“Son Tarih ve Zaman Baskısı” – Pazarlık Taktikleri

Son Tarih Ve Zaman Baskısı Müzakere Pazarlık Taktikleri

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ EĞİTİM YAZI DİZİSİ

– > PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

Son Tarih Ve Zaman Baskısı Müzakere Pazarlık Taktikleri“Son Tarih ve Zaman Baskısı” – Pazarlık Taktikleri
Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı
www.muraterdal.com

Satın alma pazarlık taktikHayatımızın her alanında son tarih ve zaman baskısı ile karşılaşırız. Aile bireyleri ve iş yerinde meslektaşlarla olan iletişimlerimizde daima bir takvim konuşulur. Yapılacak iş ve o işle ilgili ayrılması gereken süre gündeme gelir. Üstlenilen sorumlulukların son tarihe (örneğin 12.08.2021) kadar veya belirli zaman aralığında (örneğin iki iş günü) yerine getirilmesi gerekir. İki konu karıştırılmamalıdır.

Sıklıkla şu sözleri duyarız:

  • Vakit nakittir.
  • Saat 6’ya kadar teklifimizi iletmeliyiz. Yoksa iş işten geçecek.
  • 4 günde iş tamamlarım dedin ama biraz mesai yaparak 3 günde tamamlamaya ne dersin?
  • İşlerimi 16 Temmuz’a kadar toparlamak zorundayım. O tarihte izne çıkacağım. Zaten sonrasında bayram var.
  • Saat 10’dan önce tüm ödevlerini bitirmelisin.
  • Mutfak tadilatı artık bu hafta bitmeli. Pazartesi taşınacağız.

Sakın kaçırmayın! Unutmayın! Ertelemeyin! Klişeleri

Nihai tüketici pazarına yönelik reklamlarda kampanya içeriği ve tarihlerin altı çizilir.
Bu tarihlerde alış-veriş yaparsanız avantajlı olacaksınız. Aksi taktirde fırsatı kaçıracaksınız. Kampanya tarihlerinin akılda tutulması amacıyla sürekli vurgulama yapılır: Sakın kaçırma! Unutma! Erteleme! Fırsatı kaçırma korkusu özenle ya da özensiz bir iletişim diliyle işlenir. İnsanları endişeye yönlendirerek ya da korkutarak ikna etme araçları bol miktarda kullanılır.  Tarihleri not edip aksiyon alanlar “kazananlar”, tarihleri kaçıranlar ise “kaybedenler” sınıfında mı yer alacak?

E-ticaretin hızlı büyümesi ile birlikte yılın belirli bir dönemlerinde büyük indirim içeren özel günler hep satın alma davranışını tetikleme üzerine kurguludur. “Normal günlerde ihtiyacın olan ürün ya da indirimleri bulamayabilirsin. Faydayı maksimize etmek istiyorsan alış-veriş sepetini o tarihte (özel alış-veriş gününde) doldurmalısın.”

Yöneticiler Için Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Eğitimi
Yöneticiler için Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi. İleri Seviye Eğitim Teklif Almak için: egitim@satinalmadergisi.com
Makaleye tam erişim için profesyonel üyelik gereklidir. “Abonelik” sekmesinden işlemlerinizi tamamlayarak okumaya devam edebilirsiniz. Üye iseniz giriş yapınız.
Hesap Oluştur

Her gün mesleki gelişiminize 15 dakika zaman ayırın.

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

PAZARLIK TAKTİKLERİ

TESTLER

 ANKET

Kitap Önerileri :

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com 

Üretken Mutluluk: İş Akış Deneyimi

İş akış deneyimi bireyin yapmış olduğu eyleme yoğun bir biçimde odaklanması, o işle ilgili olarak dikkatini toplaması ve o anda gerçekleştirdiği eylemin dışındaki her şeyin önemini yitirerek kendini soyutlaması olarak ifade edilmektedir (1). İş akış deneyimi özel bir çaba olmaksızın kendiliğinden gelişmekte ve bireye öznel kontrol hissi vermektedir. Bu hisle birlikte birey dışarıya nasıl yansıdığına ilişkin endişeden arınmakta ve değerlendirilme korkusu azalmaktadır. İş akış deneyiminde zamanın olduğundan hızlı geçtiği hissi yaşanabilmektedir. Dolayısıyla akış, son derece keyifli bir deneyim olup, bireyi olumlu etkilemekte ve bireye yüksek performans sağlamaktadır (2).

İş akış deneyimi kavramında yaygın olarak kullanılan üç boyut bulunmaktadır. Bunlar; işe dalma, işten zevk alma ve içsel motivasyondur. Bu üç boyut iş akış deneyimi ile ilgili çalışmaların temel bileşenlerini oluşturmaktadır. İşe dalma, bireylerin işlerine tamamıyla daldığı toplam konsantrasyon durumu olarak tanımlanmaktadır. İş akış deneyimi durumunda olan bireyler için işletme içindeki zaman hızlı geçmekte ve etraflarındaki her şeyi unutmaktadırlar. İşinden ‘zevk alan’ ve kendini mutlu hisseden bireyler, iş hayatları hakkında pozitif yargılarda bulunmaktadır. Bu zevk veya mutluluk akış deneyiminin duygusal değerlendirilmesi ve bilişsel sonucudur. İçsel motivasyon ise işle ilgili belirli bir faaliyeti içsel keyif ve memnuniyetle yerine getirmektir (1).

İş akış deneyimi çalışanların iş alanında etkinliğini artırıcı olan ve bu etkinliğe katkıda bulunmayı amaçlayan bir yaklaşım olarak pozitif psikolojisinin getirilerinden biridir. Bu yaklaşım çalışanların iş yaşamında yaşadıkları sorunları engellemek ve sorunların üstesinde gelmesiyle beraber canlı ve konsantre çalışmalarını sağlamaya yöneliktir. İş akış deneyimi çalışanın mutluluğunu artırmakta ve motivasyonunu bir noktada toplamaktadır. Akış halinde olan çalışanlar (2);

  • Daha üretken beceriler ortaya koymakta ve geliştirmekte,
  • Daha mutlu olmakta ve iyimserlikleri artmakta,
  • İş hayatlarındaki akışın sağladığı mutluluk sosyal hayatlarına yansımakta,
  • İş hayatlarında daha fazla çalışmakta ve üretken bir şekilde mutlulukları artmaktadır.

Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eserl(er) konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.

  • Csikszentmihalyi, M. (1990). Flow: The Psychology of Optimal Experience. Harper Collins Modern Classics. New York.
  • Nakamura, J. ve Csikszentmihalyi, M. (2005). The Concept of Flow. C.R. ve Lopez, S.J. (Der), Handbook of Positive Psychology. Snyder Oxford: Oxford University Press: 89-105, 2005.

Öğrenen Örgütlerde Bilgi Teknolojilerinin Rolü

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“Üç tür aristokrasi vardır; birincisi yaş ve kıdem; ikincisi servet; üçüncüsü akıl ve bilgidir. En şereflisi sonuncusudur.” Schopenhauer

Örgütsel öğrenme ile bilgi yönetimi, yeni ekonomide paralel olarak geliştirilen iki kavramdır. Başarılı bir öğrenen örgüt, örgütsel öğrenme ile bilgi yönetimini birleştiren bir ortam yaratan örgüttür. Örgütsel öğrenme temel olarak mevcut bilgi varlıklarına ilave yapmak üzere yeni bilginin yaratılmasıyla ilgiliyken, bilgi yönetimi örgütün başarılı olması amacıyla tüm örgütte mevcut bilgi varlıklarının koordinasyonu, dağıtılması, paylaşılması ve depolanmasıyla ilgilidir. Görüldüğü üzere örgütsel öğrenmenin temel amacı, sürekli olarak yeni bilginin yaratılmasıdır.

İşletmelerde bilgi, önemli bir örgütsel değer olarak kabul edilmektedir, bu sebepten ötürü bireysel ve örgütsel öğrenme giderek önem kazanmaktadır. İş yaşamında, küreselleşmenin ve rekabetin etkisiyle bilgi, işletme içerisinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bundan dolayı örgütün, yaşamını sürdürüp rekabet edebilmesi için bilgiyi nasıl ve hangi yollardan elde edebileceğini bilmesi gerekir.

Bilgi teknolojileri ile örgütsel öğrenme arasındaki ilişki yeni keşfedilmiş olsa da, bu iki kavram ile ilgili araştırmalar yapılmıştır. İlk araştırma akımı olarak örgütsel öğrenme, organizasyonlarda problemlerin belirlenmesinde ve çözümlenmesinde yeni bilgi teknolojilerinin kullanılması anlamına geldiğini göstermektedir. İkinci araştırma akımı örgütsel öğrenme ve bilgi yönetimi süreçlerini destekleyecek yeni bilgi teknolojilerinin geliştirilmesini sağlamaktadır. Örneğin; veri madenciliği, büyük data analizi teknolojileri, uzman sistemler (expert systems), en iyi uygulamalar veri tabanları, intranet teknolojileri gibi örgütsel hafızayı oluşturmaya ve korumaya yardımcı olacak teknolojiler iken, geniş band haberleşme teknolojileri elektronik iletişim araçları da verileri kullanmayı kolaylaştıracak teknolojiler olmuştur.

Bilgi teknolojileri organizasyonlara veri saklama, erişme ve dağıtma alt yapısı sunarak sağlamış olduğu kolaylıklarla “öğrenen organizasyon” olabilme yolunda çok önemli katkı sağlamaktadır. Bu nedenle bilgi teknolojileri organizasyonlar için örgütsel öğrenme anlamında çok değerlidir.

Robey vd. (1999) bilgi teknolojileri ve örgütsel öğrenme arasında iki katlı bir ilişki olduğunu belirtmiştir. Bir taraftan bilgi teknolojileri öğrenmeyi desteklerken ve örgütsel öğrenme kapasitesini arttırırken, diğer taraftan örgütsel öğrenme ise yeni bilgi teknolojilerinin adaptasyonu ve kullanımını kolaylaştırmaktadır.

Birçok organizasyon, kaynaklarının bir kısmını örgütsel öğrenmeye ve bilgi kazanmaya ayırmaktadır. Personel alımları, araştırma geliştirme departmanları, eğitim programları, bilgi teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanılması, bilgi teknolojileri odaklı eğitim destek sistemleri örnek verilebilir. Bilgi sistemlerinde ortaya çıkan bir diğer araştırma alanı, bilgi paylaşımı ve örgütsel hafıza oluşturma süreçlerinin uygulanmasında gelişmiş bilgi teknolojileri araçlarının destek olması üzerine yoğunlaşmaktadır.

Örgütsel öğrenme üzerinde bilgi teknolojilerinin etkilerini değerlendirirken önemli birtakım faktörlerin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bilgi teknolojileri destekli öğrenme mekanizmaları öğrenme sürecini desteklemek için farklı yollarla uygulanırlar. Veri depoları açık bilginin paylaşılmasında etkili olurken, iletişim teknolojileri örtük bilginin paylaşılmasında daha etkili olmaktadır. Bu teknolojilerin örgütsel öğrenme üzerine etkileri zaman içerisinde değişebilmektedir. Zaman içerisinde bilginin artmasıyla ve teknolojinin ilerlemesiyle mevcut araçlar kullanışsız hale gelebilmektedir. Bu sebeple hem kısa hem de uzun vadede bilgi teknolojileri destekli öğrenme mekanizmalarının örgütsel öğrenme üzerine etkilerini anlamak önemlidir. Çoğu organizasyon, örgütsel öğrenmeyi desteklemek için birden fazla bilgi teknolojisi kullanır. Çünkü her bilgi teknolojileri destekli öğrenme mekanizmasının örgütsel öğrenmeye farklı etkisi olmaktadır.

Bireyler genellikle bilgi teknolojileri destekli öğrenme mekanizmalarını onu tasarlayanların düşündüklerinden daha farklı kullanırlar. Bir bilgi teknolojisi unsurunun bir diğeri ile bağlantılı olarak kullanımı konusu örgütsel öğrenme için kritik bir sorunsaldır.

Bilgi teknolojileri destekli öğrenme mekanizmalarının örgütsel öğrenmeye etkisi aynı zamanda hangi bireylerin onu kullandığı ile de alakalıdır. Bireylerin farklı öğrenme kapasiteleri ve yöntemleri olduğu için mekanizmalar da o oranda farklı ölçülerde bireylere yardımcı olabilecektir. Gerektiği yerde eğitimlerinde tamamlayıcı rol üstlenecek, gerektiği yerde ise öğrenmelerine katkı sağlayacak, yardımcı olacaktır. Örneğin, yaratıcı ve daha yetenekli olan bireyler, daha az yetenekli olan bireylere göre kolektif iletişim ve bilgi paylaşımı yazılım sistemlerini daha efektif kullanırlar ve daha iyi fikirler üretebilirler. Hafızaları kuvvetli olmayan bireyler için veri depolama teknolojileri onların bu sınırlılıklarını karşılayabilir.

Bilgi teknolojileri destekli öğrenme mekanizmalarının belirli bir kısmının etkileri örgütsel ve çevresel koşullara bağlı olabilir. Örgütsel öğrenmeyi anlamak için organizasyonel performansın veya verimliliğin düzeyine bakılabilir. Aynı zamanda çalışanların yer değiştirmesi veya işten çıkarılması sonucunda örgütsel öğrenmenin var olup olmadığı gözlemlenebilir.

Çalışanlar işten ayrıldıklarında sahip oldukları bilgi birikimlerini de yanlarında götürürler. Ya da yeni çalışanlar yeni bilgilerle örgütün birer parçası haline gelirler. Bu haliyle örgütsel öğrenmenin olup olmadığını anlamak paradoksal görünmektedir. Bilgi teknolojileri destekli mekanizmalar da çevresel koşullar ile olan ilişkisinde çelişkilidir ve tutarsızdır. Örneğin, veri depolama teknolojileri kullanımı yoğun olan organizasyonlarda işten çıkarımlar olsa bile bilginin kaybolması engellenecektir. Büyük miktarlarda verinin saklanmasıyla birlikte, çevresel koşullardan soyutlanmış bir organizasyonun duyarlılığı az olacağı için bu durumda organizasyona yeni bilginin dahil olmasının yaratacağı etki daha az olacaktır.

Bilgi teknolojileri destekli öğrenme mekanizmalarının verimliliğini etkileyecek bir diğer koşul ise bilgi ihtiyaçlarının değişmesine sebep olacak çevresel çalkantılardır. Bazı durumlarda organizasyonların bilgi ihtiyaçları değişken olabilmektedir. İmalat, inşaat gibi belirli endüstrilerde zaman içerisinde bilgi ihtiyaçları daha az değişkenlik gösterirken, bioteknoloji endüstrisinde daha fazla değişkenlik göstermektedir.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki kitabı okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2018). Örgütsel Öğrenme, Artikel Yayıncılık, İstanbul. www.gozdemert.com/ebook/OO.pdf

Satınalma Dergisi Temmuz 2021, Yıl:9, Sayı:103

Değerli yöneticiler,

Yılı yarıladık. Aşılama yaş aralığı genişledi. Pandemi ortadan kalkmış değil. Kontrolü bırakmadan çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sonbahardan başlayarak eski günlere döneceğimizi ümit ediyoruz. Açıkçası geçmişin güzel günlerini özledik. Tüm aileleri ilgilendiren okul sınavları geride kaldı. Stres bir nebze olsun azaldı. Temmuz ve Ağustos ayları için yıllık izin planlamaları başladı. Sıcakları dalga dalga hissediyoruz. Öncelikle tatile çıkma fırsatı yakalayanlara keyifli tatiller dilerim.

Dergi içeriği ile ilgili sizlerden çok güzel bildirimler alıyoruz. Makaleleri ile katkı sağlayan tüm yönetici ve öğretim üyelerimize teşekkür ediyorum. Çok yönlü bir yazar ailesi olduk. Yazar ailemiz içerisinde sektör tecrübesi olan yöneticilerimizi görmek isteriz. Dergiye katkı vermek isteyen meslektaşlarımız doğrudan benimle temasa geçebilirler.

İnovatif İş Birliği Çağrısı
B2B Satış Rehberi’nde Yerinizi Alın.

Ticaretin gelişiminde alım ve satım bir elmanın iki yarısı. Satış ve satınalma rakip değil bir bütün. Birbirlerini iyi anlayan taraflar mesafe alıp ticaretlerini büyütüyor. Satınalma bölümlerinin değişimi- ni yakından gözlemleyen satış yöneticileri daha fazla başarılı oluyor. İşletme pazarında satın almanın doğasını kavrayamayan satış yöne- ticilerinin işi giderek zorlaşıyor. Satınalma Dergisi, misyonu gereği sektör tecrübesi ile ticarette tarafları buluşturmaya ve deneyimlerin karşılıklı paylaşılmasına gayret göstermektedir.

Firmalarımız için B2B Satış Rehberi oluşturduk. Fonksiyonel ve öz olmasına gösterdik. Yakında yayınlayacağız. Rehber statik kalmayacak. Sizlerden gelen önerilerle sürekli güncellenecek. İnteraktif bir çalışma içerisinde yol alacağız. Her versiyonla birlikte daha da zenginleşecek.

Şirketlerimizle iş birlikleri kapsamında çalıştay ve eğitimler düzenleyerek güncellemelerde bulunacağız. B2B Satış Rehberi’nde firmalarımızın ürün ve hizmetlerinin faydalarını içeren yazılara yer vereceğiz. Firmalarımız, iş deneyimi aktarımı ve satış vaka çalışmalarıyla profesyonel olarak yer alabilecekler. İşletme pazarı odaklı çalışan firmalarımız iş birliği kapsamında önerilerinizi support@buyernetwork.net e iletebilirsiniz.

Kurban Bayramınızı kutlar sağlık ve mutluluk dolu bir bayram geçirmenizi dilerim.

Saygılarımla,

Prof. Dr. Murat Erdal
Editör
editor@satinalmadergisi.com

 

Şahıs/Sermaye Şirketi Ortaklarına İlişkin Yasaklılık Teyidinin Yapılmaması

Şahıs/Sermaye Şirketi Ortaklarına İlişkin Yasaklılık Teyidinin Yapılmaması
Yazarlar:
Mehmet ATASEVER
Sinan ÖZESEN

Anahtar Kelimeler; yasaklılık, sermaye şirketi, şahıs şirketi,

İtirazen Şikayet Konusu;  İhaleye iştirak eden bütün isteklilerin ihale tarihi itibariyle ihalelere katılmaktan yasaklı olup olmadığının idarece sorgulanmadığı ve yasaklılık teyidi işleminin yapılmadığı, ayrıca ihaleye iştirak eden bütün isteklilerin teklif mektuplarını imzalayan, vekâlet veren veya şirket ortağı olan kişilerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 11’inci maddesinde yer alan ihaleye katılamayacak olanlar arasında olup olmadığının, anılan Kanun’un 59’uncu maddesinde bulunan hükümler nedeniyle ihalelere katılıp katılamayacağının da araştırılması gerektiği, ancak idare tarafından söz konusu araştırmanın yapılmadığı, ihaleye katılan isteklileri temsile yetkili olan kişilerin yasaklılık teyidine ilişkin belgelerin ihale işlem dosyasında bulunmadığı, Kamu İhale Mevzuatına göre ihaleye iştirak eden bütün isteklilerin % 50’den fazla hissesine sahip ortakları ile temsile yetkili kişilerin ve teklifi imzalayan kişilerin yasaklılık teyidinin idarece yapılması gerektiği iddia edilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 23.06.2021 tarihli ve 2021/UY.II-1275 sayılı kurul kararına göre; Kamu ihale Genel Tebliği’nin “İhaleye katılan aday veya isteklilerin ihale kontrol sisteminden kontrol edilmesi” başlıklı 28.3’üncü maddesindeki açıklamalardan ihale tarihi itibariyle ihaleye katılan tüm isteklilerin, ihalenin ihale yetkilisi tarafından onaylanmasından önce ise ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi ve varsa ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin, sözleşmenin imzalanacağı tarihte ise, sadece ihale üzerinde bırakılan isteklinin ihalelere katılmaktan yasaklı olup olmadığının sorgulanması ve teyit edilmesinin zorunlu olduğu, isteklilerinin sermaye şirketi olmaları halinde sermayesinin yarısından fazlasına sahip ortakları ve hisseleri toplamı şirket sermayesinin yarısından fazlasını teşkil eden ortakları ile başvuru veya teklifi ya da sözleşmeyi imzalayan, başka bir ifade ile ihaleye katılan vekil ve temsilcilerinin de ihalelere katılmaktan yasaklı olup olmadığının teyit edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Teyit işlemi sonucunda haklarında kamu davası açılan isteklilerin 59’uncu maddedeki yasaklama kararına rağmen ihaleye katılmaları durumunun tespit edilmesi halinde yalnızca tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılması söz konusu olup geçici teminatlarının gelir kaydedilmeyeceği ve haklarında ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Elektronik ortamda gerçekleştirilen şikâyete konu ihalede, ihaleye teklif veren isteklilere ve ihaleye katılan temsilcilerine ilişkin yasaklılık teyidinin yapıldığı ve söz konusu isteklilerin ve kişilerin herhangi bir yasaklılık kaydının bulunmadığı görülmüş olup, EKAP üzerinden yapılan sorgulamada bu hususa ilişkin bilgilere ulaşılmıştır.

Öte yandan, ihaleye teklif veren isteklilerin şahıs şirketi olmaları halinde tüm ortaklarına, sermaye şirketi olmaları halinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip ortakları ve hisseleri toplamı şirket sermayesinin yarısından fazlasını teşkil eden ortaklarına ilişkin yasaklılık teyidinin yapılmadığı görülmüştür.

İdare tarafından ihaleye teklif veren isteklilerin şahıs şirketi olmaları halinde tüm ortaklarına, sermaye şirketi olmaları halinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip ortakları ve hisseleri toplamı şirket sermayesinin yarısından fazlasını teşkil eden ortaklarına ilişkin yasaklılık teyit işlemlerinin yapılması ve bu aşamadan sonraki ihale işlemlerinin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Eş Yazar: Sinan Özesen

Sinan ÖZESEN, Özel sektörde çalışmasının ardından kamuda 2013 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu’nda inşaat mühendisi olarak çalışmaya başlamış, 2014 yılından beri Kamu İhale Kurumu’nda kamu ihale uzmanı olarak çalışmaktadır. Kamu ihale mevzuatı eğitimi vermektedir. Kamu İhale Dünyası dergisinde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır.

2016 Yılı için Matrah Artırımı Yapacak Mükellefler! Boş Yere Artırım Yapıyor Olabilirsiniz!

Caner ATİK, YMM

2016 Yılı için Matrah Artırımı Yapacak Mükellefler! Boş Yere Artırım Yapıyor Olabilirsiniz!
Caner Atik, Yeminli Mali Müşavir, Taxia Yeminli Mali Müşavirlik
Şaban Küçük, Yeminli Mali Müşavir, Taxia Yeminli Mali Müşavirlik

Mükelleflerin matrah artırımı yapmalarındaki en büyük beklenti, vergi incelemesine girmemek, eğer incelemeye alındılarsa da o vergi türünden gol yememek. Bu nedenle 7326 sayılı Kanunun da en çok rağbet edilen, en çok soru sorulan kısmı matrah artırımı. Bazı mükelleflerin geçmişe dönük incelenme riskini tamamen ortadan kaldırmak için 2016 yılından 2020 yılına kadar matrah artıracaklarını duyuyoruz. Peki incelemeye girmemek adına 2016 yılı için matrah artırımı yapmak ne kadar gerekli?

Konu özellikle şirket yönetimleri ve matrah artırımını vergi incelemesine karşı bir kalkan olarak kullanacak Satınalma yöneticileri için önemli. Çünkü, matrah artırımı karşısında alınacak faydaya göre bir analiz yaparak hangi yıl matrahlarının artırılacağını belirlemek gerekir.

Hem Müfettişler Hem de Mükellefler İçin Kâbus Gibi Geçen Yıl Sonları

Bilindiği gibi zamanaşımına ilişkin düzenleme Vergi Usul Kanunu’nun 114’üncü maddesinde yapılmıştır. Bu maddeye göre, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.

2016 yılı için düşünürsek 2021 yılı bittiğinde 2016 yılına ilişkin vergi alacakları zamanaşımına uğramış olur. 2022 yılında 2016 yılına ilişkin vergi incelemesi ve tarhiyat yapılamaz. Devlet alacağının kaybolmaması adına geçmiş yıllarda, zamanaşımına uğramak üzere olan dönemler için hem vergi müfettişlerini hem de mükellefleri zor durumda bırakan uygulamalar yaşanıyordu. Zamanaşımlı döneme ilişkin Kasım – Aralık aylarında görevlendirme yapılır, vergi müfettişi telaşla mükellefe ulaşıp incelemeye başlama tutanağı almaya ve çok kısa zamanda incelemeyi tamamlamaya çalışırdı. 31 Aralık tarihinde bile görevlendirme yapıldığı olurdu. Bu defa da vergi müfettişleri zamanaşımını durdurabilmek için hemen mükellefi takdire sevk eder ve bu işlemin kendisine kazandırdığı zaman içinde incelemeyi bitirmeye çalışırdı. Takdire sevk edilerek tamamlanan incelemeleri ise yargı süreci beklerdi. Mükellefler raporu yargıya taşır, takdire sevk işleminin amacı dışında, zamanaşımı süresini uzatmak için kullanıldığını iddia ederek yazılan rapora itiraz ederlerdi. Mahkemeler ise çoğunlukla mükellefi haklı bularak raporları düşürürdü. Böylece vergi müfettişinin yoğun emeği boşa gittiği gibi mahkemelere de gereksiz iş yükü oluşurdu. Maliyenin ödediği yargılama giderleri ve mükelleflerin yaşadığı stres de cabası.

İncelenmemek İçin 2016 Yılına Matrah Artırımı Yapacak Mükellefler, Aslında O Yıl İçin Zaten İncelenemeyeceğinizi Söylesem?!

2017 yılına gelindiğinde Maliye Bakanlığı çok yerinde bir karar aldı. Dönemin Maliye Bakanı Naci AĞBAL’dan alınan bir onayla tarh zamanaşımının son yılında yürütülen vergi incelemelerine ilişkin olarak görevlendirmelerin, en geç içinde bulunulan yılın Haziran ayı sonuna kadar yapılabileceği kararlaştırıldı. Sonrasında Vergi Denetim Kurulu bu onayı 27.04.2017 tarihli, 2017/1 Sıra Nolu Vergi İnceleme ve Denetim İç Genelgesi ile müfettişlerine duyurarak uygulamaya koydu. Bu iç genelgeye internetten ulaşabilirsiniz.

Dolayısıyla hala yürürlükte olan bu iç genelgeye göre 2016 yılına ilişkin vergi incelemesi görevlendirmelerinin en geç 30 Haziran 2021 tarihine kadar yapılmış olması gerekiyor.

2016 Yılı İçin Matrah Artıracak Mükellefler Ne Yapmalı?

Öncelikle 2016 yılı için matrah artıracak mükelleflerin acele etmemelerini öneririm. Her ne kadar şu an için size ulaşan bir incelemeye davet yazısı veya sizi arayan bir vergi müfettişi olmasa da arka planda 2016 yılınıza ilişkin inceleme ve görevlendirme süreci başlamış olabilir. Malum, önümüz mali tatil ve 1 – 20 Temmuz tarihleri arasında mükellefin iş yerinde incelemeye başlanamaz ve defter/belge istenemez. 20 – 23 Temmuz tarihleri ise Kurban Bayramı resmî tatili. Dolayısıyla iç genelgeye uygun olarak 30 Haziran tarihinden önce 2016 yılına ilişkin bir görevlendirme yapılmışsa buna ilişkin incelemeye davet tarihi en erken 26 Temmuz olabilecektir. Mali tatil nedeniyle davet yazısının gönderilmemiş olabileceğini, incelemeye başlamak için müfettişlere tanınan süreleri de göz önüne alırsak Ağustos ayı geldiğinde 2016 yılı için hala size incelemeye davet yazısı gelmediyse muhtemelen bir daha da gelmeyecek demektir.

Peki son cümle neden “kesinlikle bir daha gelmeyecek” diye değil de “muhtemelen bir daha da gelmeyecek” diye bitti? Bu açık kapıyı bırakmamın sebebi ise iç genelgedeki istisnai durumlar.

İç Genelgedeki İstisnai Durumlar

İç genelgede, yukarda bahsettiğimiz durumun 3 istisnası düzenleniyor. Yani 3 durum için 30 Haziran’dan sonra da vergi incelemesine ilişkin görevlendirme yapılabilecek. Bunlar;

  • Mükelleflerin iade talep etmeleri,
  • Adli makamların inceleme talep etmeleri,
  • İhbar ikramiyesi talepli bir ihbar dilekçesinin bulunması.

Matrah artırımı yapılsa da iade talebine ilişkin incelemelerin yapılabileceği zaten 7326 sayılı Kanunda da düzenlendi. Bunun dışında, adli makamlara sirayet edip soruşturma konusu olacak hukuksuz işlere karışmadıysanız ve yakın zamanda husumetli olarak yolları ayırdığınız muhasebeciniz, çalışanınız, ortağınız, eşiniz yoksa endişe etmenize de gerek yok demektir.

2016 Yılı Matrah Artırımı İçin Taktiğiniz: Bekle ve Gör

Vergi incelemesi mükellefler için gerçekten de tatsız bir süreç. Matrah artırımları da bu sıkıntılı süreci yaşamak istemeyen mükelleflere sunulmuş kaçırılmayacak bir fırsat. Ancak gerek 7326 sayılı Kanunun yayımlanma dönemi gerekse yukarıda bahsettiğimiz 2017/1 sayılı iç genelge düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde 2016 yılına ilişkin yapılacak bir vergi incelemesinden korunmak amacıyla matrah artırımı yapmanın gerekip gerekmediğini anlamak için acele etmemek gerekiyor. Ağustos ayı geldiğinde 2016 yılına ilişkin yapılacak bir vergi incelemesi için hala bir davet yazısı almadıysanız ve iç genelgedeki istisnai durumların da gerçekleşmeyeceğini düşünüyorsanız matrah artırımı yapmanıza gerek olmadığını düşünüyoruz.

Bu konuda tereddüt ettiğiniz noktalar olursa bize e-posta yoluyla ulaşabilirsiniz.

Bu imkanı bize verdiği için Satınalma Dergisi’ne teşekkür ederiz.

Caner Atik, Yeminli Mali Müşavir

Eş Yazar: Caner Atik, Yeminli Mali Müşavir, Taxia Yeminli Mali Müşavirlik

 

Hafta tatilinde bir saat çalışan işçinin hafta tatili ücreti nasıl ödenmelidir?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 46’ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasa’nın 63’üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmi dört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46’ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.

Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.

Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.

Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür.

Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, tahakkuku aşan çalışmalar her türlü delille ispat edilebilir ve bordrolarda yer alan ödemelerin mahsubu gerekir (Y9HD. 10/02/2020 T., E.2017/13991, K.2020/1751 Legalbank).

Sonuç olarak, hafta tatili izni kesintisiz yirmi dört saattir.  Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandırıldığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılmaz. Buna göre, hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde, hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır ve hafta tatili ücreti 1,5 kat ödenir. Örneğin günlük ücreti 120 TL olan işçinin hafta tatili ücreti 120+120+60=300 TL olarak hesaplanmalıdır.

 

 

Akreditifte Sunulan Sahte Konşimento ve Bankaların Sorumluluğu

AKREDİTİF VE BANKALARIN MİSYONU

Akreditifi nasıl tanımlarsak, tanımlayalım, farklı kelimelerle ifade edilse de özünde hep şu ifadeleri göreceğiz;

Bankalarca açılan bir nevi şartlı havaledir. Belli şartların yerine getirilmesi ile bankaların birbirlerine ödeme taahhüdü vermeleridir.  Şartlı havale olan akreditifin şartlarının yerine getirilmesi esastır. Şartlar yerine getirilirken sıfır hata olmalıdır. Akreditif koşullarının yerine getirilmesi sırasında yapılan hatayı akreditif maalesef af etmiyor. Akreditif yamuk bir dosta benziyor desem yeridir, yamukluk yapıp hata yapana akreditif de yamukluk yapmaktan çekinmiyor.


AKREDİTİF DÖNÜLEMEZ YÜKÜMLÜLÜKTÜR

Adı ve tanımlaması nasıl olursa olsun, amir bankanın uygun bir ibrazı karşılayacağına ilişkin kesin yükümlülüğünü oluşturan dönülemez nitelikte herhangi bir düzenleme anlamına gelir.


ÖDEME ŞARTA BAĞLIDIR

Bir nevi şartlı havaledir. Bir ithalat işleminde ithalatla ilgili koşullar olan; Yükleme vadesi, Ödeme şekli, Malın cinsi, Kalite ve fiyatı gibi konuları içeren akreditif mektubunun ithalatçının bankası tarafından yurt dışındaki ihracatçının bankasına gönderilmesi ile mal bedelinin, mal Türkiye’ye gönderilmesinin ardından ödenmesini taahhüt etmektedir.

Diğer bir ifade ile;

akreditif, malların yüklendiğini veya hizmetin yerine getirildiğini gösteren şart koşulmuş vesaikin belirlenen süre içerisinde ibraz edilmesi kaydıyla, belirli bir meblağın, malların veya hizmetlerin satıcısına ödeneceğine dair bir banka yükümlülüğüdür.


Akreditifte bankaların aldığı misyon çok önemli olup, hem ithalatçı, hem de ihracatçı için bir güven kaynağıdır.

AKREDİTİFTE BANKALAR SADECE BELGELERE BAKARLAR 

Taraflara güven veren akreditifte bankalar mallar asla ilgilenmeyip, kendilerine sunulan ve malları temsil eden evraklarla ilgilenir, evrakların akreditif koşullarına bire bir aynı olması halinde, bankalar akreditifte taahhüt ettikleri parayı ödemek durumundadırlar.

Uniforms Customs and Practice for Documentary Credits Brochure No 600, 2007 Revision by ICC – International Chamber and Commerce article 14/a

MADDE 14


BELGELERİN İNCELENMESİNE İLİŞKİN STANDART

  1. Görevi çerçevesinde hareket eden bir görevli banka, varsa bir teyit bankası ve amir banka, belgelerin dış görünüşleri itibariyle uygun bir ibrazı oluşturup oluşturmadığını belirlemek için sadece belgeleri esas alarak ibrazı

denilmektedir.

SUNULAN KONŞİMENTO SAHTE İSE

Sadece belgeleri esas alacak olan bankalara sahte belgeler, sahte konşimento ibraz edilmesi halinde

Uniforms Customs and Practice for Documentary Credits Brochure No 600, 2007 Revision by ICC – International Chamber and Commerce article 34

MADDE 34 

BELGELERİN GEÇERLİLİĞİNE İLİŞKİN SORUMLULUK ÜSTLENİLMEMESİ

Bir banka belgelerin şekli, yeterliliği, doğruluğu, gerçek / sahte olup olmadığı veya herhangi bir belgenin hukuki etkisi / sonucu veya bir belgede şarta bağlanan veya o belgeye sonradan eklenen genel veya özel şartlar dolayısıyla hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üstlenmediği gibi herhangi bir belgenin temsil ettiği malların, hizmetlerin veya yapılan diğer işlerin mevcut olup olmadığı veya tanımı, miktarı, ağırlığı, kalitesi, durumu, ambalajı, teslimatı ve değerine veya malları gönderenin, taşımacının, navlun komisyoncusunun, alıcının veya malları sigorta edenin veya diğer herhangi bir kişinin iyi niyetine veya eylemine veya ihmallerine, mali durumlarına, icraatına veya ticari itibarına ilişkin olarak hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üstlenmez.

Bankalar kendilerine sunulan evrakları doğru olarak kabul edecekler, bu belgeye dayalı olarak ödeme ve iştira işlemini yerine getirecekler ve belgenin sahte olup olmadığını bankalar araştırmak durumunda değiller.

Bankalar evrakların jandarması değillerdir. Bankalara sunulan evraklar sahte olması halinde, buradaki sorumluluk, sahte evrağı bankaya ibraz eden kişi ve kuruluşa aittir.

Sahte evrağa istinaden ödeme yapan bankalara bu konuda herhangi bir suçlama yöneltilmesi mümkün değildir.

REŞAT BAĞCIOĞLU

 

Büyük Resime Odaklanma – PAZARLIK TAKTİKLERİ –

Büyük Resime Odaklanma Müzakere Pazarlık Taktikleri

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ EĞİTİM YAZI DİZİSİ

– > PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

Büyük Resime Odaklanma Müzakere Pazarlık Taktikleri“Büyük Resime Odaklanma” – PAZARLIK TAKTİKLERİ –
Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı
www.muraterdal.com

Özü gelecekteki iş hacmi olan büyük resime odaklanma taktiği, firmanın büyüklüğü, referans niteliği, alım sıklığı ve miktarı gibi birçok faktörle doğrudan ilgilidir. Büyük resim karşılıklı yüksek faydayı işaret eder. Aksi takdirde büyük resim olmaz. Pazarlık masasında ilave istek ve talepleri çoğunlukla “büyük resime odaklanma” taktiği içerisinde görürüz.

büyük resime odaklanmaBu taktiğe neden gerek duyulur?

Dürüst ve yanıltıcı açıklamalar doğrultsunda büyük resim pazarlık taktiklerine bakalım:

1.Dürüst açıklama ve doğru tavır: İhtiyaç duyulan alanda kimi zaman profesyonel üreticiyi (tedarikçiyi) bulmak zordur. İşletme için kalite başta olmak üzere pek çok alanda riskten kaçınma ve alternatiflerin sınırlı olduğu spesifik işlerde (proje tabanlı mühendislik gibi) başvurulan bir taktiktir. Bu durumda uzun dönemli karşılıklı fayda üzerinde durmak en iyisidir.

Kıdemli satınalma yöneticileri bu taktiği proje bazlı işlerde işin büyüklüğü kapsamında gerektiğinde kullanırlar. “İşi ehline verelim” mantığı ön plandadır. Müzakere sürecinde satış yöneticileri de zaten gerekli ip uçlarını elde etmiştir. Taraflar işin düzgün bir biçimde ilerlemesine odaklaşırlar.

2.Yanıltıcı açıklama ve beklenti: Anlaşma üzerinde daha fazla kazanım elde etme amacı ile gelecekteki siparişlerden ve pastanın büyüklüğünden bahsetmek. Arka planda gizli bir ajanda vardır: Gelecekte benzer işler olabilir. Olmaya da bilir. Onu o zaman düşünürüz. Sen şimdi isteklerimizi kabul et. Fiyat çok yüksek. Önce bunu makul bir seviyeye indirin. Sonrasına bakarız.

Yöneticiler Için Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Müzakere Teknikleri Ve Pazarlık Eğitimi
Yöneticiler için Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi. İleri Seviye Eğitim Teklif Almak için: egitim@satinalmadergisi.com
Makaleye tam erişim için profesyonel üyelik gereklidir. “Abonelik” sekmesinden işlemlerinizi tamamlayarak okumaya devam edebilirsiniz. Üye iseniz giriş yapınız.
Hesap Oluştur

Her gün mesleki gelişiminize 15 dakika zaman ayırın.

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

PAZARLIK TAKTİKLERİ

TESTLER

 ANKET

Kitap Önerileri :

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com 

Yöneticilerde Karar Yorgunluğu

Karar verme yöneticilerin başat pratiklerinden biridir. Sonuçta işletmelerin başarısı yöneticilerin alacakları karara ve bu kararın sonucunda gerçekleşen pratiklere bağlıdır. Bir yöneticinin etkili bir şekilde karar vermesi bir seçimi ifade etmektedir. Dolayısıyla karar verme bir seçimdir. Yönetici seçimini yanlış yapar ve/veya eksik/hatalı yaparsa kaynakları etkili bir şekilde kullanamaz ve geri döndürülmesi zor olan en önemli kaynağı zamanını da kaybeder. Bu kadar önemli bir kavramda yöneticilerin baskı altında ve şiddetli rekabet ortamında karar verme yeteneklerinin yüksek olması önemlidir. Mahkeme salonlarında gün boyu yoğun çalışan hakimlerin davalar hakkında sürekli karar vermeleri durumunda, günün ilerleyen saatlerinde verdikleri kararların hatalı veya düşük kaliteli olması ile ortaya atılmış olan karar yorgunluğu günümüz rekabetçi iş/işletmecilik dünyasında yöneticiler için önemli bir durum olarak ifade edilmektedir.

Karar yorgunluğu (Decision Fatigue); uzun ve hızlı bir düşünme süreci ardından, yöneticilerin bireysel kararlarının kalitesinin düşmesi durumunu betimlemek için geliştirilmiş bir psikolojik tanımlamadır. Yöneticilerin gün içinde verdikleri karar sayısı arttıkça, kararlarının kalitesi düşmekte dolayısıyla karar verme yeteneği azalmaktadır ve karar yorgunluğuna maruz kalmaktadırlar.

İş/işletmecilik dünyasında yaşanan ekonomik koşullar ve pazarlardaki belirsizlikler; sürekli karar verme zorlaması yöneticilerin karar yorgunluğuna maruz bırakmaktadır. Karar yorgunluğu yaşayan bir yönetici yanlış/hatalı karar vermekte, verimsiz olmakta, rekabet hamlesi yapamamakta ya da gecikmekte dahası işletme içinde de motivasyon kaybına, bağlılığın azalmasına ve telafisi zor olan olumsuz durumlara yol açabilmektedir.

Aynı sektörde uzun süre çalışarak olaylara hep aynı pencereden bakıp miyopiye maruz kalan ve mental yorgunluğu olan yöneticiler doğrudan karar yorgunluğu yaşamaktadır. İş dünyasından Apple CEO’su Steve Jobs, Facebook CEO’su Mark Zuckerberg gibi başarılı yöneticilerin bir günde almaları gereken kararı sınırlandırdıkları ve karar yorgunluğundan korunmaya çalıştıkları bilinmektedir. Yanısıra bazı işletmelerde aynı sektörde 5 senede fazla üst düzey yöneticilik yaptırılmadığı ve sektörel değişikliklerle yeni bakış açıları oluşturulup karar yorgunluğundan korunulduğu bilinmektedir. Yöneticilerin karar yorgunluğunu engellemek için bazı uygulamalar yapmaları gerekmektedir.

  • Zihin Hijyenleştirmesi: Yöneticilerin sağlıklı ve yorgunluğu azaltılmış bir zihin için rahatlık sağlayacak ve konsantrasyon oluşturacak bir zihin hijyenlenmesine ihtiyaçları vardır. Belirli zaman aralıklarında böyle bir uygulama karar yorgunluğunu azaltacak ve bir tazeleme sağlayacaktır.
  • İşin Hijyenleştirilmesi: Yöneticilerin iş gerginliklerinden, iş tatminsizliğinden, uzun süreli çalışma sürelerinden, ferahlatıcı iş ortamları oluşturarak işi de hijyenleştirmeleri gerekmektedir. Böylelikle stres kontrol altına alınmakta ve yöneticilerin işleri de ferahlamaktadır.
  • Yönetim Hijyenleştirmesi: Yönetim karar mekanizmasında yer alan bireylerin farklı becerilere sahip olması ve çeşitlendirilmesi önemli olmaktadır. Yönetim farklı bakış açıları kazanacak şekilde eğitimler almalı, farklı konularda çalışmalı ve işlerine uyarlamalar yapacak bir yönetim hijyenleştirmesi sağlayarak olan/olası miyopilerden kurtulmalıdır.

Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eserl(er) konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.

  • Kaplan, M. (Edi.) (2021). Strateji Yönetsel Bağlam Çerçevesinde Güncel Okumalar. Konya: Eğitim Kitabevi.

Kayıt Formu

Hoşgeldin Üyeliği (Ücretsiz)
Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.