Güzellik Sektöründe Dijitalleşme

Güzellik sektörü her geçen gün birçok yeni girişimci ve yatırımcının ilgisini çekiyor. Pek çok marka, son derece yenilikçi, hızla değişen ve giderek rekabetin arttığı sektörde başarıya ulaşmak için sürekli yeni strateji geliştiriyor.

Günümüzde güzellik hemen hemen tüm insanların odağı ve tüm güzellik ürünlerinin popülaritesi günden güne artıyor. Öyle ki küresel ekonomik krizlere ve makroekonomik belirsizliklere rağmen güzellik ürünlerine olan talep azalmıyor aksine artıyor. Yani güzellik sektörü ekonomik sıkıntılara karşı oldukça dirençli olduğunu kanıtladı. Cilt bakımı, parfüm, makyaj ve saç bakımı ürünleri başta olmak üzere çeşitli ürünlerin yer aldığı güzellik sektöründe 2022 yılında dünya genelinde tüm şirketler yaklaşık 450 milyar dolar gelir elde etmesi bu duruma güzel bir örnek.

Güzellik artık üst düzey gelir seviyesine sahip yatırımcılardan girişimde bulunmak isteyen ünlülere kadar pek çok kişinin haklı sebeplerle atılımda bulunmak istediği cazip bir sektör. Özellikle pandemi sonrası önemli bir toparlanma kaydeden güzellik sektöründe, yıllık tahmini %10 büyüme oranı yatırımcıları sektöre çekiyor. 2030 yılında yeni katılacak şirketlerle dünya üzerinde güzellik sektöründe yer alan tüm şirketlerin yaklaşık 650 milyar dolar gelir elde etmesi bekleniyor. Güzellik sektöründeki bu gelir beklentisi, giyim, yeme ve içme vb. temel tüketim sektörlerindeki gelir beklentisi ile eş değer ve hatta az daha yüksektir.

Değişime açık dinamik bir sektör olan güzellik sektörü, gelecek on yıl içinde genişleyen pazarlama ve dağıtım kanalları ile farklı ürün yelpazesi etrafında kendisini baştan şekillendirecek. Tüketicilerin özellikle de genç nesillerin günden güne güzellik algıları değişiyor. Güzellik sektöründe sürdürülebilirliğin anlamından tutun da, güzellik algısını yönlendirenlerin (influencer, blogger, ünlüler vb.) ve önemli kanaat önderlerinin (uzman doktorlar vb.) kişisel bakımla ilgili görüşlerine kadar güzelliğe dair her şeye ilişkin algılar geliştikçe, sektörde değişim kaçınılmaz olacaktır.

Şirketler, ekonomi değiştikçe büyük karlarını korumaya çalışıyor ve “primizasyon”u yeni favori sözcük haline getiriyor. Güzelliğin “primizasyon” ile karakterize edilmesi yani en sıradan ürünün bile kristallenerek altın kaplamayla tüketiciye sunulması; premium güzellik algısına sahip tüketicilerin iştahını kabartıyor ve her geçen gün premium müşteri sayısında artış yaşanıyor.  Primizasyon ile tüketiciler harcamalarını artırdıkça, 2023 ile 2030 arasında yıllık %10 oranında büyüme beklenen güzellik pazarının tahmin edilenden de fazla oranda büyüyeceği öngörülüyor.

Geçtiğimiz on yılda başarılı bir şekilde sektöre giriş yapan bir dizi güzellik markasının ise ölçeklenmesi ve yeni rakiplerin ortaya çıkmasıyla birlikte, güzellik sektöründe daha da rekabetçi bir ortam oluşması kuvvetle muhtemel. Yoğunlaşan rekabet tüketiciler açısından oldukça avantajlı çünkü var olan markaların birçok yönden değişimine neden olacak.

Güzellik sektöründe gelişen trendler ve dinamikleri belirlemeye yönelik 2023 yılında McKinsey tarafından yapılan araştırmada; Uzak Doğu, Avrupa, İngiltere ve Amerika’daki çeşitli tüketicilerin hemen hemen yarısının yeni markaları denemekten keyif aldığı sonucuna ulaşıldı. Ayrıca, güzellik sektöründe tüketicilerin giderek daha fazla farklı fiyat aralığında alışveriş yaptığı ve online ya da fiziki alışveriş yöntemlerine göre tüketicilerin alışveriş davranışlarının etkilendiği gözlendi.

Güzellik sektöründe 2015 ile 2023 yılları arasında online ticaret hemen hemen 4 kat arttı ve 2023 yılında online ticaretin payı tüm güzellik sektörü ticari faaliyetleri içinde %25’e tekabül ediyor. Güzellik sektöründe online ticaretin büyümesini destekleyen birçok neden var. Bunlardan birkaçı şöyle:

  • Amazon gibi online alışveriş platformlarının sunduğu güzellik fırsatlarının artması,
  • Tüketiciye yönelik üreticilerin dijitalle daha iç içe stratejiler geliştirmesi,
  • Güzellik sektöründeki perakendeciler için dijitalleşmenin giderek öneminin artması,
  • Dünya’nın pek çok ülkesinde canlı yayın dahil olmak üzere sosyal medya satışlarının yaygınlaşması.

Online ticaretin 2023 ile 2030 yılları arasında yılda % 15 ile en hızlı büyüyen satış kanalı olmaya devam edeceği öngörüsü ile tüketicilerin ürünleri fiziki mağazada keşfetme ve deneme konusundaki taleplerinin azalacağı bekleniyor. Tüketicilerin ürün denemeye yönelik bu arzularının farklı dijital yöntemlerle kısmen de olsa giderilebileceği yeni pazarlama stratejilerinin geliştirileceği online kanallar ile çok yakın gelecekte büyük güzellik markalarına ait mağazaların sayıca azalacağı tahmin ediliyor.

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Alım Talebi: Kuru Yemiş

İhraç edilmek üzere, kuru yemiş alımı yapılacaktır. Düşük / orta / yüksek kalitede alımlar yapılacaktır. Farklı kaliteler için farklı fiyat talebi vardır.  Türkiye depo fiyatı olmak üzere ton başı fiyatın belirtilmesi istenmektedir. Ödeme şekli nakittir (peşin) ve ürünler depodan teslim alınacaktır.

Paketleme:
1. Çuval
2. En ucuz paketleme 250-400 gram arası

Kalitelerine göre talep edilen kuru yemiş çeşitleri:

  • Antep fıstığı,
  • Yer fıstığı,
  • Badem,
  • Fındık,
  • Kaju,
  • Ceviz

İlgili olan üretici ya da satıcıların, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (350 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Çalışan Elemanım Şaşkın mısın ?

Ne oldu ? Çok şaşkın gördüm seni. Ne sanıyordun ? ilk iş gününde davul zurna ile mi karşılayacaklarını bekliyordun ? Sana sürpriz yapıp bir çanta dolusu hediye vermediler mi ? Odan bile biraz karanlık ve loş değil mi ? Verdikleri bilgisayar da eski çıktı sanırım. Dur bakalım dala neler neler göreceksin? Öyle hemen eline cep telefonu, cebine kartvizit koymayacaklar. Biraz beklemen gerekecek. Kartvizitte eleman yazdığını görünce şok geçirme diye söylüyorum bunları. Öyle müdür yazmalarını çook beklersin. Sabah serviste kendine en arkada yer buldun değil mi ? Üzülme zamanla işten çıkanların yeri boşaldıkça önlere doğru gelirsin. Burası benim yerim diye kaldırmadıklarına şükret.

Peki maaşı beğendin mi ? Biliyorum bu işten önce işsizdin, o yüzden ne verirlerse kabul ettin. İşte burada sıkıntı büyük. Her yıl diğer çalışanlarla aynı oranda zam alacağını varsayarsak, beş yıl sonra çoğunun altında kalacak gelir seviyen. Eski kiracı konumuna düşeceksin. Arada seyyanen zam almadıkça veya işveren senin gayretini değerlendirip herkesten daha yüksek oranda zam yapmadıkça hep geriye gideceksin.

Yanına yardımcı eleman da mı istiyorsun ? O iş öyle kolay değil. “Henüz iki kişinin yaptığı işi yapıyorsun. Şöyle üç kişinin yaptığı işe ulaştığında onu değerlendirip yanına yardımcı eleman alırız.” dediler değil mi sana ? Görevin dışında da işler yapıyorsundur ama onları devretmek için de henüz erken. En az beş yıl böyle idare et, sonra bakarlar.

Unutma bazen doğum gününü hatırlamayacaklar, düğününe üç-beş iş arkadaşın gelecek, yöneticilerden veya işveren tarafından kimse gelmeyecek belki. Üzülme sen yoluna devam et. Sen her zaman hakkını vererek çalış. Sakın onların ağzına laf verme. Dürüstlüğünden, çalışkanlığından saygından asla eksiltme. Bir gün elbet değerini anlayacaklardır.

Sakın boş duruyor zannetmesinler. Tamam biliyorum işinde çok iyisin. Herkesin üç saatte yaptığı işi bir saatte yapıyorsun. Onu ya yaparım, bundan da anlarım dedin en baştan. Biraz da sesin çıksın. Bazı işleri hallettiğini çaktırmalısın. Unutma her yaptığın işi bağıra bağıra yapmazsan seni hiç çalışmıyor zannedebilirler.

Yaptığın fazla mesaileri görmezden geliyorlarsa sakın göz yumma buna. Hele de izinli gününde seni rahatsız ediyorlarsa sürekli, mutlaka hatırlatmanı yap günün birinde. Yaptığı her işi not al, izinde falan çalışmak zorunda kalırsan bir yere yaptıklarını yaz.

Bugün ilk azarını işittin değil mi ? Çok kırıcı oldu sanırım ama ne yapalım bu işin doğasında var de geç. Varsa ailen ve çocukların gelsin gözünün önüne. Unutma onlar için çalışıyorsun. Bu işe çok ihtiyacın var. Çok üzerinde durma ama sürekli hale gelirse sen de sesinin tonunu yükseltmeye başlasan iyi olur. Evet bazen hata yapıyorsun ama olsun kim yapmıyor ki ? Önemli olan hatalardan ders çıkarmak olmalı. Hatayı sadece senin üzerine yıkmalarına izin verme. İşverenlerin başarıyı takıma, hataları şahıslara maletmeye çalıştıklarını unutma.

Yemek ve çay saatlerinde çalışmaya çalışma. Hele eve hiç iş götürme. Çünkü kimse fark etmez ve takdirle karşılamaz. İnan çalıştığınla kalırsın.

Prim, ikramiye ve ödül işine hiç girmedim dikkat edersen. Verirlerse öp başına koy, vermezlerse de yapacak bir şey yok. Prim, ikramiye ve ödül veren işyeri zaten çok fazla değildir diye kendini teselli edebilirsin.

Bugün ilk kez toplantıya seni de dahil edip fikirlerini sordular. Ne mutluluk verici, ne motive edici bir şey değil mi ? Zam almış kadar sevinmedin mi? Bu önemli bir gelişmedir, unutma. Bir şeyler yoluna girmeye başlamış demektir.

Yok Pazartesi, yok efendim tükenmişlik sendromu. Bunların senin lügatinde yeri yoktur umarım. Daha doğrusu olamaz, olmamalı.

Terfi mi bekliyordun ? Yok artık. Nereye terfi edeceksin ? Senin üzerinde terfi edecek yer mi var ? Bildiğim kadarıyla soyadında patronla aynı değil. Zaten tek tabanca çalışıyorsun.. Altında çalışan yardımcıların yok ki üste çıkasın. Terfi olayı çok büyük ve kurumsal firmalarda olur. Neyse sık dişini birkaç yıl sonra seni oralarda görüyorum…

Ben terfi yok diyorum bu firmada, sen bir de altıma şirket arabası verseler iyi olur diyorsun. Satış departmanına geç istersen demekten başka diyeceğim yok buna.

Sabırlı olmalısın. İş hayatı biraz zordur, basamakları çıkmak, saygınlık ve dostluklar kazanmak zaman alır. Sen yine de her şeye rağmen her sabah bir umutla işine başla, gördüğünün elini sık, günaydın de. Tebessümü yüzünden eksik etmemeye çalış.

Allah yolunu açık etsin.

Cavit SOY

50 Milyar Dolar: Türkiye’den E-İhracatta Rekor Hedef

Türkiye’nin E-İhracattaki Hedefi 50 Milyar Dolar

Geçtiğimiz günlerde e-ihracat yapan yararlanıcı firmalara yeni destek paketleri açıklayan Ticaret Bakanlığı, şimdi de Türkiye’nin e-ihracattaki rotasını çizdi. Türk ürünlerinin yer bulabileceği potansiyel pazarların e-ticaret ekosistemlerinin genel durumunu yansıtan rapor aynı zamanda önemli fırsatları da vurguluyor. Ticaret Bakanlığı tarafından e-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10’a çıkarılmasına yönelik hedefin 26 milyar dolara denk geldiğini söyleyen Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği Başkanı Emre Ekmekçi, “Bu, önümüzdeki dönemlerde 50 milyar dolarlık bir hacme tekabül ediyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz” dedi.

E-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10’a çıkarılmasını öncelikli hedef olarak belirleyen Ticaret Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde e-ihracat yapan yararlanıcı firmalara yeni destek paketleri açıklamıştı. E-ihracat pazarında Türkiye’deki ihracatçıların etkin ve aktif bir şekilde rol almasına ve öncülük etmesine yardımcı olmayı hedefleyen Ticaret Bakanlığı şimdi de yayınladığı e-ihracat raporuyla Türkiye’nin hedef ülkelerini belirledi. Türk ürünlerinin yer bulabileceği potansiyel pazarlar hakkında detaylı e-ticaret analizlerini içeren rapor, ihracat alanında yeni fırsatların yaratılması, ihracatçıların küresel pazarlarda rekabet edebilirliğinin artırılması, yüksek katma değerli ürünlerin e-ihracat yoluyla ihracatının artırılması ve Türkiye’nin e-ihracat sektöründeki rolünün güçlendirilmesi adına önemli adımların önünü açma rolünü üstleniyor.

Stratejik Bir Yol Haritası Sunuyor

Ticaret Bakanlığı’nın “Uzak Ülkeler Stratejisi”ni merkeze alarak e-ihracat özelinde belirlenen potansiyel ülkelere yönelik hazırladığı çalışma; ihracatçıların potansiyel pazarlara yönelik strateji ile yol haritalarını oluştururken ihtiyaç duyabilecekleri her bilgiye tek bir kaynaktan ulaşabilmelerini sağlamayı amaçlıyor. Çalışma, aynı zamanda ülkemizin genel ihracatı içinde halihazırda yüzde 1 olan e-ihracatın payının yüzde 10’a çıkarılması hedefine de hizmet ediyor.

Aralarında ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri,  Brezilya,  Birleşik Krallık,  Çin,  Endonezya,  Filipinler,  Fransa,  Güney Afrika, Güney Kore,  Hindistan,  İspanya,  Japonya,  Kanada,  Malezya,  Meksika,  Mısır,  Nijerya,  Pakistan,  Rusya,  Şili,  Suudi Arabistan,  Tayland, Vietnam’ın da bulunduğu farklı ülkelerin potansiyellerini ve eğilimlerini inceleyerek, ihracatı küresel ölçekte daha da güçlendirmeye yönelik stratejik bir yol haritası sunan rapor, bu özellikleriyle Türkiye’nin e-ihracat sektörünün yükselişini desteklemek adına önemli bir kaynak niteliği taşıyor.

Destekleri Doğru Kullanıp İhracatı Arttıracağız

Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Başkanı Emre Ekmekçi, Ticaret Bakanlığı’nın e-ihracatı artıracak iş modellerini ve çalışmalarını desteklemeye dernek olarak devam edeceklerini söyleyerek, “Ticaret Bakanlığımızın e-ihracatın artırılmasına yönelik çalışmalarını çok değerli buluyoruz. Bundan sonra bizim yapmamız gereken yapılan destekleri ve atılan adımları doğru değerlendirerek ihracatı artırmaya yönelik çalışmalar yapmak” dedi. Ticaret Bakanlığı tarafından e-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10’a çıkarılmasına yönelik hedefin 26 milyar dolara denk geldiğini kaydeden Ekmekçi, sözlerine şöyle devam etti: “Bu, önümüzdeki dönemlerde 50 milyar dolarlık bir hacme tekabül ediyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Gündemimize sektör olarak yabancı müşterilere nasıl ürün satabileceğimiz ve pazar çeşitlendirmesi gibi konuları alıyor ve bunlar üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Bakanlığımızın hazırladığı raporun da bu yolda ilerlemek isteyen ihracatçılarımıza çok yardımcı olacağını düşünüyoruz” dedi.

Pazarlık Stilinizi Öğrenin: Tüm Yönetici Adayları için Tavsiye Edilen Anket

Yöneticiler Için Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Eğitimi
Yöneticiler için Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi. İleri Seviye Eğitim Teklif Almak için: egitim@satinalmadergisi.com

PAZARLIK STİLİNİZİ ÖĞRENİN

TÜM YÖNETİCİ ADAYLARI İÇİN TAVSİYE EDİLEN MÜZAKERE YETKİNLİK
DEĞERLENDİRME ANKETİni bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız:
Kahvenizi Alın, Anketi Doldurun

Pazarlık Yetkinlik Değerlendirme

Anket sonrasında puanlarını toplayın.
Toplam puan dağılımlarını (a,b,c,d şıkları) egitim@satinalmadergisi.com a gönderin.
Pazalık stilinize ilişkin değerlendirme yazınızı paylaşalım.

Hedef Kitle

Müzakere teknikleri eğitimi, tüm çalışanların pazarlık yetkinliklerinin artırılmasına yöneliktir. Özellikle birimler arası koordinasyonda kilit rol oynayan kişiler, müşteri ve tedarikçi başta olmak üzere paydaşlarla sürekli etkileşim halinde olan satış / satınalma çalışanlarının müzakere becerilerini yükseltmeyi hedefler.

Eğitimde Gülmek Eğlenmek Herkesin Hakkı
Pazarlık yetkinlik değerlendirmesi kapsamlı bir çalışmadır.
İki gün süren müzakere teknikleri eğitimlerimizde tüm katılımcılar farklı rol ve senaryolarda doğrudan yer almaktadır. Katılımcılık ve etkileşim teşvik edilmektedir. Eğitimde farklı müzakere ortamlarında rol canlandırmalarla eğlenceli vakit geçirilmektedir.
İş hayatında yer alan profesyonellerin oyunlarda sergiledikleri genel tutum ve anlayışları, konuya hakimiyet, pazarlık stili ve iletişim dili 360 derece değerlendirilmektedir. Geri bildirimlerin olumlu ve yapıcı olmasına özen gösterilmektedir. Amaç mesleki ve kişisel gelişime katkı sağlamaktır.
Vaka çalışmaları ve rol canlandırmaları ile birlikte, tamamlayıcı bir rol olarak gördüğümüz pazarlık ölçümleme anketimiz yer almaktadır.
Eğitime katılan profesyoneller sakin bir atmosferde kahvelerini içerken uygun seçeneklere puan vermektedir.

Pazarlık yetkinlik ölçümleme anketimizde çeşitli müzakere ortamlarına ilişkin çeşitli ifadeler yer almaktadır. İfadelerin hemen altında ilişkili dört farklı tespit, tutum ya da hareket tarzı bulunmaktadır.Sağlıklı bir sonuç elde etmek istiyorsanız ideal cevap vermeyin.

Müzakere ifadelerinde nasıl tepki vermek istediğinizden çok

“gerçekte nasıl yaptığınıza göre cevap verin.”

Doğru veya yanlış cevaplandırma yok. Her sorunun şıklarına verdiğiniz puanların toplamı 10 olsun. Örneğin;

  • a şıkkı 2 puan, 
  • b şıkkı 5 puan,
  • c şıkkı 3 puan,
  • d şıkkı 0 puan gibi.  
  • Unutmayın toplamı 10 olacak.
Müzakerede karşı taraf beni rahatsız eden
bir şey yaptığında:
Ona durmasını sert bir şekilde doğrudan söylerim.
Durması için onu ikna etmeye çalışırım.
Duygularımı dinler ona uygun hareket ederim.
Hiçbir şey yapmam ve söylemem.
2
5
3
0
Cevabınızın toplamının 10 olduğundan emin 
Kahvenizi Alın Anketi Doldurun…

Her gün mesleki gelişiminize 15 dakika zaman ayırın.

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

PAZARLIK TAKTİKLERİ

TESTLER

 ANKET

Kitap Önerileri :

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com 

KURUMSAL PAZARDA SATIŞ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

Satış Yönetimi Eğitimi Kurumsal Pazar Müşteri
Eğitim teklifi almak için egitim@satinalmadergisi.com

SATIŞ EĞİTİMLERİ

Eğitim teklifi almak için: egitim@satinalmadergisi.com 

 

 

YILIN EN ÇOK TERCİH EDİLEN SATIŞ EĞİTİMİ

Satış Mühendislerine Özel Rol Canlandırma / Oyun Tabanlı SATIŞ YÖNETİMİ Eğitim Talebinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz. 

İnteraktif Satış Eğitimi Kurumsal Pazarda Satış


İNTERAKTİF SATIŞ EĞİTİMİ:
KURUMSAL PAZARDA SATIŞ

“Satışa Yatırım Yapmak, Firmanın Geleceğine Yatırım Yapmaktır.”

Eğitimin Amacı:

Satış oyunları, rol canlandırma ve vaka çalışmalarına dayalı eğitimin amacı, kurumsal satış konularını uygulama ağırlıklı işleyişle ele almaktır.
Eğitim içerisinde etkileşim ve satış oyunlarına katılım teşvik edilmektedir.

Kurumsal pazarda firmalar, artan rekabet ve fiyatlandırma baskıları ile karşı karşıyadır. Satınalma yöneticileri alım sürecinde kapsamlı araştırma ve verilerle donatılmıştır. Alıcıların satış görüşmelerinden ve olası anlaşmalardan beklentileri her geçen gün artmaktadır. Yeni dönem, satıcıları teknik iş birliği, kalite, operasyonel destek ve birlikte değer yaratma konularında çözüm esaslı anlayış geliştirmeleri konusunda zorlamaktadır.

Satış mühendislerinin teknik konulardaki uzmanlıkları, tek başına yeni müşteri edinme ve yüksek satış rakamları için yeterli değildir. Satışçılar yeni uzman alıcı profillerine uygun yaklaşım biçimlerini ve müşterilerine sağladıkları değeri yeniden düşünmelidir. Yeni fikirlere liderlik eden satışçılar bir adım önde olacaktır.

Tüm şirketler, doğru alıcıları bulma, stratejik müşteri (key account) portföylerini genişletme, tekrarlı ve yüksek hacimli satışlar konusunda azami çaba içerisindedir. Unutulmamalıdır ki, kurumsal pazarda satış başarısı, topyekun birlikte çalışma ile elde edilmektedir. “Satış takım sporudur”.

Eğitim Süresi: Eğitim süresi 2 -4 gündür. Rol canlandırma ve satış oyunlarında sınıf içi motivasyonun korunması için önerilen katılımcı sayısı 15’tir.

Eğitmen: Prof. Dr. Murat ERDAL

Eğitim Yöntemi: Eğitim senaryo bazlı rol canlandırma ve etkileşim tabanlıdır.

Hedef Kitle: Satış Ekipleri, Satış Mühendisleri, Müşteri İlişkileri, Sipariş Yönetimi, Toptan Kanal, Ticari Pazarlama Birimi, Ürün ve Marka Yönetimi, İhracat, Hammadde Satışçılar, Distribütör Satışçılar, Proje Satışçılar

Sektörler:

Endüstri: Otomotiv, Makine, Elektrik, Enerji, Gıda, Demir-Çelik

Hizmet: Bankacılık, Finans, Perakende, Lojistik, Gümrük, Eğitim, Tesis Yönetimi, Sağlık

Eğitimin İçeriği:

  • Dünya Ekonomisi (Dönemsel Değerlendirme)
    • Pazarı Dönüştüren Makro Etkiler
    • Ana Oyuncular (Ülkeler ve Firmalar) ve Planlamalar
    • Emtia/Hammadde Piyasa Hareketleri
    • Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI)
    • Taşıma Maliyetleri ve Konteyner Fiyat Hareketleri
  • Firma Üretim ve Satış Hedefleri
    • Üretim Tesisleri, İmalat Kapasitesi ve Yıllık Üretim Planlaması
  • İşletme Stratejisi ile Satış Stratejilerini Entegre Etmek
    • Satış Kültürü ve Kurumsal Yapı Refleksleri
    • Başarı İçin Satış ve Üretim Arasında Koordinasyon
  • Pazarlama ve Satış Planlarının Uyumlandırılması
    • Birimler Arası İş Birliği ve Yürütme
    • Yıllık Pazarlama ve Satış Planları Nasıl Oluşturulur?
  • Üretim ve Kurumsal Satışın Zorlukları
    • Uzun Satış Döngülerini Yürütebilmek
    • Güçlü Alıcılar Dönemi
    • Satış Toplantılarında Alıcı Beklentileri Artıyor
      Danışmanlık ve Uzmanlığa Dayalı Diyalog
    • Doğrudan Müşteriye Satış
    • Toptan Kanal ve Dağıtım Kanal Üyelerine Satış
  • Firmographics: Kurumsal Pazarda Bölümlendirme
    • Mevcut Müşteriler ve Tekrarlı Satışlar
    • Yeni Müşteri Kazanma
  • Kilit Müşteri Yönetimi (Key Account Management)
  • Kilit Müşteri Beklentiler ve İlişki Dinamikleri
  • Kilit Müşteri ve Üretim Yeteneklerinin Uyumlandırılması
  • Kurumsal Pazar Özellikleri ve Alım Sürecini Anlamak
    • Pazar Öngörüleri ve Pazar İstihbaratı
  • Kurumsal Pazarda İş Yapmanın Sırrı Nedir?
  • Yeni Ürünler ve Çözümler Konusunda Müşteri ile İş Birliği (Co-Creation)
  • Kurumsal Pazarda İlişki Geliştirmek (Networking)
  • Karar Alıcılara Ulaşmak ve Sürecin Yapısı
  • Müşteri Karar Alma Hiyerarşisi
  • Tepe Yönetimi ve Satın Alma Yöneticileri ile Etkin İletişim Kurma

– Değer Teklifinin Geliştirilmesi ve Güven İnşa Etmek

– Satış Ekibinin Geliştirilmesi ve Etkin Yönetim

  • Satış Departmanı; Organizasyon, Hedefler ve Rol Dağılımı
  • Yeni Yeteneklerin Belirlenmesi ve Kadro Planlama
  • Bölge Satışları (Coğrafi; Uluslararası – Ulusal)
  • Sektörler Bazında Satışlar

– Satışçı Profilleri ve Uygun Yapıyı Oluşturma

  • Profesyonel – Amatör Satışçı
  • Avcı – Çiftçi Satışçı
  • Girişimci Anlayışın Tabana, Tüm Çalışanlara Yayılması
  • Satış Mühendisi ve Teknik Uzmanlık

– Kurumsal Pazarda Satış Yönetimi

-Satış Çevrimi ve Satış Müzakere Sanatı

-Strateji Belirleme, İş Düzeni ve Disiplin

-Satış Mühendisi İletişim Becerileri

  • Müşteriler ve Sektör Paydaşları ile İletişim
  • Kurumsal Kimlik, Temsiliyet ve Motivasyon

-Sipariş Yönetimi ve Satış Operasyon

  • Müşteri Teklif Taleplerine Uyumlu Ürün Geliştirme
  • Müşteri İlişkileri ve Sipariş Yönetimi

– Satış Mühendisinin İş Takvimi ve Hareket Tarzı Nasıl Olmalı?

  • İş Düzeni; Ajanda ve Çalışma Sistematiği
  • Müşteri Saha Ziyaretleri ve Görüşme Planlaması
  • Ön Hazırlıklar ve Teklif Hazırlama (Saha Ziyareti, Keşif, Proje)
  • Teklif Verme ve Takip
  • Değer Odaklı Müzakere Becerileri ve Pazarlık Tekniklerinin Geliştirilmesi
  • Yeni Alışkanlar Edinmek; Planlama ve Satış Kültürü
  • Araştırma Soruları Nasıl Geliştirilir? İhtiyacı Anlamak
  • Güvenilir Bir Açılış Pozisyonu Nasıl Oluşturursunuz?
  • Müzakere Kartları Nasıl Hazırlanır?
  • Kazan-Kazan Çözümleri
  • İş Anlaşmazlıkları, Çatışmalar ve Çözümleri
  • Müşteri İlişkileri, İş Birlikleri ve Ortaklıklar
  • Güvene Dayalı İlişki Yönetimi

– Yıllık Satış Hedefleri ve Bütçeler
– Satış Projeksiyonları
– Fiyatlandırma Matrisleri

 -Analitik

  • -Performans Yönetimi ve Göstergelerle Dost Olmak
  • -Sağlıklı “Lead Generation” Nasıl Oluşturulur?
  • -Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) ve Analizler
  • -Müşteri Datası ve Müşteri Yolculuğu
  • -Satış KPI’larının Belirlenmesi ve İzlenmesi

-Etik Kodlar

  • Rekabet, Satış ve Etik
  • Zaman ve Fiyat Baskıları
  • Dürüst Teklifler ve Örtülü Tehditler
  • Şirket Etik Kodları ve Değerler

Satış Oyunları, Rol Canlandırma ve Satış Vaka Çalışmaları

“Müşteri ile temasta olan herkes satıştadır.”

Nedir Bu BBMK, PAMK, PAAMK ve PAAMK Kapsamında Bölgesel Konvansi̇yon ?

Bir ithalat gerçekleştirirken, ticarete konu taraf ülkeler arasında serbest ticaret alanı sağlayan bir anlaşma olup olmadığı, eşyanın ithali sırasında vergi unsurlarının oluşumu açısından çok önemlidir. Eğer taraflar arasında bir serbest ticari alanı oluşturulmuşsa diğer bir deyişle bir ticaret anlaşması mevcutsa bu durumda ithalatta alınması gereken gümrük vergisi ve eş etkili vergiler, anlaşma kuralları dahilinde indirimli ya da sıfır vergi olarak uygulanmaktadır. Buraya kadar gümrük birliği ile benzer bir yapı olarak görülse de serbest ticaret anlaşmalarının (STA) en önemli farkı imzalanan ülkeler arasında ticareti etkileyen tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılması ile taraflar arasında bir serbest ticaret alanı oluştururken taraf ülkelerin üçüncü ülkeler ile ticaretlerinde mevcut ulusal düzenlemelerini sürdürmesine izin vermesidir. Dolayısıyla STA’ları gümrük birliklerinden ayıran en önemli fark, üçüncü ülkelere ortak bir gümrük tarifesinin uygulanmamasıdır. Diğer bir önemli fark ise STA’ların menşe esasına, gümrük birliklerinin ise serbest dolaşım ilkesine dayanmasıdır. 

Günümüzde ülkemizin bazı ülkelerle gerek ikili gerekse bölgesel düzeyde serbest ticaret alanı oluşturan birçok anlaşması mevcuttur.  

Aşağıda, Ticaret Bakanlığı sayfasından alınmış ve sonrasında güncelleştirilmiş ve ülkemizin ikili ticaret anlaşmalarını gösteren tablo yer almaktadır; 

Yukarıdaki tabloda yer alan ikili anlaşmaların yanısıra bir de Türkiye’nin de taraf olduğu bölgesel ticaret anlaşmaları vardır. Bunlar arasında Avrupa düzeyinde olanlar; Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi (BBMK), Pan Avrupa Menşe Kümülasyon Sistemi (PAMK), Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemidir (PAAMK)

Peki şimdi başlıktaki sorumuza gelelim: Nedir Bu BBMK, PAMK, PAAMK ve PAAMK kapsamında BÖLGESEL KONVANSİYON ?

Birbirleri arasında ikili anlaşma bulunan bazı ülkeler, ikili anlaşmaların sağladığı ticari kazanımları bölgesel düzeye taşımak ve bir sistem etrafında birleşip sisteme taraf ülkeler menşeli malların diğer taraf ülkelerce serbestçe kullanılmasına ve taraf ülkeler menşeli girdilerle üretilen eşyanın, üzerinde anlaşmaya varılan tercihli rejiminden yararlanabilmesine ve bu şekilde mevcut üretim kaynaklarının birleştirilmesine imkan tanıyan bir serbest ticaret alanı oluşturmak amacı ile Pan Avrupa Menşe Kümülasyon Sistemi (PAMK; Türkiye, AB ve EFTA ülkelerinin dahil olduğu çapraz menşe kümülasyonu esasına dayalı serbest ticaret alanı sistemi) ve Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi (BBMK; Türkiye, AB ve Batı Balkan Ülkeleri (Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan) ‘nin dahil olduğu çapraz menşe kümülasyonu esasına dayalı serbest ticaret alanı sistemi) ni hayata geçirmişlerdir. Bu iki sistemde de sisteme dahil ülkeler arasında serbest ticaret anlaşmaları mevcuttur. PAMK Sistemi daha sonra içerisine Akdeniz ülkelerini de alarak Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi (PAAMK; Türkiye, Avrupa Birliği, EFTA ülkeleri, Cezayir, Fas, Filistin, İsrail, Lübnan, Mısır, Tunus, Ürdün ve Faroe Adaları’nın oluşturduğu serbest ticaret alanı sistemi) ne dönüşmüştür. Ancak Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi’nde sisteme dahil her ülkenin birbiri ile serbest ticaret anlaşması yoktur. Bu nedenle “Değişken Geometri” (Variable Geometry) adı verilen sistemde tercihli ticarete konu eşyanın üretiminde kullanılan girdilerin menşeli olduğu ülkelerin birbirleri arasında STA mevcut olup olmadığının kontrol edilmesi tercihli menşe uygulamaları açısından önem arz etmektedir.

PAMK, PAAMK’ ın altında ayrı bir sistem olarak halen varlığını devam ettirmektedir.

Konvansiyon Sistemi ise hem PAAMK hem de BBMK sistemlerini, tek bir çapraz kümülasyon sistemi sürecine entegre etmeyi hedeflemektedir. Böylece öncelikle her iki sistemde, sisteme taraf ülkelerden STA sürecini tamamlamış olanların her biri ile yapılan Menşe Protokollerini yani Tercihli Menşe Kurallarını ayrı ayrı değil de tek bir ortak metne dönüştürmek suretiyle farklı metinlerin oluşturduğu karmaşayı ve bürokrasiyi ortadan kaldırmak amaçlanmıştır. Bu maksatla hazırlanan ‘Bölgesel Konvansiyon’ metni; 08-09 Aralık 2009 tarihlerinde Brüksel’de yapılan 8. Avrupa-Akdeniz Ticaret Bakanları Konferansı’nda kabul edilmiştir. Bu çerçevede “Pan Avrupa Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyon”, 15 Haziran 2011 tarihinde Avrupa Komisyonunca imzaya açılmıştır. 4 Kasım 2011’de imzalanan Konvansiyon,

1 Şubat 2014 tarihinde ülkemizde yürürlüğe girmiştir.

Konvansiyonun hedeflendiği şekilde bölgesel bir menşe kümülasyon sistemine dönüşebilmesi, Pan Avrupa Akdeniz ülkeleri arasında aynı menşe kurallarına dayalı tercihli ticaret anlaşmalarının varlığı koşuluna bağlıdır. Bu amaçla, sisteme taraf olan ülkeler arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmalarında yer alan menşe kurallarına ilişkin protokoller aynı hükümleri içerecek şekilde değiştirilmektedir. İlaveten sistemde yapılan herhangi bir değişikliğin tüm anlaşmalara ikili bazda yansıtılmasını; yeni ülkelerin menşe kümülasyon sistemine dahil edilmek istenmesi halinde ise tüm anlaşmaların buna göre revize edilmesini gerektirmektedir.

Konvansiyona taraf olan ülke ile söz konusu değişikliğin yapılmasından ve bu değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra, ilgili ülke mevcut Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti hakkında Yönetmelik veya Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti hakkında Yönetmelik kapsamından çıkarılarak Bölgesel Konvansiyonun uygulanması için oluşturulan Pan Avrupa Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyon Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik kapsamına alınacaktır.

Semra KARTAL

                                                                                                Gümrük Müşaviri

Kaynakça

  • Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik 19.07.2009 Tarihli ve 27293 sayılı Resmi Gazete
  • Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik 26.11.2009 tarihli, 27418 sayılı Resmi Gazete
  • Pan Avrupa Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyon Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik 20.10.2017 tarihli, 30216 sayılı Resmi Gazete
  • Ticaret Bakanlığı web sayfası, “Türkiye’nin STA ve TTA’ları” tablosu linki 07.09.2023 tarihli erişim

https://ticaret.gov.tr/data/5b872ada13b8761450e18f4b/STA%20Tablo%20A%C4%9Fustos%202023.pdf

 

Otokar, İtalyan Mauri Bus System’ı Satın Aldı

Türkiye otobüs pazarının lideri Otokar, Avrupa’daki büyüme hedefi doğrultusunda İtalya bayisi Mauri Bus System’ı satın aldı. Otokar, yeni iştirak şirketi ile İtalya pazarındaki iddiasını arttıracak.

Koç Topluluğu şirketlerinden Otokar, ticari araçlarda hedef pazarı olan Avrupa’da başarılı çıkışını sürdürürken aynı zamanda büyüme için stratejik adımlar atmaya devam ediyor. Avrupa başta olmak 60’tan fazla ülke yollarında on binlerce otobüsüyle milyonlarca yolcu taşıyan Otokar, 2010 yılından beri İtalya’daki bayisi olan Mauri Bus System’ı satın aldı. Otokar bundan böyle İtalya’daki müşterilerine daha yakın olarak beklenti ve ihtiyaçlarını yakından takip edecek, ülkedeki etkinliğini daha da arttıracak.

Otokar’ın İtalya otobüs pazarındaki başarısına önemli katkılar sağlayan Mauri Bus System, bugüne kadar 700’den fazla Otokar markalı otobüs teslimatına imza attı. Geçtiğimiz sene 101. kuruluş yılını kutlayan şirket, ülkedeki Otokar marka araçların satışının yanı sıra satış sonrası hizmetlerini de sunuyordu.

101 yıllık tarihi ile geçmişte İtalya otobüs pazarında pek çok ilke imza atmış, İtalya’nın en köklü şirketlerinden biri olan Mauri Bus System’ın Otokar’ın iştirak şirketleri arasına katılmasından büyük mutluluk ve heyecan duyduklarını belirten Otokar Genel Müdür Yardımcısı Kerem Erman “Yaklaşık 13 yıldır başarıyla devam eden iş birliğimizi bu satın alma ile yepyeni bir noktaya taşıdık. Otokar’ın başarısının ardında yatan en büyük etken her zaman müşteri odaklı yaklaşımı olmuştur. Artık İtalya’daki müşterilerimize her zamankinden daha yakın olacağız, ihtiyaç ve beklentilerini en iyi şekilde anlayacağız. Yeni oluşumun hayırlı olmasını diliyorum.”

Otokar’ın otobüs alanında Avrupa’da büyüme hedeflerinde önemli bir adım attığının altını çizen Erman; “İtalya, Avrupa’daki hedef ülkelerimiz arasında en önemli pazarlarımızdan bir tanesi. 2010 yılından bu yana Otokar otobüsleri İtalya yollarında yolcu taşımacılığında hizmet veriyor. İtalya, Avrupa’daki ikinci en büyük pazarımız olma özelliğine sahip. Otokar’ın ülkede halihazırdaki başarısının bundan sonra katlanarak artacağına inanıyoruz.” dedi.

Cirosunun yüzde 70’inden fazlasını yurt dışı satışlarından elde eden Otokar’ın dünyada dört iştirak şirketi bulunuyor. Otokar, bu satın almayla birlikte Avrupa’da faaliyet gösteren Fransa ve Romanya şirketlerine İtalya’yı ekliyor.

Avrupa’da otobüs alanında özellikle Fransa, İtalya ve İspanya’da öncelikli tercihlerden olan Otokar, son dönemdeki başarılı satışları ile de dikkat çekiyor. Otokar geçtiğimiz yıllarda İtalya pazarında önemli çerçeve anlaşmaları imzaladı. Sözleşmeler kapsamında, 2022 yılında Doruk ve Kent otobüsleri için siparişler alındı. Alternatifli yakıtlı otobüsleri de kapsayan bu siparişlerden Toskana ve Puglia bölgelerinde hizmet verecek olan Otokar otobüslerinin büyük kısmı doğalgazlı olacak. Otokar ayrıca son dönemde İtalya’nın farklı şehirlerinde hizmet vermek üzere elektrikli otobüs siparişleri de aldı.

Mauri Bus System SRL

1921 yılında karoseri onarım atölyesi olarak kurulan Mauri Bus System SrL, 100 yılı aşkın tarihi boyunca otobüs alanında pek çok ilke imza attı. İtalya’nın ilk aluminyum gövdeli körüklü otobüsünü, Avrupa’nın ilk acil durum dizel motorlu troleybüsünü, İtalya pazarının ilk 12 metre tam alçak tabanlı otobüsünü geliştirip üreten şirket olma özelliğine sahip Mauri, aynı zamanda İtalya’nın en bilinen otobüs markalarından biri. Geniş ve yetkin servis ağının yanı sıra İtalya’da kendi yedek parça organizasyonuna da sahip şirket, 2010 yılından bu yana Otokar’ın İtalya’daki otobüs bayisi olarak faaliyet gösteriyordu. Mauri Bus System, Otokar’ın İtalya’daki başarısında büyük bir rol oynadı.

İşçilere Verilen İkramiyenin İşyeri Uygulamasına Dönüşebilmesi İçin Kaç Kez Tekrarlanması Gerekir ?

İşçinin, işyerine olan katkıları sebebiyle işverenin mem­nuniyetini ifade etmek üzere bir defada veya dönemsel olarak belli zaman dilimlerinde ya da işçiyi ilgilendiren doğum, ölüm, evlenme gibi nedenlere bağlı olarak yapılan ücretin eki niteliğindeki ödemeler ikramiye olarak adlan­dırılmaktadır. İşçinin başarısına bağlı olarak ödenen primden farklı olarak ikra­miye genel bir nitelik taşır ve uygulamadan işyerinde çalışan tüm işçiler ya­rarlanır. Başka bir anlatımla, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli ne­denler olmadığı sürece ikramiye yönünden eşit davranma borcuna uygun dav­ranılmalıdır.

İşçinin ikramiyeye hak kazanması için işyerinde ikramiye ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması da gerekmez. İşyerinde çalışı­lan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin ikramiye talep hakkı vardır.

İkramiye bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak dü­zenli şekilde yapılan ikramiye ödemesinin “işyeri koşulu” olduğu kabul edil­mektedir[1].

Diğer taraftan, bir uygulamanın kaç defa tekrar etmiş olması halinde bir işyeri uygulaması haline geleceği konusunda somut olayın özelliğine bak­mak gerekir. Burada önemli olan, işçide bu uygulamanın tekrar edileceği yö­nünde bir beklentinin oluşmasıdır[2]. Yargıtay’a göre, “Prim uygulaması, bi­reysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapı­lan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Yasanın 22 nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir (Yargı­tay 9. HD. 22.1.2009 gün 2007/34717 E, 2009/638 K.). Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen primler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.

İşveren tarafından başlangıçta yasal veya akdi bir zorunluluk olmaksı­zın bir menfaatin tek taraflı olarak devamlı şekilde ve aynı koşullarda sağlan­ması halinde, işçilerin de zımni kabulleriyle iş akdi hükmü (iş şartı) haline gelen bir işyeri uygulaması oluşur. İşyeri uygulaması iş akdinin içeriği duru­muna geldiğinden bağlayıcılık kazanır. Uygulama belirli bir süre tekrarlan­dığı takdirde bağlayıcı bir işyeri uygulamasının doğduğu kabul edilmelidir.

İşverenin yaptığı prim ödemesi, başarı veya herhangi bir kriter gözetil­meden arka arkaya 3 yıl sürmüş, 3 yıl aradan sonra tekrar etmiş olmakla bağ­layıcı olmuş ve işyeri uygulaması hâline gelmiştir. O hâlde işverenin bu uy­gulamadan tek taraflı kararı ile dönmesi mümkün değildir. Davalı, davacının prim uygulamasından vazgeçilmesine muvafakat ettiğine dair belge sunma­mıştır. Davacının 2008-2009-2010-2011 yıllarına ait priminin ödenmesi ve 2011 yılı priminin giydirilmiş brüt ücrete eklenerek bundan doğan fark ihbar tazminatının ödenmesi gerekmektedir. Davacı 2011 yılının tamamında çalış­madığından, bu yıla ait prim alacağının kıstelyevm olarak hesaplanması ge­rekmektedir.

Mahkemece, prim alacağı ve bundan doğan fark ihbar tazminatı tale­binin kabulü yerine reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir[3].

Yargıtay başka bir kararında ise, ikramiyenin bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabileceğini ve iş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan ikramiye ödemesinin “işyeri koşulu” haline geleceğini kabul etmektedir. Yüksek mahkeme ayrıca, her durumda ikramiyelerin tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılmasının da mümkün olmayacağını böylesi bir durumun işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik anlamına geleceğini ve bu gibi durumlarda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 nci maddesinin işletilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Nitekim Yüksek mahkeme işverence verilen ikramiyelerin işyeri uygulaması olarak kabul edilebilmesi için ikramiyenin düzenli ödeneceğine dair alınmış yönetim kurulu kararı, iş sözleşmesi ya da süregelen bir uygulama olup olmadığının sorgulanması gerektiğini belirtmektedir[4].

Ayrıca, işvere­nin prim ya da ikramiye uygulamasını tek taraflı olarak kaldırarak bu deği­şikliği işçiye e-mail yoluyla bildirmesinin işçiyi bağlamayacağı ve benzer şekilde, işçinin çalışma koşullarının genel bir duyuru ile değiştirilmesinin de mümkün olmayacağı kabul edilmektedir. Yük­sek mahkeme, ayrıca işçinin sessiz kalarak çalışmaya devam etmesinin de değişikliği kabul ettiği anlamına gelmeyeceğini vurgulamaktadır[5].

Sonuç olarak, işverenlerce yasal bir zorunluluk bulunmamasına ve iş sözleşmelerinde de düzenlenmemesine rağmen işçilere zaman zaman pirim veya ikramiye ödemesi yapılmaktadır. Ancak, prim ve ikramiye ödemelerinin işyeri uygulamasına dönüşebilmesi için işyerinde belirli bir süre tekrarlanması da gerekmektedir. Doktrinde, işverenin uygulamayı yaparken bunu ileride tekrarlayıp tekrarlamayacağını düşünmesinin önemli olmadığı, işçilerin dürüstlük kuralları çerçevesinde bu uygulamanın ileride de yapılacağı kanısına varmalarının yeterli olacağı kabul edilmektedir. Yargıtay, üç yıldan beri işçilere yapılan bir ödemenin işyeri uygulaması haline geleceğini, işçilerin bundan sonra da bu hakkın aynı koşullar altında ödenmesini talep edebileceklerini ifade etmektedir. Nihayetinde, prim ve ikramiye gibi ödemelerin işyeri uygulaması haline gelebilmesi için ardı ardına üç kez tekrarlanması yeterli olacaktır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.23.3.2022 T., E.2021/12787, K.2022/4003 Legalbank.

[2] EKMEKÇİ, Ömer/YİĞİT, Esra, Bireysel İş Hukuku Dersleri, 3. Baskı, İstanbul 2021, s.99.

[3] Y9HD.16.11.2015 T., E.2014/21153, K.2015/32270 Legalbank.

[4] Y22HD.24.06.2019 T., E.2019/16058, K.2019/13885 Legalbank.

[5] Y9HD.24.10.2018 T., E.2015/22766, K.2018/19208 Legalbank.

Garanti BBVA ile “İhracatta Sürdürülebilir Gelecek” Buluşmalarının Üçüncüsü İzmir’de Gerçekleşti

Sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyümeyi ana stratejilerinden biri olarak gören Garanti BBVA, ülkemizi Avrupa Yeşil Mutabakatı uyum sürecinde desteklemek, sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla başlattığı ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ etkinliklerine devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda İstanbul ve Gaziantep’te düzenlenen buluşmaların üçüncü durağı İzmir oldu. Garanti BBVA, bu etkinliklerde KOBİ’ler başta olmak üzere AB’ye ihracatta söz konusu süreçlerden etkilenecek sektör ve kurumlara, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi ile beraber konuyu somut önerilerle anlatmayı, akıllardaki sorulara cevap vermeyi ve sunacağı danışmanlıkla katkı sağlamayı amaçlıyor. Ülke ekonomisine sunduğu katkılar açısından değerlendirildiğinde İzmir’de faaliyet gösteren firmalar Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (SKDM) uyum süreçlerinden etkilenecek kurumlar arasında yer alıyor.

İhracatta Sürdürülebilir Gelecek İzmir buluşmasında; gazeteci, yazar Ilgaz Gürsoy’un moderatörlüğünde gerçekleşen “Avrupa Yeşil Mutabakatına Hazırlanırken Türkiye Neler Yapmalı?” konulu panele, Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan İklim Değişikliği Uzmanı Okan Uğurlu, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, Arkas Denizcilik Grubu Sürdürülebilirlik Direktörü Serra Tükel ile Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz katıldı. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında kurum ve şirketlerin yakın geleceklerini planlarken göz önünde bulundurmaları gerekenler hakkında önemli bilgiler paylaştılar.

Garanti BBVA danışmanlıkla beraber sürdürülebilirlik temalı destek paketiyle de ihracatçıların yanında…

Garanti BBVA bu buluşmaların yanı sıra sürdürülebilirlik temalı destek paketiyle de sera gazı emisyonlarını azaltmak isteyen müşterilerini destekliyor. Bu paket kapsamında Banka müşterileri, tecrübe ve iletişim ağından yararlanırken faiz avantajlı kredi paketinden de faydalanabiliyor. Müşterilerine kapasite gelişimi konusunda katkı sağlayan Bankanın, Türk Standartları Enstitüsü’yle yaptığı iş birliği doğrultusunda müşteriler, sera gazı yönetimi konusunda bilgilenirken karbon emisyonlarını azaltacak adımlar da atıyor.

‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ buluşmalarının İzmir durağıyla ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ “İhracatta Sürdürülebilir Gelecek ismiyle başlattığımız bilinçlendirme toplantılarını gelecekte oluşabilecek maddi ve manevi hasarlardan korunmak, ülkemizin ve müşterilerimizin bu süreçten başarıyla çıkmasına katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdik. Bu buluşmaların ilk ikisini İstanbul ve Gaziantep’te gerçekleştirdik. Müşterilerimizin sürdürülebilir dönüşümüne pozitif katkılar yapan etkinliğimizin üçüncüsünü ise İzmir’de gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz. Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlikle ilgili yol planını Yeşil Mutabakat olarak adlandırıyoruz. Yeşil Mutabakat kapsamında hedeflenen dönüşüm 8 alt başlık altında kurgulandı. Bu alt başlıkların tamamı iş yapış şekillerimizi dolayısıyla hayatımızı etkileyecek. Ama bize göre acil aksiyon alınması gereken konuların başında Sınırda Karbon Düzenlemesi geliyor. Bu mekanizmayı resmi olarak kuran tüzük 16 Mayıs’ta Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayımlandı. Bu yüzden üretim tekniklerimizi hızla sürdürülebilirliğe uygun şekilde dönüştürmemiz büyük önem arz ediyor. İzmir, ülkemizin önemli ihracat kapılarından biri. İzmir’den ve Ege Bölgesi’nden ihracat yapan firmalarımızın SKDM’den etkilenip ihracat engelleriyle karşılaşmamaları çok önemli. Bugün gerçekleştirdiğimiz toplantının Ege Bölge’sine fayda sağlamasını umuyorum. Yeşil dönüşüm sürecinde Banka olarak tüm imkânlarımızı seferber ederek değerli paydaşlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.” dedi.

Emeklinin Umutları – Bölüm 5

Emeklinin Umutları

Emekli aylıklarına 2023 yılı ilk altı ay için yapılan zamın yeterli olmadığı konusunda genel istatistikler ve otoriteler aynı fikirde. Yapılan zammın yetersiz olduğu konusunda tüm taraflar hem fikir. Ancak emekliler ellerindeki son derece düşük emekli aylıklarıyla ne yapacaklarını düşünürlerken, otoritelerden emekli aylıklarının arttırılmasına ilişkin çeşitli formüller üzerinde durulduğu gibi bu konuda çeşitli beyanlar da verilmektedir.

Ancak emekli aylıklarının iyileştirilmesine dair otoritelerin verdikleri beyanlar her 24 saatte bir değişkenlik göstermekte ve bir gün ak dediklerine ertesi gün tam tersi bir açıklama yaparak kara demeye başladılar. Emeklinin de kafası karıştı desem yeridir. Emekli aylıklarına iyileşme niteliğinde zam yapılacak mı, yoksa yapılmayacak mı ? Gerçi zam yapılsa da, yapılan bu zam emekliye ne kadar çare olacak ? Tartışılır.

Ekim Ayında Emekli Zammı Yok

Ekim ayında ara zam beklentisinde olan milyonlarca emekli, müjdeli haber beklerken, AK Parti kanadından hayal kırıklığına sebep olan açıklama geldi.

AK Parti kaynakları, depremin yarattığı ekstra yük ve bütçe kısıtlamalarına işaret ederek, şu an için yılbaşından önce bir zamın pek mümkün olmadığını belirtiyorlar. 2023 bütçesinin yetersiz olduğunu ve bu nedenle ek bütçe gerektiğini dile getiriyorlar. Ek bütçenin büyük bir kısmının AFAD’a ayrıldığını ve borçlanma sınırlarının artırıldığını vurguluyorlar. AK Parti ekonomi uzmanları, “Bütçe gerçekleşmelerini göz önünde bulundurarak Ocak ayı için bir düzenleme yapılabilir. Ancak Ekim ayında bu konuda bir adım atmamız zor görünüyor, kaynaklar şu an için yetersiz” şeklinde değerlendirmede bulunarak zam yapılmayacağının sinyallerini verdiler.

Kaynak: https://www.karar.com/guncel-haberler/milyonlarca-emekli-bu-haberle-yikildi-ak-partiden-emekli-maaslarina-zam-1783482

Emeklilerin aylıklarının düşük oluşunu beyanla ek zam yapılacağı konusunda sürekli değişik beyanlar verilmesi emeklileri fazlası ile üzmektedir. Emeklilere verilecek zamın beklentisi içinde olan emekliler yeteri kadar üzülmektedir. Bu üzüntülerine bir de sürekli değişken beyanların gelmesi emeklileri büsbütün sıkıntıya sokmaktadır.

Emekliler Enflasyonun Altında Ezildiler mi ?

Her ne kadar otoriteler emeklilerin aldıkları maaşın enflasyon altında ezilmediklerini söylese de, üzülerek söylemem gerekirse maaş artışı konusunda enflasyon altında en fazla ezilen kesimin emekliler olduğunu belirtmek isterim.

Bugünkü Emekliler

Günümüzde “emekli” denildiğinde gerçek anlamda yaşam standartının altında emekli aylığı olan, mahrumiyetlerle savaş veren, son derece kısıtlı para harcayan ve sürekli borç ile yaşayan kişiler olduğunu düşünmek istemesem de, gerçek olan maalesef bu tanıma bire bir uymaktadır.

Hayat Pahalılığı Ekonomik Değil Psikolojik Nedenmiş

Bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda TV haberlerinde manşetten verilen bir beyanatta aynen şu ifadeler vardı;

“Hayat pahalılığı ekonomik değil psikolojiktir.” denilmektedir.

Bu ifade ve teşhis karşısında söyleyecek söz bulamadım. Ne anlamalıyız bu ifadeden? Ücretlinin aldığı maaş ve zam yeterli olup da hayat pahalılığının sadece psikolojik nedenlere dayandırıldığı ifadesini nasıl açıklayabilirim? Doğrusu hayat pahalılığı psikolojik ise, hepimizin psikolojisi bozuluyor sanırım.

Gerek Emekliler Gerekse Çalışanlar Kışlık Erzaklarını Almada Zorlanıyor

Kışlık konserve, turşu, kuru gıdaları ve reçellerini yapmanın tam zamanı. Çarşı ve pazarda, çeşitli sohbetlere kulak kabarttığımda:

  • Bir yıl önce konservelik ve salçalık domates 4 Lira iken bugün 15 Lira
  • Bir yıl önce patatesin kilosu 3-5 Lira iken bugün 20 ila 25 Lira
  • Bir yıl önce turşuluk malzemelerin kilosu 10 Lira iken bugün 40 Lira
  • Bir yıl önce dana etinin kilosu 150 Lira iken bugün 380 ila 600 Lira
  • Bir yıl önce lahananın kilosu 5 Lira iken bugün 25-30 Lira

Meyve fiyatlarından hiç bahsetmesem yerinde olur. Sinir bozucu

Ama sevindirici bir notum var;

Bir yıl önce turşuluk kavanoz kapağının tanesi 150 kuruş iken bu sene de aynı. Kavanoz kapağına “Zam” gelmemiş koca bir yıl geçmesine rağmen.

Nasıl zam gelsin ki ? Turşu ve konserve yapamayan insanların kavanoz ve kapağına talebi çok azaldı. Malum; arz-talep az olunca fiyat da artmadı. Anlayacağınız kavanoz kapağı üretim maliyetinin altında fiyattan satılıyor. Hep olumsuz donelerden bahsetmeden bu haftaki yazımı tamamlamak istiyorum.

Emekliye Ek Zam Olacak mı ?

Emekli umutlanmasın. Bence zam olmaz. Emekliler ellerindekilerle yetinsin. Hatta şükretsinler.

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi