EKOTEK Buhar Kazanları

Ekotek ısı Teknolojileri San. Tic. Ltd. Şti. 1999 yılında kurulmuş (hvac) alanında faaliyet göstermektedir. 2004 yılından beridir, endüstriyel buhar kazanları, kızgın yağ kazanları ve sıcak su kazanları üretip, ihraç etmektedir.

Endüstriyel buhar kazanlarında, kızgın yağ ısıtıcılarında ve sıcak su kazanlarında üreticiniz ve rehberiniz olarak;

Fabrikalarınızın ihtiyacı buhar, kızgın yağ, sıcak su kazanlarını projelerin dahilinde üretiyor ve ihraç ediyoruz.

“Her zaman Ekotek Isı Teknolojisi, kazananlarının tercihiyiz”

Ürünlerimiz:

Sıvı/Gaz Yakıtla Çalışan Buhar Kazanları

FIRTINA SERİSİ

  • 175 kg/h-32.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

 

PERFORMANS SERİSİ

  • 200 kg/h-4.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

Ürünlerimiz:

Katı (kömür, pelet, odun ) Yakıtla Çalışan Buhar Kazanları

GADDAR SERİSİ

  • 160 kg/h-5.600 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

YANARDAĞ SERİSİ

  • 3.000 kg/h – 25.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

HYBRID SERİSİ

  • 1.000 kg/h – 25.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 25 bar arasında çalışma basıncı

YILDIRIM SERİSİ

  • 160 kg/h – 3200 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 8 bar arası çalışma basıncı

Ürünlerimiz:

Sıvı/Gaz Yakıtla Çalışan Kızgın yağ Kazanları

ANKA SERİSİ

  • 100.000 Kcal/h – 10.000.000 Kcal/h ısı kapasitesi
  • Çalışma sıcaklığı 100-280 C°

Ürünlerimiz:

Katı (kömür, pelet, odun ) Yakıtla Çalışan Kızgın Yağ Kazanları

EJDERHA SERİSİ

  • 80.000 Kcal/h- 10.000.000 Kcal/h ısı kapasitesi
  • Çalışma sıcaklığı 100-280 C°

Her zaman Ekotek ısı teknolojisi kazananlarının tercihiyiz.

Daha Fazla Bilgi İçin:
Ekotek Isı Teknolojileri
www.ekotekkazan.com.tr
satis@ekotekkazan.com.tr
+90 256 231 15 95

Endüstriyel Ürünlerinizin Satış İlanları İçin:

1 Adet Satış İlan Girişi – Satınalma Dergisi (satinalmadergisi.com)

Acil Durum Eylem Planı

Bir önceki yazımda, tehlikelerin riske dönüşmemesi için alınması gereken önlemlerin belirlendiği “Risk Değerlendirmesi” Çalışmasının ne olduğundan ve nasıl yapılması gerektiğinden bahsetmiştik. Bu yazıda ise, meydana gelen riskin, zararını en aza indirmek için verilmesi gereken mücadelenin nasıl bir plan dahilinde hazırlanması gerektiğini inceleyeceğiz.

İşyerinde yangın, deprem, sel gibi olaylara ilaveten iş kazası, sabotaj gibi olaylar da meydana gelerek acil durumlar oluşturmaktadır. Oluşan bu durumları önceden belirlemek ve oluştuğunda nasıl müdahale edilmesini planlamak Acil Durum Eylem Planının özünü oluşturmaktadır. Bu planın en önemli noktası ise tespit edilen acil durumlara müdahalede bulunacak ekiplerin belirlenmesi ve eğitimlerinin verilmesidir.

Mevzuat gereğinde dört zorunlu acil durum ekibi belirlenmelidir. Bunlar:

  1. Söndürme Ekibi
  2. Kurtarma Ekibi
  3. Koruma Ekibi
  4. İlkyardım Ekibi

Oluşturulan ekiplere üye seçilirken, belirlenecek kişilerin ilgili acil duruma müdahalede bulunmaya yetkin kişiler olmasına dikkat edilmelidir. Örneğin kan görmeye dayanamayan bir kişi ilkyardım ekibinde görevlendirilmemelidir.

İşyerinin faaliyet gösterdiği alana özgü farklı acil durumlar olabileceği için çok sayıda acil durum ekibi oluşturulabilir. Örneğin bir acil durumda birimlerin birbirleri ile haberleşme ağını yürütecek “Haberleşme Ekibi” kurulabilir. Dikkat edilmesi gereken dört zorunlu ekibin oluşturulması, ihtiyaç halinde bu ekiplerin yanında yeni ekiplerin oluşturulmasıdır.

Oluşturulan ekiplere eğitimler verilmelidir. Temel ilkyardım eğitimi sertifikası olmayan hiçbir çalışan ilkyardım ekibinde görevlendirilmemelidir. Söndürme ekibinde yer alacak personeller yangın eğitimi almış olmalı ve bu eğitimler belgelendirilmelidir.

Son olarak, ekiplerin acil durumlara hazırlıklarını test etmek amacıyla periyodik olarak tatbikatlar yapılmalı, bu tatbikatların raporları dosyalanmalı ve görsellerle desteklenmelidir. Ekiplerin eğitimleri ve personeller de güncel tutulmalıdır.

Vedat CANER

Handling (Elleçleme) Süreçlerinin Önemi

Handling (Elleçleme); doğru malzemeyi, doğru miktarda, doğru yere, doğru koşullarda, doğru sıklıkla, doğru yönlendirerek, doğru zamanda doğru yöntem kullanımı ile doğru maliyette sağlayan süreçlerin tamamıdır. Bu nedenle elleçlemeyi yüke verilen hizmet olarak betimleyebiliriz.

İster somut ya da soyut hizmet üretilsin bir işletmenin temel amacı değer yaratarak kâr elde etmedir. Bu nedenle değer zincirinin özünü oluşturan süreçlerden müşteriye bakış acısı yaratan, müşteri ilişkileri yönetimi ve müşteri hizmetleri yönetimlerinin hızlı, kaliteli ve verimli yapılabilmesi için kritik süreçlerin başında gelen ancak gizli kalmış elleçleme süreçlerinin doğru yönetilmesi gelmektedir. Malzeme ve ürünlerin, tedarik noktasından, sevk edildiği ana kadar olan süreçteki fiziksel elleçlenmeleri ile transfer hareketlerin elleçlenmesi süreçlerinde meydana gelen aksaklıklar işletmenin her aşamasını etkileyecektir. Nitekim işletmelerin elleçleme süreçleri ile beraber yarattığı katma değerlerin tedarikçiden müşteriye, lojistiğin ileri yönlü hareketi sonucunda oluşan bu değer kavramı işletmeye, müşterinin ödemeye razı olduğu bedel olarak geri dönüş olacaktır. Bu geri dönüş olumsuz ise malzeme veya hizmetin müşteriden tedarikçiye doğru ters akışı söz konusunun yanında teslimat sonrası müşteri destek süreçleri de dâhil olarak tamamı iade kapsamında yer alacaktır.

Müşteri ihtiyaçlarını karşılayarak kar elde etmek isteyen işletme, malzeme elleçleme süreçleri, ileri ve tersine lojistik hizmetler ile doğru orantılıdır. Doğru şekillerde barkotlanmayan, ambalajlanmayan, raf düzeni olmayan, etiketlenmeyen, transferi sağlanamayan vb. süreçlerin eksiklikleri ile yapılan malzeme akışı beraberinde sık iade talepleri, yoğun ve çözümsüz müşteri hizmetleri ve ilişkileri hatta müşteri kayıpları gibi süreçleri de etkileyerek işletme değerini ve karlılığını olumsuz etkileyecektir. İşletmelerin olumsuzluklardan minimum düzeyde etkilenmesi için malzeme elleçlemesinin üç temel sürecinin doğru analizi yapılarak yönetilmesi gerekmektedir.

Bunlar:

1.Malzemelerin Depolarda Barınma Süreçlerinin Doğru Yönetilmesi.

2.Aktarma İşlemleri Süreçleri.

3.Lojistik Hizmet Süreçleri’dir.

Malzeme Elleçleme Ekipmanları Nelerdir ?

Malzeme elleçleme ekipmanları, üretim ve lojistik merkezlerine bulunan ürünlerin depolanması, taşınması, etiketlenmesi ve benzeri gibi işlemlerin yapılmasını sağlayan özelliklere sahip araçlardır. Malzeme elleçleme ekipmanları oldukça geniş alternatifleri beraberinde getirir. Bugün bir raf da malzeme elleçleme ekipmanı olabilir bir depolama sistemi  de. Malzemelerin kusursuz ve doğru bir şekilde taşınmasını sağlayan ekipmanların tamamı malzeme elleçleme ekipmanları olabilir. Örneğin depolama sistemleri, mühendislik sistemleri, endüstriyel malzeme taşıma sistemleri ve dökme malzeme taşıma sistemleri başlıca malzeme elleçleme araçlarından birkaçıdır. Depolama ekipmanları genellikle otomatik olmayan işlemleri kapsayan ekipmanlardır. Malzemeleri depolamak ya da korumak için kullanılır. Depolama ekipmanları denince ilk akla gelenler paletler ve raflardır. Yanı sıra istifleme rafları, kutular, çekmeceler de depolama ekipmanlarındandır. Bir diğer malzeme elleçleme ekipmanı ise mühendislik sistemleridir. Bu sistemler depolama ve taşımayı bir arada ve uyumlu bir şekilde yapabilmek üzere tasarlanan sistemlerdir. Endüstriyel malzeme taşıma araçları ise malzeme elleçleme ekipmanları içinde en önemlilerinden biridir. Diğer ekipmanlarla farklı özelliklere sahiptir. El ile çalıştırılan küçük arabalar, palet taşıma araçları, forklift’ler, platformlar gibi iş araçlarını kapsar. Dökme malzeme taşıma araçları ise adı üzerinde dökme malzemeleri depolamak ve taşımak için kullanılan bir terimdir. Büyük çaplı malzemeleri taşımak için tasarlanmıştır.

Malzeme Taşıma Temel İlkeleri Nelerdir ?

Malzeme elleçleme başlı başına bir katma değerli operasyondur. Birbirine bağlı zincirin halkalarını oluşturur. Operasyonda yaşanacak olası bir sıkıntı, zincirin halkalarına zarar verecektir. Bu nedenle malzeme elleçleme işlemi doğru şekilde, doğru yönlendirmeyle, doğru koşullarda ve doğru bir yönetim ile yapılmalıdır. Bu noktada da doğru taşıma prensibi devreye girer. Öncelikle ilk adım planlamadır. Malzeme elleçleme yöntemlerini standartlaştırmak da bir diğer önemli konudur. Bu sayede performans amaçları da belirli bir standartta yürütülmüş olur. Alanların etkin bir şekilde ve verimli olarak kullanılabilmesi bir diğer elleçleme prensibidir. Çalışma alanındaki bir karışıklık ya da düzensiz olan kısımlar operasyonun ilerlemesinde birtakım sorunlar doğurabilir. Malzeme taşıma prensiplerinde doğru planlama yapılması ve standardın aynı disiplin ile korunması, operasyonun doğru bir şekilde ve eksiksiz olarak yapılmasını sağlayan en önemli unsurlardandır.

Elbette maliyet hesabı da doğru bir şekilde yapılmalıdır. Ekonomik analizin doğru yapılması malzeme elleçleme ekipmanlarının temin edilmesi konusunda önemlidir. Bu maliyet hesaplama; planlama, tedarik gibi birçok kalemi kapsar. Malzeme elleçleme prensibi aynı zamanda çevre dostu olmalıdır. Çevre bilinci ile hareket edilmeli ve israf etmeme konusunda da bir o kadar bilinçli hareket etmek gerekir. Kullanılan malzemelerin mümkünse geri dönüşüme elverişli olarak tasarlanmış olması tercih edilmelidir.

Bu işlemler şirketlerin sistem bütünlüğünü koruyarak, işletmeye değer katıp karlılığına etki ederken hem de sürdürebilirliğinde önemini vurgulan etkenler yaratacaktır.

Kadir HANÇER

Yıllık 400 Bin Euro Maliyet Tasarrufu ve Yaklaşık 4 Bin Ton Karbon Emisyonu Azaltımı Sağlandı

Siemens Türkiye’nin Starwood Orman Ürünleri Tesisleri’nde gerçekleştirdiği enerji verimliliği projesi ile üretimde yüzde 68’e varan oranda enerji tasarrufu, yıllık 400 bin euro’nun üzerinde maliyet tasarrufu ve yaklaşık 4 bin ton karbon emisyonu azaltımı sağlandı.

Türkiye entegre ağaç sektöründe tek çatı altında en yüksek üretim hacmine sahip Starwood İnegöl Fabrikası’ndaki 13 ayrı ünitede enerji verimliliği projesini hayata geçiren Siemens Türkiye, üretimde yüzde 68’e varan enerji tasarrufu sağladı. Üretim aşamasında dünyada ilk kez uygulanan çalışmaları da başlatan proje ile yıllık 400 bin euro’nun üzerinde maliyet tasarrufu ve yaklaşık 4 bin ton karbon emisyonu azaltımı sağlandı.

Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Hüseyin Gelis: “167 yıllık tecrübemiz ile yenilikçi, verimli, enerji tasarruflu çözümler sunmaya ve gelecek için bugünün dönüşümüne hız kazandırmaya devam ediyoruz”

Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Hüseyin Gelis, iş birliğine ilişkin değerlendirmesinde, Siemens Türkiye’nin DNA’sında bulunan sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğünü belirterek şunları söyledi: “Siemens Türkiye olarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak hedefi ile var gücümüzle çalışıyoruz. 167 yıllık tecrübemiz ile yenilikçi, verimli, enerji tasarruflu çözümler sunmaya ve gelecek için bugünün dönüşümüne hız kazandırmaya devam ediyoruz. Sunduğumuz çözümlerle, ülkemizin önde gelen kurum ve kuruluşlarının enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı oluyoruz.” Uzun yıllardır birlikte başarılı çalışmalara imza attıkları Starwood Orman Ürünleri ile örnek bir projeyi daha hayata geçirmekten büyük mutluluk duyduklarını belirten Gelis, “Bu projenin odağındaki sürdürülebilirlik bizim en önemli önceliklerimiz arasında bulunuyor. Starwood ile gerçekleştirdiğimiz ve hedeflenen rakamların üzerinde bir verimlilik sağladığımız bu enerji verimliliği projemizde de olduğu gibi, ihtiyacı olan kurum ve kuruluşlarla çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.

Siemens Türkiye Dijital Endüstriler Genel Müdürü Kerim Oal: “Projelerin yüzde 30’luk yatırım tutarının devlet tarafından desteklenmesi sağlandı”

Siemens Türkiye’nin sunduğu yenilikçi çözümlerin, bir taraftan kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlarken diğer taraftan şirketlerin üretim süreçlerini iyileştirdiğini ve onlara rekabet avantajı kazandırdığını belirten Siemens Türkiye Dijital Endüstriler Genel Müdürü Kerim Oal, “Hayata geçirdiğimiz projelerle enerji tüketimi kayda değer ölçüde azalan müşterilerimiz, önemli maliyet tasarrufları elde edebiliyor” ifadelerini kullandı. Siemens Türkiye’nin, Starwood İnegöl Fabrikası’nda gerçekleştirdiği 13 projeden 2’sinde dünyada ilk kez uygulanan çalışmaların yapıldığını belirten Oal, sözlerine şöyle devam etti: “Siemens Türkiye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından lisans verilen Enerji Verimliliği Danışmanlık şirketlerinden biri. Bu danışmanlığımız kapsamında, projeler için VAP (Verimlilik Artırıcı Proje) hazırlayarak, teşvik programına da dahil olduk. Böylece Starwood Orman Ürünleri’nin yaptığı yatırımın yüzde 30’luk kısmının devlet tarafından desteklenmesine olanak sunduk.”

Starwood Orman Ürünleri CEO’su Hüseyin Yıldız: “Siemens Türkiye ile dünyada ilk olan çalışmaları hayata geçirdik”

Starwood Orman Ürünleri CEO’su Hüseyin Yıldız ise projeye yönelik açıklamasında şöyle konuştu: “Starwood olarak Türkiye’nin en büyük sanayi şirketleri arasında yer alıyoruz. Proseslerimizden kaynaklanan enerji tüketimi son derece yüksek olduğu için enerji yönetimi, üzerinde önemle durduğumuz bir konu. Sürdürülebilir üretim hedeflerimiz doğrultusunda, uzun yıllardır iş birliği yaptığımız ve sektördeki uzmanlığına güvendiğimiz Siemens Türkiye ile çalışmayı tercih ettik. Bu çalışma sonucunda Türkiye’de hatta dünyada ilk olan uygulamaları hayata geçirdik. Gerçekleştirdiğimiz projeler ile sistemlerimizde yüzde 68’e varan enerji tasarrufuna ulaştık ve karbondioksit emisyonlarımızda ciddi bir azalma sağlandı. Ayrıca tesislerimiz, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi standardının gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getiriyor.”

Starwood Orman Ürünleri Proje Yöneticisi Nuri Önlü: “Proje ile önemli bir çevresel etki oluşturarak doğaya karşı sorumluluğumuza katkı sunmuş olduk”

Yüksek miktarda üretimin gerçekleştiği Starwood’da en kritik konulardan birinin duruş planlaması ve devreye alma çalışmalarının koordinasyonu olduğunu belirten Starwood Proje Yöneticisi Nuri Önlü ise “Bu koordinasyon Siemens Türkiye’nin uzman ekipleri tarafından çok başarılı bir şekilde yapılarak projenin zamanında hayata geçirilmesi sağlandı. Bu doğrultuda üretim prosesleri odaklı otomasyon ve yazılım uygulamaları; sürücü uygulamaları ve verimli motor dönüşümüne yönelik, dünyada başka bir teknoloji sağlayıcısı olmayan uygulamalar başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Çalışmamız, 1’i kaliteyi artırmak için uygulanan proses iyileştirmesi olmak üzere uygulanan 13 proje ile tamamlandı. Siemens enerji verimliliği servisleri sayesinde projelerin çoğu Enerji Bakanlığı tarafından VAP (Verimlilik Artırıcı Proje) teşvik mekanizmasına dahil edildi ve 530.000 euro yatırımla yıllık yaklaşık 7.140.000 kWh tasarruf ve 403.000 euro kazanç elde ettik. 12.642 ağaç eşdeğeri olan 3.947 ton CO2 emisyon azaltımı sayesinde önemli bir çevresel etki oluşturarak doğaya karşı sorumluluğumuza katkı sunmuş olduk” ifadelerini kullandı.

Girişimciler için Kitle Fonlaması

Kitle fonlaması başlangıç aşamasındaki girişimciler için önemlidir. Yeni başlayan girişimciler kitle fonlaması vasıtasıyla yatırımcılara erişim sağlar. Kitle fonlaması ile girişimci yatırım desteği alır. Kitle fonlaması girişimciler için kolaylaştırıcıdır çünkü girişimci ile fon sağlayıcı arasında doğrudan bir iletişim kurulmasını kolaylaştırır.

Kitle fonlaması ile sağlanan destek; girişimcilik hayatına yeni atılan girişimciler için garantör görevi görür. Kitle fonu uygulayıcıları girişim fikrine yatırım yapacak yatırımcılara aracılık eder. Kitle fonlaması yatırımcılar üzerinde girişimcilere karşı bir sorumluluk duygusunun gelişmesine neden olur.  Bu ise girişimcilerin girişim fikirlerini hayata geçirirken daha güvende hissetmelerini sağlar.

Kitle fonlaması uygulamalarından faydalanan bir girişimcinin başarısız olduğu nadir karşılaşılan bir durumdur. Çünkü kitle fonlaması uygulamaları sayesinde girişimler kurulum aşamasında yani erken dönemde finansman temin ederler. Bu onları rakiplerine kıyasla daha avantajlı kılar. Kitle fonlaması platformlarının gücünü kullanmak girişimciye bir nevi itibar kazandırır. Kitle fonlamasından destek alan girişimcinin müşteri gözünde prestiji artar.  Bilinirliği ve güvenirliği artan girişimin ise başarılı olma ihtimali yükselir.

Amerika’da 2019 yılında kitle fonlaması sistemiyle destek gören girişim projelerinin sadece % 10’unun tam tesliminde sorun yaşandığı ve geri kalan %90’ının başarılı olduğu bilinmektedir. Bu başarı oranı oldukça yüksektir. Çünkü girişimciler kitle fonlaması ile destek aldıkları yatırımcılara karşı kendilerini sorumlu hisseder ve taahhüt ettikleri sözleri yerine getirerek girişim projelerini tamamlamak için olağanüstü çaba gösterirler. Diğer yandan projelerin zamanında tamamlanarak teslim edilememesi bir sonraki yatırım desteği için girişimcinin itibarını zedeleyeceğinden; girişimcinin başarılı olma motivasyonu daha da artar. Girişimci başarısızlık maliyeti oluşturan böyle bir durumun oluşmasından ve gelecek dönemde farklı projeleri için yatırım temininde zorluk yaşamaktan kaçınır.  Girişimci kendi kredibilitesinin sürdürülebilirliğini sağlamak için büyük bir özveri ile projesini tamamlamaya çalışır.

Kitle fonlaması sayesinde girişimciler ile onların fikirlerini fonlayan yatırımcılar arasındaki ilişki bir süre sonra güçlenir ve girişimciler ile yatırımcılar arasında sağlam bağlar kurulur. Bunun yanı sıra, çok fazla sayıda yatırımcının bulunduğu kitle fonlaması platformlarında fonlanan fikirlerin çeşitliliği de artar. Buna bağlı olarak yatırım alan yenilikçi fikirlerin sayısı da gün geçtikçe artar.

Geleneksel yatırım destek mekanizmaları düşünüldüğünde; yatırıma karar verirken girişim fikrinin etkinliği değerlendirilir. Bu değerlendirme esnasında her ne kadar objektif kalınmaya çalışılsa da girişimcinin bireysel bağlantılarına ve kişi hakkında genel yargılara başvurulmadan yatırım kararı vermek neredeyse imkansızdır. Geleneksel yatırım destek mekanizmalarında değerlendirme yöntemi genellikle asılsız önyargılardan bağımsız olamaz. Bu mekanizmalarda yatırım desteği genellikle birkaç üst düzey üniversiteden mezun girişimci erkek bireye verilir. Her ne kadar görünürde algı farklı olsa da, kadınlara karşı geliştirilen girişimcilikte başarısızlık önyargısı; yatırımcının onlara destek olmasını engeller.

Kitle fonlamasında da benzer bir durum söz konusudur. Kadınların kitle fonlaması ile finanse edilme olasılığı erkeklerden oldukça düşüktür. Örneğin; Amerika’da 2019 yılı verilerine göre yatırımcılar ve yeni girişimcileri buluşturan tüm kitle fonlaması desteği sunan şirketlerin destek sağladıkları girişimlerin sadece % 5’inin kurucusunun kadın olduğu; kalan %95’nin ise sahibinin erkek olduğu bilinmektedir. Halbuki kitle fonlaması ile destek verilen girişimci kadınların erkeklerden daha iyi performans gösterdikleri ise önemli bilimsel araştırmalarca kanıtlanmıştır. Örneğin; New York Üniversitesi’nin (2019)’da yaptığı bir araştırma, yatırım fonu desteği alan kadınların erkeklere kıyasla %15 daha başarılı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Üstelik bu kadınlar teknoloji ve video oyunları gibi erkek egemen sektörlerde faaliyet gösteren başarılı girişimci kadınlardır.

Özetle kitle fonlaması yoluyla verilen girişimcilik destekleri günümüzde en etkili yatırım destek mekanizmalarından biridir. Girişimcilik yatırımlarına kitlesel fonlama yöntemi ile platform tabanlı finansal kaynak tahsisi; yatırımcıyı, geleneksel yöntemlerle uzman görüşü alarak girişimciye finansal fon tahsisinden daha başarılı sonuçlara ulaştırır. Ayrıca, uzman görüşlü bir değerlendirme sürecinden, kitle fonlaması yaklaşımına geçmek girişimcilik ekosisteminde proje çeşitliliğini de arttırır. Bu ise kalkınmanın temeli inovasyonların ve yenilikçi yaklaşımların önünü açar.

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

İthalat ve İhracat Arasındaki Denge Nasıl Sağlanır ?

Türkiye’nin 2022 yılı dış ticaret verileri incelendiğinde 354 milyar dolarlık bir ithalat ve 254 milyar dolarlık ihracatı bulunuyor. Oluşan 110 milyar dolarlık dış ticaret açığı ise ithalat ve ihracat arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceğine ilişkin soru işaretlerini gündeme getiriyor.

İhracat ve İthalat Arasındaki Makasın Kapanması Gerekli

HİT Global Kurucusu İbrahim Çevikoğlu bu kapsamda Türkiye’nin ithalat ve ihracatı arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceğine ilişkin altın değerinde bilgiler paylaştı. Türkiye’nin ihracatı ve ithalatı arasındaki bu makasın kapatılması için her firmaya sorumluluk düştüğünü dile getiren Çevikoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye dış ticaret açığının kapanması adına devletimizin şimdiye kadar gerçekleştirdiği ve yeni dönemde yapması gereken bazı kritik adımlar olsa da bu açığın kapanması konusunun tek başına devletimizin yapacağı uygulamalarla neticeye varacak bir durum olmadığını düşünüyorum.

Örneğin dış ticaret açığımızın önemli bir kısmı enerji ve bu konuda devletimiz olağanüstü adımlar atıyor. Ancak ithalatın daha iyi alternarifleriyle değiştirilmesi konusunda devletimizden ziyade her firmanın kendisine düşen sorumluluklar var. Tekstil sektörü üzerinden örnek vermek gerekirse; bitmiş tekstil ürünleri üreten bir firma kumaş üretmek için iplik alıyor. İplik Türkiye’de de var ama dışarıdan da geliyor. Türkiye’deki iplik üreticisinin ise üretim için pamuğa ihtiyacı var. İplik üreticisinin; yurt içindeki pamuk üretim hacmi veya beklenen kalite ve türde pamuk yeterince mevcut olmadığı için ithalat yapmak durumunda olması anlaşılabilir bir durum ancak ya Özbek pamuğu ya Amerikan pamuğu gibi bir ikilemin arasında kalınıyor.

Halbuki Amerikan pamuğu olarak aldığımız keyfiyetli pamuğun azımsanmayacak bir kısmı Afrika’da üretilen kaliteli pamuklar. Amerikan pamuğu diye satın aldığımız pamukların içerisinde aslında Amerika’nın düzgün bir kalite standardı koyduğu fakat Afrika’dan alıp bize sattığı pamuklar mevcut. Halbuki biz doğrudan gidip bunu Afrika’dan kendimiz almak gayreti içerisine girdiğimizde, aradan bir aracı çıkmış olduğu için ciddi anlamda maliyetimiz düşüyor ve kârlılığımız artıyor. Bu tabiki bizim bizzat şahit olduğumuz örneklerden sadece bir tanesi. Üretim yapmak üzere ithal etmek durumunda olduğumuz girdilerin bugüne kadar alışık olunan kurulu tedarik zinciri yerine yeni alternatif tedarik arayışlarıyla iyileştirilmesi önemli bir nokta. Elbette mevcut tedarik zincirinin değiştirmenin riskleri olabilir, ancak eğer alternatifi çalışılmazsa iyileştirme yapmak da mümkün değil. İthalat yapan her firma üzerine düşen sorumluluğu yerine getirirse ülkemiz dış ticaretindeki açığımız azalacak.”

Alternatif Tedariğe Erişimde Ticari İstihbaratın Önemi

Dünyada tedarik zincirinin her geçen gün değiştiğini, bu nedenle sürekli olarak bir alternatif tedarik arayışı olması gerektiğini belirten İbrahim Çevikoğlu, Amerika’nın kendi ithalatını iyileştirmek amacıya mahrem gümrük belgelerini bile dünya ile paylaştığını dile getirerek şu bilgileri verdi:

“Amerika, kendi ithalatlarını daha uygun şartlarda yapmak amacıyla 2006 yılından itibaren kendi gümrüklerinde gerçekleşen operasyonların; ithalat-ihracat işlemlerinin konşimento-beyanname gibi belgeleri kamuoyuyla paylaşmaya başladı. Bir ithalat işleminin beyannamesini gördüğünüz zaman, ithalatçının kaç paradan mal aldığını, ithalatçının ismini, sevkiyatın hacmini rahat bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu durum tahmin edilenin aksine KVKK’ya da aykırı değil. Amerika’nın bunu yapma nedeni ise dünya dan kendisine sunulan arz çeşitliliğini arttırmak dolayısıyla rekabeti kızıştırarak verimliliği arttırmaktı. Örnek vermek gerekirse İtalya’dan 1500 dolara takım elbise satın alan bir Amerikalı firmanın ismi ve hacmi dünyaya açıklandığı zaman, bu İtalyan firmaya rakip bir çok firma gümrükten bu durumu görerek Amerikalı firmayı arayıp takım elbisenin açıklanan birim fiyatından daha düşük bir tutar önerebiliyor. Amerika bu yöntem sayesinde ithalatını yıllar içerisinde ciddi anlamda daha iyi alternatifleriyle iyileştirdi. İyileşme bazen fiyattır, bazen hız veya kalitedir elbette.”

Bugün dış ticaret istihbaratı kavramının temel konusu olan gümrük belgelerinin paylaşılabilir olması uygulamasını başlatan Amerika’nın bu hamlesinden sonra İngiltere, Rusya, Hindistan derken dünya genelinde gümrük belgelerini beyan eden duruma gelen ülkelerin sayısının 55’e çıktığı bilgisini paylaşan Çevikoğlu, son olarak şu önerilerde bulundu:

“Dünyanın küresel gücü Amerika bile ihracatını ve ithalatını dengelemek, ithalatta daha uygun alternatifleri değerlendirmek için çalışıyor. Dış ticaret açığımızın kapanması için Türk firmalara düşen kendi tedarik alternatiflerini değerlendirmek. Her firma bunu yaptığında, bizim yüzde altmışı ithalata dayalı olan ihracatımızın kârlılığı ciddi oranda artacaktır ve dış ticaret açığımız da günden güne azalacaktır. Bunun gerçekleştirilmesi için ise ticari istihbarat alt yapılarının kullanılması işin temel şifresi”

Laboratuvar İhalesinde Miadı Dolan Kitlerin Değiştirilmesi ?

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale dokümanında Teknik Şartname’nin 4.4’üncü maddesinde “ … Reaktif ve kitler son kullanma tarihinden 3 ay öncesinde firmaya haber vermek kaydıyla miktarı ne olursa olsun firma tarafından uzun miadlılarla değiştirecektir….” düzenlemesinin yer aldığı, söz konusu düzenlemenin istekliler açısından öngörülemeyen bir maliyet ortaya çıkaracağı, bu durumun  ihale mevzuatına uygun olmadığı iddialarına yer verilmiştir.

27.04.2023 tarihli ve 2023/UH.II-691 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihaleleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde “60.1. Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihalesi kitlerin teslim programına uygun olarak idareye teslim edilmesi ile bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi olarak tanımlanabilir. … 60.3. … İdarelerce ihale dokümanında toplam test sayısının yanı sıra her bir kitin test sayısının gösterilmesi, kitlerin test sayısı belirlenirken 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 24’üncü maddesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.” açıklaması,

Başvuruya konu ihaleye ait Sözleşme Tasarısı’nın “İşin süresi” başlıklı 9’uncu maddesinde “9.1. İşe başlama tarihi 01.05.2023; işi bitirme tarihi 30.04.2025 9.2. Bu sözleşmenin uygulanmasında sürelerin hesabı takvim günü esasına göre yapılmıştır.” düzenlemesi,

İhale dokümanı içeriğinde yer alan “Klinik Immunokimya Otoanalizor Hizmet Alımı Cihazı Teknik Şartnamesi” başlıklı belgenin “Cihazda Kullanılacak Olan İmmünokimya (Rutin+Acil İmmünokimya, Eusa ve Kardiyak Belirteç ile Birlikte) Kitlerinin Tıbbi ve Teknik Özellikleri” başlıklı bölümünde“…4.4. Sözleşme süresince alınan reaktifler ve kitlerin miatları teslim tarihinden itibaren en az 4 ay miadlı olacak ve hastanenin talebi doğrultusunda aylık fatura kesimiyle birlikte istendiğinde 2 aylık stok miktarları 15 iş günü içerisinde hastaneye teslim edilmelidir. Reaktifler ve kitler son kullanma tarihinden 3 ay öncesinde firmaya haber vermek kaydıyla miktarı ne olursa olsun firma tarafından uzun miadlılarla değiştirilecektir. Reaktifler, kitler ve kitlerle ilgili standart ve kontrollerin hatalı sonuç vermesi durumunda, bu kitler firma tarafından yenileri ile değiştirilecektir. Firma rutin çalışmayı ve sonuç verme sürelerini aksatmayacak şekilde kit stoğu bulundurmalı, kit bulunmaması durumunda aksayan testleri laboratuvarın uygun göreceği belli kalite standartlarına sahip bir dış laboratuvarda sonuç verme sürelerini aksatmayacak şekilde çalıştırmalıdır. Dışarıda çalışılan testlere ait iç ve dış kalite kontrol sonuçlarını da temin etmelidir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Yukarıda aktarılan mevzuat açıklamalarından; kit karşılığı geçici cihaz temini ihalelerinin, kitlerin teslim programına uygun olarak idareye teslim edilmesi ile bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi olarak tanımlanabileceği anlaşılmaktadır.

Başvuruya konu ihaleye ait ihale dokümanı incelendiğinde; 14 kısımdan oluşan ihalenin başvuru konusu edilen 12’nci kısmında sonuç karşılığı immunokimya testleri alımının gerçekleştirildiği,

Teknik Şartname’de ihale konusu iş kapsamında alımı yapılacak kitlerin miadının 4 aydan az olmaması gerektiğinin ve miktarı ne olursa olsun kitlerin 3 ay öncesinden haber verilmesi kaydıyla yüklenici tarafından uzun miadlı olanlarla değiştirilmesi gerektiğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Yapılan incelemede, başvuruya konu ihale kapsamında alımı yapılan toplam kit çeşidine ve sayısına ihale dokümanında yer verildiği, Şartname düzenlemelerine göre idarenin talebi doğrultusunda aylık fatura kesimiyle birlikte yükleniciden 2 aylık stok miktarının 15 iş günü içerisinde teslim edilmesinin istenebileceği, reaktif ve kitlerin son kullanma tarihinden 3 ay öncesinde idarece yükleniciye haber verilmesi kaydıyla miktarı ne olursa olsun anılan yüklenici tarafından söz konusu reaktif ve kitlerin uzun miadlılarla değiştirmesi gerektiğine yönelik Şartname düzenlemesinin istekliler açısından belirsizlik yaratacağı, bu düzenlemenin yükleniciden kaynaklanmayan yanlış stoklama yönetimleri gibi uygulamalar nedeniyle sözleşmenin ifasında yükleniciye ayrıca sorumluluklar yüklenmesine sebep olabileceği, diğer bir ifadeyle, istekliler tarafından teklif edilen kit miktarından daha fazla kitin yükleniciden kaynaklanmayan nedenlerle idareye teslim edilmesi sonucunu doğurabileceği, mevzuat hükümleri çerçevesinde ihale dokümanında isteklilerin sağlıklı teklif oluşturabilmelerini sağlayacak öngörülebilir düzenlemelere yer verilmesi gerekirken söz konusu düzenlemenin yüklenici aleyhine yorumlanabilecek nitelikte belirsiz ve sınırsız bir düzenleme olduğu,

Bunun yanı sıra, kamu yararı ve hizmet gerekleri çerçevesinde kullanılacak kitlerin kullanım süreleri dikkate alınarak yükleniciden talep edilmesi, bunların stoklanması ve sevk edilmesi işlemlerinden idarenin sorumlu olduğu, ihale dokümanında hastanelerin ortalama kit tüketimleri gibi hususlara ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, idarenin şikayete cevabında da bu hususlara ilişkin açıklayıcı bir bilgi verilmediği, ihale konusu kitlerin miatlarına üç aylık süre var iken bu süreçte kullanmak yerine yükleniciye iade edilmek suretiyle hem kaynak israfına hem de yüklenicinin zarara uğratılmasına neden olunacağı, bu çerçevede, başvuruya konu Teknik Şartname düzenlemesinin isteklilerin sağlıklı teklif oluşturmasını engelleyecek ve sözleşmenin ifasında yükleniciyi haksız zarara uğratabilecek bir nitelikte olduğu anlaşıldığından başvuruya konu iddianın yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılıkları belirtilen işlemlerin düzeltici işlemle giderilemeyecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, ihalenin 12’nci kısmının iptali gerekmektedir.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Satınalma Dergisi Mayıs 2023 Yıl:11, Sayı:125

Değerli yöneticiler, 

Mayıs sayımızda birbirinden güzel makalelerle karşınızdayız. 

Tüm yazar ailemize emekleri için teşekkür ediyorum. 

Bu ay kamu satınalma uygulamalarına özel bir pencere açtık. Mehmet Atasever hocamız 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun istisna hükümlerini derinlemesine inceledi. Yusuf Yoğun hocamız ise Türkiye’de 2021 ve 2022 Yıllarında Yapılan Kamu Alımı İhalelerin Karşılaştırılması ve Değerlendirilmesi başlıklı yazısı ile güçlü analiz sağlıyor. Kamu İhale Kurumu’na bağlı Kurumsal Gelişim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan “Kamu Alımları İzleme Raporu”na bağlı olarak geniş bir değerlendirme sunuyor. 

Sektör yöneticilerimizi İstanbul Ticaret Odası ev sahipliğinde 18 Mayıs 2023 tarihinde 13.00 – 15.30 saatleri arasında gerçekleştireceğimiz “Sürdürülebilirlik ve Alman Tedarik Zinciri Yasası” webinarine davet ediyorum. 

18 Mayıs 2023 Sürdürülebilirlik ve Alman Tedarik Zinciri Yasası Webinarı İTO – https://www.ito.org.tr/tr/etkinlikler Saat 13:00 – 15:30 

o Prof. Dr. Murat ERDAL (Moderatör) İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı 

o Dilek AŞAN – Taksim Danışmanlık Genel Müdür 

Çevresel ve Etik Sürdürülebilirlik Altyapısına Geçiş 

Kurumsal İşletmelerde Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik Temel Gerekleri 

Tedarik Denetimleri ve Boşluk Analizlerinin Tedarik Zinciri Yönetimindeki Rolü 

o Gül SALDIRANER – Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Denetçi 

Alman Tedarik Zincirlerinde Kurumsal Durum Tespiti Yasası’na Genel Bakış 

Durum Tespiti Yükümlülükleri ve Sürdürülebilirliğe Katkıları 

Türk Tedarikçilerine Etkileri ve Uyum İçin Adımlar 

o İlyas GÜLENÇ – Yeşil Büyüme Kurucusu 

AB Yeşil Mutabakatı ve Tedarik Zincirindeki Uygulama Zorunlulukları 

Emisyon Ticaret Sistemi ve Tedarik Süreçlerine Etkisi 

Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Direktifi ve Tedarik Zinciri Yönetimi 

Dergi yazarlarımızla birlikte sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamalarını çok yönlü alacağız. İşletmelerimizin bugün ve gelecekte uymaları gereken konuları tartışacağız. Soru-cevap ve tespitlerinizle webinarimize katılabilirsiniz. 

Tüm arkadaşlarımızı bekliyoruz. Keyifli okumalar dilerim. 

Prof. Dr. Murat Erdal 

Editör 

editor@SatinalmaDergisi.com

Satınalma Dergisi Üyelik Seçenekleri için Tıklayınız.

 

 

 

Menşe Esaslı Vergilendirme Uygulamalarında Dünya Ticaret Örgütü Üyesi Olmayan Ülke Ayrımı

3 Mayıs 2023 tarihli ve 32179 sayılı Resmi Gazete ile Gümrük Yönetmeliği’nde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bunlardan vergi unsuruna etkisi bakımından en önemlisi Menşe Şahadetnamesi kullanım kriteri ile ilgili düzenlemedir.

YENİ HALİ ESKİ HALİ
MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.  
“MADDE 38- (1) 205 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla menşe esaslı ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyanın serbest dolaşıma girişinde önlemin, ilave gümrük vergisinin veya mali yükümlülüklerin uygulanmaması için eşyanın söz konusu uygulamalara tabi ülke menşeli olmadığını veya başka bir ülkede gördüğü değişiklik ve işlemler dolayısıyla o ülke menşeli sayılmaması gerektiğini veya İthalat Rejimi Kararı eki listelerde Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkeler için öngörülen gümrük vergisi oranının aynı listelerde yer alan Diğer Ülkeler sütununda gösterilen gümrük vergisi oranından daha yüksek bir oranda belirlenmiş olması halinde eşyanın Dünya Ticaret Örgütü üyesi ülke menşeli olduğunu tevsik etmek üzere menşe ülkenin veya ihracatçı ülkenin yetkili makamlarınca düzenlenmiş olan menşe şahadetnamesi ibraz edilir. MADDE 38 – (1) 205 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla menşe esaslı ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyanın serbest dolaşıma girişinde önlemin, ilave gümrük vergisinin veya mali yükümlülüklerin uygulanmaması için eşyanın söz konusu uygulamalara tabi ülke menşeli olmadığını veya başka bir ülkede gördüğü değişiklik ve işlemler dolayısıyla o ülke menşeli sayılmaması gerektiğini tevsik etmek üzere menşe ülkenin veya ihracatçı ülkenin yetkili makamlarınca düzenlenmiş olan menşe şahadetnamesi ibraz edilir.
(2) Menşe şahadetnamesinin sonradan ibraz edileceğinin serbest dolaşıma giriş beyannamesinde belirtilmesi veya ibraz edilen menşe şahadetnamesinin şekil veya muhteva itibarıyla yanlış veya eksik bilgi taşıması nedeniyle gümrük idaresince kabul edilmemesi halinde; İthalat Rejimi Kararı eki listelerde Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkeler için uygulanan yüksek oranda vergiden kaynaklanan gümrük vergisi farkı, menşe esaslı ticaret politikası önlemleri, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülükler nakit teminata bağlanmak suretiyle usulüne uygun bir menşe şahadetnamesi ibrazı için beyannamenin tescil tarihinden itibaren altı aylık süre verilir. Mücbir sebep halleri saklı kalmak ve bitiminden önce başvurmak kaydıyla bu süre gümrük idare amirince en fazla otuz gün uzatılabilir. Süresi içinde usulüne uygun olarak düzenlenmiş menşe şahadetnamesinin ibrazı halinde alınan teminat iade edilir. Menşe şahadetnamesinin kabul edilmemesi halinde ise alınan teminat irat kaydedilir. (2) Menşe şahadetnamesinin sonradan ibraz edileceğinin serbest dolaşıma giriş beyannamesinde belirtilmesi veya ibraz edilen menşe şahadetnamesinin şekil veya muhteva itibarıyla yanlış veya eksik bilgi taşıması nedeniyle gümrük idaresince kabul edilmemesi halinde; menşe esaslı ticaret politikası önlemleri, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülükler nakit teminata bağlanmak suretiyle usulüne uygun bir menşe şahadetnamesi ibrazı için beyannamenin tescil tarihinden itibaren altı aylık süre verilir. Mücbir sebep halleri saklı kalmak ve bitiminden önce başvurmak kaydıyla bu süre gümrük idare amirince en fazla otuz gün uzatılabilir. Süresi içinde usulüne uygun olarak düzenlenmiş menşe şahadetnamesinin ibrazı halinde alınan teminat iade edilir. Menşe şahadetnamesinin kabul edilmemesi halinde ise alınan teminat irat kaydedilir.
(3) İkinci fıkrada belirtilen haller dışında, İthalat Rejimi Kararı eki listelerde Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkeler için uygulanan yüksek oranda vergiden kaynaklanan gümrük vergisi farkı, menşe esaslı ticaret politikası önlemleri, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklerin beyan edilerek ödenmesi halinde, beyannamenin tescil tarihinden itibaren altı aylık süreyi aşmamak üzere menşe şahadetnamesi ile gümrük idaresine başvurulması halinde, tahsil edilen tutar geri verilir. Mücbir sebep halleri saklı kalmak ve bitiminden önce başvurmak kaydıyla bu süre gümrük idare amirince en fazla otuz gün uzatılabilir.” 3) İkinci fıkrada belirtilen haller dışında, menşe esaslı ticaret politikası önlemleri, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklerin beyan edilerek ödenmesi halinde, beyannamenin tescil tarihinden itibaren altı aylık süreyi aşmamak üzere menşe şahadetnamesi ile gümrük idaresine başvurulması halinde, tahsil edilen tutar geri verilir. Mücbir sebep halleri saklı kalmak ve bitiminden önce başvurmak kaydıyla bu süre gümrük idare amirince en fazla otuz gün uzatılabilir.
MADDE 3- Aynı Yönetmeliğin 205 inci maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.  
MADDE 205 – (1) Eşyanın serbest dolaşıma girişinde, o tarihte yürürlükte bulunan ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere ilişkin mevzuat ile konulmuş hükümler de uygulanır. MADDE 205 – (1) Eşyanın serbest dolaşıma girişinde, o tarihte yürürlükte bulunan ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere ilişkin mevzuat ile konulmuş hükümler de uygulanır.
(2) Bu maddede bahsi geçen önlemlerin, ilave gümrük vergisinin veya diğer mali yükümlülüklerin uygulanmasında serbest dolaşıma giriş beyannamesinin tescil tarihi esas alınır. Önlem kararının düzenlenecek bir belgeye istinaden uygulanması durumunda, gümrük beyannamesinin tescil tarihi itibariyle geçerlilik süresi sona eren belgeler kabul edilmez. (2) Bu maddede bahsi geçen önlemlerin, ilave gümrük vergisinin veya diğer mali yükümlülüklerin uygulanmasında serbest dolaşıma giriş beyannamesinin tescil tarihi esas alınır. Önlem kararının düzenlenecek bir belgeye istinaden uygulanması durumunda, gümrük beyannamesinin tescil tarihi itibariyle geçerlilik süresi sona eren belgeler kabul edilmez.
(3) Serbest dolaşıma girişte, ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyanın menşei, menşe şahadetnamesi ile ispat olunur. Menşe şahadetnamesi, eşyanın serbest dolaşıma girişine ilişkin beyanname ekinde ibraz edilir. (3) Serbest dolaşıma girişte, ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyanın menşei, menşe şahadetnamesi ile ispat olunur. Menşe şahadetnamesi, eşyanın serbest dolaşıma girişine ilişkin beyanname ekinde ibraz edilir.
(4) Bu maddede bahsi geçen önlemlere, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyadan; (4) Bu maddede bahsi geçen önlemlere, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyadan;
a) Türkiye’nin bazı ülkeler veya ülke grupları ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde veya tek taraflı olarak tanıdığı tercihli tarife uygulamasından faydalanmak amacıyla eşyanın tercihli menşeini tevsik eden belgelerin ibraz edilmesi halinde, a) Türkiye’nin bazı ülkeler veya ülke grupları ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde veya tek taraflı olarak tanıdığı tercihli tarife uygulamasından faydalanmak amacıyla eşyanın tercihli menşeini tevsik eden belgelerin ibraz edilmesi halinde,
b) Serbest ticaret anlaşmaları veya Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi çerçevesinde tercihli tarife uygulamasının ortadan kalktığı tarihten önce gümrük gözetimi altında bulunan serbest dolaşımda olmayan eşyaya ait dördüncü fıkranın (a) bendinde sayılan belgelerin ibraz edilmesi halinde, b) Serbest ticaret anlaşmaları veya Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi çerçevesinde tercihli tarife uygulamasının ortadan kalktığı tarihten önce gümrük gözetimi altında bulunan serbest dolaşımda olmayan eşyaya ait dördüncü fıkranın (a) bendinde sayılan belgelerin ibraz edilmesi halinde,
c) Doğrudan ticaret politikası önleminin uygulandığı ülkeden ithal edilen veya ticaret politikası önlemi, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülük uygulanan ülke menşeli olduğu beyan edilen eşyanın serbest dolaşıma girişinde, c) Doğrudan ticaret politikası önleminin uygulandığı ülkeden ithal edilen veya ticaret politikası önlemi, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülük uygulanan ülke menşeli olduğu beyan edilen eşyanın serbest dolaşıma girişinde,
ç) Türkiye ile AB arasında gümrük birliği tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının ticaret politikası önlemlerine ilişkin 47 nci maddesi hükümleri saklı kalmak üzere, AB’ye üye ülkelerden A.TR Dolaşım Belgesi eşliğinde gelen eşyanın serbest dolaşıma girişinde, ç) Türkiye ile AB arasında gümrük birliği tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının ticaret politikası önlemlerine ilişkin 47 nci maddesi hükümleri saklı kalmak üzere, AB’ye üye ülkelerden A.TR Dolaşım Belgesi eşliğinde gelen eşyanın serbest dolaşıma girişinde,
menşe şahadetnamesi aranmaz. Ancak, (c) bendinin istisnası olarak, eşyanın aynı zamanda birden fazla ticaret politikası önlemi, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi olması ya da aynı düzenleme kapsamında ülkesine göre farklı oranların belirlenmiş olması durumunda menşe şahadetnamesi aranır. Menşe şahadetnamesi ibraz edilmemesi halinde, tahsil edilmesi gerekenlerden en yüksek tutarlar esas alınarak işlem yapılır. menşe şahadetnamesi aranmaz. Ancak, (c) bendinin istisnası olarak, eşyanın aynı zamanda birden fazla ticaret politikası önlemi, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi olması ya da aynı düzenleme kapsamında ülkesine göre farklı oranların belirlenmiş olması durumunda menşe şahadetnamesi aranır. Menşe şahadetnamesi ibraz edilmemesi halinde, tahsil edilmesi gerekenlerden en yüksek tutarlar esas alınarak işlem yapılır.
“(5) Bir ila dördüncü fıkra hükümleri, yürürlükteki İthalat Rejimi Kararı eki listelerde Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkeler için öngörülen gümrük vergisi oranının aynı listelerde yer alan Diğer Ülkeler sütununda gösterilen gümrük vergisi oranından daha yüksek bir oranda belirlenmiş olması halinde de uygulanır.”
(6) 181 inci maddenin yedinci ve sekizinci fıkraları hükümleri, ticaret politikası önlemine tabi eşyanın serbest dolaşıma girişinde de uygulanır. (5) 181 inci maddenin yedinci ve sekizinci fıkraları hükümleri, ticaret politikası önlemine tabi eşyanın serbest dolaşıma girişinde de uygulanır.
(7) Numunelerin serbest dolaşıma girişinde bu madde hükümleri uygulanmaz. (6) Numunelerin serbest dolaşıma girişinde bu madde hükümleri uygulanmaz.

 

Yönetmeliğin değişiklik öncesi ve sonrası hallerini kıyasladığımız zaman, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi olan ve olmayan ülkeler olarak bir ayrıştırmaya gidildiği ve bu ayrıma göre eşyanın menşeinin DTÖ üyesi ülke olup olmadığı hususundaki ispatının Menşe Şahadetnamesi ile yapılması gerektiği vurgusu göze çarpmaktadır.

İthalat Rejim Kararı eki II. Sayılı sanayi ürünlerini içeren listede 38. 68. ve 70. Fasıllardaki bazı GTİP ler için DİĞER ÜLKELER sütunundaki gümrük vergisi oranının Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan ülkeler ve üye olmayan ülkeler olarak 2 kategoriye ayrıldığı görülmektedir.

Gümrük Yönetmeliği’nde yapılan düzenleme sonrası bu uygulamayı bir örnek ile ilişkilendirmek gerekirse;
70. fasıl dipnotlarında “(1) DTÖ üyesi olmayan ülkeler için %20 uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Diyelim ki 7004 GTİP ile menşei A.B.D. olan bir cam ürünü ithal ediyorsunuz. Eşyayı Diğer Ülke olarak beyan etmek durumundasınız. Diğer Ülkeler sütununda, DTÖ üyesi ise GV oranı %3, DTÖ üyesi değil ise GV oranı %20 olarak belirtilmiştir. İşte tam burada, Gümrük Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile eşyanın A.B.D. menşeli olduğuna dair ispat için Menşe Şahadetnamesi ibrazı zorunluluğu getirilmiştir. Usulüne uygun olarak düzenlenmiş Menşe Şahadetnamesi ile eşyanın menşeinin A.B.D. olduğu ispatlanmalı ve GV oranı %3 olarak hesaplatılmalıdır. Aksi halde bir Menşe Şahadetnamesi sunamazsanız GV oranını %20 olarak hesaplamanız gerekecektir.

Bu açıklama sonrası DTÖ üyesi olmayan ülkeleri de tanımamız gerekmektedir. Bunlar;  İran, Cezayir, Sudan, Belarus, Sırbistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Bosna Hersek ,Andorra ,Bahamalar, Butan, Komorlar, Curacao, Ekvator Ginesi, Etiyopya ,Irak , Lübnan Cumhuriyeti ,Libya, Sao Tomé ve Principe, Somali, Güney Sudan , Suriye Arap Cumhuriyeti, Doğu Timor ,Türkmenistan ve Özbekistan.

Buraya biz de bir dipnot bırakalım; Azerbaycan her ne kadar DTÖ üyesi değilse de Türkiye ile ikili anlaşması gereği ilgili GTİP lerde DTÖ üyesi olmayan ülkeler için uygulanan vergi oranı uygulamasından muaf tutularak DİĞER ÜLKELER kategorisindeki vergilendirmeye tabi olmaktadır. (Yani yukarıdaki GTİP örneğine atıfta bulunursak; 7004 GTİP ile Azerbaycan menşeli cam eşya ithalatında GV oranı DTÖ üyesi olmayan ülke bakımından %20 değil, Menşe Şahadetnamesi beyanı kaydıyla DİĞER ÜLKELER GV oranı olan %3 üzerinden vergi hesaplamasına tabi olacaktır.)

Okuyucularımıza kolaylık olması bakımından İthalat Rejim Kararı eki II. Sayılı sanayi ürünlerini içeren listede, DTÖ ye üye olan ve olmayan ülkelere uygulanacak GV oranları ile dipnot eklenmiş GTİP leri aşağıda tabloda bulabilirsiniz:

GTİP TANIM GV Oranı

(Diğer Ülkeler)

GV Oranı (DTÖ Üyesi Olmayan)
3823.19.10.00.00 Damıtılmış yağ asitleri %2,9 %15 *
6806.10.00.00.11 Dökme seramik elyaf %0 %15*
680710.00.00.00 Asfalttan veya benzeri

maddelerden eşya (petrol bitümeni veya taşkömürü zifti gibi) Rulo halinde

%0 %15*
7004.20.10.00.00 Çekme ve üfleme cam (plaka halinde), absorblayıcı(emici) veya yansıtıcı ya da yansıtıcı olmayan bir tabakası olsun olmasın, fakat başka şekilde işlenmemiş):Optik camdan olanlar %3 %20*
7004.20.91.00.00 Yansıtıcı olmayan bir tabakası olanlar %3 %20*
7004.20.99.10.00

7004.20.99.90.11

7004.20.99.90.12

Antik cam

Kalınlığı 2,5 mm.yi geçmeyenler

Kalınlığı 2,5 mm.yi geçen fakat 3,5 mm.yi geçmeyenler

%4,4

MIN 0,4 EUR/

100 Kg/br

%20*
7004.20.99.90.13

 

7004.20.99.90.14

Kalınlığı 3,5 mm.yi geçen fakat 4,5 mm.yi geçmeyenler

Kalınlığı 4,5 mm.yi geçenler

%4,4

MIN 0,4 EUR/

100 Kg/br

%20*
7004.90.10.00.00 Optik camdan olanlar %3 %20*
7004.90.80.10.00

7004.90.80.90.00

Antik cam

Diğerleri

%4,4

MIN 0,4 EUR/

100 Kg/br

%20*
7005.10.05.00.00 Float cam ve yüzeyi taşlanmış veya parlatılmış cam (plakalar halinde) absorblayıcı (emici) veya yansıtıcı ya da yansıtıcı olmayan bir tabakası ‘olsun olmasın, fakat başka şekilde işlenmemiş: Yansıtıcı olmayan bir tabakası olanlar %3 %20*
7005.10.25.00.00

7005.10.30.00.00

 

7005.10.80.00.00

7005.21.25.00.00

7005.21.30.00.00

7005.21.80.00.00

7005.29.25.00.00

7005.29.35.00.00

 

7005.29.80.00.00

7005.30.00.00.00

Kalınlığı 3,5 mm. yi geçmeyenler

Kalınlığı 3,5 mm. yi geçen fakat 4,5 mm. yi geçmeyenler

Kalınlığı 4,5 mm. yi geçenler

Kalınlığı 3,5 mm. yi geçmeyenler

Kalınlığı 3,5 mm. yi geçen fakat 4,5 mm. yi geçmeyenler

Kalınlığı 4,5 mm. yi geçenler

Kalınlığı 3,5 mm. yi geçmeyenler

Kalınlığı 3,5 mm. yi geçen fakat 4,5 mm. yi geçmeyenler

Kalınlığı 4,5 mm. yi geçenler

Tel ile takviye edilmiş cam

%2

 

 

 

 

%2

%20*

 

 

 

 

%20*

7006 Tüm alt pozisyonlar %3 %20*
7007 Tüm alt pozisyonlar %3 %20*
7018.20.00.00.00 Çapı 1 mm. den az olan cam kürecikler %3 %15*

*DTÖ üyesi olmayan ülkeler (Azerbaycan Cumhuriyeti hariç) için uygulanır.

Semra KARTAL

Gümrük Müşaviri

 

 

 

 

Kaynakça

Gümrük Yönetmeliği

3 Mayıs 2023 tarihli ve 32179 sayılı Resmi Gazete

İthalat Rejim Kararı Eki II.Sayılı Liste

 

İşyerinde Bir Dönem Kısmi Süreli Bir Dönem de Tam Süreli Çalışan İşçinin Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanmalıdır ?

Uygulamada işçilerin aynı işyerinde bir dönem tam süreli bir dönem de kısmi süreli olarak çalıştıkları görülmektedir. Böylesi bir durumda çalışan işçilerin kıdem tazminatı hesabında nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusu uyuşmazlıklara neden olmaktadır. Her ne kadar kıdem tazminatına esas sürenin ve ücretin hesabında, Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesinde; “… işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir” hükmü yer alsa da, işçinin bir dönem kısmi süreli iş sözleşmesi ile bir dönem de tam süreli iş sözleşmesi ile çalışma yapması durumunda her iki dönem birbirinden ayrıştırılarak hesaplama yapılmalıdır.

Elbette ki, kıdem tazminatı hesabında esas alınacak ücret, işçinin son brüt ücretidir. Bu ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32 nci maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan prim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmelidir[1].

Bu kapsamda, işçi ister tam süreli iş sözleşmesiyle çalışsın isterse kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışsın kıdem tazminatı hesabında esas alınacak ücret, işçinin son brüt ücreti olmalıdır. Ancak, işçinin aynı işyerinde bir dönem kısmi süreli bir dönem de tam süreli iş sözleşmesiyle çalışması durumunda mutlaka her iki dönem birbirinden ayrıştırılarak hesaplama yapılmalıdır.

Nitekim Yargıtay uygulamasına göre de, “Taraflar arasındaki uyuşmazlık kıdem tazminatına esas ücretin tespiti noktasındadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının tazminata esas ücretinin günlük brüt 4,87 TL olduğu kabulü ile tüm çalışma dönemi için kıdem tazminatı hesabı yapılmıştır. Dosya kapsamında yer alan, hizmet tespitine ilişkin Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 29.01.2015 tarihli ve 2015/118 esas 2015/1552 karar sayılı onama ilamı ile kesinleşen … 6. İş Mahkemesinin 2014/274 esas sayılı kararı ile davacının, davalı işverene ait işyerlerinde 28.10.2005 – 31.03.2009 tarihine kadar full-time çalışma esasına göre ayda 30 gün üzerinden tam çalıştığı, 01.04.2009 tarihinden işten çıkışının gösterildiği 21.02.2011 tarihine kadar da part-time esasına göre Kuruma bildirilen gün sayıları kadar çalıştığı anlaşıldığından, davacının davalı işveren … Sosyal Hizmetler Tur. Tic. San. Ltd. Şti.ne ait 1252740.35 sicil sayılı işyerinde, 28.10.2005 – 25.05.2010 tarihleri arasında asgari ücretle 1311 gün çalıştığı, 905 günlük çalışmasının Kuruma bildirildiği, 406 günlük çalışmasının bildirilmediğinin tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre; davacının kısmi süreli olarak çalıştığı 01.04.2009 tarihinden sonraki dönem için son günlük brüt 4,87 TL ücretin; tam süreli çalıştığı 01.04.2009 tarihinden önceki dönem için ise fesih tarihindeki (2011 yılı birinci altı aylık döneme ilişkin) aylık brüt asgari ücret miktarı olan 796,50 TL’nin tazminata esas ücretin tespitinde baz alınarak hesaplama yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15.04.2019 gününde oybirliği ile karar verildi”[2].

Sonuç olarak, Yargıtay uygulamasına göre, işyerinde bir dönem kısmi süreli bir dönem de tam süreli çalışan işçinin kıdem tazminatı son ücreti üzerinden tam süreli çalıştığı süreye ilişkin olarak bir hesaplama yapılmalı; kısmi süreli çalıştığı dönem için de ayrı bir hesaplama yapılmalıdır. Başka bir deyişle, işçinin bir dönem kısmi süreli iş sözleşmesi ile bir dönem de tam süreli iş sözleşmesi ile çalışma yapması durumunda her iki dönem birbirinden ayrıştırılarak hesaplama yapılmalıdır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.08.06.2021 T.,E. 2021/5745, K.2021/10001 Legalbank.

[2] Y22HD.15.04.2019 T.,E. 2017/21520, K.2019/8717 Legalbank.