Büyüyen E-ticaretle Birlikte Paketleme Konusu 10 Şirketten 9’unun Gündeminde

  • DHL’in “Paketlemeyi Yeniden Düşünmek” raporuna göre 10 şirketten 9’u paketleme konusunun kendileri için gündemin üst sıralarında yer aldığını ifade ederken, sürdürülebilir paketleme malzemelerinin hayata geçirilmesi bir numaralı öncelik olarak dikkat çekiyor.
  • Hız odaklı e-ticaret gönderileri, üst düzey müşteri memnuniyeti elde etmek üzere paketleme optimizasyonu, otomasyon, akıllı-paketleme çözümleri ve benzeri yeniliklere adapte olmayı gerektiriyor.

İstanbul, 3 Ocak 2020: DHL, lojistik sektöründe paketlemenin geleceğine dair kapsamlı bir değerlendirme sunan “Paketlemeyi Yeniden Düşünmek” başlıklı yeni bir Trend Raporu yayınladı.

Küreselleşme ve e-ticaret sayesinde gönderime çıkan toplam ürün hacmi artıyor ve paketler daha uzun, daha karmaşık uluslararası lojistik ağlar aracılığıyla daha uzaklara yolculuk ediyor. DHL’in müşteri ve iş ortakları üzerinde gerçekleştirdiği anket, 10 şirketten 9’unun paketlemeyi önümüzdeki 3 ile 5 yıl arasında gündemin üst sıralarında gördüğünü ortaya koyuyor. Hız odaklı gönderilerin ve popülerliği giderek artan abonelik hizmetlerinin sonucu olarak “tek ürün” gönderim sıklığındaki yükseliş daha fazla karbon emisyonuna ve ambalaj atığına yol açıyor. E-ticaret ürünlerindeki çeşitliliğin artışı da kargo ve paketleme alanında yeni zorluklar ortaya çıkarıyor. Ankete katılan müşteriler; paketleme maliyetinin makul düzeyde kalması, taşıma esnasında zarar gören gönderilerin sayısı ve eldeki nakliye kapasitesinin en iyi şekilde kullanılması konularında sorunlarla karşı karşıya olduğunu düşünüyor.

Daha sürdürülebilir kargo taşımacılığına yönelik taleple birlikte atık azaltma, yeşil malzemeleri teşvik etme ve uygun geri kazanım sistemlerini hayata geçirme konularında yeni çabalar ortaya çıkıyor. Önde gelen perakendeciler bu beklentilere sorunsuz ve geri dönüşümlü malzemeler kullanarak yanıt verirken, ulaşılabilir estetik paketleme çözümleriyle müşteriyi memnun ediyor ve durumu lehlerine çeviriyorlar.

DHL Express Türkiye CEO’su Claus Lassenkonuya ilişkin değerlendirmesinde, “Global Trend Raporumuz ve müşteri anketimiz; kolay, geri dönüşümlü ve sağlam paketlemenin toplamda pozitif müşteri deneyimi elde etmek açısından ne kadar büyük önem taşıdığını gözler önüne seriyor. Ancak şirketlerin, tüketicilerin ve çevrenin değişen ihtiyaçlarının hızla artması, maliyetleri yükseltiyor ve verimliliği düşürüyor. İnanıyoruz ki, yeni paketleme optimizasyon araçlarının, malzemelerinin ve elleçleme teknolojilerinin benimsenmesi, verimliliği ve üretkenliği kayda değer ölçüde büyütecektir. Bunun sonucunda da tedarik zincirlerinin işleyişi ve lojistik süreçlerde değişimler yaşanacaktır” dedi.

Otomotivden sağlığa tüm sektörlerde paketleme talepleri dönüşüm içinde

Tüm sektörlerde paketleme konusunda yeni talepler giderek çoğalıyor. Örneğin otomotiv ve teknoloji sektörlerinde tedarik zincirlerinin, giderek artan sayıdaki hassas, yüksek değerli bileşenleri barındıracak şekilde evrimleşmesi gerekiyor. Lojistik profesyonellerinin sağlık sektöründe hayat kurtaran ilaçların ve aygıtların hastanelere ve hastaların evlerine güvenli olarak ve gerektiği şekilde teslim edilmesini temin etme zorunluluğu bulunuyor. E-ticaret geleneksel perakendeciliği tahtından ederken, kapının önüne kadar gelen paket artık tüketici ile markalar arasında kritik bir temas noktasına dönüşüyor.

Lojistik sektörü için öngörüler

  • Paketleme optimizasyonu: Tam kapasiteyle doldurulmamış sevkiyatlar, ürünlerin hasar görmesinin başlıca sebeplerinden biri olduğu gibi maliyet ve sürdürülebilirlik açısından olumsuz etkilere sahip. Bu nedenle şirketler, ürün kalemleri, karton kutular ve paletler için en iyi oranı başarıyla hesaplayan, ardından da sonuçları doğrudan toplayıcı araçlara ileten yazılımlar geliştiriyorlar. Örneğin DHL’in yenilikçi optimizasyon aracı OptiCarton, paketleri ebat ve ağırlıklarına göre daha verimli biçimde seçip düzenleyerek karton kutu ve palet alanını maksimize ediyor.
  • Paketleme otomasyonu: Otomatize edilen yük boşaltma süreçleri, hat sonu istifleme ve etiketleme sistemleri, dönemsel paketleme ve işe alım gereksinimlerinin yükünü hafifleten işbirlikçi robotlar, şirketlere, büyüyen e-ticaret pazarını deneyimli iş gücüyle dengeleme olanağı sağlayacak.
  • Sürdürülebilir paketleme malzemesi: DHL müşteri anketini yanıtlayanların büyük çoğunluğu, sürdürülebilir paketleme malzemelerinin hayata geçirilmesinin kendileri açısından yakın gelecek için bir numaralı paketleme önceliği olduğunu ifade ediyor. Sürdürülebilir gıda paketleri, streç filmlere ve tek kullanımlık plastik zarflara karşı yeşil alternatifler geliştirilmesi alanlarında yapılan araştırmalar giderek artarken, maliyet ile müşteri memnuniyetini dengede tutmak, perakendeciler açsından ciddi bir sıkıntı haline geliyor.
  • Tekrar kullanılabilir şekilde paketleme ve tersine lojistik: Son dönemlerde israfı ortadan kaldırmak üzere, tekrar kullanılabilen malzemelerin ve kapalı devre geri dönüşüm programlarının giderek daha fazla benimsendiğini görüyoruz ama hâlâ birtakım sıkıntılar söz konusu. Ekonomik açıdan uygulanabilir bir tekrar kullanılabilen paketleme sistemi kurmayı düşünen sektörlerin hesaba katması gereken şeyler var: Paketleme malzemesi havuzunun ne büyüklükte olması gerektiği; taşıyıcı muhafazaların temizlenmesi, denetlenmesi ve bakımı için gerekli sistemlerin tasarımının nasıl olacağı ve tersine lojistik süreçlerinin maliyeti, hızı ve kullanım kolaylığı.
  • Akıllı paketleme: Akıllı etiketler gibi akıllı paketleme teknolojileri ve son aşama ürün koruma önlemleri, müşteri ile tedarik zinciri ve paket arasındaki bağı, kargonun durumu ve yeriyle ilgili gerçek zamanlı güncel bilgiler vererek güçlendiriyor.

Profesyonel Network’ten Ticari Network’e

Bugün sizlerle yeni yıl yol haritamızı paylaşacağım.
Bu değerlendirme yazısını her yeni yılın ilk pazartesi günü yayınlayacağım.

Son bir yıl içerisinde marka ailemizi; Satınalma Dergisi, BuyerNetwork.net ve StartupVadisi.com platformlarını iş dünyası ile entegre ettik.
Firma ve yöneticilerle yeni işbirlikleri ve değer alanları üretmeye başladık.
Bu emeğimizin karşılığında kurumsal pazarda 2019 yılında % 30 büyüme gösterdik.
Dergi olarak 85. sayımızı yayınlamanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz.

2020 yılında firma ve yöneticilerle, değer üreten yeni projeleri hayata geçireceğiz.

Sizler için projelerimizi anlatan iki kısa video hazırladık:

Profesyonel Network’ten Ticari Network’e BuyerNetwork Pro Marka Ailesi 

BuyerNetwork Marka Ailesi 2019 Gelişim Yılı

Şimdi 2020 Yılı Yol Haritasını İş ve Ticaret Tarafında Birlikte Hazırlayalım.

Siz değerli sektör çalışanlarımız ve firmalarınızla neler yapabiliriz ?

TİCARET DÜNYASINDA KAZANIMLAR

Firmanızın sektöre yönelik ürün ve hizmet satışlarınızda yeni bir kanal oluşturuyoruz.
Tüm firmalar TEKLİF ALMA  – TEKLİF VERME sistemi ile otomatik entegre bir biçimde işini büyütebilmektedir. Bununla birlikte tüm firma ve yöneticilere yönelik “özel” kampanya düzenleyebilirsiniz. İşini büyütmek isteyen tüm firmalarımızla proje konuşuyor ve hızlıca hayata geçiriyoruz.

Hammadde, lastik, jeneratör, akaryakıt, filo, promosyon ürünleri, ofis/kırtasiye, gıda, kimyasallar, kargo ve nakliye, eğitim, tesis yönetimi…

Şirketinizin Ticari Hedeflerine Ulaşmasında Katkı Sağlıyoruz.

Tüm sektörlerin ihtiyaçlarına uygun ürün ve hizmet satışlarınızı pazaryerinden gerçekleştirebilirsiniz.

Tedarik zincirinin tüm aşamalarında çözüm getiriyoruz. Operasyonel maliyetlerinizi düşürüyoruz. Yüksek müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmet sağlıyoruz. Platform üyesi firmalarımıza ticaret tarafında destek oluyoruz.

  • Tüm Platform Üyesi Firmalara Kampanya Yapmak İstiyorum
  • Teklif Almak İstiyorum
  • Alırken Kazanın (firma ürün ve hizmet ihtiyaçlarınıza en uygun çözüm modülü)

Dış Ticaret Operasyonlarınız için Teklif Alın 

  • İhracat ve Lojistik Operasyonlarınız İçin Teklif Alın

Yurtdışı ihracat hedeflerinize ulaşmanızda partneriniz oluyoruz. Strateji belirleme, pazar istihbaratı ve satış geliştirme, müşterilerle eşleştirme, lojistik ve gümrük operasyonlar, Turquality süreçleri ve kurumsallaşma hizmetlerimiz ile partner firmalarımızla beraber yanınızdayız.

  • Pazar İstihbarat ve Satış Geliştirme İçin Teklif Alın

Hedef pazar analizi & istihbarat, strateji belirleme, müşteri bağlantılarının kurulması & ilişki geliştirme, satış politikalarının belirlenmesi, fiili ihracat ve satış konularında size çözüm üretiyoruz.

Şirket partnerlikleri ile ticaret ve eğitim etkinliklerimizi büyütüyoruz.
Şirket partnerliği için kurumsal üyelik sayfamızı inceleyebilirsiniz.

İŞ DÜNYASINDA KAZANIMLAR 

  • Çalışanlarımızı eğitim, iş bulma ve kariyer planlamada destekliyoruz.

BuyerNetwork Marka Ailesi olarak çalışanların yanındayız. Sektörde çalışanların bilgi ve deneyimlerini geliştirdiği paylaşım etkinlikleri; konferans ve eğitimler düzenliyoruz.

2019 yılında birbirinden değerli dört büyük etkinliği platform firma ve yöneticilerimizle gerçekleştirdik. B2B Konferanslarımız:

– 11 Aralık 2019 Lojistik ve Depo Yönetimi Konferansı
– 20 Kasım 2019 Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Konferansı ve Ödül Töreni
– 20 Mart 2019 BuyerNetwork Women Sosyal Girişimcilik ve Yönetimde Kadın
– 16 Şubat 2019 Dış Ticaret Konferansı

Bu kapsamlı etkinlikleri profesyonellerimize maddi bir yük getirmeden sunduk ve bu yıl da olabildiğince bedelsiz sunmaya gayret edeceğiz.

Yönetici Eğitim Vakaları – 4 Yetenek

BuyerNetwork.net B2B Platformu içerisinde 4 Yetenek bölümünü açtık.
“Pratik Sizi Mükemmelleştirir”
mottosuyla profesyonellerimizin kişisel ve mesleki gelişimine katkıda bulunmaya başladık. Yönetim, strateji, e-ticaret, lojistik ve tedarik zinciri alanlarında çalışma vakaları koyduk. Bu örnek olayları çözen arkadaşlarımız için de çeşitli ödüller belirledik. Ocak ayından itibaren kazanan isimleri yayınlıyoruz.

Öğrenme Merkezi

Öğrenme Merkezi, özellikle uzaktan eğitimde popüler bir ortam sağladı. Şirketlerimiz kurumsal üyelik sistemi ile 10 çalışanı sembolik maliyetlerle bu eğitim platformundan faydalanabiliyorlar. Satınalma Dergisi’nin tüm arşivini, 85 sayıyı, sayfa sayfa inceleyebilirsiniz.

Buyer Network Card Avantajları İle Geldi

Platform üyelerimiz için artık kart sistemi zorunluluk halini almıştı. Bu sistemi nasıl avantajlı hale getiririz diye hayli düşündük. Konferanslar ve belirli etkinlikler ücretsiz devam ederken uzmanlığa dayalı eğitimleri indirimli bir şekilde dikkatinize sunacağız.
Buyer Network Card sahipleri Öğrenme Merkezi’nde yer alan tüm Satınalma Dergisi’ne erişim sağlayabilecek.

Yönetici Yerleştirme Hizmeti

Platform üyelerimize profesyonel yetenek bulma ve kariyer danışmanlık hizmetlerinin sağlanmasını istiyoruz. Bu nedenle uluslararası iş tecrübesine sahip Benson & Partners’la bir araya geldik. Tüm yönetici ve yönetici adaylarına sektörde iş değiştirme, iş arayışlarına profesyonel destek hizmeti verelim istedik. Şirketlerimizin önemli bir bölümü küresel çapta faaliyet gösteriyor. Bu nedenle sadece yurtiçi değil uluslararası kariyer ve iş fırsatlarının sunulmasını istiyoruz.

Temesist Akademi ile eğitim işbirliğimiz başladı

Sektörün lider firması Temesist Şirketler Grubu ile İkitelli Genel Merkezi’nde sektöre yönelik mesleki eğitimler başlıyor. 23 Ocak 2020 tarihinde Tedarik Zinciri Yönetimi ile eğitim faaliyetlerimize başlıyoruz. Atilla Yıldıztekin hocamızın vereceği bu eğitimi kaçırmamak için ajandanızda yer ayırın.

Tedarik Zinciri Yönetimi eğitimine kayıt olmak için buraya tıklayıp “katılıyorum” seçeneğini işaretlemeniz gerekmektedir.

Her eğitim için 20 profesyonel katılımcı sınırı bulunmaktadır. Katılımcıların aktif iş hayatında görev almaları gerekmektedir.

Şirket partnerliklerimizle ticaret, iş geliştirme ve etkinlik (eğitim) alanlarında yeni projeler üretmeye devam edeceğiz.  

Kıl Payı Kurtulma Kültürü

Çoğumuz bilge atalarımızın dediği gibi “Bir musibet, bin nasihatten iyidir” der, başarısızlıklarımızdan dersler çıkarırız. Ancak çoğu zaman başarısızlıklarımızdan olduğu kadar başarılarımızdan da dersler çıkarmamız gerekir. Bir hedefe odaklandığımızda bir kırılma anı yaşayıp, her şey tam ters gidecekken bir anda kıl payı kurtulduğumuz olur. O an verilmiş sadakamız olduğunu, şansın yardım ettiğini ve dualarımızın karşılık bulduğunu söyleriz. Peki, ya bir sonraki sefer?

Çözüm bekleyen hemen her krizin öncesinde alınan bir erken uyarı sinyali vardır. Bu erken uyarı sinyali ya ihmal edilmiş, ya bu mesaj yanlış analiz edilmiş veya bir ucuz atlatma yaşanmıştır. Ya da o an için günü kurtaran bir kahraman çıkmıştır.

Araştırmacılar, bu sinyallerin göz ardı edilmesinin iki nedeni olduğunu belirtiyorlar: Birincisi sinyaller işin gereği olarak doğal bir risk olarak değerlendirilip normalleştiriliyor. İkincisi ise sonuç önyargısı adı verilen durumdur. Proje başarıyla sonuçlanınca kimse başarıyı tartışmak istemiyor. Altına imza atılan önemli bir başarı varken süreçte yapılan küçük hatalar önemsenmiyor. Ve bu küçük hatalar, bir sonraki projede önemli sorunlara ve başarısızlığa yol açabiliyor.

Ucuz atlatma deneyimleri doğru okunursa kurumu önemli iş, itibar, zaman ve finansal kayıplarından kurtarmak mümkündür. Peki, kıl payı kurtulma ve ucuz atlatmalar nasıl fark edilebilir, hatta gelişim için bunlardan nasıl fayda sağlanır?

1-Baskı Ortamı: Zaman, maliyet, hedef ve başarı baskısı altında insanlar analitik veriler yerine sezgilerine göre karar almaya daha eğilimlidir. Özellikle liderlerin, rasyonel verilerin göz ardı edildiği ve sadece sonuca odaklanıldığı bu gibi durumları fark etmesi gerekir. Eğer üzerinizde yüksek baskı olmasaydı o iş nasıl daha farklı şekilde yapılabilirdi? Liderlerin, ekip üyelerini bu gibi konularda konuşabilmeleri için teşvik etmeleri durumunda çok büyük sorunlar önceden öngörülebilir.

2-Normalleştirme: Bir iş yapılırken ortaya çıkan hata ve yanlışlar sürecin doğal bir parçası olarak görülür. 1000 defa yaşanan, artık kanıksanan ve hep tekrarlanan bu hatalar potansiyel bir tehlike olarak görülmez. Süreç eğitimleri, dışarıdan bakan farklı bakış açıları ve yaratılacak farkındalıklarla bir hata ve yanlışın normalleşmesi tespit edilebilir.

3-Sorunun Kaynağına İnin: Çoğu zaman çözüm bekleyen temel sorunlara durumun özelinde geçici çözümler bulunur. Düşük maliyetli, ucuz ve geçici olan bu çözümler, sorunu ortadan kaldırmaz. Sorun, potansiyel bir tehlike olarak varlığını sürdürmeye devam eder.

4-Önemsemek: Kıl payı kurtulmalar için detaylı raporlama yapmayı kurum kültürü haline getirmek, bir çözüm olarak görülebilir. Böylece başarı ile ucuz atlatma arasındaki çizgi daha net olarak görülebilir.

5-Ödüllendirme: Bir şirketin ürün ve hizmet kalitesini yükseltebilmek için en önemli veri kaynağı, aldığı geri bildirimlerdir. Müşteri şikâyetleri kadar çalışanlardan süreç için gelecek iyileştirme önerileri de önemli bir bilgi kaynağı olarak görülebilir. Kurumda kıl payı kurtulmalar üzerine konuşabilmek bir çözüm olarak düşünülebilir. Bunların tekrarlamaması için getirilen çözüm önerilerinin ödüllendirilmesinin kurum kültürü olarak benimsenmesi bir çözüm stratejisi olarak görülebilir. Böylece sonraki aşamalarda ucuz atlatmaların hatta olası felaketlerin önüne geçilebilir.

Başarısızlıklarımızdan olduğu kadar başarılarımızdan da dersler çıkarabilmemiz için kıl payı kurtulduğumuz anları iyi analiz etmemiz gerekir. O an verilmiş sadakamız olduğunu, şansın yardım ettiğini ve dualarımızın karşılık bulduğunu söylesek de bir sonraki sefer işimizi şansa bırakmamalıyız. Ve dersler çıkarabilmek için de, bu konuda stratejiler geliştirmek yerine kurum kültürünün bir parçası haline getirmek çok daha temel bir çözüm olacaktır. Çünkü, Peter Drucker’ın dediği gibi “Kültür, stratejiyi sabah kahvaltısında yer.”

Kaynak: HBR’s 10 Must Reads – Doğru Karar Almak, Catherine H. Tinsley, Robin L. Dillon, Peter M. Madsen Çeviri: Melis İnan, Optimist Yayınları, Haziran 2017, İstanbul

Omnichannel’da Müşteri Deneyimleriyle Kazanmak

Sanki daha dün gibi… İlk bankamatik kartları… İnternetin hayatımıza girmesi… Web siteleri… E-ticaretle alışveriş… Ve diğerleri… O günleri bir tatlı hayal olarak hatırlıyoruz… Teknolojik gelişim ve pazarlamada yaşanan değişim kadar hızlı ki yetişmek mümkün değil…! Şimdi de şirketler web üzerinden Omnichannel uygulamalarının keşfiyle ve pazarlamada yaygın kullanımıyla müşteriye daha yakın olarak önemli başarılar sağlıyor… Nasıl mı…? Mobil uygulamanın, mağazanın içindeki görünümüne göre hissi tematik olarak yansıtılmasıyla… Web sitesinin müşteriye duyarlı tasarımıyla ve müşteri temas noktalarıyla… Müşteriye göre çapraz kanallarla yapılan satışla… Elbette her şey müşterinin hayatına dokunarak, onun her şeyi algılayıp anlaması ve satınalma davranışı göstermesi üzerine kurgulanıyor… Omnichannel ile müşterinin duyusal olarak hayatına dokunarak satın alma için harekete geçmesi… Duyusal algılama ve bilişsel olarak hareket geçmesiyle… Bir müşterinin her şeyi algılaması için en iyi yol, kendi verilerine ve deneyimlerine sahip olmalarını sağlamak ve daha sonra gelecekteki her deneyimin oluşumunu ve bağlamını yönlendirmek için kullanmalarını sağlamak… Onların kullanacakları ürün ve hizmet tasarımını sağlayan Omnichannel uygulamalarıyla… Best Buy’la… Gucci’yle… Starbucks’la… Mercedes’le, Disneyland ile… ve diğerleriyle yaşanan deneyimsel olan her şey…! Omnichannel hayatımızın tam içinde… Neredeyse vazgeçilmezi…! Keyifle yaşadığımız deneyimlerle…!

Aslında baktığımız zaman hayatımızdaki hemen her şey sürekli müşteri deneyimimizden başka bir şey değil…! Bu deneyimlere bağlı olarak hayattaki tüm iyi ve kötü şeyleri öğrenerek hafızamıza kaydediyoruz… Deneyimlerden olumlu olanları tekrar tekrar yaşayarak kendimize iyilik yaparak mutlu hissedebilmek… Olumsuz olanları ise silerek bir daha yaşamamak… Deneyimlere bağlı olarak yaşadığımız duyusal hazlar bizim marka tercihlerimize göre şekilleniyor… Bugün markalar arasında sürekli olarak online ve ofline olarak sürekli bir deneyim yaşama yeteneği öne çıkıyor… Şüphesiz Omnichannel de şirket tarafından satılan ve müşteri tarafından ürünle/hizmetle satın alınan müşterinin yeni ve farklı bir deneyim yaşaması vaadi

Omnichannel’i anlayabilmek…!

Düşünsenize bir şehre uçmak üzere havaalanına geldiniz… Ve uçmak üzere check in yapmak için kuyrukta saatlerce beklemek mi…! Veya akıllı telefon, tablet veya bilgisayar üzerinden check in yaparak ve uçakta istediğiniz yeri seçerek beklemeden işlemleri yapmak mı…! Hangisi daha kolay ve rahat…? Elbette online check yapmak (elbette bilgisayar okuryazarı olmak kaydıyla)…! Omnichannel bir (networking) yapılanmasına bağlı pazarlama kanalları bileşeni… Omnichannel hayatımızdaki bizim (müşteri) yolculuğumuza göre temas noktalarıyla (connection) birlikte dijital dünyada hayatımızın bir parçası oluyor… Alışveriş merkezine sadece bir müşteri kartıyla girerek istediğimiz ürünleri alarak alışveriş yapmak ve kasada hiçbir işlem yapmadan çıkıp gitmek… Veya bir kitapçı da istediğimiz kitapları seçerek alıp çıkmak…! Ödemelerin Omnichannel ile temas noktalarında kartımızla otomatik olarak yapılması… Tüm bu ve benzeri örnekler şu anda Amazon ve diğer Omnichannel teknoloji şirketlerinde uygulamaya geçti bile…!

Peki tüm bu kolaylıklarına rağmen biz  Omnichannel’i hayatımızdaki gelişim sürecini yeterince anlayabildik mi…? Omni kelimesi, Latince “Omnis” olarak; her şey, her yer, her zaman ve herkes için manasına gelir… Omnichannel;  tüm fiziksel kanalların  (çevrimdışı) ve dijital kanalların (çevrimiçi) birleştirilerek ve müşteriye deneyim sunmak… Her şeyi, her yerde, her zaman ve herkese sunarak satabilmek… Omnichannel çok kanal stratejisi olarak; tüketicilere her zaman, her yerde eşsiz alışveriş deneyimi yaşatan bir dağıtım stratejisi… Günümüzde Türkçe’de Omnichannel, çevrimdışı (ofline) ve çevrimiçi (online) ve olarak birleşik kanallarla (çok kanallı) satış yapılması manasına geliyor… Bir bakıma Omnichannel, müşterilere ürün ve hizmet pazarlaması amacıyla farklı dağıtım ve tanıtım kanallarının karışımı… Günümüzde kullanıldığı şekliyle Omnichannel, sürekli olarak, eşsiz “müşteri deneyimi” yaşatılarak farklılaştırmaya dayalı yenilikçi pazarlama… Omnichannel, deneyimsel pazarlama bağlamında müşteri deneyimini geliştirmek üzere kullanılan kanallar arası stratejisi… Şirket için kanalların farklı hedefleri ve buna göre bütçeleri var… Markadan çok, kanalın müşterisi kavramı önem kazanıyor… Bu bağlamda mağazalardan yapılan satışlar (offline) ile internetten yapılan satışlar (online) genellikle birbirleriyle rekabet halindedirler…

Eskiden ürünün satışında müşterinin marka ile karşılaştığı ilk an önemliydi… Her şey buna göre kurgulanıyordu… Tüm çabalar o “ilk an”a göre tasarlanarak alış verişin yapılması sağlanıyordu… Kısaca ilk bakışta aşk (etkileşim) önemliydi… Teknolojideki gelişmelere bağlı olarak satışlarda meydana gelen değişimle birlikte ürünün/hizmetin deneyimlenerek kullandığı an önem kazanmıştır…. Müşteri için artık “anı yaşamak” diye sloganlaşan cümleyle birlikte yaşanan “deneyim” öne çıkıyor… Böylece çok yönlü etkileşime dayalı olarak ilk karşılaşma ve sonrasında yaşanan deneyim bir bütün olarak duygusal bağa dönüşüyor… Sosyal medyanın yaygınlaşması sonucu müşteri alışveriş deneyimlerinin paylaşılarak çok yönlü etkileşimin artması… Artan etkileşimle birlikte bu deneyimlerin müşteri tarafından yaşanmak istenmesi… Ve yaşanarak deneyimlenmesi… Önemli olan Omnichannel ile işlemleri kolaylaştırarak müşteriyle temas edebilmek…

Şüphesiz müşteri yolculuğunda Omnichannel, çok kanallı olmanın ötesinde anlamlar ifade edebiliyor…! Bunlardan birisi her an, her yerde müşteri yaşamının ayrılmaz bir parçası olmak… Bu bağlamda mobil ve online olarak müşteri yolculuğunda onların yaşamlarında çevrimiçi (online) ve çevrimdışı (offline) zamanları rotalara göre müşteri temas noktalarını haritalamak gerekiyor… Müşterilerin hayatında yolculuğa göre dağıtım kanallarının temas noktaları oluşturarak ve onların hayatına dokunarak onları satın alması kurgulanıyor… Örneğin; müşterinin seyahati, alışverişi, yemek, eğlence, sosyal etkinlik türlerine göre ürün siparişleri ve hizmet talepleri sunulabiliyor… Ürün ve hizmet üretim ve pazarlama süreçlerinin tasarımlarında müşterilerin online ve offline zamanlarını ve aralarındaki geçişleri haritalayarak pazarlama ve dağıtım sistemini müşteri temas noktalarına göre kurgulamak sihirli bir müşteri deneyimini sağlıyor… Eğlence devi Disney World’e seyahat ettiğinizde oradaki her anınızda teknolojiyi kullanarak Omnichannel ile size sihirli bir müşteri deneyimi yaşatıyor… Disney, sizinle yolculuk süresince hayatınıza göre temas edebilecek noktalar tasarlıyor… Disneyland’a geldiğiniz andan itibaren otele girişinizle Omnichannel serüveni başlıyor… Sonra eğlence parklarına bilet alışınız ve bu parklara girişinizle ilgili temas noktaları tasarlanıyor… Sonra da her şey yemek molalarınız ve hediyelik alışverişlerinize göre kurgulanıyor… Size Omnichannel ile Disney World’de sihirli bir müşteri deneyimi yaşatarak duygusal bağ kuruluyor… Dolayısıyla, müşteri yolculuğunun büyük veriye göre haritalanmasıyla birlikte müşterinin bu süreçlerde online-offline arası geçişlerdeki temas noktalarına göre Omnichannel ile teması sağlanıyor…

Geçmişten günümüze çok kanallı (multichannel) satış yaklaşımında her bir kanal, müşteri ilişkisine göre iletişimin başladığını kabul eder… Buna göre her bir kanalın ayrı bir fiyatlama, reklâm, ve ürüne göre iletişim stratejisi ortaya çıkıyor… Pazarlamada her şey müşterinin satın alma davranışlarının bilinmesine bağlı ve sürecin kanalda ona göre tasarlanmasına bağlı… Müşterinin satın alma yapmak üzere bir alışveriş süreci genellikle duygu yoğunluklu psikolojik davranışlarla gerçekleşiyor… Elbette bu satın alınan ürün niteliğine göre de değişebiliyor… Örneğin; müşteri için pırlanta satın alırken satın alma davranış duygusal davranışı ile tuz satın alma duygusal davranışı aynı olmasa gerek… Bir alışveriş işleminde müşterinin satın alma davranışları süreci; algılama, hissetme, düşünme ve “harekete geçme” olarak gerçekleşiyor… Müşteri davranışları süreci, Omnichannel ile ürünün müşteri tarafından cazip ve güzel bulunarak ürüne karşı duyulan “algılama”nın heyecanıyla başlıyor… Burada ürünün cazibesi, dikkat çekmesi ve ilgi uyandırması süreci etkileyen bileşenler… Sonraki aşamada müşterinin hizmet aldığı ortamın ve ürününü kullanarak yaşadığı eşsiz bir deneyimle oluşan; duyguları, ruh hali, hazzı, keyfi, huzur ve mutluluğunu “hissetme” si… Daha sonra tüketicilerin duyusal haz ve tatminiyle birlikte oluşan duyguyu yöneterek duyusal bağa dönüştürmek üzere mesajlarla ilişki kurarak satın alma dürtülerini harekete geçirmek üzere “düşünme” faktörü… Son aşamada tüketicilerin; yaşam biçimleri, zevkleri, tercihleri, kültürel özelliklerine göre tasarlanan ürün ve servisleri satın almak üzere davranışları “harekete geçme ve satış”… Kısaca satış yapmak üzere tüketici satın alma süreci; algılama, hissetme, düşünme, harekete geçme ve satış… Bu süreçlerin işleyişi tüketicinin; dikkatini çekme, ilgisini uyandırma, satın alma arzusunu yaratma, harekete geçerek satış olarak gerçekleşiyor… Omni-channel, bütün bu süreçleri daha kolay hale getiriyor… Örneğin; klasik bir Volswagen’e sahip olan müşteri aynı zamanda “Klasik Volswagen Klübü; topluluğuna da üye sayılıyor… Benzer şekilde Harley Davidson’a sahip olan bir müşteri,  aynı zamanda “Harley Davidson” topluluğa da üye sayılıyor… Topluluk üyesi olmak müşteri ve marka açısından çok önemli bir unsur olarak kabul ediliyor… Zaten şirketler müşterilere üyelik kartları vererek onlarla ilişki yakınlığı ile duygusal bağ kurmak istiyorlar… Bunlar müşteri ile marka arasında kurulan Omnichannel ile  duygusal bağa (Lovemark)’a dönüşüyor…

Müşteriyle temas noktalarını yaygınlaştırabilmek…

Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere mobil ve online dijital dünyayı kullanıyor… Dijital dünyayı çekici hale getirerek onu müşterinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere müşteriye fayda sağlayacak şekilde tasarlarsanız müşteri offline’dan online geçerek alışveriş yapacaktır… O vakit yapılması gereken, müşteri temas noktalarını ve kanalları yaygınlaştırmak… Dijital teknoloji temas noktaları artırılarak ihtiyacı daha hızlı karşılıyorsunuz… Önemli olan müşteri yolculuğuna göre müşteriyle temas noktalarını yaygınlaştırarak müşterinin ihtiyacını en hızlı, kolay, sade ve faydalı şekilde sunabilmek… Müşterinin sunulan ürün ve hizmete bir kere temas ederek faydasını görmesi sonucunda hizmetten tekrar yaralanması süreklilik kazanıyor… Örneğin; bir otel yolculuğuna bağlı olarak turistik tesise giden bir müşterinin beklentisi bir an önce otel odasına girebilmektir… Aynı şekilde müşterinin bir başka beklentisi, otelin eğlence parkları, lokanta ve spor merkezlerinde en az süre kuyrukta beklemektir… Müşteri için önemli olan yolculuğunu yorgunluğunu atmak üzere bir an önce otel odasına girerek odayı kullanmaktır… Bu amaçla Omnichannel ile rezervasyon ve ödeme işlemleri yapılarak otele gelmeden online işlemlerle süreçler yönetiliyor… Otele gelindiğinde her şey hazır oluyor… Müşteri kuyrukta beklemiyor… Zaman ve enerji kaybı yok… İşlemler kolay ve rahat bir şekilde yapılarak müşterinin hayatını kolaylaştırıyor… Artık tüm sistemler bu şekilde kurgulanarak tasarlanıyor…

Online ve offline olarak müşteri temas noktalarıyla sürecin sesini dinlemek… !

Gelişen teknolojilere bağlı olarak sanal olarak dijital dünya, müşterilerin zevk ve tercihlerine göre ihtiyaçlarını daha hızlı, kullanışlı, anlık ve etkili olarak karşılıyor…  Online ve offline geçişler Omnichannel pazarlama ile müşteri teması sonucu müşteri yakınlığına bağlı olarak şekilleniyor…  Bu bağlamda sürecin sesi dinleniyor…! Sürecin sesi bir bakıma müşterinin Omnichannel ile temas noktasına göre şekilleniyor… Orada ise müşterinin sesi dinleniyor… Sürecin online ve offline geçişlerinin uygunluğu ve dengesi satış başarısını doğrudan belirliyor… Çok basit olarak örneğin; müşterinin bir eğlence merkezindeki tüm yolculuğu onun kullanacağı bir kart veya bir bileklik ile haritalanarak onlara eğlenceli ve hoş kişisel bir deneyim yaşatılabiliyor…  Müşteri kartı veya bir bilekliği otelin eğlence parklarına girişlerde, otel odasına girişlerde, fotoğraf çekimlerinde, hediye mağazalarında, lokantalarda, içecek ve yiyecek satın alırken ödemelerde ve otelin parklarına girişlerde kullanılabiliyor… Sürecin sesine göre işlemleri ve alışverişi gözlemleyerek Omnichannel’in eksik veya aksayan yönleri iyileştirilmeli… Omnichannel ile benzersiz bir deneyim yaşayan müşteri nezdinde marka önemli bir rekabet avantajı sağlıyor…  Omnichannel ile müşterinin kendi ürünü tasarımı, kullanacağı hizmeti tasarımı yaşatarak benzersiz bir deneyimle markanın güven kazanması sonucu oluşan duygusal bağ marka aşkına (lovemark) açılan kapı oluyor… Burada markanın sesi dinleniyor… Omnichannel ile yapılan müşteri yolculuğunu ile duyusal olarak tatmin olan müşteri, bilişsel olarak ilişkisel, duyusal ve kulaktan kulağa pazarlama yapacaktır…

Deneyimsel pazarlamanın çekiciliği…

Omnichannel’ın temeli deneyimsel pazarlamaya dayanır… Deneyimsel pazarlama müşteri deneyimlerine odaklanıyor… Müşteri deneyimi geçmişte yaşananlar olabileceği gibi o anda yaşanabilecek anlık ta olabilir… Örneğin; yeni çıkan lüks bir otomobil test sürüşüyle estetik, konfor ve güvenlik ile sürüş rahatlığını yaşamak… Kaliteli bir kahveyi güzel ve rahat ortamda sohbet eşliğinde keyifle yudumlamak… Deneyimsel pazarlamaya göre, müşteriler daha önce edindikleri deneyimler doğrultusunda yaptıkları görüşe göre alışveriş tercihleri yapıyorlar… Bu bağlamda Omnichannel,  müşterilerin deneyimlerini anlamaya odaklanıyor… Bu deneyimlere göre ürünün fonksiyonel özellikleri ve yararları tasarlanarak öne çıkarılıyor… Müşteri deneyimlerine göre “eşsiz deneyim tasarımı” amacıyla;  İnsanlar bir ürünü güzel ve çekici buldukları için mi alıyorlar… ? Ürün onların yaşam stillerini yansıtıyor mu…?  gibi soruların yanıtları aranıyor… Amaç,  Omnichannel ile Lovemark’a giden yolu bularak müşterilerin ürünün hangi özelliklerinden hoşlandıklarını ortaya çıkartmak… Marka değeri ve marka bilinirliğini artırarak Lovemark olabilmek… Müşteriyle ilişkisel olarak kurulan duygusal bağ ile uzun süreli işbirliği yapabilmek… Bu amaçla marka ve tüketici arasındaki interaktif olarak pozitif ilişkiler kurulur…

Omnichannel müşterilere eşsiz bir deneyim yaşatarak hizmet sunan çok kanallı bir pazarlama yaklaşımı… Müşteriye mobil ve mobil olmayan cihazlarla online ve ofline olarak bağımsız açık ve erişilebilir entegre sistemle müşteri deneyimi yaratmayı hedefliyor… Dijital ve fiziksel dünyada müşteriye temasla yaşanan geçişlerle… Omnichannel teknolojik ilerlemenin günlük yaşamımız entegre pazarlama uygulamaları… Bu uygulamalar gün geçtikçe giderek hayatımızı daha kapsayıcı hale gelecek… Siz şu anda bu yazıyı okurken günlük hayatınızın içinde erişime açık internet bağlantılı birçok cihaz ile Omnichannel ile birçok pazarlama deneyimi yaşayabilirsiniz… Endüstri 4.0’ da Pazarlama 4.0’daki yenilikçi pazarlama uygulamaları teknoloji gelişmelerle birlikte günlük yaşamımızın önemli bir parçası oluyor… Ve olmaya devam edecek… Akıllı ve mobil teknolojideki gelişmeler gittikçe çevrimiçi olarak yaptığımız ve gerçek hayatta yaptığımız pazarlama uygulamaları arasındaki farkı ortadan kaldırıyor…

Artık markalar müşteri deneyimini tasarımını çok iyi düşünmeliler… Sizin mevcut ve potansiyel müşterileriniz rakiplerin müşterileri kimler…? Sosyal medya diyalog ve etkileşimli olarak iki yönlü çok kanallı sosyal medya ve ağlarla iletişimi sağlıyor… Müşteri ilişkisinin gelişiminde ilk aşama mesajlaşma için medya seçimi ürün araştırmasıyla seçim işlemi ve ödeme… Küresel olarak mobil cihazlarla evrensel olarak kullanılan kişisel tercihlerle marka çok kanallı olarak pazarın fırsatlarını değerlendirebilir… Sürekli olarak tüketicilerin zevk ve tercihlerini karşılayarak öncü marka olma fırsatını yakalayabilir…

Omnichannel’de müşteri öncelikli… Kanal ise, sadece müşteriye ulaşmanın bir yolu… Omnichannel’de müşteri deneyiminin bir kanaldan başlayıp, diğeriyle devam ediyor… Bir başka kanalda sonuçlanabiliyor… Çevrimiçi ve çevrimdışı müşteri ilişkilerinin sürekli akışının olduğu kesintisiz bir süreç… Müşteri odaklı yaklaşıma dayalı alış veriş süreçleri tasarımı… Omnichannel Omnichannel; çapraz kanallarla, kanallar arası ve kanallar üstü alış veriş sistemi… Her şeyin müşteriye göre kurgulanarak tasarlandığı… Ve müşteri tepkilerinin ölçüldüğü… Tasarımın sesini dinlemek

Deneyimsel pazarlama Omnichannel ile müşterilerin ürünü satın almadan önce denemelerine, ürün hakkında bilgi sahibi olmalarına, arkadaşları ve yakınlarıyla ürün hakkında konuşmalarına ortam hazırlıyor… Kulaktan kulağa… İlişkisel olarak alışveriş deneyimleriyle paylaşılan… Bu bağlamda Omnichannel, küresel pazardaki yeni ilişki, deneyim ve kalite standartlarının pazarlaması…  Müşteriler çevrimiçi, mobil, telefon ve mağaza içi deneyimler arasında kolayca hareket ederek çok kanallı yaşam sürüyor… Elbette pazarlamada buna uygun olarak Omnichannel dönüşümü yaşıyor… Omni-channel pazarlama ile müşterilere kişiselleştirilmiş pazarlama seçenekleriyle deneyim yaşatılıyor… Omnichannel ile müşteriler marka ile seçtiği herhangi bir kanalda etkileşime girerek ürün ve servis deneyimleri yaşayabiliyor… Müşteri kanallar arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yaparak karşılıklı değişim ve verilen sözlerin tutulmasını deneyimliyor… Başarılı bir Omnichannel ilişkisinin duygusal bağ oluşumunu temeli ilişkiye bağlılık ve güven… Müşterinin üründe deneyimlemiş olduğu marka ile müşteri arasındaki bağlılık ve güven uzun süreli ilişkinin temelini oluşturuyor… Omnichannel ile oluşan ilişkilerin süresi, kuruluşun kârlılığını doğru etkiliyor… Amaç, çok kanalla müşteri ile her an ilişkide olabilmek… Bu ilişki ne kadar uzarsa satışlar ve kârlılık da o kadar artıyor…

Örneklerle Omnichannel ile yaşananlar…

Omnichannel, müşterilerin istedikleri zaman kullanabilecekleri çok yönlü araçlarla bütünsel bir deneyim yaşamasıyla birlikte İlişkisel pazarlama ile duygusal bağ sağlıyor… Örneğin; müşteriler bir masaüstü cihaz, mobil cihaz veya telefonla anlık olarak bir çiftlikten süt, tereyağı, kaymak peynir alışverişi deneyimiyle birlikte marka güveni ve sadakatine giden deneyimi yaşıyorlar… Omnichannel markalarına örnek olarak;  Disney, Starbucks, Chipotle ve Sephora verilebilir… Omnichannel pazarlama deneyimi için; ürün, pazarlama, satış, müşteri desteği, müşteri ilişkileri verileri kullanılabilir…

Kahve zinciri devi Starbucks, Omnichannel serüveni Starbucks ödül uygulamasıyla başlıyor… Müşteri ilk önce, bir satın alma işlemi yaparken kullanabileceğiniz Starbucks ödül uygulaması ücretsiz bir hediye kartı alarak işe başlıyor… Starbucks ödül uygulama kartı akıllı cep telefonuyla şirket web sitesiyle entegre mağaza içi uygulamaları var… Müşteri bir kahve almak için sırada beklerken yeterli bakiyeyi kontrol edebiliyor… Starbucks, Omnichannel uygulamaları birçok müşteri tarafından en iyilerden birisi olduğunu düşünüyor… Her an, her yerde, çok kanalla en iyi hizmeti almanın konfor ve rahatlığı…

Disney; Omnichannel, müşteri seyahat planlama web sitesi mobil cihazlarla ortaklaşa çalışıyor… Bir seyahat rezervasyonu yaptıktan sonra, tüm seyahatinizi planlamak için Fast Pass’ınız ile yemek yiyeceğiniz yerleri planlamak için My Disney Experience aracını kullanabilirsiniz… Disney Parkta, mobil uygulamanızı görmek istediğiniz turistik yerleri bulmak ve her biri için tahmini bekleme süresini görüntülemek için kullanabilirsiniz… Disney Eğlence şirketi, Magic Band Disney karakterleri ile çektiğiniz resimler için fotoğraf saklama aygıtı ve yemek siparişi aracı olarak işlev görür. Ayrıca, tatilinizi devam ettirmek için Fast Pass uygulaması var… Disney çok yönlü bir deneyim ile müşterilere ayrıcalık sunuyor… Bu uygulamalar Disney’e müşterilerle ilişkisel pazarlamaya dayalı Omnichannel avantajı sağlıyor… Eğlence dünyasında Omnichannel ile keyifle ve heyecanla eşsiz bir deneyim yaşamanın hazzı…

Chipotle Restoran uygulamasıyla, online olarak sipariş edilen yemek restorana gelindiğinde hazırlanmış olarak satın alma işlemiyle tamamlanıyor… Chipotle, Omnichannel çevrimiçi sistemi ve mobil sipariş uygulamasıyla nerede olursanız olun, sipariş vererek çevrimiçi deneyimi yaşatıyor… Chipotle sistemine bir hesap açarak kaydolarak en sevdiğiniz yemek siparişlerini hızlı ve sorunsuz bir şekilde vererek deneyim yaşanabiliyor…  Chipotle, Omnichannel uygulaması müşterinin hayatını mümkün olduğunca kolaylaştırıyor… Bunlar Chipotle müşterilerine çok kanallı deneyimler yaşatarak ilişkisel pazarlamayla birlikte önemli satış avantajları sağlıyor… Beklemeden, kaliteli ve konforlu bir yemeği keyifle tadabilmenin ayrıcalığı…

Güzellik devi Sephora, Omnichannel ile alışveriş yapanların çevrimiçi satın alımlarını mağaza ziyaretlerine göre çok kanallı bir deneyim sağlıyor…  Sephora, güzellik atölyelerinde müşteriler alışveriş yaparken “ Beauty Bag ” hesaplarına erişerek mağaza içi tabletler ile müşterilerin ürünleri denemeleriyle beğendikleri ürünleri talep listesine ekleyerek satın alabilirler… Sephora, Beauty Bag özelliğini mağaza içi alışveriş iletişimi kanalıyla bütünleştirerek müşterilerin seçim yaparak satın almak istedikleri ürünleri takip etmelerini sağlıyor… Böylece Sephora müşterilerine çevrimiçi ve çevrimdışı uygulamalarla çok kanallı pazar deneyimleri yaşatıyor… Heyecanla, kaliteli ve konforlu bir güzellik deneyimi yaşayarak kendini mutlu hissetmenin vazgeçilmezliği…  Tüm bunlar Omnichannel ile eşsiz ve sihirli bir müşteri deneyimiyle yaşananlar… 

Omnichannel ile kazanmak…

Elbette gelişen teknolojiler insanların davranışlarını da değiştiriyor… Daha önceleri henüz varlığı bile bilinmeyen cep telefonları artık akıllı ve mobil uygulamalarla birlikte online olarak bir çok işlemi yapabiliyor… Üstelik bu işlemleri daha kolay, daha hızlı, hatasız ve daha düşük maliyetle… Pazarlama dağıtım kanallarında yaşanan bu değişim; ürün, fiyat, reklam, işlem, müşteri, fiziksel koşullar gibi pazarlamanın 7P’sini değiştirdi… Bu değişim Omnichannel olarak şekilleniyor… Yaşanan değişimle birlikte anlık veri akışı sağlayan sistemlerle pazarlamacılar ve satıcılar değişen ve gelişen Omnichannel araçlarındaki teknolojilerle müşteriye daha hızlı ve kolay ulaşabiliyor… Örneğin; masaüstü cihazlarla yaşanan alışveriş deneyimi, akıllı cep telefonu mobil deneyimi, tabletle yaşanan deneyimsel pazarlama ve Apple uygulamaları deneyimleri gibi…

Omnichannel ile çok çeşitli kanallarda big datayı en iyi şekilde analiz ederek yorumlayan ve tüm müşterileriyle anlamlı ilişkiler kurabilen markalar kazanıyorlar… Omnichannel, müşteri tercihleri ve satın alma davranışlarında çok kanallı iletişime ve ilişkiye dayalı yeni bir boyut… Müşteri satın alma kararlarında; fiyat, ilişki, hizmet ve süreklilik önemli bileşenler olarak müşteri ilişkilerini çok kanallı olarak etkiliyor… Mobil pazarlama bileşeni olarak Omnichannel, mobil cihazlar arasında ürün renkleri, seçenekleri ve mesajların içeriğini eşleştirerek çok kanallı olarak ilişkisel olarak duygusal bağı kuran ağ yapılanmasına (networking) dayanıyor… Bu fikrin gerçekleşmesi için onaylanması gereken birkaç anahtar ipuçları… Markanın müşteriye sunması tasarlanan deneyimleri küresel bilgi ağlarına aktararak kullanıma sunması… Deneyimsel pazarlamaya dayalı big data verileriyle markanın müşteri profil verilerini kullanmayı sağlıyor… Müşterinin çevrimdışı ve çevrimiçi olan tüm deneyimleri Omnichannel ile bireyin kendini tercihlerine erişime fırsat vererek kendisini markayla tanımlamasını sağlıyor… Markayla tanımlamaya dayalı kurulan duygusal bağ ve marka aşkı…

Unutulmamalıdır ki müşteri alış veriş işlemleri;  Müşterinin ürüne dokunarak temas ettiği andan itibaren başlayan… Müşterinin farkındalık aşamasıyla devam eden… Deneyimlerle yaşanan… Satış ve servisle gelişen… Sonrasında müşteri sadakatiyle süreklilik kazanan…  Birbirlerine bağlı ve etkileşimli zincirleme süreçlerden oluşuyor…  Bütün bu süreçlerde müşterinin markalarla temasını sağlayan çok sayıda Omnichannel temas noktası var… Mesele Omnichannel’i etkin kullanarak marka etkileşimiyle alış verişi yönetebilmek… Omnichannel pazarlama tasarımında müşteri deneyimi sürekli olarak marka etkileşimi kurgulanır… Müşteri marka etkileşimi; bazen dijital olarak e-posta, sosyal medya ve şirket web siteleri aracılığıyla ve bazen de yüz yüze etkileşimle oluyor… Pazarlama Omnichannel ile birlikte tüm kanallar bütünsel olarak algılanmak üzere yönetiliyor… Omnichannel, müşteriye satın alma süreciyle tüm pazarlama kanalları arasında ahengi sağlayarak kesintisiz bir deneyim sunmayı da amaçlıyor… Her şeyden önce müşteriye Omnichannel’da bir deneyim yaşatmak… Ve bunu sürdürebilmek… Müşteriyle empati kurarak hayal mühendisliğiyle onun hayatına dokunmayla mümkün… Mobil cihazlarla birlikte bağımsız olarak satın alma davranışı yapan müşterinize Omnichannel ile online ve offline reklam, sunum ve promosyon ile çok kanaldan (Multichannel) ulaşabilirsiniz… Omnichannel; müşteri temas noktalarının tasarımla satış…! Ve daha fazlası… Müşteri deneyim haritasına dayalı çapraz satış kanallarıyla müşterinin hayatına dokunabilmek…! Her şeyle… Her an… Her yerde… Herkese… Sürekli… Ve çok kanalla… Kolaylığı seçerek ve konforu yaşayarak deneyimlemek… Bu, müşteri için bir üründen çok daha fazlasını ifade ediyor… Omnichannel müşteri deneyimleriyle kazanmanın en önemli yolu…! Belki de Omnichannel, internet çağında akıllı araçlarla müşteriye sihirli bir deneyimi yaşamanın ve yaşatmanın vazgeçilmezi…! Ve marka aşkının (Lovemark) da…! Ne dersiniz…? Sevgiyle ve sağlıcakla kalınız…

Ege Bölgesi’nin 2019 yılı ihracatı 22,5 milyar dolar oldu

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Aralık ayında ihracatını yüzde 8’lik artışla 1 milyar 117 milyon 91 bin dolara taşıdı. EİB’nin 2019 yılı ihracat rakamı ise 13 milyar 301 milyon dolar olarak gerçekleşti. EİB, bu performansı ile 2018 yılındaki 13 milyar 316 milyon dolarlık ihracat rakamını 15 milyon dolar eksiği ile tekrarlamış oldu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerinden yapılan derlemeye göre ise; Ege Bölgesi illerinden 2019 yılında 20 milyar 89 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Serbest Bölgelerden yapılan ihracatta bu rakama eklendiğinde Ege Bölgesi’nin ihracatı 22 milyar 567 milyon dolara ulaştı.

Egeli ihracatçılar, 2019 yılında 7 milyar 422 milyon dolarlık sanayi ürünleri ihraç ederken, tarım ürünleri ihracatı 4 milyar 932 milyon dolar oldu. Egeli maden ihracatçılarının 2019 yılı ihracatı ise yüzde 3’lük artışla 946 milyon dolara ulaştı.

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinden 5 tanesi 2018 yılına göre ihracatlarını arttırmayı başarırken, 7 ihracatçı birliği 2018 yılı performansının gerisinde kaldı.

Demir-Çelik sektörü zirveye demir attı

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği 1 milyar 469 milyon dolarlık ihracat tutarıyla 2018 yılında olduğu gibi, 2019 yılında da zirvenin sahibi oldu.

İstihdam ve ihracatın lokomotiflerinden Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği 2019 yılında gerçekleştirdiği 1 milyar 313 milyon dolarlık ihracatla zirve takibini sürdürdü.

Su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü üçüncü sıraya yükseldi

2018 yılını dördüncü sırada tamamlayan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçılar Birliği 2019 yılında hanesine 956 milyon dolarlık ihracat yazdırdı ve bu yıl üçüncü sıraya yükseldi.

İhracat artış rekortmeni Hububat bakliyat sektörü oldu

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 443 milyon 455 bin dolarlık ihracat rakamıyla 2019 yılını geride bırakırken yakaladığı yüzde 10’luk ihracat artış hızı ile ihracatını en fazla arttıran birlik oldu.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 2018 yılında 599 milyon dolar olan ihracat rakamını, 2019 yılında yüzde 9’luk artışla 656 milyon dolara yükseltti.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ise; yüzde 7’lik ihracat artışı yakaladı ve 2018 yılında 831 milyon dolar olan ihracatını 890 milyon dolara taşıdı.

Hayatımız Maden mottosuyla hareket eden Ege Maden İhracatçıları Birliği 2019 yılında ihracatını yüzde 3 geliştirerek 946 milyon dolara ulaştı.

Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısıyı dünyanın dört bir tarafına ulaştıran Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 2019 yılında ihracatını yüzde 3 arttırarak 893 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı.

Tütün ihracatı iki basamak geriledi

2018 yılında 983 milyon dolar ihracat gerçekleştirerek, EİB bünyesinde üçüncü sıranın sahibi olan Ege Tütün İhracatçıları Birliği, 2019 yılında 882 milyon dolar ihracat rakamıyla beşinci sırada kendine yer buldu.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 2019 yılında 225 milyon dolar ihracatı kayda alırken, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği 177 milyon dolar döviz getirisi elde etti. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise; 149 milyon dolar ihracatla 2019 yılını geride bıraktı.

Eskinazi; Yeni pazarlara açılmamız gerekiyor

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünya genelinde yaşanan durgunluk, her geçen gün artan koruma önlemleri ve Türk ekonomisinde daralmanın yaşandığı 2019 yılında Egeli ihracatçıların ihracatta artış kaydedemeseler de 22,5 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandırmalarından dolayı başarılı olarak görülmeleri gerektiğini dile getirdi.

İhracat rakamlarındaki yatay seyrin Türkiye’nin ve Ege Bölgesi’nin geleneksel ihraç pazarları yanında alternatif pazarlara yönelmesi gereğini ortaya koyduğunun altını çizen Eskinazi, „Ticaret Bakanlığı’mızın 2020 yılı için belirlediği 17 hedef ülkeye yönelik tanıtım çalışmaları yaparak ihracatımızı 190 milyar dolar hedefine ulaştıracağız. Bu hedefe Egeli ihracatçılar olarak 25 milyar dolar katkı koymak istiyoruz“ diye konuştu.

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Avrupa’ya Akıllı Sistemler İhraç Edecek

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, yeni teknoloji yarışında sektöre yaratıcı çözümler sunabilmek adına Üretim Mühendisliği ve Sistem Geliştirme Merkezi için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan AR-GE onayı aldı. Bu merkezde gerçekleştirilecek çalışmalarla Toyota Otomotiv Sanayi, Avrupa’daki Toyota Fabrikalarına akıllı sistemler ihraç edecek.

Üretim ve ihracatta rekorlar kırarak Türkiye ekonomisine değer katan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, 27 Haziran 2019 tarihinde resmi açılışı gerçekleştirilen, Üretim Mühendisliği ve Sistem Geliştirme Merkezi için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan AR-GE onayı aldı. Üretim ve bakım proseslerinin daha emniyetli, az maliyetli teknolojiler geliştirmek adına oluşturulan bu merkezde, Endüstri 4.0, IoT, görüntü işleme ve otomasyon sistemleri gibi konularda çalışmalar yapılacak.

Ocak 2019’dan bu yana faal durumda olan birim için açıklamalarda bulunan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Toshihiko Kudo; “Teknolojik üretim prosesleri, nitelikli iş gücü, güçlü Ar-Ge altyapısı ve başarılı ihracat performansıyla Türkiye ekonomisine ve sanayisine verdiğimiz katkıyı her geçen gün daha ileriye taşıyoruz. Ar-ge ve Know-How konusunda sektörümüzde öncü olmak en önemli hedeflerimizin başında geliyor. Ocak 2019’dan bu yana faal durumda olan ve geçtiğimiz ay Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan AR-GE onayı alan merkezimizde üretim proseslerinin kalbi ve beyni niteliğinde olan akıllı sistemleri Türkiye’de geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Sakarya’daki üretim tesislerinde geliştireceğimiz bu akıllı sistemleri Avrupa’daki diğer Toyota fabrikalarına ihraç etmeyi hedefliyoruz.” dedi.

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Üretim Mühendisliği ve Sistem Geliştirme Merkezi bünyesinde 55’i mühendis ve uzman olmak üzere toplamda 89 kişilik kadrosuyla sektörün geleceğini inşa etmenin sorumluluk ve bilincinde çalışmalarına hız kesmeden devam edecek.

Türkiye’nin Otomobili sahneye çıktı ‘Yeni Lige’ yolculuk başladı

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) Bilişim Vadisi’nde gerçekleştirdiği ‘Yeniliğe Yolculuk’ buluşmasında, kuruluşundan bugüne geçen 18 ayda aldığı mesafeyi ve Türkiye’de teknolojik dönüşüme nasıl öncülük edeceğini paylaştı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile perakende, otomotiv, telekomünikasyon ve tüketici elektroniği gibi farklı alanlarda deneyimleri olan Anadolu Grubu, BMC, Kök Grubu, Turkcell, Zorlu Grubu’nun sinerjisi ve daha önce Türkiye’de benzeri olmayan bir iş birliği modeliyle kurulan TOGG, otomotivin mobilite ekosistemine dönüştüğünün habercisi ilk ön gösterim araçlarını ülkemiz ve dünya sahnesine çıkardı.

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) 2022 yılında üretimine başlayacağı, geliştirme süreci devam eden C-SUV modelinin ön gösterim versiyonunu tanıttı. Gebze’deki Bilişim Vadisi’nde gerçekleşen Yeniliğe Yolculuk Buluşmasında C-SUV modeliyle birlikte bir de C- Sedan konsepti gösterildi.

Resmi kuruluşu 28 Haziran 2018’de gerçekleşen ve kuruluşundan 18 ay sonra tasarım ve mühendislik çalışmalarının geldiği noktayı gösteren ilk ön gösterim aracını ve Sedan konseptini gün ışığına çıkaran TOGG, Türk Otomotiv endüstrisinin kalbi olan Marmara Bölgesi’nde kurulacak fabrikasının temelini 2020 yılında atacak. 2030 yılına kadar ise fikri ve sınai mülkiyet hakları tamamen kendisine ait bir ortak e-platform üzerinde 5 farklı model üretecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Üyeleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve TOGG Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu hissedarları, İş dünyası temsilcileri ile TOGG çalışanları ve yakınlarının katıldığı 2 bin kişilik bir davetli topluğuyla gerçekleşen buluşmanın sonunda sahneye çıkan Türkiye’nin ilk otomobilleri büyük bir coşku ve beğeniyle karşılandı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2023 hedefleri içinde stratejik öneme sahip projelerden biri olarak değerlendirilen Türkiye’nin Otomobili, hedeflenen teknolojik dönüşümün de öncülerinden olacak.

Projenin hemen başında 2 ayrı özgün patenti kayda geçirerek iddiasının altını çizen TOGG, birçok ‘ilk’ ve ‘en’leri ile de Türkiye’de mobilite ekosisteminin akıllı cihazlar etrafında gelişimi harekete geçirecek. Üretime başlayacağı 2022 yıllı itibariyle de Avrupa’nın klasik olmayan doğuştan elektrikli ilk SUV üreticisi olarak endüstride yerini alacak.

Yarım asırlık hayale bir adım daha yaklaştık

TOBB Başkanı ve TOGG Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, törende yaptığı konuşmada Türkiye’nin yarım asırlık hayaline bir adım daha yaklaştıklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “2017’de TOBB Genel Kurulu’nda sayın Cumhurbaşkanımız bize bir çağrı yapmış ve bu işi bizim üstlenmemizi istemişti. Biz de yola çıktık ve babayiğitlerimizi bir araya getirdik. Rabbimize şükürler olsun, verdiğimiz sözün arkasındayız. Otomotiv sektörü kabuk değiştiriyor. Ve bizim için yeni bir fırsat penceresi açılıyor. 1960’larda bu fırsatı kaçırmıştık. Devrim arabasına sahip çıkamamış ve Türkiye’nin otomobili yapamamıştık. Bugüne kadar çok denedik, çok konuştuk ama başaramadık. Ama bu sefer Allah’ın izniyle başaracağız.”

Bir otomobilden fazlasını yapıyoruz

“Niye Türkiye’nin otomobili diyoruz biliyor musunuz?” diyen Hisarcıklıoğlu, “Çünkü sadeceüretilmeyecek, markası da bizim olacak, patenti de bizim olacak, tasarımı da bizim olacak. Lisans almayacağız, lisans satacağız. Montaj yapmayacağız, montaj yaptıracağız. Başkasının patenti için çalışmayacağız, kendi patentlerimiz için yabancı mühendisleri çalıştıracağız. Allah’ın izni, milletimizin inancı, sonra Cumhurbaşkanımızın destekleriyle bu işi başaracağız. 2022’de de inşallah ilk aracımızı hep birlikte banttan indireceğiz. İşte bu yüzden, Türkiye’nin Otomobili, sadece yerli marka araba yapmak değildir. Türkiye’nin Otomobili bir otomobilden daha fazlasıdır. Türkiye’nin Otomobili meydan okumadır. Türkiye’nin Otomobili teknolojik dönüşümdür, küresel markadır, 20 bin ilave istihdamdır, 7,5 milyar dolar daha az cari açıktır.

Gayri safi milli hasılaya 50 milyar dolar katkıdır.”

Dönüşüm daha yeni başladı

Yeniliğe Yolculuk buluşmasında otomotivin mobilite ekosistemine dönüşümünü anlatan TOGG CEO’su M. Gürcan Karakaş da, dünyada oyunun kurallarının değiştiğine vurgu yaparak ‘Türkiye’nin Otomobili’ projesine doğru zamanda ve doğru yerde start verildiğini söyledi. Teknoloji alanında, sosyal alanlarda ve düzenleyici kurumların kararlarında etkisi yoğun biçimde hissedilen mega trendlerin otomobili ev ve işten sonra yeni bir yaşam alanına dönüştürdüğünü ifade eden Karakaş, “Bu dönüşümle otomotivdeki kâr havuzları el değiştiriyor. Sektörde büyüme talep bazlı mobilite, veri bazlı iş modelleri, otonom ve paylaşım çözümleri gibi daha kârlı yeni işlerden gelecek” diye konuştu. Karakaş, “Dünyada elektrikli ve bağlantılı otomobil yarışında herkes yolun başında. Bu yarışta çevik, yaratıcı, iş birliğine açık ve kullanıcı odaklı organizasyonlar başarılı olacak. Biz de doğru zamanda doğru yerdeyiz” diye sözlerine devam etti.

Üretecekleri ilk aracın bir SUV olduğunu belirten Karakaş, bunun nedenini ise şöyle anlattı:

Dünyada ve Türkiye’de son 5 yılda en hızlı büyüyen ve gelecek 5 yılda en hızlı büyüyecek segment SUV. Bunun yanında Türk tüketicilerinin sahip olmayı en fazla istediği ancak yerli alternatifin yok denecek kadar az olduğu bu segmentin beğenilen bir marka oluşturmak için en uygun başlangıç olduğunu biliyoruz.”

Fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde 100 Türkiye’nin

Türkiye’nin Otomobili’nin fikri ve sınai mülkiyet haklarının yüzde 100 Türkiye’ye ait olduğunu belirten M. Gürcan Karakaş, “Profesyonel bir bütünlükle, Türkiye’nin küresel markasını ortaya çıkarmak için var gücümüzle ve dünyanın en iyileriyle çalışıyoruz. Daha yola çıkarken 15 yıllık yol haritamızı adım adım planladık. Ortalama iş tecrübeleri 10 yılın üzerinde, işinin ehli, işine adanmış, küresel tecrübesi olan, ağırlıklı mühendislerden kurulu bir ekip oluşturduk. Her geçen gün büyüyen ekibimiz 114 kişiye ulaştı. Çevik, hızlı kararlar alabilen bir organizasyon oluşturduk ve kullanıcı odaklı bir yaklaşım benimseyerek, her faaliyetimizde pazar ve kullanıcı beklentilerine kulak veriyoruz. Ülkemizin tüm tecrübe ve yetkinliklerini önemsiyoruz. Varsa ülkemizdeki, ülkemizde henüz yoksa dünyadaki en iyi iş ortaklarını bulup onlarla kendi mühendislerimizin yönetiminde iş birliği yaptık, yapmaya devam ediyoruz. En önemlisi, dünyanın önemli oyuncularını inceleyerek ve kıyaslayarak belirlediğimiz “olmazsa olmaz başarı kriterlerinden” taviz vermeden yol alıyoruz. Yeni bir otomobil markasını inşa ederken aynı zamanda küresel bir marka ortaya çıkarıp dünya ile rekabete giriyoruz. Geniş ürün gamıyla, tasarımsal cazibesi, teknolojik yetenekleri, endüstriyel gücü ve kültürümüzden ilham alan detayları ile Türkiye’nin Otomobili’ne kavuşacağız” dedi.

Teknolojik dönüşümü gerçekleştirmek için ülkelerde uygulama platformlarına ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Karakaş “Otomobilin akıllı bir cihaza dönüşmesi sürecinde ortaya çıkacak yeni teknoloji ve yeni iş fikirlerinin uygulanabilmesi, kullanıcılara ulaştırılabilmesi için bir platform haline geleceğiz. Teknolojinin zirvesinde gezinen, mühendisliği ile meydan okuyan, Türkiye’nin üretim gücü ve yetkinlikleriyle ortaya çıkan ‘Türkiye’nin Otomobili’ etrafında oluşacak mobilite ekosistemimiz birçok yeni iş modellerini ve girişimleri tetikleyecek. Bunun dünyada da ses getireceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Cep telefonundaki dönüşüm otomobilde de yaşanıyor

Türkiye’nin Otomobili’nin, beraberinde bir mobilite ekosisteminin oluşmasına da olanak sağlayacağını söyleyen M. Gürcan Karakaş, “Müşteri beklentileri değişiyor, cep telefonlarının akıllı telefonlara dönüşümünde yaşananlar otomobil dünyasında yineleniyor. Otomobil akıllı bir cihaza, yeni bir yaşam alanına dönüşüyor. Bu trendi gözeterek geliştirdiğimiz otomobilimiz bir teknoloji platformu olarak birçok sektörde yeni girişimlerin uygulama alanı olacak ve dünyaya açılmalarının önünü açacak” diye konuştu.

Karakaş, “Klasik otomotiv endüstrisi, yerini daha güvenli, verimli, zaman kazandıran ve ulaşım bütünlüğü sağlayan mobilite ekosistemine bırakıyor. Klasik dünyanın büyük otomotiv şirketleri dönüşmekte zorlanırken daha çevik, yaratıcı, iş birliğine açık, kullanıcı odaklı TOGG’un da içinde yer aldığı yeni girişimlerin otomotiv endüstrisinin kâr havuzundan alacağı pay her geçen gün daha fazla artıyor. TOGG Türkiye’de tedarik sanayiinin de dönüşerek geleceğin mobilite dünyasında varlığını sürdürmesine öncülük ederek katkıda bulunuyor” dedi.

Konuşmasında küresel bir marka oluşturma hedeflerini de ifade eden TOGG CEO’su Karakaş, tıpkı üründe olduğu gibi marka çalışmalarına da pazar araştırmasıyla başladıklarını, hedef kitleyi belirleyip müşterilerin beklentilerini bilinçaltı boyutunda anlamak için ileri araştırmalar yaptıklarını anlattı. “Marka özümüzü bu doğrultuda tanımladık” diyen Karakaş, “Şu anda marka adını belirleme ve test etme aşamasındayız, önümüzdeki yılın ortasına kadar da tamamlayacağız. Özgün, güçlü, özgüvenli, dönüşen, dönüştürensamimi ve yenilikçi bir öze sahip olması gereken marka ismini belirlerken çekici, kültürel ve global dile uygun ve tescil edilebilir olması önemlidir” şeklinde konuştu.

“TOGG tasarım ekibinin yanında deneyimli tasarımcı Murat Günak da vardı”

TOGG’un ‘Yeniliğe Yolculuk’ buluşması sunumunun sonunda, ilk kez gün ışığına çıkan Türkiye’nin Otomobili’nin tasarım sürecini de anlatan Gürcan Karakaş, tasarım hedeflerini ve aracın teknik tanımını pazar araştırmalardan çıkan sonuçlara dayanarak 6 kişilik TOGG ekibiyle gerçekleştirdiklerini belirterek “Hem başlangıçta yerli ve yabancı 18 olan tasarım evi sayısının 3’e indirilmesinde, hem nihai tasarım temasının oluşumunda hem de bu temayı 3 boyutlu hale getiren Pininfarina’nın seçimi sürecinde dünyaca ünlü tasarımcımız Murat Günak’tan destek aldık. Kültürümüzden ilham alarak geliştirdiğimiz ve sahibi olduğumuz özgün tasarımımızı eylül ayında uluslararası boyutta tescil ettirdik” dedi.

M. Gürcan Karakaş sözlerinin sonunda, #Yeniliğeyolculuk’un aynı zamanda #YeniLige yolculuk olduğunu ve TOGG’un küresel mobilite dünyasının yeni liginde Türkiye’yi gururla temsil edecek ilk şirket olacağını vurguladı. Sözlerini “Yeniliğe yolculuğumuza eşlik ettiğiniz için teşekkür ederiz, yeni lige hoş geldiniz” diye tamamladı.

TOGG hakkında:

28 Haziran 2018 tarihinde kurulan Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu A.Ş. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) öncülüğünde bir araya gelen her biri alanlarında lider olan Anadolu Grubu, BMC, Kök Grubu, Turkcell ve Zorlu Grubu’nun ülkemizde ilk kez hayata geçen bir iş birliği modeliyle oluşturuldu. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığını Rifat Hisarcıklıoğlu yürütürken CEO’luğunu ise M. Gürcan Karakaş yürütüyor. Şirkette 27 Aralık 2019 tarihi itibariyle 114 çalışan bulunuyor. Bu sayı ilerleyen yıllarda 4 bin kişiye ulaşacak.

İhracat 2019’da Cumhuriyet Tarihinin Rekoruyla Taçlandı

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), aralık ayı ihracat rakamlarını Ankara’da açıkladı. 2019 yılı Aralık ayında ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,87 artışla 15 milyar 385 milyon dolara ulaştı. Yıllık ihracat ise yüzde 2 artışla 180 milyar 468 milyon dolara yükseldi. 2019’un 8 ayında ihracatta rekorlara imza atılırken, yılın bütününde de Cumhuriyet tarihi rekoru kırılarak ihracat başarısı taçlandı.

TİM Başkanı İsmail Gülle “Küresel ticaretteki tüm zorluklara rağmen her ay 2019 yılını Cumhuriyet rekoruyla taçlandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz.Yeni pazarlara, dijitalleşmeye, yüksek katma değere yönelik çıtayı daha da yukarı taşıyacak bir motivasyonla, azimle ve inançla 2020 yılına başlıyoruz. 2020 yılı dünyanın her köşesine bayrağımızı taşıyacağımız; her anını, Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye için değerlendireceğimiz bir yıl olacak” dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın katılımıyla aralık ayı geçici dış ticaret verilerini Ankara’da açıkladı. Genel Ticaret Sistemi’ne (GTS) göre aralık ayında ihracat yüzde 4,87 artışla 15 milyar 385 milyon dolar oldu. Tüm zamanların en yüksek aralık ayı ihracatına ulaşılırken, 2019 yılının tamamında ihracat 180 milyar 468 milyon dolar ile Cumhuriyet tarihi rekorunu tazeledi. 2019 yılının 8 ayında ihracatta rekorlara imza atıldı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, küresel ticaretteki tüm zorluklara rağmen, ihracat ailesinin 90 bini aşkın üyesiyle birlikte her ay kırılan ihracat rekorlarını, 2019 yılının sonunda yeni bir Cumhuriyet tarihi rekoruyla taçlandırmanın haklı gururunu yaşadıklarını söyledi.

Geride bıraktığımız yılın ihracatta sürdürülebilirlik ve yenilik yılı olduğunu aktaran İsmail Gülle “2019 yılında; ihracatın tabana yayılması, ekonomik modellere dayalı raporlar ile ihracatçılarımızın yeni pazarlara yönlendirilmesi, inovasyon, Ar-Ge ve ihracatta yerli ve milli teknolojinin yaygınlaşması gibi konular ana gündemimizi oluşturdu. İhracat 2019 raporuyla başlattığımız, kapsamlı ve hedef pazarlara yönelik ülke raporlarını da, ticaret heyetleri programımıza göre organize edip 2020 yılının her ayında en az 2 rapor çıkartacak şekilde bir takvim oluşturduk. 61 birlik başkanımızı stratejik pazarlarda fahri ihracat elçisi olarak görevlendirdik, ilgili ülkelerdeki fırsatları, edindikleri tecrübe ve bilgiyi ihracatçılarımıza daha hızlı ve daha net bir şekilde sunacaklar.Her zaman olduğu gibi en önemli odak noktamız nitelikli ihracat ve katma değer olacak. Türkiye’nin ihracatı adına yeni pazarlara, dijitalleşmeye, yüksek katma değere yönelik çıtayı daha da yukarı taşıyacak bir motivasyonla, azimle ve inançla 2020 yılına başlıyoruz. 2020 yılı dünyanın her köşesine bayrağımızı taşıyacağımız; her anını, Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye için değerlendireceğimiz bir yıl olacak” dedi.

23 sektör 1 milyar doları aştı

2019 yılında çok önemli başarılara imza atıldığını vurgulayan Gülle, “40 ülkeye 1 milyar dolar üzerinde ihracat gerçekleştirdik. 1 milyar dolar üzeri ihracat yapan il sayımızı ise 18’de koruduk. 2019 yılında Trabzon ilimiz, 1 milyar dolar barajını aşmayı başaran illerimiz arasına katıldı. 2020 yılında bu illerimize yoğunlaşarak, ihracatçı birliklerimizle, ihracat farkındalığını arttıracak ve çok amaçlı hizmet verecek yeni nesil ofislerimizi ve olmayan illerimizde Eximbank şubelerini hayata geçirmek istiyoruz” dedi. İhracatçı sektörler hakkında bilgiler veren İsmail Gülle, “23 sektörümüzün 1 milyar dolar ihracatı aştı. 2018’dan farklı olarak, Gemi ve Yat sektörü ihracatını yüzde 5,2 artırarak 1 milyar dolar sınırını aştı. Kimya, Demir-Demirdışı, Makine, Hububat, Mobilya, İklimlendirme, Çimento, Savunma, Halı, Su Ürünleri, Süs Bitkileri olmak üzere 11 sektörümüzün 2019 yılında Cumhuriyet tarihi rekoru kırmaları, sektörlerimizin küresel ölçekte verdikleri yoğun mücadelenin en anlamlı sonucu. Ülkemizin dört bir yanında gerçekleştirdiğimiz, KOBİ İhracat Seferberliği Eğitimlerimiz ve TİM Anadolu Meclislerimiz ihracatın vazgeçilmezliği noktasında güçlü bir farkındalık oluşturdu. Bu sayede 2019’da ihracatçı firma sayımız yüzde 9,3 artış kaydetti. Kayıtlarımıza göre tam 17 bin 544 firmamız bu yıl ilk defa ihracata merhaba dedi. Bu firmalarımızın ihracat rakamı ise 4 milyar 345 milyon dolar oldu. Bu rakamlar; yürüttüğümüz ihracat seferberliği çalışmamızın kadar etkili bir şekilde sonuca ulaştığının, en motive edici göstergesidir” dedi.

2019 yılında pazar çeşitliliğini de artırmaya büyük önem verdiklerini söyleyen Gülle, şunları kaydetti: “En büyük pazarımız olan AB’nin payı, Brexit sürecine rağmen yüzde 48,8 olurken Orta Doğu ülkelerinin ihracatımızdaki payı 4,5 puan artışla yüzde 19,3’e yükseldi. Afrika ülkelerinin payı ise 0,4 puan artışla yüzde 9,2 oldu.Bilhassa Çin pazarı özelinde, gerek Pekin 2019’da gerekse Çin İthalat fuarında büyük ölçekli bir katılım ile Türk ihraç ürünlerini sergiledik, yeni iş birliklerini hayata geçirdik.”

“Yeni lojistik üslere ihtiyacımız var”

Hükümetin uygulamaya koyduğu dengelenme-disiplin tedbirlerinin ihracat başta olmak üzere ekonominin tüm dinamikleri üzerinde olumlu sonuçlar verdiğine dikkat çeken Gülle şöyle devam etti: “Sayın Bakanımız Ruhsar Pekcan, ihracatçılarımızın attıkları her adımda arkamızda durdu. Bizlere vermiş olduğunuz bu güven ve bu motivasyon ile 2020 yılında çok daha büyük projelerle ihracatımızı çok daha iyi yerlere taşıyacağız. Bilhassa ABD ile ikili Ticaretimizi 100 milyar dolara taşıma hedefi atmamız gereken önemli adımların da zeminini oluşturdu. İhracatta mesafe ortalamamızı yükseltebileceğimiz, ölçek kapasitemizi de arttırmaya yönelik çalışmaları hayata geçireceğimiz bir yıla başlıyoruz. Yıllara göre bakıldığında, Türkiye olarak ihracatımızda mesafe olarak ortalama 3000 km’lik bir mesafe üzerinde hareket ediyoruz. Bu mesafe Çin, İsrail, Hindistan Japonya, ABD ve Vietnam gibi ülkeler için 6500 km civarında. Dünya ortalaması 4654 km. Bu da demek oluyor ki; Güneydoğu Asya, Sahra Altı Afrika ya da Amerika Kıtası gibi bölgelerde lojistik üslere, hızlı çıkış yapabileceğimiz, nefes alabileceğimiz merkezlere ihtiyacımız var. Bu lojistik üsler, ihracatçımızın pazara erişmesinin de ötesinde, her mesafede ve ölçekte daha iddialı olmamıza da olanak sağlayacaktır. İhraç ürünlerimiz için bir liman, depo ve yeni bir güvenli bir üs görevi görecektir. Bu uygulama, e-ihracatın geleceği açısından da vazgeçilmez bir ilerleme olarak kayda geçecektir.”

TİM’den yerli otomobil sözü

2019 yılında ülke olarak göğsümüzü kabartan tarihi atılımlara şahit olduklarını belirten İsmail Gülle, “Yılın en büyük haberi Aralık ayında geldi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde ve Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun cesaretiyle Türkiye’nin 60 yıllık yerli otomobil hasreti son buldu. Her anlamıyla hayran kaldığımız yerli otomobilimizi 2022 yılında yollarda görmek istiyoruz, TİM ve Birliklerimizin görevli araçlarının tamamını, yerli ve milli otomobilimize dönüştürmek adına şimdiden sözümüzü veriyoruz” dedi.

Yerli otomobilin ihracatı anlamında da son derece heyecanlı olduklarını ve ihraç pazarları ile talebinin oluşturulması için en kısa zamanda otomotiv sektörünün önde gelen temsilcileriyle yoğun bir çalışma temposuna gireceklerini kaydeden Gülle, “Milli gururumuzu her anlamda yaşatacak; teknolojisiyle, tasarımıyla, çevre dostu olmasıyla Dünya’da parlayan global bir markamız olması adına, varımızı yoğumuzu ortaya koyacağız. Bugün otomotiv ihracatında 32 milyar dolarla dünyada 19. sırada olan ülkemizi, 50 milyar dolarla önce ilk 15’e, sonrasında ise 70 milyar dolar ile ilk 10 otomotiv ihracatçısı arasına taşıma potansiyeline sahibiz. Diğer taraftan yerli otomobilimiz için alt yapısı hazırlanan yakıt teknolojisi de önümüzdeki dönemdeki en büyük başarılarımız arasında yerini alacaktır. Artık elektrikli otomobil için gereken bütün enerji üretim mekanizmasını bütün teknolojisiyle üreten bir ülke oluyoruz. Bu da ülkemizin özellikle yurtdışından ithal enerji almasıyla ilgili ihtiyacı büyük ölçüde ortadan kaldıracak. Dolayısıyla yurtdışına bağımlılığımızı da sıfırlamış olacağız. Bu durumu Türkiye’nin cari ve dış ticaret dengesine getireceği tasarruf yılda 10 milyar dolar ve üzerinde olacaktır” diye konuştu.

Aralık ayı ihracat verileri

Aralık’ta 2,5 milyar dolarla yine Otomotiv sektörü öne çıktı. Bu sektörü 1,8 milyar dolarla Kimyevi Maddeler, 1,3 milyar dolarla Hazırgiyim,1,1 milyar dolarla Çelik ve 978 milyon dolar ile Elektrik Elektronik sektörü takip etti.

Ülke gruplarına göre ihracata bakıldığında birinci sırada yüzde 44,3 pay ile AB yer aldı. İhracatta Ortadoğu ülkelerinin payı 6 puan artışla yüzde 21,5’a yükselirken, diğer Avrupa ülkelerinin payı 4,5 puan artışla yüzde 7,6’ya yükseldi. AB’ye ihracat Aralık’ta 6,8 milyar dolar, AB üyesi olmayan ülkelerde değerlendirildiğinde 8 milyar dolar oldu. AB’yi yüzde 16,2’lik artış ile 3,3 milyar dolar ihracat gerçekleştirilen Orta Doğu ülkeleri takip etti. Üçüncü sırada ise yüzde 7,8 artışla 1,6 milyar dolar ihracat yapılan Afrika ülkeleri yer aldı.

Aralık ayında en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke; 1,29 milyar dolar ile Almanya, 969 milyon dolar ile Irak, 885 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 765 milyon dolar ile ABD ve 749 milyon dolar ile İtalya oldu.

İhracat artış oranında öne çıkan ülkeler yüzde 177 ihracat artışıyla ile Umman, yüzde 171 artışla Umman, yüzde 157 artışla Norveç, yüzde 72 artışla Slovenya ve yüzde 67 artışla Türkmenistan olarak sıralandı.

İllerin ihracatına bakıldığında ise en çok ihracat gerçekleştiren ilk 5 il, sırasıyla İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir ve Ankara olarak gerçekleşti.

İhracatta en dikkat çekici artışlar ise 5 kat artışla Yalova, yüzde 79 artışla Rize, yüzde 68 artışla Ordu, yüzde 55 artışla Şırnak ve yüzde 53 artışla Çankırı oldu.

Aralık ayında ihracat miktar bazında yüzde 3,8 artış gösterdi, 12,2 milyon tona ulaştı.

TL ile ihracat ise 4,6 milyar TL’ye ulaştı. TL ile ihracat yapılan ülke sayısı 179 oldu.

Bir Yılda Elli Girişimciye Destek

Türkiye’de girişimcilik ekosistemindeki şirketlerin büyümesi ve İngiltere pazarına açılabilmesi için İstanbul Teknokent Entertech’in İstanbul Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle yürüttüğü ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı sadece bir yılda 50 girişimciye destek verdi. İstanbul Teknokent Genel Müdürü Yasin Erol, “Girişimcileri yatırımcılarla bir araya getiren ICUBE Programında amacımız daha çok girişimciye ulaşmak” dedi.

 

SON yıllarda girişimcilik ekosistemi Türkiye’de hızlı bir büyüme yakaladı. Bu büyümede şirketlerin yurtdışı pazarlara açılması ve destek almasını sağlayan programların katkısı da büyük. Bu programların başında da Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle İstanbul Teknokent’in yürütücülüğünde hayata geçirilen ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı bulunuyor.

 

YABANCI YATIRIMCILARLA  BULUŞTURULUYOR

 

İSTANBUL Teknokent Entertech’in İstanbul Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle yürütücülüğünü üstlendiği ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı, girişimcilerin globale açılmasına olanak sağlıyor. Bir yıl önce İstanbul Teknokent Entertech tarafından faaliyete geçirilen ICUBE programı bugüne kadar 50 girişimciye destek verirken, 20 şirketi de İngiltere pazarına taşımayı başardı. ICUBE programı ile bugüne kadar yaptıkları çalışmaları değerlendiren İstanbul Teknokent Entertech Genel Müdürü Yasin Erol, şöyle konuştu: “2018 yılı Ekim ayı içerisinde kurduğumuz ICUBE Programı İstanbul il sınırları içerisinde konumlanmış girişimlerin İngiltere pazarını çıkışını destekleyen ve aynı zamanda yurtdışı pazarlarda güçlenmesini sağlayan Uluslararası Hızlandırma Programı olarak hizmet veriyor. Uzman ekiplerimiz tarafından hazırlanan Uluslararası Hızlandırma Programı’na her dönem 25 uluslararasılaşma potansiyeline sahip şirket kabul ediliyor. Bu şirketlere finanstan hukuka, proje geliştirmeden dijital pazarlamaya kadar birçok alanda mentorluk veriliyor. 2020 yılı Mart ayı sonu itibari ile Programın ikinci dönemini tamamlayacağız. İkinci dönem ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı’nı başarı ile bitiren 10 mezun girişimciyi daha yabancı yatırımcılarla buluşması ve potansiyel müşterileri ile satış görüşmeleri yapmaları için İngiltere’ye götürüyoruz. Böylelikle girişimcilerimiz İngiltere pazarında ki yerli ve yabancı yatırımcılarla tanışma ve yatırım fırsatlarını yerinde inceleme fırsatına sahip oluyorlar. İngiltere’ye götürdüğümüz girişimcilerimizin masrafları da Entertech tarafından karşılanıyor.”

DÖRT ÖNEMLİ HEDEFİMİZ VAR

 

Türkiye’de girişimciliğin önemli bir noktaya geldiğini, bu ekosistem içerisindeki eksikleri tespit ederek şirketlerin büyümesi ve yatırım çekebilmeleri adına çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getiren Yasin Erol, şöyle konuştu: “ICUBE programından yararlanabilecek şirketlerin sahip olmasını beklediğimiz öncelikli kriterler var. Teknoparklarda bulunan teknolojik şirketlerin alt yapıları programa katılım için çok uygun. Ayrıca teknoloji tabanlı ürün geliştiren birçok KOBİ’de programımızdaki imkanlardan kolayca yararlanabiliyor.

Bizim burada 4 önemli hedefimiz var.

·       Teknoloji tabanlı firmaların ürünlerini, profesyonel eğitmenler ve mentorlarla geliştirmek.

·       Satış yapmakta olan firmaların mevcut kapasitelerini arttırmak ve ihtiyaç duyulan fon kaynaklarına erişimlerini sağlamak.

·       Uluslararası pazarlara erişim imkânı sağlayarak yurtdışındaki iş geliştirme ağlarına dahil etmek.

·       Ulusal ve uluslararası platformlarda yatırımcı ağları ile buluşturup potansiyel yatırımcılarla uygun iş birlikleri oluşturmalarını sağlamak.”

 

ICUBE ikinci dönem Demo Day etkinliğine yoğun ilgi

 

İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından 2018 yılı “Girişimcilik Mali Destek Programı kapsamında desteklenen, İstanbul Teknokent yürütücülüğünde hayata geçirilen Uluslararası Hızlandırma Programı projemiz önemli bir etkinliğe imza attı. Teknoloji, yenilik ve yaratıcılık odaklı girişimciliğin desteklenmesi amacıyla hayata geçirilen ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı’nın ikinci dönem girişimcileri, Demo Day İstanbul’da iş Ağı Oluşturma çerçevesi kapsamında, iş fikirleri ve projelerini yatırımcılara birebir tanıtma fırsatı da yakaladı. 18 Aralık tarihinde gerçekleştirilen etkinliğe yoğun bir katılım vardı. Etkinlik kapsamında girişimciler projelerini tanıtma fırsatı yakalarken, birçok girişimci adayı da yaşanan gelişmeleri yakından izleme fırsatı buldu. Etkinlikte konuşan İstanbul Teknokent Genel Müdürü Yasin Erol, “Türkiye’deki girişimciliğin yaygınlaştırılması ve doğru projelerin hayata geçirilerek fark yaratılması için ekibimizle çalışmalar sürdürüyoruz. Girişimcilere pusula olmaya çalışıyoruz. Birinci dönemde güzel dönüşler aldık. 10 girişimcimizi Londra’ya götürdük. Londra’da yatırımcılarla buluşan girişicimlerimizin projeleri çok ilgi çekti ve birçoğu yatırım alma noktasında sözleşme aşamasına geldiler. Biz yolda olmaya çalışıyoruz ve girişimcileri yolda tutmaya çalışıyoruz. Günümüz dünyasında uluslararası fikri olmayan bir girişimcinin ayakta kalma şansı maalesef yok” ifadelerini kullandı.

İhracatçıya Hususi Pasaport Hakkı 2 Yıldan 4 Yıla Çıkartıldı

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan kararla ihracat yapan iş insanlarına verilen hususi damgalı pasaport hakkı süresi 2 yıldan 4 yıla çıkartıldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, “Türkiye’nin ekonomi ve ticaret diplomasisinin saha neferleri olan ihracatçılarımız, alınan bu kararla dünya ticaretinin yüzde 75’ini oluşturan ülkelerde daha hızlı erişebilme imkânı ve bu pazarlarda daha uzun süre iş yapma olanağı bulacak” dedi.

Resmi Gazete’nin bugün “Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” başlığıyla yayımlanan 30988 sayılı kararıyla, ihracatçılara verilen yeşil pasaport hakkı süresi 2 yıldan 4 yıla uzatıldı. Madde 12 olarak geçen kanun, “15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü maddesinin (A) fıkrasının yedinci paragrafında yer alan “iki” ibaresi “dört” şeklinde değiştirilmiştir” şeklinde açıklandı.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, “Küresel ticaretin yüzde 75’ine hakim olan ülkelere ihracatçımızın kolayca erişebilmesini sağlamak adına, yeşil pasaport süresi de 4 yıla uzatıldı. İhracatçılarımız artık bu pazarlarda daha uzun süre iş yapma imkanı bulacak” dedi.

Kısa bir süre önce, ihracatçılar için yeşil pasaport alma limitinin 1 milyon dolardan 500 bin dolara indirildiğini de hatırlatan İsmail Gülle, “Pasaportun süresinin de 4 yıla çıkarılması yönündeki talebimizi de kısa sürede sonuçlanmasını sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımız ve Hükümetimize, ve Gazi Meclisimize İhracat Ailemiz adına şükranlarımızı sunarız. Her zaman üzerinde durduğumuz gibi ihracatçılarımızın iş yaptıkları pazarlara hızlı ulaşması ve rahat hareket etmeleri, mobilite kazanmaları çok önemli. Vize işlemlerindeki zaman kaybı azalacak ve ihracatçının hızlı hareket etmesini sağlanacak. Kararın ihracat hacmimize olumlu etkileri olacaktır. Bu kararlarla, ihracatçımız 2020’ye büyük bir motivasyonla ve yeni rekorlara odaklanmış olarak girecek. İhracat Ailemize hayırlı olsun” diye konuştu.