İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği, TÜSMOD ve BuyerNetwork tarafından organize edilen Satınalma Meslek Buluşması büyük ilgi gördü.

İnegöl Mobilya Sektörü Satınalma Meslek Buluşması, 24.10.2019 tarihinde İnegöl – İMOS Konferans Salonu’nda yapıldı. Mobilya sektöründe 42 firmada görev alan toplam 66 satınalma yöneticisinin yer aldığı mesleki toplantı dolu dolu geçti.

Saloni Mobilya Satınalma Müdürü, Erdal ATABEK, açılış konuşmalarında, İnegöl sanayisi ve Dış Ticaret hacmini anlattı.

Soldan Sağa: Sefa Ay, Prof. Dr. Murat Erdal, Erdal Atabek, Gürkan Hüryılmaz

Erdal ATABEK konuşmasında , İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanan İnegöl Ekonomi Raporu 2019 verilerini paylaştı. Bu rapora göre;

İnegöl, 2018 yılında 671 firma ile 1.011.662.568,31 dolar ihracat, 41 firma ile de 320.043.452,58 dolar ithalat gerçekleştirerek toplam dış ticaret hacmini 1.331.706.020,89 dolara çıkartmıştır.

2018 yılında İnegöl 691.619.115,73 dolar dış ticaret fazlası vererek ülkemiz için model ekonomi şehri olma geleneğini sürdürmüştür. Sektörel olarak incelediğimizde 2018 yılında bir önceki yılda olduğu gibi en fazla ihracatın mobilya sektöründe yapıldığını görüyoruz.

İhracat rakamları içerisinde en yüksek orana mobilya sektörü sahiptir. 588 firma ile toplam ihracatın %42’si bu sektör tarafından gerçekleştirilirken; Tekstil, Orman Ürünleri, Gıda, Diğer Sektörler, Otomotiv Yan Sanayi, Kimya ve Makine-Metal sektörleri ihracat rakamları ile Mobilya Sektörünün ardından gelmektedir.

Erdal ATABEK konuşmasında, “mobilya sektöründe, satınalmanın hak ettiği değeri almadığını görüyoruz. Amacımız, meslek birlikteliğini sağlayarak, meslektaşlarımızı geliştirerek ve eğiterek mesleğimizin hak ettiği yerde olmasını sağlamaktır” dedi.

Nills Mobilya Satınalma Müdürü, Ülkü KOCAOĞLU ise “günümüzde artık şirketler kar etmenin yolunun satın alırken kazanmaktan geçtiğini biliyor. Mesleğimizin değişen ve gelişen dünya koşullarında farkındalık seviyesinin arttırılması son derece önemli. Satınalma mesleğinin değer kazanması yolunda adımlar atmaya devam edeceğiz” dedi.

Gala Mobilya Satınalma Müdürü, Mehmet ÖĞÜTVEREN konuşmasında,
“Satınalma sadece pazarlık yapmaktan ibaret değil. Sürdürülebilir kaliteli tedarikçi zinciri mekanizmasını şirketlere kazandırmak lazım” dedi.

BuyerNetwork.net B2B İş ve Ticaret Platformu kurucu ortağı Prof. Dr. Murat ERDAL ise satınalma ve tedarik zincirlerindeki riskleri açıkladı. Günümüzde satınalma mesleğini, bilgi (istihbarat) ve risk yöneticiliği çerçevesinde değerlendirmenin doğru olacağını belirten Prof. ERDAL makro risklerden başlayarak işletme ve çevre ilişkilerini değerlendirdi.
Erdal, 8. yılına giren sektör dergisi SATINALMA ile mesleğin gelişimine doğrudan katkı sunduklarını, BuyerNetwork.net İş ve B2B Ticaret Platformu ile de yeni bir dönemi başlattıklarını söyledi. Kurumsal pazaryeri, firmalar arası ticaret tarafında alıcı ve satıcıları bir araya getirdiklerini, öğrenme merkezi ile de dergi arşivini, tüm 7 yılda yayınlanmış 84 Satınalma dergisini, kendisini mesleki anlamda geliştirmek isteyenlere dijital olarak sunduklarını söyledi.

TÜSMOD yönetim kurulu başkanı Gürkan HÜRYILMAZ, “Satınalma ve Tedarik Yönetiminde Dijital Uygulamalar” başlıklı sunumunu meslektaşları ile paylaştı. Gürkan Hüryılmaz, “mobilya sektörünün dijital dönüşümde net ve anlaşılır stratejiler belirleyerek, daha kararlı adımlar atması gerekiyor” dedi.

Satınalma’da dijital dönüşümün ise artık kaçınılmaz olduğunu vurgulayan HÜRYILMAZ, “Günümüzde satınalma birimlerinin; veri analitiği, tedarikten ödemeye süreçlerin dijitalleşmesi , endüstri 4.0 uygulamaları, robotik süreç otomasyonu, yapay zeka ve blok zinciri gibi dijital dönüşüm araçlarını kullanmaları; bir yandan günlük işlerin çok daha hızlı yapılması, diğer yandan satınalma karar destek sistemlerinin güçlendirilmesi açısından en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.

Gelir Sadece Üretimle Elde Edilir

Satınalma Yöneticileri İndeksi

Son aylarda Avrupadaki krizin etkileri özellikle imalat sektöründe iyice hissedilmeye başladı, makina, makina yedek parça ve fason üretimi yapan kobi ve firmalar zor bir dönemden geçiyor, çalıştığım, makina imalat sektörünü baz alarak bunun avantajlı yönlerinin olduğunu söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

Avrupa başta olmak üzere büyük ekonomiye sahip ülkeler makina ve teçhizat konusunda ülkemizi tercih ediyor ve bu bize ülke olarak önemli bir fırsatın kapılarını aralıyor, yıllarca Avrupa ve Dünya  pazarına girmeye çalışan firmalar bu fırsatı iyi değerlendirip kaliteden ödün vermeden krizi avantaja dönüştürebilirler.

Satınalma Yöneticileri İndeksi
Satınalma Yöneticileri İndeksi

 

Markit’in verilerine göre*; – PMI, önceki ay ölçülen 52,5 seviyesinden gerileyerek, Kasım ayında 51,6 seviyesine düştü. Bu düşüş, üst üste üçüncü ayda da faaliyet koşullarındaki gelişmeye işaret etti. Zayıflayan piyasa koşulları, yeni ihracat siparişlerinde gerçekleşen düşüşün nedeni olarak gösterildi. Satın alma miktarları, üst üste altıncı ayda da artış gösterdi. Buna karşın, büyüme yavaşlayarak, dizilim içinde en düşük seviyede seyretti. Şirketler, yeni sipariş seviyesinde meydana gelen artışın, satın alma faaliyetlerinin artmasına neden olduğunu belirttiler. PMI, imalat koşullarının daha da iyileşeceğine işaret ediyor .

 Tedarikçi bir çok firmanın, envanter sayımı ve gelecek yıl satış planlarını yapmaya başladığı bu günlerde, fiyatlarda ve vadelerde esnek olmaya başladığını görüyoruz, hatta kaliteyi bozan firmaların artması da gözümüzden kaçmıyor değil, yaptıkları bu büyük hata, satınalmayı zor duruma sokmakla birlikte yeni firma arayışları ile kendilerine bir şans bekleyen firmalar için avantaja dönüşebiliyor.

Makina imalat sektörünün başını ağrıtan en önemli konulardan biri de, dünya çapında üretim yapan firmaların rekabet amacıyla ülkemize özel ürünler üretmesi ve bu ürün yada ürün gruplarının dünya çapında bulunulabilirliğini iddia etmesi, yedek parça anlamında güven sarsıcı bu durum sizi yurtdışında mağdur durumda bırakabiliyor.

Üretmek gerçekten zor ve karmaşıktır, bu yüzden çoğu girişimcinin tercih etmediği bir yatırım aracı konumundan çıkamıyor maalesef, market türü al – sat mantığı akla daha çok yatkın geliyor, eğer bu ülkenin kalkınması ve millet olarak bir refah seviyesine ulaşılması gerekiyorsa üretmek şart ve mutlaka desteklenmeli.

Prof. Dr. Özer Ertuna’nın “Dünya ekonomik krizi ve Türkiyenin durumu** ile ilgili makalesinden yararlı gördüğüm bir kısmını paylaşmak isterim;

 “Krizin kendi içinde hapsedilmesi çok önemlidir. Bundan kastettiğimiz, piyasa krizlerinin reel ekonomiye yansımasını önlemektir. Yani krizler servetlerle ilgilidir. Kriz dönemlerinde servetler el değiştirir. Reel servetlere bir  şey olmaz fakat onlara atfedilen değerler değişir. Hisse senetleri fiyatları düşer fakat fabrikalar yok olmaz. İşte kriz yönetiminde temel görev piyasa krizinin reel krize, gelir ve istihdam kaybına dönüşmemesini sağlamaktır. Hedef bu olmalıdır. Bu da kolay bir iş değildir. Ama mümkündür. Bunun pek çok boyutu vardır.

Temel neden, piyasa krizlerinin mali sektörde yaşanmasıdır. Mali sektör de reel sektörün faaliyetleri için vazgeçilemeyecek bir sektördür. Üretim birimleri,  şirketler, işlerini çevirebilmek için paraya muhtaçtır. Mali sektörün kredilerini kısması, reel sektörü çaresiz bırakabilir. Burada krizin kendi içinde hapsedilmesi sözünden kastettiğim, kriz süresinde reel sektör için alternatif finansman seçeneklerinin yaratılmasıdır. Devlet veya yeni bir örgütlenme  şirketlere doğrudan finansman sağlayabilir. Devlet bu finansmanı şirketlere kısmen ortak olarak, kısmen de finansman bonosu veya tahvil satın alarak sağlayabilir. Bu finansmanın sağlandığı şirketlerin işçi

çıkarmamasına üretimini düşürmemesine özen gösterilmelidir. Devlet işletmelerin finansmanında kullanacağı bu kaynakları da tasarrufçuya güvenilir mali araçlar satarak yaratabilir”

Bir diğer sorun ise nitelikli personel; bu konu profesyonel sosyal ağlarda da sık sık tartışılıyor, üretim her ne kadar makinalarla yapılıyorsa da mutlaka profesyonel bir ekibe ihtiyacınız var ve bu konu insan kaynakları departmanın yeteneği ile doğru orantılı gibi gözükse de İKA ların durumu ortada, verilen ilanlarda birbiriyle çelişkili maddelerin olması, ilanların kopyala/yapıştır mantığıyla yapılması, yapılacak işin içeriğinin tam olarak açık olmaması, mülakatlarda sorulan soruların ciddiyetsizliği ve yapılacak iş ile uzaktan – yakından alakalı olmaması, yine mülakatda genelde ilgili birim liderinin yerine içerikten/konudan/işin mahiyetinden bihaber bir yetkilinin olması vs., ingilizcenin şart olması (ki eğitim verebilirsiniz) kullanılan programı (SAP gibi) bilme şartı (yine eğitimle verebilirsiniz).

Bu sayede büyük firmalarda, sırf ingilizce bildiği için masa başında boş boş oturan elemanları, excel den dahi anlamayan muhasebecileri, sipariş verdiğiniz ürünü şirketinizi arayıp telefona ilk çıkan kişiye söyleyip sonra “biz haber vermiştik” diyenleri, e-mail yerine faks kullanmayı tercih edenleri ve yine e-mail’e dosya ekleyemeyenleri, şirket içi mailleşmenin önemini hala anlayamamış olanları, bunu gereksiz görenleri ve buna bağlı olarak geciken siparişleri görme şansına sahip oluyoruz.

Belki çok iyi bir personeli basit bir şartla kaybediyor veya rakibe paslıyor olmanızın riski, önemsenmeyen konular arasında, personeli bir süre çalıştırmadan takım çalışmasına yatkın olduğunu, analitik düşünebildiğini, liderlik özelliklerini anlayabiliyorsanız o başka, sürekli profesyonel eleman şartı da yeni mezun olmuş iş tecrübesi olmayan gençlerimizin en büyük sorunlarının başında geliyor, gençlerin tecrübe kazanması için ekibe dahil edilmesi, sorumluluk verilmesi gerekiyor.

İmdat BEŞİKCİ

Satınalma Uzmanı, Yeniyurt Makina Ltd. Şti.

 

 

 

 

Öğrenen Turizm Bölgelerinin Şehir Marka İmajına Katkısı

Turizmin gelişmesiyle birlikte son yıllarda ülkeler, turizmden elde ettikleri gelirleri daha çoğaltabilmek için kıyasıya rekabet etmektedirler. Bu anlamda artık yöneticiler bir ülkenin tamamını değil, ülkenin sahip olduğu her yöreyi ve bölgeyi pazarlama açısından ele alarak rekabet edebilir konuma getirmeye çalışmaktadırlar. Küreselleşme, internet ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler günümüzde, yer ve uzaklık sorunlarının ortadan kalkmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, bölge ya da yerellik kavramları, yenilenen ve sürdürülebilir bir ekonomik yaşamın odak noktası olmuştur.

Ayrıca bölgelerin ölçekleri daha küçük olduğu için sorunlara çözüm üretmek ve planları koordine etmekle de daha esnek davranılabilmektedir. Bu durumda kalkınma stratejileri bölge ve yerellik üzerinden oluşturulmaya çalışılarak bölge ve yerele ait sosyal, kültürel ve ekonomik özelliklerin önemini artırmıştır.

Bu gelişmelerin sonucunda öğrenen bölge, öğrenen şehir, sürdürülebilir kentleşme ve marka şehir gibi kavramlar hayatımızda önem kazanmışlardır. Bölgesel ya da yerel kalkınma için yeniliklerin izlenmesi ve yaşam boyu öğrenme felsefesinin etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Öğrenen bölge, bir bölgenin kendi potansiyelini ve yeteneklerini öğrenerek geliştirip yaşam standartlarını ve yaşam kalitesini artırmasıdır. Yaşam boyu öğrenme ise, ülkelerin ekonomik ilerleme ve gelişimleri için, sosyal birliktelik, demokratik anlayış ve etkinlik için, kişisel gelişim ve yaşamın her alanından yararlanmak için geliştirilen bir kavramdır.

Yazar: Yrd. Doç. Dr. Alparslan ÖZMEN

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

 

 

 

 

Alırken Kazanmak

Satın almacılar olarak bizler sektörel bazda birçok dergi ve forum siteleri aracılığı ile iletişim kurabiliyorduk ancak bu dergi bizlere ve satın alma mesleğine ilgi gösteren genç arkadaşlarımıza birçok sektörden katılımcıyı içerisinde bulundurarak ortak paydada buluşma, tartışma ve birikimlerimizi paylaşma imkanı verecektir. Bu fırsatı bizlere sunan başta Prof. Dr. Murat Erdal olmak üzere tüm satın alma dergisi çalışanlarına teşekkür ederim.

Sevgili arkadaşlar yaşadığımız hayat içerisinde hepimiz ihtiyaçlarımızı karşılamak için çeşitli hizmet ve birçok ürün satın almaktayız. Eve giderken aldığımız ekmek , yaşadığımız sitedeki güvenlik hizmeti ve en sevdiğimiz sanatçının son çıkan albümü gibi. Satın alma operasyonu sonrası yaşanacak en büyük hayal kırıklığı alınan ürün veya hizmetin aynı kalitede, aynı sürede daha ucuza elde edilebileceğini öğrenmektir. Günlük hayatımızda yaşayabileceğimiz bu hayal kırıklığına maalesef iş hayatımızda yer yoktur.

İşletmelerin varoluş amacı kar elde etmektir. Satın alınan ürün ya da hizmete ödenen bedel doğrudan satılan ürün yada hizmetin değerini etkilemektedir. Örneğin otomotivde bu oran %70 seviyesindedir. Yani satılan bir aracın vergileri hariç fiyatının % 70 i aracı üretmek için alınan ürün ve hizmetlerin bedelidir. İşletmeye kar getirecek olan satış operasyonunda rekabetçi ve başarılı olabilmek için en önemli nokta satın alma süreçlerini rakiplerimize göre daha iyi yönetmektir.

Alırken kazanmak için sadece en uygun fiyat teklifini almak yeterli olmayacaktır. Tedarikçi seçimi, teklif toplama, pazarlık, sözleşme yönetimi, lojistik  gibi birçok süreçte minimum girdi ile maksimum kazancı elde etmek gerekir. Satın almacılar olarak bizler bu süreçleri en doğru şekilde yönetmeye çalışmaktayız. Otomotiv sektörü gibi rekabetin yüksek, karlılık oranının düşük olduğu sektörlerde tedarik daha fazla önem taşımaktadır.

Otomotiv sektöründe başarılı bir satın alma için ürünlerin üretim ve tedarik süreçlerine hakim olmak gerekir.  Ayrıca fiyatı oluşturan analiz yönteminde yer alan tüm girdilerin kontrol altında tutulması çok önemlidir. Hammadde fiyatları , fason yaptırılan kaplama boya gibi operasyonların piyasa fiyatları, işçilik fiyatı ve tabi ki bu girdilerin doğru bir şekilde güncellenebilmesi için takip edilecek borsa ve endeksler doğru belirlenmelidir. Oluşturulacak matematiksel formülde yapılan hata fiyatın bazen müşteri bazen de satıcı lehine çalışmasına neden olur. Bundan dolayı üzerinde anlaşılan fiyat güncelleme metodunun 6 ayda bir gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.

Tüm bu gayret ve çaba ile hataya yer vermeyen bir akış kurgulanmaktadır. Alırken kazanan organizasyonlar tasarruf yapan aileler gibidir. Aileler ya da bireyler tasarruflarını yatırıma dönüştürürler örneğin yeni bir ev ya da araba alınabilir veya kişisel gelişim ve hobi kurslarına katılarak tasarrufumuzu insana yatırım şeklinde de değerlendirebiliriz. işletmelerde tasarruflarını tabi ki varoluş amaçları doğrultusunda harcarlar yani kar gösterirler yada daha fazla kar etmek için yatırım yaparlar.

Bence tedarik operasyonu bu özelliklerinden dolayı çok zevkli ve heyecanlı. Çünkü harcamadığınız yada harcatmadığınız her tutar karlılığı arttırmakta ve yeni yatırım fikirlerinin oluşmasını sağlamaktadır.

Sevgi ve Saygılarımla

 

 Çağrı Şalgam

Satınalma Mühendisi, OTOKAR

Endüstriyel Pazarlarda (Mübadele) Değişime Konu Olan Değerler

Endüstriyel pazarlarda mübadele -değişim konusunu geçen sayıdaki yazımızda ele almıştık. Bu sayıda da değişime konu olan değerler üzerine düşüncelerimizi paylaşmak istedik. Söze şu şekilde başlamakta fayda olacağını düşünüyorum; endüstriyel pazarlarda da nihai tüketici pazarlarında yer alan ve değişime konu olan her tür değeri bulmak ve değişimi gerçekleştirmek mümkündür. Endüstriyel pazarların yapısı ve büyüklüğü düşünüldüğünde, alıcılar ile satıcıların büyüklüklerinin bir hayli değiştiği gözlense de; tatmine yönelik iş ve işlemlerin yapılması, gerçekleştirilecek bir takım değişimlere bağlıdır. Bu nedenle, tarafların özgür iradeleri ile değişim sürecine konu olacak değerlere de sahip olmaları gerekmektedir. Aşağıdaki şekilde endüstriyel pazarlarda değişime konu olan değerleri bir arada görebiliriz.

 

Endüstriyel Pazarlarda Mübadele

Pazarlama anlayışının bir gereği olarak, endüstriyel pazarlama süreci de alıcı firmaların ihtiyaç ve isteklerinin tatmini için, satıcı firmaların geliştirmiş veya hazırlamış oldukları ürün ve hizmetleri alıcı firmalara sunması ve değişimin gerçekleşmesi şeklinde meydana gelmektedir. Bu hazırlık ve değişimin gerçekleşebilmesi için gerek şart ise, alıcı firmaların kendilerine sunulan ürün ve hizmetler hakkında yeterli düzeyde bilgiye sahip olmasından geçmektedir. Örgütsel satış merkezlerinin bu çerçevede önemli görevlerinden biri satış görüşmesini yapacak olanları güvenilir ve işe yarar bilgilerle donatarak; alıcının doğru ve yeterli düzeyde bilgilendirilmesinin sağlanmasıdır. Bu bilgi akışının alıcının problemlerinin çözümüne yönelik olarak etkin bir şeklide yapılması, alıcının dikkatinin çekilmesi açısından da öneme sahiptir.

Problemlere doğru çözümler üretebilmek için gerekli olan bilginin alıcıdan sağlanması ileriki safhada önerilecek ürün ve hizmet konusunda belirleyici olacaktır. Yanlış ve yetersiz bilgi değişimi, yanlış ve yetersiz çözümler üretilmesine neden olabilir. Problemin çözümüne yönelik satıcı firmanın önereceği alternatif veya alternatiflerin alıcı firmada etki yaratması ikna sürecini kolaylaştırmaktadır. Pazarlık sürecinde satıcı ve alıcı firma temsilcileri arasında önceden oluşmuş bir arkadaşlık ve güven ilişkisinin varlığı değişimi kolaylaştırır. Aksi bir durum, örneğin geçmiş tecrübelerin oluşturduğu negatif önyargılar veya satıcı firma için sektördeki olumsuz söylentiler ise, değişim işlemlerini zorlaştırır ve engeller.

Endüstriyel pazarlama sürecinin satıcı firma tarafında işleyen satış sürecine karşılık alıcı tarafında işleyen satınalma süreci, ürün ve hizmetlerin alıcıya teslimi ile devam eder. Alıcı firma değişime konu olan ve satın aldığı ürün ve hizmetlerin karşılığı olarak satıcı firmaya bir ödeme yapar. Ödeme şekli önceden belirlenmiş pazar koşullarına uygun olarak nakden yapılabileceği gibi, kimi zaman da anlaşma gereği takas yoluyla da gerçekleştirilebilir. Böyle bir durumda alıcı firma da alım yaptığı ürün ve hizmetlerin karşılığında ödemeyi bir ürün veya hizmet yoluyla gerçekleştirmiş olur.

Endüstriyel pazarlamada değişime konu olan en önemli değerlerden bir diğeri de iletişimdir. Alıcılar ve satıcılar arasında iletişimin etkinliği satış ve satınalma süreçlerinin kalitesine doğrudan etki etmektedir. Satıcının iletişimde kullandığı mesajlar ve bunları alıcı firmaların anlayabileceği terminoloji ile kodlaması, mesajın anlaşılabilirliği açısından dikkate alınmalıdır. Mesaj kanalları da alıcıya göre tasarlanmalı, alıcının ilgilenmediği ve takibi dışındaki kanallar tercih edilmemelidir. Alcının mesleki birikimi yanında ürün ve hizmetlere olan ihtiyaç düzeyi, kendisine gönderilen mesajları alıp değerlendirmesi veya görmezden gelmesi bakımından da göz önünde bulundurulmalıdır. Mesajın alınması kadar mesaja verilecek cevap da dikkatlice takip edilmelidir. İletişimin tek yönlü bir süreç olmadığını ve karşılıklı yapıldığını her zaman hatırda tutmak gerekir. Çok konuşan satışçıların en büyük sorunu potansiyel müşterileri dinlememelerinden ve bu nedenle yeterli bilgi toplayamamalarından kaynaklanmaktadır. En uygun olanının ne olduğuna karar verebilmek için değişim süreçlerinde iletişimin değerinin farkına varılması gerekir.

Endüstriyel pazarlamada müşteri memnuniyetinin sağlanması için satış ve satınalma süreçlerinin her aşamasında müşteriye verilecek hizmetlere üst düzeyde dikkat edilmesi gerekmektedir. Bir kerelik satış yapıp ortadan kaybolmak yerine, uzun dönemli ilişkinin kurulması ve bu ilişkinin korunması için satış sonrası hizmetlerin değişime konu olan bir başka değer olduğu unutulmamalıdır. Özetlemek gerekirse, endüstriyel pazarlarda mübadelenin her aşamasının “değer” saklayan bir süreç olduğu gerçeği gözden kaçırılmadan, alıcı ile satıcı arasındaki ilişkinin kurulması ve sürdürülmesinde, süreci doğru yönetebilmenin başarının anahtarı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

 

Emrah Cengiz, Prof. Dr. İstanbul Üniversitesi

ecengiz@istanbul.edu.tr

 

 

Kimya Sektöründe Satınalma Operasyonları ve Tedarikçi İlişkileri

chemical research
close-up of colorful medical tubes placed in a plastic rack, in a laboratory

Son günlerdeki moda deyimle rekabetin artık işletmeler arasında değil, işletmelerin tedarik zinciri uygulamaları arasında gerçekleşmesi, bu zincirin önemli bir halkası olan “Satınalma” ve “Satınalma Operasyonları” nı son derece önemli kılmaktadır.

Satınalma başarısı, operasyonu ile literatürde “sourcing” olarak adlandırılan, gerçek manada satınalma aşamasından önceki tedarikçi belirleme veya teklif toplama aşamasının uyumu ve koordinesine bağlıdır.

chemical research

Genel olarak, üretim işletmeleri hammadde tedarikini minimum stok kalacak (emniyet stoku) şekilde planlamakta ve talep/teslim tarihlerini bu şekilde belirlemekteler. Konjoktürel gelişmelere ve piyasa rekabet şartlarına uyabilmek adına üretim/planlama ve lojistik departmanları müşterek çalışmalarımız ile geçmiş tecrübelerimiz sonucu belirlenen ve belirli sürelerde güncellenen  “ lead time”(termin/teslim tarihleri) lara göre satınalma operasyonuna başlayarak, prosedürlerimizi uyguluyoruz, ancak başta da söylediğim gibi içinde bulunduğumuz rekabetçi piyasa şartları minimum maliyetli ve zamanında teslimli operasyonları gerekli kılmaktadır. Piyasadaki fiyatların çok altında bir maliyet ve yüksek kalitede tedarik edebileceğiniz bir kimyasalın gerekli termin/teslim sürelerinde işletmenizde olamaması, işletmeniz için bir avantaj olmaktan çok aksine muhtemel üretim bandınızı değiştirmek ya da üretiminize ara vermek zorunda kalacağınız, sizin ve işletmeniz için son derece olumsuz bir senaryo ile karşı karşıya kalmanıza neden olabilecektir.

Kimya sektöründeki satınalma personeli için en büyük problemler yerel tedarikçi bulma zorluğu ve nakliye/ulaştırma operasyonları olarak göze çarpar. Sektöre has diyebileceğimiz bu durumlar için, Kimyasal satınalma operasyonlarını diğer sektörlerden ayıran temel farklılıklar olarak da belirtebiliriz.

Talep edilen kimyasal hammadde tedarikçisini belirleme aşaması, belirttiğimiz gibi yurtiçi tedarikçi yetersizliği/yokluğu nedeniyle, satınalma personelinin alternatifsiz olarak yurtdışı pazarlara yönelmesi ile başlamaktadır. Operasyonun sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi satınalma-sevkiyat-gümrükleme bölümlerinin koordineli çalışmasına bağlıdır. İşletmeler çeşitli performans ölçe kriterleri belirleyerek ilgili bölümlerin sipariş edinme performanslarını belirleyebilir. Örnek vermek gerekirse, üretim tarafından talep edilen malzemenin, satınalma tarafından ne kadar sürede siparişe çevrildiği, siparişe çevrilen ve tedarikçiye yönlendirilmiş bu talebin tedarikçi tarafından karşılanabileceğinin teyidinin ne kadar sürede firma satınalma yetkilisine ulaştığı, belirlenmiş termin/teslim süreleri içersinde talebin karşılanabilme oranı, gümrüğe gelmiş hammaddenin ne kadar sürede gümrüklenip, işletmeye verilebildiği v.b kriterler işletme içindeki çeşitli departmanların ve tedarikçinin performansının ölçümünde bizlere yardımcı olacaktır.

Kimyasal satınalma operasyonu esnasında olası yaşanabilecek sıkıntılardan bahsetmek gerekirse; minimum sipariş miktarının belirlenmesi, ödeme ve teslim şeklinin belirlenmesi, özellikle likit hammaddelerin sevkiyatında yaşanan taşıma kabı/aracı problemleri örnek olarak verilebilir.

Kimyasalların yurtdışından temini, beraberinde yüksek maliyetleri getirmektedir. Firmalar hem hammadde maliyetleri hem de stoklama maliyetlerini minimize etmek adına optimum sipariş miktarını belirlemek ve bu sipariş miktarını tedarikçiye kabul ettirmek durumundadır. İşletmenin küçük tonajlar sık aralıklarla mı yoksa yüksek tonajlı periyodik alımlarla mı talebi karşılayacağı sorusunun doğru cevabı optimum sipariş miktarı olarak karşımıza çıkar.

Özellikle likit hammaddelerin sevkiyatının özel ekipmalar (ısıtmalı araçlar/dorseler, Isotank konteynerler v.b.)  gerektirmesi yüksek taşıma maliyetlerine neden olmakta, bu maliyetler hem tedarikçi hem de işletme tarafına ayrı ayrı yansımaktadır. Kimyasal tedarikçiler de, bu maliyetlerden en alt düzeyde etkilenme adına yüksek tonajlı satışlardan taraf olurken, işletmeler ise genelde sık aralıklı düşük tonajlı sipariş miktarlarını tercih etmektedir. Durum böyle olunca her iki taraf için sıkı bir pazarlık süreci öngörülmekte ve bu aşamada işletme-tedarikçi ilişkileri ve etkileşiminin önemi ortaya çıkmaktadır.

Tedarikçi ilişkileri yönetimi de Satınalma üst başlığı altında ayrıca incelenmesi/irdelenmesi gereken çok önemli bir konudur. Satınalma personeli için birinci öncelik maliyet olarak görünse de tedarikçinin talebi karşılayabilme oranını da belirlemek isteyecektir. Düşük maliyetli ancak talebi karşılanamayan siparişler satınalma başarısızlığı olarak ortaya çıkacaktır.

Karşılıklı güvene dayalı ticari ilişkiler genelde uzun süreli tedarikçi-işletme ilişkisine, güncel deyimi ile tedarikçisi işletmenin “çözüm ortağı” haline dönüşmektedir. Ancak bu durum ülkemizde pek de kolay ve kısa zamanlarda tesis edilebilen bir durum değildir. Maliyet odaklı satınalma alışkanlığının, bu tür bir ilişkinin önündeki en büyük engel olarak görebiliriz. Genelde piyasa şartlarında “kazan-kazan” prensibi ile gelişen ve ilerleyen tedarikçi-işletme ilişkileri uzun vadeli olabilmektedir. Her iki taraf açısından bakıldığında, “bildiği-tanıdığı” tedarikçi-alıcı ile ticari ilişkisi uzun süre devam ettirmesi iki tarafın da arzu edeceği bir durumdur. Ancak günümüzdeki rekabet şartları buna pek izin vermemekte.

Son olarak değinmek istediğim konu; operasyonel anlamda sektörün yetişmiş işgücü ihtiyacı konusudur. Devamlı suretle gelişen ve değişen dünyamızda geleneksel satınalma operasyonları çağın gerisinde kalmakta, devamlı suretle maliyetleri minimize edecek operasyon/satınalma şekilleri aranmakta, en azından üst-yönetim tarafının bilançolardan tasarruf kalemi olarak görülmek istenmektedir. Kariyerini Kimya Satınalma ve Satınalma operasyonları sektöründe geliştirmek, sürdürmek isteyen arkadaşlarımız çağı yakalamak bir yana çağın ilerisine geçmek durumundalar. Mutlak suretle yeniliklere ve teknolojiye açık olmak zorunlulukları var, aksi halde belki de her sektör için geçerli, kendilerine sektör içinde yer bulabilmeleri çok zor olacaktır.

 

Yazar: Onur Mol, Satınalma Operasyon Uzmanı

  • – –  > Bu makale ilginizi çekebilir:  

Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası 

Eğitim: TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME ve TEDARİKÇİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi içeriğini incelemek için: https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

 

 

Y Kuşağına Liderlik Etmek

Teknoloji o kadar baş döndürücü bir hızla ilerliyor ki, günümüzde liderlerin önemli kısmı X kuşağı (1965-1979 yılları arası doğanlar) ve bu teknolojik gelişmelerin içine doğmuş Y kuşağını (1980-1999 yılları arası doğanlar) yönetmeye çalışıyorlar. Hatta Y kuşağı liderler işlerin başına geçmeye başladı bile. Aidiyet duygusu yüksek, sabırla terfi etmeyi bekleyen, sadık, otoriteye saygılı, çalışkan X kuşağı, şimdi sorgulayan, bağımsızlığına düşkün, belirli iş saatlerinden sıkılan, hemen terfi temek isteyen özgür nesille karşı karşıya. Bu kuşağı kesinlikle karar alma sürecine dahil etmek, fikirlerini ifade etmelerine platform hazırlamak, eleştirilerine alışmak gerekiyor. Siz daha toplantıyı bitirmeden twitterden yorumlara başlayabiliyorlar. İşi oyunlaştırmak, başarılarını dile getirerek yüreklendirmek, işin bir parçası olduklarına inandırmak, birazda hiyerarşiyi bir kenara bırakmak Y kuşağını verimli çalışanlar haline getirir mi? Ne dersiniz?

Sorumluluk Sigortaları Hakkında Her Şey

Değerli Satın almacılar,
Varlıklarımıza ait sigortaları nasıl yaptıracağımızı önceki sayılarımızda işlemeye çalıştık. Bu yazımızda sorumluluk sigortaları neler ve nasıl yaptırılmalı bunları inceleyeceğiz.
İşyerinizde bir kaza oldu çalışanlarınız yaralandı. Kazadan sorumlu tutulduğunuz için işçilerin tedavi masraflarını, maddi manevi tazminatlarını karşılamak zorundasınız. Müşterinizin size işlemek için gönderdiği mallar işyerinde çıkan yangın sonucunda kullanılmaz hale geldi, müşterinizin zararını karşılamak zorundasınız. Otelinize müşterileriniz yemekten zehirlendi, müşterilerin maddi manevi tazminatlarını karşılamanız gerekir. Mal taşıması yapıyorsunuz malı taşırken kaza yaptınız müşterinizin zararını karşılamak zorundasınız. Güvenlik hizmeti veriyorsunuz, personeliniz uyuduğu için hırsızları fark etmedi, çalınan malı karşılamanız isteniyor. Şirketin üst düzey yöneticisisiniz aldığınız bir karar nedeniyle şirketiniz zarara uğradı, ortaklar sizden bu zararı karşılamanızı istiyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

sorumluluk sigortaları
Bir kişi yada kurum bir başkasına zarar verir ise bu zararı gidermekle yükümlüdür. Başkalarına verilen zararlar bazı durumlarda ciddi bedellere ulaşabilmektedir. Bu bedellerin ödenmesi kişi yada kurumlara ciddi maddi külfet getirmekte, bazen mal varlıklarının kat be kat üzerine çıkabilmektedir. Bu durumdan kaçınmak için sigorta zorunlu olarak devreye sokulmalıdır.
Sorumluluk sigortaları, 3. şahıslar tarafından sigortalıya yöneltilen ve sigortalının sorumlu olduğu zararları karşılamak üzere yapılır.
Sorumluluk sigortaları bedeni ve maddi zararları karşılamak üzere, olay başı ve yıllık limitler üzerinden yapılmaktadır. Örneğin bedeni zararlar kişi başı 50.000 TL olay başı 100.000 TL yıllık 500.000 TL olarak belirtilmiş ise bir kişi için en fazla 50.000 TL, bir olayda en fazla 100.000 TL, yıllık kaç olay olursa olsun en fazla 500.000 TL sorumluluk zararı sigortacı tarafından karşılanır.
Diğer sigortalarda olduğu gibi sorumluluk sigortalarında da ciddi hatalar yapılmakta. Pratikte karşılaştığımız 3. şahıs sorumluluk sigortası sözleşmede ( poliçede) belirtilmiş ise sorumluluk risklerinin sigortacı tarafından üstlenildiği algısını yaratıyor. Hasar olunca da biz eksperler hasarın neden ödenmediğini anlatmaya çalışıyoruz.
Yaşadığım bir örnek; Temizlik hizmeti veren çok çalışanlı bir firmanın 5 yıldızlı bir otelde temizlik hizmeti veren personeli, lobide temizlik sırasında hata ile yangın fıskiyesini çalıştırınca otelin lobisi ve alt katta bulunan diskoya ait elektronik cihazlar zarar görmüştü. Temizlik firması bu tür zararlar için 3. şahıs sorumluluk sigortası yaptırdığını, acente arkadaşımızda yaptığını sanıyordu ama zarar karşılanmadı çünkü 3. şahıs mali mesuliyet sigorta genel şartlarına göre hizmet verilen yerde oluşacak zararlar istisna edilmişti (kapsam dışına çıkarılmıştı). Tabi şirket sahibi önce çok şaşırdı sonra öfkelendi, yaptığımız görüşme sonunda hatayı fark edip sonrasında ise zaman ayırıp bilgi alarak kendi risklerine uygun düzgün bir “Mesleki Sorumluluk Sigortası” yaptırdı. Dostluğumuz ise halen devam ediyor.
Sadece 3. şahıs sorumluluk sigortası almak ( genelde oldukça ucuzdur) sizleri genelde korumuyor. Sorumluluk risklerinin analizi yapılmadan alınan sigortalar yetersiz kalıyor.
Sorumluluk sigortasında risk analizi için öncelikle kime karşı sorumluluk taşıyoruz ve hangi olaylar nedeniyle sorumluluk taşıyoruz bunların belirlenmesi gerekiyor.
Faaliyetlerimiz, sorumlu olduğumuz kişilerin faaliyetleri ve varlıklarımız nedeniyle, çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, 3. şahıslar, Devlet, resmi kurumlar, ortaklar, kısaca iletişimde bulunduğunuz herkese potansiyel olarak zarar verebiliriz.
Sorumluluk risk analizi yapmanın ve ardından sigorta yaptırmanın aşamalarını aşağıdaki soruların yanıtlarını arayarak bulabiliriz.
1- Sorumlu olacağımız kişi ve kurumlar kimlerdir?
2- Bu kişilere karşı hangi olaylar nedeniyle sorumlu olabiliriz?
3- Sorumlu olacağımız bedeller ne olabilir?
4- Bu risklerin hangilerini sigorta ettirmeliyiz?
5- Sigorta ettirdiğimiz risklerin istisnaları neler? Bu istisnalar nasıl sigorta edilebilir?
6- Sigorta sözleşmesindeki muafiyet, limit, müşterek sigortalar neler? Bu bedeller bize uygun mu?

Soruların yanıtlarını daha önce varlıklarımızın risk analizini incelerken yaptığımız gibi genişleyen bir tablo yardımı ile yapabiliriz.
Doğalgaz vanası üreten bir işletmemiz olsun Bu işletmenin sorumlu olacağı kişi ve kurumlar sorumluluk doğuracak faaliyetleri tablo ile inceleyelim.

engin özaydın - satınalma dergisi

engin özaydın

Yukarıda verilen tabloları geliştirerek sorumluluk risklerimizin analizini yapabiliriz. Burada dikkat edilmesi gereken sorumlu olacağımız kişi ve kurumların kimler olduğu, bu kişilere nasıl zarar verebileceğimiz ve verebileceğimiz zararlara hangi sigortaları yaptırmamız gerekeceği sorularına yanıt aramaya çalıştık. Bu soruların yanıtı için yukarıda oluşturduğumuz tablolar yol göstermesi ve sistematik yaklaşım için oluşturulan genel tablolardır. Bu tabloların şirketinize ait riskler için özel olarak oluşturulması ve şirketinizin özel durumu için ayrı ayrı incelenmesi gerekir. Bu çalışmayı kendiniz yapabileceğiniz gibi uzman bir sigortacıdan da yardım alabilirsiniz. Özellikle risklere karşı yaptırılabilecek sigortaları ve bu sigortaların istinaslarının ( sigortacıların hasar ödememek için yaptıkları mızıkçılıkların) neler olduğunu belirlemek ve bu istisnaları kaldırmak için bir sigortacıdan yardım alınmasını tavsiye ederim.
Bu çalışmalar risklerin belirlenmesi için yapılan çalışmalardır. Çok önemli olan bir konuda risklerin maddi bedellerinin tahmini ve bu bedellere göre sigorta yaptırılmasıdır.
Sigortacılar işleri kolaylaştırmak için paket poliçe adı alında çok sayıda sigorta teminatını bir sözleşmede toplamayı severler. Paket sigortalar hem sigortacının hem sigortalının işlerini kolaylaştırır ama teminatların ve bedellerin doğru tespit edilmesi gerekir.
Sorumluluk sigortalarında genelde verilen bedeller sigortacıların inisiyatifine bırakılmaktadır. Sigortacılarda düşük bedelleri tercih etmekte, hasar meydana geldiğinde zarar sözleşmede belirtilen bedelden yüksek olduğunda (ki genelde yüksek olur) sigortalı zararın artan kısmını kendisi karşılamak zorunda kalır.
Sorumluluk sigortalarında da mal sigortalında olduğu gibi sorumluluk limitlerini sigortalının belirlemesi doğrudur. Örneğin şehir dışında, kendi bahçesi içerisinde, çevresi boş olan bir işletmenin komşularına yangın nedeniyle zarar vermesi söz konusu olmadığı için komşuluk yangın sigortası yaptırmasına gerek yoktur. Ama personelini servislerle taşıdığı için çalışanlarına karşı işveren mali mesuliyet sigortası yaptırmak, bu sözleşmeye personel taşıması risklerini ekletmek ve bu servislerde kaza olduğunda tüm çalışanların zararını karşılayacak büyüklükte bir teminat almak zorundadır. Daha somut olarak tanımlarsak, 40 kişinin taşındığı bir otobüs kaza yapıp, 40 personel yaralandığı ve ölümlerin olduğu bir kaza düşünüldüğünde işverenin yüklenmek zorunda kalacağı tazminatı karşılayacak bir sigorta bedeli belirlenmelidir.
Peki bunu nasıl belirleyeceğiz? Sorumluluk sigortalarında bedel herbir sorumluluk riski ayrı ayrı incelenip, olayı senaryolar oluşturularak bu senaryolara göre oluşacak zararlar öngörülmeli ve bedeller buna göre belirlenmelidir.
Örneğin cephe çatı kaplaması yapan bir firmanız olsun. Eskiyen bir çatıyı değiştirirken hizmet verdiğiniz bina ve tesise vereceğiniz zararlar için mesleki sorumluluk sigortası yaptırmanız gerekir. Çatıyı açtığınızda yağmur yağarsa, yağmurun bina ve bina içindeki mallara vereceği zarar sizin sorumluluğunuzda olacaktır. Sorumluk bedeli de binanın özellikleri, bina içinde bulunan malların değeri ve sudan olası etkilenme oranlarına göre belirlenmelidir.
Yukarıda yapmış olduğumuz tablolarda sigorta bedeli olarak belirttiğimiz sütunda sigorta bedelleri bu esaslara göre belirlenmelidir.
Esen kalın.

 

Engin ÖZAYDIN

Sigorta Eksperi

 

 

 

Uluslararası Satınalma ve Tek Lokasyondan Tedarik Riski

Pazarların ve tedarik noktalarının çok değişik coğrafi lokasyonlarda yer aldığı küreselleşen dünyada müşteriler kaliteli ürüne daha ucuza ulaşmayı talep etmektedir. Satınalmanın etkili anahtarı olan, doğru, kaliteli, güvenilir ve çabuk cevap veren sorumlu tedarikçiler ile çalışmak işletmelerin rekabet ortamında ayakta kalabilmelerini ve varlıklarını sürdürebilmelerini sağlar. Dolayısıyla bu özelliklere sahip tedarikçileri seçmek, performanslarını değerlendirmek, izleme, sözleşme yapmak, maliyet tabanlı müzakerelerde bulunmak (fiyat tabanlı yerine) bilgi ,deneyim ve profesyonellik gerektiriyor.

Satınalma bölümünün ihtiyaç duyulan malzeme için pazar araştırması ve fiyat karşılaştırması yapması doğru karar alma süreci için ilk hareketi olmalıdır. Tam zamanında üretim felsefesi uygulayan bir firmada “tam zamanında satın alma” oldukça önemlidir.

Devam eden bir üretim sürecinde, tedariği gereken malzemenin zamanında sağlanamaması öngörülememiş bir förs major durumunda farklı lokasyondan tedariğine gidilerek oluşabilecek bir gecikmeyi önleyebileceği gibi gecikmeden kaynaklı üretim durması, piyasadaki tüketici ihtiyaçlarının karşılanamaması ve kayıp satışlar olarak maddi manevi zararlara sebep olacaktır.

Bu bağlamda Bir önceki yazımda da belirtmiş olduğum gibi uluslararası satın almalarda tedarikçi seçiminde tedarikçinin de bulunduğu ülkeye bağlı olarak tek kaynaktan tedarik yerine farklı lokasyonlarda alternatif bir tedarikçi ile de çalışmak olası hükümet problemleri, genel grev, kotalar, deprem, sel felaketi, tsunami gibi tedariğin kesilmesine sebep olacak etkilerden korunmuş olunur.

Örnek vermek gerekirse; Avrupa’da dizel motorlarda Euro’4 ten Euro 5’e yükselmeyi sağlayan airflow isimli önemli parçanın tsunami sonrası Japonya’dan tedariğinin durması General Motors, Toyota, Peugeot ve Citroen fabrikalarındaki dizel motor üretimini riske attı. Dünya çapında uzman araştırma şirketlerinin verilerine göre Japonya depremi nedeniyle dünya otomotiv üretiminde bir aylık kaybın 600 bin civarında olduğu açıklandı.

 

Yazar: Suzan Yazıcı Özbek

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Mart 2015 sayısında bulabilirsiniz.!

 

 

4 Yetenek Yarışması 1 Kasım’da Başlıyor. BuyerNetwork İş Dünyası Çözümlerini Genişletiyor.

Yeni dönem iş hayatında örnek olay çalışmaları / vaka analizleri yönetici eğitimlerinin ve işe alımların ayrılmaz parçası haline geldi. Çalışanlar, kurumsal eğitimlerde iş hayatından kopuk sadece teorik bilgi ile yetinmiyor. Pratik, gün içerisinde karşılaştığı sorunlara benzer problemleri eğitimlerde görmek, çok yönlü tartışmak ve olası senaryoları değerlendirmek istiyor. Bu talebe uygun eğitim çözümleri sunan BuyerNetwork aynı zamanda bir ilke daha imza atıyor.

Prof. Dr. Murat Erdal

BuyerNetwork.net kurucu ortağı Prof. Dr. Murat Erdal proje kapsamını şu şekilde anlattı:
İki konuda kararlıyız. Birinci konu, Türkiye’nin kurumsal (B2B) pazaryeri ve ticaret platformu olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyoruz. 7.750 firma ve yönetici üyemizle tüm Türkiye’yi kapsıyoruz. Kurumsal pazaryerimizle alıcı ve satıcıyı tek platformda bir araya getirdik. Ticaret paketlerimize yenilerini ekliyoruz. Satış ortaklıkları yapıyoruz. Kurumsal ticareti olan tüm firmaları BuyerNetwork’e çağırıyoruz. Global firmalar, büyük kuruluşlar ve bankalarla görüşme halindeyiz. KOBİ ticaret çözümlerimizi genişletecek projeleri destekliyoruz.

İkinci konu ise İş Dünyasına yönelik çözümler. Yazılım, kurumsal kimlik, eğitim vb. pek çok alanda kampanya düzenliyoruz. Öğrenme Merkezi’mizi hayata geçirdik. Firmaları kurumsal üye yapıyoruz. Çok sayıda çalışanı olan firmalar bizi tercih ediyor.

İş dünyasının Öğrenme merkezi olma yolunda kararlıyız. 4 Yetenek Projesini gündemimize aldık. Vaka yarışması olarak başladık. Fakat hızla genişleteceğiz. Özel şeyler düşünüyoruz. Burada çalışanlar ve öğrenciler bireysel olarak katılabilecek. Müzakere, Operasyon, Strateji, Pazarlama, Lojistik, Satınalma, Kalite, Lojistik gibi alanlarda vakaları iş dünyası ile paylaşacağız.

İş ve staj imkanları konusunda da çözüm getireceğiz. Bu projeye eklemlenmek isteyen yeni öneri getiren firmalarımız var. Ekiplerimiz sektörden gelen teklifleri değerlendiriyor. Her ay her sektörden 4 ayrı yeteneğe fırsatlar sunuyoruz.

ÖDÜLLER:

*Başarı Sertifikası
*BuyerNetwork Öğrenme Merkezi Üyeliği (1 Yıllık)
*Koçluk ve Mentorlük Kapsamında Eğitim Alma Fırsatı

 

https://buyernetwork.net/4yetenek sayfasında inceleyebilirsiniz.

7.750 firma ve yönetici üyesi ile Buyer Network’te siz de yerinizi alın.

#BuyerNetwork #iş #ticaret #İnsanKaynakları #insan #HR #İK #Yönetici #Yerleştirme #Program #B2B #İşDünyası #Ticaret #talent #4Yetenek #Ödül #insan