Tedarik İlişkilerinde Uzun Vadeli Sadakatin Anatomisi
Tedarik İlişkilerinde Uzun Vadeli Sadakatin Anatomisi
M.Efsun Yüksel Tunç Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
Satın alma dünyasında güven, en az fiyat, kalite ve zamanlama kadar belirleyici bir unsurdur. Ancak çoğu zaman bu kelime, bir niyet göstergesi olarak konuşmalarda yer bulur; oysa pratikte güven, sadece sözde değil, davranışta ve sistemde karşılığı olan bir yapıdır.
Tedarik İlişkilerinde Uzun Vadeli Sadakatin Anatomisi
Tedarik zinciri literatürüne göre, güven temelli ilişkiler kuran kurumların operasyonel verimliliği %18 oranında artıyor. Üstelik bu artış sadece hızdan değil, belirsizliğin azalmasından, kriz anında iş birliğinin gücünden ve stratejik dayanıklılıktan kaynaklanıyor. Kısacası; güven, yalnızca bir duygu değil, somut bir performans unsurudur.
Çoğu zaman “Biz tedarikçilerimize güveniyoruz” demek kolaydır. Asıl soru şudur: Tedarikçimiz de bize güveniyor mu? Bu sorunun cevabı, tedarikçi davranışlarında gizlidir. Acil taleplere verdikleri tepki süresi, esneklik oranları, bilgi paylaşma gönüllülükleri, hata sonrası sorumluluk alma düzeyleri gibi göstergeler bize o güven ilişkisini anlatır.
Harvard Business Review’ın “Trust in Supply Chains” araştırmasına göre, karşılıklı güvene dayalı ilişkilerde kriz dönemlerinde yanıt hızı %42 daha yüksek olurken, gecikme ve hata oranı %25 daha düşüktür.
Güvenin Anatomisine baktığımızda 3 katman görürüz. Güven inşasını bir ev gibi düşünebiliriz. Her katman, yapının sağlamlığını belirler; ilk katman İtibar Katmanıdır, tedarikçinin markasına, piyasadaki duruşuna, geçmişine duyulan saygıdır. İkinci katman Tutarlılık Katmanıdır; söz verilenin tutulması, zamanlama, kalite, iletişim gibi tekrar eden alanlarda süreklilik demektir. Son katman İlişki Katmanıdır; zor zamanlarda ortaya çıkan sadakat, krizde yalnız bırakmamak, empati göstermek, birlikte çözüm üretmek gibi konuları kapsamaktadır. Güven bu üç katmanın birlikte var olmasıyla kurulur. Biri eksikse yapı zayıflar.
Güvenin sınavı, kriz anıdır. 2020 pandemi süreci, tedarik zinciri ilişkileri için gerçek bir sınavdı. Bazı firmalar, krizin ilk ayında tedarikçileriyle sözleşmeleri iptal etti; bazıları ise “önce konuşalım” diyerek tedarikçileriyle ortak plan yaptı. Birçok vaka gösterdi ki: Uzun vadeli sadakat, kriz anındaki tutumla başlar. Tedarikçileriniz, sizinle sadece iyi günlerde çalışıyorlarsa, bu bir güven ilişkisi değil; bir alışveriştir. Oysa güven, karşılıklı olarak risk alabilmeyi gerektirir. Bu nedenle kurumlar olarak güvene dayalı sistemler kurmalı ve bu ilişkileri tek tek inşa etmeliyiz.
Sistemsiz güven, geçicidir. İyi niyetli sözler güveni başlatır fakat sürdüremez. Kurumlar olarak güveni kurumsallaştırmalıyız. Nasıl mı?
Şeffaflık protokolleri oluşturabiliriz: Bilginin saklanmadığı, kritik gelişmelerin açıkça paylaşıldığı yapılar oluştururuz. Bu, sürprizlerin azalmasını sağlar.
Uzun vadeli sözleşmelerde esneklik payı tanımlayabiliriz: Belirsizliğe karşı iş birliği alanları yaratırız. Sabit kurallar değil, uyarlanabilir maddeler belirleriz.
Tedarikçi geri bildirim mekanizmaları kurabiliriz: Sadece biz değil, tedarikçimiz de bize not verir. Bu çift yönlü öğrenme sağlar.
Kilit tedarikçilerle ortak gelişim planları hazırlayabiliriz: “Ne alıyoruz?” değil, “ne birlikte büyütüyoruz?” sorusunu sorarız. Bu bir ortaklık bakış açısıdır.
Değerleri uyuşan iş birliklerine yatırım yapabiliriz: Uyum sadece süreçte değil, kültürde aranmalı. Güvenin uzun vadeli sürmesi için bu kritiktir.
Güvenin yatırım getirisi sadece maddi değildir. Aynı zamanda zaman kazancı, kriz dayanıklılığı, çalışan bağlılığı, hatta kurumun itibarına kadar uzanan bir dizi pozitif etki yaratır. McKinsey’nin 2023 tarihli bir çalışması, güven temelli tedarik ilişkilerine sahip kurumların:
Yıllık maliyet sapmasını %35 azaltabildiğini,
Acil durum adaptasyon süresini %47 hızlandırabildiğini,
Tedarikçilerden gelen inovasyon öneri oranını %60 artırdığını ortaya koyuyor.
Çünkü güven varsa, bilgi akar, iş birliği çoğalır, ortak çözüm üretilir. Bizler, sadece ürün ya da hizmet satın almıyoruz. Aslında bir ilişki inşa ediyoruz. Ve bu ilişkinin temelinde “anlık fayda” değil, uzun vadeli güven yer alıyor.
Her satın alma kararı, tedarikçimize “Sana güveniyorum” deme biçimimizdir. Bu yüzden güveni yalnızca sözle değil; süreçle, sistemle ve davranışla göstermeliyiz. Çünkü güven satılmayan fakat satın almanın kalitesini belirleyen en kritik değerdir.
Sürdürülebilir Şeffaf Kaynak ESG ile Satınalma Gücünü Artırmak
Sürdürülebilir & Şeffaf Kaynak: ESG ile Satınalma Gücünü Artırmak
Olgar Ataseven Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı
Sürdürülebilir Şeffaf Kaynak ESG ile Satınalma Gücünü Artırmak
Son 2-3 yıldır duymaya başlamış olabilirsiniz ya da yeni duyuyor olacaksınız ama bugün hayatımıza etki edecek bir kavramı irdeleyeceğiz. 2020’lerden bu yana küresel tedarik zinciri, yalnızca düşük maliyet ve yüksek hız hedefiyle değil; şeffaflık, çevresel etki ve etik sorumlulukla yeniden tanımlanıyor. Artık sadece “ne aldığın” değil, “nasıl ve kimden aldığın” da kritik önemde. İşte bu dönüşümün merkezinde ESG (Environmental, Social, Governance) kriterleri var.
Satınalma birimi, ESG uygulamaları ile sadece maliyet avantajı değil, aynı zamanda uzun vadeli dayanıklılık ve marka itibarı kazanıyor. Bu yazıda, sürdürülebilir ve şeffaf kaynak bulma becerisinin, satınalma gücünü nasıl artırdığına ve ESG’nin nasıl bir kaldıraç etkisi yarattığına odaklanacağız.
ESG ile Uyumlu Tedarik Zincirinin Yükselişi
Dünya Ekonomik Forumu’na göre şirketlerin %60’ı 2025 yılına kadar ESG uyumlu tedarik zinciri oluşturmayı hedefliyor. Bu sadece çevreci bir niyet değil; aynı zamanda yatırımcıyı, müşteriyi ve regülasyonları tatmin etmenin bir yolu.
McKinsey & Co. 2024 raporuna göre, ESG performansı güçlü olan şirketler %10-20 oranında daha düşük sermaye maliyetiyle borçlanabiliyor. Satınalma profesyonelleri açısından bu, sadece etik değil aynı zamanda finansal olarak da akılcı bir yol haritası anlamına geliyor.
İki örnek vermek gerekirse, ilki; Apple, tedarikçilerinden karbon emisyon verilerini düzenli olarak raporlamalarını ve 2030’a kadar %100 yenilenebilir enerjiye geçmelerini istiyor. Uyumsuzluk, iş ilişkisinin sona ermesine neden oluyor. Bu baskı, tedarikçilerde de dönüşümü tetikliyor. İkincisini Türkiye’den verelim. Arçelik benzer şekilde tedarikçilerinden sürdürülebilirlik taahhütleri alıyor. 2023 itibariyle, tedarikçi değerlendirme sürecinde ESG puanlaması %40 ağırlıkla değerlendirme kriterlerine dahil edilmiş durumda.
ESG Perspektifiyle Satınalma: Yeni Bir Güç Alanı
Satınalma, şirketin en görünmeyen ama en stratejik kaslarından biri. ESG ile bu kas, artık şirketin sürdürülebilirlik reflekslerinin de taşıyıcısı haline geliyor. Peki ESG bakış açısı satınalmaya nasıl katkı sağlıyor?
1. Risk Azaltımı
Geleneksel tedarik zinciri analizleri, çoğu zaman yalnızca fiyat, teslimat süresi ve kalite gibi metriklerle sınırlıydı. Ancak bu yaklaşım, tedarikçinin çocuk işçi çalıştırıp çalıştırmadığını ya da atık yönetimini düzgün yapıp yapmadığını görmezden geliyordu.
ESG ile birlikte satınalma ekipleri, bu “görünmeyen” riskleri de değerlendiriyor. 2021 yılında Almanya merkezli bir perakende zinciri, Bangladeş’teki bir tekstil tedarikçisinin karbon salım sınırlarını ihlal ettiğini fark edemediği için kamuoyunda ciddi bir itibar kaybı yaşadı. ESG skorlama sistemi kurulmuş olsaydı, bu durum erken tespit edilebilirdi.
2. Yatırımcı ve Finans Kuruluşlarıyla Uyum
Bankalar ve yatırım fonları, kredi ve fon sağlarken tedarik zinciri sürdürülebilirliğini değerlendiriyor. BlackRock, yönettiği 10 trilyon dolarlık portföyün büyük kısmında ESG kriterlerine uyumlu şirketleri tercih ediyor. Satınalma ekibi, sürdürülebilir kaynakları tercih ederek şirketin bu yatırımcılarla uyumunu artırıyor ve finansmana erişimini kolaylaştırıyor.
3. İtibar ve Marka Değeri Kazanımı
Müşteriler, ürünün çevresel ayak izini artık sorguluyor. Bir tekstil markası, pamuk tedarik ettiği çiftliğin su kullanım politikasını şeffaf biçimde açıklayabiliyorsa, bu doğrudan marka değerine katkı sağlıyor. H&M, dijital olarak her giysi etiketi üzerinden tedarik bilgilerini görünür kılarak bu konuda öncülük ediyor.
Şeffaflık: ESG’nin Kalbindeki Dinamizm
Sürdürülebilir kaynak sadece “yeşil” olmakla ilgili değil. Aynı zamanda şeffaflık demek. Bun hızlıca şirketlerdeki tüm birimlerin aklına kazıması gerekiyor. Şeffaf olmayan bir tedarik zinciri, ne kadar düşük maliyetli olursa olsun risklidir.
Blockchain Teknolojisi ile İzlenebilirlik
Nestlé, kakaodan kahveye kadar birçok ürününde blockchain ile izlenebilirlik uygulaması başlattı. Son kullanıcı, satın aldığı çikolatanın hangi çiftlikten, hangi taşıma rotasıyla geldiğini görebiliyor. Bu sadece bir teknoloji şovu değil. Tedarik zinciri boyunca ESG yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemenin en etkin yolu.
Türkiye’de özellikle ihracat yapan firmalarda bu şeffaflık talebi hızla artıyor. AB’nin “CBAM” (Carbon Border Adjustment Mechanism) gibi karbon düzenlemeleri, tedarik süreçlerini daha görünür hale getirmeyi zorunlu kılıyor. KOBİ düzeyinde birçok tedarikçi henüz bu hazırlığı yapmamış olsa da, büyük şirketler bu konuda dijital dönüşüm projeleriyle öncülük ediyor.
ESG ile Satınalma Süreçlerinin Yeniden Tasarımı
Birçok satınalma yöneticisi için ESG hâlâ “ek bir iş yükü” gibi görünebilir. Ancak bu, doğru bir organizasyonla tam tersine stratejik bir avantaja dönüşebilir. Bunun için üç temel adım atılmalı:
1. Tedarikçi Segmentasyonu Yeniden Yapılandırılmalı
Tüm tedarikçiler ESG açısından sınıflandırılmalı. Bu sınıflandırma sadece çevresel değil; iş gücü politikaları, şeffaflık ve yönetişim kriterlerini de içermeli.
2. Satınalma Sözleşmelerine ESG Maddeleri Dahil Edilmeli
Tedarikçi sözleşmeleri artık çevre, sosyal haklar ve yönetişim konularında somut taahhütler içermeli. Bu maddelerin takibi için dijital altyapı kurulmalı.
3. ESG KPI’larıyla Performans İzlenmeli
Tedarikçiler yıllık değil, 3 aylık ESG performans göstergeleriyle değerlendirilmeli. Gerekirse bu ölçüm dış kaynaklı ESG denetim firmalarıyla yapılmalı.
ESG ile satınalma yalnızca daha sürdürülebilir değil, aynı zamanda daha güçlü, daha hazırlıklı ve daha itibarlı hale geliyor. Artık fiyat tek başına karar belirleyici değil. Geleceği şekillendiren satınalma profesyonelleri, değer zincirini sadece satın alarak değil, dönüştürerek inşa ediyor olacaklar.
Ve tam burada, “Bitersem Bitersin” kitabımda da vurguladığım gibi, kurumların sürdürülebilirlik yolculuğu bireyin etik kararlılığıyla başlıyor. Şeffaf kaynak yönetimi yalnızca bir iş modeli değil; bir bilinç, bir ahlak anlayışı, bir ortak yaşam ilkesi. Bugünün satınalma gücü, gelecekteki gezegen hakkındaki pozisyonumuzu belirliyor. Unutmayın bu gezegen biterse, hepimiz biteriz.
KJ Power Generator, IDEF 2025’te Yeni Nesil Enerji Çözümleriyle Göz Doldurdu
Enerji sektörünün öncü markalarından KJ Power Generator, 22-27 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezinde gerçekleştirilen IDEF 2025 Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’na 9. Hol C03 numaralı standıyla katılım sağlayarak, yeni nesil jeneratör ve aydınlatma çözümlerini tanıttı. 1996’dan bu yana enerji sektöründe küresel çapta faaliyet gösteren KJ Power Generator, fuarda sergilediği beş yeni ürünle savunma ve endüstri dünyasının yoğun ilgisini topladı.
Yüksek Mühendislik, Yerli Üretim Gücüyle Buluştu
Türkiye merkezli üretimini ISO 9001:2015, 27001:2022, 10002:2018, 14001:2015, 45001:2018 gibi uluslararası kalite belgeleriyle sürdüren KJ Power Generator, 10 kVA’dan 3000 kVA’ya kadar dizel jeneratör setleri üretmekte; kamu kurumlarından savunma sanayine, telekomdan sağlığa kadar geniş bir yelpazeye hizmet vermektedir. Üretiminin %90’ını 120’den fazla ülkeye ihraç eden firma, Fransa, Hollanda, İspanya, İngiltere ve İskandinav ülkeleri gibi pazarlarda da önemli başarılara imza atmıştır.
IDEF 2025’te Tanıtılan Yeni Ürünler
1. KJR20 Ranger: Çoklu Yakıt Seçenekli Yeni Nesil Hibrit Güç
KJR20 Ranger, doğalgaz, LPG ve benzinle çalışabilen çoklu yakıtlı yapısı, 35 beygir Vanguard motoru, PMG alternatörü ve ECO modu sayesinde yüksek verimlilik, düşük emisyon ve sessiz çalışma özellikleriyle öne çıktı. Hafif alüminyum şasesi ve elektronik kontrol sistemleri ile hem mobil hem de profesyonel kullanımda maksimum esneklik sunmaktadır.
2. KJR9 Ranger: Kompakt, Dayanıklı ve Yüksek Performanslı
13 kVA Yanmar dizel motoruyla donatılan KJR9 Ranger, hafif yapısı, taşıma kolaylığı ve kompakt tasarımı sayesinde zorlu saha koşullarında dahi güvenilir bir çözüm sunmaktadır. Korozyona dayanıklı alüminyum gövdesi ile uzun ömürlü kullanım vaat ediyor.
3. Cube Işık Kulesi: Akıllı Aydınlatmada Yeni Seviye
Cube Işık Kulesi, 13 kVA Yanmar motoru, 4x400W LED aydınlatma, elektrikli pan-tilt mekanizma, entegre dome kamera ve otomatik kapanan anemometre gibi ileri düzey özellikleriyle güvenlik, kontrol ve verimliliği bir arada sunmaktadır. Opsiyonel siren sistemi, römork, pan-tilt motor ve hibrit batarya gibi ek donanımlarla çağın ihtiyacı, farklı uygulamalara adapte edilebilmektedir.
4. Plug-in Işık Kulesi: Otomasyon, Dayanıklılık ve Yüksek Maliyet Avantajı Bir Arada
192.000 lümen ışık çıkışı, 6500K gün ışığı aydınlatması ve motorlu teleskopik direği ile Plug-in Işık Kulesi, zorlu iklim koşullarında bile tam performans sergiliyor. IP67 koruma sınıfı, LDR sensörü, astronomik zamanlayıcı gibi akıllı kontrol özellikleriyle öne çıkan bu model, sahada hızlı kurulum ve kolay taşınabilirlik sunuyor.
KJ Power Rental Jeneratör: Güvenilirlik ve Dayanıklılıkta Sınır Tanımayan Çözümler
Avrupa pazarında önemli bir pazar payına ulaşan Rental Jeneratör serisi, IDEF 2025’teki sergilenişiyle büyük ilgi gördü.
Yüksek performansı, çevre dostu enerji kullanımı ve gelişmiş teknolojiyle donatılan bu jeneratör; acil durumlar, büyük organizasyonlar, açık alan etkinlikleri ve yoğun enerji gerektiren projeler için ideal bir çözüm olarak öne çıktı.
Kullanıcı dostu kontrol arayüzü, güvenilirliği ve sürdürülebilirliği ile dikkat çeken bu jeneratör, sektörde yeni bir standart belirlemeye aday.
KJ Power Generator’dan Savunma Sanayine Güçlü Mesaj
KJ Power Generator, IDEF 2025 kapsamında sergilediği yenilikçi ürünlerle, yerli üretim gücünü, mühendislik yetkinliği ve çevre dostu çözümlerle birleştirerek, savunma sanayinin geleceğine yönelik güçlü bir mesaj verdi. Hem mobil jeneratör hem de ileri düzey aydınlatma sistemleri ile özellikle askeri, sınır güvenliği ve acil müdahale alanlarında yüksek talepler için tasarlanmış ürünler dikkat çekti.
KJ Power Hakkında KJ Power Generator, enerji çözümlerinde global ölçekte güvenilir bir marka olmayı başarmış; müşteri odaklı yaklaşımı ve mühendislikteki inovasyon gücüyle sektörün ihtiyaçlarına özel çözümler sunmaktadır. Jeneratör kabinlerinden kumanda panolarına, senkronizasyon sistemlerinden “Gentruck” gibi özel tasarımlara kadar her üründe kalite ve sürdürülebilirlik ön planda tutulmaktadır.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitimi
SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
VE YEŞİL SATINALMA MAKALELERİ
Dış ticarette tarafların (gönderen, alıcı, banka, hat, taşıyıcı, acente, forwarder, liman, gümrük, antrepo) rol ve sorumluluklarını yeterince anlamadığınızda maliyetlerine katlanırsınız.
Eksik ve hatalı planlama ve aksiyonların maliyetleri (para ve zaman) sizi odağınızdan koparır. Problemler motivasyonunuzu ve enerjinizi alır.
Şirketinizi geriye götürür.
Taraflar her olaya sulh ile yaklaşım göstermeyebilir. Maliyetin kendisinin değil sizin şirketinizin üstlenmesini bekleyebilir.
Uygulanabilir bir çözüm, bir yol haritası olmadığında işler sarpa sarar. Çıkış yolu bulmakta zorlanırsınız. Hakkınızı sonuna kadar aramak istersiniz. Davacı ya da davalı tarafta yer alabilirsiniz.
Sonrasında düzeltme maliyetleri zarar + zarar şeklinde gelişebilir.
Uzun hukuki süreçler (ilk derece mahkemesi, istinaf mahkemesi, yargıtay) sizi yorduğu gibi mahkeme masrafları, avukatlık masrafları ve bilirkişi masrafları gecikme faizi ile katlanarak büyür.
Çok geç olmadan ekibinize önce Dış Ticarette Lojistik Sözleşme eğitimini aldırın. Bütçeye bu eğitimi ekleyin. Göreceksiniz bu yatırım ile yukarıdaki risk ve dönülemez harcamaların önüne geçeceksiniz.
Unutmayın, mevzuat ve operasyon / uygulama sürekli değişiyor. Ekibinize yeni katılımlar olurken aynı zamanda da ayrılanlar oluyor. Bu eğitimi göstermelik olarak sadece bir defa değil her sene tekrarlayarak devam ettirin. Olası risk ve zorlukları birlikte tartışalım. Dersler çıkartın. Önlem alın. İyileştirmelerde bulunun. Yeni vakalarla güncel eğitimi alın. Şirketinizde sağlam bir operasyon kültürü yaratın.
RİSKLERİ ÖNGÖREBİLME ve YÖNETEBİLME ADINA TİCARET MAHKEMELERİNDEN DOSYA / BİLİRKİŞİ İNCELEMELERİ / EMSAL KARAR ÖRNEKLERİ VERİLMEKTEDİR.
UYGULAMA AĞIRLIKLIDIR.
RİSKLERİ ÖNGÖREBİLME ve YÖNETEBİLME ADINA TİCARET MAHKEMELERİNDEN DOSYA / BİLİRKİŞİ İNCELEMELERİ / EMSAL KARAR ÖRNEKLERİ VERİLMEKTEDİR.
UYGULAMA AĞIRLIKLIDIR.
Eğitmen Hakkında: Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi
Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Murat ERDAL
Dr. Erdal, Ticaret Mahkemelerinde “bilirkişilik” yaptı. Sektörel sözleşmeler ve ticari ilişkilerde yaşanan problemleri kaynağında inceleme fırsatı buldu.
Prof. Dr. Murat Erdal, lojistik, kombine taşımacılık, satınalma ve tedarik zinciri yönetimi alanlarında dersler vermektedir.
Sektörel çalışmalarını sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi, rekabet ve büyüme stratejileri odaklı sürdürmektedir.
Kitaplar:
Uluslararası Taşımacılık (M.Erdal, M. Çancı) UTİKAD
Lojistik Yönetimi (M.Erdal, M. Çancı) UTİKAD
Depo Yönetimi, (M. Erdal, Ö. Görçün, M. Saygılı) UTİKAD
İşçiye Hak Ettiği Tazminatların Derhal Ödeneceğini Söyleyerek İstifa Dilekçesi Alınması İşveren Feshi midir?
İşçiye Hak Ettiği Tazminatların Derhal Ödeneceğini Söyleyerek İstifa Dilekçesi Alınması İşveren Feshi midir?
Lütfi İNCİROĞLU
İşçiye Hak Ettiği Tazminatların Derhal Ödeneceğini Söyleyerek İstifa Dilekçesi Alınması İşveren Feshi midir?
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24’üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı Kanun’un 17’nci maddesinde düzenlenmiştir. Bunun dışında 4857 sayılı Kanunda işçinin istifasını düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır.
Konuyla ilgili Yüksek Mahkemenin verdiği karara göre, “İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
Uygulamada işçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 3.7.2007 gün 2007/14407 E, 2007/21552 K.).
İstifa iradesinin bulunmadığına yönelik olarak irade fesadı iddiası tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir.
Somut uyuşmazlıkta davacı işçilik alacaklarını alabilmek amacıyla istifa dilekçesi verdiğini ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının istifa ettiğini savunmuştur. Mahkemece davacının istifa iradesinin fesada uğratıldığının ispatlanamadığı gerekçesi ile dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine hükmedilmiş ise de bozma sonrası dinlenen davacı tanığı S.A.’nın “Tarafıma gösterilen istifa dilekçesi ile ilgili bilgim vardır. Kendisine iki üç gün içerisinde tazminatların ödeneceği söylenerek bu belge imzalatılmıştır.” şeklindeki beyanları, gerekçesiz istifa beyanı, davalı tanık söylemleri ve dosya kapsamına göre, davacının 26/05/2014 tarihli istifa dilekçesinin irade fesadı ile malul olduğu ve davacının gerçek istifa iradesinin bulunmadığının anlaşılmasına göre dava konusu kıdem ve ihbar tazminatının kabulü gerekirken reddi hatalıdır”[1].
Yargıtay konuyla ilgili başka bir kararında da isabetli olarak, “ işçinin iradesinin fesada uğrayıp uğramadığının kanıtlanması çok kolay değildir. Yargıtay, bu güçlüğün bilincinde olarak, işçinin gerçek iradesini araştırırken, işçi lehine yorum ilkesinden isabetli şekilde yararlanmaktadır. Yüksek Mahkeme, işçinin istifa dilekçesi incelendiğinde kullandığı sözcüklerden, işverenin çelişkili ifade ve davranışlarından veya tanık ifadelerinden, istifa dilekçesinin başkası tarafından yazılmış ya da dikte ettirilmiş olduğu anlaşılıyorsa, istifanın işçinin gerçek iradesini yansıtmadığını kabul etmektedir”[2].
Sonuç olarak, işçinin iradesinin işveren tarafından fesada uğramasına ilişkin uygulamada sıkça rastlanılan örneklerden biri de işverenin bazı taahhütlerde bulunarak, işçiden istifa dilekçesi almasıdır. Örneğin hak ettiği tazminatlarının derhal ödeneceğini söylemesi veya benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması işçinin iradesinin fesada uğratılması anlamına gelir. Yargıtay, yerleşik içtihadıyla uyumlu ve isabetli olarak, bu gibi durumlarda, işçinin iradesinin fesada uğradığını, gerçek bir istifa iradesinden söz etmenin olanaklı olmadığını, bu halde yapılan feshin işverence gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
[1] Y.9.HD., 01.10.2020 T., 2020/3079 E., 2020/10129 K.; Y.22.HD.,12.3.2019 T., E. 2016/6262, K. 2019/5766, Legalbank.
[2] Y.9.HD., 30.9.2020 T, E., 2016/25451, 2020/10097 K., Legalbank.
JENDER, 1. Yılını AKSA Jeneratör Ev Sahipliğinde Kutladı
JENERATÖR SANAYİCİLERİ VE GÜÇ SİSTEMLERİ DERNEĞİ (JENDER)
JENDER, 1. Yılını AKSA Jeneratör Ev Sahipliğinde Kutladı
EGSA’nın Amerika Pazarı Sunumu ile Zenginleşen 10. Genişletilmiş Yönetim Kurulu Toplantısı, Üyelerimiz ve Sponsorlarımızın Yoğun Katılımıyla Gerçekleşti!
JENDER, 1. Yılını AKSA Jeneratör Ev Sahipliğinde Kutladı
📍 İstanbul, 22 Temmuz 2025 – Türkiye jeneratör ve güç sistemleri sektörünün çatı kuruluşu olan JENERATÖR SANAYİCİLERİ VE GÜÇ SİSTEMLERİ DERNEĞİ (JENDER), kuruluşunun birinci yılını kutlamanın gururunu yaşarken, 10. Genişletilmiş Yönetim Kurulu Toplantısını sektörün öncü markalarından AKSA Jeneratör ev sahipliğinde başarıyla gerçekleştirdi.
🔹 Stratejik Buluşma, Geniş Katılım
Toplantıya jeneratör ve güç sistemleri sektörünü temsil eden JENDER üye firmalarının tamamı, yeni üyelerimiz ve sponsorlarımız yoğun ilgi gösterdi. Katılımcılar, sektörün geleceğini şekillendirecek önemli konuları değerlendirme fırsatı buldu.
🎂 1. Yıl Coşkusu
Kuruluşunun üzerinden yalnızca bir yıl geçmiş olmasına rağmen JENDER; ulusal ve uluslararası birçok projeye imza atarak, sektörün sesi ve yönlendirici gücü olma yolunda önemli bir mesafe kat etti. Bu özel yıl dönümü, üyelerin dayanışmasını ve ortak vizyonunu pekiştiren bir atmosferde kutlandı.
🌍 Amerika’dan Global Perspektif: EGSA Sunumu
Toplantının en dikkat çeken bölümü, Sektörde Dünyanın en büyük Derneği olan Amerika merkezli EGSA – Electrical Generating Systems Association CEO’su Mr. Mir Mustafa JD, CAE tarafından gerçekleştirilen özel sunum oldu. Mir bey, Amerika jeneratör pazarı, sektörel teknik standartlar ve EGSA–JENDER kardeş dernek iş birliği hakkında kapsamlı bilgiler paylaştı. JENDER ’in EGSA ile birlikte yürüttüğü sertifikasyon programlarının Türkiye’ye adaptasyonu, tüm katılımcılar tarafından heyecanla karşılandı.
✨ Yeni Üyelerimizle Güçleniyoruz
Organizasyon sırasında JENDER’e katılan yeni üyelerimiz tanıtıldı ve ailemiz daha da büyüdü. Derneğimizin sektördeki kapsayıcılığı ve temsiliyeti hızla artarken, güçlü ve organize bir sanayi yapısına ulaşma vizyonumuz daha da güçlendi.
🔹 JENDER ÜYE FİRMALARI (Alfabetik Sıralı Liste ve Web Siteleriyle)
JENDER – Jeneratör Sanayicileri ve Güç Sistemleri Derneği, yaklaşık 1,7 milyar USD üretim hacmine sahip, 180’e yakın ülkeye ihracat yapan ve dünyanın önde gelen üreticilerini bünyesinde barındıran Türkiye jeneratör ve güç sistemleri sanayisini temsil eden tek ulusal kuruluştur. JENDER üyeleri 575.000 m2 den fazla fabrika sahasında üretim yapmaktadır. Yıllık 102.000 adetten fazla jeneratör üretim kapasitesine sahiptir.
75–375 kVA güç aralığında Türkiye, dünya sıralamasında 2. sıradadır.
20’den fazla ana üretici:
10.000 kişiye doğrudan,
40.000 kişiye dolaylı istihdam sağlamaktadır.
1.000’in üzerinde tedarikçi ve taşeron ile toplam istihdam 100.000’in üzerindedir.
Dizel jeneratör ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının %2,4’ünü oluşturmaktadır.
Sektörün küresel pazardaki payı %5, toplam iç ve dış satış hacmi ise 800 milyon USD düzeyindedir.
🎯 JENDER ‘in Misyonu:
200 ülkeye Sürdürülebilir bir şekilde “Türk Malı” Jeneratörleri ihracat hedefi olan JENDER, şu alanlarda faaliyet gösteren şirketleri ulusal ve uluslararası düzeyde tek bir çatı altında bir araya getirmeyi hedeflemektedir:
Jeneratör setleri
Kojenerasyon ve trijenerasyon sistemleri
Yenilenebilir enerji ile entegre hibrit çözümler
Gazlı ve hidrojenli güç sistemleri
Veri merkezi güç çözümleri
Enerji depolama sistemleri
Alternatörler, kabin ve konteyner sistemleri
Kontrol sistemleri ve diğer tüm tamamlayıcı bileşenler
📌 1. YILDA GERÇEKLEŞEN STRATEJİK FAALİYETLERDEN BAZILARI
JENDER, kuruluşunun ilk yılında jeneratör ve güç sistemleri sanayisi adına birçok önemli adım atarak sektörel kapasiteyi büyütmüş, yerli üretimi desteklemiş ve uluslararası alanda Türkiye’nin sesi olmuştur. Aşağıda, ilk yılımızda öne çıkan bazı stratejik faaliyetler yer almaktadır:
🔹 Kamu Kurumlarıyla Stratejik İlişkiler Kuruldu
Başta T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Ticaret Bakanlığı, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE) olmak üzere çok sayıda kamu kurumu ile doğrudan temaslar ve stratejik iş birlikleri tesis edildi.
🔹 TSE ile Tarihi İş Birliği: Sektörel İlk Protokol
JENERATÖR sektörü adına bir ilk olan TSE–JENDER iş birliği protokolü imzalandı. Bu protokol sayesinde Türkiye’de jeneratör sistemleri ile ilgili test ve belgelendirme süreçlerinin uluslararası standartlara uyumlu hale gelmesi hedeflendi.
🔹 Türkiye’nin İlk Büyük Jeneratör Test Merkezi Kuruluyor
TSE–JENDER–İŞBİR protokolü ile Türkiye’nin ilk ve en büyük jeneratör test merkezi kurulması onaylandı. 2025 yılı sonunda faaliyete geçecek bu merkez, LYB (Yerli Malı Belgesi) dahil olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası sertifikasyon sürecine ev sahipliği yapacak.
🔹 Sürdürülebilirlikte Bakanlık Destekli İlk Adım: RESPONSIBLE
T.C. Ticaret Bakanlığı ile birlikte yürütülen çalışmalarla, jeneratör sektörü için özel olarak hazırlanan “Responsible – Sorumlu Üretici” programı devreye alındı. İlk belgelendirmeler 2025 yılında başladı.
🔹 JENDER GREENPASSPORT Dünyada İlk!
JENDER Sürdürülebilirlik Komitesi öncülüğünde, dünyada ilk kez bir sivil toplum kuruluşu tarafından oluşturulan “JENDER GREENPASSPORT” uygulama ve belgelendirme programı hayata geçirildi. 2025 yılında belge verilmeye başlandı.
🔹 Avrupa’da Güçlü Temsil: EUROPGEN Üyeliği
JENDER, Avrupa jeneratör üreticilerinin üst birliği olan EUROPGEN’e tam üye ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak kabul edildi.
🔹 Avrupa’dan Onur: Yılın Temsilcisi Ödülü
JENDER Başkanı, EUROPGEN tarafından verilen “Yılın Başarılı Sektör Temsilcisi” ödülünü, derneğin hızlı yapılanma ve etki gücü nedeniyle kazandı.
🔹 EGSA ile Kardeşlik Protokolü: Bir İlk
Amerika’nın 60 yıllık jeneratör sanayicileri derneği EGSA, tarihinde ilk kez bir uluslararası dernek ile kardeş protokol imzaladı. Bu önemli adım JENDER ile gerçekleşti.
🔹 EGSA CEO’su Avrupa’da İlk Kez JENDER ile Konuştu
EGSA CEO’su Mr. Mir Mustafa JD, CAE, Avrupa’da ilk kez JENDER davetlisi olarak bir sunum gerçekleştirdi. Bu sunum, EGSA–JENDER iş birliğinin sembol anı oldu.
🔹 TMB – Türkiye Müteahhitler Birliği ile Sektörel İş Birliği Görüşmesi
JENDER ve TMB arasında potansiyel iş birliği konularının değerlendirildiği özel bir toplantı gerçekleştirildi.
🔹 Sanayi Genel Müdürlüğü Komitesi’ne Gözlemci Üyelik
JENDER, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nün teknik komitelerine gözlemci üye olarak dahil edildi.
🔹 PGD Kontrol Listesi JENDER ile Hazırlandı
Türkiye jeneratör sektörü için ilk kez Piyasa Gözetimi ve Denetimi (PGD) Kontrol Listesi, JENDER Teknik ve Mevzuat Komitesi tarafından hazırlanarak Bakanlık onayına sunuldu.
🔹 Uluslararası Fuar Katılımları
JENDER ve üyeleri;
Middle East Energy Dubai 2025
Bauma Münih 2025
fuarlarında güçlü şekilde temsil edildi.
🔹 Çin’den Davet: Hunan Eyaleti Konferansı
JENDER, Çin’in Hunan Eyaleti tarafından düzenlenen Sürdürülebilir Enerji Konferansı’na konuşmacı olarak davet edildi.
🔹 Amerika’nın En Büyük Fuarı: CONEXPO-CON/AGG 2026 Desteği
JENDER, Amerika’da 2026 yılında düzenlenecek CONEXPO-CON/AGG fuarının resmi destekleyici kuruluşu olarak seçildi.
🔹 SURİYE – BUILDEX Kongre ve Fuarına Katılım
Suriye’nin yeniden yapılandırma süreci kapsamında düzenlenen BUILDEX Suriye kongre ve fuarına, JENDER ve üyeleri özel davetle katıldı.
🔹 Milli Eğitim Bakanlığı ile Mesleki Eğitim İş Birliği
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile ara eleman yetiştirme amacıyla protokol taslağı oluşturuldu.
🔹 JENDER Eğitim Komitesi Kuruldu
JENDER bünyesinde oluşturulan Eğitim Komitesi, teknik eğitimler, sektörel sertifikasyonlar ve mesleki standartlar üzerine kapsamlı çalışmalar yürütmeye başladı.
Faruk AKSOY – Genel Sekreter ve Yönetim kurulu üyesi
Tedarik zinciri yapıları; iklim değişimleri, çevre felaketleri, ekonomik riskler ve sürdürülebilirlik mevzuatıyla hızla değişiyor. Ekolojik tasarımdan, çevreye duyarlı üretime, sürdürülebilir satınalmadan yeşil lojistik uygulamalarına kadar tüm tedarik zinciri boyunca sürdürülebilirlik kültürünü inşa eden firmalar öne çıkmaktadır.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitimi
Sürdürülebilirlik mevzuatı ve uyulması gereken kurallar şirketleri yeni girişimlere zorlamaktadır. Sektörünün lider markaları,ekosistemlerinde yer alan firmaları sürdürülebilirlik kriterleri ile yeni bir perspektifte değerlendirmektedir. Firmaların enerji tür ve miktarları, malzeme seçimleri, operasyon, karbon ve su ayak izi, yönetim ve insan kaynakları politika ve uygulamaları çok yönlü analiz edilmektedir.
Bugünün dünyasında tüm tedarik zinciri boyunca çevre ve insan ön planda olmak zorunda. Müşteriler, firmalarımızın çalışma koşulları, etik kodlar, hak ve özgürlükler, fırsat eşitliği, ayrımcılık, taciz, çocuk işçi gibi pek çok konudaki uygulamalarını sorguluyor.
Şirketler çevre ve paydaşları ile ilişkilerine daha fazla özen gösteriyor. Tedarikçi ( satıcı, fason, taşeron) ilişkileri yeniden değerlendiriliyor. Yeni dönem, firmalar arasındaki ilişkileri farklı bir zemine taşıyor. Temel farklılık sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarındaki köklü değişim. Tedarikçilerin üretim/iş ortamı, çalışanları ve çevre ile ilişkileri artık bizim gündemimizde.
Sürdürülebilirlik; çevre, insana saygı ve döngüsel ekonomi popüler bir anlayış değil bir zorunluluktur. Olmazsa olmazdır.
Eğitimin amacı, uçtan uca tedarik zinciri yönetimi içerisinde bütün süreçlerin “sürdürülebilirlik” esaslı yeniden tanımlanmasını analiz etmektir.
Bu eğitimde tedarik zinciri iş çevrenizin sürdürülebilirlik odaklı bir temele taşımak için yeni fikirler öğreneceksiniz.
Sürdürülebilir Satınalma Yeşil Tedarik Zinciri Yol Haritası
Eğitim İçeriği:
o Uçtan Uca Tedarik Zinciri Yönetimi
o Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Kavramı
o Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
o Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı
o Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Özen Yükümlülüğü Direktifi
o Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi
o Regülasyonlar (Sınırda Karbon Düzenlemeleri, Emisyon Ticaret Sistemi, Plastik Vergisi, vd. )
o Döngüsel Ekonomi ve Yeşil Yönetim
o Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Etik
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK “DOĞADAN DOĞAYA”
o Sürdürülebilirlik Kültürünü İnşa Etmek
o Sürdürülebilirlik Komitesi ve Çalışma Yol Haritası
o Sürdürülebilirlik Performans Göstergeleri – Sürdürülebilirlik KPI’ları
o Sürdürülebilir Hedefler ve İş Modelleri
o Risk Haritalandırma
o Sürdürülebilirlik Değerlendirmesi
o Tedarik ve Dağıtım Sistemlerini Kapsayıcı Uçtan Uca ESG (Çevre-Sosyal-Yönetişim) KPI’ları
o Karbon Ayak İzi ISO 14064 Hesaplaması ve Karbon Doğrulama
o Karbon Saydamlık Beyanı (CDP)
o Seragazı Emisyonları Protokolü (GHG)
o Net Sıfır Hedefi ve Emisyon Miktarları; Kapsam 1, Kapsam – 2 ve Kapsam – 3 Emisyonları
o Su Ayak İzi ISO 14046
o Türkiye Sürdürülebilir Raporlama Standartları TSRS 1
o TSRS 2 İklimle İlgili Açıklamalar
o İklim Riskleri (Fiziksel Riskler, Geçiş Riskleri) ve Fırsatlar
Sürdürülebilirlik ve Operasyon
o Tesis Yönetimi ve Şirket Çevre Kültürü
o Sürdürülebilir Çalışma Koşulları
o Yeşil Üretim ve Operasyon
o Üretim Prosesleri; Atık ve Artıklar
o Döngüsel Ekonomi ve 9 R Hiyerarşisi
o ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi
o ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi
o Geri Dönüşüm ve Yeniden Üretebilirlik
Tasarım ve Ar-Ge
o Eko-İnovasyon ve Ekolojik Tasarım Kültürü
o Çevre Dostu Ürün Geliştirme
o Ürün Kalitesi ve İnsan Sağlığı
o Malzeme Azaltma, Yalınlaştırma
LCA Hayat Eğrisi Değerlendirme
Sürdürülebilir Kaynak Yönetimi
YEŞİL SATINALMA ve GREEN SOURCING
o Sürdürülebilir Kaynak Yönetimi; Satınalma Politikaları ve Stratejileri
o Yeşil Bir Tedarik Planı Geliştirme
o ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik ve Yeşil Satınalma
o Ecovadis Çerçevesi: Sürdürülebilir Değer Yaratmanın Anahtarı Olarak Tedarik / Satın alma Operasyonları
Tedarikçi İlişkilerinde Çevre ve İnsan
o Tedarikçilere Rehberlik Etme ve Sürdürülebilirlik Hedeflerini Tedarikçilerle Paylaşma
o Tedarikçi Bilgi Formları (Sürdürülebilirlik Maddelerinin Eklenmesi)
o Tedarikçi Araştırması ve Seçiminde Sürdürülebilirlik Kriterleri
o Tedarik Ekosistemi, Profesyonellik ve Kurumsallaşma
o Tedarikçi Saha Ziyaretleri ve Yerinde Denetim
o Sözleşmeler Üzerinden Sürdürülebilirlik Yayılımı ve yeni KPI’lar
o Tedarikçi Performans Değerlendirme Kriterleri ve Çevre
o Tedarikçi Kalite El Kitabı (Çevre ve İnsan Boyutunda Yeni Düzenlemeler)
o Sürdürülebilirlik Esaslı Tedarikçi Geliştirme Yolculuğu
Kriz Geçer, Güç Kalır: 7 Maddede Finansal Esneklik
Doç. Dr. Gözde MERT
“Krizde planı olmayanlar, başkasının planına mecbur kalır.” – Doç. Dr. Gözde MERT
Son yıllarda yaşanan küresel belirsizlikler – COVID-19 pandemisi, tedarik zinciri krizleri, bölgesel çatışmalar ve doğal afetler – KOBİ’lere finansal dayanıklılığın bir lüks değil, bir zorunluluk olduğunu açıkça gösterdi. Artık sadece bir krizi atlatmak değil, sonrasında hızla toparlanmak ve sürdürülebilir büyüme yakalamak da başarı ölçütleri arasında.
Nakit Akışı Yönetimi: Satış Değil, Nakit Kurtarır
Satışların artması, bir KOBİ’nin sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Asıl önemli olan, satışların zamanında tahsil edilmesi ve giderlerle dengeli bir şekilde yönetilmesidir. Türkiye’de 2024’te yaşanan yüksek enflasyon ve faiz oranları, birçok KOBİ’yi nakit darboğazına sokmuştur. Bu deneyim, KOBİ’lerin tahsilat sürelerini daha gerçekçi şekilde planlaması, gecikmelere karşı likidite rezervi oluşturması ve faktoring gibi alternatif enstrümanları değerlendirmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Risklere Karşı Finansal Kalkan: Kur ve Faiz Dalgalanmalarına Hazırlıklı Olun
İthal girdilere bağlı KOBİ’ler için döviz kuru değişkenliği büyük bir tehdit. 2025 itibariyle hedging stratejileri (forward sözleşmeleri, sabit kurla anlaşmalar) ve faiz riskine karşı sabit faizli krediler gibi koruyucu finansal araçlar, işletmeler için vazgeçilmez hale geldi. Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli krediler de bu süreçte önemli bir güvence sunuyor.
Tedarik Zinciri Dayanıklılığı: Plan B’niz Var mı?
Pandemi sonrası dönemde, tek tedarikçiye veya tek pazara bağlı olmanın ne kadar riskli olduğu görüldü. Bugünün başarılı KOBİ’leri, çoklu tedarikçi stratejisi, yerel kaynak kullanımı ve esnek lojistik çözümleri ile süreçlerini sağlamlaştırıyor. Ayrıca dijital tedarik zinciri yönetimi sayesinde riskler erken tespit edilip anlık çözümler geliştirilebiliyor.
Krizlere Karşı “Hayatta Kalma Planı”: Afet ve Acil Durum Senaryoları
İş sürekliliği planları, kriz zamanlarında işletmenin panik yerine bilinçli ve sistematik hareket etmesini sağlar. Kritik süreçlerin alternatif yöntemlerle sürdürülebilirliği, veri yedekleme politikaları, uzaktan çalışma düzenine geçiş senaryoları ve kilit personel organizasyonu artık her işletmenin acil durum klasöründe yer almalı. 2023 depremlerinden sonra bu farkındalık hızla artmış ve devlet destekleri de bu yönde yoğunlaşmıştır.
Alternatif Finansman Kanalları: Fintech ve Kitle Fonlaması Dönemi
Yüksek faiz oranları geleneksel krediye ulaşımı zorlaştırırken, KOBİ’ler fintech çözümlerine, online kredi platformlarına, dijital faktoring ve kitle fonlaması gibi yeni finansal kaynaklara yöneliyor. Örneğin, bir e-ticaret KOBİ’si satış verilerini analiz eden bir fintech üzerinden birkaç gün içinde kredi alabiliyor. Tedarik zinciri finansmanı sayesinde büyük müşterilere satış yapan KOBİ’ler, alacaklarını erkenden nakde çevirme fırsatı buluyor.
Gelir Çeşitliliği: Tek Müşteriye Bağımlı Kalan Batar
KOBİ’lerin büyük krizlerde en çok zorlandığı konulardan biri, müşteri portföyünün darlığı. 2025’te başarılı işletmeler, hem müşteri tabanını genişletiyor hem de ürün/hizmet çeşitliliğini artırarak farklı segmentlere hitap ediyor. Turizme yönelik bir KOBİ, dört mevsime uygun ürünlerle riski dağıtabilir; sadece iç pazara çalışan bir firma ihracata yönelerek ekonomik daralmalardan korunabilir.
İnsan Kaynağı: Krizde En Güçlü Dayanağınız
Sadık, yetkin ve motive çalışanlara sahip olmak, kriz dönemlerinin en büyük avantajıdır. Bu nedenle KOBİ’ler, çalışanlarına esnek çalışma modelleri, performans bazlı ödüller, eğitim fırsatları sunarak bağlılıklarını artırıyor. Pandemiyle test edilen uzaktan çalışma altyapısı, artık kriz anlarında iş sürekliliğinin garantisi olarak görülüyor.
Geçen hafta dolar 20 Lira demiştim. Anlattıklarım havada kaldı.
Doğrusunu isterseniz ben de inanmamıştım.
Bugün dolar 40 Lira.
Doların fiyatı süreç içerisinde artıyorsa da, bazen iki ileri, bir geri hareketlerle adeta yerinde sayıyor hissi uyandırmaktadır.
Döviz, Faiz ve Enflasyon
Enflasyon diyeceğim ama enflasyonun dövizle ne ilgisi var diyenlerimiz olabilir. Kesinlikle dövizin enflasyonla korelasyonu söz konusu ve bu da ülkemizdeki üretim yapan ihracatçı firmaları çok yakından ilgilendirmektedir.
Esas olan dövizin enflasyon kadar artması ihracatçının elini daha güçlü hale getirir. Aylık bazda konuşacak olursak;
1 ayda
1 Temmuz 2025
25 Temmuz 2025
Dövizin artışı : TRL.0.60 Diğer bir ifade ile sadece 60 kuruş artmış. Yaklaşık: %1.50
TRL faiz getirisi: %4.00 / aylık civarı
Enflasyon oranı: Diyeceksiniz ki hangi enflasyonu kastediyorsun?
Basit bir örnek: Yıllık kira artış oranı Haziran 2025 için % 43.23
Pazar enflasyonu, kasap enflasyonu, kiraz ve meyve enflasyonu
birbirinden farklı. Bence enflasyon sorgulamasına girmesem
daha iyi.
Enflasyon, faiz ve dövizin artışlarını kendi aralarında kıyasladığımda kaplumbağa ile tavşanın yarışlarına benzetiyorum çoğu kez.
Türk Lirası faiz oranları ile enflasyon oranları birbirlerine yeknesaklık gösterseler de, dövizin artış hızı, enflasyon ve Türk Lirası faiz oranlarının hayli gerisinde kalıyor. Bu da aklıma farklı farklı kazanç kapılarının ardına kadar açılmış halini aklıma getiriyor doğrusu.
Döviz Artışının Kısıtlı Artmasına Karşılık, Türk Lirası Faiz Yüksek Seyrederse Ne Olur?
Neler olmaz ki?
Benim anladığımım şudur;
Döviz ucuz kalacak, fiyatı fazla artmayacak, tabir yerinde ise damla damla damlatan musluk misali dövizin artışı söz konusu iken,
Türk Lirası faizi dövizin hayli üzerinde artacak ve Türk Lirası getirisi yüksek olduğundan dolayı tasarrufların burada odaklanması sağlanacak
Yukarıda sayılan ikili denklem ülkemize ne getirir, ne götürür diye sorarsanız;
Dövizini bir yerde kaybetmeyecek şekilde yüksek getirili Türk Lirasına yönelen tasarruf sahipleri kazancına kazanç katar. Elde ettikleri Türk Lirası faizlerin ortalamasını aldığında dövizin getirisinden çok daha yüksek getirici elde edecekler. Yawu bu işlem bana “Carry Trade” işlemini anımsattı. Yoksa yanılıyor muyum?
Adı Carry Trade olan bir işlemin o ülkeye ne gibi bir faydası olmuştur sizce? Yanıtını söyleyeyim; hiçbir faydası yok. Adeta kan emici sülük gibidir.
Türk Lirası faizlerinin yüksek seyretmesi bir çeşit kaynaklarımızın farklı yerlere, muhtemelen belli bir kısmı da yabancılara transfer edilmiş oluyor,
Türk Lirası faizlerin yüksekliği finansman maliyetlerini de yükseltecek ve bu maliyetlerle kredi kullanan üreticiler, ürün maliyetlerini yukarı çıkartmış olacak, bu da beraberinde hayat pahalılığını getirmiş olacak. Hayat pahalılığının adını değiştirseniz de cebimizden daha fazla paranın çıktığı anlamına gelir,
Türk Lirası faizlerinin yüksek, dövizin düşük seyretmesi dolayısıyla üretim maliyetleri artacak, üretici / ihracatçı mallarını yurt dışında pazarlayamaz duruma gelecektir zira aynı ürünü muhtemelen global piyasada daha ucuza mal edip satan bir imalatçı / ihracatçı olacaktır.
İhracatçı yüksek maliyet dolayısıyla ürünlerini global pazarda satamaz ise ivme kaybına uğrar, iş hacmi azalır, azalan iş hacmi ise istihdam kaybına sebep olur,
Türk Lirasının yüksek seyretmesi tüm ekonomiyi olumsuz etkiler. Hep ihracatçıdan bahsettik ama ithalatçıların da etkilendiklerini ilave etmem gerekir.
Dolar 40 Lira Olunca
Dolar 20 Lira iken söylenen, dedikodu edenler çok oldu. Valla doğruyu söyleyeyim mi, ben de söylendim. Dolar 40 Lirayı buldu. Söylenenler, dedikodu yapanlar, memnun olacaklar ve söylemlerini kesecekler mi?
Ne gezer? Yine de söylenmeye, yakınmaya devam edecekler.
Velhasıl, dolar 20 Lira da olsa, 40 Lira da olsa, hatta 50 Lira da olsa piyasada söz söyleyen kişiler illa ki olacaktır. Dolar 20 Lira iken düşüklüğünden, dolar 40 Lira olduğunda yetmez ama olsun diyen, dolar 50 Lira olduğunda ise dövize bağlı ithal girdilerimizin fiyatı artacak bu da beraberinde hayat pahalılığını getirecek diyenler olacaktır.
Bir şey öyleyeyim mi size, ne yaparsanız yapın, bir memnun olmayan kesim ses yükseltecektir mutlaka.
Her Şey Bir Tarafa
Her şey bir tarafa da dolar 50 Lira olsaydı bugün için ne olurdu?
Az çok tahmin ediyorum piyasada neler söyleneceğini.
Dış Ticarette Lojistik Sözleşme Pratik Çalışma – Prof. Dr. Murat ERDAL
Dış Ticarette Lojistik Sözleşme Yönetimi Pratik Çalışması
Dış ticarette tarafların (gönderen, alıcı, banka, hat, taşıyıcı, acente, forwarder, liman, gümrük, antrepo) rol ve sorumluluklarını yeterince anlamadığınızda maliyetlerine katlanırsınız.
Eksik ve hatalı planlama ve aksiyonların maliyetleri (para ve zaman) sizi odağınızdan koparır. Problemler motivasyonunuzu ve enerjinizi alır. Şirketinizi geriye götürür.
Taraflar her olaya sulh ile yaklaşım göstermeyebilir. Maliyetin kendisinin değil sizin şirketinizin üstlenmesini bekleyebilir.
Uygulanabilir bir çözüm, bir yol haritası olmadığında işler sarpa sarar. Çıkış yolu bulmakta zorlanırsınız. Hakkınızı sonuna kadar aramak istersiniz. Davacı ya da davalı tarafta yer alabilirsiniz.
Sonrasında düzeltme maliyetleri zarar + zarar şeklinde gelişebilir. Uzun hukuki süreçler (ilk derece mahkemesi, istinaf mahkemesi, yargıtay) sizi yorduğu gibi mahkeme masrafları, avukatlık masrafları ve bilirkişi masrafları gecikme faizi ile katlanarak büyür.
Çok geç olmadan ekibinize önce Dış Ticarette Lojistik Sözleşme eğitimini aldırın. Bütçeye bu eğitimi ekleyin. Göreceksiniz bu yatırım ile yukarıdaki risk ve dönülemez harcamaların önüne geçeceksiniz.
Unutmayın mevzuat ve operasyon / uygulama sürekli değişiyor. Ekibinize yeni katılımlar olurken aynı zamanda da ayrılanlar oluyor. Bu eğitimi göstermelik olarak sadece bir defa değil her sene tekrarlayarak devam ettirin. Olası risk ve zorlukları birlikte tartışalım. Dersler çıkartın. Önlem alın. İyileştirmelerde bulunun. Yeni vakalarla güncel eğitimi alın. Şirketinizde sağlam bir operasyon kültürü yaratın.
İhracat Operasyonlarında Tehlike; Alıcının Eşyayı Beğenmemesi. Ortada Ödeme Yok !
Giriş
Danimarkalı ithalatçı BLUE LINE firması Türkiye’den ABC Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne 7 kolilik çocuk giyimi siparişi (numune eşya) geçmiştir. Bu sipariş tamamen Blue Line firmasının verdiği direktifler doğrultusunda özel olarak üretilmiştir. Taşıma operasyonunu Blue Line firmasının belirlediği XYZ Lojistik işi üstlenmiştir. XYZ Lojistik de bir alt taşıyıcısı olan KLM Karayolu Taşımacılık firması ile anlaşmış, malların ABC Tekstil’in (İstanbul) fabrikasından Danimarka’daki XYZ Lojistik’e taşıma işini üstlenmiştir. Mallar tam zamanında XYZ Lojistik deposuna teslim edilmiştir. Daha sonraki süreçlerde Danimarka’lı alıcı malın bir kısmını depodan almış bir kısmını almamıştır.
Ürünlerin % 20’si Danimarka’da alıcı firma olan Blue Line tarafından bütün koliler açılarak alınmış, geri kalan % 80’lik kısım XYZ Lojistik deposunda bekletilmektedir. ABC Tekstil yöneticileri bu duruma bir türlü anlam verememiş ve ekte yer alan yazışmalarla sorunu anlamaya ve çözmeye çalışmıştır.
İstenilen sonuç bir türlü alınamayınca üretici ABC Tekstil firması KLM Karayolu Taşımacılık’a İstanbul .. Ticaret Mahkemesi’nde dava açmıştır.
SORU:
Süreç mahkemeye yansımıştır. Aşağıda davacı-davalı tarafların dilekçeleri ve tüm taraflar arasındaki yazışmalar bulunmaktadır. Ekte dış ticaret bilgisi, ABC Tekstil’in düzenlemiş olduğu fatura ve A.TR belgeleri bulunmaktadır.
Bu bilgi ve belgeler çerçevesinde vakayı dış ticaret operasyon yöneticisi olarak değerlendiriniz. Yaşanan süreçte hatalı / eksik bulduğunuz konuları analiz ediniz. Pratik çalışmada firma isimleri hayal ürünüdür.
İhracatta Taraflar ve Taşıma Operasyonu
İSTANBUL …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ:
DAVACI DİLEKÇESİ
Davacı: ABC Tekstil
Davalı: KLM Taşımacılık
KLM Taşımacılık, taşımak üzere teslim edilen malların bedel ödendikten sonra teslimi talimatı verildiğini cevap dilekçesi ile kabul etmiştir. Malların ödeme alındıktan sonra teslim edileceği tartışmasızdır.
KLM Taşımacılık malın %20 sinin bedel alınmadan teslim edildiği savunması anlamsızdır. Taşınan malın tamamı 7 (yedi) koliden ibarettir. Toplam 84 kg. ağırlığındadır. 7 koli malın %20 si nasıl teslim edilmiştir?
Bu kadar malın kısmen teslimi kabul edilebilir bir bahane değildir. Malların kısmen eksik olduğunu bildirmeleri de göstermektedir ki, bütün koliler açılmış, bir kısım ürünler iade edilemeyecek şekilde kullanılmıştır.
KLM Taşımacılık, kolileri açarak malı kısmen teslim etmesi mümkün olmadığından tamamını teslim etmiş olmalıdır. Talimata aykırı teslim sebebiyle bedel ödenmemesi problemi karşısında da alıcı ile anlaşarak işi biten ve artık ıskartaya çıkan malları iade etme yolunu bulmuştur. Eğer kolileri açarak bir kısım malları teslim etmiş ise, bu durum da talimatlara aykırı olduğundan müvekkilimin zararını karşılaması gerekmektedir.
Ortaya çıkan son durum karşısında;
Taşıyıcıya, bedel ödendikten sonra malı teslim etmesi talimatı verildiği kesindir.
Malın bedeli resmi belgelerle sabittir. Tartışma konusu değildir.
Malın talimatlara aykırı olarak taşındığı ve teslim edildiği de açıktır.
Malın bedelinin ödenmemesi sebebiyle zarar doğmuştur. Zarar tutarı da 9.538,52 Euro dur.
SONUÇ
Arz olunan sebeplerle ve davalının savunmasındaki ikrarları ile taşınan malın bedeli kadar zararımız doğduğundan davamızın kabulüne karar verilmesini arz ve talep ediyoruz. 9.6.20.. Davacı: ABC Tekstil
—– —– —– —– —– —– —– —– —–
İSTANBUL …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ:
DAVALI ALT TAŞIYICI DİLEKÇESİ
Davacı ABC TEKSTİL’in Danimarka’da bulunan Blue Line isimli müşterisine satmış olduğu mallar, davalının dava dışı XYZ Lojistik ile yaptığı anlaşma gereğince, müvekkilim şirket tarafından taşınmıştır. Müvekkilimin davacı ile doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bu olayda asıl taşıyıcı XYZ Lojistik olup müvekkilim şirket alt taşıyıcıdır.
CMR mad. 36’ ya göre hasar, kayıp veya gecikme sorumluluğu ile ilgili davalar birinci ve son taşımacı aleyhine açılabilir. Müvekkilim şirket, davacıya karşı taşıma sorumluluğunu üstlenen XYZ Lojistik alt taşıyıcısı olarak malları taşımış ve Danimarka’da XYZ Lojistik teslim etmiştir. Davacıya karşı malların ilk ve son taşıyıcısı XYZ Lojistiktir.
Müvekkilim şirkete açılan dava yersiz ve mesnetsizdir.
Malların bedeli ödendikten sonra alıcısına teslim edilmesi gerekirken, yanlışlıkla yaklaşık %20’sinin bedeli tahsil edilmeden alıcısına teslimi de XYZ Lojistik tarafından yapılmıştır. Müvekkilim şirketin müdahalesi ile malların kalan % 80 teslim edilmemiştir. Bu mallar davacı tarafından teslim alınmamış, bunun yerine haksız bir şekilde, bedellerinin ödenmesi talebinde ısrar edilmektedir. Oysa davacının Danimarka’daki alıcısının bedelini ödemeye yanaşmadığı bu mallar davacının alması için beklemektedir.
Eşyaların karayolunda uluslararası nakliyesi için mukavele sözleşmesi (CMR) mad.21 e göre; “Mal, alıcıya taşıyıcı tarafından taşıma anlaşmasına göre teslimdeki ödeme tutarı tahsil edilmeksizin teslim edilmişse, bu durumda taşıyıcı göndericiye karşı ”teslimdeki ödeme” tutarını aşmayacak miktarda ve alıcıya karşı dava açma hakkını kaybetmeksizin tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna göre sorumluluk, bedeli tahsil edilmeden alıcısına teslim edilen malların bedeli kadardır ve tamamen XYZ Lojistiğe aittir. Bu nedenle davanın XYZ Lojistiğe ihbarını talep etmekteyiz.
Davalı: KLM Taşımacılık
Blue Line ilgili olarak Gina size şimdi yazacak. Blue Line’dan– konuyla ilgili; gönderiler bir açıklama aldı. Ona güveniyorum. Ama biliyorum ki, müşteriler ne derse desin, bize COD (Cash on Delivery) veya CAD (Cash Against Documents) verirseniz, teslim etmeden önce sizden onay almamız gerekir.
Bu konuda oldukça kızgınım ve bugün Gina ile bu konuyu konuştum.
Size karşı her türlü talep ve masraftan biz sorumluyuz. Ama bakalım.
Bu gönderiler bize yazın geldi. Ancak bir ay önce, ABC Tekstil’in ödemesini tam olarak Blue Line’nın alamadığı bilgisini sizden aldık. Biz de Blue Line ile birçok kez görüştük. Pazartesi günü onlara durumu açıklayan bir e-posta gönderdik.
Ancak gerçek şu ki, yükün % 20’si yanlışlıkla Blue Line’a teslim edilmiş. Geri kalan yük hâlâ terminalimizde duruyor.
Kalan %80’in ABC Tekstil’e iade edilmesi gerektiğini biliyorum. ABC Tekstil’in ise şöyle dediğini biliyorum: “Bu ürünleri kullanamayız.”
Ama bu bizim veya sizin hatanız değil.
Bu Blue Line ve ABC Tekstil arasındaki ticari bir konudur.
Saygılarımla,
Cathrine Dan
– – – – – – – – – – — – – – – – — – – – – — – – —
İhracatçı (Üretici) ve Alt Taşıyıcı Arası Yazışmalar
Kimden: ABC Tekstil Kime: KLM Taşımacılık
Gönderme tarihi: 17 Aralık 20.. Çarşamba 09:40
Konu: BLUE LINE Teslimatı
Sayın Hakan Bey,
Şirketleriniz ile yapmış olduğumuz BLUE LINE yüklememizde, COD sevkiyat sistemine uymadığınız ve fatura ödeme belgesini almadan bilgimiz dışında malımızın teslimatını gerçekleştirdiğiniz için ödememizi alamamış bulunmaktayız.
Ödememizin tahsilâtının yapılabilmesi için bugün itibari ile tarafınıza karşı kanuni işlemlere başlayacağımızı üzülerek bildirmek isterim.
Saygılarımızla…
Yüksel – ABC Tekstil
————————————————————————
Kimden: KLM Taşımacılık Kime: ABC Tekstil
Gönderme tarihi: 30 Aralık 20.. Salı
Konu: BLUE LINE
Sayın Yüksel,
Öncelikle ilgide bahsi geçen Blue Line / Danimarka yüklemenizle ilgili tarafınıza yaşatmış olduğumuz sorunlardan dolayı özür dileriz.
Diğer yandan Danimarka’daki acentemizden verilen bilgiye istinaden, ekte paket listesi mevcut olan malzemeleriniz şu an Danimarka’daki acentemizin deposunda hazır bulunmakta olup, Blue Line A/S firması malzemeleri tarafınıza iade etmek istediğini bildirmiştir.
Bu sebepten tarafınızdan ekteki paket listesinin incelenmesini ve göndermiş olduğunuz malzemelerden paket listesinde mevcut olmayan ürünlerin mal bedellerini tarafımıza bildirmenizi rica ederiz.
Paket listesinde mevcut olmayan ürünlerin mal bedellerinin Blue Line A/S firması tarafından ödenmemesi halinde firmamız sorumlu olacak olup, yurtdışında satılan malzemelerin mal bedeline ait tutar tarafınıza firmamız tarafından yapılacaktır.
Saygılarımızla…
Hakan, KLM Taşımacılık
——————————————-
Kimden: ABC Tekstil Kime: KLM Taşımacılık
Gönderme Tarihi: 30 Aralık 20..
Sayın Hakan,
Öncelikle mailiniz için teşekkür ederiz.
Bu konunun öncelikli çözülme şekli teslimat / sevkiyat şeklini atlamamanız olacaktı. Mamafih gelinen bu noktada çözüm bulmamız gerekiyor. Müşteriye sevk edilen bir malın; bizim onayımız verilmeden teslim edilmesi neticesinde ödemenin tahsili yönündeki ısrarımızın bu şekilde cevap bulması çok üzücü. Bu ürünler söz konusu müşteri için özel olarak imal edilmiştir. Kumaş seçimi, model tasarımı, aksesuar ve nakış gibi tüm detaylar yine kendi istedikleri evsafta üretilmişlerdir. Hatta söz konusu tarihte kendilerinin acenteliğini yürüten yetkili kişi olan Sayın Mehmet tarafından da okeylenmişlerdir. Bu sebeple satış sezonu üzerinden bu kadar vakit geçmiş olan ve bizim kendi kreasyonumuz olmayan, özel olarak bu müşteri için üretilmiş bir koleksiyonun iadesini maalesef kabul edememekteyiz.
Biz bir mağaza değiliz; imalat sektöründeki prosesi hepimiz biliyor olmamıza rağmen tekrar hatırlatıyorum; imalatçınıza talimat geçersiniz, ona göre üretim yapılır, istediğiniz niteliklerde üretim yapıldıysa o ürünleri alır parasını öder ve yolunuza devam edersiniz. Sadece sizin için üretilmiş ürünlere gayrı ciddi bir yaklaşımla iade yoluna gidemezsiniz; hele de o ürünler bizim durumda olduğu gibi, sizin istediğiniz kriterlerde özel olarak üretilmişse.
Sonuç olarak; sizin yazılı talimata rağmen önemsemediğiniz bir nokta yüzünden şu an gayet zor bir durumda kaldık. Sizin işinizde de böyle olduğu; keyfe keder hizmet / ürün iadesine gidilemeyeceği için yineliyoruz; lütfen bu sorunun çözülmesi ve bedelin tahsilatı için çaba sarf etmenizi rica ediyoruz. Çünkü bu gerçekten sizin sorumluluğunuzdur. Eksik ifadan dolayı karşılaştığımız bu durumu bizim söylediklerimizi müşteriye, müşterininkini bize tercüme etmek suretiyle çözmek mümkün değildir. Bu konuda güvenip malımızı teslim ettiğimiz mercii olan sizden konuya el atmanızı ve üzerinden bunca zaman ve sezon geçmiş ürünlerin iadesi gibi kabul edilemeyeceği aşikar olan bir öneri ile gelmemenizi rica ediyoruz. Malum ekonomik darlıklar tüm firmaları etkilediği gibi bizi de haklı alacaklarımızı tahsilde ısrarcı olmaya itmiştir. Bu konu ile ilgili doğru ve kabul edilebilir önerilerinizi ivedilikle bekliyoruz.
Şimdiden teşekkürler.
Saygılarımızla…
Yüksel – ABC Tekstil
———————————
Kimden: ABC Tekstil Kime: KLM Taşımacılık
Gönderme tarihi: 07 Ocak 20..
Merhaba Hakan Bey
Gönderi yapmadan önce size iletmiş olduğumuz yükleme detay listesi ve faturada ödeme şeklini belirtmiştik. Acentenizin bunu alıcıya bildirip bildirmediğinin kontrolünü ben yapmam, benim muhatabım KLM Taşımacılık. Ancak söz konusu müşterinin İstanbul’daki temsilcisi Mehmet Bey’e de bu fatura ve yükleme listesi iletilmişti.
Ekteki yazıda belirtilen açıklamaların doğru olmadığını ve müşterinin ödemesini yapmış olduğu faturaların bunun dışında kendisine hazırlanan koleksiyonlara ait olduğunu da belirtmekte fayda görüyorum.
Bu gönderiye ait mal bedelinin hesabımıza ödenmesi için size yazılı bildiride bulunmuştuk. Sizden bununla ilgili bilgi alamadığımız ve ödemenin hala yapılmaması sebebiyle hukuki işlemlere başlıyoruz.
Bu bedelin ödenmesi için sizinle yaklaşık 4 aydır konuşuyoruz. Çözüm için size yeterli süre verdiğimiz ve sizin konu ile ilgilenmediğinizi düşündüğümüzü bildirmek isterim.
Saygılarımızla…
Yüksel – ABC Tekstil
—– —– —– —– —– —– —– —– —–
CMR Konvansiyonu İlgili Maddeler
MADDE 17/1
Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.
MADDE 15/1
Yükün teslim yerine varışından sonra koşullar bunların teslimini engellediği hallerde taşımacı göndericiden talimat isteyecektir. Eğer alıcı yükü kabul etmezse, gönderici sevk mektubunun birinci nüshasını vermeden yük üzerinde tasarruf etme hakkına sahiptir.
MADDE 21
Mal alıcıya taşıyıcı tarafından tasıma anlaşmasına göre, “teslimdeki ödeme” tutarı tahsil edilmeksizin teslim edilmiş ise, bu durumda taşıyıcı, göndericiye karsı, “teslimdeki ödeme” tutarını asamayacak miktarda ve alıcıya karsı dava açma hakkını kaybetmeksizin tazminat ödemekle yükümlüdür.
MADDE 34
Tek bir mukaveleyle düzenlenen tasıma, karayolu taşımacıları tarafından ortaklasa yapıldığında, tüm taşımanın yapılmasından her biri sorumludur. İkinci taşımacı ile onu takip eden taşımacılar, malları ve sevk mektubunu kabul etmiş olmaları dolayısıyla ve sevk mektubundaki koşullar altında anlaşmaya katılmış olurlar.
MADDE 36
Aynı tasıma mukavelesine dayalı istekle ilgili olarak açılan bir davada ileri sürülen karşıt bir istek veya vereceğini alacağına sayışma halleri dışında kayıp, hasar veya gecikme sorumluluğu ile ilgili davalar ancak birinci taşımacının, sonuncu taşımacının veya kayıp, hasar veya gecikmenin oluştuğu sırada tasıma isini yapmakta olan taşımacının aleyhine açılabilir. Bu taşımacılardan birkaçı aleyhine aynı zamanda dava açılması mümkündür.
MADDE 37 a) Ziyan ve hasardan sorumlu olan taşımacı ister kendisi ister başka bir taşımacı tarafından ödensin, tazminatı tek basına yüklenmek zorundadır.
b) Ziyan veya hasar iki veya daha çok taşımacının fiilinden ileri geldiği zaman bunlardan her biri sorumluluktaki hissesi oranında bir meblağı ödeyecek, tasıma ücreti oranında sorumlu olacaktır.
c) Ziyan ve hasar için sorumluluğun hangi taşımacıya yükleneceği belirlenemez ise, tazminat tutarı b) fıkrasında öngörüldüğü üzere bütün taşımacılar arasında paylaştırılacaktır.