Akrep Burcunda Ay Tutulması

Betül ERDEM

Astrolog & Yazar

16 Mayıs Pazartesi günü Akrep burcunun 25 derecesinde saat 07:15’te bir Ay tutulması meydana geliyor. Şu anda tutulmanın etkisini altındayız ve bu süreç önümüzde ki birkaç ay daha devam edecek. Ay tutulmaları hayatımızda çözülmemiş konuları aydınlatır, farkındalığımızı arttırır ve gerçeklerle yüzleşmemizi sağlar. Tamamlanma ve sonlanma enerjisi verir.

Astrolojide Akrep burcu değişim ve dönüşümü, derinliği, tehlikeyi, krizleri, kıskançlığı, gücü, hırsı, borçlarımızı, ödemeleri, kredileri, vergi, sigorta, nafaka, miras, eş, ortak ve danışan gelirlerini, kazaları, ameliyatları ve cinsellikle ilgili konuları, mundane astrolojide ise cerrahları, katilleri, morgları, sahte medyumları, mayfa, nefret suçlarını, çocukların ölüm nedenlerini, dış borçları, kimyasal ve zehirli toksik maddeleri, biyolojik silahları, laboratuvarları, psikologları, psikiyatristleri, araştırmacıları ve adli tıpı temsil eden konularını temsil eder.

Yeniay 6-12 askında gerçekleşiyor. Sağlığımız, gündelik hayatımız, evcil hayvanlarımız, iş hayatımız, çalışma ortamımız, iş arkadaşlarımız, bilinçaltı konuları, rüyalar, gizli düşmanlar, bağımlılıklar, fedakârlıklar, kayıplar, dedikodular, depremler, hastaneler, hapishaneler, yetimhaneler, gizli topluluklar, sel baskınları, çalışanlar, ordu ve polis, sendikalar, grevler, salgın hastalıklarla ilgili konuları ön plana çıkarabilir.

Bu dönem özellikle ilişkilerle ilgili yarım kalan konuların konuşulması, bitmeyen ilişkilerin bitmesi, ilişkiler aracılığı ile değişim ve dönüşümlerin yaşanması muhtemel olacaktır. İletişim konuları ön plana çıkabilir, geçmişten getirdiğimiz meselelerin üzerinde daha çok düşünebiliriz. İş ve çalışma hayatımızla ilgili bazı krizler ortaya çıkabilir. Çalışma arkadaşlarımızın istif etmesi ve ekiple ilgili değişiklikler yaşanabilir.

Hayatımızda şu ana kadar göremediğimiz gerçekler ve değiştiremediğimiz durumların hepsi karşımıza çıkabilir.  Değişime daha fazla direnç göstermeyebiliriz, korkularımızla yüzleşebilir ve var olanı kabul etmemiz gerekebilir. Bu değişimler krizle gelebilir ve kolay olmayabilir. Maddi ve manevi anlamda sarsılabiliriz. Akrep burcu hiçbir şeyi aleni yapmaz ve dürüst savaşmaz, dolayısı ile nefretini ve öfkesini en derinden besleyebilir. Tutulma ile birlikte bu öfke ve nefret gibi duygularda ortaya çıkabilir. Kıskaçlık duygumuz artabilir, ilişkide sorun yaşamamıza neden olabilir.  Fiziksel açıdan ise değişim ve dönüşme isteğimiz olabilir, estetik ameliyatlar birtakım cerrahi müdahalelerle ilgilide sonuçlanmalar yaşayabiliriz. Tutuma cinsellikle ilgili konulara da vurgu yapıyor, cinsel hayatımızla ilgili sorunları çözmek için adım atabiliriz, ayrıca çok fazla kıskançlık ve aldatılmaların ortaya çıktığına şahit olabiliriz. Psikolojik açıdan uzun zamandır bizi rahatsız eden çözemediğimiz bir meselenin kendiliğinden kapandığına şahit olabiliriz.

Dolunay ülkemizin 5/11 aksında meydana geliyor. Jüpiter üzerinde gerçekleşecek olan Tutulmanın etkilerini ülkemizde de derinden hissedileceğini gösteriyor. Astrolojide Jüpiter sosyal bilinci kontrol eden sitemleri, bilgiyi, kültürü, din adamlarını, genel ahlak anlayışını, yabancıları ve onlara olan bakış açısını uluslararası ticareti, medya ve reklamları, hukukçuları ve üniversiteleri temsil eder. Eğitim sistemi ile ilgili yeni kararlar açıklanabilir. 5. evdeki tutulma çocuklar, gençler, eğitim sistemi, sporsal faaliyetler, sporcular, sanatçılar, eğlence yerleri, borsa ve piyasalar, seçimler, halkın oyu, meclis, yasama faaliyetleri, halkın gelecek beklentileri, teknoloji, sivil toplum kuruluşları, ülkemizin dost ve müttefiklerini ilgilendiren konularında ön plana çıkabilir. Meclis, anayasa, hukukçular ön planda olabilir. Yeni yasalar çıkabilir. Kadınlarla veya çocuklarla ilgili üzücü haberler duyabiliriz. Eğlence yerleri, alışveriş merkezler, spor salonları ve stadyumlarla ilgili bir karar alınabilir. Sanatçılar, kadınlar, ünlüler, siyasetçilerle ve eğlence yerleri ile ilgili bazı krizleri ortaya çıkabilir. Sporcularla ilgili önemli başarılar elde edilebilir. Ekonomik açıdan zorlayıcı olaylarla karşılaşabiliriz. Ayrıca sanatçılar, sporcular ve siyasetçilerle ilgili kayıplar yaşanabilir, üzücü haberler alabiliriz ve bazı gizli saklı sırlar ortaya dökülebilir.

Gerek ülkemizde gerekse dünyamızda depremler görülebilir.

Sağlık açısından ise üreme organları ve zührevi hastalıklara ilgili problemler görülebilir.

KOÇ BURCU: Nafaka, miras, burs, borçlar, krediler, ödemlerle ilgili konularda neticelenmeler yaşayabilirsiniz. Ruhsal anlamda değişip dönüşebilirsiniz. Birtakım gizli sırlar ortaya çıkabilir. Krizler evi olduğu için de bu tutulmanın etkileri sizin için biraz daha sancılı olabilir. Ruhsal olarak şifalanabilirsiniz.

BOĞA BURCU: İkili ilişkiler, dostluklar, evlilik ve ortaklıklarda bazı sırlar açığa çıkabilir. İlişkinizi veya ortaklığınızı sonlandırmak zorunda kalabilirsiniz. Uzun zamandır taşınmakla ilgili fikirleriniz varsa bununla ilgili karar alabilirsiniz. İlişkisi olan Boğa’lar ciddi karalar alabilir, evlilik yolunda bir takım adımlar atabilir.

İKİZLER BURCU: Çalışma hayatınızda iş arkadaşlarınızın gerçek yüzü ortaya çıkabilir. İşinizden memnun değilseniz eğer iş değiştirmek zorunda kalabilirsiniz. Yaşayacağınız gerginlik sağlığınızı etkileyebilir sakin kalmaya ve öfkenizi kontrol altında tutmaya çalışın. Özellikle üreme organları ile ilgili rahatsızlıklar görülebilir.

YENGEÇ BURCU: İlişkisi olan Yengeçler için zorlayıcı olabilir ilişkinizle ilgili birtakım gerçekleri öğrenebilirsiniz. Çocuklarınızla olan ilişkinizi gözden geçirmek ve sorunlarınızla yüzleşmek zorunda kalabilirsiniz. Yeteneklerinizi keşfedebilir ve hobilerinizle daha profesyonel olarak ilgilenmek isteyebilişiniz. Ayrıca kendinize bugünü tatil edebilirsiniz, biraz daha sakin geçirmek size iyi gelebilir.

ASLAN BURCU: Ebeveynlerinizle daha çok ilgilenmek zorunda kalabilirsiniz. Ailenizle ilişkinizde büyük değişim ve dönüşümler yaşayabilirsiniz, ailevi bazı sırlar ortaya çıkabilir ve ilişkiniz kopma noktasına gelebilir. Ayrıca taşınabilir veya sosyal çevrenizi değiştirmeye karar verebilirsiniz. Kariyer anlamında da birtakım belirsiz durumlar netleşebilir.

BAŞAK BURCU: Yakın çevrenizle ilgili birtakım sırları öğrenebilirsiniz. Satış, reklam, pazarlama ve iletişimle ilgili her konuda sonuçlanmalar yaşayabilirsiniz. Daha önce başlattığınız girişimlerle ilgili imza aşamasına gelebilirsiniz. İletişimsel olarak gergin olabilirsiniz sakin kalmaya ve düşüncelerinizi yazarak enerjinizi olumlu şekilde kullanmaya çalışabilirsiniz.

TERAZİ BURCU: Uzun zamandır beklediğiniz bir para elinize geçebilir. Anlaşma ve sözleşmelerle ilgili karar aşamasına gelebilirsiniz. Eş ve ortak gelirleri, miras ve nafaka ile ilgili konularda neticelenmeler yaşayabilirsiniz.

AKREP BURCU: İkili ilişkilerinizde büyük değişim ve dönüşümler yaşayabilirsiniz. Öğrendikleriniz karşısında ilişkinizin yapısını tamamen değiştirebilir veya sonlandırabilirsiniz. Sağlığınıza özen göstermeli hayatınızda size engel olan ne varsa bırakmasını öğrenmelisiniz.  Kişisel girişimlerinizi için ise kendinizi daha istekli hissedebilirsiniz. Daha iyi organize olmak ve stratejik davranmak isteyebilirsiniz. Fakat aşırı hırs sizi ruhsal açıdan yıpratabilir dikkat!

YAY BURCU: Hayatınızla ilgili kimsenin bilmediği bazı sırlar ortaya çıkabilir. Gizli düşmanlarınızın farkına varabilirsiniz. Öğreneceğiniz şeyler hayatınızı komple değiştirebilir. Hislerinizin de güçlenmesi ile birlikte bazı olayları önceden sezebilirsiniz. Haberci rüyalar görebilirsiniz. Meditasyon yapmak ve yalnız kalmak size iyi gelebilir.

OĞLAK BURCU: Bazı arkadaşlıklarınızı sonlandırabilirsiniz. Üye olduğunuz bir gruptan ayrılabilirsiniz. Gelecek planlarınızı yeniden şekillendirmek zorunda kalabilirsiniz.

KOVA BURCU: Kariyer hayatınızda yöneticilerinizle aranızdaki sorunlar tekrar gündeme gelebilir. Sorunlarınızı çözmek ve yüzleşmek için atacağınız adımlar kariyerinize yepyeni bir yön verebilir. İstifa edebilir ve işinizden ayrılabilirsiniz. Evlilik ve uzun dönem ilişki olan Kova burçları için de oldukça zorlu bir tutulma olabilir eğer ilişkinizde pürüzler varsa veya güven sorunu yaşıyorsanız ilişkinizi bitirmek zorunda kalabilirsiniz.

BALIK BURCU: Hukuksal konularda sonuçlanmalar yaşayabilirsiniz. Eğitim hayatınızla ilgili bir karar aşamasına gelebilirsiniz. Ayrıca yabancılarla ortaklaşa yaptığınız işlerle ilgili neticelenmelerde söz konusu olabilir. Akademik çalışmalarınıza daha ise çok derinleşebilir ve araştırmalar yapabilirsiniz. Basın ve yayın ile ilgili çalışmalarınız neticelenebilir yeni bir kitabınız yayınlanabilir. Hayata karşı bakış açınız düşüncelerinizle ilgili önemli değişim ve dönüşümler yaşayabilirsiniz.

Kargo Kurye Dağıtım Sektörü 4 Milyar 685 Milyon Adet Sipariş Bekliyor

Kargo Kurye ve Dağıtım Sektörü 2022’de 4 Milyar 685 Milyon Adet Sipariş Bekliyor. Post & Parcel Uuslararası Zirvesi’nde Sektörün Teknoloji Odaklı Dönüşümü Tartışılacak.

Pandemi döneminde ticaretin sürmesinin gizli kahramanı kargo, kurye ve dağıtım sektörü, 2022 yılında sadece e-ticaretten kaynaklı 4 milyar 685 milyon adetlik sipariş için hazırlıklarını yapıyor. 200 binden fazla istihdam sağlayan sektör temsilcileri, hızlı büyümesi ve teknoloji odaklı dönüşümü için önündeki fırsatları masaya yatırmak üzere ilk kez Post & Parcel Uluslararası Zirvesi’nde buluşacak

Türkiye Kargo, Kurye ve Lojistik İşletmecileri Derneği (KARİD), e-ticaret ve eve teslimattaki olağanüstü büyümeye hızla adapte olma kabiliyeti sergileyen kargo, kurye ve dağıtım sektörünün 2022 beklentilerini ve bu yıl ilk kez hayata geçirilecek Post & Parcel Uluslararası Zirvesi hakkında detayları paylaştı.

E-ticaret sektörüyle birlikte yüzde 40’lık sipariş artışı bekliyoruz

E-ticaret sektörünün büyümesinde kargo, kurye ve lojistik sektörünün payının oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Türkiye Kargo, Kurye ve Lojistik İşletmecileri Derneği Başkanı Fatih Önyol, “Genel ticaretten aldığı yüzde 18’lik pay ile dikkat çeken e-ticaret sektörünün en önemli tamamlayıcısı kargo, kurye ve lojistik firmaları, 2021 yılında sadece e-ticaret sektöründen kaynaklı 3 milyar 347 milyon adet siparişi tüketicilerle buluşturdu. Bir önceki yıla göre yüzde 46 oranındaki bu hacim artışı, dağıtım sektörünü büyütürken dönüşmesine de aracılık etti. 2022 yılında e-ticaret sektörünün yaklaşık yüzde 40 oranında büyümesi öngörülüyor, buna paralel olarak kargo, kurye ve dağıtım tarafında da 4 milyar 685 milyon adetlik siparişi tüketicilerle buluşturmaya hazırlanıyoruz” diye konuştu.

Post & Parcel Uluslararası Zirvesi ilk kez hayata geçiriliyor

Türkiye’nin en hızlı büyüyen sektörlerinden biri olan kargo, kurye, ve lojistik sektörünün, inovatif ve teknoloji odaklı kolektif büyümesi gerektiğini ifade eden KARİD Başkanı Önyol, sektörün bu dönüşüm yolculuğunu dizayn etmek üzere bu yıl ilk kez düzenleyecekleri Post & Parcel Uluslararası Zirvesi (PPIS) hakkında şu bilgileri verdi: “Kargo, kurye, e-ticaret firmaları ile onlara hizmet sunan tüm alt sektör temsilcilerini, 25-26 Mayıs 2022 tarihlerinde Pullman İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek Post & Parcel Uluslararası Zirvesi’nde buluşturuyoruz. PPIS’te iki gün boyunca alanında uzman konuşmacılarla sektörün değişen yeni yüzü, beklentileri, gelişme alanları, yapay zeka ve otonom teslimat araçları gibi yeni teknolojilerle entegrasyonu, sorunları ve uluslararası pazardan pay almak için yapması gerekenler masaya yatırılacak.”

Post & Parcel Uluslararası Zirvesi Sektörün Nabzını Tutacak

Sektörü ileriye taşıyacak yenilikler ve teknolojilerle ilk elden tanışma fırsatı sunacak olan PPIS, kargo, kurye ve lojistik işletmecileri ile e-ticaret firmalarının yanı sıra akıllı lojistik sistemleri, yapay zeka teknolojileri üreticileri, güvenlik ekipmanları gibi alt sektör temsilcilerinin önde gelen oyuncuları ile yeni nesil girişimcileri stand alanlarında buluşturacak. PPIS kapsamında organize edilecek B2B ikili ticari görüşmelerle de yeni iş birliklerinin önü açılacak.

PPIS hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz www.ppis.istanbul adresini ziyaret edebilirsiniz.

Örgütsel Öğrenmenin Sağlanmasında Kuruma Düşen Görevler

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT

Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi

İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

 

“Sonsuza dek yaşayacakmış gibi öğren.” Mahatma Gandi

Ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, insanlar aynı sistemde yer aldıklarında aynı sonuçları üretmeye yatkın olurlar. Bu açıdan bakıldığında öğrenmenin örgütün temel bir işlevi haline gelmesinde kurum üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir.

Günümüz bilgi toplumunda öğrenmenin sağlayacağı avantajları bildiği halde öğrenmeyi desteklemeyecek bir kurum olduğunu düşünmek imkansızdır. Braham’a (1998) göre örgütü “öğrenenlerin dostu” yapabilmek için:

  • Zaman ayırın: Çalışanların sürekli olarak öğrenmesi için gerekli imkanların sağlanmasıdır.
  • Öğrenmeye, kurum kültürü ve değerleri içinde yer verin: Öğrenmenin statü ya da zorunluluk olarak değil gelişmenin ve yenileşmenin ana maddesi olarak düşünülmesinin sağlanmasıdır. Diğer bir ifade ile öğrenmenin gerekliliğine inanmaktır.
  • Öğrenme için mekân ayırın: Öğrenmeyi ve etkileşimde bulunmayı arttıracak çalışma ortamının oluşturulmasıdır. Çalışma mekanları üstlenilen görevin içeriğine ya da benimsenen çalışma düzenine göre çizgisel ekipler, paralel ekipler ve dairesel ekipler olmak üzere üç grupta incelenebilir.
  • Öğrenme hatalarını dikkate alın: Hataların yeni bilgi öğrenme olanağı olarak değerlendirilmelidir. Örgütlerde hatalar kaçınılmazdır, önemli olan hatalara verilen tepkilerdir.
  • Geriye dönük öğrenmeyi değil ileriye dönük öğrenmeyi benimseyin: Geriye dönük öğrenme yaşanılan olaylardan ve olumsuz durumlardan öğrenme durumunu ya da kazara öğrenmeyi ifade eder. İleriye dönük öğrenme ise öğrenme deneyiminin planlanmasıdır.
  • İşinizi antrenman gibi görün: İşi, öğrenilenleri ve öğrenilmekte olan bilgileri uygulamak için bir fırsat olarak değerlendirmektir. Daha çok deneyim, daha çok öğrenme ve yapılan işte daha başarılı olmayı beraberinde getirir.
  • Çalışanları öğrenme konusunda ödüllendirin: Çalışanların yaşam boyu öğrenmeleri isteniliyorsa, öğrenilen bilgiler için ödüllendirilmelidirler.

Quinn’e (2009) göre ise örgütler öğrenmenin gerçekleşebilmesi için; kapasitelerini ve formal öğrenme uygulamalarını derinleştirmeli, sorumluluk almalı ve çalışmayı destekleyen kaynakları ulaşılabilir kılmalı son olarak da iletişim-iş birliğini sağlayan araçları örgüt içerisine yerleştirmelidir.

Öğrenmenin örgütsel düzeyde gerçekleştirilmesinde kurumların öğrenmeyi kolaylaştırıcı ve teşvik edici ortamlar oluşturması ile öğrenenlerin öğrenmeye açık ve istekli olması madalyonun iki yüzü gibidir. Bu elementlerden herhangi birinin eksikliği öğrenme eylemini sekteye uğratır. Bu açıdan bakıldığında kurumlar üzerlerine düşen görevleri yerine getirirken öğrenenlerde öğreneme eyleminin gerçekleşmesinde sorumluluk almalıdır. Bu sorumluluklardan en önemlisi de Braham’a (1998) göre öğrenmeye açıklıktır. Bireylerin öğrenmeye açık olabilmesi için de; öğrenmeye teslim olunmalı, merak duyulmalı, soru sorulmalı, gerçek aranmalı ve sabırlı olunmalıdır.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki eseri okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2018). Örgütsel Öğrenme, Artikel Yayıncılık, İstanbul. https://www.gozdemert.com/ebook/OO.pdf

Yaklaşık Maliyet Hatalıysa, İhale İptal Edilir mi?

 

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, açıklama istenilen 17.002/K-H-P poz numaralı ve “ocak taşı ile harçlı moloz taş inşaatın (Hazır Beton Harcı ile) iş kalemine ilişkin ihale dokümanında verilen pozun birim fiyat tarifinde moloz ve çaplanmış moloz taş inşaat yüzlerine gömme oluklu derz yapılmasının da dahil olduğu ancak taraflarına gönderilen analizde eksik hesaplama yapıldığı, Karayolları Genel Müdürlüğü birim fiyatlarında yer alan KGM/17.002/K-H pozunun birim fiyat tarifinde “Moloz ve çaplanmış moloz taş inşaat yüzeylerine gömme oluklu derz yapılması” iş kaleminin analizlere dahil olmadığı, 17.002/K-H-P pozuna dahil edilen KGM/27.101/K poz numaralı “Moloz ve çaplanmış moloz taş inşaat yüzeylerine gömme oluklu derz yapılması” pozunun alt analizinde KGM/10.013/K poz numaralı ve “Her dozda ince çimento harcı hazırlanması” tanımlı analiz girdisinin 0,01 oranında olduğu, bu pozun da alt analizine gidildiğinde çimentonun ayrıca ödendiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın benzer Y.27.101/01 poz numaralı “Taş duvar yüzeylerine gömme oluklu derz yapılması” pozundan da görüleceği üzere 10.130.1203 portland çimentosu torbalı CEM I 42,5 R pozunun 0,5 ton oranında olduğunun görüleceği, dolayısıyla taraflarına gönderilen analizde kullanılan KGM/27.101/K poz numaralı iş kaleminde derz pozunun oranı kadar 10.130.1203 poz numarası ile portland çimentosu torbalı CEM I 42,5 R ilave edilmesi gerekirken çimentonun hesaba katılmadığı, ayrıca yine aynı analizde 10.130.1027 poz numaralı iş kalemi ile ilgili 08.009/3 “İnce sıva veya derz kumu (makine ile temin)” iş kalemine ve aynı şekilde 10.130.1203 poz numaralı “Portland çimentosu torbalı CEM I 42,5 R” iş kalemine ilişkin nakliye hesaplaması yapılmadığı, zira bu pozun da fabrika teslimi olduğu, açıklanan nedenlerle çimento zati bedeli ve nakliyeler hesaplandığında yaklaşık maliyet dolayısıyla sınır değer değişeceğinden ihalenin iptal edilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 06.04.2022 tarihli ve 2022/UY.I-452 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Kamu İhale Kurulu tarafından ihale işlem dosyası üzerinden yapılan inceleme neticesinde;

İdarelerce ihale konusu işin en uygun fiyatla temin edilmesi yaklaşık maliyetin doğru bir şekilde hesaplanmasına bağlı olup yaklaşık maliyetin doğru tespit edilmesi ihale sürecinin aksamadan yürütülmesini sağlamaktadır. İhalelerde istekliler tarafından teklifleri kapsamında idareye sunmaları gereken yeterlik kriterlerinin belirlenmesinde, ilan sürelerinin değişmesinde, ihalelere yerli istekli katılıp katılmayacağına ilişkin düzenlemeler ve ihale konusu işin yaklaşık maliyetine göre ihaleye teklif sunan isteklilerin teklif bedellerinin aşırı düşük olup olmadığının tespit edilmesinde yaklaşık maliyet önemli bir rol oynamaktadır.

Dolayısıyla yaklaşık maliyetin doğru hesaplanması ihale sürecinin sağlıklı yürütülmesinde doğrudan etki etmektedir.

Bununla birlikte, yaklaşık maliyetin hatalı veya eksik hesaplandığının tespiti halinde doğrudan ihalenin iptaline karar verilmesinin uygun olmayacağı, yaklaşık maliyette tespit edilen hatanın yaklaşık maliyetin etkilediği unsurlar bakımından değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.

Somut durumda idarece eksik hesaplanan girdilerin yaklaşık maliyetin etkilediği sınır değer hesaplamasına ilişkin kısmı dışında değişiklik yaratmayacağı, ancak sınır değer tutarının dolayısıyla aşırı düşük teklif açıklama istenilecek istekli sayısının değişebileceği göz önüne alındığında; idarece, 17.002/K-H-P poz numaralı ve “Ocak taşı ile harçlı moloz taş inşaatı. (Hazır beton harcı ile)” tanımlı iş kaleminin analiz maliyeti kapsamında çimento malzeme bedeli, çimento ve ince sıva derz kumunun iş başına nakillerine ilişkin girdi maliyetlerinin de hesaplanması ve bunun sonucunda hesaplanacak yaklaşık maliyetin ve sınır değerin ihaleye etkisinin yukarıda aktarılan hususlar çerçevesinde tespit edilerek değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda belirtilen mevzuata aykırılıkların düzeltici işlemle giderilebilecek nitelikte olduğu tespit edildiğinden, idarece, 17.002/K-H-P poz numaralı ve “Ocak taşı ile harçlı moloz taş inşaatı. (Hazır beton harcı ile)” tanımlı iş kaleminin analiz maliyeti kapsamında çimento malzeme bedeli, çimento ve ince sıva derz kumunun iş başına nakillerine ilişkin girdi maliyetlerinin de hesaplanması ve bunun sonucunda hesaplanacak yaklaşık maliyetin ve sınır değerin ihaleye etkisinin yukarıda aktarılan hususlar çerçevesinde tespit edilerek değerlendirme yapılması ve bu aşamadan sonraki ihale işlemlerinin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerekmekte olup düzeltici işlem belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Mehmet ATASEVER

Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen

Tedarik Zincirinde Satınalmanın Yeni Normali; Maliyet mi? Tedarik mi?

Zirve: Tedarik Zincirinde Satınalmanın Yeni Normali; Maliyet mi? Tedarik mi?


Değerli zirve katılımcıları,

Stratejik Satınalma Derneği olarak çok farklı bir heyecanı siz kıymetli paydaşlarımız ile birlikte yaşıyoruz. Derneğimizin ilk mesleki zirvesini gerçekleştirmekteyiz. Kıymetli konuşmacılarımız, meslek duayenlerimiz, değerli sektör temsilcilerimiz, üniversitelerimiz ve firma temsilcileri kısaca tüm piyasa yapıcıları olarak birlikte olacağız.

Hepimizin malumu zor ve problemli bir dönem geçirmekteyiz. Önce küresel ölçekte yaşadığımız Covid-19 pandemi sorunları, hemen ardından bölgemizde cereyan eden Rusya- Ukrayna savaşının getirdiği zorluklar. İşte böylesi zor bir dönemde biz satın almacılar ve diğer paydaşlar olarak, fikirlerimizi ortaya koymak, birbirimizi daha doğru anlamak ve zor geçen süreci daha doğru yönetmek adına bir araya gelmek istedik. Bu sebepten zirve temamızı da “TEDARİK ZİNCİRİNDE SATINALMANIN YENİ NORMALİ; MALİYET Mİ? TEDARİK Mİ?” olarak belirlemiş bulunuyoruz.

Tedarik zinciri sorunlarının had safhaya çıktığı günlerde acaba ürüne ulaşmak için her yolu denemeli ve tek hedef haline mi getirmeli? Bunun yanı sıra, alınan ürün ya da hizmetin tekrar aynı maliyetlerde elde edebilme endişesine karşı sadece maliyet açısından mı yaklaşımlar sergilenmeli? Ayrıca bu zor zamanlarda sürdürülebilirlik nasıl sağlanmalı? Bu ve bunlar gibi birçok konunun ele alınacağı, birçok sektör temsilcisinin birlikte olduğu verimli bir o kadar da pozitif sonuçlar alabileceğimiz bir zirve yapmayı planlıyoruz.

Stratejik Satınalma Derneği olarak, üyelerimiz ve diğer tüm paydaşlarımıza; birçok sektörden farklı konu başlıkları ile, çok değerli bilgi ve tecrübelerin aktarılacağı, verimli bir o kadar keyifli bir gün geçirmeyi hedeflemekteyiz. Tam gün sürecek bu zirve etkinliğimizde siz değerli dostlarımızı aramızda görmekten onur ve mutluluk duyarız.

Saygılarımızla,

Stratejik Satınalma Derneği Yönetim Kurulu

 

Müşterilerinize İşgörenlerinize Davrandığınız Gibi Davranmayı Düşünür müydünüz ?

Prof. Dr. Umut OMAY

Kuşkusuz her işletme en iyi çalışanları bünyesine katmak ister. Tıpkı her çalışanın da en iyi işte çalışmak istediği gibi. Çalışanların zihninde iyi iş ve kötü iş ayrımı olduğunun farkında mısınız?

Kuşkusuz işletmeler gerek işgören seçimi gerekse de işgörenlerin performanslarının değerlendirilmesinde çeşitli ölçütler çerçevesinde “iyi işgören” ve “kötü işgören” ayırımı yapmaktadırlar. Tıpkı çalışanların “iyi iş” ve “kötü iş” değerlendirmesi yaptığı gibi.

“Vasıf yanılgısı” başlıklı önceki yazımda da vurguladığım gibi “işveren neden beni tercih etsin?” sorusuna yanıt verebilmek işgören adayları açısından önemlidir. Ne var ki, aynı soruyu işverenler ve işletmeler için de uyarlamak mümkündür: “İyi ve yüksek vasıflı bir çalışan neden beni tercih etsin?”. Bu soruya yanıt verebilen bir işletmenin “iyi ve yüksek vasıflı” bir çalışanı bünyesine katmak açısından bir sorun yaşamayacağı açıktır.

Kalleberg’in A.B.D.’yi esas alan dikkat çekici “Good Jobs, Bad Jobs” (İyi İşler, Kötü İşler) başlıklı çalışmasında çalışanlar açısından “iyi bir işin özellikleri” özetle şu şekilde tanımlanmaktadır: Yüksek gelire ve yan haklara sahip olmanın yanı sıra işin yürütülmesi, çalışma koşullarının belirlenmesi ve iş sözleşmesinin sona ermesinde çalışanın da söz hakkının bulunması. Bu nitelikleri taşımayan işler ise “kötü iş” olarak tanımlanmaktadır (1).

Sunar tarafından Türkiye’de yürütülen yakın tarihli bir araştırmada, çalışanların bir işi “iyi bir iş” olarak nitelendirmesinde öne çıkan ilk beş unsurun sırasıyla iş garantisi, iyi bir ücret, işin kaza ve ölüm riski içermemesi, uygun çalışma saatleri ve kişinin değerlerine uygun olması şeklinde tespit edildiği (2), Türkiye’deki beyaz yakalılara yönelik yine yakın tarihli diğer bir araştırmada ise çalışanların ilk beş sırada yer alan beklentilerinin tatmin edici maaş ve prim sistemi, yükselme olanağı / kariyer olanakları, motive edici çalışma ortamı, yan hakların çeşitliliği ve çalışmaların ve başarılarının takdir edilmesi / ödüllendirilmesi olduğu görülmektedir (3).

Yukarıda yer verilen araştırmalar, iyi iş ve kötü iş algısına ilişkin ortak unsurların yanı sıra farklılaşan boyutlara da işaret etmektedir. Buna göre, maddi unsurların ortak noktayı oluşturduğu, diğer unsurların ise farklılaştığı söylenebilir.

Çeşitli çalışmalar, “iyi bir iş” tanımı için “objektif” ve “sübjektif” kriterler açısından bir sorun olduğunu da vurgulamaktadır. Bu durum ise bir işin “niteliği” konusunda genel kabul görmüş bir kriterin bulunmadığını göstermektedir. Örneğin genel bir bakış açısıyla “kötü bir iş” olarak nitelendirilebilecek “düşük statülü”, “standart-dışı” ve “düzensiz” işlere yönelik yapılmış bazı araştırmalar durumun çalışanlar tarafından her zaman böyle algılanmadığını ve bazı çalışanların bu tip bir çalışmayı sürdürmekten memnun olduklarını göstermektedir. Bu ilginç duruma getirilen açıklamalardan biri çalışan memnuniyetinin temelde beklentiler ve bu beklentilerin ne ölçüde karşılandığı ile yakından ilişkili olduğu şeklindedir (4).

Çalışan memnuniyetinin temelde beklentiler ve bu beklentilerin ne ölçüde karşıladığına ilişkin bulgular, “iyi iş” ve “kötü iş” algısının aslında “sübjektif” bir özellik taşıdığını göstermektedir. Konuya bu bakış açısıyla yaklaşıldığında, bir işletmedeki insan kaynakları uygulamalarının çalışanların beklentilerini ne ölçüde karşıladığı sorusunun önemi yeniden ortaya çıkmaktadır.

Kuşkusuz her bir işgörenin beklentileri farklı olacağından işgörenlerin tamamını memnun etmek de oldukça güç ve karmaşık bir görev haline gelmektedir. Yine de temel bazı noktaların üzerinde hassasiyet gösterilmesi işgörenlerin ve işgören adaylarının ilgili şirkete ilişkin “iyi bir iş” algısının oluşturulmasında yardımcı olabilir.

İş ilişkisinin kurulması, işgörenin çalıştığı dönem ve iş ilişkisinin sona ermesi olmak üzere çalışanların beklentilerinin üç farklı durumla ilişkili olduğu söylenebilir.

İlk aşamada işgören adayı belirli beklentilerle bir iş için başvurmakta, beklentilerinin karşılanması durumunda o işletmenin bir parçası haline gelmektedir.

Elbette rezervasyon ücreti, diğer bir deyişle çalışmayı kabul edeceği en düşük ücret seviyesi piyasanın gerçeklerinin çok üzerinde olan bir adaya piyasa koşullarında sunulan bir ücret teklifi adayın beklentisini karşılamadığından o işe ilişkin algısı “kötü bir iş” çerçevesinde şekillenecektir. Adayın beklentisini karşılayan ve hatta üzerine çıkan bir teklif ise adayın bunu “iyi bir iş” olarak algılamasına neden olacaktır. Ancak bir noktayı da hatırlatmak gerekir. Yukarıda da örnekleri verildiği üzere, çalışanlar yalnızca ücret ile ilgilenmemekte, çalışma koşulları da işe ilişkin tutum ve algılarını etkilemektedir. Bunun sonucunda çalışma koşulları ve kariyer planlaması açısından adayın beklentilerinin de ne ölçüde karşılandığı “iyi iş” “kötü iş” algısının ortaya çıkmasında etkili olmaktadır.

İş ilişkisi kurulduktan sonra işgörenin işletmeye kazandırılması sırasında verilen sözlerin ne kadarının tutulduğu, işgörenin “iyi iş” ve “kötü iş” algısını biçimlendirmeye devam edecektir. Diğer yandan iş ilişkisinin kurulmasından sonra da tıpkı işletmelerin sürekli yaptığı ya da yapması gerektiği gibi, işgören de sürekli olarak piyasadaki emsalleriyle kendisi durumunu karşılaştıracaktır. Dolayısıyla iş ilişkisi kurulduktan sonra da işgörenin beklentileri devam etmektedir ve bu beklentiler karşılanmak durumundadır.

İş ilişkisinin sona ermesinde de işgören açısından beklentiler olduğu açıktır. Ne yazık ki bazı işletmelerin bunu yeterince dikkate almadıkları görülmektedir. Örneğin işten çıkarıldığını sabah binaya giriş sırasında kartının geçiş izni vermemesi sonucunda güvenlik görevlisinden öğrenen ve çalışma masasındaki şahsi eşyaları bir kutu içerisinde kendisine yine güvenlik görevlisi tarafından teslim edilen bir çalışanın, tazminatları eksiksiz olarak ve hatta fazlasıyla ödense bile, o işe ve işletmeye ilişkin algısının ne olacağını tahmin etmek güç olmasa gerek (5).

Bazı işverenler ve yöneticiler profesyonel yaşamdaki durumu ve yine profesyonel yaşamdaki ilişkileri fazlasıyla romantikleştirdiğimi düşünebilirler. Ancak burada ele almaya çalıştığım mesele, uzunca bir süreden beri literatürde yoğun bir biçimde tartışılan bir konuya ilişkindir.

Berry tarafından 1981 yılında yayınlanan ve İnsan Kaynakları literatüründe dikkat çekici tartışmalar başlatan “The Employee as a Customer” (Müşteri olarak işgören) başlıklı çalışma (6) gibi uzunca bir süreden beri işgörenlere bakışın değiştirilmesini şiddetle tavsiye eden birçok çalışma ve yaklaşım bulunmaktadır. Bu ve benzeri görüşlerin halen geçerliliklerini korudukları, ısrarla sürdürüldüğü ve konunun “mutlu işgören mutlu müşteri” denklemi de dahil olmak üzere yeni alt başlıklarla birlikte daha geniş bir bakış açısıyla ele alındığı söylenebilir. Örneğin ünlü girişimci Richard Branson, “İlk sırada müşteriler gelmez. İşgörenler ilk sırada gelir. İşgörenlerinize özen gösterirseniz, onlar da müşterilere özen gösterir” demekte, buradan hareketle de “İşgörenlere nasıl davrandığınız şirketinizin kaderini belirler” sonucuna ulaşılmaktadır (7).

Memnun edilmediği için kaybedilen bir işgöreni ya da işe alım sürecinde beklentileri karşılanmamış bir adayı, memnun edilmediği için kaybedilen bir müşteri ya da kaçırılan bir potansiyel müşteri gibi ele almak mümkündür. Gerçekten de işgörenleri ya da işgören adaylarını tıpkı müşteri ya da potansiyel müşteri olarak görmek ilginç bazı sonuçlar verebilir.

Örneğin Capital dergisinde 2006 yılında yayınlanmış olan “Mutsuz Müşteri 23 Yıl Konuşur” başlıklı makalenin bir paragrafında “müşteri” yerine “işgören” yazıldığında nasıl bir sonucun çıkabileceğine bir bakalım:

“İşgören edinmenin, mevcut işgöreni elde tutmaktan daha pahalı olduğunu biliyoruz. Araştırmalar, bu oranın 10 kata kadar çıktığını gösteriyor. Ancak, bir de “işgöreni mutsuz” yapıp elde tutamamak var. Bu durumda ise hem işgören kaçıyor hem de “ayaklı” propaganda aracı haline dönüşüyor. Çünkü, araştırmalar, “mutsuz işgören”in, mutlulardan 2 kat daha fazla kişiye deneyimlerini anlattıklarını ortaya koyuyor. Üstelik, internet nedeniyle bu sayı katlanabiliyor. En önemlisi ise unutma süresi çok uzun yıllar alabiliyor” (8).

Yukarıda değişiklik yapılarak alıntılanan paragraftaki oranlar elbette özgün metnin ele aldığı konuya ilişkindir. Ancak mutsuz müşterinin gösterdiği davranış biçiminin mutsuz işgören içinde de geçerli olduğuna sanırım itiraz edilmeyecektir.

Gerçekten de tıpkı mutsuz müşteri gibi mutsuz işgören de deneyimlerini paylaşacaktır. Müşterilerin birbirlerini yönlendirmesi ve etkilemesi gibi çalışanların da birbirlerini yönlendirme ve etkileme potansiyeli bulunmaktadır. Falanca ürün filanca hizmet için “Aman, sakın!” ile başlayan bir uyarıda bulunan mutsuz bir müşterinin potansiyel ve hedef müşterileri etkilemesi ve mevcut müşterilerin kendi deneyimlerini sorgulamasına neden olması gibi “Aman, sakın!” ile başlayan uyarısıyla mevcut ya da eski bir işgören ya da işe alım sürecinde memnun edilmemiş bir işgören adayı hem diğer işgören adaylarını hem de mevcut işgörenleri olumsuz yönde etkileyebilir. Tam tersi “Kesinlikle çok memnunum!” biçimde başlayan bir tavsiyenin ise tıpkı mevcut ile potansiyel ve hedef müşterilerde olduğu gibi mevcut işgörenler ile işgören adayları ve hatta işletmeye kazandırılmak istenen yüksek vasıflı kişiler üzerinde olumlu bir etkide bulunacağını kabul etmek gerekir. İşgörenler ve işgören adayları açısından bunun doğal sonucu söz konusu işin “iyi iş” mi yoksa “kötü iş” mi sunduğuna ilişkin algıların biçimlenmesi şeklinde ortaya çıkacaktır. Sonuçta müşteri deneyimi nasıl bir etkide bulunuyorsa işgören deneyimi de benzer bir etkide bulunacaktır.

Elbette işgörenler ve işgören adayları söz konusu olduğunda işverenler ve yöneticiler “Zaten hiçbir şeyden memnun olmuyorlar! Sürekli şikâyet ediyorlar! Hep daha fazlasını istiyorlar!” gibi serzenişlerde kolaylıkla bulunabilir ve “İşlerine gelirse! Bizde işler böyle! Beğenmeyen çekip gidebilir!” şeklinde kestirip atabilirler. Peki aynı şeyleri “müşteriler” için de söyleyebilir misiniz? Gerçekten bütün müşteriler her şeyden memnun oluyor mu? Hiçbir şeyden şikâyet etmiyorlar mı? Sunduğunuz her şeyle yetiniyorlar mı? Mevcut müşterilerinizin çekip gitmelerini ister misiniz? Peki ya o kadar para döktüğünüz reklamların hedef müşteriler açısından belki de hiçbir şey ifade etmeyecek olması?

Biraz daha ileri gidip bu yazının başlığını oluşturan soruyu yeniden sormak istiyorum: “Müşterilerinize işgörenlerinize davrandığınız gibi davranmayı düşünür müydünüz?”. Belki de çalışma hayatında böyle bir bakış açısı değişikliğine ihtiyacımız vardır. Ne dersiniz?

Kaynaklar:

(1) Kalleberg, A. L. (2011), Good Jobs, Bad Jobs: The Rise of Polarized and Precarious Employment systems in the United States, 1970s–2000s, Russell Sage Foundation, New York, pp. 9-10.

(2) Sunar, L., Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler, Toplumsal Yapı Araştırmaları Programı, s. 21, Çevrim içi: https://tyap.net/mediaf/Calisma_Hayati.pdf, Erişim tarihi: 30.04.2022.

(3) “İşte çalışanın işverenden beklentileri; 4 bini aşkın kişi yanıtladı”, Çevrim içi: https://www.dha.com.tr/ekonomi/iste-calisanin-isverenden-beklentileri-4-bini-askin-kisi-yanitladi-1811156, Erişim tarihi: 30.04.2022.

(4) Adamson, M. and Roper, I. (2019), “‘Good Jobs’ and ‘Bad’ Jobs: Contemplating Job Quality in Different Contexts”, Work, Employment and Society, 33 (4), pp. 551-559.

(6) Bu ve benzeri sorunlu muamelelere Şeref Oğuz da “Kovmak mı Veda mı?” başlıklı yazısı ile dikkat çekmektedir. Bkz. Çevrim içi: http://serefoguzkamuspotu.com/sirketler/kovmak-mi-veda-mi-2/#.Ym1Poy_OlN0, Erişim Tarihi: 30 Nisan 2022.

(6) Berry, L. (1981), “The Employee as a Customer”, Journal of Retail Banking, 3, pp. 33-44.

(7) Hyacinth, B., “How you treat your employees will determine the fate of your company”, Çevrim içi: https://aldena.co.uk/how-you-treat-your-employees-will-determine-the-fate-of-your-company/, Erişim tarihi: 30.04.2022.

(8) “Mutsuz Müşteri 23 Yıl Konuşur”, Çevrim içi: https://www.capital.com.tr/yonetim/ pazarlama/mutsuz-musteri-23-yil-konusur-521164, Erişim tarihi: 30.04.2022. Özgün metinde yer alan “müşteri” kelimesi “işgören” ile değiştirilmiştir.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Hafta Tatilinde Çalışılacağı Yolunda “iş sözleşmelerine veya toplu iş sözleşmelerine” Konulacak Hükümler Geçerli midir?

Lütfi İNCİROĞLU

İş mevzuatında bazı hükümler vardır ki işçilerin sağlık ve güvenliklerinin sağlanması amacını taşırlar. Örneğin, günlük iş sürelerine getirilen azami on bir saatlik sınırlama (İşK. m.63/3), gece çalışma süresine getirilen yedi buçuk saatlik sınırlama (İşK. m.69/3), yılda iki yüz yetmiş saatlik fazla çalışma süresine getirilen sınırlama (İşK m.41/7), yıllık ücretli izinlerin yılı içerisinde ve en az on gününün blok olarak kullandırılması zorunluluğu (İşK m.56/3) ile altı iş günü çalışan işçiye takip eden yedinci günün kesintisiz yirmi dört saat hafta tatili olarak verilmesi zorunluluğu (İşK. m.46), işçilerin ruh ve beden bütünlüklerinin korunması amaçlanarak yapılan düzenlemelerdir.

İnsan yaratılışı icabı belirli bir süre çalışma ve belirli bir süre de dinlenmesi gereken bir varlıktır. Çünkü geceler insan oğlu dinlensin diye yaratılmıştır. Dolayısıyla işçilerin devamlı bir surette gece gündüz çalıştırılması yaratılış gayelerine aykırıdır. Bu nedenle, Avrupa’da sanayileşme döneminde ilk iş Kanunları çalışma sürelerinin sınırlandırılması amacıyla çıkarılmıştır.

Her çalışanın dinlenme hakkına sahip olduğu 1982 Anayasası’nda kabul edilmiştir (m.50). İşçilerin yedi günlük çalışma süresi içinde, aralıksız yirmi dört saat dinlendirilmesi gerektiği de 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenmiştir (m.46).

4857 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesine göre, işçilere tatil gününden önce Kanunun çalışma süresini düzenleyen 63 üncü maddesinde çalışma sürelerinde sözleşmelerle esnekleşme yapılması yolu açıldığından, hafta tatilinin mutlaka altı iş günü çalışılmış olmasına bakılmaksızın, belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) izni verilmelidir.

Bununla birlikte, işçilerin haftada altı günden fazla çalıştırılmaları 394 sayılı Hafta Tatili Kanununda yasaklanmış iken bu yasak 1 Temmuz 2017 tarihinde yürürlüğe giren 7033 sayılı Kanunun (Sanayinin Geliştirilmesi Ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun) birinci maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, hafta tatili olması gereken günlerde çalıştırılan bazı işçilere hafta içinde başka bir günde izin verilmemesi 4857 sayılı Kanunun 46’ncı maddesine aykırılık oluşturur. Bu hükme aykırılığın yaptırımı İş Kanunu’nda düzenlenmemiş olsa da, işveren bu çalışma gününe denk düşen zamlı ücreti Kanun hükümlerine göre ödemiş olsa da, haftanın yedinci günü çalıştırılan işçinin vaki iş kazası geçirmesi durumunda işveren asli kusurlu sayılabilir. Bu kapsamda, “hafta tatilinde” çalışılacağı yolunda “toplu iş sözleşmelerine veya iş sözleşmelerine” konulacak hükümler de “geçersiz” olacaktır.

Dolayısıyla işçilere hafta tatili, yedi günlük çalışma süresi içinde haftanın her hangi bir günü kullandırılacak ve çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenecektir.

Uygulamada iş uyuşmazlıklarının nedenlerinden birisi de işçilerin hafta tatili gününde çalıştırılmak istenmesidir. Hemen belirtelim ki, işveren hafta tatilinde çalışma talebini kabul etmeyen işçiyi, “haklı nedenle” (İşK m.25/II,h) tazminatsız olarak işten çıkaramayacağı gibi, “geçerli nedenle” de (İşK m.18) çıkaramaz. Kanunun emredici nitelikteki bu hükmünün aksinin sözleşmelerle dahi kararlaştırılması mümkün değildir. Bir başka deyişle, işveren işçisine hafta tatili vermek zorundadır[1].

Sonuç olarak, işçilerin yedi günlük çalışma süresi içinde, aralıksız yirmi dört saat dinlenme hakkı vardır. 4857 sayılı İş Kanunu’nda “hafta tatili günlerinde çalışılıp çalışılmayacağının toplu iş sözleşmeleri ve iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabileceği” hususunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ayrıca, her çalışanın dinlenme hakkına sahip olduğu da Anayasa’nın 50 nci maddesinde düzenlenmiştir. Bu nedenle, “hafta tatilinde” çalışılacağı yolunda iş sözleşmelerine veya toplu iş sözleşmelerine konulacak hükümler “geçersiz” olacaktır.

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4. Baskı, İstanbul 2019, s.167.

Satınalma Dergisi Mayıs 2022 Sayısı, Yıl:10, Sayı:113

Değerli yöneticiler, 

Tedarik zincirleri ve satınalma operasyonlarında karşı karşıya kalınan çok sayıda belirsizlik ve risk faktörü yerleşik uygulamaları dönüştürüyor. İş hayatında yeni düşünme tarzları ve yeni anlayış zorunlu hale geliyor. 

Dünyada birçok otorite pandemi ve sonrasında yaşanan dönemi değerlendirirken; 

Stratejik değil taktiksel hamleler 

Uzun vadeli değil kısa vadeli hareket 

Eklemlenme ve iş birliği değil ticaret 

Hücum değil savunma oynamak 

Proaktif değil reaktif yaklaşıma dikkat çekiyor. Türkiye özelinde rahatlıkla diyebiliriz ki, zaten biz hep bu şekilde çalışıyorduk pek değişen bir şey yok 😌 

Pandemi, ekonomik ve fiili savaşlar (Ukrayna-Rusya) rekabet etmeyi ve ayakta kalmayı güçleştiriyor. 

İklim krizi, yeşil mutabakat ve sürdürülebilirlik çalışmaları tüm dünyada “yeşil düşünceye” odaklanmanın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Tasarımdan tedarikçi araştırmasına, lojistikten müşteri ilişkilerine kadar her noktada döngüsel ekonominin gerekli karşımıza çıkıyor. Zorunluluk haline geliyor. 

Yine bölge coğrafyasında artan göç hareketleri ve mülteci sorunları ülkelerin demografik yapılarını derinden sarsıyor. Kayıt dışı çalışma düzenini tetikliyor. Sosyo kültürel yapı başta olmak üzere ekonomiyi derinden etkiliyor. 

Dünya ve ülkenin içerisinde olduğu koşullar açısından bütünsel olarak baktığımızda tüm bu yeni dalga farklı bir duruma işaret ediyor. 

İşletmelerimizin rekabet avantajlarını yükseltmede, donanımlı kadroları kurma, güçlendirme ve koruma mecburiyetleri var. Geleceğin iş dünyasını yorumlayabilen, analitik düşünen, hedefler ve metrikler üzerinde duran ve her şeyden önemlisi meydan okumayı seven lider özellikte insanlara ihtiyaç var. 

Tek bir kişi ile de sınırlı değil, tüm ekiplerin bu şekilde dizayn edilmesi şart. 

Yaşanmakta olan bu dönem, “bekleyelim – bi görelim – değerlendirelim” gibi bir dönem değil. 

Şirket olarak ya ilerleyeceğiz ya da geriye gideceğiz. Bunun ortası yok. 

Şirket dergi üyeliği ile kurumunuzun yetkinliklerini yükseltin 

Şirket olarak tüm dergi arşivine (112 sayı), mesleki raporlarına ve bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Dijital dergi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri 2. Baskı 

Genişletilmiş 2. baskı Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri kitabımız Haziran 2022 sayımızla birlikte ücretsiz. 

Değerli yazıları ile katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederim. 

Önerilerinizi editor@satinalmadergisi.com a yazmaktan çekinmeyin. 

Keyifli okumalar, 

Prof. Dr. Murat Erdal
Editör
www.muraterdal.com

 

 

Enflasyon Faiz Ve Döviz

ENFLASYON

Yazıyı kaleme aldığım gün Enflasyon oranları TÜİK tarafından açıklandı.  Bırakın siyasi otoritelerin enflasyon düşecek söylemini, enflasyon aldı başını gidiyor. Otoriteler ha bu ay, ha bu yaz, ha Ağustos ayında enflasyon düşecek şeklindeki söylemlerinin yerini 2022 yılında enflasyonun düşeceğine dair bir söylem kalmadı ve yerini 2023 yılında enflasyonun düşeceği, dahası tek haneye gerileyeceği şeklinde söylemleri yer aldı.

TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarının, her ne kadar çarşı-pazarda gördüğümüz enflasyon rakamlarını tam olarak yansıtmadığı görülse de, farklı enflasyon rakamlarını burada konuşmak ve dile getirmek istemiyorum. Ancak ben TÜİK’in bu açıkladığı enflasyon rakamı yerine çarşı pazarda gördüğüm ürün fiyatlarına bakıyorum. Çarşıda TÜİK’in açıkladığı rakam üzerinden bana domates, kıvırcık marul, biber, patates, et, süt satmıyorlar maalesef. Dolayısıyla benim çarşıda gördüğüm enflasyon ne ise, enflasyonumuz odur. Resmi rakamlar dilerlerse enflasyonu daha da düşük gösterse gerçekte çarşıdaki ürün fiyatları ucuzlamıyor.

FAİZ

TCMB’nin gösterge faizi birkaç aydır % 14 seviyesinde kalmıştır. Gösterge faiz üzerinden işlem pek yapılmasa da, gerek mevduat, gerek kredi, gerek fonlama ve gerekse enflasyon rakamları ile faizlerin kıyaslanması sonucunda ortaya çıkan tablo, tasarruf yapanın aleyhine işlemektedir.

TÜİK enflasyonu baz alınsa da bankaların mevduatlara uyguladıkları ortalama % 18 ile % 22 arasında değişkenlik gösteren faizler yatırımcıya kaybettirmeye devam etmektedir.

Yukarıdaki grafikten de anlaşılacağı üzere;

Nisan 2022 Enflasyonu   : % 69.97,

TCMB gösterge faizi : % 14,

Enflasyon ile gösterge faiz arasındaki fark; % -%55.97

Yatırımcının parasını % 20 mevduat faizi ile değerlendirdiğini kabul etsek de Nisan 2022 ayı sonundaki enflasyon rakamları ile kıyaslandığında yatırımcının / tasarrufçunun zararının boyutu ortaya çıkmaktadır.

Bu arada KKM – Kur Korumalı Mevduat ürününü bu söylediklerimden ayrı tarafa koyuyorum. KKM’nin yönü belirsizdir.

DÖVİZ

Bravo bizim TRL – Türk Lirası’na Demek ki istikrarlı imiş ve istikrarlı duruşunu aylardır bozmadı. Hep aynı yerde kalmasını bildi…

Yurt dışı piyasalarda diğer para birimlerinin USD’na karşı ortalama % 5-6 değer kaybetmesine bunun sonucunda USD’nin diğer paralar karşısında % 5-6 oranında değer kazandığı uluslararası piyasaların tam tersi bizim Türkiye piyasalarında USD yerinden kıpırdamadı. Türk Lirası, USD karşısında asla düşüş göstermedi. Aylardır olduğu yerde öylece ve piyasalara karşı tepkisizce kaldı.

Türk Lirası / USD karşısında tepkisizce aylardır aynı fiyat aralığı olan 14:00 ila 14:80 arasında kalması, dövize ne denli müdahale yapıldığının göstergesidir.

DÖVİZ KURLARINA NARKOZ VERMEK İTHALATÇIYA YARAR, İHRACATÇIYA ZARAR VERİR

  • İhracat %21,7 oranında artışla 83,56 milyar dolar oldu. Geçen yılın Ocak – Nisan döneminde bu rakam 68,67 milyar dolardı.
  • İthalat %40,1 oranında artışla 116,73 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın Ocak – Nisan döneminde ithalat rakamı 82,82 milyar dolardı.
  • Dış ticaret açığı bu dönemde %129,7 oranında artarak 32,5 milyar dolar oldu. Geçen yılın aynı döneminde dış ticaret açığı 14,15 milyar dolardı.

İhracatımızın gerilemesine nedenler sadece kurlardaki stabil hareket mi, yüksek ÜFE rakamı mı, TCMB’nin ihracatçılardan ihracat bedelinin % 40’nın TCMB’nin belirleyeceği kurdan ZK – Zorunlu döviz devri yapması mı veya başka nedenleri mı saymamız gerekecek?

REŞAT BAĞCIOĞLU

 

Ticaretle ilgili alım-satım ve danışmanlık taleplerinizi https://satinalmadergisi.com/ticaritalep/ sayfasından iletebilirsiniz.

İş Bulmacası No:11

ÖDÜLLÜ İŞ BULMACASI 11. Hafta

Yöneticiler için özel hazırlandı.
Güzel bir mola verin. Zihinsel bir tazeleme için bulmaca çözün.
İş hayatı odaklı bulmaca için zaman ayırın.

Haftanın bulmacasını çözmek için https://satinalmadergisi.com/bulmaca11/
TIKLAYIN.

İnteraktif şekilde web sitesi üzerinde veya kağıt çıktıda (PDF) çözebilirsiniz.
Kolaylıklar dileriz. Prof. Dr. Murat ERDAL

Geçmiş ve güncel tüm bulmacaları çözmek için;

https://satinalmadergisi.com/bulmacalar/
Ödül: 1 Kişiye Satınalma Dergisi Dijital Aboneliği.
Çözümünüzü dergi@satinalmadergisi.com a gönderin.

Business Crossword Puzzle No:11 by www.SatinalmaDergisi.com

10 Çalışana Yönelik Şirket Aboneliği ile Ekonomik Avantaj Elde Edin.

Kurumunuzun yetkinliklerini yükseltin.

Şirket olarak tüm dergi arşivine (114 sayı), araştırma raporlarına ve bir yıl boyunca
12 sayıya dijital erişim sağlayın. Dijital şirketi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

#business  #crossword #puzzle #manager #learning