemenin bedeli elbette ki ağır oluyor. Hatta düşündüğümüzden daha ağır. Döviz derken sadece ABD Doları üzerinden örnekleme yapıyoruz. Döviz ifadesi TRL dışındaki yabancı paraların tamamını ele alıyoruz. Dövizin sabit olarak yerinde tutulması veya çok çok az hareket etmesinin faturası, her gün piyasaya döviz satarak gerçekleşmektedir.

Çarşı Pazar enflasyonunun yanında TÜİK tarafından belirlenen enflasyon kadar dahi artmayan döviz kuru ile ihracatçıların yurt dışına fiyat tutturmaları da zor görünmektedir. Yani ihracatçı, ya sözleşmelerini iptal edecek, ya da yurt dışındaki alıcısını kaçırmamak adına ya başa baş fiyata razı olacak, ya da yapacağı ihracattan zarar edecektir. İhracatçının düşük kur politikası ile sürdürülebilir bir ticaret yapması söz konusu olamayacaktır.

TCMB Kurları ve Bankaların Kurları

Kıyaslamak adına TCMB kurlarını aşağıda sunuyorum. Burada dikkatinizi çekmek istediğim yer döviz cinslerinin alış ve satış kurları arasındaki minimal farklar. Alış ve satış farkları o kadar makul ki, bugünkü piyasada fark yok denecek kadar az.

Tarih : 14 Nisan 2023

Şimdi de bankaların çeşitli döviz kurlarına ait örneklere bakalım;

https://www.dunya.com/finans/doviz/banka-gise-fiyatlari

Bankaların kurları arasındaki alış / satış makası ciddi anlamda açık olup, bu durum elinde dövizi olan kişinin dövizin satmamasına, elinde TRL olup da döviz alacak olan kişinin ise döviz almasının önüne geçecektir. Tabii bir yere kadar.

İthalat ve İhracat Arasındaki Fark İthalat Lehine Açılmaktadır

Kaynak: https://ticaret.gov.tr/istatistikler/bakanlik-istatistikleri/dis-ticaret-istatistikleri

İhracatımız her ay rekor kırıyorsa, dış ticaretteki rekor açığın sebebi nedir ? Rekor kırıyor denilen ihracat rakamlarımızın çok daha üzerinde rekor kıran ithalat rakamlarımızdan dolayı cari açığımız oluşmaktadır. Bu cari açığın meydana gelmesindeki birkaç önemli hususlardan bir tanesi kurların sürekli baskı altında tutulması, kurların artış hızının yok denecek kadar olması, kurların artışının enflasyon artış hızının oldukça geride kalmasından dolayı ihracatçının bırakın kâr marjının daralmasını, kârını silip süpürmesinden dolayı ihracatçı bu kurlarla ihracat yapmamayı tercih etme yoluna gitmiştir.

Dövizin Çilesi

Serbest piyasa ekonomisinde bir veriyi sürekli kıskaç altına alırsanız, bu veri ile birlikte hareket eden diğer etkenlerin de olumsuz ilerlemesine kapı açarsınız. Kurları baskı altına alıp, resmi enflasyon rakamlarını adeta küçül de cebime bir misali sürekli olduğundan daha küçük gösterirseniz kaçınılmaz sonuçlarla karşı karşıya kalırız.

Vay dövizin çilesi vay. İhracatçıyı eritti.

 

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC – International Chamber of Commerce

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Abdi İbrahim, İlaç Tedarik Zincirinde Yerlileştirmeyi ‘Odağına’ Aldı

Abdi İbrahim, HEAL2030 sürdürülebilirlik stratejisi kapsamında, ilaç sektöründe tedarik zincirinin yerlileştirilmesine yönelik çok özel bir projeyi hayata geçirdi. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği (SADE) iş birliği ile hayata geçirilen ‘ODAK’ projesi; tedarik zincirindeki sıkıntıların aşılmasına destek verirken cari açığın azaltılması, sürdürülebilir ilaç üretimi, milli sermayenin yurt içinde kalması, daha kısa termin süreleri ve tedarikçilerin yurt dışına açılmasının desteklenmesi gibi avantajlar sağlayarak ülke ekonomisine ve ilaç sektörüne doğrudan katma değer sunacak.

TÜRK ilaç sektörünün 21 yıldır kesintisiz lideri olan Abdi İbrahim, HEAL2030 adını verdiği sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde, şirketin satın alma operasyonlarında yerel tedarikçilerin payını artırmaya yönelik yeni bir projeye imza attı. Abdi İbrahim’in Sürdürülebilirlik Adımları Derneği (SADE) iş birliği ile hayata geçirdiği proje ile ilaç üretimi için ithal edilen ürünlerin yerli kaynaklardan karşılanarak ‘tedarik zincirinin yerlileştirilmesi’ hedefleniyor. ODAK projesi ile özellikle pandemi sürecinde global tedarik zincirlerinde kesintiye sebep olan durumların tekrar yaşanmaması ve olası sıkıntıların kolayca aşılabilmesi amaçlanıyor.

Hedef İthal Bağımlılığı Azaltmak ve Sürdürülebilir İlaç Üretimine Destek Olmak

Abdi İbrahim, Odak Projesi ile sektördeki ithal bağımlılığı azaltmak ve üretkenliği artırarak ülke ekonomisine doğrudan katkı sunmak noktasında bir farkındalık da yaratmayı hedefliyor. Projenin ilaç sektörüne sunacağı pek çok avantajın başında sürdürülebilir ilaç üretimini destekleyen bir mekanizma öngörmesi yer alıyor. Bunun yanı sıra projenin milli sermayeyi yurt içinde tutma, maliyet avantajı, termin sürelerinde kısalma, hızlı bakım ve teknik destek imkânlarını artırma, doğru ürün tedariki ve tedarikçilerin yurt dışına açılmasını desteklemek gibi önemli fırsatlar doğurması da planlanıyor. Abdi İbrahim’in ODAK projesi kapsamında halihazırda yerlileştirdiği ve yerlileştireceği ürün grupları arasında; kimyasal ve reaktifler, ilaç yardımcı malzemeler, makine ve ekipmanlar, yedek parçalar, laboratuvar cihazları ve sarf malzemeleri olmak üzere 6 kategoriden pek çok ürün yer alıyor.

“Yerel tedariki önceliklendiren bir strateji izliyor, her bir adımı ülkemiz için atıyoruz” 

İthal edilen ürünlerin yerli kaynaklarla üretilmesine büyük önem verdiklerini belirten Abdi İbrahim Satın Alma Direktörü Ufuk Güler: “111 yıldır hayatı iyileştirme hedefiyle faaliyet gösteren bir şirket olarak, uzun zamandır ürün, makine, hizmet, kimyasal ve ekipman alımında yerel tedariki önceliklendiren bir strateji izliyoruz. Hayata geçirdiğimiz ODAK projesi ile de ilaçta tedarik zincirinin yerlileşmesine öncülük etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. İthalatına bağımlı olduğumuz ürünlerin ülkemizde üretilmesi yönünde attığımız bu adım, hastaların ilaca erişimini kolaylaştıracak ve ekonomimize katkı sunacak. Proje ile yerli tedarikçiyi, yerli teknolojiyi, milli sermayeyi ve sürdürülebilir ilaç üretimini ‘odak’ noktamıza koyuyoruz” dedi. 

Abdi İbrahim Teknoloji ve Yatırımlar Direktörü Murat Tüzen de ODAK projesi için şu değerlendirmeyi yaptı: “ODAK projesi ile makinadan kimyasallara farklı odak alanlarda üretim yapan şirketlerin bir araya gelerek ortak bir amaç için çalışmasına öncülük ediyoruz. Bu proje sayesinde Abdi İbrahim’in uzun yıllara dayanan bilgi ve teknoloji gücünü yerli firmalara aktararak, yerlileştirmenin önünü açmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. İlaç tedarik zinciri kapsamında üretim ya da satın alma yapan her paydaşı aramızda görmek istiyoruz.”

Şirketlerde Sürdürülebilirlik Kültürü Oluşturulması

Günümüz dünyasında sürdürülebilirlik, işletmeler için en önemli politika ve hedeflerden biri haline gelmiştir. Şirketler özellikle son yıllarda yalnızca kâra öncelik vermenin değil, aynı zamanda çevre, toplum ve paydaşları üzerindeki sorumlu rollerinin farkında varmaya başlamıştır. Bir işletmede sürdürülebilirlik kültürü oluşturmak, uzun vadeli başarı sağlamak ve gezegen ile toplum üzerinde olumlu bir etki yaratmak için çok önemlidir. Şirketlerdeki sürdürülebilirlik kültürü, karar alma, operasyon yönetimi ve paydaş ilişkilerinde sürdürülebilirliğe öncelik veren kurumsal bir zihniyet ve değerler dizisini ifade etmektedir. Ayrıca, sürdürülebilirlik ilkelerini temel iş stratejilerine, politikalarına ve uygulamalarına entegre etmeyi ve organizasyonun her seviyesindeki çalışanlar arasında sürdürülebilirliğe toplu bir bağlılığı teşvik etmektir. Sürdürülebilirlik kültürü, yüzeysel veya göstermelik çabaların ötesine geçmek ve bunun yerine sürdürülebilirliği iş DNA’sının temel bir parçası olarak benimsemektir.

İşletmelerde sürdürülebilirlik kültürü oluşturmak, bilinçli ve bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Bu sağlamanın en temel yollarını şöyle özetleyebiliriz:

  • Sürdürülebilirlik Değerlerini ve Vizyonunu Tanımlamak: Şirketin sürdürülebilirlik değerleri, vizyonu ve hedefleri tüm çalışanlara açıkça anlatılmalıdır. Sürdürülebilirlik şirketin misyonu, vizyonu ve stratejik hedefleri arasında yer almalı ve bu yaklaşım iç iletişim, eğitim programları ve diğer kanallar aracılığıyla çalışanlara tutarlı bir şekilde aktarılmalıdır.
  • Liderlik Taahhüdünü ve Hesap Verebilirliği Teşvik Etmek: Sürdürülebilirlik liderliği en üst düzey yönetim derecesinden başlar. Şirketin üst düzey yöneticileri ve liderleri sürdürülebilirliğe bağlı kalmalı ve bu konuda liderlik etmelidir. Liderler sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaktan sorumlu tutulmalı ve sürdürülebilirlik performansı da şirketin performans değerlendirmelerine entegre edilmelidir.
  • Her Seviyedeki Çalışana Ulaşmak: Tüm çalışanların sürdürülebilirlik girişimlerine katılması için fırsatlar yaratılmalı ve sürdürülebilirlikle ilgili kararlara girdi sunması sağlanmalıdır. Çalışanları fikirlerini, uzmanlıklarını ve yaratıcılıklarını sürdürülebilirlik çabalarına katkıda bulunmaya teşvik eden işbirlikçi ve kapsayıcı bir sistem oluşturulmalıdır.
  • Sürdürülebilirlik Eğitimleri Sağlamak: Çalışanlar arasında farkındalık yaratmak ve bilgi birikimi artırmak için sürdürülebilirlik konularında düzenli eğitim ve öğretim programları oluşturulmalıdır. Bu eğitimler çalışanların sürdürülebilirliğin önemini ve rolleri ve sorumlulukları ile nasıl ilişkili olduğunu anlamalarına yardımcı olacak atölye çalışmaları, seminerler, webinarlar ve diğer öğrenme materyallerini ve araçlarını içerebilir.
  • Ölçülebilir Sürdürülebilirlik Hedefleri Belirlemek: Şirketin genel sürdürülebilirlik vizyonu ve stratejisiyle uyumlu, net ve ölçülebilir sürdürülebilirlik hedefleri belirlenmelidir. Bu hedefler, karbon emisyonlarını azaltmak, çeşitliliği ve katılımı teşvik etmek veya tedarik zinciri sürdürülebilirliğini iyileştirmek gibi çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularıyla ilgili olabilir. Çalışanları motive etmek ve sorumlu tutmak için bu hedeflere yönelik ilerlemeler düzenli olarak takip edilmeli ve raporlanmalıdır.

İşletmelerde sürdürülebilirlik kültürü oluşturmak birkaç nedenden dolayı kritik önem arz etmektedir:

  • Uzun Vadeli İş Başarısı: Sürdürülebilirlik iş dünyasında artık sadece trend olan bir kelime değil, işletmeler için stratejik bir zorunluluk halini almıştır. Sürdürülebilirliği iş stratejisinin temel bir parçası olarak benimsemek, şirketlerin riskleri belirlemesine ve ele almasına, fırsatları yakalamasına ve hızla değişen iş ortamına adapte olmasına yardımcı olabilir. Sürdürülebilirliği proaktif bir şekilde faaliyetlerine entegre eden şirketler, yasal değişiklikler, tüketici tercihleri ve paydaş beklentileri arasında sıkışmamak ve böylece uzun vadeli ticari başarı sağlamak için daha iyi bir konuma sahiptir.
  • Artan Marka İtibarı: Sürdürülebilirlik, satın alma veya yatırım kararları verirken tüketiciler, yatırımcılar ve diğer paydaşlar için giderek daha önemli bir faktör haline gelmektedir. Güçlü bir sürdürülebilirlik kültürü, işletmelerin sosyal ve çevresel sorumluluğa bağlılıklarını göstererek olumlu bir marka itibarı oluşturmalarına ve rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir. Sürdürülebilirliğe öncelik veren şirketler piyasada genellikle sadık müşterileri, yatırımcıları ve çalışanları çekebilecek güvenilir, ileri görüşlü ve sosyal açıdan sorumlu kuruluşlar olarak tanınır.
  • Çalışan Bağlılığı: Günümüzde çalışanlar çalışmak için sorumlu şirketleri aramakta ve değerleriyle uyumlu şirketlerde çalışmayı tercih etmektedir. Sürdürülebilirlik kültürü, çalışanlar arasında bir amaç, motivasyon ve aidiyet duygusu yaratarak işletmelerin en iyi yetenekleri çekmesine, dahil etmesine ve elde tutmasına yardımcı olabilir. Çalışanlar, şirketlerinin gerçekten sürdürülebilirliğe bağlı olduğunu ve olumlu bir etki yarattığını gördüklerinde moral, motivasyon ve üretkenliği artırabilir.
  • Çevresel ve Sosyal Etki: İşletmeler, iklim değişikliği, yoksulluk, eşitsizlik ve kaynakların tükenmesi gibi çevresel ve sosyal sorunların ele alınmasında önemli bir role sahiptir. Sürdürülebilirlik kültürü, işletmelerin çevre ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirerek ve olumlu etkilerini en üst düzeye çıkararak bu zorlukların çözümüne aktif olarak katkıda bulunmalarını sağlar. İşletmeler, sürdürülebilirliği faaliyetlerine ve karar alma süreçlerine entegre ederek sorumlu kurumsal vatandaşlar haline gelebilir ve herkes için daha sürdürülebilir bir gelecek yaratılmasına yardımcı olabilir.

Dilek AŞAN

Globalleşen Dünyada Lojistik ve Taşımacılık

Günümüz dünyasında lojistik ve taşımacılık sektörü giderek daha önemli hale gelmektedir. Global ticaret, tedarik zincirleri ve e-ticaret işlemlerinin artmasıyla birlikte, lojistik ve taşımacılık sektörü de büyümektedir. Bu sektör, birçok işletme için stratejik bir konuma sahiptir. Lojistik ve taşımacılık sektörü, dünya ticaretinin anahtarı olarak kabul edilmektedir. Lojistik ve taşımacılık sektörü, teknolojik gelişmeler ve değişen müşteri ihtiyaçları nedeniyle sürekli olarak gelişmektedir. Lojistik, tedarik zincirindeki tüm faaliyetlerin yönetimini içerir. Bu faaliyetler, tedarik zincirindeki tedarikçilerin, üreticilerin, depolama ve dağıtım merkezlerinin, müşterilerin ve son tüketicilerin birbirleriyle koordinasyonu gerektirir. Taşımacılık, malların bir yerden diğerine taşınmasıdır. Taşımacılık sektörü, karayolu, denizyolu, hava yolu ve demiryolu gibi farklı taşıma modlarını kapsar. Bu modların her biri, farklı özelliklere ve avantajlara sahiptir

Ayrıca, e-ticaret işlemleri de lojistik ve taşımacılık sektöründe büyük bir etkiye sahiptir. E-ticaret işlemleri, müşteri ihtiyaçlarını ve beklentilerini değiştirdi. Müşteriler, ürünlerini daha hızlı ve güvenli bir şekilde teslim almak istiyorlar ve lojistik ve taşımacılık sektörü bu talepleri karşılamak için çaba göstermektedir.

Teknolojik gelişmeler, lojistik ve taşımacılık sektöründe büyük bir rol oynamaktadır. Otomasyon, veri analizi ve yapay zeka gibi teknolojiler, lojistik ve taşımacılık sektöründe kullanılması kaçınılmaz bir hal almıştır. Bu teknolojiler, süreçleri daha verimli hale getirir ve hataları azalmasını sağlamaktadır.

Türkiye, dünya üzerinde lojistik açıdan stratejik bir konuma sahip olan ülkeler arasındadır. Hem Avrupa’ya hem de Asya’ya yakın konumu, Türkiye’yi hem Doğu hem de Batı pazarlarına hızlı bir şekilde erişebilir kılmaktadır. Bu nedenle Türkiye, lojistik ve taşımacılık sektöründe önemli bir ülke konumundadır.

Türkiye’nin taşımacılık sektörü, kara, deniz, hava ve demiryolu dahil olmak üzere çeşitli ulaşım modlarına sahiptir. Kara taşımacılığı, Türkiye’de en çok kullanılan ulaşım modudur ve lojistik sektörünün çoğunu oluşturmaktadır. Ancak son yıllarda deniz ve hava taşımacılığı da önem kazanmıştır.

Günümüzde lojistik ve taşımacılık sektörü dünya ekonomisi için önemli bir rol oynamaktadır. Mal ve hizmetlerin üretim ve dağıtımının etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi, dünya ekonomisinin gelişmesinde büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, lojistik ve taşımacılık sektörünün gelişimi ve sorunları hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük bir öneme sahiptir.

Lojistik ve taşımacılık sektörü, karşılaştığı bir dizi sorunla karşı karşıyadır. Bunlar arasında aşağıdakiler yer almaktadır:

 

  1. Yüksek Maliyetler: Lojistik ve taşımacılık sektörü, yüksek maliyetli bir sektördür. Yakıt fiyatları, sigorta maliyetleri ve diğer işletme maliyetleri, sektörün karlılığını etkileyebilir.
  2. Verimlilik Sorunları: Lojistik ve taşımacılık sektörü, süreçlerin yönetimi ve takibi açısından oldukça zorlu bir sektördür. Geleneksel yöntemlerle yapılan takip, zaman kaybına ve verimsizliğe neden olabilir.
  3. İklim Değişikliği: Lojistik ve taşımacılık sektörü, iklim değişikliği nedeniyle artan çevresel kaygılarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu sektörün faaliyetleri, sera gazı emisyonlarının artmasına neden olabilir ve çevre kirliliğine yol açabilir.
  4. Dijital Güvenlik: Lojistik ve taşımacılık sektörü, dijitalleşme ile veri güvenliği sorunları
  1. İnsan Kaynakları Sorunları: Lojistik ve taşımacılık sektöründe nitelikli eleman sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu nedenle, sektörde personel giderleri oldukça yüksektir. Ayrıca, çalışanların iş koşullarının iyileştirilmesi de önemli bir sorundur.

 

  1. Son olarak, lojistik sektörü dijitalleşme konusunda geri kalmış durumda. Özellikle, verimli lojistik yönetimi için gerekli olan teknolojiler yetersizdir. Bu, lojistik firmaların operasyonel verimliliklerini artırmalarını ve maliyetlerini düşürmelerini zorlaştırır.

Artan maliyet sorunlarının minimize edilmesi için araç rotalarının optimum bir şekilde belirlenmesi yakıt, zaman, yol şartları ve ücretli geçiş gibi giderlerin araç rotalarının belirlerken Seferi rota optimizasyonun kullanılması operasyon giderlerini ciddi oranda azaltmaktadır. Seferi Rota ile en hızlı ve en uygun maliyetli rota seçimi yapılabilmektedir. Bu aslında daha operasyonun başında size sevkiyat maliyetini de göstermektedir. Verimlilik sorunu Operasyon sürecinde Tedarikçi firma – Lojistik firması – Müşteri kanalı içinde yaşanan iletişim sorunlarının Seferi Süreç takip ile çözülmesi operasyon verimliliğinin ve müşteri memnuniyetini artmasını sağlamaktadır. Operasyon sürecinde yük güvenliğinin sağlanması yine Seferi Yüküm Güvende uygulaması ile araç sürücüsüne iletilen rota bilgisi ile başlayan süreçte aracın rotadan ayrılması, rota üzerinde durmaması gereken bir yerde durması yada uzun süre beklemesi, yük kapaklarının açılması yada müdahale edilmesi sonucunda yetkili kişiye gelecek olan uyarı ile anlık kamera görüntüsü ile müdahale edilebilmektedir. Böylece yükün güvenliği maksimum oranda sağlanmaktadır.

Günümüz şartlarında Lojistik ve taşımacılık firmalarının artan ulusal ve uluslararası rekabetin yanında artan maliyetler ve müşteri memnuniyetinin sağlanması için tüm operasyon süreçlerinde teknolojiye daha fazla yer vermeleri, yapay zeka destekli yazılımların kullanılması firmaların önümüzdeki yıllarda daha sağlam bir operasyon ve finansal yapıya kavuşmalarını sağlayacaktır. Bu teknolojileri firmalarında gerektiği kadar yer vermeyen firmaların maalesef sorunları artarak devam edecektir…

Levent ÇUHADAR

SİRİUS YAZILIM Kurucu Başkanı

Adil Pelister: “Kimya ihracatçılarımızın dünya ticaretindeki geleceği için güçlü adımlar atıyoruz”

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) 2022 yılı Olağan Genel Kurulu, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, İKMİB Genel Kurul Üyeleri, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) Genel Sekreteri Dr. S. Armağan Vurdu’nun yanı sıra Ticaret Bakanlığı ile TİM temsilcilerinin katılımıyla 14 Nisan 2023 tarihinde Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirildi.

2022 yılında gerçekleştirdiği 33,6 milyar dolarlık rekor ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat yapan sektörü olmayı başararak zirveye yükselen kimya sektörü, ihracatta yüzde 32 büyüyerek Türkiye’nin toplam ihracatındaki payını yüzde 13,2’ye çıkardı. Kimya sektörünün ve İKMİB’in 2022 yılı faaliyetlerinin değerlendirildiği İKMİB Olağan Genel Kurul Toplantısı 14 Nisan 2023 tarihinde Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirildi. Genel Kurul’da, İKMİB tarafından tahsil edilecek nispi aidat oranının on binde dörtten on binde ikiye düşürülmesi konusu tekrar gündeme getirilerek yeniden karar alındı. Kararın Ticaret Bakanlığı ve TİM’in onayının ardından yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Adil Pelister: “2024 yılında Uluslararası Kimya Şurası’nı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz”

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, geçen yıl Seçimli Olağan Genel Kurulda İKMİB üyelerinin desteği ile ikinci dönem için Başkan seçilerek Yönetim Kurulunu oluşturduklarını hatırlattı. İlk günden bu yana dur durak bilmeden kimya sektörünü hak ettiği noktaya taşımanın gayreti içerisinde olduklarının altını çizen Pelister, “Göreve geldiğimizde toplam ülke ihracatında üçüncü sırada bulunan kimya sektörümüzün hepimizin desteği ile kalıcı ikinciliğe ve çoğu zaman da birinciliğe yükselmesi için çaba sarfettik ve bunu hep birlikte başardık. 2022 senesini 33,6 milyar dolarlık ihracatla ülkemiz sektörleri arasında en fazla ihracat yapan sektör olarak, birinci olarak kapattık. Son 5 yılda yüzde 92 büyüme başarısı göstermiş bulunuyoruz. 2022 yılında 232 ülkeye ihracat yaparak bu alanda da sektörel bazda birinci olduk. 2018 yılında sektör olarak kilogram başı ihracat değerimiz 0,89 dolar iken 2022 yılı itibariyle bu rakamı 1,16 dolara yükseltmeyi başardık. 2030 vizyonu çerçevesinde ihracatımızı 50 milyar doların üzerine çıkarma hedefimizi de inşallah hep birlikte gerçekleştireceğiz. Bu amaçla da en geç 2024 yılı içinde 2030 Kimya sanayi strateji belgemizi de oluşturabilmek maksadıyla uluslararası kimya şurası organize etmeyi planlıyoruz” dedi.

“Nispi aidatın on binde ikiye düşürülmesi kararımızda ısrarcıyız”

Geçen yılki Seçimli Olağan Genel Kurulda alınan karar ile on binde dörtten on binde ikiye düşürülen nispi aidat süreci hakkında bilgi veren Pelister, “Biz geçen seneki genel kurulumuzda aldığımız aidatların düşürülmesi kararımızda ısrarcı olduğumuzu göstermek amacıyla bir kere daha konuyu bu seneki Genel Kurulumuzda görüşerek kararımızla ilgili hassas ve talepkar tutumumuzu göstermek istedik. Bu sebeple aidat konusunu bu genel kurulda da tescillemiş olacağız diye düşünüyoruz” dedi.

“Deprem bölgesine desteğimizi sürdüreceğiz”

6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizin 11 şehrini etkileyen bir deprem felaketi ile karşı karşıya kaldıklarını hatırlatan Pelister, “Depremde vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza bir kez daha acil şifalar diliyorum. Üyelerimizin cömert katkılarıyla felaket bölgesinin yaralarını sarmak için olağanüstü çaba gösterdik ve halen de bu çabamız devam ediyor. Depremin ilk günlerinden itibaren bölgeye yardımları organize ettik. Sahra eczaneleri kurduk. İlaç, medikal ve tıbbi malzeme, dezenfektan, temizlik ve hijyen kitleri yolladık. Plastikten Mutfak eşyaları yolladık. Oyuncak ve barınma için konteynerler yolladık.
Ve bu desteklerin yüzde 90’nını İKMİB yönetimimizdeki arkadaşlarımızın katkıları ile yaptık. Ayrıca deprem bölgesindeki kimya sanayimizin yeniden ayağa kalkabilmesi için bu çabalarımız devam edecek” ifadelerini kullandı.

“Yakın zamanda Kimya Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planımızı ihracatçılarımızla paylaşacağız”

İKMİB’in 2022 yılı faaliyetlerini değerlendiren Pelister şöyle devam etti: “367 katılımcı firmamızla 10 fuar milli katılım organizasyonu gerçekleştirdik. 9 adet info standımızı çeşitli uluslararası fuarlarda kurarak milli kimya sektörümüzü tanıtabilmeyi amaçladık. Türkiye ve 7 ayrı ülkede, içlerinde B2B etkinlikleri de oluşturduğumuz 17 tanıtım, ticaret ve satın alma heyeti organize ettik. 136 firma ile ayrı ayrı kırılımlarda 5 farklı Ur-Ge projesi oluşturduk. Alt sektörlerimizle birlikte çeşitli çalıştaylar, seminerler, alt çalışma grubu toplantıları ile sektörel komite toplantılarımızı düzenli olarak gerçekleştirdik. 2021 yılında kimya sektörümüzde en çok ihracat yapan firmalarımızı ödüllendirdiğimiz geleneksel ihracatın yıldızları toplantımızı gerçekleştirdik. 2022 yılında birliğimizce 596 yeşil pasaport işlemi tamamlandı. Son olarak boya sektörümüzü yarınlara taşıyacak olan Türkiye Boya Sektörü Sürdürülebilirlik Raporu’nu son derece nitelikli bir çalışmayla bitirerek sektörümüzün faydasına sunduk. Sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmalarımız ayrıca devam ediyor. Yakın zamanda Kimya Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planımızı da nihayete erdirerek ihracatçılarımızla paylaşacağız.”