EY Girişimci Kadın Liderler Programı 2023 başvuruları açıldı

EY; ideallerini gerçekleştirmek ve vizyonlarını gerçeğe dönüştürmek isteyen kadın girişimcileri desteklemeye devam ediyor. Türkiye’de yedinci yılına giren EY Girişimci Kadın Liderler Programı’na başvurular, 15 Ağustos 2023’e kadar EY Türkiye web sitesi üzerinden yapılabilecek.

Uluslararası alanda danışmanlık, denetim, vergi, strateji ve kurumsal finansman hizmetleri sunan EY’ın düzenlediği Girişimci Kadın Liderler Programı 2023 dönemi başvuruları alınmaya başladı. İşlerini geliştirmeyi ve dünya çapında büyümeyi hedefleyen kadın girişimcileri destekleyen program; katılımcılarına eğitim, iş geliştirme, mentorluk ve networking (ağ oluşturma) alanlarında destek sunuyor. EY Türkiye, girişimci kadınları uluslararası pazarlarda etkin faaliyet göstermeye ve rekabet etmeye hazırlamayı amaçlayan program kapsamında bugüne kadar toplam 60 kadın girişimciye destek verdi.

Bu yıl da EMEIA Bölgesi (Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika) genelinde düzenlenecek EY Girişimci Kadın Liderler Programı’na katılmak isteyen kadın girişimciler, başvurularını 15 Ağustos 2023 tarihine kadar yapabilecek. Tamamen ücretsiz olan bu program ile bağımsız bir jüri tarafından seçilecek kadın girişimcilerin, iş dünyasının başarılı liderlerinin bilgi ve deneyimlerinden yaralanabilecekleri bir ağa katılmalarına, şirketlerini ciro ve istihdam anlamında büyütmelerine imkân sağlanıyor.

EY Girişimci Kadın Liderler Programı ile dünyaya açılma fırsatı 

EY Girişimci Kadın Liderler Programı’nın Türkiye liderliğini yürüten EY Türkiye Vergi Hizmetleri Şirket Ortağı Müge Tan Belviso, program ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Sürekli dönüşen ve hızla değişen iş dünyası; yaşam tarzımızı, çalışma biçimlerimizi ve insanlarla ne şekilde bağlantıda kaldığımızı da değiştirirken karşımıza beklenmedik zorluklar ve fırsatlar çıkarabiliyor. Biz EY olarak; Girişimci Kadın Liderler Programı ile bu değişim içinde yolunu bulmaya çalışan kadın girişimcilere stratejik konularda yeni bir bakış açısı sunarak, potansiyellerinin tamamını ortaya çıkarabilmeleri için çalışıyoruz. Bu program; girişimci kadınlara çok geniş ve kapsamlı EY kaynaklarına erişim sunmakla kalmayıp, danışmanlık ve mentorluk desteği, network oluşturma ve teknik bilgilerini geliştirme olanağı sağlıyor. Aynı zamanda, program 55 ülkeyi kapsayan ve 800’den fazla başarılı kadın girişimciden, ilham veren rol modellerden oluşan küresel bir topluluk yaratıyor. Bu vesileyle de kadın girişimcilere liderlik becerilerinin yanı sıra ihtiyaç duydukları temel alanlarda bilgi ve yeteneklerini geliştirme, güçlü bir girişim ve iletişim ağının parçası olma fırsatı sunuyor. Özellikle Türkiye’de kadın girişimcilerin desteklenmesinin ülkemiz için önemli bir sosyal ve ekonomik gelişim potansiyeli sağladığına inanıyoruz. Kadın girişimcileri cesaretlendirmeyi ve büyüme yolunda desteklemeyi hedeflediğimiz bu programla Türkiye’nin gelişimine sağladığımız katkıları da artırmayı hedefliyoruz.”

Programa katılmaya hak kazanan kadın girişimcilere sağlanan olanaklar

  • Türkiye’nin en başarılı girişimcilerinin ve iş liderlerinin de dahil olduğu seçkin bir ağın parçası olma
  • İş stratejileri ve uygulamaları hakkında en güncel sorular, araştırmalar ve yönetim konuları ile ilgili bilgi edinme
  • Potansiyel ortakları, stratejik iş birlikleri, müşterileri ve tedarikçileri etkin bir şekilde tanımlama ve potansiyel sermaye kaynaklarına giden yolları bulmak için gerekli becerileri geliştirme
  • Bire bir mentorluk desteğine erişim avantajı elde etme
  • Liderlik ve iş becerilerini güçlendirme, kıdemli danışmanlarla ve deneyimli girişimcilerle görüşmeler yaparak büyüme fırsatlarını belirleme
  • Kurumsal yöneticiler, yatırımcılar ve medya arasında hem kendileri hem de şirketleri için görünürlüğü artırarak olası yeni iş birlikleri ve fırsatlar yaratma
  • 55 ülkede 800’den fazla kadın girişimciden ve ilham veren rol modellerden oluşan küresel bir topluluğa dahil olma

Kimler katılabilir?

EY Girişimci Kadın Liderler Programı’na katılmak isteyen kadın girişimcinin, şirketinde en az yüzde 25 hisse sahibi olması ve ana karar vericilerden biri olarak yer alması gerekiyor. Bunun yanı sıra, başvuran girişimcinin işlerini büyütme ve uluslararası pazarlara açılma hedefinin olması da bekleniyor. Ayrıca şirketin Türkiye merkezli olması, en az 3 yıldır faaliyet göstermesi ve son iki yılda yıllık olarak en az 6 milyon TL ciro elde etmiş olması başvuru şartları arasında yer alıyor. EY Girişimci Kadın Liderler Programı’na başvurmak isteyen kadın girişimciler, 15 Ağustos 2023 tarihine kadar www.ey.com/tr_tr/ey-turkiye-girisimci-kadin-liderler-programi web sitesi üzerinden form doldurarak başvuru yapabilecek.

 

Küresel ekonomide toparlanma 2024 ortalarında başlayabilir

Allianz Trade’in, 2023 Yaz Ekonomik Görünüm Raporu yayınlandı. Rapora göre, küresel ekonomide, sıkılaştırıcı para politikalarının etkisinin henüz tam olarak hissedilmemesi ve devam eden enerji krizi nedeniyle toparlanma ancak 2024 ortasında başlayacak.  

Ticari alacak sigortasında dünya lideri olan Allianz Trade, 2023 Yaz Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayınladı. Raporda enerji krizinin etkilerinden henüz tam olarak kurtulamayan küresel ekonominin, sıkılaştırıcı para politikalarının etkisini de henüz tam olarak hissetmediği vurgulandı. Raporda ayrıca, para politikasındaki sıkılaşmanın, ekonomik faaliyet ve istihdam üzerindeki kümülatif etkisinin devam etmesiyle 2023 ve 2024’te ılımlı bir küresel büyüme beklendiğine değinildi.

Bazı güçlü ekonomiler için büyüme ta hminlerini bir miktar daha yükselttiklerine raporda yer veren Allianz Trade global ekonomistleri; ABD ve Euro Bölgesi’nin 2023 yılında yumuşak bir iniş yaşayacağı ve ardından 2024 yılında hafif bir toparlanma sergileyeceğini belirtiyorlar. Küresel büyümenin büyük ihtimalle 2023 yılında yüzde 2,5’e gerileyeceği ve 2024 yılında ise yüzde 2,3’te kalacağı da verilen bilgiler arasında. Ayrıca rapora göre gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme bakımından önemli farklılıklar olacak. Gelişmiş ekonomilerin 2023 ve 2024 yıllarında negatif büyümeden kaçınabilme şansı daha yüksek.

 Toparlanma 2024 ortasında hissedilebilir

Raporda yer alan verilere göre küresel ticaret, 2022 yılının son çeyreğindeki yüzde 2’lik düşüşün ardından yılın ilk çeyreğinde de azalmaya devam etti. Ancak ilk yarıdaki durgunluğun ardından yılın ikinci yarısında, şirketlerin yeniden stok yaratmasıyla tetiklenen ılımlı bir toparlanma bekleniyor. Rapora göre nominal bazda; emtia fiyatlarının düşmesi, küresel nakliye ücretlerinin ve diğer birçok girdi fiyatlarının azalmasıyla enflasyonist baskıların azalması ve küresel ticaretin nominal değer olarak yüzde 2,1’lik bir düşüş sergilemesi bekleniyor.

Zorlu küresel ekonomik görünüm nedeniyle bazı büyük ekonomilerin bu yılın başlarında resesyona girdiğine de dikkat çekilen raporda; küresel GSYH büyümesinin 2023-2024 yıllarında sırasıyla ortalama yüzde 2,5 ve yüzde 2,3 olacağı tahminler arasında. ABD ve Euro Bölgesi’nin ılımlı 2023-2024 büyüme senaryolarını ise sıkılaştırılmış para politikasının yaratacağı etkilerin şekillendireceği, imalat sektöründe ve küresel ticarette yaşanan resesyonların 2023 yılının ilk çeyreğinde Almanya, Singapur, Tayvan gibi birçok ekonomiyi de teknik resesyona sürüklediği belirtiliyor.

Enerji verimliliğine sahip şirketler kazanacak

Bununla birlikte 2023-2024 yılının kazananlarının enerji verimliliğine sahip şirketler olacağına dikkat çekilen raporda, bu alana sahip çıkamayan bazı şirketlerin ise pazarı terk edecekleri öngörüsü bulunuyor.  Türkiye’ye de değinilen raporda, ülkede Mart 2024’te gerçekleşecek yerel seçimlerin kritik olduğu belirtiliyor.

Allianz Trade Yaz Ekonomik Görünüm Raporu’nda dikkat çekilen hisse senedi piyasalarının ise; belirsiz ekonomik koşullara meydan okuduğu değerlendirmesi yapılıyor. Birinci çeyrek kazançlarının beklenenden daha iyi gelmesi, ABD’de resesyona ilişkin aşağı yönlü risklerin azalması ve olumlu siyasi haber akışı sayesinde, piyasaların yılbaşından bu yana analist tahminlerini de aşan olumlu performans sergilediğine yer veriliyor. Ancak bu performansın, cansız büyüme ve enflasyonda normalleşmenin gecikme ihtimali, kısa vadeli faizlerin beklenenden daha uzun süre yüksek seyretmesi gibi risklerle karşı karşıya olduğunun da altı çiziliyor.

 

 

Raporun detaylarına ulaşmak için: https://www.allianz-trade.com/tr_TR/ekonomik-arastirmalar/ekonomik-gorunum-raporlari/2023-yaz-ekonomik-gorunumu.html

 

Dış Ticarette Müzakere Nasıl Olmalı?

Dış Ticarette Müzakere Nasıl Olmalı?

Ayten Nayir
Emes A.Ş. / Yurtdışı Satış ve Pazarlama Sorumlusu

Dış Ticaret, ülkeler arasında yapılan mal ve hizmet alım satımının geneline verilen addır. Yurt dışı pazarlarda ticaretin geliştirilmesinin yanında yasal mevzuatlara uygun olarak ithalat ve ihracat işlemlerinin yerine getirilmesi konularını kapsayan bir alandır. Mal ve hizmet bir başka ülkeye doğrudan veya dolaylı olarak satıldığında ihracat, bir başka ülkeden bu şekilde alındığında ise ithalat yapılmış olur. Bunların genel adına Dış Ticaret diyoruz.

Müzakere, tarafların farklı ihtiyaçlarını karşılamak için bir anlaşmaya varmak konusunda kullanılan bir yöntemdir. Müzakerenin başarısı, tarafların birbirini anlaması, ortak bir zemin bulması ve bir anlaşmaya varmasıyla ölçülür. Müzakere karşı tarafı mağlup etmek değil, bir tür uzlaşmaya varmaktır.

Müzakere hayatımızın her alana yerleşmiş bir konudur. Özellikle sosyal yaşam, diplomasi ve iş dünyasında etkin rol oynamaktadır. Müzakere becerileri, iş hayatında etkili bir şekilde kullanılan yeteneklerden biridir. Satışta (ihracat) ve Satın almada (ithalat) müzakere farklı teknikleri içermektedir. Müzakere geniş kapsamlı olarak ele alınması gereken bir konu olmakla birlikte, biz yazımızda dış satış ve satınalma süreçlerinde müzakere ederken nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda ana noktalara değineceğiz.

Uluslararası müzakereler ulusal müzakerelerden her zaman farklıdır ve farklı olmak zorundadır. Uluslararası müzakere, müzakere öncesinde derin bir araştırma ve analizi gerektirdiğinden, müzakerecinin konuya ve uluslararası alanda müzakere yaptığı ülkeye hatta firmaya çok iyi hâkim olmasını gerektirir. Dış ticaret ihracat yönüyle pazarlama ve satışı, ithalat yönüyle de satın almayı kapsamaktadır. Dış ticaret mesleğinde profesyonel olan kişiler bu iki alanı da çok iyi bilmelidirler. Birinde satıcı diğerinde alıcı konumunda olduğunuz için kullanılacak teknikler farklılık göstermektedir. Her ülkenin kültürel, sosyal, ekonomik, demografik, hukuki, siyasal, mevzuatsal ve devlet politikaları gibi unsurları farklıdır. Müzakere masasına oturmadan önce bunların iyi analiz edilmiş olması, müzakerenin seyrini olumlu yönde etkileyecektir. Müzakere de sadece tek tarafın değil, her iki tarafın da masadan mutlu ayrılması gerekir.  Müzakere de sadece kendi çıkarlarınızı düşündüğünüzde karşı tarafta kendi çıkarları için savunmaya geçecektir. Oysaki müzakerenin karşı taraf yararına da sonuçlanması gerektiği düşünüp hem kendi çıkarlarınızı hem de karşı tarafın çıkarlarını koruduğunuz hissi verirseniz karşı tarafta sizi tatmin edecek bir anlaşmaya varmak için gayret sarf edecektir. Müzakerede güç, bir algı meselesidir. Önemli olan, sahip olduğunuz değil, karşınızdaki kişinin sahip olduğunuzu düşündüğü güçtür.

Müzakere ana hatlarıyla üç aşamadan meydana gelir. Bu aşamalar sırasıyla Hazırlık, Müzakere, Sonuç ve Anlaşmadır. Müzakere başarılarının %80’i görüşmeler başlamadan önce yapılan hazırlıklara bağlıdır. Müzakerenin amacı ne olacak? Ne elde edilmek isteniyor? Karşı tarafın talepleri neler olabilir? bu vb. sorularla ön hazırlığınızı yapmalısınız. Müzakere öncesinde görüşülecek kişilerle ilgili iyi bir analiz de ayrıca yapılmalıdır. Beklentiler müzakerede başlangıç noktalarıdır. Müzakerede sırasında karşılığını istemeden taviz vermemeyi bir kural olarak benimsemek gerekir. Aksi halde karşı taraf bunu zayıflık olarak algılayacak ve sizden daha fazla taviz istemeye başlayacaktır.

Müzakere öncesinde ve sonrasında çok iyi bir gözlemci olmak ayrıca bir farklılık kazandıracaktır.  Otoritenin kimde olduğunu çok iyi tespit etmek gerekmektedir. Otorite kimdeyse müzakere genellikle onun üzerinden yürüyecektir. İyi bir müzakereci; çok iyi bir dinleyici, empat yeteneği güçlü, esnek, sunum becerisi yüksek, güçlü sorular sorabilen, dürüst, sabırlı ve alternatif çözüm yolları geliştirebilen bir yapıda olmalıdır. Ayrıca iyi bir müzakereci iletişim ve ikna yeteneğini, beden dili ve mikro ifadeleri de çok iyi kullanmalı ve analiz etmelidir. Müzakere yapan kişinin, müzakere konunun uzmanı olması çok önemlidir. Müzakere esnasında sakin kalmakta önemli bir ayrıntıdır. Ne elde etmek istediğinin bilincinde olan ve her iki tarafın da tatmin olacağı bir anlaşmaya varmayı arzu eden dürüst, açık sözlü ve samimi insanlar müzakerelerde başarılı olurlar. Müzakerenin kendine özgü bir mantığı vardır ve müzakere becerileri eğitim ve bilinçli bir çabayla geliştirilebilir.

Her satışçı ve satın almacının ülkeler arası müzakerede ülke ve firma bazında SWOT analizi yapması çok faydalı bir tespit olacaktır. Sonrasında ülkeye ve firmaya ait raporları okuyarak bu analizle harmanlaması da ayrı bir farkındalık oluşturacaktır. Hiç kimse kaybetmek istemez. Bu nedenle herkes gücünü sonuna kadar kullanacaktır. Ancak ticaret mantığında olduğu gibi müzakere kazan-kazan mantığı ile yürür ve sonuçta her iki tarafta fayda sağlayacağını düşünürse verimli bir şekilde sonuçlanacaktır. Müzakere masasının düzeni ve oturma şekilleri bile müzakereye yön vermektedir. Yuvarlak masada karşılıklı olarak oturmak müzakerenin olumlu bir havada geçmesini sağlayacaktır.

Kaynak: Raymond Saner, The Expert Negotiator, s. 137, Müzakere masasında konumlanma biçimleri

Zaman ve zamanlama, etkili bir müzakerenin baş faktörlerindendir. Zamanlamayı doğru ayarladığınızda, olağanüstü anlaşmalar yapabilirsiniz. Ciddi, kararlar alınması gerektiğinde müzakereyi en az 24 saat ertelemek gerekir. Böylece son karar verilmeden daha iyi bir karar verme şansı yüksek olur. Karşı tarafında kararını vermesi için bir mühlet verilmelidir. Belirli saatten veya tarihten önce karar verilmezse şartlarını değişeceğini belirtilmelidir.

Müzakerede 20/80 kuralının çok önemli bir rolü vardır. Bu kural, bir müzakerenin son %20’lik kısmının, görüşülmekte olan ticari işin önemli ve değerli konularının %80’i hakkında olacağını söyler. Müzakerenin ilk %80’lik bölümü ise, alınacak olan kararın yalnızca %20’lik kısmında etkilidir. Eğer ticari bir iş görüşmek için iki saatiniz varsa, en önemli noktalar son otuz dakika içinde kararlaştırılacaktır. Sokrates şöyle demiş; fikir ayrılıklarınızın olduğu konulara geçmeden önce, hem fikir olduğunuz konuları tartışın. Aynı fikirde olmadığınız maddeleri sonraya ertelemek müzakerenin uzamasını ve seyrinin değişmesini engeller. Başta ne kadar ılımlı ve anlaşmacı bir tutumla başlanırsa sonrası zor noktalarda da anlaşma sağlamak daha kolay olacaktır.

Müzakerelerde BATNA (Best Alternative To Negotiated Agreement) tekniğinin önemli bir yer bulunmaktadır. Her müzakerecinin çantasında müzakereye başlamadan önce mutlaka bir alternatif müzakere sonucu olmalıdır. Müzakere süreci planlandığı gibi gitmiyorsa veya muhtemel sonucu beklendiği gibi gerçekleşmeyecekse üzerinde müzakere edilecek ikinci bir anlaşma metni hazır olmalıdır. Bu konu müzakere sürecinde uygulanacak stratejilerden ve verilecek tavizlerden farklı bir konudur. Bu strateji ve tavizler üzerinde müzakere edilen konuyu sonlandırmak için tarafların karşılıklı uyguladıkları taktiklerden oluşur, ancak BATNA, müzakerenin çıkmaza girdiği noktada tarafların birbirleriyle iş yapma isteklerinin devam etmesi halinde ortaya çıkan alternatif iş birliği teklifleridir. Satışın yapılamayacağının anlaşılması durumunda fason üretim teklifinin yapılması BATNA’ya güzel bir örnektir. Müzakereciler BATNA benzeri fikirleri müzakere çıkmaza girdiği aşamada farkında olmadan geliştirirler. Ancak bu aşamanın müzakere öncesi şirkette yapılacak çalışmalar sırasında planlanması doğru ve profesyonelce olan yöntemdir. Esas müzakere hazırlığına ne kadar önem veriliyorsa BATNA’ya da aynı özen ve önem gösterilmelidir.

Dış ticaret müzakerelerinde en önemli strateji daha önce defalarca değinilen kazan-kazan amacının bir strateji olarak da belirlenmesi gerektiğidir. Kazan-kazan stratejisinde başarılı olabilmenin ilk ve en önemli şartı, taleplerinizin karşı tarafa ne fayda sağladığını sorgulayabilmeniz ve bu amaca yönelik davranışlar sergilemenizdir. Dış dünyada müzakere ederken karşı tarafın sizin tavrınızı algılama şekli ve süresi ülkelerden ülkelere genel kültürel yapıya paralel farklılıklar gösterir. Batıda bunu çok net dile getirip, birkaç ortak hedefe yönelik talep ile destekleyerek belli edebilirsiniz. Ancak doğuda, ne kadar kazan-kazan amaçlı bir strateji belirlerseniz belirleyin pazarlık etmek müzakerenin şartıdır. Bu nedenle biraz sabır gösterip süreci bu şekilde kabul etmeli ana amaca yönelik pazarlığı sürdürmeli karşı tarafı memnun etmelisiniz. Daha önce de değinildiği gibi; “müzakere tarafları hem mantıksal hem de duygusal açıdan tatmin ettiği sürece başarılı olarak nitelendirilebilirler”. Dış ticarette, global düşünüp yerel hareket etmek gerekmektedir. İletişim tipleri, kültürel değerler, ülkeler ve müşteriler bazında temsil sistemleri de müzakere görüşmelerinde ayrı bir öneme sahiptir.

Dış ticarette satışın gerçekleşmesine etki eden en önemli unsur fiyattır. Ürünün hedef pazarda nispeten oturmuş bir piyasası yoksa fiyat genelde tarafların yapacağı müzakerelerde şekillenir. Satıcı taraf olarak müzakereye girerken hedefimiz elbette fiyatımızı mümkün olduğunca bize en fazla kâr bırakacak seviyede belirlemek ve gerekiyorsa ufak indirimler yaparak alıcımız ile bir anlaşma zemini oluşturabilmektedir. Alıcı olarak girdiğimiz müzakerelerde ise hedefimiz ürünü en uygun şartlarda ve çoğu zaman en uygun fiyatla alabilmek olacaktır. Her iki açıdan da ele alındığında tarafların her zaman hedeflerini yüksek tutmaları önerilir. Ancak tekrarlamakta büyük fayda vardır ki, bu durum fiyatın oturmadığı, piyasanın gerek satıcı gerekse alıcı için kesin fiyat sınırları çizmediği pazarlar için mümkündür. Müzakerelerde fiyatların ve koşulların birbirinden farklı konular olduklarını unutmamak gerekir. Satınalma sürecinde lehinize olan koşulları elde ettiğiniz müddetçe, ödediğiniz miktardan biraz daha fazla ödemeyi kabul edebilirsiniz. Satışta ise müşteriniz fayda değer analizi yaptığında ve uygun ödeme koşulları sağladığınızda size daha fazla ödemeyi kabul edecektir. Konu fiyat olsa bile odak noktasını fiyata değil fayda değer noktasına çekerseniz iki tarafında memnun kalacağı bir anlaşma sağlayabilirsiniz.

Satınalma müzakerelerinde teklif edebileceğiniz en iyi fiyat bu mu? bundan daha iyisiniz sunamaz mısınız? gibi sorular sorulmalı ve beklenmelidir. Karşı taraf bir esneklik varsa teklifi düşürecek ya da revize edecektir. Aslında bu satış için de ipucu verecektir. Müşteriniz de size satın alma kararı verirken bu soruları yöneltebilir. Böylece satış yaparken aynı zamanda satın almacı gibi düşünerek müşterinizin size iletebileceği olası soruların da yanıtlarını önceden bulmuş olursunuz. Bir şey satın alırken en düşük, bir şey satarken de en yüksek fiyatı elde etmek için masadan kalkma yöntemi kullanılmalıdır. Bu muazzam bir pazarlık gücü verecektir. Satın alma görüşmelerinde satın alabileceğiniz son fiyatı söyleyerek şartlar uymuyorsa masadan kalkacağınızın izlenimini vermeniz gerekir. Satış görüşmelerinde ise müşteri fiyatı fazla bulduysa ve sürekli itiraz ediyorsa, boş yere tartışmaktan kaçınarak gerektiğinde masadan kalkmalısınız. Müşteriye kabul edebileceğiniz asgari fiyat miktarını belirtin ve fiyat tutmuyorsa sizi anlayabilirim diyerek empati kurarak, müşterinin düşünmesine izin verin. Müşteri fayda ve değer analizini iyi bir şekilde anladıysa sizin vereceğiniz fiyata razı olacaktır.

Dış ticaret müzakereleri sırasında uygulanabilecek stratejilerden en önemlilerinden biri de soru sormak ve dinlemektir. Çünkü müzakere sırasında mümkün olduğunca karşı taraf ve amacı hakkında bilgi toplanması gerekmektedir. Müzakere konusu ile ilgili olarak bol bol soru sorulmalı ve cevapları dikkatlice dinlemelidir. Sorularınız evet hayır şeklinde veya tek bir kelime ile cevaplanabilecek türden yani kapalı uçlu sorulardan ziyade, karşı tarafın detaylı bilgi vermesini sağlayacak açık uçlu sorular olmalıdır. Unutmayın, insanlar kendilerini rahat ifade edebildikleri sürece konuşurlar ve açılırlar. Müzakerenin başında sorular ağırlıklı olarak kişisel olmalı ve karşı tarafı kendi hakkında konuşmaya, açılmaya yöneltmelidir. Bu aşama sonunda karşı taraf kendini rahat hissedecektir. Sorulan her kişisel sorunun cevabı mutlaka dikkatle dinlenmeli ve kendimiz hakkında da aynı soru ile ilgili olarak bilgiler verilmelidir.

Her ülkenin ticari iş yapma biçimi ve müzakere şekilleri farklıdır. Yazımızda örnek olması açısından Rusya ve Amerika ülkelerine ana hatları ile değineceğiz.

*Rus Müzakereci

Tanışmalarda, karşılaşmalarda ve ayrılışlarda sıkı sıkı tokalaşırlar. Statüye önem verilir. Hitap ederken eğer varsa unvanlarını da mutlaka kullanın. Sanat, mimari, edebiyat konusunda sohbet etmeyi severler. Bu konulardaki tarihleri ile övünürler. Konuşurken mimik ve beden dili hemen hemen hiç kullanılmaz. Türkler ile Ruslar geçmişte birçok kez zıt kutuplarda yer aldığı için geçmişten bahsetmek uygun olmayabilir. Politika, din ve spor konuşulacak en tehlikeli konulardır. Eğer karşı taraf bu konuyu açarsa sadece dinleyici olmakla yetinmek uygundur. Bir Rus müzakereci karşı tarafı çok nadir evine davet eder. Yemek yenecekse bu genellikle dışarıda bir restoranda akşam yemeği olarak gerçekleşir. Yemekler genelde Türk yemeklerine benzer. Et yemekleri, hamur işleri ve çorbalar pek çok mönüde yer alır. Müzakere sırasında; mutlaka randevu alın ve dakik olun. Müzakereler batıda olduğundan daha yavaş ilerler, sonuç almak birkaç gün sürebilir. Küçük hediyeler hoş karşılanır. Ruslar zeki insanlardır, bu nedenle müzakere sürecinde sık sık strateji değiştirmeniz gerekebilir. Pazarlık aşamasında sık sık rakip firmalardan alınan teklifler masaya yatırılabilir. Böyle bir durumda kendi teklifinizin neden uygun olduğu hakkında açıklayıcı bilgi vermeye çalışın. Ruslar statüye önem verirler. Bu nedenle karşı taraf müzakereye zaman zaman ara verip merkezden üstleri ile durumu değerlendirme gereği duyarlar. Ruslar yetişme tarzları gereği işinin uzmanları ile görüşmeyi severler. Müzakere tamamlandığında görüşülen tüm konuların ve üzerinde anlaşmaya varılan maddeleri tekrar gözden geçirmekte ve bir anlaşma imzalamak isterler. Çinlilerden alımları yüksek olduğundan Çin usulü müzakere tekniklerine alışkındırlar.

*Çinli Müzakereci

Çinliler çok fazla tokalaşmazlar. En çok görülen selamlama şekli hafifçe öne doğru eğilmektir. Çincede soyadı önce söylenir. Hitapederken bay ve bayan unvanlarından sonra soyadı kullanılır. Sohbetlerde aileden, iş dünyasından, teknolojiden konuşulabilir. Çinliler Hong Kong ve Tayvan konularında hassastır. Fiziksel alan batıdakinden daha geniş tutulmalıdır. Çinliler fiziksel temastan ve dokunulmasından hoşlanmaz.

Anlaşmanın büyüklüğüne göre Çin’de misafir şerefine yemek verilebilir. Böyle bir durumda misafirin de cevaben bir yemek vermesi beklenir. Davete Çinli iş adamlarının eşlerinin de davet edilmesi uygun olur. Yemekte genellikle iş konuşulmaz. Çin’de çay kültürü çokönemlidir. Yemekler meyve servisi ile tamamlanır. Müzakere sırasında, uzun süreli kâra odaklanmak gerekir. Amacın bu olduğu müzakere sırasında sıkça dile getirilebilir. Müzakerede ne konuşulacağı, beklentilerin ne olduğu mutlaka müzakere öncesi yazılı olarak Çinli müzakerecilere bildirilmelidir. Çinliler çok fazla beden dili kullanmazlar. Bu nedenle, müzakere sırasında aşırı mimik ve jest kullanmamak uygun olacaktır. Sunumlar ayrıntılı ve bilgi verici şekilde hazırlanmalıdır. Çin’de müzakereler gruplar arasında yapılır. Çinliler tek bir müzakereci yerine bir ekiple müzakere yapmayı tercih ederler. Müzakere konusu Çin’e ihracat ise Çinli müzakereciler pazarının çok büyük olduğunu, kâr potansiyelinin çok yüksek olduğunu dile getirerek fiyat konusunda taviz peşinde olacaklardır. Bumüzakerelerde en çok başvurulan taktiktir. Müzakerelerde mümkün olduğunca ılımlı ve sabırlı olmak önemlidir. Çinler müzakerede stratejik davranırlar ve karşı tarafın davranışına göre şekil alırlar.

Müzakere yapılacak ülkeler bazında bu örnekler detaylandırılabilir. Bu şekilde bir yol haritası belirlemeniz müzakerenin daha bilgi dolu ve akıcı geçmesini sağlayacaktır. Şu noktayı da özellikle belirtmek isterim. Ticaretin dili İngilizcedir. Her ülkenin kendi dilinde müzakere yapmanız her zaman etkili sonuç vermeyebilir. Ülkeye özgü diller içerisinde farklı anlamlara gelen ticari terimler olabilir bu da yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Bu nedenle müzakerelerde ticaretin resmi dili olan İngilizce kullanılmalı ve müzakere sonucunda sözleşmeler İngilizce olmalıdır. İngilizce taslak belirlendikten sonra istenirse sözleşmeye ülke dilinde ve yanında tekrar İngilizcesi bulunması şartıyla yeniden şekil verilebilir. Dış Ticarette, Çin usulü müzakere etkili sonuçlar verebilmektedir. Batı’daki müzakerelerde, zamanın büyük bir bölümü sözleşmenin ince ayrıntılarını görüşmeye harcanır. Çin usulü müzakere de ise sözleşmenin hükümleri ve koşulları beraberce görüşülür, tartışılır ve bir mutabakata varılır. Ardında kâğıda dökülür, tekrar gözden geçirilir, düzeltilir ve taraflarca usulüne uygun olarak imzalanır. Bu müzakerede anlaşmanın temel hükümleri ve şartları birlikte oluşturulduğundan her iki tarafta memnun kalır.

Müzakere sonrası değerlendirmeler de ayrı bir önem taşımaktadır. Müzakere sürekli devam eden bir süreçtir. Bir anlaşma imzalansa bile koşullar ve hükümler değiştirilebilir. İnsanlar, bir kazançları ya da avantajları olmadan yeni bir müzakereye sıcak bakmazlar. Müzakere başarı ile sonuçlandıysa başarı kriterleri not edilmeli, başarısız sonuçlandıysa tekrar başa dönülerek hatalı noktalar incelenmeli ve bir sonraki müzakere için yol haritası belirlenmelidir.

Bir müzakere sırasında hiçbir şeyi kişisel olarak almamak akıllıca olacaktır. Kişilikleri bunun dışında bırakırsanız, fırsatları daha objektif bir şekilde görebileceksiniz (Brian Koslow).

Kaynaklar

Hakan AKIN, Dış Ticarette Müzakere Teknikleri, Hakan Akın, İSO Sunumu, 2014.

Brian Tracy, Müzakere, 2015.

 

Endüstriyel Fırın İmalatında Püf Noktaları: “Çelik Kısmı”

Kalite Ayrıntıda Gizlidir

Kalite ayrıntıda gizlidir derler ya gerçekten doğrudur. Özellikle makine imalatı yapan firmalarda kalite konusu her zaman ön plandadır. Ancak bir makinenin gerçekten kaliteli olup olmadığını dış görüşüne bakarak anlayamayız. Arka planda o kadar çok detay vardır ki gerçekten kaliteli olup olmadığı yıllar sonra ortaya çıkar. Kalitesiz bir makine aldığınızın farkına vardığınızda iş işten çoktan geçmiş olabilir. Bu yüzden alüminyum profil üreticilerini endüstriyel fırın alımları sırasında dikkatli olmaları konusunda uyarmak ve dikkatlerini çekmek istedim.

İster yerli, isterse yabancı bir firmadan endüstriyel fırın alın mutlaka ama mutlaka imalat aşamaları hakkında bilgi isteyip gerekirse sahada her aşamada kontrol edin. Sözleşmelerde belirli şartları sağlayabilecek kalite standartlarına, markalara ve özelliklere mutlaka yer verin. Alacağınız fırın ve makine sizin istediğiniz mamul veya yarı mamulün üretimini sağlayacak ve uzun yıllar sorunsuz çalışabilecek kalitede makine olmasına dikkat edin. Bakım maliyeti az ve enerji verimliliği yüksek fırınlar almaya gayret gösterin. Yani kısacası ucuz fırın almayın, kaliteyi ucuza alın.

Aldığınız firma, üzerinden yıllar geçse bile teknik destek sağlayabilecek imkan ve kabiliyete sahip olmalı. Makina üzerindeki teknik aksamda kullanılan malzemeler ileriki yıllarda kolayca bulunabilmeli. Bu konuda gerekirse kullandıkça çabuk aşınabilecek ve temel ekipmanların listesini yapıp yedek malzeme olarak deponuzda hazırda tutmalısınız. Makine üzerinde aşırı spesifik ölçü ve özelliklere sahip malzeme kullanılmadığına emin olmalısınız.

Aldığınız fırın veya makinanın kullanım kılavuzu olmalı ve ekipman listesi detaylı şekilde yazılmalı. Teknik personelinize mutlaka kullanma eğitimi verilmeli. Üretici firmanın kalite ve güvenlik belgeleri olmalı. Makine üzerinde her türlü riske karşı güvenlik önlemleri alınmalı, gerekli yerlere uyarıcı işaretleri yerleştirilmeli.

Makinenin kalitesi ÇELİK kısmında başlar.

  • Hangi çelik çelikleri kullanılmış. Yerine uygun kaliteli çelikler kullanılmış mı?
  • Çelik konstrüksiyonu yapılırken kumlanmış ve astar boyalı malzeme tercih edilmiş mi?
  • Kaynak, taşlama, kesim, büküm ve talaşlı imalat işçiliği düzgün mü, yoksa hatalar boya ile kapatılmış mı?
  • Doğru ısıl işlem ve indüksiyon işlemi uygulanmış mı?
  • Bağlantılar kaliteli cıvata ve vidalarla yapılmış mı?
  • Boru kaynakları düzgün yapılmış mı? Kaynak filmleri çektirilmiş mi?
  • Kullanılan transmisyon ve imalat çelikleri sertifikalı ve çatlak test kontrolleri yapılmış mı?
  • Dişliler dolu malzemeden mi, yoksa kaynaklı malzemeden mi imal edilmiş?
  • Özellikle makara, teker, rulo gibi dayanıklılık ve yerine göre sıcaklığa maruz kalan kısımlar için kullanılan sfero, pik, bronz, paslanmaz dökümlerin kalitesi nedir?

Endüstriyel fırınlar, içinde yer alan malzemeleri istediğiniz sıcaklığa yükselten ve bu sıcaklıkta istediğiniz süre boyunca tutmayı başaran özel fırınlardır. Bu fırınlar sayesinde katı ve sıvı haldeki her türlü hammadde çok yüksek sıcaklıklarda işlenebilir.  Bu fırınlarda içinde yer alan malzeme ısınır ve işlem yapılacağı sıcaklığa kadar gelir. Daha sonra hammaddeyi işlemek için istediğiniz süre boyunca sıcaklığı sabit tutar. Böylece endüstriyel alanda kullanılan her türlü hammadde kolayca işlenebilir. Isı deyince de akla hemen PASLANMAZ ÇELİK kullanımı gelir.

İmalatçılar fırınlarda paslanmaz çeliği 304,316,309,310,321, dublex gibi değişik kalitelerde ve döküm, dolu çubuk, sac, profil, boru, lama, köşebent, kare, cıvata, fittings gibi değişik çeşitlerde kullanırlar. Büyük oranda ithal malzeme kullanılır ve oldukça maliyetlidir. Ancak fırının gerekli yerlerinde gerekli kalite paslanmaz çeliğin maliyetine rağmen kullanılması zorunludur. Sertifikalı ürün kullanılması, gerekirse alınan malzemenin analiz edilmesi gerekir. Belirli bir paslanmaz çelik tipinin seçimi, söz konusu uygulamanın getirdiği şartlara bağlıdır. Birçok durumda en önemli belirleyici etkenler korozyon dayanımı, kararma direnci ve yüksek sıcaklıklardaki oksidasyon dayanımıdır. Bunlara ek olarak seçilen paslanmaz çelik türü mukavemet, tokluk, süneklik ve yorulma dayanımı gibi konularda minimum mekanik özelliklere de sahip olmalıdır.

Paslanmaz çeliğin seçimi önemli olduğu kadar, kesimi, bükümü, kaynağı, işlemesi, yüzey koruması ve temizliği ve montajı da ustalık ve tecrübe ister. İmalat ve işlemede aşağıdaki hususlara dikkat etmek gerekir.

  • Paslanmaz çelik imalatı mümkünse karbonlu çeliklerin imalatından ayrı yerde yapılmalıdır.
  • Presle şekil verme işlerinde 304L kalite paslanmaz çelik veya soğuk iş takım çeliklerinden yapılma kalıplar kullanılmalı, aynı kalıpta karbonlu çelik malzeme işlenmemelidir.
  • Giyotin makasta daima paslanmaz malzeme kesilmeli, karbonlu malzeme kesilmiş ise bıçak yüzeyi kimyasallarla iyice temizlenmelidir.
  • İmalatı bitmiş yüzeyin taşlanması sırasında daima paslanmazda kullanılan kesici ve aşındırıcılar kullanılmalıdır.
  • Aksi durumda yüzeyi özel kimyasallarla veya %20 nitrik asit çözeltisine 50 C de parça batırılarak temizlenmelidir. Bu işlemin yapılmaması durumunda ileriki evrelerde yüzeyde paslanmalar olabilir. Bu paslanma noktaları yüzeye saplanan karbon çeliği parçacıklarından kaynaklanmaktadır.
  • Talaşlı imalatlarda %100 saflıkta özel soğutma yağı kullanılmalıdır.
  • Talaşlı imalatlarda ISO M10-M20 kalite sert metal uçları kullanılmalıdır.
  • Freze işleminde ISO K01-K10 kalite sert metal uçları kullanılmalıdır.
  • Kesme ve delme işleminde 2379 veya toz metalürji çelikler kullanılmalıdır.
  • Kalıpta kesme ve delme işleminde alt ve üstü kesiciler arasında malzeme kalınlığının %6-8 kadar boşluk verilmelidir.
  • Delme işleminde HSS zımba pimleri kullanılmalıdır.
  • Soğuk dövme ve derin çekme ve de redüksiyon gibi zorlu işlerde AISI 304-316 yerine AISI 304 L-316 L tercih edilmelidir.

Cavit SOY

 

https://www.umitmetal.com.tr/paslanmaz-celiklerde-imalat-ve-islemede-dikkat-edilecek-hususlar/

Şehir İçi Lojistik Operasyonlarda, Elektrikli Araç İlk Defa Kullanıldı

Algida, Ford Otosan ile gerçekleştirdiği iş birliğiyle yüzde yüz elektrikli Ford E-Transit araçları, dağıtım ağına katarak bir ilke imza attı.

Araçların teslim töreni, Rahmi Koç Müzesi’nde Unilever Türkiye, Algida ve Ford Otosan yetkililerinin katılımıyla gerçekleşti.

Dünyada 100, Türkiye’de ise 30 yılı aşkın süredir dondurmanın verdiği mutluluğu milyonlarla paylaşan Algida, “Mutlu İnsanlar ve Mutlu Gezegen” misyonu çerçevesinde, küresel karbon salımını azaltma hedefiyle, şehir için dağıtım filosunu elektrikli araçlarla yenilemeye başladı.

Ford Otosan iş birliğiyle Algida filosuna katılan Türkiye’nin ilk tam elektrikli hafif ticari aracı E-Transit, Ford Türkiye İş Alanı Lideri Özgür Yücetürk tarafından Unilever Türkiye ve Orta Doğu Dondurma Genel Müdürü Toloy Tanrıdağlı ve Unilever Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Doğu Tedarik Zinciri ve Müşteri Operasyonları Başkanı Graham Sommer’e teslim edildi.  Bu adımıyla Algida, Türkiye’de yüzde 100 elektrikli dondurma araçlarını şehir içi filosuna katan ilk marka oldu. Elektrikli araçlar, Algida depolarında yeşil enerji ile şarj edilecek. Algida’nın şehir içi dağıtım filosunun tamamı, 2025 sonuna kadar yüzde yüz elektrikli araçlarla tamamlanacak.

Unilever Türkiye ve Orta Doğu Dondurma Genel Müdürü Toloy Tanrıdağlı “Türkiye’de bir ilke imza atıp dağıtım ağımıza kattığımız yüzde 100 elektrikli araçlarımızla, operasyonumuzdaki karbon salımını yılda yaklaşık 125 ton azaltmayı hedefliyoruz.” dedi. Tanrıdağlı, “Türkiye’nin dondurmacısı Algida olarak hem ülkemize hem de dünyamızla mutluluğu paylaşırken, dünyanın önde gelen dondurma şirketi olarak sorumluluklarımızın farkındayız. Ekosistemimize duyduğumuz saygıyı geçtiğimiz yıldan bu yana dünya genelindeki 3 milyon, Türkiye’deki 260.000 adet dondurma kabinimizin 1 senede harcadığı toplam enerjiyi hesaplayıp yenilenebilir enerjiye dönüştürerek gösteriyoruz. Kabinlerimizin sarf ettiği enerji miktarı kadar yenilenebilir enerji üreten tesislere destek sağlayarak karbon ayak izimizi azaltmayı hedefliyoruz. I-REC yenilenebilir enerji sertifikası ile satın aldığınız elektriğin uluslararası piyasalarda yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını belgeliyoruz. Bugün ise Ford Otosan ile yaptığımız iş birliği ile Türkiye’deki şehir içi araç filomuza ilk elektrikli araçları dahil ettik. Operasyonumuzdaki karbon salımını yılda yaklaşık 125 ton azaltmayı hedefliyoruz.” dedi.

Unilever Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Doğu Tedarik Zinciri ve Müşteri Operasyonları Başkanı Graham Sommer “2039 yılına kadar değer zincirimiz genelinde net sıfır emisyon hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz.” dedi. Sommer, “Unilever olarak, 2030 yılına kadar operasyonel emisyonlarımızı sıfırlamak ve 2039 yılına kadar değer zincirimiz genelinde net sıfır emisyon elde etmek için bilime dayalı hedefler belirledik. Filolarımızda elektrikli araçlara geçmek de bunun en temel parçalarından birini oluşturuyor. Algida markamız, Türkiye’de yüzde 100 elektrikli E-Transit araçlarını filosuna katarak dağıtım operasyonlarında kullanmaya başlayan ilk marka oldu. Önümüzdeki 5 yıl içinde doğrudan dağıtım filomuzun tamamını elektrikli araçlara dönüştürmeyi hedefliyor, Türkiye’deki elektrikli araç altyapısının gelişmesiyle bu dönüşümü ülke genelinde iş ortaklarımızla yürüttüğümüz operasyonlarımıza da taşımayı istiyoruz.” dedi.

Araçların devir teslim töreni sırasında Ford Türkiye İş Alanı Lideri Özgür Yücetürk, Unilever çatısı altındaki dondurma devi Algida ile iş birlikleri hakkındaki mutluluğunu; “Elektrikli mobiliteye olan bağlılıkları için Algida’ya en içten teşekkürlerimi sunarım. Birlikte, karşılıklı değer yaratmak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için çalışıyoruz. Olağanüstü verimliliği, üstün performansı ve gelişmiş teknolojik özellikleriyle E-Transit, otomotiv endüstrisinin elektrikli dönüşümüne öncülük etme vizyonumuzun en güzide sembollerinden biri. Filo kullanıcılarına elektrikli mobilitenin faydalarını tam olarak benimserken iş taleplerini etkin bir şekilde karşılamaları için daha fazla esneklik ve güven sunarak onları güçlendiriyor. Özetle ticaretin sadece bugününe değil, geleceğine de yön veriyor.” sözleriyle dile getirdi.

Unilever markalarından Algida bu adımla Unilever’in İklim Geçişi eylem planında belirtilen 2039 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu hedefini de destekliyor. 2020’li ve 2030’lu yıllarda ise öncelikli odağını sera emisyonlarını azaltmak üzerine kurguluyor. Algida, Ağustos 2023 itibarıyla filosuna dahil ettiği 20 araçla başlayan şehir içi elektrikli dağıtımı, takip eden 5 yılda tüm doğrudan dağıtım ağına yaygınlaştırmayı hedefliyor. Türkiye’nin dondurmacısı Algida, mutluluğu paylaşmaya devam ederken hem ülkeye hem de gezegene, mutlu bir gelecek sağlamak için sürdürülebilirlik alanında çalışmalarına hızla devam ediyor.

Ford Otosan, uzun dönem sürdürülebilirlik stratejisi ‘Gelecek Şimdi’ ile otomotiv ekosisteminde dönüşümün öncüsü olma yolunda güçlü, kapsamlı ve kararlı adımlarla ilerliyor. Ford Otosan binek araçlarda 2030, hafif ve orta ticari araçlarda 2035, ağır ticari araçlarda ise 2040 itibarıyla sadece sıfır emisyonlu araç satışı hedefliyor. Türkiye’deki tüm üretim tesisleri ve Ar-Ge merkezinde 2030’da karbon nötr olmayı amaçlıyor. Ayrıca tedarik zincirini ve şirket lojistik operasyonlarını 2035’te karbon nötr hale getirmek üzere çalışıyor.

Hastanelerdeki Envanter Stok Devir Hızı Sürecinin Önemi

Stok devir hızı, bir işletmenin stoklarında yer alan ürünlerin yıl içerisinde kaç kez yenilendiğinin hesaplamasına yardımcı olan formüle ve yoruma tabii bir yöntemdir. Stokların yıl içerisindeki yenilenme süresinin tespiti açısından önem arz etmektedir. Envanter durumu, ister otomotiv, ilaç, medikal, ister perakende sektörü olsun, herhangi bir işletmenin sağlığını temsil eder. Envantere göre satış performansını nasıl ölçüldüğünü açıklamak için genellikle stok devri ifadesini kullanılmaktadır. Süreçler sağlık işletmesi konusu olması nedeni ile kaliteli ve verimli sağlık hizmeti sunulabilmesi ve hastanenin finansal sağlığının sürekli olarak ölçülmesi, stok yönetimi için çok önemlidir.

Stok Devir Hızı Hesaplama Formülü ve Örneği;

H.K.Ürün Maliyeti /((D.Başı Stok+D.Sonu Stok)/2) şeklindedir.

  • Hastalara Kullanılan Ürünlerin Maliyeti: 400.000 TL
  • Dönem Başı Stok: 35.000 TL
  • Dönem Sonu Stok: 65.000 TL

Formül üzerinde veriler girildiğinde:

Stok devir hızı 8 olarak hesaplanacaktır. Yıl içerisinde stokların 8 kez yenilendiğine örnek teşkil edilmiştir.

Hastanenin net verilere ulaşabilmesi ve yöneticilerin stoklar hakkında yorum yapabilmesi için geçmiş yıllar temel alınarak, işletmenin ortalama devir hızı göstergeleri ile gelecek yıllarda ki hedefleri belirlemeleri gerekmektedir. Aksi halde geçmiş tüketime ve envanter devir hızlarına bakmaksızın belirlenen hedefler işletmenin atıl stoklara , hareketsiz ürünlerin çokluğuna, zayi riskinin artmasına, kaynakların düzensiz harcanmasına ve aylık dönemlerdeki gelir gider dengesizliğine neden olarak ciro hedeflerini olumsuz etkileyecektir.

Hangi Stok Devir Hızının Sonucu Hastane İçin Önemlidir ?

Hastanelerde stok devir hızının yüksek veya düşük olması stokların etkinliklerine göre yönetildiğinin bir göstergesidir. Mevcut şartlar göz önünde bulundurulduğunda hesaplanan stok devir hızının yüksek olması gerçekten hastane içerisinde stokun etkin yönetildiğine bir işaret midir ? Veya düşük çıkması sorunlu bir stok yönetiminin habercisi midir ?

Hesaplanan devir hızlarının sonucunda geçmiş yıllara oranla yüksek olması, işletmede stokların etkin kullandığına ve satın alınan ürünlerin uzun vadede kontaminasyon ve zayi risklerini asgariye indiğinin göstergesidir. Nitekim bu yüksek devir hızı, hastaneye başvuran hastalara yapılan ameliyatların, ayaktan ve yatan tedavi sayılarının yüksek olduğunu gösterse de, stok devir hızının yüksek olması her zaman olumlu bir durum da değildir. Çok hızlı yenilenen stoklar hastanenin yetersiz stok ile çalıştığını her an plansız bir acil durumda sağlık hizmeti sunulamayacağı, hastanın ölümle sonuçlanabileceği durumların birer göstergesidir. Bu tarz durumların sonucu hastanenin satınalma departmanına bir uyarı olup, tedarikçi seçimlerini gözden geçirmeleri gerektiğine işarettir. Hastane içerisinde Ana Depo, Ameliyathane ve Tali depolar için planlanan stokların belirli dönemlerde revize edilmesini gerekmektedir.

Sağlık işletmelerine özgü reusable (yeniden kullanılabilir) olarak adlandırılan ürünlerdeki stoklar da devir hızına tabii ise, tek kullanımlık ürünler statüsünde hesaplanması işletmenin zarar kalemleri olarak görülmesine neden olacaktır.  Reusable ürünler tek kullanımlık ürünlerden daha pahalı olduğundan ve reusable ürünler için sterilizasyon yatırımlılarının da söz konusun olacağından, hesaplanan devir hızı etkin ve verimli olmayacaktır. Bu nedenlerden ötürü stok devri hesaplaması yapılırken reusable ürünler ve tek kullanımlık ürünler kendi içlerinde alt gruplarına göre ayrı hesaplanmalıdır. Reusable ürünlerin devir hızının düşük çıkması belirlenen bölünür ’lük oranlarından sonra yenilenmişse stoklar, işletmenin reusable ürünlerde gider kalemlerinin azaldığını gösterecektir. Hastanede devir hızının düşük çıkması sonucu ise farklı bakış açısı ile özellikle dışa bağımlılığın yüksek medical ve non medical ürünlerin döviz ile alınması nedeni ile işletme içerisinde uzun vadede spekülatif stok tutulduğunu gösterebilmektedir. Bu nedenle stok devir hızının düşük çıkması her zaman kötü olarak yorumlanmamalıdır.

Sonuç olarak hesaplanan stok hız oranı her sektöre göre değişiklik gösterildiği için tek bir sonuç belirlemek mümkün değildir. Bu durum sağlık işletmesi içinde geçerlidir. Ancak geçmiş yıllar baz alınarak yeni dönemler için hedef ve yorum yapıla bilinir.  Öncelikleri insan sağlığı ve güvenliği olan sağlık işletmeleri için hastane içerisindeki envanterler vücuttaki damarlarda gezen kan gibidir. Onunla ilgili verilen kararlarda çok dikkatli olunmalıdır. Aksi halde iyi yönetilemeyen stoklar işletmede ciro kaybına neden olacaktır.

Kadir HANÇER

Tayvan’a İhraç Edilen Kanserojen İçeren Yumurtalar İle İlgili: “İçimizde Çürük Yumurtalar Varsa Ayıklansın”

Türkiye’den Tayvan’a ihraç edilen yumurtalarda kanserojen nitrofuranslar isimli antibiyotiğe rastlanmasıyla ilgili konuşan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, “Yumurta ihracatı öncesinde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çok ciddi kontroller yapılıyor. Bu antibiyotiğin satışı 20 yılı aşkın bir süredir yasak. Sektör olarak bu antibiyotiğin nereden bulunduğunun araştırılmasını talep ediyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı ve sektörümüzdeki teknik arkadaşlar konuyu araştırıyorlar. Konu anlaşılınca kamuoyuna tüm şeffaflığıyla açıklama yapacağız. İlk kez böyle bir durumla karşı karşıyayız. Konunun takipçisiyiz. Yanlış yapanların en ağır şekilde cezalandırılması taraftarıyız. İçimizde çürük yumurtalar varsa ayıklansın” dedi.

Türk yumurta sektörünün modern tesislerde üretim yaptığının altını çizen Girit sözlerini şöyle sürdürdü; “Dünya’nın en güçlü oyuncularından biriyiz, ihracatta dünyada ilk üç ülke arasındayız. Türk yumurta sektörü olarak, 2023 yılının ilk yarısında Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’nin aralarında 51 ülkeye 195 milyon 350 bin dolarlık ihracat yaptık. Tayvan 2023 yılında ilk kez ihracat yaptığımız bir ülke. Tayvan’a ihraç edilen yumurtaların bir partisinde Türkiye’de 20 yıldır yasak olan nitrofuranslar antibiyotik grubuna rastlanmasının şaşkınlığını yaşıyoruz. Bu istisnai durumun Türkiye’nin yumurta ihracatındaki başarısını gölgelememesi gerektiğine inanıyoruz.”

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit

Türkiye, 2023 yılının ocak – haziran döneminde 41 ülkeye 195 milyon 350 bin dolarlık yumurta ihraç etti. Yumurta ihracatı 2022 yılının ilk yarısına göre yüzde 9 artış gösterirken en fazla ihracat yapılan ülke 48 milyon dolarla Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Irak, Türkiye’den 40 milyon dolarlık yumurta talep ederken, Katar 16,3 milyon dolarlık yumurta ithalatıyla üçüncü sırada yer aldı. Türk yumurta ihracatçıları, Rusya Federasyonu’na 12,8 milyon dolarlık ihracat yaparken, 2023 yılında ilk kez yumurta ihraç ettiğimiz Tayvan ise; 8,1 milyon dolarlık tutarla listeye beşinci sıradan giriş yaptı.

Satınalma Planlama Uzmanı Aranıyor

İlaç ve veterinerlik ürünleri sektöründe faaliyet gösteren bir holding bünyesinde çalışmak üzere, Satınalma Planlama Uzmanı aranmaktadır.

CV Gönderimi: dergi@satinalmadergisi.com

İnsan Kaynakları iş ilanlarınızı bizimle paylaşabilirsiniz. Ücretsiz yayınlanmaktadır.

İhalelerde Teklif Geçerlilik Süresinin Dolması ?

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, söz konusu ihalede ihale komisyonu kararının 30.12.2022 tarihinde alındığı ve taraflarına ilk sözleşme davetinin 26.04.2023 tarihinde gönderildiği, aradaki sürenin şifahen öğrendiklerine göre ÇED raporu alınamadığından kaynaklandığı, daha sonra kendileri tarafından yapılan şikâyet ve itirazen şikâyet başvurusu üzerine alınan karar sonrası bu defa 25.05.2023 tarihli sözleşmeye davet yazısının taraflarına tebliğ edildiği ve sözleşme imzalama son gününün 05.06.2023 tarihi olduğu ancak bu sürenin tekliflerinin geçerli olduğu zaman dilimini kapsamadığı, 27.05.2023 tarihinde teklif geçerlilik sürelerinin dolduğu, 29.05.2023 tarihinde verdikleri dilekçelerinde de belirtilen Kurul kararları dikkate alındığında sözleşmeyi imzalamak için verilen 10 günlük yasal sürenin mutlaka sözleşmeyi imzalayacak isteklinin teklifinin geçerli olduğu dönem içerisinde olması gerektiği, idare tarafından önce kendilerine tekliflerinin geçerli olup olmadığının sorulması gerektiği, 27.05.2023 tarihinde teklif geçerlilik sürelerinin dolduğu dikkate alındığında sözleşmeyi imzalama zorunlulukları bulunmadığından geçici teminatlarının gelir kaydedilmesi ve haklarında yasaklama işleminin yapılmaması gerektiği iddiasına yer verilmiştir.

15.06.2023 tarihli ve 2023/UY.II-896 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Tekliflerin geçerlilik süresi” başlıklı 32’nci maddesinde “Tekliflerin geçerlilik süresi ihale dokümanında belirtilir. İdarece ihtiyaç duyulması halinde bu süre, teklif ve sözleşme koşulları değiştirilmemek ve isteklinin kabulü kaydıyla, en fazla  ihale dokümanında belirtilen teklif geçerlilik süresi kadar uzatılabilir.” hükmü,

Aynı Kanun’un “Kesinleşen ihale kararlarının bildirilmesi” başlıklı 41’inci maddesinde “İhale sonucu, ihale kararının ihale yetkilisi tarafından onaylandığı günü izleyen en geç üç gün içinde, ihale üzerinde bırakılan dâhil olmak üzere, ihaleye teklif veren bütün isteklilere bildirilir.

İhale sonucunun bildiriminde, tekliflerin değerlendirmeye alınmama veya uygun bulunmama gerekçelerine de yer verilir. İhale kararının ihale yetkilisi tarafından iptal edilmesi durumunda da isteklilere gerekçeleri belirtilmek suretiyle bildirim yapılır.

İhale sonucunun bütün isteklilere bildiriminden itibaren; 21 inci maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş gün, diğer hallerde ise on gün geçmedikçe sözleşme imzalanamaz.” hükmü,

Anılan Kanun’un “Sözleşmeye davet” başlıklı 42’nci maddesinde “41 inci maddede belirtilen sürelerin bitimini, ön mali kontrol yapılması gereken hallerde ise bu kontrolün tamamlandığı tarihi izleyen günden itibaren üç gün içinde ihale üzerinde bırakılan istekliye, tebliğ tarihini izleyen on gün içinde kesin teminatı vermek suretiyle sözleşmeyi imzalaması hususu bildirilir…” hükmü ile “Sözleşme yapılmasında isteklinin görev ve sorumluluğu” başlıklı 44’üncü maddesinde “İhale üzerinde kalan istekli 42 ve 43 üncü maddelere göre kesin teminatı vererek sözleşmeyi imzalamak zorundadır. Sözleşme imzalandıktan hemen sonra geçici teminat iade edilir.

Bu zorunluluklara uyulmadığı takdirde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın ihale üzerinde kalan isteklinin geçici teminatı gelir kaydedilir. Bu durumda idare, ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif fiyatının ihale yetkilisince uygun görülmesi kaydıyla, bu teklif sahibi istekli ile de Kanunda belirtilen esas ve usullere göre sözleşme imzalayabilir. Ancak ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi istekli ile sözleşme imzalanabilmesi için, 42 nci maddede belirtilen on günlük sürenin bitimini izleyen üç gün içinde ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi istekliye 42 nci maddede belirtilen şekilde tebligat yapılır.

Ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin de sözleşmeyi imzalamaması durumunda ise, bu teklif sahibinin de geçici teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir.” hükmü,

Anılan Kanun’un “Kesin teminat” başlıklı 43’üncü maddesinde “Taahhüdün sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak amacıyla, sözleşmenin yapılmasından önce ihale üzerinde kalan istekliden ihale bedeli üzerinden hesaplanmak suretiyle % 6 oranında kesin teminat alınır.” hükmü,

Anılan Kanun’un “İdareye şikâyet başvurusu” başlıklı 55’inci maddesinin son fıkrasında, “İdareye şikâyet başvurusunda bulunulması halinde, başvuru üzerine alınan kararın son bildirim tarihini, süresi içerisinde bir karar alınmaması halinde ise bu sürenin bitimini izleyen tarihten itibaren on gün geçmeden ve itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmadığı hususuna ilişkin sorgulama yapılmadan veya itirazen şikayet başvurusunda bulunulması halinde ise Kurum tarafından nihai karar verilmeden sözleşme imzalanamaz.” hükmü,

Aynı Kanun’un “İhalelere katılmaktan yasaklama” başlıklı 58’inci maddesinde “17 nci maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler hakkında fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, üzerine ihale yapıldığı halde mücbir sebep halleri dışında usulüne göre sözleşme yapmayanlar hakkında ise altı aydan az olmamak üzere bir yıla kadar, 2 nci ve 3 üncü maddeler ile istisna edilenler dâhil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verilir…” hükmü,

Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Tekliflerin geçerlilik süresi” başlıklı 55’inci maddesinde “(1) Tekliflerin geçerlilik süresi; tekliflerin tahmini değerlendirme süresi, şikayete ilişkin süreler, ihale kararının onaylanması ile sözleşme imzalanmasına kadar geçecek süre ve benzeri hususlar dikkate alınarak belirlenir ve bu süre ihale dokümanında belirtilir. (2) İdarece ihtiyaç duyulması halinde bu süre, teklif ve sözleşme koşulları değiştirilmemek ve isteklinin kabulü kaydıyla, en fazla ihale dokümanında belirtilen teklif geçerlilik süresi kadar uzatılabilir.” hükmü,

Aynı Yönetmelik’in “İhale üzerinde kalan isteklinin sözleşmeye davet edilmesi” başlıklı 68’inci maddesinde “(1) Kanunun 41 inci maddesinde belirtilen sürelerin bitimini, ön mali kontrol yapılması gereken hallerde ise bu kontrolün tamamlandığı tarihi izleyen günden itibaren üç gün içinde ihale üzerinde bırakılan istekliye, tebliğ tarihini izleyen on gün içinde kesin teminatı vermek suretiyle sözleşmeyi imzalaması hususu bildirilir. Yabancı istekliler için bu süreye oniki gün ilave edilir. (2) Sözleşmenin imzalanacağı tarihte, sözleşme imzalanmadan önce ihale sonuç bilgileri Kuruma gönderilmek suretiyle ihale üzerinde kalan isteklinin ihalelere katılmaktan yasaklı olup olmadığının teyit edilmesi zorunludur. (3) Mücbir sebep halleri dışında, ihale üzerinde kalan istekli, yasal yükümlülüklerini yerine getirerek sözleşme imzalamak zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde, ihale üzerinde kalan isteklinin geçici teminatı gelir kaydedilerek Kanunun 58 inci maddesi hükümleri uygulanır. Ancak Kanunun 10 uncu maddesi kapsamında taahhüt altına alınan durumu tevsik etmek üzere idareye sunulan bilgi ve/veya belgelerin taahhüt edilen duruma aykırı hususlar içermesi halinde, ihale üzerinde kalan isteklinin geçici teminatı gelir kaydedilmekle birlikte, hakkında Kanunun 58 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü,

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Teklif geçerlilik süresinin dolmasından sonra sözleşme yapılması” başlıklı 16.7’nci maddesinde “Kesinleşen ihale kararı bildirildikten sonra şikâyet başvurusunda bulunulması veya dava açılması nedeniyle ihale sürecinin uzaması sonucunda; teklif geçerlilik süresinin ihale dokümanında öngörülen süre kadar uzatıldığı ve bu sürenin de dolduğu, buna rağmen sözleşmenin imzalanamadığı durumlarda; İhale Uygulama Yönetmeliklerinde yer alan sözleşmenin imzalanması ile ilgili hükümlere göre, ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi veya ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi ile kabul etmeleri şartıyla, sözleşme imzalanabilir. İdarece bu durumda ihale üzerinde kalan istekliye sözleşme imzalayıp imzalamayacağı hususu sorulmaksızın sadece teklif geçerlilik süresinin dolduğu gerekçe gösterilerek ihalenin iptal edilmemesi gerekmektedir. Ancak tekliflerin geçerlilik süresinin dolmuş olması nedeniyle ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi veya ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin sözleşmeyi imzalama zorunluluğu bulunmadığından, sözleşmeyi imzalamayan istekliler hakkında geçici teminatın irat kaydedilmesine ve yasaklamaya ilişkin hükümler uygulanmayacaktır.” açıklaması,

İdari Şartname’nin “Tekliflerin geçerlilik süresi” başlıklı 24’üncü maddesinde “24.1. Tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 150 – YüzElli (rakam ve yazıyla) takvim günüdür. 24.2. İhtiyaç duyulması halinde, teklif geçerlilik süresinin en fazla yukarıda belirlenen süre kadar uzatılması istekliden talep edilebilir. İstekli, İdarenin bu talebini kabul veya reddedebilir. İdarenin teklif geçerlilik süresinin uzatılması talebini reddeden isteklinin geçici teminatı serbest bırakılır/iade edilir. 24.3. Teklifinin geçerlilik süresini uzatan istekli, teklif ve sözleşme koşullarını değiştirmeden, geçici teminatını kabul ettiği yeni teklif geçerlilik süresi ile geçici teminata ilişkin hükümlere uygun hale getirir. 24.4. Bu konudaki istek ve cevaplar yazılı olarak EKAP üzerinden yapılır.” düzenlemesi,

Aynı Şartname’nin “Sözleşmeye davet” başlıklı 39’uncu maddesinde “39.1. 4734 sayılı Kanunun 41 inci maddesinde belirtilen sürenin bitimini, ön mali kontrol yapılması gereken hallerde ise bu kontrolün tamamlandığı tarihi izleyen günden itibaren üç gün içinde, ihale üzerinde bırakılan istekli sözleşmeye davet edilir. Bu davet yazısında, tebliğ tarihini izleyen on gün içinde yasal yükümlüklerini yerine getirmek suretiyle sözleşmeyi imzalaması hususu bildirilir. Yabancı istekliler için bu süreye oniki gün ilave edilecektir. 39.2. İsteklinin, bu davet yazısının bildirim tarihini izleyen on gün içinde yasal yükümlülüklerini yerine getirerek sözleşmeyi imzalaması zorunludur.” düzenlemesi yer almaktadır.

Yapılan incelemede başvuruya konu ihalenin “Muğla İli, Milas İlçesi, İsmetpaşa Mahallesi 2. Etap 546 Adet Konut İnşaatı İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi” olduğu, 30.12.2022 tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin başvuru sahibi İmaj Altyapı Üst Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş. üzerinde bırakıldığı, söz konusu istekliye 26.04.2023 tarihinde EKAP üzerinden yapılan bildirim ile sözleşme yapmaya davet edildiği, başvuru sahibi tarafından 03.05.2023 tarihinde idare kayıtlarına alınan dilekçe ile “İdarenizin ihale tarihi ile sözleşmeye davet yazısı arasında geçen 4 aylık süreçte ülkemizde yaşanan deprem felaketine bağlı olarak gerek malzeme fiyatları ve teminleri, gerekse deprem bölgelerinde yapılan ihaleler nedeniyle işgücü temininde yaşanan imkânsızlıklar nedeniyle yükleniciden kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması ve yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması nedenleriyle Kamu İhale Kurumu’nca yayınlanan 127 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi duyurusu uyarınca; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihalelere ilişkin tedbirler başlıklı 1. maddesinin e bendinde yer alan “OHAL ilan edilen illerde ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması amacıyla ülke genelinde yapılan ihalelerde de isteklilerin depremden kaynaklanan mücbir sebep haline bağlı olarak sözleşme imzalayamaması halinde yasaklama ve teminatın gelir kaydedilmesi yaptırımları uygulanmayacaktır.” ibaresi gereğince İdareniz’ den sözleşmeye davetin iptal edilerek geçici teminat mektubumuzun tarafımıza iadesini talep ederiz” yönünde şikâyet başvurusunda bulunulduğu, idarenin şikâyet başvurusunu reddi üzerine bu sefer 05.05.2023 tarihli dilekçe ile “…ülkemizde yaşanan deprem felaketinden ötürü yaşanan sıkıntılar ve firmamızın deprem bölgelerinde yüklenimi altında devam eden işlerinin de olduğu göz önünde bulundurularak söz konusu süre içerisinde sözleşme imzalama imkânımız olmadığından sözleşme imzalama on günümüz olan 08.05.2023 tarihine ilave olarak 10 gün süre verilmesi…” yönünde dilekçe verildiği, bunun üzerine idare tarafından 05.05.2023 ve 08.05.2023 tarihlerinde EKAP üzerinden tebliğ edilen yazılar ile sözleşme imzalama süresinin 12.05.2023 tarihine kadar ertelendiği, Başvuru sahibi tarafından sözleşmeyi imzalayamamalarının 127 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi üzerine Kamu İhale Kurumu tarafından 03.03.2023 tarihinde yapılan duyuru dikkate alınarak mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde iddialarla Kuruma itirazen şikâyet başvurusunda bulunduğu ve 24.05.2023 tarihli ve 2023/UY.II-784 sayılı Kurul kararı ile “…başvuruya konu işin Muğla ili sınırları dahilinde yapılacağı ve 06.02.2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen depremlerden etkilen iller arasında Muğla ilinin bulunmadığı, diğer yandan ihaleye konu işin OHAL ilan edilen illerde (depremlerden etkilen iller) ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması amacıyla yapılan bir iş olmadığı, 28.12.2022 tarihinde yapılan “Muğla İli, Milas İlçesi, İsmetpaşa Mahallesi 2. Etap 546 Adet Konut İnşaatı İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi” olduğu, ayrıca başvuru sahibinin ihaleye katılımdaki ticari merkezinin Ankara ili sınırları içerisinde olduğu ve bu adresinde anılan depremlerden etkilen iller arasında bulunmadığı anlaşıldığından, başvuru sahibinin 127 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi üzerine Kamu İhale Kurumu tarafından 03.03.2023 tarihinde yayımlanan ve 6/2/2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen depremler nedeniyle alınan tedbirler kapsamında başvuruya konu sözleşmeyi imzalamamasının mücbir sebep olarak değerlendirmesi gerektiği yönündeki iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle itirazen şikâyet başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Bu süreçte başvuru sahibi tarafından 11.05.2023 tarihli dilekçesi ile “İdarenizce 28.12.2022 tarihinde 2022/1295234 Ekap numarasıyla ihalesi yapılmış olan Muğla İli, Milas İlçesi, İsmetpaşa Mahallesi 2 Etap 546 Adet Konut İnşaatı İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi işiyle ilgili 26.04.2022 tarihinde tarafımıza sözleşmeye davet yazısı gönderilmiş, bunun üzerine tarafımızdan Kamu İhale Kurumuna itirazen şikâyet yoluna gidilmiş, hem de sözleşme davet süresinin uzatılması talep edilmiştir. Sözleşme süresi 5 gün verilerek 12.05.2023 günü olarak revize edilmiştir.

Ancak tarafımızdan Kamu ihale Kurumuna yapılan itirazen şikâyet başvuru hakkında Kurumca henüz bir karar verilmemiştir. 4734 sayılı Kanunun 55/son fıkrasının; “İdareye şikâyet başvurusunda bulunulması halinde, başvuru üzerine alınan kararın son bildirim tarihini, süresi içerisinde bir karar alınmaması halinde ise bu sürenin bitimini izleyen tarihten itibaren on gün geçmeden ve itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmadığı hususuna ilişkin sorgulama yapılmadan veya itirazen şikâyet başvurusunda bulunulması halinde ise Kurum tarafından nihai karar verilmeden sözleşme imzalanamaz.” hükmü uyarınca, Kamu İhale Kurulunun nihai kararının beklenmesi, söz konusu işe ait sözleşme imzalama süresi 12.05.2023 günü dolduğundan dolayı Kamu İhale Kurulunun nihai kararı kesinleşinceye kadar sözleşmeye ilişkin tüm bilgi ve belgeler ekte sunulmuş olup gerekli işlemlerin nihai karardan sonra yapılması” ifadelerine yer verilerek dilekçe ekinde kesin teminat mektubu ve teyitleri, iflas ve konkordato ilan edilmediğine dair belge a,b bendi, SGK borcu yoktur yazısı, vergi borcu yoktur yazısı, ihale durum belgesi g bendi, adli sicil kayıtları, faaliyet belgesi, ticari sicil  gazetesi, imza sirküsü ve vekalet ve imza beyanı belgelerinin idareye verildiği görülmüştür.

Kurul tarafından alınan 24.05.2023 tarihli ve 2023/UY.II-784 sayılı karar üzerine ilgili idare tarafından söz konusu istekliye 25.05.2023 tarihinde EKAP üzerinden yapılan tebligat ile tebligatın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren en geç 10 gün içinde sözleşme imzalamaya davet edildiği, başvuru sahibi tarafından 29.05.2023 tarihinde idare kayıtlarına alınan dilekçe ile teklif geçerlilik sürelerinin dolduğu ve idareden böyle bir talep gelmediği, gelse bile söz konusu işe ait sözleşmeyi imzalamayacakları hususlarının bildirildiği, bunun üzerine idare tarafından 05.06.2023 tarihinde EKAP üzerinden yapılan tebligat ile “Milas İlçesi, İsmetpaşa Mahallesi 2 Etap 546 Adet Konut İnşaatı İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ihalesinde 29/05/2023 tarihli yazınız ile teklifinizin geçerlik süresinin 27.05.2023 tarihinde dolduğunu, sözleşme imzalamak için verilen on günlük sürenin teklifinizin geçerli olduğu dönemi kapsamadığını, teklifinizin geçerliliğini de uzatmayacaklarını bildirmiş ve 25/05/2023 tarihli sözleşme davet tebliğ tarihinin izleyen güncen itibaren 10. gün olan 05/06/2023 tarihi itibariyle firmanız sözleşme imzalama yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, ihalede sunmuş olduğunuz geçici teminat mektubunun toplam tutarından teklif bedelinin % 3 üne karşılık gelen 17.940.000,00 TL nin irat kaydedilerek % 3 lük kısmın aşan tutarı olan 2.060.000,00 TL nin ise iade edileceği, firmanız ile ilgili olarak Kamu İhale Kanununun 58. maddesi uyarınca işlem tesis edileceği ve bu tebligatın tarafınıza ulaştığı tarihten itibaren 10 (On) gün içerisinde İdaremize şikâyet başvurusunda bulunulabileceği” hususu bildirilmiştir.

28.12.2022 tarihinde gerçekleştirilen söz konusu ihalede tekliflerin geçerlilik süresinin ihale tarihinden itibaren 150–Yüz Elli takvim günü olduğu ve bu sürenin 27.05.2023 tarihinde sona erdiği belirlenmiştir. Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve Tebliğ açıklamalarından, tekliflerin geçerlilik süresinin tekliflerin tahmini değerlendirme süresi, şikâyete ilişkin süreler, ihale kararının onaylanması ile “sözleşme imzalanmasına kadar geçecek süre” ve benzeri hususlar dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, Sözleşme imzalamaya davet edilmesi üzerine, ihale üzerinde bırakılan isteklinin mücbir sebep halleri dışında, yasal yükümlülüklerini yerine getirerek sözleşme imzalamak zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde, ihale üzerinde bırakılan isteklinin geçici teminatının gelir kaydedilerek 4734 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinde yer alan yasaklılık hükümlerinin uygulanacağı; ancak ihtiyaç duyulması halinde ihale dokümanında belirtilen teklif geçerlilik süresinin teklif ve sözleşme koşulları değiştirilmemek ve isteklinin kabulü kaydıyla, en fazla  ihale dokümanında belirtilen teklif geçerlilik süresi kadar uzatılabileceği, isteklinin teklif geçerlilik süresinin uzatılması talebini kabul edebileceği gibi reddetme hakkının da bulunduğu, idarenin teklif geçerlilik süresinin uzatılması talebini reddeden isteklinin geçici teminatının iade edilmesi gerektiği,

Kesinleşen ihale kararı bildirildikten sonra şikâyet başvurusunda bulunulması veya dava açılması nedeniyle ihale sürecinin uzaması sonucunda; teklif geçerlilik süresinin ihale dokümanında öngörülen süre kadar uzatıldığı ve bu sürenin de dolduğu, buna rağmen sözleşmenin imzalanamadığı durumlarda; ihale uygulama yönetmeliklerinde yer alan sözleşmenin imzalanması ile ilgili hükümlere göre, ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi veya ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi ile kabul etmeleri şartıyla, sözleşme imzalanabileceği yönünde bir usul belirlenmiş olsa da sözleşme imzalanmasını zorunlu kılan bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede ihale üzerinde bırakılan başvuru sahibinin idarenin 25.05.2023 tarihli sözleşmeye davet yazısı ile söz konusu yazının tebliğ tarihini izleyen günden itibaren en geç on gün içinde ilgili belgeleri getirmek suretiyle ihale konusu işe ilişkin sözleşmeyi imzalamaya davet edildiği görülmüştür.

İhale üzerinde bırakılan istekliye verilen 10 günlük sözleşmeyi imzalama süresi, kendisinden istenilen bilgi ve belgeleri temin için verilen yasal bir süre olup, ihale süreci, sözleşmenin imzalanması ile biten bir süreç olması nedeniyle de teklif geçerlik süresinin, sözleşmenin imzalanması gereken tarihe kadar geçerli olmasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca idarece bu sürenin uzatılma imkânı varken başvuru sahibi istekliye teklifin geçerlik süresinin uzatılması hususunda herhangi bir bildirim yapılmadan sözleşmeye davet yazısı gönderilmiştir.

İdarece 25.05.2023 tarihinde başvuru sahibine tebliğ edilen sözleşmeye davet yazısı ile başvuru sahibine 10 günlük sözleşmeyi imzalama süresi verildiği göz önünde bulundurulduğunda sözleşmenin imzalanması gereken en son gün 05.06.2023 tarihidir. Ancak sözleşmenin imzalanması gereken en son tarih olan 05.06.2023 tarihi, teklif geçerlik süresi olan 27,05.2023 tarihinden sonraki bir tarihe denk düşmekte olup, bu haliyle de teklif geçerlik süresinin son gününün, başvuru sahibinin sözleşmenin imzalanması için gerekli olan 10 günlük süreyi kapsamadığı anlaşılmaktadır.

Bu çerçevede, sözleşme imzalanması için 4734 sayılı Kanun’un 42’inci maddesi uyarınca ihale üzerinde bırakılan istekliye 10 günlük süre verildiği ve ihale için belirlenen teklifin geçerlik süresinin sözleşme imzalanması için verilen 10 günlük sürenin bitim tarihi olan 05.06.2023 tarihinden önce (27.05.2023 tarihinde) sona erdiği, ihaleyi gerçekleştiren idare tarafından da anılan fiili durum kapsamında süre uzatım talebinde bulunması gerekirken böyle bir talepte bulunulmadığı göz önüne alındığında, teklif geçerlik süresi sona eren başvuru sahibinin de bu aşamada sözleşme imzalamaya zorlanamayacağı sonucuna varıldığından idarece başvuru sahibinin geçici teminatının gelir kaydedilmesi yönünde tesis edilen işlemlerin mevzuata aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Sermaye Piyasalarında Yeni Dönem: İlk Küresel Sürdürülebilirlik Açıklama Standartları IFRS S1 ve IFRS S2 Yayımlandı

Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB), 26 Haziran 2023 tarihinde ilk iki küresel sürdürülebilirlik açıklama standartları olanSürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Gereklilikler (IFRS S1) ve İklimle Bağlantılı Açıklamalar (IFRS S2)Standartlarını yayımladı. Standartlar, şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili açıklamalarına olan güveni ve güvenilirliği artırarak bilinçli yatırım ve ekonomik kararları desteklemektedir. Standartlar yıllık raporlama dönemleri için geçerli olup, raporlardan beklenen ilk bilgilerden faydalanma tarihi 2025 yılından itibaren başlayacaktır.

  • IFRS S1, şirketlerin kısa, orta ve uzun vadede sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatlara ilişkin bilgiler hakkında yatırımcılara açıklama yapılmasını sağlar. Bu açıklamalar şirketin gelecekteki görünümünü etkileyebilecek unsurların, şirketin nakit akışlarına, finansmana erişimine ve sermaye maliyetine etkilerini ifade eder.
  • IFRS S2 ise iklimle ilgili risk ve fırsatlar hakkındaki bilgilerin açıklanmasını gerektirir. Bunlar fiziksel risklerin yanında geçiş risklerini de içerir.

Standartların uyum açısından birlikte kullanılması zorunlu tutulsa da ilk yıl bazı gerekliliklerden muaf tutulmuş ve iklimle ilgili risk ve fırsatlar hakkında bilgilere sınırlama getirme seçeneği tanınmıştır. Standartların  uygulama zorunluluğu her ülkenin kendi düzenleme ve süreçlerine bağlı olacaktır.

Özetle, Yatırımcıların yatırım kararlarında sürdürülebilirlik ve iklimle ilgili ihtiyaç duydukları güvenilir açıklamaları sağlamak üzere, UFRS S1 ve UFRS S2 standartları ile şirketlerin; bu konulardaki risk ve fırsatlarla ilgili genel stratejilerini, süreç ve performanslarını, yönetişim prosedürlerini açıklamalarını gerektirir.

Arka Plan

Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB- International Sustainability Standards Board) Haziran 2023’de IFRS S1 ve IFRS S2 standartlarını yayımlamadan önce Mart 2022’de taslak standartları yayınlamıştır. Taslak IFRS S1 için, şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili risklerini ve fırsatlarını açıklamalarını ve tam bir set finansal açıklama sunmalarını önermiştir. Taslak IFRS S2 ise İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (TCFD- The Task Force on Climate-related Financial Disclosures ) tarafından yapılan önerileri entegre ederek ve Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Kurulu (SASB – Sustainability Accounting Standards Board) Standartlarından türetilen sektörel açıklama gereksinimlerini dikkate alarak İklimle ilgili açıklamalar standardını sunmuştur ve nihai duruma kadar geri bildirimleri sürekli değerlendirmiştir.

ISSB (Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu – International Sustainability Standards Board)

Yatırımcılar, yatırım kararlarında giderek daha fazla ESG kriterlerine önem vermektedirler ve şirketlerden sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatlar konusunda güvenilir, tutarlı, kolay anlaşılır, yüksek kaliteli ve küresel olarak karşılaştırılabilir bilgi sağlamalarını beklemektedirler.  IFRS Vakfı, uzun yıllar işletme ve yatırımcıların bu talepleri doğrultusunda Kasım 2021 yılında ISSB’yi (Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu) kurduğunu duyurmuştur.

ISSB, yatırımcıların ve finansal piyasaların ihtiyaçlarına odaklanır. Hedefleri ise, küresel sürdürülebilirlik açıklamalarının temel standardını geliştirmek, yatırımcıların bilgi ihtiyaçlarını karşılamak, şirketlerin küresel sermaye piyasalarına kapsamlı sürdürülebilirlik bilgileri sunmasını sağlamak ve yargı alanına özgü/ geniş paydaş gruplarına yönelik açıklamalarla uyumlu olmayı kolaylaştırmaktır.

ISSB, IASB (Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu ) ile yakın işbirliği içinde çalışarak, IFRS Muhasebe Standartları ile IFRS Sürdürülebilirlik Açıklama Standartları arasında bağlantı ve uyumluluğu sağlar. Her iki kurul da bağımsızdır ve Standartları birbirini tamamlayarak yatırımcılara kapsamlı bilgi sağlar.

ISSB, piyasa tarafından yönlendirilen ve yatırımcı odaklı raporlama girişimlerinin çalışmalarına dayanmaktadır. Bu doğrultuda 01 Ağustos 2022 tarihinde, SASB (Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Kurulu)  ve IR (Entegre Raporlama) Çerçevelerini barındıran VRF Vakfı (Value Reporting Foundation) ile İklim Beyanları Standartları Kurulu  (CDSB- Climate Disclosure Standards Board)  IFRS Vakfı çatısı altında konsolide olmuştur.  IFRS Danışma Konseyi ile IRCC  (Integrated Reporting and Connectivity Council ), IASB ve ISSB’ye ilgili raporlama gerekliliklerinin nasıl entegre edilebileceği konusunda danışmanlık yapar ve aynı zamanda, IASB ve ISSB’nin, entegre raporlama çerçevesinden ilke ve kavramları projelerine nasıl uygulayacakları konusunda rehberlik yapar.

ISSB, SASB standartlarını sürdürülebilirlik açıklama standartlarının geliştirilmesinde temel girdi olarak kabul eder ve geliştirmeyi taahhüt etmekle birlikte işletme ile yatırımcıların kullanımını teşvik eder. Bu girişimler yanında  ISSB, GRI ve TFCD ile de yakın çalışır hatta yayımlanan açıklama standartlarının oluşturulmasında TCFD’nin tüm önerileri dikkate alınmıştır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında Kurullar arasındaki etkileşim aşağıdaki gibi özetlenebilir.

ISSB 2024’ten İtibaren, TCFD’den Sorumlulukları Devralıyor

IFRS S1 ve IFRS S2’nin yayınlanmasının ardından, Finansal İstikrar Kurulu (FSB) IFRS Vakfı’na, iklimle ilgili açıklamalarının ilerlemesini izleme görevini TCFD’den ISSB’ye devredilmesini talep etti.

Finansal İstikrar Kurulu’nun (FSB) tavsiyesi üzerine 2017 yılından itibaren, IFRS S1 ve IFRS S2 standartlarının hazırlanmasında sürece eşlik edip önemli katkılar sağlayan ve tüm tavsiyeleri dikkate alınan TCFD bu sorumlulukları standartların uygulama tarihi itibariyle ISSB’ye devredecektir.

TCFD, 2015 yılında yatırımcıların ekonomik kararlar alırken iklimle ilgili risklerin değerlendirilmesi aşamasında ihtiyaç duyulan güven ortamını sağmak, tutarlı güvenilir standartlar geliştirilmesi amacıyla Finansal İstikrar Kurulu (FSB) tarafından kurulmuştur.

 

Gül SALDIRANER

EG Partner- SMMM, BD

www.eg-econsulting.com

REFERENCES

[1]  IFRS – 26 June 2023 ISSB issues inaugural global sustainability disclosure standards  https://www.ifrs.org/news-and-events/news/2023/06/issb-issues-ifrs-s1-ifrs-s2/  

[2]  IFRS – International Sustainability Standards Board https://www.ifrs.org/groups/international-sustainability-standards-board/

[3]  IFRS – IFRS S1 General Requirements for Disclosure of Sustainability-related Financial Information  https://www.ifrs.org/issued-standards/ifrs-sustainability-standards-navigator/ifrs-s1-general-requirements/

[4]  IFRS – IFRS S2 Climate-related Disclosures https://www.ifrs.org/issued-standards/ifrs-sustainability-standards-navigator/ifrs-s2-climate-related-disclosures/

[5]  IFRS – July 2023 IFRS Foundation welcomes culmination of TCFD work and transfer of TCFD monitoring responsibilities to ISSB from 2024 https://www.ifrs.org/news-and-events/news/2023/07/foundation-welcomes-tcfd-responsibilities-from-2024//?utm_medium=social&utm_source=linkedin&utm_campaign=s1_s2