Güzellik sektörü her geçen gün birçok yeni girişimci ve yatırımcının ilgisini çekiyor. Pek çok marka, son derece yenilikçi, hızla değişen ve giderek rekabetin arttığı sektörde başarıya ulaşmak için sürekli yeni strateji geliştiriyor.
Günümüzde güzellik hemen hemen tüm insanların odağı ve tüm güzellik ürünlerinin popülaritesi günden güne artıyor. Öyle ki küresel ekonomik krizlere ve makroekonomik belirsizliklere rağmen güzellik ürünlerine olan talep azalmıyor aksine artıyor. Yani güzellik sektörü ekonomik sıkıntılara karşı oldukça dirençli olduğunu kanıtladı. Cilt bakımı, parfüm, makyaj ve saç bakımı ürünleri başta olmak üzere çeşitli ürünlerin yer aldığı güzellik sektöründe 2022 yılında dünya genelinde tüm şirketler yaklaşık 450 milyar dolar gelir elde etmesi bu duruma güzel bir örnek.
Güzellik artık üst düzey gelir seviyesine sahip yatırımcılardan girişimde bulunmak isteyen ünlülere kadar pek çok kişinin haklı sebeplerle atılımda bulunmak istediği cazip bir sektör. Özellikle pandemi sonrası önemli bir toparlanma kaydeden güzellik sektöründe, yıllık tahmini %10 büyüme oranı yatırımcıları sektöre çekiyor. 2030 yılında yeni katılacak şirketlerle dünya üzerinde güzellik sektöründe yer alan tüm şirketlerin yaklaşık 650 milyar dolar gelir elde etmesi bekleniyor. Güzellik sektöründeki bu gelir beklentisi, giyim, yeme ve içme vb. temel tüketim sektörlerindeki gelir beklentisi ile eş değer ve hatta az daha yüksektir.
Değişime açık dinamik bir sektör olan güzellik sektörü, gelecek on yıl içinde genişleyen pazarlama ve dağıtım kanalları ile farklı ürün yelpazesi etrafında kendisini baştan şekillendirecek. Tüketicilerin özellikle de genç nesillerin günden güne güzellik algıları değişiyor. Güzellik sektöründe sürdürülebilirliğin anlamından tutun da, güzellik algısını yönlendirenlerin (influencer, blogger, ünlüler vb.) ve önemli kanaat önderlerinin (uzman doktorlar vb.) kişisel bakımla ilgili görüşlerine kadar güzelliğe dair her şeye ilişkin algılar geliştikçe, sektörde değişim kaçınılmaz olacaktır.
Şirketler, ekonomi değiştikçe büyük karlarını korumaya çalışıyor ve “primizasyon”u yeni favori sözcük haline getiriyor. Güzelliğin “primizasyon” ile karakterize edilmesi yani en sıradan ürünün bile kristallenerek altın kaplamayla tüketiciye sunulması; premium güzellik algısına sahip tüketicilerin iştahını kabartıyor ve her geçen gün premium müşteri sayısında artış yaşanıyor. Primizasyon ile tüketiciler harcamalarını artırdıkça, 2023 ile 2030 arasında yıllık %10 oranında büyüme beklenen güzellik pazarının tahmin edilenden de fazla oranda büyüyeceği öngörülüyor.
Geçtiğimiz on yılda başarılı bir şekilde sektöre giriş yapan bir dizi güzellik markasının ise ölçeklenmesi ve yeni rakiplerin ortaya çıkmasıyla birlikte, güzellik sektöründe daha da rekabetçi bir ortam oluşması kuvvetle muhtemel. Yoğunlaşan rekabet tüketiciler açısından oldukça avantajlı çünkü var olan markaların birçok yönden değişimine neden olacak.
Güzellik sektöründe gelişen trendler ve dinamikleri belirlemeye yönelik 2023 yılında McKinsey tarafından yapılan araştırmada; Uzak Doğu, Avrupa, İngiltere ve Amerika’daki çeşitli tüketicilerin hemen hemen yarısının yeni markaları denemekten keyif aldığı sonucuna ulaşıldı. Ayrıca, güzellik sektöründe tüketicilerin giderek daha fazla farklı fiyat aralığında alışveriş yaptığı ve online ya da fiziki alışveriş yöntemlerine göre tüketicilerin alışveriş davranışlarının etkilendiği gözlendi.
Güzellik sektöründe 2015 ile 2023 yılları arasında online ticaret hemen hemen 4 kat arttı ve 2023 yılında online ticaretin payı tüm güzellik sektörü ticari faaliyetleri içinde %25’e tekabül ediyor. Güzellik sektöründe online ticaretin büyümesini destekleyen birçok neden var. Bunlardan birkaçı şöyle:
- Amazon gibi online alışveriş platformlarının sunduğu güzellik fırsatlarının artması,
- Tüketiciye yönelik üreticilerin dijitalle daha iç içe stratejiler geliştirmesi,
- Güzellik sektöründeki perakendeciler için dijitalleşmenin giderek öneminin artması,
- Dünya’nın pek çok ülkesinde canlı yayın dahil olmak üzere sosyal medya satışlarının yaygınlaşması.
Online ticaretin 2023 ile 2030 yılları arasında yılda % 15 ile en hızlı büyüyen satış kanalı olmaya devam edeceği öngörüsü ile tüketicilerin ürünleri fiziki mağazada keşfetme ve deneme konusundaki taleplerinin azalacağı bekleniyor. Tüketicilerin ürün denemeye yönelik bu arzularının farklı dijital yöntemlerle kısmen de olsa giderilebileceği yeni pazarlama stratejilerinin geliştirileceği online kanallar ile çok yakın gelecekte büyük güzellik markalarına ait mağazaların sayıca azalacağı tahmin ediliyor.
Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU









Ne oldu ? Çok şaşkın gördüm seni. Ne sanıyordun ? ilk iş gününde davul zurna ile mi karşılayacaklarını bekliyordun ? Sana sürpriz yapıp bir çanta dolusu hediye vermediler mi ? Odan bile biraz karanlık ve loş değil mi ? Verdikleri bilgisayar da eski çıktı sanırım. Dur bakalım dala neler neler göreceksin? Öyle hemen eline cep telefonu, cebine kartvizit koymayacaklar. Biraz beklemen gerekecek. Kartvizitte eleman yazdığını görünce şok geçirme diye söylüyorum bunları. Öyle müdür yazmalarını çook beklersin. Sabah serviste kendine en arkada yer buldun değil mi ? Üzülme zamanla işten çıkanların yeri boşaldıkça önlere doğru gelirsin. Burası benim yerim diye kaldırmadıklarına şükret.
Türkiye’nin E-İhracattaki Hedefi 50 Milyar Dolar
Aralarında ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Birleşik Krallık, Çin, Endonezya, Filipinler, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İspanya, Japonya, Kanada, Malezya, Meksika, Mısır, Nijerya, Pakistan, Rusya, Şili, Suudi Arabistan, Tayland, Vietnam’ın da bulunduğu farklı ülkelerin potansiyellerini ve eğilimlerini inceleyerek, ihracatı küresel ölçekte daha da güçlendirmeye yönelik stratejik bir yol haritası sunan rapor, bu özellikleriyle Türkiye’nin e-ihracat sektörünün yükselişini desteklemek adına önemli bir kaynak niteliği taşıyor.
Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Başkanı Emre Ekmekçi, Ticaret Bakanlığı’nın e-ihracatı artıracak iş modellerini ve çalışmalarını desteklemeye dernek olarak devam edeceklerini söyleyerek, “Ticaret Bakanlığımızın e-ihracatın artırılmasına yönelik çalışmalarını çok değerli buluyoruz. Bundan sonra bizim yapmamız gereken yapılan destekleri ve atılan adımları doğru değerlendirerek ihracatı artırmaya yönelik çalışmalar yapmak” dedi. Ticaret Bakanlığı tarafından e-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10’a çıkarılmasına yönelik hedefin 26 milyar dolara denk geldiğini kaydeden Ekmekçi, sözlerine şöyle devam etti: “Bu, önümüzdeki dönemlerde 50 milyar dolarlık bir hacme tekabül ediyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Gündemimize sektör olarak yabancı müşterilere nasıl ürün satabileceğimiz ve pazar çeşitlendirmesi gibi konuları alıyor ve bunlar üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Bakanlığımızın hazırladığı raporun da bu yolda ilerlemek isteyen ihracatçılarımıza çok yardımcı olacağını düşünüyoruz” dedi.




Bir ithalat gerçekleştirirken, ticarete konu taraf ülkeler arasında serbest ticaret alanı sağlayan bir anlaşma olup olmadığı, eşyanın ithali sırasında vergi unsurlarının oluşumu açısından çok önemlidir. Eğer taraflar arasında bir serbest ticari alanı oluşturulmuşsa diğer bir deyişle bir ticaret anlaşması mevcutsa bu durumda ithalatta alınması gereken gümrük vergisi ve eş etkili vergiler, anlaşma kuralları dahilinde indirimli ya da sıfır vergi olarak uygulanmaktadır. Buraya kadar gümrük birliği ile benzer bir yapı olarak görülse de serbest ticaret anlaşmalarının (STA) en önemli farkı imzalanan ülkeler arasında ticareti etkileyen tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılması ile taraflar arasında bir serbest ticaret alanı oluştururken taraf ülkelerin üçüncü ülkeler ile ticaretlerinde mevcut ulusal düzenlemelerini sürdürmesine izin vermesidir. Dolayısıyla STA’ları gümrük birliklerinden ayıran en önemli fark, üçüncü ülkelere ortak bir gümrük tarifesinin uygulanmamasıdır. Diğer bir önemli fark ise STA’ların menşe esasına, gümrük birliklerinin ise serbest dolaşım ilkesine dayanmasıdır.

Türkiye otobüs pazarının lideri Otokar, Avrupa’daki büyüme hedefi doğrultusunda İtalya bayisi Mauri Bus System’ı satın aldı. Otokar, yeni iştirak şirketi ile İtalya pazarındaki iddiasını arttıracak.
İşçinin, işyerine olan katkıları sebebiyle işverenin memnuniyetini ifade etmek üzere bir defada veya dönemsel olarak belli zaman dilimlerinde ya da işçiyi ilgilendiren doğum, ölüm, evlenme gibi nedenlere bağlı olarak yapılan ücretin eki niteliğindeki ödemeler ikramiye olarak adlandırılmaktadır. İşçinin başarısına bağlı olarak ödenen primden farklı olarak ikramiye genel bir nitelik taşır ve uygulamadan işyerinde çalışan tüm işçiler yararlanır. Başka bir anlatımla, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece ikramiye yönünden eşit davranma borcuna uygun davranılmalıdır.
Sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyümeyi ana stratejilerinden biri olarak gören Garanti BBVA, ülkemizi Avrupa Yeşil Mutabakatı uyum sürecinde desteklemek, sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla başlattığı ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ etkinliklerine devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda İstanbul ve Gaziantep’te düzenlenen buluşmaların üçüncü durağı İzmir oldu. Garanti BBVA, bu etkinliklerde KOBİ’ler başta olmak üzere AB’ye ihracatta söz konusu süreçlerden etkilenecek sektör ve kurumlara, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi ile beraber konuyu somut önerilerle anlatmayı, akıllardaki sorulara cevap vermeyi ve sunacağı danışmanlıkla katkı sağlamayı amaçlıyor. Ülke ekonomisine sunduğu katkılar açısından değerlendirildiğinde İzmir’de faaliyet gösteren firmalar Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (SKDM) uyum süreçlerinden etkilenecek kurumlar arasında yer alıyor.
‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ buluşmalarının İzmir durağıyla ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ “İhracatta Sürdürülebilir Gelecek ismiyle başlattığımız bilinçlendirme toplantılarını gelecekte oluşabilecek maddi ve manevi hasarlardan korunmak, ülkemizin ve müşterilerimizin bu süreçten başarıyla çıkmasına katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdik. Bu buluşmaların ilk ikisini İstanbul ve Gaziantep’te gerçekleştirdik. Müşterilerimizin sürdürülebilir dönüşümüne pozitif katkılar yapan etkinliğimizin üçüncüsünü ise İzmir’de gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz. Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlikle ilgili yol planını Yeşil Mutabakat olarak adlandırıyoruz. Yeşil Mutabakat kapsamında hedeflenen dönüşüm 8 alt başlık altında kurgulandı. Bu alt başlıkların tamamı iş yapış şekillerimizi dolayısıyla hayatımızı etkileyecek. Ama bize göre acil aksiyon alınması gereken konuların başında Sınırda Karbon Düzenlemesi geliyor. Bu mekanizmayı resmi olarak kuran tüzük 16 Mayıs’ta Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayımlandı. Bu yüzden üretim tekniklerimizi hızla sürdürülebilirliğe uygun şekilde dönüştürmemiz büyük önem arz ediyor. İzmir, ülkemizin önemli ihracat kapılarından biri. İzmir’den ve Ege Bölgesi’nden ihracat yapan firmalarımızın SKDM’den etkilenip ihracat engelleriyle karşılaşmamaları çok önemli. Bugün gerçekleştirdiğimiz toplantının Ege Bölge’sine fayda sağlamasını umuyorum. Yeşil dönüşüm sürecinde Banka olarak tüm imkânlarımızı seferber ederek değerli paydaşlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.” dedi.
Emeklinin Umutları
Bir yıl önce turşuluk kavanoz kapağının tanesi 150 kuruş iken bu sene de aynı. Kavanoz kapağına “Zam” gelmemiş koca bir yıl geçmesine rağmen.