2020 Yılı Dönüşüm Çağı

Yıllarca teknoloji hakkında makaleler yazmakla birlikte, 2020 yılı dönüşüm çağını hep birlikte yaşayarak tecrübe edeceğiz.

Yaşadığımız süreçte, dijital teknolojiler süratli bir gelişme kaydediyor.

  • Yapay Zeka entegreli araçlar,
  • Sürücüsüz arabalar,
  • Yaratıcı Arttırılmış Sanal Gerçeklik,
  • Dijital Mobil App,
  • Drone ile lojistik teslimat,
  • Müşteri Deneyimi Sanatı,
  • Paketlemede Stratejik Dizayn,
  • Omni Chanel Kullanıcı Deneyimi,
  • Giyilebilir Bulut Teknolojileri,

son zamanların en popüler teknolojileridir.

Dönüşüm çağı,

Meslek grupları çeşitli dalları ayrılarak, 2020 yılı dönüşüm çağında Z kuşağı yeni teknoloji mesleklerini oluşturacaklardır.

Alfa kuşağı dijital teknolojiyi en üst seviyeye taşıyacaktır.

Web sitelerinde,

Müşteri memnuniyeti stratejileri,

  • Chatbot’ lar,
  • Whatsapp uygulamaları,
  • Deep Linking,

uygulamaları artarak dönüşüm çağı gerçekleşecek.

Dijital süreçlerde yaşanacak gelişmeler, şirketlerin e-ticaret yapısını derinden etkileyecektir.

Neurocode,

Web site analizleri neurocode ile daha basit ve kullanışlı olacak.

Dünya genelinde yeni start-up lar kurularak, değişime öncülük edecekler.

Eğitim ana teması döngüsel değişimde uygulamalı bilimler olarak yerini alacak ve bireylerin deneyimleri ile şekil bulacaktır.

Dönüşüm çağı ezberciliği ortadan kaldıran, nitelikli bireylerin yetişmesini sağlayan ve deneyim dostu teknolojiler ile, mantıksal süreç eğitimleri yaygınlaşacaktır.

Toplum bireyleri, satınalma döngüsünde deneyimlerinden ilham alarak; istedikleri bir ürünü veya duygusal bağ kurdukları ürün gruplarını satınalma davranışı göstereceklerdir.

  • Bankacılık sektörü, dijital app ile sanal müşteri deneyimi hizmeti sunarken,
  • Perakende sektörü, gerçek zamanlı (real time) müşteri sadakat deneyimi uygulayacaktır.

Dezenformasyon bilgi yönetimi, yapay zeka tarafından tespit edilerek, bilginin düzeltilmesi uygulama verileri tarafından analiz edilecektir.

Sektörel sanal işlemler, web sitelerinde chotbot lar ile konuşularak gerçekleşecek.

Sektörlerin hedef kitle reklam stratejileri, kullanıcı deneyimi odaklı, kişiye özel hizmetler ile daha uygulanabilir ve satış arttırıcı yöntemler kullanılabilecek.

Rekabette savaş stratejilerinin yaşandığı (warmarketing) pazar ekosisteminde, müşteri ile duygusal bağ kuran her marka sürdürülebilir olacaktır.

Hizmette Kalite, Verimlilikte Proaktif

Müşteri sadakati, re-marketing yapılanmasında öncü konumunda yer alacaktır.

AR-GE yapılanması, şirketlerin sürdürülebilir kalkınma planlarını hazırlamada öncü rol üstlenecektir.

Dönüşüm çağında dijital stratejiler, her marka olmuş işletmelerin ve marka olma yolunda ilerleyen firmaların en önemli rekabet avantajı olacaktır.

Toplum bireyleri, kendisine dijital mecralarda bir yer edinerek, (dijital cv) bilgi birikimini dünya toplumları ile paylaşacak, paylaşım ekosistemi yaratıcılık sürecini genişletecektir.

Dijital teknolojiler ile, demografi ve sosyal dijitallik gelişerek her bir dünya toplum bireyi birbiri ile etkileşim kuracaktır.

Lojistikte Yeni Dünya Düzeni; Hyperloop

Geçtiğimiz hafta Hyperloop Transportation Technologies CEO’su ve Elon Musk’ın iş ortağı Dirk AHLBORN İstanbul’daydı. İnsan ve eşya taşımacılığının yakın geleceğine damga vuracak Hyperloop projesine ilişkin bir sunum yaptı. Yolcular ve eşyalar için en karlı, en hızlı, en güvenli ve çevre dostu nakliye sistemini tasarladıklarından bahsetti.

Hyperloop, “Havası alınmış bir tüpte özel olarak geliştirilmiş mıknatıslar sayesinde boşlukta hareket eden bir araç” olarak tanımlanıyor. Hyperloop’un hızı saatte 1000 kilometrenin üzerine çıkabiliyor. Şu an SpaceX ve Hyperloop Teknoloji tarafından testleri devam eden proje tamamlandığında ulaşım anlayışı tamamen değişecek.

Eşyaları saatte 1000 kilometre hareket ettirebilen bir taşıma yöntemine sahip olmak tüm lojistik süreçlerin yeniden planlanmasına yol açacak.  Bu teknolojiye ulaşmak öyle on yıllarda sürmeyecek beş altı yıl içerisinde uygulama başlamış olacak. Şu anda operasyonun başlayacağı ülkeler belirlenmiş, tüp ve araç tasarımları tamamlanmış ve testler başlamış durumda.

Dirk AHLBORN’a göre projedeki en büyük zorluk, üretim, tasarım ve uygulama aşamaları değil yasal düzenlemeler ve standartların belirlenmesi. Hyperloop uçak da değil trende ve dünyada daha önce olmayan bir ulaşım modeli yeniden tasarlanıyor bu aşamada standartları oluşturmak en kritik konuların başında geliyor. Diğer bir zorluk ülkelerdeki hükümet değişiklikleri çünkü her yeni hükümet projeye farklı açıdan bakabiliyor.

Alman TUV ile standartların oluşturulması yönünde çalışmalar başlatılmış. Hükümetler ile de sürekli görüşme halindeler. Hatta henüz projeyle ilgili bir çalışma başlatmadıkları ülkelerde dahi iktidarla iletişim halindeler. Tüm dünya liderlerinin sık sık Amerika’ya gittiği koşullarda bu ilişkileri geliştirmek çok da zor olmasa gerek. Amerikan Başkanı ile görüşmeye giden liderler çoğunlukla Tesla, SpaceX, Hyperloop ve diğer önemli projeler hakkında bilgilendiriliyor, destekleri isteniyor.

Sonuç olarak, lojistik ve tedarik zinciri yöneticilerinin elinde eşyaları saatte 1000 kilometre hareket ettirebilecek sihirli bir değnek olacak, bu değneği kim nasıl algılayacak kim nasıl kullanacak hep birlikte göreceğiz.

 

Satınalma Dergisi Aralık 2019 Sayısı Yayınlandı

Değerli yöneticiler,

Aralık ayı yıl sonu çalışmaları ile birlikte yılı kapatıyoruz. 2020 yılının ekonomimizde güzel bir yıl olmasını dileyerek sözümüze başlayalım.

20 Kasım 2019 Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Konferansı her yıl olduğu gibi bu yıl da bir şölen havasında geçti. Sektör yöneticileri ve firmalarımız bir araya geldi. Tüm gün boyunca yeni uygulamalar ve trendler konuşuldu. Türkiye’nin her bölgesinden şirket yöneticilerinin katılımları açıkçası bizleri mutlu etti. 2019 yılının başarılı projeleri, Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetiminin en iyileri kategori bazında belirlenmiş oldu. Bu sayımızda ödül- lere geniş bir şekilde yer verdik. Tüm firma ve yöneticileri bir kez daha tebrik ederiz.

11 Aralık 2019 LOJİSTİK ve DEPO YÖNETİMİ ZİRVESİ (Ücretsiz)

Sektörün lider firmaları ve marka yöneticileri bu zirvede buluşuyor.

Lojistik ve uluslararası taşımacılık sektörünün önde gelen temsilcileri, Dernek ve yöneticileri bir arada, tam gün bilgi ve deneyimlerini paylaşıyorlar. Karayolundan deniz yoluna havayolundan teknoloji kullanıma kadar her şey bu zirvede. Depolama sektörünün önde gelen marka ve yöneticileri operas- yonu anlatıyor.

Sektörde yer alan ya da bu mesleği düşünen arkadaşlarımızı keyifli bir gün bekliyor. Gün sonunda dinleyicilerimizi ayrıca ödüllendiriyoruz. Kayıtlı katılımcılar arasında hediye çekilişi gerçekleştiriyoruz.

Eşsiz bir zirve deneyimi sunuyoruz. Şehrin merkezinde Dolmabahçe’de güzel bir ortam sizi bekliyor. Beşiktaş’tan ağaçlı yolun dinginliğinde stada yürümek her mevsim ayrı güzel. Sakın kaçırmayın.

BuyerNetwork B2B Konferanslar Serisi #14’te yerinizi alın.

Ücretsiz Kayıt için: http://www.BuyerNetwork.net/bjk

Buyer Network İş ve Ticaret Platformu’muzda 8.100’leri yakaladık.

Adım adım birlikte büyüyoruz. Ocak ayının 2. Haftasında Yuvarlak Masa toplantılarına başlıyoruz. Hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.

Sektörde büyük ilgi gören yönetici eğitim vakalarını

BuyerNetwork.net/4Yetenek sayfalarında bulabilirsiniz. Bu vakaları rahatlıkla bilgisayarınıza indirebilir ve İnsan Kaynakları bölümünüzle paylaşabilirsiniz.

Her gün ana sayfada 24 saatte bir güncellenen eğitim notları yer alacak. Tüm kullanıcılarımız istisnasız günlük yayımlanan mesleki gelişim materyalle- rine ulaşabilecekler. Ana sayfaya her gün yeni bir dosya yükleyeceğiz. Geçmiş eğitim notları ise öğrenme merkezinde nihai klasörlerinde yerlerini alacak.

Satınalma dergisi internet sayfamızda manşette yer alan 7 Gün 7 Gündem köşemiz sektörümüzde bir ilk oldu. Tüm katkı veren yazarlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Satinalmadergisi.com adresinden yazarlarımızın geçmiş dönem yazılarını da takip edebilir geniş bir okuma ile uzmanlığınızı artırabilirsiniz.

Keyifli okumalar dilerim.

EDİTÖR

PROF. DR. MURAT ERDAL

www.muraterdal.com

Yönetici Eğitim Vakalarında Sırada: Liderlik

İş ve Ticaret Platformu Buyer Network’ün projelendirdiği ve 4 Yetenek Programı kapsamında yönetici eğitim vakalarına bir yenisi eklendi.

“Kırılma Noktası” başlıklı Liderlik Vakası, İlker Canbulut, ACC, Yönetici Koçu (www.ilkercanbulut.com) tarafından hazırlanmıştır. Değerli katkıları için kendisine teşekkür ederiz.

Çözümün Gönderilmesi:

1. Adım: BuyerNetwork.net e üye olmanız gerekmektedir. Standart üyelik ücretsizdir. İletişim için katılımcıların profil bilgileri tam olmalıdır. 2. Adım: Öğrenme Merkezi adlı kullanıcıya (https://buyernetwork.net/ogrenme-merkezi) platform içerisinden mesaj atarak dosyanızı iletebilirsiniz.

Sonuçların Yayınlaması:
o BuyerNetwork.net/4Yetenek sayfasında yayınlanacaktır. o Kazananlardan kısa özgeçmiş ve fotoğraf istenecektir.

Ödüller:

Bireysel Ödüller: Her yetenek için:
o Yuvarlak Masa Toplantılarına Katılım Hakkı
o Buyer Network Öğrenme Merkezi Üyeliği 250 TL (1 yıllık)
o Başarı Sertifikası
o Udemy Hediye Kuponu 250 TL
o Staj İmkanı

Kurumsal Ödüller:
o 4 Yetenek, firmaların katılımına da açık bir programdır.
o Buyer Network 1 Yıllık Firma Ticaret Paketi (750 TL)
o Türkkep 1 Yıllık 5 GB Saklama Alanı
o Türkkep 1 Yıllık KEP + E-imza Paketi

Yetenek Programı ve Yuvarlak Masa Toplantıları

Buyer Network 4 Yetenek Programı ile ayda bir kez kazanan katılımcılarla Yuvarlak Masa Toplantıları yapmayı planlıyoruz. Bu toplantılarda sektörden misafir yöneticilerimizi de ağırlayacağız. Farklı sektörlerden yeni insanlarla tanışma ve networking imkanları sunuyoruz.

Yetenek programını vaka yarışması projesi ile başladık. Zaman içerisinde katılımcıların önerileriyle de desteklenen inovatif projelerin gelişeceğini düşünüyoruz. Yıl sonunda yeni projeleri konuşuyor olacağız.

Katılım Koşulları:
• Çalışanlar ve öğrenciler bireysel olarak katılabilir. • Katılım için yaş sınırı ve eğitim seviyesi belirlemedik. • Sizin için her ay belirli kategorilerde çözülmeyi bekleyen birer örnek olay (vaka) hazırladık. • Vakaların zorluk dereceleri başlangıç, orta ve ileri seviyelerde olabilir. • Bazı vakalar ilave saha araştırması ve istatistik gerektirebilir. • 30 Gün süreniz var. • Kazanan arkadaşlarımızı 4 Yetenek sayfasında fotoğraf ve özgeçmişleri ile yayınlanacaktır. • Değerlendirme BuyerNetwork.net Danışma Kurulları tarafından yapılacaktır. • Adayların sisteme profil bilgilerini ve özgeçmişlerini (CV) yüklemeleri gerekmektedir. • Buyer Network katılımcılardan gelen cevapları yayınlama hakkına sahiptir. Kazananların örnek çözümleri Öğrenme Merkezinde yayınlanacaktır. • Başarı Sertifikaları sistem üzerinden elektronik olarak gönderilir.

Yetkili Dış Ticaretçiler

Başlık güzel, dış ticaretin kolay olanı elbette herkesin tercihi, ama konjonktürü göz önünde bulundurduğumuzda bunun çok da beklenen gibi olmayacağını da görebilmek o kadar da zor değil. Dünya ülkelerinin tamamı, hızlanan ticaret, hızlanan lojistik ve iletişimden bir yandan nasibini alır ve yararlanırken, diğer yandan kolaylaşan dış ticaretin ülke içi korumacılıkla da ters düşen bir durum yarattığını da elbette atlamıyorlar. Tüm ülkeler ihracatlarını arttırmak, daha çok mal satabilmek ve döviz fazlası yaratabilmek hayali ve arzusu içerisinde şüphesiz;  hele ki katma değerli ürünler üreten, markalarını tüm dünyaya pazarlayabilen ülkeler bu konuda çok daha istekli davranır iken, bu konuda daha dezavantajlı olan ülkeler ise, doğal olarak korumacı ve sıkı politikalar güden ülkeler halini almakta.  Bu durum, ister istemez ihracat yapan firmaların da hayatlarını zora sokabilmekte ve hammadde ve diğer ihtiyaçlarına dair ithalatlarında da zorluklar yaşamalarına neden olabilmekte. Ancak korumacı politikalar ve bu konuda gümrüklerin varlığı, ülkelerin pek çok açıdan dengeleri sağlamasında önem arz etmekte. Üreticiyi korumak, tüketiciyi korumak, ülke standartlarından taviz vermemek, fiyat istikrarını gözetmek gibi hususların, ülkeler için mutlak gereklilikler olduğunu kabul etmek gerekir.

Gümrük Birliği süreci içerisinde ve Avrupa Birliği’ne üyelik süreci içerisinde ülkemizde yürürlüğe giren ve 2013 yılında yasalaşan Gümrük İşlemlerini Kolaylaştırma Yönetmeliği ile de yaşamımızda yer bulan Yetkilendirilmiş Yükümlülük Sistemi, işte tam da bu noktada dış ticaretçilerin yaşamını kolaylaştırabilme amaçlı bir uygulama. Yasalaştığından beri zaman zaman tartışmalara sebep olan ve firmaların adım atmakta cesaret etmekte zorlandıkları bu uygulama, özellikle sanayiciler için büyük kolaylıkları yaşamlarına sokmakta. Özellikle firmaların genellikle yakındıkları pek çok husus, 13 Ekim’de yayınlanan Yönetmelik sayesinde çok daha sağlıklı ve kolay hale dönüştürülmüş oldu. ISO 27001 belgesinin kapsamından, güvenlik kameralarındaki uygulamaya, denetimlerdeki uygulanacak yöntemlerden,  firmaların dış ticaret departmanlarında çalışacak yetkin personel tanımına varıncaya dek pek çok husus açıklığa kavuşurken, YYS uygulamasının Türkiye’ye adaptasyonuna ilişkin tercüme sorunları da böylece giderilmiş oldu. Transit işlemlerinde karşılaşılan pek çok sorun da yine bu kapsamda çözüme kavuştu. Dış ticaret yapmak isteyen firmaların en son isteyecekleri şey, elbette bürokrasiyle uğraşmak. Ancak bürokrasi ve engel gibi görünen hususların pek çoğunun aslında, dış ticaretteki yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi korumacı politikalar olduğunu göz önünde bulundurmak durumundayız.

Etkili Ekonomik Operatör, orijinal adı ile AEO, Türkiye’deki ismi ile Yetkilendirilmiş Yükümlülük kavramında, firmalar ana hatları ile şu imtiyazları elde etmiş sayılıyorlar.

  1. Bu statüye sahip olan firmalar güvenilir ve uygun kabul edileceklerdir.
  2. Firmalar tedarik zincirinde artan bir etkiye sahip olacağı için AEO belgelendirme işlemine atıfta bulunmaya zorlanacaklardır.
  3. Büyük uluslararası firmalar hali hazırda sadece diğer AEO firmaları ile çalışacaklarını ileri süreceklerinden ötürü, uluslararası bazda da avantajlı hale geleceklerdir.

Uluslararası anlamda, daha az sınır geçiş kontrolleri, daha az rapor düzenleme zorunluluğu ve daha düşük gümrük risk derecelendirme ve inceleme anlamını da içinde barındıran YYS sisteminin firmalar tarafından çok daha iyi algılanması ve yazımı noktalarken, cesaretle de alma çabası içerisine girmelerini bilhassa tavsiye ediyorum.

Başarılı Bir Satınalma Organizasyonu için Araçlar ve Performans Kriterleri

Küresel tedarik opsiyonlarının çoğaldığı, rekabetin arttığı ve kârlılıkların giderek azalmakta olduğu günümüz piyasa koşullarında, bir şirketin satınalma operasyonlarıyla elde ettiği her bir kuruşluk kâr; ürün yaşam döngüsünü pozitif yönde etkilemekte ve satınalma fonksiyonunun önemini daha fazla ön plana çıkarmaktadır…

Gelişen dünyada profesyonel iş çevrelerinde satınalma fonksiyonunun bu denkli kritik olduğunun anlaşılmasıyla beraber, bu fonksiyonun en etkili olarak nasıl yönetilmesi gerektiği, hangi araçların nasıl kullanılması ya da performansının nasıl ölçülmesi gerektiği konuları da ayrı birer uzmanlık dalı olmaya başlamıştır. Başarılı bir satınalma organizasyonunun özellikle dikkate aldığı ve kullandığı araçlar, hesaplama türleri ve değerlendirme kriterlerinden şu şekilde bahsedebiliriz:

Yıllık Maliyet Avantajları / Tasarruf Hesaplamaları:

Satınalma organizasyonunun yıllık bazda sağladığı toplam maliyet avantajı; şirketin finansal başarısına sağladığı katkının önemli bir göstergesidir. Temelde en basit hesaplama şekli olan bu tasarruf hesabında ürünün teknik spesifikasyonuna dokunmaksızın; iki farklı takvim yılında ya da iki ayrı projede bu ürünün alımı için katlanılan toplam maliyet değeri dikkate alınır. Dikkat ederseniz, birim fiyat ifadesinden ziyade, “alım için katlanılan toplam maliyet” kavramının kullanılması burada önem kazanmaktadır.

Örnekle açıklayacak olursak, aşağıdaki 1 no’lu senaryoda geçen sene 100 TL’ye aldığımız aynı ürünü bu sene 98 TL’ye alarak yılda 8.000 adetlik alım ile 16.000 TL tasarruf elde ediyoruz. Bu, en temel/basit tasarruf hesaplama yöntemidir. Ancak, tedarik koşullarını doğru analiz ederek pazarlık odaklı bir yaklaşımın ötesinde ürün ya da hizmet tedariğinde etkisi olan ek tedarik maliyetleri de analiz edilerek, nakliye hariç (EXW) koşullarda tedarik ettiğimiz bir ürün için; nakliye dahil bir anlaşma yaptığımız 2 no’lu senaryoyu incelediğimizde satınalma birim fiyatlarımız üzerinden bir kayıp görünse de, nakliye maliyetlerini eleyeceğimiz için dip toplamda daha az bedel ödeyerek bu süreci tamamlamış oluyor ve daha yüksek bir tasarruf rakamına ulaşabiliyoruz. Dolayısıyla, satınalma birimi sadece birim maliyetlerde düşüş sağlayarak değil; sürecin toplam maliyetini analiz ederek yapacağı çalışmalarla daha etkin ve verimli sonuçlar da alabilmektedir. Burada ürünün maliyet analizi kısmına hakim olunmasının başarılı bir satınalma için ne kadar kritik olduğu açıkça görülebilmektedir.

Bu örnek genişletilerek, ürün ya da hizmet tedariği esnasında fiyat üzerinde etkili olan paketleme şekli, gümrükleme, ödeme vadesi, alım yapılacak dönem, ambalaj türü, 1 kapta ya da palette bulunan miktar vb. koşullar üzerinde de farklı opsiyonlar değerlendirilerek kazançlı sonuçlar elde edilebilir.

Alternatif Ürün Çalışmaları:

Bu başlık altında; bir ürünün modifiye edilmiş ya da farklı bir versiyonunun aynı ya da farklı bir kaynaktan tedarik edilmesinden bahsediyor olacağız.

Satınalma yetkilisinin teknik bilgi birikiminin önem kazandığı bu tip proje çalışmalarında amaç, inovasyon odaklı ürün geliştirme çalışmaları ile aynı fonksiyonu görecek bir ürünün daha hafif, daha verimli, daha kaliteli, daha uzun ömürlü, ya da daha kullanışlı vb.olan alternatiflerinin sisteme kazandırılmasına dair çalışmalardır.

Bu çalışmalar, her zaman ürün birim maliyetlerinde düşüş sağlamayabilir ancak bu durumda dahi, işlevsellik ve toplam verimlilik üzerindeki olumlu etkisi ile tercih sebebi olabilir. Ya da örneğin, birim maliyetlerimizin %10 arttığı ancak, sistemdeki katma değeri %10< arttıran çözümler de sağlanıyor olabilir. Bu tip inovatif ürün çalışmaları, bazen üretim odaklı endüstriyel işletmelerde değişen ürünü işleyecek operatörler için olumsuz olarak karşılanabilmekte ve bu gibi geri olumsuz bildirimler nedeniyle üretim yöneticileri tarafından da deneme / devreye alma aşamasında projeler ne yazık ki uzun süreli askıya alınabilmektedir. Her bir deneme çalışması, ilk deneme üretiminde başarılı olarak sonuçlanmayabilir; ancak, bir proje hiç bir zaman herhangi bir birimin konfor alanını olumsuz etkilediği için bekletilmemelidir. Devreye alınacak alternatif ürün denemelerinin sağlayacağı fayda ve sisteme kazandıracaklarının neler olacağı proje başlangıcında tüm taraflara mümkünse bir sunum ile açık bir şekilde aktarılmalı ve ilgili her bir birim tarafından bu tip projelerin sahiplenilmesi sağlanmalıdır.

Alternatif Tedarikçi Çalışmaları ve Tedarikçi İşbirlikleri:

Temelde, bir ürünün bire bir aynı özelliklerde ancak farklı bir tedarikçiden tedarik edilmesi şeklinde yapılan çalışmalar olup; amacı alternatif tedarik kaynakları oluşturmak, tedarik güvenliği sağlamak ve alternatif tedarikçiler arasında uygun rekabet ortamı sağlamaktır.

Hammadde tedarik darboğazları, uluslararası tedarik problemleri ya da yerel tedarikçilerde meydana gelen sendikal faaliyetler, finansal krizler vb. gibi ürün tedariğimizin olumsuz etkileneceği tüm senaryolarda, tedarik sürecimizin kesintisiz akışı ancak alternatif tedarikçilerimizle sağlanabilecektir.

Tüm bunlara ilave olarak, sistemimizdeki mevcut tedarikçilerimiz veya ürün tedarik sürecimizi farklı bir bakış açısıyla değerlendirebileceğimiz alternatif tedarikçilerimizle maliyet azaltma ya da verimlilik artışı amaçlı fikir alışverişi süreçlerimiz de sürekli canlı olmalıdır. Bu gibi konularda üretici konumundaki tedarikçilerimizden alacağımız farklı ürün ve proses önerileri bizler için bazen ciddi maliyet avantajı sağlayacak projeler, bazen de hayat kurtarıcı çözümler olabilir. Bu nedenle, tedarikçilerimizi ürün geliştirme ve iyileştirme adına sürekli teşvik etmeli; başarılı çalışmaların ortaya çıktığı durumlarda da onları onurlandırıcı bir ödül sistemi geliştirilmelidir.

Unutulmamalıdır ki, tedarikçilerimiz bizim için sadece ürün ya da hizmet tedarik kaynağı değil; aynı zamanda da bir tecrübe ve önemli bir beyin günü kaynağıdır.

Performans Ölçümü / Satınalma Çevrim Süresi:

Satınalma sürecinin başlangıcı ile bitişi arasında geçen süreyi ifade etmektedir. Bu süreyi ölçmeden önce firmanızdaki satınalma sürecinin başlangıç ve bitiş tanımı net bir şekilde yapılmalıdır. Genel kabul görmüş ve performans ölçümü yapılan satınalma çevrimi, aşağıdaki tablodaki 3 numaralı “Siparişin Açılması” süreci ile başlayarak, 10 numaralı “Mal Girişi” sürecinin tamamlanması ile sona ermektedir.

Satınalma departmanı her ne kadar kendi (yeşil) hanesindeki asıl iştigal konusu olarak belirlenen süreçlerden sorumlu gibi görülse de şirketin kurumsallık seviyesine göre diğer alanlarla da yolu sık sık kesişebilmektedir.

Satınalma organizasyonları, yönettikleri süreci net olarak tanımlayabilmeli, satınalma yetkilisi bazında çevrim sürelerini ölçmeli ve aylık periyodlarla kayıt altına alarak gelişimini yıl bazında izleyebilmelidir.

Performans Ölçümü / Tedarikçi Zamanında Teslimat Oranı: 

Bu oran, tedarikçilerimizin siparişleri ne derecede vaktinde teslim edebiliyor olduğunu göstermektedir. Bu ölçümleri işletmemizde kullandığımız SAP vb. paket programların yardımıyla da yapabiliriz. Performans puanı, teslim şekline göre baz alınacak tarih itibariyle değişiklik göstereceğinden hesaplama yapılırken, EXW bir anlaşma yapılmış ise teslim tarihi, ürünlerin tedarikçimizde sevke hazır hale getirildiği tarih olmalıdır. CIF gibi bir anlaşma yapılmış ise; teslimat tarihi ürünlerin depomuza giriş tarihi olmalıdır.

Burada doğru performans puanını elde edebilmek için, sipariş açılması aşamasında tedarikçilerimizle anlaşmalı olduğumuz termin sürelerine riayet ederek sipariş oluşturmamız gerekmektedir. Bununla beraber, siparişin açılmasını takiben süreç içinde (tedarikçi/müşteri) her iki taraftan da kaynaklanabilecek ve taraflarca mutabık kalınan öne alma ve termin öteleme işlemleri halinde sistemdeki termin tarihinin de revize edilmesi gerekmektedir. Burada amaç en hızlı teslimatı sağlamak değil; vaktinde teslimatı sağlamaktır. Çünkü hiç bir işletme, ihtiyaç duyduğu ürünü 10 gün önce alarak gereksiz stok ve finans yüküne girmek istemeyeceği gibi; 10 gün geç teslim alarak üretiminin durmasını da riske edemeyecektir.

Performans Ölçümü / Tedarikçi Miktar Uyum Oranı:  

Siparişte yer alan miktar ile reel mal girişi yapılan miktar kendi içinde uyumlu olmalıdır. Bu oran, tedarikçilerimizin siparişleri ne derecede doğru miktarlarda karşılayabiliyor olduğunu göstermektedir. Sipariş verilen miktardan fazla ürün gelmesi, hem finans hem de envanter yönetimimiz açısından gereksiz bir yük teşkil etmekle beraber, tam tersi ise, üretim yeterlilik seviyelerimizi riske sokarak ilave siparişler açılmasını gerektirecektir.

Sipariş açılması aşamasında, her bir ürün için minimum parti büyüklüklerinin, full truck araç bazında yükleme halindeki miktar bilgilerinin, 1 palet ya da bir kutu gibi ambalaj tipi itibariyle satın alınan ürünlerin miktar bilgilerine satınalma yetkilileri tarafından hakim olunmalı ve sipariş açılırken ortalama bir miktar için değil; bu bahsi geçen kısıtlar itibariyle net miktar için sipariş açılmalı ve tedarikçinin bu siparişi karşılama performansı, doğru nitelikte sipariş açıldıktan sonra ölçülmeye başlanmalıdır.

Performans Ölçümü / Tedarikçi Uygunsuz Ürün & Hata Oranı: 

Hata Oranı; partisel bazda hatalı sevkiyat oranı veya parça bazında PPM (milyonda hata oranı) olarak alınabilir.

Hatalı Ürün Oranı: Hatalı Ürün Sayısı/Toplam Ürün Sayısı

Bu hesaplama şekliyle elde edilecek puan ve bu puanın aylık/yıllık seyri, doğru tedarikçiler ile çalışıp çalışmadığı ile ilgili önemli ipuçları verecektir. Tekrarlanan hata sayısınındaki artma/azalma değerleri de incelenerek tedarikçilerin sürekli iyileşme eğiliminde olup, olmadığını görülebilir ya da bu hataların çözümüne dair aldıkları aksiyonların ne seviyede yeterli olduğu ortaya koyulabilir.

Bu aşamada kalite departmanı ile birlikte bazı istatistiksel çalışmalar yapılması gerekli olacaktır. Tedarikçi bazında uygunsuzluk türleri, sayıları vb.. başlıklı yapılacak analizlerle, hangi tedarikçide daha fazla türde hatayla karşılaşıldığı, hangi tedarikçinin hangi sorunu ne kadar süre içinde kalıcı bir aksiyonla çözüme kavuşturduğu gibi alt detaylara da erişilebilir.

İç Müşteri Memnuniyet Derecesi:

Satınalma departmanının her bir şirkette iç müşterilerine; yani taleplerini siparişe çevirerek ürün ya da hizmet tedarik etmekte olduğu diğer departmanlara dağıtmak üzere bir faaliyet değerlendirme formu hazırlayıp satınalma performansını puanlamalarını istemelidir.

İşimizi doğru yapmakta olduğumuzdan her ne kadar emin olsak da dışardan bir gözle değerlendiriliyor olmak, daha somut bir eleştiri otamına zemin hazırlar.

Ürünlerin istenilen tarihlerde getirilmesi; Zamanında geri bildirim yapılması; Kriz anında çözüm adına yeterli ilginin gösterilmesi, Alternatif çözümler ya da tedarik kaynakları sağlanması, Şikayet sayısının azaltılması v.s..)

Ortaya çıkacak puan ile satınalma departmanına ait skor yıllık bazda takip edilmeli ve eksik kalınan / zayıf noktalara odaklanılarak, süreç verimliliği sürekli olarak iyileştirilmelidir.

Satınalma Yatırımının Geri Dönüşü: 

Bu hesaplama genellikle şirket üst yönetimi, ya da genel müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Şirket yönetimi, yaptığı her bir yatırımın geri dönüşünü ve karlılığa olan etkisini hesaplamakta olduğu gibi; satınalma departmanına yaptığı yatırımın da geri dönüş oranını hesaplamaktadır. Netleştirecek olursak;

Satınalmanın Operasyonel Maliyetleri / Yıllık Maliyet Avantajları hesabı ile ortaya çıkacak oran, satınalma departmanının maliyet verimliliğini gösterecektir.

Şirket yönetimi, yıl bazında bu oranın değişimini izleyerek satınalma departmanının performans trendini değerlendirebilecektir. Bu değerlendirme ile ortaya çıkacak puan ve seyir, şirket yönetiminin satınalma organizasyonunu outsource etme opsiyonlarını da değerlendirmeye itebilecektir. Bilindiği üzere artık satınalma organizasyonunun tamamıyla dış kaynak kullanımıyla yönetildiği örnekler de profesyonel iş hayatında görülmeye başlamıştır.

Alanında marka yöneticiler bu zirvede. LOJİSTİK ve DEPO YÖNETİMİ ZİRVESİ 11 ARALIK 2019 (Ücretsiz)

LOJİSTİK VE DEPO YÖNETİMİ ZİRVESİ 11 ARALIK 2019 (Ücretsiz)

Konferans Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL – BuyerNetwork

Alanında marka yöneticiler bu zirvede…

Lojistik ve uluslararası taşımacılık sektörünün önde gelen temsilcileri, Dernek ve yöneticileri bir arada, tam gün bilgi ve deneyimlerini paylaşıyorlar.

Karayolundan denizyoluna, havayolundan teknoloji kullanıma kadar her şey bu zirvede. Depolama sektörünün önde gelen marka ve yöneticileri operasyonu anlatıyor.

Sektörde yer alan ya da bu mesleği düşünen arkadaşlarımızı keyifli bir gün bekliyor.

Gün sonunda dinleyicilerimizi ayrıca ödüllendiriyoruz. Kayıtlı katılımcılar arasında hediye çekilişi gerçekleştiriyoruz.

Eşsiz bir zirve deneyimi sunuyoruz. Şehrin merkezinde Dolmabahçe’de güzel bir ortam sizi bekliyor. Beşiktaş’tan ağaçlı yolun dinginliğinde stada yürümek her mevsim ayrı güzel. Sakın kaçırmayın.
BuyerNetwork B2B Konferanslar Serisi #14’te yerinizi alın.

Ücretsiz Kayıt için :           http://www.BuyerNetwork.net/bjk

PROGRAM:
1. Oturum:
10.00 – 12.00
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Murat ERDAL

“Freight Forwarder İş Çevresi ve Lojistik Operasyonlar”
Dr. Mehmet Ali EMEKLİ – Planet Uluslararası Taşımacılık ve Dış Ticaret Ltd. Şti.

“Güçlü Lojistik, Rekabetçi Ekonomi
Uluslararası Karayolu Taşımacılığında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri”

Alpdoğan KAHRAMAN – Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra Kurulu Üyesi / Karadeniz Ekonomik İşbirliği Kara Taşıma Dernekleri Birliği Genel Sekreter Yardımcısı

“Mekik Sistemler ve Dış Cephe Raf Sistemleri”
Murat Kadir GÜL – Temesist Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi

“Lojistik Depo Operasyon Yönetimi”
Baha Kaygısız, MARS Lojistik Tedarik Zinciri Genel Müdür Yard.

Ara: 12.00 – 13.00 BuyerNetwork Ekosistem Şirket Görüşmeleri

Pazaryeri ve Profesyonel Satınalma Sistemi Hakkında Bilgilendirme
Firma Görüşmeleri & Networking

2.Oturum: 13.00 – 14.30
Oturum Başkanı: Atilla YILDIZTEKİN

“Intralojistikte Yenilikçi Otomasyon Çözümleri”
Emre YENAL – Kardex Remstar, Direktör

“Akıllı Depo Yönetim Sistemleri”
Özhan FINDIK – Buton E-Business Solutions, İş Geliştirme Direktörü

“Zahmetsiz E-Ticaret Lojistiği”
Umur ÖZKAL – Arvato Suppy Chain Solutions, Genel Müdür

Ara: 14.40 – 15:00

3. Oturum: 15.00 – 16.30
Oturum Başkanı: Dr. Salim ÇAM

“Lojistik Sektöründe Havayolu Taşımacılığı”
Serkan EREN – MNG Havayolları Taşımacılık A.Ş, Yer İşletme Başkanı

“Depo Ne Değildir”
Recep KOCA – AYG A Yangın Güvenlik Sanayi, Depo ve Lojistik Yöneticisi

“Lojistik Sektörü Satış Pazarlama Faaliyetleri”
Halit KAYA – Mila Lojistik A.Ş., İş Geliştirme Müdürü

DİNLEYİCİ ÖDÜLLERİ ( Hediye Çekilişi )

YÖNETİCİ EĞİTİM VAKALARI İÇİN buyernetwork.net/4yetenek 

SATINALMA DERGİSİ 84 SAYI ARŞİVİ İÇİN BUYERNETWORK ÖĞRENME MERKEZİ’NDE…

Her ay ayrı bir zirve ve eğitimde buluşmak üzere…

16 Ocak 2020 Yuvarlak Masa Toplantımızda profesyonellerle birlikteyiz.

Esnek Şirketler Uzun Yaşıyorlar

Çocukluk günlerimde en çok sevdiğim oyuncağım; içi dolu elastik kauçuk bir toptu… Bu oyuncak topu yere vurduğumda zıplar ve sürekli bir o yana bir bu yana giderdi, bende peşinden tabii… Bütün oyuncaklarım zamanla kırılıp bozulduğu halde bu topla yıllarca oynadım bir türlü bozulmadı… Bu topun tek özelliği esnek olmasıydı… Doğadaki canlıları incelediğimizde bazı canlıların inanılmaz derecede çevrelerine uyum esnekliği sağladıklarını görürüz. Çevreye uyum sağlama esnekliği bu canlıların hayatta kalmalarının tek sebebidir. Esneklik ve hayatta kalmak… Neredeyse iç içe geçmiş iki kavram… Örneğin; kutuplarda yaşayan tilkinin tüylerinin rengi beyazdır. Ancak kutup tilkisinin tüylerinin rengi, buzların eridiği yaz mevsiminde değişir. Kutup tilkisi tüy döker. Ve yeni tüyleri yaşadığı bölgenin otlarının ve toprağın rengi olan sarıya döner… Bu özelliği, tilkinin fark edilmeden avlanmasının ve diğer canlılara av olmamasının en önemli nedenidir. Bu özellik, tilkinin o çevreye uyum sağlama esnekliğidir. Ve esneklik kutup tilkisinin hayatta kalmasının yegâne sebebidir… Esneklik ve yaşam neredeyse iç içe geçmiş ayrılmaz bütün… İnsan yaşamı, şirket yaşamı ve çevresel yaşam…

Esnek ve esneklik kavramı incelendiğinde fiziki olarak esnek; bir cismin dış gücün etkisi altında kalarak eğrilme, kısalma, uzama, bükülme gibi değişikliklere uğradıktan sonra gücün etkisinin ortadan kalkmasıyla eski şeklini alabilme özelliğidir… Elastik olma…  Canlılar için esnek, değişik koşullara uyum sağlama yeteneği… Esnek olmak olayları geniş bir bakış açısıyla seçeneklere göre çözüm sağlayan tutum ve davranış şekli… Esnek davranabilmek ancak esneklikle mümkün… Esneklik bir bakıma davranışlarını dış etkilere göre ayarlayabilme yeteneği…

Bir yaşayan canlı olarak insan ve insanın kurduğu şirketler için de benzer durum geçerlidir. Yaşayan şirketlerin hayatta kalmalarının tek sebebi, esnek olmalarıdır. “Yaşayan Şirket” adlı kitabında Arie De Geus, uzun süre yaşayan şirketleri araştırmıştır. Bu kitapta De Geus, uzun süre yaşayan şirketlerin en önemli özelliğinin çevrelerine uyum sağlama yeteneği yani; esnek davranış gösterme olduğunu belirtmiştir. Şirket için esnek olma yeteneği, şirketin çevresindeki değişimi doğru biçimde algılayarak, çevresine uyum gösterebilmesini ve yaşamasını ifade etmektedir. Bu bakımdan uzun yaşayan şirketler esnek işletmelerdir.

Çevremizdeki ve doğadaki bu esneklik, canlılara yaşama şansı sağlayan çok önemli bir faktördür. Yaşayan bir canlı olarak insan ve onun kurduğu ve çalıştığı ortamı oluşturan işletmelerin de bugünün yoğun rekabet ortamında varlıklarını koruyabilmelerinin tek yolu, esnek olmalarından geçmektedir. Esneklik, bir bakıma şirketin çevresine uyum göstererek varlığını devam ettirmesinin yani, yaşamasının da en önemli koşuludur.

Esneklik, yoğun rekabetin yaşandığı şirket yaşamında günümüzün en önemli performans göstergelerinden biri haline gelmiştir.  Bugün ancak; esnek üretim yapan, esnek bütçe yapan, esnek pazarlama stratejilerine sahip olan ve esnek yönetilen şirketler başarılı olabilmektedir. Esneklik, şirketin konumunu güçlendiren, rekabet gücünü artıran, yenilik yaparak gelişmesini ve büyümesini sağlayan sanki sihirli bir değnektir… Dijital Çağ’da şirket esnekliği, küresel bir dünyada yaşamsal bir öneme sahiptir… Şirketlerin karşılaştıkları kriz dönemlerini fırsata çevirebilmeleri de ancak esnek bir yapılanmayla mümkün olabiliyor…

Günümüzün ve geleceğin dünyasında küresel pazarlarda ancak esnek yönetilen şirketler yaşama şansı bulabilecektir. Bu şirketler; yenilik yapma, odaklanma ve farklılaştırma stratejilerini ancak esnek bir yönetim aracılığı ile gerçekleştirebileceklerdir. Bu bağlamda esnek işletmede; başta yönetim esnekliği olmak üzere; üretim esnekliği, pazarlama esnekliği, finansal yönetim esnekliği,  insan kaynakları yönetimi esnekliği, bütçeleme esnekliği, vardiya esnekliği, makine esnekliği.. gibi esneklikler önemli avantajlar sunuyor… Bu avantajlar arasında; değişen koşulara uyum hızı, çeşitli taleplere uyum sağlama,  teknolojik işbirliği kolaylığı,  yeniliğe uyum yeteneği sayılabilir…

Bu nedenle rekabet üstünlüğü elde eden işletmelerin başarısı, tüketicilerin artan ve giderek küreselleşen ihtiyaç ve isteklerini ekonomik bir şekilde karşılayabilmeyi sağlayan esneklik yeteneklerine bağlı… Esneklik yeteneği değişen koşullara uygun bir esnek bir organizasyon yapısıyla mümkün… Esnek bir yapılanma sistemine sahip olan uluslararası şirketler pazarda varlığını sürdürebiliyor… Şirketlerin temel özellikleri; Çok yönlü esnek bölgesel bloklar, Küresel esnek finans, Küresel esnek işbirliği şirketleri, Küresel esnek organizasyonlar, Küresel markalar, küresel bilişim teknolojileri şirketleri, Küresel esnek ağ yapılanmaları… Esnek ülkelerin özellikleri; Stratejik bilişim ve iletişim altyapısı, Ulusal finans kuruluşları, sermaye piyasalarının düzenlenmesi… Öncü Ülkeler; ABD, Japonya, AB,  Çin, Tayvan, Singapur, Kanada…

Dijital Çağ’da bilişim teknolojilerini satın alarak bu teknolojilere uyum esnekliği sağlayan şirketler başarılı oluyorlar… Örneğin; Toyota’nın üreteceği yeni model bir otomobilin tasarımı, esnek tasarımla değişik ülkelerdeki tasarımcılar tarafından sanal ortamda geliştiriliyor… Montajı, esnek üretimle dünyanın çeşitli ülkelerindeki fabrikalarda yapılıyor… Pazarlaması da, esnek pazarlamayla dünya genelindeki dağıtım zincirleriyle yapılıyor… Bu bağlamda Toyota, küresel rekabet ortamında esnek bir şirket yapılanmasıyla; üretim esnekliği, pazarlama esnekliği, personel esnekliği ve finansman esnekliğine göre esnek şirket olarak yönetiliyor… Toyota’nın küresel pazardaki rekabet başarısının temelindeki en önemli ilke esneklik… Toyota Şirketi, başta esnek üretim, esnek bütçeleme, esnek pazarlama olmak üzere yönetim esnekliği ile küresel rekabette başarıya ulaşmıştır.

Esneklik şirketlere çok önemli fırsatlar sunuyor… Rekabet esnekliği, üretim esnekliği, genişleme esnekliği ve pazar esnekliğiyle… Örneğin; farklı pazarlara yönelik olarak şirketin adının Almanca’da halkın arabası anlamına gelen Volkswagen Şirketi sahip olduğu teknoloji ile rekabet esnekliği yaparak… Audi, Porsche, Bentley, Bugatti, Lamborghini, Seat, Škoda, Volkswagen ve Scania’ marka araçlar üretiyor… Benzer şekilde Fiat grubu darekabet esnekliği ile; Lancia, Alfa Romeo, Maserati, Ferrari, Chrysler, Dodge, Yamaha Motor Company, Iveco ve Fiat gibi markaları üretiyor… Şirketlerde esneklik boyutu esnek çalışma saati olarak yaygın olarak uygulanmaya başlamıştır… Bu bağlamda ülkemizde öne çıkan şirketler olarak; Novartis, Perfetti, ING Emeklilik, Van Melle, Coca-Cola ve Danone gibi… Bu şirketlerde esnek çalışmaya göre çalışanlar;  mesai saatleri içinde iletişim araçları ulaşılabilir olması ve işlerin aktif bir şekilde yürütülmesi şartıyla, evlerinden ya da belirledikleri herhangi bir yerden çalışabiliyorlar… Çalışanların için; esnek saat, “esnek gün” ve “esnek mekân” uygulamaları yapılıyor… Elbette bu üç esneklik türünde işletmelerin değişen koşullara hızlı bir şekilde uyum gösterebilme yeteneği önemlidir…

Bunun içinde düşünme kalıplarımızı katı olmayan, değişen durumlara ve çeşitli koşullara uyabilecek şekilde çok seçenekli olarak kurgulamamız ve uygulamamız gerekir… Kolay mı…? Diye düşündüğümüzde öncelikle insan tutum ve davranışlarını çok kolay değiştiremeyeceğimizi düşünürsek elbette değil…! En basitinden iletişim içerisinde olduğumuz iş arkadaşlarımıza ve aile bireylerimize esnek davranarak ve onları anlama esnekliğiyle karar vermek üzere onlara seçenek sunarak iletişim kurduğumuzda her şeye sihirli bir değnek değmişçesine bize işimizin ne kadar kolaylaştığını görebiliriz… Bu bağlamda esneklik, sürekli bir değişimin yaşandığı küresel bir dünyada değişimi yöneterek rekabet etmenin ve hayatta kalmanın en önemli aracıdır…

Artık esneklik şirketler için stratejik olarak vazgeçilmez bir kavram… Bugün artık başarı ve hayatta kalmak için esneklik, bir önkoşul haline gelmiştir… Yani, hepimiz esnek olmak zorundayız…  Dijital Çağ’da esnek yönetilen şirketler uzun yaşıyorlar… Artık şirkette tutumda, davranışta ve yönetimde esnek olmak kazanmayla eş değer olmuştur… Ancak esnek bir yöntemle özgün stratejiler uygulanarak; müşteriye yakın, yeniliğe açık ve fark yaratarak başarılı olursunuz… Sevgiyle ve sağlıcakla kalınız…!

Strateji ve Analizler

Dünya ticareti, strateji ve analizler döngüsü içinde yer almaktadır.

Uluslararası firmalar, müşterilerine stratejik taktikler ile yaklaşıp, planlarını hayata geçirirler.

Şirketler, kendi konforları dışına çıkarak çevrelerini analiz ederler.

Rakipler, birbirlerini stratejik olarak tanıyıp döngüsel sürdürülebilir analizler ile geleceklerini planlarlar.

Her firma, sürdürülebilir kalkınma programı uygulayarak, gelecek 5 ila 10 yılın planlamasını yapar ve stratejiler hazırlarlar.

Strateji, savaş meydanlarında inovatif fikirlerden oluşur.

Her savaşta binlerce strateji, milyonlarca taktik vardır.

Geçmişte içerik kral iken, günümüzde müşteri deneyimleri ve stratejiler geliştirilir.

Müşteri ve Tüketici grupları, dünyanın neresinde olursa olsun ana hedeflerdir.

Müşteri gruplarına, müşteri deneyimleri ile ihtiyaç hissettirmek, stratejik yöntemler ile ikna edilme süreci planlanır.

Temel strateji, coğrafik yapıya uygun ürün gruplarını kültürel yapıya hitap ederek, pazarlama teknikleri ile müşteriye sunmak ve davranış modellerinin aktive olmasını sağlamaktır.

Süreç, bir çok stratejiden oluşur.

• Yapay Zeka,
• Chatbot,
• Hologram,
• Arttırılmış Sanal Gerçeklik,
• Müşteri Deneyimi,
• Kullanıcı Deneyimi,
• Yaşanmış Müşteri Deneyimleri,
• Rakip Sektör Döngüsü,
• Müşteri Deneyimi Haritası,
• Ürün Hayat Eğrisi,
• Re-marketing,
• Promosyon,

Toplum genelinde ürün talepleri incelendiğinde, re-marketing stratejileri en ön planda yer alır.

Re-marketing stratejilerinde, hedef ürün analiz tekniklerinde, müşteri istek döngüsü uygulanır.

Günümüz ekosistemi analiz edildiğinde, fiziki mağazalar yavaş yavaş kapanmakta, e-ticaret sektöründe canlılık gün geçtikçe artmaktadır.

Günümüzde yer alan her ticari faaliyet, uluslararası pazar da boy gösterip, fark yaratan start-up’ lar oluşmaktadır.
Yaşanan süreçte, müşteri algısında yeni niche sektörler oluşmakta, yeni gelir modelleri yaratılmaktadır.

e-ticaret sektörü baz alındığında, bazı marka grupları alışveriş imkanlarını daha da basitleştirerek kullanıcı dostu olmakta, yapay zeka ve fijital teknolojileri sanal mecralara entegre ederek, kullanımı arttırmaktadır.

Geçmiş yıllarda, e-ticaret sitelerinde müşteri deneyimi yapılamazken artık günümüzde, dijital teknolojilerin verimliliğinden yararlanılmaktadır.

Dünya markası grup şirketleri, yeni yapılanmaları gereği lojistik desteklerini günümüzde dronlar vasıtası ile gerçekleştirirken, ilerleyen süreçte yeni teknoloji modelleri ile ürün teslimi yapacaklar.

Ürün üreten her şirket, kaliteli hizmet sağlayarak müşterilerinde güven oluştururken, sadakatlerini de kazanmaktadır.

Dünya ticareti, akıllı cihazlara kayarak yeni yapılanmaların zeminini hazırlıyor.

Sanal ekosistemde artış görülürken, nitelikli insan gruplarında artış yaşanmaktadır.

Gelecek yıllarda, nitelikli toplumları oluşturacak olan ve şuanda üniversitelerde eğitim gören Z jenerasyonu iken, arkasından gelecek olan Alfa jenerasyonu, teknolojiyi bir üst seviyelere getirecektir.

Bir kaç yıl sonra, strateji çalışmaları daha fazla ön planda olurken, yapılacak analizler sonucunda müşteri gruplarının zaman yönetimi esasına uygun ikna süreçleri oluşturulacaktır.

Sağlık Sektöründe Sürdürülebilir İş Modelleri

Sağlık kurumları, sürekli gelişmesi gereken kalite çıktıları, hasta güvenliği, uygun maliyetli hizmetler ve sağlık hizmetlerine adil erişim arayışı içinde dünya çapında gelişmeye devam ettikçe, tüm coğrafyada paydaşlar daha yüksek düzeyde hesap verebilirlik ve hizmetlerin sürdürülebilirliğini talep etmeye devam edecektir.

Sağlık kuruluşlarının sürdürülebilir şekilde davranma çabası ve gerekliliği, Birleşmiş Milletlerin Binyıl Kalkınma Hedefleri de dahil olmak üzere, herkes tarafından kabul görmüştür. Kabul gören görüş; Çevresel, sosyal ve ekonomik unsurların uygulanmasının hepsinin belirli bir dengede yürütülmesidir.

Bu bağlamda ülkemizde de buna yönelik bir kılavuz oluşturulmalıdır, gereklidir, zorunludur.

Bu Kılavuz sağlık tesislerinin tasarımı, inşaat, bakım argümanları ve işletme alanlarına entegre edilmelidir. Ayrıca bu haritalandırma sosyal destek ile birlikte finansal ve politik sürdürülebilirlik alanlarına uygulanarak önemi vurgulamalıdır.

Bu sayede, günü kurtarma olgusundan uzak, işletme içindeki süreçlerin planlanması ve yönetimi ile kurumsal, çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik desteklenebileceği gibi sürdürülebilir kalkınma için uygun bir altyapı da hazırlanmış olacaktır. Satışların çok olması her zaman işlerin yolunda gittiğini göstermeyebilir. Ne pahasına olursa olsun satışlar yolunda gitsin bir şekilde daha fazla üretelim, daha çok kazanalım değil aynı zamanda çevreye duyarlı olmak ve gelecek nesillerin kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine ihanet etmeden hareket etmek durumda olduğumuzu bilmeliyiz.

Peki, bu kılavuzu uygulayacak ve gerekli çalışmayı sağlayacak yetkin yöneticileri nasıl hazırlarız?

Üniversite lisans ve lisansüstü programlarında, sağlık kuruluşlarının ihtiyacı olan sürdürülebilirliği sağlamak için gereken bilgi, beceri ve yeteneklere sahip öğrencileri nasıl yetiştiririz.

Benim önerim; Sağlık hizmeti sağlayıcıları, sürdürülebilirlik boyutlarında yetkin yöneticiler hazırlamak için üniversite merkezli yüksek lisans sağlık yönetimi eğitimi (HME) programları ile işbirliği yapabilir. Ve eğitim matrisi yaklaşımı kurgulanabilir.

Eğitim matrisi yaklaşımı ile geleceğin yöneticilerine hizmet öğrenme kursları ve sınıf dışındaki etkinlikler ile sürdürülebilirliğin boyutlarını öğretmek ve güçlendirmek sağlanabilir. Bu deneyim liderlik ve mesleki becerilerini geliştirmeleri konusunda da yardımcı olacaktır.

Uygulamalı gerçek hayattaki öğrenme, sürdürülebilirlikte yeni bilgiler geliştirmek için önemlidir. Eğitiminin bir parçası olarak alan çalışmalarında “Sağlıkta Sürdürülebilirlik” projesini tamamlamaları istenmelidir.

Hazır literatür ezberlerinin dışına çıkılarak eğitim programları; İhtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirmek için, hastane yöneticileri, vaka çalışmaları, uygulamalı projeler ve diğer etkileşimli ve deneyimsel öğrenme etkinlikleri konusunda onlara rehberlik edebilir ve denetleyebilir. Bu yapılırsa yöneticilerin sürdürülebilirlik ihtiyacını ve bunun maliyet / finansal konular, ortaklık desteği, güçlü politika düzenlemeleri ve nihayet iç ve dış paydaşların sürdürülebilirliğin farklı boyutlarına nasıl katkıda bulunabileceği ile ilgili olduğunu ele alma fırsatını yeni jenerasyona kazandırabiliriz. Klasik yöneticiler yerine konusuna hâkim ve ne istediğini ne yapması gerektiğini bilen bir kuşaktan bahsediyorum.

İşletmeler ekonomik ve sosyal konularda genellikle kısa vadeli hedefler belirlemektedirler. Orta ve uzun vadeli hedefler işin başında kurgulansa da ya da belirlense de buna ulaşmak için hazırlanan yol haritaları gerçekten uzak kalmaktadır. Son dönemde toplumun hassasiyetinde ön plana çıkan çevresel faktörler ise iş modellemelerinde yeterli öneme sahip değildir. Ancak görülen o ki; bu kavram Geleceğin yöneticilerini (Z kuşağı) yetiştiren birçok eğitim programında yeterli ölçüde yer almaması. Bu konuda anı değerlendiriyor olsak konu ile ilgili durumun endişe verecek boyutta kötü olduğu görülecektir. Herkes konunun önemini kabul etmekle birlikte bu konudaki bilgi birikimlerinin dağınık şekillendiği görülecektir. Son dönemde dikkatimi çeken konu bu. Her yıl onlarca yüzlerce mezun veren ilgili bölümlerde okuyan potansiyel iş gücü ne derece bu konulara hakimler, mezun olduklarında ne derece iş dünyasına hazırlar bir düşünelim!

Diğer bir sorun ise; sahip olunan psikoloji. İşletmelerin bütünsel yaklaşımdan uzak, çevreye duyarsız olmaları. Diğer taraftan maliyet analizlerinden uzak ve günü kurtarma psikolojileri.

Türk işletmelerinin operasyonel süreçlerinde sürdürülebilirlik formüllerini kurgulamakta yaşadığı sorunlar vardır. Sanayileşme, şehir planlamaları ve betonlaşma günlük konuşmalarımızda daha fazla yer almakta, strateji belirlemede artık bu unsuru göz önünde bulundurmaya başladığımızı görmek her ne kadar az da olsa ümit vericidir.

Sağlık kuruluşları, operasyonlarını ekonomik ve kârlı kılacak sürdürülebilir stratejiler geliştirmek için örgütsel ihtiyaçlarını değerlendirmenin yollarını ararken, Yönetim ve işletme literatürü matris yaklaşımı kullanma fikrini güçlü bir şekilde desteklemek durumundadır.

Bu mevcut duruma göre Sürdürülebilirlik kavramı insan, gezegenimiz ve kârlılık kavramları iş modellerine muhakkak entegre edilmeli ve bu entegrasyon işletme yönetimi tarafından da açık ve koşulsuz desteklenmelidir.

Sağlık sektöründe açısından konu değerlendirildiğinde hasta lojistiği, veri analizleri ve dikey entegrasyon alanında çalışmaların ön plan çıktığı görülüyor. Her kurum kendine göre kritik stratejiler belirlemektedir. Türkiye’de iş dünyasının bu konuya yeni ısınıyor olduğunu ve özellikle BİST sürdürülebilirlik endeksinin kullanılmaya başlanması ile birlikte sürdürülebilirlik raporlaması yaptıklarını görüyoruz. Sadece büyük ölçekli firmalarda yapılması yeterli olmayacağından konu tabana yayılmalıdır.

Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olacaksak eğer, ülkemizin yeşil ekonomik göstergelerini yakından takip etmesi küresel ve rekabet ortamında yerini sağlama alması gerekir. Kurumsal ve ulusal stratejilerimizi sürdürülebilirlik temelli kurgulamak durumundayız. Bu bağlamda bu konu işletmelerin vizyon ve misyonlarında yerini değişmez şekilde almalıdır. Ne yapıyorsak yapalım, gelecek nesillerin yaşam kalitesi ve imkânlarını göz önünde bulundurarak yapalım. Yeni kuşağın, çalışmak için insanı odak alan şirketleri tercih ettiğini göz önünde bulundurarak gelecekte var olabilmek için, kurumların bu yaklaşımı iş modellerine entegre etmeleri; tedarikten üretime, dağıtımdan son tüketiciye kadar her aşamada hayata geçirmeleri gerekiyor diyerek şimdiden kolaylıklar diliyorum.