Dış Ticarette P/N – Promissory Note Kullanımı

PROMISSORY NOTE (P/N) NEDİR?

Dış ticaret işleminde kullanılan bir ödeme vaadidir.  İthalatçı tarafından imzalanır, lehtarı (alacaklısı) ise ya ihracatçıdır, ya da ihracatçının bankasıdır. İhracatçı tarafından vadeli olarak ithalatçıya satılan malların bedelinin belli bir vadede ödenmesini taahhüt eden ödeme taahhüdüdür. Bir nevi dış ticarette kullanılan bir borç senedine benzetebiliriz.

Akreditifli ödemenin aksine, ödeme taahhüdü niteliğinde olan promissory note (P/N) koşulsuzdur. Borçlu ile borç veren arasında ne olursa olsun, üzerinde anlaşılan hizmet veya sözleşme gerçekleşmemiş olsa bile, notta belirtilen tutarın ödenmesi gerekir. Promisssory Note (P/N) mahiyeti satılan maldan bağımsızdır.

PROMISSORY NOTE (P/N) NE KADAR GÜVENLİDİR?

Ülkemizde kullanılan Türkçe senetler sizce ne kadar güvenli ise promissory note (P/N) de o kadar güvenlidir. Türkçe senetler sadece borçlunun imzasını taşır ve kefalet / kefil imzası yoksa, senetler ödenmediği vakit, vadesini takip eden ikinci iş günü protesto edilirler. Anlayacağınız çok da güvenli değiller. Aynı cümleleri promissory note (P/N) için de söyleyebiliriz. Malı alan ithalatçının imzasını taşıyan promissory note (P/N) vadesinde ödenmediği taktirde protesto edilir. Promissory note (P/N) sadece ithalatçının imzasına havi olduğundan teminatsız (garantörsüz, kefilsiz) olarak kabul edilir.

PROMISSORY NOTE (P/N) ÖDEME GARANTİLİ BİÇİME GETİRİLEBİLİR Mİ?

Promissory note (P/N) sadece ithalatçının imzasını taşıyıp başkaca kefalet imzası olmaması halinde güvensizdir. Ödeme garantisi yoktur. Ancak söz konusu Promissory note (P/N)’na bir bankanın aval vermesi (garantör) olması durumunda, garantili konuma gelir ki ödeme vadesi geldiğinde borçlunun promissory note (P/N)’i ödeyip ödemediğine bakmaksızın bedel banka tarafından ödenir. Çünkü bankalar Promissory note (P/N)’na aval verdiklerinde P/N’da yazılı borcu P/N vadesinde ödeyeceğini garanti etmiştir.

PROMISSORY NOTE (P/N) UNSURLARI NEDİR?

Promissory note (P/N) unsurları genel anlamda aşağıda yazıldığı gibidir;

  • Borçlunun adı ve imzası
  • Borçlunun adresi
  • Alınan borç miktarı
  • Lehtar (alacaklı / ihracatçı)
  • P/N tanzim tarihi
  • P/N tanzim yeri
  • P/N vadesi
  • Faiz talep edip etmeyeceğiniz ve oranın ne olduğu
  • İhtilaf halinde hangi mahkemelerin yetkili olduğu,
  • Kefalet / garantör imzası olup olmadığı
  • Kayıtsız şartsız bir borcun ödeneceğinin taahhüt edilmesi

Promissory note (P/N) çok basittir, şart içermez.  Borçlu tarafından imzalanması,  bir borcun borçlu tarafından taahhüt edildiği ve kabul edildiği anlamına gelir ki noter tasdiğine gerek yoktur.

Buyer Network Webinar Serisi’ne Sürdürülebilir Duygusal Dayanıklılık ile Devam Etti.

Buyer Network İş ve Ticaret Platformu, webinar serisine Pazar günü gerçekleştirdiği Sürdürülebilir Duygusal Dayanıklılık semineri ile devam etti.

Yönetici ve kariyer Koçu, eğitmen İlker Canbulut, katılımcılara içinde bulunduğumuz karantina günlerinde kariyer gelişimlerinin devam etmesi için bilgi verdi. Prof. Dr. Murat Erdal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen programda İlker Bey, Covid-19 ve sonrası dönemde daha hızlı bir şekilde değişim içerisinde olan iş dünyası insanlarının kariyerleri için öneriler sundu. Sn. Canbulut, katılımcılarımızın yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte gelen soruları da yanıtsız bırakmadı.

Bu serinin devamının geleceğini bildiren Sn. Erdal, bir sonraki hafta da etkinliklerin yoğun bir şekilde devam edeceğini duyurdu.

“Karantina Günleri ve Sonrasında Duygusal Açıdan Dayanıklılık Nasıl Sağlanır?

COVİD-19 salgını ile birlikte adeta bir günde, akşamdan sabaha hızla değişen dünyanın bizden istediği ilk şey bu değişimle duygusal olarak uyum içinde ve dayanıklı olabilmemiz. Son 20 yıldır bir kavram vardı depremle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz diye şimdi de değişim süreciyle birlikte yaşamayı öğrenme dönemi başladı.

İçinde bulunduğumuz günler ve sonrasında değişim süreciyle duygusal olarak uyum içinde ve sürdürülebilir bir duygusal dayanıklılık içinde olabilmek için 5 adımlık bir yol önerilebilir.

1 – Öncelikle düşünce biçiminizi gözden geçirin.

Charles Swindoll’ün bir sözü var: “Hayatımın %10’u başıma gelenlerden, %90’ı ise benim onlara verdiğim tepkilerden meydana geliyor” diye.

İçinde bulunduğumuz zorunlu Corona günlerini değiştiremeyiz. Ama bunun üzerimizdeki etkilerini değiştirebiliriz. Ya neler yapabileceğimize odaklanıp zinde kalacağız ya da kaderi, hayatı, bir yerlerde yanlış yarasayı yiyen o yanlış Çinliyi suçlayıp zamanımızı çürüteceğiz. Biri çözüme, diğeri soruna odaklanmak demektir.

2 –  Kendinize Kısa, Orta ve uzun vadeli hedefler belirleyin.

5 veya 7 yıl sonrası için sizi heyecanlandıran bir hedef belirleyin. Bunları kesin ve net rakamlar olarak ifade edin. 5 yıllık, 1 yıllık, 1 aylık varış istasyonlarınız yani ara hedefleriniz olsun.

Eğer yapmakta olduğunuz şeyleri büyük bir şeyin bir parçası olarak görürseniz, kendinizi harika hissedersiniz.

Bu hedef şimdiki zamanla, gelecek zaman arasında kurulan bir köprüdür. İnsanı dayanıklı kılan şey bu hedefin kendisinden ziyade hedefe doğru ilerleme içerisinde olmaktır.

3 –Güçlü yanlarınızı listeleyin.

Hayatlar güçlü yanlar üzerine kurulur. Becerileriniz, kişilik ve karakter özellikleriniz, sıkı sıkıya sarıldığınız değerleriniz, yetenekleriniz, bilgi birikimi ve donanımlarınız olabilir. Elon Musk der ki, “Hangi okul mezunu olduğunuzun artık hiçbir önemi yok. Hangi becerilere sahip olduğunuzun önemi var.”

Her bir beceri, yetenek altın bir bileziktir. Soru, değişen yeni dünya için sizin kolunuzda kaç altın bilezik olduğudur. İşte tam da bugünler, ilgi alanınıza göre bunları artırma günleri.

4 – Zamanı Dost edinin.

Bir insan doğduğu andan itibaren en önemli müttefiki zamandır. Ama biz büyüdükçe bu müttefiki kaybederiz. Zamanın bizim aleyhimizde geliştiği hissine kapılırız.

İşte Corona günleri zaman çizgisi üzerinde adeta size özel bir parantez açtı. Bu parantezin içini dilediğiniz gibi doldurabilirsiniz.

5 – Olumlu Sosyal İlişkiler kurun.

Günümüz iş dünyasında sürdürülebilir başarılar elde edebilmek, kurduğumuz etkili iletişim ve etkileşimlerin bir sonucudur. Her başarı, bir ekip çalışmasının sonucudur. Hatta sizi engellemeye çalışanlar bile bu başarı hikâyesinde pay sahibidir. Yoksa kötü komşu insanı ev sahibi yapar mıydı? Hepimiz sosyal yönümüzden güç alırız. Duygusal dayanıklılığımızın önemli kısmı oradan gelir.

Bir Amerikan yerlisi, beraberindeki bir grup göçmene rehberlik ediyormuş. Hızlı bir tempoyla 2 günlük bir yürüyüşten sonra yerli aniden durmuş. Beraberindekiler “Geldik mi?” Diye sormuşlar. Yerli “Hayır, ama buraya kadar çok hızlı geldik. Ruhumuz geride kaldı, bize yetişmesini bekliyoruz.”

Bu Corona günleri hem geriye bakıp ruhumuzu beklemek, onu onarabilmek hem de ileriye doğru yeni bir adım atabilmek için büyük fırsatlar içeriyor olabilir.

Churcil’in dediği gibi ‘Hiçbir krizi israf etmeyin.’ ”

İlker Canbulut


BuyerNetwork.net İş ve Ticaret Paltformunda etkinlikler sayfasından

https://buyernetwork.net/etkinlikler/

webinar programını inceleyebilirsiniz.

30 Nisan 2020 Perşembe Saat 14:00 COVID, Gümrük Operasyonlarındaki Değişiklikler ve Uygulamaları konuşacağız. Bağlantı Linki : webinar.buyernetwork.net

Erdem Karagöz ile İknanın Anatomisi Webinar’ı Gerçekleşti.

Buyer Network İş ve Ticaret Platformu, Webinar Serisi’ne Cumartesi günü gerçekleştirdiği
İknanın anatomisi semineri ile devam etti.
Yaklaşık 70 katılımcının izlediği bu webinarda, İkna ve Satış Eğitmeni ve Türk İşi İkna kitabının yazarı Sayın Erdem Karagöz katılımcılara ikna ve etkileşim alanında saha bilgileri ve sıradışı anekdotlar paylaştı.
Prof. Dr. Murat Erdal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen seminerde Erdem Karagöz içerik hakkında bilgi paylaşırken aynı zamanda soruları yanıtladı.
Ayrıca Erdem Karagöz katılımcılara sürpriz yaparak Türk İşi İkna kitabını pdf olarak paylaştı.
“İknanın Anatomisi” webinarında tüm katılımcılarımız ile aşağıdaki konular paylaşıldı.
Öncelikle kendini ikna etmenin güçlü nedenleri ve zaferler listesi üzerinde konuşuldu. Liderlerin ikna yolunda kullandıkları 42 ikna taktiğinden örnekler ve anekdotlar paylaşıldı. Sürdürülebilir ikna için kullanılması gereken modeller ve ikna yeteneklerinin sürekli nasıl geliştirilebileceği anlatıldı. Erdem Karagöz ikna, etkileşim deneyimlerini paylaştı. Özellikle hayattan beklentisi kalmayan cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler ile üst düzey sporculara yaptığı çalışmalardaki süreci ve ikna teknikleri katılımcılara aktardı.
İnsan beyni, çevre, genetik kodlar, bilinçaltının iknadaki önemi ile üst düzey sorularla interaktif
dinleme ve anlık etkileşim ve bağ kurmanın katkılarını örneklerle anlattı.
Buyer Network İş ve Ticaret Platformu COVİD 19 sürecinde ve sonrası için webinarlara yoğun bir şekilde devam edileceğini belirten Prof Dr Murat Erdal değişim yolunda katkı sağlayacak
konuşmacılarla buluşmaların yararlı olduğunu ifade etti.
Buyer Network’ün yeni webinar’larından haberdar olmak için Buyer Network sosyal medya hesaplarını ve webinar.buyernetwork.net sayfasını takip etmeyi unutmayın.

Buyer Network Webinar Serisi Yeni Adresinde Canlı Yayınlarına Devam Ediyor.

“Pardon kendinizi ikna etmek, güçlü nedenlerinizi ortaya çıkartmak için 10 dakikanızı alabilir miyim?
‘Türk İşi İkna’ kitabı yazarından Türk işletim sistemi ve kodlarını konuşmaya ve soru yağmuruna hazır mısınız?
Beyler dikkat bugün kadınları anlamak bölümü üzerinde konuşacağız. (Sadece konuşacağız!)
Beyin, bilinçaltı, güçlü sorular, etkin dinleme ve dünyanın kullandığı ikna tekniklerini konusunda keyifli bir sohbet sizi bekliyor.
Tüm katılımcılara sürprizimiz var. Sizi ve değişime yatırım yapan dostlarınızı beklerim.”
Erdem Karagöz

İknanın Anatomisi‘ni keşfedeceğiniz ve sürprizlerle dolu bu etkinliğimize tüm üyelerimizi bekleriz.

Etkinliği Nasıl Giriş Yaparım?

Etkinlik saatinde webinar.buyernetwork.net adresine giderek erişim kodunuz ile canlı yayına katılabilirsiniz.

Erişim kodunuzu bu adresten alabilirsiniz.

Buyer Network üyelerimiz profil menülerindeki özel erişim kodu ile canlı yayına giriş yapabilirler. Üye olmayan katılımcıların üyelik oluşturması gerekmektedir.

Buyer Network üyeliğiniz varsa giriş yapmak için buraya tıklayınız.
Buyer Network üyeliğiniz yoksa kayıt olmak için buraya tıklayınız.

Yapay Zeka Çağı

Merhaba Dostlarım,

Dünya, yıllardır beklenen yeni bir çağ olan Yapay Zeka Çağı’na giriş yaptı.

Dünyayı teslim alan salgın, ülke devlet toplumlarına zor zamanlar yaşatıyor.

Teknolojik açıdan baktığımızda;

  • Web 1,
  • Web 2,
  • Web 3,
  • Web 4,

yaşayan bir dünya olarak, yeni bir süreç olan,

  • Web 5 e giriş yaptık.

Temeli 60 Ghz ile çalışan teknoloji ve süreçleridir.

  • Yapay Zeka donanımla cihazlar,
  • Otonom ve Sürücüsüz Araçlar,
  • İnsansız Hava Araçları,
  • Çipler,

Altyapının baştan aşağıya değişmesi olarak yorumlayabiliriz.

Bundan sonraki görüşlerimizi;

  • 2020 yılı öncesi,
  • 2020 yılı sonrası,

olarak ayıracağımızı düşünüyorum.

Dünyadaki teknolojiyi ve yaşanan gelişmeleri incelediğimizde;

2019 yılının ortalarında Neuro Marketing Biliminde yaşanan devrimsel değişiklikleri sizler ile paylaşmıştım.

Kısaca üzerinden geçecek olursak;

Neuro Marketing Bilimi,

Özellikle kasım ayından itibaren;

  • Renkler,
  • Paketleme,
  • Siyasal Algı,
  • Videolar,
  • Reklamlar,
  • Satınalma Davranışları,
  • Pazarlama ve Satış Stratejileri,
  • İkna Sanatı,
  • Duygusal Yönetim,
  • Teknoloji,

gibi ölçütleri sıralayabiliriz.

Dünya yeni yapılanma içinde, endüstri alanında da yeni gelişmelere sahne olmaktadır.

Endüstri 5.0 yeni düzende yerini alarak, yeni girişimlere konu olacaktır.

Dünya toplumlarında hızla artan dijital mecraların kullanımı, eğitim alanında da önemli gelişme ivmesi yakalayacaktır.

Online eğitim sisteminin önemli derecede çıkış yakalaması,

  • Arttırılmış Sanal Gerçeklik,
  • Hologram,

Teknolojilerinin devreye girmesi ile, özellikler Alfa kuşağı eğitimini aldığı ve öğrendiği konuları Deneyimleyerek daha basit ve kolay öğrenecektir.

Bireylerin ihtiyaç hissettikleri ürün ve hizmetler Müşteri Deneyimi ile şekillenecek.

Toplumların satınalma davranışlarında artış yaşanarak dijital mecralarda ve fiziki alanlarda;

  • Dijital Para,
  • Sıcak Para,

daha fazla etkisini hissettirecek.

Ödeme sistemleri;

  • Kredi Kartı,
  • QR Kare Barkod,
  • Temassız Ödeme,

şeklinde gerçekleşecek.

Müşteri ve Tüketici grupları, ürün ve hizmetler hakkında Chatbot larında hayatımızın içinde yer alması ile, daha fazla bilgi sahibi olacaklar.

Yapay Zeka Entegreli Chatbot lar sayesinde, bilgiye ulaşma hızımız saniyeler içinde olacak.

Chatbot lar ile her istediğimiz işlemler ve satınalmalarımız konuşarak fiziki bir temas olmadan daha basit ve rahat olacak şekilde kullanabileceğiz.

Lojistik ve Tedarik Zinciri Yapay Zeka teknolojisi ile tasarruf ettiren yaklaşımlar yapılandırılarak, mesafeler kısalacak ve niche sektörler denenmeye başlanacaktır.

Teknolojik olarak yapılanan dünya ekosisteminde her işletmenin canlı kalması ve varlığını ilerleyen süreçlere aktarabilmesi hayati önem taşımaktadır.

Süreci takip etmek durumunda olan; KOBİ veya daha küçük boyutta iş yapanlar, kendilerini dijital Mecralarda hissettirmek ve dünyaya açılan kapıda yerlerini alması süreklilik için en önemli çalışmalar olacaktır.

Hep birlikte hayatın içinde yaşıyoruz. Zaman geçtikçe yaşanan gelişmeleri toplumlar olarak deneyimleyip yaşayarak tecrübe edeceğiz. 

Buyer Network Webinar Serisi #6 – İknanın Anatomisi Etkinliği İle Devam Ediyor.

Etkinlik Tarihi: 25 Nisan 2020 Cumartesi
Saat: 16.00 – 17.00
Bağlantı Linki: webinar.buyernetwork.net  (Etkinlik saatinde aktifleşecektir)

“Pardon kendinizi ikna etmek, güçlü nedenlerinizi ortaya çıkartmak için 10 dakikanızı alabilir miyim?
‘Türk İşi İkna’ kitabı yazarından Türk işletim sistemi ve kodlarını konuşmaya ve soru yağmuruna hazır mısınız?
Beyler dikkat bugün kadınları anlamak bölümü üzerinde konuşacağız. (Sadece konuşacağız!)
Beyin, bilinçaltı, güçlü sorular, etkin dinleme ve dünyanın kullandığı ikna tekniklerini konusunda keyifli bir sohbet sizi bekliyor.
Tüm katılımcılara sürprizimiz var. Sizi ve değişime yatırım yapan dostlarınızı beklerim.”
Erdem Karagöz

“Türk İşi İkna” kitabının yazarından İknanın Anatomisi’ni dinlemek için sizleri webinar’ımıza bekliyoruz.

Eğitmen Özgeçmiş:

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi sonrası sahada kurumsal şirketlerde çalıştı. 15 yıldır değişim,güncel bilgi ve davranış değişikliği hedefli eğitimler vermektedir.
Kevin Hogan Türkiye Partneri olan Karagöz 4 yıl boyunca United firmasında Brian Tracy khow how eğitimlerini verdi. Satış ve ikna alanlarında yayınlanmış 5 kitabı olan Erdem Karagöz kitap ve içerik üretme çalışmalarına devam etmektedir.
AB ve Çalışma Bakanlıkları tarafından akredite master trainer olarak projelerde yer almaktadır. Evli ve Zeynep’in babasıdır.

Nisan Ayı Güncel Etkinlik Takvimi:

Dış Ticaret Operasyonun Bir Adı “Sorun” ise Diğer Adı “Çözüm”dür

Sorun çıkmayan bir ithalat -ihracat işlemi hemen hemen yok gibidir. Tıkır tıkır işleyen bir operasyon sürecine pek rastlanılmaz. Bu da, departman çalışanları için oldukça yıpratıcı bir durumdur. Yani dış ticaret operasyon personeli, aynı şirketteki başka bir departman çalışanından belki on kat daha fazla stres yüklenir.

Ne gibi sorunlardır bunlar?
İlk aklıma gelenleri altta sıralayayım;

Tedarikçide mal hazırdır, ama nakliyeci o hafta aracı organize edemez.

Malzemeler deniz aşırı bir yerden alınacaksa,  ilgili tarihlerde uygun gemi bulunamaz, bulunsa hava şartlarından dolayı limandan çıkamaz, varışı gecikir.

Malzeme Türkiye gümrüğüne vardığında nakliyecinin özet beyanı hatalı vermesinden dolayı ithalat işlemine başlanamaz.

Gümrükte TSE sürecinde evrakların bazıları kabul görmez.

Tedarikçinin gönderdiği evraklarda ATR veya Menşe Belgesinin eksik çıkar, öngürülenden daha fazla vergi ödenmek zorunda kalınır

Gümrükte sistemler gider ve o gün ithalat tamamlanamaz.. … vesaire…vesaire.

İşin kötüsü de depoya girmesi geciken malzeme de genelde üretim için çok kritiktir.

Bu tip sorunlardan onlarca sayılabilir.

Siz ne kadar planlı çalışırsanız çalışın öngörülemeyen bir aksiliğin vuku bulması hep muhtemeldir. Zira bu iş zamanla yarışılan bir iştir.

Peki sonra ne olur?

Dış Ticaret Operasyon personelleri bu sorunları aşmak için yoğun fiziksel, zihinsel emek harcar. “Yiğit düştüğü yerden kalkar” atasözündeki gibi tüm tarafları harekete geçirerek, süreci minimum zararla atlatmanın yolunu arar. Düzine ile telefon görüşmesi, desteyle mail yazışması ve sonunda beyanname kapanıp ve malzeme depoya getirilince iş, başarı ile sonuçlanmış olur.

Bu süreç gerçekten hep böyle midir?

Maalesef genelde böyledir. Ben kaleciliğe benzetirim. Yani daha önce yüzlerce gol kurtarsanız bile, bir tane talihsiz gol yediniz mi tüm bakışlar size çevrilir. Beni Lojistik eğitimi veren okullara öğrencilerle sohbet için davet ettiklerinde onlara ilk sözüm hep şöyle olmuştur; “Bu işi meslek olarak seçeceğim diyenler, stresi de yaşam tarzı olarak seçmek durumundadır.” Buradaki amacım kimseye pembe tablo çizmeden, işin doğrusunu anlatmak olmuştur.

Yani işin özeti; içinde nakliye yönetimi ve gümrükleme işlemlerini barındıran “dış ticaret operasyon” olgusunun sorun ve çözüm adında iki ismi bulunur ve ömür boyu hep bu iki ismiyle birlikte anılmak durumundadır.

1 Milyardan Fazla Android Cihaz Tehlike Altında

Google’nin yayınladığı son rapora göre Android cihazların %42,1’i hala Marshmallow olarak bilinen 6.0 veya daha önceki sürümlerle çalışıyor. Sayısı 1 milyardan fazla olan bu Android cihazlar, artık güvenlik güncellemeleri almadığı için kötü amaçlı yazılımlara maruz kalma veya virüs bulaşma riski altında. Bu nedenle 2012 yılından önce piyasaya sürülen Android cihazları kullananların özellikle endişe duyması gerektiğini belirten Bitdefender Türkiye Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu, artık güvenlik güncellemesi almayan telefon sahiplerine 5 uyarıda bulunuyor.

Google’nin yayınladığı son rapora göre dünya genelinde aktif olarak kullanılan Android cihazların %42,1’i hala Marshmallow olarak bilinen 6.0 veya daha önceki sürümlerle çalışıyor. Sayısı 1 milyardan fazla olan bu Android cihazlar, artık güvenlik güncellemeleri almadığı için kötü amaçlı yazılımlara maruz kalma veya virüs bulaşma riski altında. Bitdefender Türkiye Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu, geçen Eylül’de yayınlanan Android 10 ile birlikte Android 9.0 Pie ve Android 8.0 Oreo sürümlerine sahip Andorid cihazların güvenlik güncellemeleri alabildiğini ancak daha eski sürüme sahip telefonların bu güncellemelerden mahrum kaldığını belirterek Andorid kullanıcılarını uyarıyor.

Güncelleme Almayan Telefonlarda Öne Çıkan 3 Güvenlik Açığı

2012’den önce piyasaya sürülen Android telefonları kullananların özellikle endişe duyması gerekiyor, çünkü bu cihazlar Google’nin yayınladığı güvenlik geliştirmelerinden mahrum kalmış durumdalar ve aşağıdaki 3 tehlikeli güvenlik açığına karşı savunmasızlar.

1. BlueFrag: Verileri çalmak ve kötü amaçlı yazılım yaymak için cihazın güvenliğinin aşılmasına olanak verebilecek kritik bir güvenlik açığı.

2. Stagefright: ilk olarak 2015 yılında keşfedilen bu açık, MMS mesajı yoluyla kötü amaçlı yazılımları bulaştırmak için kullanılıyor.

3. Joker: Google Play mağazasında resmi bir uygulama olarak görünen, ancak indirilip kullanıldığında cihazlarda bulunan adres defterine izinsiz erişilmesini sağlayan bir güvenlik açığı.

Eski Model Telefon Kullananlara 5 Uyarı

Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu, güvenlik güncellemesi almayan Android cihaz kullanıcılarına 5 uyarıda bulunuyor.

1. Google Play dışındaki 3. taraf uygulamaları indirirken dikkatli olun. Andorid cihazlardaki en büyük riskler resmi uygulama mağazası olan Google Play dışındaki kaynaklardan indirilen uygulamalardır.

2. Güncellemeleri kontrol edin. Eğer mevcut bir güvenlik güncellemesi varsa telefonunuzda gerekli yer açarak güncellemeyi yükleyin.

3. Mobil antivirüs yazılımı kullanın. Telefonunuzu güncel tüm tehditlerden koruyabilecek Bitdefender Mobile Security gibi mobil bir antivirüs yazılımı kullanın.

4. Tıkladığınız bağlantılara dikkat edin. SMS ve MMS mesajlarıyla gelen linklere çok dikkat edin.

5. Sürekli yedekleme yapın. Her ihtimale karşı tüm verilerinizi düzenli yedekleyerek olası bir kötü senaryoda önemli verilerinizi kaybetme riskini ortadan kaldırın.

İthalatçının İmzaladığı Poliçelerde Bankaların Sorumluluğu Nedir?

POLİÇE (DRAFT, BILL OF EXCHANGE)

Poliçenin tanımını yapalım öncelikle, sonrasında bankaların ne kadar taraf olup olmadıklarını inceleyelim.

Poliçe belli bir miktar paranın hamile ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havale emrini taşıyan, özel şekil şartlarına tabi kıymetli evrak niteliğinde senettir. Poliçede üç taraf vardır.

Bunlar:

  1. Keşideci,
  2. Lehtar
  3. Muhataptır

Keşideci; senedi tanzim eden ve lehtara muayyen bedelin ödenmesi hususunda muhataba emir ve izin veren kimsedir.

Muhatap; poliçenin ödeyicisidir.

POLİÇEDE KABUL

Üzerine poliçe çekilen şahıs, poliçede gösterilen borcu ödeyeceğini belirttiği ve imzasıyla da bunu teyit ettiği zaman bu beyan kambiyo hukukunda “kabul beyanı” olarak adlandırılır.

Kabul ticari senetlerden yalnızca poliçe için geçerlidir.  Muhatabın imzasının bulunmadığı, poliçe bedelini ödemek zorunda değildir, ancak muhatap, poliçe üzerine kabul şerhini koyduktan sonra bu beyanı dolayısı ile poliçe bedelinin sorumlusu olur. Her ne zaman ki imzasını poliçe üzerine borçlu sıfatı ile koyan muhatap, poliçe üzerindeki yazılı tutarı poliçe vadesinde ödeyeceğini kabul etmiştir.

BANKALAR POLİÇENİN ÖDENMEMESİNDEN SORUMLU MUDUR?

Poliçe yukarıdaki anlatıldığı şekilde sadece muhatap tarafından imzalanmış ve başkaca imza yok ise, bu poliçenin ödenmesinden sadece muhatap (borçlu) sorumlu olup, bankaların ödemeye ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile bankalar poliçeye aval vermemişse, poliçenin ödenmemesinden bankalar asla sorumlu tutulamazlar, tüm sorumluluk muhatap / borçluya aittir.

COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini Artırmak

Glass facades of modern skyscrapers at business district
Modern skyscrapers glass facades. Contemporary office buildings at business district at gray sky background. Economy, finance and real estate concept, copy space

TSKB Ekonomik Araştırmalar son raporunda COVID-19 salgınının dünya genelinde yarattığı ekonomik sonuçlara ve önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. “COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini Artırmak” başlıklı rapor, finansal kaynaklar dahil tüm imkanların esnek bir şekilde kullanılmasının önemine dikkat çekerken, hızlı bir iktisadi iyileşme ve sağlıklı bir finansman dengesi için çözüm önerileri sunuyor.

Bir sağlık sorunu olarak başlayan COVID-19 salgını, iktisadi, finansal ve sosyal yönleri olan çok boyutlu bir küresel krize evrildi. Böylesi kuvvetli bir belirsizliğin nasıl yönetileceği sorusunun önemi ise gün geçtikçe artıyor. Hazırladığı raporlarla Türkiye ekonomisine yol haritası çıkaran Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), son raporunda COVID-19 salgınını ele aldı. Ekonomik Araştırmalar departmanı tarafından hazırlanan “COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini Artırmak” başlıklı rapor, salgının derinleşen ekonomik etkilerini ortaya koyarken, gelecek döneme de ışık tutuyor.

Feridun Tur, Şakir Turan, Cem Avcıoğlu ve Gül Yücel tarafından hazırlanan çalışma, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), 14 Nisan’da yayınladığı ve ilk hasarı ortaya koyan raporu hatırlatarak, 2020 içerisinde 170 IMF üyesi ülkede, kişi başına milli gelirin daralacağı beklentisine dikkat çekiyor.

Türkiye için uygun fonlama imkânlarıyla risklerin sınırlandırılması mümkün

Rapora göre; Türkiye ekonomisinin, ihracat ve turizmden dolayı COVID-19 kaynaklı gelişmelere duyarlılığına paralel olarak, büyüme görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskleri de artıyor. Ancak uygun fonlama imkânlarıyla finansal kanalların güçlendirilebilmesi, dolayısıyla risklerin sınırlandırılması mümkün.

Raporda ayrıca önümüzdeki dönemde, şirketlerin arz ve talep taraflı sorunların yanı sıra küresel değer zincirindeki bozulmadan kaynaklı sorunlarla da karşılaşmaya devam edeceğine işaret edilirken, şu ifadelere yer veriliyor: “Bu nedenle şirketlerin mevcut işgücü ve üretimlerini koruması, işletme sermaye ihtiyaçlarını makul maliyetlerle karşılayabilme kabiliyetlerine bağlı olacaktır. Finansal kriz dönemlerinde, şirketler işletme sermayesi yönetimlerini iyileştirerek, dış finansman ihtiyaçlarını azaltmaya çalışırlar. Ancak Covid-19 salgınının tüketici güvenini kırılganlaştırırken tüm sektörlere yaygın biçimde olumsuz etki etmesi, işletme sermayesi yönetimindeki hedeflerin önünde engel teşkil ediyor. Bu nedenle, şirketlerin somut bir ekonomik toparlanma gerçekleşene kadar likidite sorunlarının çözümünde dış finansmana başvurmaları olası görünüyor.”

COVID-19 öncesi dünyanın gerçeklerinin, COVID-19 sonrası dünyanın ihtiyaçları ile uyumlu hale getirilmesinin gerekliliğine işaret edilen raporda, bu yöntemin uygulanması gereken üç temel alan ise şöyle sıralanıyor: “Değer zincirinin yaşanan küresel şokun getirdiği olumsuz etkiden korunması, işgücü piyasasının korunması ve desteklenmesi ve sanayi ve hizmetler sektörlerinin dönüşümünün kurgulanması.”

Sıralanan bu alanlara uyumlu olarak şu prensiplerin de planlama sürecine katılması öneriliyor:

  • Her sektör ve sektör oyuncusu için sürdürülebilir yatırım duruşunun desteklenmesi,
  • Kapsayıcılık prensibi gereği en çok ihtiyacı olan gruplara, en çok ihtiyaçları olan dönemde destek verilmesi,
  • Toplumsal cinsiyet dengesini gözeten ve iyileştiren adımların atılması,
  • Proaktif bir şekilde, iklim risklerini dikkate alan bir duruşla planlamaların yapılması.

COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini Artırmak başlıklı raporda öne çıkan diğer satır başları ise şöyle:

  • Pandeminin doğrudan ve dolaylı etkileri karşısında, hükümetlerin şirketlere destek olmak için attığı adımlar üç başlık altında toplanabilir. Firmaların nakit akımlarını iyileştirmek adına, hükümetlerin %65’i finansal koşullarda gevşemeye giderken, %26’sı firmaların mal ve hizmetlerine talebi canlandırdı. Hükümetlerin %53’ü ise istihdam ve maaşlara yönelik destek paketleri açıkladı ve devlete ilişkin ödemelerde azaltıma ya da iptale gitti.
  • Dünya çapında COVID-19’un etkilerini azaltmaya yönelik çok sayıda finansman fırsatları sunuldu. Bu fırsatlar, genel olarak işgücünün korunmasına ve desteklenmesine ve küresel değer zincirindeki bozulmanın olumsuz etkilerinden sakınılmasına odaklanıyor.
  • Türkiye ekonomisinin, dış talep ve turizm faaliyetlerine olan duyarlılığı artarken, COVID-19 kaynaklı gelişmelerin büyüme görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskleri artırdığı görülüyor. Bununla birlikte, uygun fonlama imkânlarıyla finansal kanalların güçlendirilmesi suretiyle bu risklerin sınırlanabilmesi mümkün.
  • Türkiye imalat sanayi katma değerinin %5’i Çin’den gelen girdilerle yaratılmakta. AB ülkelerinin imalat sanayi sektöründeki payı %6 dolayında. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde imalat sanayinin %10’undan fazlasının tedarik zincirlerindeki aksamadan kaynaklı olarak girdi arzında sorun yaşama riskiyle karşı karşıya kaldığı görülüyor.
  • UNCTAD’a (2020) göre Çin’den ürün tedarikinde sorun yaşanması durumunda Türkiye’de en çok etkilenecek sektörlerin tekstil, giyim ve otomotiv olduğu görülmekte.
  • Konu iklim sorumlu bir perspektiften değerlendirildiğinde kalkınma bankalarının COVID-19 sonrası dönemin kurgulanmasında daha fazla ön plana çıkabileceği görülüyor. Aynı bakış açısı, yerel ve uluslararası kalkınma kuruluşları işbirliği ile pek çok sektörde yeşil patika ile uyumlu yeniden yatırım ihtiyacının var olduğuna da işaret ediyor.
  • Tüm iktisadi oyuncuların iş yapış şekillerini ve karar alma mekanizmalarını yeniden gözden geçireceği bu dönemde, sektörler için de dönüşüm kaçınılmaz olacak. Bu dönüşümü düşünürken, iki nokta öncelikli olarak karşımıza çıkıyor: Firmaların, yeni döneme uyum sağlamak için yelpazelerini genişletmeleri ve bugüne kadar uyguladıkları iş pratiklerini dönüştürmeleri.